Elon Musk, ABD hükümetinin işleyişine mi karışıyor?

0

Elon Musk’in, ABD hükümetinin çeşitli ajanslarının iç işleyişine müdahale ettiği iddia ediliyor. Bu ajanslar arasında Personel Yönetimi Ofisi, Hazine Bakanlığı ve Genel Hizmetler İdaresi yer alıyor. Washington Post’un haberine göre, Hazine Bakanlığı’ndaki en yüksek rütbeli kariyerli yetkili, Musk’ın “Hükümet Verimliliği Departmanı” (DOGE) çalışanlarıyla yaşadığı bir “çatışma” nedeniyle departmandan ayrıldı. Bu çatışma, hükümetin en hassas ödeme sistemlerine erişim talebiyle ilgiliydi.

Elon Musk, ABD hükümetinin işleyişine karışıyor olabilir!

DOGE yetkilileri, Kasım’daki seçimlerden sonra, Sosyal Güvenlik ve Medicare gibi programlara yılda 6 trilyon dolardan fazla akışı yöneten bu sisteme erişim talep ediyorlar. Trump yönetimi, Kongre tarafından tahsis edilen federal paraların akışını durdurma yolları aramış, bu süreçte karmaşık bir harcama dondurma kararı almıştı; uzmanlar bunun Anayasayı ihlal ettiğini belirtiyor.

Elon Musk, ABD hükümetinin işleyişine karışıyor olabilir.

Reuters’a göre, Musk’ın yardımcıları, “milyonlarca federal çalışanın kişisel verilerini içeren bilgisayar sistemlerinden kariyerli devlet çalışanlarını dışladı”. Wired tarafından sızdırılan belgelere göre ise, Musk’ın ekibi Genel Hizmetler İdaresi’ni ele geçirmiş durumda; bu ajans, federal ofisleri ve teknolojiyi yönetiyor. Wired’ın perşembe günü aktardığına göre, hükümet genelinde, teknoloji çalışanları Musk’ın yardımcıları tarafından sorgulanıyor ve kod incelemelerine tabi tutuluyor. Musk ve ekibinin ayrıca, çalışanlara istifa etme fırsatı sunan hükümet çapında bir e-posta gönderdiği de görülmüş.

Musk’ın federal hükümette yarattığı bu kaos, Twitter’ı devraldığı günleri andırıyor. “Character Limit” gibi kitaplarda ve o dönemde yapılan diğer haberciliklerde de detaylandırıldığı gibi, Musk’ın hükümet içindeki etkisi, özellikle DOGE’un ilk ilan edilen amacına ters düşüyor. Donald Trump, Kasım ayında seçim galibiyetinin ardından DOGE’u, federal hükümet dışında harcama kesintileri yapılmasına yönelik tavsiyelerde bulunan bir yapı olarak kurmayı planlamıştı, ancak bu durumun çok dışında bir gelişme yaşandı. Trump’ın göreve başlamasının ardından imzaladığı bir başkanlık kararnamesiyle ABD Dijital Servisi, “ABD DOGE Servisi” olarak yeniden adlandırıldı ve bu durum, Musk’ın artık hükümetin içinde çalıştığı anlamına geliyor. Wired’a göre, Musk’ın Beyaz Saray’ın Batı Kanadı’nda bir ofisi bulunuyor ancak aynı zamanda DOGE ofisinde de kaldığı belirtiliyor.

Tim Cook, DeepSeek’in yükselişini olumlu karşıladı!

Apple CEO’su Tim Cook, Perşembe günü yaptığı kazanç görüşmesinde, DeepSeek’in yapay zeka modellerinin “verimliliği artıran yenilik”i temsil ettiğini belirtti. Cook, analistlerin Apple’ın yapay zeka hedeflerine yönelik soruları üzerine, bu tür yeniliklerin verimliliği artırmanın iyi bir şey olduğunu ve DeepSeek modelinde de bunun görüldüğünü söyledi. Apple’ın yapay zeka kullanımında, basit görevlerin cihazın özel silikon çipleri üzerindeki kendi yapay zeka modelleriyle yerel olarak çalıştırıldığını, daha karmaşık görevlerin ise bulutta yapay zeka model sağlayıcılarıyla yapılan iş birlikleri aracılığıyla gerçekleştirildiğini belirtti. Ayrıca Apple’ın bu tür harcamalar konusunda her zaman temkinli ve dikkatli bir yaklaşım izlediğini ifade etti.

Tim Cook, DeepSeek’in yükselişini oldukça pozitif karşıladı

Apple şu an için yalnızca OpenAI ile bir yapay zeka ortaklığına sahip ve bu ortaklık, ChatGPT’nin iPhone kullanıcılarına karmaşık soruları özel bir bulut üzerinden yanıtlamasına olanak tanıyor. OpenAI, bu hafta yaptığı bir açıklamada, DeepSeek’in yapay zeka modellerinin distilasyon adı verilen bir süreçle OpenAI’nin yapay zeka modelleriyle eğitildiğini iddia etti. Eğer bu doğruysa, OpenAI’nin kullanım politikalarını ihlal etmekte ve DeepSeek’in başarılarını sorgulatmaktadır. Ancak, bu iddialara rağmen Cook, DeepSeek’e yönelik övgülerde bulundu.

Tim Cook, DeepSeek'in yükselişini oldukça pozitif karşıladı.

Apple, OpenAI ortaklığının özel olmadığını ve gelecekte iPhone’a başka şirketlerin yapay zeka modellerini, örneğin Google’ın Gemini veya Anthropic’in Claude modelini entegre edebileceğini belirtti. Ancak Cook, DeepSeek’in modellerinin iPhone’a entegre edileceği yönünde bir açıklamada bulunmadı. Bunun ötesinde, bazı teknoloji analistleri DeepSeek’in yapay zeka modellerinin, şirketin iddia ettiğinden çok daha fazla GPU ve hesaplama maliyetiyle eğitildiğini öne sürdü. Bu da, DeepSeek’in yapay zeka modellerinin beklenildiği kadar verimli bir şekilde eğitilmediği anlamına gelebilir. Yine de, Çinli yapay zeka laboratuvarı, modellerine erişimi, Amerikan yapay zeka laboratuvarlarının sunduğu fiyatların oldukça altında bir ücretle satıyor.

Yatırımcılar ayrıca Cook’a Apple Intelligence’ın başarısı hakkında da sorular sordular. Apple’ın yapay zeka özelliklerinin kademeli olarak piyasaya sürülmesi, bazılarınca iPhone satışlarında hemen bir artış yaratması beklenmişti, ancak son çeyrekte geçen yıl ile kıyaslandığında satışlarda bir düşüş gözlendi. Bu düşüşü daha olumlu bir şekilde sunmaya çalışan Cook, Apple Intelligence’ın sunulduğu bölgelerde, sunulmadığı bölgelere kıyasla daha güçlü satışlar gördüklerini belirtti. Apple, yapay zeka özelliklerinde sadece erişilebilirlik sorunlarıyla değil, başka sıkıntılarla da karşılaştı. Bu ay, haber makalelerinin yapay zeka özetlerini durdurdu çünkü bu özellik yanlış başlıklar üretmişti. Bir örnekte, Apple Intelligence, BBC haber başlığını yanlış şekilde değiştirerek, UnitedHealthcare CEO’su Brian Thompson’ı öldürmekle suçlanan Luigi Mangione’nin intihar ettiğini yazdı ki bu, gerçek dışıydı.

Fiat Grande Panda, şaşırtan tasarruf kararıyla dikkat çekti!

Fiat, yeni Grande Panda modelinin temel donanım seviyesinde şaşırtıcı bir tasarruf stratejisi uyguluyor. Günümüzde otomobillerde büyük dokunmatik ekranlar neredeyse standart hale gelirken, Fiat bu trendin dışına çıkarak, araçlarının en düşük donanım seviyesinde ekransız bir çözüm tercih etti. Özellikle araç içi multimedya ekranı, baz modelde yerine plastik bir kapakla değiştirildi.

Fiat Grande Panda, şaşırtan tasarruf kararıyla gündem oldu

Fiat, maliyetleri düşürmek amacıyla, ekransız versiyon için özel bir ön konsol tasarımı yapmadı ve mevcut tasarımı kullanarak, ekranda olması gereken boşluğu plastik bir kapakla doldurdu. Bu tasarruf odaklı yaklaşım, otomobilin daha ekonomik bir seçenek olmasına katkı sağlıyor, ancak bir dokunmatik ekranın sunulmadığı bu versiyon, günümüzde birçok kullanıcı için alışılmadık bir tercih olarak öne çıkıyor.

Fiat, plastik kapağın üzerine bir telefon tutucu yerleştirerek, aynı zamanda bir USB girişi de entegre etmiş. Bu sayede, ekrandan vazgeçen otomobil kullanıcıları, telefonlarını rahatça bağlayıp kullanabilme imkanına sahip. Bu düzenleme, özellikle 10 inçlik dijital gösterge paneli gibi diğer modern özelliklere sahip bir araç için şaşırtıcı bir seçim olarak değerlendiriliyor. Fiat’ın bu sadeleştirmeleri sadece multimedya ekranıyla sınırlı değil. Baz donanımda, manuel ayarlanabilir aynalar, manuel klima ve manuel arka camlar gibi unsurlar da bulunuyor. Ayrıca, bu temel model 16 inçlik çelik jantlarla geliyor, ki bu da aracın temel fiyatının daha düşük olmasına olanak sağlıyor.

Fiat, bu sadeleştirme stratejisiyle Grande Panda’nın başlangıç fiyatını İtalya’da 18.900 euroya çekmiş. Ancak, bu fiyatın içerisinde %22’lik KDV de dahil olduğunu unutmamak gerekiyor. Eğer kullanıcılar, multimedya ekranı gibi ekstra özellikler istiyorsa, üst donanım seviyesine geçmeleri gerekecek. Bu üst paket, 1.500 euro daha fazla bir maliyetle sunuluyor ve LED farlar, hız sabitleyici, elektrikli arka camlar gibi özelliklerle geliyor. Fiat, bu yenilikçi tasarruf yaklaşımıyla, temel modelde sadeleştirmeler yaparak daha uygun fiyatlı bir seçenek sunuyor, ancak kullanıcılar ek özellikler için biraz daha fazla ödeme yapmayı kabul etmeleri gerekiyor.

GeForce RTX 5060 ve 5060 Ti, bu tarihte piyasaya çıkıyor!

0

Nvidia’nın yeni nesil ekran kartları olan GeForce RTX 5060 serisiyle ilgili bilgiler, geçtiğimiz günlerde sızdırılmaya başlandı. RTX 50 serisi, Nvidia’nın Blackwell mimarisiyle üretilen yeni nesil grafik kartlarını içeriyor ve bu serinin tanıtımı geçtiğimiz haftalarda yapılmıştı. Ancak, RTX 5060 ve RTX 5060 Ti modelleri lansman sırasında açıklanmamıştı. Bu durum, özellikle orta segment kullanıcıları arasında merak uyandırmıştı çünkü Nvidia, genellikle orta seviye modellerle büyük satış başarıları elde ediyor. Öte yandan, RTX 5090 ve RTX 5080 gibi üst seviye modellerin piyasaya sürülmesinin ardından, daha düşük fiyatlı ve orta seviyedeki modellerin de yakın bir zamanda piyasada yer alması bekleniyordu. Bugün gelen sızıntılar, RTX 5060 serisinin çıkış tarihini ve bazı özelliklerini daha net bir şekilde ortaya koyuyor.

GeForce RTX 5060 ve 5060 Ti, bu tarihte satışa çıkacak

Chaintech, Colorful’ın ana tedarikçisi olarak, RTX 5060 serisinin çıkış tarihiyle ilgili önemli bir rapor paylaştı. Şirketin 2025 yol haritasına göre, Nvidia’nın RTX 50 serisindeki dört model — RTX 5090D, RTX 5080, RTX 5070 Ti ve RTX 5070 — Ocak ve Şubat 2025’te piyasaya sürülecek. Mart 2025’te ise RTX 5060 ve RTX 5060 Ti modellerinin satışa çıkması bekleniyor. Bu, 5060 serisinin, üst segment modelleri takip eden bir sonraki adım olacağı anlamına geliyor. RTX 5080 ve RTX 5090’ın Türkiye’de satışa sunulmasının ardından, bu iki modelin hemen ardından RTX 5060 serisinin de gelmesi, özellikle orta seviye oyuncular ve içerik üreticileri için büyük bir heyecan yaratacak.

RTX 5060 Ti’nin bellek kapasitesiyle ilgili de bazı bilgiler ortaya çıkmış durumda. Bu modelin 16 GB ve 8 GB olmak üzere iki farklı bellek seçeneğiyle satışa sunulacağı tahmin ediliyor. 8 GB’lık versiyonun standart model olarak çıkması bekleniyor, ancak 16 GB’lık versiyon, özellikle yüksek çözünürlükte oyun oynayanlar ve profesyonel içerik üreticileri için cazip bir seçenek olabilir. Eğer 16 GB’lık versiyon doğrulanırsa, bu modelin bellek kapasitesi, şu anda piyasada bulunan RTX 4060 Ti’nin 8 GB bellek kapasitesinin tam iki katı olacak. Bu da, daha büyük veri setlerini işleyen ve daha fazla bellek gereksinimi duyan uygulamalar için oldukça önemli bir gelişme.

GeForce RTX 5060 serisiyle ilgili şimdilik bilinen özellikler sınırlı olmakla birlikte, Nvidia’nın önceki nesil ekran kartlarında olduğu gibi, DLSS 4 teknolojisinin bu seriye de dahil edilmesi bekleniyor. Bu teknoloji, oyun performansını artırırken aynı zamanda görsel kaliteyi de koruyarak kullanıcı deneyimini iyileştiriyor. Ayrıca, RTX 5060 serisinin, DLSS 3 ve ışın izleme teknolojilerini de desteklemesi muhtemel. Bu özellikler, özellikle oyun severler ve yüksek kaliteli grafiklere ihtiyaç duyan profesyonel kullanıcılar için oldukça önemli.

RTX 5060 serisinin piyasaya sürülmesiyle birlikte, 16 GB bellek seçeneği, özellikle 4K çözünürlükte oyun oynayan veya video düzenleme gibi işlemci ve bellek yoğun uygulamalarda çalışan kullanıcılar için büyük bir avantaj sağlayabilir. Ancak, Nvidia’nın bu kartlarla ilgili daha fazla bilgi paylaşması bekleniyor ve detaylar önümüzdeki aylarda netleşebilir. RTX 5060 ve RTX 5060 Ti modelleri, orta seviyedeki oyuncular için güçlü bir seçenek olabilir, ancak yüksek performans isteyenler için RTX 5070 Ti ve RTX 5080 gibi modeller de hala güçlü seçenekler arasında yer alacak.

Avrupa, Ay görevi için mini nükleer güç sistemi tasarladı!

Avrupa, Ay’daki keşif görevlerinde enerji sorununa kalıcı bir çözüm sunmak amacıyla mini nükleer güç sistemi geliştirdi. Güneş enerjisi bazı bölgelerde bol miktarda bulunmasına rağmen, Ay’da uzun süren geceler ve sürekli gölgede kalan kraterler nedeniyle güvenilir bir enerji kaynağı olamıyor. Bu nedenle, Avrupa’daki mühendisler Ay’ın zorlu koşullarına dayanıklı, sürdürülebilir bir güç kaynağı oluşturmak için radyoizotop güç sistemi (RPS) üzerine çalışmalar yürüttü. Bu sistem, Plütonyum-238’in doğal bozunmasından elde edilen ısıyı elektriğe çevirerek, kesintisiz enerji sağlayan bir teknoloji sunuyor.

Avrupa, Ay görevi için mini nükleer güç sistemi geliştirecek

Tractebel tarafından yönetilen ve Euratom tarafından finanse edilen PULSAR Konsorsiyumu’nun geliştirdiği bu sistem, özellikle Ay yüzeyinde keşif yapacak araçlar ve yük taşıyıcılar için tasarlandı. 100 ila 500 watt arasında elektrik üretebilen bu nükleer güç kaynağı, mevcut batarya ve jeneratör sistemlerine kıyasla daha hafif ve daha verimli bir yapıya sahip. RPS, Plütonyum-238’in bozunmasıyla ortaya çıkan ısıyı elektriğe çevirmek için iki adet Stirling motoru kullanıyor. Yapılan mühendislik çalışmaları sonucunda, sistemin Ay’ın aşırı sıcaklık değişimlerine, yüksek radyasyon ortamına ve mekanik zorlanmalara karşı dayanıklı olduğu belirlendi. Ayrıca, testler termal-elektrik dönüşüm verimliliğinin yüzde 20 seviyelerine ulaşabileceğini gösterdi.

Uzay teknolojisi

Güvenlik açısından da önemli önlemler alınarak, sistemin Fransız Guyanası’ndan güvenli bir şekilde fırlatılabilecek şekilde tasarlandığı bildirildi. Ancak Avrupa, Plütonyum-238 üretimi konusunda hâlâ dışa bağımlı olduğu için, PULSAR Konsorsiyumu uzun vadede kıtanın kendi üretim altyapısını oluşturmasını ve uzay keşiflerinde bağımsız hale gelmesini hedefliyor.

Gelecekteki Ay keşif çalışmaları, özellikle kalıcı gölgeli kraterlerde su buzu ve diğer değerli kaynakları incelemeye odaklanacak. Ancak bu bölgelerde güneş enerjisinden yararlanılamadığı için, güvenilir bir güç kaynağı olarak nükleer enerjiye olan ihtiyaç giderek artıyor. Avrupa’nın geliştirdiği bu yeni nükleer enerji sistemi, yaklaşmakta olan Argonaut Ay iniş misyonuna da önemli katkılar sunmayı amaçlıyor.

Samsung Galaxy G Fold, üçlü katlanabilir tasarımıyla geliyor!

0

Samsung, katlanabilir telefon pazarındaki iddiasını güçlendirmek için yepyeni bir cihazla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Şirketin ilk üç katlı telefonunu tanıttığı bilgisi, yakın zamanda düzenlenen Galaxy S25 Unpacked etkinliğinde yapılan silüet tanıtımıyla gündeme gelmişti. Bu cihazın adı ise Galaxy G Fold olarak sızdırıldı. Galaxy G Fold, Samsung’un katlanabilir ekran teknolojisini bir adım daha ileriye taşıyan yenilikçi bir tasarıma sahip. Galaxy G Fold, özellikle “G” şeklinde katlanan mekanizmasıyla dikkat çekiyor. Bu katlama sistemi, ekranın her iki tarafının içe doğru katlanmasına olanak tanıyor ve böylece dış yüzeyin daha iyi korunmasını sağlıyor. Bu özellik, Huawei Mate XT’nin S şeklinde katlanan tasarımına kıyasla önemli bir avantaj sunuyor, çünkü Mate XT’de ekranın bir kısmı dış etkilere açık kalıyordu.

Samsung Galaxy G Fold, üçlü katlanabilir tasarımıyla karşımıza çıkacak

Galaxy G Fold’un ekranı da büyük bir yenilik olarak öne çıkıyor. Cihaz açıldığında 9,96 inçlik dev bir ekran sunuyor, bu da Galaxy Z Fold 6’nın 7,6 inçlik ekranından yaklaşık yüzde 30 daha büyük bir görüntüleme alanı sağlıyor. Katlandığında ise telefon, 6,54 inçlik boyutuyla daha kompakt bir hale geliyor. Samsung’un bu cihaz için geliştirdiği yeni ekran teknolojisi ve koruyucu film, dayanıklılığı artırmayı hedefliyor ve cihazın uzun ömürlü olmasına katkı sağlıyor.

Samsung’un Galaxy G Fold’u sınırlı sayıda üreteceği belirtiliyor, ancak cihazın piyasaya çıkış tarihi ile ilgili tahminler de mevcut. Başlangıçta 2026 için planlanan çıkış tarihi, bazı kaynaklara göre 2025 yılının sonlarına doğru öne çekilebilir ve Galaxy Z Fold 7 ile Z Flip 7 ile birlikte aynı dönemde piyasaya sürülebilir. Fiyatlandırma konusunda henüz resmi bir açıklama yapılmamış olsa da, önceki benzer cihazlardan yola çıkarak, Galaxy G Fold’un 2.000 doların üzerinde bir fiyatla satışa sunulması bekleniyor.

Huawei Mate XT’nin 2.800 dolarlık fiyat etiketi göz önüne alındığında, Samsung’un Galaxy G Fold’unu da yüksek bir fiyat aralığıyla piyasaya sürmesi bekleniyor. Bu yenilikçi cihaz, katlanabilir telefon dünyasında yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor gibi görünüyor.

DeepSeek’in R1 yapay zeka modeli, güvenlik testinde sınıfta kaldı!

DeepSeek‘in yeni R1 yapay zeka modeli, güvenlik açısından ciddi açıklar barındırıyor. Cisco ve Pennsylvania Üniversitesi’nden araştırmacılar, Çin merkezli yapay zeka şirketinin bu modelinde, zararlı içerik üretmeye karşı tasarlanan tüm güvenlik önlemlerinin başarısız olduğunu tespit etti. Araştırma kapsamında, HarmBench adlı standart değerlendirme kütüphanesinden seçilen 50 farklı kötü amaçlı komut test edilerek, modelin bu tehditleri engelleme konusunda tamamen başarısız olduğu ortaya çıktı. Bu durum, modelin zararlı içeriklere karşı yüzde 100 savunmasız olduğu anlamına geliyor.

DeepSeek’in R1 yapay zeka modeli, güvenlik testinde başarısız oldu

Cisco’nun yapay zeka yazılımı ve platform başkan yardımcısı DJ Sampath, bu güvenlik açığının ciddi olduğunu belirterek, daha uygun maliyetli bir model geliştirme çabalarının, güvenlik önlemlerinin göz ardı edilmesine yol açmış olabileceğini vurguladı. AI güvenlik şirketi Adversa AI tarafından yapılan bağımsız bir analiz de benzer sonuçlara ulaştı ve DeepSeek’in modelinin, basit dil hilelerinden karmaşık yapay zeka komutlarına kadar birçok jailbreak tekniğine karşı savunmasız olduğunu doğruladı.

DeepSeek'in R1 yapay zeka modeli, güvenlik testinde başarısız oldu.

Bu güvenlik açıklarının bir diğer önemli boyutu, modelin “dolaylı hızlı enjeksiyon saldırıları” adı verilen tehditlere karşı zayıf olması. Bu tür saldırılar, yapay zeka sistemlerinin dış kaynaklardan aldığı verileri işleme biçimini hedef alıyor ve güvenlik kontrollerinin aşılmasına yol açabiliyor.

DeepSeek’in bu ciddi güvenlik zaafiyeti, yapay zeka endüstrisindeki güvenlik standartlarında tutarsızlıkların ortaya çıkmasına neden oluyor. OpenAI ve Meta gibi büyük teknoloji firmaları, sürekli olarak güvenliklerini güçlendirirken, yeni oyuncuların piyasaya girmesiyle birlikte bu tür güvenlik zafiyetlerinin artması endişe verici bir durum oluşturuyor. DeepSeek ise bu bulgulara ilişkin herhangi bir açıklama yapmadı.

AB, e-ticaret devlerine karşı gümrük reformu yapıyor!

Avrupa Birliği, Temu, Shein ve Amazon gibi büyük e-ticaret platformları için önemli bir düzenleme hazırlığında. Yeni gümrük reformuyla, AB, çevrimiçi satış yapan bu platformları daha sıkı denetim altına alacak ve satılan ürünlerin güvensiz, kalitesiz ya da yasadışı olmasından doğrudan sorumlu tutacak. Bu reform, özellikle Çin’den gelen ürünlerin daha etkin bir şekilde incelenmesini ve kontrol edilmesini amaçlamaktadır. Mevcut sistemde, Avrupa’da alışveriş yapan kullanıcılar, satın aldıkları ürünlerin ithalatçısı olarak kabul edilmekteydi. Ancak yeni taslakla, bu sorumluluk doğrudan e-ticaret platformlarına aktarılacak ve platformlar, sattıkları ürünlerin AB standartlarına uygun olmasını sağlamak zorunda kalacak.

AB, e-ticaret devlerine karşı gümrük reformu yapmaya hazırlanıyor

AB, Çin’den gelen düşük maliyetli ürünlerin yarattığı güvenlik riskleri, çevresel etkiler ve haksız rekabetle ilgili ciddi endişeler taşımaktadır. 2024 yılında AB’ye ithal edilen 4,6 milyar düşük değerli paketlerin büyük çoğunluğunun Çin kaynaklı olması, ulusal gümrük otoriteleri üzerinde büyük bir baskı oluşturmuştu. Bu nedenle, yeni düzenleme ile birlikte, 150 euro altındaki ürünler için uygulanan vergi muafiyeti kaldırılacak ve bu tür ürünler de gümrük kontrolüne tabi tutulacaktır. Ayrıca, e-ticaret platformları, ithal edilen ürünler için gerekli gümrük vergilerini ve KDV’yi tahsil etmek zorunda kalacak.

Yeni düzenleme, AB’nin gümrük verilerini birleştirerek merkezi bir Gümrük Otoritesi (EUCA) oluşturmayı planlamaktadır. Bu yapı sayesinde, ürünler AB sınırlarına ulaşmadan önce risk analizine tabi tutulacak ve yasadışı ürünlerin Avrupa pazarına girişi engellenebilecektir. Ayrıca, sahtecilik nedeniyle AB’de yıllık büyük kayıpların yaşandığı sektörler arasında tekstil, kozmetik ve oyuncak sektörü öne çıkıyor. AB, çevrimiçi satıcıları, iade edilen ya da istenmeyen ürünlerin bertaraf maliyetlerine katkı sağlamaya zorlayacak ve her bir paket için işlem ücreti uygulamayı gündeme alacaktır.

Büyük e-ticaret platformları, AB’nin düzenlemelerine uyum sağlamak için hali hazırda çeşitli önlemler almış olsa da, yeni düzenlemeler yürürlüğe girdiğinde sorumlulukları önemli ölçüde artacaktır. Amazon, Shein ve Temu gibi platformlar, bugüne kadar yalnızca yasadışı veya tehlikeli ürünleri bilerek satmaları ya da tespit edilen ürünleri hızla kaldırmamaları durumunda sorumlu tutuluyordu. Ancak, yeni düzenlemelerle birlikte bu platformlar daha fazla denetim ve sorumlulukla karşı karşıya kalacak.

Casio, 10 yıl pil ömrü sunan kol saatini duyurdu!

0

Casio, uzun yıllardır güvenilirlik ve dayanıklılık konularında tanınan bir marka olarak, geleneksel kol saatleri pazarındaki yerini güçlendirmeye devam ediyor. Son olarak tanıttığı AE-1600H serisi, günümüz akıllı saatlerinin sunduğu tüm teknolojiye karşı, basitlikten ve uzun ömürlü kullanım süresinden ödün vermek istemeyen tüketicilere hitap ediyor. Bu saat, özellikle kullanıcıların pil ömrü ve dayanıklılık konularına duyduğu ihtiyacı göz önünde bulundurularak tasarlandı.

Casio, 10 yıl pil ömrü sunan kol saatini görücüye çıkardı

Casio AE-1600H, tek bir CR2032 pil ile tam 10 yıl süreyle kullanılabilen bir özellik sunuyor. Bu, kullanıcıların saatlerini uzun süre değiştirmeye gerek kalmadan kullanabilmelerini sağlıyor ve geleneksel saatlerin avantajlarını öne çıkarıyor. Akıllı saatlerin pil ömrü genellikle birkaç gün ile sınırlıyken, AE-1600H’in uzun pil ömrü, sürekli şarj etmeyi unutan veya uğraşmak istemeyen kullanıcılar için büyük bir avantaj sunuyor.

Suya dayanıklılık açısından da oldukça güçlü olan bu model, 10 metreye kadar suya dayanıklı. Bu özellik, günlük su aktiviteleri, elleri yıkama veya yağmurda dışarıda olma gibi durumlar için yeterli koruma sağlıyor. Ancak bu, modelin dalış gibi profesyonel su aktivitelerine uygun olduğu anlamına gelmiyor, ancak günlük kullanım için fazlasıyla yeterli.

Tasarım açısından, Casio AE-1600H’in altıgen bir kasa şekli var, bu da ona farklı ve modern bir görünüm kazandırıyor. Saatin büyük LCD ekranı, kullanıcıya daha rahat bir görsel deneyim sunuyor. Ek olarak, Afterglow LED ışık fonksiyonu, düşük ışık koşullarında saatin okunabilirliğini artırmak için oldukça kullanışlı. Bu özellik, özellikle gece ya da karanlık ortamlarda saatin net bir şekilde görülebilmesini sağlıyor.

AE-1600H serisinin sahip olduğu özellikler arasında 1/100 saniye kronometre, sayaç ve çok fonksiyonlu alarm gibi pratik araçlar da bulunuyor. Bu özellikler, saatin yalnızca zamanı gösteren bir araç olmanın ötesine geçmesini ve kullanıcılara çeşitli aktivitelerini takip etme imkanı sunmasını sağlıyor. Ayrıca, saatin takvim fonksiyonu 2099 yılına kadar ayarlanabiliyor, bu da kullanıcılara uzun süreli tarihsel bilgileri takip etme fırsatı tanıyor.

Ağırlık açısından, Casio AE-1600H 52 gram gibi oldukça hafif bir yapıya sahip. Hafifliği, uzun süreli kullanımda bile rahatsızlık vermeden saat takmayı mümkün kılıyor. Saat, şık ve ergonomik tasarımıyla hem erkek hem de kadın kullanıcılar için uygun bir seçenek oluşturuyor.

Son olarak, Casio AE-1600H, 39.90 Euro fiyat etiketiyle piyasaya sunulacak ve farklı renk seçenekleriyle kullanıcıların beğenisine sunulacak. Bu fiyat, sunduğu dayanıklılık, uzun pil ömrü ve fonksiyonellik göz önünde bulundurulduğunda oldukça rekabetçi bir seçenek oluşturuyor. Casio, bu modelle, geleneksel saatlere olan talebin devam ettiğini ve kullanıcıların, pratik ve uzun ömürlü çözümler aradığını bir kez daha kanıtlamış oluyor.

Bazı Galaxy AI özellikleri ücretli olabilir!

Samsung, Galaxy S24 serisiyle tanıttığı Galaxy AI hizmetini kullanıma sunduktan sonra, bu hizmetin geleceği hakkında birçok belirsizlik ortaya çıkmıştı. Başlangıçta, Galaxy AI hizmetlerinin 2025 yılına kadar ücretsiz olacağı belirtilmişti, ancak yeni sızıntılar, çoğu Galaxy AI özelliğinin kalıcı olarak ücretsiz olacağını gösteriyor. Bu durum, Samsung kullanıcıları için olumlu bir gelişme olarak değerlendirilirken, belirli ileri düzey özelliklerin ücretli hale gelip gelmeyeceği hâlâ netleşmiş değil.

Bazı Galaxy AI özellikleri resmen ücretli olacak

Galaxy AI, özellikle Galaxy S23 serisi, Galaxy Z Fold 5, Z Flip 5 ve Galaxy Tab S9 serisi gibi daha eski model cihazlarda da mevcut. Bu yapay zeka özellikleri, bazen cihaz üzerinde, bazen de bulut üzerinde çalışabiliyor. Şu an için bu özellikler ücretsiz olarak sunuluyor ve Samsung’un Galaxy S24 serisiyle birlikte yeni özellikler de eklenmişti. Fotoğraf Asistanı, AI Anında Ağır Çekim ve Yazma Araçları gibi popüler Galaxy AI özelliklerinin büyük ihtimalle kalıcı olarak ücretsiz sunulacağı belirtiliyor. Samsung’un başlangıçtaki açıklamalarında “2025 yılına kadar ücretsiz” ifadesi yer almıştı, ancak yeni gelen bilgilere göre bu sürenin daha uzun olabileceği ve belirli özelliklerin her zaman ücretsiz olacağı öne sürülüyor.

Galaxy AI
Bazı Galaxy AI özellikleri resmen ücretli olacak.

Ancak, Samsung’un Galaxy AI hizmetiyle ilgili bazı özelliklerin ücretli olacağı da netleşmiş durumda. Örneğin, Google’ın Gemini Advanced hizmeti, Galaxy S25 serisi kullanıcılarına ilk 6 ay boyunca ücretsiz olarak sunulacak. Ancak bu sürenin sonunda, Gemini Advanced hizmetinin aylık 20 dolarlık bir ücretle sunulması bekleniyor. Gemini Advanced’in Galaxy AI hizmetinde hangi özellikleri etkileyeceği ise belirsizliğini koruyor.

Sonuç olarak, temel Galaxy AI özelliklerinin ücretsiz olarak kalması bekleniyor, ancak daha ileri düzey yapay zeka işlevlerine erişim için kullanıcıların yeni bir abonelik hizmetine yönlendirilmesi olası. Samsung, bu durumu açıklığa kavuşturmak için ilerleyen günlerde daha detaylı bir duyuru yapabilir.

Avrupa Komisyonu, Almanya seçimleri öncesi sosyal medyayı denetleyecek!

Avrupa Komisyonu, 23 Şubat 2025’te gerçekleşecek Almanya seçimleri öncesinde, sosyal medya platformlarını dezenformasyon riski ve güvenlik önlemleri açısından denetleyecek. Facebook, TikTok ve X gibi büyük sosyal medya devleri, AB’nin Dijital Hizmetler Yasası (DSA) çerçevesinde 31 Ocak’ta yapılacak “stres testi”ne tabi tutulacak. Bu testin amacı, platformların dezenformasyonla mücadele için ne kadar hazırlıklı olduklarını değerlendirmek ve seçimlere yönelik olası risklere karşı nasıl bir güvenlik stratejisi izlediklerini incelemek.

Avrupa Komisyonu, Almanya seçimleri öncesi sosyal medyayı denetliyor

AB, platformlardan Microsoft, LinkedIn, TikTok, Google, Snap, Meta ve X’in katılmasını talep etti. Bu stres testi, platformların, yalan haberler ve dezenformasyon içeren içeriklere karşı nasıl tepki verdiklerini ve AB’nin dijital hizmet yasasının gerekliliklerine ne kadar uygun hareket ettiklerini görmek için düzenleniyor. Avrupa Komisyonu’nun sözcüsü Thomas Regnier, bu testin, platformların farklı dezenformasyon senaryolarına karşı nasıl yanıt vereceklerini kontrol etmeyi amaçladığını belirtti.

Avrupa Komisyonu, Almanya seçimleri öncesi sosyal medyayı denetliyor.

Geçen yıl, Avrupa Parlamentosu seçimleri için benzer bir test yapılmıştı; bu seferki test ise ilk kez ulusal seçimler için gerçekleştirilecek. Regnier, Avrupa Parlamentosu seçimlerine yönelik yapılan testin başarılı olduğunu ve bu yüzden Alman seçimleri öncesinde de aynı denetimin yapılmasına güçlü bir istek oluştuğunu ifade etti.

Bu test tamamen kapalı bir şekilde yapılacak, yani basına veya dışarıya herhangi bir bilgi verilmeyecek. TikTok, testte yer alacaklarını açıkladı, ancak diğer platformlardan henüz bir katılım doğrulaması yapılmadı. Bu stres testi, sosyal medya devlerinin seçim öncesi dezenformasyonla mücadeleye yönelik hazırlıklarını görmek için kritik bir fırsat olacak.

Apple, katlanabilir iPhone için ekran tedarikçisini belirliyor!

0

Apple‘ın katlanabilir iPhone modeli için ekran tedarikçisini seçme aşamasında olduğu iddia ediliyor. Şirketin, bu ekranlar için son derece yüksek standartlar belirlediği ve özellikle dayanıklılık ile düşük katlanma izi konularına büyük önem verdiği belirtiliyor. Katlanabilir telefon pazarındaki gelişmeler hız kesmeden devam ederken, Apple’ın da yıllardır bu alanda çalışmalar yürüttüğü biliniyor. Gelen son raporlara göre, şirket şu anda katlanabilir iPhone’un ekranlarını tedarik edecek firmayı belirlemek üzere detaylı bir değerlendirme sürecinden geçiyor.

Apple, katlanabilir iPhone için ekran tedarikçisini yakında seçecek

Tedarik zincirine yakın kaynaklardan elde edilen bilgilere göre Apple, seçilecek ekranın kalınlık, sertlik ve eğrilme yarıçapı açısından mevcut standartları korurken, aynı zamanda darbelere karşı yüksek dayanıklılık sunmasını ve katlama noktasında belirgin kırışıklıklar oluşmamasını talep ediyor. Kore merkezli bazı ekran üreticilerinin, Apple’ın sıkı gereksinimlerini karşılamak için önemli ilerlemeler kaydettiği belirtilse de, şirketin henüz nihai kararını vermediği ve ekran tedarikçisini belirleme sürecini Şubat sonu veya Nisan başına kadar tamamlamayı planladığı öne sürülüyor.

Apple, katlanabilir iPhone için ekran tedarikçisini yakında seçecek.
Apple, katlanabilir iPhone için ekran tedarikçisini seçiyor.

Öte yandan, daha önceki raporlar Apple’ın öncelikle katlanabilir bir iPad veya MacBook piyasaya sürmeyi hedeflediğini iddia ediyordu. Bu nedenle katlanabilir iPhone ile ilgili yeni bilgiler bazı kafa karışıklıklarına neden oldu.

Sektörün önde gelen analistlerinden Ming-Chi Kuo, Apple’ın katlanabilir iPhone’unun henüz planlama aşamasında olduğunu belirtirken, The Information ise şirketin Galaxy Z Flip serisine benzeyen kapaklı bir model üzerinde çalıştığını ve bu cihazı gelecek yıl tanıtmayı planladığını bildirdi. Tüm bu bilgiler bir araya getirildiğinde, Apple’ın katlanabilir iPhone’unu 2025 ile 2027 yılları arasında piyasaya sürebileceği tahmin ediliyor.

WhatsApp, bireysel sohbetler için etkinlik oluşturma özelliği sunuyor!

0

WhatsApp, kullanıcı deneyimini daha da geliştirecek yeni bir özellikle karşımıza çıkıyor. Android için test edilen beta sürümü 2.25.3.6 ile birlikte, uygulama, bireysel sohbetlerde etkinlik oluşturma özelliğini kullanıma sunmaya başladı. Daha önce yalnızca grup sohbetlerinde mevcut olan etkinlik oluşturma fonksiyonu, artık bireysel sohbetlerde de kullanılabilir hale geldi. Bu yenilik, özellikle kişisel randevuları ve planları WhatsApp üzerinden yönetmek isteyen kullanıcılar için büyük bir kolaylık sağlıyor. Özellikle iş görüşmeleri, arkadaşlarla yapılacak buluşmalar ya da randevular gibi çeşitli etkinlikler, doğrudan WhatsApp üzerinden organize edilebilecek.

WhatsApp, bireysel sohbetler için etkinlik oluşturma fonksiyonu getirecek

Yeni özellik, grup sohbetlerinde olduğu gibi, etkinlik planlamanın tüm yönlerini kapsıyor. Kullanıcılar, yüz yüze görüşmeler için etkinlik detayları eklerken, konum belirleme imkânına sahip olacak. Bu sayede bir toplantı ya da buluşma için yer belirleme işlemi kolaylaştırılmış olacak. Ayrıca, sanal toplantılar için sesli ve görüntülü arama seçenekleri de sunulacak. Bu özellik, özellikle uzaktan çalışan bireyler, öğrenciler ve profesyoneller için büyük bir avantaj sunuyor. Görüşmelerin, etkinliklerin ve toplantıların kolayca planlanabilmesi, zamandan tasarruf sağlamakla birlikte verimliliği de artıracak.

WhatsApp, bireysel sohbetler için etkinlik oluşturma fonksiyonu getirecek.

Bunun dışında, etkinlik oluşturulan sohbetler içerisinde etkinlik detayları kalıcı olarak saklanacak. Böylece kullanıcılar, geçmiş mesajları taramak zorunda kalmadan etkinlikle ilgili tüm bilgilere kolayca ulaşabilecek. Bu özellik, etkinlik tarih ve saatleri, katılımcılar ve diğer önemli bilgilerin daha düzenli bir şekilde takip edilmesini sağlıyor. Kullanıcılar, planlanan etkinliği kabul edebilir veya reddedebilir. Bu da katılımcılar arasında net bir iletişim kurulmasına olanak tanıyor. Özellikle profesyonel ortamlarda, proje teslim tarihleri ya da iş görüşmeleri gibi etkinliklerin düzenli bir şekilde organize edilmesi için çok kullanışlı olacak.

En dikkat çekici yanlarından biri ise, bu yeni özellik sayesinde üçüncü parti takvim uygulamalarına duyulan ihtiyacın ortadan kalkması. WhatsApp üzerinden etkinlik oluşturmak, kullanıcıları başka uygulamalarla uğraşmaktan kurtaracak. Örneğin, bir doktor ve hasta arasında yapılacak bir randevu planlaması, doğrudan WhatsApp üzerinden gerçekleştirilebilecek. Aynı şekilde, iş arkadaşları veya ekip üyeleri arasında proje teslimatları için hatırlatıcılar ve etkinlikler oluşturulabilecek. Bu özellik, kullanıcılar arasındaki iletişimi daha verimli hale getiriyor ve WhatsApp’ın sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları arasındaki yerini pekiştiriyor.

Sonuç olarak, WhatsApp’ın bireysel sohbetlerde etkinlik oluşturma özelliği, hem kişisel hem de profesyonel hayatta kullanıcılara büyük kolaylık sağlayacak. Bu yeni özellik, uygulamanın işlevselliğini artırırken, kullanıcıların günlük yaşamlarında daha verimli bir planlama süreci yaşamasını sağlayacak.

Pump.fun platformu, dolandırıcılık vakasıyla gündem oldu!

Solana ağında hızla popülerleşen ve bir nevi token üreticilerine finansal destek sağlayan Pump.fun platformu, son dönemde büyük bir dolandırıcılık vakasıyla gündeme geldi. Platform, başlangıçta yatırımcılara güvenli bir alan sunduğu ve projeleri borsalarda listeleyerek yatırımcıların kazanç sağlamasına yardımcı olduğu iddialarıyla dikkat çekmişti. Ancak zamanla, bu sistemin arkasında yatan istismarlar ve dolandırıcılık olayları gün yüzüne çıkmaya başladı.

Pump.fun platformu, dolandırıcılık vakasıyla gündeme oturdu

Pump.fun, yaratılan token projelerini ilk etapta kendi içerisinde fonlayarak, ardından merkezi olmayan borsalarda (DEX) ya da merkezi borsalarda (CEX) listelenmesini sağlıyordu. Bu sayede hem kendisi hem de yatırımcılar kazanç sağladığını iddia ediyordu. Ancak, platformu kullanarak token üretenlerin amacı sadece kendi çıkarlarını sağlamak ve kısa vadeli büyük karlar elde etmek oldu. Yatırımcılar, zengin olma hayaliyle bu platforma akın etti ve platform kısa sürede büyük bir işlem hacmi ve para akışı yarattı.

Ne yazık ki, platformda işlerin kötü gitmeye başlaması uzun sürmedi. On binlerce token, finansal destek alarak hayat buldu ancak çoğu kısa süre sonra büyük satışlar yaparak değer kaybetti. En dikkat çeken olaylardan biri, bir kullanıcının 17 bin token üreterek yatırımcılara tepeden satış yapması ve bu şekilde 840 bin dolar kazanması oldu. Bu durum, yatırımcıları büyük bir zarara uğrattı.

Pump.fun’un bu tür dolandırıcılıkları, nihayetinde ABD’de dava konusu oldu. Davacılar, platformun kayıtsız bir menkul kıymet alanı yürüttüğünü ve düzenlemelere karşı geldiğini belirtiyor. Dava dosyasına GRIFFAIN, FWOG ve FRED coinleri de dahil edildi. Pump.fun’un sahibi olan İngiliz Baton Corporation ise bugüne kadar yalnızca komisyonlardan 500 milyon dolar kazanç sağladı. Platformun günlük işlem hacminin 4 milyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.

Birçok uzman ve otorite, Pump.fun’un kapanmasının ardından altcoin’lere likidite akışının başlayacağını ve piyasalarda hareketlilik yaşanacağını öngörüyor. Ancak şu an için platformun faaliyetleri ciddi şekilde şüphe altında ve yatırımcıların dikkatli olmaları gerektiği vurgulanıyor.

Yeni bir cihaz doğuyor! OpenAI telefonları bitirecek

0

OpenAI CEO’su Sam Altman, şirketin akıllı telefonların yerini alabilecek yapay zeka destekli bir cihaz geliştirdiğini açıkladı. Japonya merkezli Nikkei’ye verdiği röportajda Altman, bahsettiği yeni cihazın mevcut yapay zeka donanımlarından farklı olacağını ve tamamen generatif AI teknolojilerine odaklanacağını belirtti. Peki bu gerçekten mümkün mü? Ayrıntılar haberimizde…

OpenAI, telefonların yerine geçebilecek yapay zeka destekli bir cihaz üzerinde çalışıyor

Bildiğiniz üzere şu ana kadar piyasaya sürülen yapay zeka tabanlı cihazlar, genellikle sesli asistanlarla entegre edilmiş akıllı hoparlörler şeklinde karşımıza çıkmıştı. Ancak bu cihazlar yüksek fiyatları, sürekli internet bağlantısı gereksinimi ve abonelik modeli nedeniyle yaygınlaşmakta piyasada tutunmakta epey zorlandı. OpenAI’ın ise geliştirdiği yeni donanımın, bu kısıtlamaları aşarak daha geniş bir kullanıcı kitlesine hitap edeceği söyleniyor.

openai

Altman, yeni cihazın hangi form faktörüne sahip olacağına veya hangi özellikleri içereceğine dair henüz detay vermedi. Ancak OpenAI’ın, Apple ve Google gibi devlerin ekosistemine rakip olabilecek tamamen bağımsız bir AI cihazı geliştirme hedefinde olduğu düşünülüyor.

Bu gelişmeye paralel olarak, OpenAI’nin SoftBank ile ortak bir girişim kurduğu ve Japonya’da büyük ölçekli yapay zeka projeleri geliştirmek için iş birliği yaptığı da bildirildi. SoftBank CEO’su Masayoshi Son, OpenAI teknolojilerini kullanarak AI destekli kurumsal çözümler geliştirmeyi planladıklarını açıkladı.

OpenAI, 340 milyar dolar değerlemeyle yatırım alabilir!

OpenAI, 340 milyar dolar değerleme üzerinden 40 milyar dolar yatırım almayı planlıyor. The Wall Street Journal’ın konuya yakın kaynaklara dayandırdığı habere göre, SoftBank, bu yatırım turuna 15 milyar ile 25 milyar dolar arasında bir miktarla liderlik edecek. Eğer yatırım turu başarıyla tamamlanırsa, OpenAI, yeni alınan yatırımla iş operasyonlarını finanse etmek ve ABD genelinde yeni veri merkezleri ve altyapı sistemleri kurmak için gerekli adımları atacak. Bu yatırımlar ayrıca, OpenAI’ın ortak olduğu Stargate projesindeki taahhütlerini yerine getirebilmesi için kullanılacak.

OpenAI, tam 340 milyar dolar değerlemeyle yatırım alacak

OpenAI, son büyük yatırımını geçtiğimiz yıl Ekim ayında 157 milyar dolar değerleme üzerinden 6.6 milyar dolar alarak kapatmıştı. Thrive Capital’in liderlik ettiği bu turla, şirket yapay zeka alanında dünyadaki en değerli şirketler arasında yer aldı. OpenAI, yatırım turuna katılacak şirketlere, rakipleri olan xAI ya da Anthropic gibi firmalara yatırım yapmamaları şartı koymuştu.

OpenAI, tam 340 milyar dolar değerlemeyle yatırım alacak.

Bu dönemde, OpenAI yeni yapay zeka modelleri olan O1 serisini ve Operator isimli yapay zeka ajansını piyasaya sundu. Ayrıca, TSMC ile iş birliği yaparak yapay zeka çipleri geliştirmeye başladı.

Son olarak, OpenAI CEO’su Sam Altman, SoftBank CEO’su Masayoshi Son ve Oracle CEO’su Larry Ellison ile Beyaz Saray’da düzenlenen bir basın toplantısında, ABD’nin yapay zeka alanındaki liderliğini korumak amacıyla başlatılan Stargate girişimini duyurdu. 500 milyar dolar sermayeyle başlatılan bu ortak girişim, ABD’de yapay zeka altyapısının güçlendirilmesi ve yeni veri merkezlerinin kurulmasını hızlandırmayı hedefliyor. Nvidia, Microsoft ve Arm gibi büyük teknoloji şirketleri de bu projeye teknolojik destek sağlayacak. Bu girişim, ABD’nin yapay zeka odaklı altyapı çalışmalarını hızlandırmayı ve sektördeki liderliğini sürdürebilmesini amaçlıyor.

Samsung Galaxy A56, Awesome Intelligence ile geliyor!

Samsung, Galaxy A56 modelini tanıtarak, orta seviye telefon pazarında önemli bir adım atmaya hazırlanıyor. Bu model, firmanın yapay zekâ alanındaki yeniliklerini de içeriyor. Özellikle Awesome Intelligence adı verilen yeni yapay zekâ paketi, Samsung’un amiral gemisi telefonlarındaki Galaxy AI seviyesinde olmasa da, önemli özellikler sunacak. Bu yapay zekâ paketi, metin özetleme, görsellerden nesne silme gibi işlevsellikler sunarak, Galaxy A56 kullanıcılarına daha akıllı bir deneyim vaat ediyor. Bu özelliklerin, orta segment telefonlarda daha önce görülmemiş bir kullanım kolaylığı ve verimlilik sağlaması bekleniyor.

Samsung Galaxy A56, Awesome Intelligence ile karşımıza çıkacak

Tasarım açısından, Galaxy A56 önceki nesil modellerle benzerlik gösterecek. 6.6 inçlik Super AMOLED ekran, kullanıcıların alışık olduğu canlı renkler ve derin siyahlar sunmaya devam edecek. Telefonun ekranı, görsel deneyimi iyileştirirken, tasarımda da büyük değişiklikler beklenmiyor. Yonga seti açısından ise, Exynos 1580 tercih edilecek. Bu çip, Exynos 1480’e göre yüzde 10-15 arasında daha yüksek bir performans artışı sağlıyor. Exynos 1580’de kullanılan Cortex-A720 ve 520 çekirdekleri, güçlü işlem performansı sunarken, RDNA 3 tabanlı grafik birimi de enerji verimliliğini artırıyor. Bu sayede, Galaxy A56’nın oyun ve multimedya performansının da daha verimli olacağı öngörülüyor.

Samsung Galaxy A56, Awesome Intelligence ile karşımıza çıkacak.

Samsung, bu yeni modelle birlikte güvenlik güncellemeleri konusunda da kullanıcılarına uzun vadeli bir garanti sunuyor. Galaxy A56, piyasaya sürüldüğünde 6 yıl süresince güvenlik güncellemeleri alacak. Bu, kullanıcılara telefonlarının uzun yıllar boyunca güvenli bir şekilde kullanılabilmesini sağlayacak. Ayrıca, bu modelin Mart 2025’te piyasada olması bekleniyor ve Samsung’un orta seviye telefon pazarında rekabetçi bir konum elde etmesine yardımcı olacak.

Sonuç olarak, Samsung Galaxy A56, sadece donanım değil, aynı zamanda yazılım tarafında da önemli yenilikler sunuyor. Yeni Awesome Intelligence yapay zekâ paketinin orta segment telefonlara kazandırılacak özellikleri, bu modelin öne çıkmasını sağlayacak. Samsung, böylece hem performans hem de yapay zekâ alanında kullanıcı deneyimini geliştirirken, güvenlik güncellemeleri konusunda uzun vadeli bir destek sunarak, Galaxy A56’yı rekabetçi bir model haline getiriyor.

AB Yapay Zeka Yasası için bilinmesi gerekenler

0

AB Yapay Zeka Yasası’nın ilk yükümlülüklerinin yürürlüğe girmesiyle Yapay Zeka düzenlemeleri için yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor. Tam uyumluluk gereklilikleri 2025 ortasına kadar yürürlüğe girmeyecek olsa da, AB YZ Yasasının ilk aşaması 2 Şubat’ta başlıyor ve belirli Yapay Zeka uygulamaları üzerinde önemli yasaklar içeriyor. AB’de faaliyet gösteren dünya çapındaki işletmeler artık katı kurallara ve yüksek risklere sahip bir düzenleyici ortamda gezinmek zorunda.

AB Yapay Zeka Yasası

Yeni düzenlemeler, birkaç yüksek riskli YZ sisteminin konuşlandırılmasını veya kullanılmasını yasaklıyor. Bunlar arasında sosyal puanlama, duygu tanıma, kamusal alanlarda gerçek zamanlı uzaktan biyometrik tanımlama gibi uygulamalar ve Yasa kapsamında kabul edilemez olarak değerlendirilen diğer senaryolar yer alıyor.

Kuralları ihlal ettiği tespit edilen şirketler, küresel yıllık cirolarının yüzde 7’sine varan cezalarla karşı karşıya kalabilir ve bu da kuruluşların kısıtlamaları anlamasını ve bunlara uymasını zorunlu hale getirir.  Informatica İklim, Sürdürülebilirlik ve Yapay Zeka Baş Stratejisti Levent Ergin, “Sonunda geldi. Hala aşamalı bir yaklaşım içinde olsak da, işletmelerin AB Yapay Zeka Yasası’na yönelik zorlu hazırlıkları şimdi nihai testle karşı karşıya kalacak” diyor.

Informatica İklim, Sürdürülebilirlik ve Yapay Zeka Baş Stratejisti Levent Ergin’in, AB Yapay Zeka Yasası’nda getirilen düzenlemelerin Avrupa Birliği ve ötesindeki işletmeler için ne anlama geldiğine ilişkin bir makale için çekilen vesikalık fotoğrafı.

Ergin, uyumluluk gerekliliklerinin çoğu 2025 ortasına kadar yürürlüğe girmeyecek olsa da, erken yasakların belirleyici bir ton oluşturduğunun altını çiziyor. Ergin: “İşletmeler için 2025’teki baskı iki yönlüdür. Veri kalitesi ve mevzuat belirsizliği ile ilgili zorlukları aşarken yapay zeka yatırımlarından elde edilen somut yatırım getirisini göstermeleri gerekiyor. AB’deki büyük işletmelerin yüzde 89’unun üretken YZ girişimleri için çelişkili beklentiler bildirmesiyle, bu durum şimdiden mükemmel bir fırtınaya dönüşmüş durumda. Aynı zamanda, yüzde 48’i teknoloji sınırlamalarının YZ pilotlarının üretime geçmesinin önündeki en büyük engel olduğunu söylüyor” dedi.

Şirketler uyum sağlamak için veri kalitesine yaklaşımlarını güçlendirmeye öncelik vermelidir. Ergin: “Veri kalitesini ve yönetişimini güçlendirmek artık isteğe bağlı değil, kritik önem taşıyor. Hem uyumluluğu sağlamak hem de yapay zekanın değerini kanıtlamak için işletmeler, verilerin doğru, bütünsel, entegre, güncel ve iyi yönetildiğinden emin olmak için yatırım yapmalıdır” diyor.

Fintech girişimi Moove, rakibi Kovi’yi satın aldı!

Moove, mobilite odaklı fintech alanında faaliyet gösteren ve özellikle Afrika’daki serbest çalışan kuryelere ve sürücülere gelir bazlı araç finansmanı ve finansal hizmetler sunarak dikkat çeken bir girişim. Şirket, Brezilya merkezli rakibi Kovi’nin tamamını satın alarak önemli bir stratejik adım attı. Bu satın alma, Moove’nin Latin Amerika pazarındaki varlığını pekiştirmek ve büyütmek amacıyla gerçekleştirilmiş bir hamle olarak dikkat çekiyor. Moove, şu anda dünya çapında 36 bin araçla hizmet veriyor ve bu araçları altı kıtada, 19 farklı ülkede, çeşitli sürücülere sunuyor. Ancak şirket, Brezilyalı rakibi Kovi’nin deneyiminden faydalanarak, global hedeflerinden biri olan dünyanın en büyük yolcu paylaşım filosunu kurmayı amaçlıyor. Bu birleşme ile birlikte, Moove’nin yıllık gelir hedefinin 275 milyon dolara ulaşması bekleniyor.

Fintech girişimi Moove, rakibi Kovi’yi resmen satın alıyor

Moove, başlangıçta Nijerya’da sadece 76 araçla operasyonlarına başlamıştı, ancak hızla büyüyerek büyük bir küresel ağa dönüştü. Bu büyüme sürecinde, Moove’nin esas stratejisi, araçları gelir bazlı ödeme planlarıyla, yani sürücülerin haftalık kazançlarından kesinti yaparak satmaktı. Böylece araç sahibi olma imkânı bulamayan sürücüler, Moove sayesinde araçlarını temin edebiliyor ve bunları taşımacılık, lojistik gibi sektörlerde kullanabiliyorlardı. Şirket, Kovi’yi satın alarak Latin Amerika’daki araç çağırma hizmetlerine yönelik artan talebi karşılamak ve bölgedeki pazar payını artırmak istiyor.

Kovi, 2018 yılında kuruldu ve Y Combinator mezunu bir girişim olarak Brezilya’da araç sahipliğini daha erişilebilir, esnek ve basit hale getirmeyi amaçladı. Şirket, otomobil üreticileriyle işbirliği yaparak, sürücülere araç sahibi olma fırsatı sunuyor. Bu araçlar, taşıma, lojistik gibi çeşitli sektörlerde kullanılmak üzere sürücülere tahsis ediliyor. Kovi, Brezilya’da özellikle ulaşım ve lojistik sektöründeki araç sahipliği gereksinimlerini karşılamak için bir çözüm sundu ve bu model, Moove’nin küresel genişlemesi için büyük bir katkı sağlayacak.

Moove’nin Kovi’yi satın almasının ardından, şirketin Latin Amerika’daki operasyonları hızla güçlenecek. Kovi’nin yerel deneyimi ve altyapısı, Moove’nin Latin Amerika pazarındaki talebi karşılamasında önemli bir rol oynayacak. Şirket ayrıca, geçtiğimiz ay ABD pazarına da girmeyi başardı ve burada serbest çalışan sürücülere yönelik yeni çözümler geliştirmeyi planlıyor. Bu yeni çözümler, yalnızca araç çağırma hizmetleriyle sınırlı kalmayacak, aynı zamanda serbest çalışan sürücüler için daha fazla finansal destek sunmayı da içerecek. Moove, Kovi’yi bünyesine katarak, Latin Amerika ve Kuzey Amerika’daki büyümesini hızlandırmayı hedefliyor.