ChatGPT ismindeki “GPT” ne anlama geliyor?

ChatGPT’deki “GPT” terimi, Generative Pre-trained Transformer (Önceden Eğitilmiş Üretken Dönüştürücü) anlamına gelir. Bu kısaltma, yapay zeka (YZ) yazılımına güç veren temel teknoloji ve mimariyi temsil eder. Bu ismin anlamı hemen anlaşılabilir veya tüketici dostu olmayabilir, ancak ChatGPT’nin yeteneklerini ve insan benzeri konuşmalar yapma becerisini doğru bir şekilde tanımlayan bir isimdir.

Kısaltmanın ilk bölümü olan “Üretken“, YZ’nin metin oluşturma yeteneğini ifade eder. Kullanıcılar, istemler veya sorular göndererek ChatGPT ile etkileşime girdiğinde, yapay zeka, belirli sorguya göre uyarlanmış metin tabanlı yanıtlar üreterek yanıt verir. Bu yanıtlar önceden kaydedilmiş veya varsayılan yanıtlar değildir, girdiye dayalı olarak dinamik olarak oluşturulur. ChatGPT’yi özel kılan da tam olarak bu özelliğidir.

İkinci bölüm olan “Önceden eğitilmiş”, ChatGPT’nin kullanıcılara sunulmadan önce kapsamlı bir eğitimden geçtiğini belirtir. Eğitim sürecinde, dil modeli internetten ve kullanıcı tarafından oluşturulan bilgi istemlerinden büyük miktarda veri alır. Bu eğitim, ChatGPT’nin insan dilini anlamasını ve çok çeşitli geçerli sorulara anlamlı yanıtlar üretmesini sağlar.

Kısaltmadaki “Transformer” terimi, OpenAI tarafından kullanılan sinir ağı mimarisini ifade eder. Bu mimari, yapay zekanın, konuşma amaçlı yapay zeka için temel bir özellik olan dilin bağlamını anlamasına olanak tanır. ChatGPT, insan dilinin yapısını ve anlamını anlayarak ilgili ve tutarlı yanıtlar sağlayabilir. ChatGPT’nin kötüye kullanımı önlemek için ise kısıtlamaları var. Bazı soruların cevaplarını bilse bile yanıtlamayı teklif etmez veya reddeder.

ChatGPT adı, Bing Chat veya Google Bard gibi alternatifler kadar basit veya tüketici dostu olmasa da, belirli bir kişilik ve benzersizliğe sahip. OpenAI, yapay zeka sohbet robotunun arkasındaki teknolojiyi açıkça vurgulayan, üretken ve önceden eğitilmiş doğasını belirten bir isim seçmeyi uygun görmüş.

ChatGPT adının inceliklerini anlamak, kullanıcılar için işlevselliğini ve nasıl çalıştığını anladıkları sürece çok önemli olmayabilir. Ancak, ChatGPT ve benzeri üretken yapay zeka ürünlerine aşina olmak, bu teknolojiler gelişmeye devam ettikçe giderek daha önemli hale geliyor. ChatGPT ve benzeri yapay zeka yazılımlarının geliştirilmiş yinelemelerinin gelecekte tüketici teknoloji aygıtlarında daha yaygın hale gelmesi bekleniyor.

Opera, yapay zeka aracını tanıttı

0

Opera kullanıcıları uzun bir süredir yapay zeka entegreli tarayıcı kervanına Opera’nın da dahil olmasını bekliyorlardı. Sonunda, son güncelleme ile birlikte Aria adı verilen yapay zeka aracı duyuruldu.

Bu araç birkaç aylık çalışmanın ürünü ve ChatGPT’den daha üstün yanlarının olduğu iddiasını taşıyor. Şu an test edilmek için kullanıma açık.

Opera senkronizasyon odaklı yenilikler sunuyor

2023’ün başlarında Opera, AI Prompt adlı başka bir özellikle birlikte ChatGPT’nin kenar çubuğuna özel entegrasyonuna izin veren bir güncelleme yayınladı.

Aria, Opera’nın daha yapay zeka dostu bir tarayıcıya doğru evriminde bir sonraki adımdır ve bildirildiğine göre ChatGPT’nin tüm profesyonellerine herhangi bir eksisi olmadan sahiptir. Tamamen ücretsizdir ve 2021 öncesi içerikle sınırlı olan ChatGPT’den farklı olarak Aria internete bağlıdır. Böylece, hemen hemen her alandan en son bilgilere erişebilir.

Aria şu anda kullanıcıyla bir sohbet penceresi aracılığıyla arayüz oluşturuyor, ancak projenin uzun vadeli hedefi, onu Opera deneyimine tamamen entegre etmektir; öyle ki, Aria, Opera’da olduğu gibi tarayıcılar arası görevleri gerçekleştirmenize bile izin verebilir.

Masaüstü kullanıcıları , Opera One’ın en son sürümünü indirerek Aria’yı test edebilir . Android kullanıcıları , Opera’nın en son beta sürümünü Google Play Store’dan yükleyerek Aria’yı test edebilir . Aria’ya erişmek için, masaüstü kullanıcılarının onu tarayıcının kenar çubuğundan etkinleştirmesi gerekirken, Android kullanıcılarının onu ayarlar menüsünden etkinleştirmesi gerekecek.

İnternete bağlı, hep güncel

AI sohbet araçlarına aşina olanlarınız, Aria’nın arayüzünü anlaşılması kolay bulacaktır. Dahası, internete bağlı olması ve en son haberlere ve bilgilere erişimi olması, onu diğer birçok yapay zeka aracından üstün kılıyor ve böylece Aria’yı ChatGPT’ye değerli bir alternatif yapıyor.

Mükellef’ten kullanıcılarına özel e-Faturaya geçiş kampanyası 

0

Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğe göre 2022 yılı veya müteakip hesap dönemlerine ait brüt satış hasılatı 3 milyon TL ve üzeri olan işletmeler ile online satış yaparak 500 bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı elde eden girişimcilerin e-Faturaya geçişi 1 Temmuz 2023 itibarıyla zorunlu hale geliyor. Girişimcilerin ve işletmelerin şirket kuruluşundan vergi süreçlerine kadar tüm ihtiyaçlarını tek çatı altında toplayan online teknoloji platformu Mükellef de işletmelerin ve mali müşavirlerin müşterilerinin e-Faturaya geçişini kolaylaştıran bir kampanyayı hayata geçiriyor.

Mükellef kullanıcıları ve mali müşavirlerin müşterilerine özel e-Faturaya geçiş kampanyası 

Amerika, İngiltere, Türkiye ve Avrupa Birliği ülkeleri olan Estonya, Hollanda, Almanya gibi geniş bir coğrafyaya ticaretini taşımak isteyen küçük ve orta büyüklükteki işletmelere, şirket kuruluşundan vergilendirmeye kadar olan süreçte ürün ve hizmetler sunan Mükellef, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan 535 numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ ile 2022 yılı ve müteakip hesap dönemlerindeki brüt satış hasılatı 3 milyon TL ve üzeri olan işletmeler ile online satış yaparak 500 bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı elde eden şirketler için 1 Temmuz 2023’e kadar e-Faturaya geçişi zorunlu kılan tebliğe özel hazırladığı kampanyayla geçiş sürecini hızlandırıyor. 

Mali müşavirlerin müşterilerini yönetebileceği bir teknoloji platformu sunan Mükellef, mali müşavirlerin platforma getirdiği müşterilerinin e-imza ve mali mühür masraflarını karşılarken, bu işletmelerin e-Faturaya geçişini ücretsiz olarak gerçekleştiriyor. Bireysel olarak gelen müşteriler ise Starter plan kapsamında e-imza/mali mühür satın aldıktan sonra e-Faturaya ücretsiz geçiş yaparken, tüm bunlara ek olarak ön muhasebe programına, marka tescil, KOSGEB ve teşvik analizine de ücret ödemiyor.  

Açıkelli: “e-Fatura işletmelerin hızına hız katıyor”

e-Faturanın sağladığı faydalara dikkat çeken Mükellef Kurucu Ortağı ve CEO’su Kenan Açıkelli, şunları söyledi: “Elektronik fatura olarak ifade edilen e-Fatura, işletmeler için dijital dönüşümün ilk ve en önemli adımlarından biri olmasının yanı sıra kâğıttan ve zamandan tasarruf sağlayan çevreci bir çözüm. Bir başka deyişle e-Fatura şirketlere, maliyet tasarrufu, dijital arşivleme, gelişmiş veri analizi, hız ve verimlilik gibi pek çok konuda avantaj sağlıyor. 

Tüm bu avantajlardan faydalanılması için 4.5 senede 20 bin Mükellef üyesinin e-Faturaya geçişini gerçekleştirdik. Tam da bu noktada bizler de hem bu avantajlardan daha fazla işletmenin yararlanabilmesi hem de e-Faturaya geçişi kolaylaştırmak için bir kampanya düzenledik. Platformumuzu kullanan işletmelerin ve mali müşavirlerin hayatlarını kolaylaştırmaya devam edeceğiz.”

FIFA, yapay zeka kullanarak Dünya Kupası sırasında internetten hakaret eden 300 kişiyi tespit etti

FIFA’dan gelen açıklamalara göre, 2022 Dünya Kupası’nda oyuncuları hedef alan sosyal medya istismarını izlemek için yapay zeka kullanan bir proje istismarda bulunan 300’den fazla kişiyi tespit etti. Bu kişilerin bilgileri kolluk kuvvetlerine teslim edildi. Kişilerin küfürlü paylaşımları ve yorumları Twitter, Instagram, Facebook, TikTok ve YouTube gibi çeşitli platformlarda yapıldı. FIFA ve oyuncuların küresel birliği olan FIFPRO’nun ortak girişimi, sosyal medyadaki saldırgan içeriği tespit etmeye ve gizlemeye yardımcı olmak için yapay zekadan yararlanarak onları tespit etmeyi başardı.

FIFA’nın raporu, turnuva ilerledikçe şiddet içeren ve tehdit edici davranışlarda artışla birlikte taciz olaylarının arttığını vurguluyor. Oyuncuların aileleri giderek daha fazla hedef alındı ve bireyler, ister kendi ülkelerine ister futbol oynadıkları ülkelere geri dönmeleri için tehdit edildi.

Proje, yaklaşık 20 milyon gönderi ve yorumu taradı ve 19.000’den fazla kişiyi kötüye kullanım olarak işaretledi. Bunlardan 13.000’den fazlası uygun eylem için Twitter’a bildirildi. FIFA’ya göre Avrupa merkezli hesaplar, tespit edilen kötüye kullanımın %38’ini oluştururken, %36’sı Güney Amerika kaynaklı.

Sorunla mücadele etmek için oyunculara ve ekiplere, 286.000’den fazla kötü niyetli yorumu görülmeden önce engelleyen denetleme yazılımı sağlandı. Raporda, kötüye kullanım yayınladığı tespit edilen 300’den fazla kişinin kimliklerinin, suçlulara karşı gerçek dünyada harekete geçilebilmesi için ilgili üye dernekler ve kolluk kuvvetleriyle paylaşılacağı vurgulanıyor.

FIFPRO Başkanı David Aganzo, bulgularla ilgili endişelerini dile getirerek, bunların şaşırtıcı olmadığını ancak yine de oldukça endişe verici olduğunu belirtti. FIFA Başkanı Gianni Infantino, ayrımcılığın ve ırkçılığın suç olduğunu belirterek, faillerin tespit edilip yetkililere bildirilmesinin önemine vurgu yaptı. Infantino ayrıca sosyal medya platformlarını sorumluluklarını yerine getirmeye ve her türlü ayrımcılığa karşı mücadeleyi desteklemeye çağırdı.

Projenin başarısı sayesinde FIFA ve FIFPRO‘nun uygulamalarını Avustralya ve Yeni Zelanda’da yapılacak olan Kadınlar Dünya Kupası için genişletilmesine karar verildi. sosyal medyanın suistimal edilmesini engellemede ve uluslararası turnuvalarda oyuncuları koruma konusunda ciddi adımlar atılmışa benziyor. Çevrimiçi kötüye kullanımı belirlemek ve bunlarla mücadele etmek için yapay zekanın kullanılması, sporcuların refahını koruma ve bu tür zararlı davranışlardan sorumlu olanlara karşı somut eylemlere geçebilmek için önemli bir adımı temsil ediyor.

Microsoft, Haziran başındaki kesintinin sebebini açıkladı

Haziran’ın başlarında Microsoft‘un neredeyse tüm hizmetlerini kapsayan küresel bir kesinti gerçekleşmişti. Microsoft, bu kesintinin arkasında bir siber saldırı olduğunu ortaya çıkardı.

Pegasus yazılımı

Açıklamalara göre, hizmetlerin kesintisine sebep olan saldırı yaklaşık 15 saat sürdü. Şirket, bazı hizmetlerine yönelik trafikte bir artış tespit etti ve DDoS (Dağıtılmış Hizmet Reddi) saldırısı hakkında soruşturma başlattı.

Microsoft ayrıca, tehdit aktörlerinin saldırıyı gerçekleştirmek için birden fazla Sanal Özel Sunucu (VPS), proxy, kiralık bulut altyapısı ve DDoS araçları kullandığını kaydetti. Saldırı karmaşık olsa da Microsoft, müşteri verilerine erişilmediğini veya gizliliğinin ihlal edilmediğini doğruladı.

Microsoft Log4J saldırılarıyla mücadeleye devam ediyor

Microsoft, saldırıyla ilgili teknik detayları da paylaştı. Şirkete göre, tehdit aktörü Storm-1359, şirketin sunucularına saldırı başlatmak için bir dizi botnet ve araç kullandı. Bunlar arasında, sistemi aşırı yüklemeye ve çok sayıda SSL/TLS el sıkışması ve HTTP(S) isteği yoluyla kaynakları tüketmeye yönelik HTTP(S) sel saldırısı yer alıyordu. Microsoft örneğinde, saldırgan, sistemi aşırı yüklemek için dünyanın dört bir yanındaki IP adreslerinden milyonlarca HTTP(S) isteği göndermişti.

Microsoft taciz ve cinsiyet ayrımcılığı

Sadece bu da değil, saldırgan CDN katmanını atlamak ve orijinal sistemi bir dizi sorguyla aşırı yüklemek için Önbellek atlamayı da kullandı. Son olarak, saldırgan, istemcinin sunucudan bir kaynak talep ettiği ancak kaynağın alındığını onaylamadığı ve sunucuyu bağlantıyı açık ve kaynağı belleğinde tutmaya zorladığı Slowloris’i kullanmış.

Microsoft gönderiyi, Azure müşterilerini gelecekte Katman 7 DDoS saldırılarına karşı korumaları için bir dizi ipucu ve öneriyle sonlandırdı. Ancak şirket, saldırı nedeniyle maruz kalması gereken hasar veya herhangi bir mali etki ile ilgili ayrıntıları açıklamadı.

2023 yılında, dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden birinin hala bu tür bir haberle gündeme gelmesi siber güvenlik anlamında bireylerin de kendi tedbirlerini alması gerektiğini hatırlatıyor.

Netflix ve Amazon telif hakkı uyarıları yasal alternatiflere de zarar veriyor

Netflix, Amazon ve telif hakkı ihlallerindeki yeni hedef olan, yayın arama motoru Reelgood’u içeren son olaylar, bazı telif hakkı (DMCA) taleplerinin ters tepen doğasını bir kez daha gözler önüne seriyor. Telif hakkı sahipleri, korsanlıkla mücadele etmek ve kullanıcıların hak ihlalinde bulunan içeriği bulmasını zorlaştırmak için Google’a milyarlarca yayından kaldırma bildirimi gönderirken, Reelgood gibi meşru web sitelerinin çapraz ateşte kaldığı durumlar doğmaya başladı.

Reelgood, kullanıcıların çevrimiçi olarak film ve TV şovları yayınlarını takip etmeleri için yasal kaynaklar bulmasına yardımcı olan, beğenilen ve faydalı bir hizmet. Ancak, korsanlıkla mücadele şirketi Marketly tarafından kullanılan otomatik yayından kaldırma yazılımı bu önemli ayrımı fark edemedi ve Reelgood sayfalarının Google’ın arama sonuçlarından kaldırılmasına neden oldu. Hem Netflix hem de Amazon, hak ihlalinde bulunan sözde yasa dışı içeriğin yanı sıra Reelgood URL’lerini içeren bu hatalı bildirimlerin gönderilmesinde rol oynamış durumda.

Bu hatalar, çok yaygın olmayan olaylar olsa da, DMCA yayından kaldırma sürecinin etkinliği hakkında endişelere yol açıyor. Bildirilen bağlantıların çoğu gerçekten telif haklarını ihlal edici olsa da, yanlışlıkla Reelgood gibi yasal hizmetleri hedeflemesi önlenebilir olmalı. Yalnızca birkaç büyük yasal arama motorunun mevcut olduğu göz önüne alındığında, bu tür hatalardan kaçınmak için bu URL’lerin bir beyaz listeye eklenmesini beklemek makul görünüyor.

Reelgood’u arama sonuçlarından kaldırmanın sonucu, potansiyel olarak dolandırıcılık yüklü korsan sitelerin boşluğu doldurması olabilir. Bu durum, amaçlanan korsanlıkla mücadele etme ve kullanıcılara meşru seçenekler sunma hedefinin tam tersi. Telif hakkı sahipleri, yanlışlıkla yasal bir ağ geçidini kaldırarak yasa dışı alternatiflerin gelişmesi için farkında olmadan fırsatlar yaratıyorlar.

Bu sorunları ele almak için, telif hakkı sahipleri ve istihdam ettikleri şirketlerin yayından kaldırma taleplerini daha fazla dikkat ve hassasiyetle ele almaları çok önemli. Otomatikleştirilmiş sistemler, yüksek hacimli yayından kaldırma bildirimlerinin yürütülmesinde önemli bir rol oynasa da, Reelgood gibi meşru platformları hedeflemekten kaçınmak için insan gözetimi ve müdahalesi gerekli. Kısacası bu şirketlerin tembellik yapmayı bırakmaları gerekiyor.

Sonuç olarak, telif hakkını korumak ile yasal akış seçeneklerinin erişilebilirliğini korumak arasında doğru dengeyi kurmak büyük önem taşıyor. Telif hakkı sahipleri, hataları en aza indirmek ve yasal platformların yanlışlıkla ihlal olarak işaretlenmemesini sağlamak için DMCA yayından kaldırma sürecini iyileştirmeye çalışmalı. Bu şekilde, kullanıcılar için yasal alternatiflerin mevcudiyetini desteklerken korsanlıkla etkili bir şekilde mücadele edilebilir.

Mükellef kullanıcılarına özel e-Faturaya geçiş kampanyası

Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğe göre 2022 yılı veya müteakip hesap dönemlerine ait brüt satış hasılatı 3 milyon TL ve üzeri olan
işletmeler ile online satış yaparak 500 bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı elde eden girişimcilerin e-Faturaya geçişi 1 Temmuz 2023
itibarıyla zorunlu hale geliyor.

Girişimcilerin ve işletmelerin şirket kuruluşundan vergi süreçlerine kadar tüm ihtiyaçlarını tek çatı altında toplayan online teknoloji platformu Mükellef de işletmelerin ve mali müşavirlerin müşterilerinin e-Faturaya geçişini kolaylaştıran bir kampanyayı hayata geçiriyor. Amerika, İngiltere, Türkiye ve Avrupa Birliği ülkeleri olan Estonya, Hollanda, Almanya gibi geniş bir coğrafyaya ticaretini taşımak isteyen küçük ve orta büyüklükteki işletmelere, şirket kuruluşundan vergilendirmeye kadar olan süreçte ürün ve hizmetler sunan Mükellef, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan 535 numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ ile 2022 yılı ve müteakip hesap dönemlerindeki brüt satış hasılatı 3 milyon TL ve üzeri olan işletmeler ile online satış yaparak 500 bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı elde eden şirketler için 1 Temmuz 2023’e kadar e-Faturaya geçişi zorunlu kılan tebliğe özel hazırladığı kampanyayla geçiş sürecini hızlandırıyor. Mali müşavirlerin müşterilerini yönetebileceği bir teknoloji platformu sunan Mükellef, mali müşavirlerin platforma getirdiği müşterilerinin e-imza ve mali mühür masraflarını karşılarken, bu işletmelerin e-Faturaya geçişini ücretsiz olarak gerçekleştiriyor. Bireysel olarak gelen müşteriler ise Starter plan kapsamında e-imza/mali mühür satın aldıktan sonra e-Faturaya ücretsiz geçiş yaparken, tüm bunlara ek olarak ön muhasebe programına, marka tescil, KOSGEB ve teşvik analizine de ücret ödemiyor.

Mükellef Kurucu Ortağı ve CEO’su Kenan Açıkelli
Mükellef Kurucu Ortağı ve CEO’su Kenan Açıkelli

e-Fatura işletmelerin hızına hız katıyor

e-Faturanın sağladığı faydalara dikkat çeken Mükellef Kurucu Ortağı ve CEO’su Kenan Açıkelli, şunları söyledi: “Elektronik fatura olarak ifade edilen e-Fatura, işletmeler için dijital dönüşümün ilk ve en önemli adımlarından biri olmasının yanı sıra kâğıttan ve zamandan tasarruf sağlayan çevreci bir çözüm. Bir başka deyişle e-Fatura şirketlere, maliyet tasarrufu, dijital arşivleme, gelişmiş veri analizi, hız ve verimlilik gibi pek çok konuda avantaj sağlıyor. Tüm bu avantajlardan faydalanılması için 4.5 senede 20 bin Mükellef üyesinin e-Faturaya geçişini gerçekleştirdik. Tam da bu noktada bizler de hem bu avantajlardan daha fazla işletmenin yararlanabilmesi hem de e-Faturaya geçişi kolaylaştırmak için bir kampanya düzenledik. Platformumuzu kullanan işletmelerin ve mali müşavirlerin hayatlarını kolaylaştırmaya devam edeceğiz.”

TV+ “Süper Platform” olma iddiasıyla yenilendi

Yenilenen TV+, yerli ve yabancı dijital platformlarla dünyanın en önemli stüdyolarının içeriklerini tek abonelikle izleyiciye sunuyor. ‘Süper platform’ olma iddiası ile yola çıkan TV+, PRO ile platform pazarında yepyeni bir dünya yaratmayı vaat ediyor.

Yerli ve yabancı pek çok dijital platform ve dünyaca ünlü stüdyolarla iş birliği yaparak bir ‘süper platforma’ dönüşen TV+, PRO ürünü ile de yayıncılıkta yeni bir dönem başlatacak. Dijital platform uygulamalarının içeriklerini bir kutu üzerinden kullanıcılarına sunacak olan TV+ PRO, pazarda farklı bir kategori yaratacak. Kapsayıcı ve dönüştürücü bir hamleyle ‘süper platform’ haline gelen TV+, çoklu abonelik çağında kullanıcıların içeriklere tek platformdan ulaşmasını sağlıyor.

TV+ Genel Müdürü Gülçin Alıcı Gökçe ile TV+ yeni dönemi konuştuk. TV+, Süper Lig ihalesine katılacak mı? Netflix ile işbirliğinin detayları neler? Yeni cihazın özellikleri neler? Tüm bu soruların yanıtları bu videoda:

Taşınabilir kutu PRO ile her ekran akıllı TV’ye dönüşüyor

Turkcell TV+

TV+’ın PRO ürünü basın toplantısında tanıtıldı. Mobil veya sabit internet bağlantısıyla çalışan ve kullanıcı dostu bir ürün olarak tasarlanan TV+ PRO, güçlü donanım özellikleri ve lisanslı Android TV tabanlı yazılımıyla kullanıcılara ileri düzeyde televizyon deneyimi sağlıyor. Bu sayede her TV’yi akıllı televizyona dönüştürüyor. PRO’nun içindeki TV+ uygulaması sayesinde kullanıcılar, HDMI bağlantısı olan TV’lerin tamamında ve internet erişimi olan tüm noktalarda binlerce içerik ve Premium televizyon kanalına kolayca erişebiliyor. Kullanıcılar, TV+ PRO ile Google Play Store’daki tüm uygulamalara da ulaşabiliyor, cihazlarına indirebiliyor. TV+ PRO’nun ‘taşınabilir’ olması da kullanıcıyı tek ekranla, tek mekânla sınırlamıyor. TV+ PRO, kullanıcıya cihazını istediği yere taşıma özgürlüğü sağlıyor. Yazlıkta, teknede internetin olduğu her yerden TV+’ın zengin içeriklerine ulaşmak mümkün.

“TV+’ı ‘Süper Platform’ olarak konumluyoruz”

Turkcell TV+

TV+ PRO ile ilgili bilgi veren TV+ Genel Müdürü Gülçin Alıcı Gökçe, zenginleşen içerikler ve yenilikçi teknolojilerle platform pazarında yeni bir dönem başladığını söyledi. Gökçe, “Hedefimiz TV+’ı gelişim alanlarıyla farklılaştırarak her şeyin bir arada olduğu bir ‘platformlar merkezine’ dönüştürmek. Bu yolda büyük adımı da TV+ PRO ürünüyle attık. Tüm dijital platform uygulamalarının bulunduğu içerikleri, izleyiciye tek bir kutu üzerinden sunacağız. Kullanıcı dostu bu ‘süper platform’ ile sektörde kapsayıcı ve dönüştürücü bir rol üstleniyoruz. TV+ sektörde kendi kategorisini oluşturma yolunda ilerliyor. Her platform kendi dünyasına ve müşterisine odaklanırken biz bütün platformların en seçkin içeriklerini bir araya getiriyoruz. Sektördeki içerik sağlayıcıların ya da oynatıcıların en kaliteli içeriklerine kolayca erişilebilecek yepyeni bir dünya yaratıyoruz. Bu adımın platform pazarını dönüştüreceğine inanıyoruz. Pazara sadece kendi kutumuzdan bakmıyoruz, tüm oyuncuları geliştirecek çalışmalar planlıyoruz” dedi.

“Platform devleriyle iş birlikleri sürecek”

Tüketicilerin ana tercihlerini platformların içerik kalitesi ve zenginliğinin belirlediğini kaydeden Gülçin Alıcı Gökçe, TV+ PRO ve yeni iş birlikleriyle ilgili şu bilgiyi verdi: “TV+ PRO pazarda net farklılaştığımız, piyasada benzeri olmayan ve TV+’ın yeni teknolojisini gösteren bir ürün. Ürün deneyimini devamlı iyileştirirken, zengin içerik dünyamız ile de müşteri bağlılığını artırıyoruz. Bu kapsamda; BluTV ile uzun zamandır devam eden iş birliğimizi büyüterek sektörde bir ilke imza attık. Bir OTT (internet üzerinden TV) servis, ilk kez TV+ için bir kanal hazırlayıp, bir seç-izle video paketiyle birleştirdi ve müşterilerimiz için çok ciddi bir değer yaratmamızı sağladı. İş birliği içinde olduğumuz önemli bir platform da Netflix. Müşterilerimiz Superonline internet paketleri ile TV+ ve Netflix üyeliklerini bir arada çok avantajlı ve 12 ay sabit fiyat garantisi ile temin edebiliyor; üyeliklerini tek bir fatura ile yönetebiliyorlar. Kanal tarafında ise; yılın başında Saran Grubu/ S Sport, globalde Warner Bros. Discovery Grubu, Disney Grubu ile sözleşmelerimizi yeniledik. SinemaTV ile mevcut iş birliğimize devam ediyoruz. Dünyaca ünlü Moonbug Kids ve Boomerang kanallarıyla birlikte sunduğumuz çocuk kanalı sayımızı 12’ye çıkardık. Amerika’nın öncü stüdyolarından AMC’nin güçlü içeriklerinin yanında 19 Haziran’da dünyanın en popüler dizilerinden The Walking Dead’in yeni devam dizisi ‘Dead City’ Amerika ile aynı anda ilk kez ve sadece TV+’ta yayınlandı. Yıl içinde Paramount’un bol ödüllü dizilerinin yanında HBO’nun Game of Thrones, Sopranos, True Detective gibi kült yapımları da TV+ izleyicisi ile buluşacak. TV+’taki zengin içeriği; 150’ye yakın canlı kanal ve 11 bin adedin üzerindeki seç-izle içeriği ile 2023’te de korumaya ve daha da büyütmeye odaklıyız.”
Kullanıcıya özel fiyatlandırılacak
TV+ PRO zengin içerik sunma stratejisinin yanı sıra kullanıcı profillerine özel fiyatlamayla; taahhütlü-taahhütsüz, faturaya ek veya kredi kartı üzerinden, satın alma veya kiralama modeliyle satışa sunulacak. Operatör bağımsız mevcut mobil veya sabit kullanıcılar, Turkcell mağazaları ve internet üzerinden TV+ PRO’yu temin edebilecek.

Güncel OLED TV’lerde kullanılan 6 ekran

0

Yüksek teknoloji içeren televizyonlar her geçen gün daha da gelişiyor ve Netflix vb. platformların da akıllı televizyonlara dahil edilmesiyle birlikte her evde aranan bir cihaz haline gelmeye başladı. Bu segment televizyonlar arasında tercih yaparken, hatta düz bir televizyon tercihi yaparken dahi en büyük kıstas ister istemez görüntü kalitesi oluyor. Bu farkı da ekranlar yaratıyor. Güncel OLED TV sektörü 6 ekran üzerinden yürüyor.

Samsung LG panellerle OLED TV’ler geliştirecek

Bunlardan beşi aynı üretici olan LG Display tarafından (bu şirket LG Electronics ile ayrı çalışır) diğeri de Samsung Display tarafından üretiliyor (yine Samsung Electronics ile ayrı çalışır). Bu panellerin barındırdığı teknolojileri panel panel inceleyeceğiz.

Samsung LG panel

1. Mikro Mercek Dizili LG 3. Nesil OLED 4K

LG serisindeki en seçkin (ve karmaşık) 4K paneli, genellikle MLA (Mikro Lens Dizisi) paneli olarak anıldığını göreceğiniz üçüncü nesil OLED teknolojisidir. Tüm ekrana dağılmış milyarlarca (ab’li) küçük lens, OLED piksellerinden gelen ışığın çok daha etkili bir şekilde gözlerinize doğru yönlendirildiği anlamına gelir, bu da TV’nin kendi içinde zıplayarak daha az ışık harcanması anlamına gelir. 

Bu, panelin ısı ve parlaklık dengesini yöneten “OLED Meta” adlı bir panel üstü algoritma ile birleştirilir, böylece parlak vurgular, piksellere zarar vermeden daha fazla göz kamaştırmak için itilebilir.

Ayrıca bunun içine yerleşik, TV’lerdeki hemen hemen her şeyden daha gelişmiş, görüntülerin daha fazla öne çıkmasına yardımcı olan bir yansıma önleyici katman da vardır – burada ne gibi bir fark yarattığına bir göz atabiliriz .

Anladığım kadarıyla bu paneldeki gerçek OLED pikselleri, aşağıda bahsedeceğimiz OLED EX panelindekinden gerçekten daha parlak değil, ancak lens yapısının ekranın verimliliğini tamamen değiştirdiği, yani 1.400-‘e ulaşabileceği anlamına geliyor. Küçük bir pencerede (ekranın %10’u) 1.500 nit tepe parlaklık – aşağıdaki bazı panellerin iki katı.

Bu panel 3840×2160 4K çözünürlüğe sahiptir ve 120Hz’e kadar yenilenir. 55 inç, 65 inç ve 77 inç boyutlarında geliyor – ancak şu ana kadarki deneyimlerimize göre 77 inç diğerlerinden daha az parlak olabilir.

2. Mikro Mercek Dizili LG 3. Nesil OLED 8K

Bu, teknik olarak yukarıdakinden daha elittir, ancak çok daha az yaygın olarak kullanılacaktır. 7680×4320 8K çözünürlüğe sahip olması ve yalnızca 77 inç ve 88 inç boyutlarında olması dışında, az önce bahsettiğimiz tüm özelliklere sahiptir.

3. OLED EX

Bu, 2023’te satın alınan çoğu OLED TV’nin kullanacağı panel olacak. Bu, LG Display’in bu listede altındaki iki LG modelinden daha parlak olmasını sağlamak için enerji açısından daha verimli malzemeler kullanan ve marjinal olarak daha geniş bir renk aralığı sunan orta sınıf seçeneğidir.

OLED EX paneller, 3840×2160 4K çözünürlüğe ve 120Hz yenileme hızına sahiptir. Bu panel, 42 inç, 48 inç, 55 inç, 65 inç, 77 inç ve 83 inç dahil olmak üzere buradaki en geniş boyut yelpazesine sahiptir.

Yukarıdaki üst düzey panellerden daha ucuz, ancak aynı zamanda önemli ölçüde daha az parlak – LG G3 için yaklaşık 1.400 nit olan LG C3 OLED TV’yi yaklaşık 800 nit en yüksek parlaklıkta ölçtük. 42 inç ve 48 inç modeller, piksellerinin birbirine çok yakın olması nedeniyle daha az parlak.

Ancak bu parlaklık kontrollü bir ortamda, sınırlı güneş ışığı ile fazlasıyla yeterli. Parlaklığında da bazı farklılıklar görebilirsiniz – aynı panel, Panasonic’in parlaklığı rakiplerine göre yaklaşık %20 oranında artırmak için ısı yönetimi teknolojisini uyguladığı 2022 Panasonic LZ1500’de kullanıldı.

4.LG OLED 120Hz

Bir sonraki panel yine daha ucuz ve temel olarak yukarıdaki OLED EX’in daha verimli malzemeler kullanılmadan yapılmış eski bir versiyonu. Böylece 4K 3840×2160 çözünürlük ve 120Hz yenileme hızı elde edersiniz, ancak daha düşük parlaklık seviyeleri elde edersiniz. LG B2 incelememizde , bu paneli 550-580 nit en yüksek parlaklığa ulaştığını ölçtük, bu nedenle bir sonraki ekrana kıyasla gözle görülür bir düşüş daha.

Bu parlaklık seviyesi, kontrollü ortamlarda (örneğin, doğrudan ışık akışı olmayan bir film izlerken) yine de iyidir, ancak gündüz saatlerinde spor izlemeye veya oyun oynamaya çalışıyorsanız biraz kaybolacaktır.

Bu panel 55 inç, 65 inç ve 77 inç boyutlarında mevcuttur. Daha düşük fiyatlı bir 4K 120Hz panel olduğu için, daha ucuz bazı OLED oyun TV’leri için iyidir.

5.LG OLED 60Hz

LG’nin en düşük seviye OLED paneli, parlaklık açısından yukarıdaki 120Hz panele benziyor ( LG A2 incelememizde bu paneli yaklaşık 530 nit maksimum parlaklıkta ölçtük ) ve yine de 4K 3840×2160 çözünürlüğe sahip, ancak yenileme hızı 60Hz’e düşüyor.

Bu, onu tekrar daha ucuz hale getirir, ancak yüksek kare hızlı oyun oynayamayacağı ve 24 fps filmleri kendi doğal hızlarında gösteremeyeceği anlamına gelir (bunun yerine hareket işlemeyi kullanması gerekir).

48 inç, 55 inç, 65 inç ve 77 inç boyutlarında geliyor.

OnePlus TV Netflix
OnePlus TV Netflix

6. Samsung QD-OLED 2. Nesil

LG Display’in panellerinin bu rakibi, fiyat ve performans söz konusu olduğunda 3. Nesil MLA paneliyle rekabet eden yalnızca bir üst düzey sürümle geliyor. Samsung S95C incelememizde 1.400 nit en yüksek parlaklığa ulaşabilen bu, başka bir göz kamaştırıcı panel.

Samsung’un panelleri LG’nin panellerinden farklıdır, çünkü gördüğünüz renkleri oluşturmak için her pikselde kırmızı, yeşil, mavi ve beyaz aydınlatma elemanları kullanmak yerine mavi pikseller kullanır ve bunlar daha sonra bir kuantum nokta renk filtresinden geçer; ışık. Ayrıca LG Display OLED panellerinin yönetebileceğinden çok daha geniş bir renk yelpazesi oluşturma avantajına sahiptir.

Bu, 144Hz yenileme hızına sahip 3840×2160 4K çözünürlüklü bir paneldir.

GPT-4 artık kahve falı da bakıyor!

Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, geleneksel uygulamalar da dijital platformlara taşınmaya başladı. Fal bakma deneyimi de bu dönüşümden nasibini alarak, akıllı telefonlarımızın gücüyle bambaşka bir boyuta geçti. Bu yeni nesil fal uygulamalarından biri olan “Falyolu”, kullanıcılarına ücretsiz kahve falı bakma imkanı sunuyor ve bunu yaparken yapay zekayı kullanıyor.

Falyolu, kahve falı meraklılarına pratik ve hızlı bir şekilde fal bakma imkanı sağlayarak, geleneksel fal bakımının; eğlenceli ve modern bir yorumunu sunuyor. Kullanıcılar, sadece akıllı telefonlarına uygulamayı indirerek, diledikleri zaman ve mekanda son teknoloji GPT-4 yapay zekasıyla kahve falı bakma keyfini yaşayabiliyorlar.

Yapay zeka teknolojisi, Falyolu’nda merkezi bir rol üstleniyor. Uygulama, yüksek öğrenme algoritmalarını kullanarak, kahve fincanının içindeki izleri tarayarak ve sembollerin anlamlarını analiz ederek, gerçek zamanlı olarak fal yorumları üretiyor. Böylece, kullanıcılar sadece kahve fincanının fotoğrafını uygulamaya yükleyerek, anında fal yorumlarını alabiliyorlar.

Kişiselleştirilmiş Yapay Zeka ve Ücretsiz! Falyolu ile Kendi Kahve Falınızı Keşfedin!
 

Falyolu’nun sunduğu kahve falı yorumları, kullanıcıların kişisel tercihlerine ve ilgi alanlarına göre şekilleniyor. Her bir yorum, kullanıcının fotoğrafını çeken kişinin enerjisine, kahve fincanındaki sembollere ve renklere göre özelleştiriliyor. Bu sayede, kullanıcılar kendilerini daha yakından tanıma fırsatı bulurken, fal yorumlarıyla ilgili kişisel bir bağ kurabiliyorlar.

Falyolu’nun en büyük avantajlarından biri de ücretsiz olması. Kullanıcılar, uygulamayı indirerek ve bir hesap oluşturarak ücretsiz olarak kahve falı bakabiliyorlar. Böylece, fal baktırmaya ilgi duyan herkes, maddi bir yük olmadan bu eğlenceli deneyimi yaşayabiliyor.

Uygulamanın yaratıcıları, Falyolu’nu kullanıcılarına hem eğlenceli bir deneyim sunmak, hem de geleneksel fal bakma pratiklerini günümüz yapay zeka teknolojileri ile geleceğe taşımak amacıyla geliştirdiklerini belirtiyorlar.
 

Bilim Kurgu Gerçek Oluyor!

GPT-4, OpenAI tarafından geliştirilen son nesil yapay zeka teknolojisidir. Bu yenilikçi teknoloji, dil anlayışı, bağlamı kavrama ve doğal dil işleme yetenekleri konusunda olağanüstü bir gelişme sunuyor.

Falyolu, GPT-4’ü kullanarak kullanıcıların kahve fincanı fotoğraflarını analiz eder ve yorumlar oluşturuyor. Bu sayede, kullanıcılar gerçekçi, detaylı ve özelleştirilmiş kahve falı yorumları sunuyor.

GPT-4 teknolojisi, kullanıcının kahve fincanındaki sembollerin anlamlarını analiz etmekle kalmaz, aynı zamanda yorumlarıyla ilgili açıklamalarda da bulunuyor. Sadece sembolleri yorumlamakla kalmayıp, falın genel temalarını ve olası geleceği de kapsayan ayrıntılı bir analiz sağlıyor. Bu da kullanıcılara daha derin bir anlayış ve rehberlik ortamı sunuyor.

Yapay zeka desteği her kullanıcının bireysel tercihlerine ve özelliklerine göre özelleştirilmiş fal yorumları sunmasını sağlıyor. Kullanıcıların profillerindeki tercihler ve ilgi alanları dikkate alınarak, daha kişiselleştirilmiş ve anlamlı yorumlar üretiliyor. Böylece, kullanıcılar kendilerini daha yakından tanıma fırsatı bulurken, fal yorumlarıyla ilgili bağlantı kurulabiliyor.

Yenilikçi GPT-4 Teknolojisiyle Daha Gerçekçi ve Tatmin Edici Kahve Falı Deneyimi!

GPT-4 teknolojisi, sürekli olarak güncellenen ve geliştirilen bir algoritma üzerine kuruludur. Yenilikçi yapay zeka yetenekleriyle, kullanıcıların deneyimini sürekli olarak iyileştirmek için geri bildirimleri analiz eder ve algoritmayı geliştirir. Böylece, kullanıcılar daha doğru ve tatmin edici kahve falı yorumları alır.

Bankalar da parmak izi okuyacak!

0

Bankalarda yaşanabilecek sahteciliğin önüne geçilmek amacıyla KVK uyumlu parmak izi kimlik doğrulama sistemine geçiliyor. EGA tarafından üretilen Türkiye’nin ilk onaylı mobil kimlik doğrulama cihazı biOnay, çipli kimlik kartı kullanımıyla parmak izi doğrulamasını sağlayarak bankalarda olası sahtecilik işlemlerinin önüne geçilmesini sağlıyor.

2023-2024 yıllarında finans sektöründe KEC kullanımının hızla yaygınlaşması bekleniyor. Ziraat Bankası ve Halkbank gibi kamu bankalarında kullanılmaya başlanan uygulama, kısa bir süre içinde sektörün öncü özel bankalarında da devam edecek. EGA tarafından üretilen Türkiye’nin ilk onaylı mobil kimlik doğrulama cihazı biOnay, çipli kimlik kartı kullanımıyla parmak izi doğrulamasını sağlayarak bankalarda sahtecilik işlemlerinin önüne geçilmesini sağlıyor. Uygulama sayesinde şube içi sahte kimlik tespiti ile başkası adına işlem yapmaya çalışan dublör veya kart sahibine benzer akrabaların tespiti yapılabiliyor. Saha satış temsilcilerinin müşteri ziyaretleriyle şube dışında kimlik tespiti yapabilmeleri ve yeni müşteri edinebilme imkanları da uygulamanın diğer avantajları arasında yer alıyor.
 

KEC ile e-imza edinme işlemi birkaç dakikada bitiyor

Bundan böyle, bankalarda ıslak imza gerektiren ve kağıt üzerinde gerçekleşen işlemler, yasal geçerli elektronik imza ile gerçekleştirilebilecek. Bunun için BTK’nın yaptığı düzenlemeler sayesinde şubeye gelen veya saha ziyaretiyle erişilen müşterilerin çipli kimlik kartlarına KEC ile dakikalar içerisinde elektronik imza yüklenebiliyor. Normaldeki e-imza edinme süreçleri günler hatta haftalar sürerken, KEC ile e-imza edinme işleminin birkaç dakikaya indirilmesi sayesinde, günlük geçerli ve maliyeti oldukça makul e-imzalar artık mümkün hale geliyor.
 

Süreç hem kısalıyor hem dijitalleşiyor

Müşterinin kimlik kartına ücretsiz yüklenen günlük e-imzalar ile bankacılık sözleşmeleri imzalanabiliyor. Banka şubelerinde müşteriler tarafından ıslak imza atılan dekontlar, adres veya telefon değişiklik bildirim formları, bireysel kredi sözleşmeleri için ıslak imza yerine e-imza kullanımı sayesinde hem kağıt israfı hem fiziksel arşiv maliyetleri hem de operasyonel süreçler ortadan kalkıyor.

Bankalar güçlü kimlik doğrulama ve günlük e-imza kullanımıyla fark yaratıyor

Konuyla ilgili açıklama yapan EGA iştiraki olan biOnay’ın Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, “Bankalarda yeni dönemle birlikte vatandaşımızı pek çok avantaj bekliyor. E-imzalı dokümanların ispat gücü ıslak imzaya göre çok daha hızlı ve güvenli olduğu için ‘bu imza bana ait değil, krediyi ben çekmedim’ gibi olası inkarlar nedeniyle icra mahkeme süreçleri gereksiz ve haksız bir şekilde uzatılamıyor. Bankalar güçlü kimlik doğrulama ve günlük e-imza kullanımıyla BDDK ve MASAK düzenlemelerine uyum açısından da güvenlik açısından da müşteri memnuniyeti açısından da fark yaratıyor” dedi.
 

Mercedes-Benz Tech’te görev değişikliği

0

Dijitalleşme alanında küresel çözümler geliştiren Mercedes-Benz Tech Türkiye’nin başına Jochen Wandel atandı. Wandel liderliğinde Mercedes-Benz Tech Türkiye, Mercedes-Benz’in küresel teknoloji merkezi olan Home of Tech’e daha fazla entegre olmasının yanı sıra yazılım geliştirme alanında da büyüyecek.

Jochen Wandel
Jochen Wandel

Mercedes-Benz Otomotiv bünyesinde 40’tan fazla ülkedeki Mercedes-Benz Group AG lokasyonuna teknoloji çözümleri sağlayan Mercedes-Benz Tech Türkiye’nin başına Jochen Wandel atandı. Wandel’in görevini devraldığı Özlem Vidin Engindeniz ise kariyerini yine Mercedes-Benz bünyesinde Almanya’da sürdürecek.

Mercedes-Benz Tech Türkiye Direktörü olarak atanan Jochen Wandel, yeni görevi öncesinde Mercedes-Benz’in stratejik bir iş ortağı ve inovasyon merkezi olarak dijital ürünler ve yazılım çözümleri geliştiren iştiraki, Ulm merkezli Mercedes-Benz Tech Innovation’da Dijital Değer Platformları Kıdemli Müdürü olarak görev yapıyordu.

Ulm Üniversitesi’nde Bilgisayar Bilimleri alanında lisans sahibi olan ve mezuniyetinin ardından 2001 yılında o zamanki adıyla Daimler TSS olan Mercedes-Benz Tech Innovation’da kariyerine başlayan Jochen Wandel, yazılım uzmanı, proje müdürü ve takım lideri gibi farklı rollerde yazılım sistemleri geliştirilmesinde çalıştı. 2016 yılında konvansiyonel IT operasyonları alanında yaklaşık 150 çalışana liderlik ederek Mercedes-Benz Tech Innovation biriminde Operasyon ve Altyapı departmanını yöneten Wandel, bulut ve FOSS sistemleri odaklı çalışmalar yürüttü.

Android kullanıcıları bu uygulamalara dikkat etmeli

0

Android cihazlarda artış gösteren siber saldırılar, mağduriyetlerle birlikte; siber güvenlik firması Bitdefender, bir araştırma yaptı ve 60.000’den fazla Android uygulamasının tehdit unsuru da oluşturan reklam yazılımı barındırdığını tespit etti. Üstelik bu uygulamaları kaldırsanız dahi tehlikeyi oluşturan yazılımdan kurtulamıyorsunuz.

Hem gelir elde ediyor hem de cihazlara zarar veriyorlar

Bu yazılımlar öncelikli olarak Android cihazınızın ön planında da arka planında da reklamlar göstererek yaratıcıları için gelir modeli yaratır. Aynı zamanda da batarya vb cihaz donanımlarınızın aşırı ısınmasına, yıpranmasına sebebiyet vererek de cihazınıza zarar verirler.

Android’e yönelik siber tehditler artarak devam ediyor!

Bu tehdidi ortaya çıkarmaktan sorumlu siber güvenlik şirketi Bitdefender, yeni uygulama anormalliği teknolojisinin kötü amaçlı yazılımı tespit etmede etkili olduğunu iddia ediyor.

Buluşları olmasaydı, bu sinsi reklam yazılımı muhtemelen fark edilmeden kalırdı. Kötü amaçlı yazılımın kendisi en az Ekim 2022’den beri aktifti.

İçleri ferahlatabilecek bir nokta; bu uygulamalara erişimler Google Play Store’dan değil 3. taraf Android uygulama mağazalarından oluyor. Oralarda asıl uygulamayı kopyalayıp kendi istedikleri yazılımla birlikte sunuyorlar. Yani gerçek Play mağazasından doğrulanmış uygulamalarla Android cihazlarınızı güvenli bölgede tutmanız mümkün.

Kaynağı belirsiz APK’lar da benzer ve büyük tehlikeler içeriyor

APK dosyalarının tercih edilme nedenlerinin başında Google Play Store’da yer alan uygulamaların bazıları bölge kısıtlaması nedeniyle ülkemizde kullanıma sunulmaması oluyor. Bunun yanı sıra güncellemeden sonra gelen özellikleri beğenilmeyen bir uygulamanın daha eski bir sürümünü yüklemek için de tercih ediliyor.

Fakat bu uygulamaları el altından temin edilebilmek için kaynağı belirsiz, yazılımında ne olduğu bilinmeyen uygulamaları kurmamaya da dikkat edilmeli.

Yolda kalan elektrikli araçları bekleyen tehlike!

0

Tur Assist, ülkemizde hızla yaygınlaşan elektrikli araçlara sağlanacak asistans hizmetinde ve yol yardım sürecinde dikkat edilmesi gerekenler ile ilgili notlarını paylaştı.

Elektrikli araçlar ile içten yanmalı motorlu araçların dış görünümü açısından büyük bir farkı olmasa da, çalışma mekanizmaları konusunda
bambaşka sistemlere sahip olduğuna değinen Tur Assist Genel Müdürü Timur Selçuk Turan, “Birçok elektrikli araç, hem önde, hem arkada veya her iki aks üzerinde elektrikli motora sahiptir. Yolda kalan elektrikli aracın çekilmesi söz konusu olduğunda “Ahtapot” olarak tabir ettiğimiz çekici kolları ile kaldırılarak düz yataklı bir çekici üzerine konulması en iyi çözüm olmaktadır. Bu sayede, elektrikli aracın motoru çalışmadan tekerleklerinin dönmesi ile oluşabilecek olumsuz etkilerin de önüne geçilmektedir. Konu ile ilgili, hem müşteri temsilcilerimizi hem
de hizmet sağlayıcı tedarikçilerimizi düzenli olarak Tur Assist Akademi’de eğitime tabii tutuyoruz.” dedi.

Teknolojik yenilikleri yakından takip ederek, sektöründe lider konumda bulunan Tur Assist, otomotiv sektörünün geleceği olarak görülen elektrikli araçların, asistans sektörünü de yakından ilgilendirdiğinin altını çiziyor. Geleneksel içten yanmalı motorlu araçlarda yakıtın yanması sonucu ortaya çıkan enerjinin sadece yüzde 25’i kullanılabilirken, bu performans elektrikli araçlarda çok farklı çalışıyor. Elektrikli araçlarda enerji dönüşümü güç kaybı olmaksızın gerçekleşirken, yakıtlı araçlarda olduğu gibi bir ileticiye de ihtiyaç duyulmuyor. Tur Assist, iki sistem arasındaki bu
farklılığın sonucu olarak; asistans hizmeti ve yol yardım sürecinde de farklılıkların meydana geldiğini belirtiyor.

Elektrikli araçlarda çekici işleminde nelere dikkat edilmeli?

Otomobilin çekilmesi durumunda, aracın asfalta bağlantısında tekerlekten gelen hareketin anlık olarak enerjiye çevrilme ihtimalinden bahseden Tur Assist Genel Müdürü Timur Selçuk Turan, “Bu ihtimal dahilinde araç hareket halindeyken sürekli bir enerji döngüsü olur ve bu durum hareket enerjisi ve potansiyel enerjinin dönüşmesi ile araç bataryasına iletilmesi ve enerjinin depolanması anlamına geliyor. Birçok elektrikli otomobilin hem önde hem de arkada veya her iki aks üzerinde elektrik motoruna sahip olmasından dolayı, araç çekici ile çekileceği zaman ahtapot dediğimiz çekici kolları ile kaldırılarak düz yataklı bir çekici üzerine konulması en iyi çözüm olacaktır. Böylece, aracın motoru çalışmadığı halde tekerleklerin dönmesi de engellenmiş olur. Günümüzde birçok firma, elektrikli araç çalışmıyorken, tekerleğin
dönmesinden dolayı çıkan enerjinin araç bataryasını olumsuz etkilediğini belirtiyor, bu yüzden çok dikkatli olmalıyız. Çok yeni bir teknoloji ile karşı karşıyayız. Bu tip araç sahibi olmak isteyenler, elektrikli araç konusunda zamanla daha da bilinçlenmeli. Bizler de konuyla ilgili hem müşteri temsilcilerimizi hem de tedarikçilerimizi düzenli olarak eğitime tabii tutuyoruz.” dedi.

Çin arama motoru sektöründe kısıtlama uyguluyor

Çin arama motoru sektörüne yönelik kısıtlama uygulayarak, vatandaşlarının seçili bazı arama motorlarını kullanmasına izin veriyor.

2021’de Çin bir milyar internet kullanıcısını aşarak onu dünyanın en büyük çevrimiçi pazarı haline getirdi.

Ancak küresel işletmeler hızla büyüyen bu dijital ekonomide kendilerine yer edinmeye çalışırken, web sitelerini dünyanın en kalabalık ülkesi için optimize etmek de dahil olmak üzere bir dizi benzersiz zorlukla karşı karşıya kalıyor.

Google’ın arama motorlarının tartışmasız kralı olduğu dünyanın geri kalanından farklı olarak, Haziran 2022’de Çin pazarının yalnızca yüzde 3,56’sını elinde tutuyordu. Ana küresel rakibi olan Bing, %11,47 pazar payıyla biraz daha iyi performans gösterdi. Ancak Çinli internet kullanıcılarının hala web’de ürün ve bilgi bulma araçlarına ihtiyacı var.

Dünyanın geri kalanında popüler olan arama motorlarını kullanmıyorlarsa, ne kullanıyorlar? Tabii ki Çin’de kullanılmak üzere Çin’de tasarlanmış yerli arama motorları.

Çin çevrimiçi pazarına girmenize veya doğudan yeni müşteriler çekmenize yardımcı olmak için bu parça, Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki (ÇHC) en iyi beş arama motorunu ele alacak ve hedeflerinize ulaşmak için bunları kullanma konusunda size ipuçları veriyor.

Google Çin’e dönecek mi?

Dünyanın en büyük arama motorunun dünyanın en büyük çevrimiçi pazarından tamamen vazgeçeceğini hayal etmek zor ve bir noktada geri dönmeyi planladığına dair ipuçları var.

New York Times tarafından ele geçirilen 2018 tarihli bir mektupta, yüzlerce Google çalışanı, gizlice inşa edilmekte olan arama motorunun sansürlü Çince versiyonu üzerinde çalışmaya itiraz eden bir mektuba imza attı. Ancak, sadece bir yıl sonra, Google’da hükümet işleri ve kamu politikası başkan yardımcısı olan Karan Bhatia, bir Senato Yargı Komitesi önünde projenin sonlandırıldığını ifade etti.

Ancak bu, şirketin Çin pazarına geri dönmeyi planladığına dair sesleri susturmadı.

Çin’de şu anda en yaygın kullanım arama motorları ise Baidu, Sogou, Haosuo, Shenma ve Youdao.

Çinli tüketiciler internetten nasıl alışveriş yapıyor?

Çin’de iş yapmak isteyen her e-ticaret şirketinin anlaması gereken ilk şey, Çinli tüketicilerin interneti kullanma şeklinin Çinli olmayan çoğu şirketin alışık olduğundan çok farklı olduğu.

Bir kere, mobil internet çoğu ülkede bilgisayar kullanımını geride bırakırken, Çin’deki gibi arama trafiğine hakim değil.

2020’de neredeyse her Çinli internet kullanıcısı (yüzde 99,7) web’e akıllı telefonlarıyla erişti. Bu nedenle, ülkede çevrimiçi pazara giren herhangi bir şirketin çabalarını mobil pazara odaklaması akıllıca bir hamle.

Çinli tüketiciler de nadiren şirket veya marka web sitelerini ziyaret ediyor. Bunun yerine çok sayıda markanın temsil edildiği tek giriş noktalarını tercih ediyor. Belirli ürünleri aramak yerine, bir satın alma işlemi yapmadan önce kapsamlı araştırma yapma ve (genellikle otomatikleştirilmiş) önerileri okuma eğilimindeler.

Sosyal medya ve etkileyiciler de satın alma kararları üzerinde güçlü bir etkiye sahip. Çevrimiçi ve çevrimdışı satış kanalları, eğlence ve alışveriş arasındaki çizgi bulanıkken, ÇHC ile daha entegre olma eğilimindeler.

Çinli kullanıcılar genellikle sosyal medya gönderilerinde beğendikleri öğelere tıklayabilir ve bunları bağlantılı bir çevrimiçi mağazadan satın alabilir. Ek olarak, Çinli tüccarlar, yüksek satın alma sadakati seviyelerine katkıda bulunan müşteri hizmetlerine önem veriyor.

Samsung Galaxy Watch’a aritmi bildirimi özelliğini getiriyor

Samsung Electronics, bu yazdan itibaren 13 pazarda Galaxy Watch için Samsung Health Monitor uygulamasında Düzensiz Kalp Ritmi Bildirimi (IHRN) özelliğinin kullanıma sunulacağını duyurdu. Mevcut Elektrokardiyogram (EKG) ve Kan Basıncı izleme özellikleriyle birlikte bu özellik, kullanıcıların anormal kalp ritimlerini takip etmelerine ve kalp sağlıkları hakkında daha derin içgörüler edinmelerine yardımcı olacak.

IHRN özelliği, Kore Gıda ve İlaç Güvenliği Bakanlığı’nın (MFDS) yanı sıra ABD Gıda ve İlaç İdaresi’nden (FDA) onay aldı. Arjantin, Azerbaycan, Kosta Rika, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, Gürcistan, Guatemala, Hong Kong, Endonezya, Panama, BAE, Kore ve ABD dahil olmak üzere 13 pazarda piyasaya sürülecek.

IHRN özelliği, isteğe bağlı EKG takibiyle birlikte çalışıyor ve arka planda kalp ritimlerini sürekli olarak izliyor. Atriyal fibrilasyonu (AFib) düşündüren düzensizlikler tespit ederse, kullanıcıyı uyarır. Bu özelliği mevcut Kan Basıncı ve Kalp Atış Hızı izleme ile birleştirerek, Galaxy Watch kullanıcıları kardiyovasküler sağlıkları hakkında kapsamlı bilgiler edinebilecekler.

2020’deki lansmanından bu yana, Samsung Health Monitor uygulaması dünya çapında 74 pazara yayıldı. 15 milyondan fazla Galaxy Watch kullanıcısı, kan basıncını ve EKG’yi doğrudan bileklerinden takip edebiliyor ve bu, sürekli izleme ve kayıt yoluyla kalp sağlıklarının daha iyi kontrol edilmesini sağlıyor.

Samsung Galaxy Watch doktorların işini kolaylaştıracak

Samsung, tansiyon ölçümü ve düzensiz kalp ritmi bildirimi gibi izleme araçlarını geliştirerek kullanıcıların kalp sağlıkları hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlama konusunda baya iddialı. Şirket, bu özellikleri sunarak, dünya çapında önde gelen ölüm nedenlerinden biri olmaya devam eden kardiyovasküler hastalıkların önlenmesine ve erken teşhisine katkıda bulunmayı hedefliyor.

Düzensiz Kalp Ritmi Bildirimi özelliği, desteği önceki sürümlere genişletmeyi planlayan yeni One UI 5 Watch’ın bir parçası olarak ilk olarak gelecek Galaxy Watch cihazlarında kullanılabilecek. Samsung, hem gündüz hem de gece Galaxy Watch kullanıcılarına zahmetsiz ve kapsamlı sağlık ve zindelik bilgileri sağlamak için sürekli olarak yeni yollar keşfetmeye kendini adamış.

Samsung’un EKG ve Kan Basıncı izleme ile birlikte Galaxy Watch’taki Samsung Health Monitor uygulamasına Düzensiz Kalp Ritmi Bildirimi özelliğini getirmesi, şirketin kalp sağlığını geliştirme ve kullanıcıların kardiyovasküler sağlıklarını daha etkili bir şekilde izlemelerini sağlamak konusunda doktorlara da yardımcı olacağa benziyor.

Uluslararası para transferi için yeni kolaylık

0

Global para transferi ve ödeme platformu UPT, iki farklı kampanyasıyla müşterilerinin hayatını kolaylaştırmayı hedefliyor. Uluslararası para transferi şirketinin, mobil uygulaması UPTION’a özel kampanyasında yurt dışı banka hesaplarına yapılan transfer işlemleri için sadece 1 Dolar /1 Euro / 1 Sterlin ücret alınıyor. Ayrıca ilk kez üye olan müşterilerin UPTION Kart ile yaptığı harcamalarda yüzde 10 nakit iade veriliyor.

Düşük maliyetli uluslararası para transferi

Dünya çapında 176 ülkede, 400 bin işlem noktasında hizmet veren, Aktif Bank çatısı altında yer alan ve Türkiye’nin lider para transfer şirketi UPT, uyguladığı özel kampanyalarıyla uluslararası para transferlerini çok daha rahat ve düşük maliyetli hale getirmeye devam ediyor. 2010 yılından bu yana hızlı güvenilir ve düşük maliyetli para transferinin adresi olan UPT’nin geliştirdiği ilk kampanya kapsamında, 15 Haziran – 15
Temmuz tarihleri arasında UPTION mobil uygulaması üzerinden yurt dışı banka hesaplarına yapılan transfer işlemleri 1 Dolar /1 Euro / 1 Sterlin olarak ücretlendiriliyor. UPTION uygulamasına özel bir diğer kampanyada ise 15 Haziran – 15 Temmuz tarihleri arasında, ilk kez üye olup UPTION Kart ile harcama yapacak olan müşteriler için yüzde 10nakit iade veriliyor.

Dünya nüfusunun yüzde 95’ine para gönderimi mümkün

Kampanyalara ilişkin bilgi veren UPT Genel Müdürü Hakan Özat, “2022’nin sonunda yoğun ilgi gören kampanyalarımızı kullanıcılarımızın ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda yeniden hayata geçirdik. Yurt dışı para transferinde en ucuz yol olan UPTION ile tüm Avrupa’ya, hesaba gönderim tutarından bağımsız 1 Euro, İngiltere 1 Sterlin ve Bağımsız Devletler Topluluğu (CIS) bölgesinde 100 Dolar tutarında bir transferin ücreti ise sadece 1 Dolar. CIS bölgesinde UPTION fiyatının altına inebilecek bir rakip yok” dedi. UPTION’ın dünya nüfusunun yüzde 95’ine para gönderimi yapılabildiğinin altını çizen Hakan Özat, “UPTION, yabancı para biriminin ucuza, hızlı ve kolay transferini gerçekleştiren ve bu yönde tüm ihtiyaçları tek potada eritebilen bir marka. UPTION aslında yabancı para birimini yabancı olmaktan çıkartıyor, parayı birim bağımsız hale getiriyor, parayı ve parayla olan ilişkiyi globalleştiriyor” şeklinde konuştu.

BIOS’u geçmek bir tornavidalık iş

0

BIOS‘u tornavida ile atlatabilme, aslında şirketlerin kendileri için bıraktıkları bir arka kapıydı ama yıllarca birçok kişi tarafından; özellikle de kötü niyetliler tarafından da kullanıldı. Neyse ki üreticiler yakın zamanda yongalarını farklı bir teknikle birleştirmeye başladılar.

Siber güvenlik firması CyberCX, kullandığı eski Lenovo L440 dizüstü bilgisayarların BIOS’ları, cihazlar kullanımdan kaldırıldıktan sonra “uygun bir şekilde kilitlendi”. Uzmanlar , BIOS şifrelerini nasıl kıracaklarını öğrenmek için bilgisayarları denek olarak kullanmaya karar verdiler.

Bilgisayar satışları
Bilgisayar satışları

İlk düşünce CMOS pilini çıkarmak olsa da, son yıllarda üreticiler BIOS parolalarını geçici olmayan depolamada tutmaya başladılar, bu da sıfırlamanın hiçbir işe yaramayacağı anlamına geliyor. Uzmanlar daha sonra anakart üzerindeki belirli bir yonga olan Elektriksel Olarak Silinebilir Programlanabilir Salt Okunur Bellek (EEPROM) yongasını hedeflemeye karar verdiler. Bu modülü atlamak, parola isteminin tamamen atlanmasına neden olabilir.

Hemen bununla ilgili bir sorunla karşılaştılar: doğru çipi bulmak. Dizüstü bilgisayarlarda, aradıkları belirli EEPROM’a benzeyen iki çip daha vardı. Bir kullanıcı doğru çipi tanımladığında, BIOS parolasını atlama adımları oldukça basittir; en zor kısım, kısa devre yapılması gereken belirli pinleri bulmaktır:

  • 1. Doğru EEPROM yongasını bulun.
  • 2. SCL ve SDA pinlerini bulun.
  • 3. SCL ve SDA pinlerini doğru zamanda kısaltın.

Zamanlamanın çok katı olmadığını belirtmekte fayda var; Aslında, oldukça hoşgörülü. Orijinal gönderideki gömülü videoda, baypas işlemini gerçekleştiren uzman, dizüstü bilgisayarı açtıktan sonra pimleri kısa devre yapar. Hileyi doğru bir şekilde gerçekleştirirseniz, parola istemi olmadan doğrudan BIOS’a yüklemeniz ve söz konusu parolayı devre dışı bırakmanız gerekir.

Ne yazık ki, üreticiler yakın zamanda BIOS ve EEPROM yongalarını bir Yüzey Montaj Aygıtında (SMD) birleştirmeye başladıklarından, bu numara büyük olasılıkla yalnızca eski dizüstü bilgisayarlarda çalışacak. Bu değişiklik, modern bir dizüstü bilgisayarda bir bypass’ın, özellikle sıradan kullanıcılar için gerçekleştirilmesi çok daha zor olan bir “çip dışı saldırı” gerektireceği anlamına gelir.

Intel BIOS desteğini bitiriyor

Değiştirilebilir bataryalı akıllı telefonlar geliyor ama ne zaman?

0

Akıllı telefonlar ilk piyasaya sürüldüğü zaman hatırlanabileceği üzere kullanıcıların bataryaları yedek parça olarak alıp kendileri değiştirebileceği; değiştirilebilir bir tasarıma sahipti. Hatta bazı kullanıcıları bir bataryayı powerbank gibi yedek olarak şarj edip taşıyor, ihtiyaç anında değiştirebiliyordu.

Firmalar gömülü batarya tasarımına geçtiğinden beri maalesef batarya değişim işlemi servislerin tekelinde kullanıcıların belini büker maliyetlerle yapılır noktaya geldi. Avrupa Birliği, sonunda bu mağduriyeti sonlandırma yönünde adım attı ve değiştirilebilir bataryayı zorunlu hale getirdi.

Bataryaları değiştirmek gayet kolaydı

Pillerin çoğu, günümüzde kablosuz elektrikli el aletlerindeki pil gibi, bir mandal serbest bırakılıp dışarı kaydırılarak takas edilebilen bağımsız modüler birimlerdi. “Dahili” pilleri olan telefonlar için, cihazın arka kapağını çıkarmanız, pili çıkarmanız, yenisini takmanız ve tekrar düğmeniz yeterlidir.

Türkiye kendi batarya hücresini geliştirip üretecek

Bu, AB’nin yeniden düşünmeye sevk ettiği ilk sefer değil. Geçen yıl AB, telefonların ve diğer küçük elektronik cihazların şarj için bir USB-C bağlantı noktası içermesi için 28 Aralık 2024 tarihini belirledi. iPhone’un tescilli bir Lightning bağlantı noktası kullandığı düşünülürse bu, Apple için bir sorun. Apple, zorunluluğa uyacağını zaten onayladı, yani bu yılki yeni iPhone partisinin USB-C ile (veya en geç gelecek yılki iPhone’ları) en azından AB’de gönderildiğini görebiliriz.

Apple örneğinde de görebileceğimiz ileriye yönelik zaman planlamasının işleyişini göz önünde bulundurduğumuzda değiştirilebilir bataryalarımızın hayatımıza tekrar dahil olmasının 2025’ten önce pek mümkün görünmüyor. Fakat firmaların birbiriyle rekabete yönelik hamleleri süreci artı ya da eksi yönde de etkileyebilir.