Netflix, dediğini yaptı! Televizyondan da oyun oynanabilecek

iOS denetleyici uygulamasının piyasaya sürülmesinin ardından Netflix, oyunlarını TV’niz üzerinden yayınlamak için “sınırlı” bir beta testi uygulamaya başladı. Netflix, duyuruyu PC ve Mac’in yanı sıra TV ekranlarına akış planlarını detaylandıran bir blog gönderisinde yaptı.

Beta şu anda Birleşik Krallık ve Kanada’da belirli TV’lerde ve “az sayıda” platform abonesi için mevcut. Daha fazla insana “sürekli” bir hizmet sağlanabilmesi için üzerinde çalışılıyor.

Video platformunun web sitesi üzerinden PC’lerde ve Mac’lerde akış desteği “önümüzdeki birkaç hafta içinde” eklenecek. Bir TV’ye akış yaparken, telefonlar denetleyici olarak kullanılacak. PC’ler ve Mac’ler için klavye ve fareyi her zamanki gibi kullanabileceksiniz.

Netflix, betanın amacının “oyun akış teknolojisini ve denetleyiciyi test etmek ve zaman içinde üye deneyimini geliştirmek” olduğunu belirtti.

Platformun 2021’de mobil oyunlara uygun şekilde girmesinin ardından, şirket çoğunlukla iOS ve Android’e bağlı kaldı. Netflix Games Studio’nun çalışmalarında büyük bütçeli bir PC oyununa dair raporlar ve şirketin bulut oyunlarına olan ilgisi geçen yılın sonlarında ortaya çıktı.

Şirketin oyun noktasındaki çerçeveyi gelecekti hangi oyunlara kadar genişletebileceği noktası süprizlere açık. Ama şu an için bile oldukça yenilikçi bir yaklaşım sergiliyorlar. Tüm bunlarla birlikte kullanıcılar platformlara sürekli olarak yapılan zamlardan ve çeşitli platformların ülkelere yönelik farklı fiyat politikaları izlemelerine bu kadar öfkeliyken Netflix’in oyun girişiminin platform fiyatlarını etkileyip etkilemeyeceği oldukça önemli.

Vispera, Arya GSYF’den 250,000 dolar yatırım aldı

0

Türkiye’nin ilk ve tek cinsiyet dengesi odaklı girişim sermayesi yatırım fonu Arya GSYF, perakende sektöründe yapay zeka tabanlı çözümlerle fark yaratan teknoloji firması Vispera’ya stratejik bir yatırım gerçekleştirdiğini duyurdu.
 
Vispera, Prof. Dr. Aytül Erçil ve Dr. Ceyhun Burak Akgül liderliğinde, 2014 yılında kurulmuş bir teknoloji firması. Derin bilgi birikimi ve deneyime sahip olan Vispera, perakende sektöründeki müşterilere iş süreçlerini dönüştürme ve müşteri deneyimini optimize etme olanağı sağlayan yapay zeka tabanlı yenilikçi çözümler sunuyor.
 
Arya GSYF’nin gerçekleştirdiği bu stratejik yatırım, Vispera’nın perakende sektöründe öncü yapay zeka tabanlı teknolojileriyle bir adım öne çıkmasını destekleyecek. FMCG ve perakende şirketlere ölçeklenebilir ve kâr arttırıcı çözümler sunması, yatırımın etkileyici noktaları arasında yer alıyor.
 
Arya GSYF’nin sağladığı 250,000 ABD doları tutarındaki köprü finansmanı ile Vispera’nın değerlemesi 44,8 milyon ABD dolarına ulaştı. 35 ülke pazarında kendini başarıyla kanıtlayan Vispera daha önce Koç Grubu (Koç Holding, Koç GSYF, Inventram), Omurga, CaBo Capital, Esor Capital, Finberg, Keiretsu Capital ve Hayat SA gibi birçok başarılı VC’den de toplamda 13 milyon ABD doları yatırım almıştı.
 
Arya GSYF’nin yatırım yapma kararı; tecrübeli ve başarılı kurucuların önderliği, şirketin güçlü ve genişleyen küresel müşteri ağı ve pozitif kârlılık sağlayan iş modeli ile destekleniyor. Firmanın ürünleri; işlevsellik, ölçeklenebilirlik ve teknolojik avantajlarıyla rakiplerinden ayrışıyor.

Vispera 35’den fazla ülkeye yüksek teknoloji ihraç ediyor ve Coca Cola, Unilever, Carlsberg, Colgate gibi global lider firmalarla çalışıyor. FMCG ve perakende şirketlere sunmakta olduğu inovatif görüntü analiz çözümleri, sektörde yenilikçi bir dönüşüm yaratmayı hedefliyor.

Beklenen oldu! “Okuma modu” Android cihazlara da geldi

0

Tüm avantajları bir yana, Android daha önce hiçbir zaman iyi bir Okuma moduna sahip olmadı. iOS’ta Safari, bir makaleden biçimlendirmeyi, reklamları ve medyayı kaldıran “Okuyucu Görünümü”ne sahip. Ancak, yalnızca Safari‘nin uygulama içi tarayıcısını kullanmayı seçen uygulamalarda kullanılabiliyor. Şimdi Google, her ne kadar partiye geç kalmış olsa da, herhangi bir uygulamada her zaman erişilebilir bir şekilde kendi okuma modunu uyguladı.

Android’de okuma modu, Google’ın erişilebilirlik özelliklerinin bir parçası. Bu nedenle biraz kurulum gerektiriyor, ancak Android 9 veya üstü çalıştıran herkes bunu yapabilir.

Nasıl kullanılıyor?

Önce Google’ın Okuma modu uygulamasını yükleyerek başlamanız gerekecek. Uygulama az gören, kör olan veya disleksisi olan kullanıcılar için tasarlandı, ancak herkes tarafından kullanılabiliyor. Tetiklendiğinde, geçerli sayfayı mevcut uygulamanın üstünde yeni bir okuma görünümünde açıyor. Burada, oynatma özelliği makaleyi size yüksek sesle okuyacağından, makaleyi dikkat dağıtıcı olmadan okuyabilir veya hiç okumayabilirsiniz. Yazı tipi boyutundan, renginden ses ve anlatım hızına kadar her şey özelleştirilebiliyor.

Uygulama yüklendikten sonra, bir kez açın ve kurulum ekranından geçin. Erişilebilirlik ayarlarına yönlendirileceksiniz. Okuma modu kısayol özelliğini etkinleştirin ve erişilebilirlik özelliğinin ekranınızı kontrol etmesine izin verin.

Varsayılan olarak, bu, ekranın sağ alt köşesinde kalan bir kayan sanal erişilebilirlik düğmesini etkinleştirir. Modu anında tetiklemek için ona dokunun. Ancak kayan bir düğme istemiyorsanız, Daha fazla seçenek bölümünün altındaki Kısayol ayarlarında iki parmak yukarı kaydırma hareketine de geçebilirsiniz. Fiziksel düğmeye basmayı tercih ederseniz, kurulum sırasında Ses Düğmelerini Tut seçeneğine de geçebilirsiniz. Bu şekilde, her iki ses düğmesini bir arada basılı tuttuğunuzda Okuma modu görünecek.

Aselsan’dan yeni rekor: Büyümeye devam ediyor!

0

Şirketin brüt kârı, geçen yılın ilk yarısına göre yüzde 68 seviyesinde artarken; Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kârı (FAVÖK) geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 62 artış göstererek 4,4 milyar TL’ye yükseldi. FAVÖK marjı yüzde 24 olarak gerçekleşti.

Aselsan, rekor seviyede kar ile büyümeye devam ediyor!

Aselsan’ın net kârı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde yüzde 42 oranında artarak 5,4 milyar TL seviyesine ulaştı. Şirketin öz kaynaklarının aktife oranı yüzde 51 olarak gerçekleşti. Aselsan Genel Müdürü Ahmet Akyol, şirketin sürdürülebilir büyümesine devam ettiğini vurguladı. Aselsan’ın ilk yarıyıl finansal sonuçlarıyla ilgili değerlendirmede bulunan Akyol, şu ifadeleri kullandı:

“ASELSAN’ımız yılın ilk altı ayında yeni başarı hikayeleri yazmaya devam etti. Finansal sonuçlara göre 2023 yılının ilk yarısını yüksek bir kârlılık oranı ve başarıyla geride bıraktık. Yeni sözleşmelerin altına da imza attığımız 2023 yılının ilk yarısında ASELSAN’ın bakiye siparişleri 8,4 milyar Amerikan dolarına ulaştı. 2023 yılının ilk altı ayında tedarikçilerimize yaklaşık 17,8 milyar TL ödeme yaptık. 2023 yılının ilk altı ayında 68 adet ürünün millileştirilmesini başarı ile tamamladık.

Türkiye’ye askeri teknolojide liderlik ederken, son beş yılda millileştirdiğimiz ürün sayısını 738’e çıkardık. Böylece 900 milyon doların üzerindeki bir büyüklüğün ülkemizde kalmasını sağladık. Aynı zamanda geride bıraktığımız ilk altı aylık dönemde önemli ihracat sözleşmeleri imzaladık. Söz konusu sözleşmelerin olumlu yansımalarını bundan sonraki dönemlerde göreceğimize inanıyorum.

Önümüzdeki dönemde ihracatımızı artırmak, yüksek teknolojiye odaklanmak ve daha fazla millilik oranına ulaşmak istiyoruz. İstikrarlı büyümemizi devam ettirirken, sürdürülebilirlik konusunda da Türkiye’nin milli gücü olmaya devam ediyoruz. Bu nedenle sürdürülebilir büyümesini koruyan, rekabet gücü ile tercih edilen, güven duyulan, çevreye ve insana duyarlı bir teknoloji firması olma vizyonunu benimsiyoruz.

Ürettiğimiz ileri teknolojilerle hayatın birçok farklı alanında önemli görevler üstlenirken, sürdürülebilirliği de ön plana alıyoruz. Yurt içinde ve yurt dışında kullanıcılarımıza sunduğumuz rekabet gücü yüksek çözümlerle ülkemizin katma değerli ihracat hedeflerine en yüksek girdileri sağlayacağız. Milletimizden aldığımız güçle, çığır açıcı milli projelere imza atmayı sürdüreceğiz.”

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Elektronik para kuruluşları neler sunuyor?

0

Elektronik para kuruluşları elektronik para yönetiminin yapılmasını mevzuat kapsamında gerçekleştiriyor. TCMB bu kuruluşların yetkilerini tanımlıyor.

Elektronik para, elektronik veya manyetik olarak saklanan parasal bir değeri temsil ediyor. Bir elektronik para kurumu, parasal değeri merkezi bir muhasebe sisteminde saklıyor. Bununla birlikte çip gibi bir elektronik taşıyıcı üzerinde saklayabiliyor. Bu parasal değer daha sonra elektronik parayı çıkaran taraf dışındaki taraflarda ödeme yapmak için kullanılabiliyor.

Elektronik paraya örnek olarak mağazalarda ve internet mağazalarında ödeme yapmak için kullanılabilen plastik hediye çekleri gösterilebiliriz.

Elektronik para yönetimi üç kategoride yapılıyor. Bu kategorileri aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.

  • Elektronik para kuruluşları: Elektronik para ihraç edebilen, özel olarak lisanslanan işletmeler.
  • Muaf durumdaki kuruluşlar: Muafiyet Yönetmeliği kapsamında lisans gerekliliğinden muaf olan işletmeleri tanımlıyor. Yurt dışında muaf bir yapıdaki hizmet verenin, DNB teşebbüsü kamu siciline muaf elektronik para kuruluşu olarak girene kadar elektronik para ihraç etmeye başlamasına izin verilmiyor.
  • Bankalar: Bankalar, lisanslarının izin verdiği ölçüde, bir kredi kuruluşunun işini yapma yetkilerine dayanarak elektronik para hareketliliği sağlayabilen kuruluş olarak hareket edebilir. Elektronik para ticareti yapabilen kuruluşlar için lisans şartından muaf durumda. TCMB’den paylaşılan bilgilere göre elektronik para yönetimi belirti kanunlarla güvence altına alınıyor. Elektronik para hareketliliği sağlayabilen kuruluşlarının tamamı 6493 sayılı Kanun’un 18 inci maddesine tabi durumda. Böylellikle ikinci fıkrası uyarınca elektronik para ihraç edebiliyor. İlave olarak, 6493 sayılı Kanun’un 12 nci maddesi uyarınca yetkili oldukları ödeme hizmetleri de belirtiliyor.

Sektör araştırma raporundan notlar

T.C. Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’nın hazırladığı sektör araştırma raporu bu konuya açıklık getiriyor. Kuruluşlar aşağıdaki işlemleri yapma konusunda yetkili durumda.

  • Ödeme hesabına para yatırma ve para çekmeye imkan sağlıyor. Hizmetler de dahil olmak üzere ödeme hesabının işletilmesi için gerekli tüm işlemleri yapabiliyor.
  • Ödeme kartı ya da benzer bir araçla yapılan ödeme işlemi ile düzenli ödeme emri dahil para transferini yapabiliyor.
  • Ödeme aracının ihraç veya kabulünü yapabiliyor.
  • Para havalesini gerçekleştirmek.
  • Mal veya hizmet sağlayan arasında sadece aracı olarak faaliyet gösteren bir bilişim veya elektronik haberleşme işletmecisine yapıldığı ödeme işlemini gerçekleştirebiliyor.
  • Fatura ödemelerine aracılık edilmesine yönelik hizmetleri yapmak.

Google, hakkımızda neler biliyor? Bu siteden bakabilirsiniz

0

Google, yapılan araştırmalara göre kullanıcıları hakkında en çok veri toplayan şirketlerden biri. Bu bilgi, Google’ın dünya üzerinde en yaygın kullanılan arama motoru olduğu gerçeğiyle birlikte dehşet verici bir tablo ortaya çıkıyor.

Google’ın hakkımızda neler bildiğini görmenin bir yolu var. Bu elbette size elindeki tüm bilgileri sizinle paylaşacağı anlamına gelmese de fikir edinmenizi sağlayacak. Tarayıcı, kullanıcıların maruz kalacakları reklamları kendilerine özgü filtreleyebilmesi için bir imkan tanıyor.

Bu imkandan faydalanmak için Google’da ilgili linke tıkladığınızda site size reklamla ilgili tüm parametreleri sunuyor. Dolayısıyla, doldurmanız gerekenler kadar onların elinde neler olduğunda görmüş oluyorsunuz.

Nasıl yapılıyor?

1- Öncelikle Google tarayıcınızı açın ve “Ads Ayarları” aramasını yapın ve fotoğraftaki linke tıklayın.

2- Açılan sayfada sağ alt köşede yer alan Gizliliği Yönetin’e tıklayın.

3- Çıkan sayfada Google’ın reklamla ilgili sizi yerleştirdiği parametreleri ve elindeki bilgileri görebilirsiniz. Eğer maruz kaldığınız reklamları kişiselleştirerek deneyiminizi artırmak isterseniz de buradaki boş parametreleri doldurabilirsiniz.

Google’a göre tüm bu veri toplama, size ilgi alanlarınızla ilişkili reklamlar göstermelerini sağlamak içindir. Belirli kategorileri kapatmak mümkün. Örneğin, yaşınıza göre herhangi bir reklam istemiyorsanız, bu verileri kullanmamasını söyleyebilirsiniz.

Fortinet güvenlik operasyonlarını yapay zeka ile değerlendiriyor

Fortinet, güvenlik operasyonları çözümlerini kullanmanın müşterilere sağladığı faydaları ölçmek için Enterprise Strategy Group (ESG) tarafından yapılan bağımsız bir analizin sonuçlarını açıkladı. Analiz, müşterilerin tespit, kontrol altına alma, araştırma ve müdahaleyi önemli ölçüde geliştirirken, güvenlik ekiplerini operasyonel olarak yüzde 86’ya kadar daha verimli hale getirdiğini belirledi. İncelenen kurumlar siber riski azalttı, üretkenliği artırdı ve mevcut ekiplerin daha az zamanda daha çok iş yapmasını sağladı. Ve tüm bu iyileştirmelere, bir ay gibi kısa bir yatırım geri dönüş süresi de ekleniyor. 

Fortinet Pazarlama Direktörü ve Ürün Stratejisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı John Maddison konuyu şöyle değerlendiriyor: “Hızla genişleyen saldırı yüzeyini hızlanan siber tehditlere karşı güvence altına almak için kurumlar, entegre bir siber güvenlik platformunun merkezinde yapay zekadan [AI] yararlanan siber güvenlik çözümleri kullanmalıdır. ESG’nin, Fortinet’in güvenlik operasyonlarına [SecOps] yaklaşımının çarpıcı faydalarını ölçmesinden ve işletmelerin otomatik olay tespiti ve kontrol altına almanın yanı sıra daha geniş araştırma ve müdahalenin avantajı hakkında bilinçli kararlar vermelerine yardımcı olmasından memnuniyet duyuyoruz” 

Fortinet SecOps Fabric’in Faydaları 

ESG analizinin temeli, son kullanıcılarla yapılan derinlemesine görüşmelerdir ve bu görüşmeler sırasında her bir kuruluşun olayları tespit etme, doğrulama ve kontrol altına alma süresinin yanı sıra bunları tam olarak araştırma ve düzeltme süresi gibi kritik güvenlik operasyonları işlevlerini yerine getirme süresini belirlediler. Teknik dokümantasyon, mevcut vaka çalışmaları, üçüncü taraf analizleri ve sektör verileriyle birlikte ESG daha sonra bu işlevlerle ilgili nitel ve nicel kıyaslamalar gerçekleştirerek, özellikle de ortalama bir kurumun bekleyebileceği potansiyel risk, zaman ve maliyet tasarrufları oluşturabildi. 

ESG analizine göre Fortinet Güvenlik Operasyonları çözümlerini uygulayan kurumlar üç alanda önemli tasarruf ve faydalar elde etti: 

  • Erken tespit ve önleme (EDP): Yapay zeka (AI) ve diğer gelişmiş davranışsal analitikleri kullanan FortiEDR, FortiDeceptor, FortiRecon, FortiSandbox ve FortiNDR’ı içeren Fortinet EDP teknolojileri kullanılarak tehditleri tespit etme süresi 168 saatten (21 iş günü) bir saatten daha aza ve genellikle sadece saniyelere indirildi. Fortinet’in entegre yaklaşımı sayesinde bu tehditleri önceliklendirme süresi sekiz saatten 10 dakikaya, kontrol altına alma süresi ise 4,2 saatten bir dakikaya düştü. 
  • Merkezi analiz ve müdahale otomasyonu (CARA): FortiAnalyzer, FortiSIEM, FortiXDR, FortiSOAR ve yönetilen tespit ve yanıt hizmetlerini içeren Fortinet CARA bileşenlerinin içgörü ve otomasyonu kullanılarak tehditleri araştırma süresi 6 saatten 1 dakikaya (veya daha azına) düştü. Daha da önemlisi, bu tehditleri düzeltme süresi çoğu durumda 12,5 saatten 5-10 dakikaya düşürüldü. 
  • Eğitim ve hazırlık: Fortinet’in sunduğu son kullanıcı ve analist eğitimleri, kimlik avı saldırılarından kaynaklanan riskleri azalttı ve olaylara hazırlıklı olma ve müdahale etme sürelerini iyileştirdi. Bir müşteri, zararlı bağlantılara tıklayan kişi sayısının (yüzde 84) düştüğünü tahmin etmektedir.. Buna ek olarak, siber güvenlik uzmanı eğitimi daha hızlı işe alım ve güvenlik ekibi üretkenliği, verimliliği ve yeteneklerinde artış sağladı. 

Fortinet teknolojileri ile operasyonel tasarruf 

Olayları tespit etmek, kontrol altına almak, araştırmak ve müdahale etmek için hızlandırılmış sürenin ötesinde ESG, katılımcılar tarafından bildirilen güvenlik ekibi verimliliği ile ilgili beklenen operasyonel tasarrufları modelledi. Sonuçlar, Fortinet EDP teknolojilerinin olay başına harcanan ortalama süreyi yüzde 86 oranında azaltarak aynı miktarda işi gerçekleştirmek için yılda 993.000 dolar harcanmasını önleyebileceğini gösterdi. Fortinet CARA teknolojilerinin eklenmesi ise yüzde 99 zaman tasarrufu sağlayarak yıllık 1,14 milyon dolarlık operasyonel maliyetten kaçınılmasını sağlayabiliyor. 

Raporda ESG ayrıca Fortinet ürünlerinin riske maruz kalınan ortalama süreyi EDP ile yüzde 97, EDP ve CARA ile yüzde 99 oranında azaltarak kurumların siber saldırıların beklenen maliyetinden ortalama 1,3 milyon dolar kaçınmasına yardımcı olabileceğini öngörüyor.  

Verimlilik ve maliyetlerdeki iyileşme ile riskten kaçınma tasarrufları birleştirildiğinde Fortinet EDP için 1 ila 2,5 ay, EDP ve CARA kombinasyonu için ise 1 ila 1,7 ay arasında bir geri ödeme süresi ortaya çıkıyor. 

Güvenlik Operasyonları Otomatikleşti 

Fortinet SecOps Fabric, geleneksel güvenliği atlamak ve meşru operasyonlar arasında gizlenmek için tasarlanmış bileşenleri ve etkinlikleri tespit eden ağ, uç nokta, uygulama ve bulutu kapsayan dağıtılmış güvenlik kontrolleri ile genişletilmiş dijital saldırı yüzeyinde yapay zeka, makine öğrenimi ve entegrasyon uyguluyor. Aynı zamanda, daha geniş çaplı araştırma ve müdahaleye yönelik merkezi bir yaklaşım, kurumların güvenli operasyona dönüşünü hızlandırıyor. 

Xiaomi’nin yeni nesil yapay zeka köpeği: CyberDog 2

0

Xiaomi, bugün düzenlediği özel etkinlikte bir dizi yenilikçi ürünü tanıtarak teknoloji dünyasına yepyeni bir soluk getirdi. Etkinlikte tanıtılan ürünler arasında Mix Fold 3, Pad 6 Max, Smart Band 8 Pro gibi ilgi çekici cihazların yanı sıra, dikkat çekici bir yenilik de yer aldı: Xiaomi CyberDog 2.

Firma CEO’su Lei Jun tarafından tanıtılan Xiaomi CyberDog 2, yapay zeka teknolojisinin son derece etkileyici bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. İlk nesil CyberDog’unun başarısının ardından geliştirilen bu ikinci nesil robot köpek, gerçek köpeklere olan benzerliğiyle dikkat çekiyor. Tasarımı tamamen elden geçirilerek Doberman şeklini andıran bir görünüm kazandırılmış ve böylece CyberDog 2, kullanıcılarına daha gerçekçi bir deneyim sunacak.

Xiaomi CyberDog 2’nin teknik özellikleri de oldukça etkileyici. Bu akıllı robot köpek, yapay zeka desteğiyle donatılarak 30.000 robot köpek modeli ile eğitiliyor ve geliştiriliyor. Sahip olduğu 19 farklı sensör sayesinde görme, dokunma ve işitme yeteneklerine sahip olan CyberDog 2, karmaşık manevraları bile başarıyla gerçekleştirebiliyor. Xiaomi’nin geliştirdiği CyberGear mikro-aktüatörleri sayesinde hareket kabiliyeti artırılan bu robot köpek, kullanıcıların karşısına oldukça akıllı ve yetenekli bir şekilde çıkıyor.

Bununla birlikte, Xiaomi CyberDog 2’nin en dikkat çekici özelliklerinden biri de açık kaynak olması. Firma, geliştiricilerin köpeğe özel programlar oluşturmasını desteklemek amacıyla programlama araçlarını ve köpek algılama yeteneklerini kullanıma sunmayı planlıyor. Bu sayede, kullanıcılar ve geliştiriciler farklı alanlarda bu teknolojiyi kullanarak yenilikçi çözümler geliştirebilecekler.

Xiaomi, CyberDog 2’nin fiyatını da duyurdu. Bu benzersiz teknolojiye sahip robot köpeği edinmek isteyenlerin yaklaşık 1.789 doları gözden çıkarmaları gerekecek. Üretici firma, henüz resmi bir çıkış tarihi vermemiş olsa da, merakla beklenen CyberDog 2’nin yakın zamanda teknoloji severlerle buluşacağını belirtiyor.

Xiaomi’nin bu çarpıcı yeniliği, yapay zeka ve robotik teknolojisinin geldiği son noktayı göstermesi açısından oldukça anlamlı bir adım. Teknoloji dünyası, Xiaomi CyberDog 2’nin ne gibi farklı alanlarda kullanılabileceğini ve ilerleyen süreçte nasıl gelişimler kaydedeceğini heyecanla bekliyor.

Xiaomi’nin yeni yapay zeka köpeği: CyberDog 2 hakkında siz ne düşüyorsunuz? yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.

Tesla casusluk için kullanılabilir mi?

0

Sentry Mode, Tesla araçlar için tartışmalara neden oluyor. Tesla casusluk için kullanılabilir yönündeki endişeler artıyor.

Amerikan teknoloji devleri ile Çin hükümeti arasındaki ilişki hiç bu kadar kolay olmamıştı. Apple’ın dünyanın en büyüğü olan Çin’deki devasa akıllı telefon pazarını fethetmeye çalışırken kendisini nasıl bir çıkmazın içinde bulduğunu görmüştük. Teknoloji devi, veri düzenlemesi ve sansür konusunda hemfikir olmayan Pekin ve Batılı politikacıları yatıştırmayı dengelemek zorunda.

Tesla, Çin’de büyük bir elektrikli araç oyuncusu haline gelirken, kendisini benzer bir ikilemde buluyor. Pekin’in casuslukla mücadele mevzuatında yakın zamanda yapılan geniş kapsamlı bir güncelleme yabancı firmaları ulusal güvenliği en yüksek önceliğe dönüştüren ülkede faaliyet göstermenin risklerine daha yakından bakmaya teşvik ediyor.

Sentry Mode endişeye neden oluyor

Yabancı otomobil üreticileri onlarca yıldır Çin’de bulunuyor. Ancak internete bağlı araçlar, geleneksel otomobil üreticilerini etkilemeyen bir dizi yeni veri uyumluluğu gerekliliğine yol açtı. Tesla zaten ülkede veri güvenliği tepkileriyle karşılaştı.

Yerel basında, bir milyon nüfuslu güneydeki bir şehirdeki bir havaalanının Tesla araçlarının park etmesinin “gizlilik endişeleri” nedeniyle yasaklandığı, ancak yolcu indirme ve teslim alma işlemlerine hala izin verildiği bildirildi. Bir havaalanı çalışanı basına “birçok yerde benzer bir kural var” diyor.

Politikanın Tesla’nın “Sentry Mode”una bir yanıt olduğu varsayılıyor. Araç gözetimsiz bırakıldığında şüpheli etkinliği tespit etmek için aracın harici kameralarını kullanan özellik, izinsiz girişlere ve hırsızlıklara karşı koruma sağlayacak şekilde tasarlanmış durumda. Diğer yerel elektrikli üreticilerindeki benzer özelliklere rağmen, Tesla’nın yabancı kimliği açıkça daha fazla güven sorununa yol açıyor.

Medyanın ilgisine yanıt olarak Tesla, bir Weibo gönderisinde, Sentry Mode’dan üretilen verilerin “yalnızca arabanın içindeki USB cihazında çevrimdışı olarak saklandığını” ve diğer bazı markaların aksine “ne sahibi ne de Tesla”nın uzaktan görüntüleyemediğini belirtti.

Tesla China’nın web sitesine göre, Sentry Mode’un aracın sistem ayarlarında manuel olarak etkinleştirilmesi gerekiyor ve kamera, bir USB flash sürücü de takılı olması koşuluyla yalnızca bir tehdit algılandığında kayda başlayacak. Tesla, Weibo gönderisinde ayrıca , Çin’in 2021’de uygulamaya koyduğu otomobil veri koruma önlemlerine uygun olarak uzun süredir bir veri yerelleştirme merkezi kurduğunu da hatırlatıyor.

YouTube, zararlı kanser tedavisi videolarını kaldırmaya başlıyor

0

Dünyanın önde gelen video platformlarından biri olan YouTube, sağlık alanında zararlı kanser tedavisi videolarını toplu olarak yayından kaldırma kararı aldı. Platform, ileriye dönük sağlık politikalarını belirlerken, insanları profesyonel tıbbi tedavi aramaktan caydıran içeriklere karşı da sıkı bir önlem almaya karar verdi. Bugün yapılan resmi açıklamada, YouTube’un “zararlı veya etkisiz olduğu kanıtlanmış kanser tedavilerini” teşvik eden veya “izleyicileri profesyonel tıbbi tedavi aramaktan caydıran” içeriklerin platformdan kaldırılacağı duyuruldu. Bu hamle, YouTube’un özellikle Covid-19, aşılar ve üreme sağlığı gibi konulardaki yanlış bilgilerle mücadele çabalarını sürdürdüğü bir dönemde geldi ve tıbbi moderasyon yönergelerini güncelleme amacını yansıtıyor.

YouTube, tıbbi yanlış bilgilendirmeye karşı daha sıkı politikalar belirliyor

Tıbbi yanlış bilgilendirmenin yüksek halk sağlığı riskleri taşıdığı ve resmi sağlık otoriteleri tarafından desteklenen rehberliklerin önemli olduğu durumlarda yeni politikaları uygulamaya koymayı planlıyor. Platform, özellikle tıbbi konularla ilgili zararı en aza indirmeyi ve aynı zamanda sağlıklı tartışmalara izin vermek arasında denge kurmayı hedefliyor. YouTube’un güncellenen politikaları hem kanıtlanmış şekilde zararlı olan içeriklere hem de kanıtlanmamış ve yerleşik tıbbi yöntemlere alternatif olarak sunulan tedavilere karşı harekete geçecek. Örneğin, bir video kullanıcıları radyasyon tedavisinin yerine C vitamini takviyesi almaya teşvik edemeyecek.

Bu adım, YouTube’un sağlık alanında yanlış bilgilendirme ile mücadelesini sürdürdüğünün bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Video platformu, Covid-19 yanlış bilgileriyle mücadele kapsamında daha önce aşı karşıtı içerikleri kısıtlamış ve pandeminin etkisi altında Ekim 2020’de Covid-19 aşı yanlış bilgilerini platformdan kaldırmıştı. Ayrıca, “güvenli olmayan kürtaj yöntemleri” gibi zararlı içeriklere karşı da önlemler alınmıştı.

YouTube’un bu güncellenen politikaları, büyük teknoloji platformlarının Covid-19 yanlış bilgileriyle mücadelede ortak bir taahhütte bulunduğu üç yıl süren çabaların ardından geldi. Ancak, bazı platformların yaklaşımları farklılık gösterdi.

Zuckerberg ve Musk kafes dövüşü yapacak mı?

0

Zuckerberg ve Musk kafes dövüşü ile sık sık gündeme geliyor. Musk, yine ortalığı kızıştıran bir açıklama yaptı.

Zuckerberg’in önerilen kafes maçından “harekete geçme zamanı” geldiğini söylemesinin ardından Musk, Zuckerberg’in evine dövüşmek için geleceğini söyledi.

Musk X’te “Bu akşam Palo Alto’daki Tesla FSD test sürüşü için arabadan @finkd’nin evine gitmesini isteyeceği. Eğer şansımız yaver giderse ve Zuck gerçekten kapıyı açarsa, mücadele başlar!” dedi.

Musk, Zuckerberg’in evine gidecek

Bir zamanlar bir kullanıcının jetinin yerini yayınlamasını “suikast koordinatlarını” paylaşmaya benzeten Musk, “macera”yı X’te canlı yayınlayacağını söylüyor. Görünüşe göre Zuckerberg bunlardan hiçbirine sahip değil. Zuckerberg’in Meta’daki sözcüsü Iska Saric: “Mark şu anda seyahat ediyor ve Palo Alto’da değil. Ayrıca Mark bu sporu ciddiye alıyor ve evine rastgele gelen biriyle dövüşmeyecek” dedşç

Zuckerberg, haftalarca Musk’ın kafes maçları için bir tarih onaylamaması ve ardından ameliyat olması gerekebileceğini ve dövüşün UFC’nin katılımı olmadan Roma’da gerçekleşeceğini öne sürmesinin ardından kısa süre önce havlu attı. İtalyan hükümeti, bunun Roma’da gerçekleşeceğini hemen yalanladı. Düzenli olarak antrenman yapan ve jiujitsu turnuvalarında yarışan Zuckerberg, dövüşün profesyonelce organize edilmesi konusunda kararlıydı.

Zuckerberg kısa süre önce Musk’a bir kısa mesajda “Asla olmayacak bir şeyi abartmak istemiyorum, bu yüzden ya bunu yapacağınıza karar verip bir an önce yapmalısınız ya da devam etmeliyiz” dedi. Musk daha sonra bugün Zuckerberg’in arka bahçesinde bir kavga teklif etti ve ona “belki de modern bir Bruce Lee’sin ve bir şekilde kazanacaksın” diyerek alay etti. Musk, elbette, ilk önerdiği dövüşün şartlarını sürekli değiştirmenin Zuckerberg’i geri adım atması için baskı yapacağını bilmeliydi.

Musk’ın bu tarz çıkışlarına aslında bir hayli alışığız. İlginç açıklamalarla gündeme gelen Musk, bu sefer Zuckerberg’i sinirlendirmeye devam ediyor. İkili sürekli olarak kafes dövüşü ile gündeme geliyor. Ancak bu dövüşün yapılması çok düşük bir ihtimal olarak görülüyor. Ayrıca Zuckerberg genellikle ortamı yatıştıran taraf olurken, Musk bir hayli sorun yaratıyor. Elon Musk ve Mark Zuckerberg arasondaki kavga yeni bir saçmalık düzeyine ulaştı diyebiliriz. İkilinin bu polemiğinin ne zaman sona ereceği de merak ediliyor.

Firefox Android’de tarayıcı uzantısı desteğini geri getiriyor!

Google Chrome ve Mozilla Firefox farklı motorlara dayanıyor, ancak bunlar Android’in favori tarayıcılarından. Masaüstü istemcileri de var, ancak Android uygulamaları yalnızca temel işlevsellik sunuyor ve tarayıcı uzantılarıyla birlikte gelen gerçek kişiselleştirme deneyimini kaçırıyoruz. Artık Mozilla, Firefox Android uygulamasında tam teşekküllü uzantı desteğine hazırlanıyor.

Firefox uzantılarına eklentiler denir ve daha önce Android’de yaygın olarak mevcuttu. Ancak tüm bunlar 2020’de Mozilla, Firefox kod tabanını Fenix yeniden tasarımının bir parçası olarak yeniden işlediğinde değişti. Son iki yılda ekip, sadece bir avuç eklenti desteğiyle temel işlevselliğin doğru bir şekilde uygulanmasını sağlamaya odaklandı. Artık tarayıcı iyi çalıştığına göre Mozilla, uzantı geliştiricilerine uzantılar için tam teşekküllü desteğin bu yıl Android uygulamasına geri döneceğini bildiren bir bildirimde bulundu.

Masaüstü eklentilerini Android kullanımına uyarlamaya yönelik özel talimatların yanı sıra, bildirimde, Android’deki eklenti desteğinin başlatma tarihinin Eylül ayında açıklanacağı ve gerçek sürümün bu yıl içinde bir süre için planlanacağı açıkça belirtiliyor. Bu arada Mozilla, uzantı geliştiricilerine, geliştiricilerin sorunlarla karşılaşmamasını sağlamak için ilgili kılavuzlar, kaynaklar ve tartışma forumları sağlayacağına ve Android kullanıcılarının tavizsiz, masaüstü benzeri bir deneyim elde edeceğine dair güvence verdi.

Android’de Firefox için “açık ekosistem”, tüm cihazlarınızda reklam engelleyicilerin, Amazon fiyat izleyicilerinin, yazım denetleyicilerinin ve indirim bulucuların kullanılmasına izin vererek tarama deneyiminizi daha iyi hale getirecek.

Öbür taraftan, Android için Chrome hiçbir zaman uzantı desteğine sahip olmadı ve görünürde bu yönde bir işaret de yok. Bununla birlikte, Kiwi Browser gibi Chromium tabanlı alternatifler tam uzantı desteğine sahip, bu da Chromium’a bağlıysanız ve masaüstü deneyimindeki uzantılarınızı gerçekten kaçırıyorsanız onları çekici bir alternatif haline getiriyor.

Firefox için atılan bu adım aslında Android de fark yaratmış oluyor ve uygulamayı diğerlerinin arasında öne çıkarıyor. Zaten bilinen ve güvenilir bir uygulamayken böyle bir farka sahip olmak oldukça avantajlı olacak.

YouTube, reklam atlama eklentilerine savaş açtı!

YouTube, kullanıcılarına sunduğu Premium paketleriyle reklamsız izleme deneyimi sunuyor. Fakat bazı kullanıcılar hem bu paketlerden almayıp hem de reklamsız izlemek için bazı yollara başvuruyor. Bu yolların başında da adblock olarak tanımlanan engelleyici eklentileri geliyor

Kullanıcılar, bu eklentileri kurarak YouTube reklamlarını atlayabiliyorlar. Daha doğrusu atlayabiliyorlardı. YouTube, yaptığı çalışmalarda bu eklentileri devre dışı getirmek üzerine odaklandı. Çok geçmeden, Premium olmayan aboneler, bir reklam bloğu uzantısı veya yazılımı kullanmak için yeni bir üç grev politikasını vurgulayan güncellenmiş bir iletişim kutusu görmeye başladı. YouTube şimdi bu uyarının başka bir evrimini ücretsiz kullanıcılara test ediyor, bu sefer bir zamanlayıcı takılı.

Bir YouTube kullanıcısı bu yeni zamanlayıcıyı açılır pencerenin sağ üst köşesinde fark etti ve kişi daha sonra ekran görüntüsünü Reddit’te paylaştı. Yorumlardaki başka bir kullanıcı da bu açılır pencereyi gördüğünü bildiriyor, böylece önümüzdeki günlerde daha fazla müşteriye görünebilir. Bu zamanlayıcının süresi açıklanmasa da, 30 ila 60 saniye civarında olmasını bekliyoruz. Kutudaki eşlik eden metnin geri kalanı YouTube’un ilk deneyinden değişmedi, madde işaretleri Premium’a abone olmanın faydalarını listelerken, YouTube Reklamlarına İzin Ver ve YouTube Premium’u Deneyin seçenekleri de mevcut.

Google‘ın bu özelliği sınırlı sayıda hesapla test ediyor gibi göründüğü göz önüne alındığında, bazı kullanıcılar şu anda bu açılır pencereleri bulamayacak kadar şanslı olabilir. Yine de bu yöntemler kalıcı olacak ve kullanıcıların önemli tepkilerine rağmen Google’ın pes etmesi pek olası değil. Çoğu ücretsiz kullanıcının zaten bildiği gibi, bu açılır pencereleri atlamak için bir avuç geçici çözüm var. Bununla birlikte, bunlar uzun vadeli çözümler değil ve Google’ın muhtemelen VPN ve bu uyarıları atlatmak için tipik olarak kullanılan diğer yöntemlerin kullanımına karşı koymak için bir planı var.

İnsanların Premium’a abone olmak istememelerinin bir nedeni de artan maliyetler. Arecent fiyat artışı, bireysel bir Premium aboneliğin artık ABD’de ayda 13,99 ABD doları veya 139,99 ABD doları olduğu anlamına geliyor. Buna karşılık, ülkemiz gibi bazı pazarlarda, bu bölgelerde daha fazla abone yakalamak amacıyla fiyatlar önemli ölçüde düşük.

YouTube, tüm bu kargaşanın ortasında bir düzen oturtmaya çalışıyor. Hem daha fazla kullanıcı ulaşmak, gelir elde etmek hem de suistimal edilen hizmetlerin önüne geçmeye çalışmak oldukça zor.

17 yıl aranın ardından beklenen oldu! NASA’nın o uzay aracı, Dünya’ya döndü

Çığır açan bir NASA uzay aracı, evden 17 yıl uzakta kaldıktan sonra Dünya’ya dönüyor. NASA’nın STEREO (Güneş Karasal İlişkiler Gözlemevi) misyonunun yarısı olan STEREO-A, Florida’daki Cape Canaveral Hava Kuvvetleri İstasyonu’ndan 25 Ekim 2006’da fırlatılmasından bu yana ilk kez gezegenimizi ziyaret ediyor.

STEREO-A, STEREO-B uzay aracını da içeren çift uzay aracı görevinin öncü bileşeni. Bu, güneşin çoklu perspektifli veya “stereoskopik” bir görüntüsünü yakalayan ilk görevdi. STEREO görevi, iki uzay aracının yörünge yollarında 180 derecelik bir ayrım elde ettiği, güneşin karşı taraflarında pozisyonlar aldığı ve insanlığa yıldızımızın ilk bakışını tam bir küre olarak sunduğu Şubat 2011’de de tarih yazdı. Başlıklarına benzer şekilde, STEREO-A’nın “A”sı “önde” ve STEREO-B’nin “B”si “arkada” anlamına geliyor.

STEREO program bilim adamı Lika Guhathakurta yaptığı açıklamada, “Bir seferde güneşin sadece bir tarafını görüyorduk.” dedi. “STEREO o ipi kırdı ve bize güneşi üç boyutlu bir nesne olarak görmemizi sağladı.”

STEREO görevi, 17 yıl önce Dünya’dan ayrıldığından beri bir dizi başka bilimsel başarıya ulaşmıştı ve her iki uzay aracı da STEREO-B, planlanan bir sıfırlamanın ardından 2014’te görev kontrolüyle temasını koparana kadar uzay manzaraları sağlıyordu (B’nin görevi resmi olarak 2018’de sona erdi). Ancak STEREO-A, yurttaşını kaybetmesinden bu yana Dünya ile temas halinde kaldı ve bu kısa eve dönüş, rehavet anlamına gelmiyor.

Bunun yerine, uzay aracı ziyareti sırasında bazı yeni NASA görevleriyle bir araya gelecek.

STEREO-A, Güneş ve Heliosferik Gözlemevi (SOHO) ve NASA’nın Güneş Dinamikleri Gözlemevi (SDO) ile güneş görüşünü sentezleyerek, tıpkı STEREO-B’de olduğu gibi, ev sahibi yıldızımızın stereoskopik bir 3D resmini bir kez daha sağlayacak. STEREO-A’nın ziyareti sırasında Dünya’dan uzaklığını değiştireceği gerçeği, aynı zamanda farklı boyutlarda güneş özelliklerinin manzaralarını sunabileceği anlamına geliyor. Bu, milyon mil genişliğinde görüş alanına sahip bir teleskopun odağını değiştirmek gibi olurdu.

Bu, araştırmacıların hayati güneş ölçümleri yapmasına, güneşin aktif bölgelerini tanımlamasına ve hatta güneş lekelerinin altında yatan karmaşık manyetik yapılar hakkında 3D bilgi edinmelerine olanak tanımalı. Bu yapılar genellikle 2D görüntülerle çalışma için kullanılamaz.

Ayrıca, STEREO-A’nın bu ziyareti, güneş fizikçilerinin güneşle ilgili uzun süredir devam eden bazı gizemleri çözmelerine yardımcı olabilir. STEREO proje bilim adamı Terry Kucera, “Koronal döngülerin sadece optik yanılsamalar olabileceğine dair yakın zamanda bir fikir var.” dedi.

Bu, bazı bilim adamlarının güneşten çıkan devasa plazma bantlarının sınırlı görüş açılarımızın, gerçekten sahip olmayabilecekleri şekillere sahip olduklarını öne sürmelerini ifade ediyor. Kucera, “Onlara birden fazla açıdan bakarsanız, bu daha belirgin hale gelmelidir.” diye ekledi.

STEREO-A, hafta sonu Dünya’yı uçururken sadece görsel veri toplamayacak. Uzay aracı ayrıca koronal kütle fırlatmaları (CME’ler) adı verilen yıldızımızdan patlamalar hissedecek.

Uzaya fırlatıldığında, bu devasa yüklü parçacık tüyleri Dünya’nın yörüngesindeki uyduları bozabilir, gezegendeki radyo sinyallerine müdahale edebilir ve hatta güç altyapısına zarar verebilir. CME’lerin, Dünya’ya ulaştıktan sonra hasara veya bozulmaya neden olup olmadıkları açısından etkisi, yanlarında taşınan manyetik alanlar tarafından belirlenir. Yüklü parçacıklar güneş ve Dünya arasındaki 93 milyon mil (150 milyon kilometre) alanı geçerken bu alanlar önemli ölçüde değişebilir.

Bilim adamları CME’lerin ve manyetik alanlarının modellerini oluşturabilirler, ancak gözlemler tek bir uzay aracından geldiğinde bu modeller sınırlı. New Hampshire Üniversitesi profesörü ve STEREO-A’nın enstrümanlarından birinin baş araştırmacısı Toni Galvin, “Kör adamlar ve fil hakkındaki benzetme gibi. Bacakları hisseden ‘ağaç gövdesi gibi’ diyor ve kuyruğu hisseden ‘yılan gibi’ diyor” dedi. “Şu anda CME’lerde sıkışıp kaldığımız şey bu, çünkü genellikle onu ölçen yan yana sadece bir veya iki uzay aracımız var.”

Gezegenimizin yanından uçmadan önceki aylarda, STEREO-A Dünya’ya yönelik CME’ler hakkında veri topluyor ve gezegenimizin çevresinden tekrar ayrıldıktan sonra aylarca bunu yapmaya devam edecek.

NASA gemisi gezegenimize son yakın olduğunda, 2006’da güneş “güneş minimumu” adı verilen bir aşamadaydı. Bu, az aktivite ve az güneş lekesi ile nispeten sessiz bir aşamada olduğu anlamına geliyor.

Buna karşılık, güneş STEREO-A , geçtiğimiz günlerde 2025’te zirve yapması gereken kabaca 11 yıllık döngüsünde maksimum güneş dönemine yaklaştığını gördü.

Kucera, “Güneş o noktada çok sessizdi! Verilere bakıyordum ve ‘Ah evet, o aktif bölgeyi tanıyorum’ dedim. Bir tane vardı ve inceledik.” dedi ve “Tamam, o kadar da kötü değildi ama yakındı.” şeklinde ekledi.

Bu, STEREO-A’nın yaklaşık 17 yıl öncesine göre “temelde farklı” bir yıldız deneyimleyeceği anlamına geliyor. Guhathakurta, “Bundan kazanılacak çok fazla bilgi var” diyerek sözlerini tamamladı.

EasyCep Türkiye’nin en başarılı girişimleri listesinde yükseliyor

0

Türkiye’de yenilenmiş telefon sektörünün öncüsü EasyCep, Türkiye’nin en başarılı girişimlerinin sıralandığı ‘Startup 100’ listesinde geçen yıla göre 11 basamak birden yükselerek 17. sırada yer aldı. Fast Company Türkiye tarafından hazırlanan ve Türkiye girişim ekosisteminin önde gelenlerince oluşturulan jürinin puanlaması ile ortaya çıkan listede EasyCep’in yükselişinde, şirketin sadece bir yıl içinde 15 kat büyümesi etkili oldu.

Türkiye’de yenilenmiş telefon pazarının öncüsü EasyCep, Türkiye’nin en başarılı girişimlerinin sıralandığı Fast Company Türkiye tarafından hazırlanan ‘Startup 100’ listesinde geçen seneye göre 11 basamak birden yükselerek 17. sırada yer aldı.
Listenin hazırlanmasında Türkiye’nin önde gelen girişim ekosistemi liderlerinden bir jüri oluşturuldu. Start-up ekosistemine yatırım yapan, danışmanlık/mentorluk üstlenen ve kurucu olarak görev yapan liderlerden, beğendikleri, yatırım yaptıkları, yakından izledikleri ya da alışveriş gerçekleştirdikleri girişimleri puanlamaları istenerek oluşturuldu.

Sadece bir yılda 15 kat büyüdü


EasyCep tüketicileri yenilenmiş telefon tercihinin faydaları hakkında bilinçlendirerek hızlı büyümesini sürdürüyor. Telefon ve teknolojiyi tüm tüketiciler için ulaşılabilir hale getirmeyi hedefleyen şirket, küresel ekonomide ve yurt içinde yaşanan zorlu ortamda binlerce telefonun yenilemesini yaparak ekonomiye kazandırıyor. EasyCep, sağladığı fırsatlarla artan tüketici ilgisi sayesinde geçen yıl 15 kat büyürken, bu yıl itibariyle telefon yenileme kapasitesini 3 kat artırdı. Yeni telefon alımlarında tüketici kredileri 3 ay vade ile sınırlandırılmış olmasına karşın, yenilenmiş telefonlarda peşin fiyatına 12 ay taksit ve 12 ay garanti hizmeti sunan EasyCep, dünyada artan enflasyonla alım gücü zayıflayan tüketiciye akılcı bir alternatif sunuyor.

Mehmet Akif Özdemir: “Türkiye, yenilenmiş telefonun avantajlarını ve hizmetlerimizi sevdi”
EasyCep Kurucu Ortağı ve CEO’su Mehmet Akif Özdemir, “Türkiye, yenilenmiş telefonun avantajlarını ve hizmetlerimizi sevdi. Tüketici araştırmalarında yenilenmiş telefona olan ilginin arttığını, EasyCep’in ise pazarda en çok bilinen marka olduğunu görmek bizleri sevindiriyor. Geçen yıl Seri A yatırım turunda 100 milyon dolar değerleme üzerinden 11 milyon dolarlık yatırım aldık. Kararlılığımız ve iş modelimize olan inancımız ikna sürecinde oldukça etkili oldu. Bugün geldiğimiz noktada Seri B yatırım turumuz için pazarda çok iyi bir konuma ulaştık. Hem Türkiye hem de bölgemizde yenilenmiş telefon pazarı için potansiyelin yüksek olduğunu değerlendiriyoruz. EasyCep olarak bu potansiyeli fırsata çevirmek üzere atılıma hazırlanıyoruz” dedi.

VakıfBank, Dijital Teminat Mektubu hizmeti başlattı

VakıfBank, ‘Dijital kolaylaştırır’ yaklaşımıyla sunduğu hayatı kolaylaştıran ürün ve hizmetlerine bir yenisini ekledi. Dijital Teminat Mektubu uygulamasını devreye alan VakıfBank, bankacılık sektörünün en yaygın ürünlerinden biri olan teminat mektubunun başvuru, onay ve kullandırım süreçlerini tümüyle dijital ortama taşıyor. Sektörde öncü ve yenilikçi yönüyle öne çıkan uygulama, teminat mektubu kullandırım sürecini kısaltarak hız ve zaman tasarrufu sağlıyor. 

İşletmeler için yenilikçi hizmetler geliştiren VakıfBank, şimdi de Dijital Teminat Mektubu uygulamasıyla teminat mektubu kullandırım sürecine kolaylık ve hız getiriyor. Bir süre önce, sektörde yaygın şekilde kullanılan teminat mektuplarını elektronik ortama taşıyan VakıfBank, bu ürünün başvuru ve kullandırım süreçlerini de dijital ortama taşıdı.

VakıfBank Genel Müdür Yardımcısı Alaattin Şimşek, ‘Dijital Teminat Mektubu’ uygulamasıyla ilgili, “Vakıfbank olarak “sürdürülebilirlik” temel stratejimiz kapsamında kaynak verimliliği yaratarak karbon salınımına olumlu katkıda bulunmak amacıyla müşterilerimize sunulan ürün ve hizmetleri dijital kanallara taşımayı benimsedik. Bu kapsamda, son olarak da Dijital Teminat Mektubu uygulamasını devreye aldık. Bu uygulamamızla teminat mektubu sunumunda tüm süreci dijital kanallar üzerinden yürüterek müşterilerimize zaman kazandırmayı hedefliyoruz. Günümüzde finansal süreçlerin yönetiminde pratik, hızlı çözümlere her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. VakıfBank olarak biz de bu yönde pek çok yeniliği hayata geçirmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Zaman tasarrufu sağlıyor

Önceleri firmaya hitaben, fiziki veya elektronik teminat mektubu kullanmak isteyen bir müşteri, portföy şubesine giderek başvuruda bulunuyordu. Ardından mektup; özelliğine göre elektronik ortamda ilgiliye iletiliyor veya fiziki olarak elden teslim alınıyordu. Şubede başlayıp şubede sonlandırılan teminat mektubu kullanımı, VakıfBank Dijital Teminat Mektubu ile artık dijital kanallardan yapılabiliyor. İnternet bankacılığı ve VakıfBank Mobil üzerinden teminat mektubu başvurusu yapılabilirken, başvurunun onaylanması ve mektubun kullanılması da yine dijital olarak gerçekleştirilebiliyor. Böylece şubeye uğramadan, 7/24 hızlı ve kolayca teminat mektubu işlemlerini yapabilen müşteriler, büyük bir zaman tasarrufu sağlıyor. 

Dijital Teminat Mektubu sistemi nasıl işliyor?

VakıfBank Dijital Teminat Mektubu’na her segmentten tüzel müşteri ve şahıs şirketi, internet ve mobil bankacılık kanalıyla başvuru yapabiliyor. Mahkemelere, icra ve vergi dairelerine, gümrük müdürlüklerine, bayilere ve KİK kapsamındaki ihalelere hitaben kullanılabilecek teminat mektupları, ilgili kuruma elektronik olarak iletilebiliyor. İstenirse, mektup şubeden fiziki olarak da teslim alınabiliyor. Teminat mektubu başvurusu ve kullandırım durumu da yine dijital kanallardan sorgulanabiliyor ve izlenebiliyor.

Eti Bakır, AB’den sürdürülebilir bataryalar için fon aldı

0

Eti Bakır’ın Mazıdağı Tesisi, sürdürülebilir bataryalar için AB’den fon almaya hak kazandı.
Sürdürülebilir büyümenin itici gücü olan Ar-Ge faaliyetlerini üretimin odağına koyan Cengiz Holding, bu konudaki çalışmalarını hızlandırdı. Şirketin 1,2 milyar dolarlık yatırımla, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin en büyük özel sektör yatırımı olarak hayata geçirdiği Eti Bakır Mazıdağı Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisi, Ufuk Avrupa’nın (Horizon Europe) “Rekabetçi ve Sürdürülebilir bir Avrupa Batarya Değer Zinciri” başlıklı çağrısından fon almaya hak kazanan konsorsiyumdaki 19 uluslararası kuruluştan biri oldu. 7 milyon Euro’luk “STREAMS: Sustainable Technologies for Reducing Europe’s Battery Raw Materials Dependance (Avrupa’nın Pil Hammaddelerine Bağımlılığını Azaltacak Sürdürülebilir Teknolojiler) projesinde kobalt, nikel, mangan ve lityum bileşikleriyle pilin ana bileşenlerinden olan katot aktif malzemesini üretecek olan Eti Bakır’ın 1,05 milyon Euro’luk bütçesinin 600 bin Euro’luk kısmı, bu program tarafından karşılanacak. 

13 Ülkeden 19 kuruluş yer alıyor

Eti Bakır Mazıdağı Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisi Genel Müdürü Emre Kayışoğlu, Ufuk Avrupa projesindeki bu başarıyla Türkiye’nin, 21’inci yüzyılın en önemli konularından olan bataryanın sürdürülebilir üretimi ve geri dönüşümünde önemli bir rol üstlendiğini söyledi. Bakır üretiminde, artık ürün olarak ortaya çıkan piritten kobalt üretme kabiliyetine sahip, dünyadaki tek tesise sahip olduklarının altını çizen Kayışoğlu, “Son dönemde özellikle elektrikli araç kullanımının artışıyla bu araçların içindeki bataryaların üretimi ve geri dönüşümü konusu, tüm dünyanın en önemli gündemlerinden biri haline geldi. Bu kapsamda Avrupa Birliği’nden ‘İklim Geçişine Yönelik Sektörler Arası Çözümler’ hedefini destekleyecek şekilde ‘Rekabetçi ve Sürdürülebilir Bir Avrupa Batarya Değerler Zinciri’ başlıklı bir çağrı yapıldı. Fonlanmaya karar verilen projede aralarında Avusturya, Avustralya, Norveç, ABD, Ukrayna, Finlandiya, İspanya, İngiltere, Belçika ve Polonya’nın da bulunduğu 13 ülkeden 19 şirket ve uluslararası kuruluşun bulunduğu konsorsiyumdaki tek Türk şirket olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Türkiye’nin en önemli bilimsel araştırma kurumlarından biri olan TÜBİTAK RUTE’yle aynı projede olmak da bizim için ayrıca gurur kaynağı” dedi.

Eti Bakır, Lityum-İyon batarya geliştirecek

Projede birincil, ikincil kaynaklar ile pil atıklarından sürdürülebilir ve çevre dostu teknolojilerle pil bileşenlerinin sentezleneceğini anlatan Kayışoğlu, şöyle devam etti: “Bu projeyle, yüksek enerji yoğunluğuna sahip lityum-nikel-manganez-kobalt-oksit (NMC) tipi lityum-iyon bataryaların geliştirilmesi hedefleniyor. Projede pilin ana bileşenlerinden olan katot aktif malzemesi için gerekli olan kobalt, nikel, mangan ve lityum bileşiklerinin elde edilmesini biz sağlayacağız. Katot aktif malzemesi, pilin ağırlıkça yaklaşık %31’ine sahipken maliyetin ise %51’ini oluşturuyor.” 

Lityum, eti alüminyumdan gelecek

Avrupa’daki yaygınlaşan projelerin ‘sürdürülebilir’ özelliğine dikkat çeken Kayışoğlu, Cengiz Holding’in tüm grup şirketlerinin ‘sıfır atık’ bilinciyle bu çalışmaları yıllardır sürdürdüğünü ifade etti. Ufuk Avrupa projesiyle mevcut kobalt karbonat üretim prosesini ileri saflaştırma yöntemleriyle iyileştirilerek batarya kalitesinde kobalt sülfat heptahidrat geliştireceklerini belirten Kayışoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mevcut hammaddemiz olan pirit konsantresi içinde eser miktarda bulunan nikel ve mangan gibi değerli metalleri de geri kazanarak, batarya kalitesinde nikel sülfat hekzahidrat ve mangan sülfat monohidrat bileşikleri halinde yeni ürünler sentezleyeceğiz. Öte yandan kardeş şirketimiz olan Eti Alüminyum’un Seydişehir fabrikasında işlenen boksit madeninin artık ürününde eser miktarda bulunan lityumu da geri kazanarak Mazıdağı’nda ileri saflaştırma teknikleri ile yine batarya kalitesinde lityum karbonat ve lityum hidroksit sentezini gerçekleştireceğiz. 3 yıl sürecek projeyle önce ülkemizin sonra da dünyanın sürdürülebilir ekonomisine katkı sağlayacağımız için büyük mutluluk duyuyoruz.”

WhatsApp kullanıcıları dikkat! O özellik sizleri tehlikeye atıyor

WhatsApp sesli not özelliği sizleri tehlikeye atıyor. Sesleri klonunu evden yapay zeka araçları, yapay zekanın yakın geçmişinde oldukça trend oldu.

Üretken yapay zeka (AI), iş yapmanın, verileri yönetmenin, içgörü toplamanın ve içeriği harmanlamanın yeni yollarını tanıtan değişim için bir katalizör haline geldi. Akıllı ve son derece yetenekli bir teknoloji olarak, hızlı analiz, destek ve işlevsellik sağlayan iş araç kutusunda güçlü bir araç haline geldi.

Yapay zekanın sahip olduğu muazzam potansiyel, klonlanan sesler ve oluşturulan atmosferle çeşitli sahtekarlıklara elverişli. Kötü niyetli işler kullanıcıların seslerini klonlayarak arkadaşlarından borç isteyebilir, çeşitli suç içeren aramalarda kullanabilir ve daha akla gelmeyecek bir çok şeye alet edebilir.

2019’da teknoloji, Birleşik Krallık’taki bir enerji şirketinin CEO’sunun sesini taklit etmek için 243.000 dolar gasp etmek için kullanıldı. 2021’de Hong Kong’daki bir şirket 35 milyon dolar dolandırıldı. Bu saldırılar sadece büyük şirketleri hedef alınmıyor; bireyler de hedef alınıyor. Kaçırma aldatmacaları, arkadaşlardan veya aileden para talepleri ve acil durum çağrıları gibi ses klonu dolandırıcılıklarının tümü, tespit edilmesi zor olan bu dolandırıcılıkların bir parçası.

Nclose’un kurucu ortağı ve iş geliştirme direktörü Stephen Osler, ”Dolandırıcılar inanılmaz derecede zeki.” diyor. “Çevrimiçi olarak hazır bulunan araçları kullanan dolandırıcılar, yalnızca birkaç saniyelik kaydedilmiş ses kullanarak belirli bir bireyin sesini taklit eden gerçekçi konuşmalar oluşturabilir. Gumtree veya Bob Shop gibi platformlarda alışveriş yapan ve sahte adam kaçırma dolandırıcılığı yapan bireyleri zaten hedef almış olsalar da, şimdi C-Suite dolandırıcılığıyla üst düzey yöneticileri hedef almak için operasyonlarını genişletiyorlar.”

Talimatları bir ekip üyesine hızlı bir şekilde iletmek veya ödemeleri düzenlemek için sesli notları kullanan kişi sayısını göz önünde bulundurarak siber suçluların potansiyelini görmek kolay. Meşgul yöneticiler, araba kullanırken veya toplantılar arasında acele ederken insanlara mesaj göndermek için genellikle WhatsApp gibi platformları kullanır, bu da çalışanların mesajın sahte olduğunu fark etmesini imkansız olmasa da zorlaştırıyor.

Osler, ”Bir BT yöneticisi, yöneticilerinden O365’e erişimleri için şifre sıfırlama talep eden bir sesli not alabilir.” diyor. “Kötü niyetli niyetli olan yönetici, bunun meşru bir talimat olduğunu düşünerek uyar. Bununla birlikte, gerçekte, istemeden bir tehdit aktöre ayrıcalıklı kimlik bilgileri sağlarlar. Bu bilgiler daha sonra kritik iş altyapısına yetkisiz erişim sağlamak ve potansiyel olarak fidye yazılımı dağıtmak için kullanılabilir.”

Ve bu ses klipleri nereden geliyor? WhatsApp veya Facebook Messenger gibi platformlar aracılığıyla gönderilen sesli notlardan, sosyal medya gönderilerinden ve telefon görüşmelerinden. Dolandırıcılar, derin sahteler oluşturmak için CEO’larla aramaları kaydetmek veya bireylerin çevrimiçi profillerinin videolarından veya gönderilerinden ses örnekleri çıkarmak gibi çeşitli yöntemlerden yararlanabiliyor.

Siber suçluların, hayatlarını çevrimiçi olarak paylaşan herkesin ayırt edici ses kimliğini yakalamak için emrinde birçok teknik var. Kayıtları işlemek için AI teknolojisini kullanıyorlar ve bu da kişinin arama veya sesli not sırasında canlı konuşuyormuş gibi görünmesini sağlıyor.

“Bu kesinlikle siber tehditlerin bir sonraki seviyesi.” diyor Osler. “Deepfake teknolojisi, kurbanları kandırma ve örgütleri ihlal etme konusunda daha yetkin hale gelecek. Buna karşı savunmak için kuruluşlar, özellikle finansal veya kimlik doğrulama tabanlı işlemler için birden fazla kimlik doğrulama düzeyi gerektiren gerçekten güçlü süreçlere ve prosedürlere sahip olduklarından emin olmalı.”

Şirketler tüm işlemler için açıkça tanımlanmış bir resmi süreç oluşturmalı. Yalnızca CIO veya CISO’nun sesli notuna güvenmek, bir şifreyi değiştirmek, parasal bir işlemi doğrulamak veya bilgisayar korsanlarına işletmeye erişim izni vermek için yeterli olmamalı. Çalışanları ve son kullanıcıları bu tehditlerle ilişkili gelişen riskler hakkında eğitmek çok önemli. Bu tür bir aldatmacanın farkındalarsa, maliyetli bir hata yapmadan önce bilgileri doğrulamak için biraz zaman ayırma olasılıkları daha yüksek.

“Aldığınız herhangi bir sesli notun veya talimatın her zaman güvenilir bir kaynaktan olduğundan emin olun. Osler, “İletişimin gerçekten hedeflenen kişiden olduğunu iki kez kontrol etmek ve onaylamak önemli.” diyor. “Sorkulu bir zihniyet geliştirin ve ister arama, ister e-posta veya mesaj olsun, kaynağı sorgulayın. Bunu yaparak, hem kuruluşlar hem de bireyler kendilerini potansiyel ses klonlama dolandırıcılığına karşı tanımlamaya ve korumaya daha iyi hazırlanabilirler.”

AirTag 2 ne zaman gelecek, özellikleri ne olacak?

Apple, AirTag‘i 2021 yılında tanıttı ve son iki yılda bu eşya takip cihazının popülaritesi artıyor. Söylentilere göre Apple, AirTag‘in yeni bir versiyonunu geliştiriyor ve henüz çok fazla detay bilinmese de yeni model 2024’te piyasaya sürülebilir. Şu ana kadar AirTag 2 hakkında bilinenleri derledik:

Tasarım

AirTag‘de değiştirilebilir CR2032 pil kullanılıyor ve Apple’ın şarj edilebilir pile geçiş yapmak istediğine dair bir ipucu yok.

Apple’ın şu an için AirTag tasarımını değiştirme planı yok gibi görünüyor ve genel şeklini muhtemelen koruyacak. Pilin çok kolay erişilebilir olması nedeniyle özellikle çocuklar için tehlike oluşturabileceği yönünde şikayetler var, bu yüzden Apple, AirTag‘in açılma şeklini değiştirebilir.

Vision Pro Entegrasyonu

Apple analisti Ming-Chi Kuo‘ya göre AirTag, mekansal bir bilgi işlem ekosisteminin parçası olarak Vision Pro kask ile entegre olacak ancak bu ifadenin tam olarak ne anlama geldiğini açıklamadı.

AirTag‘lerde bulunan Ultra Geniş Bant çipi, konum bilgisini Vision Pro’ya aktarmak için kullanılabilir ya da sanal gerçeklik tabanlı bir eşya takip arayüzü gibi olabilir.

Yükseltilmiş Ultra Geniş Bant Çipi

Apple’ın iPhone 15 modellerine geliştirilmiş bir Ultra Geniş Bant çipi eklemeyi planladığı söyleniyor, bu yüzden gelecekteki bir AirTag muhtemelen aynı geliştirilmiş çipi içerecek. U1 çipinin bir sonraki versiyonu, konum belirlemede daha iyi hassasiyet ve daha az güç tüketimi sağlayabilir.

AirTag 2 ne zaman çıkacak?

AirTag 2‘nin üretimine 2024’ün 4. çeyreğinde başlanması bekleniyor, bu da ürünün 2024 sonu veya 2025 başı gibi çıkacağını düşündürüyor.