SpaceX, üçüncü ticari uzay görevini tamamladı

0

SpaceX, Pazar akşamı eski NASA astronotu Peggy Whitson dahil olmak üzere dört kişi taşıyan bir ticari uzay uçuşunu Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) başarıyla gönderdi

Axiom-2″ misyonunu Whitson yönetimiyle ve pilot John Shoffner, aynı zamanda iki Suudi Arabistan misyon uzmanı, Ali al-Qarni ve Rayyanah Barnawi’yi taşımasını gerçekleştirdi. Shoffner ve Suudi Arabistan hükümeti, Axiom’dan, misyonu uzay istasyonuna taşıyan Houston merkezli bir uzay uçuşu şirketinden Crew Dragon üzerindeki koltukları satın alıyor.

Dört kişilik ekip, tamamen özel ikinci misyonunu Uluslararası Uzay İstasyonu’na uçuruyor ve hava şartlarına bağlı olarak Dünya’ya dönmek üzere yörüngedeki laboratuvarda yaklaşık bir hafta geçekleşiyor.

Axiom’un misyonları, çeşitli nedenlerle potansiyel müşterilere cazip geliyor. Cazibenin bir kısmı, kuşkusuz, uzay turizmi ve bilinen evrende tek uzay otelinde konaklama fırsatı yaratıyor. Yörüngede sadece iki uzay istasyonu bulunuyor ve bunlardan biri Çin hükümeti tarafından kontrol edilmekte ve şu anda sadece o ülkenin astronotlarına açılıyor. Ancak Suudi Arabistan gibi ülkeler için böyle bir misyon, Rusya ile ortaklık kurma veya yerel bir insan uzay uçuşu programı oluşturma dışında vatandaşlarına uzay uçuşunun prestijine hızlı bir alternatif rota sunuyor.

SpaceX, Mayıs 2020’de NASA için gerçekleştirdiği Demo-2 uçuşundan bu yana onuncu insanlı uzay misyonunu başarıyla gerçekleştiriyor. Şirket, henüz üç yıl içinde toplamda 38 kişiyi yörüngeye yerleştiriyor. Bu kişilerin 26’sı NASA ve uluslararası ortaklarından (Rusya dahil) profesyonel astronotlardı; sekizi Axiom misyonlarındaydı ve dördü Jared Isaacman’ın Inspiration4 orbital serbest uçuş misyonundaydı. Isaacman’ın, bu yılın sonlarında Dragon, Polaris Dawn adı verilen ikinci özel uçuşunu gerçekleştirmesi bekleniyor.

SpaceX, yörüngeye insan taşıyan en aktif sağlayıcı olarak dünya çapında öne çıktı

SpaceX, dünya genelinde yörüngeye insan taşıyan en verimli sağlayıcı haline hızla gelişiyor. Çin, insanlı uzay uçuş programına Ekim 2003’te başlamasına rağmen, o zamandan bu yana neredeyse iki on yıl içinde sadece 26 astronotu uzaya fırlatıyor. Son üç yıl içinde Rusya, 24 kişiyi uzaya gönderiliyor.

Ayrıca Pazar günü, ilk kez, SpaceX bir Falcon 9 ilk aşamasını, bir insanlı uzay uçuşu misyonunun ardından fırlatma yerine yakın bir kara tabanlı iniş alanına geri getiriliyor. Şirket, bu işlemi, şimdiye dek 230’dan fazla kez fırlatılan çalışkan roketinden biraz daha fazla performans elde ederek gerçekleşiyor.

Insider’a 105 Milyon Dolarlık Yeni Yatırım!

Aldığı toplam yatırımı 274 milyon dolara çıkaran Insider, Türkiye’den yeni şirketler satın alarak büyümesini hızlandırmayı planlıyor. Bireyselleştirilmiş ve kanallar arası müşteri deneyimleri sunmaya yönelik pazarlama platformu Insider, bugün portföyünde Volkswagen ve Barclays gibi şirketler bulunduran mevcut yatırımcıları QIA ve Esas Holding’den 105 milyon dolarlık bir yatırım daha aldığını duyurdu. Sequoia’nın liderlik ettiği bir önceki yatırımla birlikte, Insider’ın aldığı toplam fon miktarı 274 milyon dolara ulaştı.

Gartner, Forrester ve IDC gibi değerlendirme şirketleri tarafından kanallar arası pazarlama ve müşteri deneyimi alanında 1 numaralı sektör lideri olarak gösterilen Insider, kısa süre önce de G2’ye göre Dünyanın En İyi 6. Yazılım Şirketi seçilmişti. Bu son yatırım, Insider’ın şirket birleşmesi ve satın alma odaklı stratejisini hızlandırırken, şirketin pazarlamacıların ihtiyaçlarına göre günden güne yeni kanallarla geliştirdiği endüstri lideri platformunu güçlendirmeye ve çığır açan teknolojileri ürünlerine entegre etmelerine yardımcı olacak.

Yatırımı, Türkiye ve diğer ülkelerdeki şirketlerin satın alınmasında değerlendirecekler

Insider’a 105 Milyon Dolarlık Yeni Yatırım!

Bu gelişme, şirketin Türkiye’deki faaliyetlerine önemli ölçüde fayda sağlayacak ve özellikle LCW, Turkcell, Akbank ve Teknosa gibi sevilen markaları da içeren müşterilerinin müşteri deneyimi performanslarını benzersiz bir şekilde zirveye taşımalarına yardımcı olacak. Tüm dünyada teknoloji şirketlerini etkileyen ekonomik dalgalanmalara ve gerilemelere rağmen bu yatırım ile Insider, büyümeye ve yeni şirketleri bünyesine katmaya devam edecek. Insider Ortağı ve Türkiye Satış ve Büyümeden Sorumlu Direktörü Ali Can Kamiloğlu “105 milyon dolarlık bu yatırımı, Türkiye ve diğer ülkelerdeki şirketlerin satın alınmasında değerlendireceğiz. Türkiye en stratejik pazarlarımızdan biri olduğu için bu hamle oyunun kurallarını tamamıyla değiştirecek” derken  “Bu yatırım ile Türkiye’deki stratejik satın almalar için sayısız fırsat elde ederken ekibimizi büyütüp daha fazla istihdam yaratacak ve sektörün ülkemizde yetiştirdiği en iyi yetenekleri aktif olarak işe almaya devam edeceğiz. Bu önemli finansal destek sayesinde fark yaratacak çözümlere sahip şirketleri satın alarak ürün inovasyonunu desteklerken pazarlama ve e-ticaret yöneticilerinin müşteri deneyimi çalışmalarından daha fazla değer ve büyüme elde etmelerine yardımcı olacağız.” diye ekledi. Insider, bu yılın başlarında 7 yıl önce faaliyetlerine başlamasından bu yana 26’dan fazla ülkede etkileyici bir büyüme kaydettiğini duyurmuştu. Daha önce organik yollarla büyümeye odaklanan Insider, Arçelik/Beko, DeFacto, L’Oreal ve Teknosa gibi önemli markalarla çalışıyor.

“Benzersiz büyüme seviyelerine ulaşmayı hedefliyoruz”

Insider CEO'su ve Kurucu Ortağı Hande Çilingir
Insider CEO’su ve Kurucu Ortağı Hande Çilingir

Insider CEO’su ve Kurucu Ortağı Hande Çilingir, “Insider’da şu ana kadar organik yollarla “hyper growth”u başarıyla gerçekleştirdik. Şimdi ise birleşme ve satın alma odaklı bir strateji ile benzersiz büyüme seviyelerine ulaşmayı hedefliyoruz. Bu fon, teknolojimizi daha da geliştirmek ve ürün sinerjileri yaratmak için başta Türkiye olmak üzere tüm dünyadaki istisnai ürün şirketlerini satın almak amacıyla kullanılacak. Operasyonel harcamalar için sermaye rezervlerimizi güçlendiren 2022’deki 121 milyon dolarlık D Serisi yatırımımızdan farklı olarak, bu son tur özellikle birleşme ve satın almalar yoluyla inorganik büyümeyi desteklemeye hizmet edecek.” derken sözlerine şöyle devam etti: “Bu yılın başlarında Insider gibi Türkiye’den çıkmış bir startup olan MindBehind’ı satın almamızın ardından piyasadan ve müşterilerimizden gelen tepkiler; daha iyi hizmet vermek, daha fazla değer yaratmak ve pazarlamacıların en zorlandıkları konulara yenilikçi çözümler bulmak için sektörde öncü teknolojilere sahip ender şirketleri satın alma fırsatlarını keşfetme isteğimizi artırdı. Türkiye’nin gelişmesinde ve gençlerimizin geleceğindeki rolümüzün sorumluluğu ile bu yatırımı ülkemiz için de en doğru şekilde değerlendireceğiz.”

Insider bu yılın başlarında Resmi WhatsApp İşletme Çözüm Sağlayıcısı (BSP – Business Service Provider), Conversational Messaging (Diyalog Bazlı Mesajlaşma) girişimi MindBehind’ı satın aldığını duyurmuştu. Şirketin ilk satın almasının ardından Insider, pazarlama ekiplerinin gelişen ihtiyaçlarını karşılamak için ürün ve yol haritasını daha da geliştirme misyonu doğrultusunda başka birleşme ve satın alma fırsatlarını aktif olarak araştırıyor.

Insider, Türkiye dışında dünyanın her yerinde hızla büyümeye devam ediyor ve şu anda Fortune Global 500’ün üçte biri ve Singapur Havayolları, Estée Lauder, Samsung, Vodafone, Allianz, Virgin, Toyota, New Balance, IKEA, GAP, L’Oreal, Santander, Garanti BBVA, Pizza Hut, Newsweek, Nissan, AVIS, MAC, Marks & Spencer, Avon ve CNN gibi dünyanın en sevilen markalarından bazıları dahil olmak üzere 1.200’den fazla müşteriye sahip.

Python programlama için AI destekli kodlama geliyor

0

Makine öğrenimi, veri analizi ve eğitim için harika bir araç olan Colab, yapay zeka alanındaki gelişmelerle daha da iyileştiriliyor.

2017 yılından bu yana Google Colab, Python’da programlamaya başlamanın en kolay yolu oldu. Öğrenciler de dahil olmak üzere 7 milyondan fazla kişi, Colab’ı kullanarak kurulum veya yazılım yönetimi yapmadan ücretsiz olarak güçlü hesaplama kaynaklarına erişebiliyor. Makine öğrenimi, veri analizi ve eğitim için harika bir araç olan Colab, yapay zeka alanındaki gelişmelerle daha da iyileştiriliyor.

Bugün duyurduğumuz üzere, Colab yakında kod tamamlama, doğal dil ile kod üretimi ve hatta kod yardımcı bir sohbet botu gibi AI destekli kodlama özelliklerini ekliyor. Colab, I/O etkinliğinde duyurulan PaLM 2 üzerine inşa edilen Codey adlı bir kod modeli ailesi kullanıyor. Codey, dış kaynaklardan alınan yüksek kaliteli, izinli lisanslı kodların geniş bir veri kümesinde ince ayar yapılarak, kodlama görevlerinde performansı artırmak için geliştirildi. Ayrıca, Colab’ı güçlendirmek için kullanılan Codey sürümleri özellikle Python ve Colab’a özel kullanımlar için özelleştirilmiştir.

Colab, Python programlama için AI destekli kodlama özelliklerini tanıtıyor

Güçlü kodlama özelliklerine erişim Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Colab kullanıcıları, programlama hızını, kalitesini ve anlaşılabilirliğini önemli ölçüde artıran Codey modellerimize ilk erişimi elde ediyor. İlk özelliklerimiz kod üretimi üzerinde odaklanıyor.

Doğal dil ile kod üretimi, yorumlardan veya ipuçlarından tam fonksiyonlar yazarak daha büyük kod blokları oluşturmanıza yardımcı oluyor. Buradaki amaç, tekrarlayan kod yazma ihtiyacını azaltmak ve programlama ve veri bilimi alanının daha ilginç kısımlarına odaklanmanızı sağlıyor. Colab’da uygun kullanıcılara, kod üretmek için herhangi bir metin ipucunu girmelerine izin veren yeni bir “Oluştur” düğmesi görünecektir.

Kod satırlarının otomatik tamamlanması

Birleşik bir sohbet botuyla yardım alma daha da kolaylaşıyor. Ayrıca, Colab’a yardımcı bir sohbet botunun yardımseverliğini direkt olarak getiriyor. Yakında, Colab’da “Google Sheets’ten nasıl veri alırım?” veya “Pandas DataFrame’i nasıl filtrelerim?” gibi soruları doğrudan sorabileceksiniz.

Colab AI’nin animasyonu herkes için makine öğrenimini demokratikleştiriyoruz

İnternet bağlantısı olan herkes Colab’a erişebilir ve ücretsiz olarak kullanabiliyor. Milyonlarca öğrenci, Python programlama ve makine öğrenme öğrenmek için her ay Colab’ı kullanıyor. Kaynakları kısıtlı gruplar, makine öğrenme uygulamaları için güçlü GPU’lara ücretsiz erişim sağlıyor.

Yakında Colab’ı veri ve ML iş akışlarınızda daha da yardımcı ve entegre bir deneyim haline getirecek daha birçok özellik ve geliştirme yapılıyor.

BinBin’in mobil uygulaması yenilendi

Kurulduğu günden bu yana 2 milyonu aşkın kullanıcıya temas eden BinBin, yenilenen mobil uygulamasını hizmete sundu

BinBin, akıllı şehirlere mikromobilite çözümleri üretme yolculuğundaki hızlı büyümesini sürdürürken, kullanıcı dostu yatırımlarına devam ediyor. Kurulduğu günden bu yana 2 milyonu aşkın kullanıcıya temas eden BinBin, yenilenen mobil uygulamasını hizmete sunuyor.

BinBin, Bulgaristan, Hırvatistan ve Bosna Hersek ile Doğu Avrupa ile başlattığı yurtdışında büyüme yolculuğuna devam ederken, dünyanın pek çok noktasındaki kullanıcılara daha iyi hizmet sunmak adına çalışmalarına devam ediyor. Şirket, kullanıcı dostu ara yüzüyle ve güçlendirilen alt yapısıyla kullanıcılarına daha modern ve daha yüksek performanslı bir deneyim sunuyor.

Teknoloji ve insan tecrübesini bir araya getirerek en iyi müşteri deneyimini sunmaya odaklanan BinBin, kullanıcılarla ilk temas noktası olan mobil uygulamasını yenileyerek, geliştirilen alt yapısı ve ara yüzüyle daha güçlü bir performans sunuyor.

BinBin uygulamasının Android sürümünü buradan, iOS sürümünü ise buradan deneyimleyebilirsiniz.

Apple, 5G ürünlerini ABD’de Broadcom’a ürettirecek

Apple, önde gelen bir Amerikan teknoloji ve ileri üretim şirketi olan Broadcom ile yeni, çok yıllı ve milyarlarca dolarlık bir anlaşmayı duyurdu.

Bu işbirliği sayesinde Broadcom, FBAR filtreleri de dahil olmak üzere 5G radyo frekansı bileşenleri ve keskin uçlu kablosuz bağlantı bileşenlerini geliştiriyor. FBAR filtreleri, Broadcom’un büyük bir tesisinin bulunduğu Fort Collins, Colorado da dahil olmak üzere birkaç önemli Amerikan üretim ve teknoloji merkezinde tasarlanacak ve inşa ediliyor.

Apple’ın CEO’su Tim Cook, “ABD’nin üretimindeki beceri, yaratıcılık ve yenilikçi ruhu kullanmayı taahhüt etmekten heyecan duyuyoruz,” dedi. “Apple’ın tüm ürünleri, ABD’de mühendislik ve inşa edilen teknolojiye bağlıdır ve ABD ekonomisine yatırımlarımızı derinleştirmeye devam edeceğiz çünkü Amerika’nın geleceğine sarsılmaz bir inancımız var.” açıkladı.

Apple zaten Broadcom’un Fort Collins’deki FBAR filtre üretim tesisinde 1.100’den fazla işi destekliyor ve bu ortaklık, Broadcom’un kritik otomasyon projelerine ve teknisyen ve mühendislerle yetenek geliştirmeye devam etmesine olanak sağlıyor. Ülke genelinde, Apple, doğrudan istihdam, gelişen iOS uygulama ekonomisindeki geliştirici işler ve tüm 50 eyaletteki, onlarca sektördeki tüm büyüklükteki 9.000’den fazla ABD tedarikçisi ve üretici ile harcamalar aracılığıyla 2,7 milyondan fazla işi destekliyor.

5G teknolojisi, gelecek nesil tüketici elektroniği alanının şekillenmesine yardımcı oluyor ve Apple, bu alanı ABD’de geliştirmek için onlarca milyar dolar harcıyor. Bu yatırımlar, 2021’de Apple’ın beş yıl içinde ABD ekonomisine 430 milyar dolar yatırım yapma taahhüdünün bir parçası oluyor. Bugün, Apple, Amerikan tedarikçileriyle doğrudan harcamalar, veri merkezi yatırımları, ABD’deki sermaye harcamaları ve diğer yerli harcamalar aracılığıyla hedefine ulaşma hızına sahiptir.

2020’de Apple cihazlarına 5G teknolojisinin tanıtılmasının ardından, Apple, 5G inovasyonu ve altyapısını destekleyen şirketler arasında inovasyonu ve iş büyümesini hızlandırmaya ve genişletmeye yardımcı olmuşuyor. 5G kapsama alanı ve performansı dünya çapında genişlemeye devam ediyor ve daha fazla kullanıcı, 5G uyumlu ürünlere yükseldikçe daha hızlı bağlantıdan yararlanıyor.

Apple yapay zekadan çok para kazanacak

Apple, Yapay zeka dünyasındaki gelişmelere destek vermemiş olsa da, uygulama ekosisteminden çok para kazanacak gibi görünüyor

OpenAI, Perşembe günü ChatGPT için bir iPhone uygulaması yayınladı. Uygulama hızla iOS App Store listelerinin zirvesine fırladı. Apple, iOS üzerinden yapılan yeni uygulama aboneliklerinden geleneksel %30’luk komisyonunu almayı planlıyor.

Apple, yapay zeka alanında lider olmayabilir, ancak uygulama pazarındaki etkisi, başkalarının başarısından faydalanmasına olanak sağlıyor.

Cuma günü itibarıyla, ChatGPT ücretsiz uygulamalar kategorisinde bir numarada idi ve Apple, onu “Essentials” kategorisinde “mutlaka sahip olunması gereken” bir uygulama olarak listelemişti.

Kullanıcılar, ChatGPT Plus’a, aylık 20 dolar karşılığında daha hızlı yanıt süreleri ve yeni özelliklere öncelikli erişim sunan bir premium sürümüne abone olabilirler. OpenAI, kullanıcıları abone olabilecekleri bir web sitesine yönlendirmek yerine Apple’ın uygulama içi satın alma sistemini kullandığı için, şirket alışıldık %30’luk komisyonunu alacak.

Yılda yüz milyonlarca dolar kazanması bekleniyor

Apple, yapay zeka yarışında geride kaldı ve şirket, alandaki kamu araştırmalarına çok az katkıda bulundu. Ancak yine de bu teknolojiden yılda yüz milyonlarca dolar kazanması bekleniyor.

Bir varsayımsal senaryoyu düşünün, eğer ChatGPT Plus, iOS’ta 5 milyon yeni abone eklerse, bu, OpenAI için yıllık yaklaşık 1.2 milyar dolar gelir üretecek ve Apple, bunun %30’unu, yılda 360 milyon dolar toplayacak.

Tim Cook, Apple’ın son kazanç toplantısında şirketin AI’yi ürünlerine “dokuma” ve bunu “dikkatli ve düşünceli” bir şekilde yapacağını söyledi. “Düzenlenmesi gereken bir dizi sorun olduğunu” ekledi. Apple, Wall Street Journal’ın bildirdiğine göre, gizli bilgileri toplayabileceği korkusuyla çalışanlarının ChatGPT kullanımını sınırlamasını da söyledi.

Bunun hiçbiri, Apple’ın hizmeti App Store aracılığıyla kullanıcılara sunmasını ve abonelik satışlarından kar elde etmesini engellemiyor. Hizmet geliri, en son çeyrekte Apple’ın en iyi kar marjlarından bazılarını üreten bir kategoride rekor olan 20 milyar doları aştı.

Windows 11’e AI destekli asistan geliyor

Windows 11’in akıllı asistanı Windows Copilot, Haziran’da Windows 11 için çıkış yapacak ve beraberinde Windows’a bir dizi başka AI iyileştirmesi de gelecek

Microsoft, Windows 10 ile birlikte başlattığı Cortana asistanını sonlandırdıktan sekiz yıl sonra, Windows Copilot, Windows 11’e bir AI asistanı getiriyor. Windows Copilot, Haziran’da, Microsoft’un Build geliştirici konferansında bu hafta duyuracağı şekilde, Windows 11 için bir önizleme olarak çıkış yapıyor. Bu, Windows Copilot’un muhtemelen sonbaharda yeni bir özellik sürümü için ön hazırlık yapmasını sağlıyor, ancak Microsoft, yeni özelliğin ne zaman yayınlanacağını henüz açıklama gerçekleşmedi.

AI’nın Microsoft’ta öncelikli bir konu haline gelmesi sürpriz olmuyor. Ancak, Microsoft, AI’ı ilk olarak Bing Chat ile bir web hizmeti olarak kullanıcılarına tanıttı, Edge Copilot’ta AI’ı entegre etti, daha sonra Microsoft 365 Copilot aracılığıyla Office uygulamaları gibi Word, Excel ve Teams’e uyarladı ve daha sonra Edge’e taşıyor. Windows Copilot, daha çok son özellik gibi görünüyor, Bing Chat’in AI kişiliği muhtemelen daha çok gerçekçi bir asistan lehine azaltıyor. Microsoft, gaz pedalını yere kadar basarken, temel Windows hizmetleri ve uygulamalarına daha fazla AI entegre olacağını görülüyor.

“Windows Copilot’un tanıtımıyla birlikte Windows, AI yardımını merkezileştiren ilk PC platformu olacak” diye belirtti Microsoft, Microsoft Build konferansının başladığı sırada yer alıyor. “Bing Chat ve birinci ve üçüncü taraf eklentileriyle birlikte, kullanıcılar fikirlerini hayata geçirmeye, karmaşık projeleri tamamlamaya ve çok sayıda uygulama bulmak, başlatmak ve çalıştırmak için enerji harcamak yerine işbirliği yapmaya odaklanabilirler.”

Microsoft, Bing Chat’i Windows 11’e entegre etmeyi başardı, ancak biraz aldatıcı gibi görünüyor. Windows 11 artık Windows 11 arama kutusunda Bing Chat’e bir kısayol içeriyor, ancak bu sadece Bing.com web sitesine bir bağlantı olup Microsoft Edge’i açıyor. Öte yandan, Windows Copilot çok daha fazla bir verimlilik asistanı gibi görünüyor. “Windows Copilot, bir kullanıcının herhangi bir uygulamasının yanında sürekli kalacak şekilde bir yan panelde yerleştirilebilir, her ne yapıyorlarsa yapsınlar yardım sağlamaya her zaman orada olabiliyor. Windows 10, işletim sisteminin bir parçası olarak Cortana ile piyasaya sürülüyor, komuta üzerine e-postalar yazdı, hatırlatmalar ayarladı ve e-postaları okunuyor.

Mağaza ve daha fazlasında AI Tahmin edebileceğiniz gibi, Microsoft AI çabalarında sadece Windows ile durmuyor. Windows Mağazası, en iyi AI deneyimlerinin bir “AI merkezi” ile alıyor. Microsoft, her giriş için aranabilir anahtar kelimeler oluşturmak için AI’yi bile kullanacak ve kullanıcı incelemelerinin kapsamlı bir yorumunu sağlamak için AI destekli özetleme özelliklerini kullanıyor.

Microsoft, Bing’in de kullandığı ChatGPT temeli üzerinde OpenAI tarafından geliştirilen AI destekli chat servisi ChatGPT’den ipuçları alıyor. ChatGPT, zaten web’de gezinme (Bing’in yaptığı) ve eklentileri kullanma (ChatGPT’nin yerine getirdiği ve Bing’in henüz yapmadığı) planlarını duyurdu.

Her iki platformu da iyileştirmek için, OpenAI ve Microsoft, her iki şirketin de üçüncü taraf gelişiminden faydalanabilmesi için ortak bir eklenti formatını kullanmayı kabul ediyor. Microsoft, Microsoft 365 Copilot için de eklentiler üzerinde çalışıyor ve Build’de Atlassian, Adobe, ServiceNow, Thomson Reuters ve daha fazlasından yaklaşık 50’nin çalışmada olduğunu ve “binlercesinin” daha geleceğini duyuracak, Yusuf Mehdi, Microsoft modern yaşam, arama ve cihazlar kurumsal başkan yardımcısı açıkladı. OpenAI’nin ChatGPT’si de, web’de gezinmek için arama motoru olarak Bing’i kullanacağını söyledi. Unutmayın, şimdiye kadar, AI sohbet botları 2021’e kadar eğitildi ve daha güncel bilgi istediğinizde bunu size hatırlatacaktı. ChatGPT’ye Bing’in eklenmesi, eklentiler ve Windows Copilot ile birlikte, AI’nın durumu hızla ilerliyor, AI temellerinin modern çağa taşındığını görmeye başlıyoruz.

WeChat yeni bir ödeme yöntemi üzerinde çalışıyor

Çin’in mikroblog sitesi WeChat, yüz tanıma cihazlarının üzerine bir el sallamak suretiyle ödeme yapma özelliğini başlatıyor.

WeChat hesabını cihaza bağladıktan ve avuç içi bir iz bıraktıktan sonra, kullanıcılar bir satın alma işlemini tamamlamak için kamera gömülü tarama yüzeyine sadece el salıyor ve sistem, avuç içi izlerini, damarları, birinin elini nasıl uzattığını ve diğer özellikleri tanıyor. Tencent’e ait uygulamaya göre, özellik çeşitli ışık koşullarında çalışıyor ve avuç içi izlerindeki fizyolojik farklılıklara uyum sağlıyor.

WeChat pazarlamasına göre, “Genç ve yaşlı herkes kullanabilir.”

Bu teknoloji ile ulaşıma araçlarını kullanırken örneğin okulda, işte veya etkinliklerde ve bir spor salonuna girişte bir üyelik kartı yerine kullanılabiliyor. Biyometrik avuç içi tanıma ödeme sistemi zaten Shenzhen’de test edildi ve raporlara göre, eğitim verisi eksikliği nedeniyle gelişmesi yavaştıyor.

WeChat, avuç içi tanımayı keşfeden ilk firma değil. Amazon, bunu 2020’de test etmişti ve buna Amazon One adını vermiştir. Teknoloji hala seçili mağazalarda, bazı Whole Foods dahil olmak üzere mevcut, ancak ABD’li yasa yapıcılar şüphe ifade ediyor. Mart ayında, Amazon, Panera Bread’in ödeme sistemini kabul etmek ve sadakat puanlarını kaydetmek için ilk ulusal restoran şirketi olarak katıldığını duyurdu. 2023 sonuna kadar, dalga ve ödeme yöntemi için donatılmış 10 ila 20 nokta olmasını bekliyor. Biyometrik avuç ödemesi, yüz tanımasını geliştirebilir. Çok sayıda güvenlik endişesi bulunuyor. El sallamak, insanların düşünmeden yapabileceği zararsız bir hareket olabilir ancak bunu yapan biri filme alınabilir. Ve bir yüz gibi ama bir kredi kartının aksine, bir kişi bilgileri çalındığı için avucunu değiştirmiyor.

Business of Apps’e göre, WePay’in 900 milyondan fazla kullanıcısı var ve en popüler Çin ödeme hizmeti olmak için AliPay’i geride bıraktı. Çin’deki hemen hemen her dükkan iki sistemden en az birini kabul ediyor.

Biyometrik bilginin kötüye kullanımına karşı uyarı

0

Federal Ticaret Komisyonu (FTC), yaratıcı yapay zeka (AI) ve makine öğrenmesi gibi yükselen teknolojilerle bağlantılı olarak tüketicilerin biyometrik bilgilerinin kötüye kullanılma potansiyeli üzerine bir uyarı yayınladı.

FTC’nin geçtiğimiz hafta yayınladığı bir politika bildirisi, tüketicilerin biyometrik verilerinin, makine öğrenmesi ve AI tarafından desteklenen teknolojiler dahil olmak üzere, giderek yaygın bir şekilde kullanılmasının tüketicilerin gizlilik ve verilerine yönelik riskler oluşturduğunu belirtti. Biyometrik bilgi, bir kişinin bedeninin ölçümlerini veya bir kişinin ses izini içeren, fiziksel, biyolojik veya davranışsal özellikleri ve özellikleri tasvir ediyor.

“Son yıllarda, biyometrik gözetleme daha sofistike ve yaygın hale geldi, gizlilik ve sivil haklara yeni tehditler oluşturdu” diyen FTC Tüketici Koruma Bürosu’nun direktörü Samuel Levine, “Bugünkü politika beyanı, şirketlerin hangi teknolojiyi kullandıklarından bağımsız olarak yasaya uymaları gerektiğini açıkça belirtiyor.”

FTC duyurusunda, tüketicilerin biyometrik verilerinin gizliliklerini ve sivil haklarını ihlal etmek için kötüye kullanılabileceği birkaç alan belirtildi: “Örneğin, belirli konumlarda tüketicileri tanımlamak için biyometrik bilgi teknolojilerini kullanmak, belirli türde sağlık hizmetlerine erişip erişmedikleri, dini hizmetlere katılıp katılmadıkları veya politik veya sendika toplantılarına katılıp katılmadıkları gibi onlar hakkında hassas kişisel bilgileri ortaya çıkarabilir. Büyük biyometrik bilgi veritabanları, bu tür bilgileri kötüye kullanabilecek kötü niyetli aktörler için cazip hedefler olabilir. Ayrıca, biyometrik bilgi kullanımı, yüz tanıma teknolojisi gibi bazı teknolojiler, belirli popülasyonlar için diğerlerinden daha yüksek hata oranlarına sahip olabilir.”

FTC’nin politika bildirisi, Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü’nün araştırmasına göre, makine öğrenmesindeki ilerlemelerin 2014’ten 2018’e bir veritabanından eşleşen bir fotoğraf bulmada yüz tanıma teknolojilerini 20 kat daha iyi hale getirmeye katkıda bulunduğunu söyleniyor.

Özellikle, “derin sahte” olarak adlandırılanlar, bilgileri sahte görüntüler ve gerçekçi görünen sesler üretmek için kullanır. FTC, derin sahtelerin “kötü niyetli aktörlerin dolandırıcılık yapmak veya tasvir edilen bireyleri karalamak veya taciz etmek için bireyleri inandırıcı bir şekilde taklit etmelerine” izin verebileceğini uyarıyor.

Bir Senato komitesi, bir bireyin biyometrik özelliklerini, seslerini dahil olmak üzere, taklit etmede yaratıcı AI teknolojilerinin ne kadar ilerlediğini gösteren bir duruşma düzenledi. Gizlilik ve Teknoloji üzerine Senato Yargı Alt Komitesi’nin başkanı olan Sen. Richard Blumenthal, D-Conn, duruşmayı ses klonlama yazılımı tarafından üretilen ve OpenAI’s ChatGPT tarafından hazırlanan açılış ifadesinin sesli bir kaydını çalarak açıyor.

TotalEnergies, Türkiye’deki enerji yatırımlarını artırıyor

Enerjinin daha ulaşılabilir, daha temiz, daha güvenilir olması ve daha çok insana erişimi için çalışan TotalEnergies, yenilenebilir enerji kurulu gücünü 2025 yılına kadar 17 GW’tan 35 GW’a çıkarmayı hedefliyor. Avrupa Birliği’nin karbon nötr olma hedefini destekleyen TotalEnergies, 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmayı taahhüt ediyor. 

TotalEnergies Yenilenebilir Enerji Türkiye Müdürü Ahmet Hatipoğlu, Net Sıfır hedefine ulaşmak için yoğunlaştıkları pek çok alan olduğunu belirtti. Hatipoğlu, “Bunlardan önde geleni yenilenebilir enerji kaynakları ve düşük karbonlu yakıtlar. 2050 vizyonumuz gereği, enerji üretimimizin yarısı yenilenebilir enerjiden, yüzde 25’i düşük karbonlu yakıtlardan (hidrojen, biyogaz ve e-yakıtlar), kalan yüzde 25’lik kısım da petrol ve doğal gazdan sağlanacak. Bu faaliyetlerimiz sonucu oluşan emisyonlar; karbon dönüştürme, karbon yakalama ve karbon denkleştirme ile tamamen sıfırlanacak” dedi.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payı artıyor

Türkiye’nin 55 GW’ın üstünde olan yenilenebilir enerji kurulu gücünün yakın zamanda 60 GW’ın üstüne çıkması bekleniyor. Hatipoğlu, “TotalEnergies olarak Türkiye’de özellikle rüzgar ve güneş enerjisi yatırımı yapmak için yoğun çalışmalarımız var. Bu amaçla, çeşitli yenilenebilir projelere ve operasyonel santrallere yatırım yapmak için çalışmalarımız devam ediyor. Ülkemizin yüksek potansiyeli ve gelişmiş elektrik piyasası farklı iş modellerinde yatırım olanağı sunduğundan çeşitli alternatiflere sıcak bakıyoruz. Pandemi ve sonrasında yaşanan gelişmeler elektrik üretiminde dışa bağımlı olmayan yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini gösterdi. Ülkemizde yenilenebilir enerji teknolojileri çevre dostu olmalarının yanı sıra kârlı bir yatırım aracı, enerji güvenliğine katkı sağlayan önemli bir unsur ve mevcut ekipman üretim altyapısı ile bir sanayi sektörü olarak da görülüyor. Önümüzdeki dönemlerde yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payının daha da artmasını öngörüyoruz. Önceliğimiz Türkiye’de şirketimizin politikalarına uygun özelliklerde, büyük ölçekli ve uzun vadede daha stabil getiri imkanı sunan yatırımları hayata geçirmek” diye konuştu. 

Deniz üstü platformlarında ciddi bilgi birikimimiz var

Türkiye’nin özellikle güneş enerjisinde memnuniyet verici bir ilerleme kaydettiğinin de altını çizen Hatipoğlu, şöyle devam etti: “Deniz üstü doğal gaz ve petrol arama ve üretme faaliyetlerimizden dolayı deniz üstü platformlarında ciddi bir bilgi birikimimiz ve geliştirdiğimiz teknolojiler var. Bu birikimimizi özellikle yüzer tip deniz üstü rüzgar projelerimizde kullanıyoruz. Geliştirilen, devrede olan ve çalışan deniz üstü santrallerimizin toplam kapasitesi şu an 12 GW. Türkiye’de hayata geçirilecek deniz üstü rüzgar enerjisi santralinde de mevcut birikimimizle fark yaratabileceğimize inanıyoruz.”

Hatipoğlu, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’ne (TÜREB) üye olduklarını hatırlatarak “TÜREB son derece aktif çalışan, üyelerini ve paydaşları çalışmalarına dahil ederek sektördeki gelişime katkısı olan bir birlik. Çalışmalarından son derece memnunuz ve önümüzdeki dönemde TÜREB’in faaliyetlerine daha fazla katkı sağlamak istiyoruz” dedi.

Yüzde 100 yenilenebilir yakıtı Excellium Racing 100 ile motor yarışlarında devrim

TotalEnergies Madeni Yağlar, yenilenebilir enerji üreticileri ile iş birliği içinde yeni ürünler geliştirmeye de devam ediyor. Üreticilerin ekipmanlarını koruyacak, enerji tasarrufu ve uzun ömür imkanı sunan yağları bulunuyor. TotalEnergies’in 2050’de net sıfır emisyona ulaşma hedefinde önemli bir kilometre taşı da, motor sporları yarışları için geliştirilen yüzde 100 yenilenebilir yakıtı Excellium Racing 100 olmuştu. FIA Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’nın tarihinde ilk defa, 2022 şampiyonasının üçüncü turunda Le Mans 24 Saat Yarışları’nda tüm araçların kullandığı Excellium Racing 100; FIA’nın, araç üreticilerinin, pilotların ve yenilenebilir enerjilere ilişkin Avrupa yönergelerinin (RED) tüm gereksinimlerini karşılayan bir yarış yakıtı. Şarap tortularından yapılan bu biyoyakıtı geliştirmek için 18 aydan fazla Ar-Ge çalışması yapıldı. İçerisinde petrol bulundurmayan Excellium Racing 100, kullanım ömrü boyunca karbondioksit emisyonlarında en az yüzde 65’lik bir azalma sağlıyor.

PEAKUP’tan firma çalışanları için intranet çözümü

0

Velocity, kritik öneme sahip iş kollarındaki sirkülasyonun azalmasını, verimin artmasını ve ekonomik kaybın önüne geçilmesini sağlıyor ve şirketin dijital ikizi yaratılabiliyor.

Şirket içi iletişim eksikliği, özlük haklarının yakından takip edilmemesi ve sosyal etkinliklerin devre dışı kalması gibi nedenlerle Türkiye’de iş hayatındaki çalışan sirkülasyonu yükseliyor. Kuruluşların iş kalitesi ve cirosunda yarattığı tahribat yılda milyarlarca TL’yi bulan soruna çözüm son teknolojiden geliyor. PEAUKUP’un her kuruluşun ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilen Office 365 ve Microsoft Teams ile entegre olabilen ‘Velocity’ ürünü sayesinde personellerin tüm özlük bilgileri, doğum günü, şirket yemek listesi, etkinlikler, sohbet platformu ve diğer tüm ihtiyaçlar tek bir platformda toplanıyor. Şirket hedeflerine bağlılık yüzde 70 düzeyine çıkıyor. PEAKUP’a 2021-2022 ve 2023’te çeşitli kategorilerde ‘En İyi İşveren’ ödüllerini de kazandıran Velocity, kritik öneme sahip iş kollarındaki sirkülasyonun azalmasını, verimin artmasını ve ekonomik kaybın önüne geçilmesini sağlıyor ve şirketin dijital ikizi yaratılabiliyor.

Kalifiye ve tecrübeli çalışanlar, mensubu bulundukları şirketlere kattıkları değerlerle vazgeçilmesi zor takım arkadaşı sınıfına girer. Onlardan uzun yıllar markaya katkı vermeleri beklenir. Günümüzde bir şirkette yıllarını verme olarak tanımlanan uzun süreli çalışma kültürü anlamını yitirdi. Çalışan kalitesinin ciroyu ve iş yapış kalitesini doğrudan etkilediği bankacılık, kimya, enerji, teknoloji,  ilaç, sağlık, lojistik ve üretim gibi kritik alanlarında faaliyette bulunan şirketlerde 3 yılı aşkın süredir faaliyetine devam eden, yeni gelen personele liderlik edecek çalışan bulmak gittikçe zorlaşıyor. Bu da beraberinde yoğun bir Turnover Rate – İş gücü Devir Oranı yaratıyor. Araştırmalara göre Türkiye’de her 10 çalışandan 7’si iş değiştirmeyi düşünüyor. Türkiye ekonomisine bu sirkülasyonun bedeli milyarlarca TL olarak yansıyor. Aynı zamanda şirketler kalifiye çalışanlarını kaybettikleri için önemli bir tecrübe, zaman, iş yapış kalitesi ve çeşitli gecikmeler, aksaklıklar nedeniyle de birçok projeyi ve gelir imkanını kaybediyor. Bu noktada en büyük görev şirket yönetimlerine düşüyor. Çalışanların işten ayrılmasıyla oluşacak ekonomik ve çalışma kalitesi zararına oranla hayli düşük yüksek teknoloji yatırımı yaparak iş hayatındaki sirkülasyonun önüne geçmeleri mümkün. 

Çalışanın Tüm Bilgileri Tek Platformda 

Personelin maaş ve ikramiye tabloları, yıllık ve zorunlu izin çizelgeleri, doğum günleri, iş hayatı sorunlarının çözümleri için kurumsal iletişim yönetimi, performans değerlendirmesi ve şirket içi yemek, eğlence, çekiliş gibi organizasyonların takibi ve düzenlenmesi için Velocity İntranet Uygulaması devrede.  Office 365 ve Microsoft Teams kullanıcıları Türkiye’de ve dünyada  kuruluşlarının dijitalleşme yolculuğuna öncülük eden yazılım şirketi PEAKUP’un Velocity ürünü sayesinde şirketlerde kurum içi iletişimi güçlendirilerek, çalışanların talep ve önerilerini toplanıp kategorize edilerek çözümler üretiliyor. 

Sohbetten Güvenlik Altyapısına Geniş İmkanlar 

Velocity, Microsoft Teams’a entegre sunduğu intranet çözümü içerisinde, belge paylaşımı ve ekip çalışmasına yönelik ortak çalışma alanı sağlıyor. Yeniden kullanıcı girişi yapmaya gerek olmadan çalışıyor. Yeni içerik bildirimleri, istenilen kanala gönderiyor, bütün çalışanların olduğu kanalda TAB olarak eklenerek kolay erişim sağlanıyor. Öte yandan Velocity İnsan Kaynakları alalında rahat çalışma ortamı için dijital asistanlık yapıyor. Bilgi teknolojileri alanında BT departmanlarının yükünü hafifletmek için çalışıyor. Satış ve Pazarlama alanında ise hedefleri gösteriyor ve pazarlama materyallerini tüm şirketle paylaşmaya olanak tanıyor. Sadece ofiste çalışan takım arkadaşları değil sahadaki çalışanlar da hareket halindeyken Velocity ile istedikleri yerden kurumsal hafızaya erişebiliyor. Aynı zamanda şirketin dijital ikizi de oluşturulabiliyor.

Velocity ile Şirket Hedefine Bağlılık Yüzde 70’e Yükseliyor

PEAKUP CSO’su Kadir Can Toprakçı, Velocity’i kullanan şirketlerin çalışan sirkülasyonu sorununa çözüm getirdiğini anlattı. Velocity’i devreye alan kuruluşlarda çalışanların yüzde 70’inden fazlasının şirket hedefleri, değerleri, amaçları ve işleyişini açıkça anlayarak mutlu ve şirkete bağlı şekilde çalıştığını aktaran Toprakçı, şunları söyledi: “Bugün şirketler en büyük yatırımlarını insan kaynaklarına yapmak zorunda. Şirketlerdeki çalışan deneyimi, bağlılığı ne denli yüksek olursa şirketin proje yaratmak, teslim etmek, üretim süreçlerinin tüm aşamalarında hızlı aynı zamanda verimli çalışması mümkün oluyor. Çalışan sirkülasyonunun fazla olduğu kuruluşlar ise rekabette geride kalıyor, ciro ve iş kalitesi kaybına uğruyor. Velocity ürünümüz bir şirketin iç işleyişinin tüm maddelerini tek bir platformda, isteğe uygun şekilde dizayn etme olanağı sağlayarak çok kullanışlı bir intraneti tesis ediyor. Velocity ürünü çalışan sayısı fark etmeksizin tüm şirketlerde kullanıldığı gibi özellikle 1000 ve üzeri personeli bulunan şirketlerde çok daha avantajlı şekilde devreye alınabiliyor.” 

Dünyanın En İyi Uygulamalarından Biri

PEAKUP tarafından geliştirilen Velocity’in dünyanın en iyi 8 uygulamasından biri seçildiğini ifade eden PEAKUP CSO’su Kadir Can Toprakçı, “Microsoft Teams’e entegre edilen globaldeki tüm uygulamalar arasında ilk 8 uygulamadan biri olan Velocity, en çok fayda üreteceğine inanılan stratejik uygulama, dijital pazarlamada yetkinlik sahibi uygulama ve global yaygınlık elde etme potansiyeline sahip uygulama olarak değerlendirildi” bilgisini paylaştı. 

Ağa bağlı cihazlara bulut tabanlı güvenlik kalkanı

0

Palo Alto Networks, Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazlarını görünür kılan Enterprise IoT Security hizmeti ile güvenlik yönetiminde yeni bir sayfa açıyor. Bulut tabanlı Enterprise IoT Security, ağ üzerindeki tüm cihazları ayrıntısıyla sınıflandırıyor ve yeni nesil güvenlik duvarlarının bu cihazları korumasını sağlıyor. 

Kurumların ağ altyapıları ile bulut platformlarında kullanıcılara kesintisiz ve konforlu bir çalışma ortamı sunan Palo Alto Networks, hızla genişleyen IoT evrenini Enterprise IoT Security aboneliği ile koruma altına alıyor. Endüstrinin en kapsamlı Sıfır Güven (Zero Trust) temelli yaklaşımına sahip Palo Alto Networks yenilikçi teknolojileri ile ağa bağlı tüm cihazların risklerini denetlemeyi ve mevcut tehditleri önlemeyi hedefliyor. Bulut üzerinden abonelik sistemiyle hizmet sunan makine öğrenimi tabanlı Palo Alto Networks Enterprise IoT Security, daha önce hiç görülmemiş olanlar da dahil olmak üzere tüm bağlı cihazları gerçek zamanlı olarak hızlı ve doğru bir şekilde keşfederek tanımlayabiliyor. Enterprise IoT Security güvenlik operasyon ekiplerinin üzerindeki yükü azaltırken, özel bir altyapı yatırımı gerektirmeyen bir bulut hizmeti olarak kurumsal güvenliği artırıyor.  

IoT cihazlarındaki güvenlik açıkları

Kurumsal dijital ağların yüzde 30’unu oluşturan Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazları günümüzde kamu ağ altyapılarından, hizmetler sektörüne, sağlıktan ulaşım ve üretime kadar hemen her alanda kurum yönetimlerine gerçek zamanlı bilgi akışı sağlıyor. IoT cihazları işgücü üretkenliğini, iş verimliliğini, kârlılığı ve ayrıca genel çalışan deneyimini artırma potansiyeliyle kurumlarda dijital dönüşümün en önemli kolaylaştırıcısı olarak öne çıkıyor. IoT teknolojisinin sağladığı birçok avantaja ve yeniliğe rağmen, ağa bağlı olduğu halde izlenemeyen ve güvenli olmayan cihazlardan kaynaklı ciddi güvenlik riskleri işletmeler açısından zorluk oluşturmayı sürdürüyor.

Palo Alto Networks Türkiye, Rusya CIS Direktörü Vedat Tüfekçi, ağa bağlı sistemler arasında IoT cihazlarının tehditlere ve siber saldırılara karşı en duyarlı teknolojiler olduğu ifade ederek konu hakkında şunları söyledi:

Vedat Tüfekçi / Palo Alto Networks Türkiye, Rusya CIS Direktörü
Vedat Tüfekçi / Palo Alto Networks Türkiye, Rusya CIS Direktörü

“Palo Alto Networks’ün düzenli yayınladığı Unit 42 IoT Tehdit Raporu son sürümünde bilgisayar ağlarına bağlı cihaz trafiğinin yüzde 98’inin şifrelenmemiş olduğunu ortaya koyuyor. Ağdaki kişisel ve gizli verilerin ortaya çıkmasını kolaylaştıran bu duruma ek olarak bağlı cihazların yüzde 57’sinin orta veya yüksek önem dereceli saldırılara karşı savunmasız olması IoT cihazlarını saldırganlar açısından büyük bir hedef haline getiriyor. IoT cihazlarının düşük yama düzeyleri ve zayıf parola gibi konular sadece bu cihazların değil kurumun genel siber güvenlik riskini de inanılmaz düzeyde artırabiliyor. Sıfır Güven temelli Palo Alto Networks yaklaşımı, siber güvenliği bir bütün olarak ele aldığı için endüstrinin en güçlü IoT korumasını Enterprise IoT Security ile gerçekleştiriyoruz. Makine öğrenmesi ile yeni gelişen tehditlere karşı anında yanıt verebilen güvenlik duvarlarımız ağa bağlı tüm cihazları izlemek ve güvenlik politikalarını uygulamak isteyen kurumlara çok önemli bir avantaj sunuyor.”

Tüfekçi, “Günümüzde bilgisayar ağına hemen her gün 10 milyon IoT cihazı eklenirken kötü niyetli kişi ve gruplar bu cihazlara yaptıkları ağ taramaları ile erişerek uzaktan kod çalıştırabiliyor ya da mevcut yazılımlara kod ekleyerek (injection) kurumsal sistemlere sızabiliyorlar. Bu tip saldırıların yüzde 41’inin güvenlik açıklarından sızabildiğini gösteriyor. Saldırgan genellikle ilk cihazı ele geçirdikten sonra açıklar nedeniyle diğer savunmasız cihazlara da erişebiliyor” dedi.

Enterprise IoT Security tehditleri nasıl önlüyor?

Ağa bağlı IoT cihazlarının tümü yazıcılar, güvenlik kameraları, izleme ve ölçüm amaçlı sensörler, aydınlatma cihazları, el tipi tarayıcılar ve daha sayısız birçoğu- güvenlik açıkları oluşturan farklı donanım yapıları, yonga setleri, işletim sistemleri ve ürün yazılımları kullanıyor.

Palo Alto Networks’ün makine öğrenimi tabanlı cihaz keşfetme ve görünürlüğünü sağlama yaklaşımı ağa bağlı tüm bu cihazları doğru bir şekilde tanımlayıp sınıflandırmayı sağlıyor. Enterprise IoT Security, ağa bağlı IoT cihaz profillerini, Palo Alto Networks App-ID teknolojisini, patentli üç katmanlı makine öğrenimi (ML) modeli ve kitle kaynağına dayanan telemetri ile birleştirerek oluşturmayı hızlandırıyor. Bu profiller, ağa bağlı herhangi bir cihazın türünü, satıcısını, modelini ve aygıt yazılımını, işletim sistemini, seri numarasını, MAC adresini, fiziksel konumunu, alt ağ bağlantılarını, erişim noktasını, bağlantı noktası kullanım durumunu, kullandığı uygulamaları ve daha fazlası da dahil olmak üzere 50’den fazla benzersiz özelliğini ortaya çıkarıyor.

Meta, 1.3 milyar dolarlık cezayı ödemeyecek

0

Meta, bu hafta Avrupalıların verilerinin hukuksuz bir şekilde ABD’ye aktarılması nedeniyle üzerine çıkarılan 1,2 milyar Euro (1,3 milyar dolar) tutarındaki GDPR cezasını temyiz edeceğini açıkladı.

Irlanda Veri Koruma Komisyonu’nun (DPC) kararı Pazartesi sabahı yayınlandı ve AB ile ABD arasında veri transferlerini AB vatandaşlarının veri gizliliği endişeleri nedeniyle durdurmaya zorladı. DPC, Facebook’taki mevcut veri transferi uygulamalarının “veri sahiplerinin temel hakları ve özgürlüklerine yönelik riskleri ele almadığını” ve GDPR’yi ihlal ettiğini belirtiyor.

Veri transferleri önceden transatlantik ‘Privacy Shield’ tarafından korunuyordu, bu da başlangıçta AB ve ABD arasında, farklı veri koruma bölgelerinde faaliyet gösteren güvenli veri transferlerine izin vermek için oluşturuluyor.

Ancak bu, Meta’nın (o zamanlar Facebook olarak adlandırılan) ve Max Schrems arasındaki bir dava sonrasında, standardın ABD gözetim yasalarına çok fazla müsamaha gösterdiği sonucuna varıldıktan sonra geçersiz kılınıyor. DPC, söz konusu transferlerle birlikte “ek tamamlayıcı önlemler” alınmış olan 2021’de Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilen güncellenmiş standart sözleşme hükümleri (SCC’ler) kullanıldığını belirtiliyor.

Avrupa veri sahiplerinin hak ve özgürlüklerini koruma konusunda yetersiz bulunuyor

Privacy Shield geçersiz kılındığından beri, büyük ve küçük işletmeler kıta arası veri transferleri konusunda net bir yönerge olmadan bırakıldılar. AB, hala AB ve ABD arasında güvenli ve güvence altına alınmış veri transferleri için net bir mekanizma belirlemiş değil, ancak bu yıl sonuna kadar bir tane bekleniyor.

Meta, kararı “haksız ve gereksiz” olarak tanımladı ve sert bir tepki verdi

Meta’nın küresel işlerden sorumlu başkanı Nick Clegg, bir blog yazısında DPC’nin kararını eleştirdi ve “ABD hükümetinin veriye erişim kuralları ile Avrupa gizlilik hakları arasında temel bir hukuk çatışması” olduğunu söylüyor. Clegg, “Bu kararları temyize götürüyoruz ve bu emirlerin neden olacağı zararları göz önüne alarak, uygulama sürelerini durduran mahkemelerde hemen bir duraklama talep edeceğiz, bunlar arasında her gün Facebook’u kullanan milyonlarca insan da bulunmaktadır” dedi. Clegg bu açıklamayı baş hukuk müşaviri Jennifer Newstead ile birlikte yazıyor. Bilgisayar ve İletişim Endüstrisi Derneği (CCIA), kararın ABD merkezli firmalar için mevcut veri transferi protokolleri üzerindeki kafa karışıklığını artıracağı konusunda uyarıda bulunuyor.

“AB Mahkemesi 2020’de önceki AB-ABD veri çerçevesini geçersiz kıldığından beri, Avrupa ve ABD kuruluşları ve tüm büyüklüklerdeki şirketler transatlantik veri transferleri için net yönergeler olmadan bırakıldı,” kar amacı gütmeyen kuruluş bir açıklamada belirtiyor.

“Bugüne kadar, bu belirsizlik sadece şirketleri değil, aynı zamanda kar amacı gütmeyen kuruluşları, hayır kurumlarını, hükümetleri ve diğerlerini de etkiliyor. AB ve ABD arasındaki veri akışları, dünyanın en yoğun internet rotasını oluşturuyor ve transatlantik ticaret için hayati öneme sahip. Ancak, bugünkü karar, AB’den ABD’ye veri transferlerini askıya alma kararı bu gerçeği göz ardı ediyor.”

Geçen yıl, Biden yönetimi Avrupa vatandaşları için yeni veri koruma güvencelerini tanıtan bir yönetmelik imzaladı. CCIA, bunların “yeni ve güçlendirilmiş bir AB-ABD veri gizlilik çerçevesinin önünü açması gerektiğini” söylüyor.

Ancak, her iki taraftaki yasama organlarının “çerçevenin yürürlüğe girebilmesi için bunu nihai hale getirmesi gerekiyor”.

CCIA Europe’un kamu politikası direktörü Alexandre Roure, “Bugünkü hukuki belirsizlik, bu yeni veri transfer mekanizması AB üye devletleri tarafından resmi olarak onaylanmadıkça devam edecek. Komisyonun yeterlilik kararını gecikmeksizin onaylamaları için 27 AB ulusal hükümetine çağrıda bulunuyoruz,” dedi. Meta’ya verilen ceza, 2018’de GDPR’nin yürürlüğe girdiği tarihten bu yana verilen en büyük ceza oldu. Bu ayrıca, dönüm noktası olan düzenlemenin beşinci yıldönümünden bir gün önce veridi. Teknoloji devine 746 milyon Euro ($807 milyon) ödeme emri verildi ve davayla ilgili detaylar hiçbir zaman tam anlamıyla açıklanmıyor. O zamanlar verilen ceza, Fransız veri koruma düzenleyicisi CNIL tarafından 2019’da Google’a verilen o dönemki rekor cezanın neredeyse 15 katı büyüklüğündeydi.

Her 5 ticari krediden birinde Agra Fintech imzası var

0

2023 yılında 3 farklı pazarda olmayı ve yeni ofisleriyle ekibini iki katına çıkarmayı hedefleyen şirket, CreditBarometer platformunu finans sektörü dışında, büyük şirketlerde de yaygınlaştırarak kullanım alanını genişletmeyi planlıyor.

Güçlü teknolojik altyapısı, deneyimli yazılım ekibi, farklı alanlarda uzmanlaşmış kadrosu ile bankacılık sektörüne değer katan Agra Fintech, 2022 yılında geliştirdiği yenilikçi çözümler ve yaptığı iş birlikleriyle cirosunu 6 kat artırarak büyümesini sürdürdü. Geride bıraktığımız yıl Türkiye’de toplamda 12 yenilikçi dijital dönüşüm projesine hayat veren ve bankaların çalışma, karar alma ve dijitalleşme süreçlerine nokta atışı çözümler sunan şirket, 2022 yılında Türkiye’de verilen her 5 ticari krediden birine dokunmayı başardı. 

Agra Fintech Bankaların analiz süreçlerini saniyelere indiriyor

Her 5 ticari krediden birinde Agra Fintech imzası var

Agra Fintech geliştirdiği çözümler sayesinde bankaların iş süreçlerini önemli ölçüde iyileştiriyor. Şirketin sunduğu çözümler e-defter, mizan ve beyannameleri saniyeler içinde analiz etmeyi başararak analiz sürelerini önemli ölçüde kısaltıyor. Agra Fintech, 2022 yılında ayrıca vergi, muhasebe ve finans teknolojileri alanında eDefter, efatura, ebeyanname ve mizan üzerinden çalışan yaklaşık 1500 kurallık dev bir analiz kütüphanesi oluşturmayı başardı. Bu kütüphane sayesinde şirket geliştirdiği çözümleri daha hedef odaklı tasarlayacak.

2023 Yılında eBelge hacminin %60’na ulaşacak

Agra Fintech kısa bir süre önce kurduğunu duyurduğu FinBind HUB modülü ile şirketlerin, kredi başvuru ve izleme süreçlerinde bankalarla paylaştıkları finansal verilerini “insan gözü görmeden” daha güvenli ve hızlı bir şekilde bankalara ulaşmasını sağlıyor. Şirket, 2023 yılında bankacılık ekosistemini daha da güçlendirmek için FinBind üzerinden daha fazla bankayı ve entegratörü birbirine bağlayarak tüm eBelge hacminin %60’na ulaşabilecek bir hizmet oluşturma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

2023 yılına ilişkin hedeflerini paylaşan Agra Fintech Kurucu Ortağı Taner Toraman, “2022 yılında şirket olarak her 5 ticari krediden birine dokunarak büyük bir başarı elde ettik. Bu bizim uzmanlığımızı ve AR-GE gücümüzü net biçimde gösteriyor. Sektörün ihtiyacını karşılayacak yeni ürünler geliştirmeye ve AR-GE yatırımlarını sürekli artırmaya önem veriyoruz. Bu kapsamda elde ettiğimiz gelirin yarısını sektörü destekleyecek yeni ürünlere geliştirmeye ve bu alana ayırıyoruz. Önümüzdeki, dönemde Agra Fintech olarak yurtdışı pazarlara erişerek faaliyet alanımızı geliştirmeyi ve KOBİ’lerin finansal sorunlarına çözüm bulacak ürünümüzü piyasaya çıkarmayı da hedefliyoruz. Yeni iş birlikleri ve yurt dışı açılımıyla sürdürülebilir bir şekilde büyümeyi ve Türkiye’deki her 3 ticari krediden birine Agra Fintech imzası atmayı hedefliyoruz.  Bu kapsamda hali hazırda iş birliği yaptığımız banka sayısını da 9’a çıkarmayı amaçlıyoruz. Türkiye’deki önde gelen bankaların kullandığı CreditBarometer platformumuzu finans sektörü dışında, büyük şirketlerde de yaygınlaştırarak kullanım alanını genişletmeyi planlıyoruz.” diyor.

2023’de Azerbaycan Ofisi Açılıyor

2023 yılında yurt dışına açılmayı hedeflediklerini de belirten Toraman, “Yeni yılın ilk aylarında ilk yurt dışı ofisimizi Azerbaycan’da açacağımızı belirtmekten mutluluk duyuyorum. Çalışmalarımızı Azerbaycan bankacılık sektörüne sunma şansı elde ettiğimiz için heyecanlıyız ve aldığımız geri dönüşler de bizi oldukça motive ediyor. Devamında üçüncü bir pazara daha girme hedefimiz var ve onu da yakın dönemde kesinleştireceğiz. Açacağımız iki yeni ofisle birlikte 30’un üzerindeki alanında uzman ekibimizi iki kat büyütmeyi de hedefliyoruz.” dedi.

IBM 100.000 kübitlik kuantum süper bilgisayar geliştirmeyi hedefliyor

0

100 milyon dolarlık bir bütçe ile Nvidia A100’ü geçmesi bekleniyor IBM, 2023 yılına kadar dünyanın en çözümsüz sorunlarını çözebileceği iddia edilen 100.000 kubitlik “kuantum-merkezli süper bilgisayar” inşa etmek için 100 milyon dolar harcamayı planlıyor ve bu amaçla Tokyo ve Chicago Üniversiteleri’nden yardım istiyor.

Kuantum bilgisayarlar bugün biraz 22. madde durumunda. Teknolojinin merak unsuru olmanın ötesine geçip geçemeyeceği konusunda jüri hala kararsız ancak eğer öyle olursa, bunu son anlamak isteyen kimse olmak istemiyor. Ve diğer şeylerin yanı sıra, kuantum bilgisayarların gelişimini hızlandırmak için Poughkeepsie, New York, kampüsüne 20 milyar dolar yatırım yapmayı planlayan IBM, kesinlikle geride kalmak istemiyor.

Eğer IBM’in iddiasına inanacak olursak, kuantum süper bilgisayarı, bugünkü süper bilgisayarların çözemediği çok karmaşık problemlerin üzerinde yükselen bir temel oluyor. Pazar günü yayınlanan bir tanıtım videosunda, Big Blue, bu makinenin yeni materyaller keşfetmeyi, daha etkili gübreler geliştirmeyi veya atmosferden karbonu daha iyi şekilde emmeyi sağlayabileceğini iddia ediyor.

Ancak IBM bunların hiçbirini yapmadan önce, 100.000 kubitlik bir makine inşa etmek ve sistemin faydalı bir şey yapmasını sağlamak zorunda. En son yapılan araştırmada 100.000 kubitin yeterli olmayabileceğini öne sürüyor.

Bir perspektif sunmak gerekirse, IBM’nin bugüne kadarki en güçlü kuantum sistemi Osprey olarak adlandırılıyor. Geçen yılın sonunda çevrimiçi hale geldi ve tam 433 kubit içeriyor. Bugün düşünüldüğünde, IBM’nin kuantum süper bilgisayarının kuantum kısmı dört 25.000 kubitlik kümeden oluşuyor.

Bu, belirtilen 2033 takvimini gerçekleştirmek için, IBM’nin kuantum sistemlerinin gelecek on yıl boyunca her yıl kullanılabilir kubit sayısını yaklaşık yüzde 50 artırması ve sonra bunları hem kuantum hem de klasik ağlar kullanarak inşa etmesi ve bağlaması gerektiği anlamına geliyor. Sistemin, daha küçük olmasına rağmen iki kubitli bir kapı mimarisi kullanan ve IBM’nin daha yüksek performans sunduğunu iddia ettiği Big Blue’un yaklaşan 133 kubitlik Heron sistemi üzerine kurulacağı görülüyor.

IBM’in 100.000 kubit hedefine ulaşmasına yardımcı olmak için, şirket Tokyo ve Chicago Üniversiteleri’nden yardım istedi. Tokyo Üniversitesi, “kuantum algoritmalarının tanımlanması, ölçeklendirilmesi ve sonuna kadar çalıştırılmasını” yönetiyor. Üniversite ayrıca, büyük ölçekli kuantum sistemler için tedarik zinciri ve malzeme geliştirmeyi de ele alıyor.

Öte yandan, Chicago Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, kuantum-klasik ağların geliştirilmesi ve hibrit-kuantum hesaplama ortamlarına uygulanması konusunda liderlik ediyor. Anladığımız kadarıyla, bu, iş yüklerinin hem klasik hem de kuantum hesaplama kaynakları arasında dağıtılmasına olanak sağlayacak kuantum ara yazılımının geliştirilmesini de içeriyor.

Açık olmak gerekirse, IBM’nin 100.000 kubit hedefi tamamen yol haritasına ve boffinlerinin sistemi ölçeklendirme hızına ve aşılması mümkün olmayan engelleri aynı anda önleme yeteneğine dayanıyor.

IBM ve dostları bunu başarabilir ve “kuantum-merkezli” süper bilgisayarlarını inşa edebilirlerse, bu, süper olacağı anlamına gelmez. Bir kuantum sistemi inşa ediyor. Microsoft ve OVH Cloud dahil olmak üzere birçok bulut sağlayıcı, bu tür yardımcı ölçek sistemler mevcut olduğunda hazırlıklı olmak için kuantum algoritmaları ve hibrit-kuantum uygulamalarını geliştirmeye yönelik adımlar atıyor.

Ve Microsoft ve Ölçeklenebilir Paralel Hesaplama Laboratuvarı’ndan araştırmacılar tarafından yazılan bir makaleye göre, Big Blue’un 100.000 kubitlik kuantum bilgisayarının çok da kullanışlı olmayabileceği düşünülüyor.

Araştırmacılar, 10.000 hata düzeltici yaklaşık bir milyon fiziksel kubit teorik bir kuantum sistemini, yalnız bir Nvidia A100 GPU ile donatılmış bir klasik bilgisayarla karşılaştırdılar. Karşılaştırma, kuantum sisteminin anlamlı olması için, algoritmaların kuadratik hız artışını aşması gerektiğini ortaya koyuyor.

Aksa Enerji ön lisans kapasitesini 343 MW seviyesine taşıdı

Aksa Enerji Türkiye’nin 4 farklı şehrinde kurulmak üzere yenilenebilir kaynaklardan depolamalı enerji santrali kurulumu için aldığı ön lisans kapasitesini 343 MW seviyesine taşıdı.

Aksa Enerji,  yüzde 100 bağlı ortağı Aksa Yenilenebilir Üretim A.Ş. tarafından Müstakil Elektrik Depolama Tesisleri’ne ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) gerçekleştirdiği başvurular kapsamında Kırşehir’de 50 MW kurulu gücünde depolamalı güneş enerji santrali ile Afyonkarahisar’da 110,76 MW kurulu gücünde depolamalı rüzgâr enerji santrali kurulumuna dair ön lisans hakkı aldı. Nisan ayı içerisinde Mersin’de 100,08 MW, Manisa’da 82,16 MW depolamalı rüzgâr enerji santrali kurulumu için ön lisans aldığını açıklayan şirketin Müstakil Elektrik Depolama Tesisleri için almış olduğu ön lisans kapasitesi 343 MW seviyesine ulaştı.

Yenilenebilir enerji ve enerji dönüşümü Aksa enerji’nin odağında

Türkiye’nin 4 farklı şehrinde kurulacak depolamalı rüzgâr ve güneş santralleri için alınan ön lisanslar hakkında açıklamada bulunan Aksa Enerji yetkilileri, “Sürdürülebilir Yüksek Büyüme” stratejisi doğrultusunda üretim portföyünde kaynak çeşitliliğine önem verdiklerini ve şirketin 2030 hedefleri kapsamında hem Türkiye hem de yurt dışında yenilenebilir enerji teknolojileri ve enerji dönüşümü odaklı projeleri yakından takip ettiklerinin altını çizdi.

ChatGPT’nin hataları bir bir ortaya çıkıyor

0

OpenAI’nin yapay zeka platformu ChatGPT, Kasım 2022’de tanıtıldığından bu yana, chatbot’un yetenekleri ve riskleri toplum tarafından değerlendiriliyor. Bazı raporlarda, bazı insanların işlerinin belki de %80’ini ChatGPT kullanarak yaptığı belirtiliyor. Chatbot’u test eden hukukçular, insanların en azından doğru bilgilerle beslendiklerinde, hukuki sorunlara oldukça doğru yanıtlar bulabildiklerini, ancak hatalar olabileceğini ve teknik hukuki gereklilikleri eksik olabileceğini söylüyorlar.

İnsanlar, Microsoft destekli OpenAI‘nin ChatGPT’sini en iyi hisseleri seçmek, en iyi havayolu fırsatlarını aramak için kullanabilir ya da belki üniversite öğrencileri bir ders için bir makale yazmak ya da bir test için yanıtlar bulmak için kullanabilir. Öğrencilerin kopya çekip çekmediklerini tespit etmeye çalışan üniversite profesörleri, ödevlerin çalıntı olup olmadığını belirlemek için ChatGPT’yi kullanırken son derece dikkatli olmaları gerektiğini öğrenildi.

Texas A&M Üniversitesi’nde bir profesör olan Dr. Jared Mumm, öğrencilerinin dönemin son üç ödevinde hile yapıp yapmadığını kontrol etmek için ChatGPT’yi kullandı. Mumm, ChatGPT’nin sisteme girilen her pasajı yazdığını iddia ettiğini keşfetti, bu da profesörün sınıftaki öğrencilerin yarısına diplomalarını askıya alacak bir X notu vermesine neden oldu. Öğrenciler, işlerini yaptıklarını kanıtlamak için çalışmalarının Google Docs zaman damgalarını sundu. Hiçbir öğrenci dersi geçemedi veya mezuniyetten alıkonulmadı.

Texas A&M’deki ödevlerdeki bu tür olaylar, yapay zekanın ve ChatGPT’nin kusursuz olmadığını kanıtladı. Geçmiş testlerde, ChatGPT’nin Amerika Birleşik Devletleri Tıp Lisanslama Sınavı’nı geçtiği Feinstein Tıp Araştırmaları Enstitüsü tarafından belirtildi. Ancak, daha ileri testler, ChatGPT’nin her zaman bu zorluğa uygun olmadığını kanıtladı, çünkü 2021 ve 2022 çoktan seçmeli Amerikan Gastroenteroloji Koleji öz değerlendirme testlerini geçemedi, sırasıyla %65.1 ve %62.4 alarak, sınavları geçmek için gereken minimum %70’e ulaşamadı, Feinstein Enstitüleri 22 Mayıs’taki bir açıklamasında belirtti.

“Son zamanlarda, ChatGPT ve çeşitli sektörlerdeki AI kullanımı üzerine çok fazla dikkat çekildi,” dedi Dr. Arvind Trindade. “Tıbbi eğitim söz konusu olduğunda, bu potansiyel olarak çığır açan araç etrafında yapılan araştırmalar yetersiz. Araştırmalarımıza dayanarak, ChatGPT’nin şu anda gastroenteroloji tıbbi eğitimi için kullanılmaması gerektiğini ve sağlık hizmetleri alanına uygulanmadan önce daha çok yol alması gerektiğini söyleyebiliriz.”

Bundle Kitchen, 1,25 milyon dolarlık çekirdek turu yatırımı aldı

Türkiye’nin ilk sanal mutfak girişimlerinden biri olarak yeme içme sektörüne benzersiz bir yaklaşım getiren Bundle Kitchen, büyüme yolunda attığı adımlarla sektördeki konumunu güçlendirmeye devam ediyor. Sanal mutfak iş modelinin Türkiye’deki başarılı temsilcisi Bundle Kitchen, Orta Doğu’nun en önde gelen sermaye fonlarından Nuwa Capital liderliğinde ve Kybele Investment’ın katılımıyla gerçekleştirilen tohum yatırım turunda 1 milyon 250 bin dolar yatırım aldı.  Bu yatırım, şirketin Türkiye pazarında lider konumunu güçlendirmesi ve küresel olarak büyümesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. 

Yeni nesil sanal mutfak girişimi Bundle Kitchen

Sanal mutfak iş modelinin Türkiye’den çıkan başarılı temsilcisi olan Bundle Kitchen, bünyesinde bulundurduğu çeşitli markalar aracılığıyla en iyi ürünü en uygun fiyat ve sürdürülebilir bir hizmetle müşterilerine sunmayı amaçlıyor. Yiyecek ve içecek sektöründe çeşitli markaları tek bir çatı altında buluşturan girişim, geniş marka yelpazesiyle farklı damak zevklerine hitap etmeyi sürdürüyor.  Rebel, Green Box, Sandosan, Suup Çorba & Meze, Wrap Me Some, Nane Sumak, 150 Gr, Keftedes, Hungry Vegan olmak üzere çatısı altında bulunan 10 farklı markayla Bundle Kitchen, 3 yıl içinde Türkiye genelinde 50 mutfak açmayı hedefliyor. 

2021 yılında kurulduğu ilk günden bu yana sanal mutfak iş modelini sürekli geliştirerek kısa sürede büyük bir başarı yakalayan Bundle Kitchen, günlük ortalama 1.500 sipariş gerçekleştiriyor Ocak 2023’te Etiler Han Space’te ilk hibrit lokasyonunu hayata geçiren girişim, 10 marka, 4 şube ve 50’den fazla satış noktasıyla faaliyetlerini sürdürüyor. 

Teknoloji odaklı yaklaşımı ve geliştirdiği çözümlerle müşterilerine aynı anda farklı markalardan sipariş verebilme imkanı sağlayan girişim, hem Türkiye ve hem de dünyada hızla büyüyen paket servis sektörüne yeni bir soluk getiriyor.  Aldığı 1 milyon 250 bin dolarlık yatırımla küresel varlığını güçlendirmek isteyen girişim, yeni nesil sanal mutfak konsepti alanında Orta Doğu’nun en büyük foodtech şirketi olmayı hedefliyor.

Bundle Kitchen Kurucusu Alican Karaca, “Bundle Kitchen olarak öncelikli hedefimiz Türkiye’nin yiyecek ve içecek sektöründe önde gelen markalarından biri olmak. Ardından, küresel bir marka olma yolundaki çalışmalarımızı hızlandıracağız. Küresel ölçekteki ilk açılımımızı Orta Doğu bölgesinde gerçekleştirmeyi planlıyoruz. En büyük hedefimiz müşterilerimize hızlı ve kolay bir şekilde ulaşılabilen kaliteli gıda hizmeti sunmak” dedi.

Bitcoin Pizza Günü 13. kez kutlanıyor

İki adet pizzanın 10 bin Bitcoin karşılığında satın alındığı 22 Mayıs 2010 tarihi, ilk Bitcoin alışverişinin yapıldığı gün olarak kabul ediliyor ve her yıl “Bitcoin Pizza Günü” olarak kutlanıyor.

18 Mayıs 2010 tarihinde BitcoinTalk forumunda “Laszlo” isimli bir kullanıcı, birkaç pizza için 10 bin BTC ödemek istediğini belirten bir mesaj yayınladı ve ev yapımı ya da herhangi bir pizzacıdan verilecek siparişi de kabul edebileceğini belirtti. Sevdiği pizzaları da tarif etmeyi ihmal etmeyen Laszlo, diğer kullanıcılardan gelecek cevapları beklemeye başladı. Bazı forum kullanıcıları ilgilenmiş olsa da pizzalarına kavuşamayan Laszlo, nihayet 22 Mayıs 2010 günü, 10 bin BTC ile başarıyla pizza aldığını duyurdu. İki pizzanın 10 bin BTC karşılığında satın alındığı 22 Mayıs 2010 tarihi ticari anlamda ilk Bitcoin alışverişinin yapıldığı gün olarak kabul ediliyor ve her yıl “Bitcoin Pizza Günü” olarak kutlanıyor.

Pizzaların bugünkü değeri

2010 yılında 41 dolara karşılık gelen o pizzalara verilen 10 bin Bitcoin’in güncel değeri ise yaklaşık 268 milyon dolar seviyesinde. O günkü alışverişin bugün karşılığını hesapladığımızda karşımıza çok büyük bir değer çıksa da Bitcoin’in 2010 yılında henüz sadece teknoloji ile ilgili kişiler tarafından tanınmış olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor.

BtcTurk’ten Pizza Günü nedeniyle Blockstream Jade donanım cüzdanı 

Türkiye’nin ilk Bitcoin ve kriptopara alım satım platformu BtcTurk, Bitcoin Pizza Günü’nü kullanıcılarına yönelik sektörde geniş ilgi gören bir donanım cüzdanıyla kutluyor. BtcTurk Pro uygulaması üzerinden, 22 Mayıs saat 12.00 ile 23 Mayıs saat 12:00 aralığında BTC/TRY işlem çiftinde alım işlemi yapan 30 kullanıcıya Blockstream Jade donanım cüzdanı armağan ediyor.