Techinside Google News
Ana Sayfa Blog Sayfa 13

WhatsApp 3 milyar kullanıcı barajını geride bıraktı!

2009 yılında kurulan ve 2014’te Facebook’un 19 milyar dolarlık satın alımıyla Meta ailesine katılan WhatsApp, bu sayıyla dünyada 3 milyar kullanıcı barajını aşan nadir platformlar arasında yer aldı. Bu başarının, özellikle reklam göstermeyen ve tamamen ücretsiz olan bir uygulama için dikkat çekici olduğu ifade ediliyor.

2 milyar kullanıcıya 2020 yılında ulaşan WhatsApp, özellikle gelişmekte olan pazarlarda mesajlaşmanın temel aracı hâline gelmiş durumda. Uygulamanın bu büyük kullanıcı kitlesi, Meta’nın yapay zekâ vizyonu açısından da kritik bir rol üstleniyor.

WhatsApp, Meta AI entegrasyonunda öncü rolde

Meta CFO’su Susan Li, toplantıda yaptığı açıklamada, kullanıcıların Meta AI ile en çok WhatsApp üzerinden etkileşime geçtiğini belirtti. Özellikle bire bir sohbetlerde yapay zekâya danışma oranının yüksek olduğu vurgulandı. Meta, WhatsApp’ı yalnızca bir mesajlaşma uygulaması olarak değil, aynı zamanda yapay zekâ destekli servislerinin dağıtım noktası olarak konumlandırıyor.

Zuckerberg ise, ABD gibi bazı pazarlarda kullanıcıların hâlâ telefonlarının yerleşik mesajlaşma uygulamalarını tercih ettiğini, bu nedenle yapay zekâ servislerinin orada daha farklı yollarla tanıtılması gerektiğini ifade etti. Bu bağlamda Meta AI uygulamasının ABD pazarında ayrı bir öneme sahip olacağını ve şirketin bu uygulamayı kişisel yapay zekâ asistanı alanında lider yapmayı hedeflediğini belirtti.

Meta’nın açıklamasına göre, WhatsApp’ın iş platformu olan WhatsApp Business, şirketin 510 milyon dolarlık aile uygulamaları gelirinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Şirket, iş dünyası için yapay zekâ araçlarını test etmeye başladı. Bu araçlar sayesinde işletmeler, Meta’nın yapay zekâsını kendi verileriyle eğitebilecek. Bu bilgiler; işletmenin web sitesi, WhatsApp profili, Instagram ya da Facebook sayfası gibi kaynaklardan sağlanabilecek.

Ayrıca, işletmelerin müşterileriyle yaptığı sohbetlerde Meta’nın yapay zekâ destekli chatbot’unu aktif hale getirmesi de test ediliyor. Böylece kullanıcı deneyimi kişiselleştirilmiş, otomatik ve anlık çözümlerle geliştirilecek.

WhatsApp’ın kullanıcı sayısındaki bu rekor artış, uygulamayı yalnızca iletişim değil, aynı zamanda AI destekli iş çözümleri için de güçlü bir platforma dönüştürüyor. Meta’nın bu alandaki yatırımları, mesajlaşma uygulamalarının gelecekte nasıl bir dönüşüm geçireceğine dair ipuçları veriyor.

Spotify Apple ödeme sistemiyle rekabet için güncelleme yayınladı

0

Spotify, bir blog yazısına göre ABD’li müşterilerin Apple’a ait olmayan Spotify Apple ödeme seçeneklerini kullanmalarına izin verecek bir iOS uygulaması güncellemesi gönderdiğini söylüyor. Güncelleme gönderimi, Apple’ı Apple dışı ödeme sistemlerinde ödemelerden pay almamaya zorlayan ve Apple’ın geliştiricilerin kullanıcılara dış ödemeler hakkında nasıl bilgi verebileceklerini dikte etmesini engelleyen Epic Games v. Apple kararının ardından geldi.

Spotify Apple ödeme sistemini aşmak istiyor

Spotify: “Dünyanın dört bir yanındaki diğer hükümetler Apple’ın zararlı uygulamalarına karşı adımlar atmış olsa da, bu şimdiye kadar atılan en önemli adımdır ve dünyadaki tüm tüketicilerin hak ettiği Spotify Apple ödeme ile ilgili faydaları sağlar” diyor.

Spotify, Apple’ın güncellemeyi onaylaması halinde ABD’li kullanıcıların şunları yapacağını söylüyor:

  • Uygulamamızda nihayet bir şeyin ne kadara mal olduğunu, abonelikler hakkındaki fiyatlandırma ayrıntılarını ve ödeme ile para tasarrufu sağlayacak promosyonlar hakkındaki bilgileri görebilirsiniz;
  • İstediğiniz aboneliği satın almak için bir bağlantıya tıklayabilir, Ücretsiz hesaptan Premium planlarımızdan birine yükseltebilirsiniz;
  • Bağlantıya sorunsuz bir şekilde tıklayıp Premium abonelikleri Bireysel’den Öğrenci, Duo veya Aile planına kolayca değiştirebilirsiniz;
  • Apple’ın ödeme sisteminin ötesinde ödeme dahil diğer ödeme seçeneklerini kullanabilirsiniz; web sitemizde daha geniş bir seçenek yelpazesi sunuyoruz; ve
  • Bundan sonra, bu, doğrudan içerik oluşturuculara fayda sağlayacak diğer sorunsuz satın alma fırsatlarının kapısını açar.

Spotify: “Eğer bunların hepsi bariz ve kullanıcı dostu görünüyorsa, haklısınız ve biz de katılıyoruz. Bunlar herhangi bir uygulamanın kullanıcılarına sunması gereken türden iyileştirmelerdir,” diyor. Şimdi, Spotify ve Apple arasında geçmişte anlaşmazlık konusu olan Spotify Apple ödeme uygulama güncellemesinin Apple tarafından onaylanıp onaylanmayacağını bekleyip göreceğiz .

Google AI Mode artık aramada görünür olacak!

Google, AI Mode arama motoru aracını ilk kez kamuoyuna duyurmaya hazırlanıyor. Şirket, ABD’deki insanların “küçük bir yüzdesinin” önümüzdeki haftalarda Google Arama’da bir AI Mode sekmesi görmeye başlayacağını ve kullanıcıların arama merkezli sohbet robotunu Google’ın deneysel Labs ortamının dışında test etmelerine olanak tanıyacağını duyurdu.

Google AI Mode aramada kendine yer buluyor

Kullanıcının girdiği sorgu veya açıklamalara dayalı bir URL sonuçları duvarı sağlayan geleneksel arama platformlarının aksine, Google’ın AI Modu, Google’ın arama dizinindeki bilgilere dayalı bir AI tarafından oluşturulan yanıtla soruları yanıtlayacaktır. Bu ayrıca, arama kutusu ve web sonuçları arasında AI tarafından oluşturulan bir bilgi özetini sıkıştıran Google Arama’da halihazırda mevcut olan AI Genel Bakışlarından da farklıdır.

AI Modu, Arama sekmesi diziliminde ilk olarak “Tümü”, “Görseller”, “Videolar” ve “Alışveriş” sekmelerinin solunda görünecek olan kendi özel sekmesinin altında yer alacaktır. Perplexity ve OpenAI’nin ChatGPT arama özellikleri gibi büyük dil modeli tabanlı arama motorlarına Google’ın cevabıdır. Bu aramaya özgü AI modelleri, Gemini gibi normal sohbet robotlarından web’e ve gerçek zamanlı verilere erişmede daha iyidir ve bu da onların daha alakalı ve güncel yanıtlar sağlamalarına yardımcı olmalıdır.

Google ayrıca ABD’deki Labs kullanıcılarının AI Modu’nu test etmek için bekleme listesini kaldırıyor ve böylece daha fazla kişinin Arama özelliğini geniş çapta kullanıma sunulmadan önce denemesine olanak tanıyor.

AI Modu’nun kendisi de bazı yeni özelliklerle güncellendi; bunlar arasında geçmiş aramaları yeni bir sol taraf paneline kaydeden ve kullanıcıların yeni bir konuşma başlatmadan konuları hızla tekrar gözden geçirmelerine veya takip soruları sormalarına olanak tanıyan bir özellik de yer alıyor. Ürünler ve yerler için görsel, tıklanabilir kartlar da artık AI Modu’nda görünmeye başlıyor ve işletmeler için açılış saatleri, incelemeler ve derecelendirmeler ile alışveriş yapılabilir ürünler için görseller, envanter, gönderim ayrıntıları ve gerçek zamanlı fiyatlar gibi bilgiler sağlıyor.

Google Maps’ten 20. Yıla Özel Liste! Türkiye’de En Çok İncelenen Yerler Açıklandı

0

Google Maps, 20. yılını kutlamak için dünya genelinde en çok incelenen yerleri açıkladı.

Tarihi yapılar, doğal güzellikler, turistik noktalar ve müzeler gibi farklı kategorilerde hazırlanan bu özel listeler, Google Maps kullanıcıların en çok merak ettiği ve keşfetmek istediği lokasyonları gözler önüne seriyor.

Google Maps, 2005’te hizmete girdiğinden bu yana sadece bir harita uygulaması olmaktan çıkıp günlük yaşamın vazgeçilmez bir rehberine dönüştü. Her ay 2 milyardan fazla kişi, yön tarifi almak, yeni yerler keşfetmek, güncel bilgilere ulaşmak ve deneyimlerini paylaşmak için Google Maps’i kullanıyor.

Platform, her yıl 500 milyonun üzerinde kullanıcı yorumu, fotoğraf ve puan ekleyerek sürekli güncelleniyor.

Google Maps’e göre Türkiye’de en çok ilgi gören yerler

Google, kullanıcıların incelemeleri ve etkileşimleri doğrultusunda oluşturduğu bu özel listede Türkiye’den 60 farklı lokasyona yer verdi. İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya gibi büyük şehirler başta olmak üzere, 15 farklı şehirden popüler turistik noktalar listeye girmeyi başardı.

En çok incelenen yerler arasında Galata Kulesi, Anıtkabir, Yerebatan Sarnıcı, Pamukkale Travertenleri, Side Antik Kenti ve Efes Antik Kenti gibi tarihi yapılar öne çıkarken, doğal güzellikler kategorisinde Gülhane Parkı, Emirgan Korusu, Saklıkent Milli Parkı ve Duden Şelalesi gibi alanlar büyük ilgi gördü. Müzeler arasında ise Topkapı Sarayı, Mevlana Müzesi, Miniatürk, Göbeklitepe ve Rahmi Koç Müzesi en çok ziyaret edilenler arasında yer aldı.

İşte Türkiye’de en çok incelenen lokasyonlardan bazıları:

En çok görüntülenen turistik yerler:

  • Galata Kulesi, İstanbul
  • Anıtkabir, Ankara
  • Yerebatan Sarnıcı, İstanbul
  • Pamukkale Travertenleri, Denizli
  • Taksim Meydanı, İstanbul
  • Side Antik Kenti, Antalya
  • Efes Antik Kenti, İzmir
  • Çanakkale Şehitler Anıtı, Çanakkale
  • Koza Han, Bursa
  • Manavgat Şelalesi, Antalya

En Çok Görüntülenen Parklar:

  • Gülhane Parkı, İstanbul
  • Emirgan Korusu, İstanbul
  • Güvenpark, Ankara
  • Saklıkent Milli Parkı, Antalya
  • Yıldız Parkı, İstanbul
  • İzmir Kordon, Alsancak
  • Kuğulu Park, Ankara
  • Caddebostan Sahili, İstanbul

En Çok Görüntülenen Müzeler:

  • Topkapı Sarayı, İstanbul
  • Mevlana Müzesi, Konya
  • Miniatürk, İstanbul
  • Göbeklitepe, Şanlıurfa
  • Rahmi M. Koç Müzesi, İstanbul
  • Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep
  • İstanbul Arkeoloji Müzeleri, İstanbul
  • Ephesus Arkeoloji Müzesi, İzmir

Google Maps’ten Dev İstatistikler!

Google Maps’in 20 yıllık hizmet sürecinde sunduğu veriler oldukça etkileyici:

  • Kullanıcılarına toplam 1 trilyon kilometre yön tarifi sundu. Bu mesafe, Dünya’nın Güneş etrafında 1000 kez dönmesine eşdeğer!
  • Platformda 250 milyon işletme ve mekan listeleniyor. Eğer her saatte bir farklı yeri ziyaret ederseniz, tüm bu noktaları görmek tam 28.500 yıl sürer!
  • Her yıl 500 milyon kullanıcı yorum, fotoğraf ve puan ekleyerek platformun güncelliğini korumasına katkı sağlıyor.
  • Google Maps, günde 100 milyon kez güncelleniyor ve her saniye binlerce yeni bilgi ekleniyor.

Bu özel listeler, insanların seyahat ve keşif alışkanlıklarını ortaya koyarken, turistik noktalara olan ilgiyi de gözler önüne seriyor. Google Maps’in sunduğu veriler, kullanıcıların en çok hangi bölgeleri görmek ve incelemek istediğini gösterirken, aynı zamanda turizm sektörüne de önemli bir ışık tutuyor.

Deepfake yapımcıları tespit yöntemlerinden kaçabiliyor

0

İnsanların yüz ifadeleri ve seslerinin dijital olarak manipüle edildiği deepfake videolar, gerçekçi kalp atışlarını da yansıtabildiğinden, bunların fark edilmesi daha da zorlaşıyor. Araştırmaya dahil olmayan Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’den Hany Farid: “Bir videodaki kişinin nabzının ölçülebilir olması, onun gerçek olduğunu varsayabileceğimiz anlamına gelmiyor” diyor.

Deepfake yapımcıları tespit yöntemlerinden hızla kaçıyor

Bu gelişme, dijital olarak değiştirilmiş veya yapay zeka tarafından oluşturulmuş deepfake’lerin ünlüleri ve sıradan insanları ikna edici ancak sahte pornografi, finansal dolandırıcılık ve siyasi propaganda ile tuzağa düşürmesiyle birlikte geldi. Daha önce araştırmacılar, kan akışı ve kalp atış hızıyla ilişkili cilt rengindeki değişiklikleri belirleyerek deepfake’leri tespit etme konusunda deneyler yapmıştı, ancak bu araştırma bazı deepfake videolarının hala geçerli bir nabız sunabildiğini gösteriyor.

Almanya’daki Fraunhofer Telekomünikasyon Enstitüsü’nden Peter Eisert ve meslektaşları, gerçek ve deepfake videolardaki insanların nabzını analiz edebilen bir deepfake dedektörü geliştirdiler. Ayrıca, katılımcıların kalp atış hızlarını kaydederken aynı anda bir düzine kişinin yüz ifadelerini içeren yeni bir dizi gerçek video çektiler, böylece dedektörlerinin doğruluğunu doğrulayabildiler.

Daha sonra araştırmacılar, gerçek videolarına dijital olarak değiştirilmiş yüzler yerleştirdiler. Bu, deepfake dedektörlerini uyarması gereken bir hareketti. Bunun yerine, dedektörün hem sahtelerde hem de orijinal videolarda gerçekçi darbeler algıladığını buldular.

Farid: “Sadece bir veya birkaç deepfake üretecinin bu fizyolojik sinyali yeniden üretebilmesi, tüm deepfake üreteçlerinin bunu yapabileceği anlamına gelmiyor” diyor. Ekip, insanların yüzlerindeki yerel kan akışı modellerini belirlemek gibi deepfake’leri tespit etmek için yeni yollar denemeye başladı bile. Ancak bu tür yöntemlerin “sınırlı bir raf ömrü” olabilir diyor New York’taki Buffalo Üniversitesi’nden ve bu çalışmaya dahil olmayan Siwei Lyu.Bunun nedeni, yeni üretken AI araçlarının gerçekçi kalp atışlarını ve diğer fizyolojik sinyalleri daha inandırıcı bir şekilde taklit edebilmesi ve düşük kaliteli videolardan kalp atış hızı sinyali çıkarmanın zor olabilmesidir.

Tim Cook üçüncü çeyrek için tahminde bulundu

Apple CEO’su Tim Cook, tarifelerin 3. çeyrekte maliyetlere 900 milyon dolar ekleyeceğini ancak geleceğin belirsiz olduğunu söyledi.  iPhone üreticisi Mart çeyreğinde tarifelerden yalnızca “sınırlı etki” görürken, Cook Apple’ın bunun önümüzdeki çeyrek için ne anlama geleceğini tahmin edemediğini söyledi. Ancak, işler aynı kalırsa, şirket tarifelerin 3. çeyrekte maliyetlerine yalnızca 900 milyon dolar ekleyeceğini tahmin ediyor.

Tim Cook üçüncü çeyrek hakkında konuştu

Haber yatırımcılar için rahatlatıcıydı, hatta biri bunu “oldukça iyi bir sonuç” olarak nitelendirdi. Ancak yatırımcılar, son haftalarda ABD ticaret politikasında yaşanan hızlı değişiklikler göz önüne alındığında, önümüzdeki çeyreklerin ne getirebileceği konusunda hala endişeliydi.

Cook, yatırımcılara Apple’ın tahmininin biraz renk katmak için olduğunu ve ancak mevcut küresel tarife oranları, politikaları ve uygulamaları çeyreğin geri kalanında değişmezse ve yeni tarifeler eklenmezse geçerli olacağını söyledi. Ayrıca, bu tahminin gelecek çeyreklerdeki tarifelerin etkisini tahmin etmek için kullanılmaması gerektiği konusunda uyardı, zira Haziran çeyreğine fayda sağlayan “benzersiz faktörler” var.

Cook, tarifelerin etkisini küçümseyerek, Apple’ın ABD için ürettiği iPhone’ların yaklaşık yarısını Hindistan’dan, ABD pazarı için üretilen diğer ürünlerin çoğunu ise Vietnam’dan tedarik ettiğini belirtti. Bir yatırımcının Haziran çeyreği ve sonrası hakkında daha fazla ayrıntı vermesi yönündeki baskısı üzerine Cook, “Geleceği tahmin etmek istemiyorum çünkü tarifelerle ilgili ne olacağından emin değilim” dedi. Cook, gelecekte üretim karışımını tahmin etmek istemediğini ancak tarife görüşmelerine çok dahil olduğunu belirtti.

Cook: “Bizim açımızdan, şirketi her zaman yaptığımız gibi, düşünceli ve kasıtlı kararlarla, uzun vadeli yatırıma odaklanarak ve inovasyona ve yarattığı olasılıklara adanmışlıkla yöneteceğiz,” dedi.

Microsoft varsayılan oturum açma yöntemini değiştiriyor

0

Parolasız bir geleceğe doğru atılan çığır açıcı bir adımla Microsoft, parola anahtarlarının tüm yeni Windows 11 kullanıcıları için varsayılan oturum açma yöntemi olacağını duyurdu. The Hacker News’in Mayıs 2025’te bildirdiği üzere, bu hamle dijital kimlik yönetiminde büyük bir evrimi temsil ediyor ve Microsoft’un kimlik doğrulama stratejisinde Windows Hello’nun tanıtımından bu yana en önemli değişimi işaret ediyor.

Microsoft varsayılan oturum açma yönteminde değişiklik yapıyor

Parolalar, geleneksel parolalara göre daha hızlı, daha güvenli ve kullanıcı dostu bir alternatif sunar. FIDO2 (Çevrimiçi Hızlı Kimlik) standardı tarafından desteklenen parolalar, yeniden kullanılan, zayıf veya çalınan parolalarla ilişkili uzun süredir var olan güvenlik açıklarını ortadan kaldırmayı amaçlar. Bu makale, parolaların ne olduğunu, Microsoft’un neden bunlara öncelik verdiğini ve bu değişikliğin tüketici ve kurumsal kimlik doğrulamasının manzarasını nasıl yeniden şekillendirebileceğini araştırıyor.

Parolalar , bir kullanıcının cihazına ve biyometrik kimliğine bağlı kriptografik kimlik bilgileridir. Parolaların aksine, kimlik avına dayanıklıdır. Yeniden kullanılamaz ve kullanıcının cihazında veya bulut anahtar zincirinde güvenli bir şekilde saklanır. Parolalar, parolaların tamamen yerini alacak şekilde tasarlanmıştır ve kullanıcıların cihazlar ve platformlar arasında sorunsuz bir şekilde kimlik doğrulaması yapmasına olanak tanır.

Genel-Özel Anahtar Çifti: Kayıt sırasında bir anahtar çifti oluşturulur. Özel anahtar kullanıcının cihazında kalırken, genel anahtar servis sağlayıcıda saklanır.

Biyometrik veya PIN Kilidi Açma: Özel anahtara yalnızca biyometrik doğrulama (parmak izi veya yüz tanıma gibi) veya güvenli bir PIN ile erişilir.

Paylaşılan Sırlar Yok: Parolaların aksine, özel anahtar asla uzak bir sunucuya iletilmez veya saklanmaz.

Platformlar Arası Senkronizasyon: Kullanıcılar, güvenli bulut senkronizasyonu aracılığıyla Apple, Google ve Microsoft cihazları arasında geçiş anahtarlarına erişebilirler.

Bu, parolaları son derece güvenli hale getirir ve kimlik avı, kimlik bilgisi doldurma ve kaba kuvvet saldırılarına karşı dirençli hale getirir. Şifreler siber güvenliğin en zayıf halkalarından biridir. Yıllarca süren güvenlik farkındalığı kampanyalarına rağmen, her yıl milyarlarca kimlik bilgisi sızdırılıyor veya yeniden kullanılıyor. Microsoft uzun zamandır şifresiz bir geleceği savunuyor ve bu son değişiklik bu taahhüdü güçlendiriyor.

TEKNOFEST’te karadan denize ilk 5G denemesi gerçekleştirildi!

0

Turkcell, TEKNOFEST KKTC’de bir ilke imza attı. Girne sahilinde yer alan yeni nesil otonom mobil deniz aracı, Lefkoşa’daki TEKNOFEST alanından 5G ile kontrol edildi. 5G teknolojisi konusunda şimdiye kadar yaptıkları birçok farklı testin ardından, karadan denize ilk 5G bağlantısını Kıbrıs’ta gerçekleştirdiklerini belirten Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, “TEKNOFEST kuşağından gençler tarafından, yerli teknolojilerle geliştirilmiş mobil deniz aracını 5G bağlantısı ile uzaktan kontrol ederek karadan denize ilk 5G testini yapmanın gururunu yaşadık” dedi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) dijitalleşme, enerji ve altyapı alanlarına önemli yatırımlar yaptıklarını belirten Koç, Turkcell’in bugüne dek KKTC’ye sağladığı katkının finansal değerin 1.1 milyar doları aştığını söyledi.

İlk kez insansız bir deniz aracında 5G testi

Turkcell, 1-4 Mayıs tarihlerinde Lefkoşa’da düzenlenen TEKNOFEST KKTC’de yeni bir 5G testine imza attı. Girne Alsancak sahilindeki yeni nesil otonom deniz aracı, festival alanından 5G bağlantısı ile uzaktan kontrol edildi. Geçtiğimiz yıllarda başarılı 5G bağlantı denemelerine imza atan Turkcell, Kıbrıs’taki TEKNOFEST’te, ilk kez insansız bir deniz aracında 5G testi gerçekleştirdi. Başarıyla tamamlanan çalışmanın ardından konuşan Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, Turkcell’in yenilikçi bağlantı teknolojilerindeki öncülüğünü sürdürdüğünü söyledi.

Yeni nesil otonom deniz aracı: Sucooter

Yeni nesil otonom deniz aracı: Sucooter

Kentsel su üstü taşımacılığı için otonom deniz araçları geliştirmek amacıyla kurulan SuTech firması; çevreci, güvenli ve verimli mobilite çözümleri geliştiriyor. TEKNOFEST kuşağı genç girişimciler tarafından kurulan şirket, ulaşımdan deniz temizliğine kadar geniş bir kullanım alanına sahip Sucooter ve SuQuid otonom su üstü ulaşım araçlarıyla, ulaşım kaynaklı çevre kirliliğinin azaltılmasına katkıda bulunmayı hedefliyor. TÜBİTAK tarafından desteklenen ve şu anda Ar-Ge aşamasında olan Sucooter, uzaktan kontrol edilebilen 5G bağlantılı bir su üstü mobilite aracı prototipi olarak öne çıkıyor.

Egzersiz yaparken felç geçiren adamın hayatını taktığı Apple Watch kurtardı!

57 yaşındaki Gant, o gün kendini zorlayarak kişisel performans rekorunu kırmak istiyordu. Ancak hedefe ulaştıktan hemen sonra sol kolu ve bacağını hissetmemeye başladı. Güvenlik kamerası olayı saniye saniye kaydederken, Gant’ın hayatını kurtaran şey ise kolundaki Apple Watch oldu.

Apple Watch’un Düşme Algılama özelliği devreye girerek acil servisleri aramayı önerdi. Gant başta durumun ciddiyetini kavrayamasa da, birkaç dakika sonra yardım çağrısına onay verdi. Saat, otomatik olarak hem acil servislere hem de tanımlı acil kişilere bildirim gönderdi. Ambulans ekipleri dakikalar içinde Gant’ın evine ulaşarak müdahaleye başladı.

Derick Gant, neredeyse bir yıl sonra tamamen iyileşti. Doktorlar felcin nedenini belirlediklerinde şaşırtıcı bir tablo ortaya çıktı. Aktif bir yaşam süren Gant, kısa süre önce kan sulandırıcı ilaçlarını bırakmıştı. Bu değişiklik, vücudunun pıhtı oluşturma eğilimini artırdı. Egzersiz sırasında yükselen tansiyon ve kalp atışı, bir pıhtının beyne ulaşarak atardamarı tıkamasına neden oldu. Bu da İskemik İnme olarak bilinen durumu tetikledi.

Felç, beynin motor korteks bölgesini etkilediği için Gant geçici olarak uzuvlarını kontrol edemedi. Ancak zamanında gelen tıbbi müdahale sayesinde kalıcı hasar oluşmadan iyileşmesi sağlandı. Bu olay, özellikle kalp sağlığı nedeniyle düzenli ilaç kullanan aktif bireyler için önemli bir uyarı niteliğinde.

Gant’ın yaşadıkları, teknolojinin sağlıktaki rolünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Apple Watch gibi akıllı saatlerin yalnızca aktivite takibi değil, acil durumlarda hayat kurtaran birer yardım aracı olabileceği gerçeğini net biçimde ortaya koyuyor.

Dream Games 2 Milyar Dolar Yatırım Aldı!

İstanbul merkezli mobil oyun şirketi Dream Games, Avrupa merkezli yatırım şirketi CVC Capital Partners liderliğinde 2 milyar doların üzerinde bir yatırım aldı. Bu yatırım, şirketin değerlemesini iki katına çıkarırken, bir kısmı Blackstone’un da dahil olduğu borç finansmanı yoluyla sağlandı.

Dream Games, 2022 yılının Ocak ayında 2,75 milyar dolar değerleme ile 255 milyon dolar yatırım almıştı. 2025 başında yeni bir yatırım turuna çıkacağı konuşulan şirket, beklenen yatırımı CVC’nin öncülüğünde gerçekleştirdi.

Hisseler Devredildi, Yatırımcılar Çıkış Yaptı

Dream Games’in açıklamasına göre, CVC ile yapılan anlaşmanın finansal detayları kamuoyuyla paylaşılmadı. Ancak yatırım kapsamında CVC, daha önce şirkete yatırım yapmış bazı yatırımcıların hisselerini devraldı. Bu, ilgili yatırımcılar için bir çıkış fırsatı anlamına geliyor. Şirketin önceki yatırımcıları arasında Index Ventures, Makers Fund, BlackRock, IVP, Kora ve Balderton Capital gibi önde gelen fonlar bulunuyordu.

Hedef: Yeni Oyunlar ve Küresel Genişleme

Dream Games, yeni yatırımı mevcut oyun evrenini genişletmek ve yeni projeler geliştirmek için kullanmayı planlıyor. Royal Match ve Royal Kingdom gibi popüler oyunlarla dünya çapında büyük bir başarı yakalayan şirket, bu yatırımla lider konumunu daha da güçlendirmeyi hedefliyor.
Dream Games’in kurucu ortağı ve CEO’su Soner Aydemir, şirketin başarılarından gurur duyduklarını ve bu yatırımın büyüme yolculuklarında yeni bir sayfa açtığını belirtti. Aydemir, CVC’nin sektör lideri şirketlerle çalışma tecrübesi ve kurucuların uzun vadeli vizyonlarını destekleme yaklaşımıyla ideal bir ortak olduğunu ifade etti.

Google, üçüncü parti sohbet botlarında reklam entegre ediyor!

Bu gelişme, kullanıcılarla sohbet eden yapay zekâ sistemlerinin içine reklam yerleştirilmesini mümkün kılıyor. Google, bu özelliği iAsk ve Liner gibi yapay zekâ arama girişimleriyle yürütülen testlerin ardından kullanıma sunduğunu da bildiriyor.

Google’ın AdSense for Search adını verdiği hizmet, sohbet botları üzerinden yapılan kullanıcı aramalarına bağlamlı reklamlar yerleştirerek hem içerik sağlayıcılarına hem de şirkete gelir sağlamayı hedefliyor. Şirket sözcüsü, bu özelliğin konuşmaya dayalı yapay zekâ deneyimlerine reklam entegre etmek isteyen internet siteleri için sunulduğunu belirtti.

Son yıllarda kullanıcıların web aramalarını ChatGPT, Claude ve Perplexity gibi sohbet botları üzerinden gerçekleştirmeye başlaması, Google’ın geleneksel arama ve reklam gelirleri üzerinde baskı oluşturmuştu. Şirketin bu hamlesi, AI temelli yeni arama alışkanlıklarını bir tehdit olmaktan çıkarıp fırsata çevirmeye yönelik stratejik bir adım olarak yorumlanıyor.

Google hâlihazırda Gemini AI uygulamaları ve büyük dil modellerine yaptığı yatırımlarla yapay zekâ alanında ciddi bir rekabet içinde. Geçtiğimiz yılın sonlarında, bazı arama sonuçlarında kullanıcıya sunulan AI Overviews (yapay zekâ destekli özetler) içinde reklam göstermeye de başlamıştı. Bu yeni sistem, reklamları kullanıcıların doğrudan yapay zekâyla kurduğu diyaloğun içine entegre ederek reklamın görünürlüğünü daha doğal bir bağlamda artırmayı amaçlıyor.

Bu reklamlar, sohbet sırasında kullanıcının sorduğu sorulara göre bağlamsal olarak gösterilecek. Ancak Google’ın bu modeli ne ölçüde şeffaf biçimde uygulayacağı ve kullanıcı deneyimini ne kadar etkileyeceği henüz net değil. Reklamların “sponsorlu” olarak açıkça işaretlenip işaretlenmeyeceği de tartışma konusu olabilir.

Google, habere ilişkin yorum taleplerine henüz yanıt vermedi.

TEKNOFEST KKTC 2025 başladı!

0

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST’e ev sahipliği yapıyor. Lefkoşa’daki Eski Ercan Havalimanı’nda 1 Mayıs’ta başlayan festival, 62 bin ziyaretçiyi ağırladı. KKTC Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı öncülüğünde gerçekleşiyor. 132 paydaş kurum, milli teknoloji ekosistemini güçlendirmek için bir araya geldi. Festival, 1-4 Mayıs tarihlerinde teknoloji ve bilim tutkunlarını buluşturuyor. KKTC’liler, açılış törenine büyük ilgi gösterdi.

Açılışta Vizyon ve Bağımsızlık Vurgusu

T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, açılışta gençlere seslendi. “Bize imkânsız dediler, biz gençlerle başardık,” dedi. Bayraktar, KKTC’deki heyecanın Türk gençliğinin özgürlük tutkusunu yansıttığını vurguladı. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, festivalin sınırları aştığını belirtti. “Türkiye Yüzyılı, Türk dünyasının yüzyılı olacak,” diyerek ortak geleceğe işaret etti. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gençlerin özgüvenine dikkat çekti. “Her proje, Kıbrıs Türkü’nün azmini yansıtıyor,” dedi. Tatar, TEKNOFEST’in egemenlik ve üretim gücünün simgesi olduğunu ifade etti.

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gençlerin özgüvenine dikkat çekti

Teknoloji ve Gösterilerle Dolu Festival

TEKNOFEST, bilim ve teknolojiyi halkla buluşturuyor. Sosyal İnovasyon Yarışması, Uçan Araba Simülasyonu ve Robolig Mavi Vatan gibi 6 teknoloji yarışmasında gençler yeteneklerini sergiliyor. ASELSAN, BAYKAR, TUSAŞ, HAVELSAN, ROKETSAN ve TURKCELL stantları inovasyon tutkunlarını ağırlıyor. Bilim Sokağı’nda 6-14 yaş grubu için atölyeler düzenleniyor. Hava Araçları Sergisi, Planetaryum Film Gösterimleri ve Uzay Sergisi büyük ilgi görüyor. Kıbrıs Barış Harekâtı Deneyim Alanı ile Türk Mukavemet Teşkilatı Sergisi, tarihle teknolojiyi birleştiriyor. XR ve Simülasyon Deneyim Alanları, ziyaretçilere eşsiz anlar yaşatıyor.

Gökyüzünde Nefes Kesen Şovlar

Gökyüzü, Türk Yıldızları ve SOLOTÜRK’ün gösterileriyle renklendi

Gökyüzü, Türk Yıldızları ve SOLOTÜRK’ün gösterileriyle renklendi. Hürkuş, Çelik Kanatlar, Akıncı ve T-70 uçuşları izleyicileri büyüledi. CN235 paraşüt atlayışları alkış topladı. Çocuklar, DENEYAP Atölyeleri ve bilim şovlarıyla TEKNOFEST ruhunu keşfetti. Pedallı Uçuş ve İlk Uçuş etkinlikleri, gençlere havacılığı sevdirdi. Ana sahnede gerçekleşen gösteriler, festival coşkusunu artırdı.

TEKNOFEST KKTC, sadece bir teknoloji fuarı değil, aynı zamanda milli iradenin ve özgüvenin sembolü. Festival, gençleri bilim ve teknolojiyle buluşturarak geleceği inşa ediyor. İkinci gününde de etkinlikler, gösteriler ve yarışmalar hız kesmeden devam ediyor. KKTC, bu coşkuya ev sahipliği yaparak Türk dünyasının teknoloji hamlesine katkı sağlıyor. TEKNOFEST, 4 Mayıs’a kadar ziyaretçilerini bekliyor.

Apple’ın 2025 İkinci Çeyrek Raporu Açıklandı: Rekor Gelir!

Apple, 2025 mali yılının ikinci çeyrek sonuçlarını duyurdu. Şirket, geçen yılın aynı dönemine göre %5 artışla 95,4 milyar dolar gelir elde etti. Net kâr ise 24,78 milyar dolar oldu. Bu rakamlar, Wall Street beklentilerinin üzerinde gerçekleşti.

iPhone satışları %2 yükselerek 46,84 milyar dolara ulaştı. Bu artışta, yakın zamanda tanıtılan iPhone 16e modeli büyük rol oynadı. Mac satışları %7, iPad satışları ise %15 artış gösterdi. Apple’ın en güçlü büyümesi ise hizmetler alanında yaşandı. Bu kategoride gelirler %12 artarak 26,65 milyar dolarla rekor kırdı.

Apple CEO’su Tim Cook, yaptığı açıklamada: “iPhone 16e’yi ürün yelpazemize katmaktan memnunuz. Apple Silicon’un olağanüstü yeteneklerinden faydalanan yeni Mac ve iPad modellerini de kullanıcılarla buluşturduk. Ayrıca, son on yılda karbon emisyonlarımızı %60 azalttık” ifadelerini kullandı.

Ancak bu pozitif gelişmelere rağmen, Apple ciddi sorunlarla karşı karşıya. Başkan Trump’ın Çin menşeli ürünlere uyguladığı %20’lik tarifeler, Apple’a sadece bu çeyrekte 900 milyon dolarlık ek maliyet yarattı. Bu durumu hafifletmek isteyen şirket, iPhone üretimini Hindistan’a, diğer ürünlerin üretimini ise Vietnam’a kaydırıyor.

Cook’un açıklamalarına göre Apple, ABD’de satılacak iPhone’ların çoğunu Hindistan’da üretmeyi planlıyor. Bu strateji ile Çin’e bağımlılık azaltılmaya çalışılıyor. Ancak analistler, Hindistan’daki üretim maliyetlerinin Çin’den %5-8 daha yüksek olduğunu vurguluyor.

Diğer yandan Apple, 100 milyar dolarlık hisse geri alım programı başlattığını açıkladı. Ayrıca temettü ödemesini de %4 artırarak hisse başına 0,26 dolara çıkardı. Fakat bu olumlu haberler bile yatırımcıları ikna etmeye yetmedi. Apple hisseleri mesai sonrası işlemlerde %4 değer kaybetti.

Apple ayrıca yapay zeka alanında da zorluklarla karşılaşıyor. Özellikle Siri’nin yeni özelliklerinin tanıtımı ertelendi. Şirket, Google’ın Gemini AI teknolojisini Siri’ye entegre etmeyi düşünüyor.

Apple’ın başını ağrıtan başka bir konu ise App Store politikaları. Epic Games ve Spotify gibi büyük şirketler, uygulama içi ödeme sistemlerini atlayıp, kullanıcıları web sitelerine yönlendirme hakkı için hukuki mücadeleyi sürdürüyor.

Apple, bu güçlü finansal sonuçlara rağmen, ticaret savaşları, üretim maliyetleri ve yapay zeka alanındaki gecikmeler gibi zorlu engellerle karşı karşıya. Şirketin bu krizleri nasıl yöneteceği merak konusu.

Aurora, sürücüsüz kamyonlarıyla bir ilke imza attı!

Aurora, Texas eyaletinde otonom kamyonlarla ticari taşımacılığa başladı. Dallas ile Houston arasındaki hatta test edilen bu sistem, Amerika’da kamuya açık yollarda sürücüsüz olarak ticari nakliye yapan ilk örnek olma özelliği taşıyor.

Aurora’nın lansmanı, daha önce ertelenen Nisan 2025 hedefinin tam zamanında gerçekleştirilmesiyle dikkat çekiyor. Rakibi Kodiak Robotics, geçtiğimiz yıl ilk otonom kamyonlarını sadece saha dışı kullanımlar için teslim etmişti. Aurora ise ilk adımda tam 1.200 kilometrelik sürücüsüz bir yolculuğu tek bir kamyonla tamamlamış durumda.

Şirket şu anda Uber Freight ve Hirschbach Motor Lines ile ortak çalışarak haftalık 100’den fazla yük taşımaya devam ediyor. Bu taşımalar, 30’dan fazla gözetimli otonom kamyonla gerçekleştiriliyor. Ancak Aurora, yıl sonuna kadar El Paso ve Phoenix şehirlerine de sürücüsüz taşımacılığı genişletmeyi, 2027 itibarıyla ise bu kamyonların yüksek hacimli üretimi için Volvo Trucks ve Paccar ile iş birliği yapmayı planlıyor.

Aurora’nın ticari modeline göre başlangıçta kamyonlar şirkete ait olacak, bakım ve sigorta işlemleri de Aurora tarafından karşılanacak. Uzun vadede ise, geliştirdikleri otonom sistemle donatılmış kamyonların doğrudan üreticiden satın alınması hedefleniyor.

Tüm bu gelişmelere rağmen sistemin güvenliği ve düzenleyici uyumu hâlâ soru işaretleri taşıyor. Şirket, kamyonların yolda herhangi bir sorunla karşılaşması durumunda nasıl kenara çekildiği ya da uzaktan insan müdahalesi gerekip gerekmediği konusunda ayrıntı vermiş değil. Özellikle sürücüsüz araçların yol kenarına üçgen reflektör yerleştirme zorunluluğu gibi kurallar karşısında şirketin nasıl uyum sağladığı belirsizliğini koruyor.

Aurora, 2025 başında bu güvenlik kurallarından muaf tutulmak için federal düzenleyicilere dava açmış, ancak başvurusu reddedilmişti. Buna rağmen şirket, sürücüsüz operasyonlarında eskort araç, takip aracı ya da polis refakati kullanmadığını belirtiyor. Bu durum, mevcut yasal düzenlemelerle nasıl uyum sağlandığına dair yeni bir tartışmayı da beraberinde getiriyor.

Olası ekonomik dalgalanmalara ve ticaret savaşlarının etkilerine rağmen, Aurora’nın sürücüsüz taşımacılıktaki ilerlemesi sektörde yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Şirketin önceliği artık güvenlik testlerini şeffaf biçimde sürdürmek ve eyalet ile federal düzeyde destekleyici yasal zemin hazırlamak olacak gibi görünüyor.

Türk Telekom Ventures PİLOT girişimleri Silikon Vadisi’nde!

Türk Telekom’un yenilikçi girişimlere yatırım yapan şirketi TT Ventures’ın hızlandırma programı PİLOT kapsamında; PİLOT girişimcilerine özel olarak tasarlanan globalleşme programı Stanford Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. 

TT Ventures Genel Müdürü Muhammed Özhan, “TT Ventures olarak girişimlere yatırım yapmakla kalmıyor, onların küresel ölçekte büyümesini desteklemek için stratejik adımlar atıyoruz. Stanford Üniversitesi’ndeki program, girişimlerimizin gelişmesi ve uluslararası ölçekte değer yaratması adına büyük önem taşıyor. TT Ventures olarak buradaki ekosistemle yakın çalışmaktayız ve programın yanı sıra özellikle burada organize ettiğimiz birebir yatırımcı görüşmeleri girişimlerimizin yeni yatırımcılarla tanışması ve globalleşmesi adına değerli fırsatlar sunuyor. TT Ventures PİLOT ile Türkiye’nin girişimcilik ekosistemini desteklemeyi ve gelişmiş bir inovasyon kültürüyle yeni ‘unicorn’lar ortaya çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.

Türk Telekom Ventures girişimcilik ekosistemini güçlendiriyor

Türkiye’nin dijital geleceğini şekillendirmek için inovasyon kültürünü geliştirmek ve girişimcilik ekosistemini güçlendirmek amacıyla çalışmalarını sürdüren Türk Telekom, girişimlerin küresel pazarlarda büyümesini destekleyecek çalışmalarına devam ediyor. Türk Telekom Ventures PİLOT girişim hızlandırma programı girişimleri için Stanford Global Eğitim Merkezi ile iş birliği içinde tasarlanıp sunulan yurt dışı globalleşme programı tamamlandı. Program kapsamında girişimler kendileri için özel hazırlanan eğitimlere, çalıştaylara, yatırımcı sunumu etkinliklerine katılma fırsatı yakaladı. Dünyanın önde gelen yatırımcıları, fikir liderleri ve teknoloji devleri ile bir araya gelerek girişimciler, işlerini dünya standartlarına taşıma ve küresel ağlara erişme imkânı buldu.

TT Ventures Genel Müdürü Muhammed Özhan, “TT Ventures PİLOT ile Türkiye’nin yenilikçi girişimlerini destekleyerek ülkemizden yeni ‘unicorn’lar çıkarmayı hedefliyoruz. Bu amaçla yenilikçi girişimlere kapsamlı fırsatlar sunarak gelişmiş bir inovasyon kültürü ile sürdürülebilir bir girişimcilik ekosistemi yaratmayı amaçlıyoruz. TT Ventures PİLOT ile bugüne kadar 121 girişime toplamda 3,2 milyon dolarlık nakit ve yatırım desteği sağladık. Bu girişimlerden 69’u yerli ve yabancı yatırımcılardan toplam 55 milyon dolarlık yatırım aldı. PİLOT mezunu girişimlerin portföy değeri 2024 yıl sonu itibarıyla 364 milyon dolara ulaştı. Girişimlerimiz Kuzey Amerika’dan Güney Amerika’ya, Asya’dan Avrupa’ya dünyanın dört bir yanında faaliyet gösteriyor.  Girişimlere yatırım yapmakla kalmıyor, onların küresel arenada büyümesini desteklemek için stratejik adımlar atıyoruz. Stanford Üniversitesi’ndeki program, girişimlerimizin gelişmesi ve uluslararası ölçekte değer yaratması adına büyük önem taşıyor. TT Ventures olarak buradaki ekosistemle yakın çalışmaktayız ve programın yanı sıra özellikle burada organize ettiğimiz birebir yatırımcı görüşmeleri girişimlerimizin yeni yatırımcılarla tanışması ve globalleşmesi adına değerli fırsatlar sunuyor. Buradaki en önemli noktalardan biri girişimlerin global ekosistemin dinamiklerini doğru tahlil edip Türkiye’ye faydalı çıktılar ve ödevlerle dönmeleridir. Öte yandan Silikon Vadisi’nde bulunan ofisimiz girişimlerimizin dünyaya açılması için önemli bir kapı. Bu ofis ile Türkiye’den çıkan değerli fikirleri Silikon Vadisi üzerinden global pazarlara açılmasında köprü oluyoruz. Girişimlerimizin, dünyanın pek çok noktasında, hayatın tüm alanlarında değer yaratan çözümler sunması bizim en büyük motivasyon kaynağımız” ifadelerini kullandı.

Global vizyona hâkim olacakları bir programa katıldılar

Stanford Global Eğitim Merkezi ile TT Ventures PİLOT girişimlerine özel tasarlanan programa; veri odaklı pazarlama çözümleri ile Hardal, yapay zeka teknolojisi ile çalışan verilerini işleyerek verimliliği artıran T4 People Analytics, finansal çözümler sunan Finsmart AI, yapıların sağlık durumunu ölçen çözümleri ile Sensed AI, kişiselleştirilmiş eğitim platformu Archi’s Academy, mobil oyun geliştiricileri için çözümler sunan App Nava, görsel veri ve kamera görüntüsü anonimleştirme çözümü ile Syntonym, bulut tabanlı İK çözümleri ile KolayIK, bulut tabanlı tedarik çözümleri ile Teamprocure ve blokzincir tabanlı enerji ticareti platformu Blok-Z’den oluşan 10 ekip katıldı.

Apple, 100 ülkede casus yazılım uyarısı yaptı!

Apple tarafından yapılan resmi açıklamada casus yazılımın adı verilmemekle birlikte, mesajda Pegasus örneği yer aldı. Bu da İsrailli NSO Group tarafından geliştirilen Pegasus casus yazılımının yine sahnede olduğu ihtimalini güçlendiriyor.

Pegasus, daha önce gazeteciler, insan hakları savunucuları, avukatlar ve siyasi muhalifleri hedef almasıyla biliniyor. NSO Group’un bu yazılımı birçok ülkede hükümetlere sattığı, alıcıların seçiminde ise oldukça esnek davrandığı biliniyor. Apple ise iOS işletim sistemine entegre ettiği yeni güvenlik kodlarıyla bu tür saldırıları tespit etmeye ve kullanıcıları bilgilendirmeye çalışıyor.

Apple, bu tür tehdit bildirimlerini yalnızca devlet destekli saldırılara maruz kalan kişilere gönderiyor. Şirketin açıklamasına göre, bu saldırılar klasik siber suçluların eylemlerinden farklı olarak, çok daha fazla kaynak kullanılarak az sayıda hedefe yöneliyor. Bu nedenle tespiti ve önlenmesi daha zor hale geliyor.

World-Check

Uyarı alan kullanıcılar iMessage, e-posta ve Apple ID hesabı üzerinden bilgilendiriliyor. Bu hafta gönderilen bildirimler, şimdiye kadarki en geniş çaplı tehdit dalgası olabilir. Henüz yalnızca iki kullanıcı kimliğini kamuoyuyla paylaşmış olsa da, Apple’ın mesajında tam 100 ülkenin etkilendiği belirtiliyor. Hollandalı sağ görüşlü aktivist Eva Vlaardingerbroek, Apple’dan aldığı uyarı mesajını paylaşarak konuyu gündeme taşıyan ilk isimlerden biri oldu.

Apple, uyarı mesajlarında kullanıcıların derhal güvenlik önlemleri alması gerektiğini belirtiyor. Şirket, saldırı yöntemleri her zaman bilinmese de sistemin şüpheli etkinlikleri tespit edecek şekilde tasarlandığını vurguluyor.

NASA, uzay için yeni nükleer enerji sistemi kurdu!

NASA Glenn Araştırma Merkezi ve İngiltere’deki Leicester Üniversitesi iş birliğiyle geliştirilen yeni nesil bir nükleer enerji sistemi, derin uzay görevlerinde enerji temininde devrim niteliğinde bir adım attı. Bilim insanları, geleneksel plütonyum-238 yerine amerikyum-241 izotopunu kullanan ilk radyoizotop güç sisteminin prototipini başarıyla test etti.

NASA, uzay için yeni nükleer enerji sistemi geliştirdi

Yeni sistem, Güneş ışığının ulaşamadığı uzak görevlerde enerji sağlayan radyoizotop güç sistemlerinin (RPS) daha uygun maliyetli ve sürdürülebilir bir alternatifi olarak tasarlandı. Elektrikle ısıtılan amerikyum-241 simülatörleri ve gelişmiş Stirling dönüştürücülerinin bir araya getirildiği masaüstü jeneratör prototipi, birden fazla motoru besleyerek sürekli elektrik üretimi sağladı. Bu teknoloji, dünya genelinde amerikyum temelli ilk çalışan güç üretim sistemi olarak kayıtlara geçti.

NASA, uzay için yeni nükleer enerji sistemi geliştirdi

Geleneksel RPS sistemlerinde uzun yıllardır plütonyum-238 kullanılıyordu. Ancak bu izotopun yüksek üretim maliyeti ve sınırlı bulunabilirliği, alternatif enerji kaynaklarının araştırılmasını zorunlu hale getirdi. Amerikyum-241 ise nükleer atıkların yeniden işlenmesiyle elde edilebiliyor ve Los Alamos Ulusal Laboratuvarı’na göre watt başına enerji üretim maliyeti bakımından plütonyumdan beş kat daha ucuz.

Sistem yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda teknik açıdan da güvenli ve esnek bir yapı sunuyor. Projede kullanılan Stirling motorlarının birinin arızalanması durumunda sistemin çalışmaya devam edebilmesi, görev sürekliliği açısından önemli bir avantaj olarak değerlendiriliyor. Bu özellik, gelecekte Ay yüzeyinde kurulacak üslerde ya da Mars’a yönelik insanlı görevlerde kritik enerji ihtiyacını karşılamaya aday bir çözüm sunuyor.

NASA ve Leicester Üniversitesi tarafından geliştirilen bu yenilikçi enerji sistemi, gelecekte uzay habitatlarının desteklenmesinde, robotik keşif araçlarında ve uzun vadeli derin uzay görevlerinde kullanılması planlanan güvenilir bir enerji altyapısı olarak görülüyor. Testlerin başarıyla tamamlanması, amerikyum-241’in yalnızca bir alternatif değil, yeni nesil uzay enerjisi teknolojisinin temel taşı olabileceğini ortaya koyuyor.

Galaxy Zoom serisi geri geliyor! Büyük sürpriz

0

Samsung, mobil fotoğrafçılıktaki gelişmelere paralel olarak değiştirilebilir lens teknolojisini akıllı telefonlarına entegre etmeye hazırlanıyor. Ortaya çıkan bilgilere göre şirket, aksesuar yerine doğrudan cihazın içine yerleştirilecek bir modül aracılığıyla lens değişimini mümkün kılacak yeni bir akıllı telefon projesi üzerinde çalışıyor.

Galaxy Zoom serisi geri dönüyor

Günümüzde premium segmente yönelik bazı markalar değiştirilebilir lens seçeneklerini test etmeye başlasa da bu fikir, teknoloji dünyası için yeni değil. Sony’nin E-mount lens modülü ve Samsung’un Galaxy S4 Zoom ile başlattığı optik yakınlaştırma odaklı Galaxy Zoom serisi hâlâ kullanıcıların hafızasında yer alıyor. Samsung şimdi bu geçmiş deneyimini, daha gelişmiş bir sistemle yeniden gündeme taşımaya hazırlanıyor.

Galaxy Zoom serisi geri dönüyor.
Galaxy Zoom serisi geri dönüyor.

Yeni projede yer alacak modül, sensör, hareket motoru ve lens birimini bir arada içeren entegre bir yapıdan oluşuyor. Böylece telefon, harici bir aparat kullanmadan farklı lenslerle çalışabilecek ve profesyonel fotoğrafçılık işlevlerine daha yakın bir deneyim sunabilecek.

Samsung’un bu yeni sistem için Galaxy Zoom markasını yeniden kullanması ya da doğrudan Galaxy S serisine entegre etmesi gündemde. Ancak şirketten resmi bir doğrulama ya da çıkış takvimiyle ilgili bir açıklama yapılmış değil. Geliştirilen modülün prototip aşamasında olduğu tahmin ediliyor.

Mobil fotoğrafçılıkta kullanıcı beklentileri her geçen gün artarken, Samsung’un bu alana yönelik yeniden konumlanma çabası, sektörde rekabetin yönünü değiştirebilecek önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

YouTube, cinsel içerikli videoların küçük resimlerini bulanıklaştıracak!

0

YouTube, platformdaki içerik güvenliğini artırmak amacıyla cinsel temalar içeren video küçük resimlerini (thumbnail) bulanıklaştıran yeni bir özelliği test etmeye başladı. Kullanıcıların arama sonuçlarında karşılaşabileceği hassas içeriklerin doğrudan görüntülenmesini önlemeye yönelik bu özellik, şu an için sınırlı bir kullanıcı grubuna sunulmuş durumda.

YouTube, cinsel içerikli videoların küçük resimlerini bulanıklaştırıyor

YouTube’un Topluluk bölümünde yapılan güncellemeye göre, sistem hangi içeriklerin bulanıklaştırılacağını belirlemek için çeşitli sinyalleri kullanıyor. Ancak hangi tür cinsel temaların bu filtrelemeyi tetiklediği konusunda henüz net bir açıklama yapılmadı. Yeni sistem, yalnızca küçük resimleri bulanık hale getiriyor; video başlıkları, açıklamalar ve kanal adları görünür olmaya devam ediyor. Dileyen kullanıcılar, bulanıklaştırmayı manuel olarak devre dışı bırakabiliyor.

YouTube, cinsel içerikli videoların küçük resimlerini bulanıklaştırıyor
YouTube, cinsel içerikli videoların küçük resimlerini bulanıklaştırıyor.

Bu özellik, Topluluk Kurallarına uygun olmasına rağmen bazı kullanıcılar için rahatsız edici olabilecek görsellerin yanlışlıkla görüntülenmesini engellemeyi amaçlıyor. Ancak Google arama motorunda bulunan “Güvenli Arama” özelliğinden farklı olarak, bu sistem sonuçları tamamen gizlemiyor. Yalnızca görsel önizlemeyi bulanıklaştırarak, içerikten habersiz kullanıcıların olası uygunsuz görüntülerle doğrudan karşılaşmasının önüne geçiliyor.

Test süreci boyunca YouTube, bu sistemin ne ölçüde etkili olduğunu değerlendirerek daha geniş bir kullanıcı kitlesine yayma konusundaki kararını şekillendirecek. Özellik, özellikle genç kullanıcılar ve hassas izleyiciler için arama deneyimini daha güvenli hale getirmeyi hedefleyen ek bir filtreleme katmanı olarak oldukça dikkat çekiyor.

Dünyanın en büyük füzyon reaktörünün mıknatıs sistemi tamamlandı!

0

Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör (ITER), füzyon enerjisi alanında önemli bir eşiği daha geride bıraktı. Kurum, dünyanın en büyük ve en güçlü darbeli süperiletken elektromıknatıs sisteminin tüm bileşenlerinin tamamlandığını resmen açıkladı. Bu sistem, Fransa’nın güneyinde inşa edilen dev Tokamak reaktörünün “elektromanyetik kalbi” olarak görev yapacak.

Dünyanın en büyük füzyon reaktörünün mıknatıs sistemi hazır!

Tamamlanan son bileşen, Amerika Birleşik Devletleri’nde üretimi ve test süreci gerçekleştirilen altıncı merkezi Solenoid modülü oldu. Bu bileşen, montaj tamamlandığında reaktör sisteminin en güçlü mıknatısı olarak çalışacak ve bir uçak gemisini kaldırabilecek kadar yüksek bir manyetik kuvvet üretebilecek kapasiteye sahip olacak.

Dünyanın en büyük füzyon reaktörünün mıknatıs sistemi hazır!

Sistem, toplamda 3.000 ton ağırlığa ulaşacak. Merkezi Solenoid modülü, Rusya, Çin ve Avrupa’nın katkısıyla geliştirilen 6 adet halka şeklindeki Poloidal Alan (PF) mıknatısıyla birlikte entegre biçimde çalışacak. Süperiletken mıknatıslar, füzyon süreci sırasında yüksek sıcaklıktaki plazmayı oluşturmak ve kontrol altında tutmak için yoğun manyetik alanlar üretecek. Bu sayede plazmanın reaktör duvarlarına temas etmesi engellenecek ve süreç kararlı biçimde sürdürülebilecek.

İşlem, Tokamak odasına birkaç gram döteryum ve trityum gazı enjekte edilmesiyle başlıyor. Mıknatıs sistemi, bu gazı iyonize ederek plazmaya dönüştürüyor. Sonrasında harici ısıtma sistemleri devreye girerek plazmayı 150 milyon santigrat dereceye, yani Güneş’in çekirdeğinden 10 kat daha yüksek sıcaklığa çıkarıyor. Bu aşamada, plazmadaki atom çekirdekleri birleşerek (füzyon) devasa bir enerji açığa çıkarıyor.

ITER’in tam kapasitede çalıştığında yalnızca 50 MW giriş gücüyle 500 MW füzyon gücü üretmesi bekleniyor. Bu, füzyon tepkimesinin büyük ölçüde kendi kendine sürdüğü ve “yanan plazma” olarak tanımlanan bir duruma ulaşılması anlamına geliyor. Bu verimlilik, ticari ölçekte füzyon enerjisi üretiminin mümkün olup olmayacağı sorusuna önemli bir yanıt sağlayacak.

ITER, Çin, Avrupa, Hindistan, Japonya, Kore, Rusya ve ABD olmak üzere 7 ülke ve birlik tarafından yürütülen uluslararası bir proje. Reaktör, dünya genelinde 30’dan fazla ülkenin katkısıyla inşa ediliyor. Projeye binlerce mühendis ve bilim insanı destek verirken, yüzlerce fabrika reaktörün parçalarını üreterek tek bir sistemde birleştiriyor.

2024’te inşaat hedeflerinin %100’üne ulaşıldığı duyurulan ITER’de, 2025 Nisan ayında ilk vakum kabı sektör modülü planlanandan önce Tokamak çukuruna başarıyla yerleştirildi. Bu montaj, reaktörün aktif hale gelmesi yolunda atılan ilk somut adım olarak kayıtlara geçti. ITER’in ilk plazmayı 2033 yılında üretmesi hedefleniyor. Bu başarı, insanlık tarihinde sürdürülebilir füzyon enerjisine geçişte dönüm noktalarından biri olarak değerlendiriliyor.