İngiltere Ticaret Bakanlığı ve Başbakanlık Ofisi 1 – 2 Kasım tarihlerinde Londra’da üst düzey katılımla Yapay Zeka Güvenliği Zirvesi düzenlemeye hazırlanıyor. Zirveye kimlerin katılacağı, oturumlar ve konuşmacı listeleri henüz açıklanmamış durumda. Ancak Avrupa Komisyonu’nun resmi olarak bu etkinliğe davet edildiği bildiriliyor. Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Vera Jourova’nın zirveye katılıp katılmayacağı ise henüz net değil.
Yapay zeka uygulamaları son dönemin en popüler konularından birisini oluşturuyor. Bir yandan firmalar birbiri ardına çeşitli yeni araçlar ve hizmetler duyururken, bir yandan da teknoloji devleri bu yeni araç, uygulama ve hizmetleri kendi ürünlerine entegre etmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Rekabetin hayli yüksek olduğu bu ortamda, ülke yönetimleri de boş durmuyor ve bir yandan yapay zeka için bir cazibe merkezi haline gelmeye çalışırken bir yandan da mevcut AI uygulamaları için (özellikle güvenlik bağlamında) bir çerçeve oluşturmaya gayret ediyorlar. Londra’da düzenlenecek etkinlikte tartışılmak üzere 5 ana hedef belirlenmiş durumda.
Öncü yapay zekanın (mevcut uygulama ve araçlar) yarattığı riskler ve eylem ihtiyacı konusunda ortak bir anlayış geliştirmek
Ulusal ve uluslararası çerçevelerin en iyi nasıl destekleneceği de dahil olmak üzere, öncü yapay zeka güvenliği konusunda uluslararası işbirliği için bir süreç ortaya koymak
Öncü yapay zeka güvenliğini artırmak için kuruluşların alması gereken uygun önlemleri önermek
Model yeteneklerinin değerlendirilmesi ve yönetişimi desteklemek için yeni standartların geliştirilmesi de dahil olmak üzere, yapay zeka güvenlik araştırmalarında potansiyel işbirliği alanlarının belirlenmesi
Yapay zekanın güvenli bir şekilde geliştirilmesinin, yapay zekanın küresel bağlamda pozitif bir etki yaratabilmek için kullanılmasını nasıl sağlayacağını göstermek
Söz konusu etkinliğin konuşmacı ve katılımcı listeleri gizli tutulsa da aralarında ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in de bulunduğu bir dizi dünya liderinin zirveye katılması bekleniyor. Çin’in de davet edilen ülkeler arasında. Bu alanda daha sert bir yasal düzenleme hazırlığı içinde olan Avrupa Komisyonu da en üst düzeyde davet aldı ama katılım durumu henüz belli değil.
E-ticaret üzerinden lüks tüketimde 2022-2022 ve 2023’ü kıyasladığımızda adetsel anlamda bir büyüme olduğunu ifade eden TOBB E-ticaret Meclis Üyesi, Ticimax Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli, “Yıl sonuna kadar en az yüzde 15 adetsel büyüme bekliyoruz. Lüks tüketim alışkanlıklarında bir genişleme var diyebiliriz” dedi.
E-ticaret üzerinden lüks tüketimde 2022-2022 ve 2023’ü kıyasladığımızda adetsel anlamda bir büyüme olduğunu ifade eden TOBB E-ticaret Meclis Üyesi, Ticimax Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli şunları söyledi:
Ticimax Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli
“Örneğin lüks tekstil giyim kategorisinde 2021 yılında ciro rakamı (Yaklaşık 15 bin e-ticaret sitesinin verilerine göre) 1.743.274.549 TL iken, bu rakam 2022’de 3.685.195.334 TL’ye yükselmiş. 2023’ün ilk 8 ayında ise 4.835.219.070 TL olarak gerçekleşmiş. Yıl sonuna kadar bu rakamın en az 7 milyar TL’ye ulaşarak geçen yılın iki katına yükselmesini bekliyoruz. Lüks tüketim yıllık ortalama sepet tutarları kategorisinde örneğin saat-aksesuar segmentine baktığımızda, 2021 yılı rakamı 9.983 TL, 2022 yılı rakamı 28.318 TL olarak gerçekleşmiş. 2023 ilk 8 ayının ortalama sepet tutarı ise 34.334 TL.
Bu rakamın yıl sonuna kadar Black Friday, Cyber Monday ve yılbaşı alışverişleri gibi özel alışveriş festivallerinin de olduğunu göz önünde bulundurursak, en az 60 bin TL’ye ulaşarak geçen yılı ikiye katlayacağını düşünüyoruz. Mücevheratta 2021 yılı yıllık ortalama sepet tutarı 3.549 TL, 2022 yılı yıllık ortalama sepet tutarı 7.121 TL. 2023 ilk 8 ayında ise bu tutar 16.634 TL’ye ulaşmış. Yıl sonuna kadar geçtiğimiz yılın en az 3 katı kadar bir büyümeye ulaşacağını düşünüyorum. Lüks modada 2021 yıllık ortalama sepet tutarı 616 TL, 2022’de bu rakam 1.221 TL’ye ulaşmış. 2023 ilk 8 ayında ise 2.364 TL’ye yükselmiş. Yıl sonuna kadar bu kategorinin de geçtiğimiz yılı en az üçe katlayacağı görülüyor.”
En çok sipariş alan sektörler
Lüks kategoride en çok sipariş alan sektörler sıralaması en yüksekten en düşüğe şöyle; tekstil giyim, kozmetik güzellik, hediyelik ve aksesuar, iç giyim, takı ve mücevherat, motorlu taşılar ve otomotiv yedek parça, hobi, ev bahçe mobilyaları, oyun, beyaz eşya, bilgisayar. Lüks markalar özelinde yıllık ortalama sepet tutarı en fazla olan kategoriler ise şu şekilde sıralanıyor; Saat ve aksesuar, bilgisayar, mücevherat, mobilya dekorasyon, lüks moda ve iç giyim.
Yüzde 15 adetsel büyüme bekleniyor
Verileri değerlendiren TOBB E-ticaret Meclis Üyesi, Ticimax Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli şunları aktardı: “Veriler bize gösteriyor ki; lüks tüketimde enflasyon farkını çıkardığımızda, yıl sonunda adetsel anlamda büyüme, lüks tüketim alışkanlıklarında ise bir genişleme görmüş olacağız. Fiyatlar, maliyetler ve enflasyon yukarı yönlü ilerlerken lüks tüketimin cirosu bir önceki yılı şimdiden yakalamış durumda. E-ticaret’in en hareketli olduğu dönemlere girmek üzereyiz. Black Friday, Cyber Monday ve yılbaşı alışverişleri gibi özel kampanya ve alışveriş festivallerinin olduğunu göz önünde bulundurursak, adetlerin yıl sonuna kadar (tüm kategorilerin ortalamasında) geçen yılın yüzde 15 oranında üstüne çıkmasını bekliyoruz. En az yüzde 15 adetsel büyüme bekliyoruz. Bu da enflasyondan bağımsız olarak e-ticaret üzerinden gerçekleşen lüks tüketimdeki büyüme oranını göstermektedir.”
Biden yönetimi Ağustos ayında duyurduğu “Çip ve Bilim Yasası” düzenlemesiyle çip üreticisi firmalara 52 milyar dolardan fazla hibe verecek. Ayrıca şirketlere milyarlarca dolarlık vergi indirimi de getiriliyor. Buna karşın firmaların ilgili teşvik ve hibelerden yararlanabilmeleri için Çin’den uzak durmaları gerekiyor. Cuma günü yasaya getirilen ek düzenlemeler ile çip üreticisi şirketlerin Çin’de belirli iş genişlemeleri, ortaklıklar ve araştırmalar yapmasını yasaklayacak nihai kuralları yayınladı.
Nihai kısıtlamalar, federal para alan firmaların bu parayı ABD dışında çip fabrikaları inşa etmek için kullanmalarını yasaklayacak nitelikte. Ayrıca bu yeni düzenlemeler, şirketlerin hibe ve teşvik aldıktan sonra 10 yıl boyunca Çin, İran, Rusya ve Kuzey Kore olarak tanımlanan “endişe duyulan yabancı ülkelerde” yarı iletken üretimi yatırımı yapmaları da ve/veya yatırım genişletme çabalarını da kısıtlıyor. Yeni düzenlemeler fon alan şirketlerin bu ülkelerde belirli ortak araştırma projeleri yürütmesini veya bu ülkelere ulusal güvenlik kaygılarını artıracak teknoloji lisansı vermesini de engelliyor.
ABD Ticaret Bakanlığı, bir şirketin bu kuralları ihlal etmesi halinde, firmanın aldığı hibe veya teşvikin tamamının geri alınabileceğini söyledi. Ticaret Bakanı Gina Raimondo yaptığı açıklamada “Hibe ve teşvik yasasına getirdiğimi bu kısıtlamalar, ulusal güvenliğimizi koruyacak ve Amerika Birleşik Devletleri’nin önümüzdeki on yıllar boyunca önde kalmasına yardımcı olacaktır” dedi.
Kısıtlamalar, gelirlerinin yaklaşık üçte birini Çin’den elde eden çip endüstrisinin yoğun lobi faaliyetlerine konu olmuştu. Firmalar aşırı kısıtlayıcı önlemlerin tedarik zincirlerini bozabileceğini ifade etmişlerdi. Cuma günü yayınlanan nihai düzenlemede ise ABD Ticaret Bakanlığı’nın bu endişeleri dikkate aldığı görülüyor. Firmalara doğrudan yaptırım uygulanması yerine, uyarı – inceleme metodu benimsenmiş durumda. Düzenlemeye göre bir şirketin böyle bir “endişe ülkesinde” yarı iletken üretim kapasitesini artıracak 100.000 dolardan fazla değerdeki her işlemi, Ticaret Bakanlığı tarafından incelemeye tabi olacak.
ABD bu adımları atarken, çip üretimindeki payını kaybetmek istemeyen Çin de önemli kararlar almıştı. İlk etapta bu ayın başlarında Çin yönetimi 40 milyar dolarlık devasa bir fon oluşturarak yarı iletken sektörüne önemli bir destek sağlama sözü vermişti. Ardından Huawei firması da en yetkili ağızlardan yerli çip üretiminin önemine dikkat çeken açıklamalar yapmıştı.
Faladdin uygulaması ile kullanıcılar kendilerine verilen ücretsiz hediye krediler ile fal bakabiliyor. Ancak gün içerisinde birden fazla kullanmak istediğinizde kredi satın almanız gerekiyor. Bu nedenle premium seçenekleri değerlendirmek gerekiyor. Uygulamada sadece kahve falı değil, tarot falı, günlük astroloji, lamba cini ve aşk uyumu da bakılması önemli seçenekler olarak sunuluyor.
Faladdin benzeri bir diğer uygulama Binnaz’da ise gerçek falcı yorumları alınıyor. Uygulama içerisinde fal, astroloji ve danışmanlık gibi alanlar sağlıyor. Bu iki uygulamanın arkasındaki geliştirici şirketi ise Taşdelen’in birlikte çalıştığı Vision Technology. Günümüzde Falaaddin mobil uygulaması 25 milyonu aşkın kullanıcıya sahip.
Taşdelen Faladdin’in çıkış hikayesini açıkladı. Taşdalen: “2010 yılında annem ve arkadaşlarım akşam yemeğinde Türk kahvesi içerken bana ilham geldi. Boş zamanlarında falcılık yapan anneme, Türk Kahvesi Fincanlarından fal bakabildiğini anlattım. Bu ilgimi çekti, ben ve arkadaşlarım kahve fincanlarının resimlerini gönderdik. 15 dakika sonra okumaları annemden e-postayla geri döndü. Potansiyel bir pazar fırsatını fark ettim. Kullanıcıların kahve fincanlarının fotoğraflarını doğrudan anneme gönderdikleri bir blog başlattım. Yaklaşık 1 ay boyunca ücretsiz olan bu pazar test ettim. Konsepti bağımsız falcıları kullanıcılara bağlayan ücretli bir pazaryeri olarak değiştirmeyi tercih ettim. Siteyi geliştirmek için Kaya Diker ile ortaklık kurdum. İkisi de 2012 yılında tam zamanlı olarak “Binnaz”a odaklanma kararı aldı. Sonuç olarak, Ocak 2017’de, günlük fal okuma uygulaması Faladdin’i kullanıma sunduk” diyor.
Faladdin Şubat 2019’da ABD App Store ve Google Play pazarına genişledi. Uygulama, kullanıcılara demografik ayrıntılarına göre seçenekler sağlıyor. Tarot Kartı, Durugörü veya günlük Kahve Fincanı Okuması sağlamak için yapay zeka tabanlı bir algoritma kullanıyor. Nihai hedef, Faladdin’in eğlence, buluşma, kullanıcının refahı ve arkadaşlık sunma gibi çeşitli görevleri yerine getirme yeteneğini genişletmek.
Ancak Sertaç Taşdelen ile Vision Technology arasında son yıllarda önemli sorunlar gündemde. Sertaç Taşdelen hakkında ‘çalıntı isim’ gerekçesiyle dava açıldı. Sanat galerisi Vision Art Platform, Sertaç Taşdelen hakkında “taklit marka ve isim kullanımı” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu. Soruşturma başlatan savcılık, sanat galerisine tescilli olan “Vision” markasının Sertaç Taşdelen tarafından “Vision”, “Vision Art”, “Vision Art İnisiyatif”, “Vision Technology”, “thepeopleofvision” şeklinde kullanılarak marka hakkına tecavüz edildiğini tespit etti. Ayrıca Taşdelen’in kendisini Vision’un CEO’su olarak tanıttığı iddiaları da bulunuyor.
Fidye hackerları, küçük işletmelere yönelik saldırıları artırmaya devam ediyor. Güvenlik uzmanları, son dönemde fidye hackerları, daha kısıtlı güvenlik önlemlerine sahip olan küçük işletmeleri hedef aldığını belirtiyor. Bu hackerlar, büyük şirketler yerine daha savunmasız hedeflere odaklanarak büyük oyun oynamak yerine daha düşük seviyeli hedeflere yöneliyorlar.
Trend Micro tarafından yapılan analizler, LockBit, Cl0p ve Black Cat gibi fidye yazılım uygulamaları çok uluslu şirketlere yönelik saldırıları azalttığını ve dikkatlerini daha küçük işletmelere yoğunlaştırdığını gösteriyor.
2023’ün ilk yarısında LockBit fidye yazılımını kullanan saldırıların çoğunluğu, “200’den az çalışana sahip olan” işletmeleri hedefledi. Bu, küçük ve orta ölçekli işletmelerin fidye saldırılarının başlıca hedefi olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Aynı eğilim, fidye uygulamasını (Ransomware as a Service – RaaS) alanında da görülüyor. Black Cat tarafından hedeflenen kurbanların %45’i aynı büyüklük aralığındaki işletmelerken, Cl0p tarafından gerçekleştirilen saldırıların %27’si daha küçük işletmelere yönelik oldu.
Trend Micro’nun teknik yönetecisi Bharat Mistry, küçük işletmelere odaklanmanın nedeninin bir dizi faktörün birleşimi olduğunu belirtiyor. Mistry’ye göre, KOBİ’lerin güvenlik uygulamalarının yetersiz olduğu algısı ve bu işletmelerin siber güvenlik için yeterli yatırım yapamamaları saldırıları artırıyor.
Mistry, “Bu konudaki ilk bakış açısı, KOBİ’lerin tam donanımlı olmayacağı, büyük olasılıkla nakit sıkıntısı içinde oldukları ve siber teknolojiye para harcamanın gerçekten kar hanesine bir katkı sağlamayacağı algısıdır,” diyor.
Ayrıca, hizmet olarak fidye yazılımını kullanmaya başlayan yeni hackerların pazara daha düşük bir giriş yapabilmelerinin işletmeler için daha fazla tehdit oluşturduğuna dikkat çekiyor.
Trend Micro’nun uyarısı, 2022’nin ikinci yarısına göre 2023’ün ilk yarısında fidye yazılımı saldırılarının %47 arttığını gösteriyor. Bu artış, fidye yazılımı tehdidinin hala büyük bir risk oluşturduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak, fidye hackerlarının hedeflerini sık sık değiştirdiği ve küçük işletmeleri hedef almaya devam ettiği görülüyor. Bu hızlı değişim, siber suçun giderek daha karmaşık bir hale geldiğini ve işletmelerin güvenlik önlemlerini güncel tutmalarının önemini vurguluyor.
BluTV’nin de kurucusu Aydın Doğan Yalçındağ, dijital dönüşümün önde gelen isimleri arasında yer alıyor. 1990 yılında doğan Aydın Doğan Yalçındağ, sektörün önemli isimleri Mehmet Ali Yalçındağ ve Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın çocuğu. Ayrıca medya sektörünün en bilinen isimlerinden Aydın Doğan’ın da torunu. Aydın Doğan Yalçındağ, 2009 Yılında Koç Lisesi’nden mezun oldu. 2013 yılında Brown Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamladı. İş hayatına Londra’da analist olarak başladı. Burada kısa süreli çalışma hayatı sonrasında Türkiye’ye döndü. D-Smart’ta işe başlayan Yalçındağ, 2015 yılında Doğan Holding’e geçti. 2016’da TÜSİAD’ın en genç üyesi oldu.
Aydın Doğan Yalçındağ’ı ön plana çıkaran en önemli çalışması ise 2015 yılında BluTV’yi kurmuş olması. BluTV çok hızlı büyüyerek sektörde sevilen platformlardan biri haline geldi. Daha sonra Aydın Doğan, 2021 başında BluTV’nin yüzde 35’ini Discovery’ye sattı. 2023 ortalarında şirketin CEO’luk görevini ise Deniz Şaşmaz Oflaz’a devretti. Yalçındağ, girişimlerini BluTV ile sınırlı tutmuyor.
Yalçındağ, yaklaşık 4 yıl önce kurduğu Blupay finansal teknoloji şirketinin ilk ürünü hayata geçeceği tarihi beklemeye başladı. BluTV’n in kısmı satışı, yatırım uygulaması tarafında yeni bir kıvılcım başlattı. Şirket ismi Blupay olsa da yatırım uygulamasının isminin farklı alternatifleri konuşuluyor. Bu alternatifler arasında Ortak, Ortaq, Rotada, Robus ve Opsion yer alıyor.
Yalçındağ katıldığı TAİDER toplantısında, teknolojide yaşanan değişimin önemi üzerinde durmuştu. Özetle şu görüşleri dile getirmişti: “Türkiye’de bugün adını duymadığımız şirketler teknolojik değişim ile büyük oyuncular olacak. Ben de bugün bu değişimin tam kalbinde yer almak ve liderlerinden olmak istiyorum. BluTV ile bunu yapıyoruz. Geleneksel yayıncılığın internete ne kadar hızlı kaydığını görüyoruz. BluTV de işin başında, hızlı büyüyor ve bu değişimin de somut bir örneği. Bir noktada ben de Doğan Holding’in başarısı için çalışmak isterim” ifadelerini kullandı.
Aydın Doğan Yalçındağ, Doğan Holding yönetiminde üçüncü kuşağın ilk temsilcisi diyebiliriz. Okuma listesinin ilk sırasında, başta Amazon’un kuruluş süreci ve Elon Musk yer alıyor. Yalçındağ, listesinde teknoloji girişimlerinin hikâyeleri ile teknoloji girişimcilerinin biyografileri olduğunun altını çiziyor.
Avrupa Komisyonu dün yaptığı açıklamada, ilgili cezanın Intel’e bilgisayar çipleri pazarında hakim durumunu kötüye kullanması gerekçesiyle verildiğini duyuruyor. Konu aslında yeni değil zira tespit edilen ihlal 2002 – 2006 yılları arası x86 mimarili çip dönemini kapsıyor ve 2007 yılında açılan bir soruşturmayı dayanak alıyor. Söz konusu soruşturma 2009 yılında sonuçlanmış ve Intel’e rekabete aykırı uygulamaları nedeniyle 1 milyar euro para cezası verilmişti. Intel yaptığı temyiz başvurusunu kazanmış, soruşturma yeniden başlatılmıştı.
AB Komisyonu’nun rekabet politikasından sorumlu üyesi Didier Reynders, uzun bir süreç sonunda soruşturmanın tamamlandığını ve Intel’in hakim konumunu “AB rekabet kurallarına göre yasadışı” bir şekilde kötüye kullanması nedeniyle cezanın yeniden uygulandığını söyledi. Reynders, “Intel, ana rakibinin bilgisayar çiplerini içeren ürünlerin satışını sınırlandırmak, geciktirmek veya iptal etmek için müşterilerine ödeme yaptı” diyor ve ekliyor: “Kararımız, Komisyon’un çok ciddi antitröst ihlallerinin yaptırımsız kalmamasını sağlama konusundaki kararlılığını göstermektedir.”
Avrupa Komisyonu’nun 2009 yılında aldığı ilk karar, Intel‘in iki spesifik yasadışı uygulamada bulunduğuna dair bulgulara dayanıyordu: 1-) bilgisayar üreticilerine x86 CPU’larının tamamını ya da neredeyse tamamını Intel’den almaları koşuluyla tamamen ya da kısmen gizli indirimler vermek (“koşullu indirimler”); ve 2-) bilgisayar üreticilerine rakiplerin x86 CPU’larını içeren belirli ürünlerin piyasaya sürülmesini durdurmaları ya da geciktirmeleri ve bu ürünler için mevcut satış kanallarını sınırlamaları için ödeme yapmak (“çıplak kısıtlamalar”).
2022 yılında Avrupa Komisyonu’nun en yüksek ikinci mahkemesi olan Genel Mahkeme Intel’in temyiz başvurusu üzerine bir karar açıklamıştı. Bu karar, 2009 tarihli Komisyon kararının ilk bulgusunu yani koşullu indirim uygulamasına ilişkin bulgusunu kısmen iptal etmişti. Genel Mahkeme, 2009 tarihli Komisyon kararının ikinci kısmını yani Intel’in çıplak kısıtlamalarının AB rekabet kuralları kapsamında hakim piyasa konumunun kötüye kullanılması anlamına geldiğini teyit etmekle birlikte çıplak kısıtlamalara ilişkin para cezasının miktarının tespit edilemediği sonucuna vararak Intel’e verilen para cezasını tümüyle iptal etmişti.
Avrupa Komisyonu’nun dün aldığı karar ise, sadece çıplak kısıtlamalar için para cezası verilmesini öngören yeni bir karar niteliğinde. Çıplak kısıtlamalar olarak anılan bu kısıtlamalar Kasım 2002 ile Aralık 2006 tarihleri arasında gerçekleşmiş olup, Intel tarafından üç bilgisayar üreticisine (HP, Acer ve Lenovo) rakiplerin x86 CPU’larını içeren belirli ürünlerin piyasaya sürülmesini durdurmak ya da geciktirmek ve bu ürünlerin satış kanallarını sınırlamak için yapılan ödemelerden oluşmakta.
Windows 12 geliştirildi mi henüz net bir şey yok, ancak son duyumlara göre geliştirilmiş olmasa da en azından geliştirilmekte. Eğer bu gerçekse ve duyumlardaki gibi 2024’te piyasaya sürülecekse benim de o sürümde olmasını istediğim bazı şeyler var.
Daha profesyonel ve organize bir çıkış
Windows 11’in yavaş bir kullanıma sunumu vardı. Resmi çıkış tarihinden sonra herhangi biri Windows 11’i yükleyebilse de, bunu manuel olarak yapmanız gerekiyordu. Microsoft, yükseltmeyi Windows Update aracılığıyla diğerlerine yavaşça sundu ve yeni sürümün piyasaya sürülmesini biraz belirsiz hale getirdi.
Windows 12 için Microsoft’tan daha kendinden emin bir yaklaşım görmek istiyorum. Microsoft’un Windows için bir hizmet modeline geçişi, güncellemelerin Windows Update aracılığıyla kullanıma sunulacağı anlamına geliyor ve işletim sisteminin bir sonraki sürümünün aynı anda herkesin bilgisayarında açılırken görülmesi harika olur.
Yine de nefesimi bunun için yormuyorum. Microsoft, haklı olarak, kayıtlı kullanıcıların yeni özellikleri halka sunulmadan önce test etmelerine olanak tanıyan içeriden bir programa sahip ve muhtemelen Windows 12 için de aynı yaklaşımı benimseyecek. Yine de, kullanıcıların yükseltmenin PC’lerine ne zaman gelmesini bekleyeceklerini bilebilecekleri daha kesin bir zaman çizelgesine sahip olmak güzel olurdu.
Microsoft, Windows 12’nin çıkış tarihini veya işletim sistemi üzerinde çalıştığını açıklamadı. Konuyu ilginç hale getiren bir başka şey, kaynakların Microsoft’un büyük Windows güncellemeleri arasında üç yıllık bir sürüm ritmine geçtiğini iddia ettiğini söyleyen Windows Central’dan Zac Bowden’ın bir raporu. Bu, 2024 sonbaharında Windows 12’yi gördüğümüz anlamına geliyor, ancak şu anda söylemek için çok erken.
Geniş uyumluluk
Windows 11, katı CPU gereksinimleriyle birlikte PC’nize Güvenilir Platform Modülü (TPM) kurulmasını gerektirdiği için çok fazla eleştiri aldı. Microsoft’a göre bu, modern güvenliği modern bir işletim sistemiyle eşleştirerek Windows ekosisteminde güvenlik çıtasını yükseltme çabasıydı.
O zamanlar acı çekti, ancak Microsoft, Windows 11’in duyurulmasından bu yana büyük adımlar attı. Windows 12 için, umarım Microsoft, Windows 11’de kurduğu aynı güvenlik sistemine bağlı kalabilir.
Microsoft gereksinimleri tekrar yükseltmek isterse, en azından, umarım Windows 12’yi yüklemede daha az kısıtlama vardır. Tamamen desteklenseler bile, işletim sistemi için uygun şekilde yapılandırılmamış Windows 11 bilgisayarlarda can sıkıcı bir filigran ortaya çıktı. Umarım, Microsoft bir sonraki sürümü biraz daha zarafetle halledebilir. Bugün bile, Windows 11 tarafından desteklenen özel bilgisayarlar yapılandırma sorunlarından kaynaklanmadıklarını söyleyecektir.
Bu muhtemelen kesin, ancak Windows 12’den Windows 11’e ücretsiz bir yükseltme olmalı. Microsoft hala Windows 11 için yeni lisanslar satıyor, ancak Windows 10’un lisanslı bir sürümünü kullanan herkes de ücretsiz olarak yükseltme yapabiliyor. Umarım Microsoft, aynı sistemi Windows 12 için de yerinde tutar.
Bunu görmek istememin büyük bir nedeni, Microsoft’un Windows kullanıcıları hakkında topladığı artan veri miktarı. Windows 8.1’den bu yana Microsoft, işletim sisteminin sonraki sürümlerini ücretsiz olarak ve çoğunlukla işletim sisteminin Microsoft’un düşünce verileri toplama ve reklamcılıktan para kazanabileceği bir hizmete dönüşmesi nedeniyle sundu. Bunun Windows 12 ile değişeceğini sanmıyorum.
Bazı gizlilik odaklı kişiler Microsoft’un veri toplamasıyla ilgili sorunları haklı çıkarmış olsalar da, bu çabalar, önceki Windows sürümlerinde olduğu gibi 100 dolar civarında yükseltmeler yerine Windows güncellemelerinin lisans sahipleri için ücretsiz kalması anlamına geliyor.
Yoğun AI özellikleri
Microsoft’un OpenAI’ye yaptığı milyarlarca dolarlık yatırım, Bing Chat’ten Skype’taki AI özelliklerine kadar şirketin her bölümünde devrim yaratıyor. Windows 12’de, AI’in işletim sisteminin her yerine dokunduğunu görmek istiyorum.
Microsoft’un zaten sahip olduğu bazı AI-powered özellikler var. Windows 11, örneğin bir erişilebilirlik özelliği olarak AI destekli ses yazmayı içeriyor ve AI, Teams’de arka plan bulanıklığını ve gürültü azaltmayı iyileştirmeye dahi yardımcı oluyor. Windows 11’deki arama çubuğuna doğrudan entegre edilen Bing Chat’in kendisinden bahsetmiyorum bile.
Windows 12 için Microsoft’un yapay zekayı nereye uygulayabileceğini söylemek zor. Daha büyük bir odak görmek istediğim bir alan, daha alakalı bilgiler sağlamak ve kullanım kalıplarınıza göre bir program oluşturmak için Odak Oturumlarında, bildirimlerde ve Widget’larda yapay zekanın üretkenliğinden yararlanılabilir.
Daha fazla özelleştirme seçeneği
Windows 11, Microsoft’un işletim sistemine çok ihtiyaç duyulan bir yüz değişikliği getirdi. Yuvarlatılmış köşeler, ortalanmış bir görev çubuğu ve panodaki güncellenmiş simgeler, Windows 11’i çok daha modern bir işletim sistemi gibi hissettiriyor. Ancak Microsoft, bu süreçte Windows’un bilindiği özelleştirmeyi takas etti.
Windows 12’de daha derin özelleştirme seçenekleri görmek istiyorum. Windows 11’i Windows 10’a benzeten birkaç araç var ve Microsoft’un bu özellikleri işletim sisteminin kendisine entegre ettiğini görmek istiyorum. Özellikle, görev çubuğunu ekranın farklı taraflarına taşıma, Başlat menü stillerini değiştirme ve widget gibi özellikleri devre dışı bırakma seçeneklerini görmek istiyorum.
Türkiye’nin yerli ve millî ilk MaaS platformu TRota’nın işletmecisi PTT Teknoloji ile Türkiye’nin önemli mikromobilite şirketlerinden olan ve çevreci ulaşım anlayışını Türkiye’de yaygınlaştırmayı hedefleyen Tripy arasında, Tripy’nin mikromobilite hizmetlerine TRota üzerinden erişilebilmesi amacıyla iş birliği protokolü imzalandı.
Protokol kapsamında, mikromobilite şirketi Tripy ile TRota Hizmet Olarak Hareketlilik (MaaS – Mobility as a Service) uygulamasının entegre olması sağlanarak, son kullanıcıların Tripy hizmetlerine TRota üzerinden erişmeleri sağlanacak. Böylelikle vatandaşlar, TRota’nın yol tarifi sorgulama ve yolculuk planlama fonksiyonlarının yanı sıra Tripy’e ait mikromobilite araçlarına da aynı arayüz üzerinden ulaşabilecek.
Geliştirilmeye devam eden TRota çok yakında ilk olarak Konya’da faaliyete geçerek Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından sunulan toplu taşıma araçları ve diğer ulaşım modlarına da erişim imkânı sunacak.
Trota
TRota, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı UDHAM Başkanlığı desteğiyle, PTT Teknoloji ve İnnova Konsorsiyumu tarafından geliştirilmekte olan Hizmet Olarak Hareketlilik (MaaS – Mobility as a Service) uygulamasıdır. TRota ile şehir içi ve şehirlerarası farklı ulaşım modları entegre edilerek vatandaşlara; planlanabilir, öngörülebilir, hızlı ve ekonomik bir yolculuk deneyimi sunulması, toplu taşımanın teşvik edilmesi, yolculuk sürelerinin kısaltılması ve farklı ulaşım hizmetlerinde planlama, ödeme ve rezervasyon özelliklerine tek bir arayüzden erişilmesini sağlayarak yolcu odaklı bir ulaşım deneyimi sunulmasını hedeflenmektedir.
Geliştirilmeye devam eden TRota çok yakında ilk olarak Konya’da faaliyete geçecek ve Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından sunulan toplu taşıma araçlarıyla anlaşmalı ulaşım araçlar ve hizmetlerine entegre bir şekilde erişim imkanı sunacaktır.
PTT Teknoloji
PTT Bilgi Teknolojileri A.Ş; PTT’nin posta, kargo ve bankacılık alanlarında verdiği hizmetleri teknolojinin sağladığı imkânlardan faydalanarak daha hızlı ve verimli hâle getirecek çözümler üretmek amacıyla 2 Şubat 2018’de kurulmuştur.
PTT Teknoloji, PTT’nin geçmişten geleceğe uzanan hizmet tecrübesini teknolojik yenilikler ve sektörel dinamiklerle birleştirmeyi; yerli, millî ve güvenilir çözümler sağlayarak PTT’nin yanı sıra öncelikle kamu olmak üzere, özel sektöre de hizmet vermektedir.
Tripy
Tripy Mobility, MİA Teknoloji bağlı ortaklığı olarak Türkiye’de ve dünyada yerli yazılım ve teknolojilerle büyümeyi hedefleyen bir elektrikli araç paylaşım platformudur. Türkiye’de elektrikli bisiklet paylaşım sistemleri ile başlayan serüveni, gelecekte mobilitenin her alanında etkin rol oynamayı amaçlamaktadır. Tripy, sürdürülebilir, çevreci, sağlıklı ve yenilikçi mobilite çözümleri sunarak ulaşım devriminde yerini alan çözümleri ile faaliyetlerine hızla büyüyerek devam etmektedir.
Bilgisayar dünyasının devi Microsoft, Windows 11 işletim sistemi için beklenen bir güncelleme ile karşımızda. Windows 11’in 23H2 güncellemesi olarak tanıtılan bu güncelleme, 26 Eylül 2023 tarihinde kullanıcılarla buluşacak. Bu güncelleme, Windows 11’i daha da güçlü ve işlevsel hale getirerek, kullanıcı deneyimini önemli ölçüde iyileştirecek.
Yapay Zeka Asistanı Copilot
Bu güncellemedeki en büyük yeniliklerden biri, Microsoft’un önceden tanıttığı yapay zeka modeli Copilot’ın Windows 11’e resmi olarak entegre edilmesi. Copilot, bilgisayar kullanıcılarına daha önce hiç olmadığı kadar etkili bir yardımcı olacak. Bilgisayar ayarlarını kontrol etmekten uygulamaları başlatmaya ve hatta soruları yanıtlamaya kadar geniş bir yelpazede görevleri üstlenecek. Ayrıca, kullanıcıların takvimlerinden, e-postalarından, dokümanlarından ve daha fazlasından bilgi alabilecek ve hatta kişiselleştirilmiş öneriler sunabilecek. Copilot, adeta kullanıcıların günlük yapay zeka destekli yol arkadaşı olacak.
Yenilenmiş paint
Windows’un ikonik uygulamalarından biri olan Paint, bu güncelleme ile büyük bir dönüşüm geçiriyor. Yapay zeka sayesinde, arka planların kolayca silinmesini sağlayan yeni bir özellik ekleniyor. Ayrıca, çoklu görüntü işleme yeteneğine sahip katmanlar ve metinden görüntü oluşturma aracı olan “Cocreator” da uygulamaya entegre ediliyor. Bu, kullanıcıların yaratıcılıklarını sınırlamadan sanat eserleri oluşturmalarına olanak tanıyacak.
Dosya gezgini’nde modern bir dokunuş
Microsoft, Dosya Gezgini’ni daha modern bir arayüzle güncelliyor. Daha büyük simgeler ve yenilenmiş düzen, kullanıcıların dosya ve klasörlerini daha kolay yönetmelerini sağlayacak. Bu güncelleme, Windows 11’in şık tasarım diliyle daha uyumlu bir görünüm sunacak.
RAR ve 7-zip desteği ile dosya yönetimi kolaylığı
Yeni güncelleme, RAR ve 7-zip gibi popüler sıkıştırma formatlarına destek ekliyor, böylece kullanıcılar dosyalarını daha verimli bir şekilde yönetebilecekler. Ayrıca, uygulamaların ses düzeylerini kontrol etmenizi sağlayacak yeni bir ses düzeyi karıştırıcısı da güncelleme ile geliyor.
Fotoğraflar uygulaması ile görüntü iyileştirmeleri
Yapay zeka ile güçlendirilen Fotoğraflar uygulaması, arka planı otomatik olarak bulanık hale getirme gibi özelliklerle donatılıyor. Bu, kullanıcıların fotoğraflarını daha çarpıcı hale getirmelerine yardımcı olacak.
Bu güncelleme ile Windows 11, kullanıcılarına daha işlevsel, verimli ve yaratıcı bir deneyim sunmayı hedefliyor. 26 Eylül’de yayınlanacak olan güncellemeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.
Potansiyel olarak devrim niteliğindeki yeni kuantum hesaplama teknolojisinde, bir makinenin verileri işlemek için kullandığı kübit sayısı önemli olan tek faktör değil. Ancak bu büyük bir mesele ve Intel, geleneksel bilgisayarlara mümkün olduğunca yakın kalma stratejisinin uzun vadede büyük qubit sayımları sağlayarak karşılığını sağlayacağına inanıyor.
Intel, bazı önlemleriyle kuantum bilgisayar geliştirmede rakiplerinin gerisinde kalıyor. Yeni pil veya güneş paneli malzemeleri geliştirmek, gübre üretimini daha ucuz hale getirmek, finansal yatırımları optimize etmek, daha iyi su geçirmez giysiler geliştirmek ve bugünün şifrelemesini kırmak gibi işlerde kuantum bilgisayarların vaadini yerine getirmek için sonunda yeterli kapasiteye sahip olacak kuantum bilgisayar işlemcileriyle onları atlamayı umuyor. Kuantum bilgisayarlar ayrıca AI’i hızlandırmak için umut vaat ediyor.
Kuantum hesaplama, ultrasmall‘ın tuhaf fiziğine dayanıyor. Geleneksel bilgisayarlar, verileri sıfır veya bir depolayan bitlerde depolar, ancak kuantum bilgisayarların verileri depolamak ve işlemek için kullandığı temel unsur olan qubit, süperpozisyon adı verilen bir fenomen aracılığıyla sıfır ve bir’in tuhaf bir kombinasyonunu depolayabilir. Ve çoklu kübitler dolaşabilir ve hesaplama kaderlerini bazı hesaplama görevlerini önemli ölçüde hızlandıracak şekilde iç içe geçirebilir.
Intel Baş Teknoloji Sorumlusu Greg Lavender, Çarşamba günü Intel’in İnovasyon konferansında yaptığı bir konuşmada, “Etkili bilgi işlem iş yüklerine ulaşmak için milyonlarca qubit’e ve milyonlarca hata düzeltme qubit’e ölçeklendirmeniz gerekiyor.” dedi.
Zafer ilan etmek için henüz çok erken, ancak CCS Insight analisti James Sanders, Intel‘in yaklaşımının en azından umut verici olduğuna inanıyor. “Intel’in silikon etrafında bir qubit oluşturmak için üretimde onlarca yıllık deneyimden yararlanmaya çalıştığı fikri kaçınılmaz olarak işe yarayacaktır. Pazar lideri olacak mı bilmiyorum.” dedi.
Önce kuantum kalitesi, daha sonra ölçek
Intel rakiplerinin düzinelerce qubit’li makineleri var, Intel Labs Direktörü Rich Uhlig’in Innovation’da gösterdiği Intel’in Tunnel Falls kuantum işlemcisinde yer alan 12’nin çok üzerinde.
Qubitler, hesaplamaları raydan çıkaran dış kuvvetler tarafından kolayca rahatsız olan uçucu yaratıklar. Bu durumu ele almak için uygulanacak yaklaşım, birden fazla fiziksel kübiti, iş parçacığını hızlı bir şekilde kaybetmeyen daha büyük bir düzeltilmiş qubit’te bir araya getirmektir. Ancak hata düzeltmesi, kuantum bilgisayarların daha fazla qubit’e ihtiyaç duyduğu anlamına geliyor.
Uhlig, “Başka bir tane üzerinde çalışıyoruz.” dedi, ancak qubit sayısını paylaşmayı reddetti. “Kaç tane olduğunu söylemeyeceğim. Bizim için, sayıdan çok kaliteyle ilgili.” dedi.
Tunnel Falls işlemcilerle süslenmiş 300 mm’lik bir silikon gofret, toplam 24.000 qubit barındırıyor. Intel İcra Kurulu Başkanı Pat Gelsinger, Salı günü açılış konuşması sırasında bir tane gösterdi, ancak Intel qubitlerin kalitesini iyileştirene kadar bu biraz akademik bir sayı. Kalite faktörleri arasında qubit işlemlerinin güvenilirliğinin iyileştirilmesi, işlemci içindeki qubit’ler arasındaki bağlantının artırılması ve daha sonra hata düzeltmesinin ele alınmasının yer aldığını söyledi.
Intel ayrıca Horse Ridge işlemcisini kullanarak qubit’leri kontrol etmek için daha iyi teknoloji üzerinde çalışıyor. Kuantum işlemcilerin bu kadar soğuk sıcaklıklarda çalışması gerektiğinden ve işlemciler atık ısıyı attığından oldukça karmaşık.
Kuantum hesaplamanın çalışması için donanımı yeterince soğutmak saatler sürdüğü için ürünleri test etmek de zor. Bu nedenle Intel, donanım geliştirmeyi hızlandırmak için bir seferde binlerce işlemciyi soğuk havalarda test edebilecek bir cihaz yaptı.
Geleneksel bilgisayarları yapmanın aşağı yukarı bir yolu var: silikon kristalli gofretlere kazınmış transistörler adı verilen veri işleme devre elemanları. Buna karşılık, şirketler bir kuantum bilgisayar inşa etmenin çok farklı yollarını araştırıyorlar. Hangi yolun hakim olacağı veya birden fazla yaklaşımın yakalanıp yakalanmayacağı henüz belli değil.
Intel, transmon qubits olarak da adlandırılan süper iletken qubit yaklaşımını keşfettikten sonra, bunun yerine zaten şirketin ekmek ve tereyağı olan geleneksel mikroişlemci üretimine yakın bir teknik seçti. Kubitin durumunu kaydetmek için spin adı verilen bir kuantum mekanik özelliği kullanan silikon çiplere yerleştirilen elektronları kullanıyor.
Gelsinger Salı günü yaptığı bir konuşmada, “Silikon qubitler üzerinde çalışan, halihazırda kullandığımız aynı işlemi ve malzemeleri kullanan, öncü kübitler oluşturmak için biraz ince ayar yapan tek şirketiz.” dedi. “Bunu çalıştırırsak, bunu geniş ölçekte yapabiliriz.”
Bu spin qubit’ler, Sanders’ın beklediği kuantum hesaplama ilerlemesini sağlamada rakip olabilir.
“2030 yılına kadar bugün kuantum hesaplama yeteneğini gölgede bırakacak bir transmon veya iyon tuzağı olmayan bir şey olacağına ikna oldum.” dedi.
Beyaz Saray, yapay zeka ile ilgili yaklaşan bir yürütme emrine yönelik duyumlara göre, bulut bilişim firmalarının müşterileri hakkında bazı bilgileri ABD hükümetine bildirmelerini zorunlu kılmayı düşünüyor.
Hüküm, Ticaret Departmanını Microsoft, Google ve Amazon gibi bulut şirketlerini, bir müşterinin belirli bir eşiğin ötesinde bilgi işlem kaynaklarını satın aldığında ifşa etmeye zorlayan kurallar yazmaya yönlendirecektir. Sipariş kesinleşmedi ve özellikleri hala değişebilir.
Bankaların 10.000 doları aşan nakit işlemleri bildirmesini zorunlu kılan yasa gibi kara para aklama ve diğer yasadışı faaliyetleri önlemek için bankacılık sektöründe benzer “müşterinizi tanıyın” politikaları zaten mevcut.
Bu durumda, kurallar, ABD hükümetinin, özellikle yabancı ülkelerdeki kuruluşlardan gelen potansiyel yapay zeka tehditlerini önceden tanımlamasına izin verecek bir sistem oluşturmayı amaçlıyor. Örneğin, Orta Doğu’daki bir şirket Amazon Web Services kullanarak güçlü bir büyük dil modeli oluşturmaya başlarsa, raporlama gereksinimi teorik olarak Amerikan yetkililerine bu konuda erken bir uyarı verecek.
Politika önerisi, bilgi işlem gücünü veya AI sistemlerinin görevleri yerine getirmek için ihtiyaç duyduğu teknik kapasiteyi ulusal bir kaynak gibi ele almak için potansiyel bir adımı temsil ediyor. Bitcoin madenciliği, video oyunları geliştirme ve ChatGPT gibi AI modellerini çalıştırmak büyük miktarda işlem gerektirir.
Tedbir kesinleşirse, son aylarda benzer müşterinizi tanıyın mekanizmalarını savunan OpenAI ve RAND Corporation düşünce kuruluşu gibi kuruluşlar için bir kazanç olacak. Diğerleri, dikkatli bir şekilde uygulanmazsa bunun bir gözetim programına yol çıkabileceğini savunuyor.
Ulusal güvenlik ve gelişmekte olan teknolojiye odaklanan Amerikan Girişim Enstitüsü’nde kıdemli bir araştırmacı olan Klon Kitchen, “Ayrıntılar burada gerçekten önemli olacak.” dedi. “Yönetimin neden bu konuya girmeye çalıştığını anlıyorum. Bu modellerin düşmanca gelişimi konusunda stratejik bir anlayışa ihtiyacımız olacak.”
Kritik Hammaddeler İttifakı’na göre Çin, dünyadaki galyumun yaklaşık %80’ini ve germanyumun yaklaşık %60’ını üretiyor, ancak Çarşamba günü yayınlanan Çin gümrük verilerine göre geçen ay uluslararası pazarlarda hiçbir element satmadı. Temmuz ayında ülke 5,15 metrik ton dövme galyum ürünü ve 8,1 metrik ton dövme germanyum ürünü ihraç etti.
Çin ticaret bakanlığından bir sözcü olan He Yadong, geçen ay ihracat eksikliği hakkında soru sorulduğunda, Perşembe günü bir basın brifinginde departmanın iki malzemeyi ihraç etmek için şirketlerden başvuru aldığını söyledi. Bazı başvuruların onaylandığını, ayrıntıya girmeden onaylandığını söyledi.
Kısıtlamalar, bir teknoloji savaşı fokurdadığı için ekonomik büyüme konusundaki endişelere rağmen Çin’in ABD ihracat kontrollerine misilleme yapma konusundaki açık istekliliğinin bir göstergesi.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi şimdiden zayıf iç talep ve bir konut krizi ile boğuşuyor. Geçen ay, ülkenin ihracatı üç yıldan fazla bir süredir en büyük düşüşünü yaşadı ve bocalayan toparlanmasına yeni bir darbe vurdu.
Analistler, ihracatı kısıtlamanın Çin ekonomisine zarar verebileceği ve tedarik zincirlerinin ülke dışına kaymasını hızlandırabilecek “iki ucu keskin bir kılıç” olduğunu söylüyor.
Avrasya Grubu analistleri Temmuz ayındaki bir araştırma raporunda, Çin’in iki elementin üretiminde endüstri lideri olabileceğini, ancak alternatif üreticilerin yanı sıra her iki malzeme için de mevcut ikameler olduğunu söyledi.
İhracattaki çöküşün etkisi şimdiden evlerde hissediliyor. İhracat kontrolleri stokların birikmesine neden olduğu için Çin’de galyum fiyatları düştü.
Shanghai Metal Market’ten alınan bilgilere göre, Perşembe günü galyum spot fiyatı metrik ton başına 1.900 yuan (260 $) olarak gerçekleşti ve Temmuz ayı başından bu göre yaklaşık %20 düştü.
Bu arada germanyumun spot fiyatı, sıkı arz nedeniyle hafifçe artarak Perşembe günü metrik ton başına 10.0050 yuan’a (1.376 $) ulaştı.
İzin gerekli
Temmuz ayında Pekin, bilgisayar çipleri ve güneş panelleri de dahil olmak üzere çeşitli ürünlerde kullanılan iki unsurun ülkenin “ulusal güvenliğini ve çıkarlarını” korumak için ihracat kontrollerine tabi olacağını söyledi.
1 Ağustos’tan itibaren, ihracatçıların onları ülke dışına göndermek için özel izin başvurusunda bulunmaları gerekecek.
Hareket, akıllı telefonlardan ve kendi kendini süren arabalardan silah üretimine kadar her şey için hayati önem taşıyan gelişmiş çip üretim teknolojisine erişimi olan Amerika Birleşik Devletleri ile bir teknoloji savaşını hızlandırdı.
Geçtiğimiz Ekim ayında Biden yönetimi, Çinli şirketlerin lisanssız gelişmiş çip ve çip üretim ekipmanı satın almasını yasaklayan bir dizi ihracat kontrolünü açıkladı.
Ancak Washington’un kampanyasının başarılı olması için diğer ülkelerin de katılması gerekiyordu. Japonya ve Hollanda, bu yılın başlarında Çin’e çip üretimi ihracatını daha da kısıtlayan çabalara katıldı.
Pekin, önemli altyapı projeleri üzerinde çalışan Çinli şirketlere satışını yasaklamadan önce Nisan ayında ABD’li çip üreticisi Micron’a bir siber güvenlik soruşturması başlatarak karşılık verdi.
Huawei’ningeçen ay Mate 60 Pro akıllı telefonunu tanıtmasınınve teknoloji dünyasına şok dalgaları göndermesinin ardından Washington’dan daha fazla çip engeli geliyor olabilir.
Model, Çin teknoloji devini bu tür teknolojiden uzaklaştırmayı amaçlayan ABD yaptırımlarına rağmen oluşturulan gelişmiş bir çip tarafından destekleniyor.
Mate 60 Pro’nun piyasaya sürülmesi, Amerika Birleşik Devletleri’nin Huawei ve Semiconductor Manufacturing International Corp.’a yönelik yaptırımları artırması için “siyasi baskı yarattı”.
“Biden’in dördüncü çeyrekte Çin’e karşı (çip) yasağını sıkılaştırmaya odaklanmasını bekliyoruz.” diye eklediler.
TikTok, dünya genelinde milyonlarca kullanıcının favori eğlence platformu haline geldi. Şimdi ise bu popüler sosyal medya devi, Google ile işbirliği yaparak kendi arama sonuçlarını güçlendirmeyi hedefliyor.
Son dönemin en popüler sosyal medya platformu olan TikTok, Google sonuçlarını kendi uygulama içi arama sonuçlarına entegre etmek istiyor. TikTok, bu hedef doğrultusunda şu anda Google Arama merkezli sonuçları kendi uygulama içi arama sonuçlarına entegre etmenin testlerini gerçekleştiriyor. Henüz iki firma da bu test hakkında detaylı açıklama yapmıyor ancak bu konuda yapılacak resmi bir çıkış iki taraf için de çok mantıklı görünüyor.
Dünyanın en popüler sosyal ağlarından birisi olan TikTok ile dünyanın en popüler arama motorunun sonuçlarını harmanlamak karşılıklı olarak büyük faydalar sağlayabilir. Gençler bu adımlar sonrasında arama ihtiyaçlarını direkt olarak kullanmaya ve içerik üretmeye bayıldıkları uygulamaları üzerinden gerçekleştirebilir hale gelecek gibi görünüyor. Yeni jenerasyon aslında uzun süredir arama için Google yerine TikTok’u ya da Instagram gibi ağları kullanmayı tercih ediyor. Bunu geçtiğimiz yıl direkt olarak Google kendisi açıklamıştı, gençleri kaybediyoruz demişti.
Ayrıca, TikTok’un arama sonuçlarına Wikipedia içeriklerinin eklenmesi konusunda da aktif testler gerçekleştirdiği biliniyor.
TikTok’un bu hamlesi, genç kullanıcıların sosyal medya platformlarını sadece eğlence için değil, aynı zamanda bilgi arama ve içerik üretme amacıyla da kullandığını yansıtıyor.
TikTok, İrlanda Veri Koruma Komisyonu (DPC) tarafından çocukların verilerini işleme biçimi ve çocukların verilerini tam olarak koruyamaması nedeniyle tam 345 milyon € (367 milyon dolar kadar) para cezası aldığını açıkladı. Bu ceza, 2021 yılında açılan bir soruşturmaya dayanıyor ve TikTok gibi bir dev için dahi oldukça büyük görünüyor. İrlanda’dan gelmesi ilginç bir ayrıntı çünkü şirket kısa süre önce İrlanda’da Avrupa merkezli ilk veri merkezini açtı. Platform, “Project Clover” adlı planı üzerinde çalışıyordu. Bu planın arkasında, Avrupa’daki kullanıcıların verilerini direkt olarak Avrupa’da tutmak ve işlemek yer alıyor. Şirket geçtiğimiz hafta Avrupalı kullanıcıların verilerini İrlanda’da açılan bir veri merkezine taşımaya başladı.
Günümüzde teknoloji devleri Microsoft ve Intel, yapay zeka ile bilgisayarların geleceğini şekillendirmeye yönelik büyük adımlar atıyor. Bu hamleler, bilgisayar kullanıcılarının deneyimlerini daha akıllı, verimli ve işlevsel hale getirecek
Microsoft, yeni işletim sistemi Windows 11 ve popüler ofis ürünleri Office ile yapay zeka’nın gücünü bir araya getiriyor. Özellikle, Windows 11’in 2023 sonbaharındaki büyük güncellemesi, yapay zeka destekli bir özellik olan Copilot ile dikkat çekiyor. Copilot, Windows işletim sistemi içinde ve diğer uygulamalarda YZ’nin entegre edildiği bir çözüm sunacak.
Windows için yapay zeka dönemi
Bu yeni güncelleme ile birlikte, Windows 11 kullanıcıları, dosya yönetimi sırasında akıllı öneriler alacak, resim düzenleme işlemleri daha basit hale gelecek ve hatta e-posta yazarken bile yapay zeka destekli önerilerden faydalanabilecekler. Microsoft, yapay zeka teknolojisinin gücünü Office uygulamalarına da taşıyarak, kullanıcıların iş akışlarını daha da optimize etmelerini sağlıyacak.
Intel ise, Core Ultra “Meteor Lake” işlemcileri ile bilgisayarlarına yerleşik yapay zeka yetenekleri kazandırmayı hedefliyor. Bu, bilgisayarların yerel olarak yapay zeka görevlerini gerçekleştirmesini sağlayarak, bulut bağlantısına olan bağımlılığı azaltacak. Bu işlemciler, görsel sanat ve metin oluşturma işlemlerinde daha yüksek hız ve verimlilik sunarak, kullanıcıların daha fazla yaratıcı potansiyele ulaşmalarına olanak tanıyabilir.
Ancak, bu büyük yapay zeka atılımları henüz bazı zorluklarla karşı karşıya. Özellikle, yapay zeka destekli sistemlerin kullanımıyla ilgili güvenlik ve gizlilik sorunlarının aşılması gerekiyor.
Sonuç olarak, Microsoft ve Intel’in yapay zeka ile bilgisayar deneyimini geliştirme çabaları, teknoloji dünyasında büyük bir dönüm noktasını temsil ediyor. Bu hamleler, gelecekte bilgisayarların daha akıllı ve daha etkili hale gelmesine yardımcı olabilir, ancak bu yeni yapay zeka çağının potansiyelini tam olarak anlamak ve yönlendirmek için daha fazla araştırma ve geliştirme gerekmektedir.
Amazon, bir yandan yeni TV şovları ve filmler yaratmak ve içeriklerini zenginleştirmek için daha fazla para harcamaya çalışırken bir yandan da 2024 yılında Prime Video yayın hizmetine reklamlar getirmeye hazırlanıyor. Şirketten yapılan açıklamaya göre ABD, Almanya, Kanada ve İngiltere başta olmak üzere pek çok ülkede Amazon Prime videolarında yılbaşından itibaren reklam uygulaması gelecek. İstedikleri içerikleri reklamsız izlemek isteyen Prime aboneleri ise ek bir ücret ödemek zorunda kalacaklar.
ABD’de Amazon Prime’ın reklamsız versiyonu için temel pakete ek olarak aylık ekstra 2,99 dolar fiyatlandırma belirlenmiş durumda. Şirketten yapılan açıklamaya göre Fransa, İtalya, İspanya, Meksika ve Avustralya’da Amazon Prime reklamları ve dolayısıyla ilave bedelli reklamsız üyelik seçeneği yılbaşında değil, 2024 yılının ilerleyen döneminde devreye alınacak. Ülkemizde ise aylık 39 TL fiyatlandırma ile sunulan Amazon Prime hizmetine reklamlar eklenecek mi, reklamsız abonelik seçeneği için ekstra fiyatlandırma ne olacak henüz net olarak bilinmiyor.
Türkiye’de uygulanmayabilir mi?
Aslında dijital platformlarda reklamlı standart abonelik ve ilave ücret karşılığı reklamsız abonelik uygulaması çok yeni sayılmaz. Dünya çapında yayın yapan büyük platformlar arasında bu uygulamayı ilk hayata geçiren 2022 Kasım ayında Netflix olmuştu. Ülkemizde son dönemde çok tartışılan ve yerli içerikleri sonlandırma kararı alan Disney Plus ise Ocak 2023’te benzer bir biçimde reklamlı standart abonelik ve ilave ücret karşılığı reklamsız abonelik uygulamasına geçmişti. Ancak her iki firma da bu farklı modelleri dünyanın pek çok ülkesinde sunsa da Türkiye’de devreye almamışlardı. Amazon da benzer bir biçimde Prime Video’da reklamlı üyelik modelini Türkiye’de devreye almayabilir.
Bu noktada söz konusu dijital platformların fiyatlandırma politikalarının nasıl ayrıştığı da önemli. 2023 yılı başında yapılan zamlarla birlikte Netflix’te en düşük aylık üyelik ücreti önce 63,99 TL sonrasında ise 99,99 TL’ye çıkarken Disney+’ta ise 64,99 TL olmuştu. Amazon Prime ise aylık üyelik hizmetini 39 TL’den sunuyor. Netflix ve Disney Plus için reklamlı versiyonlar uygulandıkları ülkelerde temel paketlerde az da olsa bir indirimle sunuldu.
Ülkemizde ise dijital platformların üyelik ücretlerini daha aşağı seviyeye taşıması oldukça zor görülüyor. Amazon yaptığı açıklamada Prime Video servisinin standart abonelere reklamlı olarak sunulacağını, reklam izlemek istemeyen aboneler için ekstra bir “reklamsız izle” seçeneği olacağını doğruluyor. Firma reklamların diğer dijital platformlar ve TV yayınlarından daha kısa tutulacağını açıklamakla birlikte Amazon Prime aboneliğinin tüketicilere sunduğu bedava ve hızlı kargo, Prime Gaming hizmetlerinden yararlanma imkanı ve özel indirimler gibi ekstra hizmetlere dikkat çekiyor.
Teknoloji devi Apple, sahte iPhone satışlarına son vermek ve tüketicileri korumak amacıyla iPhone 15 ve 15 Pro modellerinde dikkat çekici bir güvenlik önlemi uyguluyor. Sahte ürünlerin piyasada giderek artan bir sorun olmasıyla birlikte, şirket sahtekârlara karşı bir adım atıyor.
iPhone 15 ve 15 Pro’nun kutuları, ultraviyole (UV) ışık altında fark edilebilen özel bir kod içeriyor. Bu kod, tüketicilere ve perakende çalışanlarına, ürünün gerçekliğini doğrulama imkanı sunuyor. Dolandırıcılar, iPhone ambalajlarını mükemmel bir şekilde taklit edebilirken, bu yeni güvenlik önlemi, sahteciliği daha zor hale getiriyor.
The boxes of the new iPhone 15 are equipped with a security system that displays holograms under a UV light. This is a measure introduced by Apple to recognize real boxes and prevent people from being scammed pic.twitter.com/oBhQoc5IDI
Özellikle bu kod, morötesi (UV) ışıkla görülebilen bir filigran ve QR kod içeriyor. Dolandırıcılar filigranı taklit edebilirler, ancak QR kod, daha güvenli bir doğrulama yöntemi sunuyor. Bu QR kod, Apple tarafından özel olarak oluşturulan ve yalnızca orijinal ürünlerde bulunuyor.
Kutunun üzerine morötesi ışık tutulduğunda, QR kodu ve filigranlar açığa çıkıyor ve böylece tüketiciler gerçek bir iPhone ile karşı karşıya olduklarını teyit edebiliyorlar. Bu sistem, sahte ürünlerin piyasada dolaşımını azaltarak müşteri güvenliğini artırmayı amaçlıyor.
Apple’ın bu önemli güvenlik adımı, sahte ürünlerin satılmasını zorlaştırarak tüketicileri korumaya yönelik bir çözüm sunuyor. Bu nedenle, iPhone 15 veya 15 Pro satın alırken kutu üzerindeki UV ışıkla görülebilen kodu kontrol etmek, sahte ürünlerden kaçınmanın önemli bir adımı olacak gibi görünüyor.
Günümüzde Hidroponik Tarım adıyla da bilinen Topraksız Tarım tüm dünyada uygulanıyor. Bu tarım modelinde mahsuller besinlerini topraktan değil, su ve havadan alıyor. Hipodornik kelimesi ise “çalışma suyu” anlamına geliyor.
Hipodornik Tarım, mahsulün topraktan değil, hava ve su yoluyla beslenmesini amaçlıyor. Bu ürünler gerekli besin maddelerini sıvılardaki gübrelerden alıyor. Aslında Hipodornik Tarım yöntemi alışılmadık bir yöntem. Açık alanlarda uygulanabildiği gibi kapalı alanlarda da uygulanabiliyor. Özellikle dar alanlarda uygulanabilecek bir tarım modeli olması nedeniyle avantajlı bir tarım modeli. Kaynakların tasarruflu kullanılması emek ve zamandan tasarrufu sağlıyor. Aynı zamanda çiftçinin üretim üzerinde kontrol sahibi olmasını sağlıyor. Özellikle maliyetinin az olması ve kullanılan kimyasal ürünlerin daha az olması nedeniyle sağlıklı bir yöntem.
Hidroponik Tarım (Topraksız Tarım) modelinde ekim alanı; perlit, kokpit, taş yünü olabilir. Bu maddelerin asıl görevi bitki köküne besin ve oksijen ileterek bitkinin pozisyonunu korumak. Burada kullanılan suya besin maddeleri ekleniyor besin çözeltileri elde ediliyor. Hazırlanan bu su, su pompaları yardımıyla bitkinin köküne enjekte ediliyor. Besleyici çözeltiler su pompalarıyla taşınıyor, hava pompaları yardımıyla oksijen bitkinin köküne iletiliyor. Bu sayede bitki besin maddelerini zamanında ve gerektiği kadar alıyor. Topraksız tarım genellikle sera gibi kapalı alanlarda tercih ediliyor.
Hidroponik tarım modelinde gübreleme, ilaçlama gibi faktörlere ihtiyaç duyulmuyor.
Alandan tasarruf sağlanıyor.
Bitkiler, normal toprakta ve klasik yöntemlere göre daha fazla gelişiyor.
Besin maddelerini doğrudan karşılıyor. Böylelikle bitki enerji tüketmeyecek, tüm enerjisini meyve ve çiçek gelişimi için kullanacak.
Topraksız Tarımda (Topraksız Tarım) harcanan su miktarı, topraklı tarımda harcanan suyun sadece yüzde 10’una karşılık geliyor.
Yüksek verim ve üretim elde ediliyor.
Topraksız tarım maliyeti hesaplaması aslında teoride oldukça basit diyebiliriz. Bunun için ekimini yapacağınız mahsulu belirlemeniz ve alan içerisine ne kadar ekim yapabileceğinizi hesaplamanız gerekiyor. Örneğin çilek üretimini ele alalım.
1 dönüm yani 1000 m2 alana yaklaşık 25.000 adet çilek fidesi dikiliyor. Birim fide maliyetinin hesaba katılması gerekiyor.
Çelik konstrüksiyon ve sera örtüsü montajı yapılıyor. Malzeme maliyetindeki en önemli kalem diyebiliriz.
Topraksız üretim için gerekli olan oluk ve depolar yerleştiriliyor.
Kokopit üretim materyalleri ve sulama sistemleri kuruluyor.
Elon Musk’ın sahibi olduğu X, ya da daha çok bilinen eski adıyla Twitter, Circle özelliğini kapatarak aksaklıklarla dolu geçmişine son veriyor. Bu özellik kullanıcıların bir gönderiyi yalnızca belirli kişilerle paylaşmasına olanak tanıyordu. Bu özellik, bir diğer sosyal ağ uygulaması Instagram’ın “Yakın Arkadaşlar” özelliğinin fazla kullanılmayan bir benzeriydi.
Şirket, özelliğin 31 Ekim’de ortadan kalkacağını ve kullanıcıların çevrelerine kişi ekleyemeyeceğini söyledi. Yapılan açıklamada “X, 31 Ekim 2023 itibariyle Çevreleri kullanımdan kaldırıyor. Bu tarihten sonra, Circle’ınızla sınırlı yeni gönderiler oluşturamayacak ve Circle’ınıza kişi ekleyemeyeceksiniz. Bununla birlikte, kişileri takip etmeyi bırakarak onları Çemberinizden çıkarabileceksiniz” deniliyor. Şirket, son tarihten sonra da kullanıcıların kendi geçmiş Circle gönderilerine bakmalarına izin verecek.
Circle açıkları can sıkmıştı
Twitter, Circle özelliğini birkaç ay boyunca beta olarak test ettikten sonra ilk olarak Ağustos 2022’de kullanıma sundu. Şirket, kullanıcıların Circle’larına toplamda 150 kişi eklemelerine izin verirken kullanıcıların birden fazla Circle oluşturmasına izin verilmiyordu. Kullanıcılar zaman zaman bu özelliği kullansa da, oldukça basit bir özellik olan Circle beklenen ilgiyi göremedi. Özelliğin yeniden tasarlanıp farklılaştırılarak sunulup sunulmayacağı ise merak konusu.
Bu yılın başlarında, kullanıcılar Circle gönderilerinin yeşil bayrakla etiketlenmediğini fark etmeye başladılar. Sonrasında bunun bir açıktan kaynaklandığı ortaya çıktı ve Mayıs ayında şirket bu açığı, “Twitter Circle’ınız dışındaki kullanıcıların” Circle gönderilerine bakmasına neden olabilecek bir “güvenlik olayı” olarak doğruladı.
Öte yandan Elon Musk’ın X’i herkes için paralı hale getirmeyi planladığı da son dönemde konuşulan konular arasında.