Veri merkezleri siber saldırıların hedefi

0
Bulut bilişim kullanımı artmaya devam ederken, veri merkezleri siber saldırıların hedefinde olmayı sürdürüyor. Ulusal Siber Güvenlik Merkezi (NCSC) ve Ulusal Altyapının Korunması Merkezi (CPNI), veri merkezlerinin ve bunların içinde depolanan verilerin korunmasına yardımcı olmak için bir araya gelerek veri merkezi operatörlerine ve kullanıcılarına güvenlik rehberliği sunuyor. Teknik yönetici Dr Ian Levy: “Veri merkezi operatörleri ve kullanıcıları, tuttukları ve işledikleri verileri korumak konusunda açık bir sorumluluğa sahiptir. Bunu yapmamak büyük bir finansal, itibar ve bazı durumlarda ulusal güvenlik riski oluşturur” diyor. Levy: “Bu sorumluluklara sahip olmak, kötü niyetli aktörlerin bir veri merkezini hem fiziksel hem de dijital olarak tehlikeye atmak için kullanabileceği bir dizi yöntemi anlamak anlamına gelir” diye ekledi. En iyi güvenlik uygulamalarını ve verilerin güvenli ve emniyetli tutulmasını sağlamak için veri merkezi operatörlerinin ve kullanıcılarının düşünmesi gereken konular ise şu şekilde: ♦ Risk yönetimi ♦ Dayanıklılık ♦ Coğrafya ve mülkiyet ♦ Fiziksel çevre ve binalar ♦ İnsanlar ♦ Tedarik zinciri

İhlal edilen şifrelerde neden ısrarcıyız?

0
Güvenlik firması olan SpyCloud, yeni bir raporda insanların birden fazla çevrimiçi hesap için parolalarla nasıl mücadele ettiğini paylaştı. 2021’de sızdırılan 755 kaynaktan topladığı 1.7 milyar kullanıcı adı ve şifre kombinasyonuna dayanarak, insanların yüzde 64’ünün bir ihlalde diğer hesaplar için aynı şifreyi kullandığını tahmin ediyor. Yeniden kullanılan parolalar potansiyel bir güvenlik sorunudur. Çünkü bir parolanın güvenliği bir kez ihlal edilmişse, bilgisayar korsanları parola başka bir sitede oturum açmak için kullanılmışsa diğer hesaplara erişmek için bu parolayı kullanabilir. İnsanlar ayrıca kötü şifreler seçmeye devam ediyor. Bu alışkanlık yaygın şekilde devam ediyor; “123456”, “qwerty”, “admin” ve “password” Yeniden kullanılan parolalara odaklanan SpyCloud, Netflix ve Disney+ gibi çevrimiçi akış hizmetlerinden gelen içeriğe dayalı olarak parolalarda bir artış buldu. 2021 ve öncesindeki kamuya açık ihlallerde bulduğu şifrelerin yüzde 64’ü bugün birden fazla site için kullanıldı. Windows üreticisi Microsoft bile, MFA uygulayabilen kurumsal müşterilerin yalnızca %22’sinin bunu gerçekten yaptığını keşfetti. Bu, Microsoft’un güvenliği ihlal edilmiş Microsoft hesaplarının %99’unun MFA’nın etkin olmadığını paylaşmasına rağmen.

BT uzmanları uzaktan çalışma tehlikesi nedeniyle tedirgin

0
CyberRisk Alliance (CRA) tarafından yapılan bir ankete göre, uzaktan çalışanlar ve bulut tabanlı teknolojiler, fidye yazılımları için “yüksek bir hızla” büyümeye devam eden baskın saldırı araçları haline geldi. 300’den fazla Kuzey Amerika BT ve siber güvenlik karar vericisi ankete katıldı. Yüzde 62’si fidye yazılımı korumasına yapılan harcamaları artırmayı planladıklarını söyledi. Yüzde 43’ü ise son iki yıl içinde en az bir Fidye Yazılımı saldırısına maruz kaldığını kabul etti. En önemli saldırı vektörlerinin tümü kuruluş dışındandı ve yüzde 37’si kilit bir sorun olarak uzaktan çalışan istismarlarını gösterdi. Ek olarak yüzde 35’i bulut altyapısının suçlandığını söyledi ve yüzde 32’si bulut tabanlı uygulamalarla ilgili güvenlik sorunları bildirdi. Kuruluşların yüzde 58’i fidye talebini ödedi. Bununla birlikte yüzde 44’ü önemli bir mali kayıp bildirdi ve yüzde 29’u verilerini dark web’de buldu. CRA Başkan Yardımcısı Matt Alderman: “2021, yüksek düzeyde fidye yazılımı saldırılarına tanık oldu ve 2022’nin farklı olacağına inanmak için hiçbir neden yok. Siber sigorta çözüm değil. Kuruluşlar, 2022’de fidye yazılımlarını ele almak için 2022’de ortalama olarak yüzde 4-5 daha fazla yatırım yapacak” dedi.

Temassız teknoloji için ilgi artıyor

Önümüzdeki yıllarda teknolojideki en büyük trendlerden biri, müşterilerin kullandıkları ürün ve hizmetlerle temassız etkileşim kurmasını sağlayan kullanıcı arayüzlerinin sürekli olarak geliştirilmesi olacak. Pandemi sırasında güvenli müşteri deneyimlerini sürdürmenin yeni yollarını bulma ihtiyacıyla teşvik edilen şirketler, çalışanların ve müşterilerin geleneksel, daha düz 2D bilgi işlem alanının ötesine geçerek etkili bir şekilde çalışmasına ve oynamasına yardımcı olan yeni temassız arayüzleri benimsemeye istekli. Şirketler, otomatik konuşma tanımadan 3D göz takibine ve jest tabanlı hesaplamaya kadar bu teknolojilerin, müşteri deneyimlerinin kalitesini olumsuz etkilemeden dokunmatik ekranlara olan bağımlılığı kırmak için nasıl kullanılabileceğini araştırıyor. Danışman Capgemini, kuruluşların temassız arayüzlerin sağlık ve güvenlik bilincine sahip bir ortamda yüksek kaliteli deneyimlerin ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul ettiğini söylüyor. İş liderlerinin yüzde 75’i, salgın sonrası dünyada dokunmatik olmayan uygulamalara yönelik artan müşteri iştahının devam edeceğine inanıyor. Örneğin perakende, self servise ve Amazon Go gibi modellere geçerek, kasiyerlerin kaldırılması gibi pahalı insan etkileşimlerinden zaten uzaklaşıyor. Diğer perakendeciler dokunma miktarını azaltmayı deniyorlar.

Robotaksi hizmetinde Asya önde gidiyor

Çinli teknoloji devi Baidu, 2030 yılına kadar 100 şehirde robotaksi dağıtmayı planlıyor. Baidu’nun ilk hedefi; 2025 yılına kadar 65 şehri kapsamak ve ardından 2030 yılına kadar 35 şehri daha kapsamak. Yol haritası, Baidu’nun dördüncü çeyrek 2021 kazanç çağrısı sırasında CEO ve Kurucu Ortak Robin Li tarafından açıklandı. Baidu Core’dan elde edilen gelirler, 2021’de, reklam dışı gelirdeki yüzde 71’lik bir artışın etkisiyle bir önceki yıla göre yüzde 21 arttı. Bu, şirketin büyük reklam işinden uzakta başarı bulduğunu gösteriyor. Li, “Akıllı ulaşımdan elde edilen gelirler hızla büyüyor ve 2021’de önceki yıla göre iki katından fazla arttı. . Apollo Go, otonom araç çağırma hizmetlerinin ölçeklenebilir çalışmasına yönelik büyük adımlar atmaya devam etti” dedi. Baidu, robotaksi işini hızlandırarak ivmesini artırmak istiyor. Ayrıca Li: “Geniş ölçekli operasyonun, test aşamasında görünmeyen sorunları belirlememize ve aynı zamanda ‘Dördüncü Seviye’ otonom sürüş teknolojisi ilerlemesini zorlamamıza izin verdiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı. Li, Apollo Go’nun 213.000 sürüş sağladığını ve çeyrekten çeyreğe sağladığı sürüş sayısını neredeyse ikiye katlamaya devam ettiğini söyledi.

Audi otomobilleri sanal gerçeklik platformuna dönüşüyor

Audi otomobillerin arka koltuk yolcuları sanal gerçeklik (VR) gözlüklerini takarak oyun, film ve etkileşimli içerik gibi çeşitli medya formatlarıyla vakit geçirebilecek. ABD’deki South by Southwest (SXSW) festivalinde tanıtılacak holoride özelliğinin sanal gerçeklik eğlencesini seri üretime dahil eden dünyanın ilk otomobil üreticisi olan Audi otomobillerde sanal içerik, otomobilin sürüş hareketlerine gerçek zamanlı olarak uyum sağlıyor. SXSW’de ziyaretçiler, hareket halindeki bir araçta holoride özelliğini deneyimleyebilecek Yolcuların yolculukları sırasında geçen süreyi, filmleri, video oyunlarını ve interaktif içerikleri çok daha gerçekçi bir şekilde deneyimlemesini sağlayan holoride, 2021’de SXSW’de hem “Eğlence, Oyun ve İçerik” kategorisinde prestijli 2021 SXSW Pitch ödülüne, hem de “Best in Show” ödülüne layık görülmüştü.

2019’dan beri sürekli gelişiyor

holoride, sanal içeriği gerçek zamanlı olarak otomobilin sürüş hareketlerine uyarlayan bir teknoloji kapsıyor. Örneğin otomobil sağa dönüyorsa hayal dünyasındaki uzay gemisi de sağa doğru uçuyor. Otomobil hızlandığında, uzay gemisi de hızlanıyor. Yenilikçi VR veya XR (genişletilmiş gerçeklik) teknolojisinin geliştirme süreci Audi ile başlarken Münih merkezli teknoloji-eğlence startup şirketi holoride tarafından farklı üreticiler için geliştiriliyor ve ticarileştiriliyor. holoride ilk kez Las Vegas’taki CES 2019’da (Tüketici Elektroniği Fuarı) tanıtıldı. Disney Games ve Interactive Experiences işbirliği ile holoride, Marvel dünyasından otomobiller için bir VR oyun deneyimi uyguladı. holoride, 2021 yazında California üzerinden Los Angeles’tan San Francisco’ya yapılan bir roadshow sırasında, diğer etkinliklere ve gösterilere ek olarak, teknolojinin olanaklarını diğer potansiyel ortaklara göstermek amacıyla diğer prodüksiyon ve oyun stüdyolarını da ziyaret etti. Münih’teki IAA 2021 ziyaretçileri, konsepte uygun “İlerleme hakkında konuşalım” sloganı kapsamında holoride ile ilk demo sürüşleri yapma fırsatını yakaladı. Bunun dışında Salzburg Festivali katılımcıları bir Audi e-tron’un arka koltuğunda holoride özelliğinin keyfini çıkarma ve genç bir Mozart’ı ararken Salzburg şehrinin müzikal çağlarında bir zaman yolculuğu deneyimleme fırsatı buldular.

Otonom sürüş dönemine hazır teknoloji

Gelecekte, otomobille ulaşımın ileri seviyede otomasyonu, sadece sürüş sırasında yeni eğlence biçimlerini mümkün kılmakla kalmayacak, aynı zamanda yolda öğrenme ve çalışma için fırsatlar yaratacak. Sürücüler gelecekte otomobil kullanmaya odaklanmak zorunda kalmadıklarında; çalışma, okuma, film izleme veya oyun oynama gibi farklı şeylerle ilgilenebilecek. holoride ile sanal dünyada hareketle senkronize yolculuk, aynı zamanda, kitap okuyan veya tablet gibi elektronik cihazlarda görsel-işitsel medya ile vakit geçiren yolcuların sıklıkla yaşadığı araç tutması olgusunu da azaltıyor. İç mekan kullanıcılar kişisel bir serbest zaman alanı olacak ve tasarımcılar için yeni tasarım merkezi olacak. Sonuçta olarak tasarım süreci: yeni bir modelde kim oturacak ve insanlar orada ne yapmak isteyecek, sorusuyla başlıyor. Tasarımcılar gelecekte otomobilleri dışarıdan içeriye değil, içeriden dışarıya tasarlayacaklar ve bu nedenle müşteriler tasarımın odağında olacaklar.

Tosyalı Holding’den dünyanın en büyük çatı üstü güneş santrali

Türkiye’nin global çelik üreticisi Tosyalı Holding, dünyanın en büyük çatı üstü güneş enerjisi santrali projesini hayata geçiriyor. Aynı anda tüm tesislerinde toplam 632 bin metrekare alan üzerinde kurulacak GES ile 140 MW kurulu güce ulaşacak Tosyalı, dünyanın en büyük çatı üstü GES’e sahip şirketi olacak. Projede kurulumu tamamlanan santraller etap etap planlanıp tamamlandıkça devreye alınacak. Projenin 85 MW gücündeki ilk etabı 7 ayda tamamlanacak. 140 MW büyüklüğündeki projenin tamamı ise Nisan 2023’te yetişecek. Projede, çözüm ortakları olarak, güneş enerjisi santrali anahtar teslim kurulum hizmetleri alanında önde gelen kurumlardan SolarAPEX ve güneş enerjisi alanında küresel en büyük akıllı ürün tedarikçisi Huawei ile çalışan Tosyalı Holding için sürdürülebilirliğin en önemli gündem maddesi olduğunu dile getiren Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Tosyalı Çatı GES projemiz, kendi alanında dünyanın en büyüğü olmakla kalmayıp, yıllık 116 milyon 525 bin kg karbon salımını engellediği için dünyanın en temiz çelik üretimine de imkan verecek. Tosyalı Holding olarak hedefimiz, fosil yakıt kullanımını mümkün olan en düşük seviyeye getirmek. Bu strateji doğrultusunda önümüzdeki dönemde Türkiye’de bir ilk olarak demir çelik üretiminde hidrojeni fosil yakıtların yerine kullanmaya başlayacağız. Kurduğumuz GES’den elde edeceğimiz elektriğin bir kısmını da hidrojen odaklı bu işlemler için kullanacağız. Bu açıdan, bu projemiz sıfır karbon hedefimize giden yolda en önemli kilometre taşımız olacak” diyor. Tosyalı Holding, üç kıtada sayıları 30’a yaklaşan tesis ve yaklaşık 15 bin çalışanıyla hayata geçirdiği sürdürülebilirlik odaklı yeşil çelik üretimiyle, sadece Türkiye’ye değil, dünyaya da ilham vermeye devam ediyor. Teknoloji ve inovasyon ile şekillenen, dünyada ilk olan sürdürülebilirlik odaklı araştırma ve geliştirme projeleri, döngüsel ekonomi odaklı çalışmalarının yanı sıra Tosyalı, yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına dayalı yatırımlarıyla da dünyadaki birçok şirkete örnek oluyor. Dünyanın sayılı yeşil çelik üreticilerinden olan Tosyalı Holding, bünyesindeki tüm şirketlerde, hammaddeden üretim süreçlerine satış ve pazarlamadan sevkiyata kadar tüm faaliyetlerini sürdürülebilirlik odaklı olarak gerçekleştiriyor. Tosyalı, özellikle son 2-3 yılda sürdürülebilirlik odaklı, önemli bir kısmı küresel anlamda ilk olan, fikri sınai hakları kendisine ait, 100’ün üzerinde Ar-Ge projesine imza atmış durumda. Bu projeler sayesinde karbon salımını yüzde 30 azaltan Tosyalı Holding, bugün grup şirketlerinden Tosçelik tesislerinde sektörün karbon ayak izi en düşük boru üretimini gerçekleştiriyor. Tosyalı Holding’in daha önce grup şirketlerinden Tosçelik Profil ve Sac’ın Osmaniye’deki üretim tesislerine kurduğu çatı tipi güneş santrali, dünyanın en büyük ilk beş çatı tipi güneş santrali arasında sayılıyordu. Yapılan iş birliği hakkında düşüncelerini dile getiren Huawei Türkiye CEO’su Mr. Li Jing, “Türkiye’nin global çelik üreticisi Tosyalı Holding`in, dünyanın en büyük çatı üstü güneş enerjisi santrali projesine destek veriyoruz. Türkiye’nin bir kurumsal vatandaşı olarak, yeşil dönüşüm için elimizden gelenin en iyisini yapıp ülkemizin sıfır karbon hedefine ulaşmasına katkıda bulunuyoruz. Bu önemli projenin zamanlamasının Huawei’in Türkiye’deki 20.yılına denk gelmesi nedeniyle de ayrıca mutluyum. Huawei Türkiye, ülkemizde bilişim teknolojilerinin ve yeşil enerjinin gelişimine destek sunarak 20 yılda güçlü bir kurumsal yapı yarattı. Tosyalı Holding ve SolarApex gibi kıymetli iş ortaklarımızla geliştirdiğimiz bu işbirliği ile hep birlikte Türkiye için daha değer yaratma konusunda kendimize daha çok güveniyoruz” dedi. Projenin yürütücüsü SolarAPEX Genel Müdür’ü Fatih Doğan ise “İklim değişikliğinin etkilerinin yoğun olarak hissedildiği günümüzde Tosyalı Holding, tüm dünyaya örnek olacağı, toplam 140 MW kurulu güce ulaşacak bu projeyle dünyanın en yeşil çeliğini üretecek. Böyle bir projede SolarAPEX olarak Tosyalı’nın çözüm ortağı olmak eşi benzeri olmayan bir deneyim. Güneş enerjisi sistemleri kurulumlarında sahip olduğumuz tecrübe ve deneyimli kadromuzla bu projeyi planlanan sürede başarı ile tamamlamak için var gücümüzle çalışacağız” dedi.

En yeni teknoloji ile kurulan çatı üstü güneş enerjisi santrali projesi

Projede SolarAPEX, mühendislik açısından uygulama şekline ender rastlanan farklı ve ileri seviye montaj tekniği olan ‘aşık bağlantı’ tekniğini kullandı. Paneller tamamen sıfırdan ‘Tosyalı Güneş Enerjisi Santrali’ için üretilen özel tasarım çelik taşıyıcı sistem üzerine kuruldu. Bu yöntem ile çatıya yerleştirilen güneş enerjisi sistemi her koşulda daha verimli enerji üretme imkânı sağlayacak. Diğer taraftan projede en ileri teknoloji paneller kullanılıyor. Daha az alanda daha çok verim sağlayan bu panellerin yanı sıra projede kullanılan Huawei’nin yeni nesil inverterleri sayesinde bir elektrik tehlikesi halinde 0.2 ms süre içinde akım kesilerek güvenliğin en üst düzeyde tutulması sağlanacak. Kurulumda uygulanan aşık bağlantı tekniği ve son teknoloji malzemelerin kullanılması bu projeyi aynı zamanda dünyanın en yeni teknolojisi ile kurulan çatı üstü güneş enerjisi santrali haline getirecek.

Rakamlarla Tosyalı Çatı GES

  • Toplam 140 MW kurulu gücü ile dünyanın en büyük çatı üstü güneş enerjisi santrali projesi.
  • Yıllık 250 milyon Kw/h’lık üretimi ile dünyanın en fazla yıllık üretim yapan çatı üstü güneş enerjisi santrali projesi.
  • Yıllık 250 milyon Kw/h’lık üretim
  • Yıllık 37 milyon USD (550 milyon lira) tutarında bir elektrik maliyetine eşdeğer.
  • Türkiye’de öztüketim amacıyla üretilen toplam ges kapasitesinin yüzde 23’ü.
  • 84 bin hanenin 1 yıllık enerji tüketimine denk.
  • Dünyanın en yeni teknolojisi ile kurulan çatı üstü güneş enerjisi santrali projesi.
  • 71 milyon dolarlık (1 milyar lira) yatırım bedeli ile dünyanın en büyük yatırım bedeline sahip çatı üstü güneş enerjisi santrali projesi.
  • Yıllık 116 milyon 525 bin kg karbon salımı engellenerek, yeşil çelik üretiminde dünyanın önde gelen tesisleri arasına girecek.

Stellantis’in ileri teknoloji mobilite özgürlüğü planı!

0
Global çapta otomotiv ve mobilite dünyasının en büyük grupları arasında yer alan Stellantis, önümüzdeki 10 yılı kapsayan stratejik planını açıkladı. Dare Forward 2030 (2030’a Cesaretle) stratejik planı ile 2038 yılına kadar sıfır karbon salımına ulaşarak iklim değişikliğiyle mücadelede endüstri lideri olmayı taahhüt ediyor. İklim değişikliğiyle mücadele konusunda endüstri lideri olmayı taahhüt eden Stellantis’in CEO’su Carlos Tavares; “Dare Forward 2030 bize her zamankinden çok daha fazlası olmamız için ilham veriyor. Bu ilham ile vizyonumuzu genişletiyoruz, sınırları aşıyoruz ve ailelerimizin, topluluklarımızın ve faaliyet gösterdiğimiz alanları iyileştirmek için mobilitenin tüm yönlerini dönüştürmeyi amaçlayan yeni bir yaklaşım benimsiyoruz. Ürün çeşitliliğinden güç alan Stellantis, yenilikçi, temiz, güvenli ve ulaşılabilir mobilite çözümleri sunarak yarının mobilitesini şekillendiriyor.
Photo : Stephane Sby Balmy
Stellantis, iklim değişikliğinin hafifletilmesinde endüstride öncü olacak ve 2030 yılına kadar da yüzde 50’lik bir azalma sağlayarak 2038 yılına kadar karbon net sıfıra ulaşacak. Dekarbonizasyonda lider rolünü üstlenerek, döngüsel ekonomide ileriye doğru kararlı adımlar atarak sürdürülebilir geleceğe katkı sunuyoruz” şeklinde konuştu. Avrupa ve ABD’de yüzde 100 elektrikli olacak Carlos Tavares, “Liderlik hedefimiz kapsamında bu on yılın sonuna kadar Avrupa satışlarımızın yüzde 100’ünün ve ABD satışlarımızın yüzde 50’sinin bataryalı elektrikli araçlar (BEV) olmasını hedefliyoruz. 2030’a kadar 75’in üzerinde BEV modeline sahip olmayı ve küresel çapta beş milyon araçlık yıllık BEV satışına ulaşmayı planlıyoruz. Bugün, Jeep® markasının 2023 başlarında pazara sunulacak olan ilk tamamen elektrikli SUV’unu ve 2024’te sunulacak olan yeni Ram 1500 BEV pikap modelinin ön gösterimini sunmaktan heyecan duyuyoruz. Yolculuğumuz, gücünü her biri benzersiz olan markalarımızın kapsamlı ürün yelpazesinde sunduğu ileri teknoloji sağlayan mükemmel mühendisliğe ve yenilikçiliğe odaklanmamızdan alıyor” dedi.   “Yaptığımız her şeyin merkezinde müşteri memnuniyeti yer alıyor”  Bütün çalışmalarının merkezinde müşteri memnuniyetinin yer aldığının vurgusunu yapan Tavares, “Tüm pazarlarda ürün ve hizmetlerimizle müşteri memnuniyetinde lider olmayı hedefliyoruz. Değer zinciri boyunca her türlü pürüzü ortadan kaldırmaya çalışarak, uçtan uca eksiksiz bir deneyime olağanüstü önem vereceğiz. Profesyonel müşterilerimize benzersiz çözümler getiren verimli ürün ve hizmet portföyümüzle ticari araç pazarına öncülük edeceğiz. Stellantis çalışmak için olağanüstü bir yer, müşterilerin hayatlarını daha iyi hale getirmek isteyen herkes için çekim merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz.  Dijital ve elektrikli gelecek için tüm potansiyelimizi ortaya koyacağız” dedi.  “Net gelirlerimizi 2030’a kadar ikiye katlayacağız” Stellantis CEO’su Carlos Tavares, “Güçlü küresel operasyonlarımızı daha güçlü motorlarla destekliyoruz. Operasyonel mükemmellik, uygulama hızı ve sevkiyatların yaklaşık yarısında elde edilen kâra geçiş noktası bizi güçlü kılan özelliklerimiz olmaya devam edecek. Net gelirlerimizi 2030’a kadar ikiye katlayacağız ve on yıl boyunca çift haneli Düzeltilmiş Faaliyet Geliri marjlarını sürdüreceğiz. Tarihimizle gurur duyuyoruz. Tarihimiz cesaretimizi, azmimizi ve çevikliğimizi gözler önüne seriyor. Buna, ‘Dare Forward 2030 doğrultusunda girişimci bakış açısını da ekliyoruz” açıklamasında bulundu.

Gelişmekte olan piyasalar kriptoya daha yakın

Gelişmekte olan piyasaların, gelişmiş ülkelere kıyasla kripto para birimine yatırım yapma olasılığı daha yüksek. Gelişmekte olan Asya-Pasifik ülkeleri, kripto para birimine en yakın olanlar arasında yer alıyor. Bu ülkeler, yatırım yapılabilir varlıklarının yüzde 22’sini dijital para birimleri için ayırmayı planlıyor. Tüketici analisti firması Toluna’nın yeni araştırmasına göre, dört bölgedeki 17 pazardan 18 ila 64 yaşları arasındaki 9.000 katılımcıyla anket yapıldı. Yaklaşık 5.000 kişi; Singapur, Avustralya, Tayland, Hindistan ve Endonezya dahil olmak üzere dokuz Asya-Pasifik ülkesindendi. Latin Amerika’da yaklaşık yüzde 39 ve EMEA’da yüzde 27’lik yatırım gerçekleşmesi yaşandı. Çalışma, gelişmekte olan pazarlardan katılımcıların kriptoya daha açık olduğunu ve bu ülkelerin yüzde 41’inin kriptoya yatırım yaptığını ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 32’si dijital para birimlerine daha fazla güveniyor ve gelişmekte olan piyasaların yüzde 25’i kriptoyu riskli bir görüyor. Bu oran gelişmiş piyasalarda ise %42’seviyelerindeydi.

Yenilenebilire geçiş zorunlu hale geliyor

Almanya, fosil yakıtları “2040’tan önce” terk etme hedefini sürdürürken, 2035 yılına kadar tüm elektrik ihtiyaçlarını yenilenebilir kaynaklardan tedarik etmeyi hedefliyor. Avrupa’nın en büyük ekonomisi, diğer Batılı ulusların Rus gazına daha az bağımlı hale gelmesi için baskı altında kaldı. Ancak 2030 yılına kadar kömürle çalışan santralleri aşamalı olarak kapatma ve 2022 sonuna kadar nükleer santrallerini kapatma planları geriye çok az seçenek bıraktı. Ekonomi Bakanı Robert Habeck, yenilenebilir enerji için hızlandırılmış kapasite artırımını, ülkeyi Rus fosil yakıt kaynaklarına daha az bağımlı hale getirmede kilit bir unsur olarak nitelendirdi. Makaleye göre, ülkenin Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yasasında (EEG) ilgili değişiklik hazır ve rüzgar veya güneş enerjisinin payı 2030 yılına kadar yüzde 80’e ulaşacak. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkede yenilenebilir odaklı çalışmalar devam ediyor. Rusya-Ukrayna savaşı ise enerji dönüşümünün hızlanmasında son günlerde kritik rol oynuyor.

Securitas, güvenliği bireysele taşıyor

İş dünyasının nabzını tuttuğumuz TechInside YouTube kanalında farklı içeriklerle karşınıza çıkmaya devam ediyoruz. Son olarak Sitemizin genel yayın yönetmeni Kerem Özdemir, Securitas CTO’su Emre Erdal ile röportaj gerçekleştirdi. Securitas’ın kısa süre önce satın aldığı Tepe Güvenlik hakkında konuşan ikili, şirketin büyüme stratejisinden ve yayılma politikalarından bahsetti. Erdal, bu hamle ile beraber küçük ve orta ölçekli işletmelere yöneleceklerini açıkladı. Yapay zeka konusunun da açıldığı röportajda Securitas’ın 2013 yılında başlayan dijital güvenlik altyapısından da konu açıldı. Erdal, müşterilini sadece fiziksel güvenlik görevlileriyle değil, olası risk değerlendirmeleriyle de koruduklarını belirtti. Aynı zamanda doğru projeye en doğru insanın seçimi konusunda da yapay zekadan destek aldıklarını açıkladı. Ancak asıl kullanımı ise risk değerlendirmeli ile önceden olası olayların önünü kesmek.

Garanti Portföy’den Metaverse ve yeni teknolojilere değişken fon

0
Garanti Portföy, Metaverse ve Yeni Teknolojiler Değişken Fonu’nu 21 Mart’ta satışa sunacağını açıkladı. Garanti Portföy’ün açıklamasında, “Garanti BBVA olarak; siz değerli müşterilerimiz için yenilikçi temalara yatırım yapmayı kolaylaştırmayı ve portföyünüzü çeşitlendirmeyi hedefliyoruz. Gelecekte internetin yerini alması beklenen, sanal ve gerçek dünyanın yeni oluşumu Metaverse, günümüzde giderek merak edilen ve popüler hale gelen bir platforma dönüştü. Bu sanal evren, insanların sanal temsillerinin dijital nesnelerle etkileşime girebildiği, sürekli açık olan sanal ortamlardan oluşan bir ağ. Birlikte işlerliğe sahip, senkronize, sınırsız katılımcıya açık, tamamen işlevsel bir ekonomiye sahip. Aynı zamanda sanal ve gerçek dünyayı kapsayan bir deneyim olarak tanımlanmakta. Ayrıca bilgi teknolojilerinden, iletişim hizmetleri sektörüne uzanan yeni teknolojiler alanlarında faaliyetlerde bulunan global şirketler ile BIST Teknoloji Endeksi ve BIST İletişim Endeksi’nde bulunan şirketlerin fon portföyünde yer alması planlanmakta” denildi. Fonun yatırımcı profili şu şekilde tanımlanıyor:
  • Metaverse ve yeni teknolojilerine yatırım yapmak isteyen,
  • Birikimlerini değerlendirirken orta-uzun vade bakış açısıyla düşünen,
  • TL ile fon alımı yapmak isteyen.
Garanti Portföy, yatırımcı profilini tanımlarken “Fon yüksek riske toleransı olan yatırımcılar için uygundur” ifadesini de kullanıyor.

Teknosa’dan işitme engellilere görüntülü çağrı merkezi hizmeti

Teknoloji perakendecisi Teknosa, işitme engelli müşterilerine işaret diliyle görüntülü çağrı merkezi üzerinden hizmet sunmaya başladı. Teknolojik Eller adıyla Teknosa’nın web sitesi ile mobil uyumlu web sitesinde başlayan uygulamadan ürün satın alma, kampanya ve ürün bilgisi, iade, değişim ve servis başta olmak üzere her türlü konuda hizmet almak mümkün oluyor. Sabancı Holding iştiraklerinden Teknosa, işitme engelli müşterilerinin alışveriş yolculuğunu kolaylaştırmak amacıyla işaret diliyle görüntülü çağrı merkezi dönemini başlattı. Kendi sektöründe bir ilke imza atan Teknosa’nın yeni uygulaması, her türlü talep ve soruların yanı sıra iade ve değişim süreçlerinden servislere, stok bilgilerinden kampanyalara işitme engelli müşterilerin ihtiyaç duydukları her konuda bir çözüm noktası oluyor. İşitme engelli müşterilerimiz, ayrıca sektörde ilk ve tek olan webchat, whatsapp güvenli link ödeme yönteminden de faydalanarak siparişlerini kolay ve güvenli bir şekilde tamamlayabilecek. Hafta içi 09.00 ile 19.00 saatleri arasında hizmet veren Teknolojik Eller, ilk aşamada Teknosa.com web sitesi ile mobil uyumlu web sitesinde devreye alındı. Uygulama, Nisan sonunda Teknosa’nın mobil aplikasyonunda da işitme engelli müşterilerin hizmetinde olacak.

SOCAR Türkiye’den sektörün en büyük SAP projelerinden biri

SOCAR Türkiye, veri odaklı bir şirket olmak ve büyüme stratejisini desteklemek üzere SAP ile iş birliğini bir adım öteye taşıdı. SAP Türkiye ile sadece Türkiye’nin değil, bölgenin ve enerji sektörünün en büyük SAP projelerinden birine imza atan SOCAR Türkiye, Project Earth isimli proje ile farklı süreçleri ele alan SAP çözümlerini SAP S/4HANA sistemine entegre ederek, tek merkezden yönetecek. SOCAR Türkiye, tüm grup şirketlerinin kurumsal süreçlerinin yönetildiği uygulamaların dijital dönüşüme ayak uydurabilmesi, süreç bazlı ve organizasyonel entegrasyonun sağlanması amacıyla Project Earth çalışmasını hayata geçirdi. Bünyesinde bulunan STAR Rafineri, SOCAR Dağıtım, SOCAR Depolama sistemlerini tek bir SAP S/4HANA sistemi üzerinde birleştiren SOCAR Türkiye; SAP ile gerçekleştirdiği Project Earth ile yerinde ve dağınık sistemlerini entegre SAP S/4HANA ve Analytics Cloud çözümleri ile yeniledi. Ayrıca finans, merkezi satın alma, ticari operasyonlar, bakım onarım, iş analitiği ve ana veri yönetimi süreçlerinin dijital dönüşümünü desteklemeye de hazır hale getirdi. SOCAR Türkiye’nin satın alma ve lojistik, varlık yönetimi, ticaret ve finans iş birimlerini kapsayan, 100’den fazla SAP danışmanının görev aldığı Project Earth çalışmasında başlangıç aşamasından itibaren uzaktan çalışma yöntemi ile 8 binden fazla test adımı tamamlandı. Hazırlık aşaması 6 hafta süren proje, 16 ay gibi kısa bir sürede tamamlandı. Güncelliğini kaybetmiş ve dağınık uygulamalar yerine güncel, tekil ve merkezi bir sistem yaratmayı hedefleyen proje ile çalışanların da memnuniyetinin artırılması hedefleniyor. SOCAR Türkiye’nin süreçlerindeki hızı ve çevikliği iyileştiren, bellek-içi teknolojili yeni nesil ERP (kurumsal kaynak planlama) çözümü SAP S/4HANA; hızlı, verilerle yönlendirilen karar verme sürecinin de yolunu açıyor. SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon & Bilişim Teknolojileri Başkanı Hakan Irgıt “Ocak 2022 itibarıyla 16 aydır devam ettirdiğimiz ve dünyada eşine az rastlanır S4/HANA projemiz Project Earth’ü de devreye aldık. Tasarım aşamasından devreye almaya kadar tamamını uzaktan çalışarak gerçekleştirdiğimiz bu projede hem kurumsal uygulamalarımızın yenilenmesini sağladık hem de daha önce kullanmadığımız birçok yeni aracı da çalışanlarımızın hizmetine sunduk. Çalışanlarımız projenin hayata geçmesiyle muhasebe işlemleri ve fatura onayları gibi kurumsal süreçleri uçtan uca yönetebiliyor, raporlayabiliyor, grup şirketleri arasında veri akışı gerçekleştirebiliyor. Hidrokarbon değer zincirinde hammadde satın alımından depolamaya, üretimden müşteri teslimine şirketler arası entegrasyonu sağladık. Müşterilerimizi, siparişten teslimat adımına kadar anlık bilgi paylaşımı sağlayan müşteri portalı ile buluşturduk. Operasyonda planlama ekiplerinin bakım ekipleri ile operasyonları eş zamanlı planlama, saha faaliyetlerini anlık işleyebilecekleri mobil uygulama ve tüm grup şirketlerimiz bazında tek bir ana veri yapısının kurulması ve ortak ana veri sözlüğü oluşturulması gibi hedeflerimizi gerçekleştirdik. Kısacası Project Earth ile çalışanlarımız, tedarikçilerimiz ve müşterilerimiz dahil olmak üzere operasyonumuzun her noktasında önemli kazanımlar elde ettik” şeklinde konuştu. SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan ise, “SOCAR Türkiye, bugün SAP Model Company modelini en iyi uygulayan şirketler arasında yer alıyor. Biz de onların dijital dönüşüm yolculuklarında en yakın iş ortağı olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. SOCAR Türkiye’yi “Veri Odaklı Şirket” hedefine ulaştırmak için bir yol haritamız var. Bu yol haritasını gerçekleştirmek için projelerimiz devam ediyor. Project Earth’ün en önemli başarı kriteri, global bir başarı hikayesi olmuş STAR Rafineri projesini de bir üst boyuta taşımaktır. Project Earth, veriye dayalı şirkete dönüşümün ilk aşamasıdır ve entegrasyonun çıktılarına odaklanır. Gelecek aşamalar için yol haritamızda diğer SOCAR Türkiye şirketlerinin dönüşümünü de öngörebiliyoruz. Tüm ekiplerin özveriyle ve tutkuyla çalıştığı bu proje bizim için de ilham verici bir proje oldu. SAP olarak müşterilerimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmekten mutluluk duyuyoruz” dedi.    

Fibaemeklilik, En Insurtech Sigorta şirketi seçildi

Fibaemeklilik, sigorta sektöründe dijitalleşmeyi desteklemek için düzenlenen Insurtech Ödülleri 2022’de En Insurtech Sigorta şirketi seçildi. Sigorta sektöründe fark yaratan inovatif teknoloji çözüm ve hizmetleri ödüllendirmeyi amaçlayan Insurtech Hub tarafından verilen ödüle, Fibaemeklilik yapay zekâ ile geliştirilen asistan robotu Figuru ile layık görüldü. Teknoloji temelli yeniliklerle dijital dönüşüme öncülük ederek sektörde oyunu değiştirmeyi amaçladıklarını ve bu ödülün çalışma motivasyonlarını artırdığını belirten Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu şunları söyledi; “Figuru, müşteri iletişim kanallarını yapay zekâ altyapısı ile dijitalleştirerek self-servis çözümler sunmak amacıyla sektörde bir ilk olarak hayata geçti. Web sitemizde 7/24 kesintisiz hizmet sunan ve sektörümüzün hem sohbet eden hem de işlem yapabilen yapay zekâ teknolojili tek chatbot’u olan Figuru, bugüne kadar 100 binin üzerinde ziyaretçi ile 50 binden fazla işlem talebiyle ilgilendi, on binlerce soruya cevap verdi. Müşterilerimiz sorularına anında yanıt bulmaktan da bu deneyimi hiç sıra beklemeden internet üzerinden kolayca ulaşabileceği bir asistanla yaşamaktan da çok mutlular. Bu memnuniyet bizim sektördeki konumumuzu güçlendiren bir unsur.” En Insurtech Sigorta şirketi seçilen Fibaemeklilik’in dijitalleşmeyi tüm iş süreçlerine yansıttığını belirten Öztürkoğlu, “Robot teknolojisinin iş verimliliğini yükselterek maliyetleri azaltma gibi olumlu bir etkisi var ve şu anda operasyonel süreçleri devrettiğimiz 50’ye yakın robotla birlikte çalışıyoruz. Fibaemeklilik’in müşterilerine en doğru çözümleri en hızlı şekilde sunmayı sürdürebilmesi için yatırımlarımıza devam edeceğiz” dedi.

Figuru ile işlemler en fazla 40 saniye sürüyor

Dijitalleşmenin sunduğu imkânlardan faydalanarak insan kaynağını daha efektif kullanmayı amaçlayan Figuru, çağrı merkezi çalışanlarının sık cevap verdiği soruları sohbet fonksiyonu ile cevaplayabiliyor. Soru cevaplama başarı oranı yüzde 95’e ulaşan Figuru, standart algoritmasının ötesinde öğrenen robot teknolojisi ile yanıtını tam olarak bilmediği sorularda ise yüzde 88 tahmin yürütebilme yeteneğine sahip. Fibaemeklilik müşterileri Figuru ile fon, katkı payı, iletişim bilgileri ve ödeme aracı değişikliklerinin yanı sıra ek katkı payı veya açık vade bekleyen ödemelerinin yapılması, BES sözleşme görüntülemesi gibi pek çok işlemi yapabiliyor. Seçilen işlem ait adımlar takip edilerek maksimum 40 saniye içinde işlemler başarı ile tamamlanabiliyor.

Renault ve Dacia’dan, müşteri memnuniyetine dijital köprü

Renault MAİS, Renault ve Dacia markalarının müşteri memnuniyetini yüksek tutmak için dijital araçları kullanıyor. Renault MAİS’in burada kurduğu altyapı dikkat çekici. Servis sürecini pratik hale getiren Renault ve Dacia Port uygulamaları ile kullanıcılarla doğrudan iletişim için kullanılan Diyalog ve Whatsapp Hattı, kaliteli bir müşteri deneyiminde önemli rol oynuyor. Kapında Vale Hizmeti, görüntülü görüşme ve e-ticaret gibi hizmetler de müşterilerin hayatını kolaylaştırıyor. Ayrıca Twitter, Facebook, Instagram, Linkedin gibi sosyal ağlar üzerinden de müşteri beklentileri en hızlı şekilde yanıtlanıyor. Kalite ve memnuniyet kontrol aramalarının yapıldığı Renault Dinliyor, taleplerin değerlendirildiği Şikayet Yönetim Ekibine ek olarak Sosyal Medya ve Dijital Kanallar Ekibi de mutlak müşteri memnuniyeti için kesintisiz hizmet sağlıyor.

Servis kalitesi yüksek satış rakamlarına yansıyor

2021’de otomotiv pazarında 75 bin 561 adet satış ve 13,45 pazar payıyla Renault, 22’nci kez binek otomobil lideri olurken Clio HB, B segmentinde 36 bin 438 adet satışla bu liderlikte önemli rol oynadı. Renault Zoe ise, 772 adet satışla Türkiye’de en çok tercih edilen elektrikli otomobil oldu. 2021’de 19 bin 38 satış adedine ulaşan Dacia Duster ise Türkiye’nin en çok satan SUV modeli olmaya devam etti. Renault MAİS, 2022’de, elektrikli ulaşımı farklı bir boyuta taşıyan yeni Megane E-TECH Electric modelini  ve Dacia tarafında yüzde 100 elektrikli Spring modelini satışa sunmaya hazırlanıyor. Adet bazındaki bu liderlikleri ile pazara damgasını vuran Renault MAİS’in Genel Müdürü Berk Çağdaş, “Önümüzdeki dönemde bu başarılarımızı sürdürülebilir kılarak daha da ileriye taşımak için yol haritamızı üç vazgeçilmez unsur oluşturuyor: müşteri, bayi ve çalışan memnuniyeti” diyor.

Türk Telekom Start’ın 2022 başvuruları başladı!

0
Türk Telekom’un gençlere daha iyi bir kariyer deneyimi sunmak için hayata geçirdiği genç yetenek programının 2022 başvuruları başladı. Türk Telekom Start  değerlendirme aşamalarının ardından programa seçilen genç yetenekler, yeni teknolojiler ile deneyim yaşamanın yanı sıra kapsamlı bir eğitimin ardından Türk Telekom’un farklı birimlerinde iş ve staj yapma imkânı bulacak. Start Stajım ve Start Yeni İşim olmak üzere iki ayrı kategoride yürütülen programa, 31 Mart tarihine kadar başvurmak mümkün. Üniversitelerin 3’üncü ve 4’üncü sınıf öğrencileri ‘Start Stajım’a, yeni mezunlar, yüksek lisans öğrencileri ile iş hayatında en fazla bir yıl deneyimi olan gençler ise ‘Start Yeni İşim’e başvurabiliyor.

Genç Yetenek Programı iki ayrı kategoride yürütülüyor

Start Yeni İşim ile Türk Telekom’un Ürün ve Segment Yönetimi, Müşteri Deneyimi, Veri Analitiği, Bilgi Teknolojileri, Network ve Erişim, Finans ve İnsan Kaynakları alanlarında tam zamanlı olarak işe başlama fırsatı yakalanacak. Türk Telekom İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Emre Vural; ‘’Türkiye’nin en çok istihdam sağlayan markalarından biri olarak, gençlerimize yaptığımız her yatırımı ülkemizin geleceğine yatırım olarak görüyoruz. ‘Start’ programıyla gençlere güçlü bir kariyer deneyimi sunarken, ülkemizin en büyük kurumsal okullarından biri olan Türk Telekom Akademi ile genç yeteneklerimizin kariyer gelişimini destekliyoruz. ‘Start’ kapsamında Mesleki ve Kişisel Gelişim Eğitim Programları, Gelişim Danışmanlığı Desteği, Mentorluk, Kapsamlı Oryantasyon Programı, İnovasyon Projeleri ve Uzaktan Çalışma imkânı gibi fırsatları içeren dopdolu bir program sunuyoruz. Ayrıca, Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarının merkezindeki Bilgi Teknolojileri başta olmak üzere Ürün ve Segment Yönetimi, Veri Analitiği, Müşteri Deneyimi Network ve Erişim, Finans ve İnsan Kaynakları başvuru alanlarıyla yeni mezunlara ve üniversite öğrencilerine kapımızı açıyoruz. Türk Telekom olarak genç yeteneklerimize iş fırsatı sunmaya ve güçlü bir gelişim programıyla onları geleceğe hazırlamaya devam edeceğiz” dedi. Programa başvurmak için 31 Mart 2022 tarihine kadar https://turktelekomkariyer.com.tr/start adresini ziyaret edebilirsiniz.

Türkiye, mobil bankacılık saldırılarında dünya üçüncüsü

Türkiye’de mobil bankacılık alanında saldırıya uğrayan kişi sayısı yüzde 85’lik artışla toplamda 15 bin 654 kullanıcıya ulaştı. Bu, Türkiye’yi bu tür kötü amaçlı yazılımlarla saldırıya uğrayan kullanıcı sayısı bakımından Rusya ve Japonya’nın ardından dünyada üçüncü ülke yapıyor. 2021’de finansal kuruluşlara yönelik tehditlerde küresel ölçekte bir artış görülürken, daha önce 2020’de görülen PC ve mobil kötü amaçlı yazılımlardaki düşüş eğilimi devam etti. Hatta PC’lerinde kötü amaçlı yazılımlarıyla karşılaşan kullanıcı sayısı 2020’de 625 bin 364 iken 2021’de yüzde 35 azalarak 405 bin 985’e geriledi. Kaspersky uzmanları, son on yılda kurumsal kullanıcıları hedef alan bankacılığa yönelik Truva atı trendinin devam ettiğini bildiriyor. 2020 ile 2021 arasında kurumsal kullanıcıların bankacılık kötü amaçlı yazılım saldırılarındaki payı yaklaşık yüzde 2 arttı ve 2018 ile 2021 arasındaki dönemdeki artışı  yüzde 13,7 oldu. Saldırılardan etkilenen kullanıcıların yaklaşık yarısına yönelik saldırılardan yalnızca dört kötü amaçlı yazılım ailesi sorumluydu. Zbot, finansal siber suçlular arasında en yaygın kullanılan kötü amaçlı yazılım olma konumunu korurken, SpyEye 2020’deki yüzde 3,4’lük payını 2021’de yüzde 12,2’ye yükselterek  sekizincilikten ikinciliğe yükseldi. Emotet, Europol tarafından yüzde 9,3’lük oranla “dünyanın en tehlikeli kötü amaçlı yazılımı” olarak tanımlansa da 2020 ile 2021 arasında yüzde 5 düşüş yaşadı. Bu, kolluk kuvvetlerinin 2021’in başında botnet altyapısını engellemek için kurduğu küresel işbirliğine denk geliyor. Bu operasyonla Emotet’in faaliyetleri yılın en azından bir kısmı için sınırlandırılmış oldu. Kaspersky Güvenlik Uzmanı Oleg Kupreev, “Kurumsal kullanıcılara yönelik saldırıların artması, iyi güvenlik önlemlerinin ve yüksek düzeyde güvenlik bilincinin kuruluşların güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olduğunu gösteriyor. Kurumsal kullanıcılara yönelik başarılı finansal saldırılar genellikle tek bir kullanıcıyı değil, tüm organizasyonu etkiler. Tecrübelerimize göre Emotet gibi büyük botnet ağları belirli kullanıcıları veya şirketleri hedef almaz. Bunun yerine daha kolay avlara yönelir, becerebileceği herhangi bir kuruluşa nüfuz eder ve daha sonra saldırılarını genişletmeye değip değmediğini belirler. Bir siber suçlu şirket ağına girdiğinde tüm sistem risk altındadır. Hedefin muhasebe veya finans departmanlarındaki cihazlara bağlı olması bile gerekmez. Aynı ağdaki herhangi bir cihaza bulaşarak saldırganlar genellikle bu departmanlardaki cihazlara da erişebilir. Bu tür saldırıların gerçekleşmesini ve yayılmasını önlemek için kuruluşlar, çalışanlarının kimlik avı e-postalarının veya güvenilmeyen web sitelerinin sunduğu risklerin farkına varmasını sağlamalıdır” şeklinde konuşuyor.

Bulut güvenliği, bulut sağlayıcılarına bırakılmamalı

0
Bulut, daha fazla kurumsal uygulamayı, veriyi ve süreci kapsayacak şekilde yaygınlaştıkça, son kullanıcıların güvenliklerini sağlayıcılara dış kaynak sağlama potansiyeli de artıyor. 241 sektör uzmanından oluşan anketini yayınlayan The Cloud Security Alliance, “Dikkat çekici 11” bulut güvenliği sorunu belirledi. Anketin yazarları, bu yılın en acil sorunlarının çoğunun, güvenlik sorumluluğunu hizmet sağlayıcılara güvenmek yerine son kullanıcı şirketlerine yüklediğine dikkat çekiyor. Açıklamada; “Bulut hizmeti sağlayıcılarının sorumluluğu altındaki geleneksel bulut güvenliği sorunlarının sıralamasında bir düşüş olduğunu fark ettik” denildi. Ankete göre liderlerin yalnızca %31’i birçok güvenlik önlemini bulut sağlayıcılarına devrettiğini söylüyor. Ayrıca yüzde 94’ü güvenliğin bazı yönleri için bulut hizmetlerini kullanıyor. ♦ Veri ihlalleri ♦ Yanlış yapılandırma ve yetersiz değişiklik kontrolü ♦ Bulut güvenliği mimarisi ve stratejisi eksikliği ♦ Yetersiz kimlik, kimlik bilgisi, erişim ve anahtar yönetimi ♦ Hesap ele geçirme ♦ İçeriden tehdit ♦ Güvenli olmayan arayüzler ve API’ler ♦ Zayıf kontrol ♦ Meta yapı ve uygulama yapısı hataları ♦ Sınırlı bulut kullanımı görünürlüğü ♦ Bulut hizmetlerinin kötüye kullanımı ve kötü niyetli kullanımı