Türkiye 4G için istekli

1
Ericsson, Türkiye’deki 3G bağlantılı akıllı telefon kullanıcılarının kullanım alışkanlıkları, eğilimleri ve 4G’den beklentilerine ilişkin  çarpıcı sonuçlar içeren “2014 Ericsson ConsumerLab 3G Kullanıcı Eğilimleri ve Beklentileri Araştırması”nı yayınladı. Araştırma, Türkiye genelinde 25 şehirde, ayda en az bir kez akıllı telefon üzerinden mobil internet kullanan toplam 1.500 kullanıcı ile yüz yüze görüşmeler yapılarak gerçekleştirildi. Ericsson Türkiye Ülke Müdürü Ziya Erdem, araştırmayla ilgili olarak; “Bu yıl 5’incisini düzenlediğimiz bu araştırma ile 3G’nin hız kesmeden kullanım aktifliğinin arttığını ve 3G kullanıcılarının teknolojiyi çok yakından takip ettiklerini görüyoruz. BTK’nın 2014 ikinci çeyrek verilerine göre Türkiye’de 27 milyonu aşkın cepten mobil internet kullanıcısı bulunuyor ve yaptığımız bu çalışmada gördük ki 3G akıllı telefon kullanıcılarının farklı mobil servisleri kullanım sıklığı İngiltere, Amerika, Almanya gibi ülkeleri geçmiş durumda. Bu sonucu, Türkiye’de mobil genişbant penetrasyonunun diğer ülkelere kıyasla henüz daha düşük, fakat hızlı bir yükseliş trendinde olmasına bağlıyoruz.Diğer yandan, bu araştırmada gördük ki, kullanıcıların önemli bir kısmı daha hızlı ve ileri bir teknoloji olarak algıladıkları 4G’yi heyecanla bekliyor. Biz de Ericsson olarak 4G’yi mobil geleceğin kendisi olarak görüyoruz ve Türkiye’deki mobil ekosistemde yepyeni bir devri başlatmasını dört gözle bekliyoruz” dedi. Türkiye’de 3G kullanıcılarının mobil servis kullanımı birçok ülkeye göre daha ileride
  • Araştırmaya göre Türkiye’deki kullanıcılar teknolojiye meraklı ve yeni cihaz sahibi olma konusunda oldukça istekli:
  • Kullanıcıların yüzde 43’ü, akıllı telefonlarının hayatlarının önemli bir parçası olduğunu ifade ederken, yüzde37’si operatör seçerken maliyetten önce hıza önem veriyor.
  • Kullanıcıların yüzde 40’ı cihaz alırken en son çıkan modelleri tercih ediyor.
  • Mobil servislerin kullanımı, Türkiye’de çok aktif durumda ve sosyal medya, anlık mesajlaşma, uygulama indirme gibi pek çok serviste İngiltere, Amerika, Almanya gibi ülkeleri gerisinde bırakmış durumda. Örneğin, Türkiye’deki akıllı telefon kullanıcılarının yüzde91’i haftada en az bir kez sosyal ağlara bağlanırken, Amerika’da bu oran yüzde81, İngiltere’de yüzde77 ve Almanya’da ise yüzde70. Bu sonuç, Türkiye’de mobil genişbant penetrasyonunun diğer ülkelere kıyasla henüz daha düşük, fakat hızlı bir yükseliş trendinde olması ile açıklanabilir.
Her 10 kullanıcıdan 4’ü 4G için istekli
  • Türkiye’de 4G’ye olan ilgi giderek artıyor. Her 10 kullanıcıdan 4’ü, 4G teknojisinden haberdar durumda. 4G’yi düşünmelerinin ana sebebi ise mevcut 3G teknolojisinden memnuniyetsizlik değil, daha ileri olarak algıladıkları 4G teknolojisine ilgi ve daha hızlı internet kullanma istekleri olarak karşımıza çıkıyor.
  • Türkiye’deki akıllı telefon kullanıcılarının en az yüzde42’si, halihazırda 4G abonesi olma konusunda istekli ve yüzde35’i 4G özellikli bir akıllı telefon almak istiyor.
  • 4G ile en çok tanışmak isteyen kesim arasında birinci sırada yüzde36 oran ile 30-39 yaş grubundaki kullanıcılar bulunuyor. Onu, 40-49 ve 25-29 yaş arası kesim izliyor.
  • Kullanıcıların yarısından fazlası (yüzde58) 4G’nin 2015’in sonuna kadar Türkiye’de kullanılmaya başlanacağını bekliyor.
  • 4G’ye ilgili kullanıcıların yüzde48i 4G geldiği andan itibaren 6 ay içinde 4Gye geçmeye istekli
  • 3G’den 4G’ye geçişte, kullanıcılar ana sebep olarak 4G’yi daha hızlı ve ileri bir teknoloji olarak algılamalarını işaret ediyor. Onu, 3G tecrübesinden yeteri kadar memnun olunmaması izliyor.
  • Kullanıcılar, 4G’nin hayatlarına girmesiyle birlikte ile sosyal ağ kullanımından video izlemeye, görüntülü konuşmadan, online müzik dinlemeye, bulut servisleri kullanımından uygulama indirmeye kadar birçok servis kullanımlarının artacağını düşünüyor.

Tolga Turhan İnnova’da

0
İş dünyasına Sanko Holding’te denetçi olarak başlayan Tolga Turhan, aynı kurumda reorganizasyon yöneticisi olarak da görev yaptı. Daha sonra Türk Telekom Grubu şirketlerinden Argela’da Finans Yöneticisi, sonrasında da Finans Direktörü pozisyonlarında görev yapan Tolga Turhan, Argela’da, kurum içindeki ERP altyapısının geliştirilmesi sürecinde de aktif rol oynadı.  İş süreçlerinin verimliliği ve sektöre özgü proje maliyet ve kârlılık altyapısının oluşturulması Tolga Turhan’ın Argela’da sorumluluk aldığı projeler arasındaydı. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde lisans eğitiminin ardından yüksek lisansını İngiltere’de Essex Üniversitesi’nde tamamlayan Tolga Turhan, halen işletme yönetimi alanında doktorasına Beykent Üniversitesi’nde devam etmektedir.

Qualtrics bir milyar dolar değere ulaştı

1
Qualtrics kurucu ortağı ve CEO’su Ryan Smith, iyi günlerini yaşıyor. Qualtrics son aldığı yatırımla toplam yatırım miktarını 220 milyon dolara, değerini ise 1 milyar dolara çıkardı. 10 yıllık sıkı bir çalışmanın ve alınan birçok riskin ardından 2012 yılında cirosu 50 milyon dolar seviyesine gelen Qualtrics’in, o günlerde 200 çalışanı ve 3800 müşterisi varken bugün bu sayılar 550 çalışan ve 6000 müşteriye gelmiş durumda. Qualtrics şirketlerin bulut tabanlı karmaşık müşteri ve çalışan anketleri hazırlamasına olanak sağlıyor. Ryan Smith’in babası Scott Smith tarafından kurulan şirket, Scott Smith’in ismi ve bağlantıları sayesinde çok hızlı bir şekilde yayılmış. Teknolojik altyapıyı ise Ryan Smith’in büyük kardeşi Jared Smith, Google’da oldukça parlak bir gelecek vadeden işini bırakarak geliştirmiş. Smith ailesi şirketlerini iyi bir yere getirdikten sonra özellikle büyük rakipleri tarafından 500 milyon dolarlık bedeller ile satın alınmak istenmişler. Ancak Google, Yahoo ve Paypal gibi şirketlerin yatırımcılarından Mike Moritz, onları şirketin ileride sahip olacağı milyar dolarlık değerlerin 500 milyon dolardan daha yüksek olduğuna ikna etmiş ve Ryan Smith 33 yaşındayken cömert teklifleri geri çevirmiş. O zamanlardan bugüne gelirlerini 100 milyon dolar seviyesine çektiklerini belirten Ryan Smith, geldiklerini konumdan oldukça memnun olduğunu paylaştı.

CEO’ların serveti çalışanları eziyor

1
Harvard Business School tarafından yapılan bir araştırmada, 16 farklı ülkede insanların CEO’lar ve işçilerin ücretlerinin oranlarını nasıl tahmin etiklerini ve gerçek ücret oranlarının ne durumda olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Gri bölgenin gerçek oranı verdiği tabloda (Amerika’da 354’e 1) kırmızı alan insanların tahminlerini gösteriyor (Amerikalılar 30’a 1 olarak tahmin ediyorlar). Küçücük mavi alan ise insanların aklındaki ideal oranı temsil ediyor (Amerika’da 7’ye 1). Bu araştırmanın maalesef Türkiye ayağı bulunmuyor ancak Türkiye’deki en büyük şirketlerin başındaki yöneticilerin maaşlarının 50-120 bin dolar arasında değiştiğine dair bazı söylentiler mevcut. ceo-salary  

Finans şirketleri Bloomberg’e karşı birleşiyor

1
Wall Street Journal’ın haberine göre Goldman Sachs liderliğindeki bir grup finans şirketi anlık mesajlaşma girişimi Perzo’yu satın almak için girişimde bulunuyor. Daha iyi bir mesajlaşma yazılımı isteyen şirketler satın almayı önümüzdeki hafta açıklayabilir. Aralarında Citigroup, Credit Suisse, Deutsche Bank, Jefferies, Wells Fargo, Morgan Stanley, JPMorgan Chase, Bank of America’nın bulunduğu grubun satın alacağı Perzo, eski bir Microsoft ve Skype yöneticisi David Gurle tarafından kurulmuş. Pek çok rakip şirketin bu konuda tek yumruk olarak hareket etmesi yıllık ücreti 20.000 doları olan Bloomberg servisine karşı olan genel memnuniyetsizliğe işaret ediyor şeklinde yorumlanabilir. Finansal servisler açısından bu gelişmenin yenilikçi girişimlerin pazardaki devlere karşı konumlanarak hızlı bir çıkış yakalaması açısından fırsat yarattığını söyleyebiliriz.

ERP kullanıcıları “memnun”

0
Trovarit son 10 yıldır, ERP kullanıcılarının memnuniyetleri üzerine odaklanan “ERP Deneyimi” araştırma çalışmasını gerçekleştiriyor. Bu yıl yapılan çalışmada, yaklaşık 2400 kullanıcı, ERP çözümleri ve sağlayıcıları ile ilgili deneyimlerini değerlendirme ve derecelendirme imkânı buldular. Hem çözüm hem de sağlayıcı memnuniyet dereceleri genelde “iyi” seviyede. Ancak bazı kriterlerde değerlendirmeler farklılık göstermekte ve ortalamanın altında yer almaktadır. Geçen yıllardaki araştırmalarda olduğu gibi, küçük ve orta ölçekli işletmeler için, yine küçük ölçekli sağlayıcılar tarafından sunulan sektörel “yalın” ERP çözümleri, yüksek memnuniyet dereceleri elde ettiler. Daha büyük şirketler için sunulan çözümler ise alanın ikinci bölümünde yer aldı.  Bunun nedenlerinden biri, daha geniş kullanım alanı olan ERP uygulamalarında, yüksek seviyedeki ihtiyaçlar, uygulama, destek süreçlerinde sarf edilen çaba ve maliyetler olarak yorumlanabilir. Kullanıcı üzerindeki memnuniyeti azaltan diğer bir etken ise eski sürümler. Memnuniyet kriterleri detaylı olarak incelendiğinde, sonuçlar çok farklı olarak karşımıza çıkmaktadır. ERP projelerinin planlamasında üzerinde durulması gereken önemli kriterler:
  • Sistem bağlantılı kriterler: “mobilite”, “form, rapor, analiz”, “uluslararası kullanım özellikleri”, “veri yönetim maliyeti”, “kullanım kolaylığı (ergonomi)”, “performans” ve “entegrasyon arayüzleri (Interface)”
  • Proje bağlantılı kriterler: “Bütçeye bağlılık”, “zaman planına bağlılık” ve “insan kaynağı ihtiyacı”
  • Destek bağlantılı kriterler: “Eğitim ve bilgilendirme hizmetleri” ya da “ERP yaygınlaştırmada danışmanlık”.
Memnuniyet kriterleri arasında “ERP çözümlerinde mobil kullanım” alt seviyelerde olsa da yerini almış durumda. Açıkçası kullanıcılar, ERP çözümlerine “her yerden, her zaman” ulaşma beklentisindeler. Şu an için sınırlı olarak karşılanan bu ihtiyaç, yakın gelecekte önemini artıracak. Bu araştırmada ilk defa analizi yapılan “ERP yazılımlarının uluslararası düzeyde kullanımı ve yaygınlaştırılması” kriteri, bu konudaki yetersizliği de ortaya çıkarıyor. Bunun nedeni ise, merkezi ERP çözümünün uluslararası kullanımında farklı yasal yükümlülükler, dil desteği gibi ihtiyaçların karşılanmasında büyük farklılıklar ve yetersizlikler sergilemesi olarak karşımıza çıkıyor.

Revo Capital’den FIT Solutions’a yatırım

0
FIT Solutions, Revo Capital ile gerçekleştirdiği iş birliğini ‘Canvas Party’ ile kutladı. Nişantaşı Sofa Hotel’de düzenlenen bu özel davete iki firmanın  ve Revo Capital’in yatırım yaptığı diğer değerli firmaların üst düzey yöneticileri ile iş dünyasının seçkin isimleri katıldı. Davetliler arasında Revo Capital Global CEO’su Kanat Emiroğlu, FIT Solutions Kurucusu ve CEO’su Ahmet Bilgen, STFA CFO’su Altan Dinç, Borsa İstanbul Danışmanlarından Recep Bildik, Bankalararası Kart Merkezi CEO’su Soner Canko, Eyüboğlu Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Üyesi Cenk Eyüboğlu ve 212 Genel Müdürü Numan Numan gibi isimler yer aldı. Gecede Revo Capital Ülke Müdürü Cenk Bayrakdar ve FIT Solutions CTO’su Koray Gültekin Bahar kısa birer konuşma yaparak işbirliklerinin nasıl gerçekleştiğini ve ortak hedeflerini anlattılar. FIT Solutions, Revo’nun tuvaline kendi rengini kattı Davetin konseptini de belirleyen, Revo Capital’in geleneksel tuval boyama etkinliği büyük ilgi çekti. FIT Solutions Kurucusu ve CEO’su Ahmet Bilgen ve CTO’su Koray Gültekin Bahar üzerinde Revo Capital’in yatırımcısı olduğu diğer firmaların da resimlerinin bulunduğu tuvale birlikte resimler çizdiler. Revo Capital, her yeni yatırım yaptığı firma için, bu tuvalde bir iz bırakmaları amacıyla benzer konseptte birer parti düzenliyor. Revo Capital’in 5’inci ve en büyük yatırımı FIT Solutions pazardaki büyümesini hızlandırmak amacıyla, Türkiye’deki teknoloji şirketlerine yatırım yapan Hollanda merkezli yatırım fonu Revo Capital ile geçtiğimiz günlerde güçlerini birleştirmişti. Revo Capital’in FIT Solutions’a yüzde 20 ortak olmasıyla güçlenen bu birliktelik, aynı zamanda kurumsal dijital servisler, internete bağlı cihazlar ve yeni ticaret platformlarına odaklanan Revo Capital’in bugüne dek gerçekleştirdiği 5’inci en büyük yatırım olma özelliğini taşıyor.

Vodafone’dan dijital açılış töreni

1
Vodafone Grubu’nun küresel tasarımını Türkiye’ye taşıyan şirket bin 200’den fazla mağazası için 2 yılda bayi yatırımları da dahil 200 milyon TL’nin üzerinde yatırım yapacak. Türkiye’nin dijital dönüşümüne liderlik vizyonu ile yatırımlarını sürdüren şirket, yenilediği mağazalarını da vizyonu paralelinde “Dijital Açılış Töreni” düzenleyerek duyurdu. Şirket ayrıca yeni dönemde mağazalarında ek 500 kişilik yeni istihdam yaratacağını da açıkladı. Vodafone, Türkiye’nin dijital dönüşümüne liderlik etme vizyonuyla “Mükemmel Müşteri Deneyimi” için sürdürdüğü hizmet yatırımlarına bir yenisini daha ekliyor. 81 ildeki 1.200’den fazla mağazasını dijital bir tasarımla yenileyecek olan şirket, mağazalarının dijital dönüşümü için bayi yatırımları da dahil olmak üzere 2 yılda toplam 200 milyon TL’nin üzerinde yatırım yapıyor. Yenilenen mağazaları ile daha kaliteli dijital hizmet sunmayı ve daha yüksek müşteri memnuniyeti sağlamayı hedefleyen Vodafone Türkiye, şu ana kadar tamamlanan 500 mağazası için “Dijital Açılış Töreni” gerçekleştirdi. Mobil teknolojilere kolay erişim Dijital bir tasarımla yenilenen Vodafone mağazaları, son teknolojinin kullanıldığı, dijital deneyimlerin uzman danışmanlar eşliğinde yaşandığı ve rahatlığın öne çıktığı konseptiyle dikkat çekiyor. Modüler ve esnek bir tasarıma sahip olan mağazalarda müşteriler, Canlı Cihaz Deneyim Alanı ile cihazları rahatça deneyimlerken, Teknoloji Alanı’nda (Tech Zone) konunun uzmanı çalışanlardan özel danışmanlık hizmeti alabiliyor. Tüm tarifelerin karşılaştırmalı olarak sunulduğu Tarife Alanı ve dijital müşterilerin ihtiyaçlarına uygun tarifeler ile birbirinden özel Vodafone Red fırsatlarının tanıtıldığı Vodafone Red Alanı da ziyaretçilerin mobil deneyimini zenginleştiriyor. Basit ve kolay anlaşılır şekilde gruplandırılmış sergi alanlarının yanı sıra popüler cihaz ve tarifelerin sergilendiği Vodafone Çok Satanlar Masası da ziyaretçilere rahat bir keşif ortamı sağlıyor. Ziyaretçiler, Aksesuar Alanı’nda, “Redlife” markası altında yüksek kaliteli mobil iletişim aksesuarları ile buluşuyorlar. 81 ilde dijital deneyim Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Sinan Kızıldağ, açılışta yaptığı konuşmada, bunun sadece bir mağaza açılışı olmadığını, Vodafone Grubu’nun Türkiye’ye olan güvenini gösteren, hizmet alanında yapılan önemli bir yatırım hamlesi olduğunu vurguladı. Kızıldağ, şunları söyledi: “Vodafone Grubu’nun tüm dünyada büyük bir yatırımla hayata geçireceği mağazalarındaki yenilenmenin öncü ülkelerinden biri olarak Vodafone Türkiye seçildi. Globalde gerçekleşecek mağaza dönüşümünün büyük bir kısmı Türkiye’yi kapsıyor. Bu güvenle 81 ilde başlattığımız yatırım hamlesiyle Türkiye’nin dijital dönüşümüne katkı sağlayacağız. 2 yılda bayi yatırımlarımız da dahil 200 milyon TL’nin üzerinde yatırımla bin 200’ü aşkın mağazamızı son teknolojilerle yenileyerek, Türkiye’nin her yerinde aynı kalitede hizmet sunmayı ve daha yüksek müşteri memnuniyeti sağlamayı hedefliyoruz. Mağazalarımızı, teknolojiyi müşterilerimiz açısından daha kolay ulaşılabilir hale getirecek şekilde baştan sona yeniliyoruz. Müşterilerimize yeni teknolojileri rahatlıkla deneyimleyebilecekleri daha samimi ve rahat bir ortam sunuyoruz. Vodafone Türkiye olarak, mükemmel müşteri deneyimi sağlamaya yönelik hizmet yatırımlarımızı artırarak sürdüreceğiz.” Yeni dönem mağaza planlarında kadınların işgücüne katılımına özel önem vereceklerini kaydeden Kızıldağ, yatırımcılarından çalışanlara sadece kadınların çalışacağı mağazaların da kısa bir sürede duyurulacağına dikkat çekti.

‘Robinhood’ küçük yatırımcıları borsaya çağırıyor

1
Rakipleri E*Trade ve Scottrade gibi her bir işlem için 7-10 dolar arası fiyat istemeyen Robinhood’un kurucuları amaçlarının tüm insanları, özellikle de gençleri, borsayla tanıştırmak olduğunu söylüyorlar. Aldıkları 13 milyon dolarlık yatırım ile bünyesine yetenekli mühendisleri katmayı amaçlayan şirket, 2015 yılının ilk aylarında güvenli ve kolay kullanım sunan mobil uygulamasını yayınlamayı planlıyor. ‘‘Bugün varolan pek çok borsa komisyoncusu 30 yaşının üzerinde, arayüzleri kullanışsız ve yaşlı insanları veya aktif olarak borsa ile ilgilenenleri hedefliyorlar’’ diye konuşan Robinhood kurucu ortağı Vlad Tenev, kolay ve anlaşılır bir arayüz sunan mobil uygulamalarıyla ilk defa borsaya girecek olan kişileri ve gençleri hedeflediklerini söylüyor. Hala kapalı betada olan Robinhood’un kullanıcılarının yüzde 80’ini 30 yaş altı insanlar oluşturuyor. Uygulama üzerinden hisse alım-satımı, gösterimi ve takibi yapılabiliyor. Kullanıcı deneyiminin gelecek vadettiği programın alım-satım yapmış kullanıcılarının yüzde 50’si uygulamayı her gün, yüzde 90’ı ise her hafta ziyaret ediyor. Peki, Robinhood parayı nereden kazanıyor? İşin doğrusu bu tarz girişimler için ilk dönemlerinde hızlı çıkış yakalamak ve büyümek öncelikli hedef oluyor. Ancak düşük yatırımlar ile borsaya girmek isteyen milyonlarca kişiyi (ki bunların daha önce borsada olmadıklarını göz önüne alırsak) borsaya açılması bu şirketin verdiği hizmeti tüm borsada işlem gören firmalar ve yatırımcılar için değerli bir mücevhere dönüştürüyor. Küçük yatırımcılar için Borsada bir pazar yeri haline gelmek finans dünyanın yeni kutsal kâsesi olabilir. 2013 yılının aralık ayında Index ve Andreessen Horowitz’den 3 milyon dolarlık ilk yatırımlarını alan şirketin yeni tur yatırımcıları arasında Ribbit Capital, Snoop Dogg ve Jared Leto gibi isimler bulunuyor. Robinhood ile ilgili daha fazla bilgiyi aşağıdaki videoda bulabilirsiniz.

Google Hollanda’ya neden veri merkezi kuruyor?

1
Google geçtiğimiz gün Hollanda’da yer alacak ve 773 milyon dolara mal olacak yeni bir veri merkezi projesinin dört yıllık planını açıkladı. Eemshaven şehrinde kurulacak olan veri merkezinin 2016 yılının ilk yarısında aktif olup, 2017 yılının sonuna doğru tam kapasite ile çalışması hedefleniyor. Google, yaptığı açıklamada yeni veri merkezinin son teknoloji soğutma ve elektrik sistemleri ile inşa edileceğini ve enerji ihtiyacını yenilenebilir enerji kullanarak gidereceğini bildirdi. Avrupa’daki ilk veri merkezini 2007 yılında Belçika’da kuran Google, Hollanda’daki merkezin ‘dördüncü hiper-verimli tesis’ olacağını iddia ediyor. Bunun arkasında pek çok neden sayılabilir ama isminin açıklanmasını istemeyen uzmanların verdiği bilgiye göre Google bu Avrupa yatırımını son zamanlarda Avrupa Birliği Komisyonu ve bazı Avrupa ülkelerinin kendisine karşı aldığı tavırdan dolayı gerçekleştiriyor. Maalesef bu bilgiyi asla doğrulamak mümkün olmayacak.

Bencil insanların 10 işareti

2
İşte University of Pennsylvania’dan Profesör Adam Grant’dan bencil insanları ele verecek 10 ipucu: 1- Linked-in profillerinde olduklarından çok daha yakışıklı veya güzel fotoğraflar kullanırlar. 2- Bir çocuk onları resim ile tasvir etmek istediğinde çoğunlukla yılan veya gelincik öğeleri kullanır. 3- Aile yemeklerinde tabaktaki son lokmayı almaktan çekinmezler. 4- Okullarını bitirmiş olmalarına rağmen sınav sonuçlarıyla övünürler. 5- Bu makaleyi aldıklarında referans vermezler. 6- Facebook duvarları önemli insanlar ile selfie’ler ile doludur. 7- Çocuklar ondan bir hikaye anlatmasını istediklerinde ilk söyledikleri ‘son zamanlarda benim için ne yaptın?’ olur. 8- The Giving Tree isimli hikayeyi okuduktan sonra, ağacın başına gelenleri hakettiğini düşünürler. 9- Pek çok insanın bencil olduğunu düşünürler. 10- Etrafındaki insanlara bencil olmadıklarını savunurlar. Son olarak: Bu listeyi okurken yüzleri kızarabilir. İstatistiklere göre insanların yüzde 90’ı ortalamanın üzerinde olduklarını düşünürler. Yapılan araştırmalar ayrıca her konuda diğer insanlardan üstün olduğumuzu düşündüğümüzü gösteriyor, daha zeki ve daha yetenekli olduğumuza inanıyoruz. Ancak görünen o ki bu bencil eğilimlerimiz yardım alma ve yardım etme alanlarına da yansıyor. Psikologlar bu durumu insan egosu ile açıklıyorlar. Kendimizi çoğunlukla pozitif örnekler ile, yani veren taraf olduğumuz ile hatırlayıp verenden ziyade alan taraf olduğumuzda bunun mantıklı sebepler yüzünden olduğunu düşünüyoruz. Ek olarak yaptığımız her şeyi hatırlamamıza rağmen diğer insanların yaptıklarının çok küçük bir bölümünü aklımızda tutuyoruz. Son olarak da ne kadar bencil veya cömert olduğumuzu tahmin etmeye çalışırken yaptıklarımızın ne kadar yaygın veya özel olduğunu görmezden geliyoruz. Eğer alan sizde alan veya veren taraflardan hangisine girdiğinizi merak ediyorsanız http://www.giveandtake.com/ adresindeki ücretsiz testi yapabilirsiniz.

Mark Zuckerberg’in en ilginç 10 sözü

7
1- Hızlı hareket edin ve bir şeyleri bozun. Bir şeyleri bozmadığınız sürece yeterince hızlı hareket etmiyorsunuzdur. 2- Eğer şimdi başlıyor olsaydım işleri daha değişik yapardım. Silikon Vadisi’nde yaşarken başarmak için illa burada olmanız gerekiyormuş gibi bir hisse kapılıyormuşsunuz. Ancak bulunacak tek yer burası değil. Eğer bugün başlıyor olsaydım Boston’da kalırdım. Silikon Vadisi’nde rahatsız edici şekilde kısa vadeli hedeflere odaklanmış durumda. 3- Hatırlıyorum da, Facebook’un ilk versiyonunu yayına aldıktan sonra arkadaşlarımın evinde Pizza yerken ‘‘Birileri gerçekten böyle bir hizmet sunmalı’’ diye düşünmüştük. Ama o ‘birileri’nin biz olabileceğimizi aklımıza getirmemiştik. Düşünüyorum da bizim başarılı olmamızın sebebi bu işe en çok önem veren grup olmamızdı. mark-zuckerberg 4- Soru ‘insanlar hakkında ne bilmek istiyoruz’ değil, ‘insanlar kendileri hakkında ne anlatmak istiyordur’. 5- En büyük risk hiç risk almamaktır. Hızla değişen dünyada başarısız olması kesin olan bir strateji varsa o da risk almamaktır. 6- Bir amaç belirleme ve iş kurma birlikte olmalıdır. Beni heyecanlandıran şeyin sadece amaç olduğu doğru ama en başından beri ikisini birlikte yürütmemiz gerektiğini biliyorduk. mark-zuckerberg-2 7- ‘Hacker’ın tarzı’ sürekli iyileştirme ve geliştirmeyi kapsar. Hackerlar bir şeyin hiçbir zaman tam olarak bitmediğine ve her zaman daha iyisi olabileceğine inanırlar. 8- İnsanlar çok zeki veya çok yetenekli olabilirler, ancak bu yetilerine inanmıyorlarsa sıkı çalışmayacaklardır. 9- Facebook’un bir Amerikan şirketi olmasını, Amerikan değerlerini tüm dünyaya yaymasını istemiyorum. Bu konudaki görüşüm kültürel konularda çok dikkatli olmak ve insanların ne düşündüğünü anlayabilmektir. Mark Zuckerberg 10- Amacım hiçbir zaman bir şirket kurmaktan ibaret olmadı. Birçok insan sadece kârı ve geliri önemsiyormuşum gibi yanlış bir düşünceye sahip. ‘Sadece bir şirket olmamak’ bana göre dünyayı değiştirecek kadar büyük bir şey yapmak demek.

Apple Prss’i neden satın aldı?

0
TechCrunch editörünün yazdığı bir makaleye göre Apple, kodlama bilgisi olmadığı halde şık iPad dergileri oluşturmak isteyenler için tasarlanmış bir platform sunan Hollandalı girişim Prss’i satın aldı. Platform 2010 yılında kurulmuş ve 2012 yılında Apple Küresel Geliştiriciler Konferansı (WWDC) sunumunda Apple CEO’su Tim Cook’tan övgü almıştı. Prss’in ne kadara satın alındığı bilgisi henüz paylaşılmadı. Peki, Apple neden PRSS’i satın almış olabilir? Bu soruyu Türkiye merkezli faaliyet gösteren ve dijital dergi yayın platformu sunan Valensas’ın kurucu ortaklarından Akın İdil‘e yönelttik. İdil öncelikle iki noktaya dikkat çekiyor; “Birincisi iOS ortamı için dergi yayınlamak istediğinizde Apple’ın sunduğu tek bir merkezi yönetim sistemi bulunmuyor” diyor. Burada Valensas veya Prss veya Adobe gibi çözüm (platform) sağlayıcılar ile çalışmak gerekiyor. Çalışmalarınızı iOS ortamına aktarırken diğer işlemleri ya hizmet aldığınız servis sizin için sağlıyor veya bunu siz kendiniz gerçekleştiriyorsunuz. “Apple bir dergi sattığınızda sadece belli bir fiyata bir ürün sattığınızı  biliyor. Hangi derginin kaçıncı sayısı satıldı? Bu bilgiyi biz tutuyoruz” diyor İdil. “İkinci konu ise pek çok derginin şu anda Newsstand için iBook Creator ile oluşturulmamış olması. Bu dergilerin hepsi birer uygulama gibi çalışıyor” diyor İdil ve ekliyor; “Apple’ın tüm bu dergileri Newsstand içindeki bir varlığa dönüştürmek istediğinizi düşünüyoruz.” Apple iPad ile devrimsel denilebilecek bir pazar oluşturmayı başardı. Newsstand ile yayıncılara yeni bir dünyanın kapılarını açtı. Ancak bu kapıdan geçmek düşünüldüğü kadar kolay değildi. Şimdi Apple kendi hedefleri için hem bu kolaylığı sağlamak hem de tek bir platform üzerinden tüm çözümü sunmak niyetinde olabilir. Bu durum günün sonunda tüketiciler açısından çok büyük bir değişiklik anlamına gelmese de dijital yayın platformu sunan firmalar için bir tehdit oluşturuyor. veacon   Peki, bu tarz platformlar sunan firmalar ne yapacak? Aslında cevap için çok uzaklara gitmeye gerek yok zira bunu Valensas’ın bir süredir üzerinde çalıştığı ve seri üretime geçirdiği Veacon teknolojisinde görüyoruz. İdil Veacon ürünlerini kendi dergi platformlarının içine entegre ettiklerini söylüyor. Bu şu anlama geliyor; yenilikçiliği sürdürdüğünüz sürece bu pazarda oyun sahasını tüketmek öyle kolay değil.

Unix sistemleri etkileyen çok tehlikeli açık!

0

Linux yazılımın Bash aracında geçtiğimiz Nisan ayında ortaya çıkan ve internet dünyasını kasıp kavuran Heartbleed’den bile daha tehlikeli bir açık bulundu.

Bash aracı Unix temelli sistemlerde terminali kontrol ediyor. Ortaya çıkartılan açık bundan faydalanarak tüm sistemi ele geçirebiliyor. Uzmanlar Linux ve Mac OS X dahil bütün Unix tabanlı sistemlerin derhal yamanması gerektiği konusunda uyarıyor.

Bir siber güvenlik şirketi CEO’su olan Dan Guido, Heartbleed’in sadece bilgisayarlar üzerinde casusluk yapabildiğini, ancak yeni açığın sistemi tümden ele geçirebileceği için çok daha tehlikeli olduğunu söylüyor. Açıktan faydalanmak için saldırganların yapması gereken tek şey ise ufak bir kodu çalıştırmak.

Pek çok Linux dağıtımlarının geliştiricileri yama çıkarmış durumdalar, ancak bazı güvenlik uzmanlarına göre bu yamalar da yeterli görünmüyor. Bu da yamanan sistemlerin bile risk altında olması anlamına geliyor olabilir.

Bir komut istemcisi aracı olan Bash ticari olmayan Free Software Foundation’un çıkardığı bir yazılım. Şirketin yetkilileri bu konuda henüz açıklama yapmadılar.

Yeni girişimciler için uzman gibi görünmenin yolu

1
İlk işinize başladığınızda tecrübesiz olmanız doğaldır. Ancak bu tecrübesizlik müşterilerinize olumsuz yansıyacaktır. Neticede kimse üzerinden deneyim kazanılan bir deney faresi olmak istemez. Elbette yeni müşteriler ile anlaştıkça bu problem ortadan kalkacaktır. O halde henüz müşteri yokken onlara uzmanlığınızı gösterecek ve bu tavuk-yumurta problemini çözebilecek olan adımlar nelerdir? İşte 4 strateji:  1- Dijital kimliğinizi sağlamlaştırın: Sizinle iş yapacak olan potansiyel müşterilerinizin sizi internette aratacağını unutmayın. Bu sebeple internette uzmanlığınızı gösteren küçük kırıntılar bırakmalısınız. Henüz işinizi yeni kurmuş olsanız bile, alanınızda bir amatör olmadığınızı göstermek için konunuz ile alakalı çok sayıda blog entryleri yazabilir, video serileri çekebilirsiniz. Böylece müşterilerinizi etkileyebilirsiniz. 2- Konuşmaktan çekinmeyin: Çeşitli yerlerde seminerler vererek burada konuşmalar yapın. Örnek olarak bir pazarlama ve kariyer koçu olan Angela Lussier bu konularda yerel kütüphanelerde 32 seminer vermişti. Böylece potansiyel müşterilerinin ayağına gelmesnin yanında konusu ile alakalı özgüveni arttı, ve topluluk önünde kendinden daha emin bir şekilde konuşmayı öğrenmiş oldu. 3- Alanınızdaki uzmanları tanıyın: Alanınızda gerçek bir uzman olarak isim yapmadığınız sürece diğer uzmanları ve onların fikirlerini bilmiyor olmak sizin için büyük bir eksi olacaktır. Alanınızın tarihini ve şimdisini araştırmaktan çekinmeyin. 4- Kendinize güvenin: Kendinize yeterince güvenmiyorsanız bile kendinize güveniyormuş gibi gözükmek size artı puan kazandıracaktır. Üstelik daha çok insan sizin bu güveninizi desteklediğinde kendinize daha çok güvenecek, böylece yükselen bir döngüye gireceksiniz.

Girişimciler Hayır cevabı ile nasıl başa çıkabilir?

1
Girişimcilik hayatı boyunca kabul edildiğinden çok daha fazla reddedildiğini belirten Mrinal Desai, bir Quora yazısında daha ilk Hayır cevabını Hindistan’dan Amerika’ya gelmek için yaptığı vize başvurusunda aldığını belirtiyor. Geldikten sonra da üç sene boyunca işsiz gezdiğini söyleyen Desai, o süre zarfı boyunca iş başvurularının reddedilmesi konusunda da oldukça deneyim kazanmış.
Pek çoğumuz reddedilme korkusu ile bir şeyler yapmaya çekiniyoruz
Desai’ye göre sürekli Hayır cevabını alma avantajları var. Bunlardan en önemlisinin bir süre sonra ‘Hayır’ kelimesini duymanın insanı hiç rahatsız etmemesi olduğunu düşünüyor. Bu da ısrarcı olmayı çok kolay hale getiriyor. Desai, 2003’te Hayır cevabı aldığı bir firmada bir yılı aşan ısrarları sonucunda 2004 yılında çalışmaya başladığını paylaşıyor. ‘‘Pek çoğumuz reddedilme korkusu ile bir şeyler yapmaya çekiniyoruz’’ diyor Desai. ‘‘Her zaman deneyip başarısız olabilirsiniz, ancak hiçbir zaman denemekte başarısız olmamalısınız’’. İşte Desai’nin reddedilme ile başa çıkmak için 9 tavsiyesi: 1- Her zaman, denemeye devam etmelisiniz. Bir sonraki yatırımcı, işveren, tarih vs. Yanlış yapıyor olabilirsiniz, ancak hiç harekete geçmemişseniz kesinlikle yanlış yapıyorsunuzdur. 2- ‘Hayır’ cevabını asla kabul etmeyin. Sizi yolunuzdan çevirebilecek yalnızca sizsiniz. 3- Hatanın sadece sizden kaynaklanmadığını farkedin. Biraz at gözlüğü takıp hedefinize odaklanın. 4- Genellikle sadece bir ‘Evet’ size yeteceğinden, onu bulana kadar devam edin çünkü bu sadece zaman meselesidir. 5- İnsanlar her zaman çok meşgul olacaklar ve siz onların önceliği olmayacaksınız. 6- Kıymetli olan hiç birşey kolay değildir, eğer bir şey çok kolaysa sınırları yeteri kadar zorlamıyorsunuz demektir. Kolay bir şeyden elde edeceğiniz kazanç kısa ömürlü olacaktır. 7- İyi bir geribildirim mekanizması kurarak aldığınız her ‘Hayır’ cevabından sonra çözümünüzü geliştirin. 8- İyimser olun. Hiç birşey değilse bile bir ‘Hayır’ sizin karşı tarafın göremediği bir şeyi gördüğünüzün bir göstergesidir. 9- Tek reddedilenin siz olmadığını bilin. Michael Jordan, Walt Disney ve J.K. Rowling gibi arkadaşlarınız olduğunu unutmayın.

Bill Gates 6 ayda servetine 6 milyar dolar ekledi

2
Forbes’a göre Bill Gates’in toplam serveti 82 milyar doları bularak onu en zenginler listesinde ikinci sırada tutmaya devam ediyor. Öte yandan Bloomberg’e göre Gates, şu an 86.5 milyar dolar ile birinci sırada. Kesin rakamların konuşulamamasının sebebi ise Gates’in parasını büyük bir gizlilikle yöneten ve yine Gates’in sahip olduğu yatırım şirketi Cascade Investment’in başında bulunan Michael Larson. Cascade Investment özel bir şirket olduğu için kazançlarını raporlamak zorunda değil, dolayısıyla tam olarak takip edilemiyor. Ancak takip edilebilen yatırımlarına bakıldığında Gates’in son altı ayda en az altı milyar dolar daha kazandığı görülebiliyor. Forbes ve Bloomberg’in milyar dolarlar oynayan tahminlerinin ortak buluştuğu nokta Gates’in inanılmaz derecede zengin olduğu. Ancak ilginç olan, Gates’in serveti Microsoft’tan gelmiyor. Halka açıldığı 1986 yılında Microsoft’un yüzde 45’ini elinde bulunduran Gates, 1994 yılından itibaren tam 40 milyar dolarlık hisse sattı. Günümüzde kazancı Cascade şirketinden geliyor. Tam yatırımlarının listesi bilinmese de Cascade’in içinde Kanada Demiryolları’nın da bulunduğu pek çok önemli şirketin ortağı olduğu yapılan halka açık bildirimlerden biliniyor. Cascade ek olarak San Francisco’daki Ritz-Carlton oteli ve lüks oteller zinciri Four Seasons’ın da aralarında bulunduğu pek çok emlak yatırımı var. Görüldüğü üzere yatırımları çok dağınık alanlarda bulunuyor ve Gates tüm bunları Cascade üzerinden yönetiyor. Gates, eğer sahibi olduğu yüzde 45 Microsoft hissesini satmamış olsaydı bugünkü hisse değeri üzerinden 173 milyar $ ile gelmiş geçmiş en zengin insan olabilirdi. BusinessInsider orijinal İngilizce haberinden derlenmiştir.

Röportaj: Boğaç Göncü – Sahibinden.com

3
Sahibinden.com hızlı büyüme trendi ile aylık 28 milyonu aşan ziyaretçisi ile Türkiye’nin önemli pazar alanlarından bir tanesi. Sahibinden.com Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdürü Yardımcısı Boğaç Göncü ile konuştuk.

Epson’dan yeni ürünler

2
Türkiye Pazarı’na verdiği önem ve Ar-Ge yatırımlarıyla dikkat çeken teknoloji devi Epson pazarda daha önce yer almadığı bir segmente beş farklı modeliyle giriş yapıyor. Epson LabelWorks serisi yazıcılarla pek çok özellikli etiket ihtiyacı karşılanabiliyor. İhtiyaca özel çözümler ve ilkler yine Epson’dan Epson’un yeni LabelWorks serisi etiket yazıcıları; standart, pastel, floresan, metalik, mat, transparan gibi çeşitli renk ve tarzlarda ve yansımalı, güçlü yapışkanlı, kablo sarmalı, ısıya dayanıklı, karanlıkta görünür, tekstil ürünlerine transfer gibi çeşitli pek çok tipte 36 mm genişliğe kadar etiket çözümü sunuluyor. Suya, çizilmeye, kimyasallara ve ısıya karşı dayanıklı olan etiketler, en büyük uzunluk ve en dar marjı sağlayarak daha verimli kullanıma olanak sağlıyor. Türkiye etiket yazıcısı pazarında cihaz beraberinde verilen en uzun etiketi sağlayan Epson yazıcılar, cihazın maliyetini daha da avantajlı kılıyor. Birçok ofis, şirket ve kurumun özel ihtiyaçlarına yönelik sunulan yeni Epson LabelWorks serisi, LW-400, LW400-VP, LW-600P, LW-700 ve LW-900P olmak üzere beş modelden oluşuyor. Inkjet teknolojisine yatırım yapıyor ve kullanıcılara büyük maliyet avantajı sağlıyoruz Epson’un yeni LabelWorks etiket yazıcılarının Türkiye lansmanında sürekli olarak pazarın ihtiyacına yönelik yeni teknolojiler geliştirmek üzere çalıştıklarını vurgulayan Epson Kuzey ve Doğu Akdeniz Pazar Geliştirme Müdürü Renato Vincenti; “Etiket yazıcılarına küresel olarak baktığımızda; endüstriyel alanda 550 milyon dolarlık ve fabrika-ofis-ev kullanıcıları bazında 650 milyon dolarlık bir hacim görüyoruz. Etiket çözümlerine yönelik, Türkiye’de ilk kez pazara sunduğumuz bu serimizin yanı sıra, yakın dönemde lanse ettiğimiz yeni tanklı yazıcı modellerimiz ve WorkForce Pro serisi yazıcılarımızda da, ‘lazere benzer, lazerden daha üstün’ söylemiyle ilerledik. Özellikle ofislere yönelik baskı çözümlerinde Epson olarak inkjet teknolojisine ağırlık veriyoruz. Tüm yeni serilerimizle baskı çözümleri alanında; yüksek hız, kalite ve kalıcılığı, ilk alım ve sayfa başı baskı maliyeti düşünüldüğünde en uygun toplam sahip olma maliyetiyle birleştiriyoruz. Ayrıca lazere oranla yüzde 80-90 aralığında enerji tasarrufu sağlatıyoruz” dedi. Yeni LabelWorks serimizle Türkiye’de iddialıyız Epson’un Japonya’da ilk kez 1992 yılında pazara sunduğu LabelWorks etiket yazıcılarıyla Japonya’da yüzde 60’ın üzerinde pazar payına sahip olduklarını belirten Epson Türkiye Müdürü Sevil Kanat, Türkiye’de de bu yeni ürün gamıyla iddialı olduklarını belirtti. Kanat; “Türkiye özellikle KOBİ’lerin gelişimi ve Türkiye ekonomisindeki yeri dikkate alındığında, yeni LabelWorks serimiz için oldukça önemli bir pazar. Yeni teknolojiler ve kullanıcı dostu ürünler konusunda sürekli yatırım yapan bir şirket olarak bu serimizle de iddialı olacağız” dedi.