Techinside Google News
Ana Sayfa Blog Sayfa 97

Bill Gates tüm servetini bağışlayıp vakfını kapatıyor!

Microsoft’un kurucu ortağı ve milyarder iş insanı Bill Gates, tarihi bir karara imza attı. Gates, 168 milyar dolarlık servetini önümüzdeki 20 yıl içinde tamamen dağıtacağını duyurdu. Ayrıca dünyanın en büyük yardım kuruluşlarından olan Bill & Melinda Gates Vakfı‘nı da 31 Aralık 2045 tarihinde kapatacağını açıkladı.

“Kimse ‘Zengin Öldü’ Demesin İstiyorum”

69 yaşındaki Gates, kararını kişisel blog yazısında paylaştı. Gates, “Öldüğümde hakkımda pek çok şey söylenecek. Ama kimsenin ‘Zengin öldü’ demesini istemiyorum,” ifadelerini kullandı. Gates, bağış kararını dünyada çözüm bekleyen acil sorunların varlığıyla açıkladı.

Bağış Miktarı İki Katına Çıkacak

2000 yılında kurulan Gates Vakfı, şimdiye kadar sağlık, eğitim ve yoksullukla mücadele gibi alanlarda 100 milyar dolardan fazla bağışta bulundu. Gates, kalan süreçte bu miktarı ikiye katlamayı hedefliyor. Bu amaçla vakfın yıllık bütçesi 6 milyar dolardan 9 milyar dolara çıkarılacak.

Gates, önümüzdeki yirmi yılda vakfın ek olarak yaklaşık 200 milyar dolar daha bağışlayabileceğini öngörüyor. Bağış miktarı, enflasyon ve piyasa koşullarına göre değişiklik gösterebilir.

Öncelikli Hedefler: Sağlık ve Eğitim

Gates, vakfın hedeflerini ayrıntılı şekilde sıraladı:

  • Anne ve küçük çocuk ölümlerini önemli ölçüde azaltmak,
  • Polio, sıtma, kızamık ve Gine kurdu hastalığı gibi bulaşıcı hastalıkları tamamen yok etmek,
  • Afrika ülkelerinde eğitim ve tarımda gelişmeler sağlayarak yüz milyonlarca insanı yoksulluktan kurtarmak.

Gates, bu hedeflerin başarıya ulaşması için hükümetlerle iş birliğinin önemine dikkat çekti. “Bu ilerlemeler ancak hükümetlerin ortaklığıyla mümkün olur,” dedi.

Hükümet Yardımları Yetersiz Kalıyor

Gates, birçok hükümetin, özellikle ABD’nin küresel yardımlarda büyük kesintiler yaptığını vurguladı. Bu kesintilerin vakıf ve benzeri yardım kuruluşlarının dolduramayacağı kadar büyük bir boşluk yarattığını belirtti.

Gates, endişesini “Hiçbir hayır kurumu, Gates Vakfı büyüklüğünde bile olsa bu boşluğu tek başına kapatamaz,” sözleriyle dile getirdi. Ayrıca “Dünyanın en zengin ülkeleri, en yoksul insanlara yardım etmeye devam edecek mi belirsiz,” ifadesini kullandı.

Gates’in Hayırseverlik İlhamı

Bill Gates’in hayırseverlik kararında ailesinin ve yakın dostlarının büyük etkisi oldu. Gates, özellikle annesi Mary Gates‘ten ilham aldığını belirtti. Annesi, Gates’e sık sık “Büyük imkanları olanlardan büyük sorumluluklar beklenir,” derdi.

Microsoft’un başarısından sonra bir dönem dünyanın en zengin insanı olan Gates, annesinin sürekli “Sahip olduğun zenginliğin sadece geçici emanetçisi olduğunu unutma,” diye hatırlattığını anlattı. Gates, babasının da benzer bir anlayışa sahip olduğunu vurguladı. Babası, vakfın eş başkanlığını 2020’deki ölümüne kadar sürdürmüştü.

Warren Buffett Etkisi

Bill Gates’in bağış kararında önemli etkisi olan bir diğer isim ise yakın arkadaşı milyarder yatırımcı Warren Buffett. Buffett, şimdiye kadar hayır kurumlarına on milyarlarca dolar bağışladı. Ayrıca Buffett, ölümünden sonra servetinin %99’unu bağışlamayı çocuklarına vasiyet etti.

Gates, Buffett’ı “cömertliğin nihai modeli” olarak tanımladı. Buffett’ın, servetin tamamını bağışlama fikriyle kendisini tanıştıran kişi olduğunu söyledi.

Bill Gates, servet bağışı konusunda Gilded Age döneminin ünlü sanayicisi Andrew Carnegie’nin “Servet İncili” adlı makalesinden de ilham aldı. Gates, Carnegie’nin “Zengin ölen kişi utanç içinde ölür,” sözünden çok etkilendiğini yazdı.

Gates, bu cümlenin kendisini bağışlarını hızlandırmaya yönlendirdiğini ifade etti. Diğer zenginlerin de bağışlarını artırmaları gerektiğini vurguladı. Gates, “Dünyanın en yoksullarına yapılacak yardımların hızlanması çok büyük fark yaratabilir,” dedi.

Gates, geleceğe iyimser baktığını da söyledi. Yapay zekâ ve sağlık alanındaki teknolojik gelişmelerin önümüzdeki 20 yılda dünyayı daha iyi bir yere dönüştüreceğine inanıyor. Ancak, iyimser olmasa bile parasını yine de topluma faydalı olacak şekilde bağışlayacağını dile getirdi.

New York Times’a verdiği röportajda Gates, “İkna olmasaydım ne yapardım? Bir sürü yat mı satın alırdım? Kumar mı oynardım? Bu paranın topluma en olumlu şekilde geri dönmesi gerekiyor,” diye konuştu.

Gates’in bu kararı, dünyanın dört bir yanında hayırseverlik kavramına yeni bir boyut getirecek gibi görünüyor.

Yapay zeka Web’i yok ediyor!

0

İnternet dünyasının en önemli isimlerinden Cloudflare CEO’su Matthew Prince, yapay zekanın internet üzerindeki etkisini çarpıcı şekilde değerlendirdi. Prince, yapay zekanın internetteki mevcut iş modellerini hızla yok ettiğini duyurdu. “Yapay zeka, içerik üreticilerine değer sağlamıyor. Bu durum web’in sürdürülebilirliğini tehdit ediyor,” diyerek sektörü uyardı.

İnternetin Kalbi Tehlikede: İçerik Üreticileri Alarmda!

Prince’e göre, özellikle büyük dil modelleri (LLM), kullanıcı başına Google’dan daha fazla içerik tarıyor. Ancak içerik sağlayıcılarına getirisi neredeyse yok denecek kadar az oluyor. Cloudflare verilerine göre, OpenAI, içerik üreticilerinin sitelerinden elde ettiği her 250 içerik için sadece bir geri dönüş sağlıyor. Daha çarpıcı bir örnek ise Anthropic şirketinde: Bu oran 6000’e bir düzeyine çıkıyor.

Bu durumun nedeni olarak, yapay zeka destekli içerik özetleme araçları gösteriliyor. Kullanıcılar, bu yapay zeka özetleri sayesinde kaynak siteleri ziyaret etmeye ihtiyaç duymuyor. İçerik üreticileri, ziyaretçi trafiği azalınca ciddi maddi kayıplarla karşılaşıyor.

Google’ın Yapay Zeka Hamlesi Yayıncıları Zor Duruma Sokuyor!

İnternet devi Google, yakın zamanda kullanıma sunduğu AI Overviews özelliğiyle arama sonuçlarını doğrudan özetliyor. Bu durum, kullanıcıların sitelere olan tıklama oranını önemli ölçüde azaltıyor. İngiltere merkezli bazı yayıncılar, Google’dan gelen trafiğin bu özellik sebebiyle yüzde 50’ye kadar düştüğünü bildirdi.

Prince, bu durumun yayıncıların reklam gelirlerini büyük ölçüde etkilediğini belirtti. İnternet reklamcılığının temelinde, site ziyaretlerinin sayısı kritik rol oynuyor. Yapay zeka nedeniyle azalan trafik, reklamverenlerin de bu sitelerden uzaklaşmasına neden olabilir.

Apple’ın Yapay Zeka Hamlesi Google’ı Köşeye Sıkıştırıyor

İş modeli sarsılan tek şirketler içerik üreticileri değil. Apple, popüler tarayıcısı Safari’ye kendi yapay zeka destekli arama motorunu entegre etmeye hazırlanıyor. Bu hamle, arama motoru pazarında Google’ın hâkimiyetini tehye sokuyor. Apple’ın bu atağı sonrası Google’ın hisseleri yüzde 7’den fazla değer kaybetti.

Teknoloji dünyasında bu gelişme, yapay zekanın büyük teknoloji şirketlerini de ciddi anlamda tehdit ettiğini gösteriyor. Google’ın reklam gelirleri, Apple’ın yapay zeka hamlesinden önemli ölçüde etkilenebilir.

İçerik Üreticilerinin Telif Savaşı

Yapay zekanın içerik üreticileri için yarattığı tehditler sadece trafik kaybıyla sınırlı değil. İçerik üreticileri, yapay zekanın ürettikleri içerikleri izinsiz şekilde kullandığından şikayet ediyor. Özellikle, Perplexity AI adlı yapay zeka şirketi, Forbes ve Wired gibi prestijli içerik üreticilerinin materyallerini izinsiz kullandığı iddialarıyla karşı karşıya kaldı.

Bu durum, içerik üreticilerini hukuki mücadelelere sürükleyebilir. Yayıncılar, içeriklerini korumak için mahkemelere başvurmayı düşünüyor. Uzmanlara göre, yakın gelecekte yapay zekanın kullanımı konusunda ciddi yasal düzenlemeler kaçınılmaz olacak.

Web İçerik Üretiminde Yeni Dönem Başlıyor

Tüm bu gelişmeler, internet yayıncılarını ve içerik üreticilerini yeni çözümler bulmaya itiyor. Bazı yayıncılar, içeriklerinin değerini korumak adına abonelik modellerine geçiyor. Bu da ziyaretçilerin içeriklere erişebilmek için belirli bir ücret ödemesi anlamına geliyor. Diğerleri ise yapay zeka şirketleriyle lisans anlaşmaları yapmayı düşünüyor.

Cloudflare CEO’su Prince, çözümün acil olarak bulunması gerektiğini vurguluyor: “İnternetin geleceği için sürdürülebilir iş modelleri geliştirmek şart,” diyerek, sektörün birlikte hareket etmesi gerektiğini ifade etti.

Yapay zeka devriminin hızla ilerlediği bugünlerde, internet dünyasının geleceği ciddi bir sınav veriyor. İçerik üreticileri ve teknoloji devleri, yapay zeka ile mücadelede kritik kararlar almak zorunda kalacak.

Kripto para borsası Coinbase’den 2,9 milyar dolarlık satın alım!

Bu işlem, bugüne kadar kripto endüstrisinde gerçekleşen en büyük satın alma olarak kayda geçti. Satın alma bedelinin 700 milyon doları nakit, geri kalan kısmı ise 11 milyon Coinbase A tipi hisse ile karşılanacak. İşlemin yıl sonuna kadar tamamlanması bekleniyor.

Coinbase’in kurumsal ürünlerden sorumlu başkan yardımcısı Greg Tusar, şirketin artık açık pozisyon hacmi ve opsiyon işlem hacmi bakımından küresel ölçekte liderliğe oynayabileceğini vurguladı. Coinbase, ABD içindeki en büyük spot kripto borsası konumunda olsa da, küresel pazarda Binance gibi devlerle rekabette geride kalıyordu. Bu satın alma, şirketin küresel büyüme stratejisinin temel taşı olarak görülüyor.

Deribit CEO’su Luuk Strijers, konu hakkında “Coinbase ile güçlerimizi birleştirmek, küresel kripto türev ürünleri piyasasında yeni bir dönemin kapısını aralayacak.” açıklamasında bulundu. Deribit, geçtiğimiz yıl 1 trilyon doları aşan işlem hacmi ve yaklaşık 30 milyar dolarlık açık pozisyonla güçlü bir oyuncu olduğunu kanıtlamıştı. Şirket, opsiyonlar, vadeli işlemler ve perpetual kontratlar gibi birçok üründe önde gelen platformlardan biri konumunda.

Coinbase, bu birleşmeyle birlikte sadece küresel erişimini genişletmekle kalmayacak, aynı zamanda gelir çeşitliliğini artırarak kârlılığını da güçlendirmeyi hedefliyor. Tusar, Deribit’in istikrarlı bir şekilde pozitif EBITDA ürettiğini belirtti ve birleşik yapının bu kârlılığı artırarak sürdüreceğine inandıklarını ifade etti.

bitcoin değeri

Bu anlaşma, kripto endüstrisinin ABD’de artan düzenleyici desteği arkasına aldığı bir dönemde geldi. Beyaz Saray’ın ilk kez açıkça kripto yanlısı politikalar benimsemesi, sektörde birleşme ve satın alma faaliyetlerinin hız kazanmasını sağladı. Geçtiğimiz aylarda Kraken, NinjaTrader’ı 1,5 milyar dolara, Ripple ise Hidden Road’u satın alarak benzer stratejik hamleler gerçekleştirmişti.

Coinbasein elinde 31 Aralık itibarıyla 8,5 milyar dolarlık nakit rezervi bulunuyor. Bu da şirketin gelecekte benzer büyüme fırsatlarını değerlendirebileceği anlamına geliyor.

Nvidia CEO’suna rekor zam!

AI ve veri merkezlerine olan küresel talebin patlama yaşadığı bir dönemde şirketin yakaladığı olağanüstü finansal başarı, üst yönetimin maaşlarında da yankı buldu. Ancak Nvidia yöneticisinin aldığı bu devasa ücret paketi, bazıları için takdir, bazıları için ise tartışma konusu oldu.

Şirketin mali raporlarına göre Huang’ın temel maaşı yıllık bazda %50 artarak 1,49 milyon dolara yükseldi. Buna ek olarak, 38,8 milyon dolarlık hisse senedi ödülleri, 6 milyon dolar tutarında performansa dayalı nakit ödeme ve 3,57 milyon dolar da diğer ek ödemelerle toplam tazminatı 50 milyon dolara yaklaştı. Huang’ın kişisel serveti ise 110,2 milyar dolar seviyesine ulaştı. CEO’nun Nvidia’daki %3,77’lik hisse payı bu servetin temelini oluşturuyor.

Nvidia rekor kırıyor, yönetim ödüllendiriliyor

Nvidia’nın 2025 mali yılında elde ettiği rakamlar etkileyici. Şirketin geliri bir önceki yıla göre %114 artışla 130,5 milyar dolara çıktı. Faaliyet kârı %147 artarak 81,5 milyar dolara, net kâr ise %145 artışla 72,9 milyar dolara ulaştı. Bu büyüme performansı, özellikle yapay zekâ eğitim ve çıkarımında kullanılan GPU’lara yönelik dünya çapındaki yoğun talepten kaynaklandı.

Nvidia aynı zamanda Blackwell adlı yeni çip mimarisi, GeForce RTX 50 serisi ve ajan-yapılı yapay zekâ uygulamaları için geliştirilen yeni araçlarla teknoloji liderliğini pekiştirdi. Şirketin 2025 yılında sadece hisse geri alımlarına 53,8 milyar dolar harcadığı, hissedarlara ise 2,4 milyar dolar temettü dağıttığı belirtildi.

CEO dışındaki üst düzey yöneticiler de bu başarının karşılığını aldı. CFO Colette Kress, 21,4 milyon dolarlık bir ücret paketiyle önceki yıla kıyasla büyük bir artış yaşadı. Küresel saha operasyonlarından sorumlu Ajay Puri ise 21,6 milyon dolarlık kazancıyla listede öne çıktı.

Nvidia’nın raporunda, şirket çalışanlarının ortalama maaşı 301.233 dolar olarak belirtiliyor. CEO ile ortalama çalışan arasındaki maaş farkı ise 166:1 oranında. Şirketin CEO’su Huang’ın kızı ve oğlu da Nvidia’da çalışıyor; kızının yıllık maaşı yaklaşık 1,13 milyon dolar, oğlununki ise 530 bin dolar civarında.

Şirketin genel başarısı göz önüne alındığında, üst düzey yöneticilere yapılan bu ödemeler bazı çevrelerce “hak edilmiş” olarak değerlendirilse de, çalışanlar arasındaki maaş uçurumu ve aile üyelerinin yüksek maaşları, yönetişim ve eşitlik açısından soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.

Türk Telekom, 2025 yılına güçlü başladı!

Türk Telekom, 2025 yılının ilk çeyrek finansal ve operasyonel sonuçlarını açıkladı. Şirket, gelir artışı, yüksek kârlılık, rekor yatırım tutarı ve mobil segmentte ulaştığı tarihi abone kazanımı ile yıla güçlü bir başlangıç yaptı. Mobil, sabit internet ve fiber alanındaki büyüme verileri, şirketin dijital altyapı yatırımlarını kesintisiz sürdürdüğünü gösterdi.

Türk Telekom, 2025 yılına iyi başladı

2025’in ilk çeyreğinde Türk Telekom’un konsolide gelirleri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18,3 artarak 45,6 milyar TL’ye çıktı. Faiz, amortisman ve vergi öncesi kâr (FAVÖK), yüzde 26,5 artışla 17,9 milyar TL’ye ulaşırken, FAVÖK marjı yüzde 39,3 oldu. Net kâr, yıllık bazda yüzde 45,2 artarak 5,1 milyar TL olarak açıklandı. Şirket aynı dönemde bir önceki yıla göre yüzde 27,7 artışla 8 milyar TL yatırım gerçekleştirdi.

Fiber altyapı alanındaki çalışmalarına hız kesmeden devam eden Türk Telekom’un fiber ağı, yılın ilk çeyreği itibarıyla 482 bin kilometreye ulaştı. Fiberle ulaşılan hane sayısı 33,2 milyona çıktı. Toplam 13,9 milyon fiber abonenin 8,3 milyonu FTTC (saha dolabına kadar fiber), 5,6 milyonu ise FTTH/B (eve/binaya kadar fiber) altyapısıyla hizmet alıyor. Fiber abonelerin sabit genişbant içindeki payı yüzde 90,1’e yükselerek önceki yılın aynı dönemine göre önemli bir artış gösterdi.

Şirketin toplam abone sayısı 2025’in ilk çeyreğinde 53,6 milyona ulaştı. Mobil segmentte kaydedilen veriler ise şirket tarihine geçti. Mobil yeni abone kazanımında, 2014 yılından bu yana en güçlü ilk çeyrek performansı elde edildi. Çeyreklik bazda 511 bin net mobil abone kazanan Türk Telekom’un toplam mobil abone sayısı 27,9 milyona yükseldi. Faturalı segmentte ise 593 bin yeni aboneyle son on iki ayda toplam faturalı net abone kazanımı 2,1 milyona ulaştı. Mobil Numara Taşıma (MNT) pazarında bir kez daha en çok tercih edilen operatör olan Türk Telekom, bu alandaki liderliğini sürdürdü.

Şirketin 5G hazırlıkları da devam ediyor. LTE baz istasyonlarının yüzde 54’ü fiber bağlantıya sahip hale getirildi. Bu oran, Avrupa’nın 2030 hedefinin üzerine çıkmış durumda. Fiber mobilite anlayışıyla 5G’ye geçiş süreci desteklenirken, uzaktan ameliyat, akıllı tarım, kültür-sanat ve spor gibi alanlarda da 5G tabanlı pilot projeler hayata geçiriliyor.

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, 2025 yılına mobil ve sabit internet performansını koruyarak başarılı bir giriş yaptıklarını belirtti. Türkiye’nin her köşesinde dijital dönüşüm çalışmalarını sürdürdüklerini aktaran Önal, şirketin sadece bir telekomünikasyon firması değil, aynı zamanda teknoloji üreten ve ihraç eden bir yapı olarak hareket ettiğini vurguladı. Mobilde beklentileri aşan bir performans sergilediklerini söyleyen Önal, 5G’yi yalnızca bir teknoloji değil, Türkiye’yi daha güçlü bir geleceğe taşıyan stratejik bir araç olarak değerlendirdiklerini ifade etti.

Bosch Ventures Kuzey Amerika pazarını hedefliyor

0

Bosch Ventures, 270 milyon dolarlık yeni fonuyla Kuzey Amerika’ya yöneliyor. Bosch’un girişim kolu, derin teknoloji girişimlerine yatırım yapma geleneğini sürdürecek 270 milyon dolarlık yeni bir fona sahip. Ancak bu sefer Bosch Ventures, parasının daha fazlasını Kuzey Amerika girişimlerine yatırmayı planlıyor.

Bosch Ventures Kuzey Amerika girişimlerine odaklandı

2007’de kurulan Bosch Ventures, şu anda altıncı fonunda. Ve kurumsal VC teknik olarak küresel bir firma olsa da, bugün odak noktası daha çok Kuzey Amerika’ya yönelik. Bu, ABD yönetiminin Çin ile ABD arasında bir ticaret savaşına, dalgalı bir borsaya ve durgunluk korkularına yol açan politikasından etkilenen bir bölge olduğu için strateji çelişkili görünebilir. Ancak Bosch Ventures’ın yönetici müdürü Ingo Ramesohl, Kuzey Amerika’daki anlaşma akışının her zamankinden daha güçlü olduğunu söyledi.

Ramesohl: “Çok fazla olumlu enerji görüyorum. İnsanlar yenilik yapmak ve bozmak için durmuyor. Bu yüzden benim için yeni yatırımlar için gerçekten harika bir zaman” diyor. Silikon Vadisi, Boston, Almanya, Tel Aviv ve Çin’de ofisleri bulunan firma, genellikle 5 milyon ila 10 milyon dolar arasında yatırım yapıyor. Ramesohl, firmanın bu fondan muhtemelen 20 ila 25 yatırım yapacağını söyledi.

Ramesohl, kendisine en çok hangi teknoloji sektörleriyle ilgilendiği sorulduğunda, “Bu temelde son fonların başarı hikayelerinin devamı” dedi. Firma hala otomotiv, iklim teknolojisi, siber güvenlik, yarı iletken üretimi, enerji verimliliği ve kurumsal yazılımlara yatırım yapıyor. Üretken AI, daha spesifik olarak, AI araçlarını üretim gibi fiziksel dünyaya uygulamak da listenin başında yer alıyor. Yine de AI, en azından 2017’de Bosch Yapay Zeka Merkezi’ni kurduğundan beri üretim şirketinin merkezinde yer alıyor. Şirket, tüm Bosch ürünlerinin artık AI kullanılarak geliştirildiğini veya üretildiğini söyledi ve Ramesohl da bunu doğruladı.

Ramesohl: “Gen AI çok değişiyor ve aynı zamanda birçok yeni işletmeye, birçok yeni inovasyona olanak sağlıyor” dedi. Yapay zekanın en umut verici uygulamalarının operasyonlarda olduğunu belirtti.

Mitsubishi elektrikli araç rekabetine geri döndü

0

Mitsubishi resmen ABD elektrikli araç sahnesine geri dönüyor. Şirket, 2026 yazında Kuzey Amerika’da yepyeni bir elektrikli SUV piyasaya süreceğini doğruladı. Bu, 2017’de sahneden çekilen ilginç küçük i-MiEV’den bu yana ilk tamamen elektrikli modelini işaret ediyor.

Mitsubishi elektrikli araç pazarında önemli bir oyuncu olacak

Yeni EV kompakt bir crossover olacak ve Mitsubishi sulu ayrıntıların çoğunu gizli tutarken, yaklaşan Nissan Leaf ile aynı yeni nesil platforma dayanacağını biliyoruz. Bu, 480 km menzili destekleyen Nissan Ariya’nın temelini oluşturan CMF-EV mimarisinde hareket edeceği anlamına geliyor. Yani bu ortalama bir giriş seviyesi EV olmayacak.

Mitsubishi, hedeflerinin müşterilere “esnek güç aktarma organı seçenekleri” sunmak olduğunu söylüyor. Bu da pazarlama dilinde “Herkese uygun bir şey olacak” anlamına geliyor. Yani ister tamamen elektrikli, ister hala benzinli veya hibrit güçten yana olun, sizi korumayı hedefliyorlar.

Bu gizemli elektrikli araç, sonunda Mitsubishi’nin şu anki ABD serisinin (Outlander, Outlander PHEV, Eclipse Cross ve Outlander Sport) yanında yer alacak ve markanın elektrikli dünyadaki mevcut radar altı statüsünün ötesine geçmesine yardımcı olacak. Kısacası: Mitsubishi sonunda EV’ler konusunda ciddileşiyor ve bu yeni SUV potansiyelini karşılarsa, markayı tekrar radarınıza sokabilir.

Özellikle Asya ülkeleri elektrikli araç pazarındaki rekabeti farklı bir yöne taşıdı. Buna Mitsubishi’nin de eklenmesi kullanıcı tarafında önemli bir avantaj sağlayabilir. Artan rekabet daha uygun fiyata daha erişilebilir özellik anlamına gelecek.

App Store ödeme yasağı itirazı nasıl sonuçlanacak?

Apple, App Store ödeme yasağına itiraz etmek için acil şekilde durdurma talebinde bulundu. Temyizi devam ederken harici ödemeler için ücret toplamaya devam etmek istiyor. Apple, App Store’un çalışma şeklini önemli ölçüde değiştirecek emirleri durdurması için federal bir temyiz mahkemesinden talepte bulunarak acil durum talebinde bulundu.

App Store ödeme yasağı itirazı

Şirket, dilekçesinde bu değişikliklerin şirkete “yıllık önemli miktarda maliyet” çıkaracağını ve “yasadışı olduğu kararlaştırılmayan” davranışlara dayandığını savundu. Bu emirlerin Apple’ı önceki emirlere “iddia edilen uyumsuzluk” nedeniyle cezalandırmak için verildiğini söyledi.

Yargıç Yvonne Gonzalez Rogers yakın zamanda Apple’ın Epic Games’in Apple’a karşı açtığı davayla ilgili 2021 kararını ihlal ettiğine hükmetmişti. Hakim, ilk kararında şirkete geliştiricilerin kullanıcıları Apple’ın topladığı %30 komisyon ücretini atlatmalarına izin verecek diğer ödeme sistemlerine yönlendirmelerine izin vermesini söyledi. Ancak Apple yine de harici satın alımlar için %27’ye kadar kesinti topladı. Ayrıca kullanıcılara App Store dışında ödeme yapmanın şirketin korumasına sahip olmayacakları anlamına geleceği konusunda uyarıda bulunan bir “korkutma ekranı” gösterdi.

Gonzalez Rogers yeni kararında Apple’ın harici ödemeler için derhal ücret toplamayı bırakmasını emretti. Ayrıca Apple’ın geliştiricilerin müşterilere harici ödemeler için düğmeler ve bağlantılar sunmasını engelleyecek kurallar oluşturmasını yasakladı. Apple, müşterileri App Store dışı satın alma mekanizmalarına yönlendiren düğmeler ve harici bağlantılar üzerindeki yasakları kaldırmak için yönergelerini değiştirdi. Ancak, Gonzalez Rogers’ın kararına da itiraz etti ve şimdi mahkemeden itirazı devam ederken bu iki belirli emri durdurmasını istiyor.

Apple, önergesinde şirketin bağlantılı işlemlerde kesinti yapmasını engellemenin yasadışı olduğunu, çünkü orijinal kararda komisyonlar veya fiyatlandırma hakkında hiçbir şey söylenmediğini iddia etti. Ayrıca şirketin bağlantı yerleştirme ve dil için koşullar belirlemesini engellemenin yasadışı olduğunu, çünkü orijinal ihtiyati tedbirde bu konuda hiçbir şey söylenmediğini savundu. Apple, bu hükmün Birinci Değişiklik’i ihlal ettiğini ve “dışlamayı tercih ettiği mesajları kabul etmeye” zorladığını söyledi. Şirket, mahkemeyi, Apple’ın “mahkemenin emrini hiçe saydığı” görüşünde olduğu için kendisini cezalandırmakla suçladı.

Şirket, “Bir erteleme olmadan, Apple’ın işine yapılan bu olağanüstü müdahaleler telafisi mümkün olmayan ciddi zararlara yol açacaktır diyor.

E-posta gizlilik sorunları araçlarla çözülüyor

0

Çoğumuz için gelen kutumuza uzun ve dikkatli bir şekilde bakmak eğlenceli değildir. Genellikle, dijital karmaşa ve spam e-postalar yığılırken, yararlı ve bilgilendirici olan her şey genellikle bu tufanda kayboluyor. E-posta gizlilik sorunları da sıkça göz ardı edilir. Gelen kutusu sıfıra ulaşmak imkansız bir görev gibi görünür, bu yüzden e-posta uygulamalarımızı tekrar kapatırız ve bir dahaki sefere açtıklarında durumun daha da kötü olduğunu görürüz.

E-posta gizlilik sorunları

Anlaşılabilir bir şekilde, çok daha eğlenceli başka bir şeyle ilgilenmek adına taşan gelen kutularımızdan kaçınırız. Ancak bu dijital döküntü yığınıyla başa çıkmak istemek için çok iyi gizlilik nedenleri vardır. Ayrıca e-posta gizlilik sorunları ile yardımcı olacak güçlü araçlar da bulunuyor.

İhmal ettiğiniz ancak açık bıraktığınız eski hesaplara bağlı e-postaları düşünün. Her hesap kötü niyetli kişilerin size ve verilerinize ulaşmasının bir yoludur. Belki hesap tahmin edilmesi kolay basit bir parola kullanıyordur veya söz konusu uygulama karanlık niyetleri olan bir kuruluş tarafından ele geçirilmiştir veya hizmetin kendisi çoktan iflas etmiştir ve bazı girişimci bilgisayar korsanları korumasız veritabanlarını ele geçirmiştir.

Tüm bu senaryolar ve daha fazlasıyla risk altındasınız. E-posta gizlilik sorunları, bu tür güvenlik açıklarının daha da tehlikeli hale gelmesine neden olabilir. Bir bilgisayar korsanı hesaplarınızdan birine girdiğinde, ister kurduğunuz güvenilir bir bağlantıdan, ister ifşa edilen hesapta önemli bilgi parçaları (ödeme bilgileri, posta adresleri) olduğundan olsun, diğerlerine geçmek daha kolaydır.

Gelen kutunuzu düzgün bir şekilde düzenlemez ve bu hesapları kapatmazsanız, bilgisayar korsanlarının güvenliğinizi ihlal ettiğine dair uyarıları kaçırmış olabilirsiniz. İdeal olarak, dijital hesaplarınızı işiniz biter bitmez kapatmak istersiniz; o zaman başkalarının erişebileceği hiçbir şey kalmaz.

Gelen kutunuzun üstünde kalmanız için başka bir nedeniniz daha var: abonelik ücretleri. Müzik akışlarından çevrimiçi yayınlara ve yapay zeka botlarına kadar dijital olan hemen hemen her şey artık bir abonelikle birlikte geliyor ve gelen kutunuzu (ve banka hesabınızı) yakından takip etmiyorsanız, aslında kullanmadığınız yazılımlar ve hizmetler için her ay önemli miktarda ödeme yapmak zorunda kalabilirsiniz.

Hesaplarını, aboneliklerini ve gelen kutularını yönetmenin daha kolay bir yolunu isteyen kişiler için bir çevrimiçi araçlar kullanabilirsiniz. Örneğin Yorba bu konuda çözüm sağlıyor. Bu, e-postanız ve daha geniş dijital yaşamınız için bir bahar temizliği hizmeti görevi görüyor. Yalnızca temiz bir gelen kutusu için mesaj hacmini azaltmakla KALMIYOR, e-posta gizlilik sorunları ile mücadele ederek aynı zamanda bu mesajların neyle bağlantılı olduğunu da düzenliyor.

Google yapay zeka ile dolandırıcılık tespiti yapıyor

0

Dolandırıcılar, kişisel bilgilerimizi, paramızı veya her ikisini birden çalmak için kullandığımız araçları ve teknolojileri istismar etmeye her zaman çalışıyor. Bu nedenle Google gibi şirketler bizi bilgisayar korsanlarından, güvenlik tehditlerinden ve diğer tehlikelerden korumalıdır. Aynı zamanda kendi güvenliğimizin sorumluluğunu almamızın nedeni de budur.

Bir blog yazısında Google, temel ürünlerdeki çevrimiçi dolandırıcılıkları nasıl engellediğini ve kendimizi nasıl koruyabileceğimizi açıklıyor. Arama motoru pazarının en büyük payına sahip olan Google, her gün yüz milyonlarca kötü amaçlı ve şüpheli arama sonucunu tespit etmek için yapay zekayı kullanıyor. Şirket, yapay zekanın yardımıyla dolandırıcılık tespit sisteminin eskisinden 20 kat daha fazla dolandırıcılık yakalayabildiğini söyledi. Özellikle, yapay zekadaki son gelişmeler Google’ın web’deki daha fazla metni analiz etmesine, dolandırıcılık kampanyalarını belirlemesine ve arama sayfasına yönelik ortaya çıkan tehditleri tespit etmesine yardımcı oluyor.

Google yapay zeka ile dolandırıcılık tespiti

Blog yazısında belirtilen bir örnekte, Google havayolu müşteri hizmetleri sağlayıcılarını taklit eden saldırganlarda önemli bir artış gördü. Bu dolandırıcılığın yaygınlaşmasıyla, Google’da havayolu müşteri hizmetleri için arama yapan yolcular, dolandırıcının kişisel bilgilerini ele geçirmeye çalıştığı kötü amaçlı bir telefon numarasına yönlendirilebilir. Yapay zeka sayesinde şirket bu tür dolandırıcılıkların sayısını %80’den fazla azaltabildi. Chrome, gelişmiş güvenlik koruması sunan bir diğer Google ürünüdür. Güvenli Tarama’daki Gelişmiş Koruma modu, Standart Koruma modundan daha sıkı güvenlik sunarak en yüksek savunma seviyesidir. Şimdi, yapay zeka bu güvenliği daha da güçlü hale getiriyor.

Google’ın masaüstündeki cihaz içi büyük dil modeli (LLM) Gemini Nano, riskli ve dolandırıcı web sitelerinde anında analizler sunarak kullanıcıları daha önce görülmemiş yeni dolandırıcılıklara karşı korur. Örneğin, Gemini Nano en büyük çevrimiçi tehditlerden biri olan uzaktan teknik destek dolandırıcılıklarını engellemeye yardımcı oluyor. Google bir sonraki adımda bu korumayı Android cihazlara genişletmek istiyor.

Dolandırıcıların bir saldırı gerçekleştirmeye çalışmasının bir diğer yolu da size kötü amaçlı web sitelerinden bir dizi bildirim göndermektir. Bu tehdidi ele almak için Google, Android için Chrome’da yeni yapay zeka destekli uyarılar başlatıyor. Yapay zeka bir dolandırıcılık bildirimi tespit ederse, içerik engellenir ve uyarının yanlış pozitif olduğunu düşünüyorsanız aboneliğinizi iptal etme, engellenen içeriği görüntüleme veya bu siteden gelecekteki bildirimlere izin verme seçeneğiyle bir uyarı alırsınız.

Amazon, Şili’ye 4 milyar dolarlık AWS yatırımı yapacak!

Şirket, 2026 sonuna kadar Şili’de yeni bir Amazon Web Services (AWS) altyapı bölgesi kurmak için 4 milyar dolardan fazla yatırım yapacak.

Amazon’un açıklamasına göre bu yatırım, Şili’de üç ayrı kullanılabilirlik alanından oluşan bir AWS veri merkezi bölgesi kurulmasını kapsıyor. Bu bölgeler, birbirinden izole veri merkezlerinden oluşarak yüksek erişilebilirlik ve düşük gecikme süresi sunacak. Şirket ayrıca bu merkezleri destekleyecek yerel uzmanları işe almayı ve eğitmeyi de planlıyor.

AWS Altyapı Hizmetleri Başkan Yardımcısı Prasad Kalyanaraman, yaptığı açıklamada, “AWS South America Bölgesi, Latin Amerika’daki ve özellikle Şili’deki güvenli, verimli ve ölçeklenebilir bulut altyapısına olan yüksek talebi karşılamak için büyük önem taşıyor.” dedi. Kalyanaraman ayrıca, yeni bölge sayesinde yerel şirketlerin yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi ileri teknolojilerle daha hızlı büyüme, üretkenlik ve inovasyon sağlayabileceğini vurguladı.

Amazon, geçmişte de Şili’ye yatırımlar yapmıştı

Amazon, daha önce de Şili’de AWS hizmetlerine yönelik çeşitli yatırımlar yapmıştı. 2021 yılında AWS Outposts hizmetini başlatan şirket, müşterilere kendi veri merkezlerinden AWS altyapısına erişim sağlamıştı. 2023 yılında ise özel bağlantı çözümleri ve düşük gecikmeli hizmetler için AWS Local Zones’u devreye aldı.

Şili’de Amazon’un müşterileri arasında LATAM Havayolları, gıda üreticisi Agrosuper ve Andrés Bello Ulusal Üniversitesi gibi önemli kurumlar yer alıyor. Yeni yatırımla birlikte bu listeye birçok yerel ve bölgesel işletmenin de katılması bekleniyor.

Öte yandan, Amazon’un bulut hizmetleri alanındaki rakipleri de Şili’de aktif. Google Cloud, 2021 yılında ülkedeki ilk bulut bölgesini hizmete sokarken, Microsoft Azure da 2020 yılında Şili’deki ilk veri merkezi bölgesini duyurmuştu.

Amazon’un bu hamlesi, Latin Amerika pazarının artık küresel teknoloji devleri için stratejik bir öncelik haline geldiğini gösteriyor. Artan dijitalleşme, e-ticaret büyümesi ve yapay zekâ uygulamalarının yaygınlaşması, bölgedeki veri işleme ve bulut altyapısı ihtiyacını da ciddi şekilde artırıyor.

Şili’ye yapılacak bu 4 milyar dolarlık yatırım, sadece teknoloji altyapısını değil, aynı zamanda ülkenin dijital ekonomi ekosistemini de ileriye taşıyacak. AWS’nin bölgede kuracağı yeni merkezler, yerel yazılım geliştirme, yapay zekâ çözümleri ve veri analitiği hizmetlerinde önemli bir sıçrama potansiyeli sunuyor.

Amazon’un bu yatırımı, Latin Amerika’da bulut hizmetleri rekabetini daha da alevlendirecek gibi görünüyor.

FTC, Microsoft ve Activision Blizzard arasındaki birleşmeyi engellemede büyük bir darbe aldı!

2023’te anlaşma sonuçlandıktan sonra yapılan itiraz bugün itibarıyla reddedildi. Böylece FTC’nin, Microsoft ve Activision Blizzard arasındaki dev birleşmeye yönelik hukuki mücadelesi bir kez daha darbe aldı.

FTC, Microsoft’un Activision Blizzard’ı satın almasına ilk olarak 2022 yılında karşı çıkarak, bu birleşmenin oyun pazarında rekabeti önemli ölçüde azaltacağı yönünde bir şikayet sunmuştu.

FTC, birleşmenin tamamlanmasını engellemek için 2023’te önleyici bir ihtiyati tedbir talebinde bulundu. Ancak bölge mahkemesi bu talebi reddetti. FTC kararı temyize taşıdı ancak satın alım Ekim 2023’te tamamlandı ve Microsoft, Activision Blizzard’ın resmi sahibi oldu.

Reutersa göre bugün açıklanan temyiz mahkemesi kararı, alt mahkemenin FTC’nin talebini reddetmesinin yerinde olduğunu belirtti. Kararda, FTC’nin sunduğu argümanların davada başarı şansı yaratmadığı belirtildi.

Bu karar, FTC’nin birleşmeyi tamamen engelleme olasılığını ciddi şekilde azaltıyor. Yine de sürecin tamamen sona ermediği belirtiliyor; FTC’nin birleşmeye dair açtığı idari süreç devam ediyor.

Hem FTC sözcüsü Vicky Graham hem de Microsoft adına konuşan Alex Haurek, bugünkü karara ilişkin yorum yapmayı reddetti. Ancak karar, Microsoft’un Activision Blizzard üzerindeki kontrolünü resmen sürdürdüğünü ve mevcut koşullarda geri dönüşün zorlaştığını netleştiriyor.

İngiltere Mahkemesi patent davasında Intel lehine karar verdi!

Microsoft’un Activision Blizzard’ı satın alması, yalnızca oyun sektörü açısından değil, teknoloji sektörünün genel yapısı bakımından da önemli bir dönüm noktası oldu. Bu anlaşma, tarihin en büyük teknoloji satın alımlarından biri olarak kayıtlara geçti.

FTC’nin itirazları ise, büyük teknoloji şirketlerinin giderek daha fazla sektörü kontrol etmesiyle birlikte ortaya çıkan tekel tartışmalarının bir yansıması. Her ne kadar bu davada başarılı olunamasa da, FTC’nin benzer birleşmelerde daha güçlü yasal stratejilerle tekrar sahneye çıkması muhtemel.

Metafleet, yeni Tesla Model Y ile filosunu güçlendiriyor

0

Tesla Model Y Long Range araçlarını filosuna katarak kurumsal müşterilerine sunmaya başlayan Türkiye’nin ilk sadece elektrikli araç filo kiralama şirketi Metafleet, bu ay itibariyle Tesla Model Y’nin giriş seviyesini de müşterilerine sunmaya hazırlanıyor. Şirket, bu önemli adımla, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak isteyen kurumsal müşterilere çevre dostu mobilite çözümleri sunarak sektör liderliğini güçlendirmeyi hedefliyor.

Metafleet Şirketleri Sürdürülebilir Geleceğe Taşıyor

Türkiye’nin ilk ve tek tamamen elektrikli filo kiralama şirketi olan Metafleet, sürdürülebilirlik misyonu doğrultusunda şirketlerin karbon ayak izini azaltmak ve çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarını sağlamak amacıyla faaliyet gösteriyor. Elektrikli araç ürün gamında her segmentten ve markadan tam elektrikli araçlara sahip olan Metafleet, şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda ihtiyacı doğru analiz ederek ve projelendirerek uzun dönem filo kiralama hizmeti sunuyor. Metafleet , filo araç kiralama yapmak isteyen şirketlerin hem sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlarken aynı zamanda yüksek maaliyetlere karşı onları koruyor. Bu kapsamda,  yüksek performanslı ve çevre dostu Tesla Model Y araçlarını filosuna dahil ederek önemli bir adım attı.

Metafleet kurucu ortağı ve CEO’su Tevfik Günal, bu önemli gelişme hakkında şunları söyledi: ” Metafleet olarak, sürdürülebilir bir geleceğe yönelik sorumluluğumuzu en üst düzeyde taşıyoruz. Tesla Model Y Long Range ve yeni giriş seviyesi modellerini Türkiye’de filo kiralamasıyla ilk kez müşterilerimize sunmak, sektör dönüşümünde öncü rolümüzü güçlendiren önemli bir adım. Kurumsal müşterilerimizin elektrikli araç kullanımına geçiş süreçlerini kolaylaştırarak, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına katkı sağlamaktan gurur duyuyoruz.” dedi .

Müşterinin ihtiyacına göre projelendirilen filo modelleri 

Türkiye’de %10   ÖTV diliminde yer alan Tesla Model Y Standart Range modelleri, üstün elektrikli performansı ve gelişmiş teknolojik özellikleri ile kurumsal şirketler için önemli avantajlar sunuyor. Tesla modelleri yanı sıra, Kia EV3 Long Range, BMW iX1, BMW i5, BMW i7, BYD Seal U EV, BYD Dolphin vb. marka ve modelleri firmaların ihtiyacına göre projelendirerek sıfır km araçları Kurumsal firmalar ile buluşturuyor. Ayrıca Metafleet filosunda yer alan yine sıfır km araçlar da kurumsal firmalar ile buluşturulmaya hazır durumda. Burada firmaların ihtiyacını belirlemenin çok önemli olduğunu vurgulayan Metafleet Kurucu Ortağı ve CEO’su Tevfik Günal, “filomuzda yer alan marka ve model çeşitliliği sayesinde şirketlerin yönetim kadrosundan, satış ekiplerine kadar ay içerisindeki kullanım ihtiyacı, katedilen mesafe ve diğer kullanım ihtiyaçları göz önünde bulundurarak en verimli seçenekleri sunuyoruz” diyor. Metafleet, Haziran 2025’ten itibaren Renault 5 e tech gibi araçları da müşterileriyle buluşturmayı amaçlıyor.Formun Altı

Meta belgeleri çarpıcı gerçeği gözler önüne serdi!

Şubat 2022 tarihli bu belgede, Meta CEO’su Mark Zuckerberg, Instagram Başkanı Adam Mosseri ve diğer üst düzey yöneticiler, Facebook ve Instagram’ın pazar pozisyonuna dair endişelerini ve TikTok’un yükselişi karşısındaki çaresizliklerini açıkça dile getiriyor.

Zuckerberg, mesajlaşmaların birinde Facebook’un artık sektörde bir meydan okuyucu konumuna düştüğünü ve zihinsel üstünlük ile ivmesini kaybettiğini belirtiyor. TikTok’un sunduğu ortak bağlam hissine dikkat çeken Zuckerberg, kullanıcıların aynı içerikleri görebilme olasılığının sosyal etkileşimi organik biçimde artırdığını ifade ediyor.

Instagram Başkanı Adam Mosseri de Facebook’un artık insanların varsayılan içerik keşif aracı olmadığını kabul ediyor. “Facebook’un doğal farklılaşma stratejisi içerik keşfi olmalıydı.” diyen Mosseri, TikTok’un sadece video formatıyla Meta’nın çok ötesine geçtiğini, hatta YouTube ve Netflix gibi platformların alanından da kullanıcı çektiğini belirtiyor.

Mosseri’nin öngörüleri, 2021’de TikTok’un ABD’de ortalama izlenme süresi bakımından YouTube’u geçtiğini gösteren araştırmalarla destekleniyor. 2023’te 4 ila 18 yaş arası çocukların TikTok’ta YouTube’a kıyasla %60 daha fazla zaman geçirdiği de Qustodio verileriyle ortaya kondu.

Meta yöneticilerinin genel kanısı, sadece yeni formatlar sunmanın artık kullanıcıları elde tutmaya yetmediği yönünde. Eski Meta yöneticisi Stan Chudnovsky, “Stories ile getirdiğimiz format yeniliği artık işe yaramıyor. İnsanların gidebileceği çok fazla alternatif var.” diyerek TikTok, YouTube, Discord, Snapchat, Reddit gibi platformlara dikkat çekiyor.

Reklam birimi başkan yardımcısı John Hegeman ise, TikTok’un kısa video içerikte, sıralama sistemlerinde ve içerik oluşturma araçlarında önde olduğunu kabul ederken, içerik üreticilerini Reels’e çekerek bu farkı kapatabileceklerini savunuyor. Ancak makine öğrenimi ve teknik altyapı açısından Meta’nın ne kadar geride olduğunu tam olarak kestiremediğini belirtiyor.

Meta hashtag

Konuşmalar, Meta’nın tekel olduğu iddiasını zayıflatır nitelikte

FTC’nin davası, Meta’nın Instagram ve WhatsApp’ı satın alarak sosyal medya alanında tekel oluşturduğunu savunuyor. Ancak bu yeni belgeler, şirketin kendi iç yazışmalarında bile rekabetin sertleştiğini ve özellikle TikTok karşısında geriye düştüğünü kabul ettiğini gösteriyor. Bu da, Meta’nın pazarda mutlak bir hâkimiyet sürdürdüğü argümanını zayıflatıyor.

Zuckerberg, geçtiğimiz ay verdiği ifadede TikTok’un başarısını açıkça “Meta’nın büyümesine doğrudan tehdit” olarak tanımlamıştı. Şimdi ise dahili belgeler bu tehdidin sadece hissedilmediğini, derinlemesine analiz edilip şirket stratejilerine yön verdiğini de ortaya koyuyor.

Meta’nın yıllardır sosyal medya pazarındaki liderliği tartışmasızken, bu belgeler dijital içerik tüketiminin nasıl değiştiğini ve kullanıcı alışkanlıklarının farklı formatlara kaydığını açık biçimde gösteriyor. TikTok’un sadece gençler değil, tüm kullanıcı gruplarında yükseliyor olması, Meta gibi dev şirketleri bile zorunlu dönüşümlere itiyor.

Dava süreci devam ederken, bu tür belgeler yalnızca Meta’nın stratejik kırılganlıklarını ortaya koymakla kalmıyor, aynı zamanda sosyal medya rekabetinin ne kadar canlı ve dinamik bir yapıya sahip olduğunu da gözler önüne seriyor.

Netaş, 2,1 milyar TL gelirle 2025’e güçlü başladı

0

Türkiye’nin önde gelen teknoloji şirketlerinden Netaş, 2025 yılının ilk çeyreğine ait finansal ve operasyonel sonuçlarını açıkladı. Şirket, satış gelirlerinde yüzde 23 artış sağlayarak toplamda 2,1 milyar TL gelir elde etti. Aynı dönemde alınan siparişlerde yüzde 41’lik artışla 2,8 milyar TL seviyesine ulaşıldı. Brüt kâr ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 45 yükselerek 181 milyon TL oldu.

5G odaklı dönüşüm yatırımlarının etkisiyle sistem entegrasyonu segmentinde dikkat çeken bir büyüme yaşandı. Bu segmentin satış gelirleri yüzde 21 artış gösterirken, toplam satışlar içindeki payı yüzde 47 olarak gerçekleşti. Alınan siparişlerdeki yüzde 79’luk artış, sistem entegrasyonu segmentinin sipariş payını yüzde 54’e taşıdı. Segmentin brüt kârı 90 milyon TL’ye ulaşarak yüzde 9’luk kâr marjıyla şirketin toplam kârlılığına en büyük katkıyı sağladı.

Telekom segmentinde de kayda değer bir performans sergilendi. ZTE ile birlikte yürütülen projelerin katkısıyla bu segmentin satış gelirleri yüzde 29 oranında arttı. Telekom satışları toplam gelirlerin yüzde 42’sini oluştururken, siparişlerin yüzde 37’si bu segmentten geldi. BDH segmenti de 239 milyon TL satış ve 19 milyon TL brüt kâr elde ederek toplam gelirlerde yüzde 11’lik bir paya ulaştı.

Netaş, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük iletişim teknolojileri fuarlarından biri olan Mobilefest 2025’te geliştirdiği çözümleri tanıttı. Şirket, 5G-A teknolojisini destekleyen yerli altyapı çözümleriyle sektördeki konumunu güçlendirdi. Mühendislik kapasitesi ve teknoloji üretim gücüyle dikkat çeken Netaş, geliştirdiği donanım ürünlerini sektörle buluşturmaya devam ediyor.

Yeni Nesil Baz İstasyonu, tüm radyo erişim teknolojileriyle uyumlu yapısıyla öne çıkarken; Mikrodalga transmisyon ürün ailesi L2, L3, MPLS ve SDN destekli birleşik platformuyla geniş bir kullanım alanı sunuyor. 112 MHz ve 4096 QAM destekli en küçük ODU yapısı, 4×4 MIMO teknolojisiyle birlikte zengin 10GE arayüzlerini içeren bu dış mekan ekipmanları, yüksek kapasite ve düşük gecikme avantajı sağlıyor.

Şirketin enerji ve senkronizasyon çözümleri de öne çıkan diğer alanlar arasında yer alıyor. Doğru Akım Güç Kaynağı, şebeke arızalarında bile sistemleri çalışır durumda tutarken; Hassas Saat Üreteci, küresel uydu sistemlerinden aldığı sinyallerle nanosaniye düzeyinde senkronizasyon sağlıyor. GLONASS, Galileo ve BeiDou uyumlu bu sistem, özellikle finans, telekom ve savunma sektörleri için kritik zamanlama çözümleri sunuyor.

ZTE teknolojisiyle geliştirilen Akıllı Lityum İon Batarya, daha uzun kullanım ömrü ve yüksek verimlilikle enerji yönetiminde fark yaratıyor. Diğer yandan, yerli üretim bulut sunucular da Türkiye’de geliştirilen enerji verimliliği yüksek, kesintisiz ve güçlü performansa sahip yapısıyla öne çıkıyor. Bu sunucularla birlikte kamu ve özel sektör kuruluşları, daha modern bir bilişim altyapısına geçiş yaparken, ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.

Fransız girişim Mistral AI, gelirini 100 günde üçe katladı!

Mistral AI CEO’su Arthur Mensch, son 100 gün içinde özellikle Avrupa ve ABD dışındaki pazarlardan gelen taleple birlikte şirket gelirlerinin üç katına çıktığını açıkladı.

2022 yılında Paris’te kurulan şirket, Şubat ayında Le Chat’in açık kaynaklı versiyonunu yayımlamıştı. Şimdi ise kurumlara özel sürüm devreye alındı. Bu yeni sürüm, Microsoft SharePoint ve Google Drive gibi içerik yönetim sistemleriyle entegre çalışabiliyor.

Mensch, yaptığı açıklamada “Son 100 gün içinde iş hacmimizi üçe katladık. Özellikle Avrupa ve ABD dışındaki ülkelerden yoğun talep alıyoruz. ABD’de de hızlı bir büyüme gösteriyoruz.” dedi.

Şirketin gelirleri resmi olarak açıklanmamış olsa da, sektör kaynakları Mistral’ın 2023 yılı gelirini yaklaşık 30 milyon dolar olarak raporlamıştı. Şirketin mevcut değerlemesi ise 6 milyar dolara ulaştı.

Mistral ayrıca bulut sağlayıcılarına olan bağımlılığını azaltmak amacıyla kendi hesaplama altyapısını geliştirdi. Böylece müşterilere, ABD merkezli servis sağlayıcılara bağlı olmayan, yerel ve daha bağımsız bir hizmet sunabiliyor. Şirketler ayrıca Le Chat’i kendi altyapılarında çalıştırabiliyor; verilerin Mistral tarafından yönetilmesine gerek kalmıyor.

Mistral’ın yükselişi, küresel siyasette yaşanan bazı gelişmelerle de örtüşüyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın ikinci döneminde Avrupa ile ilişkileri gerginleştiren ticaret politikaları ve diplomatik çıkışları, birçok Avrupalı şirketi alternatif ve daha yerli çözümlere yöneltiyor. Mistral’ın sunduğu, verilerin Avrupa içinde kalmasına olanak sağlayan yapısı, bu bağlamda kurumsal müşteriler için cazip bir seçenek oluşturuyor.

Le Chat: Avrupa’nın ChatGPT’si mi?

Mistral AI’nın Le Chat platformu, kurumsal kullanıma özel olarak geliştirilmiş yapay zekâ destekli bir asistan. ChatGPT gibi modellerle benzer işlevselliğe sahip olan Le Chat, Fransa merkezli olması, açık kaynaklı yaklaşımı ve veri egemenliğini ön planda tutmasıyla ayrışıyor.

Kurumlar için içerik arama, belge özetleme, e-posta hazırlama ve soru-cevap gibi işlevleri destekleyen bot, aynı zamanda şirket içi sistemlerle entegre çalışarak günlük operasyonları kolaylaştırmayı hedefliyor.

Mistral AI, kısa sürede ulaştığı başarıyla Avrupa’nın yapay zekâ alanındaki küresel rekabet gücünü temsil eden öncü bir oyuncu hâline geliyor. ABD dışındaki pazarlardan gelen yoğun ilgi, hem siyasi hem de teknolojik bir yönelimin göstergesi.

Le Chat’in kurumsal sürümüyle birlikte, Mistral yalnızca bir teknoloji üreticisi değil, aynı zamanda veri bağımsızlığı ve yerli yapay zekâ kavramlarını merkezine alan stratejik bir alternatif sunuyor. Avrupa merkezli kurumlar için ABD’den bağımsız, güçlü ve özelleştirilebilir bir yapay zekâ çözümü artık daha yakın.

Destek, Türkiye’nin en yaygın BT hizmeti veren şirketi oldu!

Bilişim ve iletişim teknolojileri konusunda, 1996 yılından bu yana danışmanlık, tasarım, satış ve satış sonrası hizmetler sunan DESTEK, IBM Türk ve SERİ’nin en büyük servis iş ortağı olarak uzun yıllar birlikte çalıştı. Sektörün deneyimli oyuncusu olan DESTEK, Türkiye’nin en büyük bilgi teknolojileri hizmeti veren şirketi olma amacıyla SERİ Bilgi Teknolojileri’ni satın aldı.

DESTEK Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Oğuz Tamer Tunçel ve SERİ Genel Müdürü Zafer Güneş BT dünyasındaki bu büyük birleşmeyi ve Türkiye’nin BT altyapısını yorumluyor.

Müşterilerine, kurumsal altyapı çözümlerinden ağ ve güvenlik çözümlerine, sözleşmeli hizmetlerden dış kaynak kullanım hizmetlerine, danışmanlık hizmetlerinden sistem entegrasyon çalışmalarına kadar bilişim ve iletişim teknolojileri konusunda çözüm ve hizmet üreten DESTEK, SERİ ile bütünleşik bir sisteme geçmeye hazırlanıyor.

SERİ, son kullanıcı destek hizmetlerinde stratejik yaklaşımlar ile çeşitli çözümler üretiyor. Uyguladığı stratejiler ile de müşterilerine son kullanıcı destek hizmetleri konusunda maliyetlerin düşmesi, kullanıcı memnuniyetinin artması için yüksek fayda sağlıyor. Aynı zamanda tecrübesi, teknolojik altyapısı ve tüm Türkiye’ye yayılmış deneyimli kadrosu ile SERİ, EFT Ödeme Terminalleri saha ve lojistik hizmetleri de sunuyor.

Gerçekleşen satın alma doğrultusunda DESTEK ve SERİ; kamu, finans, telekom ve genel sektör başta olmak üzere tüm sektörlerde 1.000 kişilik bir insan gücü ve 30’un üzerinde ofis ile Kuzey Kıbrıs dahil Türkiye’nin her yerine hızlı, kaliteli ve ulaşılabilir bir servis götürecek.

DESTEK Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Oğuz Tamer Tunçel, “SERİ’nin satın alınmasıyla çözüm ve hizmet yelpazemizi genişleterek yüksek rekabetin olduğu teknoloji sektörünün Türkiye’de en güçlü oyuncularından biri haline geleceğiz. SERİ’nin konumu ve tecrübesi büyümemize katkıda bulunurken, sahip olduğu servis stratejileri ve çözümlerini de daha fazla müşterimize ulaştırma fırsatı bulacağız” dedi.

SERİ Genel Müdürü Zafer Güneş, “SERİ’nin ilk günden beri en büyük destekçisi ve iş ortağı olan DESTEK gibi saygın bir kuruluş ile bu satın almayı gerçekleştirmekten dolayı çok mutluyuz. DESTEK’i sektörde özel kılan en önemli özelliği uzmanlığı ve tecrübesidir. SERİ ve DESTEK’in kendi alanlarındaki tecrübelerinin ve teknolojik kabiliyetlerinin birleşmesiyle ortaya çıkacak hizmet kalitesinin sektörde fark yaratacağına inanıyorum” diye ekledi.

Apple, Safari’ye AI destekli arama motorları ekliyor!

Bloomberg’in haberine göre, Apple Servislerden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Eddy Cue, Google’ın tekel davasında verdiği ifadede bu gelişmeyi doğruladı.

Cue, Perplexity ve Anthropic gibi yapay zekâ odaklı servislerin listeye ekleneceğini ancak varsayılan arama motoru olmayacaklarını belirtti.

Cue’nun mahkemede paylaştığı en çarpıcı bilgilerden biri, Safari üzerinden yapılan aramaların Nisan ayında ilk kez düşüş göstermesiydi. Bu veri, kullanıcıların artık bilgiye ulaşmak için geleneksel arama motorları yerine yapay zekâ tabanlı çözümleri tercih etmeye başladığını gösteriyor. Özellikle ChatGPT, Perplexity ve Claude gibi sohbet tabanlı platformlar, kullanıcıların daha kişiselleştirilmiş ve bağlama duyarlı yanıtlar almasına olanak tanıyor.

Bu düşüş Apple için sadece kullanıcı davranışları açısından değil, finansal açıdan da önemli. Şirket, Safari üzerinden yapılan Google aramaları sayesinde yılda yaklaşık 20 milyar dolarlık gelir elde ediyor. Ancak Google ile olan bu arama motoru anlaşması, şu anda ABD’de süren antitröst davası nedeniyle risk altında.

Eğer Google’ın Apple cihazlarında varsayılan arama motoru olması engellenirse, Apple bu devasa gelir kaleminden mahrum kalabilir.

Apple, son dönemde cihazlarındaki yapay zekâ kabiliyetlerini artırmak için dış kaynaklara yöneliyor. Şirket, geçtiğimiz aylarda ChatGPT ile Siri’yi güçlendirmek için iş birliğine gitmişti. Bu anlaşma kapsamında OpenAI, ChatGPT’yi Apple’a ücretsiz sunarken, karşılığında platformda görünürlük elde ediyor ve ücretli abonelere dönüşme potansiyelini artırıyor.

Ancak Safari’ye entegre edilecek yapay zekâ arama motorları için durum farklı. Apple, Google ile elde ettiği reklam gelirine benzer şekilde bu yeni servis sağlayıcılardan da gelir paylaşımı talep edecek. Eddy Cue ayrıca, bu AI arama motorlarının Google ile rekabet edebilmesi için genel aramalarda daha zengin indekslere sahip olması gerektiğini vurguladı.

Arama savaşları yeniden başlıyor olabilir mi?

Apple’ın bu hamlesi, hem kullanıcı deneyimini dönüştürmeye hem de şirketin gelir modelini çeşitlendirmeye yönelik stratejik bir adım olarak görülüyor. Safari’ye eklenecek AI motorları, Google’ın uzun süredir süregelen hâkimiyetine meydan okuyabilir. Öte yandan, Apple’ın bu yeni ortaklıklardan Google seviyesinde gelir elde edip edemeyeceği büyük bir soru işareti.

Görünen o ki, yapay zekâ sadece cihazlarımızın nasıl çalıştığını değil, aynı zamanda bilgiye ulaşma yollarımızı ve teknoloji devlerinin iş modellerini de yeniden şekillendiriyor. Apple’ın Safari’deki bu yapay zekâ açılımı, arama motoru pazarında yeni bir rekabet dalgasının habercisi olabilir.

CrowdStrike, yüzlerce çalışanını işten çıkaracak!

Bu karar, yaklaşık 500 çalışanın işini kaybetmesi anlamına geliyor. CrowdStrike, bu hamleyi verimlilik artışı ve stratejik ölçeklenme hedefleri doğrultusunda attığını duyurdu.

CrowdStrike, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) yaptığı 8-K bildiriminde, işten çıkarmaların şirketin yıllık yinelenen gelir (Annual Recurring Revenue – ARR) hedefi olan 10 milyar dolara ulaşma planının bir parçası olduğunu belirtti. CEO George Kurtz, çalışanlara gönderdiği mektupta, “Bu değişiklikler, daha hızlı hareket etmemizi, daha verimli çalışmamızı ve siber güvenlik alanındaki liderliğimizi sürdürmemizi sağlayacak.” dedi.

Ancak işten çıkarmalara rağmen, şirket bazı stratejik alanlarda işe alımlara devam edeceğini de bildirdi. Bu açıklama, firmanın tamamen küçülmeye gitmek yerine operasyonlarını yeniden yapılandırmayı ve önceliklerini değiştirmeyi planladığını gösteriyor.

CrowdStrike’ın finansal durumu, kararın eleştirilmesine sebep oldu

CrowdStrike’ın bu kararı, geçen yıl elde ettiği güçlü finansal performansla çelişkili bulundu. Şirket 2023 yılı boyunca 1.38 milyar dolarlık faaliyet nakit akışı ve 1.07 milyar dolarlık serbest nakit akışı bildirmişti. Bu güçlü gelir tablosuna rağmen yapılan işten çıkarmalar, çalışanlar ve sektördeki bazı gözlemciler tarafından eleştirildi.

Ayrıca CEO George Kurtz’ün geçtiğimiz yıl 46 milyon doların üzerinde bir gelir elde etmiş olması, işten çıkarmalarla birlikte kamuoyunda ayrı bir tartışma yarattı. ABD işçi sendikaları federasyonu AFL-CIO, bu tür yüksek yönetici maaşlarının çalışan çıkarımlarıyla aynı döneme denk gelmesini kurumsal dengesizlik örneği olarak değerlendiriyor.

CrowdStrike, 2016 yılında ABD Demokratik Ulusal Komitesi (DNC) hack olayını araştırması ve saldırının Rus hükümetiyle bağlantılı olduğunu ortaya koymasıyla büyük ün kazanmıştı. Ancak şirket, geçtiğimiz yıl dünya çapında büyük bir krizle sarsıldı. Yazılımlarına yapılan hatalı bir güncelleme, dünya genelinde 8.5 milyon Windows cihazını etkiledi; havaalanları kapandı, bankalar ve oteller dâhil birçok sektörde ciddi aksaklıklar yaşandı.

Bu olayın ardından CrowdStrike, yazılım güvenilirliği ve kriz yönetimi konusunda yoğun eleştirilere maruz kaldı. Şimdi ise şirket, daha çevik ve odaklı bir yapıya kavuşarak hem teknik hem de kurumsal olarak itibarını yeniden inşa etmeye çalışıyor.

İşten çıkarmalar, büyüme hedefleriyle çelişen bir adım olarak algılansa da, CrowdStrike gibi teknoloji devleri için bu tür yeniden yapılandırmalar genellikle piyasa beklentilerini ve rekabet avantajını koruma hamleleri olarak yorumlanıyor. Ancak uzun vadede şirketin hem çalışan motivasyonunu hem de kamuoyundaki algısını nasıl yöneteceği, başarısını belirleyecek en kritik faktörlerden biri olacak.

Avrupa, Amerikalı bilim insanlarıyla yeni bir Rönesans yaşamayı hedefliyor!

0

Choose Europe (Avrupa’yı Seçin) adını taşıyan bu yeni program, özellikle ABD’deki politik atmosferden rahatsız olan bilim insanlarını Avrupa’ya çekmeyi amaçlıyor. Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, bilimin özgür ve sürdürülebilir olduğu bir Avrupa vizyonunu ortaya koydu.

Von der Leyen, 2025-2027 yılları arasında 500 milyon euro bütçeye sahip olacak finansman paketinin, Avrupa’yı bilim insanları için bir mıknatıs haline getireceğini açıkladı. Ayrıca, Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) aracılığıyla yedi yıllık süper burs planı da gündemde. Bu burs, dünyanın dört bir yanındaki en parlak bilim insanlarına uzun vadeli destek sunmayı hedefliyor.

Konuşmasında, “Bilim, ilerlemenin ve büyümenin yakıtıdır. Bilime yatırım yapılmazsa, ilerleme durur.” diyen Von der Leyen, bilimsel araştırmaların sorgulandığı bir dönemde bu girişimin önemini vurguladı. ABD’de Trump yönetimi sırasında yaşanan bilimsel fon kesintileri, NASA ve Ulusal Bilim Vakfı gibi kurumların bütçelerinde yapılan kısıtlamalar ve eşitlik girişimlerine yönelik engellemeler, Avrupa’nın bu çıkışını daha da anlamlı hale getiriyor.

Avrupa, Amerikalı bilim insanlarına güvenli bir liman sunacak

Von der Leyen, konuşmasında doğrudan ABD’yi hedef göstermese de mesaj açıktı: Avrupa, özgür ve güvenli bilim için doğru adres. Daha önce Fransa’daki Aix-Marseille Üniversitesi, benzer bir adım atarak Safe Place for Science programını başlatmış ve doğrudan ABD’li bilim insanlarına yönelik davette bulunmuştu.

Bu teklifler rastgele dağıtılmıyor; araştırmacıların nitelikleri değerlendiriliyor ve genellikle üç yıla kadar sözleşmeli çalışma imkânı sunuluyor. Avrupa Komisyonu da nitelikli adaylara ulaşmak ve başvuru sürecini kolaylaştırmak için yeni bir göç politikası ve dijital platform üzerinde çalışıyor.

Von der Leyen, Avrupa’da bilim insanlarının sıkça şikâyet ettiği karmaşık bürokratik süreçlerin sadeleştirileceği sözünü verdi. Ayrıca, Avrupa İnovasyon Yasası ve Startup ve Scaleup Stratejisi ile girişimcilerin sermayeye daha kolay ulaşmaları sağlanacak. Araştırma ve geliştirmeye (Ar-Ge) yapılan yatırımların, 2030 itibarıyla AB ülkelerinde gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) %3’üne ulaşması hedefleniyor.

ABD hükümeti ise Avrupa’nın bu çağrısına kısa sürede yanıt verdi. Beyaz Saray Sözcüsü Anna Kelly, “Amerika, bilim ve araştırmada en iyi yetenekleri çekmeye ve geliştirmeye devam edecek.” dedi. Ancak Nature dergisinin Mart sonunda yaptığı bir ankete göre, 1.200’den fazla Amerikalı bilim insanının %75’i ülkeden ayrılmayı düşünüyor ve en çok tercih edilen yerler arasında Avrupa ve Kanada öne çıkıyor.

Trump yönetiminin etkileriyle sarsılan Amerikan akademik dünyası, şimdi yeni bir yön arayışında. Avrupa’nın sunduğu bu elverişli ortam, bilim insanları için sadece bir alternatif değil, belki de yeni bir başlangıç olabilir.