Mercedes-Benz’ten satış dünyasına yenilikçi çözüm! 

0

Dünyanın en değerli lüks otomobil markası Mercedes-Benz, Türkiye’de hayata geçirdiği müşteri odaklı Yeni Satış Modeli’ni duyurdu.

Mercedes-Benz, gerçek zamanlı stok kontrolü yapacak

Mercedes-Benz’in lüks stratejisinin de bir parçası olan bu satış modelinde, bayiler acentelere dönüşüyor ve kusursuz müşteri deneyiminin daha da yukarı taşınmasındaki rolleri farklılaşıyor. 15 Mayıs’tan itibaren devreye alınacak Online Store veya acenteler aracılığıyla müşteriler, araç stoklarını gerçek zamanlı ve şeffaf biçimde takip edebilecekler, ülke genelinde geçerli olacak tek fiyatla diledikleri araç modeline ulaşabilecekler. 

Müşteriler, Mercedes-Benz Finansal Hizmetler tarafından sunulan kredi seçenekleriyle uygun buldukları finansman ve Mercedes-Benz Kasko teklifini tercih edebilecekler. Araçlarını teslim almak istedikleri Mercedes-Benz acentesini seçen müşterilere faturalar Mercedes-Benz Otomotiv tarafından kesilirken, araç tescil, plaka ve teslim işlemlerini ise acenteler yürütmeye devam edecek.

Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan: “Yeni Satış Modelimiz ile en iyi müşteri deneyimini sunma sözümüzü ileri taşıyoruz” dedi.

“Giderek dijitalleşen bir dünyada, müşterilerin satın alma alışkanlıkları değişiyor ve sunduğumuz yeni satış modeli ister online ister fiziksel, tutarlı ve şeffaf bir satın alma yolculuğu sağlıyor. Ayrıca, yeni modelimiz ile müşterilerimiz nereden araç satın almayı seçerlerse seçsinler fiyatlandırma şeffaf ve tek şekilde sunulduğundan, farklı lokasyonlardan fiyat karşılaştırması süreci ortadan kalkıyor.” diyerek yeni satış modelini tanıtan Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan sözlerine şöyle devam etti:

“Yeni Satış Modeli ile inovasyon, şeffaflık ve çok daha hızlı bir iletişim imkânı sunması sayesinde müşterilerimizle olan bağımızı daha da güçlendireceğiz. Bu heyecan verici dönüşümü birlikte tasarladığımız acentelerimiz, benzersiz müşteri deneyimini ileri taşımak için uzun yıllara dayanan uzmanlıkları ve deneyimleriyle fark yaratmaya devam edecekler.”

Yeni iş modeliyle birlikte kilit rol oynamaya devam edecek olan Mercedes-Benz acenteleri, artık stok bulundurmak zorunda olmadıklarından finansal ve piyasa dalgalanmalarına dair riskleri azalacak, ülke genelindeki tek fiyat politikasıyla müşteri talep ve ihtiyaçlarına daha fazla odaklanma imkânı bulacaklar. 

Acenteler, daha önceden olduğu gibi ürün danışmanlığı, test sürüşü, araç teslimi, ikinci el araç satışı, satış sonrası hizmetler, aksesuar satışı ve teknik servis gibi konularda hizmetlerine devam edecek.

Cybertruck kameralara yakalandı

Tesla’nın merakla beklenen modeli Cybertruck test tesisinde görüldü. 2023 yılı içerisinde Cybertruck’ın üretime girmesi bekleniyor.

Tesla’nın Kaliforniya Fremont’taki fabrikasında test edildiğini gösteren bir video yayınlandıktan sonra, Tesla’nın Cybertruck’ı üretime bir adım daha yaklaşmış olduğunu söyleyebiliriz. Tesisin üzerinde bir insansız hava aracı tarafından çekilen yaklaşık yedi dakikalık görüntü, Cybertruck’ın fabrikanın dışındaki bir yolda ileri geri gittiğini gösteriyor. Cybertruck, Fremont fabrikasının yakınındaki halka açık yollarda da ilk kez görülmüş oldu.

Cybertruck üretimi yıl içerisinde bekleniyor

Tesla’nın ilk olarak 2019’da duyurulan elektrikli kamyoneti için yaygın bir beklenti vardı. Tesla başlangıçta üretimin 2021’de başlamasını bekliyordu, ardından bu yıl olacağını duyurmadan önce 2022’ye erteledi. Cybertruck test süreşi ile kullanıcılara bir adım daha yaklaşmış oldu.

Tesla, Cybertruck’ın Teksas’taki Gigafactory’de üretileceğini onayladı. Şirketin web sitesindeki özellikler, 2,9 saniyede 0’dan 100 km/saat hıza çıkabileceğini, 800 km menzile sahip olacağını, 1.1 pound yük taşıma kapasitesine sahip olacağını ve kilitlenebilir depolama alanına sahip olacağını söylüyor. Ayrıca Cybertruck’ın 6.3 tondan fazla çekme kapasitesi de bulunacak. 2022 yılı Haziran ayında Tesla, Cybertruck üretimi için Giga Press olarak bilinen dünyanın en büyük döküm makinesini kullanacağını doğruladı . Yayınlanan son video ile birlikte Cybertruck’ın artık kullanıcılara bir adım daha yakın olduğunu söyleyebiliriz.

Fiyat olarak da rekabetçi bir strateji izleyen Tesla, yeni modeli ile daha fazla kullanıcıya hitap edebilecke. Bu durumun Tesla satışlarına olumlu yansıması ise kaçınılmaz.

Arama motorları yazılım güvenliğini sağlamıyor

Yapılan araştırmaya göre arama motorları yazılım güvenliğini sağlamıyor. Kötü amaçlı yazılımların yüzde 10’u arama motorlarından yönlendiriliyor.

Kullanıcılara kötü amaçlı yazılım gönderen arama motorları, dünya çapında kuruluşların karşı karşıya olduğu en yaygın siber güvenlik tehditlerinden biri olmaya devam ediyor.

Netskope’un 2022 Bulut ve Tehdit raporu, 2022’nin ilk çeyreğindeki tüm kötü amaçlı yazılım indirmelerinin yaklaşık yüzde 10’unun arama motorlarından yönlendirildiğini ortaya koydu.

Araştırmaya göre, kötü amaçlı yazılım indirmeleri “çoğunlukla” silah haline getirilmiş veri boşluklarından veya özellikle ticari web kullanıcılarına hitap eden arama terimlerinin bir kombinasyonundan kaynaklanıyor. Veri boşlukları, Google’da bulunan arama terimlerinde net bilgiler bulunmadığında ortaya çıkar. Netskope bunun, belirli terimlerle eşleşen içeriğin “arama sonuçlarında çok yüksek” göründüğü anlamına geldiğini ve bunun da belirli kullanıcıları hedef alan tehdit aktörlerinin ilgisini çektiğini söyledi.

Arama motorları gerekli güvenliği sağlamalı

Raporda: “Saldırganlar, web sitelerini meşru gösterecek kadar yeterli içerikle dolduruyor ve bunları yalnızca uyum sağlayacak kadar uzun süre ortalıkta kaldıktan sonra kötü amaçlı içeriği barındırmak için kullanıyor. Ayrıca ücretsiz barındırma hizmetlerini kötüye kullanıyorlar ve kötü amaçlı içerik sunmak için mevcut web sitelerini tehlikeye atıyorlar” deniyor.

Netskope’un kötü amaçlı reklamcılıkla ilgili bulguları, son aylarda tehdit aktörleri arasında popülaritesi artan bu saldırı yöntemiyle ilgili önceki araştırmalarla örtüşüyor.

Bitwarden tarafından Ocak ayında yapılan bir araştırma, kötü amaçlı yazılımları tanıtan sahte reklamların ve popüler markaları taklit eden web sitelerinin hacminin geçen yıl önemli ölçüde arttığını ortaya koydu. 

HP Wolf Security‘nin tehdit araştırma bölümü tarafından yapılan benzer bir araştırma, 2022 boyunca kötü amaçlı reklamcılıkta bir artış gözlemledi.

Iyzico’nun yeni hedefi, alışverişin dönüştürülmesi ve dijitalleşmesi

10 yılı geride bırakan iyzico, ikinci 10 yıl stratejisinde alışverişin hem üye işyerleri hem de son kullanıcı için dönüştürülmesi ve dijitalleşmesine odaklanacak.

Finansal hizmetleri demokratikleştirmek ve tabana yaymak vizyonuyla 2013 yılında kurulan iyzico, 10. yıl dönümüyle birlikte geleceğin iyzico’sunu inşa ediyor. 100 bin üye iş yeri, 4 milyon kullanıcı ile 70 milyar TL işlem hacmine ulaşan iyzico, gelecek dönem için odağına KOBİ’lerin büyümesi ve dijital dönüşümlerine rehberlik etmeyi alıyor. KOBİ’lerin büyümesine rehberlik edecek ve dijital dönüşüm süreçlerinde tamamlayıcı hizmetler sunacak olan iyzico, son kullanıcılar için de alışveriş deneyimini uçtan uca sahiplenip ödeme opsiyonlarını çeşitlendirecek. 

iyzico, inovatif ürün ve hizmetlerle son 5 yıl boyunca her yılı ortalama yüzde 102 büyüme sağlayarak kapadı.  Üye iş yeri sayısını son 1 yılda yüzde 20 arttıran iyzico, 2023 yılını 150 milyar TL hacimle kapatmayı, son kullanıcı sayısını 6 milyona, üye işyeri sayısını ise 130 bine çıkarmayı hedefliyor.  

“Finansal hizmetleri üye işyerleri ve son kullanıcılar için demokratikleştirmeye devam ederken büyümelerine ve dijitalleşmelerine destek olacağız”

Türkiye’deki tüm işletmelerin yüzde 99,8’inin KOBİ’lerden oluştuğuna ve bu işletmelerin toplam istihdamın yüzde 76,7’sini sağladığına dikkat çeken iyzico CEO’su Orkun Saitoğlu, bu oranların ülke ekonomisinde KOBİ’lerin yeri ve öneminin büyüklüğünü çarpıcı olarak gösterdiğini belirtti. Orkun Saitoğlu, “iyzico olarak, 10 yıl önce finansal hizmetleri demokratikleştirme vizyonuyla yola çıktık ve ödemeler alanında bunu gerçekleştirdik. İkinci 10 yılımızda ise finansal hizmetleri demokratikleştirmeye devam ederken KOBİ’lerin büyüme serüvenlerinde yol arkadaşı olmayı hedefliyoruz. Dijitalleşme yoluyla performans ve verimliliklerinde sağlanacak artışın ülkemizin ekonomik büyümesi açısından da öneminin farkındayız. Biz bu noktada iyzico olarak, alışverişin etrafında demokratik bir ekosistemin varlığını güçlendirmek için yeni dönemimizde finansal hizmetleri hem üye işyerleri için hem son kullanıcılar için dijitalleştireceğiz” dedi. 

Saitoğlu, iyzico’nun ikinci 10 yılında da üye işyerleri için finansmandan raporlamaya, nakit yönetiminden pazarlama ve CRM araçlarına kadar pek çok çözüme kolay ve güvenilir şekilde ulaşmalarını sağlayacaklarının da altını çizdi.

Orkun Saitoğlu / iyzico CEO

Türkiye’de ödemeler pazarının öncüsü olduklarını belirten Saitoğlu, iyzico’nun alışverişin henüz fiziki ortamda, kasa önünde duran pek çok farklı bankaya ait POS cihazlarıyla yapıldığı dönemde kurulduğunu ve bir pazar yarattıklarını hatırlattı. 10 yıldır Türkiye’de hem son kullanıcı hem üye işyeri için güvenli alışveriş alt yapısı oluşturduklarını vurgulayan Orkun Saitoğlu, “KOBİ’lerin hızlı gelişim gösteren e-ticaretten daha fazla pay alabilmesi için geliştirdiğimiz iyzico ile Öde üye işyerlerimizin müşterilerine yüzde 37 daha hızlı tamamlanan bir ödeme deneyimi sağladık. Bu avantajları sayesinde iyzico ile Öde, 2021-2022 döneminde işlem adedi bazında yüzde 155 büyüme kaydetti. Bugünse 35 binden fazla üye iş yerimiz tarafından kullanılıyor. Geçtiğimiz yıl içerisinde iyzico ile Öde’yi kabul eden üye işyerlerinin e-ticaret işlemlerinin yüzde 20’si iyzico ile Öde üzerinden gerçekleşti” ifadelerini kullandı.

Rafta, reyonda ve kapıda ödeme için yeni çözümler

Iyzico’nun yeni hedefi, alışverişin dönüştürülmesi ve dijitalleşmesi

Online alışverişin yanı sıra iyzico Cep POS ürünüyle alıcı ve satıcıyı fiziksel ortamda da buluşturan iyzico’nun bu alandaki yatırımları da devam edecek. Perakende kanalında rafta, reyonda ve kapıda ödeme alma deneyimini iyileştirecek çözümler üzerinde çalıştıklarını söyleyen Orkun Saitoğlu, “Üye işyerlerimizin hem fiziki hem de internet mağazalarındaki tüm ödeme alma işlemlerini tek panelden kontrol edebilmeleri için çalışıyoruz. Çoklu kanallardaki tüm finansal ihtiyaçlarını ve nakit akışlarını kolayca yönetebilecekleri uçtan uca servisler sağlayacağız” dedi.

Alışveriş dünyasının avantajlarını kullanıcıları ile buluşturuyor

E-ticarette güvenli ödeme yolculuğunu sürdürülebilir kılmayı amaçlayan iyzico, KOBİ’lerin yanı sıra son kullanıcıları da merkezinde tutmaya devam ediyor. Yeni dönemde ödeme opsiyonlarını çeşitlendirerek, son kullanıcılarına hızlı, kolay ve güvenli alışveriş deneyimini daha da pürüzsüz sunmak için geliştirmeler yaptıklarını belirten Saitoğlu, “iyzico olarak alışveriş deneyimini uçtan uca sahiplenmeyi hedefliyoruz. Burada araştırma aşamasından ürünü bulduğu anda karar vermesine, satın almaya geçerken kampanyalardan faydalanmasına, satın alma aşamasında hızlı, güvenli ve kolay ödeme yapmasına ve sonrasında Korumalı Alışveriş, Kolay İade özelliklerimiz ile tüm alışveriş sürecinde kullanıcılarımızın yanında olmak için çalışmalarımıza başladık“ dedi. Kullanıcılar, iyzico cüzdan bakiyeleri ile alışveriş harcamalarında geri iade alabilecekleri kampanyalar ile alışveriş dünyasının avantajları ile buluşacak. Açık bankacılık servisleri, iyzico üye iş yerlerinde alışveriş ayrıcalıklıkları gibi özellikler de eklenecek.  

Linktera 100 milyon TL yatırım aldı 

Letven Capital’dan 100 milyon TL’lik yatırım alan Linktera, mevcut ürünlere ilave olarak yeni ürün ve hizmetlere odaklanmayı planlıyor

10 yılı aşkın süredir şirketlerin dijitalleşme yolculuklarında yazılım ve danışmanlık ekipleri ile uçtan uca çözümler üreten Linktera, gelecek 10 yılını tasarlamak için harekete geçti.

Faaliyet gösterdiği sektörde liderlik gösterme potansiyeline sahip ve küresel rekabette öne çıkabilecek firmaların katma değer yaratması için kurulmuş olan Letven Capital, geçmiş aylarda 100 milyon TL’lik yatırımı ile Linktera’nın bu 10 yıllık büyüme planına ortak oldu.

Linktera CEO’su Taşkın Osman Aksoy, bu yatırım ve ortaklık ile birlikte bir yandan ‘servis şirketinden Fintech şirketine’ dönüşüm süreçlerini hızlandırıp Linktera ürünlerinin gelişim ve satışına odaklanacaklarını, diğer yandan da yazılım ve danışmanlık alanındaki coğrafi kapsamını arttırmak amacıyla Türkiye ve Dubai’deki ofis ve AR-GE merkezlerinin yanına, ABD ve Katar’da da yeni ofisler açacaklarını belirtti.   

Finans ve bankacılık sektörü başta olmak üzere medya, ulaşım, lojistik, e-ticaret ve kamuya kadar 100’den fazla müşterisine 10 yılı aşkın süredir uçtan uca dijital dönüşüm ve danışmanlık hizmeti veren Linktera, yakın zamanda kendi içinde başlatmış olduğu dönüşüm stratejisinin meyvelerini almaya başladı. 3 yıl önce başlattığı ‘servis şirketinden Ürün Şirketine’ geçiş yolculuğunda, geçtiğimiz ay Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi şirketi olan Letven Capital’dan 100 milyon TL’lik yatırım alarak önemli bir iş ortaklığına imza attı. Linktera bu yatırım ile Türkiye ve Dubai’de bulunan merkez ve satış ofislerinin yanında yeni coğrafyalara açılmayı, mevcut ürünlere ilave olarak yeni ürün ve hizmetlere odaklanmayı planlıyor. Yapılan iş ortaklığı ve geleceğe dair planlar hakkında bilgi veren Linktera CEO’su Taşkın Osman Aksoy, “Yaptığımız iş, bizim keşfimiz değil; 130 yılı aşkın süredir yeryüzünün farklı coğrafyalarında verilen bir hizmet. Farkımız, bu işe bakış tarzımız; uygulamadaki mükemmeliyetçiliğimiz.  Tamamıyla yerli ve milli olan şirketimiz ile yıllardır Türkiye için değer üretiyor, teknoloji geliştiriyoruz. Bunu yaparken geçtiğimiz 10 yıl içerisinde 120 milyon TL’lik AR-GE harcamasında bulunup, 30’un üzerinde AR-Ge projesi gerçekleştirdik. Son 3 yıl içinde 6 farklı ürünümüzü hayata geçirip satışlarına başladık.  Tüm bunları her biri kendi alanında uzman ve aynı zamanda da girişimci olan 250’yi aşkın çalışma arkadaşımızın fikir ve hizmetleriyle gerçekleştirdik. Letven Capital ile yaptığımız bu yeni ortaklık ile temellerini attığımız bu ‘geleceği dönüştürme’ stratejimizi çok daha geniş bir coğrafi alana sunmayı hedefliyoruz.” dedi. 

Yatırım İştahından Memnunuz

Şirketlerin yatırım aldığı zaman bu sermaye girişini kullanma biçiminin o şirketin kendi yaptığı işe ve ülkesine bakışını da ortaya koyduğunun altını çizen Letven Capital Genel Müdürü Kamil Kılıç, şu ifadeleri kullandı: “Şirketler yatırımcıların dikkatini ürettiği hacim ve kârlılık, geleceğe yönelik ellerindeki somut iş planlarının gücü, ve yarattığı geniş müşteri portföyü ve müşteri memnuniyetiyle çeker. Linktera gibi hizmet sağlayan ve teknoloji üreten şirketlerin son yıllarda yatırımcıların gözdeleri arasında yer alıyor olması bir tesadüf değil. Türkiye’de yazılım ve bilişim sektörünün büyüklüğü 23 milyar dolara ulaştı. Bir araştırmaya göre 2022’nin ilk 9 ayında Türkiye’de 208 teknoloji girişimi 1.5 milyar dolar yatırım aldı; bu tutar ile Türkiye, ABD ve İngiltere’nin ardından 3. sırada yer aldı. Yılın son çeyrek rakamlarıyla birlikte Türkiye’deki teknoloji şirketlerinin 1.8 milyar dolar yatırım aldığı düşünülüyor. Bu rakam 2021 yılında 1.6 milyar dolardı.  Türkiye’deki teknoloji şirketlerine dönük bu yatırım iştahından memnunuz.”

Fintech yolculuğumuz hızlanarak devam edecek

Linktera 100 milyon TL yatırım aldı 

2019 yılı sonunda bir servis ve hizmet firmasından Fintech şirketine dönüşme stratejisini benimseyen şirket, Linktera Labs adını verdiği şirket içi girişimcilik ekosistemi ile elindeki bilgi ve tecrübeleri ürünlere çevirmeye başladı ve şu anda 6 farklı ürünü hayata geçirip satışlarına başlamış durumda. Linktera ürünleri hakkında bilgi veren Aksoy, ‘’Hayata geçirdiğimiz ürünlerin hepsi, müşterilerimizden gelen ihtiyaçlar ve onların derin iş bilgisini kullanarak hayata geçirdiğimiz ürünler – dolayısıyla hem mimari tasarım hem de fonksiyonellikte rekabetin bir hayli önünde. Diğer bir avantajımız, bu ürünlerin hepsi hali hazırda en az bir büyük müşteride kullanılıyor, ve öneriliyor olması.  Bugün AktifBank’da kullanılan hazine önyüz ve fiyatlama ürünümüz SpineX dünya muadilleriyle rekabet edebilecek bir ürün. Yine BRM adını verdiğimiz Banka Raporlama Ürünümüz, yasal raporlamadan başlayıp altyapısı sayesinde diğer tüm banka raporlarının konsolide edilmesine imkan vermesi ile HSBC bankasına kullanılmakta. Son dönemde büyük hareketliliğin yaşandığı Dijital Bankacılık ürünümüz Payify ise, dijital cüzdandan sanal pos’a, kampanya yönetiminden sahtekarlık yönetimine kadar birçok alanda sıfırdan kurulacak bir Dijital Bankanın ihtiyaçlarını uçtan uca karşılıyor. Yeni dönemde bir yandan bu ürünlerimizin yaygınlaşması için emek harcarken, diğer yandan da yeni ürün yatırımlarımıza devam etmeyi planlıyoruz.’’

“En Büyük Değer, Linktera Ailemiz”

Kurulduğumuz günden beri şirketimizde hep bir ‘aile’ kültürü yaratmaya odaklandıklarını belirten Aksoy, ‘’Farklı bir çalışan profili hedefliyoruz; kendilerine bir şans tanınması için beş-on yıl beklemek istemeyenleri.  Boyundan büyük işlere kalkışmayı ve etrafında fark yaratmayı gerçekten isteyen birilerini.  Ve biliyoruz ki muhteşem sonuçlar, asla tek bir kişinin marifeti değil, birbirlerini dengeleyen ve tamamlayan ekiplerin ürünüdür.  Bu yüzden de yeni dönemde değer yarattıkça şirkete ortak olan bir çalışma anlayışına geçiyoruz. Bu yıl itibariyle şirketimizin belli bir orandaki hissesini fark yaratan ve bizimle Linktera yolculuğuna devam eden çalışma arkadaşlarımıza dağıtma kararı aldık.’’

Değişik Coğrafyalara Açılım Sürecek

Birçok değişik iş sahasında faaliyet gösteren holding, şirket ve devlet kuruluşunun dijital dönüşümünde yanlarında bulunduklarının altını çizen Linktera CEO’su Taşkın Osman Aksoy, “Linktera’yı öne çıkaran iş modelimiz, müşterilerimize farklı işkollarında uçtan uca sunduğumuz danışmanlık, yazılım ve teknoloji hizmetleri. Risk yönetiminden yasal raporlamaya, süreç izleme ve geliştirmeden veri analitiği ve yapay zekaya, Robotik Süreç Otomasyonundan mobil uygulama yazılımına kadar farklı çözüm ve hizmetlere sahibiz. Eş zamanlı olarak bir müşterilerimizin iade süreçlerinin optimizasyonunu çalışırken bir başka müşterimizde iş makinalarının önleyici bakım ve servis tahminleme projesini yönetiyor, diğer müşterimizde sanal pos ve dijital bankacılık alt yapısını yazıyor, büyük ölçekli bir bankanın uçtan uca leasing platformunu hayata geçiriyoruz. Geçtiğimiz yıl 130’un üzerinde farklı projeye imza attık.  Bugüne kadar ana hedef bu hizmetlerimizi Türkiye ve Dubai ofisimiz aracılığıyla orta doğu ülkelerine ulaştırmaktı. Bu yeni yatırımla birlikte hedeflerimiz arasında bulunan yurt dışı açılımını sürdüreceğiz. Yılın ilk yarısında Katar’da ve ikinci yarısında ABD’de birer ofis daha açıp tecrübe ve bilgi birikimimizi daha çok şirketle buluşturma imkanı yakalayacağız” ifadelerini kullandı.

Hedef Halka Arz

Linktera’nın her zaman insan kaynağı gücü ile alanında öncü bir danışmanlık ve yazılım şirketi olduğunu ve daima insana yatırım yaptıklarını anlatan Taşkın Osman Aksoy, bu politikalarına hız vererek devam edeceklerini ifade etti.  Aksoy, “Yeni yatırımı Ar-Ge ve insan kaynağı gücümüzü daha da artırmak için kullanacağız. Sürdürülebilir ve verimli olarak büyüyebildiğimizi gösterdik, şimdi sıra hızlı ve farklı coğrafyalarda büyüme ile tamamen yerli ve milli bir teknoloji şirketi olarak dünyaya açılmak ve ardından halka arz olmak” dedi.  

Red Hat ve Microsoft rekabetinin geçmişi

Red Hat ve Microsoft rekabeti çok eski yıllara dayanıyor. 50 çalışanı olan küçük şirkete, bir anda Microsoft’a meydan okuyor.

Red Hat, Mart 1993’te Ewing’in Durham apartman dairesinde yeni oluşan işi yürüten en eski çalışanlarla birlikte kuruldu. Sonunda, ev sahibi ne yaptıklarını anladı ve onları kovdu.

Önümüzdeki birkaç yıl boyunca şirket, Linux işletim sistemlerinin yeni sürümlerini CD’lerde yayınladı ve bunları bilgisayar bilimi öğrencilerine ve teknik araştırmacılara pazarladı. Red Hat, bir görsel efekt grubunun Linux 4.1’i 1997 yapımı “Titanic” filminin parçalarını tasarlamak için kullanması gibi ara sıra manşetlerde yer aldı.

Antitröst davasıyla aynı döneme denk geliyor

Ardından, 1998 yılı boyunca, Microsoft karşıtı duyguların yükseldiği bir anda Bill Gates’in Microsoft’una engel olan Red Hat ortaya çıktı. 1990’ların sonlarında, Seattle merkezli teknoloji devi, baskın Windows işletim sistemi nedeniyle federal bir antitröst davasına karıştı. Microsoft’un kurulduğu yer modaydı. İşi, ücretsiz ve açık kaynaklı bir yazılıma dayanıyordu, Microsoft ise işletim sistemi için yaklaşık 90 dolar ücret aldı. Microsoft, dünyanın en zengin insanına aitti. Red Hat mühendisleri hala sunucuları uzatma kablolarıyla birbirine bağlıyordu.

Young o sırada “Bir tekele karşı rekabet edebilmenin tek yolu oyunun oynandığı kuralları değiştirmektir. Farklı kurallar altında rekabet ettiğimizi bilerek geceleri uyumamı sağlıyor” dedi. 1998’in ortalarında Red Hat, 400.000 Linux CD-ROM’u gönderme hızındaydı. Daha sonra Intel ve Netscape, Red Hat’in Linux’unda çalışabilecek ürünler yaratacaklarını duyurduğu için iki kurumsal yatırımcı aldı. Ertesi yıl Red Hat, müşterilerine sunucularında Linux sunmak için Hewitt-Packard, Compaq, Dell ve IBM ile benzer ortaklıklar kurdu. Birleşik Krallık ve Almanya’da ofisler açarak ofis ayak izini de büyüttü.

1999’da Red Hat, genel merkezini Durham’ın Meridian İş Kampüsü’ne taşıdı. Orada, duvara şirket bir Ralph Waldo Emerson alıntısı çizdi: “Her devrim önce bir adamın zihnindeki bir düşünceydi. Aynı düşünce başka bir adamın aklına geldiğinde o dönemin anahtarıdır” diyor. İlkbaharda Red Hat, Red Hat Revolution Tour 1999 olarak adlandırılan 12 şehirlik bir tanıtım gezisi başlattı. Her durak, şirket tişörtleriyle gelen tezahürat yapan kalabalığı çekti. Midtown Manhattan’daki bir tur etkinliğine yaklaşık 200 kişi katıldı.

11 Ağustos 1999’da Red Hat, Wall Street tarihindeki en büyük sekizinci ilk gün kazancıyla borsaya girdi, hisse fiyatı 14 dolardan 52 dolara sıçradı. Red Hat, ilk çalışanlarını bir gecede milyoner yaparak 3.5 milyar dolar değerinde halka açık bir şirket olarak ilk gününü tamamladı. Ticaretin ikinci gününden sonra şirketin değeri 4.85 milyar dolar oldu. Üçüncü günün sonunda 5.7 milyar dolar. Sonraki ay değeri 7.2 milyar doları aşarak Red Hat’i Üçgen’in en değerli halka açık şirketi yaptı.

Kobi’lere özel finansal asistan hizmeti

0

2006 yılından beri bankacılık ürünleri karşılaştırma kategorisinde hizmet veren lider platform HangiKredi, ürün portföyünü “finansal asistan” vizyonu altında genişletmeye devam ediyor. Bireysel müşterinin uçtan uca tüm finansal ihtiyaçlarına cevap vermek için açık bankacılık, elektronik para gibi birçok yeni özelliği platformuna eklemeye hazırlanan HangiKredi, KOBİ’lerin ihtiyaçlarına yönelik hizmetlerini de HangiKredi KOBİ markası altında hayata geçiriyor. KOBİ’ler ile finans kuruluşlarını bir araya getirerek ücretsiz olarak hizmet sunan HangiKredi KOBİ, 2023 yılı içinde 1 milyon işletmeye ulaşmayı hedefliyor.

Küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansal ihtiyaçlarını çoğunlukla fiziki kanallar aracılığıyla yürütmesi, işletmelerin her bir ürün için ayrı kuruluşlarla tek tek temasa geçmek durumunda kalmasına bir çözüm bulma ihtiyacından doğan HangiKredi KOBİ, işletmeler ve finans kuruluşları arasında köprü görevi görüyor. KOBİ’lerin zamanını daha etkin kullanmalarını ve onları doğru ürünle buluşturarak maddi tasarruf sağlamalarını hedefliyor. 

Tüm finansal ihtiyaçlar tek platformda

 KOBİ’lerin tüm finansal ihtiyaçlarında yanında olmayı hedefleyen HangiKredi KOBİ, ticari kredi ve kredi kartı karşılaştırmadan en uygun komisyonlu POS ürünleriyle buluşturmaya kadar geniş bir yelpazede hizmet sağlayacak. Çeklerini hemen nakde dönüştürmek isteyen işletmeler çek gönder hizmetiyle HangiKrediKOBİ üzerinden teklif alabilecek. KOBİ’ler bankaların maaş promosyonlarını da buradan ücretsiz olarak karşılaştırabilecek.

Genç girişimciler için Dünya sahnesine çıkma fırsatı

0

BAT’de çalışmak veya iş fikrini 50.000 Pound değerinde bir finansmanla gerçeğe dönüştürmek isteyenler için BAT küresel iş sunumu yarışması Battle of Minds başvuruları başladı. En iyi yetenekleri çekmeye ve geliştirmeye yönelik olarak başlatılan küresel staj ve iş fikri yarışmasına başvuru için son tarih 30 Haziran.

Her yıl üniversite öğrencileri ve yeni mezunlara dünya sahnesinde yarışma fırsatı sunan ve BAT’nin ‘Daha İyi Bir Gelecek’ felsefesi ile gençlerin fikirlerini gerçeğe dönüştürmeyi amaçlayan Battle of Minds’a başvurular başladı. Küresel çapta parlak iş fikirlerini bulmaya, geliştirmeye ve desteklemeye odaklanan yarışma Battle of Minds, daha sürdürülebilir bir gelecek için sınırların ötesinde düşünen gençleri arıyor. “Daha İyi Bir Gelecek” vizyonu ile kurulduğu günden bu yana tüm dünyada olumlu bir etki yaratacak yetenekleri bulmaya ve desteklemeye odaklanan BAT, 1 Mayıs ile 30 Haziran tarihleri arasında başvuru yapılabilecek bu yılki yarışmasında katılımcılara teknoloji, biyoloji, enerji ve kapsayıcılık olmak üzere dört kategoride iş fikirlerini dünyaya duyurma fırsatı sunuyor.

Bu yıl 30 ülkeden katılımla gerçekleşecek yarışmaya, 18 yaş üzerinde, iş tecrübesi bulunmayan ve son 5 yıl içinde lisans eğitimini tamamlayan veya yüksek lisans yapan gençler katılabilecek. 2 ila 4 kişi arasında değişen ekiplerin başvurabileceği yarışmada, sürdürülebilirlik sorunlarından birini çözmeye yönelik projeler Yerel (Lokal), Bölgesel (Area) ve Küresel (Global) olmak üzere üç aşamada değerlendirilecek.

Küresel çapta parlak iş fikirlerini bulmaya ve desteklemeye odaklanan yarışma başlıyor

15 Eylül’de gerçekleşecek son değerlendirmenin ardından en iyi fikirlere sahip katılımcılara fikirlerini ve girişimlerini hayata geçirmeleri için 50.000 Pound değerindeki finansmanın yanı sıra Avrupa ve Türkiye’nin En İyi İşverenleri arasında gösterilen BAT’da istihdam fırsatlarına kadar çeşitli ödüller sunulacak. Battle Of Minds başvuru adresi:https://competition.bat-battleofminds.com/

Girişimcilere destek olmanın ve yeni kapılar açmanın BAT’nin iş kültürünün vazgeçilmez bir parçası olduğunu söyleyen BAT Türkiye, TBNC Yetenek, Kültür & Kapsayıcılık Direktörü Güliz Dalaman Yakmacı, “Yeni beceriler ve yeni yetenekler gerektiren; olağanüstü yetenekleri geliştirmek için sürekli olarak yeni yollar keşfeden dönüştürücü bir yolculuktayız. Battle of Minds yarışması da işte bu vizyonla doğdu. Gençlerin parlak fikirlerini projelere dönüştürebilecekleri ortamları ve desteği sunabilmek bizim, hatta tüm iş dünyasının birincil sorumluluğu. Bu yıl tam 30 ülkeden katılımla gerçekleşecek yarışmamıza, tüm gençlerimizi bekliyoruz” dedi.

Kurumlar fidye saldırganlarına karşı dikkatli olmalı

0

Palo Alto Networks Türkiye, Rusya CIS Direktörü Vedat Tüfekçi, fidye yazılımı saldırılarının 2022’de keskin bir şekilde arttığına dikkat çekerek “Ciddi araştırmalara göre fidye yazılımı saldırıları, küresel ölçekte tüm veri güvenliği ihlallerinin yüzde 25’ini oluşturuyor. Fidye yazılım saldırılarının yüzde 70’inde ise veri hırsızlığı gerçekleşti. En çok hedef alınan sektör ise üretim oldu. Dark Web bağlantılı taciz vakalarının hedefinde ise şirketlerin üst düzey yönetimi yer alıyor. Kurumlar, bu saldırılar sonrasında ciddi itibar ve maddi kayıplarla karşılaşıyor” dedi.

Siber güvenlik riskleri arasında önemli bir yer tutan fidye yazılımları, yaygınlıkları ve yol açtığı zararlar nedeniyle güvenlik uzmanlarının ilgisini çekmeye devam ediyor. Siber güvenliği destekleyen yenilikçi çözümleri ile dijital dönüşümü hızlandıran Palo Alto Networks, iş dünyasının profesyonellerini, fidye yazılımlarındaki artışa ve kurumların için yarattığı risklere karşı bir kez daha uyardı. Palo Alto Networks Türkiye, Rusya, CIS Direktörü Vedat Tüfekçi, sağlık hizmetlerinden, enerji şebekesine ve güvenlik sektörüne kadar tüm kamu hizmetlerine sızabilme potansiyeli itibarıyla kurumların fidye yazılım tehdidine karşı hazırlıklı olması gerektiğini bildirdi.

Palo Alto Networks’ün seçkin güvenlik uzmanlarından oluşturduğu ve küresel düzeydeki siber güvenlik ihlallerini 7/24 izleyen Unit 42 takımının hazırlamış olduğu 2022 Fidye Yazılım Tehdit Raporu’na göre 2021 yılında olay bazında saldırganların talep ettiği fidye miktarı ortalama yüzde 144 artışla 2,2 milyon dolara çıkarken, ödenen miktarlar da yüzde 78 artışla 541 bin doları aştı. Fidye yazılımlar, siber saldırganların sık kullandığı bir yöntem olarak 2020’den bu yana ortaya çıkan 130’dan fazla türevi ile kurumların bilgi güvenliğini tehdit ediyor.

Fideye hırsızlarının hedefinde üretim sektörü

Dünyada siber riskleri 7/24 izleyen Palo Alto Networks takımı Unit 42’nin fidye yazılımlarla ilgili paylaştığı 2023 tarihli en son raporuna göre ise (2023 Unit 42 Ransomware Threat Report) 2022 sonu itibarıyla fidye yazılım saldırılarının yüzde 70’inde veri hırsızlığı gerçekleşti. Bu tür saldırıların sonuca ulaşma düzeyi daha bir yıl önce yüzde 40 düzeyinde idi.

Unit 42’nin Dark Web sızıntı sitelerine ilişkin analizi 2022’de 447 kuruluş ile en çok hedef alınan sektörün üretim olduğunu ortaya koyuyor. Unit 42 takımı, bu durumun, sektör tarafından kullanılan ve çeşitli nedenlerle güncellenmeyen yazılımlardan kaynaklandığına inanıyor. Saldırıların karakter değişikliğine dikkat çeken Unit 42 uzmanları, elde edilen verilerin özellikle Dark Web’de satışa çıkarılması ya da yayılmasıyla bağlantılı taciz vakalarının artışına vurgu yapıyor. Özellikle bu tacizler şirketlerin üst düzey yönetimini hedef alıyor. Taciz oranı 2021 yılında yüzde 1 seviyesindeyken geçen yıl yüzde 20 gibi çok yüksek bir orana erişti.

Bulutta “organize işler”de ciddi artış

Dünyadaki siber güvenlik risklerini yakından izlediklerini ifade eden Vedat Tüfekçi, fidye yazılımlarındaki artışın nedenleri hakkında şunları söyledi: “Pandemiyle birlikte küresel ölçekte uzaktan çalışma ve online ticaretin yükseldiği bir döneme girdik. Kritik sektörlerde üretimden tedarik zincirlerine kadar tüm iş süreçleri bulut üzerinden ve uzaktan yönetiliyor. Fidye yazılım girişimcileri, özellikle böyle bir dönemi fırsat olarak gördüler. Çoklu gasp gibi tekniklerle ve bulut üzerinden fidye yazılım kullanımını sunan ‘RaaS’ (ransomware as a service) gibi bulut hizmetleriyle artık çok daha organize ataklarda bulunabiliyorlar. Açığı keşfettikleri anda büyük maddi taleplerde bulunan saldırganlar, istekleri karşılanmadığında, hizmet durdurmaya yönelik DDoS saldırılarıyla markaların ve kurumların itibarlarını ciddi anlamda tehdit edebiliyor. Palo Alto Networks’ün seçkin Unit 42 takımı bu alandaki tüm gelişmeleri kesintisiz izleyerek ortaya çıkan yeni riskler karşısında siber güvenlik çözümlerimizin anında güncellenmesini sağlıyor. İş dünyasının bu ciddi güvenlik riskine karşı her an hazırlıklı olması için gerekli uyarıları düzenli olarak yapıyoruz.”

Palo Alto Networks, mobil cihazlarla genişleyen kurumsal ağ altyapısında sınır güvenliğini gelişmiş, proaktif ve yapay zeka destekli güvenlik teknolojisi ile koruyan zengin bir çözüm setiyle öne çıkıyor. Kurumlara Cortex xDR, Wildfire, Next Generation Firewall, Bulut ve Yazılım Güvenliği gibi üst düzey çözümleri ve Unit 42’nin derin siber güvenlik birikimini sunan Palo Alto Networks, fidye riski karşısında yöneticileri uyarıyor.

Microsoft Start teknoloji şirketleri takip listesini açıkladı

Microsoft Start teknoloji şirketleri takip listesi paylaştı. Hızlı bir şekilde büyüyen bu şirketlerin benzerlerinden daha yenilikçi olduğu belirtildi.

DYNATRACE

DT.Dynatrace bir yazılım zekası şirketi olarak faaliyet gösteriyor. Şirket, dinamik hibrit, çoklu bulut ortamları için özel olarak oluşturulmuş bir yazılım zekası platformu sunuyor. Şirket, birleşik platformunu bilgi teknolojisi (BT), geliştirme, güvenlik ve iş operasyonları ekiplerinin karşılaştığı karmaşıklığı ele alacak şekilde tasarladı. Dynatrace Software Intelligence Platform, uygulama ve mikro hizmet izleme (APM), çalışma zamanı uygulama güvenliği, altyapı izleme, dijital deneyim izleme (DEM), iş analitiği ve bulut otomasyonu sağlıyor. Dynatrace Platformu, APM’yi uygulama güvenliği, altyapı izleme, dijital deneyim yönetimi, iş analitiği ve bulut otomasyonu ile tek bir platformda birleştiriyor. Dynatrace uygulama güvenliği, bulutta yerel uygulamalar, kapsayıcılar ve Kubernet’ler için optimize edilmiştir.

MERCADOLIBRE

Mercado Libre Inc, Arjantin kökenli, Uruguay merkezli bir e-ticaret iş kolaylaştırıcısı olarak faaliyet gösteriyor. E-ticaret ürünleri, kullanıcılara ticari işlemleri kolaylaştırmak için bir hizmet portföyü sağlamak üzere tasarlanmış İnternet platformları aracılığıyla perakende ve toptan satış yapılmasını sağlıyor. Şirketin coğrafi kapsamı Latin Amerika’nın 18 ülkesini kapsıyor. Birincil teklif, altı entegre e-ticaret hizmetinden oluşan bir ekosistem: Mercado Libre Marketplace, Mercado Libre Classifieds hizmeti, Mercado Pago ödeme çözümü, Mercado Credito finansal çözümleri, nakliye dahil Mercado Envios lojistik çözümleri, Mercado Ads reklam platformu ve Mercado Shops dijital vitrin çözümü.

PAYLOCITY HOLDİNG

Paylocity Holding Corporation, bulut tabanlı bir bordro ve personel sermayesi yönetimi (HCM) yazılım çözümleri sağlayıcısı diyebiliriz. Şirketin hizmetleri, bulut tabanlı platformunu kullanan bir Hizmet Olarak Yazılım (SaaS) dağıtım modelinde sağlanıyor. Şirketin ürün grubu, birleşik bir platform sunan bordro, insan sermayesi yönetimi, işgücü yönetimi, yetenek yönetimi, yan haklar, çalışan deneyimleri, uygulama ve eğitim hizmetleri, içgörüler ve tavsiyeler ile vergi ve düzenleyici hizmetlerden oluşuyor. Bulut tabanlı platformu, çok kiracılı bir mimari kullanan birleşik bir modül paketi sağlıyor. Platformu, çalışanlar ve yöneticiler için tüm çözümlerinde entegrasyonla birlikte self servis işlevsellik sağlar. Şirketin platformu ayrıca üçüncü taraf ortak sistemlerle otomatik veri entegrasyonu sunuyor.

SiTime

SiTime Corporation, küresel elektronik endüstrisi için hassas zamanlama çözümleri sağlayıcısı olarak faaliyet gösteriyor. Şirketin ürünleri, iletişim ve işletme, otomotiv, endüstriyel, havacılık, mobil, Nesnelerin İnterneti (IoT) ve tüketici dahil olmak üzere hedef pazarlarında yaklaşık 300 uygulama için tasarlanmış durumda. Çözümleri, çeşitli osilatör türlerinin yanı sıra rezonatörler ve saat entegre devrelerini (IC’ler) içeriyor. Tamamen silikondan oluşan çözümleri, mikro elektromekanik sistemler (MEMS), analog karışık sinyal tasarım yetenekleri ve gelişmiş sistem düzeyinde entegrasyon uzmanlığını içeren üç uzmanlık alanına dayanıyor. İletişim ve kurumsal pazar için hassas zamanlama çözümleri, aşırı koşullarla karşılaşan yoğun, daha az kontrollü ortamlarda performans ve dayanıklılık sağlıyor.

TYLER TECHNOLOGIES

Tyler Technologies,, kamu sektörü için bilgi yönetimi çözümleri ve hizmetleri sağlayıcısı olarak görev yapıyor. Segmentleri arasında kamu sektörü kuruluşlarına finansal yönetim ve eğitim gibi görev açısından kritik ofis işlevleri için bilgi teknolojisi ve otomasyon ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yazılım sistemleri ve hizmetleri sağlayan Kurumsal Yazılım (ES) segmenti bulunuyor. Bunlar; planlama, düzenleme ve bakım; mahkemeler ve adalet; kamu güvenliği; veriler ve içgörüler; değerleme ve vergi yazılım çözümleri; arazi ve hayati kayıt yönetimi yazılım çözümleri; ve mülk değerleme hizmetleri ve kamu sektörü kuruluşlarına işlem gerçekleştirme, veri işlemeyi kolaylaştırma, ve dijital devlet ve ödeme çözümleri ve geliştirme platformu çözümleri gibi operasyonları diyebiliriz.. Gerçek ve kişisel mülkün değerlendirilmesini ve değerlendirilmesini otomatikleştiren sistemler ve yazılımlar sağlıyor.

Apple ve Google, AirTag ve diğer aksesuarlarla istenmeyen izlemeyi durdurmak için iş birliği yapıyor

0

Apple ve Google, iOS ve Android platformları arasında çalışacak AirTag ve diğer öğe izleyici aksesuarlarıyla istenmeyen izlemeyi ele alan bir endüstri spesifikasyonu girişimini duyurdu. Bu, insanların bilgisi olmadan insanları izlemek için bu cihazları kötüye kullanmasını önlemeye yönelik bir başka adım oluyor.

Türünün ilk örneği olan, Bluetooth konum izleme cihazlarının, iOS ve Android platformlarında izinsiz izleme algılama ve uyarılarla uyumlu olmasını sağlayıyor. Samsung, Tile, Chipolo, eufy Security ve Pebblebee, üreticilerin bu özellikleri ürünlerine eklemeyi seçmeleri durumunda en iyi uygulamaları ve talimatları sunan taslak spesifikasyonu desteklediklerini ifade ettiler.

Apple’ın Algılama ve Bağlantıdan Sorumlu Başkan Yardımcısı Ron Huang, “Apple, kullanıcılara en önemli öğelerini nerede bulacaklarını bilmenin rahatlığını sağlamak için AirTag’i başlattı” dedi. “Sektörde bir ilk olan istenmeyen izlemeyi caydırmak için AirTag ve Find My ağını bir dizi proaktif özellikle oluşturduk ve teknolojinin amaçlandığı gibi kullanılmasını sağlamak için iyileştirmeler yapmaya devam ediyoruz. Bu yeni endüstri spesifikasyonu, AirTag korumaları üzerine kuruludur ve Google ile işbirliği sayesinde, iOS ve Android’de istenmeyen izlemeyle mücadeleye yardımcı olmak için ileriye doğru önemli bir adım atılmış oluyor.” açıklamasında bulundu.

Bir AirTag'in neye benzediğini gösterme

Cihaz üreticilerinden alınan geri bildirimlerin yanı sıra, çeşitli güvenlik ve savunuculuk gruplarından gelen girdiler, spesifikasyonun geliştirilmesine entegre edilmiştir. 

Spesifikasyon, önde gelen bir standart geliştirme kuruluşu olan İnternet Mühendisliği Görev Gücü (IETF) aracılığıyla bir İnternet Taslağı olarak sunuldu. İlgili taraflar, önümüzdeki üç ay boyunca incelemeye ve yorum yapmaya davet edilir ve teşvik ediliyor. Yorum döneminin ardından Apple ve Google, geri bildirimleri ele almak için iş birliği yapacak ve 2023’ün sonuna kadar istenmeyen izleme uyarıları spesifikasyonunun bir üretim uygulamasını yayınlayacak ve bu uygulama, daha sonra iOS ve Android’in gelecekteki sürümlerinde desteklenecektir.

Yapay Zekâ Paradoksu: Otomasyon İnsan Potansiyelini Nasıl Ortaya Çıkarır?

Günümüzde pek çok kesim, otomasyonun hayatımızı tümüyle değiştireceğini ve kimi meslekleri yok edeceğini düşünüyor. Teknoloji ilerledikçe bu endişeler artsa da otomasyon, insanı devre dışı bırakmayı değil, insan potansiyelini artırmayı amaçlıyor. Otomasyonun hayatlarımızı alt üst edeceğinden endişe edenler, zaten büyük ölçüde otomasyona geçmiş bir dünyada yaşadığımızı unutuyorlar. En son ne zaman para çekmek için bankanızdaki vezneye gittiniz? Dünyanın dört bir yanındaki arkadaşlarına ve ailesine elle yazılmış mektuplar gönderen insanlar kaldı mı? Veya kim yeni bir şehre gittiğinde arabayla etrafta dolaşarak boş odası olan uygun bir otel arıyor? Otomasyon, bu örneklerin her birini sadece birkaç on yıl önce hayal bile edilemeyecek şekillerde etkiledi, dönüştürdü ve bunlara yeni bir soluk getirdi.

Otomasyon aslında yıllar önce hayatımıza girdi ve bugün daha kapsamlı ve yoğun bir şekilde kullanılıyor. Örneğin asansörün mucidi Elisha Graves Otis 1857 yılında, sadece yukarı ve aşağı hareket etmek ve belirli noktalarda durmak gibi işlevleri bulunan, insanları ve makineleri yan yana getiren ilk ticari asansör üretim hattı sayesinde otomasyonu tüm dünyaya tanıttı. Dolayısıyla bu konsept yeni değil, sadece karmaşıklığı ve yaygınlığı arttı. Bizleri, yapay zekâ ile makale ve film senaryoları yazılan, insanlık dışı koşullardaki fiziksel işlerin yerine getirilmesine ve insanların asla mümkün olmadığı düşünülen başarılara ulaşmasına yardımcı olan bir dünyaya götürdü. Elbette otomasyonun, önümüzdeki günlerde günlük hayatımıza daha belirgin şekillerde etki edeceği aşikâr. Bir işletmenin, planlama, beceri geliştirme veya ilişki yönetimine yatırım yapmak için yönetimsel konularda harcadığı zamanın belirli bir yüzdesinden tasarruf ederek elde edeceği potansiyeli hayal edin. ‘Şimdi harekete geçme zamanı’ demek çok kolay. Ancak hepimiz halihazırda bu yolculuğa devam ediyoruz ve dönüştürülmesi gerekenler listesinin ilk sıralarında iş süreçleri ve müşteri deneyiminin yer aldığını biliyoruz.

Otomasyon sektörleri de dönüştürüyor  

Otomasyon, bankacılık ve sağlık başta olmak üzere bugün pek çok sektörü dönüştürüyor ve insan potansiyelini daha verimli kullanmada büyük rol oynuyor. Bankacılık sektörünü ele alalım. Bankanın çok amaçlı, çok lokasyonlu yüzü olan ATM’lerden internet bankacılığına ve şimdi de mobil uygulamalara geçiş yaptık. Bugünlerde bankanızı aradığınızda, büyük olasılıkla bir yapay zekâ sistemi size en çok karşılaşılan işlemler ve bilgi talepleri konusunda rehberlik ediyor ve sizi yalnızca karmaşık talepleriniz için bir insan desteğine yönlendiriyordur. Aynı konseptle sağlık sektöründe de karşılaşıyoruz. Sadece birkaç yıl önce artan bant genişliği, şehirlerdeki doktorların kırsal bölgelerdeki hastalarla yüksek çözünürlüklü video konferans yoluyla etkileşime girmesini ve yerel sağlık ekiplerine reçete ve tedavi talimatları vermesini sağladığından tele-tıp çok popülerdi. Bugün ise yapay zekâ sayesinde bir sağlık ekibi, hastayı doğru doktorla eşleştirebiliyor ve hatta bazı temel teşhisleri otomatik hâle getirerek doktorun yalnızca kritik vakalarda devreye girmesini sağlayabiliyor.

Yapay zeka uzay aracıysa veri bu aracın yakıtıdır

Yapay Zekâ Paradoksu: Otomasyon İnsan Potansiyelini Nasıl Ortaya Çıkarır?

Makineler ve yapay zekâ, işlerimizi elimizden almak değil, daha iyi çalışmamıza ve performans göstermemize yardımcı olmak için var. Örneğin yinelenen görevleri otomatikleştiren ve insanı daha yüksek değerli işlere odaklanmasını sağlayan Robotik Süreç Otomasyonu (RPA – Robotic Process Automation) gibi çözümlerin ortaya çıkması beni oldukça heyecanlandırıyor. RPA, resmî çalışma ortamı kadar eski bir gereksinim olan günlük iş monotonluğunu etkili bir şekilde ortadan kaldırıyor. Bu geçiş, statik televizyonlardan duyarlı bilgisayarlara ve etkileşimli akıllı telefonlara kadar hayatımız boyunca gördüğümüz ekran evrimine benzetilebilir. Donanımlı ve güçlendirilmiş bir iş gücünün müşteri deneyiminiz üzerinde yaratabileceği etkiyi hayal edin. İyi tanımlanmış ve tasarlanmış bir otomatik etkileşim çözümü, çalışma saatleri ve insan mevcudiyetiyle sınırlı kalmadan müşterinizin, kendi seçtiği bir zamanda ve yöntemle bilgi ve yönlendirme almasını sağlar. Yaptığımız araştırmalar, bugünkü dijital şehirlerin de sadece altyapıyı değil, vatandaşların günlük şehir yaşantılarını yöneten ve yapay zekâ destekli analitiklerle duyarlı şehirler hâline geleceğini gösteriyor. Dolayısıyla yapay zeka ve otomasyon, 2030’da müşterilerin öncelikli beklentileri arasında olacak. Tam da bu yüzden kime sorduğunuza göre değişkenlik gösterse de veri için yeni petrol, yeni altın gibi benzetmeler duyabilirsiniz. Elbette değeri konusunda şüphe yok. Eğer yapay zekâ bir uzay aracı ise veri de yakıttır. İyi yürütülen bir veri analizi programından elde edilen içgörü, yapay zekâ destekli bir otomasyon stratejisinin kalitesini, uygunluğunu ve etkisini sağlamanın merkezinde yer alıyor.

Dijital bir gelecek için 3 önemli adım

Yapay Zekâ Paradoksu: Otomasyon İnsan Potansiyelini Nasıl Ortaya Çıkarır?

Unutulmaması gereken bir diğer nokta da, otomasyon ve insan-makine ortaklıklarına yönelik yatırım yapmanın hem çalışanlar hem de müşteriler açısından sağlam bir iş stratejisi gerektirdiği. Bu sağlam stratejiyi geliştirmek içinse üzerinde durduğumuz 3 önemli adım var.  

Stratejik sonuçları tanımlayın: Bu süreç sadece teknoloji altyapısıyla ilgili değildir. Aynı zamanda başarılı bir yapay zekâ yolculuğuna yönelik potansiyel riskleri ve gerekli adımları danışacağınız doğru bir iş ortağı bulmanızı gerektirir.

Çerçeve oluşturun: Teknoloji bileşenleri, tek başına bir çözüm sunmaz. İki farklı işletmede aynı teknoloji altyapısı, çok farklı amaçlara hizmet edebilir. Dolayısıyla bir çözüm satın almaktan çok çözümün çalışması için bir çerçeve oluşturmaya daha fazla önem göstermeniz gerekir.

Organik büyüyün: İlk aşamalarda yanlış adımlar atılabilirsiniz. Ancak bunu aştığınızda başarılı modellerin genellikle başka bağlamlarda da tekrarlanabileceğini göreceksiniz. Zihniyet şirket içinde yerleştikten sonra, bir sonraki adım olan pazar hakimiyetinin başarıldığını göreceksiniz.


Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü
Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü

Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü

Dell Technologies Türkiye’de iş strateji ve yönlendirmeden sorumlu olan Işıl Hasdemir, Temmuz 2020’de görevine başladı.

Hasdemir; Türkiye’de satış, servis ve destek fonksiyonlarını birbirinden ayıran ve şirketin, kuruluşların dijital dönüşüm gündemlerini hızlandırmalarına yardımcı olma misyonunu başarıyla yürüten bir ekibe liderlik ediyor. Hasdemir’in liderliğindeki Dell Technologies, Türkiye’nin ICT sektöründeki güçlü konumunu korumaya devam ediyor.

Türkiye’nin öne çıkan teknoloji liderlerinden biri olan Hasdemir, aynı zamanda Dell Technologies bünyesinde “teknolojiyi dünyanın daha iyi bir yer haline getirilmesi adına kullanma” misyonuyla çeşitli projelere imza atıyor.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Elektrik ve Elektronik Mühendisliği lisans derecesine sahip olan Hasdemir, Dell Technologies’e katılmadan önce 2005’te Cisco Ülke Lideri ve ardından 2009’da Genel Müdür Yardımcısı olarak atanmış ve kariyerinin öncesinde ise NCR Türkiye’de çeşitli liderlik görevlerinde bulunmuştur.

Çocuklar hayallerini kodluyor!

0

Amazon, Türkiye’deki köy okullarında çocukları erken yaşta kodlama eğitimi ile tanıştıran “Hayalimi Kodluyorum” projesini başlattı

Amazon Türkiye, Hayalime Ortak Ol Topluluğu iş birliği ile köy okullarındaki çocukların kodlama eğitimleriyle STEM becerileri kazanma yolunda ilk adımlarını attıkları “Hayalimi Kodluyorum” projesini İzmir’de gerçekleştirilen fuar ile duyurdu. Ocak ayından itibaren aldıkları eğitimlerin ardından çocuklar, “Gelecekteki Okulunu Hayal Et” temalı çalışmalarını ziyaretçiler ile paylaştı. Amazon Gülümsetir söylemi kapsamında çok sayıda sosyal sorumluluk projesine destek veren Amazon, Türkiye’deki köy okullarında çocukları erken yaşta kodlama eğitimi ile tanıştıran “Hayalimi Kodluyorum” projesini başlattı.  

Amazon Türkiye’nin Hayalime Ortak Ol Topluluğu iş birliği ile başlattığı “Hayalimi Kodluyorum” sosyal sorumluluk projesi kapsamında, Ege Bölgesi’nde belirlenen köy okullarına, öğrencilerin STEM becerileri kazanmaları için gerekli eğitim araçları sağlandı ve kodlama eğitimleri sunuldu İlk olarak Torbalı’dan 2 okulda, Bornova’dan 2 okulda ve Bergama’dan ise 1 okulda başlatılan “Hayalimi Kodluyorum” projesi sayesinde, ilkokul öğretmenleri ile ilkokul çağındaki çocuklar kodlama alanında eğitimler aldılar.
 
Amazon Türkiye, proje kapsamında bilgisayar, eğitim ve kırtasiye setleri hediye ederken, öğrencilere de burslar vererek onların geliştirdiği projelere destek oldu. Proje kapsamında her okuldan iki öğretmene eğitim verildi. Eğitmenlerin hazırlık süreçlerine Amazon Türkiye’den gönüllü çalışanlar ve Hayalime Ortak Ol Topluluğu gönüllüleri de dâhil edildi. Öğretmenler, ocak ve nisan ayları arasında okullarda gerçekleştirilen “Hayalimi Kodluyorum” etkinliklerinde çocuklarla buluşarak çalışmalar yaptı.
 
Atölye çalışmalarına devam eden öğrenciler arasından oluşturulan 10’ar kişilik takımlar ise 29 Nisan’da düzenlenen “Gelecekteki Okulunu Hayal Et” temalı fuarda buluşarak ziyaretçilere projelerini ve çalışmalarını aktardı. İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi’nde düzenlenen fuara öğrencilerin yanı sıra öğretmenler, Hayalime Ortak Ol ve Amazon gönüllüleri katıldı.

 
Öğrenciler STEM ilkeleri ile yaptıkları çalışmalarla geleceğin becerilerini ediniyorlar


Konuyla ilgili açıklamada bulunan Amazon Türkiye Ülke Müdürü Richard Marriott, “Herkes için her gün gülümsemenin kolay olmayabileceğinin farkındayız. Ancak biz gülümsemeyi ve gülümsetmeyi çok seven bir markayız. Bu kapsamda, hâlihazırda dünyanın farklı bölgelerinde Amazon Future Engineer gibi programlarla bu konuda gelecek nesle fayda sağlamaya çalışıyoruz. Türkiye’de ise eğitim dönemindeki çocukları gülümsetmek ve onların hayatlarında uzun vadeli pozitif bir etki yaratmak adına, Hayalime Ortak Ol Topluluğu ile birlikte anlamlı bir proje başlatmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Proje kapsamında öğrenciler, STEM ilkeleri doğrultusunda yaptıkları çalışmalar ile fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal becerilerini geliştirirken geleceğin becerilerini de edinme fırsatı yakalıyorlar. Hem çalışanlarımız hem de gönüllülerle el ele yürüttüğümüz projeyi önümüzdeki dönemlerde de farklı bölgelere taşıyarak sürdürmeyi hedefliyoruz” dedi.
 
Hayalime Ortak Ol Topluluğu Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Atakan Atalar ise konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Hayalime Ortak Ol Topluluğu olarak Amazon Türkiye iş birliği ile hayata geçirdiğimiz Hayalimi Kodluyorum projesi ile “Eğitimde ve Teknolojide Fırsat Eşitliği” diyerek köy okullarındaki öğrencilerin kodlama ile hem 21. yüzyıl becerilerine sahip olmalarını hem de akademik başarılarını desteklemeyi hedefliyoruz. Önce İzmir özelinde sonra Ege Bölgesi ve devamında tüm Türkiye’deki köy okulu öğrencilerinin kodlama ile kendi düşledikleri okullarını inşa etmelerini istiyoruz. Bir gün bu öğrencilerimiz kendi hayallerindeki okullarını gerçekten inşa edecek ve dünyayı değiştirecek teknolojileri yaratma vizyonuna kavuşacaklar. Bu dünyada genç beyinler için her şey mümkün, sadece hayal etmek, inanmak ve çok çalışmak gerekiyor. Ve biz Hayalime Ortak Ol Topluluğu olarak her bir çocuğun ve gencin hayallerini gerçeğe dönüştürmek için tüm gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz.”

Robot köpek Spot artık konuşabiliyor

0

Robot köpek Spot ChatGPT entegrasyonu ile konuşabilir hale geldi. Artık Spot, kendisine sorulan sorulara cevap verebiliyor.

Boston Dynamics’in robot köpeği Spot, ChatGPT ve Google’ın metinden konuşmaya yetenekleriyle entegre etmesiyle konuşabilir hale geldi.

Denemeler, robotlara gelişmiş bilişsel yetenekler kazandırmak için Boston Dynamics ile birlikte çalışan bir yapay zeka şirketi olan Levatas tarafından gerçekleştirildi. Şirkete göre, denemelerin nihai amacı, karmaşık verileri insanlar tarafından kolayca anlaşılabilecek bilgilere dönüştürmekti.

Spot ChatGPT sayesinde konuşabiliyor

Bir video gösterisinde, Spot’un fiziksel konumu ve pil seviyesi ile ilgili soruların yanı sıra “Spot, bir sonraki görevinizde kaç teftiş var?” gibi göreve özgü soruları yanıtladığı gösterildi. Spot ChatGPT entegrasyonu ile daha güçlü hale gelmiş oldu.

Levatas yapay zeka uzmanı Santiago Valdarrama: “Yalnızca teknik kişiler bunlarla başa çıkabilir” dedi. “Artık robotlara geçmiş ve gelecekteki görevler hakkında soru sorabilir ve gerçek zamanlı olarak yanıt alabiliriz. ChatGPT soruyu yorumlar, dosyaları ayrıştırır ve yanıtı formüle eder. Devasa yükseltme!” dedi.

2022 yılında Levatas, endüstriyel alanlarda çalışan robotlar için bilişsel zeka geliştirme çalışmaları için 5.5 milyon dolar topladı. Şirketin platformu ve inceleme modelleri, Boston Dynamics for Spot’un veri yakalama yeteneklerinde halihazırda konuşlandırdı.

Boston Dynamics’in stratejik ortaklıklar direktörü Tim Dykstra: “Leatas ekibi, robotun topladığı görsel verilere dayalı olarak karmaşık görevlere yanıt vermesini sağlayan makine öğrenimi modelleri geliştiriyor. Birlikte, arızaları daha erken tahmin etmek ve plansız duruş sürelerini önlemek için endüstriyel varlıkları sürekli olarak izleyebiliyoruz” dedi.

Google Dokümanlar ile e-posta gönderebilirsiniz

Daha önce Google Dokümanlar ile e-posta göndermeye çalıştıysanız, bunu çok basit birkaç adımla yapabilirsiniz.

Google Dokümanlar’dan e-posta göndermek için bir belge açın. Ardından Ekle > Yapı taşları (Building Blocks) > E-posta taslağı bölümüne gidin, alanları doldurun ve göndermek için mavi düğmeyi tıklayın.

Dosya > E-posta > Bu dosyayı e-posta ile gönder seçeneğine giderek bir belgeyi e-posta olarak da gönderebilirsiniz ve istemleri izleyin.

Şimdiye kadar doğrudan Dokümanlar’dan bir e-posta göndermek gibi bir ihtiyacınız olduysa, aslında Google bunu kolaylıkla yapmanızı sağlıyor. Bu özellik nispeten yeni diyebiliriz.

Bütünleşik entegre yönetim

E-posta, şu anda kullanmakta olduğunuz Gmail hesabından gönderiliyor. Ayrıca, Google Dokümanlar doğrudan posta kutularınıza bağlanıyor, böylece gönderilen mesaj her zamanki yerinde görünüyor.

Görevi tamamladıktan sonra e-postayı belgeden silebilir veya referans olması için saklayabilirsiniz.

Google Dökümanlar bu özellik sayesinde, potansiyel olarak Gmail gelen kutunuzu içeren bir sekmeye geçmek için gereken birkaç saniyeyi kısaltarak üretkenliği artırıyor. Ayrıca Google Dokümanlar’daki araçlar, karmaşık mesajlar oluşturmak için daha uygun olduğu için kullanım kolaylığı da sağlıyor.

Google Dokümanlar, sağladığı kullanım kolaylığı ile kullanıcıların doküman içerisindeyken e-posta yönetimi yapabilmesine de imkan tanıyor. Bu sayede Google, bütünleşik entegre bir çözüm sağlamış oluyor.

Tüm bir belgeyi göndermeniz gerektiğinde e-posta özelliğini kullanmak mantıklı bir çözüm sağlıyor. Bir ek eklemenin tüm karmaşık rolünü atlayabilir ve mesajınızı maksimum üretkenlikle gönderebilirsiniz.

Hack to the Future’da ödüller sahiplerini buldu

0

VakıfBank’ın dördüncü defa gençleri buluşturduğu hackathon etkinliği “Hack to the Future”da kazananlar belirlendi. Kapanışta düzenlenen törende, finans sektörünü dijital alanda geleceğe taşıyacak inovatif projeler ödüllendirildi. 

VakıfBank’ın “Dijital kolaylaştırır” yaklaşımıyla geleneksel hale getirdiği ve bu yıl dördüncü defa gerçekleştirdiği “Hack to the Future”da final heyecanı sona erdi. Bankacılık sektörünün geleceğini gençlerle birlikte yazmak isteyen VakıfBank’ın “Hack to the Future” etkinliğinde, yenilikçi fikirleriyle dikkat çeken genç yazılımcı ve tasarımcılar, ilk kez VakıfBank hackathon organizasyonunda kodlayarak üretikleri projelerle ödüllerine kavuştular. 

VakıfBank’ın “Hack to the Future” etkinliğine yapılan başvurular arasından yarışmaya uygun bulunan 77 takım, 3-5 Şubat tarihlerinde gerçekleştirilen hackathon maratonunda mücadele etti. Burada rakiplerinden bir adım öne çıkan 12 takım finale yükseldi. Ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle ertelenen final organizasyonu 28 Nisan Cuma günü VakıfBank Genel Müdürlüğü’nde gerçekleştirildi ve jürinin puanlamasıyla ödüle hak kazanan 5 takım belli oldu. Ana temaları yenilikçi ürün ve hizmetler, dijital bankacılıkta kullanıcı deneyimi ve tasarımı, yeni nesil müşteri iletişimi, sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik olarak belirlenen hackathon’un finali, etkinlik sürecinde olduğu gibi Metaverse’te de izlenebildi. 

VakıfBank Genel Müdür Yardımcısı Metin Recep Zafer, VakıfBank Genel Müdür Yardımcısı Ferkan Merdan, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz, Marketing Türkiye Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen, Digital Advice Lab kurucusu Berk Kuşaksız gibi alanında uzman ve deneyimli isimlerden oluşan jürinin inovatif fikirleri değerlendirdiği “Hack to the Future”da dereceye giren 5 takıma toplam 170 bin TL; diğer 7 finaliste de 10’ar bin TL ödül verildi. 

Gençlerin daima yanındayız

Kapanış etkinliğinde gençlere seslenen VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, sözlerine deprem felaketindeki kayıpları anarak başladı ve finale kalan katılımcılar arasında bu süreçten etkilenenlere de geçmiş olsun dileklerini iletti. 

Üstünsalih sözlerine şöyle devam etti: “Bu sene 69’uncu yaşını kutlayan VakıfBank’ımızı sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaştıracak en önemli pusulamızın dijitalleşme olduğuna eminiz. Bu alanda yaptığımız yatırımlar, yetişmiş insan kaynağımız ve yenilikçi teknolojilerimiz sayesinde kendi Ar-Ge Merkezimizde ürün ve hizmetler geliştiriyoruz. Bu vesileyle de dijitalleşme alanında rekabeti üst seviyelere taşıyoruz. Geleceğin bankacılığını bugünden deneyimleme fırsatı veren uygulamalarımız ile müşterilerimizin hayatını kolaylaştırıyoruz ve onlar için değer yaratıyoruz. Bugün dijitalleşme alanında yenilikçi fikirleri olan gençlerle dördüncü defa buluşmanın coşkusunu yaşadık ve heyecan dolu bu hackhaton’u geride bıraktık. Doğduğumuz topraklara, ülkemize yüksek vefa besleyen ve geleceğin gençlerin aklıyla yoğurulacağına inanan bir banka olarak gençlerin daima yanındayız. VakıfBank olarak bir kere daha onların fikirleri sayesinde geleceğin bankacılığının kapılarını birlikte aralayacağımıza inanıyoruz.” 

Yapay zekanın babası Geoffrey Hinton, Google’dan neden istifa etti?

0

Yapay zekanın babası olarak görülen, yapay sinir ağları alanındaki çalışmalarıyla 2018 Turing Ödülü’nü kazanmaya hak kazanan, 2013’ten beri de Google için çalışmalarını sürdüren ünlü bilim insanı Geoffrey Hinton, şirketteki görevinden istifa ettiğini duyurdu.

Geoffrey Hinton’ın röportajına göre istifa, aslında geçtiğimiz ay gerçekleşti. Bunun nedenlerini de açıklayan bilim insanı, “Yapay zekanın tehlikelerini rahatça konuşabilmek için istifa ettim.” diyor. Bilim insanına göre eğer Google bünyesinde çalışırken yapay zeka ile ilgili eleştirel cümleler kursaydı, Google da bundan etkilenecekti. Hinton, artık yapay zekayı eleştirirken Google’ı düşünmeyeceği için mutlu.

Yapay zekanın babası olarak görülen, yapay sinir ağları alanındaki çalışmalarıyla 2018 Turing Ödülü’nü kazanmaya hak kazanan, 2013’ten beri de Google için çalışmalarını sürdüren ünlü bilim insanı Geoffrey Hinton, şirketteki görevinden istifa ettiğini duyurdu. Ancak bu istifanın nedeni de yapılan açıklamalar da oldukça dikkat çekiciydi.

İstifa süreciyle ilgili olarak The New York Times‘a röportaj veren bilim insanı, 2012 yılında iki öğrencisi ile birlikte yapay zekanın temellerini atmıştı. Özel bir yapay sinir ağı geliştiren ekip, binlerce fotoğrafı analiz edip, içinde kedi, köpek veya çiçek gibi nesneler olan fotoğrafları kategorize etmeyi öğrenen bir sistem oluşturmayı başardı. İşte bu sistem, bugün hepimizin kullandığı ChatGPT veya Midjourney gibi yapay zeka araçlarının temelini attı.

Peki Google’dan neden istifa etti?

yapay zekanın babası

Geoffrey Hinton’ın röportajına göre istifa, aslında geçtiğimiz ay gerçekleşti. Bunun nedenlerini de açıklayan bilim insanı, “Yapay zekanın tehlikelerini rahatça konuşabilmek için istifa ettim.” diyor. Bilim insanına göre eğer Google bünyesinde çalışırken yapay zeka ile ilgili eleştirel cümleler kursaydı, Google da bundan etkilenecekti. Hinton, artık yapay zekayı eleştirirken Google’ı düşünmeyeceği için mutlu.

Geoffrey Hinton, yapay zeka ile ilgili bazı endişelere sahip olduğunu . Bunlardan bir tanesi, yapay zeka araçları ile üretilecek sahte içerikler. Ancak bu işin kolay kısmı. Hinton, yapay zekanın eşi benzeri görülmemiş bir hızla büyüdüğünü, bundan beş yıl önce sunduklarıyla şimdikinin arasında dağlar gibi fark olduğunu söylüyor.

Dijital cüzdan kullanımı güvenli mi?

Dijital cüzdan akıllı telefon veya akıllı saat kullanarak mal ve hizmetler için ödeme yapmayı sağladığı için artık birçok kişi tarafından fiziksel ödeme kartları ve nakit yerine tercih ediliyor. Peki dijital cüzdan kullanımı gerçekten güvenli mi?

Dijital cüzdan, içinde dijital ödeme kartlarını, biletleri, ulaşım kartlarını ve daha fazlasını saklayabileceğiniz tamamen sanal bir cüzdandır. Bu cüzdanlar, Google Cüzdan ve Samsung Cüzdan gibi uygulamalar biçiminde gelir ve genellikle ücretsiz olarak yüklenir. Dijital cüzdanların ana cazibesi, hareket halindeyken telefonunuzdan veya akıllı saatinizden temassız ödeme yapabilme yeteneğidir. Fiziksel ödeme kartları temassız olarak da kullanılabilse de genellikle saklama için bir cüzdan veya çanta gerektirirler. Bazı kullanıcılar, özellikle hafif seyahat etmeyi seviyorlarsa, bunu bir yük olarak görüyor. Dahası, fiziksel temassız kartınız çalınırsa, hırsız siz kartınızı bankanız aracılığıyla bloke etmeden önce kartınızla birden fazla temassız ödeme yapabilir. Bu bariz bir güvenlik riskidir ve geçmişte çok fazla mali zarara neden oldu.

Dijital cüzdanların artıları

Birçok dijital cüzdan uygulaması, ödeme bilgilerini korumak için şifreleme protokolleri kullanıyor. Şifreleme, düz metni rastgele koda dönüştürmek için kullanılan bir yöntemdir, bu nedenle depolanan gerçek verileri gizliyor.

Samsung Wallet gibi dijital cüzdan sağlayıcıları, bir yerden diğerine aktarılan verileri şifreliyor. Örneğin, Samsung Cüzdanınıza bir kart eklediğinizde, ödeme bilgileri Samsung’un sunucularına gönderilmeden önce şifrelenir. Dijital cüzdan uygulamaları ayrıca paranızı güvende tutmak için genellikle ödemeleri tokenize ediyor. Örneğin, Google Cüzdan aracılığıyla bir işlem gerçekleştirirken, uygulama bu ödemenin değeri için benzersiz bir jeton oluşturacak. Temelde, belirteçleştirme işlemi, hassas verileri (ödeme bilgileriniz) hassas olmayan verilerle (vekil veriler olarak da bilinen belirteç bilgileri) değiştirecek, böylece çok değerli hiçbir şey yanlış ellere geçmeyecek.

Dijital cüzdanların riskleri

Dijital cüzdanların sahip olduğu en önemli güvenlik açıklarından biri, NFC kullanımlarıdır. NFC, ödemeleri kablosuz olarak gerçekleştirdiğinden, bir saldırganın NFC aracılığıyla paranızı çalma olasılığı her zaman var. Bu, bir tanesi kurbanın cihazının yakınına gelmeyi ve kullanılan ve aktarılan verileri gizlice dinlemeyi içeren çeşitli şekillerde yapılabilir.

Saldırganların bunu yapmak için kurbanın cihazına çok yakın olması gerekse de bu yine de mümkündür ve bu nedenle dikkate alınması gereken bir konu. Dahası, dijital cüzdan uygulamanız yetkisiz erişime düşündüğünüzden çok daha fazla maruz kalabilir. Cüzdan uygulamanızı korumak için yeterli güvenlik önlemleri kullanmıyorsanız, cihazınızın çalınması sizi hırsızlığa maruz bırakabilir.

Amazon bulut sektöründe gerileme yaşadı

Amazon bulut işinde en kötü dönemlerinden birini geçiriyor. Microsoft Azure ise tam tersine agresif bir şekilde büyüyor.

Amazon’un bulut işindeki büyümesi yavaşlıyor ve yatırımcılar bu konuda endişe duyuyor. Şirket 2015’te birim satışlarını artırmaya başlamasından bu yana en zayıf üç aylık büyümesini kaydetti. Nisan ayında Amazon’un bulut işi yavaşladı ve hisseleri düşüşe geçti. Piyasa değerine göre dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Amazon, kayıplar devam ederse 1.126 trilyon dolarlık değerinden yaklaşık 50 milyar dolarlık gerileme yaşayabilir.

Amazon’da çözülemeyen düşüş

Atlantic Equities analisti James Cordwell, gerilemenin, Amazon Web Services’ın artan faiz oranları ve yüksek enflasyon karşısında son aylarda harcamaları azaltan teknoloji şirketlerine ve yeni kurulan şirketlere daha fazla maruz kalmasını yansıttığını söyledi. Cordwell: “Bu, ikinci çeyreğin düşüş açısından dip olacak, güven duymayı daha da zorlaştırıyor” dedi.

Amazon’un finans şefi Brian Olsavsky, bir kazanç sonrası aramasında, Amazon’un müşterilerinin faturalarını düşürmesine yardımcı olması nedeniyle bulut işindeki büyümenin ilk çeyrekte kaydedilen yüzde 16’dan bu ay 5 puan düşeceğini söyledi. Sonuçlar, Microsoft Corp’un yüzde 27 oranında büyüyen Azure bulut işinin sonuçlarıyla çelişiyor.

Synergy Research Group, Microsoft’un bu çeyrekte bulut altyapısı pazarındaki payını bir yüzde puanı artırarak yüzde 23’e çıkardığını, pazar lideri Amazon’un ise uzun süredir devam eden yüzde 32-34’lük pay bandında kaldığını söyledi.

Yine de analistler, Amazon‘un bulut umutları konusunda büyük ölçüde iyimserdi ve görüşlerini düşüren 10’a kıyasla yaklaşık 17 hisse senedi fiyat hedefini yükseltti.