Beyin implantı, felç için bir çözüm sunabilir mi?

0

Felç hastası bir adamın beynine mikroçipler yerleştirilen türünün ilk örneği bir klinik çalışmanın ardından ellerinde ve bileklerinde kısmi hareket ve duyum geri geldi. Beyin implantı, düşünceleri eylemlere dönüştürmek için yapay zeka algoritmalarını kullanan ve yaralanma nedeniyle kopan beyni ile vücudu arasındaki yolu yeniden bağlayan bir elektronik köprü oluşturuyor.

Feinstein Enstitüleri Biyoelektronik Tıp Enstitüsü’nde profesör olan Chad Bouton, “Bu, felçli bir insanda kalıcı hareket ve duyumu eski haline getirmek için ilk kez beyin, vücut ve omurilik elektronik olarak birbirine bağlandı” dedi. Northwell Health’te mühendislik, teknolojinin geliştiricisi ve klinik araştırmanın baş araştırmacısı, bir açıklamada:

“Çalışmaya katılan kişi kolunu veya elini hareket ettirmeyi düşündüğünde, omuriliğini ‘süper dolduruyoruz’ ve beyin ve kaslarını uyararak bağlantıları yeniden kurmasına, duyusal geri bildirim sağlamasına ve iyileşmesini sağlamasına yardımcı oluyoruz. Bu tür düşünce odaklı terapi oyunun kurallarını değiştirir. Amacımız, bu teknolojiyi bir gün felçle yaşayan insanlara daha dolu, daha bağımsız hayatlar yaşama yeteneği vermek için kullanmaktır.”

Keith Thomas, Temmuz 2020’de omurgasının C4 ve C5 omurlarını yaralayan bir dalış kazasından bu yana kuadripleji geçirdi. Bu yükseklikteki yaralanmalar, kuadripleji ve tetraplejiye, elleri, kolları, gövdeyi ve bacakları, mesane ve bağırsak işlevini ve solunum işlevini etkileyen felç modellerine neden olabiliyor. Dört uzuvda da hareket ve duyu kaybıyla sonuçlanıyor ancak şimdi yeni bir tür beyin implantı, kazasından bu yana ilk kez Thomas’ın ellerinin ve bileklerinin hissini ve kontrolünü geri kazandırabildi.

“Açıkçası, yaşayıp yaşamayacağımı ya da yaşamak isteyip istemediğimi bile bilmediğim bir zaman vardı. Ve şimdi, elimi tutan birinin dokunuşunu hissedebiliyorum. Bu ezici, ”dedi Thomas. “Yapmak istediğim tek şey başkalarına yardım etmek. Bu her zaman en iyi olduğum şey olmuştur. Bu, birisine ileride bana yardımcı olduğundan daha fazla yardımcı olacaksa, buna değer.”

İmplantın takılması, 9 Mart 2023’te başarıyla tamamlanan 15 saatlik bir açık beyin ameliyatı gerektirdi. Çift nöral baypas, bilgilerin serbestçe akabilmesi için beynini, omuriliğini ve vücudunu yeniden birbirine bağlayarak etkili bir şekilde elektronik bir köprü görevi görüyor.

İmplant, doğrudan beyne giden ve düşünceleri eylemlere dönüştürmek için yapay zekayı kullanan çift nöral bypass’ın kritik bir bölümünü oluşturan beş küçük mikroçipten oluşuyor. Artık bilgisayarlara bağlanmaya ihtiyaç duymadan ellerini ve bileklerini tekrar hareket ettirebilen ve hissedebilen Thomas için elde ettiği kalıcı kazanımlar.

İmplantın, sinir sistemi yaralanmalarını atlayarak, belirli farmasötiklerin yan etkileriyle birlikte gelmeyen bir biyoelektrik ilacı kullanarak vücudun fiziksel yaralanmaların ve hatta hastalıkların üstesinden gelmesine yardımcı olabilecek yeni nöral yolları teşvik edebileceği umuluyor.

Meta, kullanıcılarını yapay zekayla elinde tutmaya çalışıyor

Meta yapay zekayı sevdi. Facebook’un ana şirketi Meta’nın, yeni kullanıcıları platformlarına çekmek ve elde tutmak amacıyla kişilerle sohbet robotları üzerinde çalıştığı bildiriliyor. Financial Times tarafından yayınlanan bir raporda; kaynaklar, teknoloji devinin şu anda yakında kullanıcılarla sohbet edebilecek insan benzeri çeşitli sohbet robotları üzerinde çalıştığını kaydetti. Bu sohbet botları, farklı kişilerle konuşmaları simüle etmek için farklı karakterler alabilecek.

Sohbet botlarının piyasaya sürülmesi, Meta‘nın TikTok gibi diğer platformlardan yeni kullanıcı elde etmenin yanı sıra elde tutma konusundaki iki yönlü yaklaşımı olacak. Teknoloji devi, chatbot’ların piyasaya sürülmesiyle, kullanıcının ilgisini tazelemeyi ve daha iyi hedeflenmiş reklamlar sağlamak için kullanıcı verilerini toplamayı umuyor.

Geçen haftaki görüşmesinde Mark Zuckerberg, teknoloji devinin önümüzdeki aylar için yol haritasında AI ürünleri olduğundan bahsetmişti. Ayrıca, AI’i “asistan, koç olarak hareket eden veya işletmeler ve içerik oluşturucularla etkileşim kurmanıza yardımcı olabilecek aracılar” olarak tasavvur ettiğini söyledi ve ayrıca, “İnsanların etkileşimde bulunduğu tek bir yapay zeka olacağını düşünmüyoruz” dedi.

Financial Times’a göre Meta’nın, kişilere dayalı ilk sohbet robotlarını önümüzdeki ay başlatması bekleniyor. Meta, üretici yapay zekaya büyük yatırım yapıyor ve içeriden bir kaynak “Zuckerberg tüm enerjisini ve zamanını bunu düşünmeye harcıyor.” diyor.

Şirket, bu Büyük Dil Modellerini (LLM) çalıştırmak için ihtiyaç duyacağı GPU’ları ve diğer donanımları satın almakla meşguldü. Meta’nın yeni AI çabaları, geçen ay piyasaya sürülen mevcut Llama 2 LLM modelini temel alacak.

Lenovo Legion Go Windows işletim sisteminde olacak

Lenovo Legion Go Valve’ın Steam Deck’ine ve ASUS’un ROG Ally’sine rakip olmaya geliyor. Büyük başarı öykülerinin elde edildiği elde taşınan PC oyun alanı kızışıyor. AYANEO gibi uzayda uzun süredir yer alan diğer rakipler de iyi gidiyor ve Microsoft, Xbox’ı bu gelişmekte olan kategori için el bilgisayarlarındaki Windows deneyimini geliştirmesi için görevlendirdi. Şimdi, öyle görünüyor ki, başka bir büyük oyuncu ağırlığını karışıma vermek üzere.

Lenovo, ‘Legion Go’ adlı bir avuçiçi oyun bilgisayarı üzerinde çalışıyor ve bilgisayarda maksimum oyun uyumluluğu için  Windows 11’e sahip olacak. Ayrıntılar şu anda yetersiz olsa da, bunun çip firmasının ultra ince olarak tanımladığı, oyun, yapay zeka ve ultrabook’lar için grafiklere odaklanan AMD’nin yeni Phoenix işlemcilerini destekleyeceğini anlıyoruz. Legion Go’nun Ryzen yongalarına sahip olacağı gerçeği, bunun Lenovo’nun popüler oyun “Legion” markasının bir parçası olarak elde taşınan  bir Windows PC oyunu olduğunu garanti ediyor.

Legion Go hakkında bilinenler

Liliputing’den birkaç yıl önce yapılan bir sızıntı , Lenovo’nun Logitech G Cloud veya Razer Edge’e benzer Android tabanlı bulut odaklı bir el cihazı olan Legion Play çabasını geride bıraktı. Bu cihaz hiçbir zaman genel olarak piyasaya sürülmedi. Ancak tasarım bize Lenovo’nun Legion Go ile kullanacağı form faktörü hakkında bir ipucu verebiliyor. Legion Play’in hiç piyasaya sürülmediği gerçeği göz önüne alındığında, Legion Go’nun da asla genel kullanıma sunulmama olasılığı var. Henüz lansman pencereleri ve hatta duyuru zamanlaması hakkında bilgimiz yok, ancak Steam Deck ve ASUS ROG Ally’nin başarısı göz önüne alındığında, Android tabanlı bulut odaklı bir cihazdan çok daha güvenli bir bahis gibi görünüyor. Xbox Bulut Oyun ve NVIDIA GeForce Nowoldukça iyi, ancak Steam Deck gibi cihazlar tarafından sunulan yerel PC oyunlarını yenemiyorlar.

Bilgilerimize göre Legion Go, 8 inçlik bir ekrana sahip olabilir ve bu da onu her ikisi de 7 inç ekrana sahip olan ASUS ROG Ally veya Steam Deck’ten daha büyük hale getirebiliyor. PC’ye taşınan PC ve konsol oyunları genellikle daha büyük monitörler ve hatta TV’ler için tasarlanır ve daha küçük ekranlarda, özellikle oyunda bir UI ölçekleme seçeneği yoksa, UI öğelerini görmek zor olabilir. Daha büyük bir ekran, hafif ve dengeli kalırsa Legion Go’ya rakiplerine göre iyi bir avantaj sağlayabilir.

Eller serbest sürüş daha popüler hale geliyor

Eller serbest sürüş kullanıcılardan aldığı geri bildirimler ile daha popüler hale geliyor. GM ve Tesla, önemli çalışmalar yapıyor. GM, müşterilerine eller serbest Super Cruise sistemini güvenli bir şekilde kullanmayı öğretebileceğini düşünüyor. Ancak Tesla suları bulandırıyor olabilir

GM’nin Super Cruise‘undan Ford’un BlueCruise’ına ve Nissan’ın ProPilot’una kadar çoğu büyük otomobil üreticisi eller serbest sürüşü bir seçenek veya abonelik olarak sunuyor . Tesla’nın Otopilot ve Tam Kendi Kendine Sürüş (FSD) sistemleri teknik olarak eller serbest değildir. Bu çoğu Tesla sahibini sonsuza kadar rahatsız eden bir gerçek. Ancak daha fazla eller serbest sürüşün mümkün olan alana girmesiyle birlikte, kaçınılmaz olarak daha fazla risk de beraberinde geliyor. GM, müşterilerin Super Cruise’u diğer sistemlerden neyin ayırdığını daha iyi anlamalarına yardımcı olmak ve eller serbest sürüş sırasında nelere izin verildiğini sürücülere açıklamak için bir halk eğitimi kampanyası başlattı.

GM ve Tesla çalışmalara devam ediyor

GM’de gelişmiş sürücü destek sistemleri (ADAS) yönetici direktörü Andrew Farah, halka açık eğitim kampanyasının müşterilere sistemin ne yaptığını açıklamak kadar Super Cruise’un ne yapmadığını açıklamakla da ilgisi olduğunu söyledi. Farah bir röportajda “Hala arabanın sürücüsü sizsiniz. İşte bu yüzden bu sistemlerden otonom olarak bahsetmiyoruz” dedi. Diğer bir konu da, müşterilere hangi teknolojiyi sunduğu konusunda çoğu otomobil üreticisinden çok daha ileri giden Tesla. Ayrıca, bu teknolojileri nasıl tanımladığı konusunda çok fazla lisans gerektiriyor. Örneğin Tam Otomatik Sürüş, kendi kendine sürüş sistemi değil. Sürücüler her zaman ellerini direksiyondan ve gözlerini yoldan ayırmamalı. Sistem, ne yapacağını bilemediği durumlarda sürücüden sık sık kontrolü ele almasını isteyebiliyor. Aynısı, Farah’ın “eller serbest, gözetlemesiz” bir sistem olduğunu belirttiği Super Cruise için de geçerli. Farah: “Sistemimizin neleri yapıp neleri yapamayacağı hakkında konuşurken çok net olmamızı sağlamak” dedi. GM, bugün yollarda yaklaşık 80.000 Super Cruise donanımlı araç olduğunu ve yıl sonuna kadar 22’den fazla ek modelin piyasaya sunulmasının beklendiğini söylüyor. Şirket, 9 Haziran itibarıyla Super Cruise ile 77 milyondan fazla eller serbest sürüş yapıldığını bildirdi. Ford, toplamda 160 milyon km kat etmiş eller serbest BlueCruise sistemi ile donatılmış 225.000 araca sahip olduğunu söylüyor.

Ancak bu sistemlerin ikisi de Tesla’nınkiyle karşılaştırıldığında sönük kalıyor. Şirketin en son kazanç raporuna göre, ABD ve Kanada’da 400.000’den fazla aracın FSD’ye erişimi var ve bu araçlar 325 milyon milin üzerinde yol kat etti. Ve bu ürünleri müşterilere satma konusunda daha agresif olduğu için Tesla, piyasadaki gelişmiş sürücü destek sistemlerine sahip otomobil üreticileri arasında en yüksek kaza oranına sahip. 2019’dan bu yana, Otopilotlu veya FSD’li Tesla araçları, 17’si ölümlü olmak üzere 736 kazaya karıştı. İyi ya da kötü, Tesla, gelişmiş sürücü destek sistemleri hakkındaki tartışmayı yönlendiriyor. Farah, karşılaştırmalardan kaçınmak için GM’nin Tesla’nın sistemiyle olan farklılıkları vurgulama konusunda daha agresif olması gerektiğini kabul ediyor.

OpenAI, insanlardan gizlediği bir özelliğe sahip olabilir!

0

OpenAI’in ChatGPT’si gibi üretken yapay zeka yazılımları, yalnızca sorularınızı hızlı bir şekilde yanıtlamak için üretilmiyor. Bu programlardan bazıları, istemlerimize göre görüntüler de oluşturabiliyor. Bununla birlikte, OpenAI, Midjourney’nin son sürümüyle şu anda mümkün olanı aşan yeteneklerle DALL-E görüntü oluşturucu dil modeline yükseltme üzerinde çalışıyor gibi görünüyor.

Ne yazık ki, DALL-E 3 hala üzerinde çalışılıyor ve bir YouTuber’a göre yalnızca yaklaşık 400 kullanıcı tarafından kullanılabiliyor. OpenAI nihayet DALL-E 3’ü başlattığında, OpenAI’in eğitim amacıyla kullandığı mevcut yeteneklerinin bir kısmını kaybedebilir. YouTuber MattVidPro AI, şu anda DALL-E’nin bu gizli sürümünü test eden bir kişiyle iletişime geçerek neler yapabileceğine dair birkaç örnek paylaştı.

YouTuber, yükseltmeyi “son derece heyecan verici” olarak nitelendirdi. Klibin başlarında Matt, “Midjourney bu seviyede rekabet edemez. Midjourney 6. versiyonunun bu seviyede rekabet edebileceğini bile düşünmüyorum.” dedi. Bu, izleyicilere yeni DALL-E modelinden örnekler gösterilmeden önceydi.

Gönderinin sonundaki klip, Mayıs ve Temmuz aylarındaki DALL-E test sürümleri arasındaki inanılmaz ilerlemeyi gösteriyor; son örnekler, kesinlikle hiçbir sansür kuralına sahip olmayan yapay zeka tarafından oluşturulmuş görüntüler içeriyor. Klipte göreceğiniz gibi, bu gizli DALL-E aracını fotoğraflar kadar doğru görüntüler oluşturmak için kullanabilirsiniz. Ya da fırça darbelerine kadar tabloyu andıran resimler. Bu gizli DALL-E sürümü kan, kan ve telif hakkıyla korunan içeriği de kullanabiliyor.

Sonuçlar büyüleyici, yapay zeka tarafından oluşturulan görüntülerin yalnızca ilk günlerinde olduğumuzu kanıtlıyor. DALL-E modelinin yönlendirmeleri mükemmel şekilde anlayarak fotoğraflar inanılmaz. Ayrıca çoğu zaman metni doğru bir şekilde oluşturabiliyor ve gizli üretken yapay zeka yazılımı, ellerin oluşturulmasıyla etkileyici bir ilerleme kaydediyor.

Video ayrıca Midjourney’nin en son modeliyle bir karşılaştırma da içeriyor ve bu da onun DALL-E’nin gizli versiyonu kadar sofistike olmadığını gösteriyor. OpenAI’nin yazılımı, istemdeki kurallara Midjourney’den çok daha iyi uyan görüntüler oluşturabiliyor. 

OpenAI’in DALL-E’si, görüntüler için üretken AI yazılımıyla şu anda mümkün olanın üzerinde büyük bir yükseltme sunabilir. Ancak, bu DALL-E 3 yükseltmesinin ne zaman düşüp düşmeyeceği belli değil. Ve öyle olduğunda, birkaç kısıtlama içermesini beklenebilir. Varsa, çok fazla kan ve vahşet içermeyebilir. Ve telif hakkıyla korunan içeriğin resimlerini oluşturmanıza izin vermeyebilir.

Ayrıca bu heyecan verici demo, Midjourney, Microsoft, Google ve Adobe’ye dikkat çekti. DALL-E rakipleri için kesinlikle kendi yükseltmelerini yapmak zorunda kalacaklar. Aynı YouTuber’a göre, klipteki görüntülerin oluşturucusu, “Bunu kullandıktan sonra Midjourney’i kullanmakla hiç ilgilenmediğini” söyledi.

OpenAI’nin gizli DALL-E yükseltmesiyle oluşturulmuş çok sayıda görüntü ve Midjourney ile karşılaştırmalar içerdiğinden, aşağıdaki MattVidPro AI videosunu tam olarak kontrol etmelisiniz.

Biden Çin teknolojileri için kısıtlamaya gidecek

0

Biden Çin teknolojileri için kısıtlamaya giden yürütme emrini imzalayacak. Çin’in ise bunun karşılığında misilleme yapacağı belirtiliyor.

Başkan Joe Biden, ABD’nin Çin teknolojisine yaptığı yatırımları sınırlayan bir yürütme emri imzalamaya hazırlanıyor.

Yürütme emrinin Ağustos ortasına kadar yürürlüğe girmesi bekleniyor. Kısıtlama yapay zeka, kuantum hesaplama ve yarı iletken teknolojilerinin geliştirilmesine odaklanacak. Bununla birlikte, mevcut yatırımları etkilemeyecek. Haber, Çin’in teknoloji pazarındaki hakimiyeti ve bunun ABD için potansiyel güvenlik ve ekonomik sonuçlarıyla ilgili süregelen endişelerin ortasında geliyor. Teknolojilerin, ilerleyen büyük endüstrilerde merkezi bir rol oynaması bekleniyor.

Çin misilleme yapacak

Temmuz ayında, Senato, ABD şirketlerinin uydu iletişim teknolojisi ve mikroelektronik gibi ulusal güvenlik endişeleri olarak kabul edilen Çin teknolojisine yatırım yaparken Hazine’yi bilgilendirmesini gerektirecek yasayı onayladı. ABD’li senatörler Bob Casey ve John Cornyn, Giden Yatırım Şeffaflığı Yasası’nın bir parçası olarak Çin’deki ABD yatırımlarını izlemek için yeni düzenleme önerdi. Casey: “ABD bir yol ayrımında; kendi geleceğimizin kontrolünü elimize alabiliriz veya öğle yemeğimizi Çin’in yemesine izin verebiliriz” dedi.

Cornyn: “Amerikan şirketleri Çin ve Rusya gibi ülkelerde yarı iletkenler veya yapay zeka gibi teknolojilere yatırım yaptıklarında, sermayeleri, fikri mülkiyetleri ve yenilikleri yanlış ellere geçebilir ve bize karşı silah haline gelebilir. Bu yasa tasarısı, ABD’nin ulusal güvenlik açıklarımızı daha iyi değerlendirmek için gereken bilgileri toplamasına yardımcı olacak bu yatırımların görünürlüğünü artıracak” ifadelerini kullandı.

Kısıtlamalar gelecek yıla kadar geçerli olmayacak. Tedbirin tam kapsamı, paydaşların son hali değerlendirebilmesi için uzun bir yorum dönemi içeren bir kural koyma sürecinde ortaya konulacak.  Çin’in Washington’daki elçisi bu ayın başlarında, ABD’nin teknoloji veya sermaye akışlarına yeni sınırlar getirmesi durumunda Pekin’in misilleme yapacağını söyledi. Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, konsepti ilk olarak Temmuz 2021’de kamuoyuna açıkladı. Biden’ın masasına henüz bir yasa tasarısı gelmemiş olmasına rağmen, her iki tarafın milletvekilleri de konuyla ilgili yasa çıkarmaya ilgi gösterdi. Çin’in Washington’daki elçisi bu ayın başlarında, ABD’nin teknoloji veya sermaye akışlarına yeni sınırlar getirmesi durumunda Pekin’in misilleme yapacağını söyledi.

Suda çözünen devre kartı karbon ayak izini azaltacak

0

Suda çözünen devre kartı çevreci bir yaklaşım sergiliyor. Bu devre kartları, karbon ayak izini yüzde 60 oranında azaltabilir.

Infineon Technologies, PCB’yi potansiyel olarak daha geniş bir kullanıma sunmadan önce demo birimlerde deniyor.

Alman yarı iletken üreticisi Infineon Technologies AG, suda çözünen bir baskılı devre kartı (PCB) ürettiğini duyurdu. Birleşik Krallık’taki startup Jiva Materials’dan temin edilen tesis tabanlı Soluboard, şirketler 2030 yılına kadar iklim hedeflerine ulaşmak için mücadele ederken teknoloji endüstrisinin e-atıkları azaltması için yeni bir yol sağlayabilir.

Geniş ölçekte kullanım analiz ediliyor

Jiva’nın biyolojik olarak parçalanabilir PCB’si, doğal elyaflardan ve fiberglas kompozitlerle yapılan geleneksel levhalardan çok daha düşük karbon ayak izine sahip halojen içermeyen bir polimerden yapıldı. Washington Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ve Microsoft Research tarafından 2022 yılında yapılan bir araştırma, ekibin çekirdeği olarak bir Soluboard PCB kullanarak Dünya dostu bir fare geliştirdiğini tespit etti. Araştırmacılar, Soluboard’un sıcak suda altı dakikadan kısa sürede çözüldüğünü buldular. Ancak, oda sıcaklığında parçalanması birkaç saat sürebiliyor.

İşlem, PCB liflerinin çözülmesine ek olarak, ona bağlı değerli metallerin geri alınmasını kolaylaştırıyor. Fare projesinde çalışan UW yardımcı doçenti Vikram Iyer: “Filtreleyebileceğimiz çipler ve devre izleri kaldı” dedi.

Jiva Materials’ın CEO’su ve kurucu ortağı Jonathan Swanston: “Su bazlı bir geri dönüşüm sürecini benimsemek, değerli metallerin geri kazanılmasında daha yüksek verime yol açabilir” dedi. Jiva, kartın geleneksel PCB’lere göre yüzde 60 daha az karbon ayak izine sahip olduğunu söylüyor. Özellikle PCB’nin metrekaresi başına 10,5 kg karbon ve 620 g plastik tasarrufu sağlayabiliyor.

Infineon, Soluboard çerçevesini kullanarak üç farklı devre kartı prototipi üretti. Şirket şu anda demo ve değerlendirme panoları için yalnızca çözülebilir PCB kullanıyor ve şu anda yaklaşık 500 birimin kullanımda olduğunu söylüyor. Bununla birlikte, önümüzdeki birkaç yıl içinde benimsemeyi genişletmeyi göz önünde bulundurarak malzemeyi tüm devreler için kullanma olasılığını araştırıyor. Stres testlerinin sonuçlarına dayanarak, gelecekteki üretim modellerinden kurtarılabilir parçaların boşa gitme ihtimalini azaltmak için “Soluboard’lardan çıkarılan güç yarı iletkenlerinin yeniden kullanımı ve geri dönüşümü konusunda rehberlik sağlamayı” da planlıyor.

Uludağ Enerji’nin Hatay yaşam ve gelişim kampüsü hizmete açıldı

Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerin ardından bölgeye entegre olarak, destek ve yardımlarını aralıksız sürdüren Uludağ Enerji, depremin sosyal etkilerini hafifleterek günlük hayata adaptasyonu desteklemek için Hatay’da hazırlanan “Yaşam ve Gelişim Kampüsü Projesi’ni hizmete açtı. Bursa Uludağ Üniversitesi ile Panoffect’in destek sağlayacağı ve 2 yıl sürecek projeden, 40 binden fazla kişinin yararlanması planlanıyor. Proje alanının yer aldığı kampüste sanat, oyun ve meslek atölyeleri ile psikolojik danışmanlık hizmetinin yer alacağı 9 konteyner bulunuyor. 

Uludağ Enerji’nin “Yaşam ve Gelişim Kampüsü” Projesi’yle, depremzedelere sosyal, duygusal ve psikolojik danışmanlık hizmetleri verilmesi hedeflenirken; depremzedelerin bütçelerine katkı sağlayacak mesleki gelişimlerinin desteklenmesi de amaçlanıyor. Oluşturulan kampüsle; okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocukların keyifli vakit geçirebilecekleri şekilde dizayn edilen oyun atölyesinde düzenlenecek etkinliklerle çocukların sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel gelişimlerine katkıda bulunulması hedefleniyor. Şirket aynı zamanda çocuk ve gençlerin müzik, dans, tiyatro ve resim okulu olarak kurgulanan sanat atölyeleriyle ilgilenmelerini ve yeteneklerini geliştirmelerini sağlamayı hedefliyor. Antakya Halk Eğitim Merkezi ve TOÇEV ile iş birliği yapılarak kurgulanan kadınlara yönelik meslek atölyelerinde ise deprem sonrası ailesini kaybeden ya da farklı sebeplerle çalışmak zorunda olacak bireylere meslek edindirmek, mesleki becerilerini geliştirmek isteyenler içinse istihdam edilebilirliğini artırmak için eğitimler düzenleniyor. Katılımcılar, eğitimler sonunda istihdama yönlendirme ve üretilen ürünlerden gelir elde etme konusunda da desteklenecek. 

Bölgeye uzun vadede destek olacağız

Projeyle ilgili açıklamalarda bulunan Uludağ Enerji CEO’su İsmail Ergüneş, “Şirket olarak ilk günden itibaren deprem bölgesinde bulunmaya ve insanların yaralarını sarmaya çaba gösterdik. Arama kurtarma ekibimiz depremlerin ilk saatlerinde arama kurtarma çalışmalarına destek için Bursa’dan afet bölgesine giderek çalışmalara katıldı. Kesinti yaşanan yerlerde şebekenin tekrar ayağa kaldırılması için görevli arkadaşlarımız bölgeye intikal ettiler ve gerekli onarım işlemlerini gerçekleştirdiler. Temel ihtiyaçların karşılanması adına yardım tırlarımızı da depremzedelere ulaştırdık. Acil ihtiyaçların giderilmesinden sonra ise bölgede kalıcı bir proje geliştirmek adına Yaşam ve Gelişim Kampüsü Projemizi devreye aldık. Bu proje sadece bir başlangıç değil, aynı zamanda bölge için sürdürülebilir bir çalışma modelini de temsil ediyor. 2 yıl sürecek olan projemizden 40 bin kişinin yararlanmasını planlıyoruz. Projenin gerçekleşmesine katkı sağlayan Bursa Uludağ Üniversitesi ve Panoffect şirketine teşekkür etmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.

Uludağ Enerji’yle proje kapsamında yaptıkları iş birliğine de değinen Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, “Yaşam ve Gelişim Kampüsü Projesi’nin açılışıyla birlikte, üniversitemiz olarak sadece eğitimde değil, toplumun her alanında var olduğumuzu ve katkı sağlamaya hazır olduğumuzu bir kez daha gösteriyoruz. Toplumun ihtiyaçlarına duyarlılıkla yaklaşan ve onların hayatlarında pozitif izler bırakmayı amaçlayan bir üniversite olarak bu projeye destek vermekten mutluluk duyuyoruz. Alanında uzman hocalarımızla her detayında yer aldığımız bu projeye sürdürülebilir bir katkı sağlamayı hedefliyoruz. İlgili atölyelerde, üniversite öğrencilerimizin uzmanlığı ve sevgi dolu rehberliğiyle çocuklarımızın hayal güçlerini beslemek ve yeteneklerini keşfetmelerine destek olmayı hedefliyoruz.” dedi.

Projenin bir diğer partneri olan Panoffect CEO’su Salih Subaşı ise, “Panoffect olarak, böylesine anlamlı bir projenin destekçileri arasında yer alıyor olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Bu projenin temelinde yatan sevgi ve dayanışma unsurları, bizim için çok değerli. Deprem felaketinden etkilenen çocuk, genç ve yetişkinlerin sosyal hayata uyumlarını hızlandırmak amacıyla kurulan ve destekçileri arasında yer aldığımız kampüsün açılışını gerçekleştirdik. Depremin yaralarını birlikte sarmak için çalışmaya, yardımlaşmaya ve birlikte olmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu. 

Yapay zeka dolandırıcılık için nasıl kullanılıyor?

Yapay zeka dolandırıcılık konusunda yeni bir alan oluşturuyor. Yeni yöntemlerle birlikte alınması gereken önlemler de değişiyor.

Dolandırıcılar, bilgisayar korsanları ve diğer kötü niyetli aktörler AI’yı birçok şekilde kullanıyor. Ancak nihai hedef genellikle diğer çevrimiçi şemalarla aynı. Sahte bağlantılara tıklamanızı veya kişisel verilerinizi çalabilecek, hesaplarınızı ele geçirebilecek ve cihazlar veya sizi gözetlemek temel yöntemler arasında yer alıyor. Hedefler, onlarca yıldır gördüğümüz kimlik avı ve kötü amaçlı yazılım dolandırıcılıklarıyla aynı olsa da yapay zeka araçları, bu kötü amaçlı bağlantılara tıklamak için daha cazip veya tehdit edici nedenler yaratarak işi kolaylaştırabilir.

Büyüyen bir tehdit, ses kayıtlarını kullanarak arkadaşların veya aile üyelerinin benzerliğini çoğaltmak için bir yapay zeka aracını eğitmek, ardından busahte ses kliplerini bir kurbanı sevdikleri kişinin para göndermesi veya önemli hesaplara erişim izni vermesi gerektiğine inandırmak için kullanmak. Benzer şekilde, bilgisayar korsanları, kişiselleştirilmiş mesajlar veya olmadığı biri olduğunu iddia eden göndermek için genel bilgileri ve sosyal medya gönderilerini kullanarak bir sohbet robotu programlayabilir. Aşırı durumlarda, dolandırıcılar bu incelikleri insanları tanıdıkları birinin kaçırılıp fidye için tutulduğunu düşünmeye korkutmak için kullanıyor.

Yapay zekaya karşı alınabilecek önlemler

Başka bir taktik de yapay zeka tarafından oluşturulan içeriği kullanarak birini kızdırmak ve tehlikeli bir bağlantıya tıklamasını sağlamak veya kurbanlara derin sahte pornografi ile şantaj yapmaktır. Yapay zeka tarafından yazılmış sahte iş listeleri bile var.

Teknoloji zaten insanları , özellikle de yeterince yakından bakmayanları kandıracak kadar sofistike ve yapay zeka tarafından oluşturulan içerik, yalnızca teknoloji geliştikçe daha inandırıcı hale gelecek. Ne yazık ki, derin sahtekarlıkların, yapay zeka yapımı yanlış bilgilerin veya bunları yapmak için kullanılan araçların oluşturulmasını ve dağıtımını engelleyen veya cezalandıran hiçbir mevcut yasa veya düzenleme yok. Yapay zeka tarafından oluşturulan görüntüler veya video söz konusu olduğunda, yapılacak en iyi şey görüntüyü tutarsızlıklar için taramak. Yapay zeka görüntüleri bir bakışta ikna edici olabilir. Ancak daha yakından incelendiğinde fazladan parmaklar, eksik vücut parçaları veya yanlış oranlar gibi hataları ortaya çıkaracak. Yapay zeka videolarında benzer sorunlar olacaktır ve hareketler gergin, kusurlu veya çarpık görünebilir.

Diğer bir strateji ise tersine görsel arama yapmak. Bu görselin veya buna benzer diğer görsellerin var olup olmadığını ve yasal fotoğrafçılara, sanatçılara veya yayınlara ait olup olmadığını görmek için görseli Google’a bırakabilirsiniz. Bazı yapay zeka sanat üreteçleri, araçlarıyla yapılan tüm görüntüleri çevrimiçi olarak yayınlıyor. Böylece görüntünün Midjourney gibi bir kaynaktan gelip gelmediğini görebilirsiniz. Alabileceğiniz basit önlemler ise şu şekilde

  • Bilinmeyen telefon numaralarından çağrı açmayın.
  • Şüpheli bağlantılara tıklamayın.
  • İletilerin meşru bir kaynaktan gelip gelmediğini tekrar kontrol edin.
  • Sosyal medya, Google veya Apple hesaplarınızla rastgele web sitelerine giriş yapmayın.
  • Bir şirketin, bankanın veya sosyal medya sitesinin resmi temsilcisi olduğunu iddia etseler bile kişisel verilerinizi veya oturum açma bilgilerinizi telefonda veya çevrimiçi olarak hiç kimseye vermeyin.
  • Kullandığınız her hesap için benzersiz şifreler oluşturun.
  • Her zaman şüpheli dolandırıcılığı bildirin.

Twitter’ın genel merkezindeki X yazısı şikayet nedeniyle söküldü!

Elveda, Cuma gecesi San Francisco’daki Twitter genel merkezinin tepesine acele bir şekilde dikilen dev X logosu tabelası.

Yerel haberlere göre, Elon Musk’ın sosyal medya platformunun yeni adını işaretlemek için büyük metal “X” logosunun inşa edilmesinden sadece birkaç gün sonra, işçiler çoktan tabelayı sökmeye başlamışlardı. Pazartesi öğleden sonra tamamen kaldırıldı.

Kaldırılması, Musk’ın komşularının tabelanın güvenli olmayan yapısı ve flaş aydınlatması hakkında bir dizi şikayet gördüğü kısa bir destanı sona erdirdi. Şirket ayrıca son birkaç gün içinde izinsiz yapıyı kontrol etmek isteyen San Francisco Bina Departmanından müfettişleri defalarca geri çevirmişti.

Büyük X işareti, geçen hafta geç saatlerde yükseldi ve Elon Musk’ın Twitter’ı adından ve ikonik kuş logosunu kaldırıp platforma X adını verdiği beş günlük bir sürenin sonunu işaret etti. Musk, Cumartesi sabahı erken saatlerde bir video yayınladı. Bu videoda parlayan X logosu vardı.

Musk, şirketin bulunduğu ana binanın tepesine yerleştirilmiş X logosunun yanıp sönen ışıklarının görseliyle birlikte, “Bu gece San Francisco’daki genel merkezimiz,” diye tweet attı.

Ancak X logosu mahallede sürpriz oldu ve hemen istenmeyen misafir muamelesi gördü. Yerel San Francisco sakinleri, flaş aydınlatma efekti de dahil olmak üzere X logosundan yayılan parlak ışıkları tasvir eden videoları hemen yayınlamaya başladı.

Bazıları, ışığa duyarlı epilepsisi olan kişilerde nöbetlere neden olabileceğinden flaş ışıklarının özellikle tehlikeli olduğuna dikkat çekti.

Bir Twitter kullanıcısı, yan taraftaki dairelerden birinin bakış açısından bir video bile yayınladı.

@realchrisjbeale, apartman penceresinden parlayan parlak ışık efektlerinin bir videosuyla birlikte “Bu artık benim hayatım,” diye tweet attı.

Çevredekiler tarafından çekilen tepeden fotoğraflar da başka bir endişe kaynağı gösterdi: Çatıya dikilen dev X yapısının kum torbalarıyla basitçe ağırlıklandırıldığı da ortaya çıktı.

Sosyal medya kullanıcıları, tesisatın yol açabileceği potansiyel tehlikeler nedeniyle o caddede yürümeyeceklerini kaydetti.

Google robotları daha akıllı hale getirecek

Google robotları daha akıllı hale getirmek için yapay zeka öğrenme sistemini yayınladı. Yeni model RT-2 önemli geliştirmeler aldı.

Google’ın robotik ekibi DeepMind, robotları daha akıllı hale getirebilecek yeni bir yapay zeka öğrenme sistemi yayınladı. Yeni yapay zeka modeli Robotic Transformer (RT-2), Google’ın vizyon-dil-eylem (VLA) modeli olarak adlandırdığı modelin en son sürümü.

Bu VLA modelleri, özünde, robotlara daha iyi akıl yürütme ve sağduyu yetenekleri sağlıyor. Robotlar, hem web tabanlı hem de deneyime dayalı bilgilere daha fazla erişim sağlayarak, talimatları anlama ve istenen eylemleri karşılamak için en iyi nesneleri seçme konusunda daha yetenekli.

[bkz url= https://www.techinside.com/otomatik-taslaksanayi-ve-teknoloji-bakani-yapay-zeka/

RT-2 modeli hakkında

Google DeepMind’da robotik başkanı Vincent Vanhoucke, bir robottan çöp atmasının istendiği bir örnek verdi. Mevcut modellerde, robotun görevi gerçekleştirmeden önce çöpün ne olduğunu anlaması için kullanıcının robotu eğitmesi gerekiyor. RT2 ile robot, çöp kutusunu kendisi için tanımlaması ve görevi öncekinden daha yüksek düzeyde özerklikle gerçekleştirmesi için web’e ve deneyim verilerine erişebiliyor. DeepMind, sistemin ilk tekrarı olan RT1’i geçen Aralık ayında tanıttı. Şirket, bu ilk modeli kullanarak Gündelik Robot sistemlerini nesneleri seçip yerleştirme ve çekilişleri açma gibi görevleri gerçekleştirmek üzere eğitti.

Bir blog gönderisinde ekip, RT2’nin RT1’e kıyasla “gelişmiş genelleme yeteneklerine” sahip olduğunu ve daha geniş bir sözlü ve görsel ipuçları anlayışına sahip olduğunu söyledi. DeepMind’e göre RT2, web ve robotik verilerden öğrenir ve “bu bilgiyi robotik kontrol için genelleştirilmiş talimatlara dönüştürüyor.

Ekip 6.000’den fazla robotik deneme gerçekleştirdi. RT2’yi bir mutfak ofisi senaryosunda bir robotik kol üzerinde test etti. Robottan, her biri robotun kendi deneyimlerinden ve web’de araştırılan verilerden edindiği bilgileri birleştirmesini gerektiren belirli görevleri en iyi şekilde nasıl yerine getireceğine dair kararlar alması istendi.

Ekip, robotların yeni görevleri yerine getirmedeki etkinliğinin, RT-1’den RT-2’ye geçişle birlikte yüzde 32’den yüzde 62’ye yükseldiğini söyledi. Vanhoucke’ye göre, yeni sistem genel amaçlı robotlarda potansiyel uygulamalara sahip. Vanhoucke: “RT-2, yalnızca AI’daki ilerlemelerin hızla robot teknolojisine nasıl geçtiğini göstermekle kalmıyor, aynı zamanda daha genel amaçlı robotlar için muazzam bir umut vaat ediyor. İnsan merkezli ortamlarda yardımcı robotlara olanak sağlamak için yapılması gereken çok fazla iş olmasına rağmen, RT-2 bize robot bilimi için heyecan verici bir geleceğin çok yakın olduğunu gösteriyor” dedi.

Bilet Dükkanı yenilikçi teknolojileriyle küresel olarak genişliyor

Turizm sektöründe 30 yıllık deneyime sahip bir teknoloji şirketi olan Bilet Dükkanı, hem B2B hem de B2C için kapsamlı turizm yazılımları sunarak yeniliklere imza atmaya devam ediyor. Şirket, uçak bileti, konaklama, transfer ve araç kiralama hizmetlerini hızlı, kolay ve kapsamlı bir satın alma platformuna entegre ederek tüketicilere akıllı seyahat deneyimleri sunuyor. Ayrıca, 2019 yılından bu yana yaklaşık 2500 acente için tüm iş süreçlerini yöneten kapsamlı bir teknoloji platformu sunuyor. Bilet Dükkanı, çok sayıda GDS ve charter tedarikçisi ile yaptığı iş birlikleri ile 190 ülkede yüzlerce çözüm ortağı aracılığıyla konforlu seyahat deneyimleri yaşatıyor.

Bilet Dükkanı Genel Müdür Yardımcısı Çağdaş Çakmakçı
Bilet Dükkanı Genel Müdür Yardımcısı Çağdaş Çakmakçı

Bilet Dükkanı Genel Müdür Yardımcısı Çağdaş Çakmakçı ile firmanın hedeflerini, yenilikçi teknolojilerini, hizmetlerini ve genişleme planlarını konuştuk.

Techinside: Bilet Dükkanı’nı ve sunduğunuz hizmeti bize biraz anlatır mısınız?

Çağdaş Çakmakçı: Bilet Dükkanı turizm alanında 30 yıllık tecrübeyle sektöre yenilikçi yaklaşımla hem B2B hem de B2C’ye yönelik turizm yazılımları üreten bir teknoloji firması. Tüketicilerine “akıllı seyahat deneyimi” sunmasının yanında; sektöre yönelik yazılım teknolojileri de geliştirerek iş ortaklarına da katma değer sağlıyor.

Seyahatlerimizin olmazsa olmazları; uçak bileti işlemleri, konaklama, transfer ve araç kiralama seçeneklerinin bir arada bulunduğu, hızlı, kolay ve bütüncül bir satın alma deneyimi sağlayan bir seyahat portalı aslında Bilet Dükkanı.

İş ortaklarımız olan şu anda yaklaşık 2500 acente için 2019 yılından bu yana bütün iş süreçlerini yönetebilecekleri kapsamlı bir teknoloji platformu sunuyoruz. Ayrıca yüzlerce çözüm ortağımız ile 190 ülkede konforlu bir seyahat deneyimi sağlıyoruz. Çoklu GDS’ler, ve charter tedarikçileri ile işbirliği yaparak alternatifli ve avantajlı uçak biletlerini kolay bir arayüz ile saniyeler içinde kullanıcılarımıza sunuyoruz. Dünyadaki her ülkeye uçuş bulabileceğiniz bir alt yapımız olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Avantajlı seçenekleri ve konforu merkezimize aldığımız akıllı seyahat kavramı bizim güçlü yanımız. Burada bahsettiğimiz konfor, kullanıcı dostu arayüzümüz ile tüketicilerimizin işlemlerini saniyeler içinde gerçekleştirmeleri; avantajlı seçenekler ise sunduğumuz birbirinden çeşitli ve herkesin kendine uygun bir alternatif bulabileceği cazip iş birliklerimiz ve özel kampanyalarımız diye düşünebilirsiniz. Böylece kullanıcılarımızın seyahat deneyimlerini daha kolay ve keyifli hale getiriyoruz.

Techinside: Bilet Dükkanı teknoloji ile nasıl bir araya geliyor? 

Çağdaş Çakmakçı: Bilet Dükkanı’nın teknoloji ile organik bir bağı var. Kurulduğumuz günden bu yana teknoloji bizim ana odaklarımızdan biri oldu. Bu alanda yaptığımız yatırımlar neticesinde bugün hem acentelere hem de bireylere dünyadaki yüzlerce havayolu şirketinin binlerce uçuş seçeneğini, otel, transfer ve araç kiralama hizmetini sunuyoruz.

Turizm alanında uzman 55 kişilik yazılımcı ekibimizle sistemlerimizi gün be gün yeni teknolojilerle güçlendiriyoruz. Aynı zamanda yeni stratejiler ve pazarlama modelleri geliştirmek için veri temelli çalışarak big data analizlerinden faydalanıyoruz.

Dünyada şu an teknolojik bir devrimin içindeyiz, bu devrimin adı Web 3.0. ve ilk kez bir devrimin içinde olduğumuzun bu kadar farkındayız. Biz bu teknolojiye yön verenlerden olmak istediğimiz için, erken bir evrede grup şirketlerimiz içinde yer alan dünyanın öncü platformlarından birisi olan GoArt Metaverse’te Bilet Dükkanı olarak yerimizi aldık. Burada yıl içinde açılışını yapacağımız portalımız ile turizm sektöründe bir ilki gerçekleştireceğiz.

Amacımız metaverse deneyimini gerçek hayat bağlantılı ve fayda sağlayan bir şekilde kullanıcılarımıza sunmak.

Burada kullanıcılarımız metaverse dünyasındaki oyunlaştırma senaryolarıyla puan toplayarak gerçek dünyada uçak bileti, otel, transfer ve araç kiralama gibi hizmetlerden avantajlı olarak faydalanacak. Ayrıca ilerleyen dönemlerde NFT entegrasyonlarıyla da Web 3.0 bağlantılı sadakat programının adımlarını da atmayı arzu ediyoruz.

Techinside: Peki turizm acenteliğinde teknoloji neden önemli ve rakiplere göre nerede fark yaratıyorsunuz?

Çağdaş Çakmakçı: Turizm acenteleri misafirleriyle iletişim halindeyken gelen taleplerle ilgili süreçleri hızla yönetip sonuçlandırmalı. Dolayısı ile en çok talep edilen rezervasyon, iptal, iade ve değişiklik gibi işlemlerini online yapabilme yeteneğine sahip sistemler kullanılması gerekiyor. 

Bilet Dükkanı olarak yapmış olduğumuz sistemsel geliştirmeler sayesinde acentelerimize havayolları ve diğer tedarikçilerin izin verdikleri ölçüde otomatik işlem sağlayabilme imkanını sunuyoruz. Ayrıca raporlama, kurumsal firma yönetimi, içerisinde bulunan muhasebe ve finans sistemleri sayesinde benzerlerinden ayrışıyor.

Tabii son kullanıcıya ulaşan ve seyahat severlerin ilk tercihi olmayı arzu eden bir firma olarak tüm bu bilgi birikiminin ve teknolojik yatırımın bizim en büyük avantajımız olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Techinside: Tüketicilerin alışkanlıklarını da merak ediyoruz. Kullanıcılar en fazla hangi hizmetinizden faydalanıyorlar? Uçak, otel? En çok hangi aylarda işlem hacminiz artıyor?

Çağdaş Çakmakçı: Elbette turizm alanındaki deneyimimiz nedeniyle yıl boyunca yaşanan mevsimsellik algısına çok aşinayız ancak seyahat artık hepimizin hayatının tüm yıl ayrılmaz bir parçası. Bizim gözümüzde seyahat sadece tatil olmaktan çok uzun süre önce çıktı, yıl boyu farklı sektörlerdeki hareketlilikler, iş seyahati yapan kişilerin seçimlerinde daha çok söz sahibi olması, deneyimi odağına koyan bir neslin seyahati alışkanlıklarıyla sektörümüz yeni bir devinim kazanıyor. Kullanıcılarımız tarafından en çok talep gören hizmet alanımız uçak bileti ve bu alanda çok güçlüyüz. Sonrasında sırayla araç kiralama, otel rezervasyonları ve transfer ihtiyaçları geliyor. Mevcut hizmetlerimizdeki çeşitlendirmeler, iş birlikleri ve kampanyalarla kullanıcılarımıza akıllı seyahati 360 derece sağlamayı istiyoruz. Ayrıca yeni eklenecek ürünlerimizle de hizmet ağımızı geliştirmeye devam edeceğiz.

Techinside: Son olarak 2023 yılı hedef ve yatırımlarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Çağdaş Çakmakçı: Bu yıl bizim için çok önemli bir yıl oldu ve 2023’ün ikinci yarısında da Bilet Dükkanı olarak teknoloji odaklı yatırımlarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz. Hem mevcut kapasitemizi güçlendirerek hem de yurt dışında faaliyetlerimizi genişleterek büyüme hedeflerimize odaklanacağız. Bu hedefe ulaşmak için Almanya ve Amerika’da ofislerimizi açtık. Almanya’da başlayan yurt dışı faaliyetlerimizi artırmayı ve yürüttüğümüz stratejiyle, küresel ölçekte daha geniş bir pazara erişim sağlamayı ve bölgesel iş ortaklarımızla daha yakın ilişkiler kurmayı hedefliyoruz. Bu şekilde, yurt dışındaki faaliyetlerimizi güçlendirerek küresel ölçekte daha etkin bir şekilde hizmet vereceğiz.

Burada 2022 yılına göre yüzde 60’lara varan bir büyüme hedefi belirledik. AR (Artırılmış Gerçeklik) ve Web 3.0 gibi heyecan verici teknolojileri işimize entegre ederek tüketicilere bambaşka deneyimler ve avantajlar sunmayı hedefliyoruz. Teknolojinin imkanlarını ve alt yapımızı en iyi şekilde kullanarak müşterilerimize seyahat deneyimlerinde daha interaktif ve kişiselleştirilmiş bir yaklaşım sunacağız. 

Instagram, Meta AI tarafından oluşturulan gönderiler için çalışıyor!

Meta’nın yeni Llama 2 modelini temel alan ve tüketiciye yönelik olan üretken yapay zeka araçları çok da uzakta olmayabilir. Şirket, içerik oluşturucuların “Meta AI tarafından oluşturulan” görüntüleri tanımlamasına olanak tanıyan etiketler de dahil olmak üzere Instagram için birkaç yeni üretken AI özelliği üzerinde çalışıyor gibi görünüyor.

Bu, genellikle Meta’nın uygulamalarındaki yayınlanmamış özelliklerle dalga geçen tersine mühendis olan Alessandro Paluzzi tarafından paylaşılan ekran görüntülerine göre bu özellik yakında gelecek. Paluzzi kısa süre önce, üretken yapay zeka araçlarıyla oluşturulan gönderilerin yakında Instagram içinde nasıl etiketlenebileceğini ayrıntılarıyla açıklayan bir uygulama içi mesajı gösteren bir ekran görüntüsü yayınladı. Mesaj, “Meta, bu içeriğin AI ile oluşturulduğunu veya düzenlendiğini söyledi” diye açıklıyor. Ek etiketler, “Meta AI tarafından üretildiğini” ve “AI ile oluşturulan içeriğin genellikle kolayca algılanabilmesi için etiketlendiğini” belirtiyor.

Meta sözcüsü yorum yapmaktan kaçındı. Ancak ekran görüntüsü, şirketin, AI alanındaki diğer şirketler gibi, kullanıcıların yapay zekanın içerik oluşturmak için ne zaman kullanıldığını ayırt etmelerine yardımcı olmakla ilgilendiğini gösteriyor. Üretici AI araçları daha yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandıkça, araştırmacılar ve politikacılar, teknolojinin yanlış bilgilerin yayılmasına yardımcı olmak veya insanları başka şekilde yanıltmak için nasıl kullanılabileceği konusunda endişelerini dile getiriyorlar. Bu ayın başlarında, Meta da dahil olmak üzere yedi büyük yapay zeka şirketi, yapay zeka tarafından oluşturulan içerik için filigranlar gibi bir dizi yapay zeka güvenlik önlemi alma sözü verdi.

Meta şimdiye kadar tüketiciye yönelik üretken AI planları hakkında pek çok ayrıntı açıklamamış olsa da, Mark Zuckerberg birkaç ipucu verdi. CEO, geçen hafta üç aylık bir kazanç çağrısında, “Hizmetlerimizde çalışacak olan Llama’yı kullanarak kendimiz de bir dizi yeni ürün geliştiriyoruz” dedi. “Yapay zekanın, insanların uygulamalarımızda bağlantı kurmasına ve kendilerini ifade etmesine yardımcı olabileceği pek çok yol hayal edebilirsiniz: içerik paylaşmayı daha kolay ve daha eğlenceli hale getiren yaratıcı araçlar, asistan, koç gibi davranan veya işletmeler ve yaratıcılarla etkileşimde bulunmanıza yardımcı olabilecek temsilciler ve dahası.”

Başka bir yerde Paluzzi, uzun DM’leri özetlemek için bir “mesaj özeti” özelliği ve Hikayeleri düzenlemek için yeni sanatsal araçlar da dahil olmak üzere, Instagram için yapay zeka destekli diğer üretken araçların işaretlerini tespit etti.

Girişim ekosisteminde yeni bir oyuncu: Skyalp

Hedef Holding grup şirketlerinden İdeal Finansal, dijital pazarlama, yazılım geliştirme ve Ar-Ge gibi tüm faaliyetlerine bundan böyle Skyalp marka adıyla devam edecek. Skyalp, girişimleri satın alıp dönüştürmenin yanı sıra kendi girişimlerini kurup büyütmek üzere çalışmalarını sürdürecek.

Hedef Holding’in grup şirketlerinden İdeal Finansal Teknolojiler ve Danışmanlık A.Ş., Skyalp markasını kullanmak ve yeni marka stratejisi doğrultusunda dijital pazarlama, yazılım geliştirme, danışmanlık ve Ar-Ge gibi tüm faaliyetlerine Skyalp Finansal Teknolojiler ve Danışmanlık A.Ş. ticaret unvanıyla devam edecek. Yenilikçi bakış açısı ve iş stratejisiyle girişim ekosistemindeki yerini alan Skyalp; satın alıp dönüştüren, kendi girişimlerini kuran ve iş birliği yapan bir şirket olarak ekosistemde konumlanacak.

FinTech özelliği kazandıran, geleceği şekillendiren iş modeli

Türkiye’nin borsaya açık ilk girişim kurucu teknoloji ve danışmanlık şirketi olarak konumlanacak olan Skyalp, girişimcilik sektöründe özellikle dijital alanda fark yaratacak bir iş modeli oluşturdu. Model, kendi girişimlerini kurmanın yanı sıra potansiyeli olan girişimleri satın alıp dönüştürmeye ve iş birlikleriyle yeni iş fikirlerini hayata geçirmeye odaklanıyor. Satın aldığı girişimlere gömülü finans özellikleri katarak son kullanıcıların hayatlarına dokunan ürünler sunmayı hedefleyen Skyalp, aynı zamanda girişimlere finansal teknoloji özelliği kazandırmayı planlıyor.

Skyalp, geliştirilen strateji çerçevesinde kendi ekosistemindeki girişimleri bir araya getirip sinerji oluşturmanın yanı sıra teknoloji alanında altyapı danışmanlığı, büyüme ve pazarlama danışmanlığı gibi tüm süreçlerde de girişimlerin yanında olacak. Hedef Holding’in de gücünü arkasına alan Skyalp, girişimlere yol gösteren bir platform olmayı hedefliyor.

Skyalp’ten inovatif girişimlere A’dan Z’ye çok yönlü destek

Skyalp

Son kullanıcı ihtiyaçlarından yola çıkarak girişim kuran yapısının içerisinde otomobile dair ihtiyaçların yer alacağı araç servis çözümleri platformu olan Duude bulunurken, satın alıp dönüştürme odaklı yaklaşımı içinde ise araştırma sektörünün tecrübeli ismi DORinsight ve Türkiye’nin ilk ve en büyük izinli veri tabanına sahip online araştırma paneli Napolyon yer alıyor.

Ayrıca Skyalp, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ile bünyesinde toplamda 12 girişim için büyüme ve stratejik altyapı danışmanlığı sunuyor. Bu girişimler şöyle sıralanıyor; Komün, Juphy, Fintables, Talkinvest, Zephlex, İdealdata, TraderBull, FTech Labs, Techne, Sysline, Artiox ve TeklifimGelsin.

iPhone 15 hakkında güncel bilgiler!

iPhone 15 gelmek üzere. Piyasaya sürülmesi için hala somut bir tarih yok, ancak Apple’ın Birleşik Krallık çalışanlarından 7 ve 15 Ekim arasında tatil yapmamalarını istediğini zaten biliyoruz.

Hiç şüphesiz yılın en büyük lansmanlarından biri, bazı tüketiciler çok heyecanlı, diğerleri ise büyük ölçüde yüksek fiyatları nedeniyle yaklaşan telefonu eleştiriyor.

Aslında Apple, iPhone 14’tekilere benzer olması beklense de enflasyon nedeniyle fiyatın çok daha yüksek olabileceği konusunda zaten uyarmıştı.

Şirketin CEO’su Tim Cook, fiyatların yükselmeye devam edebileceğini zaten söyledi: “Üst düzey terminallere olan talep çok yüksek olduğu için fiyatları artırmaya devam etmek için hala yer var”.

Modellere gelince, her zamanki gibi normal ve Pro modelleri olacak. Normal olan kırmızı, mavi ve yeşil renklerde mevcut olacak. Pro modelleri daha özel bir mavi tonuna sahip olacak. iPhone 15 özellikleri hakkında elimizdeki bazı bilgiler;

-Avrupa Birliği onaylı evrensel şarj cihazlarından sonra Lightning bağlantı noktasının yerini alan bir USB-C bağlantı noktasına sahip olacak.

-WiFi 6E ve Qi2 kablosuz şarj ile çalışıyor olacak.

-iPhone 15, 120 Hz yenileme hızına sahip Dinamik Ada ekrana sahip olacak.

-LIPO olarak da bilinen kalıplama teknolojisi üzerine düşük enjeksiyon basıncına dayalı bir ekrana sahip olacak. Sonuç olarak panelin kenarları 1.5 milimetreye inecek.

-8 GB’a kadar RAM kapasitesi.

-iPhone 15 Pro Max, daha büyük bir kamera sensörüne ve periskopik yakınlaştırmaya sahip olacak.

-iPhone 15 Pro, yakındaki cihazlarla gelişmiş bağlantı için yeni bir U2 çipine sahip olacak.

-iPhone 15 Pro, 40W şarjlı lamine bir pile sahip olacak.

-iPhone 15’te fiziksel bir SIM kart yuvası olmayabilir.

WhatsApp yeni bir özellik getiriyor

WhatsApp grup sohbetlerine katılımcı eklemenin kolay bir yolunu test ediyor, ilk grubunuzu oluşturmak artık daha kolay olacak.

Grup mesajlaşması, dostlarımızla, iş takımlarımızla ve hatta ailelerimizle nasıl iletişim kurduğumuzun temelini oluşturuyor. WhatsApp gibi gelişmekte olan şifreli mesajlaşma hizmetlerine erişim, bu grupları kurmayı da basitleştirdi. WhatsApp, profil resimleri ve video mesajlaşma için yeni ikonlar gibi özelliklerle grup mesajlaşmasını iyileştirmeye yavaş yavaş çalışıyor ve şimdi, geliştiriciler, grup sohbetlerinize katılımcıları eklemek için kullanışlı bir yol üzerinde beta testi yapıyorlar.

Birini bir WhatsApp grup sohbetine eklemek istediğinizde, menülerin derinliklerine gitmeniz gerekiyordu. Sohbetteki üç noktalı düğmeye dokunarak taşma menüsünü açmak, Grup bilgisi’ni seçin ve ardından mevcut üyelerin listesinin üzerindeki Katılımcı ekle düğmesine dokunmak gerekliydi. Eğer ilk gruplarınızı oluşturan biriyseniz veya henüz WhatsApp ile başlamışsanız, bu seçeneği kolay veya açık bulmayabilirsiniz. Belki de bu yüzden, WhatsApp, Google Play Store üzerinden dağıtılan 2.23.16.10 sürümü ile basit bir düzeltmeyi deniyor.

WhatsApp

Mesajlaşma uygulaması, şimdi grup sohbet ekranının üstünde yeni katılımcıları ekleyen bir banner’ı ve sohbete insanları eklemek için tek dokunuşlu bir kısayolu test ediyor. Bu küçük düzenleme, herkesin menüler arasında dolaşarak katılımcı eklemek için harcanan değerli dakikaları kurtarabilir ve uygulamayı yeni başlayanlar için daha kullanıcı dostu hale getirebilir.

Her ne kadar bu durumun daha çok ilk durumda kullanışlı olacağını tahmin etsek de, detayları onaylama şansımız olmadı. Çok büyük bir değişiklik olmasa da, bu, WhatsApp üzerinde grup mesajlaşmasına yeni başlayan herkes için kullanıcı deneyimini artıracak gibi görünüyor.

Kolay İK, Talentics’i satın aldı

0

Türkiye’nin SaaS modelinde hizmet veren ilk ve en büyük insan kaynakları platformu Kolay İK, işe alım ve aday takip sistemi Talentics’i 2 milyon dolar değerlemeyle satın aldı.

Çalışanların işe girmeleri ile başlayan insan kaynakları süreçlerinin yönetilmesini sağlayan Kolay İK bu satın almayla birlikte, 19 ülkede hizmet verdiği 1.800’ü aşkın şirketin işe alım süreçlerini de kapsayacak şekilde uçtan uca bir deneyim sunacak.  Yapılan açıklamada Kolay İK’nın yeni yönetim yapılanması da duyuruldu. Buna göre Çağlar Yalı CEO, Tunca Üçer COO, Hakan Özen ise CTO olarak çalışmalarını sürdürecek.

Kolay İK 19 ülkede kullanılıyor

Türkiye’de 2015 yılında başladığı faaliyetlerini aldığı yatırımlarla büyüten ve İngiltere’den Amerika’ya kadar 19 ülkede kullanılan insan kaynakları platformu Kolay İK; TurkNet, ebebek, Koton, Bilyoner gibi markalara hizmet veren işe alım ve aday takip sistemi Talentics’i 2 milyon dolar değerleme üzerinden satın aldı. Kolay İK bu zamana kadar 1.800’den fazla şirkette 4 binden fazla İK yöneticisi ile 150 binden fazla çalışanın, izin yönetiminden performans değerlendirmesine kadar tüm insan kaynakları süreçlerini dijital ortamda, entegre bir şekilde yönetmesini sağlıyordu. Satın almayla birlikte artık ilan oluşturma, yetenek havuzu yaratma, aday ve ilgili kişilere takvim gönderme gibi işe alım süreçlerini de kapsayan uçtan uca bir insan kaynakları deneyimi sunulacak.

Yeni yönetim belli oldu, teknoloji ekibi genişledi

Kolay İK, satın almanın ardından yeni yönetim yapılanmasını da açıkladı. Buna göre Talentics’in Kurucu Ortağı Hakan Özen, Kolay İK’nın ortakları arasına katıldı. Kolay İK’nın yeni yapılanmasında şirketin üç ortağından Çağlar Yalı CEO, Tunca Üçer COO, Hakan Özen ise CTO olarak görev aldı. Öte yandan Talentics’in teknoloji ekibi de insan kaynakları alanında yenilikçi ve katma değerli çözümler üretmek için artık Kolay İK bünyesinde çalışmalarına devam edecek. Yeni katılımlarla birlikte Kolay İK’nın teknoloji ekibi 14 kişiden 21 kişiye toplam çalışan sayısı ise 70’e yükseldi.

Çağlar Yalı: “Yeni satın almalarla büyümeyi hedefliyoruz”

Yeni bir şirketi bünyeye katarak büyümeyi, girişimcilik yolculuğundaki en heyecan verici adımlardan biri olarak tanımlayan Kolay İK CEO’su Çağlar Yalı, “Yeni bir ürün, yeni bir ekip ve yeni kullanıcılarla çalışma fırsatı yakalıyoruz. Ülkemizdeki girişimcilik ekosisteminde nadir görülen bu büyüme yöntemini Kolay İK’da başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Kullanıcımız olan 1.800’den fazla şirketin yüzde 40’ının bir yıl içinde Talentics’i de kullanacağını öngörüyoruz. Bize destek veren tüm kullanıcılarımıza, yatırımcılarımıza ve kısa zamanda harika işler yaparak bizi şimdiden çok heyecanlandıran Talentics ekibine teşekkür ediyorum” dedi. Yalı ayrıca bu satın almanın başarısı ve yatırımcılarının da desteğiyle önümüzdeki dönemde yeni satın almalarla büyümeye devam etmeyi hedeflediklerini söyledi.

Tunca Üçer: “Şirketlerin doğru yeteneklere doğru çözümler ile ulaşmasını sağlayacağız”

Kolay İK COO’su Tunca Üçer, “Kaliteli bir aday takip sistemi ve işe alım yazılımına olan ihtiyaç nedeniyle uzun zamandır çözüm ortağı olarak Talentics ile çalışıyorduk. Bundan sonra birlikte geliştirip sunacağımız ürünler, şirketlerin doğru yeteneğe, doğru ve akılcı çözümlerle ulaşmasını sağlayacak. Talentics’in bu konudaki kendini ispatlamış çözümleri Kolay İK’ya güç katacak. Tüm bunların yanında tek bir platform üzerinden insan kaynaklarının tüm operasyonel süreçlerini üstlenme yolunda büyük bir adım daha atmış olduk. Her geçen gün genişleyen çözüm ortaklarımız ve yenilikçi hizmetlerimizle insan kaynakları profesyonellerinin ve İK’nın temel süreçleri ile ilgilenen herkesin yükünü azaltıp katma değerli işler için alan açmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.

Hakan Özen: “Büyüyen teknoloji ekibimizle ürünlerimiz çok daha güçlenecek”

Kolay İK CTO’su Hakan Özen ise “Talentics’i, işe alımın şirketler için büyük önem taşıdığı bir dönemde operasyonun doğru, veri odaklı, verimli ve minimum manuel süreçle akması için geliştirdik. Kuruluşumuzdan itibaren de kullanıcılarımızın geri bildirimlerine, ihtiyaçlarına ve beklentilerine kulak verdik. Onların işe alım süreçlerini daha verimli kılmanın yanında İK operasyonlarını uçtan uca yönetme ihtiyacı, bizi uzun zamandır çözüm ortağı olarak çalıştığımız Kolay İK ile aynı çatı altında buluşturdu. Bu birliktelik ile ekibimiz büyüdü, teknolojimiz daha da güç kazandı. Bundan sonra da sunduğumuz çözümleri genişletirken ürünlerimizi çok daha güçlendirerek farklı bir boyuta taşıyacağız” açıklamasında bulundu.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Açıkladı: Kamuda yapay zeka dönemi başlıyor!

0

Yapay zeka teknolojileri yaygınlaşmaya ve popülerliğini artırmaya devam ediyor. Günümüzde pek çok kişi ve şirket tarafından günlük işleri kolaylaştırmakta kullanılan bu teknoloji, şimdi de Türkiye’deki kamu kurumlarına geliyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, kamuda ihtiyaç duyulan yapay zeka çözümlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için harekete geçti. İşte ayrıntılar…

Kamu Yapay Zekâ Ekosistemi 2023 projesi için başvurular açıldı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, TÜBİTAK Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destekleme Programı kapsamında “Kamu Yapay Zekâ Ekosistemi – 2023” çağrısının başvuruya açıldığını duyurdu.

Bakan Kacır; Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi doğrultusunda kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu yapay zekâ çözümlerinin geliştirilmesi, bu alandaki bilgi birikiminin farklı çözümler için kullanılması ve yaygınlaştırılmasını amaçladıklarını belirtti.

Bakan Kacır, “Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı’nın müşteri kurum olarak yer aldığı çağrıda; finans teknolojileri, akıllı üretim sistemleri, akıllı tarım, gıda ve hayvancılık, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik, e-ticaret teknolojileri ve akıllı eğitim teknolojileri temalarına yer verildi. 

Bu temalardan da anlaşılacağı üzere hayatımızın en ihtiyaç duyulan noktalarına yapay zekâ çözümleri getirilmesinin önünü açıyoruz. Bu çağrıyla bilgiyi üreten, geliştiren ve kullanan kurumların bir araya gelmesini hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye yüzyılı hedeflerini gerçekleştirirken yapay zeka alanında teknolojiyi en iyi kullanan, bu alanda gündemi belirleyen ülkelerden biri olma hedefleri olduğunu belirten Kacır, “Araştıran, geliştiren ve ülkemize yararlı olmak için gayret sarf eden tüm araştırmacılarımızın her zaman yanında olduk. Milli Teknoloji Hamlesi ışığında ülkemizi bilim ve teknolojide hak ettiği yere hep birlikte getireceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Çağrının TÜBİTAK ARDEB’e bağlı Kamu Araştırmaları Destek Grubu (KAMAG) tarafından yayımlandığını belirten TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da “Bu çağrıda, proje başvurusu yapacak konsorsiyumun TÜBİTAK BİLGEM Yapay Zekâ Enstitümüz (YZE) ile başvuru öncesi bir iş birliği protokolü imzalaması gerekiyor. Kamu kurum ve kuruluşlarının çağrı kapsamında belirlenen ihtiyaçları YZE tarafından koordine edilecek.” dedi.

Çağrı başlıklarına yönelik hazırlanacak proje önerilerinin 31.10.2023 tarihine kadar sisteme kaydedilmesi gerekiyor. Çağrıya ilişkin detaylı bilgilere ve başvuru sistemine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

UNICEF ve Netflix gençlik merkezi kuruyor

UNICEF ve Netflix depremden etkilenen gençlerin gelişimini, sosyal hayata yeniden dahil olmalarını ve potansiyellerini gerçekleştirmelerini desteklemek ve gelecekleri için bir umut olmak amacıyla güçlerini birleştiriyor. Kurulacak geçici gençlik merkezi GENÇ ALAN’da gençler için bir dizi aktivite gerçekleştirilecek.

UNICEF bu merkezde altı ay süreyle gençlerin yeni yetkinlikler kazanmalarını ve sosyal becerilerini geliştirmelerini sağlayacak özel bir eğitim programı sunacak. Merkezde ayrıca çeşitli gençlik dostu faaliyetler ve sosyal etkileşim fırsatları da sağlanacak.

Merkez gençlerin spor ve sanat aktivitelerine katılabilmeleri ve sosyalleşebilmeleri için güvenli bir ortam yaratacak ve Nurdağı’ndaki GENÇ ALAN’da sunulacak aktivitelerden 1.000’den fazla genç faydalanabilecek.

UNICEF ve Netflix, Gaziantep Nurdağı’nda GENÇ ALAN isimli tam donanımlı bir gençlik merkezi kuruyor.

Netflix ise merkezin finansmanını üstlenmenin yanı sıra gösterimi yapılacak film ve belgesel içeriklerini sağlayacak, gençlerin yaratıcı yeteneklerini geliştirmeye yönelik atölye çalışmaları düzenleyecek ve mentorluk sunacak. Gençlerin kreatif sektörün önde gelen isimleriyle bir araya gelmesine de aracılık etmeyi hedefleyen Netflix Türkiye ekibi, ilgili aktivitelere doğrudan destek olacak.

Türkiye’de depremlerin çok ağır hasar yarattığı illerde Haziran 2023 itibariyle yaklaşık 2,4 milyon insan devletin veya vatandaşların desteğiyle kurulan geçici konaklama merkezlerinde yaşıyor. Okul binalarında meydana gelen hasarlar nedeniyle 350 binden fazla mülteci ve göçmen çocuk dahil yaklaşık 4 milyon çocuk ve yaklaşık 218 bin öğretmen halihazırda düzenli eğitime erişemiyor. 

Kamu ve özel sektör iş birliğinin önemini ortaya koyan değerli bir örnek

UNICEF’in Türkiye Temsilcisi Paolo Marchi ortaklıkla ilgili olarak: “6 Şubat depremleri Türkiye’de ve birçok gencin hayatında eşi görülmemiş ölçekte bir trajedi yarattı. İlk günden beri gece gündüz çalışarak depremden etkilenen çocuk ve gençlere insani yardım sağlamak için çabalıyoruz. Netflix ile iş birliğimiz sayesinde depremden etkilenen Nurdağı bölgesindeki gençleri destekleyebilecek, gelişimleri açısından kritik önem taşıyan kreatif beceriler kazanmalarına yardımcı olmaya devam edeceğiz. Bu, kamu ve özel sektör iş birliğinin, gençlerin hayatlarına ne kadar değer katabileceğinin harika bir örneği. UNICEF ve Netflix ekiplerinin birlikte çalışarak hazırladığı bu program, depremden etkilenen birçok genç için iyileştirici olacak ve gelecek için umut verecek” dedi.

Sanatın ve kreatif alandaki aktivitelerin iyileştirici ve birleştirici gücü

UNICEF ile anlamlı bir proje için bir araya gelmekten gurur duyduklarını belirten Netflix Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Kamu İlişkileri Direktörü Pelin Mavili ise: “Sanatın ve kreatif alandaki aktivitelerin iyileştirici, birleştirici gücüne inanıyoruz. 23 Nisan’da Hatay ve Kahramanmaraş’taki çocuklarımız için sektör ortaklarımızla başlattığımız Renkli Hayaller Sahnesi projemizi tamamlar tamamlamaz, bu kez UNICEF ile Gaziantep’te çok kıymetli bir iş birliğine imza atıyoruz. Amacımız deprem bölgesindeki gençlerimizin geleceğe umutla bakmalarına aracı olmak; onlara potansiyellerini ve yeteneklerini keşfetmelerine imkân sağlayan bir alan sunmak. Yaralarımızı hep birlikte sarmak için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.