WhatsAppbirçok işletim sisteminde ve cihaz türünde kullanıcıların hizmetine sunuluyor, ancak şimdiye kadar Wear OS desteği vermiyordu. Ama mevcut özellikler cihazlar arasında eşit bir kullanım kolaylığı sunmuyor; WhatsApp, şimdilik Android, iOS ve masaüstünde çalışıyor.
Şimdi, Google’ın Wear OS‘u da bu gruba katılıyor ve WhatsApp, Wear OS’u çalıştıran giyilebilir cihazlar için resmi desteğini duyuruyor. Bu, mesajlaşma hizmetini daha da çok yönlü hale getirerek iletişimlere artık bileğinizden bile erişmenizi sağlayacak.
Windows için Nearby Share uygulaması piyasaya çıktı. Google ve Windows iş birliğiyle Android cihazlarda veri aktarımı kolaylaşıyor.
Artık dosyaları paylaşmak için Windows bilgisayarı bir Android cihaza bağlamanın yeni bir yoluna var. Nearby Share uygulaması bu paylaşımı çok kolay hale getiriyor.
Adından da anlaşılacağı gibi Nearby Share, dosyaları Android cihazlar ve bilgisayarlar arasında karşılıklı olarak paylaşmanıza olanak tanıyor. Apple’ın AirDrop’una benzer temel fark, Nearby Share’in iPhone’lar ve Mac’ler yerine iki farklı şirkete ait cihazları birbirine bağlaması diyebiliriz. Google, Nearby Share’in beta sürümünü bu yılın başlarında yayınladı.
Nearby Share, telefonunuzu PC’nize bağlar, ancak yakınlardaki kullanmadığınız Android telefonlara ve yakındaki bilgisayarlara dosya ve fotoğraf göndermeniz için de kullanılabilir. Bu, onu bir konserde fotoğraf paylaşmak veya bir dosyayı sorunsuz bir şekilde bir arkadaşınızın bilgisayarına bırakmak için kullanışlı hale getiriyor. Google, bunu yapmak için yaklaşık 16 fit içinde olmanız gerektiğini söylüyor.
Google’ın söylenmemiş argümanı, bunu yapmanın daha basit olduğu. Dosyaları ve fotoğrafları Android telefonlardan PC’lere görüntülemenin ve aktarmanın, denenmiş ve gerçek spor ayakkabı yazılımlarından buluttan yükleme ve indirmeye, Microsoft’un Your Phone gibi daha modern yaklaşımlara kadar çok sayıda yolu var. Samsung gibi cihaz üreticileri de Galaxy cihazları için kendi özel sürümlerini yayınladı. Ancak Google, her ikisi de diğer çözümlerden daha basit ve etkili çalışan işlevler olan Gmail ve arama ile damgasını vurdu.
Nearby Share, Android cihazlarda, özellikle de Android 6 ve sonraki sürümleri çalıştıran telefonlarda ve tabletlerde yerleşik olarak çalışıyor. Windows kullanıcılarının uygulamayı indirmesi gerekiyor. Uygulamayı indirip yükledikten sonra Google, Google hesabınızda oturum açmanızı ve Cihaz Görünürlüğü tercihlerinizi kontrol etmenizi öneriyor. Nearby Share arkadaşlarınızla, kişilerle veya herkesle sınırlayabilecek veya tamamen kapatılabilecek. Cihazınızın ayarlar uygulamasında Bluetooth, konum ve Yakındaki Paylaşımın açık olduğundan emin olun. Windows uygulamasını başlatmanız ve ardından Bluetooth ile Wi-Fi’nin de bağlı olduğundan emin olmanız gerekiyor.
Bir gazetecinin yayınladığı yeni bir rapora göre Apple, OpenAI, Google ve diğerlerine meydan okumak için yapay zeka araçları geliştiriyor. Teknoloji devi, bazı mühendislerin dahili olarak “Apple GPT” olarak adlandırdığı bir sohbet robotu yarattı. Apple, teknolojiyi tüketicilere sunmak için henüz bir strateji belirlemedi, ancak gelecek yıl AI ile ilgili önemli bir duyuru yapmayı hedeflediği bildiriliyor.
Rapor, Apple’ın Open AI’ın ChatGPT’si ve Google’ın Bard’ı gibi teklifleri destekleyen AI tabanlı sistemler olan büyük dil modelleri oluşturmak için “Ajax” kod adlı kendi çerçevesini oluşturduğunu söylüyor. Rapora göre Ajax, Google Cloud üzerinde çalışıyor ve arama devinin makine öğrenimi çerçevesi olan Google JAX ile oluşturuldu. Apple, büyük dil modelleri oluşturmak ve dahili ChatGPT tarzı aracın temelini oluşturmak için Ajax’tan yararlanıyor.
Chatbot’un dahili kullanıma sunumu, üretken yapay zekayla ilgili güvenlik endişeleri nedeniyle bir süreliğine durdurulacak, fakat o zamandan beri daha fazla Apple çalışanının kullanımına sunuldu. Chatbot’a daha fazla çalışan erişiyor olsa da, erişim için özel onay gerekiyor. Rapor sohbet robotundan elde edilen herhangi bir çıktının müşterilere yönelik özellikler geliştirmek için kullanılamayacağını bildiriyor.
Apple çalışanları, ürün prototiplemesine yardımcı olması için Chatbot kullanıyor. Chatbot, metni özetlemek ve eğitildiği verilere dayalı olarak soruları yanıtlamak için kullanılabiliyor.
Şirketin sohbet robotu, onu şu anda ticari olarak mevcut olandan ayıran herhangi bir ek özelliğe sahip olmadığı için Bard, ChatGPT ve Bing AI’a benzer.
Rapor, Apple’ın üretici yapay zeka yeteneği arayışında olduğu bir dönemde geldi. Şirket, üretken yapay zeka konusunda uzmanlar arayan kariyer sayfasında bir avuç iş ilanı yayınladı. “Geniş dil modelleri ve üretken yapay zeka konusunda sağlam bir anlayışa” sahip mühendisler arıyor.
Google, Microsoft ve Meta gibi şirketler, üretken yapay zeka ürünlerini halka sunmak için hızla hareket ederken, Apple yapay zeka cephesinde biraz sessiz kaldı. Teknoloji devi, yıllardır ürün ve uygulamalarında yapay zeka özellikleri yayınlasa da, şimdi makale ve resim taslağı hazırlama gibi görevlerde yardımcı olabilecek üretken yapay zeka araçlarına yönelik tüketici talebini yakalamaya çalışıyor.
Rapor, Apple’ın yapay zeka ile ilgili potansiyel gizlilik endişelerini ele almaya odaklandığını söylüyor. Apple CEO’su Tim Cook, teknoloji devinin tekliflerinin çoğuna yapay zeka eklense de bunu “düşünceli bir temelde” yapacağını söylüyor.
Sabancı Üniversitesi, “Yapay Zekada Yeni Bir Evre” başlığında düzenlediği seminerde merkezi ABD Redmond (Washington)’da bulunan Microsoft Research Ortak Araştırma Alanı Yöneticisi ve aynı zamanda Sabancı Üniversitesi lisans mezunu Ece Kamar’ı ağırladı. Microsoft bünyesinde yapay zeka alanında önemli çalışmalara imza atan Ece Kamar, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleşen buluşmada yapay zeka teknolojilerinin sunduğu fırsatları ve bu alandaki riskleri paylaştı.
Sabancı Üniversitesi, yapay zeka alanında dünyada önemli çalışmalara imza atan Microsoft Research Ortak Araştırma Alanı Yöneticisive Yardımcı Laboratuvar DirektörüEce Kamar’ı özel bir etkinlikte ağırladı. Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın da konuklar arasında yer aldığı, Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleşen etkinliğin açılış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici yaptı. Konuşmasında yapay zekanın önemine vurgu yapan Prof. Dr. Leblebici şunları söyledi:
“Bilim dünyası, insan beyninde birbirine bağlı yaklaşık 86 milyar hücreden oluşan sinir ağlarına benzeyen modeller geliştirebilmek için yaklaşık 50 yıldır çalışıyor. Bu alandaki gelişmenin yakın zamana kadar istenen hızda olmamasının nedeni, bu modellerin ‘eğitilmesi’ için yeteri kadar ‘veri’ olmaması idi. 2007 yılında ilk akıllı telefonun piyasaya çıkması bu konuda önemli bir dönüm noktası. Bu cihazlarla herkes cebinde bir veri üreticisi taşır hale geldi. Birdenbire, makinelerin eğitimini sağlayabilecek çapta milyarlarca resim, yazılı metin, materyali içine alan büyük bir veri havuzu oluştu. Son yıllarda tanık olduğumuz, yapay zeka alanındaki dönüşümü sağlayan ana unsur, akıllı telefonlar ve internet sayesinde yaratılan ‘veri havuzu’ oldu.”
Yapay zekanın çok kısa süre içinde baskın bir unsur haline geldiğini belirten Prof. Dr. Leblebici, “Yapay zeka artık sadece kendisine sorulan soruları çözebilecek kabiliyette değil; aynı zamanda halüsinasyonlar yaratabilecek kabiliyette. Giderek insan-benzeri bir yapıya dönüşüyor. İnsanlığa ne olacağı sorusunu sormadan yolumuza devam edemeyiz. Çünkü bir “silikon yaşam formu” geliştiriyoruz. Yapay zeka, karbon temelli yaşam formları olarak biz insanların ya rakibi ya da yardımcısı olacak” diye konuştu.
Microsoft uzmanı: “Herkes yapay zeka uygulamaları geliştirebilir hale gelecek”
ABD Redmond (Washington) merkezli Microsoft Research’de Ortak Araştırma Alanı Yöneticisi ve Yardımcı Laboratuvar Direktörü Ece Kamar, mezun olduğu Sabancı Üniversitesi’nde konuşma yapmaktan duyduğu mutluluğu paylaşarak, yapay zeka alanında yaptığı çalışmaları ve teknolojinin bugün geldiği aşamayı anlattı. Yapay zeka alanında son yıllarda yaşanan yeni evrenin büyük bir devrim olduğunu vurgulayan Kamar, şunları söyledi: “Misyonum yapay zekayı toplumun ve bireylerin yararına kullanmak ve aynı zamanda bu teknolojinin getirebileceği riskleri en aza indirmek. Microsoft Research’de çalıştığım 13 yıllık süre boyunca yapay zeka teknolojilerinin gelişimine tanıklık ettim. 2016-2018 arası derin öğrenme teknolojisinde büyük bir patlama gördük. 2016’da görmede, 2017’de konuşmada, 2018’de çeviride ve okuduğunu anlamada insanlara benzer kabiliyetlere ulaştı.”
2021 yılından bu yana yapay zeka modellerinin kod yazma becerilerinde ciddi bir sıçrama yaşandığına dikkat çeken Kamar, yeni algoritmalarla birlikte yapay zeka sistemleri geliştirme konusunda kökten bir değişim yaşandığına dikkat çekti. Kamar, güncel yapay zeka sistemlerinden biri olan ChatGPT üzerinden şu örneği paylaştı: “ChatGPT geçtiğimiz yıl 50 satır kod yazabiliyordu. Ancak bu kod çok güvenilir değildi ve içinde bazı hatalar bulunuyordu. Bu yıl kullanıma sunulan GPT-4’ün ise 500 satır kodu doğru bir şekilde yazabildiğini görüyoruz. Kod becerisindeki geçişi önemsiyoruz, çünkü bu bize sistemin kod yazma anlamında da kendini geliştirebildiğini gösteriyor. Bu sistemlere insan mantığı kazandırmanın yolu, insan dilini öğrenmesinden değil, kod dilini öğrenebilmesinden geçiyor. Bu sistemler kod yazma becerilerini geliştirdikçe yeni beceriler kazanabilecekler. Artık herkes çok az uğraş ve uzmanlıkla yapay zeka uygulamaları geliştirebilir olacak.” açıklamasında bulundu.
Önyargılarından öğrenebilir sistemler oluşmaya başladı
ChatGPT uygulamasına doğrudan veri girişinin 2021 yılında tamamlandığını söyleyen Kamar, bu sistemlerin özellikle eğitim verisinde yapılan hatalara açık yapılar olduğunu, bu nedenle bu alana yapılacak yatırımların önemli bir parçasının toplumsal anlamda yaratacağı etkiler üzerine olması gerektiğini belirtti. Yapay zekanın insanlar tarafından üretilen verilerden öğrenmesi nedeniyle çok fazla önyargı da içerdiğini de sözlerine ekleyen Ece Kamar, şu örneği verdi: “Örneğin yapay zekanın bazı cümleleri tamamlamasını istediğimizde aktarılan toplumsal önyargıları görebiliyoruz. İngilizce olarak ‘Erkek bir doktordur, kadın bir…’ şeklinde bir cümle verdiğimizde, cümleyi hemşire olarak ya da ‘erkek zekidir’ dediğimizde kadını ‘güzeldir’ şeklinde tamamlaması ilk uygulamalardaki toplumsal önyargılara bilinen örnekler. ChatGPT4 da yine önyargılı yanıtlar verebiliyor, ancak bu yanıtları analiz etmesi ve kendi önyargılarını bulması sağlanabiliyor.”
Google internet erişimi kısıtlaması ile siber saldırılara yönelik önlem alacak. Bazı çalışanların internete erişimleri kapatılıyor.
Google, bazı çalışanların internet bağlantısı olmayan masaüstü bilgisayarlarla sınırlandırılacağı yeni bir pilot program başlatıyor.
Şirket başlangıçta 2.500′den fazla çalışanı katılmaları için seçti. Ancak geri bildirim aldıktan sonra şirket, pilot uygulamayı çalışanların katılmamalarına izin verecek ve gönüllülere açacak şekilde revize edece. Şirket, dahili web tabanlı araçlar ve Google dışında, belirli masaüstlerinde internet erişimini devre dışı bırakacak. Şirket materyallerde, işlerini yapmak için internete ihtiyaç duyan bazı çalışanlara ise istisnalar uygulanacağını belirtiyor. Google internet erişimi kısıtlaması ile güvenlikteki artışı ölçümleyecek.
Ek olarak, bazı çalışanların root erişimi olmayacak, yani yönetici komutlarını çalıştıramayacak veya yazılım yüklemek gibi şeyler yapamayacak. Şirket içi materyallere göre Google, programı siber saldırı riskini azaltmak için yürütüyor. dahili bir açıklama, “Google çalışanları sık sık saldırıların hedefi oluyor” dedi. Açıklamaya göre, bir Google çalışanının cihazının güvenliği ihlal edilirse, saldırganlar kullanıcı verilerine ve altyapı koduna erişebilir, bu da büyük bir olayla sonuçlanabilir ve kullanıcı güvenini sarsabilir.
Çoğu internet erişiminin kapatılması, saldırganların kolayca uzaktan rasgele kod çalıştıramamalarını veya verileri ele geçirmemelerini sağlıyor. Program, şirketler giderek daha karmaşık hale gelen siber saldırılarla karşı karşıya kaldıklarında ortaya çıkıyor. Microsoft, Çin istihbaratının ABD ve Batı Avrupa’daki Dışişleri Bakanlığı da dahil olmak üzere iki düzine devlet kurumuna ait şirket e-posta hesaplarını ”önemli” bir ihlalle hacklediğini söyledi. Google, 2022 yılında bir kamu sektörü bölümü başlattığından beri ABD hükümeti sözleşmelerini takip ediyor.
Ayrıca, şirket çapında çeşitli yapay zeka araçlarının kullanıma sunulmasını hazırlayan Google’ın güvenliğini artırmaya çalışmasıyla birlikte geliyor. Şirket ayrıca son aylarda sızıntıları kontrol altına almak için daha fazla çaba harcıyor. Bir Google sözcüsü e-postayla yaptığı açıklamada: ”Ürünlerimizin ve kullanıcılarımızın güvenliğini sağlamak en önemli önceliklerimizden biri. Dahili sistemlerimizi kötü niyetli saldırılara karşı güçlendirmenin yollarını düzenli olarak araştırıyoruz” dedi. Şirket başlangıçta 2.500 çalışanı katılmaları için seçti, ancak daha sonra gönüllülere açtı. Ayrıca, belirli çalışanların devre dışı bırakılmasına izin verecek.
İnsan yazarlarla çalışmak zor olabilir. İşleri geç teslim ediyorlar, talimatlara uymuyorlar ve en kötüsü, yaptıkları işin karşılığında para istiyorlar! Yapay zekanın yükselişe geçtiği günümüzde, bazı yayıncılar, gazetecileri yapay zeka ile değiştirerek bu sorunun çözülebileceğini düşünüyor.
ChatGPT veya Google Bard gibi sohbet robotları, kulağa inandırıcı gelen metinleri ücretsiz olarak yazıyor ve bu bir yazarın tek bir makaleyi tamamlaması için gereken sürede düzinelerce makale üretilmesine imkan veriyor. Ancak Google’ın bu sayfaları arama sonuçlarında listelemesi, insanların tıklaması ve yayıncıya para kazandırması pek mümkün görünmüyor.
Arama motorları yapay zeka tarafından hazırlanan içeriği beğenmiyor
Bu düşünce tarzındaki sorun, hem okuyucuların hem de Google’ın indeksleme motorunun, hatalarla dolu olsa bile herhangi bir kelime salatasını yutacağını varsayımı. Yayıncılar yanlış bir şekilde, kendi AI yazılımlarının bir şekilde ChatGPT ve Google Bard / SGE’den üstün olduğunu varsayıyor.
Yapay zeka tarafından yazılan makaleler, aslında beraberinde yayıncıların yanıtlarını beğenmeyecekleri iki soruyu getiriyor. Birincisi, okuyucular neden doğrudan Google’a veya Bing’e gidip talep üzerine özel bir yanıt oluşturmak için sohbet robotlarını kullanmak yerine web sitesini ziyaret etsin? İkincisi, Google / Bing, bu sonuçlardaki makaleler motorların sunduğu aynı botlar tarafından yazıldığında neden organik arama sonuçları sunmaya devam etsin?
Yazı kalitesi düşük, düşmeye de devam ediyor
Ne yazık ki, yapay zeka robotları tarafından üretilen makalelerin kalitesi de aynı derecede düşük: Ciddi olgusal hatalarla dolu ve yazı ya düz ve cansız ya da süslü ve abartılı. Star Wars filmlerini kronolojik sırayla listeleyen Gizmodo yapay zeka tarafından oluşturulan yakın tarihli bir makale, zaman çizelgesini yanlış anladı ve şirket düzelttikten sonra bile bariz yazım ve olgusal hatalara sahip olmaya devam ediyor. CNET üzerine yapay zeka tarafından üretilen bir bankacılık makalesi, “yılda %3 bileşik faiz getiren bir tasarruf hesabına 10.000$ yatırırsanız, ilk yılın sonunda 10.300$ kazanırsınız” diyerek temel matematikte şimdiden başarısız oldu.
Bu tür utanç verici hatalara rağmen, bazı insanlar yapay zeka tarafından üretilen makaleler konusunda iyimserler çünkü Google sıralamasının nihai doğrulama olduğunu düşünüyorlar. Gizmodo’yu denetleyen G/O Medya Editör Direktörü Merrill Brown, Vox’tan Peter Kafka’ya yapay zeka içeriğinin “kesinlikle daha fazlasını yapmak istediğimiz bir şey” olduğunu ve “arama motorları tarafından iyi karşılandığını” söyledi. Yıldız Savaşları makalesi, tam olarak çınlayan bir onay olmayan “Yıldız Savaşları filmleri” terimi için Google’da ilk 10 sonuçtan biri oldu.
Sipay, 21 Temmuz – 6 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek İstanbul Festivali’ne sponsor oldu. Telefonlarına Sipay Mobil Uygulaması’nı yükleyenler festival alanına sıra beklemeden girebilmenin yanı sıra festival boyunca tüm ödemelerini kolayca yapabilecek ve konserleri Sipaylilere özel alandan izleme şansı yakalayacak.
Finansal teknoloji sektörüne 2018 yılının son aylarında “ödeme sistemleri alanına yenilikçi ve dinamik çözümler sunma” mottosuyla giriş yapan Sipay, kültür sanatı desteklemeye devam ediyor. Türkiye’nin en sevilen sanatçılarının konserleri ve sahne şovlarının yanında birbirinden sürprizli gösteriler, en yaratıcı çocuk atölyeleri, heyecan dolu e-spor turnuvalarına ev sahipliği yapacak İstanbul Festivali’ne FinTech Sponsoru olan Sipay, kullanıcılarına eşsiz bir deneyim sunacak. 21 Temmuz – 6 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek Festival’de, Sipay Mobil Uygulaması’nı telefonlarına yükleyenler festival alanına sıra beklemeden girebilecek ve tüm ödemelerini kolayca yapabilecek. Sipay Mobil Uygulaması’nı indirenler en sevdiği sanatçıların konserlerini de Sipaylilere özel alandan izleyebilecek.
İstanbul Festivali’ne desteğimiz sürecek
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Sipay CEO’su Semih Muşabak, şu değerlendirmede bulundu: “Sipay olarak kullanıcılarımızın finansal ihtiyaçlarına A’dan Z’ye çözümler sunma noktasında çalışmalarımıza hız kesmeden devam ederken, kültür sanat etkinliklerini de desteklemeyi sürdürüyoruz. Bu bağlamda İstanbul Festivali’nin FinTech Sponsoru olmaktan mutlu ve gururluyuz. Teknolojik altyapılar konusundaki uzmanlığımızı hayatın çeşitli alanlarını kolaylaştırmak için kullanan bir marka olarak, İstanbul Festivali’nde kapı girişlerinde Sipay Mobil Uygulaması ile hızlı geçiş imkânın yanında Sipaylilere pek çok özel avantaj da sağlayacağız. Eşsiz deneyimler sunmak için çeşitli etkinlik ve festivallerde kullanıcılarımızla buluşmaya devam edeceğiz.”
Yarış severlere eşsiz bir deneyim yaşatacağız
“Sipay Mobil Uygulamasını telefonlarına yükleyen kullanıcılarımıza 17 gün sürecek İstanbul Festivali’nde Sipay tarafından hazırlanan alanlarda özel avantajlar ve eğlenceler sunacağız” diyen Semih Muşabak, sözlerine şöyle devam etti: “Festival biletlerini Sipay uygulamasına eşleştiren kullanıcılarımız konseri Sipay özel konser alanından izleme imkânı yakalayacak. Sipay standımızdaki e-racing köşesinde ise yarış severlere, özel olarak tasarlanmış yarış simülatörleri ile gerçek bir yarış deneyimi yaşatacağız. Burada yapılacak turnuvaların kazananlarını standımızın teras katında ağırlayarak birlikte keyifli bir konser geçireceğiz.”
Kodlama ve yazılım konusunda ustalaşmak isteyenlere eğitimler veren robot_dreams Tech Talks başladı. 3 gün boyunca alanında uzman 3 farklı konuşmacının ücretsiz webinarlarının yer alacağı robot_dreams Tech Talks’ta katılımcılar; yapay zeka, dijital dönüşüm ve Web3 teknolojisi gibi en son teknoloji trendlerini ele alacak, sektördeki en iyilerin konuşmalarını dinleyecek.
Yapay zeka, dijital dönüşüm ve Web3 teknolojisi gibi en son teknoloji trendlerinin ele alınacağı 3 gün sürecek robot_dreams Tech Talks, başladı. Kodlama ve yazılım konusunda ustalaşmak isteyenlere eğitimler veren bir Laba markası geleceğin okulu robot_dreams tarafından düzenlenen Tech Talks’ta, Türk Telekom İnovasyon Geliştirme Uzmanı Ecehan Yıldırım, Academy Club Geliştirici ve Kurucusu Atıl Samancıoğlu ve Web3 Association Kurucusu Buğra Ayan konuşmacı olarak yer alıyor. Yazılım geliştiriciler, alanında uzman konuşmacılardan tamamen ücretsiz webinarlar alarak en son teknoloji trendlerini yakından takip edecek.
Alanında uzman konuşmacılar robot_dreams Tech Talks’ta
3 gün sürecek robot_dreams Tech Talks’ın ilk gününde Türk Telekom İnovasyon Geliştirme Uzmanı Ecehan Yıldırım, Yapay Zeka Dijital Okuryazarlığı webinarını gerçekleştirdi. Yapay zekanın konuşulduğu ilk günün ardından Academy Club Geliştirici ve Kurucusu Atıl Samancıoğlu’nun konuşacağı Dijital Dönüşüm ve Trendler webinarıyla yazılım ve siber güvenlik trendleri ele alınacak. Tech Talk’un son gününde ise Web3 Association Kurucusu Buğra Ayan’nın gerçekleştireceği Web3: Yeni İnternet Çağının Yükselişi ve Uygulamaları webinarıyla Web3 dünyasının kapıları aralanalacak. Birbirinden heyecan verici konuları kapsayan TechTalks maratonunda katılımcılar, kendilerini geliştirme fırsatı bulabilecek.
Robot_dreams Tech Talks Takvimi
1. Gün: Yapay Zeka Dijital Okuryazarlığı
Tarih: 18 Temmuz 2023 Salı, Saat 19:00
Konuşmacı: Türk Telekom İnovasyon Geliştirme Uzmanı Ecehan Yıldırım
Toplumsal faydayı faaliyetlerinin merkezinde konumlandıran Borusan, Cumhuriyetin 100. yılında meyvelerini almak adına geçtiğimiz yıl birinci dönemini hayata geçirdiği Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı’nın ikinci dönemini başlatıyor. Programın ilkini geçen sene 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda açan Borusan, sosyal etki ve sürdürülebilirlik öncelikleri ile paralel, toplumsal meselelerde hedef grupları etkileme ve harekete geçirme potansiyeli yüksek üç projeyi desteklemişti. Jüri tarafından seçilen, iklim krizi ve eşitsizliklerin azaltılması alanlarındaki projeler Haziran sonu tamamlandı.
Impact Hub İstanbul iş birliği ile gerçekleştirilen Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı’nın ikinci döneminde ise “Birlikte İyileşiyoruz” mesajıyla deprem bölgesindeki toplumsal ve çevresel meselelerin çözümüne yönelik orta ve uzun vadede yeniden inşa sürecine katkı sağlamayı amaçlayan projeler desteklenecek.
Programın 2. dönem odak alanları arasında; eğitim, eşitsizliklerin azaltılması, geçim kaynakları ve iş olanakları, çevre ve ekoloji yer alıyor. Odak alanları doğrultusunda desteklenecek projeler vasıtasıyla bölge halkının yaşadığı problemlere yönelik çözüm sağlanması, deprem bölgelerinden farklı illere göç edenlerin kendi şehirlerine yeniden dönüşlerine katkı olması ve bölgenin eskisi gibi yaşanabilir hale gelebilmesi için orta ve uzun vadede teşvik edilmesi hedefleniyor.
Başvurular 21 Ağustos tarihine kadar devam edecek
Programa başvurular 17 Temmuz tarihinde https://surdurulebilirfayda.com/ sitesinden alınacak. Ağustos ayında değerlendirmeler yapılırken kazananlar da belli olacak. Eylül 2023 – Şubat 2024 arasında ise katılımcı buluşmaları, eğitimler, etkinlikler, mentorluk ve değerlendirme görüşmeleri yapılacak. Mart ayında ise proje teslimleri gerçekleştirilecek.
Seçilen projelere kapsamlı destekler veriliyor
Kazanan projelere kapasite ve proje geliştirme desteği, ihtiyaç analizi & etki modeli oluşturma desteği, eğitim ve atölye desteği, mentor ve uzman desteği, görünürlük desteğinin yanı sıra proje başına 300 bin TL’ye kadar hibe desteği sunulacak. Bununla birlikte Borusan’ın ve Impact Hub İstanbul’un iletişim ağlarına dahil olma fırsatı ve katılımcıların kendi alanlarında, topluluklarını oluşturmaları ve geliştirmeleri için Impact Hub İstanbul’da farkındalık etkinlikleri organize etme fırsatı da verilecek.
Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı’nın ikinci döneminin açılmasına yönelik görüşlerini dile getiren Borusan Holding İnsan, İletişim ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Nursel Ölmez Ateş, yeni dönemde deprem bölgesine odaklandıklarının altını çiziyor: “Birlikte İyileşiyoruz mesajıyla yola çıktığımız programın ikinci döneminde deprem bölgesine farklı alanlarda destek olmayı amaçlıyoruz. Yıkıcı etkisi büyük olan ve hepimizi derinden etkileyen depremlerin ardından her ne olursa olsun geleceğe umutla bakabilmek için hepimizin birlik ve beraberlikten güç alarak elimizden geleni yapması gerekiyor. Bu nedenle odak noktalarımızı bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirdik. Eşitsizliklerin azaltılmasından eğitime, geçim kaynaklarından ve iş olanaklarından, çevre ve ekolojiye yönelik bölgedeki yaşam şartlarını iyileştirecek proje önerileri bekliyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılına doğru ilerlerken dayanışmanın verdiği ilhamla yolumuzda çok daha güçlü adımlarla yürüyeceğiz. İlkini geçtiğimiz yıl hayata geçirdiğimiz programımızda çok verimli bir süreci geride bıraktık ve projelerimizde değerli ilerlemeler kaydettik. Şimdi ise ikinci döneminde aynı başarıyı deprem bölgesinin ihtiyaçları için gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.”
VanMoof e-bisiklet şirketi Hollanda’da iflas etti. E-bisiklet üreticisinin diğer ülkelerdeki faaliyetleri ise devam ediyor. Dünyanın en çok finanse edilen e-bisiklet şirketi olmakla övünen bağımsız e-bisiklet üreticisi VanMoof, Hollanda’da iflas etti.
VanMoof tarafından yapılan açıklamaya göre Amsterdam mahkemesi, Hollandalı tüzel kişilikler VanMoof Global Holding BV, VanMoof BV ve VanMoof Global Support BV’nin ödemeleri durdurma davasını geri çekerek her bir tüzel kişiliğin iflas ettiğini açıkladı. Ancak Hollanda dışındaki VanMoof tüzel kişilikleri iflas sürecinde değil. İki yönetici mütevelli olarak atandı ve VanMoof’taki durumu ve yeniden başlatma olasılığını değerlendirmeye devam ediyor. Bu, VanMoof’un faaliyetlerine devam edebilmesi için üçüncü bir tarafa bir varlık satışının araştırılmasını içeriyor.
E-bisiklet sektöründe büyük iflas
Yani temel olarak bir şirket, şirketin ödenmemiş borcunun sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalmadan VanMoof’un faaliyetlerini ve varlıklarını satın alabilir. Mahkeme daha önce VanMoof’u alacaklılardan koruyan iki aylık bir bekleme süresi vermiş olmasına rağmen, iflas kararı hızlı bir şekilde geldi. Yöneticilerin bir şirketin mevcut tüm nakit ve finansman ve satış seçeneklerini tükettiğini kolayca görebildikleri durumlarda bunun olabileceği anlaşılmakta.
VanMoof sahipleri artık özel parçalar ve özel servis gerektiren e-bisikletlerinin geleceği konusunda daha fazla belirsizlik dönemine giriyor. Şirket, hem müşteriler hem de tedarikçiler/alacaklılar için mevcut durumu özetleyen bir destek belgesi yayınladı. Yeni bir e-bisiklet için yapılan ön ödemenin iadesini isteyen herkes, iflas davasında dava açabilecek. VanMoof sahipleri için şirket, e-bisikletlerinin “uygulamamızı ve sunucularımızı çevrimiçi tutmayı ve devam eden hizmetleri gelecekte güvence altına almayı hedeflediğimiz için işlevsel ve sürülebilir olmaya devam edeceğini” söylüyor. Ayrıca, tüm onarım çalışmalarının ve parça teslimatının şu anda durdurulduğunu ve Hollanda’daki mağazalarda onarılan ve onarılmayan e-bisikletlerin sonunda sürücülerin alması için hazır hale getirileceğini doğruluyor. VanMoof’un önemli varlıkları ve operasyonları satılırsa işler elbette değişecek.
İşte VanMoof’un kurucu ortakları ve Taco ile Ties Carlier kardeşlerin personele gönderdiği dahili e-posta:
Sayın Arkadaşlar, Son haftalarda Ties ve ben VanMoof için bir gelecek bulmaya çalıştık. Tüm çabalarımıza rağmen başarılı olamadığımızı ve iflas başvurusunda bulunmak zorunda kaldığımızı bildirmek zorunda kaldığımız için son derece üzgünüz. Artık mütevelli olan yöneticiler bunun sizin için ne anlama geldiğini aşağıda açıklayacaklardır, ancak hepinize kalbimizin derinliklerinden teşekkür etmek için çok kısa bir an ayırmak istiyoruz. VanMoof’u 14 yıl önce dünyayı değiştirecek çılgın bir fikirle kurduk. Bir iz bırakabilmemizin tek nedeni sizsiniz: şehirleri daha iyi hale getirme misyonumuzda bize yardımcı olan yüzlerce özverili ve sadık insan. Her birinize ayrı ayrı minnettarız ve bu görevi birlikte tamamlayamayacağımız için üzgünüz. Üzüntü hissediyoruz ama en önemlisi, birlikte başardıklarımızdan dolayı büyük bir gurur duyuyoruz. Bizim için bir ömür boyu onur oldu ve VanMoof’un şu anki yinelemesi bugün sona eriyor ve geleceğin ne getireceğini henüz bilmiyor olsak da VanMoof mezunlarının iyilik için bir güç olmaya devam edeceğinden eminim. En içten saygılarımla
Llama 2, hem ticari hem de araştırma amaçları için tasarlanmış bir sonraki nesil büyük dil (çok genel) AI modelidir. Yükseltilmiş açık kaynak kodu, sorumluluğa daha fazla vurgu yapıyor. Geliştiriciler, modelleri “kırmızı ekip” ile (yani, güvenlik için) test etti ve potansiyel sorunları detaylandırmak için bir şeffaflık şeması oluşturdu. Ayrıca sorumlu kullanım rehberi dahil edilmiş ve suç faaliyetleri, yanıltıcı temsiller ve spam gibi kötüye kullanımları önlemek için kabul edilebilir bir kullanım politikası bulunuyor.
Llama 2 nasıl ve nerelerde kullanılacak?
Meta, Llama 2’nin hem önceden eğitilmiş hem de sohbet odaklı sürümlerini ücretsiz olarak yayınlıyor. Microsoft, içerik filtreleme gibi bulut araçlarıyla kullanılmak üzere Azure AI kataloğu aracılığıyla kullanıma sunuyor. Araç ayrıca doğrudan Windows PC’lerde çalışabilir ve Amazon Web Services ve Hugging Face gibi dış sağlayıcılar aracılığıyla da kullanılabilir.
Orijinal AI modeli açık kaynaklıydı, ancak sadece akademisyenler ve araştırmacılar için tasarlanmıştı. Llama 2, şirketlerin teknolojiyi sohbet botları ve resim oluşturucular gibi kendi amaçları için özelleştirmesine izin verir. İdeal olarak, bu, şirketlerin modellemelerden faydalanmasını sağlarken dış unsurlara yanlışlık, hatalar ve diğer kusurları kontrol etme olanağı sunar. Açık kaynak kodu AI dünyasında yeni bir şey değil – Stability’nin Stable Diffusion bunun önemli bir örneği.
Llama 2’nin, OpenAI’nin GPT-4’ü gibi önemli rakipleri genellikle abonelik veya lisans ile çalışıyor. Ayrıca, hacker’ların ve diğer kötü niyetli aktörlerin açık kaynak lisanslarını görmezden gelip bu araçları tehlikeli amaçlar için kullanabileceğine dair endişeler de bulunuyor.
Elektrikli dikey kalkış ve iniş jetinin geliştiricisi Lilium, yaklaşan halka arza ek olarak 192 milyon dolarlık bir finansman sağladığını duyurdu.
Lilium, yönetim kurulu üyeleri ve ilk destekçilerinden biri olan Tencent Holding de dahil olmak üzere farklı yatırımcılardan fon alıyor.
Federal Havacılık İdaresi (FAA), geçen ay Lilium‘a bir Jetinin sertifika doğrulamasını verdi. Şirket daha önce Avrupa Birliği Havacılık Güvenliği Ajansı’ndan uçuşa elverişlilik yetkisi almıştı.
Lilium baş teknoloji sorumlusu Alastair McIntosh, ”Sektörümüzde EASA ve FAA’dan bir Sertifikasyon Temeline sahip ilk eVTOL öncüsüyüz.” dedi. “Bu, dünya çapında hizmete girmeyi desteklemek için uçaklarımızın kilit pazarlarda erken sertifikasyonunu sağlama hedefimize doğru atılmış önemli bir adımdır.”
Telefonlarda yapay zeka modelleri için büyük bir iş birliği yapıldı. Qualcomm ve Meta 2024’ten itibaren çalışmayı başlatıyor.
Qualcomm ve Meta, sosyal ağ şirketinin yeni büyük dil modeli Llama 2′nin 2024′ten itibaren telefonlarda ve bilgisayarlarda Qualcomm yongaları üzerinde çalışmasını sağlayacağını açıkladı.
Şimdiye kadar, LLM’ler, teknolojinin hesaplama gücü ve veriye olan büyük gereksinimleri nedeniyle, Nvidia grafik işlemcilerinde, bu yıl yüzde 220′den fazla artan Nvidia hissesini artıran büyük sunucu çiftliklerinde çalıştı. Ancak yapay zeka patlaması, Qualcomm gibi telefonlar ve bilgisayarlar için öncü işlemciler yapan şirketleri büyük ölçüde kaçırdı. Hisse senedi, 2023′te şu ana kadar yaklaşık yüzde 10 arttı ve NASDAQ’nın yüze 36′lık kazancının ardından geldi.
Yapılan duyuru, Qualcomm’un işlemcilerini yapay zeka için çok uygun, ancak “bulutta” yerine “uçta” veya bir cihazda konumlandırmak istediğini gösteriyor. Büyük dil modelleri büyük veri merkezleri yerine telefonlarda çalıştırılabilirse, yapay zeka modellerini çalıştırmanın önemli maliyetini azaltabilir ve daha iyi ve daha hızlı sesli asistanlar ve diğer uygulamalara yol açabilir. Qualcomm, akıllı sanal asistanlar gibi uygulamaları mümkün kılacağına inandığı Meta’nın açık kaynaklı Llama 2 modellerini Qualcomm cihazlarında kullanıma sunacak. Meta’nın Llama 2′si, ChatGPT ile aynı şeylerin çoğunu yapabilir, ancak daha küçük bir programda paketlenebilir ve bu da bir telefonda çalışmasına olanak tanıyor.
Qualcomm’un yongaları, yapay zeka modellerinin gerektirdiği hesaplama türleri için çok uygun olan bir “tensör işlemci birimi” veya TPU içerir. Bununla birlikte, bir mobil cihazda bulunan işlem gücü miktarı, son teknoloji GPU’larla dolu bir veri merkeziyle karşılaştırıldığında sönük kalıyor.
Meta’nın Laması dikkate değer çünkü Meta, belirli bir yapay zeka modelinin nasıl çalıştığını yönetmeye yardımcı olan “ağırlıklarını” yayınladı. Bunu yapmak, araştırmacıların ve nihayetinde ticari işletmelerin yapay zeka modellerini izin istemeden veya ödemeden kendi bilgisayarlarında kullanmalarına izin verecektir. OpenAI’nin GPT-4′ü veya Google’ın Bard’ı gibi diğer önemli LLM’ler kapalı kaynaktır ve ağırlıkları gizli tutulur. Qualcomm geçmişte, özellikle Quest sanal gerçeklik cihazları için çipler konusunda Meta ile yakın bir şekilde çalışıyor. Ayrıca, açık kaynaklı görüntü üreteci Stable Diffusion gibi çiplerinde yavaş çalışan bazı yapay zeka modellerinin tanıtımını yaptı.
İngiliz yapımı, güneş enerjisiyle çalışan bir drone, stratosfere ilk başarılı yolculuğunu tamamladı. 35 metre kanat açıklığına sahip PHASA-35 drone, New Mexico’dan havalandı ve 66.000 fit yüksekliğe uçtu, yani resmen Dünya atmosferinin ikinci katmanına ulaştı.
Güneş enerjili uçuş 24 saatten uzun sürdü
Savunma ve havacılık şirketi BAE Systems, mühendislik firması Prismatic ile birlikte güneş enerjisiyle çalışan insansız hava aracını yarattı. Drone, gece boyunca pillerin yanı sıra kanatlarına yerleştirilmiş bir dizi güneş panelinden de güç alıyor. Şirkete göre uçak, Dünya yüzeyinin üzerinde 20 aya kadar kalabiliyor.
Uçak, doğal afetler veya acil durumlar sırasında hükümet ve askeri kullanıcılar için iletişim ve ekipman taşımacılığı sağlamak üzere tasarlandı. Kameralar, sensörler ve iletişim ekipmanı gibi 15 kilograma kadar yükleri taşıyabileceği gibi 4G ve 5G gibi gelişmiş iletişim ağları da sağlayabiliyor.
BAE Systems, PHASA-35’in “ultra uzun süreli istihbarat, gözetleme ve keşif ile güvenlik dahil olmak üzere çeşitli kullanımlar için kalıcı ve istikrarlı bir platform” sağlayabileceğini söyledi.
Prismatic CEO’su Dave Corfield, “PHASA-35’in ilk stratosferik uçuşu, bu aracın gelecekte uzun dayanıklılık, yüksek irtifa ve iletişim uygulamaları için gidilecek sistem olma yolunda olduğunu gösteriyor” dedi. “Başarılı denemeler, son birkaç yılda Prismatic bünyesinde ve Piran, Amprius, Microlink, Honeywell, PMW Dynamics ve Met Office gibi ortak şirketlerimiz genelinde oluşturduğumuz harika ekibin sıkı çalışmasının bir kanıtıdır. Bu benzersiz sistemi geliştirirken sonraki adımları dört gözle bekliyorum.”
Uçağın bu on yılın ortasında hazır olması planlanıyor ve son test, performans yeteneklerini değerlendirmek için bir dizi planlı testin ilki.
Tasarım için planlar ilk olarak 2017’de duyuruldu ve tam ölçekli yineleme Güney Avustralya’daki Woomera Test Range’den 2020’de ilk uçuşunu tamamladı.
İspanya antitröst gözlemcisinden Amazon ve Apple’a ceza kesildi. Cezanın toplam tutarı 194 milyon Euro’yu geçiyor.
İspanya’nın antitröst gözlemcisi, Amazon ve Apple’a çevrimiçi satışları sınırlamak için gizli anlaşma yaptıkları için toplam 194 milyon Euro değerinde para cezası verdi.
Şirketlerin 31 Ekim 2018’de imzaladığı ve Amazon’a yetkili Apple satıcısı statüsü veren iki sözleşmede, CNMC’nin İspanya’daki çevrimiçi elektronik cihaz pazarını etkileyen rekabet karşıtı maddeler içerdiği belirtildi. Apple’a 143,6 milyon euro, Amazon’a 50,5 milyon euro para cezası verildi. İki şirketin karara itiraz etmek için iki ayı bulunuyor.
Apple ve Amazon sözcüleri ayrı ayrı ilgili şirketlerinin para cezalarına itiraz etme niyetinde olduklarını belirtti. CNMC: “İki şirket, İspanya’daki Amazon web sitesinde Apple ürünlerinin satıcı sayısını gerekçe göstermeden kısıtladı” dedi. Sonuç olarak, Apple cihazlarını satmak için Amazon’un pazar yerini kullanan mevcut perakendecilerin yüzde 90’ından fazlasının engellendiğini de sözlerine ekledi. Düzenleyici kurum, Amazon’un İspanya dışındaki Avrupa Birliği’ndeki perakendecilerin İspanyol müşterilere erişme kapasitesini de azalttığını ve Apple’ın rakiplerinin, kullanıcılar Apple ürünlerini aradıklarında web sitesinde yayınlamalarına izin verilen reklamları kısıtladığını belirtti.
İki teknoloji devi arasındaki anlaşmanın ardından İspanya’da çevrimiçi satılan Apple cihazlarının fiyatları yükseldi. Amazon sözcüsü e-postayla yaptığı açıklamada: “İş modelimiz tam olarak Amazon aracılığıyla satış yapan şirketlerin başarısına bağlı olduğundan, Amazon’un satıcıları pazar yerinden dışlamaktan fayda sağladığına dair CNMC tarafından yapılan öneriyi reddediyoruz” dedi. Apple cihaz alıcılarının anlaşmadan yararlandığını, iPad ve iPhone’larda indirim sayısının arttığını sözlerine ekledi.
Apple, Amazon ile yapılan anlaşmanın çevrimiçi satılan sahte ürünlerin sayısını sınırlamak için tasarlandığını söyledi. Daha önce şirket, sahte cihazların satışını durdurmak için yüzbinlerce ‘kaldırma’ bildirimi göndermek için çok para ve çaba harcıyordu. Reuters, Ekim ayında İtalya’da İspanya’da getirilenle benzerlikleri olan iki şirketin karıştığı bir dava hakkında bilgi verdi. Bu eylem, sonunda düşürülmeden önce başlangıçta 200 milyon avroluk para cezasıyla karşı karşıya kaldıklarını gördü.
Unity bu sabah, visionOS için geliştirme platformunun beta sürümünü açtığını duyurdu. WWDC’de Apple Vision Pro ile birlikte duyurulan PolySpatial, geliştiricilerin Apple’ın “uzaysal bilgi işlem” platformu için bir 3D deneyimi taşımasına ve oluşturmasına yardımcı olmak amacıyla tasarlandı.
Platform, Unity Engine ile zaten uygulama geliştirmiş olanlara tanıdık iş akışları sunarak, geliştirme sürecinde mümkün olduğunca fazla anlaşmazlığı ortadan kaldıracak şekilde tasarlandı.
Unity Create yazılım şirketinin genel müdürü Marc Whitten, bilgi işlem için bir paradigma değişikliği sunmayı amaçlayan bir donanım parçası için böyle bir uygulama oluşturmanın zorlukları olduğunu belirtiyor.
Marc Whitten, “Biz içerik oluşturucularımızın yeteneklerin kilidini açmasını kolaylaştırabileceğimizden emin olmak için çalışmak zorundaydık” diyor. “Öncelikle, diğer uygulamalarla paylaşılan bir alanda bulunan Unity uygulaması, Reality Kit ve VisionOS ile entegre olabilme gibi şeyler. Bu sadece ‘Unity’yi listeye koyabilirsiniz’ (ilk gün desteklenir) değil, aynı zamanda onu gerçek alanın içine ve aynı zamanda Unity, Reality Kit veya diğer deneyimlerle birlikte koyabilirsiniz.
WWDC açılış konuşması, Vision Pro oyun deneyimleri konusunda gözle görülür derecede hafifti – Apple’ın son birkaç yılda oyunları iOS ve macOS’a getirme konusundaki önemli çabası göz önüne alındığında, şaşırtıcı bir şey. Bunun nedeni kısmen, şirketin ürünü bir üretkenlik aracı olarak konumlandırmasıdır. Geleneksel sanal gerçeklik kavramlarından bir geçişte, demolar büyük ölçüde ofis ve yaratıcı iş akışları etrafında, kurumsal uygulamaların bir yanında dönüyordu.
Elbette oyun, neredeyse her bilgi işlem platformu için önemli bir itici güç olmuştur ve benzersiz deneyimlerin kullanılabilirliği, Vision Pro’nun servetinde neredeyse kesinlikle bir rol oynayacak.
Unity geliştirici topluluğu Apple Vision Pro için çalışacak
Vision Products Group Başkan Yardımcısı Mike Rockwell, “Unity’nin güçlü yazma araçlarını kullanarak inanılmaz 3D deneyimleri oluşturan çok büyük bir geliştirici topluluğu olduğunu biliyoruz ve Apple Vision Pro için uygulamalar geliştirecekleri için çok heyecanlıyız” dedi. haberlere bağlı bir sürümde. “Birlik tabanlı uygulamalar ve oyunlar yerel olarak Apple Vision Pro’da çalışır, bu nedenle düşük gecikmeli doğrudan geçiş ve yüksek çözünürlüklü işleme gibi çığır açan visionOS özelliklerine erişebilirler.”
PolySpatial, başlamak için mevcut başlıkları yeni platforma taşımak için neredeyse kesin olarak kullanılacaktır. Sıfırdan yeni deneyimler oluşturmak, bariz nedenlerden dolayı çok daha fazla kaynak gerektirir.
Bunun bir örneği, 2019’da Apple’ın Arcade teklifinin bir parçası olarak piyasaya sürülen kitlesel fonlamalı bir oyun olan What the Golf? Oyunun geliştiricisi Triband, oyunu taşımak için PolySpatial’ı çoktan kullanmaya başladı.
Triiband CEO’su Peter Bruun yaptığı açıklamada, “Unity’nin çoklu platform desteği ve kapsamlı geliştirme araçları, mevcut Unity bilgimizden yararlanmamıza ve oyunlarımızdaki içeriği yeniden amaçlayarak Apple Vision Pro’da harika çalışan eğlenceli bir deneyim yaratmamıza olanak sağladı” diye konuştu.
Yeni bir platform başlatmak söz konusu olduğunda içerik her şeydir. Vision Pro’nun gelecek yılın başlarında piyasaya sürülmesinden önce biraz zamana karşı bir yarış var. Unity, PolySpatial’ın genel sürümü için bir zaman çerçevesi sunmayacak olsa da, sınırlı beta sürümü, ilgilenen geliştiricilere donanım için deneyimler oluşturmaları için zaman tanıyacak.
Bugünden itibaren Unity, beta sürümüne kayıt olanları dalgalar halinde kabul ediyor. Şirket, AAA geliştiricilerine öncelik vermediğini ve bunun yerine talep ettiği geri bildirimlere göre beta kullanıcıları seçtiğini söylüyor.
Whitten, “Tüm süreç boyunca yaratıcılarla çok yakın çalışıyoruz” diyor. “Beta ile başlıyoruz; iş akışının nerede belirsiz olduğunu veya özel desteğimizle ilgili sorunu olması gerekenden daha zor hale getiren bir sorunun nerede olduğunu anlamalarını sağlıyor. Beta’nın ötesine ölçeklendirmeye devam ettikçe bunları düzeltebiliriz. Yapımlarının her aşamasında geliştiricilerle çok yakın çalışıyoruz.”
Online yabancı dil pazaryeri Preply, topladığı 70 milyon dolarlık yeni fonla, yapay zeka asistanını öğretmenlerin hizmetine sunacak ve kişiselleştirilmiş öğrenim araçları geliştirecek.
Küresel online yabancı dil pazaryeri Preply, şirketin finansman tarihi açısından önemli bir kilometre taşını duyurdu. Preply, bir şirketi, olabildiğince hızlı ve başarılı şekilde büyüterek ölçeklendirmeye odaklanan C serisi yatırımını 120 milyon dolara çıkarmak için, ek 70 milyon dolarlık yatırım topladı. Yaratılan yeni fon, yapay zeka asistanını öğretmenlerin hizmetine sunmak ve kişiselleştirilmiş öğrenim araçları geliştirmek üzere kullanılacak.
Preply’nin, Reach Capital, Hoxton Ventures ve diğer mevcut yatırımcıların katılımıyla gerçekleştirilen 70 milyon dolarlık sermaye artırımına, büyüme sermayesi şirketi Horizon Capital liderlik etti. Aralarında 2022 yılında C Serisi’ne liderlik eden Owl Ventures’ın da bulunduğu yeni ve mevcut yatırımcıların, online yabancı dil öğrenme pazaryerinin başarılı yolculuğunu güçlendirecek değerli bir deneyim ve edtech (eğitim teknolojileri) uzmanlığını beraberinde getireceği açıklandı.
Preply canlı dil öğrenme kategorisinde liderliği hedefliyor
2012’de 3 Ukraynalı girişimci tarafından kurulan Preply, bugün Barselona, New York ve Kiev’de ofislere, 30 ülkede 60 milletten yaklaşık 500 çalışana sahip. Preply, 50’den fazla dilde eğitim veren 35 bin öğretmeni 180 ülkedeki yüz binlerce kişiden oluşan dünyanın en büyük dil öğrenme topluluğuyla buluşturan küresel bir e-öğrenme merkezi haline geldi.
En hızlı büyüyen küresel edtech markalarından biri olan Preply’nin, canlı dil öğrenme kategorisine de liderlik ettiğinin altını çizen Horizon Capital Ortağı Dmytro Boroday, “Preply’nin vizyoner kurucu ortakları ve harika yönetim ekipleriyle işbirliği yapmaktan heyecan duyuyoruz. Son birkaç yılda ortaya koydukları operasyonel mükemmellik kültürü ve üstün performansı takdir ediyor, büyüme yolculuklarında onları desteklemekten gurur duyuyoruz” dedi.
Reach Capital Ortağı James Kim de şu açıklamayı yaptı: “Preply, derin deneyime sahip olduğumuz canlı dil öğrenme alanında sektörünün açık ara lideri. Genişlemeye ve büyümeye devam ederken onlarla eşlik ettiğimiz için heyecanlıyız. Yapay zeka, öğretmenlerin etkinliğini ve öğrencilerin deneyimini iyileştirme konusunda muazzam bir potansiyele sahip. Preply de yapay zekayı öğrenme yolculuğuna dahil etme konusunda öncü bir rol üstleniyor.”
Preply Kurucu Ortağı ve CEO’su Kirill Bigai
“Bu başarı, Ukraynalıların dayanıklılık ve kararlılığını da temsil ediyor”
Preply Kurucu Ortağı ve CEO’su Kirill Bigai ise “Hâlâ önceki fonlarımızın tamamını harcamamış olsak da bu sermaye katkısını güvence altına almış olmanın büyük bir başarı olduğuna inanıyorum. Bu başarının ardında, Preply olarak sermaye verimliliğine ve performansa odaklanmamız yer alıyor. Sağladığımız yeni fon, yapay zekayı öğretmenlerin hizmetine sunarak liderliğimizi perçinlememizi sağlayacak ve ezber bozan bir öğrenme deneyimine kapı aralayacak. Ekibimiz küresel olsa da, Ukraynalılar tarafından kurulmuş ve Ukrayna’da önemli bir Ar-Ge gücüne de sahip bir şirket olarak, kutlanması gereken bir kilometre taşına imza attığımıza inanıyoruz. Bu başarı aynı zamanda Ukrayna’daki teknoloji sektörünün ve tüm Ukraynalıların dayanıklılık ve kararlılığını temsil ediyor” ifadelerini kullandı.
Gelirleri son üç yılda on kat arttı
Preply’nin gelirleri, öğretmen ve öğrencilerin yaşadığı ürün deneyiminde imza attığı önemli gelişmeler nedeniyle, son üç yılda on kat arttı. Hibrit çalışma modellerinin yaygınlaşmasıyla, şirketlerin çalışanları için online dil öğrenme araçlarına yönelik talebi arttı. Geçen yıl imzalanan 200’den fazla yeni anlaşma da Preply için B2B tarafındaki büyümenin önünü açtı. Datadog, GroupM ve Bain gibi şirketler, ekiplerinin iletişim becerilerinin yanı sıra, güven ve üretkenliğini artırmak için Preply’nin hizmetlerinden yararlanmaya başladı. Preply, geçtiğimiz ay da dünya çapında 11.500’den fazla kurum tarafından kullanılan İngilizce yeterlilik ölçüsü TOEFL iBT®’ye hazırlık konusunda kaliteli ve kişiselleştirilmiş bir deneyim sunmak üzere dil otoritesi ETS (Education Testing Service) ile ortaklık kurdu.
35 bin öğretmene yapay zeka yetkinlikleri kazandıracak
Öğrenme süreçlerinin insan liderliğinde olmasını önceleyen Preply, öğrenmeyi ölçeklendirmek, erişimi iyileştirmek ve odağı güçlendirmek içinse yapay zekanın itici gücünü kullanıyor. Preply ayrıca, öğretmen ve öğrencileri eşleştirmek için makine öğrenmesinden yararlanıyor.
Preply, öğretmenlerin çeşitli alıştırmalar, dilbilgisi açıklamaları, diyalog başlatıcılar vb. oluşturmasına olanak tanıyan bir öğretme asistanını da hizmete sundu. Öğretmenler bu yapay zeka aracını, dersler sırasında veya ödev hazırlamak ve ders planlaması yapmak üzere kendi aralarında kullanıyor. Böylece insan katkısı gerektiren üst düzey görevlere odaklanmaları mümkün oluyor.
Preply ayrıca, öğrencilerin zorlandığı alanları belirlemek için öğrenci performansı ve öğrenme modelleriyle ilgili verileri aktif olarak analiz ediyor. Böylece öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarını karşılayan kişiselleştirilmiş ders planları ve özetler geliştirilmesi, en iyi derslerin ve öğrenme çıktılarının nasıl elde edildiğine dair içgörülerin öğretmen topluluğuyla paylaşılması mümkün oluyor.
Mevcut 11 ve 12,9 inç iPad Pro modelleri Ekim 2022’de piyasaya sürüldü ve bunlara M2 çip, Apple Pencil, Smart HDR 4, Wi‑Fi 6E ve beşinci nesil iPad Air gibi bir başka küçük yenileme olan Bluetooth 5.3 eklendi. Yeni nesil, daha gelişmiş çip teknolojisi, yeni ekranlar ve potansiyel olarak yeniden tasarım sunan cihaz için büyük bir güncelleme olacak şekilde şekilleniyor.
M serisi çiplere sahip mevcut ve önceki nesil “iPad Pro” modelleri ve “M2” çipine geçiş yapan 2022 yenilemesi ile M3 çipi, yeni nesil “iPad Pro”ya dahil edilmesi en muhtemel bir çip. M3 çipinin, TSMC’nin 3nm işlemi kullanılarak üretilmesi ve Apple’ın çiplerine birkaç yıl içinde en büyük performans ve verimlilik artışını getirmesi bekleniyor. M3 çiplere sahip ilk Apple cihazlarının en erken 2023’ün ikinci yarısına kadar ortaya çıkması pek olası değil, bu da görünüşe göre yeni bir iPad Pro’u yakın zamanda çıkma olasılığını zorlaştırıyor.
Ayrıca, yeni nesil iPad Pro için söylentilere konu olan ana özellik, bir yılı aşkın süredir söylentileri dolaşan bir ekran yükseltmesi olan OLED’dir. Birden çok kaynaktan gelen düzinelerce rapor, OLED ekranlı “iPad Pro” modellerinin bu yıl yerine 2024’te piyasaya sürülmesinin planlandığı konusunda tutarlı. Apple’ın kullanmayı planladığı OLED ekranların daha dayanıklı olacağı ve daha ince ve daha hafif cihaz tasarımlarına olanak sağlayacağı ve 11’den 11,1 inç’e ve 12,9’dan 13 inç’e artan ekran boyutu seçenekleriyle daha ince çerçevelere sahip olabileceği tahmin ediliyor.
iPad Pro, 2018’den bu yana art arda dört nesildir aynı tasarıma sahip ve görünüşe göre cihaz bir sonraki nihayet yeniden tasarlanabilir. Yeni tasarımın nasıl görüneceği tam olarak net değil, ancak daha ince ve daha hafif bir cihazın cam arkası veya kablosuz şarjı mümkün kılan daha büyük cam Apple logosu mevcut söylentilere göre makul görünüyor. Cihaz, varsayılan dikey yönlendirmeden yatay tasarıma da geçebilir – görünüşe göre iPad mini’nin ses düğmelerinin yeniden konumlandırılması ve en yeni giriş seviyesi iPad’in yatay ön kamerası tarafından desteklenen bir değişik
İPhone 15 serisinin ön ve arka kenarlarda kıvrımlı camla biraz daha konturlu bir tasarıma geçeceği söyleniyor, bu nedenle de yeni iPad Pro için benzer bir tasarım söz konusu şu anda değil.
Söylentilere göre bir sonraki büyük iPad Pro güncellemesi hakkında net olan tek şey, 2023’te yayınlanmayacağı, yani bu yıl yeni bir iPad Pro modelinin çıkma şansı çok düşük görünüyor. Apple, 2021 ve 2022 iPad Profesyoneller arasında 18 aydan fazla bekledi ve benzer bir zaman çizelgesi tekrar izlenirse, yeni nesil iPad Pro Mayıs 2024’te piyasaya sürülecek. Bu yaklaşık zaman çerçevesi, Apple’ın çipinden beklenenler açısından da makul görünüyor. Sonuç olarak, yeni nesil iPad Pro muhtemelen bir yıldan biraz daha az bir süre sonra tanıtılacak.
Google sahibi Alphabet dünyanın en büyük şirketlerinden biri konumunda. Peki bu başarının arkasındaki hikaye ne?
Alphabet, Inc., merkezi Mountain View, California, ABD’de bulunan bir Amerikan holding şirketi. Lawrence E. Page ve Sergey Brin tarafından 2 Ekim 2015’te kuruluyor. Şirket, Google’ı yeniden düzenlemek ve alt grup şirketleri bir araya toplayabilmeyi amaçlıyor.
Böylelikle Alphabet’in kuruluşu, temel Google İnternet hizmetleri işini “daha temiz ve daha hesap verebilir” hale getiriyor. Grup şirketlerine özerklik sağlayan teknoloji şirketi olma arzusu Google’ı tetikledi. Bu bilinçle şirket, farklı şirketlerin satın alınması ve işletilmesi işleriyle uğraşıyor.
Böylelikle şirket, Google segmenti üzerinden ve İnternet hizmetleri segmenti dışında faaliyet gösteriyor. Google segmenti, Arama, Reklamlar, Ticaret, Haritalar, YouTube, Uygulamalar, Bulut, Android, Chrome, Google Play gibi ana İnternet ürünlerinin yanı sıra Chromecast, Chromebook’lar ve Nexus gibi donanım ürünlerini içeriyor. Ayrıca internet hizmetleri dışındaki segment Access veya Google Fiber, Calico, Nest, Verily, GV, Google Capital, X gibi işletmeleri ve diğer girişimleri kapsıyor.
Alphabet’in en büyük yan kuruluşu Google. Calico, DeepMind, GV, CapitalG, X, Google Fiber, Jigsaw, Makani, Sidewalk Labs, Verily, Waymo, Wing ve Loon gibi başka yan kuruluşlar da bu alanda dikkat çekiyor. Gelire göre en büyük teknoloji şirketleri listesinde yer alıyor. Ayrıca birincil iş faaliyetleri teknoloji endüstrisi ile ilişkili şirketleri içeren listede yer alıyor. Bu yönüyle Alphabet dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri diyebiliriz.
Böylelikle şirketin en büyük gelir kalemini reklamlar oluşturuyor. Reklam endüstrisi analistleri, YouTube’un reklam gelirinin geçen yıl yüzde 40,6 artarak dünya çapında 4.28 milyar dolara ulaştığını tahmin ediyor. eMarketer analisti Martin Utreras: “Google, reklam tekliflerini çeşitlendirmeye devam ettikçe, YouTube’un Alphabet’in kazançlarında giderek daha önemli bir rol oynamasını bekliyoruz” diyor.
Alphabet şirketi hakkında ilginç gerçekler
2018’de Alphabet, dünya çapında çalışılabilecek en iyi 500 şirketten biri oldu.
Piyasa değeri açısından, Alphabet dünyanın en büyüklerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu göstergeye göre, Apple’ı bile geçti.
2017 yılında şirket, arama hizmetleri pazarındaki lider konumunu kötüye kullandığı gerekçesiyle ceza aldı. Böylelikle Avrupa Komisyonu tarafından 2.42 milyar Euro para cezası ödedi.
Google’dan Alphabet’e yeniden yapılanma, BT alanındaki en büyük prosedür olarak kabul ediliyor. PayPal’ın eBay’den bağımsız bir şirkete bölünmesinden bile daha büyüktü.