Insider Türkiye nasıl kuruldu?

Girişimcilik ekosistemimizde unicorn girişimlerin sayısı her geçen gün arıyor. Ülkemizin unicorn girişimleri arasına girmeyi başaran son şirketlerden biri de Insider. Son yatırım turunda 121 milyon dolar yatırım ile 1 milyar değerlemeye ulaştı. Mayıs 2023’te Insider, QIA ve Esas Holding’den 105 milyon dolarlık bir yatırım almıştı. Insider Türkiye’nin ilk unicorn yazılım şirketi unvanını da kazandı. Insider 26 ülkede varlığını sürdürüyor. G2’ye göre Insider Dünyanın en iyi 6. yazılım şirketi unvanına sahip. Organik bir şekilde büyüme gösteren Arçelik/Beko, DeFacto, L’Oreal ve Teknosa gibi önemli markalarla çalışıyor.

Insider’ı bizim için değerli kılan ise 2012 yılında Türk mühendis ve yazılımcılar tarafından kurulması. Üniversite yıllarında ilk girişimcilik serüvenine başlayan Çilingir’in, exit ile sonuçlanan ilk girişiminden sonra ikincisi Insider olmuş. Insider ile Çilingir, kişiselleştirilmiş teknolojiler sunan bir yazılım şirketini ortaya çıkardı.

Insider Türkiye hikayesi

Hande Çilingir’in kariyer hayatı da oldukça dikkat çekici. Çilingir, Çin Shanghai Üniversitesi’nde yüksek lisansına devam ederken Fiba Holding’de çalıştı. Ayrıca Vestel ve PepsiCo gibi uluslararası şirketlerde görev aldı. Böylelikle Çilingir, Çin’deki eğitim hayatıyla akıcı bir Çin bilgisine de sahip.

2010 yılında Türkiye’ye gedönüş yapanri dönen Çilingir, yeni bir girişime atılmaya karar verdi. Ancak bu süreçte yalnız değildi. Üniversite döneminden arkadaşı Serhat Soyuerel de ona eşlik etti. Bu ikili ilk başta Fethiye’de bir dil okulu açtı.

Prestijli bir okul için zaman harcayan ikili, üç yıldan fazla bir süre içinde 40’dan fazla ülkeye seyahat ederek öğrenci kazanmaya çalıştı. Böylece kararlılıkları ile adım adım ilerleyen ikili tam üç yıl içerisinde dil okuluna yurtdışından gelen 3.800 kadar öğrenciyi kazandırabildi. Üç yıl süren dil okulu macerası, şirketi satmaları ile sona erdi.

İlk girişimin ardından Çilingir ve Soyuerel girişimcilik serüvenini sona erdirmedi. Özellikle 2012 yılında e-ticaret sitesi kurmak çok popüler bir girişimcilik olarak akıllarını çelen bir fikirdi. Ancak e-ticaret sitesi kurmak yerine Hande Çilingir, bambaşka bir fikir sundu. Bu fikir e-ticaret sitesi kuranların ihtiyacı olan bütün hizmetleri sağlayabilecekleri bir oluşum oldu. Dolayısıyla ‘Insider’ ortaya çıktı.

X’ten Paris Hilton’a ilginç teklif!

Hatta Paris Hilton tarafından en az 2019’dan beri popülerleştirilmeye çalışılan bir kelime için özel bir hashtag bile içeriyor: “sliving“.

Yani, Code 2023 sahnesindeki röportajından yeni çıkan Linda Yaccarino, X ‘te “#sliving” paylaşımı yaparak aslında Paris Hilton‘a ekstra bir mesaj da veriyordu.

Şirket sözcüsü Joe Benarroch’a göre Hilton ve X‘in ortaklığı şunları içeriyor:

  • İkili, “X’in tüm yüzeylerinde bir dizi yeni aktivasyonun yanı sıra, canlı alışverişi de içeren yılda 4 orijinal video içerik programı oluşturmak için birlikte çalışacak.” Bu canlı alışveriş deneyimi, Hilton’un canlı yayınını izleyenlerin “bir ürün kataloğuna göz atmasına ve ardından uygulama içi tarayıcımız aracılığıyla siteye tıklayarak satın alma işlemi gerçekleştirmesine” olanak tanıyacak.
  • Görünüşe göre Hilton’un çok fazla ağır iş yapmasına gerek yok: “X, her bir faaliyeti desteklemek için marka sponsorluğunu güvence altına almak için çalışacak.”
  • “X ayrıca 11:11 Media / Paris Hilton’un yıl boyunca dahil olacağı diğer çabaların güçlendirilmesini de destekleyecek.”

Platform yakın zamanda ücretli, doğrulanmış kullanıcıların gönderilerinin yanında görünen reklamlardan elde edilen gelirin belirtilmemiş bir yüzdesini paylaşmaya başladı. 

Benarroch’a göre Hilton’un X ile olan ve Musk rejimi altında türünün ilk örneği gibi görünen mali anlaşması farklı işliyor. Ona e-posta yoluyla Hilton’un anlaşmasının mevcut yaratıcı ödeme programından ne kadar farklı olduğu sorulduğunda bunun iki yıl sürecek “farklı bir ortaklık” olduğunu söyledi.

Apple Formula 1’in yayın haklarını alabilir!

Apple, spor yayın haklarına olan ilgisini bir kez daha göstererek Formula 1 yarışlarının global yayın hakları için büyük bir anlaşma üzerinde çalışıyor. Yakın kaynaklardan gelen bilgilere göre, teknoloji devi ve Formula 1 yönetimi arasında 7 yıllık bir yayın anlaşması görüşmeleri yapılıyor. Bu anlaşma yıllık 2 milyar dolarlık bir değere sahip olacak, böylece Formula 1 yarışlarının global yayın hakları Apple’a geçecek. Bu, Formula 1 grubunun mevcut yıllık gelirinin neredeyse iki katına denk geliyor.

Formula 1 fanatikleri için heyecan verici bir gelişme olan bu anlaşma, spor yayın hakları alanında giderek artan bir rekabetin bir yansıması olarak ortaya çıkıyor. İçerik platformları artık standart içeriklerin yanı sıra büyük spor etkinliklerine de yatırım yapmaya başladılar. Bu tür etkinlikler, milyonlarca izleyiciyi bünyesine çekiyor ve milyarlarca dolarlık tekliflerin dolaştığı bir pazar haline gelmiş durumda.

Apple, geçmişte de benzer büyüklükteki anlaşmalar yapmıştı. Örneğin, 2.5 milyar dolar karşılığında ABD futbolu MLS yayın haklarını satın alarak abone sayısını önemli ölçüde artırmıştı. Messi’nin transferi sonrasında da Apple’ın spor içeriği ilgisinin arttığı gözlemlenmişti.

Anlaşmanın detayları ülkeye göre farklılık gösterebilir. Örneğin, ABD’de 2025 yılına kadar Formula 1 yayın hakları ESPN’de olacak, ancak bu tarihten sonra Apple’ın anlaşması ve ödemeler devreye girecek. 5 yıl içerisinde tüm global yayın haklarının Apple’a geçmesi bekleniyor.

Formula 1’in heyecan dolu yarışlarına olan ilgi, Apple’ın bu büyük adımını motive ediyor gibi görünüyor. Bu anlaşma, gelecekte spor yayınları için daha fazla yenilik ve yatırımın habercisi olabilir.

Google Pixel 8 Hindistan’da üretilecek!

Teknoloji devi Google, yaklaşan Pixel 8 serisi akıllı telefonlarının tanıtımı öncesi sürekli olarak sızıntılarla karşı karşıya kalıyor. Bu sızıntılar, şirketin ürünlerini sürpriz yapma amacını bozuyor ve içeriden bilgi sızdırmanın önüne geçilmesi gerekliliğini gündeme getirdi.

Son sızıntılar, Pixel 8 Pro kutu açılışı görüntülerinin internete sızdırılmasıyla gündeme geldi. Bu görüntüler o kadar detaylıydı ki, Google’ın 4 Ekim’deki lansman etkinliğinde kamuya sunacağı neredeyse hiçbir sürpriz ya da yeni bilgi kalmadı. Bu durum, şirket içinde ciddi bir endişeye yol açtı.

Google’a yakın kaynaklar, şirket içindeki sızıntıların artık tahammül edilemez bir seviyeye geldiğini belirtiyor. Bu endişeye bir çözüm olarak Pixel serisinin üretimini Vietnam’dan Hindistan’a taşımanın düşünüldüğü söyleniyor. Bu adım, üretim yerini değiştirerek ürünlerin sızıntı riskini azaltmayı amaçlıyor. Ancak bu kararın alınması birçok faktöre bağlı olacaktır, çünkü üretim yerini değiştirmek karmaşık bir süreç.

Google şu an için konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmamış olsa da, bu tür önlemlerin alınması, şirketin gelecekteki ürün lansmanlarını daha etkileyici hale getirme amacını yansıtıyor.

Google, Pixel 8 serisiyle ilgili tüm detayları 4 Ekim Çarşamba günü düzenleyeceği büyük bir lansman etkinliği sırasında resmi olarak açıklayacak. Teknoloji meraklıları, bu etkinliği merakla bekliyor. Bu etkinlik, Pixel 8 serisinin teknik özelliklerini, tasarımını ve diğer öne çıkan özelliklerini tanıtacak ve kullanıcıların heyecanını daha da artıracaktır.

Pixel 8 serisi, Google’ın akıllı telefon pazarındaki iddialı girişimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu serideki yeni özellikler ve geliştirmeler, tüketiciler tarafından büyük bir ilgiyle bekleniyor. Şirketin bu sızıntıları engelleme çabaları, ürün lansmanının sürpriz ve heyecan dolu olmasını sağlama amacını taşıyor.

Tesla bir zafer daha kazandı!

Tesla tüm olumsuzluklara karşı yine bir zafer kazandı. Kaliforniya federal yargıcı, bir grup Tesla sahibinin; şirketin otomatik özelliklerinin yanlış bir şekilde reklamını yaptığı iddiasıyla açtığı davayı reddetti.

ABD Bölge Yargıcı Haywood Gilliam’ın kararı, Tesla’nın Otopilot ve Tam Kendi Kendine Sürüş’ün (FSD) savunulabilirliği açısından değil, sadece Tesla’nın hüküm ve koşulları için bir kazanç.

Hakime göre, Eylül 2022’de önerilen grup davasını açan davacılar, formu imzaladıklarında şirkete karşı herhangi bir yasal iddiada hakemlik yapmayı kabul ettiler. Vazgeçmek için 30 günleri vardı ve hiçbiri bunu yapmayı seçmedi.

Zorla tahkim, bugüne kadar teknoloji endüstrisinde sadık bir ortak oldu. Tesla’nın bir grup davası açmaktan kaçmadaki başarısı, diğer otomobil üreticilerini bu taktiğe daha fazla yaslanmaya teşvik edebiliyor.

Alston & Bird hukuk firması ortağı Ryan Koppelman verdiği demeçte, ”Bazı açılardan, muhtemelen bu tür iddiaların muhtemelen bu tür zorluklarla karşı karşıya kalacağını bir işaret ediyor.” dedi.

Lidar otonom sürüş

Koppelman, tahkimin şirketler tarafından bunun gibi bireysel iddialardan ve toplu davalardan kaçınmak için kullanılan yaygın bir yasal strateji olduğunu belirtti.

Bu özel davada, beşinci bir davacı tahkimden vazgeçti, ancak Yargıç Gilliam mahkeme belgelerine göre dava açmak için çok uzun süre bekledikleri için iddialarını reddetmeye karar verdi.

Koppelman, ”Sınırlama yönü heykeli ilginç çünkü burada söz konusu iddialar, Tesla ürünlerinin gelecekte neler yapabileceği ve satış sırasında sözde neler yapabileceği ile ilgiliydi.” dedi.

Davadaki davacıların hepsi, kazalara neden olan ve bazıları ölümle sonuçlanan güvenilmez ve tehlikeli teknolojiye binlerce dolar harcadığını iddia etti. Tesla, davacıların tahkim anlaşmasını kabul etmesini gerekçe gösterdikten sonra yanlışları reddetti ve iddiaları tahkime göndermek için harekete geçti.

Yargıç Gilliam ayrıca, davacıların “sanığın iddia edilen yasadışı ve aldatıcı uygulamalarına devam etmesini yasaklayan” ihtiyati tedbir talebini de reddetti. Aslında davacılar, mahkemeden Tesla’yı ADAS’larını “tam kendi kendine sürüş yeteneği” sağladığı için pazarlamayı bırakmaya zorlamasını; FSD beta yazılımlarını satmayı durdurmasını ve devre dışı bırakmasını ve tüm müşterileri, Tesla’nın ADAS teknolojisini tanımlamak için “tam kendi kendine sürüş yeteneği”, “kendi kendine sürüş” ve “özerk” gibi terimleri kullanmasının yanlış olduğu konusunda uyarmasını istedi.

Eylül 2022’de yapılan ilk şikayette, Tesla ve CEO’su Elon Musk‘ın, Otopilot ve FSD’nin yeteneklerinin yutturmacaya uygun olmadığını tam olarak bilmesine rağmen, 2016’dan beri otomatik sürüş özelliklerinin ya tamamen işlevsel veya “çözülmeye” yakın olarak aldatıcı bir şekilde reklamını yaptığı iddia edildi.

Davacılar, Tesla’nın ADAS’ının araçların kırmızı ışıkta çalışmasına, dönüşleri kaçırmasına ve trafiğe dönüşmesine neden olduğunu ve Tesla sahiplerine binlerce dolara mal olduğunu iddia etti.

Davada adı geçen davacı Briggs Matsko, 2018 Tesla Model X’i için Gelişmiş Otopilot almak için 5.000 dolar ödediğini söyledi. Tesla’nın FSD’si ek 12.000 dolara mal oluyor.

Başarısız sınıf eylemi, şirketin sözde kendi kendine sürüş teknolojisinin inceleme altına alındığı tek zaman değil. Bu yılın başlarında, Musk’ın Otopilot’un yeteneklerini abartan 2016 tarihli bir videoyu denetlediği tespit edildi.

Bilgi, eski Apple mühendisi Walter Huang’ın da dahil olduğu ölümcül bir 2018 kazası için Tesla’ya karşı açılan davada kanıt olarak alınan kıdemli bir mühendisin ifadesinden geldi. Dava, Otopilot’un hatalarının ve Huang’ın sistemin yeteneklerine olan yanlış güveninin çökmeye neden olduğunu iddia ediyor.

Tesla’nın ADAS’ı da çok sayıda devlet kurumu tarafından araştırılıyor. Kaliforniya Motorlu Araçlar Departmanı, ayrıca şirketi Temmuz 2022’de Otopilot ve FSD sistemlerinin yanlış bir şekilde reklamını yapmakla suçladı. Ulusal Karayolu Trafik ve Güvenlik İdaresi (NHTSA), Otopilot da dahil olmak üzere 830.000 Tesla’yı aktif olarak araştırıyor. Ve Adalet Bakanlığı, Tesla’dan Otopilot ve FSD teknolojisi hakkında bilgi istedi.

Huawei’nin Kirin 9000s yonga seti 14nm’den 7nm’ye nasıl geçti?

Huawei, teknoloji dünyasında dikkat çeken bir başarıya imza atarak 14nm işlemciyi 7nm işlemciye dönüştürmeyi başardı. ABD’nin Huawei’ye yönelik ambargoları, şirketi yonga teknolojileri konusunda sıradışı yöntemler geliştirmeye yöneltti.

Huawei’nin amiral gemisi telefonlarından Mate 60’ta kullanılan Kirin 9000s yonga seti, 1 x 2.62GHz, 3 x 2.15GHz ve 4 x 1.53GHz’lik bir işlemci dizilimi ile geliyor. Ancak, bu yonganın üretim teknolojisi hakkında net bir bilgi yok.

Fomalhaut Techno Solutions araştırmacıları, Kirin 9000s yonga setinin aslında 14nm sürecinde üretildiğine dair izlere ulaştı. Ancak Huawei’nin özel teknikler kullanarak bu işlemciyi 7nm seviyelerine getirdiği belirtiliyor.

Yonga sektöründe, genellikle 10nm sürecinin iyileştirmelerle 8nm veya 7nm sürecinin 6nm’ye yaklaştırılmasına şahit oluruz. Ancak 14nm’den 7nm’ye bu kadar büyük bir geçiş, teknik bir başarı olarak dikkat çekiyor. Üretim ise Çinli yarıiletken üreticisi SMIC tarafından 7nm N+2 süreci kullanılarak gerçekleştirilmiş.

Kirin 9000s yonga seti ayrıca hyper-threading özelliği ile geliyor, ancak bu özelliğin nasıl başarıldığı henüz net değil. ARM’ın otomotiv endüstrisine yönelik Hyper-Threading mimarileri olmasına rağmen, Çinli marka bu konuda nasıl bir yaklaşım benimsediği konusunda bilgi bulunmuyor.

Huawei’nin bu teknik başarısı, yarıiletken endüstrisindeki rekabeti daha da kızıştırabilir ve şirkete daha iyi performansa sahip ürünler sunma yeteneği kazandırabilir. Ancak Huawei’nin bu başarıya nasıl ulaştığına dair daha fazla ayrıntı, gelecekteki açıklamalarda belki de gün yüzüne çıkacaktır.

BT liderleri teknolojik inovasyona dair güvenlik endişeleri taşıyor!

HPE Aruba Networking tarafından yapılan araştırmaya göre, BT liderlerinin yüzde 64’ü siber güvenlik endişelerinin kurumların inovatif teknolojilere yatırım yapma isteğini olumsuz etkilediğine inanıyor. Bunun altında yatan en önemli sebeplerden biri katılımcıların yüzde 91’inin yeni teknolojileri bir tehlike olarak görmesi veya daha önce bu nedenle bir ihlal yaşamış olduğunu bildirmesi. Diğer yandan bu endişelerin BT liderlerinin iş odaklı kritik dönüşümü hızlandırmak için üretken yapay zekâ ve benzeri inovasyonları benimsemelerini gerektiren bir döneme denk gelmesi dikkat çekici. Zira kurumların yüzde 89’u başarılı olmak için önümüzdeki 12 ay içinde bu gibi teknolojilere yüksek seviyede ihtiyaç duyacakları görüşünde.

Yeni teknolojilerin sunduğu parlak vaatlerin manşetlerde sıkça yer bulduğu günümüzde, HPE 21 ülkeden 2 bin 100 BT liderinin katılımıyla yaptığı yeni araştırmasıyla kuruluşların inovasyon ve riske dair yaklaşımlarını inceledi. Araştırma sonuçları BT liderlerinin ve ağ altyapısının güvenli inovasyonu kolaylaştırmada oynadığı role de ışık tutuyor.

İnovasyonun yükselişi

BT liderlerinin büyük çoğunluğu (yüzde 95) önümüzdeki 12 ay içinde yeni gelir kaynaklarının ortaya çıkarılması için dijitalleşmenin büyük önemi olduğunu belirtiyor. Aslında hem BT hem de geniş anlamda işletmelerin kendisi, işleyişlerini ve sunabildiklerini güçlendirmek açısından inovasyonu artıracak yeni teknolojileri getirmeye çalışıyor. İnovasyonu artırmak isteyen ve bu amaçla yeni teknolojilere yönelen işletmeler şu anda 5G (yüzde 91), yapay zekâ ve makine öğrenmesi (ML) çözümleri (yüzde 89) veya IoT ve akıllı sensörler (yüzde 88) kullanıyor veya kullanmayı planlıyor.

Bu itici güce rağmen, BT liderlerinin yalnızca yüzde 45’i kurumlarını inovatif olarak tanımlıyor. Daha da dikkat çeken şu ki sadece yüzde 44’ü kurumunu güvenli olarak görüyor. 

Artan riskin yönetimi

Teknoloji talepleriyle BT ekibinin bunları yönetme kabiliyeti arasında giderek büyüyen bir uçurum mevcut. BT liderlerinin yüzde 66’sı kurumlarının en son teknolojilere ve dijital taleplere ayak uydurma kabiliyeti konusunda olumlu düşünmüyor; yüzde 55’i ise mevcut BT ekiplerinin ayak uydurma kapasitelerinin yüksek olduğunu söylüyor.

Teknoloji kullanımındaki bu artış kaynak yetersizliği, uzaktan çalışma, hibrit bulut ve dağıtık veri merkezleriyle ilgili diğer geniş eğilimlerle birleştiğinde, kurumlar her zamankinden daha fazla riskle karşı karşıya kalıyor.

HPE Aruba Networking Türkiye, Karpatlar ve Kazakistan Ülke Müdürü Ersin Uyar şunları söylüyor: “İş ihtiyaçları geliştikçe ekipler bu ihtiyaçları karşılamak için giderek daha fazla yeni teknolojiden faydalanıyor. Ancak gelişen teknolojinin yükselişini destekleyebilecek güvenlik önlemleri de birlikte gelişmelidir. BT ekipleri açısından bu, yapay zekayla güçlendirilmiş ağların ekiplerini daha verimli olma konusunda destekleyebileceği, yönetime dair zahmetli görevleri hafifletebileceği ve yerleşik koruma sağlayarak güvenlik stratejilerini geliştirebileceği anlamına geliyor.”

Ağ erişiminin rolü

Araştırmaya göre ağın iş dönüşümündeki rolünün yanı sıra ağın hem güvenlik hem inovasyonla olan bağlantısı giderek daha fazla kabul görüyor. BT liderlerinin yüzde 64’ü ağın siber güvenlik etkinliğini artırabileceğine ve yüzde 61’i daha fazla inovasyonu destekleyebileceğine inanıyor. BT liderleri de yatırımlarını bu doğrultuda yapıyor. Kurumlar Security Service Edge (SSE) veya benzeri uçtan buluta güvenlik (yüzde 89), politika tabanlı ağ erişim kontrolü (yüzde 88) ve Secure Access Service Edge (SASE) güvenliği (yüzde 87) gibi ağ tabanlı güvenlik çözümlerini kullanma eğiliminde.

Ancak sonuçlar, söz konusu faydaların gerçeğe dönüşmesi için kurumların bu yatırımları birbirine bağlama konusunda halen yardıma ihtiyaç duyduklarını gösteriyor. BT liderlerinin yalnızca yüzde 47’si mevcut ağlarının esnek kurumsal güvenlik sağlayabileceğine veya destekleyebileceğine inanırken, yüzde 37’si yeni teknolojileri desteklemedeki rolünün bilincinde.  Uyar, son olarak şunları söylüyor: “Şirketlerin üstündeki inovasyon baskısı azalmayacak. Dolayısıyla BT liderlerinin risk bilmecesinin üstesinden gelmek için güvenli ve modern bir yola ihtiyacı var. Bu da tüm farklı ağ teknolojilerini bir araya getirebilen, güvenli inovasyonu destekleyen bir ağ sunma yeteneğine sahip birleşik SASE (SSE + SD-WAN) yaklaşımı gerektiriyor. Hibrit çalışmanın yaygınlığı göz önüne alındığında Sıfır Güven ilkelerinin kullanılmasını içeren güçlü bir ağ güvenliği temeli kurgulamak, sonrasında gelecek SASE, SSE ve NAC yatırımlarına rehberlik etmesi açısından iyi bir başlangıç olacaktır.”

NSA yapay zeka güvenlik merkezi kuruyor!

ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA), yapay zeka yeteneklerinin geliştirilmesi ve savunma ve ulusal güvenlik sistemlerine entegrasyonunu denetlemek için bir ofis açarak sorunları erkenden önlemeye çalışıyor. ABD Savunma Bakanlığı’na göre Siber Güvenlik İşbirliği Merkezi çatısı altında hizmet verecek olan bu yeni merkez, güvenlik açısından kritik sistemlerde yapay zekanın benimsenmesi için en iyi uygulamaları değerlendirme ve risk çerçevelerini geliştirmenin odak noktası olacak ve ajansın çeşitli yapay zeka faaliyetlerini birleştirecek.

Washington’daki Ulusal Basın Kulübü’nün ev sahipliğinde düzenlenen bir toplantıda bu hamleyi değerlendiren NSA direktörü Paul Nakasone, teknoloji gelişmeye devam ederken ABD’nin yapay zeka alanındaki liderliğini sürdürmesinin kritik önem taşıdığı uyarısında bulundu. Nakasone, “Yapay zeka, ülkemiz, müttefiklerimiz ve ortaklarımız için diplomatik, teknolojik ve ekonomik konularda ulusal güvenlik için giderek daha önemli hale gelecektir” dedi ve ekledi “Bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde yapay zeka alanında bir avantaja sahibiz. Bu yapay zeka avantajı hafife alınmamalı”.

Nakasone, Ulusal Basın Kulübü’nde yaptığı konuşmada özellikle Pekin’den gelen tehdide vurgu yaptı. ABD’nin Rusya ya da Çin’in 2024 ABD başkanlık seçimlerini etkilemeye çalıştığını tespit edip etmediği sorusuna Nakasone, “Henüz böyle bir şey görmedik” yanıtını verdi. Bundan önce dünya çapında bir dizi seçim yapılacağını kaydeden Nakasone, ABD’nin bu tür çabaları caydırmaya yardımcı olmak için ortakları ve müttefikleriyle birlikte çalışacağını söyledi.

NSA, siber savaşa yapay zeka desteği ile hazırlanıyor

Siber güvenlik araştırmacıları, Çin’in son aylarda ABD ve müttefik kurumlara yönelik siber operasyonlarını artırdığını ve bu operasyonların askeri iletişimi bozmak için tasarlanmış kötü amaçlı yazılımları önceden yerleştirmeyi de içerebileceğini söylüyor. Geçtiğimiz hafta ABD ve Japonya, Çinli bilgisayar korsanlarının hükümet, sanayi ve telekomünikasyon kurumlarını hedef aldığını belirten bir uyarı yayınlamıştı.

Düzenlenen toplantıda tehdit vektörlerinin ve kırmızı bayrak uyarılarının analizini otomatikleştirmek için yapay zekanın kullanılıp kullanılmadığı sorulduğunda Nakasone, ABD istihbarat ve savunma kurumlarının zaten yapay zeka kullandığını hatırlattı. “Yapay zeka bize yardımcı oluyor ama kararlarımız insanlar tarafından alınıyor ve bu önemli bir ayrım” diyen Nakasone şu ifadeleri kullandı: “Yapay zekadan yardım görüyoruz. Ancak günün sonunda kararlar insanlar tarafından verilecek ve döngünün içinde insanlar olacak.”

ABD Savunma Bakanlığı Ağustos ayında ulusal güvenliği korumak amacıyla, özellikle üretken yapay zeka modellerinin ordu tarafından nasıl kullanılabileceğini araştırmak üzere “Task Force Lima” adlı bir ekip kurulduğunu duyurmuştu.

Android üzerinden konum takibi yapan Google’a dev ceza!

ABD California Eyalet Savcılığı tarafından yürütülen bir soruşturmada, Google’ın Android işletim sistemi vasıtasıyla kullanıcılara ait konum verilerini tüketici profili çıkarma ve reklamcılık gibi amaçlarla toplamak, saklamak ve kullanmakla ilgili aldatıcı uygulamalarda bulunduğu tespit edildi. Google’ın bu işlemlerin tamamını kullanıcıların bilgilendirilmiş rızasını almadan gerçekleştirdiği de saptandı. Mahkeme dışında anlaşma yoluna giden Google, 93 milyon dolar ödedi.

İddiaların merkezinde yer alan konu, kullanıcı beklentileri ile Google’ın konum izleme uygulamaları arasındaki tutarsızlıktı. Android kullanıcıları, cihaz ayarlarından “Konum Geçmişi “ni kapatmanın konum takibini tamamen devre dışı bırakacağı izlenimine kapılmışlardı. Ancak, “Web ve Uygulama Etkinliği” olarak bilinen bir başka hesap ayarı, varsayılan olarak etkinleştirilerek Google’ın müşterilerinin kişisel olarak tanımlanabilir konum verilerini toplamasına, saklamasına ve kullanmasına izin veriyordu.

ABD California Eyalet Başsavcısı Rob Bonta, “Soruşturmamız, Google’ın kullanıcılarına konum bilgisi paylaşmaktan vazgeçtiklerinde artık konumlarını takip etmeyeceğini söylediğini ancak tam tersini yaparak kendi ticari kazancı için kullanıcılarının hareketlerini izlemeye devam ettiğini ortaya koydu” demiş ve eklemişti: “Bu kabul edilemez bir davranış ve bugünkü anlaşmayla Google’ın bu yasa dışı aktivitesi son bulmuş oluyor. Tüketici Koruma Bölümümüze tüm Kaliforniyalılar adına önemli gizlilik güvenceleri sağladıkları için teşekkür etmek istiyorum.”

Aynı konu yüzünden Google geçen yıl 391,5 milyon dolar ödemişti

Uzlaşmanın ardından Google, belirli konum verisi kategorilerinin kullanımını ve saklanmasını kısıtlarken daha kullanıcı dostu hesap kontrolleri uygulamayı kabul etti. Google’ın ayrıca konum verilerini izleme ve toplama uygulamalarında daha şeffaf olması ve konumla ilgili hesap ayarları etkinleştirildiğinde kullanıcılara ek bilgi sağlaması gerekecek. Şirket ayrıca topladığı veri türleri ve bunları nasıl kullandığı hakkında daha ayrıntılı bilgi vermek zorunda kalacak.

Geçtiğimiz Kasım ayında Google, aynı gizlilik ihlallerine odaklanan 40 farklı ABD eyaletinin başsavcılarından oluşan bir koalisyon tarafından açılan gizlilik davasını çözmek için 391,5 milyon dolar daha ödemeyi kabul etmişti. Ayrıca Ağustos 2022’de Avustralya Rekabet ve Tüketici Komisyonu (ACCC), yaklaşık iki yıl boyunca Avustralyalı Android kullanıcılarını kandırdığı ve konum verilerini topladığı gerekçesiyle Google’a 60 milyon dolar para cezası vermişti.

Bu ceza, Google’ın son on yılda karşılaştığı bir dizi başka cezaya da ekleniyor: Kasım 2021’de agresif veri toplama nedeniyle 11,3 milyon dolar, Haziran 2021’de hizmetlerini rakiplerine tercih ettiği için 220 milyon Euro, Mart 2019’da çevrimiçi reklamcılıkta rekabete aykırı uygulamalar nedeniyle 1,7 milyar dolar ve Haziran 2017’de arama sonuçlarını manipüle ettiği için 2,72 milyar dolar…

Elon Musk, hakaretten dava edildi!

Dava, ilk olarak HuffPost tarafından bildirildiği üzere, 22 yaşındaki Kaliforniyalı Ben Brody tarafından Pazartesi günü Teksas mahkemesinde açıldı. Brody, Elon Musk‘ı bu yaz Oregon neo-Nazi kavgası hakkında bir dizi yanıltıcı paylaşım yoluyla kendisine karşı büyük bir taciz kampanyasını tetiklemekle suçladı.

Haziran ayında, Oregon City gurur festivalinde iki aşırı sağ grup arasında bir kavga çıktı. Kavganın görüntüleri sosyal medyada dolaştı ve kısa süre sonra kullanıcılar yanlış bir şekilde adamlardan birinin federal bir ajan olduğunu iddia etmeye başladı ve onu tanımlamaya çalıştı. Brody yanlış bir şekilde videodaki adam olarak tanımlandı. Musk, Brody hakkında birkaç yanlış X gönderisine yanıt vererek, onları o sırada 147 milyondan fazla takipçisine sundu.

27 Haziran’da Musk, Brody’nin “sahte bayrak” operasyonunun bir parçası olduğunu iddia eden kavganın bir videosunu içeren bir gönderiye yanıt verdi. “Görünüşe göre biri üniversite öğrencisi (hükümete katılmak isteyen) ve diğeri belki bir Antifa üyesi, ama yine de muhtemelen sahte bayrak durumu.” diye yazdı

Brody’nin avukatı Mark Bankston, üzerinden Pazartesi günü şunları yazdı: “Elon Musk kadar ünlü biri tarafından karalanmış olmak tamamen korkunç bir deneyimdi ve Ben’i şaşkına çevirdi, şaşırttı ve geleceği üzerindeki sonuçlar hakkında endişelendirdi.”

Bankston daha önce, 2012 saldırısının hiç olmadığı yalanını yanlış bir şekilde pazarlayan kötü şöhretli komplo teorisyeni Alex Jones’a karşı bir davada iki Sandy Hook ebeveynini temsil ediyordu. Ebeveynler 45 milyon dolar tazminat kazandı.

Davada Brody, kendisinin ve ailesinin, Musk’ın “Amerikan topraklarında siyasi terörizm işlemek için bir neo-Nazi ya da bir ‘psiop’ta provokatör olduğuna inanan” “çok sayıda insan” nedeniyle gönderileri tarafından güçlendirildiğini iddia ettikleri taciz kampanyası nedeniyle evlerinden ayrılmaya zorlandığını iddia ediyor.

Elon Musk, geçmişte birden fazla iftira davasıyla karşı karşıya kaldı ve istisnalar olsa da bu davaları çok nadiren çözüyor. 2018’de, Tayland’daki bir mağaradan 13 kişiyi kurtaran dalgıç Vernon Unsworth’tan yanlış bir şekilde “pedo adamı” olarak bahsetti. Unsworth, Musk’a hakaretten dava açtı, ancak 2019’da davayı kaybetti.

CERN, depolama alanını 1 exabyte seviyesine taşıdı

İsviçre – Fransa sınırında yer alan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN), tesisin veri depolama ham kapasitesinin artık 1 exabyte (1 milyon terabyte) boyutunu aştığını duyurdu. Bu kapasitenin büyük bir kısmı sabit disk sürücülerinde bulunurken dünyaca ünlü laboratuvar tesisi flash disk depolama alanına yatırımlarını da hızlandırıyor.

CERN’in EOS depolama sistemini yöneten Andreas Peters yaptığı açıklamada veri depolama kapasiteni artırmanın önemli olduğuna ancak bu verilere zamanında erişebilmenin bambaşka bir şey olduğuna dikkat çekiyor. Peters, kurumun 1 exabyte depolama alanını duyuran açıklamasında “Bu sadece bir veri kapasitesi kutlaması değil, aynı zamanda birleşik veri deposunun okuma hızının ilk kez 1TB/s eşiğini aşması sayesinde bir performans başarısıdır” diyor.

Veri depolama alanına geçtiğimiz yıldan bu yana ek 289 petabyte kapasite getiren bu güncelleme, CERN’in 27 kilometrelik Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda geçen hafta başlayan ağır iyon deneylerinin son turunu desteklemek için yapıldı. Bu deneyler, bilinen evrenin temel yapı taşlarını incelemek için ağır iyonları neredeyse ışık hızında bir araya getirmeyi içeriyor. İsviçre’nin Cenevre kenti yakınlarındaki halka şeklindeki parçacık çarpıştırıcısında birkaç yıl boyunca gerçekleştirilecek olan bu deneyler, uzun süreli teyp depolamasına aktarılmadan önce işlenmesi gereken 600 petabyte boyutunu aşan muazzam miktarda veri üretecek. CERN, 2015-2018 yılları arasındaki son ağır iyon çalışması sırasında günde ortalama 1 petabayt veri işlediğini söyledi. 

1 petabyte veri çok gibi görünse de, yüksek kapasiteli depolama kasaları sayesinde aslında o kadar da fazla fiziksel alan kaplamıyor. Yüksek kapasiteli diskler kullanarak, tek bir kasaya bir petabayt değerinde depolama alanı sığdırmak artık mümkün. Ancak bir exabyte depolama alanı, disk raflarıyla dolu sıra sıra raflar gerektiren tamamen başka bir konu. CERN, disk depolama dizisinde çoğu sabit sürücü olmak üzere yaklaşık 111.000 aygıt bulunduğunu, ancak artan miktarlarda flaş disk barındırmaya başladıklarını söylüyor. Tüm veri depolama ve okuma sistemleri ise, CERN tarafından Büyük Hadron Çarpıştırıcısı ve diğer bilimsel iş yüklerinde kullanılmak üzere geliştirilen açık kaynaklı bir platform olan EOS üzerinde çalışıyor.

CERN’den yapılan açıklamalara göre, yüz binden fazla disk çalışırken, bir yandan sürücü arızaları da düzenli olarak meydana geliyor. Birkaç yıl önceki bir rapora göre kurum her hafta 30 arızalı sürücüyü değiştiriyordu ve bu da farklı veri çoğaltma yöntemleri kullanarak oldukça planlı bir esneklik gerektiriyordu.

Akbank Hackathon: DisasterTech başlıyor!

Akbank, teknoloji ile onarıcı çözümler geliştirilmesi için sürdürdüğü Hackathon yarışmasını bu yıl ‘afet teknolojileri’ teması ile gerçekleştiriyor. Akbank LAB ve imece iş birliğiyle düzenlenen Akbank Hackathon: DisasterTech teknolojinin gücünü afet yönetimi alanında kullanarak daha güvenli, dirençli ve kapsayıcı bir toplum yaratma hedefiyle yola çıkıyor. Geliştirici, yazılımcı, tasarımcı profesyonelleri ve bu alanlarda kariyer planlayan öğrencileri bir araya getirecek yarışma, afet teknolojilerinde yenilikçi çözümleri desteklemeyi amaçlıyor. Yarışmaya katılmak için son başvuru tarihi ise 8 Ekim.

Akbank Hackathon: DisasterTech, farklı zihinlerin bir araya gelerek geleceğin afet teknolojilerini şekillendireceği kolektif çabanın bir parçası olma fırsatı sunuyor. Topluma katkı sağlamak için teknolojiyi pozitif bir değişim katalizörü olarak kullanarak hayatları korumamızı ve kurtarmamızı sağlayacak inovatif fikirlerin yarışacağı etkinlikte geniş bir destekçi kurum ve mentor ağı ise katılımcıları bekliyor.

Uzmanlar destek verecek

Teknoloji tarafında kurtarma ve izleme çözümlerindeki yetkinliğiyle Microsoft ve Türkiye’yi bilgi toplumuna dönüştürme hedefiyle Türkiye Bilişim Vakfı (TBV), saha tarafında deprem bölgesindeki toparlanmaya yönelik destekleriyle Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), yatırım tarafında projelerin finansal kaynağa erişimindeki uzmanlığıyla Startups.watch yer alırken; yaptıkları çalışmalarla afet yönetimi alanına sosyal etki perspektifinden yaklaşan, sahada karşılaşılan zorluklara dair iç görüler sunarak STK’ların problem ve ihtiyaçlarının tespit edilmesini sağlayan Atölye, Impact Hub Ankara, İhtiyaç Haritası, Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG), Temel İhtiyaç Derneği (TİDER), Teyit.org ve Toplum Gönüllüleri Vakfı’ndan (TOG) uzmanlar, takımlara proje fikirlerinin geliştirilmesinde destek verecek.

Akbank Bireysel Bankacılık ve Dijital Çözümler Genel Müdür Yardımcısı Burcu Civelek Yüce

Yarışmanın Türkiye’de kritik bir ihtiyaca yanıt sunmak üzere önemli bir misyon üstlendiğini belirten Akbank Bireysel Bankacılık ve Dijital Çözümler Genel Müdür Yardımcısı Burcu Civelek Yüce; “Teknolojinin gücünü toplumsal fayda için kullanma amacıyla yola çıktık. Böylece her yıl düzenlediğimiz yarışmamızda bu yıl ‘afet teknolojileri’ temasını ele alıyoruz. Akbank Hackathon: DisasterTech, afet teknolojileri konusunda inovasyonu desteklemek ve daha güvenli bir dünya için çözümler üretmek amacıyla büyük bir misyona sahip. 6 Şubat’ta yaşadığımız ve hepimizi derinden üzen afetin ardından yaralarımızı sararken bir yandan da gelecekte benzer acıların önüne geçecek teknolojilere yatırım yapmalıyız. Katılımcılarımızın, yaratıcı fikirleri ve teknolojik becerileriyle Akbank’ın onarıcı finans ve yeni nesil teknolojiler alanındaki deneyimini bir araya getirerek bu katkıyı topluma sunmayı hedefliyoruz. Bu misyona ortak olmak isteyen tüm geliştirici profesyonelleri ve öğrencileri birlikte daha iyiyi yaratmaya davet ediyoruz” dedi.

Afet teknolojisinin geleceğini şekillendirmek için davet

Akbank Hackathon: DisasterTech, 14 Ekim’de çevrimiçi başlayacak ve 22 Ekim’de Sabancı Center’da gerçekleşecek sunumlarla sona erecek. 3-5 kişilik takımlar halinde yarışmaya katılmak isteyen geliştirici, yazılımcı ve tasarımcılar; Web2’nin temellerinden Web3’ün olasılıklarına kadar yetkin oldukları teknolojileri kullanarak afet yönetimi süreçlerinin herhangi bir aşamasında Önleme, Risk ve Zarar Azaltma, Hazırlık, Yanıt ve Müdahale, İletişim ve Haberleşme, İyileştirme ve Yeniden Yapılandırma alanlarına odaklanan yaratıcı projeler geliştirebilecek.

Başvuruların değerlendirilmesinin ardından seçilecek takımlar, kendi fikirlerini geliştirme ve teknoloji dünyasında kendilerini kanıtlama fırsatı yakalayacaklar. Jüri sunumuna çıkma hakkı kazanan projelerle 22 Ekim’de gerçekleşecek final etkinliğinde ise en başarılı takımlar, deneyimli jüri ekibi tarafından değerlendirilerek ödüllendirilecek. Yarışmada birinci takım 100.000 TL, ikinci takım 60.000 TL ve üçüncü takım da 40.000 TL para ödülünün sahibi olacak.

Başvuru ve ayrıntılı bilgi için: www.akbanklab.com/tr/akbank-hackathon-disastertech

Kadın girişimi ‘Pastacıdan’ paya dayalı kitle fonlamada ikinci yatırım turunda

0

Girişim şirketi 2022 yılında çıktığı tohum yatırım turunda başarılı bir kampanya yürütmüş, %8 pay arzı ile hedeflediği tutarın %20’si üzerinde yatırımcı talebi alarak kaynak girişi sağlamıştı. Sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik ilkeleriyle faaliyetlerine devam eden Pastacıdan’ın yeni turdaki hedefi, şirket paylarının %16’sının yatırımcılara arzıyla 4 milyon TL fon toplamak. 

Tasarım pastadan çikolataya, makarondan eklere, profiterolden baklavaya tüm tatlı ürünlerine tek bir platform üzerinden ulaşılmasını sağlayan Pastacıdan, fonbulucu platformunda yatırımcılarla buluştu. Girişim şirketi, içinde bulunduğu sektörün kayıt dışılık, şeffaflık, repütasyon, zaman ve lojistik gibi temel sorunlarına çözüm getirmenin yanı sıra kadın üretici ve kadın girişimcilerin toplumdaki konumunu güçlendirme misyonuyla da öne çıkıyor. Sürdürülebilirlik ilkesiyle üretim yapan şeflerin desteğiyle, faaliyetlerini sağlıklı beslenme pazarının barındırdığı potansiyelin bilinciyle kurgulayan Pastacıdan, büyüme hızını artırmak üzere çıktığı yatırım turunda şirket patlarının %16’sının arzıyla 4 milyon TL kaynak sağlamayı hedefliyor. 

Yatırım turunun başlama tarihi olan 3 Ekim Salı günü saat 10.00 itibari ile 20 iş günü içerisinde EFT veya kredi kartı ile yatırım yapan yatırımcılarına %25 fazladan pay vereceğini duyuran şirket, ayrıca 2023 yılı sonuna kadar Pastacıdan uygulamasından 1.000 TL ve üzerinde sipariş veren yatırımcılara 100 TL değerinde hediye çeki taahhüdü veriyor.  

Microsoft’tan 25 bin dolar ödül aldı

Geçtiğimiz yıl yine fonbulucu üzerinden tohum yatırım turunda %8 pay arzı ile hedeflediği tutarın %20’si üzerinde yatırımcı talebi alan Pastacıdan, ilk turun ardından ürün uygulama mağazalarında testlerini tamamlayarak organik sipariş almaya başlamıştı.

Turu sonrası İTÜ Çekirdek Ön Kuluçka girişimleri arasına girmeye hak kazanan girişim, Eğitim Sonu Jürisi’ni başarılı bir şekilde tamamlayarak 2023 Big Bang sürecini başlatmıştı. Şirket, 25 Nisan 2023 tarihinde Microsoft For Startups Founders Hub’a da kabul almış, Microsoft’tan 25 bin dolar değerinde kullanım ödülüne layık görülmüştü. Pastacıdan 5 binden fazla indirme, 500 adeti aşan sipariş, 3 bin 250 adeti aşan adet bazında sipariş, %11 aylık işlem hacmi artış ortalaması, 200’e yaklaşan üye iş yeri sayısı, 100’ü aşan kurumsal iş birliği ve %18,75’lik aylık satış hacmi artış ortalamasıyla  kısa sürede ulaşmış durumda. 

Virtual kitchen ve private label modellerini hayata geçirecek

Yatırım turu sonrasındaki planlamaları hakkında konuşan Pastacıdan Kurucusu ve Genel Müdürü A. Çiğdem Gülgen Engin, “Fon aktarımının ardından gerek üründe planlanan iyileştirmeler gerek pazarlama çalışmaları ve marka iş birlikleri gerekse de sahada artırılan B2B çalışmalarının artışıyla 500 bandındaki sipariş adetlerimizi 3 bine taşımayı planlamaktayız. Aylık ciro artış ortalamamızın %11’lere ulaştığı bu noktada bu sipariş adetleri bizim için oldukça ulaşılabilir durumda. Bu kapsamda, her yıl, bir önceki yılın üç katı büyümeyi minimum hedef olarak koyduk. 2023 iş planlarımız arasında Private Label (PL) ürün çalışmalarına ağırlık vermek de yer alıyor. Bu şekilde hem marka bilinirliğimizi artıracak hem de operasyon ve pazarlama gücümüzü kullanarak yeni bir iş modelini ürünümüze entegre edeceğiz. 2025 yılı ikinci çeyreği itibariyle ise yurt dışı pazarlarına hızlı girişi sağlayabilmek için virtual kitchen ve PL modellerini hayata geçirmiş olacağız. Halihazırda sektörün önde gelen pazar yerlerinin ilgi alanına girmiş durumdayız. 8 ila 10 yıl içinde dikeyde ayrışan pazar yeri konumumuzun avantajını kullanarak merge ya da exit hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

X, aynı ismi taşıyan reklam ajansı tarafından dava edildi!

Bir şirket, Elon Musk’a ait X Corp.’a karşı Twitter’ın adını değiştirmesi nedeniyle federal mahkemede dava açtı. Söz konusu şirket, Florida’da bir reklam ajansı olarak faaliyet gösteriyor ve Musk’ın platformunun “haksız rekabet, ticari marka ve hizmet markası ihlali”nin yanı sıra eyaletin Aldatıcı ve Haksız Ticaret Uygulamaları nedeniyle Florida ortak yasasını ihlal etmekten suçlu olduğunu iddia ediyor.

XSM, şikayetinde tescilli markası olan “X SOCIALMEDIA”yı 2016 yılından bu yana sürekli olarak kullandığını yazıyor. XSM, eski adıyla Twitter’ın yeniden markalanması ve ‘X‘ işaretinin kullanılmasıyla “zaten bununla bağlantılı olarak gelir kaybı yaşadığını” iddia ediyor. XSM’nin durumunun sonuçta ne kadar etkili olacağı belli değil.

Twitter binasının logosu

Elon Musk, Twitter’ı satın alırken çok tepkiyle karşılandı. Bununla yetinmeyip platformun ismini değiştirdi, çeşitli ülkelerden hükümetlerle ifade özgürlüğünü zedeleyecek işbirlikleri yaptı ve platformu ücretli aboneliklere esir etti.

Tüm bu yaptıkları platformu derin bir düşüşe geçirdi. X CEO’su geçtiğimiz günlerde Musk’ın satın alışından beri yaşanan düşüşü daha net bir biçimde açıkladı. Çıkarılan tüm rakip uygulamalara ve reklam kampanyalarına rağmen ayakta kalan platformun bu davadan da yara almadan çıkıp çıkamayacağı merak konusu

Dava Elon Musk’ın platformu için olumsuz sonuçlanırsa önlerinde nasıl bir yol haritasının olduğu merak konusu.

Suudi Arabistan kripto parada dünya rekoru kırdı!

Genç Suudiler arasında kriptoya artan bir ilgi var. Genç Suudiler ülke nüfusunun ve kripto alıcılarının çoğunluğunu oluşturuyor.  Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA), Temmuz 2022’den Haziran 2023’e kadar 390 milyar dolar değeriyle küresel olarak altıncı en büyük kripto ekonomisi olarak tanımladı.

Kripto varlıklar eğitim ve danışmanlık platformu Lexcio kurucu ortağı Abide Gülel

Kripto varlıklar eğitim ve danışmanlık platformu Lexcio kurucu ortağı Abide Gülel, Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesindeki kripto para hareketleri hakkında şu bilgileri verdi: “Suudi Krallığı, 2021-22’nin aynı dönemine kıyasla Temmuz 2022’den Haziran 2023’e kadar kripto işlem hacminde yüzde 12 artışla yaklaşık 31 milyar dolara ulaşarak dünya çapında liderlik yaptı. 

Türkiye ise, Temmuz 2022’den Haziran 2023’e kadar 170 milyar dolarlık kripto para alarak en yüksek kripto işlem hacminde dünya çapında dördüncü sırada yer aldı.

İran, Batı yaptırımları altındayken para transferlerine yönelik ekonomik ablukaları aşmak için küresel olarak düzenlenmeyen kripto pazarını kullanıyor. Kasım 2022’de kripto devi Binance İran’ın en büyük kripto borsası Nobitex ile yaklaşık 8 milyar dolarlık işlem gerçekleştirdi. İran’ın işlem hacminin 23 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.  Veriler, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) nüfusunun ise yüzde 35’inin kriptoya yatırım yaptığını gösteriyor.”

Türkiye ekonomisine 128 milyar dolar katkı!

Amazon Web Services, Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesinde bulut bilişimin kullanımı ile ulusal verimlilik ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi ölçen yeni bir rapor hazırladı. İstanbul’da düzenlenen ve Techinside olarak yerinde takip ettiğimiz AWS Cloud Day etkinliğinde açıklanan rapor, Türkiye’nin bulut kullanımını hızlandırarak önümüzdeki 10 yılda (2023-2033) 128 milyar dolar tutarında ek ekonomik değer elde etme potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekiyor.  

Amazon Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın ile AWS Cloud Day etkinliğinde üretken yapay zekanın iş yapma biçimimizi nasıl değiştireceğini konuştuk.

Telecom Advisory Services LLC tarafından gerçekleştirilen ve Columbia Tele-Bilgi Enstitüsü (Columbia Business School) İş Stratejisi Araştırma Direktörü Raul Katz tarafından yönetilen araştırma, bulut kullanımı ile Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ile ölçülen ekonomik büyüme arasındaki nedensel ilişkiyi ölçüyor ve bu açıdan bir ilk olma özelliği taşıyor. Bulut kullanımını ulusal verimlilik ve ekonomik büyümenin itici gücü olarak ortaya koyan araştırma, şirket seviyesinde verimliliğe odaklanan daha önceki ekonomik araştırmaları genişletiyor.

Türkiye’de bulut bilişim 6,1 milyar dolar ekonomik değer yarattı

Bulut kullanımının 2021 yılında Türkiye ekonomisi üzerinde önemli bir etkisi oldu. Rapora göre, ülkenin GSYİH’sine yüzde 0,74 oranında katkıda bulunarak 6,1 milyar dolar ekonomik değer yarattı. Rapor, Türkiye’deki kuruluşların bulut kullanımındaki yüzde 1’lik bir artışın ortalama yüzde 0,07’lik bir GSYİH büyümesi ile sonuçlanacağını ortaya koyuyor.

AWS Türkiye Ülke Müdürü Burak Aydın konuyla ilgili şunları söyledi: “Raporumuzun bulguları, hükümetin stratejik girişimleri doğrultusunda Türkiye’nin bulut bilişimin potansiyelinden yararlanması için muazzam bir fırsatı olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin dijitalleşme yoluyla ekonomisini çeşitlendirmeye yönelik iddialı planları bulunuyor. Bununla birlikte, bulutun potansiyelinin ortaya çıkarılması, bulutun herkes için kullanılabilir hale getirilmesine yönelik agresif politika reformlarının yapılmasını gerektirecek. Türkiye’nin küresel ölçekte rekabet gücünü artırmak için altyapıya yatırım yapması ve nitelikli bir iş gücü geliştirmesi gerekiyor. Türkiye, AWS’in desteğiyle dijital dönüşümünü hızlandırabilir ve ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma için yeni fırsatların önünü açabilir.”

Araştırma, bulut bilişimin ekonomik etkisinin ölçeğe göre getiri etkisi tarafından yönlendirildiğini gösteriyor. Bu da bulut bilişimin daha fazla kullanılmasının, orantılı olarak daha fazla verimlilik getirisi ve ekonomik etki sağlayacağı anlamına geliyor.

Aydın sözlerini şöyle sürdürdü: “Bulutun yaygın olarak kullanımı, çeşitli sektörlerde verimliliğin, maliyet tasarruflarının ve istihdamın artmasını sağladı. Ülkemizde ‘Gaming’ gibi bulutta doğan, yeniliklerini bulutta yapan ve bulutta ölçeklenen sektörler var. Son beş yılda Türkiye’deki gaming startup’larının çıkış (exit) anlaşmalarının değeri 2,5 milyar USD’nin üzerinde gerçekleşti ve ülkemiz 434 gaming stüdyosu ile Bulutta Gaming alanında önemli oyunculardan biri. Daha fazla işletme ve kuruluş buluta geçmeye devam ettikçe, ekonomik faydaların daha da artması bekleniyor.”

Rapor, bulut bilişimin dört temel avantajını da gözler önüne seriyor. Birincisi, iş verimliliğini ve etkinliğini artırıyor, süreçleri kolaylaştırıyor ve daha iyi sonuçlar elde edilmesini sağlıyor. İkincisi, işletmelerin ileri teknolojilerden yararlanmasını sağlayan çok çeşitli hizmetlere erişim sunuyor. Üçüncüsü, iş gücü içinde iş birliğini, mobiliteyi ve çevikliği kolaylaştırarak üretkenliği artırıyor. Dördüncüsü, bulut bilişim, iletilen veri birimi başına karbon emisyonlarını azaltarak çevresel sürdürülebilirliği teşvik ediyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Elektronik imza ve elektronik sertifika sayısında büyük artış!

0

BTK, 2023 yılının ikinci çeyreğine ilişkin Pazar Verileri Raporu’nu yayımladı. Haziran 2023 sonu itibarıyla oluşturulan elektronik sertifika sayısı, 6 milyon 878 bin 493’ü elektronik imza ve 902 bin 691 mobil imza olmak üzere toplam 7 milyon 781 bin 184’e ulaştı. 2023 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki döneme göre elektronik imza sayısında yüzde 3,1 mobil imza sayısında ise yüzde 1,8 oranında artış gerçekleşti. Toplam üretilen sertifika sayısı ise bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 2,9 arttı.

E-imza iş hayatının merkezinde

E-GÜVEN Genel Müdürü İlker Türkoğlu

FutureFlow.Life‘ın haberine göre, şirketlerin ve bireylerin zaman, iş gücü ve maliyet kayıplarını azaltmak için imzalarını dijitale taşıdıklarını belirten E-GÜVEN Genel Müdürü İlker Türkoğlu, uzaktan çalışma eğiliminin e-imzaya olan talebi artırdığına dikkat çekerek “Banka talimatları, sözleşmeler, sigorta formları, satış kontratları, bayi ağı ve sipariş süreçleri başta olmak üzere pek çok alanda kullanılan e-imza ve mobil imza karşılıklı imza veya onay gerektiren belgelerin dijitalde gerçekleştirilmesine olanak tanıyor. E-imza ve mobil imza, hız ve güvenlik avantajının yanı sıra, kağıt, kartuş ve tonerden yapılan tasarruflarla çevreye de katkı sağlıyor. E-imza artık günümüz iş modelinin ayrılmaz bir parçası.” açıklamasında bulundu. 

Meta, Instagram ve Facebook için reklamsız bir plan üzerinde çalışıyor!

Wall Street Journal’ın Pazartesi günü bildirdiğine göre Meta, Avrupa Birliği’ndeki kullanıcıların Instagram veya Facebook’un reklamsız sürümlerine erişmek veya ücretsiz sürümler için kişiselleştirilmiş reklamları kabul etmek için 14 dolarlık bir abonelik üzerinde çalışıyor.

Raporda, teklife aşina olan kişilere atıfta bulunarak, plana göre Meta’nın bir Facebook veya Instagram hesabı için bir masaüstünde ayda 10 avro ve her ek bağlantılı hesap için yaklaşık 6 avro ücret talep edeceği belirtildi.

WSJ, mobil cihazlarda tek bir hesabın fiyatının kabaca 13 avroya sıçrayacağını, çünkü Meta’nın Apple ve Google’ın uygulama mağazaları tarafından alınan komisyonları hesaba katacağını söyledi.

Sosyal medya şirketi, bu yılın başlarında İrlanda’nın Veri Gizliliği Komiseri tarafından 390 milyon avro para cezasına çarptırıldı ve kullanıcılara çevrimiçi etkinliklerine dayalı reklam göndermek için sözde “sözleşme” yasal dayanağı kullanamayacağını söyledi.

Meta daha sonra, işletmelerin bölgedeki bir dizi gelişen düzenleyici gereksinimi ele almak için reklamları hedeflemelerine izin vermeden önce AB’deki kullanıcılardan onaylarını istemeyi amaçladığını söyledi.

Raporda, Meta’nın Avrupalı düzenleyicilere önümüzdeki aylarda Avrupa’daki kullanıcılar için reklamsız abonelik (SNA) olarak adlandırdığı reklamsız planı piyasaya sürmeyi umduğunu söylediği belirtildi.

Bir Meta sözcüsü Journal’a verdiği demeçte, şirketin “kişiselleştirilmiş reklamlarla desteklenen ücretsiz hizmetlere” inandığını, ancak “gelişen düzenleyici gereksinimlere uyduğumuzdan emin olmak için seçenekleri” araştırdığını söyledi.

New York Times ilk olarak Meta’nın Facebook ve Instagram’ın AB’de ikamet eden kullanıcılar için reklamsız ücretli sürümlerini, ne kadara mal olacakları hakkında ayrıntılı bilgi vermeden düşündüğünü bildirdi.

NSA direktörü tarafından kurulan IronNet battı!

0

Eski bir NSA direktörü tarafından kurulan ve siber ve savunma yatırımcıları tarafından finanse edilen IronNet, çöküşünün ardından resmen iflasını açıkladı ve kalan tüm personelini işten çıkardı. Bir zamanların umut verici siber güvenlik girişimi olarak görülen IronNet’in başkanı ve mali işler müdürü Cameron Pforr, Cuma günü yayınlanan bir yasal başvuruda, şirketin iflas başvurusuna hazırlanırken tüm ticari faaliyetlerini durdurduğunu ve kalan borçlarını ödemek için şirketin kalan varlıklarını etkin bir şekilde tasfiye ettiğini duyurdu.

Virginia merkezli IronNet, 2014 yılında emekli dört yıldızlı general Keith Alexander tarafından, kuruldu. Alexander’ın yıldızı 2003 yılında Amerika Birleşik Devletler Ordusu’nun istihbarattan sorumlu kurmay başkan yardımcısı olarak atanmasıyla parlamıştı. Sonrasında 2005 yılında ABD’nin istihbarat çatısı Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) direktörlüğüne atanan Keith Alexander, ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı Birleşik Devletler Siber Komutanlığı görevine de getirilmişti. Alexander’ın kariyerini sonlandıran isim ise, yaptığı ifşalarla gündem yaratan Edward Snowden olmuştu. Snowden gizli NSA belgelerini medyaya ifşa ederek NSA tarafından yürütülen küresel izleme ağını ve yöntemlerini tüm dünyaya duyurmuş ve kurumun itibarını büyük ölçüde kaybetmesini sağlamıştı.

2005 – 2013 yılları arasında ABD’nin tüm istihbarat ağını yöneten ismin kurduğu siber güvenlik firmasının bugün iflas açıklaması oldukça ironik. IronNet, şirketlere ve devlet kurumlarına siber tehditlere karşı savunmaya yardımcı olmayı sağlayan ve tehdit istihbaratını otomatikleştirmek için büyük veri kümeleri ve analitik araçları kullanmayı amaçlayan teknolojiler sağlıyordu. Diğer ürünleri ise elektrik ve su şebekeleri gibi kritik altyapıyı siber saldırılardan korumak için tasarlanmıştı.

400 milyon dolar fon toplamıştı

IronNet bugüne kadar, 2018 yılında C5 Capital liderliğinde, ForgePoint Capital ve Kleiner Perkins’in katılımıyla 78 milyon dolarlık B Serisi de dahil olmak üzere toplam 400 milyon dolardan fazla fon toplamıştı. IronNet ayrıca COVID-19 salgını sırasında küçük işletmelere verilen federal kredilerden 5,6 milyon dolar aldı.

Ancak şirket Ağustos 2021’de halka açıldıktan sonra ilgi çekmeyi başaramadı ve hisse senedi fiyatı ilk yükselişin ardından düşmeye devam etti. Geçtiğimiz yıl IronNet’in 100’den az kurumsal müşterisi vardı ve şirket büyüme hedeflerinin çok gerisindeydi. Yeniden yükseliş trendini bir türlü yakalayamayan şirket ilk etapta masrafları kısmaya çalışmış ve Haziran ayında iş gücünün %17’sini azaltmıştı. Şimdi ise IronNet iflas başvurusu yaptığını ve tüm faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı.