Apple, Fransız düzenleyici kuruluş ANFR tarafından açıklanan bir takvim doğrultusunda iOS 17.1 güncellemesini kullanıcılarına sunmaya hazırlanıyor. Bu güncelleme, iPhone 12’nin uzun süredir gündemde olan elektromanyetik radyasyon sorununu çözmeyi hedefliyor. ANFR’nin verilerine göre, Apple’ın yeni iOS sürümü 24 Ekim’de kullanıcılara sunulacak.
Geçtiğimiz aylarda Fransa, iPhone 12’nin satışlarını askıya almış ve cihazın elektromanyetik radyasyon düzeylerini Avrupa standartlarına uygun hale getirmesi için Apple’a emir vermişti. ANFR, iPhone 12’nin SAR değerini hesaplayarak yapılan testlerde, cihazın vücut dışı tespit mekanizmasını dikkate almadığını iddia etti. Apple ise her zaman iPhone 12’nin kullanımının güvenli olduğunu savunsa da, radyasyon sorununun tamamen giderilmesi için bir güncelleme yayınlayacağını açıkladı.
iOS 17.1 güncellemesi, sadece radyasyon sorununu çözmekle kalmayacak, aynı zamanda bir dizi kullanıcı dostu özelliği de beraberinde getirecek. Apple Müzik kullanıcıları artık favori şarkılarını daha kolay yönetebilecekler. Ayrıca, internet üzerinden AirDrop desteği eklenerek dosya paylaşımı daha kullanışlı hale gelecek. Cüzdan uygulaması da güncellenecek ve kullanıcılara banka ve kredi kartı bakiyelerini görme seçeneği sunulacak.
iPhone 15 Pro kullanıcıları da bu güncellemeden yararlanacaklar. Eylem düğmesindeki değişiklikler sayesinde daha hızlı ve kolay işlemler gerçekleştirebilecekler. Ayrıca, iOS 17.1 güncellemesi iPhone 15 Pro kullanıcılarına özel bazı geliştirmeler sunacak.
OS 17.1 güncellemesi, radyasyon sorununun yanı sıra bir dizi yeni özelliği getirerek Apple kullanıcılarının deneyimini daha da geliştirecek. Kullanıcılar, 24 Ekim’de bu güncellemeyi indirip yükleyerek, iPhone’larını daha güvenli ve işlevsel bir şekilde kullanmaya devam edebilecekler. Apple’ın bu adımı, teknoloji dünyasında büyük bir ilgiyle karşılanıyor ve iOS cihazlarına daha fazla kullanıcı memnuniyeti sağlama yolunda atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Her iki taraf için de riskler oldukça yüksek ve bunun gelecekteki Uber yolcularına ve sürücülerine uzanan sonuçları var.
Davanın sonucu, Uber platformunda kapsamlı değişikliklere yol açabilir; davacılar, bunun cinsel saldırıları azaltacağını ve mahremiyetle ilgili yeni endişeleri artıracağını öne sürüyor.
Uber, uygulamasındaki 911 düğmesi ve bir arkadaşla konum paylaşma yeteneği gibi yeni güvenlik özellikleri aracılığıyla, davalara konu olan cinsel saldırılara çözüm bulmaya çalıştı. Ancak hayatta kalanlar ve avukatları, müdahalenin yetersiz olduğunu söylüyor ve araç içi güvenlik kameraları gibi daha iyi teknolojik çözümler talep ediyorlar.
Uber, 2018’de tanıtılan 911 butonu ve konum paylaşma özelliğinin yanı sıra son beş yılda uygulamaya başka özellikler de ekledi. Uber, 2021’de yolcuların ve sürücülerin yolculuk sırasında ses kaydetmesine olanak tanıyan bir özelliği tanıttı.
Ertesi yıl Uber, yolculara bir ADT güvenlik temsilcisinden canlı yardım sağlamanın yanı sıra yolcuların doğru sürücüye bağlandığından emin olmak için PIN doğrulamaları sağlayacak bir pilot uygulama başlattı.
Federal mahkemedeki çeşitli davaları birleştirmek için dilekçe veren, çok bölgeli davalar üzerinde çalışan hukuk firmalarından biri olan Peiffer Wolf Carr Kane Conway & Wise hukuk firmasının ortağı ve cinsel saldırı avukatı Rachel Abrams, Uber arabalarında zorunlu araç içi kameraların “güvenlik açısından gerekli” olduğunu söylüyor.
Araç içi kameralar sadece yolcuyu değil, şoförü de korur
Abrams, araç içi kameralarla donatılmış taksilerle ilgili araştırmalardan elde edilen verilere atıfta bulunarak, bunun yolculara yönelik cinsel saldırıların yanı sıra yolcuların sürücülere yönelik saldırı olaylarını da büyük ölçüde azalttığını söyledi.
Abrams’ın, Uber’in güvenlik kameralarını uygulamakta neden yavaş davrandığına dair kendi teorisi var.
“Sorun maliyet değil.” dedi. “Bu, sürücüleri caydıracak çünkü pek çok sürücü kamera istemiyor. Yani eğer sürücüleri yoksa para da kazanamazlar.”
Pek çok sürücü, genellikle sigorta talepleri için yedek kanıt olarak veya Uber platformunun adil olmayan şekilde devre dışı bırakılmasına karşı kendilerini savunmak amacıyla yolculukları kaydetmek için kendi araç içi kameralarını kuruyor.
Platform, sürücülerin akıllı telefonlarına video kaydetmelerine olanak tanıyan yeni bir video kayıt özelliğinin pilot uygulamasını da yürütüyor. Ancak bu durumlarda sürücü neyi, ne zaman kaydedeceğine ve bu verileri ne zaman paylaşacağına karar verebiliyor.
Diğer talepler
Birleştirilen davada hayatta kalanlar ayrıca Uber’in “hızlı ve yüzeysel geçmiş kontrollerinin” standartların altında olduğunu ve sürücülerin hızlı bir şekilde kaydolmasını mümkün olduğunca kolaylaştırmak için tasarlandığını iddia ediyor.
Uber, geçmiş kontrolleri yapmak için Checkr ve Appriss gibi üçüncü taraf şirketleri kullanıyor. The Rideshare Guy’ın kıdemli katılımcısı Sergio Avedian, bunun “en iyi ihtimalle sulandırıldığını ve çürük elmaların çatlaklardan düşmesinin garanti edilmediğini.” söylüyor.
Dava, Uber’in potansiyel sürücüleri FBI veritabanları üzerinden çalıştıracak parmak izi almayı da içermesi yönünde çağrıda bulunuyor.
Uber, çoğu taksi operatörünün aksine, şirkete çok az gözetim altında veya hiç gözetim olmadan kendi özgeçmiş kontrollerini yürütme yetkisi veren sürücüler için ek özgeçmiş gereksinimlerine karşı lobi yaptı.
Uber ve Lyft, lekeli parmak izlerinin hatalı sonuçlara yol açabileceğini ve parmak izi kontrollerinin, orantısız derecede yüksek tutuklama oranlarıyla karşı karşıya kalan bazı azınlık toplulukları üzerinde ayrımcı etkiler yaratabilecek tarihi tutuklama kayıtlarına referans verdiğini söylüyor. Bir Uber sözcüsü, CNN’e tutuklama kayıtlarının eksik olduğunu ve çoğu zaman bir kişinin bir suçtan hüküm giyip hüküm giymediğine ilişkin bilgilerin eksik olduğunu söyledi.
Hayatta kalanlar, araç içi gözetim ve daha kapsamlı özgeçmiş kontrollerinin yanı sıra, Uber’den yolcularla etkileşim konusunda sürücü eğitimi, sürücüler için sıfır tolerans politikası, cinsel taciz eğitimi ve öğretimi ve müşteri raporlamasını teşvik edecek daha yeterli bir sistem uygulamasını istiyor.
Cinsel saldırılar Uber için süregelen bir sorun
Uber, yolculuk sırasında cinsel saldırıya uğradıklarını iddia eden yolcular tarafından son birkaç yılda birçok kez dava edildi. Lyft de benzer davalar ve suçlamalarla defalarca karşı karşıya kaldı.
Uber’in kullanım şartları uyarınca, cinsel saldırı durumlarında şirkete karşı toplu dava açılamaz; bu nedenle her davanın ayrı ayrı görülmesi gerekiyor. Bu durum hayatta kalanların kolektif olarak kendilerini savunmalarını engelledi.
Kaliforniya’nın Kuzey Bölgesi’nden Yargıç Charles Breyer, duruşma öncesi duruşmalara başkanlık edecek. Bu, ilk kez bir federal yargıcın bu davaların büyük bir kısmı için karar vermesine olanak tanıyacak ve bu da yargılamayı kolaylaştıracak.
Breyer, tarafların anlaşmasına bağlı olarak duruşmalara başkanlık edebilir. Taraflar yargılama için davaya Yargıç Breyer’in başkanlık etmesi konusunda anlaşamazlarsa, davalar yargılama için kendi ülkelerinin yargı yetkisine geri döner.
Kaliforniya’da da Uber’e karşı birleştirilmiş bir dava daha açıldı, ancak bu dava yalnızca o eyalette hayatta kalanları kapsıyor.
Uber, çok sayıda ret talebiyle başvuruda bulunarak bu davaların birleştirilmesini durdurmaya çalıştı. Şirketin suç teşkil eden davranışlara karşı koruma sağlama konusunda davacılara karşı bir yükümlülüğünün bulunmadığını ileri sürüyor. Hayatta kalanları temsil eden avukatların, Uber‘in yolculara, onların güvenliğini sağlamak için makul önlemleri alma görevi de dahil olmak üzere, bir ihmalkarlığı olduğunu kanıtlaması gerekecek.
Tanık ve bilirkişi ifadeleri ve belge keşfi de dahil olmak üzere duruşma öncesi konular Yargıç Charles Breyer tarafından dinlenecek. Abrams, duruşmaların zaman çizelgesinin önümüzdeki bir ila iki yıl boyunca sürmesini bekliyor.
Microsoft Perşembe günü yaptığı duyuruda, yapay zeka destekli Bing hizmetleri ve uygulamalarındaki güvenlik açıklarını bulup bildiren kullanıcıları ödüllendirecek yeni bir ödül programını duyurdu. Bu program, en kritik güvenlik açıklarını bulmaları için kullanıcılara 2.000 ile 15.000 dolar arasında değişen ödüller sunacak.
Bu program ile Bing kullanıcılarının daha güvenli ortamda çalışmalarının sağlanması hedefleniyor.Program, Bing’in yapay zeka destekli altyapısı, Microsoft Edge entegrasyonu, Başlangıç uygulamaları ve Skype mobil versiyonunu kapsayacak. Program ile Bing kullanıcılarının daha güvenli bir şekilde arama yapabilmesi, Microsoft Edge’in yapay zeka destekli özelliklerini daha güvenle kullanabilmesi, Başlangıç uygulamalarının kötü amaçlı yazılımlardan korunması ve Skype mobil versiyonunun daha güvenli hale getirilmesi hedefleniyor.
Microsoft, yapay zeka alanındaki yatırımlarını sürdürerek güvenliği artırmayı hedefliyor. Bu program da bu hedefe ulaşmak için önemli bir adım olarak görülüyor.
Güvenlik araştırmacıları, Microsoft Security Research Center üzerinden hata bildirimi yapabilecekler. Hata bildirimi sırasında, güvenlik açığının nasıl tespit edildiği, açığa neden olan faktörler ve açığın nasıl düzeltilebileceği gibi bilgiler yer alacak.
Program, 14 Ekim 2023 tarihinde başlıyor ve 31 Aralık 2023 tarihinde sona erecek. Program’a katılmak için bir güvenlik araştırmacısı olmak ve Microsoft Security Research Center’da bir hesap oluşturmak gerekiyor. Hata bildirimi için kullanılacak araç ve yöntemler, Microsoft Security Research Center web sitesinde açıklanmaktadır. Hata bildirimi süreci, güvenlik açığının önemine göre üç aşamada gerçekleşecek.
Microsoft’un Bing AI hata bulma programı, Bing kullanıcılarının daha güvenli bir şekilde Bing’i kullanmasına yardımcı olacak önemli bir adımdır. Program, Microsoft’un yapay zeka güvenliğine verdiği önemi de gösteriyor.
Galatasaray, dünyanın ilk dijital taraftarını tanıttı. Leo adındaki sanal karakter, müzik, video ve resim alanlarında “influencer” olacak. Galatasaray, Leo’yu tanıttığı açıklamasında, “Türkiye’de ilklerin ve enlerin kulübü olma geleneğini sürdürerek spor ile dijital dünyayı birleştiren bir yeniliğe imza atıyoruz” dedi.
Leo, Galatasaray’ın resmi sosyal medya hesaplarında da yer alacak. Taraftarlar, Leo’yu takip ederek ve ona etkileşim vererek kulübe maddi olarak da katkı sağlayabilecek. Leo’nun tanıtımı, spor kamuoyunda olumlu karşılandı. Birçok kişi, Galatasaray’ın bu yeniliğin öncüsü olmasından dolayı takdir etti.
Leo’nun özellikleri
Leo, 18 yaşında, Galatasaraylı bir genç olarak kurgulandı. Galatasaray’ın renklerini taşıyan bir kıyafet giyiyor ve sarı-kırmızılı bir ata biniyor.
Leo, müzik, video ve resim alanlarında içerik üretecek. Müzik alanında, Galatasaray’a ve taraftarlara ithafen şarkılar ve rap parçaları yapacak. Video alanında, Galatasaray’ın maçlarından ve etkinliklerinden görüntüler paylaşacak. Resim alanında ise Galatasaray’a ve taraftarlara ait çizimler yapacak.
Leo’nun hedefleri
Leo, Galatasaray’ın dijital taraftar sayısını artırmak ve kulübün dijital gelirlerini artırmayı hedefliyor. Ayrıca, Galatasaray’ın kültürünü ve değerlerini dijital dünyada tanıtmayı da hedefliyor.
Leo’nun geleceği
Leo’nun başarısı, spor kulüplerinin dijital taraftarlık konusunda yeni arayışlara girmesine neden olabilir. Galatasaray, Leo ile birlikte spor dünyasında bir ilke imza attı ve bu yeniliğin gelecekte daha da yaygınlaşacağı öngörülüyor.
Galatasaray’ın dijital taraftarı Leo’yu takip edebileceğiniz sosyal medya hesapları:
Şirket kısa bir süre önce, mevcut son üretim düğümlerini kullanarak mikroçipler ve diğer yarı iletken tabanlı bileşenler üretmek için özel olarak tasarlanmış bir “nanobaskı yarı iletken üretim” ekipmanı olan FPA-1200NZ2C’yi tanıttı.
Canon’un çip üretimine yönelik çözümü, rakiplerine benzer yetenekler sunuyor gibi görünüyor ancak nanobaskı teknolojisinin kullanımı sayesinde bunu önemli ölçüde daha düşük güç tüketimiyle yapıyor.
Geleneksel fotolitografi sistemlerinden farklı olarak, nanobaskı litografisi (NIL), bir devre desenini dirençli kaplı levha üzerine aktarmak için optik bir mekanizmaya dayanmaz. Canon‘un NIL makinesi, şirket tarafından açıklandığı gibi esasen bir damga görevi gören, devre deseni basılmış bir maskeyi levhanın direncine bastırarak aynı sonucu elde ediyor.
FPA-1200NZ2C, minimum 14 nm hat genişliği ile desenleme iş yüklerini işleyebiliyor; Canon’un belirttiği bu yetenek, günümüzün “en gelişmiş mantıksal yarı iletkenlerini” üretmek için gerekli olan 5 nm üretim düğümüyle karşılaştırılabilir düzeyde. Canon, maske teknolojisinde devam eden gelişmelerle birlikte NIL tekniğinin minimum 10 nm’lik (2 nm’lik düğüme eşdeğer) bir çizgi genişliğine ulaşmaya hazır olacağını öngörüyor.
Yeni FPA-1200NZ2C cihazı ayrıca ince parçacık kirlenmesini en aza indirecek şekilde tasarlanmış yenilikçi çevresel kontrol teknolojisiyle donatıldı. Canon’un NIL çözümü, aşırı ultraviyole (EUV) litografi makineleri gibi “özel” bir ışık kaynağı gerektirmediğinden, enerji açısından oldukça verimli ve güç tüketimini önemli ölçüde azaltarak CO2 azaltımına katkıda bulunuyor.
FPA-1200NZ2C, yukarıda belirtilen ince parçacık kontrol teknolojisi sayesinde, artan sayıda hatasız katmana sahip karmaşık yarı iletken devreler üretme kapasitesine sahip. Canon, bu makinenin, onlarca nanometrelik mikro yapılara sahip genişletilmiş gerçeklik (XR) cihazları için metalenslerin yanı sıra CPU’lardaki ve diğer çeşitli yarı iletken cihazlardaki mantık devreleri de dahil olmak üzere çok çeşitli uygulamalar için kullanılabileceğini belirtiyor.
Takshashila Enstitüsü başkanı Pranay Kotasthane’nin CNBC ile yaptığı röportajda belirttiği gibi, nanobaskı litografisi 20 yılı aşkın süredir var olan bir teknik. Ancak teknoloji önemli bir ilgi çekmeyi başaramadı; bunun başlıca nedeni, Hollandalı ASML şirketi tarafından üretilen aşırı ultraviyole (EUV) makinelerin son derece karmaşık çip ürünleri için üstün sonuçlar sağlamasıydı.
NIL teknolojisini 2004’ten bu yana geliştiren Canon, artık bu “ucuz” çözümün gelişmiş mikroçipleri bağımsız olarak üretmek için “yeterinceiyi” olduğu fikrine güveniyor.
Ferrari Pazarlama ve Ticaret Şefi, Reuters’a yaptığı açıklamada Ferrari’nin ABD’deki lüks spor otomobilleri için kripto para birimiyle ödeme kabul etmeye başladığını ve varlıklı müşterilerinden gelen talepler doğrultusunda bu planı Avrupa’ya kadar genişleteceğini söyledi.
Mavi çipli şirketlerin büyük çoğunluğu, Bitcoin ve diğer tokenlerin değişkenliği nedeniyle bunları ticaret için kullanışsız hale getirdiğinden kriptodan uzak durdu. Düzensiz düzenleme ve yüksek enerji kullanımı da kripto paranın bir ödeme aracı olarak yayılmasını engelledi.
Bunlar arasında, CEO Elon Musk‘un çevresel kaygılar nedeniyle durdurmasından önce 2021 yılında en büyük kripto para olan Bitcoin ile ödeme kabul etmeye başlayan elektrikli otomobil üreticisi Tesla da yer alıyor.
FerrariPazarlama ve Ticaret Direktörü Enrico Galliera, Reuters’a kripto para birimlerinin, yeni yazılımların tanıtılması ve yenilenebilir kaynakların daha fazla kullanılması yoluyla karbon ayak izlerini azaltmak için çaba sarf ettiğini söyledi.
Bir röportajda, “Tüm değer zincirimiz boyunca 2030 yılına kadar karbon nötrlüğe ulaşma hedefimiz kesinlikle doğrulandı.” dedi.
Ferrari, müşterilerinin çoğunun kriptoya yatırım yapması nedeniyle kararın piyasadan ve bayilerden gelen taleplere yanıt olarak geldiğini söyledi.
“Bazıları servetlerini kripto para birimleri etrafında inşa eden genç yatırımcılar.” dedi. “Bazıları da portföylerini çeşitlendirmek isteyen daha geleneksel yatırımcılar.”
İkinci en büyük kripto para birimi olan Ethereum ETH=BTSP gibi bazı kripto para birimleri enerji verimliliğini artırırken, Bitcoin hala enerji yoğun madenciliği nedeniyle eleştirilere maruz kalıyor.
Ferrari, bu yılın ilk yarısında ABD’nin de dahil olduğu Amerika bölgesine 1.800’den fazla otomobil sevk etti.
Galliera, Ferrari’nin kripto yoluyla kaç araba satmayı beklediğini söylemedi. Şirketin sipariş portföyünün güçlü olduğunu ve 2025’e kadar tamamen dolu olduğunu ancak şirketin bu genişleyen evreni test etmek istediğini söyledi.
“Bu, mutlaka müşterimiz olmayan ancak Ferrari almaya gücü yeten insanlarla bağlantı kurmamıza yardımcı olacak.” dedi.
2022’de fiyatları 200.000 Euro’nun (211.000 $) üzerinde başlayan ve 2 milyon Euro’ya kadar çıkan 13.200 araba satan İtalyan şirket, kripto planını gelecek yılın ilk çeyreğine kadar Avrupa’ya ve ardından diğer bölgelere genişletmeyi planlıyor.
Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA), Ferrari’nin en büyük bölgesi olup, bu yılın ilk yarısındaki toplam otomobil sevkiyatının %46’sını oluşturuyor.
Galliera, “ABD ve Avrupa’da ilgi aynı, çok büyük farklılıklar görmüyoruz.” dedi.
Kripto para birimlerinin kısıtlandığı ülkeler arasında Çin yer alıyor.
Ferrari, ABD’deki ilk aşama için en büyük kripto para birimi ödeme işlemcilerinden biri olan BitPay‘e yöneldi ve Bitcoin, Ethereum ve en büyük stabilcoinlerden biri olan USDC ile işlemlere izin verecek. Ferrari farklı bölgelerde başka ödeme işlemcilerini kullanabilir.
Galliera, “Kripto para birimleri aracılığıyla ödeme yaparsanız fiyatlar değişmeyecek, ücret veya ek ücret olmayacak.” dedi.
Bitpay, Ferrari bayileri adına kripto para birimi ödemelerini anında geleneksel para birimine dönüştürecek, böylece fiyat dalgalanmalarından korunacaklar.
Ödeme işlemcisi olarak BitPay, sanal para birimlerinin meşru kaynaklardan gelmesini ve suç faaliyetlerinden elde edilmemesini veya suç gelirlerini aklamak, vergi kaçırmak için kullanılmamasını sağlayacak.
Ferrari‘nin Pazarlama ve Ticaret Şefi, ABD’li bayilerin çoğunluğunun bu plana zaten kaydolduğunu veya kabul etmek üzere olduğunu söyledi.
Galliera, “Yakında diğerlerinin de katılacağından eminim.” dedi.
Akıllı telefonlar, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ancak bu cihazların en büyük sorunlarından biri de ekran hasarları. Bu sorun, yakında tarihe karışabilir.
Akıllı telefon ekranları, çizilmeye ve kırılmalara karşı oldukça hassas. Bu nedenle, kullanıcılar genellikle ekran koruyucu kullanmayı tercih ediyorlar. AncakCCS Insight tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2028 yılına kadar kendi kendini onaran ekranlara sahip telefonlar piyasaya çıkacak.
Bu teknoloji, ekranın yüzeyinde bulunan bir nano kaplama sayesinde mümkün olacak. Nano kaplama, ekran çizildiğinde hava ile reaksiyona girecek ve yeni bir malzeme oluşmasını sağlayacak. Bu sayede, çizilen yüzeyin tekrar doldurulması hedefleniyor.
CCS Insight analisti Ben Wood, “Bu bilim kurgunun alanına girmiyor. Yapılabilir. İnsanların şu anda üzerinde çalıştığı bazı yeni teknolojiler var ve sanki bu, insanların deneyebileceği başka şeylerden biri gibi görünüyor. Parçalanan ekranların mucizevi bir şekilde geri gelmesinden bahsetmiyoruz. Bunların hepsi sadece küçük kozmetik çizikler,” dedi.
Daha önce de benzer bir teknoloji, LG tarafından 2013 yılında tanıtılan LG Flex modelinde kullanılmıştı. Bu modelde, hidrojen atomlarından oluşan bir kaplama, çiziklerin bir süre sonra kaybolmasını sağlıyordu.
Akıllı telefonların kendi kendini onaran ekranlara sahip olması, kullanıcılar için önemli bir avantaj sağlayacak. Bu sayede, ekran hasarları nedeniyle telefonun değiştirilmesi gerekmeyecek.
Akıllı telefon ekranları, çizilmeye ve kırılmalara karşı oldukça hassastır. Bu sorun, yakında tarihe karışabilir. CCS Insight tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2028 yılına kadar kendi kendini onaran ekranlara sahip telefonlar piyasaya çıkacak. Bu teknoloji, ekranın yüzeyinde bulunan bir nano kaplama sayesinde mümkün olacak.
Akıllı telefonların kendi kendini onaran ekranlara sahip olması, kullanıcılar için önemli bir avantaj sağlayacak. Bu sayede, ekran hasarları nedeniyle telefonun değiştirilmesi gerekmeyecek.
İflas eden kripto şirketi Voyager’ın iflas başvurusu ve ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC) ile bir anlaşma yapması sonrasında tüketicilerin varlıklarını idare etmesi kalıcı olarak yasaklandı. Ancak devlet kurumu Voyager’ın peşini hemen bırakmış gibi gözükmüyor. Şirket hakkında dava açılmasa da FTC, Voyager’ın eski CEO’su Stephen Ehrlich’e, kullanıcıların hesaplarının FDIC sigortalı olduğu konusunda yalan beyanda bulunduğu için ayrı bir dava açtığını duyurdu.
Bir banka ya da finansal hizmetin FDIC sigortalı olması, banka iflas etse bile müşterilerin fonlarının korunacağı anlamına geliyor. Voyager müşterilerine bu hayati korumayı vaat etse de FDIC hiçbir zaman kripto varlıklarını sigortalamadığı için aslında müşterilerini yanlış bilgilendiriyordu. FTC yaptığı açıklamada, “Voyager bir banka veya finans kurumu değildir ve tüketicilerin Voyager’a yatırdıkları mevduatlar FDIC tarafından sigortalanmaya uygun değildir. Şirket iflas ettiğinde, tüketiciler devam eden maaş mevduatları, üniversite harç fonları ve evler için peşinat ödemeleri de dahil olmak üzere biriktirdikleri önemli varlıklara erişimlerini kaybetti” diyor. Voyager’ın müşterileri nakit hesaplarına bir aydan fazla bir süre erişemedi ve kripto varlıklarında 1 milyar dolardan fazla kayıp yaşandı.
Voyager’a 1,65 milyar dolar ceza kesildi
Voyager Temmuz 2022’de, değişken kripto fiyatlarını ve Voyager’a 650 milyon dolar borcu olan bir kripto hedge fonu olan Three Arrows Capital’in (3AC) iflasını gerekçe göstererek iflas başvurusunda bulunmuştu. Anlaşmanın bir parçası olarak, FTC Voyager’a 1,65 milyar dolar para cezası verdi, ancak para cezası askıya alındı, böylece feshedilen şirket bu parayı müşterilerine geri ödeme yapmak için kullanacak. Paralel bir başvuruda CFTC, Ehrlich’i dolandırıcılıkla ayrıca suçluyor.
FTC’nin Tüketiciyi Koruma Bürosu Direktörü Samuel Levine, “Tüketiciler geçtiğimiz yıl kripto para dolandırıcılığı nedeniyle 1,4 milyar doların üzerinde kayıp bildirdiler ve FTC, tüketicilere bu riskli varlıklar hakkında yalan söyleyenleri cezalandırmaya devam ediyor” diyor ve ekliyor: “Bu eylem şirketlere ve bireylere şunu hatırlatıyor: FDIC sigortası hakkındaki iddialara hemen kanmayın ve aceleci davranmayın.”
Kripto para firmalarında iflaslar artıyor
Devlet kurumları, özellikle FTX’in çöküşü gibi yüksek profilli başarısızlıkların da ışığında, kripto şirketleri söz konusu olduğunda son dönemde giderek daha fazla dava açmaya başlamış durumda. Sadece son 1 yıl içinde ABD’de Gemini Trust, Voyager, Celsius, BlockFi, FTX ve Genesis Global’in iflas başvurusu yaptıkları düşünülürse düzenleyicilerin haklı nedenleri var gibi görünüyor. Şu anda eski FTX CEO’su Sam Bankman-Fried dolandırıcılıktan yargılanıyor. Daha geçen ay ise ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu SEC, Mila Kunis ve Ashton Kutcher’ın “Stoner Cats” NFT dizisini kayıtsız menkul kıymetleri teşvik etmekle suçlamıştı.
Dünya genelinde akıllı telefon kullanımı hızla artıyor. GSM Association (GSMA) tarafından hazırlanan 2023 yılı raporuna göre, dünya nüfusunun yarısından fazlası akıllı telefon kullanıyor. Rapora göre, akıllı telefon sahiplik oranı %54’e ulaşarak 4.3 milyar kullanıcıyı aştı. Ayrıca, mobil internet kullanıcılarının sayısı da 4.6 milyarı buldu.
Raporda, 2022 yılı sonunda mobil internet penetrasyonunun %57’ye yükseldiği ve bu büyümenin hızının biraz yavaşladığı belirtiliyor. Yeni internet kullanıcılarının büyük bir kısmı düşük ve orta gelirli ülkelerden geliyor. Ancak dikkat çeken bir diğer nokta ise yetişkin nüfusunun dörtte birinin hala mobil interneti kullanmıyor olması.
Dünya nüfusunun %95’i mobil internet kapsama alanında bulunsa da, 18 yaş ve üzeri nüfusun %23’ü hala mobil internet kullanmıyor. Bu oranın büyük bir kısmını akıllı telefon sahibi olmayan kişiler oluşturuyor. Raporda, hala tuşlu telefonlarla internete giren 600 milyon kişiden bahsediliyor.
Mobil internet kullanımı, coğrafi bölgelere göre değişiklik gösteriyor. Sahra altı Afrika ülkeleri gibi en az gelişmiş ülkelerde mobil internet kullanımı %25 seviyesindeyken, az ve orta gelişmiş ülkelerde bu oran %52’ye çıkıyor. Gelişmiş ülkelerde ise mobil internet kullanımı oldukça yaygın ve %85 seviyesinde bulunuyor.
Akıllı telefonlar ve mobil internet, dünya genelinde iletişim ve bilgiye erişimde büyük bir dönüşüm yaratmış durumda. Rapora göre, bu trendin önümüzdeki yıllarda da devam etmesi ve daha fazla insanın mobil internet teknolojilerine erişim sağlaması bekleniyor.
İGA İstanbul Havalimanı, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı ile birlikte, küresel havacılık sektörünün en önemli etkinliklerinden biri kabul edilen 28. Routes World etkinliğine ev sahipliği yapıyor. Sektörün önde gelen havalimanları ve havayollarından 3 binden fazla üst düzey yöneticinin katıldığı Routes World’de havacılığın küresel bağlamdaki geleceği tartışılıyor.
Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı İGA İstanbul Havalimanı, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı ile birlikte, sivil havacılık dünyasının en prestijli etkinliği olarak kabul gören Routes World 2023’te, dünyanın önde gelen havayollarının başkanları dâhil olmak üzere binlerce yönetici, turizm delegesi ve havayolu tedarikçisini ağırlıyor. Yeni rota fırsatlarını keşfetmek için 10 binin üzerinde görüşmenin planlandığı etkinlik, Air France, easyJet, Delta Air Lines, Emirates, IndiGo, Japan Airlines, JetBlue Airways, Qantas, Turkish Airlines ve Wizz Air’in de aralarında bulunduğu havayolu şirketlerinin katılımıyla 15 – 17 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da düzenleniyor.
Bu yıl 28.’si düzenlenen Routes World’ün açılış konuşmalarını Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İGA İstanbul Havalimanı Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kalyoncu yaptı.
Dünya’nın en büyük transit merkezlerinden biri haline geldik
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu
Türkiye turizminin dünyada hak ettiği yeri bulması açısından Routes World 2023’ün bu yıl İstanbul’da düzenlenmesini çok değerli bulduğunu vurgulayan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, “Bu etkinliğin İstanbul’un tarihini, kültürünü, gizli cevherlerini, turistlerin odak nokta olma potansiyelini daha da güçlendireceğine inanıyorum” dedi. Bakan Uraloğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “2002 yılında iki merkezden 26 noktaya yapılan iç hat uçuşlarımızı bugün 7 merkezden 57 noktaya gerçekleştiriyoruz. 2002 yılında 50 ülkeden 60 noktaya uçuş gerçekleştirilirken bugün 130 ülkede 349 noktaya ulaştık. Hava ulaştırma anlaşmamız bulunan ülke sayısını 81’den 173’e yükselttik. Gökyüzünde kurduğumuz köprülerle havacılık alanında, Avrasya bölgesinde lider, küresel bir havacılık merkezi olduk. İstanbul Havalimanı ile birlikte bugün ülkemiz ve İstanbul, dünyanın en büyük küresel transit merkezlerinden biri hâline gelmiş durumdadır. Hedefimiz dört mevsimi yaşayan ülkemizin turizm potansiyelini ve imkânlarını daha da geliştirmek, turizm faaliyetlerinde çeşitliliği teşvik etmektir.”
Routes World’ün açılış konuşmacılarından biri de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’ydu. İmamoğlu konuşmasında şunları kaydetti:
“Şehrimizde insana saygılı bir turizm anlayışının geliştirilmesi noktasında çok renkli, çok kültürlü, sürdürülebilir bir turizm destinasyonu yaratılması için yoğun çaba içeresindeyiz. İstanbul’da ağırlamaktan mutluluk duyduğumuz sektör temsilcileri ile karar vericilerin dünya turizmi ve İstanbul adına çok kıymetli sonuçlara ulaşacağına yürekten inanıyorum. Bu sonuçlar İstanbul’un küresel bir destinasyon ve transfer merkezi olma niteliğini geliştirecek potansiyellerini çok daha ileri taşıyacaktır. Şehrimize operasyon düzenleyen havayollarının artması, turist sayısını ve İstanbul’un uluslararası ticaret potansiyelini de olumlu etkileyecektir.” İmamoğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkeleri birbirine bağlayan fiziksel, özellikle de duygusal bütün yollar, çok ama çok değerlidir ve özen ister. Dünyanın dört yanındaki acıların ve savaşların ortasında bir barış ve istikrar kaynağı olan ülkemizin yurttaşları olarak bunu çok iyi biliyor ve bu sorumluluğu taşıyoruz.”
Küresel havacılık sektörünün önemli oyuncularından İGA İstanbul Havalimanı’nın, yeni rotaların büyümesine ve gelişmesine katkıda bulunan ve sivil havacılığın geleceğin şekillendiren Routes World 2023’e ev sahipliği yapmanın gururunu yaşadığını belirten Mehmet Kalyoncu, konuşmasında seyahat hakkına vurgu yaparak, şöyle konuştu: “Seyahat hakkı, bir insan hakkıdır ve Türkiye bu hakkın önemini sahiplenmektedir. Ülkemizin açık kapı politikası, misafirperverliği ve coğrafi konumu, küresel seyahati kolaylaştırarak herkesin güzel ülkemizi ziyaret etmesini mümkün kılmaktadır. Tam da bu noktada İGA İstanbul Havalimanı, hem dünya hem de İstanbul için büyük önem taşıyor. Dünyanın en büyük ve en stratejik konuma sahip havalimanlarından biri olarak, kıtaları birbirine bağlayan ve uluslararası seyahati kolaylaştıran hayati bir küresel ulaşım merkezi olarak hizmet veriyor. Öte yandan havalimanlarını bulundukları kentlerden ve kültürden ayrı düşünemeyiz. Biz de bu bağlamda herkesin kendisini evinde hissetmesine çalışıyor, insanlığa hizmet ediyoruz. İstanbul Havalimanı faaliyete geçtikten sonra hava kalitesi arttı; gürültü kirliliği ve karbon emisyonu azaldı.”
Routes World, havacılık endüstrisinin geleceğini belirlemek için önemli bir platform
İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen
Routes World 2023 açılış konuşmaları, İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen’in hitapları ile sona erdi. Bilgen şu ifadelerde bulundu: “İGA İstanbul Havalimanı olarak, dünya çapında havayolları, havalimanları ve havacılık paydaşlarını bir araya getiren bu etkinliğin ev sahibi olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Havacılık endüstrisinin geleceğini belirlemek için önemli bir platform olan Routes World 2023’te havacılık endüstrisindeki lider isimleri yeni heyecan verici projeleri ve geleceğin fırsatlarını belirlemek için buluşturacağımız bu değerli organizasyonun merkezi olarak seçildiğimiz için çok mutlu ve gururluyuz.” Bilgen, konuşmasının akabinde, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Genel Müdür Vekili Elif Balcı Fisunoğlu ile birlikte “Istanbul is the New Cool” adlı panele katıldı. 15 Ekim Pazar günü açılışı yapılan etkinlik kapsamında İGA İstanbul Havalimanı Havacılık Geliştirme Direktörü Majid Khan da “Rota planlama sürecinin geleceğinde sırada ne var?” başlıklı panelde konuşmacıydı. Etkinliğin ikinci günü kapsamında, 16 Ekim Pazartesi günü İGA İstanbul Havalimanı Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kalyoncu, BBC program sunucusu Aaron Heslehurst moderatörlüğündeki “Havalimanları ve Şehirler” başlıklı panele konuşmacı olarak katılacak. İGA İstanbul Havalimanı Planlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İsmail Polat ise “Havalimanı Planlama ve Master Plan” başlıklı panel düzenlenen panelde, Andrew Charlton’un sorularını yanıtlayacak. Açılışta Routes World adına konuşan Steven Small, İstanbul’da yaklaşık 260 havayolunu temsil eden 600’ü aşkın havayolu karar vericisinin buluştuğu Routes World 2023’te, rekor sayıda sponsor ve katılımcıya ulaşıldığını açıkladı. İGA İstanbul Havalimanı, her geçen gün büyüyen havacılık sektörünün geleceğini şekillendirecek 28. Routes World’ün ev sahibi olarak, küresel taşıma sektöründeki konumunu daha da güçlendirmenin yanı sıra, yeni havayollarını bünyesine çekmeyi ve İstanbul’a gelen yolcu trafiğini artırmayı hedefliyor.
Eskiden Twitter olarak da bilinen X, reklam geliri paylaşımı ödemelerini geçmişte herhangi bir son dakika gecikmesi olmadan defalarca zamanında göndermeyi başardı. Ancak şimdi, mühendis Eric Farraro hâlâ bekledikleri ödemeleri alamayan kullanıcıların sorularını yanıtlıyor.
Aslında bu yaşananların 3 temel nedeni var:
Yalnızca diğer ödeme yapan X kullanıcılarından reklam geliri elde ediliyor,
Reklamverenler, içerik oluşturucunun ilgisini çeken demografiye ulaşmak için fazla para ödemiyor,
Gönderiler çok fazla yanıt alamadı veya içerikleri reklamlara uygun değil.
Bu ilk neden, X’in tam olarak saklamadığı bir neden. Farraro, yeni açıklamasında bunu şöyle ifade ediyor: “Reklamlar gösteriliyor ancak hedef kitle Doğrulanmış değil. Gelir yalnızca Doğrulanmış kullanıcılara gösterilen reklamlardan kazanılır. Bu, programı manipüle etme girişimlerini azaltmanın birçok yolundan biri.”
“Aldığım en büyük iki soru şunlar: (1) Ödeme almadım (2) Ödemem düşüktü.”
X, yalnızca X Premium veya Doğrulanmış Kuruluşlar aracılığıyla abonelik için ödeme yapan (ve hak kazanmak için yeterince geniş bir kitleye sahip olan) kişilere ödeme yapar. Ancak aynı zamanda bu kişilere ödenen para, yalnızca premium veya doğrulanmış hesap için ödeme yapan diğer kişilerin görüntülemelerine dayanıyor.
X’te gönderi paylaşan bir yaratıcının, X’ten yaratıcıya geri ödeme potansiyeli yaratması için, yaratıcının kendi doğrulanmış hesabı için ödediği para da dahil olmak üzere üç ayrı ödeme yapılması gerekiyor. Bu fon kaynaklarının çokgen bir şekil olarak düzenlendiğinde nasıl görüneceği sizinle geometriyle olan ilişkiniz arasında.
WhatsApp, aramaların daha güvenli gerçekleşmesi için yeni gizlilik özelliğini kullanıma sunuyor. Yeni özellik, beta programına katılan Android telefon ve iPhone’lara sunuldu.Yeni özellik, aramalarda IP adresinizi koruyarak kötü niyetli kişilerin aramalarda bulunduğunuz konumu tahmin etmesini zorlaştıracak.
Aramalarda IP adresiniz nasıl korunacak?
Aramalarda IP adresini koruma seçeneği, kullanıcıların IP adreslerini ve konumlarını kötü niyetli kişilerden koruyarak aramalara ekstra bir güvenlik katmanı ekliyor. Yeni seçeneğe gizlilik ayarları ekranında gelişmiş bölümünden erişilebilecek. Seçenek açıldığında, aramadaki kişilerin IP adresi güvenli bir şekilde WhatsApp sunucuları üzerinden aktarılarak konumları koruma altına alınacak.
Arama kalitesi etkilenecek mi?
Bağlantının şifrelenmesi ve yönlendirilmesi nedeniyle arama kalitesi bir miktar etkilenecek. Ancak WhatsApp, bu etkinin minimum seviyede tutulması için çalıştığını söylüyor.
Bu özellik ne işe yarar?
Bu özellik, bilinmeyen kişilerle bir WhatsApp görüşmesi sağladığınızda özel bilgilerinizin takip edilmesini zorlaştıracak. Örneğin, bir dolandırıcı, IP adresinizi kullanarak bulunduğunuz konumu tahmin edebilir ve bu bilgiyi kötü amaçlar için kullanabilir.
Yeni özellik nasıl kullanılabilir?
Yeni özellik, Android için Google Play Store’dan, iOS için TestFlight uygulamasından WhatsApp beta sürümünü yükleyen bazı beta test kullanıcılarına sunuldu. Bu sürümleri yüklediğinizde, gizlilik ayarları ekranında gelişmiş bölümünden aramalarda IP adresini koruma seçeneğini etkinleştirebilirsiniz.
WhatsApp’ın yeni gizlilik özelliği, aramalarda IP adresinizi korumak için iki katmanlı bir sistem kullanıyor. İlk katmanda, aramadaki kişilerin IP adresleri güvenli bir şekilde WhatsApp sunucuları üzerinden aktarılıyor. İkinci katmanda ise, bu IP adresleri rastgele bir IP adresi ile değiştiriliyor.
Bu sistem, kötü niyetli kişilerin aramalarda bulunduğunuz konumu tahmin etmesini oldukça zorlaştıracak. Ancak, bağlantının şifrelenmesi ve yönlendirilmesi nedeniyle arama kalitesi bir miktar etkilenecek.
WhatsApp, bu etkinin minimum seviyede tutulması için çalıştığını söylüyor.
WhatsApp, aramalarda IP adresini korumaya yönelik yeni gizlilik özelliğini, kullanıcıların gizliliğini korumaya yönelik bir dizi önlemin bir parçası olarak sunuyor. Şirket, bu özelliğin, bilinmeyen kişilerle bir WhatsApp görüşmesi sağladığınızda özel bilgilerinizin takip edilmesini zorlaştıracağını söylüyor.
ABD’de California Eyalet İstihdam Geliştirme Departmanı’na yapılan bir başvuruya göre, San Diego merkezli çip üreticisi Qualcomm, yaklaşık 1250 kişiyi işten çıkaracak. Etkilenen çalışanlar arasında San Diego ve Santa Clara’da çalışan mühendislerden hukuk müşavirlerine, insan kaynakları departmanından üst düzey yöneticilere dek pek çok farklı görevde bulunanlar yer alıyor. İşten çıkarmalar 13 Aralık civarında gerçekleşecek.
İşten çıkarma haberleri, şirketin Apple ile en az 2026 yılına kadar 5G çipleri sağlamak üzere bir anlaşma yaptığını duyurmasından yaklaşık bir ay sonra geldi. Qualcomm aynı zamanda yeni duyurulan Meta Quest 3’ün de çip tedarikçisi. Firma daha birkaç gün önce de bilgisayarlar için 2024 yılında çıkacak yeni Snapdragon X serisini tanıtmıştı. Ayrıca Qualcomm, yeni amiral gemisi işlemcisi Snapdragon 8 Gen 3’ün resmi tanıtımını, 24 Ekim tarihinde gerçekleştirmeyi planlıyor.
Qualcomm yeni ürünler tanıtsa da karlılık ana problem
Tüm bu gelişmeler olurken, üstelik ABD yönetimi çip üreticilerine yönelik 52 milyar doların üzerinde hibe ve teşvik paketi açıklamışken ürün ve servisleri için yeni pazarlar yaratan ve yeni anlaşmalar gerçekleştiren Qualcomm’un hem de anavatanında küçülmeye gitmesi şaşkınlık yarattı.
Uzmanlar, Qualcomm’daki işten çıkartma kararını firmanın son dönemde azalan gelirlerine bağlıyor. Ağustos ayında analistlerle yaptığı bir görüşmede firmanın Mali İşler Müdürü Akash Palkhiwala, şirketin azalan gelirlerle karşı karşıya kalması nedeniyle maliyetleri düşürmek için proaktif önlemler alacağı konusunda uyarıda bulunmuştu. Palkhiwala Ağustos ayındaki görüşmede “İşletme disiplinine olan bağlılığımız göz önüne alındığında, proaktif olarak ek maliyet eylemleri uygulayacağız” demiş ve eklemişti: “Temel göstergelerimizin iyileştiğine dair süreğen işaretler görene kadar, faaliyet çerçevemiz acil bir iyileşme öngörmüyor.”
İşten çıkarmalar, bu yıl teknoloji sektöründeki daha geniş çaplı kesintilerin ve özellikle çip üreticisinin gelirlerindeki azalmanın ortasında gerçekleşti. Qualcomm, akıllı telefon çiplerinin tasarımı ve satışından yılda milyarlarca dolar kazanıyor, ancak cihazlara olan talebin azalması firmanın kârını azalttı. Bu arada Apple’ın da hücresel modem çipinin kendi versiyonunu geliştirmek için çalıştığını ve Qualcomm’a olan uzun süreli bağımlılığını sona erdirmek için ciddi bir mücadele verdiğini unutmamak lazım.
OpenAI’nın ChatGPT sohbet robotu, kullanıcı gizliliğini ihlal eden bir hata nedeniyle eleştirildi. Bir Reddit kullanıcısı, botun yanlışlıkla başka bir kullanıcının konuşmalarının başlıklarını görmesine izin verdiğini iddia etti.
Reddit kullanıcısı, ChatGPT’nin sohbet geçmişine baktığında, botun yanlışlıkla başka bir kullanıcının konuşmalarını gösterdiğini söyledi. Hatanın kendisinin ve başkalarının sohbet geçmişlerini görmesine izin verdiğini söyledi.
ChatGPT kullanıcıları Sosyal medya sitelerinde, kendilerine ait olmadığını söyledikleri sohbet geçmişlerinin görüntülerini paylaştılar. Birçok kullanıcı, OpenAI’ hatayı yeterince çabuk düzeltmediğine ve kullanıcıların gizliliğini korumak için yeterli adımlar atmadığına inanıyor.Bazı kullanıcılar, OpenAI’ hatayı düzeltmek için daha fazla şey yapması gerektiğini ve kullanıcıların gizliliğini korumak için daha güçlü önlemler alması gerektiğini söylüyor.
ChatGPT’nin daha önce de kullanıcı verilerini ihlal ettiği biliniyor. 2022 yılında, ChatGPT’nin kullanıcıların sohbet geçmişlerini ve kişisel bilgilerini Google Drive’a kaydetmesi nedeniyle bir veri ihlali yaşandı. Bu ihlal sonucunda, milyonlarca kullanıcının kişisel verileri riske atıldı.
Samsung’un yaklaşmakta olan Exynos 2400 çipi, Geekbench 6’da ortaya çıktı ve tek çekirdekte 2.067 ve çok çekirdekte 6.520 puan aldı. bu açıdan, Snapdragon 8 Gen 2 ile çalışan Galaxy S23 Ultra aynı testlerde sırasıyla 1.979 ve 5.148 puan aldı. Bu, tek iş parçacıklı performansta yaklaşık %5 ve çok iş parçacıklı performansta %22’lik bir iyileşme anlamına geliyor.
İşlemcinin ana çekirdeği (muhtemelen bir Cortex-X4) 3.21GHz’e kadar derecelendirilmiştir – bu, Galaxy’nin Cortex-X3’ün 3.36GHz’lik en yüksek saat hızı için Snapdragon 8 gen 2’den daha düşük.
Söylentilere göre yalnızca Galaxy S24 ve Galaxy S24+ Exynos 2400 kullanacak, Galaxy S24 Ultra ise yalnızca Snapdragon 8 Gen 3 çipine bağlı kalacak.
Bu sonuçlar, Samsung’un Exynos 2400 çipinin, Snapdragon 8 Gen 2’ye göre önemli bir performans iyileştirmesi sağlayacağını gösteriyor. Çip, tek iş parçacıklı performansta yaklaşık %5, çok iş parçacıklı performansta ise %22 daha hızlı görünüyor.
Exynos 2400, 2023 sonlarında piyasaya sürülmesi beklenen Galaxy S24 ve Galaxy S24+ modellerinde kullanılacağı söyleniyor. Galaxy S24 Ultra ise yalnızca Snapdragon 8 Gen 3 çipine sahip olacak.
Exynos 2400, Samsung’un Snapdragon 8 Gen 2’ye karşı önemli bir performans iyileştirmesi sağladığına dair ilk işaretleri gösteriyor. Çip, tek iş parçacıklı performansta yaklaşık %5, çok iş parçacıklı performansta ise %22 daha hızlı. Bu, Exynos 2400’ün, Galaxy S24 ve Galaxy S24+ modellerini, Snapdragon 8 Gen 2’ye sahip rakiplerinden daha hızlı ve daha verimli hale getireceğini gösteriyor.
Google, Pixel 8 Pro’yu tanıtırken Android telefonlar arasında en gelişmiş yüz tanıma sistemini kullandığını söylemişti. Ancak, kullanıcı deneyimlerine göre, yüz tanıma sistemi beklenen performansı göstermiyor. Pixel 8 serisine yönelik gelen şikayetler, bu teknolojinin güvenilirliği konusunda endişelere yol açıyor.
Bir Pixel 8 Pro kullanıcısı, telefonun kendisine hiç benzemeyen kardeşinin yüzünü göstererek ekran kilidini açtığını bildirdi ve bu durum tek seferle sınırlı değil. İlginç bir şekilde, kullanıcı, kendisine daha fazla benzeyen babasının yüzünü telefona gösterdiğinde kilidin açıldığını söylüyor. Bu durum, Google’ın Pixel 8 ve Pixel 8 Pro’da yüz tanıma sistemini “geliştirdiği” iddialarıyla çelişiyor.
Google, Pixel 8 ve Pixel 8 Pro’da yüz tanıma sistemini geliştirdiğini belirtse de, kullanıcıların deneyimleri bu iddiayı sorgulatıyor. Google’a göre, sistem artık en yüksek Android biyometrik sınıf olan Class 3 gereksinimlerini karşılıyor. Ancak, kullanıcı şikayetleri, sistemin hala bir hata payına sahip olduğunu ve kusursuz güvenliği garanti etmediğini gösteriyor.
Pixel telefonlarda kullanıcıların belirlediği durumlarda kilidin açık tutulmasını sağlayan bir özellik (Extend Unlock) bulunuyor. Ancak kullanıcılar, bu özelliğin etkinleştirilmediğini ve yüz tanıma sisteminin hala hatalı çalıştığını dile getiriyorlar.
Bu rapor, Pixel 8 Pro’nun yüzle kilit açma sisteminin güvenilirliği konusundaki ilk endişeleri yansıtıyor. Daha fazla kullanıcı deneyimi ve geri bildirim toplanarak, bu sorunun ne kadar yaygın olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Google şu an için bir açıklama yapmış değil. Bu durum, gelecekte güvenlik ve kullanıcı gizliliği konularında daha fazla dikkat gerektiren bir sorunun habercisi olabilir.
Londra merkezli Volteras, üç yıl boyunca gözlerden uzak bir şekilde yaklaşık 2,9 milyon dolar topladığını ve bazı büyük ortaklarla bağlantı kurduğunu söyledi. Bunlar arasında Mercedes, BMW, Volvo ve güneş enerjisi şirketi Enphaseyer alıyor.
Volteras‘ın kurucusu ve CEO’su Peter Wilson, yaptığı görüşmede “Elektrikli araçlardan ve çevredeki ekosistemden veri almak gerçekten zor.” dedi. Yönetici şunları da ekledi: “Bazı (işletmelerin) EV verilerine erişimi var, ancak şarj cihazlarına ve enerji depolamaya erişimleri yok. Diğerlerinin şarj verilerine erişimi var ancak EV verilerine erişimleri yok.”
Volteras, Plaid‘in bankalarla yaptığı çalışmalara benzer bir şekilde hepsini bir araya getirmeyi hedefliyor. Şirket, API erişimi için OEM’lerden ve enerji perakendecilerinden ücret alıyor ancak girişim, verileri üçüncü şahıslar için toplamama veya satmama sözü veriyor.
Wilson, “Bu bizden önceki iş modeliydi.” diye açıkladı. “Hepsi 2016 civarında kurulmuş bir milyar şirket daha var. Bunlar pazar yeriydi ve arabalardan veri alıp satıyorlardı.” CEO şunu ekledi: “Son zamanlarda herkes tamamen mahremiyet odaklı platform yaklaşımına geçtiği için kesinlikle darbe alıyorlar.“
Kaliforniya’nın Gizliliği Koruma Ajansı gibi düzenleyiciler son zamanlarda otomobil üreticilerinin verileri nasıl işlediğiyle ilgileniyor. Bunun iyi bir nedeni var. Modern arabalar, diğer hassas verilerin yanı sıra sürücülerin davranışlarını ve konumunu izleyen kameralar ve sensörlerle dolu.
Volteras, müşterilerine bu noktada içgörüden fazlasını sunmak istiyor. Wilson, girişimin API’inin; enerji perakendecilerinin, müşterilerin tercih etmesi halinde elektrikli araçların ne zaman şarj edileceğine karar vermek gibi yük dengeleme benzeri şeyler yapmasına da olanak tanıdığını söyledi.
Bu, Tesla’nın kendi ekosistemi için inşa ettiği türden bir şey; arabaları, güç duvarlarını ve güneş panellerini tek bir uygulama aracılığıyla birbirine bağlıyor. Ancak Tesla’nın da sınırları var. Örneğin otomobil üreticisinin elektrik planı şu anda yalnızca Teksas’ta mevcut.
Şarj şirketi Voltera ile karıştırılmaması gereken Volteras, neredeyse bir yıl önce 2,9 milyon dolarlık tohum finansmanını kapattı. Girişimin yatırımcıları arasında Exor (Ferrari ve Stellantis’in büyük bir hissedarı), erken aşamadaki VC Long Journey Ventures ve Crunchie ödüllü Scott Banister yer alıyor.
Wilson, Volteras’ın tohum turunun değerinin yaklaşık 12 milyon dolar olduğunu söyledi.
Meta, sonunda yapay zeka sohbet robotlarına dair büyük bir adım atmış durumda. Geçtiğimiz ay gerçekleşen Meta Connect 2023 etkinliği sırasında duyurulan 28 yapay zeka sohbet botu, kullanıcıların farklı kişiliklere sahip karakterlerle etkileşime girmesine olanak tanıyor. Bu botlar, Meta’nın Llama 2 açık kaynaklı büyük dil modeli (LLM) üzerine inşa edilmiş ve çeşitli konularda soruları yanıtlamak için internet üzerinden bilgilere erişebiliyor.
Ancak, bu yapay zeka sohbet botlarının ilginç bir yanı var: On beşi ünlülere dayanıyor. Tom Brady, Kendall Jenner, Snoop Dogg, Naomi Osaka, Paris Hilton ve diğer ünlüler, bu botların kişiliklerini oluşturmak için kullanıldı. Yani, bu botlarla sohbet ederken, sanki ünlülerle iletişim kuruyormuş gibi bir hisse kapılabilirsiniz, ancak unutmayın ki gerçek bir ünlü ile konuşmuyorsunuz.
Meta’nın bu yapay zeka sohbet robotları, farklı konularda uzmanlaşmış karakterleri içeriyor. Örneğin, seyahat uzmanı Lorena size seyahat ipuçları sunabilirken, spor tartışmacısı Bru size spor konularında bilgi verebilir. Ancak bu karakterlerin yanıtları, biraz rastgele olabileceği için tavsiyelerine tamamen güvenmek her zaman akıllıca olmayabilir.
Yapay zeka sohbet robotları, Instagram, Messenger ve WhatsApp gibi Meta ürünlerinin tümünde kullanılabilir. Kullanıcılar, yeni bir sohbet başlatırken “AI Chat” seçeneğini seçerek bu robotlarla etkileşime girebilirler.
Meta, aynı zamanda AI görüntü oluşturucu işlevi sunan bir Meta AI asistanı da kulanıma açtı. Ancak bu özellikler, kullanıcıların uygunsuz içerik oluşturmasını önlemek amacıyla denetleniyor..
Bu yapay zeka sohbet botları, kullanıcılara eğlenceli ve ilginç bir deneyim sunsa da, gerçek ünlülerle veya uzmanlarla konuşma yerine yapay zeka tabanlı karakterlerle etkileşim kurduklarını unutmamaları önemlidir.
Shadow, oyun dünyasının önde gelen şirketlerinden biri olarak bilinen ve oyunculara zorlu bilgisayar oyunlarını düşük kaliteli cihazlarda oynamak için bir çözüm sunan Shadow veri ihlaline uğradığını doğruladı. İhlal sonucunda 500.000’den fazla kullanıcının kişisel bilgileri çalındı.
Çalınan veriler arasında müşteri adları, e-posta adresleri, doğum tarihleri, fatura adresleri ve kredi kartı son kullanma tarihleri yer alıyor. Neyse ki, şirket veri ihlali sırasında hesap şifrelerine ve ödeme verilerine erişilmediğini belirtti.
Shadow, bu veri ihlalini son derece sofistike bir saldırı olarak nitelendirdi. Şirket, etkilenen müşterilere mail göndererek olayın nasıl meydana geldiğini anlattı. Şirket, bir çalışanın Eylül ayı sonunda “sosyal mühendislik saldırısının kurbanı” olduğunu açıkladı. Saldırı, Discord platformunda, bu çalışanın bir tanıdığı tarafından önerilen Steam platformundaki bir oyun kılıfı altında kötü amaçlı yazılımın indirilmesiyle başladı. Kötü amaçlı yazılımın çalışanın bilgisayarına bulaşmasıyla, saldırganlar Shadow’ın kullandığı bir hizmet olarak yazılım (SaaS) aracında oturum açmalarına izin veren bir kimlik doğrulama çerezi çaldılar.
Şirket, olayın farkına vardığında hemen önlem aldı ve kimlik doğrulama çerezini iptal etti. Ayrıca, benzer olayların bir daha yaşanmaması için “ek önlemler” aldıklarını açıkladı.
Bu veri ihlali hakkında ilginç bir not ise, bir hacker grubunun, saldırının sorumluluğunu üstlenmek ve Shadow ile anlaşmaya çalıştıktan sonra, kullanıcı verilerini dark web forumlarında satmaya başlamış olmalarıdır. Ancak, medya henüz bu veri tabanının gerçek olup olmadığını olarak teyit edilmedi.
Shadow, etkilenen kullanıcılara olayın ayrıntılarını ve olası riskleri aktarırken, tüm kullanıcılarını dikkatli olmaya ve gizliliklerini korumak için gerekli önlemleri almaya çağırıyor. Bu tür olaylar, çevrimiçi güvenliğin herkes için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurguluyor.