PEAKUP’tan firma çalışanları için intranet çözümü

0

Velocity, kritik öneme sahip iş kollarındaki sirkülasyonun azalmasını, verimin artmasını ve ekonomik kaybın önüne geçilmesini sağlıyor ve şirketin dijital ikizi yaratılabiliyor.

Şirket içi iletişim eksikliği, özlük haklarının yakından takip edilmemesi ve sosyal etkinliklerin devre dışı kalması gibi nedenlerle Türkiye’de iş hayatındaki çalışan sirkülasyonu yükseliyor. Kuruluşların iş kalitesi ve cirosunda yarattığı tahribat yılda milyarlarca TL’yi bulan soruna çözüm son teknolojiden geliyor. PEAUKUP’un her kuruluşun ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilen Office 365 ve Microsoft Teams ile entegre olabilen ‘Velocity’ ürünü sayesinde personellerin tüm özlük bilgileri, doğum günü, şirket yemek listesi, etkinlikler, sohbet platformu ve diğer tüm ihtiyaçlar tek bir platformda toplanıyor. Şirket hedeflerine bağlılık yüzde 70 düzeyine çıkıyor. PEAKUP’a 2021-2022 ve 2023’te çeşitli kategorilerde ‘En İyi İşveren’ ödüllerini de kazandıran Velocity, kritik öneme sahip iş kollarındaki sirkülasyonun azalmasını, verimin artmasını ve ekonomik kaybın önüne geçilmesini sağlıyor ve şirketin dijital ikizi yaratılabiliyor.

Kalifiye ve tecrübeli çalışanlar, mensubu bulundukları şirketlere kattıkları değerlerle vazgeçilmesi zor takım arkadaşı sınıfına girer. Onlardan uzun yıllar markaya katkı vermeleri beklenir. Günümüzde bir şirkette yıllarını verme olarak tanımlanan uzun süreli çalışma kültürü anlamını yitirdi. Çalışan kalitesinin ciroyu ve iş yapış kalitesini doğrudan etkilediği bankacılık, kimya, enerji, teknoloji,  ilaç, sağlık, lojistik ve üretim gibi kritik alanlarında faaliyette bulunan şirketlerde 3 yılı aşkın süredir faaliyetine devam eden, yeni gelen personele liderlik edecek çalışan bulmak gittikçe zorlaşıyor. Bu da beraberinde yoğun bir Turnover Rate – İş gücü Devir Oranı yaratıyor. Araştırmalara göre Türkiye’de her 10 çalışandan 7’si iş değiştirmeyi düşünüyor. Türkiye ekonomisine bu sirkülasyonun bedeli milyarlarca TL olarak yansıyor. Aynı zamanda şirketler kalifiye çalışanlarını kaybettikleri için önemli bir tecrübe, zaman, iş yapış kalitesi ve çeşitli gecikmeler, aksaklıklar nedeniyle de birçok projeyi ve gelir imkanını kaybediyor. Bu noktada en büyük görev şirket yönetimlerine düşüyor. Çalışanların işten ayrılmasıyla oluşacak ekonomik ve çalışma kalitesi zararına oranla hayli düşük yüksek teknoloji yatırımı yaparak iş hayatındaki sirkülasyonun önüne geçmeleri mümkün. 

Çalışanın Tüm Bilgileri Tek Platformda 

Personelin maaş ve ikramiye tabloları, yıllık ve zorunlu izin çizelgeleri, doğum günleri, iş hayatı sorunlarının çözümleri için kurumsal iletişim yönetimi, performans değerlendirmesi ve şirket içi yemek, eğlence, çekiliş gibi organizasyonların takibi ve düzenlenmesi için Velocity İntranet Uygulaması devrede.  Office 365 ve Microsoft Teams kullanıcıları Türkiye’de ve dünyada  kuruluşlarının dijitalleşme yolculuğuna öncülük eden yazılım şirketi PEAKUP’un Velocity ürünü sayesinde şirketlerde kurum içi iletişimi güçlendirilerek, çalışanların talep ve önerilerini toplanıp kategorize edilerek çözümler üretiliyor. 

Sohbetten Güvenlik Altyapısına Geniş İmkanlar 

Velocity, Microsoft Teams’a entegre sunduğu intranet çözümü içerisinde, belge paylaşımı ve ekip çalışmasına yönelik ortak çalışma alanı sağlıyor. Yeniden kullanıcı girişi yapmaya gerek olmadan çalışıyor. Yeni içerik bildirimleri, istenilen kanala gönderiyor, bütün çalışanların olduğu kanalda TAB olarak eklenerek kolay erişim sağlanıyor. Öte yandan Velocity İnsan Kaynakları alalında rahat çalışma ortamı için dijital asistanlık yapıyor. Bilgi teknolojileri alanında BT departmanlarının yükünü hafifletmek için çalışıyor. Satış ve Pazarlama alanında ise hedefleri gösteriyor ve pazarlama materyallerini tüm şirketle paylaşmaya olanak tanıyor. Sadece ofiste çalışan takım arkadaşları değil sahadaki çalışanlar da hareket halindeyken Velocity ile istedikleri yerden kurumsal hafızaya erişebiliyor. Aynı zamanda şirketin dijital ikizi de oluşturulabiliyor.

Velocity ile Şirket Hedefine Bağlılık Yüzde 70’e Yükseliyor

PEAKUP CSO’su Kadir Can Toprakçı, Velocity’i kullanan şirketlerin çalışan sirkülasyonu sorununa çözüm getirdiğini anlattı. Velocity’i devreye alan kuruluşlarda çalışanların yüzde 70’inden fazlasının şirket hedefleri, değerleri, amaçları ve işleyişini açıkça anlayarak mutlu ve şirkete bağlı şekilde çalıştığını aktaran Toprakçı, şunları söyledi: “Bugün şirketler en büyük yatırımlarını insan kaynaklarına yapmak zorunda. Şirketlerdeki çalışan deneyimi, bağlılığı ne denli yüksek olursa şirketin proje yaratmak, teslim etmek, üretim süreçlerinin tüm aşamalarında hızlı aynı zamanda verimli çalışması mümkün oluyor. Çalışan sirkülasyonunun fazla olduğu kuruluşlar ise rekabette geride kalıyor, ciro ve iş kalitesi kaybına uğruyor. Velocity ürünümüz bir şirketin iç işleyişinin tüm maddelerini tek bir platformda, isteğe uygun şekilde dizayn etme olanağı sağlayarak çok kullanışlı bir intraneti tesis ediyor. Velocity ürünü çalışan sayısı fark etmeksizin tüm şirketlerde kullanıldığı gibi özellikle 1000 ve üzeri personeli bulunan şirketlerde çok daha avantajlı şekilde devreye alınabiliyor.” 

Dünyanın En İyi Uygulamalarından Biri

PEAKUP tarafından geliştirilen Velocity’in dünyanın en iyi 8 uygulamasından biri seçildiğini ifade eden PEAKUP CSO’su Kadir Can Toprakçı, “Microsoft Teams’e entegre edilen globaldeki tüm uygulamalar arasında ilk 8 uygulamadan biri olan Velocity, en çok fayda üreteceğine inanılan stratejik uygulama, dijital pazarlamada yetkinlik sahibi uygulama ve global yaygınlık elde etme potansiyeline sahip uygulama olarak değerlendirildi” bilgisini paylaştı. 

Ağa bağlı cihazlara bulut tabanlı güvenlik kalkanı

0

Palo Alto Networks, Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazlarını görünür kılan Enterprise IoT Security hizmeti ile güvenlik yönetiminde yeni bir sayfa açıyor. Bulut tabanlı Enterprise IoT Security, ağ üzerindeki tüm cihazları ayrıntısıyla sınıflandırıyor ve yeni nesil güvenlik duvarlarının bu cihazları korumasını sağlıyor. 

Kurumların ağ altyapıları ile bulut platformlarında kullanıcılara kesintisiz ve konforlu bir çalışma ortamı sunan Palo Alto Networks, hızla genişleyen IoT evrenini Enterprise IoT Security aboneliği ile koruma altına alıyor. Endüstrinin en kapsamlı Sıfır Güven (Zero Trust) temelli yaklaşımına sahip Palo Alto Networks yenilikçi teknolojileri ile ağa bağlı tüm cihazların risklerini denetlemeyi ve mevcut tehditleri önlemeyi hedefliyor. Bulut üzerinden abonelik sistemiyle hizmet sunan makine öğrenimi tabanlı Palo Alto Networks Enterprise IoT Security, daha önce hiç görülmemiş olanlar da dahil olmak üzere tüm bağlı cihazları gerçek zamanlı olarak hızlı ve doğru bir şekilde keşfederek tanımlayabiliyor. Enterprise IoT Security güvenlik operasyon ekiplerinin üzerindeki yükü azaltırken, özel bir altyapı yatırımı gerektirmeyen bir bulut hizmeti olarak kurumsal güvenliği artırıyor.  

IoT cihazlarındaki güvenlik açıkları

Kurumsal dijital ağların yüzde 30’unu oluşturan Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazları günümüzde kamu ağ altyapılarından, hizmetler sektörüne, sağlıktan ulaşım ve üretime kadar hemen her alanda kurum yönetimlerine gerçek zamanlı bilgi akışı sağlıyor. IoT cihazları işgücü üretkenliğini, iş verimliliğini, kârlılığı ve ayrıca genel çalışan deneyimini artırma potansiyeliyle kurumlarda dijital dönüşümün en önemli kolaylaştırıcısı olarak öne çıkıyor. IoT teknolojisinin sağladığı birçok avantaja ve yeniliğe rağmen, ağa bağlı olduğu halde izlenemeyen ve güvenli olmayan cihazlardan kaynaklı ciddi güvenlik riskleri işletmeler açısından zorluk oluşturmayı sürdürüyor.

Palo Alto Networks Türkiye, Rusya CIS Direktörü Vedat Tüfekçi, ağa bağlı sistemler arasında IoT cihazlarının tehditlere ve siber saldırılara karşı en duyarlı teknolojiler olduğu ifade ederek konu hakkında şunları söyledi:

Vedat Tüfekçi / Palo Alto Networks Türkiye, Rusya CIS Direktörü
Vedat Tüfekçi / Palo Alto Networks Türkiye, Rusya CIS Direktörü

“Palo Alto Networks’ün düzenli yayınladığı Unit 42 IoT Tehdit Raporu son sürümünde bilgisayar ağlarına bağlı cihaz trafiğinin yüzde 98’inin şifrelenmemiş olduğunu ortaya koyuyor. Ağdaki kişisel ve gizli verilerin ortaya çıkmasını kolaylaştıran bu duruma ek olarak bağlı cihazların yüzde 57’sinin orta veya yüksek önem dereceli saldırılara karşı savunmasız olması IoT cihazlarını saldırganlar açısından büyük bir hedef haline getiriyor. IoT cihazlarının düşük yama düzeyleri ve zayıf parola gibi konular sadece bu cihazların değil kurumun genel siber güvenlik riskini de inanılmaz düzeyde artırabiliyor. Sıfır Güven temelli Palo Alto Networks yaklaşımı, siber güvenliği bir bütün olarak ele aldığı için endüstrinin en güçlü IoT korumasını Enterprise IoT Security ile gerçekleştiriyoruz. Makine öğrenmesi ile yeni gelişen tehditlere karşı anında yanıt verebilen güvenlik duvarlarımız ağa bağlı tüm cihazları izlemek ve güvenlik politikalarını uygulamak isteyen kurumlara çok önemli bir avantaj sunuyor.”

Tüfekçi, “Günümüzde bilgisayar ağına hemen her gün 10 milyon IoT cihazı eklenirken kötü niyetli kişi ve gruplar bu cihazlara yaptıkları ağ taramaları ile erişerek uzaktan kod çalıştırabiliyor ya da mevcut yazılımlara kod ekleyerek (injection) kurumsal sistemlere sızabiliyorlar. Bu tip saldırıların yüzde 41’inin güvenlik açıklarından sızabildiğini gösteriyor. Saldırgan genellikle ilk cihazı ele geçirdikten sonra açıklar nedeniyle diğer savunmasız cihazlara da erişebiliyor” dedi.

Enterprise IoT Security tehditleri nasıl önlüyor?

Ağa bağlı IoT cihazlarının tümü yazıcılar, güvenlik kameraları, izleme ve ölçüm amaçlı sensörler, aydınlatma cihazları, el tipi tarayıcılar ve daha sayısız birçoğu- güvenlik açıkları oluşturan farklı donanım yapıları, yonga setleri, işletim sistemleri ve ürün yazılımları kullanıyor.

Palo Alto Networks’ün makine öğrenimi tabanlı cihaz keşfetme ve görünürlüğünü sağlama yaklaşımı ağa bağlı tüm bu cihazları doğru bir şekilde tanımlayıp sınıflandırmayı sağlıyor. Enterprise IoT Security, ağa bağlı IoT cihaz profillerini, Palo Alto Networks App-ID teknolojisini, patentli üç katmanlı makine öğrenimi (ML) modeli ve kitle kaynağına dayanan telemetri ile birleştirerek oluşturmayı hızlandırıyor. Bu profiller, ağa bağlı herhangi bir cihazın türünü, satıcısını, modelini ve aygıt yazılımını, işletim sistemini, seri numarasını, MAC adresini, fiziksel konumunu, alt ağ bağlantılarını, erişim noktasını, bağlantı noktası kullanım durumunu, kullandığı uygulamaları ve daha fazlası da dahil olmak üzere 50’den fazla benzersiz özelliğini ortaya çıkarıyor.

Meta, 1.3 milyar dolarlık cezayı ödemeyecek

0

Meta, bu hafta Avrupalıların verilerinin hukuksuz bir şekilde ABD’ye aktarılması nedeniyle üzerine çıkarılan 1,2 milyar Euro (1,3 milyar dolar) tutarındaki GDPR cezasını temyiz edeceğini açıkladı.

Irlanda Veri Koruma Komisyonu’nun (DPC) kararı Pazartesi sabahı yayınlandı ve AB ile ABD arasında veri transferlerini AB vatandaşlarının veri gizliliği endişeleri nedeniyle durdurmaya zorladı. DPC, Facebook’taki mevcut veri transferi uygulamalarının “veri sahiplerinin temel hakları ve özgürlüklerine yönelik riskleri ele almadığını” ve GDPR’yi ihlal ettiğini belirtiyor.

Veri transferleri önceden transatlantik ‘Privacy Shield’ tarafından korunuyordu, bu da başlangıçta AB ve ABD arasında, farklı veri koruma bölgelerinde faaliyet gösteren güvenli veri transferlerine izin vermek için oluşturuluyor.

Ancak bu, Meta’nın (o zamanlar Facebook olarak adlandırılan) ve Max Schrems arasındaki bir dava sonrasında, standardın ABD gözetim yasalarına çok fazla müsamaha gösterdiği sonucuna varıldıktan sonra geçersiz kılınıyor. DPC, söz konusu transferlerle birlikte “ek tamamlayıcı önlemler” alınmış olan 2021’de Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilen güncellenmiş standart sözleşme hükümleri (SCC’ler) kullanıldığını belirtiliyor.

Avrupa veri sahiplerinin hak ve özgürlüklerini koruma konusunda yetersiz bulunuyor

Privacy Shield geçersiz kılındığından beri, büyük ve küçük işletmeler kıta arası veri transferleri konusunda net bir yönerge olmadan bırakıldılar. AB, hala AB ve ABD arasında güvenli ve güvence altına alınmış veri transferleri için net bir mekanizma belirlemiş değil, ancak bu yıl sonuna kadar bir tane bekleniyor.

Meta, kararı “haksız ve gereksiz” olarak tanımladı ve sert bir tepki verdi

Meta’nın küresel işlerden sorumlu başkanı Nick Clegg, bir blog yazısında DPC’nin kararını eleştirdi ve “ABD hükümetinin veriye erişim kuralları ile Avrupa gizlilik hakları arasında temel bir hukuk çatışması” olduğunu söylüyor. Clegg, “Bu kararları temyize götürüyoruz ve bu emirlerin neden olacağı zararları göz önüne alarak, uygulama sürelerini durduran mahkemelerde hemen bir duraklama talep edeceğiz, bunlar arasında her gün Facebook’u kullanan milyonlarca insan da bulunmaktadır” dedi. Clegg bu açıklamayı baş hukuk müşaviri Jennifer Newstead ile birlikte yazıyor. Bilgisayar ve İletişim Endüstrisi Derneği (CCIA), kararın ABD merkezli firmalar için mevcut veri transferi protokolleri üzerindeki kafa karışıklığını artıracağı konusunda uyarıda bulunuyor.

“AB Mahkemesi 2020’de önceki AB-ABD veri çerçevesini geçersiz kıldığından beri, Avrupa ve ABD kuruluşları ve tüm büyüklüklerdeki şirketler transatlantik veri transferleri için net yönergeler olmadan bırakıldı,” kar amacı gütmeyen kuruluş bir açıklamada belirtiyor.

“Bugüne kadar, bu belirsizlik sadece şirketleri değil, aynı zamanda kar amacı gütmeyen kuruluşları, hayır kurumlarını, hükümetleri ve diğerlerini de etkiliyor. AB ve ABD arasındaki veri akışları, dünyanın en yoğun internet rotasını oluşturuyor ve transatlantik ticaret için hayati öneme sahip. Ancak, bugünkü karar, AB’den ABD’ye veri transferlerini askıya alma kararı bu gerçeği göz ardı ediyor.”

Geçen yıl, Biden yönetimi Avrupa vatandaşları için yeni veri koruma güvencelerini tanıtan bir yönetmelik imzaladı. CCIA, bunların “yeni ve güçlendirilmiş bir AB-ABD veri gizlilik çerçevesinin önünü açması gerektiğini” söylüyor.

Ancak, her iki taraftaki yasama organlarının “çerçevenin yürürlüğe girebilmesi için bunu nihai hale getirmesi gerekiyor”.

CCIA Europe’un kamu politikası direktörü Alexandre Roure, “Bugünkü hukuki belirsizlik, bu yeni veri transfer mekanizması AB üye devletleri tarafından resmi olarak onaylanmadıkça devam edecek. Komisyonun yeterlilik kararını gecikmeksizin onaylamaları için 27 AB ulusal hükümetine çağrıda bulunuyoruz,” dedi. Meta’ya verilen ceza, 2018’de GDPR’nin yürürlüğe girdiği tarihten bu yana verilen en büyük ceza oldu. Bu ayrıca, dönüm noktası olan düzenlemenin beşinci yıldönümünden bir gün önce veridi. Teknoloji devine 746 milyon Euro ($807 milyon) ödeme emri verildi ve davayla ilgili detaylar hiçbir zaman tam anlamıyla açıklanmıyor. O zamanlar verilen ceza, Fransız veri koruma düzenleyicisi CNIL tarafından 2019’da Google’a verilen o dönemki rekor cezanın neredeyse 15 katı büyüklüğündeydi.

Her 5 ticari krediden birinde Agra Fintech imzası var

0

2023 yılında 3 farklı pazarda olmayı ve yeni ofisleriyle ekibini iki katına çıkarmayı hedefleyen şirket, CreditBarometer platformunu finans sektörü dışında, büyük şirketlerde de yaygınlaştırarak kullanım alanını genişletmeyi planlıyor.

Güçlü teknolojik altyapısı, deneyimli yazılım ekibi, farklı alanlarda uzmanlaşmış kadrosu ile bankacılık sektörüne değer katan Agra Fintech, 2022 yılında geliştirdiği yenilikçi çözümler ve yaptığı iş birlikleriyle cirosunu 6 kat artırarak büyümesini sürdürdü. Geride bıraktığımız yıl Türkiye’de toplamda 12 yenilikçi dijital dönüşüm projesine hayat veren ve bankaların çalışma, karar alma ve dijitalleşme süreçlerine nokta atışı çözümler sunan şirket, 2022 yılında Türkiye’de verilen her 5 ticari krediden birine dokunmayı başardı. 

Agra Fintech Bankaların analiz süreçlerini saniyelere indiriyor

Her 5 ticari krediden birinde Agra Fintech imzası var

Agra Fintech geliştirdiği çözümler sayesinde bankaların iş süreçlerini önemli ölçüde iyileştiriyor. Şirketin sunduğu çözümler e-defter, mizan ve beyannameleri saniyeler içinde analiz etmeyi başararak analiz sürelerini önemli ölçüde kısaltıyor. Agra Fintech, 2022 yılında ayrıca vergi, muhasebe ve finans teknolojileri alanında eDefter, efatura, ebeyanname ve mizan üzerinden çalışan yaklaşık 1500 kurallık dev bir analiz kütüphanesi oluşturmayı başardı. Bu kütüphane sayesinde şirket geliştirdiği çözümleri daha hedef odaklı tasarlayacak.

2023 Yılında eBelge hacminin %60’na ulaşacak

Agra Fintech kısa bir süre önce kurduğunu duyurduğu FinBind HUB modülü ile şirketlerin, kredi başvuru ve izleme süreçlerinde bankalarla paylaştıkları finansal verilerini “insan gözü görmeden” daha güvenli ve hızlı bir şekilde bankalara ulaşmasını sağlıyor. Şirket, 2023 yılında bankacılık ekosistemini daha da güçlendirmek için FinBind üzerinden daha fazla bankayı ve entegratörü birbirine bağlayarak tüm eBelge hacminin %60’na ulaşabilecek bir hizmet oluşturma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

2023 yılına ilişkin hedeflerini paylaşan Agra Fintech Kurucu Ortağı Taner Toraman, “2022 yılında şirket olarak her 5 ticari krediden birine dokunarak büyük bir başarı elde ettik. Bu bizim uzmanlığımızı ve AR-GE gücümüzü net biçimde gösteriyor. Sektörün ihtiyacını karşılayacak yeni ürünler geliştirmeye ve AR-GE yatırımlarını sürekli artırmaya önem veriyoruz. Bu kapsamda elde ettiğimiz gelirin yarısını sektörü destekleyecek yeni ürünlere geliştirmeye ve bu alana ayırıyoruz. Önümüzdeki, dönemde Agra Fintech olarak yurtdışı pazarlara erişerek faaliyet alanımızı geliştirmeyi ve KOBİ’lerin finansal sorunlarına çözüm bulacak ürünümüzü piyasaya çıkarmayı da hedefliyoruz. Yeni iş birlikleri ve yurt dışı açılımıyla sürdürülebilir bir şekilde büyümeyi ve Türkiye’deki her 3 ticari krediden birine Agra Fintech imzası atmayı hedefliyoruz.  Bu kapsamda hali hazırda iş birliği yaptığımız banka sayısını da 9’a çıkarmayı amaçlıyoruz. Türkiye’deki önde gelen bankaların kullandığı CreditBarometer platformumuzu finans sektörü dışında, büyük şirketlerde de yaygınlaştırarak kullanım alanını genişletmeyi planlıyoruz.” diyor.

2023’de Azerbaycan Ofisi Açılıyor

2023 yılında yurt dışına açılmayı hedeflediklerini de belirten Toraman, “Yeni yılın ilk aylarında ilk yurt dışı ofisimizi Azerbaycan’da açacağımızı belirtmekten mutluluk duyuyorum. Çalışmalarımızı Azerbaycan bankacılık sektörüne sunma şansı elde ettiğimiz için heyecanlıyız ve aldığımız geri dönüşler de bizi oldukça motive ediyor. Devamında üçüncü bir pazara daha girme hedefimiz var ve onu da yakın dönemde kesinleştireceğiz. Açacağımız iki yeni ofisle birlikte 30’un üzerindeki alanında uzman ekibimizi iki kat büyütmeyi de hedefliyoruz.” dedi.

IBM 100.000 kübitlik kuantum süper bilgisayar geliştirmeyi hedefliyor

0

100 milyon dolarlık bir bütçe ile Nvidia A100’ü geçmesi bekleniyor IBM, 2023 yılına kadar dünyanın en çözümsüz sorunlarını çözebileceği iddia edilen 100.000 kubitlik “kuantum-merkezli süper bilgisayar” inşa etmek için 100 milyon dolar harcamayı planlıyor ve bu amaçla Tokyo ve Chicago Üniversiteleri’nden yardım istiyor.

Kuantum bilgisayarlar bugün biraz 22. madde durumunda. Teknolojinin merak unsuru olmanın ötesine geçip geçemeyeceği konusunda jüri hala kararsız ancak eğer öyle olursa, bunu son anlamak isteyen kimse olmak istemiyor. Ve diğer şeylerin yanı sıra, kuantum bilgisayarların gelişimini hızlandırmak için Poughkeepsie, New York, kampüsüne 20 milyar dolar yatırım yapmayı planlayan IBM, kesinlikle geride kalmak istemiyor.

Eğer IBM’in iddiasına inanacak olursak, kuantum süper bilgisayarı, bugünkü süper bilgisayarların çözemediği çok karmaşık problemlerin üzerinde yükselen bir temel oluyor. Pazar günü yayınlanan bir tanıtım videosunda, Big Blue, bu makinenin yeni materyaller keşfetmeyi, daha etkili gübreler geliştirmeyi veya atmosferden karbonu daha iyi şekilde emmeyi sağlayabileceğini iddia ediyor.

Ancak IBM bunların hiçbirini yapmadan önce, 100.000 kubitlik bir makine inşa etmek ve sistemin faydalı bir şey yapmasını sağlamak zorunda. En son yapılan araştırmada 100.000 kubitin yeterli olmayabileceğini öne sürüyor.

Bir perspektif sunmak gerekirse, IBM’nin bugüne kadarki en güçlü kuantum sistemi Osprey olarak adlandırılıyor. Geçen yılın sonunda çevrimiçi hale geldi ve tam 433 kubit içeriyor. Bugün düşünüldüğünde, IBM’nin kuantum süper bilgisayarının kuantum kısmı dört 25.000 kubitlik kümeden oluşuyor.

Bu, belirtilen 2033 takvimini gerçekleştirmek için, IBM’nin kuantum sistemlerinin gelecek on yıl boyunca her yıl kullanılabilir kubit sayısını yaklaşık yüzde 50 artırması ve sonra bunları hem kuantum hem de klasik ağlar kullanarak inşa etmesi ve bağlaması gerektiği anlamına geliyor. Sistemin, daha küçük olmasına rağmen iki kubitli bir kapı mimarisi kullanan ve IBM’nin daha yüksek performans sunduğunu iddia ettiği Big Blue’un yaklaşan 133 kubitlik Heron sistemi üzerine kurulacağı görülüyor.

IBM’in 100.000 kubit hedefine ulaşmasına yardımcı olmak için, şirket Tokyo ve Chicago Üniversiteleri’nden yardım istedi. Tokyo Üniversitesi, “kuantum algoritmalarının tanımlanması, ölçeklendirilmesi ve sonuna kadar çalıştırılmasını” yönetiyor. Üniversite ayrıca, büyük ölçekli kuantum sistemler için tedarik zinciri ve malzeme geliştirmeyi de ele alıyor.

Öte yandan, Chicago Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, kuantum-klasik ağların geliştirilmesi ve hibrit-kuantum hesaplama ortamlarına uygulanması konusunda liderlik ediyor. Anladığımız kadarıyla, bu, iş yüklerinin hem klasik hem de kuantum hesaplama kaynakları arasında dağıtılmasına olanak sağlayacak kuantum ara yazılımının geliştirilmesini de içeriyor.

Açık olmak gerekirse, IBM’nin 100.000 kubit hedefi tamamen yol haritasına ve boffinlerinin sistemi ölçeklendirme hızına ve aşılması mümkün olmayan engelleri aynı anda önleme yeteneğine dayanıyor.

IBM ve dostları bunu başarabilir ve “kuantum-merkezli” süper bilgisayarlarını inşa edebilirlerse, bu, süper olacağı anlamına gelmez. Bir kuantum sistemi inşa ediyor. Microsoft ve OVH Cloud dahil olmak üzere birçok bulut sağlayıcı, bu tür yardımcı ölçek sistemler mevcut olduğunda hazırlıklı olmak için kuantum algoritmaları ve hibrit-kuantum uygulamalarını geliştirmeye yönelik adımlar atıyor.

Ve Microsoft ve Ölçeklenebilir Paralel Hesaplama Laboratuvarı’ndan araştırmacılar tarafından yazılan bir makaleye göre, Big Blue’un 100.000 kubitlik kuantum bilgisayarının çok da kullanışlı olmayabileceği düşünülüyor.

Araştırmacılar, 10.000 hata düzeltici yaklaşık bir milyon fiziksel kubit teorik bir kuantum sistemini, yalnız bir Nvidia A100 GPU ile donatılmış bir klasik bilgisayarla karşılaştırdılar. Karşılaştırma, kuantum sisteminin anlamlı olması için, algoritmaların kuadratik hız artışını aşması gerektiğini ortaya koyuyor.

Aksa Enerji ön lisans kapasitesini 343 MW seviyesine taşıdı

Aksa Enerji Türkiye’nin 4 farklı şehrinde kurulmak üzere yenilenebilir kaynaklardan depolamalı enerji santrali kurulumu için aldığı ön lisans kapasitesini 343 MW seviyesine taşıdı.

Aksa Enerji,  yüzde 100 bağlı ortağı Aksa Yenilenebilir Üretim A.Ş. tarafından Müstakil Elektrik Depolama Tesisleri’ne ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) gerçekleştirdiği başvurular kapsamında Kırşehir’de 50 MW kurulu gücünde depolamalı güneş enerji santrali ile Afyonkarahisar’da 110,76 MW kurulu gücünde depolamalı rüzgâr enerji santrali kurulumuna dair ön lisans hakkı aldı. Nisan ayı içerisinde Mersin’de 100,08 MW, Manisa’da 82,16 MW depolamalı rüzgâr enerji santrali kurulumu için ön lisans aldığını açıklayan şirketin Müstakil Elektrik Depolama Tesisleri için almış olduğu ön lisans kapasitesi 343 MW seviyesine ulaştı.

Yenilenebilir enerji ve enerji dönüşümü Aksa enerji’nin odağında

Türkiye’nin 4 farklı şehrinde kurulacak depolamalı rüzgâr ve güneş santralleri için alınan ön lisanslar hakkında açıklamada bulunan Aksa Enerji yetkilileri, “Sürdürülebilir Yüksek Büyüme” stratejisi doğrultusunda üretim portföyünde kaynak çeşitliliğine önem verdiklerini ve şirketin 2030 hedefleri kapsamında hem Türkiye hem de yurt dışında yenilenebilir enerji teknolojileri ve enerji dönüşümü odaklı projeleri yakından takip ettiklerinin altını çizdi.

ChatGPT’nin hataları bir bir ortaya çıkıyor

0

OpenAI’nin yapay zeka platformu ChatGPT, Kasım 2022’de tanıtıldığından bu yana, chatbot’un yetenekleri ve riskleri toplum tarafından değerlendiriliyor. Bazı raporlarda, bazı insanların işlerinin belki de %80’ini ChatGPT kullanarak yaptığı belirtiliyor. Chatbot’u test eden hukukçular, insanların en azından doğru bilgilerle beslendiklerinde, hukuki sorunlara oldukça doğru yanıtlar bulabildiklerini, ancak hatalar olabileceğini ve teknik hukuki gereklilikleri eksik olabileceğini söylüyorlar.

İnsanlar, Microsoft destekli OpenAI‘nin ChatGPT’sini en iyi hisseleri seçmek, en iyi havayolu fırsatlarını aramak için kullanabilir ya da belki üniversite öğrencileri bir ders için bir makale yazmak ya da bir test için yanıtlar bulmak için kullanabilir. Öğrencilerin kopya çekip çekmediklerini tespit etmeye çalışan üniversite profesörleri, ödevlerin çalıntı olup olmadığını belirlemek için ChatGPT’yi kullanırken son derece dikkatli olmaları gerektiğini öğrenildi.

Texas A&M Üniversitesi’nde bir profesör olan Dr. Jared Mumm, öğrencilerinin dönemin son üç ödevinde hile yapıp yapmadığını kontrol etmek için ChatGPT’yi kullandı. Mumm, ChatGPT’nin sisteme girilen her pasajı yazdığını iddia ettiğini keşfetti, bu da profesörün sınıftaki öğrencilerin yarısına diplomalarını askıya alacak bir X notu vermesine neden oldu. Öğrenciler, işlerini yaptıklarını kanıtlamak için çalışmalarının Google Docs zaman damgalarını sundu. Hiçbir öğrenci dersi geçemedi veya mezuniyetten alıkonulmadı.

Texas A&M’deki ödevlerdeki bu tür olaylar, yapay zekanın ve ChatGPT’nin kusursuz olmadığını kanıtladı. Geçmiş testlerde, ChatGPT’nin Amerika Birleşik Devletleri Tıp Lisanslama Sınavı’nı geçtiği Feinstein Tıp Araştırmaları Enstitüsü tarafından belirtildi. Ancak, daha ileri testler, ChatGPT’nin her zaman bu zorluğa uygun olmadığını kanıtladı, çünkü 2021 ve 2022 çoktan seçmeli Amerikan Gastroenteroloji Koleji öz değerlendirme testlerini geçemedi, sırasıyla %65.1 ve %62.4 alarak, sınavları geçmek için gereken minimum %70’e ulaşamadı, Feinstein Enstitüleri 22 Mayıs’taki bir açıklamasında belirtti.

“Son zamanlarda, ChatGPT ve çeşitli sektörlerdeki AI kullanımı üzerine çok fazla dikkat çekildi,” dedi Dr. Arvind Trindade. “Tıbbi eğitim söz konusu olduğunda, bu potansiyel olarak çığır açan araç etrafında yapılan araştırmalar yetersiz. Araştırmalarımıza dayanarak, ChatGPT’nin şu anda gastroenteroloji tıbbi eğitimi için kullanılmaması gerektiğini ve sağlık hizmetleri alanına uygulanmadan önce daha çok yol alması gerektiğini söyleyebiliriz.”

Bundle Kitchen, 1,25 milyon dolarlık çekirdek turu yatırımı aldı

Türkiye’nin ilk sanal mutfak girişimlerinden biri olarak yeme içme sektörüne benzersiz bir yaklaşım getiren Bundle Kitchen, büyüme yolunda attığı adımlarla sektördeki konumunu güçlendirmeye devam ediyor. Sanal mutfak iş modelinin Türkiye’deki başarılı temsilcisi Bundle Kitchen, Orta Doğu’nun en önde gelen sermaye fonlarından Nuwa Capital liderliğinde ve Kybele Investment’ın katılımıyla gerçekleştirilen tohum yatırım turunda 1 milyon 250 bin dolar yatırım aldı.  Bu yatırım, şirketin Türkiye pazarında lider konumunu güçlendirmesi ve küresel olarak büyümesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. 

Yeni nesil sanal mutfak girişimi Bundle Kitchen

Sanal mutfak iş modelinin Türkiye’den çıkan başarılı temsilcisi olan Bundle Kitchen, bünyesinde bulundurduğu çeşitli markalar aracılığıyla en iyi ürünü en uygun fiyat ve sürdürülebilir bir hizmetle müşterilerine sunmayı amaçlıyor. Yiyecek ve içecek sektöründe çeşitli markaları tek bir çatı altında buluşturan girişim, geniş marka yelpazesiyle farklı damak zevklerine hitap etmeyi sürdürüyor.  Rebel, Green Box, Sandosan, Suup Çorba & Meze, Wrap Me Some, Nane Sumak, 150 Gr, Keftedes, Hungry Vegan olmak üzere çatısı altında bulunan 10 farklı markayla Bundle Kitchen, 3 yıl içinde Türkiye genelinde 50 mutfak açmayı hedefliyor. 

2021 yılında kurulduğu ilk günden bu yana sanal mutfak iş modelini sürekli geliştirerek kısa sürede büyük bir başarı yakalayan Bundle Kitchen, günlük ortalama 1.500 sipariş gerçekleştiriyor Ocak 2023’te Etiler Han Space’te ilk hibrit lokasyonunu hayata geçiren girişim, 10 marka, 4 şube ve 50’den fazla satış noktasıyla faaliyetlerini sürdürüyor. 

Teknoloji odaklı yaklaşımı ve geliştirdiği çözümlerle müşterilerine aynı anda farklı markalardan sipariş verebilme imkanı sağlayan girişim, hem Türkiye ve hem de dünyada hızla büyüyen paket servis sektörüne yeni bir soluk getiriyor.  Aldığı 1 milyon 250 bin dolarlık yatırımla küresel varlığını güçlendirmek isteyen girişim, yeni nesil sanal mutfak konsepti alanında Orta Doğu’nun en büyük foodtech şirketi olmayı hedefliyor.

Bundle Kitchen Kurucusu Alican Karaca, “Bundle Kitchen olarak öncelikli hedefimiz Türkiye’nin yiyecek ve içecek sektöründe önde gelen markalarından biri olmak. Ardından, küresel bir marka olma yolundaki çalışmalarımızı hızlandıracağız. Küresel ölçekteki ilk açılımımızı Orta Doğu bölgesinde gerçekleştirmeyi planlıyoruz. En büyük hedefimiz müşterilerimize hızlı ve kolay bir şekilde ulaşılabilen kaliteli gıda hizmeti sunmak” dedi.

Bitcoin Pizza Günü 13. kez kutlanıyor

İki adet pizzanın 10 bin Bitcoin karşılığında satın alındığı 22 Mayıs 2010 tarihi, ilk Bitcoin alışverişinin yapıldığı gün olarak kabul ediliyor ve her yıl “Bitcoin Pizza Günü” olarak kutlanıyor.

18 Mayıs 2010 tarihinde BitcoinTalk forumunda “Laszlo” isimli bir kullanıcı, birkaç pizza için 10 bin BTC ödemek istediğini belirten bir mesaj yayınladı ve ev yapımı ya da herhangi bir pizzacıdan verilecek siparişi de kabul edebileceğini belirtti. Sevdiği pizzaları da tarif etmeyi ihmal etmeyen Laszlo, diğer kullanıcılardan gelecek cevapları beklemeye başladı. Bazı forum kullanıcıları ilgilenmiş olsa da pizzalarına kavuşamayan Laszlo, nihayet 22 Mayıs 2010 günü, 10 bin BTC ile başarıyla pizza aldığını duyurdu. İki pizzanın 10 bin BTC karşılığında satın alındığı 22 Mayıs 2010 tarihi ticari anlamda ilk Bitcoin alışverişinin yapıldığı gün olarak kabul ediliyor ve her yıl “Bitcoin Pizza Günü” olarak kutlanıyor.

Pizzaların bugünkü değeri

2010 yılında 41 dolara karşılık gelen o pizzalara verilen 10 bin Bitcoin’in güncel değeri ise yaklaşık 268 milyon dolar seviyesinde. O günkü alışverişin bugün karşılığını hesapladığımızda karşımıza çok büyük bir değer çıksa da Bitcoin’in 2010 yılında henüz sadece teknoloji ile ilgili kişiler tarafından tanınmış olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor.

BtcTurk’ten Pizza Günü nedeniyle Blockstream Jade donanım cüzdanı 

Türkiye’nin ilk Bitcoin ve kriptopara alım satım platformu BtcTurk, Bitcoin Pizza Günü’nü kullanıcılarına yönelik sektörde geniş ilgi gören bir donanım cüzdanıyla kutluyor. BtcTurk Pro uygulaması üzerinden, 22 Mayıs saat 12.00 ile 23 Mayıs saat 12:00 aralığında BTC/TRY işlem çiftinde alım işlemi yapan 30 kullanıcıya Blockstream Jade donanım cüzdanı armağan ediyor.

Octopus artık Dubai ve GCC ülkelerinde

Yatırım sonrası henüz birinci yılını doldurmayan Octopus, ABCOM Distribution LLC ile partnerlik anlaşmasını Integrated Middle East 2023’te duyurdu. Octopus artık Dubai ve GCC ülkelerinde.

Dünyanın önde gelen AV ve medya teknolojisindeki küresel liderlerin buluştuğu, en yenilikçi çözümleri bir araya getiren IME 2023 (Integrated Middle East) 16-18 Mayıs tarihleri arasında Dubai’de gerçekleşti. Dubai World Trade Centre’ın ev sahipliğini yaptığı organizasyon, her yıl eğitim, medya, eğlence, konaklama, perakende ve iletişim alanlarında faaliyet gösteren birçok global firmayı bir araya getirmektedir.

“More Than Digital Signage” sloganı ile yenilikçi çözümler geliştiren Octopus Smart Signage, Integrated Middle East fuarına hem Birleşik Arap Emirlikleri hem de Körfez ülkeleri çapında bölgenin en büyük sistem entegratörlerinden biri olan ABCOM ile katıldı. Bu katılımın en önemli konusu ise fuar esnasında tarafların tüm bölgeyi kapsayacak bir distribütörlük anlaşmasına imza atmış olmasıydı.

Globalde yer bulmak için bu devamlılık çok önemli

Octopus kurucusu Emre Yıldız; “Octopus olarak kurulduğumuz günden itibaren hedefimiz global pazarlarda olabilmekti. Yatırım sonrası henüz birinci yılımızı tamamlamak üzereyiz ve Yunanistan, Portekiz, İspanya, Amerika, Almanya gibi ülkelerde fuarlara, etkinliklere katıldık.

Aslında globalde yer bulmak için bu devamlılık oldukça önemliydi. Bugün Dubai ve MENA bölgesi için en güçlü partnerimiz ile anlaşma yaptık. Türk girişimcisi olarak ülkemizi bu anlamda temsil etmek apayrı bir onur, gurur ve mutluluk.

Ürünümüzün böyle sert bir pazarda yer bulabilmesi, bölgenin en büyükleri tarafından satılmaya değer bulunması ve distribütörlük anlaşması yapabilmesi bizi hem motive ediyor hem de yapabileceklerimiz için ekip olarak ne kadar büyük bir potansiyelimiz olduğunu gösteriyor.” sözleriyle düşüncelerini aktardı.

Octopus Signage; dijital dünyanın (online) yeteneklerini fiziksel (offline) dünyaya taşıyan, dijital signage (akıllı ekranlar) temelinde bir teknoloji firmasıdır. “Analiz Hizmetleri”, “Etkileşimli Ürünler” ve “Dizayn Teknolojileri” başlıkları altında topladığı yetenekleri sayesinde elde ettiği gerçek zamanlı verileri analiz ederek, çalıştığı markalara hem satış ve pazarlama hedeflerinde destek olmakta hem de onların müşteri kitleleri ile doğru iletişim kurmalarına olanak sağlamaktadır.

ABCOM Distribution LLC, 30 seneye yakın süredir faaliyet gösterdiği sektöründe, sayısız anahtar teslim proje geçmişi ile lider konumdadır. Digital Signage ve analiz hizmetleri özelinde teknoloji ve altyapı tercihini Octopus ile değiştirerek elde ettiği güç ile bölgesinde daha etkin bir konuma gelmeyi hedeflemektedir.

ABCOM, 31 Mayıs – 2 Haziran 2023 tarihleri arasında Fas’ta gerçekleştirilecek olan “GITEX Africa Tech & Start Up Event” etkinliğine de katılımcı olarak yerini yine Octopus’la birlikte alacaktır.

Bunun yanında 31 Mayıs – 1 Haziran tarihlerinde Perakende Günleri’nde de yerini alacak olan, henüz birinci senesini doldurmuş Octopus Smart Signage, globalleşme yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.”

Geleceğin okulu Robot_Dreams artık Türkiye’de

0

Uluslararası eğitim platformu Laba’nın markalarından geleceğin okulu robot_dreams, Ukrayna, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Romanya ile birlikte Türkiye’de de faaliyet göstermeye başladı

Alanında profesyonel eğitmenler ile kodlama ve yazılım konusunda ustalaşmak isteyenlere eğitimler veren bir Laba markası geleceğin okulu robot_dreams, artık Türkiye’de. Google, Microsoft, Amazon, Airbus, DHL, Grammarly, Bolt, FlixBus ve diğer teknoloji devlerinden uzman isimlerin eğitimler verdiği robot_dreams, veri analitiği, programlama, veri bilimi, makine öğrenimi ve BT’deki diğer ilgili alanlar için hazırladığı kurslar sayesinde katılımcıların geleceğin mesleklerini edinmesine, çalışma alanlarını değiştirmesine ya da yetkinliklerini güçlendirmesine yardımcı olacak.

Uluslararası eğitim platformu Laba’nın markalarından geleceğin okulu robot_dreams, Ukrayna, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Romanya ile birlikte Türkiye’de de faaliyet göstermeye başladı. Veri analitiği, programlama, veri bilimi, makine öğrenimi ve BT’deki diğer ilgili alanlardan eğitimlerin yer aldığı robot_dreams’teki online ve canlı dersleri, Google, Microsoft, Amazon, Airbus, DHL, Grammarly, Bolt, FlixBus ve diğer teknoloji devlerinden uzman isimler veriyor. robot_dreams, katılımcıların geleceğin mesleklerini edinmesine, çalışma alanlarını değiştirmesine ya da yetkinliklerini güçlendirmesine yardımcı olacak.

Katılımcılara geleceğin mesleklerini öğretecek

Dünya Ekonomik Forumu’na göre 2030’da en çok talep gören işlerin neredeyse %80’i yeni olacak. Başka bir deyişle, geleceğin çoğu mesleği henüz mevcut değil ancak bu işlerin büyük bir çoğunluğunun temelini yazılım ve kodlama oluşturuyor. Günümüzde ortaya çıkan yeni işlere yönelik yükselen taleplerin kaynağında, dijital dönüşüm ve teknolojiyi benimseme arttıkça gelişen yeni ihtiyaçlar yatmaktadır. Veri analitiği, yapay zeka, siber güvenlik, bulut bilişim, dijital pazarlama, e-ticaret ve online içerik oluşturmadaki pozisyonlar da giderek daha önemli hale geliyor. İlk olarak Yazılım Test Uzmanlığı, Front-End Developer Eğitimi ve Yüksek Trafikli Yazılım Mimarisi Eğitimi ile Türkiye’de faaliyetlerine başlayan robot_dreams de, katılımcılarını geleceğin mesleklerine hazırlamayı hedefliyor.

Elif Tuzlakoğlu /  robot_dreams Türkiye Ülke Müdürü
Elif Tuzlakoğlu / robot_dreams Türkiye Ülke Müdürü

İş dünyasının önemli isimleriyle eğitmen kadrosunu oluşturmaya başlayan robot_dreams’te işin mutfağından gelen önemli isimler yer alıyor. Platformda ilk açılan eğitimlerden Yazılım Test Uzmanlığı eğitimini Siemens’ten Yazılım Test ve Kalite Yöneticisi Nihat Ük üstlenirken, Yüksek Trafikli Yazılım Mimarisi Eğitimi’ni Trendyol Kıdemli Yazılım Mühendisi Muhammed Olgun ve Front-End Developer eğitimini Superstorely Kurucusu Tolga Eğilmez ile Hopin’in Eski Mühendislik Müdürü Filiz Altıntürk verecek.

Dersleri şirketlerdeki başarılı yöneticiler anlatıyor

Yazılım ve kodlama konusunda alanının en iyisi olan ve deneyimli eğitmenlerle kullanıcılarını geleceğin mesleklerine hazırlayan robot_dreams’in Türkiye Ülke Müdürü Elif Tuzlakoğlu, “Herkesin kişisel olarak profesyonel kariyerinde bir sonraki basamağa çıkmak için çaba harcadığını ve çok küçük farklarla daha iyi konuma gelme fırsatı yakalayabildiğini biliyoruz. robot_dreams olarak biz de insanların kariyer hedefleri için eğitim kursları hazırladık.” ifadelerinde bulunuyor. “Dersleri o işi çok iyi yapan kişilerin anlatmasını istedik. Bu noktada eğitmenlerimizi, çok iyi şirketlerin başarılarında pay sahibi olan iyi çalışanlardan seçmeye özen gösterdik.” diyen Elif Tuzlakoğlu, robot_dreams’in online olarak ve tamamen canlı eğitim alabileceğiniz bir platform olduğunu, platformun özellikle Ukrayna, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Romanya gibi ülkelerde oldukça başarılı ve alanında lider konumda yer aldığını söylüyor. Tuzlakoğlu, “Şimdi ülkemizde de faaliyete başladık, çok kısa sürede olumlu geri dönüşler ve harikulade taleple karşılaştık. robot_dreams ülkemizde çalışanların, eğitimine devam etmek isteyenlerin ve geleceğin mesleklerinde yer edinmek isteyenlerin büyük bir çoğunluğuna önemli hizmetler sunacak ve katkıda bulanacaktır.” açıklamasında bulunuyor.

Daha fazla bilgi için: robotdreams.com.tr


SAS’tan yapay zekaya 1 milyar dolar yatırım

0

SAS, belirli sektörlerin ihtiyaçlarını hedef alan ileri analitik çözümlerini daha da geliştirmek için önümüzdeki üç yıl içinde 1 milyar dolar yatırım yapacağını duyurdu.

SAS, bankacılık, kamu, sigorta, sağlık hizmetleri, perakende, üretim, enerji ve daha birçok sektörün karşılaştığı zorluklara özgü çözümler sunma konusunda onlarca yıldır sürdürdüğü çalışmalarını daha da genişletecek. Söz konusu sektörlere yönelik geliştirmeler ve sunulan çözümlerle gelen hızlı değer sunma yeteneği, SAS’ı farklılaştıran temel unsurları oluşturuyor.

SAS CEO’su Jim Goodnight, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada: “İşletmeler, ekonomik durgunluk tehdidi ve tedarik zincirine dair sıkıntılardan, işgücü azlığı ve mevzuat değişikliklerine kadar pek çok zorlukla karşı karşıya. Sektör odaklı analitikten elde edilen içgörülerle direnç kazanan kuruluşlar, söz konusu zorluklara rağmen yeni fırsatların kapılarını aralayabilirler. Yapacağımız bu yatırım sayesinde SAS, sahtecilik ile mücadele etmek, riskleri yönetmek, müşterilere ve vatandaşlara daha iyi hizmet sunmak ve bundan çok daha fazlası için yapay zeka, makine öğrenimi ve ileri analitik kullanan şirketleri desteklemeye devam edecek. Pazarın en iyi analitiğini sunarken, inovasyona olan bağlılığımızı da sürdüreceğiz.”

Ar-Ge inovasyonu + sektör uzmanlığı = Toplum için analitik

Milyar dolarlık yatırım, doğrudan araştırma ve geliştirme, sektör odaklı iş kolu ekipleri ve sektörel pazarlama çabalarına ayrılacak. Ayrıca SAS veri bilimcilerinin, istatistikçilerinin ve yazılım geliştiricilerinin danışmanlar, sistem mühendisleri ve belirli sektör deneyimine sahip pazarlamacılarla birlikte gerçekleştirdiği inovatif çalışmaları finanse edecek.

Söz konusu yatırım veri analitiğinin demokratikleştirilmesi yönündeki eğilimle de uyumlu olacak. İleri analitiğin gücünün farklı deneyimlere ve iş görevlerine sahip daha fazla insanın elinde olması, kuruluşlara ve topluma fayda sağlayacak. SAS bu yaklaşımı herkes için, her yerde analitik olarak tanımlıyor.

Kurumlar değerli içgörüler elde etmek için yapay zeka, makine öğrenimi, bilgisayarlı görü ve nesnelerin internetine (IoT) dair analitik yaklaşımları benimsemeye devam ederken, tüm yetkinlik düzeylerine sahip bireyler SAS Viya üzerinde çalışan çözümlerin sunduğu, çok az kod kullanılan veya hiç kod kullanılmayan seçenekler aracılığıyla analitik sürecine katılabiliyor.

Veri bilimciler ve istatistikçiler SAS’ın sektörel çözümlerini kullanarak yapay zeka, makine öğrenimi ve diğer güçlü analitik yeteneklerinden faydalanabiliyor. Daha da önemlisi, sahteciliği daha iyi tespit etmek ve önlemek için tüm bunları iş analistleri, kamu sağlığını ve güvenliğini iyileştirmek için çalışan şehir planlamacıları, hasta bakımını iyileştirmek için çalışan tıbbi personel ve üretim montaj hatlarını optimize etmek için ön saflarda yer alan çalışanlar da kullanabiliyor.

En yeni SAS sektör çözümleri

SAS halihazırda sektörlere özel çok çeşitli çözümler sunuyor. Bunlar devam eden yatırımlarla daha da geliştirilecek ve SAS’ın ek ihtiyaçları karşılamak için yeni çözümler geliştirmesine yardımcı olacak.

SAS’ın sektör uzmanlığının yakın zamandaki bazı örnekleri ise şöyle:

Finansal hizmetlerdeki dalgalanmaların yönetimi ve müşteri deneyiminin geliştirilmesi

Geçtiğimiz yılın sert ekonomik rüzgarları küresel piyasaları sarsarak salgın sonrası toparlanmayı tersine çevirdi ve bir risk ortamı oluşturdu. Bankacılık ve sigorta alanındaki müşterilerinin karşılaştığı zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmak için SAS, özellikle entegre bilanço yönetimindeki başarısıyla tanınan finansal risk kuruluşu Kamakura Corp. şirketini satın aldı.

SAS’ın tarihindeki en büyük satın alma olan bu işlem, kantitatif risk yönetimi alanındaki en tanınmış isimleri SAS’ın kadrosuna kattı. Bu satın alma aynı zamanda SAS’ın entegre risk çözümleri paketindeki gelişmeleri de hızlandırıyor. SAS Asset and Liability Management-ALM, SAS Viya için yeniden düzenlendi ve bankaların son dönemdeki iflasları tetikleyen likidite ve bilanço risklerini tahmin etmelerine ve azaltmalarına yardımcı oldu. 

SAS ayrıca karar destek noktasındaki inovasyonlara da öncelik veriyor. Birleştirilmiş, yapay zeka destekli bir mimariyle sunulan silo yapısındaki işlevleri (örneğin işe alım, kredi riski, sahtecilik tespiti, pazarlama gibi) birbirine bağlamak ve paylaşılan verileri ve analitiği kullanmak, finans şirketlerinin operasyonel karmaşıklığı düzene sokmasına yardımcı olurken, müşteri deneyimini iyileştirerek daha hızlı, daha doğru kararlar almasını sağlıyor.

Mükellef vergilerinin ve kamu gelirlerinin korunması

Her yıl, dünyanın dört bir yanındaki hükümetler vergi kaçakçılığı ve vergiden kaçınma nedeniyle büyük meblağlar kaybediyor. Bu da hükümetlerin vatandaşlara temel hizmetleri sunma kabiliyetini zayıflatıyor. 

SAS Tax Compliance, uyumsuzluk ve sahtecilik vakalarını otomatik olarak izlemek ve tespit etmek için büyük miktarda vergi verisine ileri analitik çözümleri uygulayarak devletlerin gelir akışlarını korumalarına yardımcı oluyor.

Bunun sonucunda devlete ait vergi kurumları potansiyel sahteciliğe dair erken tespit yeteneklerini artırabiliyor, vergi kaçakçılığı planlarını ortaya çıkarabiliyor, denetimleri hızlandırabiliyor.

Zorlu piyasa koşullarında dinamik sigorta fiyatlandırması

Sigorta Bilgi Enstitüsü, 2022’yi mal ve kaza sigortası için son dönemlerin en kötü yılı olarak nitelendirdi. AM Best tarafından yapılan araştırmaya göre, Ian Kasırgası gibi felaketler nedeniyle ABD mal ve kaza sigorta endüstrisi 26,5 milyar dolar zarar etti.

Sigortacılar, iklim riskinin arttığı bir ortamda ayakta kalabilmek için likiditeyi desteklemek amacıyla primleri yükseltmek zorunda kalıyor. Bu da zaten istikrarsız olan piyasada müşterilerin hayal kırıklığına uğramasına neden oluyor. Hızlı, doğru ve tarafsız prim fiyatlandırması, bir yandan tüketicilerin iç huzurunu sağlarken, diğer yandan ödeme gücünü ve rekabet yeteneğini korumak adına çok önemli.

SAS Dynamic Actuarial Modeling, bu noktada optimize edilmiş veri hazırlığı ve makine öğrenimi ile desteklenen son derece esnek modelleme yetenekleri sağlıyor. Bu, sigortacıların hızlı ve sıkıntılı mevcut piyasada adil fiyatlandırma sunmalarına yardımcı oluyor.

Dijital sağlık dönüşümünün ve tedavinin hızlandırılması

Hayat kurtaran tedavi araçlarının geliştirilmesinden hastaların ve hasta deneyiminin iyileştirilmesine kadar, SAS’ın sektör lideri uzmanlığıyla daha iyi sağlık hizmetleri sunma çabasının ön saflarında yer alıyor.

SAS Health bu alanda nüfus sağlığı, operasyonlar, finans alanlarında sektöre özel uygulamalar ve yapay zeka çözümleri sunuyor. Sağlık kuruluşlarının daha güvenli ve daha uygun maliyetli yüksek kaliteli bakım sunmalarına yardımcı oluyor. Hasta popülasyonu verilerinin analize hazır kohortlara dönüştürülmesinde veya değere dayalı bakım ve ödeme modelleri hakkında bilgi sağlanmasında, SAS’ın işaretlemeye ve tıklamaya dayalı sezgisel arayüzleri, klinisyenlerin ve iş analistlerinin sağlık hizmetleri dönüşümünü hayata geçirmelerine verilerindeki gizli eğilimleri görselleştirmelerine yardımcı oluyor.

SAS ayrıca yeni tedavilerin yolunu açan klinik araştırmaları da destekliyor. Örneğin klinik araştırmaların yaklaşık yüzde 90’ı kayıt zaman çizelgelerini karşılayamıyor. SAS Clinical Enrollment Simulation, kayıt planlamasını bilgiyle donatmak için güçlü analizler kullanıyor ve kayıt hedeflerinin karşılanamamasından kaynaklanan gecikmelerin önlenmesine yardımcı oluyor.

Enerji şebekelerinin güvenilirliğinin artırılması

Elektrik kesintilerinin yaklaşık üçte biri ekipman arızalarından kaynaklanıyor. Bu arızaların onarımı oldukça maliyetli, onarımı yapan çalışanlar için risk oluşturuyor ve müşterileri evleri, okulları, fabrikaları ve daha fazlasını – elektriksiz bırakıyor.

SAS Grid Guardian AI, çöp kamyonları benzeri hizmet araçlarına monte edilen IoT sensörlerinden akan verileri analiz ediyor. SAS iş ortağı Exacter’den gelen bu sensörler iletim hatlarından gelen radyofrekans emisyonlarına ilişkin verileri okuyor. Ardından SAS yapay zeka, makine öğrenimi ve gerçek zamanlı analitik ile bu verileri analiz ediyor.

Sonuçta kamu şirketleri, ekipman arızalarını meydana gelmeden önce tahmin edebiliyor. Böylece güvenilirliği artırmanın yanı sıra, hizmet kesintilerini ve ekiplere dair riskleri azaltmak için bakım programlarına öncelik verebiliyor.

İş ortakları kilit bir rol oynuyor

SAS’ın geniş iş ortakları ağı, sektöre özel çözümlerin geliştirilmesine ve kullanıma sunulmasına yardımcı oluyor.

Microsoft Çözüm Grubu ISV Satış Başkan Yardımcısı Alvaro Celis, şunları söylüyor: “SAS’ın güçlü sektörel çözümleri yaratma konusundaki onlarca yıllık liderliği ve bu çözümleri buluta taşımak için SAS Viya’yı kullanması, müşterilerin ortaklığımıza değer vermesinin temel nedenlerinden biri. SAS ve Microsoft, yapay zeka ve ileri analitiği bankacılık, kamu, sigorta, sağlık hizmetleri ve diğer sektörlerin ihtiyaçlarına göre uyarlayarak, ortak müşterilerimiz adına çok önemli bir fark yarattı.”

Microsoft, SAS ve çip üreticisi AMD tarafından ortaklaşa sunulan, bellek içindeki son derece hassas veriler için gelişmiş koruma sağlamak üzere tasarlanmış yeni bir teknoloji olan Azure güvenilir hesaplama, bu tür ortaklıklara güzel bir örnek. Bu teknoloji, finansal hizmetler, sağlık hizmetleri ve kamu gibi yüksek düzeyde düzenlemeye tabi sektörlerdeki müşteriler için gizliliği ve veri güvenliğini önemli ölçüde artırabiliyor.

iyzico ve PayU birleşmesinde yeni bir dönem

2019 yılında gerçekleşen iyzico ve PayU birleşmesinin ardından, sektörün öncü fintek markası iyzico, küresel konumunu güçlendirecek önemli bir başarıya imza attı.

PayU’nun aldığı yeni karara göre iyzico, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu Orta ve Doğu Avrupa bölgesinde gösterdiği güçlü performansı ve başarısı sayesinde, PayU çatısında 18 ülkenin bağlı olduğu Bölgesel Ödeme Organizasyonu’ndan ayrılarak, PayU Global’e direkt bağlandı.

iyzico CEO’su Orkun Saitoğlu: “iyzico sahip olduğu vizyon, deneyim ve teknoloji çözümü ile küresel konumunu güçlendiriyor’’

iyzico’nun PayU yapılanması içinde PayU Global’e direkt bağlanmasının küresel konumunu güçlendireceğini belirten iyzico CEO’su Orkun Saitoğlu, “Satın alma sürecinin ardından 1,5 yıl gibi kısa bir süre içinde PayU ile birleşme sürecimizi tamamlamıştık. Gelecek vizyonumuz, hedefleri gerçekleştirmede gösterdiğimiz performans ile kısa sürede PayU bölgeleri içerisinde güçlü bir konuma gelmeyi başardık. Şimdi ise Bölgesel Ödeme Organizasyonu’ndan ayrılıp PayU Global’e direkt bağlanarak yeni bir dönemi başlatmış olduk. Bu sayede, PayU ile beraber küresel ekosistemde sahip olduğumuz gücümüzü artırmaya, finansal hizmetleri demokratikleştirme ve dijitalleşme çalışmalarımıza değer katmaya devam edeceğiz.’’ dedi.

İnsan kaynaklı siber olayların sayısı 2022’de 1,5 kat arttı

Kaspersky müşterilerinin bildirdiği olayların analizine dayanan araştırma Managed Detection and Response (MDR), Güvenlik Operasyon Merkezi (SOC) analistlerinin 2022 yılında her gün doğrudan insan müdahale kaynaklı üçten fazla ciddi olay keşfettiğini ortaya koydu. İnsan kaynaklı saldırılardaki artış nedeniyle bu işlem süresi, SOC analistlerini daha uzun süre uğraştırması nedeniyle bir önceki yıla göre yaklaşık %6 arttı.

Dış kaynak uzmanlarının siber güvenlik çözümleriyle uğraşırken sağladığı verimlilik ve özel bilgi gereksinimleri, 2022’de şirketlerin dış kaynak uzmanlığından yararlanmasının ana sebeplerinden biri oldu. Kaspersky, BT güvenliği uzmanları arasındaki uzmanlık eksikliğini gidermek ve onlara mevcut tehdit ortamı hakkında içgörü sağlamak için MDR hizmeti tarafından tespit edilen ve anonim olarak sunulan müşteri vakalarını analiz etti.   

Kaspersky’nin yıllık Yönetilen Tespit ve Yanıt Analist Raporu, yüksek önem derecesine sahip olayların Kaspersky MDR tarafından tespit edilmesi için ortalama 43,8 dakika gerektiğini gösterdi. İnsan kaynaklı saldırılardaki artış nedeniyle bu işlem süresi, SOC analistlerini daha uzun süre uğraştırması nedeniyle bir önceki yıla göre yaklaşık %6 arttı.

Söz konusu olayların niteliğine bakıldığında bunların %30’unun APT’lerle ilişkili olduğu, %26’sının kötü amaçlı yazılım saldırılarından kaynaklandığı ve %19’undan fazlasının “etik korsanlıktan” (BT sistemlerinin güvenlik değerlendirmesi veya MDR hizmetinin operasyonel hazırlığını test etmek için müşterilerin altyapılarında gerçekleştirilen pentestler, kırmızı ekip veya diğer siber tatbikat türleri) kaynaklandığı görülüyor. Kamuoyuyla paylaşılmış kritik güvenlik açıklarını içeren ve insanların dahil olduğu önceki saldırıların izlerinin tespit edildiği olayların oranı yaklaşık %9. Geri kalan vakalar sosyal mühendislik tekniklerinin başarılı bir şekilde kullanılmasından kaynaklanıyor veya içeriden gelen tehditlerle bağlantısı bulunuyor.     

Kapsamlı tehdit avı uygulamaları kullanılması önemli

Kaspersky Güvenlik Operasyonları Merkezi Başkanı Sergey Soldatov, şunları söylüyor: “Yayınladığımız MDR raporu, insanlar tarafından yönlendirilen sofistike saldırıların artmaya devam ettiğini gösteriyor. Bu saldırıların araştırılması için daha fazla kaynak gerekiyor ve bu tür saldırılar otomasyona daha az uygun olduğu için SOC analistlerinin daha fazla zamanını alıyor. Bu saldırıları etkili bir şekilde tespit etmek için şirketlere klasik uyarı izleme ile birlikte kapsamlı tehdit avı uygulamaları kullanmalarını öneriyoruz.” 

Gelişmiş saldırılara karşı daha fazla koruma için Kaspersky uzmanları şunları öneriyor:

·       Tespit ve müdahale yeteneklerini birleştiren ve ek kurum içi kaynakları dahil etmeden tehditlerin belirlenmesine yardımcı olan çözümleri yaygınlaştırın. 

·       SOC ekibinizin en son tehdit istihbaratına erişimini sağlayın ve kuruluşunuzu hedef alan siber tehditler hakkında derinlemesine görünürlük sunun.

·       Hedefli saldırı olasılığını azaltmak için personelinize temel siber güvenlik eğitimi verin. 

·       Kurum içi dijital adli tıp ve olay müdahale ekibinizin uzmanlığını geliştirmek için uzman Olay Müdahale eğitimi uygulayın.

Kaspersky Managed Detection and Response Analyst Report 2022’nin tamamına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Kuantum bilgisayarlar insanlığı ileri götürecek

Sabancı Üniversitesi’nin kamu ve özel sektör yöneticilerini bilim ve teknoloji ile buluşturmak üzere düzenlediği “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin dördüncüsü “Kuantum Bilgisayarlarına Doğru” başlığı altında gerçekleşti. Türkiye’nin yüksek öğretimi odağına alan, topluma fayda sağlayan, öncü ve lider uluslararası araştırma üniversitesi Sabancı Üniversitesi’nin, bilim ve teknoloji alanındaki bilgi ve deneyimlerini kamu ve iş dünyası ile paylaşmak üzere gerçekleştirdiği webinar serisinin dördüncüsü yapıldı. 

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erkay Savaş moderatörlüğünde gerçekleşen seminerde Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Gedik “Kuantum Bilgisayarlarına Doğru” konusundaki görüş ve öngörülerini aktardı. Kuantum mekaniği yardımıyla nasıl telenakil ve güvenli haberleşme gerçekleştirildiği, kuantum bilgisayarlar ve son gelişmeler ele alındı. 

Kuantum mekaniğinin hayatın birçok alanında yer aldığına dikkat çeken Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Gedik şunları söyledi: “Cern çarpışmaları, fotosentez, güneş panelleri, nükleer reaktörler, lazerler, tümleşik devreler, ledler ve nükleer füzyon ilk akla gelenler. Kuantum mekaniği hayatın her alanında var. Büyük devletler ve büyük şirketler kuantum bilgisayarlarını geliştirmek için her yıl milyarlarca dolarlık yatırım yapıyor. Gelecekte hesaplama gücü çok yüksek kuantum bilgisayarlar dünyayı değiştirebilir.”

Google, IBM gibi dev şirketlerin kendi Kuantum bilgisayarlarını yapmaya çalıştıklarını ifade eden Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erkay Savaş ise; “Kuantum etiği diye bir dal oluştu. Geliştirilen bu bilgisayarları şirketler veya gelişmiş ülkeler kendileri için mi insanlık için mi kullanmalı. Bu konu hakkında tartışmalar ve makaleler sürekli gündemde. İnsanlığı ileriye götürecek bu bilgisayarlar birçok süreci hızlandıracağı için tüm insanlığın hizmetine sunulmalı” dedi. 

Türkiye’de de süperiletken sistemler, kuantum optiği ve haberleşme uygulamaları konularında ilerlenebileceğini belirten Zafer Gedik, Sabancı Üniversitesi bünyesinde bu konuda çalışmalar yapan araştırmacılar olduğunu ifade etti. 

Dicle elektrik çevreyi dijital dönüşümle koruyor!

0

Elektrik dağıtım hizmeti faaliyetleri yürüten Dicle Elektrik, teknolojiyi merkeze alarak çevresel etkileri gözettiği çalışmalarına yenilerini eklemeye devam ediyor. Son olarak yeni bir sürdürülebilir uygulamaya imza atan Dicle Elektrik, “Dijital Arşiv” projesiyle arşivindeki 30 milyonun üzerindeki basılı evrakı dijital arşivine taşıyor. Yapay zekâ destekli özel tarayıcılarla gerçekleşen işlemle birlikte bugüne kadar 3 milyon basılı evrakı dijital arşive taşınmasını sağladı. Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas yaptığı açıklamada “Sürdürülebilir bir geleceğe katkı sunmak için çalışmalarımızda teknolojiden istifade etmeyi sürdürüyoruz. Bu yıl başında hayata geçirdiğimiz Dijital Arşiv projemizde bugüne kadar 3 milyon evraklarımızı dijital ortama taşıdık. Kurumsal dünyanın gündemindeki sürdürülebilir çevre ve sıfır atık konularında ekosisteme katkı sunmaya devam edeceğiz ” dedi.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 6 ilde elektrik dağıtım hizmeti sunan Dicle Elektrik, sıfır atık prensibiyle yola çıktığı “Dijital Arşiv” projesini hayata geçirdi. Bu kapsamda şirket, 30 milyonun üzerindeki basılı evrakını dijital arşivine taşımaya başladı. Yapay zekâ destekli özel tarayıcılarla gerçekleşen işlem kapsamında, şu ana kadar 3 milyonun üzerinde basılı evrak dijital dönüşümle arşivlendi. 

Yapay zekadan yararlandık

Konuyu değerlendiren Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas,  Dicle Elektrik olarak çalışmalarını teknolojik geliştirmelerle desteklediklerini ve Dijital Arşiv projesinin de bu yaklaşımın sonucu olarak ortaya çıktığını ifade etti. Arvas, “Sürdürülebilir bir geleceğe katkı sunmak için çalışmalarımızda teknolojiden istifade ediyoruz. Arşivimizde bilgi formu, sözleşme, makbuz ve çeşitli başvuruları kapsayan abonelik hizmeti içerikli evrakların dijital ortamda saklanmasına yönelik bir dijital dönüşüm projesine imza attık. Yer tasarrufunun yanı sıra çevre etkilerini de azaltacak bir uygulamaya olacak projemiz sosyal sorumluluk açısından örnek bir çalışma olmasını hedefliyoruz. Yasal olarak basılı olması gerekenlerin dışında çoğu evrakımız dijital olarak saklanabilir durumda. Bu yıl başında hayata geçirdiğimiz Dijital Arşiv projemizde bugüne kadar 3 milyon evraklarımızı dijital ortama taşıdık. Kurumsal dünyanın gündemindeki sürdürülebilir çevre ve sıfır atık konularında ekosisteme katkı sunmaya devam edeceğiz. Emeği geçen çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.

Dijital dönüşüm çevreyi koruyor

Çalışmalarında çevresel sürdürülebilirliği göz önünde tutarak hareket ettiklerini belirten Arvas, “Kurum olarak ham madde kullanımı, düşük emisyon, atık yönetimi ve geri dönüşüm uygulamalarına yatırım yapıyoruz. Bu projemizle birlikte ise dijitale aktardığımız evrakları geri dönüşüme kazandıracağız. Ayrıca dijital arşive entegre edeceğimiz Yeni Nesil Abonelik projemizle hedeflerimizi daha da büyütüyoruz. Önümüzdeki bir yıl içerisinde de basılı evraklarımızı yüzde 90 azaltmayı ve her yıl yüzlerce ağacın kesilmesinin önüne geçmeyi hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı. 

Teknoloji, operasyonel verimliliği artırdı

Dicle Elektrik’in yasal zorunluluk dışında kalan tüm evraklarını dijitale taşımakla verimliliğin de yükseldiğini belirten Yaşar Arvas, “Taşınan tüm evraklar, uluslararası standartlarla korunan veri merkezlerimizde saklanıyor. Ayrıca projemiz sayesinde manuel olarak yapılan veri girişini, yani operasyonel süreçleri kısalttık. Bu da verimliliği beraberinde getirdi” ifadelerini kullandı. 

App Store ChatGPT kopyaları ile doldu!

Taklit ChatGPT’ler benzer logolar kullanıyor ve müşterileri yüksek fiyatlı aboneliklere ödeme yapmaya kandırmak için tasarlanmış gibi görünüyor.

ChatGPT nihayet geçen hafta Apple Inc.’in uygulama mağazasında göründüğünde, listenin en üstünde olacağı düşünülüyordu. Ancak, OpenAI Inc.’in yapay zeka hizmetini ararken, ChatAI ve AI ChatBot, GPT-4 Open Chat gibi asılsız isimlere sahip birçok benzer uygulama bulunuyor.

Ancak bu sorun, haftanın sonunda çözülmüş gibi görünüyor. ChatGPT, “OpenAI’in resmi uygulaması” mağazanın listesinde ikinci sırada yer alırken, ChatOn,ChatGPT ve GPT-4 tarafından desteklenen AI Chat Bot Assistant adlı bir reklamın altında yer alıyordu. Ancak gerçek uygulamayı onlarca taklit arasında karıştırmak hala kolay, bu da yapay zeka altın madenciliğinin devam ediyor.

Taklit ChatGPT’ler benzer logolar kullanıyor ve müşterileri yüksek fiyatlı aboneliklere ödeme yapmaya kandırmak için tasarlanmış gibi görünüyor. İlk olarak ElevenThirteen LLC’nin Chat AI uygulamasını açıldığında hizmet kendini “kişisel Chat GPT asistanınız” olarak tanıtıyor, ve hemen ücretsiz bir deneme sürümüne kaydoluyor. Bu denemenin üç gün sonra haftalık olarak 7 dolar ücretlendirme yapacağını belirtiyor.

Bu uygulamaların birçoğu, geliştiricilerin benzersiz yapay zeka yazılımı ve kişilikleri oluşturmak için OpenAI’in GPT-3 veya -4 gibi dil modellerine erişim kiralayarak ChatGPT’yi andıran bir şey sunuyor. Ayrıca, ChatGPT’nin yasaklandığı belirli ülkelerde coğrafi kısıtlamaları aşmaya yardımcı olabilirler.

Diğer uygulamalar arasında OpenAI’in büyük dil modeli üzerinde eğitim aldığını kabul etse de, bot yapıcılarının “benzersiz ve yenilikçi bir yapay zeka asistanı yaratmak için çalıştığını” söylüyor. ElevenThirteen’ün diğer uygulamaları arasında kripto sanat ve kristal kaya tanımlama uygulamaları bulunuyor. Geliştirici adına konuşan sözcü, Chat AI’nin aylık olarak bir milyon aktif kullanıcıya sahip olduğunu ve seçilebilir AI rolleri, kamera entegrasyonu ve profesyoneller için araçlarla kendini farklı kıldığını belirtti.

Bu tür bir yaklaşım büyük bir iş haline geliyor. Bazı sohbet botları on binlerce uygulama mağazası derecelendirmesine ve muhtemelen aynı derecede fazla indirmeye sahip. Abonelikleri teşvik etmelerinin yanı sıra, genellikle reklamlar da gösteriyorlar.

Google ve Baidu Inc. gibi şirketler, OpenAI gibi, önce chatbot’larını hızlı geliştirme süreci için web siteleri olarak başlattılar, uygulama mağazası onay süreci gelişmeyi yavaşlatabilir. Bugün, Google’un böyle bir uygulaması olmamasına rağmen iPhone’da Bard adında bir uygulama bulunuyor.

Apple WWDC 2023 etkinliğinde neler duyuracak?

Apple’ın yaklaşan Dünya Çapında Geliştiriciler Konferansı (WWDC), şimdiye kadar yapılan en büyük etkinliklerinden biri olması bekleniyor. Yıllardır süren söylentiler ve sızıntılar sonucunda Apple, karma gerçeklik başlığını resmi olarak tanıtabilir ve sanal gerçekliğe yatırım yapmaya değer olduğunu kanıtlamak için ilk bakışını dünyaya sunuyor. Bunun yanı sıra, kesinlikle daha fazlası da olacağı, işletim sistemi güncellemeleri, yeni uygulamalar ve özellikler, hatta bazı yeni donanımlar ön plana çıkıyor.

WWDC 2023 ana sunumu ne zaman yapılacak?

Bu yılın ana WWDC sunumu, 5 Haziran Pazartesi günü, gerçekleştirilecek. Apple CEO’su Tim Cook’un etkinliğin açılışını yapması bekleniyor. Etkinlik, dijital olarak ve Apple Park’ta, Cupertino, California’da gerçekleştirilecek.

WWDC nereden izlenebilir?

Apple, WWDC ana sunumunu web sitesi ve YouTube kanalı üzerinden canlı olarak yayınlayacak. Eğer sunumu canlı izleyemiyorsanız, Apple’ın yayınlandıktan sonra YouTube’a yükleyeceği kaydedilmiş sürümünü her zaman izleyebilirsiniz.

WWDC sırasında Apple’ın yapacağı en büyük duyurusu

Apple’ın uzun zamandır söylentileri dolaşan karma gerçeklik başlığının tanıtımı, Apple’ın karma gerçeklik başlığı, şirketin yıllardır en heyecan verici ürünlerinden biri olarak kabul ediliyor. Apple hala varlığını bile resmi olarak doğrulamasa da, raporlar, başlığın hem sanal gerçeklik (VR) hem de artırılmış gerçeklik (AR) deneyimleri sunabileceğini öne sürüyor.

“Gerceklik Pro” olarak adlandırılan bu geliştirici odaklı başlığın, sanal gerçeklikten içeri girmek veya çıkmak için bir fiziksel kadranla birlikte “kayak gözlüğü” görünümüne sahip olması bekleniyor. Bloomberg’in Mark Gurman’a göre, aynı zamanda el izleme için bir dizi harici sensöre sahip olması ve başlığın iç kısmında göz hareketlerinizi takip eden sensörler içermesi gerekiyor.

Başlık muhtemelen bağımsız bir cihaz olarak var olacak ve başlığa Apple’ın özel bir kablo ile bağlanan bir pil paketi eşlik edecek. Şimdiye kadar yapılan raporlara göre, Apple’ın Safari, FaceTime, Apple TV, Apple Books, Freeform ve daha fazlası gibi bazı yerleşik uygulamalarının VR sürümlerini oluşturma konusunda yoğun çalışmalar yaptığı belirtiliyor.

Yeni 15 inçlik MacBook Air

Apple’ın, uzun süredir standart 13 inçlik bir ekrana sahip olan MacBook Air için daha büyük bir 15 inçlik seçenek sunması bekleniyor. Geçen yıl cihaz hakkında ilk duyumları almıştık ve o zamandan beri daha detaylı söylentiler birikiyor.

15 inçlik MacBook Air, geçen yıl piyasaya sürülen MacBook Air modellerinde kullanılan M2 çipini içerecektir. Bloomberg’in bir raporunda belirtildiği gibi, 3024 x 1964 çözünürlüğe sahip olması muhtemeldir. Ancak ekstra bir inçlik alanı doldurması gerektiği için ekranın biraz daha az keskin olabileceği ifade ediliyor.

Bunun dışında, Apple’ın başka hangi yeni Mac’leri tanıtmayı planladığı tam olarak net değil. Şirketin yenilenmiş 13 inçlik MacBook Pro, 13 inçlik MacBook Air ve 24 inçlik bir iMac üzerinde çalıştığı söylentiler arasında yer alıyor ve bunların hepsi yeni bir M3 çip ile gelebilir.

iOS, iPadOS ve macOS için yeni özellikler

WWDC, geliştiriciler için bir etkinlik olduğundan, iOS, iPadOS, macOS ve daha fazlasında güncellemeler görünüyor.

Bunlar arasında, iOS 17’nin tanıtılması da yer alıyor. Bu sürümün, çeşitli küçük yaşam kalitesi güncellemeleriyle geleceği söylentiler arasında. Apple, yeni işletim sistemi ile gelmesi muhtemel bir dizi erişilebilirlik özelliğini zaten önizledi, bu arada kullanıcıların 15 dakikalık eğitimle sentetik bir ses oluşturmasını sağlayan Kişisel Ses aracını içeriyor.

Ayrıca, iPadOS 17 için Stage Manager’a bazı güncellemelerin dahil edilmesi bekleniyor. Bloomberg’den meslektaşım David Pierce tarafından “hala çalışmadığı” belirtilen çoklu görev arayüzü ile ilgili güncellemeler daha çok teknik detaylara odaklanıyor gibi görünüyor.

Zihinsel sağlık odaklı bir günlük iPhone uygulaması

iOS 17 hakkında konuşurken, Wall Street Journal’dan bir rapor, Apple’ın iPhone için yeni bir günlük uygulaması başlatacağını ve gün boyunca düşüncelerinizi ve aktivitelerinizi yazmanıza olanak sağlayacağını gösteriyor.

Ayrıca yazmak için size konu önerileri sunabilecek ve “Tüm Gün İnsan Keşfi” sağlayabileceği, kiminle vakit geçirdiğinizi takip edebileceği ve hatta belirli bir günde normalde yapmadığınız bir şey yaptığınızı algılayabileceği belirtiliyor.

Apple’ın kapalı ekosistemi açması

Apple, Avrupa Birliği’nin Dijital Piyasalar Kanunu’na (DMA) uyum sağlama konusunda zaman daralıyor. Bazı kurallar zaten yürürlüğe girmiş olsa da, Apple gibi “dijital kapı bekçileri”nin, en geç gelecek yılın Mart ayına kadar AB içinde üçüncü taraf uygulama mağazalarını indirme ve yan yükleme yapmasına izin vermesi bekleniyor, bu da Apple’ın güvenlik endişeleri nedeniyle sert bir şekilde karşı çıkıyor. Bloomberg’e göre, Apple, Avrupa düzenleyicileriyle uyum sağlamak için iOS’u “yeniden düzenlemeyi” düşünüyor.

Apple için neler bekleniyor?

Apple’ın envanterinde bir sürü yeni Mac bulunuyor ve hepsinin WWDC’de görünmesini beklemiyoruz, ancak her zaman bir olasılık vardır. Yukarıda bahsettiğimiz yaklaşan MacBook’ların yanı sıra, Apple’ın Apple’ın kendi çipleriyle birlikte bir Mac Pro, güncellenmiş 24 inçlik bir iMac ve iki yeni Mac Studio modeli üzerinde çalıştığı biliniyor.

Ayrıca, Apple’ın yapay zeka alanındaki sonraki adımını da bekliyoruz. Şirket AI hedefleri hakkında nispeten sessiz kalsa da, iş ilanları Apple’ın bu alanda uzmanlaşmış kişileri işe almayı düşündüğünü gösteriyor. Ayrıca, veri sızıntıları konusunda endişeler nedeniyle ChatGPT kullanımını kısıtlamasıyla, kendi AI sistemi mi inşa edeceği sorusu da gündeme geliyor.

Meta, AR teknolojisi için Magic Leap ile lisans anlaşması peşinde

Meta, yakında kalabalıklaşacak AR alanında Apple ve diğer yeni girişimlere karşı önde kalmak için Magic Leap’le ortaklık kurmayı planlıyor. İki şirketin erken aşamada görüşmelerde olduğu belirtiliyor. Financial Times’a göre, iki şirket çok yıllık bir fikri mülkiyet lisanslama ve imalat anlaşması imzalamak için görüşmelerde bulunuyor.

Müzakerelerle ilgili detaylar sınırlı olsa da, kaynaklara göre olası bir ortaklık ortak geliştirilmiş bir başlık üretmeyi beklemiyor. Bunun yerine, bir anlaşma Magic Leap’in Meta’ya optik teknolojisinin bazılarına erişim sağlamasını görebilir. Ortaklık ayrıca, start-up’ın Meta cihazlarının imalatına yardımcı olmasını da içerebilir, böylece teknoloji devinin VR başlıklarını Çin’e olan bağımlılığını azaltma baskısı olduğu bir dönemde daha fazla yerel olarak üretmesine olanak tanınıyor.

Magic Leap, Financial Times’a ortaklıkların Magic Leap için “önemli bir iş kolu ve büyüme fırsatı” haline geldiğini belirttiyor. Ayrıca, geçen yıl “Magic Leap İçin Neler Gelecek” başlıklı bir blog yazısında CEO Peggy Johnson, şirketin “endüstrinin her kesiminden IP’mizi lisanslamak ve kendi karma gerçeklik teknolojilerini başlatmak isteyenlerin optik üretmek için patentli imalat sürecimizi kullanmak istediklerine inanılmaz bir ilgi gördüğünü” ifade ediyor.

Raporun zamanlaması birkaç nedenle dikkat çekicidir. Meta, CEO Mark Zuckerberg’in hesaplama alanının geleceği için harcadığı tüm paralar için yatırımcılardan baskı altında. Şirketin metaverse projelerinin hepsinden birkaç yıl daha kar elde etmesi beklenmiyor. Aynı zamanda, Reality Labs bölümüne yıllık olarak yaklaşık 10 milyar dolar harcıyor. Ayrıca, Apple’ın önümüzdeki ay WWDC geliştirici konferansını düzenleyeceği zaman AR başlık pazarına girmesi geniş çapta bekleniyor.