İnsansı Tesla robotu özerkliğini ilan etti! Yoga bile yapıyor!

Yeni özellikler Tesla robotu Optimus‘un bir alandaki kendi bedenini tanımlamasına, çevresinde özerk bir şekilde hareket etmesine ve hatta yoga pozları gerçekleştirmesine olanak tanıyor.

Optimus’un uzaydaki uzuvlarını tanımlamanın yanı sıra, videoda renk kodlu tepsilere mavi ve yeşil bloklar yerleştiren robot tarafından gösterilen insan müdahalesiyle bile nesneleri sıralayabildiği ve sırasını çıkarabildiği gösteriliyor.

Ayrıca, yanlış yerleştirilmiş veya yanlarına düşmüş blokları ayarlayarak kendi kendini düzeltebiliyor. Yoga pozlarının pratik bir amacı olmasa da, robotun yeni keşfedilen dengesini ve esnekliğini gösteriyor.

Güncelleme, Mayıs ayındaki bir önceki güncellemeye kadar hareket kabiliyeti sınırlı olan ve robotların bir alanda hareket ettiğini, engelleri özerk bir şekilde gezindiğini ve çevresini ‘hatırladığını’ gören robot için önemli bir kilometre taşını işaret ediyor.

Başlangıçta devam eden işgücü kıtlığıyla mücadeleye yardımcı olmak için bir işçi asistanı olarak tasarlanan Optimus’un şimdi ev içi görevlere yardımcı olmak için sanayi sektörünün ötesinde potansiyel uygulamalara sahip olduğu söyleniyor.

Robotlar da yapay zeka gibi gittikçe herkesin günlük kullanımında yer alacak bir boyuta geliyor. İnsanların kullanım alışkanlıkları değiştikçe ve tıpkı teknoloji ürünlerindeki ekosistem gibi tüm yaşamlarını belli bir teknoloji ağına entegre etme eğilimi arttıkça bu robotların da insan hayatına dahil edilmesi kaçınılmaz.

Optimus’un son yinelemesi, proje için planların başlangıçta duyurulmasından bir yıl sonra, 30 Eylül’de Tesla’nın AI Günü’nde piyasaya sürülecek.

Google Podcast yolun sonuna geldi; 2024’e kadar YouTube Music’i kullanmak zorunda kalacaksınız!

Bunun arkasında Google ekibinin, kullanıcıları farklı ve ortak bir uygulamaya kanalize etme hedefi yatıyor.

Google daha önce YouTube hizmeti aracılığıyla podcast içerik oluşturucularına yardım etme niyetini ifade etmişti ve planları Mart 2022 gibi erken bir tarihte ortaya çıkmıştı. Bu, küçük resimler, zaman damgaları ve çeşitli çalma listeleri ile tamamlanmış video ve akış sitesinde özel bir podcast bölümünü içeriyor.

Ayrıca, kullanıcıların 2023’ün sonuna kadar kendi beslemelerini YouTube’a yükleyebilmeleri de dahil olmak üzere podcast RSS beslemelerini entegre etme yeteneği de var.


TechCrunch’a göre Google, geçişi kolaylaştırmak için YouTube Music’i “keşif, topluluk ve sesli podcast’ler ve video arasında geçiş yapmaya odaklanan özelliklerle podcast hayranları için daha fazla bir hedef” haline getireceğini belirtti. Bu, Spotify‘ın 2022’de başlayan video podcast yayıncılarını destekleme çabalarına benzer.

Bu, Aralık 2020’de YouTube Music lehine kalıcı olarak kapatılan Google Play Music’e olanların bir tekrarı gibi geliyor. Kullanıcıların eski uygulama tamamen kapanmadan önce yüklemeler, satın almalar, eklenen şarkılar ve albümler, kişisel ve abone olunan çalma listeleri, beğeniler ve beğenmemeler, küratörlü istasyonlar ve kişisel zevk tercihleri üzerinden aktarmak için sınırlı bir pencere vardı.

YouTube Music neden akıllı ve tüketici karşıtı bir hizmet?

Google açıkça YouTube’u piyasadaki en iyi Android uygulamalarından biri yapmaya çalışıyor. YouTube Music için bu baskı bana tüketici karşıtı gibi görünse de, Google’ın bunu yapmak için birçok finansal teşviki var.

Örneğin, “ABD’deki haftalık podcast kullanıcılarının yaklaşık %23’ünün YouTube’un en sık kullandıkları hizmet olduğunu söylerken, Google Podcast’ler için sadece %4’ü olduğu” belirtiliyor. Kullanıcıların son yüzdesini tamamen yeni hizmeti için bir gelir kaynağına dönüştürmek ve yeni özellikler ve araçlar sunarak söz konusu hareketi mümkün olduğunca çekici hale getirmek mantıklı.

YouTube Music ile Spotify

Aynı özellikler ve araçlar elbette önceki uygulamada da sunulmuş olabilirdi.

Eski bir Google Play Müzik kullanıcısı, yeni bir telefona geçtikten sonra, YouTube Music’e geçmediği sürece 2011’de satın aldığım bir dijital albüme artık erişemez. Ancak Play Music’in aksine, YouTube Music’in ücretsiz bir katmanı yok, bu da satın alınan bir ürüne erişmek için Google’a ödeme yapmak gerektiği anlamına geliyor.

Ücret alan bir hizmete taşınmaya zorlanmak iş için harika ama kullanıcılar için o kadar da iyi değil.

KOBİ’ler için yüksek güvenlik ve bant genişliği!

HPE Aruba Networking, yeni 2.5 Gb anahtar ve Wi-Fi 6 erişim noktasıyla KOBİ’lerin yüksek güvenliğe ve yoğun bant genişliğine gereksinim duyan bulut uygulamalarına yönelik ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanıyor.

Hewlett Packard Enterprise, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) ağlarını daha yüksek hızla, artırılmış kapasiteyle ve daha fazla güvenlikle güçlendirmelerini sağlayacak ürün odaklı inovasyonlarını duyurdu.

HPE Aruba Networking, çalışanların ağ performansını optimize etmek; müşteriler, misafirler ve IoT cihazları için daha sorunsuz bir ağ deneyimi sağlamak üzere tasarlanmış, Wi-Fi 6 erişim noktaları Aruba Instant On AP22D’yi ve 2,5 Gb bağlantı noktası yeteneğine sahip Aruba Instant On 1960 yığınlanabilir ağ anahtarını tanıttı.

KOBİ’ler, iş yüklerini buluta taşıyıp en yeni cihazlarda video akışı gibi yoğun veri kullanan uygulamaları benimsedikçe, ağ güvenliğine ve ağlara erişimini yönetme becerisine olan talepleri de artıyor. 

Aruba Instant On AP22D erişim noktası ve Aruba Instant On 1960 yığınlanabilir ağ anahtarı kombinasyonu, yüksek veri talepleri olan ve ağa bağlı cihaz sayısı giderek artan KOBİ’ler için ideal bir çözüm sunuyor. Yeni ürünler, artan sayıda bağlı cihaz tarafından üretilen trafik hacimlerini sorunsuz ve güvenli bir şekilde yönetmek üzere tasarlandı.

HPE Aruba Networking Küresel KOBİ Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Amol Mitra, şunları söyledi: “KOBİ’ler, işleriyle birlikte ağlarını da genişletmelerine olanak sağlayan, bulut çevikliğine sahip, yüksek performanslı, kullanımı kolay, uygun fiyatlı ağ çözümleri arıyor. HPE Aruba Networking, KOBİ müşterileri için sunduğu basit, akıllı ve güvenli teklifleriyle, sezgisel mobil uygulama aracılığıyla ağın yaygınlaştırılmasını ve yönetimini basitleştiriyor.”

HPE Aruba Networking

Aruba Instant On portföyü, küçük ve orta ölçekli işletmelerin kurulumu, yönetimi ve bakımı kolay, yüksek hızlı ağlar kurmalarına olanak tanıyor. IDC araştırmasına göre1 çoğu KOBİ’nin bu yıl BT bütçelerini artırması bekleniyor. Tanıtılan yeni ürünler, HPE Aruba Networking’in bulut öncelikli, sezgisel ve ölçeklenebilir ağ çözümleri sunarak uçtan buluta stratejisini geliştirmeye devam ettiğinin birer kanıtı niteliğinde.

  • Aruba Instant On AP22D Wi-Fi 6 erişim noktası, birden fazla bağlantıyı mümkün olan en iyi hızda etkili bir şekilde yönetebiliyor. Ayrıca daha fazla sayıda cihazın darboğaz veya performans düşüşü yaşamadan ağa erişmesine izin veriyor.
  • Aruba Instant On 1960 2,5 gig bağlantı kapasitesine sahip yığınlanabilir ağ anahtarı, şirket büyüdükçe ağın kolayca genişletilmesine olanak tanıyor. Birden fazla anahtarın yığınlanabilmesi sayesinde, müşteriler ek yatırım yapmadan daha fazla bağlantı noktası ve kapasite ekleyebiliyor.

Tanıtılan yeni ürün odaklı inovasyonların öne çıkan özellikleri şöyle:

  • Aruba Instant On 1960 yığınlanabilir ağ anahtarı, bulutta veya fiziksel yığınlama için kullanılabiliyor ve birden fazla anahtarı tek bir yığın olarak yönetme özelliğine sahip.
  • Çoklu site yönetimiyle işletme genelinde farklı konumlardaki trafiği yönetmek mümkün.
  • Cihazların yönetimi ve çok sayıda kullanıcının farklı tiplerdeki erişimi için hizmet kalitesini (QoS) otomatik olarak yönetebilen politikalar oluşturulabiliyor.
  • Herhangi bir gizli maliyet veya ücretli abonelik söz konusu değil.

Kolektif House’tan Ankara adımı: Kapılarını açtı!

0

Her ihtiyaca yönelik geliştirdiği inovatif çalışma alanı çözümleriyle iş hayatına yön veren sektörün lider markası Kolektif House, Ankara açılımıyla lokasyon sayısını artırıyor. Başkentteki ilk lokasyonu 1071 Ankara’yı hayata geçiren Kolektif House, Ankara’da bu sene 2 lokasyonun daha kapılarını açmaya hazırlanıyor.

Başkentte iş dünyasının kalbinde konumlanıyor

Ankara’da iş dünyasının merkezinde yer alan 1071 Ankara, Mevlâna Bulvarı’nın paralelinde konumlanıyor. 2.567 metrekare alana sahip olan 1071 Ankara’da Hazır Ofis, ortak çalışma alanı kullanımı sağlayan Gezgin üyelik, yasal adres hizmeti sağlayan Sanal Ofis gibi her ihtiyaca uygun çalışma alanı çözümlerinin yanı sıra şirketlerin ihtiyaçlarına terzi usulü yaklaşımla Enterprise – Özel Tasarım ve Suit Ofis çözümleri de sunulacak.

Sektörde pazar lideri

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Kolektif House Kurucu Ortağı ve CEO’su Ahmet Onur, “2015 yılında ‘Sev, yarat, paylaş’ mottosuyla çıktığımız yolculuğumuzda son 5 yılda her yıl yaklaşık 2 kat büyüdük. Bugün gelinen noktada Türkiye’deki hazır ofislerin yaklaşık yüzde 25’ine sahibiz ve Türkiye’de pazar lideriyiz. Açacağımız yeni lokasyonlarla pazar payımızı kısa sürede yüzde 30’a taşımayı hedefliyoruz” dedi.

Kolektif House İstanbul’da 3 yeni lokasyon açtı!

Farklı büyükşehirler de markajında

Ankara atılımlarının da bu hedefi destekleyeceğini ifade eden Ahmet Onur, sözlerine şöyle devam etti: “2024 yılı Türkiye’de hızlı bir şekilde yaygınlaştığımız bir yıl olmaya devam edecek. Yakın zamanda Moda, A+Live Ataşehir, Ferko Signature gibi merkezi lokasyonlarımızı hizmete açtık. Kısa süre sonra Now Bomonti, Anatolium Kartal gibi yeni lokasyonları da bünyemize katacağız. İstanbul dışında ise 1071 Ankara’nın ardından önümüzdeki aylarda başkentte 2 yeni lokasyonu daha açmaya hazırlanıyoruz. Kolektif

House olarak Ankara’daki büyük açılışlarımızın yanı sıra farklı büyükşehirler için de pazar araştırmamız sürüyor. Gelecek yıllarda ise yeni hizmetlerle kullanıcılarımıza daha fazla değer üretmeyi ve yurt dışında büyümeyi hedefliyoruz.”

Tekfen Vakfı’nın burs programı için başvurular başlıyor

0

Burs tahsis kriterlerine uygunluk gösteren öğrenciler başvurularını, 27 Eylül – 6 Ekim 2023 tarihleri arasında gerçekleştirebilecek. Tekfen Vakfı, başarılı olan ancak maddi desteğe ihtiyaç duyan gençlerin eğitimini desteklemeye 2023-2024 eğitim yılında da devam ediyor. Bugüne kadar 3 bini aşkın öğrencinin mezuniyetine ve onların iş hayatına atılmasına destek olan Tekfen Vakfı, 27 Eylül – 6 Ekim arasında yeni dönem burs başvurularını kabul edecek.

Tekfen Vakfı’nın Türkiye’de öğrenim gören Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 600 öğrenciye burs sağladığı bu programdan yararlanmak isteyen öğrencilerin başvurularını, www.tekfenburs.org üzerinden tamamlamaları gerekiyor.

Burs programıyla gençleri mezuniyetlerine kadar destek olmayı hedefleyen Tekfen Vakfı, bu nedenle burs başvuruları arasında okuduğu akademik birimi yeni kazanan adaylara öncelik tanıyor. Burs programına kabul edilen öğrencilerin eş zamanlı olarak okullarından, resmi (bursiyer Kredi Yurtlar Kurumu’nun geri ödemeli kredisinden faydalanabilir, bursundan faydalanamaz), özel kurum-kuruluş ya da sivil toplum kuruluşlarından (STK) burs almıyor olması gerekiyor. 2023-2024 eğitim yılı için geçerli olmak üzere, deprem bölgesinde ikamet eden öğrenciler bu şarttan muaf tutuluyor.

2023-2024 eğitim yılı için burs tutarını toplam 28 bin TL olarak belirleyen Tekfen Vakfı, ödemeleri Kasım 2023 ile Mayıs 2024 tarihleri arasında, aylık 3.500 TL’lik taksitler halinde gerçekleştirecektir. 15 Kasım tarihinde yapılacak ilk ödemede iki taksit ödenir.

Vakıf, maddi desteğin yanı sıra bursiyerlere Tekfen Grup Şirketleri’nde staj imkânı ve gönüllü mentorluk desteği sunmaya da devam edecek.

TikTok, 345 milyon Euro para cezasına çarptırıldı!

TikTok’un Avrupa Birliği’ndeki faaliyetlerini denetleyen İrlanda Veri Koruma Komisyonu (DPC) önceki hafta yaptığı açıklamada, şirkete 345 milyon euro idari ceza kesildiğini duyurdu. Cezanın gerekçesi ise 31 Temmuz – 31 Aralık 2020 tarihleri arasında TikTok platformunun varsayılan kullanıcı ayarlarında çocukları korumak için yeterli önlemin alınmamış olması. DPC, soruşturmanın Eylül 2021’de başlatıldığını ve çok yönlü olarak sürdürüldüğünü duyuruyor.

DPC tarafından yürütülen soruşturmada örneğin yeni oluşturulan çocuk profillerinin varsayılan olarak herkese açık olarak ayarlandığı, yani internetteki herkesin bunları görüntüleyebileceği belirtildi.  Düzenleyici kurum, TikTok’un bu gizlilik risklerini çocuklara yeterince açıklamadığını ve ayrıca kullanıcıları kişisel bilgilerinden daha fazla vazgeçmeye yönlendirmek için sözde “karanlık kalıplar” kullandığını belirtti.

DPC, AB gizlilik yasasının bir başka ihlalinde, ebeveyn kontrolü olarak tasarlanan ve Aile Eşleştirmesi olarak bilinen bir TikTok özelliğinin, bir çocuğun hesabını denetleyen bir yetişkinin çocuğun gerçek ebeveyni veya vasisi olarak doğrulanmasını gerektirmediğini de belirtiyor.  Düzenleyici kurum, bu eksikliğin teorik olarak herhangi bir yetişkinin bir çocuğun gizlilik korumalarını zayıflatabileceği anlamına geldiğini ifade ediyor.

Çinli firma, uzun bir süredir veri güvenliği konusunda ciddi eleştiriler alıyordu. Örneğin bu bağlamda Avrupa Komisyonu, 2021 yılında şirketin ticari uygulamalarını ve politikasını gözden geçirmek için TikTok ve ulusal tüketici gruplarıyla resmi bir diyalog başlattığını açıklamıştı. TikTok ise tüm bu eleştirileri giderebilmek adına Avrupa’daki ilk veri merkezini bu ayın başlarında Dublin’de açmıştı. Firma ayrıca Norveç ve İrlanda’da iki veri merkezi daha açmayı planladığını duyurmuştu.

TikTok’un Avrupa gizlilik şefi Elaine Fox konuyla ilgili yaptığı açıklamada ” İrlanda Veri Koruma Komisyonu kararındaki eleştirilerin çoğu, 2021’in başında uygulamaya koyduğumuz önlemlerin bir sonucu olarak artık zaten geçerli değil” diyor. TikTok’un karara itiraz edip etmeyeceği konusundaysa herhangi bir açıklama yapılmadı.

Online konaklama devi Booking’e Avrupa Komisyonu şoku!

Online konaklama devi Booking’in bir başka online seyahat acentesi ETraveli’yi 1.63 milyar Euro’ya satın alma hamlesi, şirketin seyahat acentesi sektöründeki hakim konumunu güçlendireceği endişesiyle Pazartesi günü AB antitröst yetkilileri tarafından engellendi. Avrupa Komisyonu’nun rekabet politikasından sorumlu üyesi Didier Reynders yaptığı açıklamada “Booking’in eTraveli’yi satın alması, Booking’in çevrimiçi seyahat acenteleri pazarındaki hakim konumunu güçlendirecek ve muhtemelen oteller ve tüketiciler için daha yüksek maliyetlere yol açacaktır. Birleşmeyi engelleme kararımız, Avrupalı otellerin ve gezginlerin mevcut seçeneklerinin daha fazla sınırlanamayacağı anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda seyahat endüstrisinin bu önemli bölümünde rekabetçi fiyatlar ve yenilikçiliğin korunacağı anlamına gelmektedir” diyor.

ABD’nin önde gelen online konaklama devi Booking iki yıl önce Kasım ayında yaptığı açıklamada İsveçli uçuş rezervasyon sağlayıcısı Etraveli Group’u satın almak üzere bir anlaşmaya vardıklarını duyurmuştu. 1,63 milyar Euro değerindeki anlaşma sektörün en büyük anlaşmalarından birisi olarak lanse edilmekle birlikte, geçtiğimiz yıl Avrupa Komisyonu’nun konuyla ilgili bir soruşturmasına konu olmuştu. Avrupa Komisyonu, yaklaşık 10 ay süren soruşturmanın oldukça derinlemesine bir şekilde yapıldığını ve Booking Holdings’i endişeleri konusunda uyardıklarını ancak şirket tarafından öne sürülen çözümlerin yetersiz olduğunu açıkladı.

Avrupa’da online seyahat pazarı yıllık 100 milyar Euro büyüklüğünde

Avrupa Komisyonu yaptığı açıklamada “Online seyahat acenteleri (OTA); konaklama, uçuş, araç kiralama ve turistik yerleri içeren seyahat hizmetleri için talep ve arzı eşleştirerek önemli bir aracılık hizmeti sunmaktadır. Online seyahat acenteleri sadece Avrupa Ekonomik Bölgesi’nde yılda 100 milyar eurodan fazla işlem gerçekleştirmektedir. Otel OTA hizmetleri, OTA pazarının en büyük ve en kârlı segmentidir ve yıllık yaklaşık 40 milyar euro değerindedir. Booking, Avrupa Ekonomik Bölgesi’ndeki baskın otel OTA’sıdır ve son on yılda sürekli büyüyerek %60’ın üzerinde bir pazar payına ulaşmıştır” deniliyor.

Avrupa Komisyonu raporuna göre ilgili satın alım işlemi Booking’in ana müşteri edinme kanallarından birini elde etmesini sağlayacaktı. Uçuş OTA hizmetleri, konaklamadan sonra en büyük ikinci OTA pazarı ve Booking’in ana otel OTA işine en yakın tamamlayıcı hizmet konumunda. Uçuş OTA hizmetleri, otel OTA’ları için önemli bir müşteri edinme kanalı ve uçuş OTA pazarında, eTraveli sınıfının en iyisi bir OTA olarak Avrupa’daki iki numaralı oyuncu konumunda. Booking, Avrupa’daki ana uçuş OTA’sı olmak için eTraveli’nin yeteneklerinden yararlanabilirdi. Avrupa Komisyonu, konuyla ilgili sürdürdükleri soruşturma kapsamında Booking’e endişelerini ilettiklerini ancak Booking’in bu endişeleri gidermek adına atmayı vaat ettiği hamleleri yetersiz bulduklarını söylüyor. Booking ise Avrupa Komisyonu’nun engelleme kararını temyize götürmeye hazırlanıyor.

NASA Mars’tan aldığı örnekleri geri getirebilecek mi?

NASA, Mars görevleri konusunda oldukça iddialı bir program yürütüyor. NASA’nın Perseverance gezgini, uzak gezegendeki eski mikrobiyal yaşamın kanıtlarını ararken Mars’ın Jezero Krateri’ni keşfetmeye devam ediyor. Ancak öte yandan kızıl gezegenin yüzeyinden alınan örneklerin dünyaya getirilme süreçlerinde bir dizi aksaklıklar yaşanıyor. NASA tarafından görevlendirilen IRB, programın başlangıcından itibaren gerçekçi olmayan bir bütçe ve program da dahil olmak üzere bir dizi problem tespit etti. Kurul NASA’ya Jezero Krateri’nde Dünya’ya geri dönmeyi bekleyen Mars kaya örneklerini almaya çalışmayı düşünmeden önce düzeltmesi için 20 bulgu ve 59 öneri sundu.

IRB tarafından bu ayın başlarında NASA’ya teslim edilen ancak geçen haftanın sonunda yayınlanan raporda kızıl gezegenden örnek getirmek için “Şu anda mevcut finansmanla uyumlu gerçekçi bir teknik temel veya program söz konusu değildir” ifadeleri yer alıyor. Bağımsız inceleme kurulu başkanı Orlando Figueroa, “Mars Örnek Dönüşü çok sayıda paralel gelişmeye, arayüze ve karmaşıklığa sahip bir program” diyor. Rapor, geri alma misyonunu 2030 yılına kadar fırlatmaya hazır hale getirmek için yaklaşık 8 milyar ila 9,6 milyar dolar arasında bir finansmana ihtiyaç duyulacağını ve 2025’ten itibaren yılda 1 milyar doları “aşan” ek finansman gerekeceğini tespit etti.

NASA’nın Perseverance keşif aracı 2021’de Kızıl Gezegen’e indiğinden beri Jezero Krateri bölgesini araştırıyor. Perseverance, görevinin bir parçası olarak kaya ve toprak örnekleri topluyor ve bunları geri alınması için oluşturulan özel “depolarda” bırakıyor. NASA kısa süre önce Bennu asteroidinden alınan örnekleri Dünya’ya getirme görevini başarıyla gerçekleştirmişti. Ancak uzmanlar geçen bir asteroitten örnek almakla başka bir gezegenin yüzeyinden toplanan örnekleri geri getirmenin tamamen başka zorluklara sahip olduğu vurgusunu yapıyorlar.

IBR raporuna cevaben NASA, bulguları gözden geçirmek ve yanıtlamak üzere bir ekip oluşturduğunu ve o zamana kadar “resmi görev maliyetini ve programını onaylama planlarını erteleyeceğini” açıkladı. NASA’nın bilimden sorumlu yöneticisi Sandra Connelly tarafından yönetilecek olan inceleme ekibinin, “Mars’a örnek gönderilmesi için izlenecek yola ilişkin” raporunu sunması için NASA’nın 31 Mart’ta sona erecek olan 2024 yılının ikinci mali çeyreğine kadar süresi olacak.

Connelly, “Mars Örnek Dönüşü için görevlendirdiğimiz gibi bağımsız inceleme kurulları, uygun bütçe dahilinde görev hedeflerimize ulaşmak için doğru yolda olup olmadığımızı gözden geçirmemize yardımcı oluyor” dedi.

MSR tekrar rayına oturabilir mi?

IRB raporunda NASA’nın MSR programını sürdürme zorunluluğu olduğunu belirterek, bunu insanlığın Mars’ı keşfetme planlarında “kritik bir sonraki adım” olarak tanımladı ve Mars’ın yaşam barındırıp barındırmadığı gibi temel soruları yanıtlayabileceğini ve dünya dışı kirleticilerden “geriye dönük gezegensel koruma” sağlamak için sistemleri test edebileceğini söyledi.

MSR’nin bu maliyet aşımını ve beraberinde getireceği kesin olan kongre incelemesini atlatıp atlatamayacağı ise bambaşka bir konu. Temmuz ayında Senato Tahsisat Komitesi NASA’nın bütçe önerilerini yayınladığında, NASA’nın talebinde önemli kesintiler yaptı ve eleştiri için MSR’yi seçti. Komite, MSR pprogramının 2022 Gezegen Bilimi Decadal Araştırmasının bir parçası olarak aldığı 5,3 milyar dolarlık orijinal bütçe ödeneğinin çok ötesine geçtiğini tespit etmişti.

Fintech İstanbul B2B Connect Summit 13 Ekim’de!

0

Bir taraftan finans dünyasının otoriteleri, bankalar, FinTekler, ödeme kuruluşları, e-para şirketleri, teknoloji liderleri, yöneticiler ve hizmet sağlayıcılar; diğer taraftan bu hizmetlere ihtiyaç duyan küçük ve büyük ölçekli tüm şirketler FinTech İstanbul B2B Connect Summit etkinliğinde bambaşka bir deneyim için buluşacak.

Fintech İstanbul B2B Connect Summit 13 Ekim’de!

Ülkemizde finansal hizmetleri iyileştirmek için teknolojide meydana gelen gelişmelerden yararlanan FinTek sektörü dünyaya örnek olacak kadar hızlı bir büyüme yolculuğunda. Sahip olunan teknolojik güç ve deneyim sayesinde, geleneksel finansal hizmetlerin ötesinde faaliyet gösteren finans kuruluşları ve FinTekler, müşterilerinin hayatını kolaylaştırma, zamandan kazandırma ve pratik olma felsefesi ile hareket ederek hem finans sektöründen hizmet alanlara hem de finans sektöründe çalışanlara kolaylık sağlamak için gelişiyor.

KOBİ’ler ve büyük şirketler için sunulan B2B çözümler ilk kez bu etkinlikte bir araya gelecek

KOBİ Finansmanı, Nakit Çözümleri, Tedarikçi Finansmanı, POS Çözümleri, Ödeme Sistemleri, Açık Bankacılık, Servis Bankacılığı (BaaS), FinTech as a Service (FaaS), Gömülü Finans, Dijital Dönüşüm ve daha birçok konu FinTech İstanbul B2B Connect Summit etkinliğinde sizlerle olacak.

13 Ekim’de Selectum City Ataşehir’de gerçekleşecek olan FinTech İstanbul B2B Connect Summit, size daha önce katılmış olduğunuz etkinliklerden çok daha farklı bir deneyim yaşatmak üzere tasarlandı. Hizmet sunan ve çözüm arayan tarafları buluşturan proaktif bir tanışma ve işbirliği oluşturmak üzere tasarlanan FinTech İstanbul B2B Connect Summit’te, E-Ticaret ve E-İhracat etkinlikleri ile tanınan Oniki’nin yapay zeka destekli B2B Matchmaking teknolojisi öne çıkacak. B2B Matchmaking, size ve işinize maksimum fayda sağlayacak en doğru kişilerle networking yapma imkânı sağlayıp daha önce katıldığınız etkinliklerden farklı olarak ölçülebilir, verimli ve keyifli deneyimler sunacak.  

Kimler bu etkinlikte olacak?

FinTek Ekosisteminin hizmet arayan ve hizmet sunan tüm taraflar bir araya geliyor.

  • KOBİ’ler ve Büyük İşletmeler: Finansa erişim, nakit akış optimizasyonu, tedarikçi finansmanı, kredi, ödeme ve tahsilat sistemleri, çek finansmanı, ihracat, siber güvenlik, E-Arşiv Fatura, ERP Entegrasyonu ve E-Dönüşüm gibi alanlarda maliyet, hız ve kolaylık konusunda çözüm arayan işletmeler.
  • Bankalar: Dijital dönüşüm konusunda KOBİ ve Büyük İşletmelere çözüm sunan bankalar.
  • FinTekler: Gerek bankalara ve gerekse şirketlere B2B finansal çözüm sunan FinTekler.
  • Teknoloji Sağlayıcıları: Kurum içinde ve kurumlar arasında entegrasyon hizmeti sağlayan şirketler.
  • Telekom Operatörleri: Kurumlara dijital dönüşüm ve finansal hizmetler konusunda çözüm sunan Telekom operatörleri.

FinTech İstanbul B2B Connect Summit’te mutlaka yerinizi almalısınız!

Amaç;

Hizmet Sağlayıcı Firmalar için: Çözüm arayan şirketlerle tanışmak, ihtiyaçlarını yüz yüze konuşarak anlamak ve müşteri portföyünü genişletmek.

Hizmet Arayan Firmalar için: İhtiyaçlarına uygun çözümü sunabilecek sağlam ve güvenilir hizmet sağlayıcılar ile tanışmak ve işini büyütmek.

Neler Konuşulacak?

•          KOBİ Finansmanı, 

•          Nakit Çözümleri, 

•          Tedarikçi Finansmanı, 

•          POS Çözümleri, 

•          Ödeme Sistemleri, 

•          Dış Ticaret Çözümleri, 

•          E-Ticaret Altyapısı, Açık Bankacılık, 

•          Servis Bankacılığı (BaaS), 

•          FinTech as a Service (FaaS),

•          Gömülü Finans, 

•          Uçtan Uca Finansal Çözümler,

•          Entegrasyon Çözümleri, 

•          Dijital Sigorta Çözümleri, 

•          Risk Yönetimi Uygulamaları, 

•          Siber Güvenlik Çözümleri, 

•          Dijital Dönüşüm ve daha fazlası.

SAP artık bir yapay zeka asistanına sahip: Joule!

SAP, iş dünyasının çalışma biçimini değiştirecek, doğal dil kullanan, üretken yapay zeka asistanı Joule’u duyurdu. Joule, SAP’nin kurumsal bulut çözüm portföyünün tamamında yer alacak ve SAP’nin çözüm portföyünün yanı sıra, üçüncü taraf kaynaklardan da proaktif ve bağlamsal içgörüler sağlayacak. Joule, birden fazla sistemde yer alan verileri hızlı bir şekilde sıralayarak ve bir bağlama oturtarak, daha akıllı içgörüler oluşturup insanların işlerini daha hızlı halletmesine, güvenli ve mevzuatla uyumlu bir şekilde daha iyi iş sonuçları elde etmesine olanak tanıyor. Joule, SAP’nin kanıtlanmış ve en iyi sonuçlara ulaştıran devrim niteliğindeki teknolojisine dayanıyor.

SAP Joule ne dediğinizi değil, ne demek istediğinizi bilecek

Küresel çapta neredeyse 300 milyon kurumsal kullanıcının düzenli olarak SAP bulut çözümleriyle çalıştığını belirten SAP CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Christian Klein, “Joule, işletmelerin ve onlara güç veren ekiplerinin çalışma şeklini yeniden tanımlıyor. SAP’nin işle teknoloji arasında köprü kuran benzersiz konumundan yararlanan Joule, müşterilerimizin en acil sorunlarını çözmelerine yardımcı olmaya devam etmek için, iş zekasına (business AI) yönelik amaca uygun, güvenilir ve sorumlu bir yaklaşımı temel alıyor. Joule, yalnızca ‘ne dediğinizi’ değil, ‘neyi kastettiğinizi yani ne demek istediğinizi’ anlayacak” dedi.

Çalışanlar için “en akıllı iş arkadaşı”

SAP Joule

SAP’nin yeni nesil yapay zeka destekli asistanı Joule, insan kaynaklarından finansa, tedarik zincirinden satın alma ve müşteri deneyimine kadar SAP uygulamaları ve SAP Business Technology Platform’un (SAP BTP) içine yerleştirilecek. Çalışanlar için en akıllı iş arkadaşı gibi konumlanacak Joule, SAP kullanıcı deneyimini dönüştürecek. Öğrenmek veya çözümlemek istedikleri bir sorunu ifade etmek için sade bir dille sorular soracak veya çözülecek bir sorunu tanımlayacak çalışanlar, bağlamı koruyarak SAP portföyü ve üçüncü taraf kaynaklardan alınan zengin iş verileri, metinler, görseller ve içgörülerden elde edilen akıllı yanıtlar alabilecek.

Örneğin bir üreticinin satış performansını daha iyi anlamak için Joule’den yardım istediğini düşünün. Joule, düşük performans gösteren bölgeleri belirleyebilir. Üreticinin incelemesine yönelik potansiyel düzeltmeler sunmak için, bir tedarik zinciri sorununda, ortaya çıkan diğer veri kümelerine bağlantı verip otomatik olarak tedarik zinciri sistemine bağlanmanızı sağlayabilir. Tüm SAP çözümleri için sürekli olarak yeni senaryolar sunacak olan Joule, İK alanında da tarafsız iş tanımlarının yazılmasına ve amaca uygun mülakat soruları oluşturulmasına yardımcı olacak.

Yapay zeka eninde sonunda günlük yaşamın ve iş dünyasının bir parçası haline gelecek

SAP Joule

Üretken yapay zekanın yarattığı ilk heyecanın ardından, ölçülebilir yatırım getirisi elde etmeye yönelik çalışmaların başladığına dikkat çeken IDC Küresel Düşünce Liderliği Araştırmaları Grup Başkan Yardımcısı Phil Carter, “SAP, üretken yapay zekanın eninde sonunda günlük yaşamın ve iş dünyasının parçası haline geleceğini anlıyor ve gerçek dünya senaryolarına dayalı cevaplar üretmeye odaklanan bir iş asistanı oluşturmak için çalışıyor. SAP aynı zamanda, bu iş ortağının sorumlu yapay zeka olmasını sağlamak için gerekli güvenlik önlemlerini alıyor” dedi.

Joule satışı  Kasım 2023’te başlıyor

Joule, bu yılın Kasım ayında SAP SuccessFactors® ve SAP Start ile, gelecek yılın başında ise SAP S/4HANA® Cloud’un genel sürümü ile satışa sunulacak. Onu SAP Customer Experience ve SAP Ariba® ile SAP Business Technology Platform takip edecek. SAP portföyündeki diğer birçok güncelleme, 2-4 Ekim 2023’te SAP SuccessConnect, 09-11 Ekim 2023’te SAP TowelConnect Live, 25 Ekim 2023’te SAP Customer Experience Live ve 2-3 Kasım 2023’te TechEd etkinliklerinde duyurulacak.

Yapay zeka destekli girişimlere 1 milyar doları aşan yatırım

SAP’nin mevcut iş zekası tekliflerini genişleten ve geliştiren Joule, 26 binden fazla SAP bulut müşterisine birden fazla senaryo ve iş ortağı çözümü üzerinden SAP Business AI’a erişme olanağı sunuyor.

SAP’nin geleceğin kurumsal yapay zeka ekosistemini oluşturma konusundaki kapsamlı stratejisi, temmuz ayında duyurulan Aleph Alpha, Antropic ve Cohere’ye yönelik doğrudan yatırımların yanı sıra, mayıs ayında Microsoft, Google Cloud ve IBM gibi üçüncü taraf iş ortaklarıyla yapılan işbirliklerini de içeriyor. Ayrıca SAP tarafından desteklenen küresel bir yazılım girişim sermayesi şirketi olan Sapphire Ventures’ın, yapay zeka destekli kurumsal teknoloji girişimlerine 1 milyar doların üzerinde kaynak ayırdığı biliniyor.

SAP Joule hakkında ayrıntılı bilgiyi buradan alabilirsiniz.

Google bir servisini daha sonlandırma kararı aldı

Google, özellikle daha yavaş internet bağlantısı olan bölgelerde ve modern tarayıcılar yerine daha eski tarayıcı sürümlerine sahip eski bilgisayarlarda Gmail’in en temel versiyonunu kullanıcılarla buluşturan Gmail temel HTML sürümünü Ocak 2024’te sonlandıracak. Google’ın Temel HTML desteğini sona erdirme kararını ne zaman aldığı belli değil.  Şirket bu özelliğin 10 yıldan daha uzun bir süre önce geliştirildiğini ve günümüz ihtiyaçlarını ve Gmail’i kullanışlı hale getiren pek çok özelliği desteklemediğine dikkat çekiyor.

İlk olarak 1 Nisan 2004 tarihinde kullanıcıların beğenisine sunulan Gmail, rakiplerine kıyasla sunduğu ekstra depolama alanı (1GB) ile öne çıkmayı başarmıştı. İlk aylarında sadece başka bir kullanıcının daveti ile sahip olabildiğiniz Gmail, gerek başarılı güvenlik özellikleri gerekse de kullanıcı dostu arayüzü ve hızlı yükleme süreleri ile tarayıcı pazarında hızla yükseldi. 2019 yılında dünya genelinde 1,5 milyar aboneye ulaşan Gmail böylece e-mail pazarının en tepesinde yer almayı başardı. Zaman içinde Google Drive, Google Calendar ve Google Sites gibi pek çok diğer Google hizmetiyle entegrasyon sağlayan Gmail kullanıcılarına sağladığı geriye dönük destek ile de ünlüydü. Ancak ne yazık ki artık Gmail’in Temel HTML Sürümü tarihin tozlu raflarındaki yerini almak üzere.

Uzmanlar, Google’ın aldığı bu kararı değerlendirirken firmanın her ne sebeple olursa olsun hedeflerini karşılamayan hizmetlerini durdurmakla ünlü olmasına dikkat çekiyorlar. Google geçtiğimiz yıllar içinde RSS okuyucusu gibi favorilerini, Wave gibi fiyaskolarını, rakiplerine yenik düşen Google Code gibi projelerini ve rakiplerinin reddettiği istilacı reklam teknolojilerini ortadan kaldırdı. Ancak kullanıcı tepkileri, iptal edilen bazı servislerin geri gelmesini de sağladı. Örneğin Google geçtiğimiz yıl G Suite hizmetini sonlandırma kararı almış ancak kullanıcılardan gelen yoğun tepki üzerine ücretsiz eski sürümü kullanıma açık tutma kararı almıştı.

Gmail’in Temel HTML Sürümü pek çok kullanıcı için fazla bir şey ifade etmiyor olabilir. Ancak internet bağlantısının son derece yavaş olduğu zorlu coğrafyalarda ve/veya görme engelliler için geliştirilen projelerde temel HTML sürümler hala son derece kritik bir öneme sahip.

iOS cihazlardaki turuncu nokta ne anlama geliyor?

Hayatın her alanında kullanılan akıllı telefonlar görüntü, ses ve benzeri bir çok farklı hususta kayıt yapabilme özelliğine sahip. Kayıt yapabilmesinden daha tehlikeli olansa bunu biz anlamadan da yapabiliyor olması. iOS var olan en güvenli işletim sistemlerinden biri ama “tamamen güvenli” diye bir şey hiçbir zaman mümkün değil.

Bu nedenle, 2020 yılında iOS 14 ile getirilen bir güncelleme sayesinde mikrofon çalışıyorken ekranda turuncu bir nokta beliriyor.

iOS 14 güncellemesi, haritalar, odak asistleri ve widget’lar gibi birçok harika öğe ve değişiklik içeriyordu. Bu, daha düzenli görünümlü ve estetik açıdan hoş bir ekranla sonuçlandı. Ek olarak, Apple gizlilik ayarlarında yapılan değişiklikler daha fazla kullanıcı şeffaflığı sağladı. Bu uygulamaların çoğu, kullanıcının mikrofonuna, fotoğraflarına, kamerasına, kişilerine ve konumlarına erişebiliyor. İnsanlar bilmeden bu uygulamalara erişim verdiler ve bunu yaparken neye izin verdiklerini bile bilmiyorlardı.

Peki, hangi uygulamaların kişisel bilgilerinize erişiminin üzerinde kontrol sahibi olduğunuzdan nasıl emin olabilirsiniz? Uygulamaların ne kullandığını görmek için gizlilik ayarlarına giderek kontrol edebilirsiniz. Güncelleme, kullanıcılara cihazlarındaki mevcut uygulamalarla neyi kabul ettiklerini gösterir. 

Akıllı hoparlörler aynı zamanda birçok insanın güvendiği cihazlar. Apple Home Pods, Google Nest ve Amazon Echo, Siri, Alexa ve Google gibi AI yazılımlarını kullanır. Uyandırma kelimeleri bu cihazları etkinleştirir ve uyandırır. Uyandırıldıktan sonra talimatları dinlerler ve buna göre takip ederler

Bu kişisel asistanlar sadece bu uyandırma kelimesiyle yanıt verirler. Veriler uzak bir sunucuya iletilir ve ardından yanıt hızlı bir şekilde Alexa’ya geri gönderilir. 

Ne yazık ki, kişisel asistanların karanlık bir tarafı var. Akıllı cihazlar, gizliliklerinin tehlikeye atıldığını düşünen kullanıcılar için açıkça endişe verici olan uyandırma kelimesiyle etkinleştirilmediklerinde de dinleyebilirler

Amazon Echo ve diğer akıllı asistanların üreticileri, müşterilerine, müşterilerini daha güvende hissetmelerini sağlamak için uyandırma kelimesi doğruluğunu geliştirmek ve özellikleri güncellemek için çalıştıklarına dair güvence verdiler. 

Bazen, bu cihazlar etkinleştirmeye kandırılabilir ve uyandırma kelimesi hiç söylenmediğinde veri elde edebilir. Bilgi yoluyla kendimizi güçlendirebileceğimizi ve bu dünyada yaşamak konusunda kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayacak seçimler yapmaya devam edebileceğimizi hatırlamak önemli. Cihazlarımızı ne kadar sever ve güvenirsek güvenelim, gizliliğimizi geri almak için gerekli önlemleri almalıyız.

Cumhurbaşkanı’ndan ilan sitelerine sert uyarı: Uymayanlara ceza kapıda!

0

Bugün gün içerisinde yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı gerçekleştirildi. Öğrencilere vergisiz akıllı telefon da dahil olmak üzere birçok önemli konu konuşuldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilan sitelerindeki düzensizlik hakkında yapılan adımlara ilişkin de bazı detaylara değindi.

İlan siteleri 1 Kasım’dan itibaren aykırı ilanlardan sorumlu olacak

Son yıllarda kötü giden ekonomi, otomobil ve emlak sektöründe de düzensiz bir artışa neden oldu. Özellikle ilan siayfalarında olağandışı artışlar yaşandı. Temmuz ayının başında alınan kararla ilgili somut adımlar gelirken Cumhurbaşkanı, emlak ve otomobil ilanı yapan internet adreslerini uyardı.

İlan siteleri

Erdoğan ilan sitelerinin kurala aykırı ilanlardan 1 Kasım itibariyle sorumlu olacağını açıkladı. Kurala uymayan ve bu konuda zafiyet gösteren sitelerin 100 bin TL’ye kadar idari para cezasına çarptırılacağını açıkladı.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Lütfen görüşlerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşınız.

Microsoft nükleer enerji işine giriyor!

0

Microsoft dün yayına aldığı bir iş ilanında Nükleer Teknoloji Baş Program Yöneticisi alımı yapacağını duyurdu. İlanda işe alınacak kişinin “küresel bir Küçük Modüler Reaktör (SMR) ve mikroreaktör enerji stratejisinin olgunlaştırılması ve uygulanmasından sorumlu olacağı” belirtiliyor. İş ilanı ABD için geçerli ve başvuracak adayların üniversite mezunu olması; nükleer endüstri, mühendislik, enerji piyasası veya ilgili rollerde 6 yıl ve üzeri fazla deneyime sahip olması, çok fonksiyonlu ekip yönetimi konusunda 3 yıl ve üzeri deneyime sahip olması ve nükleer enerji ve ilgili iş alanlarında 3 yıl ve üzeri deneyime sahip olması isteniyor.  

Microsoft’un yayınladığı iş ilanında görev tanımı şu şekilde yapılıyor: “Bu üst düzey pozisyon, Microsoft Cloud ve yapay zekanın bulunduğu veri merkezlerine güç sağlamak için SMR ve mikro reaktörlerin entegrasyonuna yönelik teknik değerlendirmeye liderlik etmekle yetkilidir. Yönetici teknolojinin entegrasyonu için net ve uyarlanabilir bir yol haritası oluşturacak, teknoloji ortaklarını ve çözümlerini özenle seçip yönetecek ve projedeki ilerleme ve uygulamanın iş üzerindeki etkilerini sürekli olarak değerlendirecektir.”

Küçük modüler reaktörler (SMR’ler), birçok ortama yerleştirilebilecek kadar ölçeklenebilir olan küçük, modüler, nükleer enerji santralleridir. Geleneksel nükleer santraller devasa ve inşa edilmeleri çok pahalıyken, SMR’lerin daha az karmaşık ve dolayısıyla daha az riskli olduğu söyleniyor. Henüz yeni yeni gelişen bu alanda ilk lisanslardan birisi geçtiğimiz aylarda ABD Nükleer Düzenleme tarafından NuScale firmasına verildi. Ayrıca Çin’in Linglong One’ı Temmuz 2023’te bir kabul testinden geçmesine rağmen henüz hiçbir SMR tam olarak devreye girmedi. Rusya da daha önce bir SMR’ye lisans vermişti.

SMR’lerin Microsoft’un özellikle her geçen gün artan veri merkezi kaynaklı maliyetlerini düşürmesine ya da karbon ayak izini azaltmasına yardımcı olup olamayacağı bilinmiyor. Gerçekçi olmak gerekirse, ticari SMR reaktörlerinin ABD veya Avrupa’da faaliyet göstermesine izin verilmesine daha yıllar, belki de on yıllar var. Ancak Microsoft bu konuda oldukça kararlı gözüküyor.  Microsoft’un iş ilanında nükleer program için hedefler belirtilmiyor, bunun yerine SMR’ler ve mikro reaktörler için bir strateji geliştirilmesinden bahsediliyor.

Öğrencilere vergisiz telefon ve bilgisayar kampanyasının şartları açıklandı!

0

Artan kur ve vergi oranlarıyla birlikte akıllı telefon satın almak bir hayli zorlaştı. Fakat bu fiyatların ardından gelen “öğrencilere vergisiz telefon ve bilgisayar” haberi yüreklere su serpti diyebiliriz. Nitekim bugün düzenlenen kabine toplantısının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, müjdeyi verdi. Üstelik yalnızca yerli cihazları kapsamıyor.

Gençlere vergisiz telefon ve bilgisayar desteği resmen açıklandı: Limit 9 bin 500 TL ve yerli sınırı yok!

Erdoğan, şunları söyledi:

“Örgün eğitimdeki üniversiteli gençlere, vaadimiz olan cep telefonu ve bilgisayar desteğini hayata geçiriyoruz. Üniversiteli gençlerimize piyasa satış fiyatı 9 bin 500 lirayı geçmeyen cep telefonu ve bilgisayarlar için 5 bin 500 liraya kadar teknolojik cihaz desteği vereceğiz.

Bu destekle, cep telefonu için piyasa fiyatının yüzde 44,4’üne, bilgisayarlar içinse piyasa fiyatının yüzde 16,7’sine kadar bir tutarda destek sağlayacağız. Yine örgün eğitimdeki üniversiteli gençlerimize, 1 hat ile sınırlı olmak üzere 12 ay boyunca aylık ücretsiz 10 GB kota tanımlıyoruz. Gençlerimiz bu haklarını istedikleri üç mobil şebeke operatöründen biri üzerinden kullanabilecekler.

Gerek teknolojik cihaz desteği, gerekse ücretsiz 10 GB kota desteği ile üniversiteli gençlerimizin teknolojiye ve bilgiye erişimini artıracağız. Her iki desteğe ilişkin uygulama esasları bakanlıklarımızca belirlenecektir. 18 yaşına giren tüm gençlerimizi de unutmuyoruz. Bu gençlerimize 1 yıl süreyle geçerli olmak üzere gençkart vereceğiz. Bu karta sahip tüm gençlerimiz müze, tiyatro, sinema gibi kültürel ve sanatsal etkinliklerden ücretsiz ya da indirimli faydalanabileceklerdir”

Microsoft, veri merkezleri için yeni ve modüler bir teknik üzerinde çalışıyor!

Bu hamle, şirketin yakın zamanda Ontario Power Generation’dan Temiz Enerji Kredisi satın almasının ardından geldi. Sürdürülebilir enerjiye yönelik küresel talep artıyor ve Microsoft, bu enerji geçişinde ön sıralarda yer almayı hedefliyor.

Enerji oyununda önde kalabilmek için Microsoft, nükleer teknoloji konusunda uzmanlaşmış bir ana program yöneticisini aktif olarak işe alıyor. Bu kişiye SMR’ler ve mikroreaktörler etrafında dönen bir strateji tasarlamak ve uygulamakla görev verilecek. Birincil hedefleri, bu reaktörlerin Microsoft’un çok çeşitli veri merkezlerine verimli bir şekilde güç verebilmesini sağlamak olacak.

Bu girişim Microsoft’un nükleer alana yaptığı ilk girişim değil. Geçtiğimiz günlerde Kanadalı Ontario Power Generation firmasıyla anlaşma yaparak Temiz Enerji Kredisi aldı. Bu krediler şu anda geleneksel nükleer enerjiyi kapsasa da, Ontario Enerji Üretimi’nin hazırlık aşamasında olan gelecekteki SMR projelerinden gelen kredileri de içerme potansiyeli var.

veri merkezi ağ oluşturma trendleri

Bu önemli rol için seçilen aday, Microsoft’un enerji inovasyon ekibine katılacak ve şirketin nükleer teknolojiler mühendisliği direktörü P. Todd Noe ile yakın işbirliği yapacak. Noe, bu konumun dönüştürücü doğasını açıkça vurguladı ve bunu yalnızca istihdam olarak değil, enerjinin küresel olarak üretilme ve tüketilme biçiminde devrim yaratma misyonu olarak gördü.

Böyle bir rolün aciliyeti, dünya çapında veri merkezlerinin karşılaştığı artan zorluklarla vurgulanıyor. Özellikle Kuzey Virginia gibi yoğun nüfuslu bölgelerde güç kullanılabilirliği önemli bir engel haline gelirken, yeni güç çözümlerine acil bir ihtiyaç var. Geleneksel nükleer santraller de kendi payına düşen aksaklıklardan payını aldı, ancak SMR’ler kompaktlıkları ve maliyet verimliliğiyle potansiyel bir oyun değiştirici olarak ortaya çıkıyor.

Birçok endüstri devi halihazırda SMR’lerin potansiyelini araştırıyor. Rolls-Royce, Last Energy, NuScale ve Oklo bu alanda ilerleme kaydeden önemli isimlerden bazıları. 

Yenilenebilir enerji kaynaklarına küresel geçişle birlikte veri merkezi operatörleri, SMR’leri artan güç taleplerine uygun bir çözüm olarak görüyor. Green Energy Partners’ın Virginia’daki Surry Nükleer Santrali yakınında birden fazla SMR inşa etme teklifi gibi girişimlerle planlar halihazırda harekete geçmiş durumda.

Spotify, sesli çeviri özelliğinin testlerine başladı!

Bu özellik, İsveçli Spotify’ın ChatGPT’nin yükselişinden sonra dünyayı kasıp kavuran teknoloji olan üretken yapay zekadan yararlanma, yeni kullanıcılara dokunma ve geliri artırma girişiminin en son girişimini işaret ediyor.

Spotify, Microsoft destekli OpenAI’nin yeni piyasaya sürülen ses oluşturma teknolojisi tarafından desteklenen çevrilmiş sürümlerin orijinal hoparlörün tarzını taklit edeceğini ve geleneksel dublajdan daha doğal olacağını söyledi.

Şirket ayrıca bu özellik için Monica Padman, Bill Simmons ve Steven Bartlett gibi diğer podcast yayıncılarıyla da çalışmıştı.

Şovların izleyici kitlesini genişletebilecek Spotify, ses çevirilerinin belirli sayıda katalog bölümü ve gelecekteki bölüm sürümleri için İspanyolca, Fransızca ve Almanca gibi dillerde mevcut olacağını söyledi.

Spotify, formatın sunduğu daha yüksek katılım seviyelerinin daha fazla reklamveren getireceğini umarak son birkaç yılda podcast işine agresif bir şekilde harcadı. Ancak bu, şirketin geçen yılki gelir artışının iki katı hızla yükselen işletme harcamalarını artırdı. Ayrıca, işletmeler artan faiz oranları ve yüksek enflasyon nedeniyle reklam harcamalarını da geri çeviriyor.

Ancak yine de geleceğe dönük ve katsayısı yüksek bir yatırım olarak bakıldığında oldukça zekice bir yatırım olduğu söylenebilir. Ayrıca bilindiği üzere bu tarz platformlarda bir teknolojiyi ilk getiren olmak her şeyden daha önemli.

Bu özelliği getiren ve kullanıcılarına tanıtan olabilirse; bu, Spotify için mükemmel bir pazarlama aracı olacak ve rakiplerine fark atmasını sağlayacak. Ancak, YouTube’un da benzer konularda çalışmaları var ve kimin hangi seviyede olduğu net değil. Bu noktada ilk yumruğu atan savaşı kazanacak.

Türkiye’nin ilk ve tek B2B FinTech networking etkinliği 13 Ekim’de gerçekleşiyor!

0

Son yıllarda aralıksız büyüyen Türkiye FinTech ekosistemi, aynı zamanda farklı disiplinlerden oyuncuların çeşitliliği ile gelişimini sürdürüyor. Bu hızlı gelişim ve çözüm zenginliğinin sürdürülebilirliği ise sektörün kendi arasında daha fazla diyalog ve iş birliği içerisinde olabilmesi ile doğru orantılı olarak karşımıza çıkıyor. Kurulduğu 2016 yılından bu yana Türkiye FinTech ekosisteminin gelişimine sağladığı değerli katkılar ile dikkat çeken Fintech İstanbul Platformu, tam da bu ihtiyaca istinaden sektörün tüm paydaşlarını buluşturacak bir etkinliğe imza atıyor.

Finansal teknoloji dünyası, FinTech İstanbul B2B Connect Summit’te buluşuyor

Türkiye’nin ilk “B2B FinTech networking” etkinliği FinTech İstanbul B2B Connect Summit; finans dünyasının otoriteleri, bankalar, FinTech’ler, ödeme kuruluşları, e-para şirketleri, teknoloji liderleri, yöneticiler ve hizmet sağlayıcılar ile küçük ve büyük ölçekli tüm şirketleri 13 Ekim’de Selectum City – Ataşehir’de buluşturmaya hazırlanıyor. FinTech İstanbul Platformu ve networking odaklı etkinlik deneyiminde uzman Oniki iş birliği ile hayata geçirilen, kendi alanında ilk olma özelliği taşıyan etkinliğin katılımcılarını sektörün lider isimlerinin sunumlarından eşsiz networking fırsatlarına verimli bir gün bekliyor.

FinTech alanında hizmet arayan ve hizmet sunan herkesi bekliyoruz

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi ve FinTech İstanbul Kurucu Ortağı Prof. Dr. Selim Yazıcı

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi ve FinTech İstanbul Kurucu Ortağı Prof. Dr. Selim Yazıcı, etkinlik hakkında şu değerlendirmeleri yaptı: “Günümüzde FinTech alanında hizmet sunanlara ve hizmetten faydalanmayı isteyenlere değer katmayı amaçlayan B2B etkinlikler önem kazanıyor. Bu amaçla FinTech İstanbul olarak Oniki ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği ile ülkemizde bu açığı kapayacak “FinTech İstanbul B2B Connect Summit”i planladık. Özellikle OBİ ve KOBİ’lerin finansa erişim, e-ticaret, e-ihracat ve nakit yönetimi alanlarında birçok çözümü bir arada bulacağınız bu etkinlikte sizleri de aramızda görmek isteriz.”

Yapay zeka desteği ile ölçülebilir bir etkinlik deneyimi

KOBİ finansmanı, nakit çözümleri, tedarikçi finansmanı, POS çözümleri, ödeme sistemleri, açık bankacılık, servis bankacılığı (BaaS), FinTech as a Service (FaaS), gömülü finans, dijital dönüşüm gibi birçok trend, FinTech İstanbul B2B Connect Summit’te konuşulacak konular arasında öne çıkacak. Mastercard ana sponsorluğundaki FinTech İstanbul B2B Connect Summit, katılımcılarına Oniki’nin en doğru kişilerle networking yapma imkanı sunan yapay zeka destekli B2B Matchmaking teknolojisi sayesinde ölçülebilir, verimli ve keyifli bir etkinlik deneyimi sunacak. Ek olarak keynote konuşmacısı Dr. Michael Salmony olacak.

Oniki Kurucu Ortağı ve CEO’su Ziya Kızıltan

Oniki Kurucu Ortağı ve CEO’su Ziya Kızıltan, “Oniki olarak FinTech İstanbul Platfformu ile birlikte Türkiye’nin ilk B2B FinTech networking etkinliği FinTech İstanbul B2B Connect Summit’e ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyoruz. Şimdiye kadar geliştirdiğimiz Oniki teknolojisi ile E-Ticaret ve E-İhracat dikeyinde son bir yılda 8 farklı şehirde 10 etkinlik düzenleyerek 70 binden fazla B2B görüşmeye ev sahipliği yaptık. Şimdi ise ilk kez farklı bir dikeyde, FinTech alanında bunu gerçekleştiriyor olacağız. Konuklarımıza yeni ve farklı deneyimler sunacağımız bu etkinlikte, finans dünyasının önde gelen isimlerini, bankaları, FinTech’leri, ödeme kuruluşlarını ve teknoloji liderlerini bir araya getirerek, sektördeki en güncel konuları ve trendleri ele alacağız. Bu etkinlik ile FinTech alanında yeni çözümlere ve iş birliklerine vesile olacak verimli bir platform sunarak ekosistemi bir adım daha ileri taşımayı hedefliyoruz” dedi.

FinTech ekosisteminin hizmet arayan ve hizmet sunan tüm taraflarının ilk ve tek buluşması noktası FinTech İstanbul B2B Connect Summit’in tüm program detaylarına https://fintechistanbulb2bconnectsummit.com/ üzerinden ulaşabilirsiniz.


En ünlü bileklik: Xiaomi Band 8 tanıtıldı

0

Çin merkezli teknoloji devi Xiaomi, bugün düzenlediği global etkinlikte uzun süredir beklenen Xiaomi Band 8’i resmen tanıttı. Bu yeni fitness bilekliği, önceki versiyonlarına kıyasla güncellenmiş özellikleri ve şık tasarımıyla dikkat çekiyor.

Xiaomi Band 8, göz alıcı bir görünüm sunan yeni kayış tasarımlarıyla birlikte geliyor. Artık bu bileklik, bileklerinize ek olarak bir kolye gibi de takılabilir, böylece kullanım esnekliği artırılmış durumda. Ancak, bu gelişmiş tasarımın getirdiği bir değişiklik var: eski bileklikte, önceki sürümlerine kıyasla daha yüksek bir fiyatla karşımıza çıkacak. Başlangıç fiyatı 39.9 euro olarak açıklandı. Ancak, sunduğu özelliklerle birlikte hala popüler bir ürün olması bekleniyor.

Xiaomi Band 8, tasarım açısından öncülünü takip ediyor ve 1.62 inç AMOLED ekranı, çeşitli sensörleri ve pilini içeren temel bileşenlere sahip. Ancak, bu yeni sürümde dikkat çeken bir değişiklik var: kayış bağlantı tipi. Artık, Xiaomi Band 8‘e bağlanan kayışlar, daha önceki modellerde olduğu gibi sabit değil, ayrıca bağlanan kordonlarla geliyor. Bu, kullanıcılara daha fazla seçenek sunuyor.

Xiaomi Band 8, spor yaparken kullanabileceğiniz 150’den fazla spor modu sunuyor. Ayrıca, sürekli kalp atış hızı izleme, kan oksijen seviyesi izleme, stres düzeyi takibi, uyku analizi, adım sayma ve kalori yakma gibi temel sağlık ve egzersiz özelliklerini sunmaya devam ediyor. Ayrıca, detaylı VO₂ max profesyonel egzersiz analizi gibi ileri düzey özelliklere de sahip.

Xiaomi Band 8’in sesli asistan ve NFC destekli 2. versiyonu da mevcut. Ancak, bu versiyonun, Çin pazarına özel olabileceği belirtiliyor ve Avrupa’ya gelmeyebilir. Ayrıca, GPS özelliğini kullanmak istiyorsanız, Xiaomi’nin saat modellerine göz atmanız gerekebilir.

Sonuç olarak, Xiaomi Band 8, şık tasarımı ve geniş özellik yelpazesiyle dikkat çeken bir fitness bilekliği olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, daha yüksek bir fiyat etiketi taşıması, kullanıcıların bu yeni versiyona geçiş yaparken dikkatli olmalarını gerektirebilir. Xiaomi Band 8, fiyat ve performans dengesi arayanların dikkatini çekecek gibi görünüyor