Türkiye’nin teknoloji ihracatı konusunda önemli oyuncularından biri olan PEAKUP, Ticaret Bakanlığı tarafından oluşturulan ve Türk markalarının global yolculuğunu destekleyen TURQUALITY Programı’nın bilişim alanındaki programı olan E-Turquality’e (Bilişimin Yıldızları) kabul edilen 16 teknoloji şirketinden biri oldu.
PEAKUP, E-Turquality (Bilişimin Yıldızları) Programı’na kabul edildi. PEAKUP, E-Turquality programına katılarak, unicorn olma yolunda önemli bir aşamayı daha geçmiş oldu. E-Turquality, Türkiye’nin bilişim ve alt sektörlerinin geliştirilmesi, inovasyonun teşvik edilmesi ve uluslararası pazarlarda rekabet edebilecek bölgesel ve küresel unicornların oluşturulması amacıyla yürütülüyor.
2012 yılında kurulan ve Türkiye’nin ilk Bulut Teknolojileri odaklı bilişim şirketi olan PEAKUP’ın, İstanbul, İngiltere Londra ve Birleşik Arap Emirlikleri Dubai’de ofisleri bulunuyor. Şirket, yaklaşık 100 uzmanla bilişim altyapı hizmetlerinden yazılım geliştirme faaliyetlerine kadar uçtan uca çözüm ve ürünler sunuyor.
Global marka olma yolunda hızlandı
Türkiye ve İngiltere’den sonra, Dubai’de de ofis açarak globalleşme yolunda önemli bir adım attıklarını belirten PEAKUP CEO’su Ahmet Toprakçı, “Dubai ofisimizle Katar, Suudi Arabistan dahil olmak üzere Orta Doğu ve Afrika bölgesinde etkinliğimizi artıracağız. ABD ve Asya pazarına açılmak da planlarımız arasında bulunuyor. Hem ürünlerimiz hem de hizmetlerimizle global bir marka haline gelmek istiyoruz. Bu vizyonla daha çok teknoloji firmasının, ülkemizin hizmet ihracatına katkıda bulunmasını sağlamak için rol model olmayı amaçlıyoruz. Bilişimin Yıldızları arasında yer almak, global marka olma motivasyonumuzu daha da artıracak” diye konuştu. Toprakçı, E-Turquality programında yer almaktan büyük mutluluk duyduklarını belirterek, “Bu başarıda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom’un düzenlediği 8’inci Mesleki Mükemmellik Endüstri Şampiyonası AtomSkills-2023 sona erdi. Uluslararası yarışmaya Akkuyu NGS de takım olarak katıldı.
Rusya’daki en büyük nükleer endüstri şampiyonası olan AtomSkills, 9 ülkeden yaklaşık 2.000 katılımcıyı bir araya getirdi. Yarışmacılar 40 ayrı mesleki yeterlilik dalında yarıştı. AKKUYU NÜKLEER takımı da radyasyon izleme, kimyasal laboratuvar analizleri, enerji tesislerinin teknolojik sistemleri, çevre sorunları, elektrik tesisatı ve mühendislik olmak üzere 6 özel kategoride yer aldı. Akkuyu NGS Projesi, Türkiye’nin ilk nükleer santralinin şantiyesinde çalışan deneyimli Rus uzmanlar ve genç Türk mühendisler tarafından sunuldu.
AKKUYU NÜKLEER A.Ş. Radyasyon Güvenliği Departmanı Uzmanı Berk İlbay, şampiyonayla ilgili izlenimlerini şu sözlerle paylaştı: “İşe başlamadan önce Akkuyu NGS personel yetiştirme programına katıldım ve Rusya’nın en iyi üniversitelerinden birinde eğitim gördüm. Nükleer endüstride aranan bir meslek ve deneyim sahibi oldum. Bu yüzden çok mutluyum. Üniversitede epeyce ders çalıştık, şimdi iş yapıyoruz ve AtomSkills’e katılma fırsatımız oldu. Bu tarz büyük ölçekli bir etkinlik, herkesin en iyi niteliklerini göstermeye imkân veriyor. Takımımız şampiyonaya ilk kez katılarak muazzam bir profesyonel deneyim kazandı. Harika ve dostane atmosferde geçen şampiyonada diğer şirketlerden meslektaşlarımızla tanıştık ve dünyanın en büyük nükleer şantiyesinde çalışma deneyimlerimizi paylaştık!”
Profesyonel bir ortam geliştirmeyi amaçlıyor
AKKUYU NÜKLEER A.Ş. Bilgi ve İletişim Teknolojileri Departmanı’nda uzman olarak görev yapan Seda Yürekli de sektörel şampiyonaya katılma deneyimini şöyle anlattı: “Şampiyonanın ölçeğine ve atmosferine hayran kaldım! 4 gün süren yarışmalarda ilginç görevlerle karşılaştık, birçok meslektaşımızla tanıştık. Tüm bunlar bize pozitif enerji verdi. AtomSkills’te edindiğim bilgi ve deneyimi Türkiye Cumhuriyeti için yeni olan nükleer alanda uygulamaktan memnuniyet duyacağım. Bu tür yarışmalar elbette profesyonel olarak büyümeye de yardımcı olacaktır.”
AtomSkills şampiyonası, profesyonel bir ortam geliştirme amacını taşıyor. Yarışmalar, farklı nesillerden nükleer uzmanları arasında bilgi ve deneyim alışverişine de katkıda bulunuyor. Şampiyona, katılımcılara kariyer gelişimi için de ek fırsatlar sunuyor.
Çin, ABD ve Avrupa ile teknoloji noktasında da tıpkı uluslararası siyasetteki gibi kıran kıran bir mücadele veriyor ve sonunda; Çin, yarı iletken, telekomünikasyon ve elektrikli araç endüstrilerinin parçaları için çok önemli olan iki metalin ihracatına kısıtlamalar getirdi.
Amaç Çin’in ulusal güvenliğini korumak
Çin Ticaret Bakanlığı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, galyum ve germanyumun kimyasal bileşikleriyle birlikte 1 Ağustos’tan itibaren Çin ulusal güvenliğini korumayı amaçlayan ihracat kontrollerine tabi tutulacağını söyledi. İki metal için ihracatçıların, ülke dışına göndermek veya göndermeye devam etmek istiyorlarsa ticaret bakanlığından lisans başvurusunda bulunmaları gerekecek ve denizaşırı alıcıların ve başvurularının ayrıntılarını bildirmeleri gerekecek, dedi.
Çin’in hareketi, Asya ulusunun kuantum hesaplamadan yapayzeka ve çip üretimine kadar her şeyde teknolojik hakimiyet için savaşmasıyla geliyor. ABD, Çin’inüstünlüğü kazanmasını önlemek için giderek daha agresif önlemler aldı ve Avrupa ve Asya’daki müttefikleri de aynısını bir miktar başarı ile yapmaya çağırdı. İhracat sınırları, dünyanın dört bir yanındaki ulusların tedarik zincirlerini denizaşırı ekipmanlara bağımlılıktan kurtarmak için çalıştıkları bir zamanda da geliyor.
Hareket, ABD ve müttefiklerinin son haftalarda Çin’e karşı söylemleri hızlandırmasının ardından geldi.
Konuya aşina olan insanlar geçen hafta yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin yapay zeka programlarını yürütmek için kullanılan bazı çiplerin satışını engellemeyi planladığını söyledi. Hollanda hükümeti Cuma günü yaptığı açıklamada, en gelişmiş yarı iletkenleri yapmak için gereken makinelerde neredeyse tekel sahibi olan bir şirket olan ASML Holding NV’nin bazı makinelerini Çin’e satmasını engelleyecek önlemleri duyurdu.
Çin hükümeti bu yılın başlarında, bir siber güvenlik incelemesinde “nispeten ciddi” riskler bulduğunu söyledikten sonra ABD’li çip üreticisi Micron Technology’nin bazı kritik sektörlerindeki ürünlerini yasakladı.
Çin, bir dizi bileşik yarı iletken türü üretiminde rol oynayan dünyanın önde gelen galyum ve germanyum üreticisi. Bileşik yarı iletkenler, iletim hızını ve verimliliğini artırmak için birden fazla elemanı birleştiriyor.
Metaller özellikle nadir veya bulunması zor değil, fakat Çin onları ucuz tuttu ve çıkarılması nispeten yüksek maliyetli oluyor. Her iki metal de alüminyum üretiminin temeli olan kömür ve boksit gibi diğer emtiaların işlenmesinden elde edilen yan ürünler. Elektrikli araç üretimi, savunma endüstrisi ve vitrinler temel kullanım alanlarını oluşturuyor.
Doğuş Otomotiv ve Doğuş Oto çalışanlarının, yenilikçi fikirleri ve süreç iyileştirme projelerinin ödüllendirildiği “Fikirlerin Doğuş Günü Mezuniyet Töreni” gerçekleştirildi.
Çalışanların her sene artan katılımı ile yılda 2 bin fikir ve 100’ün üzerinde süreç iyileştirme projesi hayata geçirildi. Doğuş Otomotiv ve Doğuş Oto, 2022 yılında çalışanlardan gelen yaratıcı fikir ve süreç iyileştirme projeleri sayesinde toplam 40 milyon TL’lik bir getiri elde etti.
“Kolayı varsa, işini zorlaştırma!” sloganıyla 2015 yılında hayata geçirilen Fikirlerin Doğuş Günü Mezuniyet Töreni’ bu yıl uzun bir ardan sonra yüz yüze gerçekleştirildi. Doğuş Otomotiv ve Doğuş Oto çalışanlarının fikir ve süreç iyileştirme projelerini paylaşma fırsatı elde ettikleri organizasyonda, ödüle layık görülen en iyi fikir ve projelerin sahibi 122 çalışan ödüllerini üst yönetimden aldı. Aynı zamanda Yalın Liderlik Eğitim Programını başarı ile tamamlayan 24 Yalın Lider de sertifikalarını törenle aldılar.
Doğuş Otomotiv ve Doğuş Oto’da Fikir Platformu altyapısı ile çalışanların her sene artan katılımıyla yılda yüzlerce fikir ve proje paylaşılıyor. Bu fikir ve projelerin hayata geçirilmesi ile verimlilik, kalite, maliyet tasarrufu, gelir kazancı, müşteri memnuniyeti, çalışan memnuniyeti ve kurumsal sürdürülebilirlik boyutlarında çıktılar elde ediliyor. 2022 yılında ise çalışanların özverili çalışmaları ve yaratıcı fikirleri sayesinde toplam 40 milyon TL’lik bir getiri sağlandı.
Türkiye’de elektrikli araç kullanımını yaygınlaştırma misyonuyla yola çıkan Voltify, abonelikli modeliyle hem yeni bir sürüş hem de yeni bir araç kiralama deneyimi sunuyor.
Elektrikli araçların Türkiye ve dünyada hızla yaygınlaşması, otomotiv ekosistemini pek çok açıdan değiştiriyor. Bu değişimlerden biri de araç kiralama sektöründe Voltify ile başlıyor. Voltify, tamamen elektrikli araç kiralama amacıyla tasarlanan bir platform ve bu platform 3-12 aylık abonelik modelleriyle, kurumlar ve bireylerin elektrikli araçların performansını ve konforunu deneyimlemelerini sağlıyor.
Elektrikli modeller, Hedef Filo güvencesiyle…
Voltify’ın arkasında %100 iştiraki olduğu Hedef Filo’nun güvencesi ve tecrübesi bulunuyor. Voltify.com.tr adresinde, sürüş deneyimi ve performansı en çok merak edilen hemen her markanın farklı bütçelere hitap eden elektrikli araçları yer alıyor. Voltify kullanıcılarına, en yeni teknolojiye sahip elektrikli otomobilleri en zahmetsiz ve en hızlı şekilde hayatlarına entegre ederek konforlu bir elektrikli araç deneyimi yaşama imkânı sunuyor. Ayrıca, araçların sigorta, bakım ve onarım gibi işlemlerini üstlenerek kullanıcıların hayatını kolaylaştıran Voltify, kullanıcılarının sadece elektrikli araç sürüş deneyimi ve keyfine odaklanmalarını sağlıyor.
Voltify Tesla Model Y de sunuyor
Şu anda voltify.com.tr adresi üzerinden 3 aydan başlayan abonelik modeliyle deneyimleyebileceğiniz otomobiller arasında Tesla Model Y, MG ZS EV, MG4 Electric, Volvo C40 Recharge, Volvo XC40 Recharge, Hyundai Kona, Leap Motor T03 Pro, Mercedes-Benz EQA, Mercedes-Benz EQC, Nissan X-Trail E-4ORCE, Nissan Qashqai E-power, Opel Corsa-e, Opel Mokka-e, Renault Zoe, Skywell ET5 gibi piyasaya ilk girdikleri andan itibaren büyük merak uyandıran modeller bulunuyor.
Paylaşım ekonomisi büyüyor
Voltify Kurucu ve CEO’su Mehmet Yiğit
Voltify Kurucu ve CEO’su Mehmet Yiğit, Türkiye’nin ilk ve tek elektrikli araç kiralama platformu Voltify’da sunacakları hizmetin elektrikli araç kullanımını hızlandıracağını ve yaygınlaştıracağını belirtiyor ve şöyle ekliyor: ‘Teknoloji baş döndürücü hızda gelişirken, tüm alışkanlıklarımız dönüşüyor. Elektrikli araçlar ise şarj, menzil gibi konularda kaygıları beraberinde getiriyor. Biz Voltify olarak, kullanıcıların elektrikli arabaları hayatlarına gerçek anlamda entegre ederek deneyimleyebilecekleri, zahmetsizce merak ve kaygılarını giderebilecekleri bir model sunuyoruz.’
Dünyada pek çok sektörde paylaşım ekonomisinin de büyümekte olduğunun altını çizen Yiğit şöyle devam ediyor: ‘Paylaşım ekonomisi çağında, artık varlık edinme yaklaşımı yerini varlık paylaşımı yaklaşımına bırakıyor. Bu dönüşümün etkilerini ilerleyen yıllarda daha da net bir şekilde göreceğiz. Elektrikli otomobiller çağında ise otomobil kullanma alışkanlıklarımız tamamen değişecek. Voltify olarak, bu iki dönüşümün kesişim noktasında yer alıyoruz ve herkesin kendi yaşam tarzına ve koşullarına uygun tercihler yapabileceği, bağlayıcı olmaktan çok özgürlük sağlayan bir mobilite ekosistemi oluşturmayı hedefliyoruz.’
Sürdürülebilir bir geleceğe ve enerji dönüşümüne de katkıda bulunabilecekleri bir alanda olmanın sorumluluğunu hissettiklerini ekleyen Yiğit, bu amaçla otomotiv markalarının yanı sıra, şarj hizmet ve çözümleri alanında faaliyet gösteren şirket ve gruplarla da iş birliği geliştirmeye odaklandıklarının altını çiziyor.
Geçtiğimiz haftalarda Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali’nde konuşan TikTok Asya-Pasifik, Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya Küresel İş Çözümleri Başkanı Shant Oknayan TikTok’un yeni 3Y çerçevesini duyurdu. Markaların ihtiyaç duydukları yaratıcı içerik çeşitliliğini geliştirmek için geliştirilen bir ekosistem olan 3Y çerçevesi; Yeniden kurgula (Recut), Yeniden düzenle (Remix), Yeniden hayal et (Reimagine) adımlarından oluşuyor.
Tüketici davranışının seyri hızla değişiyor
Reklama doymuş bir dünyada, tüketici davranışının seyri hızla değişiyor. Tüketiciler reklam içeriklerini engelleme konusunda uzmanlaştıkça, geleneksel pazarlama kanalları artık etkili olamıyor. Hootsuite’e göre internet kullanıcılarının yüzde 42,7’si reklam engelleyici kullanıyor. Bu durum işletmeleri, dikkat çekmek ve hedef kitleleriyle bağlantı kurmak için sürekli olarak yenilikçi yollar aramak zorunda bırakıyor. Yeni olanaklar sunan TikTok gibi dijital platformlar, yeni ticaret çağını başlatmak için önemli bir seçenek olarak ortaya çıkıyor. Topluluk, eğlence ve alışverişi bir araya getirerek, satın alma yöntemlerini yeniden şekillendiriyor ve markaların topluluklarıyla bağlantı kurma şeklini dönüştürüyor. Yaratıcılığı merkezine alan bir platform olarak, TikTok’un etkisi viral trendlerin ve eğlencenin ötesine uzanıyor. TikTok, ürün keşfinden satın almaya ve çok daha fazlasına doğru kesintisiz bir yolculuk yaratmaya yardımcı oluyor.
TikToktaGördümAldım kampanyasını ele alalım: 58 milyardan fazla görüntülemeye ulaşan bu etiket, kullanıcıların yalnızca TikTok önerilerine dayalı ürünleri keşfetme ve satın alma hikayelerini paylaşmalarına olanak tanıyarak alışveriş yapan ve içerik üreticilerinden oluşan çevrimiçi bir topluluğu besliyor. Bu, tek bir videonun kulaktan kulağa dolaşarak bir ürünü global olarak öne çıkarma gücüne sahip olduğu “topluluk ticaretinin” tam tanımına dönüşüyor.
Bunun arkasındaki nedenlerse çok yönlü. TikTok’un bulaşıcı yaratıcılığı ve ilgi çekici içeriği canlı bir ekosistem geliştiriyor. İşletmeler, reklam ve marka içeriğine yönelik eyleme geçirilebilir eğlence odaklı yaklaşımıyla müşterilerine daha yakın olabiliyor ve ilgiyi satışa dönüştürmeye yardımcı olabiliyor. İçerik ve ticaretin bir araya geldiği bu olguyu “Shoppertainment” olarak adlandırıyoruz.
Material tarafından yürütülen TikTok Pazarlama Bilimi Küresel Perakende Satın Alma Yolu çalışmasına göre: TikTok kullanıcılarının diğer platformların kullanıcılarına kıyasla fiziki olarak dışarı çıkıp platformda keşfettikleri bir şeyi satın alma olasılığı 1,5 kat ve TikTok’un ürün keşfi için kaynak olma olasılığı diğer platformlardan 1,7 kat daha fazla.
Sıradan bireyleri etkili içerik üreticilere dönüştürüyor
Eğlence odaklı ürün keşfi, özgünlük ve kullanıcı tarafından oluşturulan içeriğin bu ilginç karışımı, sıradan bireyleri etkili içerik üreticilere dönüştürüyor ve içerik üreticileri hikaye anlatımlarına dahil ederek markalar TikTok topluluğuyla daha derin güven ve bağlantılar kurabilir hale geliyor. Bu, platform tarafından duyurulan ve markaların gelişmek için ihtiyaç duydukları oyunun kurallarını değiştirecek eğlenceli içeriği oluşturmalarını sağlayan yeni akıma “Yaratıcı Rönesans” diyoruz.
Aynı zamanda TikTok, reklam araçları ve özelliklerini marka keşfi ve ilhamı için nihai hedef haline getirmek üzere tasarladı. Markalar ve içerik üreticiler arasındaki iş birliklerinin kolaylaştıran TikTok Creator Marketplace’den TikTok Creative Exchange’e kadar TikTok, markaları yaratıcı ortaklardan oluşan bir ekosisteme bağlıyor.
“Yaratıcılığı geri getirmenin zamanı geldi”
TikTok Asya-Pasifik, Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya Küresel İş Çözümleri Başkanı Shant Oknayan
Geçtiğimiz hafta Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali’nde TikTok’un ev sahipliğinde düzenlenen, Sıradaki Yaratıcı Rönesansı etkinliğindeki bir oturumda 3Y çerçevesini de anlatan Shant Oknayan şunları söyledi: “Son yıllarda markaların en iyi yaratıcı fırsatlarını günlük hayattaki değil daha özel anlara sakladığını görmeye başladık. Eskiden sadece Cannes gibi festivallerde değil, her zaman ve her yerde herkes tarafından önemi vurgulanan yaratıcılığı geri getirmenin zamanı geldi. Markaların platformumuzda gelişmek için ihtiyaç duydukları içerik çeşitliliğini oluşturmalarını her zamankinden daha kolay hale getirmek için tasarlanmış eksiksiz bir yaratıcı destek ekosistemi oluşturduk. Bu sayede içerik üreticilerinin yaratıcılığı ile teknolojimiz kesişim alanında bir araya geliyor. Markalar 3Y çerçevesini kullanarak mevcut yaratıcı ürünlerimiz ve akıllı teknolojilerimizle yeniden kurgulayabilir; ‘daha TikTok olmak’ için onları yeniden düzenleyebilir ve platformun, içerik üreticilerinin ve topluluklarının gücünü kullanarak yaratıcı fikirlerini yeniden hayal edebilir.”
Oknayan konuşmasında Türkiye’den de bir örnek verdi: “Vodafone’un oyunlaştırma platformu Teklif Ver Kazan’ı ele alalım: Marka, doğrulanmış müşteri veri havuzunu genişletmek, tekil ziyaretçi sayısını ve etkileşimi organik olarak artırmak ve sürdürmek, nihayetinde bunları satışa dönüştürmek istiyordu. Yaratıcı çalışmalarını içerik üreticileri aracılığıyla yeniden tasarlayan Vodafone’un kampanyası, Vodafone dışı kullanıcıların günlük ortalama dönüşümünde 8 kat gibi etkileyici bir artış sağladı”
Rolls-Royce, BAE Systems, Leonardo UK, MBDA ve Savunma Bakanlığı’ndan uzmanlar, Birleşik Krallık’ın yeni nesil hayalet savaş uçağı “Tempest” için gereken teknolojileri geliştirmek üzere birçok İngiliz işletme ile iş birliği yapmaya devam ediyor.
İlk olarak Temmuz 2022’de Birleşik Krallık hükûmeti tarafından duyurusu yapılan Uçan Teknoloji Demonstratörü (The Flying Technology Demonstrator), Birleşik Krallık’ın dünya standartlarındaki savunma sanayi uzmanlığıyla birlikte bir dizi yenilikçi dijital teknik ve dönüştürücü süreçler de dikkate alınarak tasarlanıyor.
BAE Systems’in Warton, Lancashire’daki yeni tesisinde, Rolls-Royce, BAE Systems ve Kraliyet Hava Kuvvetlerinden (RAF) test pilotları, demonstrartörün uçuş denemelerine katkı sağlayacak simülatörle 150 saati aşkın uçuş gerçekleştirdiler.
Askerî uçak tasarımında bir ilk olacak
Askerî uçak tasarımında bir ilk olarak BAE Systems mühendisleri, güvenlik açısından kritik sistem yazılımlarını birkaç günde geliştirmek için otomatik kodlama işlemi kullandı. Bu sayede simülatörle yapılan daha karmaşık uçuş manevraları sırasında uçuş kontrol sistemleri hızlı bir şekilde test edilebiliyor. Ayrıca ilk uçuşundan önce jetin nasıl çalışacağı hakkında önemli sonuçlar da gün yüzüne çıkıyor.
Mühendisler, aerodinamik motor testleri gerçekleştiriyor. Bu sayede havayı motor yüzeyinde süpersonik hızdan ses altı hızlara düşürmeyi hedefliyor ve kendine özgü şekle sahip bir motor hava kanalı üretmek üzere çalışmalar sürdürülüyor. Geleneksel bir savaş uçağı tasarımına göre daha az hareketli parçaya sahip olan hava alığı, uçağın görünmezlik özelliğine katkı sağlıyor. Testler Rolls-Royce’un 1960’larda Concorde Olympus motorunun da test edildiği Filton, Bristol’deki tesisinde gerçekleştiriliyor.
Mürettebat kaçış sistemleri alanında uzman İngiliz üretici Martin Baker ile BAE Systems mühendislerinden oluşan bir ekip, 500 mil/saatten daha yüksek hızlarda hareket eden roket tahrikli kızak kullanarak fırlatma koltuğu testlerine öncülük etti. Deneyimli mühendisler, “Tempest” uçağının gelecekteki geliştirmelerinde uygulanabilecek becerileri, genç ekip üyelerine aktarmak için birlikte çalıştı.
Yeni nesil hava muharebe aracı, Birleşik Krallık, İtalya ve Japonya ile birlikte yeni teknolojiler kullanılarak geliştiriliyor. Muharebe Programı kapsamında üretilecek olan “Tempest” uçağı, tasarımının yanı sıra, geliştirilmek için gereken beceri, araç, süreç ve teknikleri de bünyesinde barındırıyor.
Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı Geleceğin Hava Muharebesi Direktörü Richard Berthon konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Uçan Demonstratör programı, süpersonik bir hayalet jet tasarlamak ve inşa etmek için entegrasyon ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Bu program ulusal becerilerimizi geliştirecek ve “Tempest” uçağının 2035 yılına kadar hizmete girmesini desteklemek için veri öğrenimi ihtiyacını karşılayacak. “Tempest” artık sadece bilgisayar üzerinde bir fikir ya da konsept olmanın ötesine geçti. Endüstri ortaklarımız gerçek ve somut ilerlemeler kaydetti ve programı uçan demonstratör gibi yenilikçi projelerle hayata geçirdi.”
BAE Systems’ın Tempest Programı Direktörü Neil Strang ise şunları ifade etti: “Çalışanlarımızın, Typhoon’a hayat veren programa liderlik etmesinin üzerinden 40 yıl geçti. Yürüttüğümüz bu çalışma havacılık tarihinde bir sonraki adımını yazmak için karşımıza çıkan bir fırsat. “Tempest” uçağını 2035 yılına kadar hizmete sunabilmek için Tempest programının tamamında dijital teknikler, yenilikçi tasarım ve mühendislik yöntemlerini kullanıyoruz. Bu program kapsamında hâlihazırda, Birleşik Krallık endüstrisi ve tedarik zinciri genelinde, en deneyimli mühendislerimizin yanında çalışan genç stajyerler ve mezunlar da dâhil olmak üzere toplam 1.000 kişi görev alıyor. Bu çalışma, Birleşik Krallık’ın savunma ve havacılık alanındaki liderliğini devam ettirmek üzere ihtiyaç duyulan yeteneklerin ve deneyimin gelecek nesil mühendislere aktarılmasında yol gösterici olmaya devam edecek.”
Rolls-Royce’un Savunma Sanayi Geleceğe Yönelik Programları Baş Mühendisi Conrad Banks ise: “Aerodinamik testlerle birçok açıdan değerli sonuçlar elde edildi. Testler sırasında karmaşık dijital teknikler ve modeller kullanıldı. BAE Systems ve Rolls-Royce ekipleri arasındaki iş birlikliğine dayanan çalışmaların sonuçları bizleri son derece mutlu etti. Projemizin bir sonraki aşamasını birlikte gerçekleştirebileceğimize dair inancımız tam.” diyerek konuyla ilgili görüşlerini aktardı.
Otonom kargo uçağı için Natilus ve ZeroAvia bir araya geliyor. İki şirket sıfır emisyonlu hava kargo taşımacılığı için çalışacak.
Havacılık şirketleri Natilus ve ZeroAvia, sıfır kirlilik emisyonuna sahip kendi kendine uçan bir kargo uçağı geliştirmek için güçlerini birleştirdi. Hava kargo taşımacılığı için insansız hava araçları konusunda uzmanlaşmış Kaliforniya merkezli bir şirket olan Natilus, ZeroAvia’nın ZA600 hidrojen-elektrik motorunu harmanlanmış kanat gövdesi (BWB) kargo uçağına dahil edecek.
Bu ortaklık, dünyayı ısıtan kirliliğin salınmasına katkıda bulunan geleneksel kargo uçaklarının yerini alabilir. Uçaklar şu anda dünyadaki zararlı gaz kirliliğinin yaklaşık yüzde 1,9’una katkıda bulunsa da, önümüzdeki 20 yıl boyunca havacılık endüstrisinin yıllık ortalama yüzde 4,3 oranında büyümesi bekleniyor. Amerikan hava sahasında herhangi bir zamanda 5.000’den fazla uçak olduğu düşünülürse, havacılık endüstrisinin olumsuz çevresel etkilerinin azaltılması kritik öneme sahip. ZeroAvia’nın ZA600 hidrojen-elektrik motoruyla çalışan 19 yolcu kapasiteli bir uçağı şimdiden başarıyla uçtu. ZeroAvia, sıfır kirlilikli uçakların geliştirilmesine öncülük ediyor. Şirket, 10 milyar dolar değerinde ön sipariş topladı ve ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA) ve Birleşik Krallık Sivil Havacılık İdaresi’nden (CAA) deneysel sertifika aldı.
Sürdürülebilir havacılık
Kendi kendine pilotluk yapan kargo uçaklarıyla tanınan Natilus, ZeroAvia’nın 600kW hidrojen-elektrik tahrik sistemine olan güvenini dile getirdi ve bunu Kona uçağına entegre etmeyi düşünüyor. 25 metre kanat açıklığına sahip olan Kona uçağı, bu gelişmiş tahrik seçeneğinden faydalanmaya hazır. Natilus şu anda tamamen işlevsel bir tam boyutlu kargo uçağı işletmese de, sektörde güçlü bir konum elde etti. Şirket, büyük havayollarından 460’tan fazla ön sipariş ile 6.8 milyar doları aşan sipariş taahhütlerini açıkladı. Bu, yakında uçaklarının gökyüzünde konuşlandırıldığına tanık olabileceğimizi gösteriyor.
ZeroAvia’nın Kurucusu ve CEO’su Val Miftakhov, bu ortaklığın potansiyelini vurguladı. ZA600’ün Kona için hatta uygun bir motor olarak entegre edilmesinin, kargo operatörlerinin halihazırda ilgilendiği kirlilik azaltma ve maliyet avantajlarını artırabileceğini belirtti. Natilus’un Kurucu Ortağı ve CEO’su Aleksey Matyushev ise şirketlerin çevre yönetimine olan ortak bağlılıklarını ve hava kargo taşımacılığı sektöründe yenilik yapma dürtülerini vurguladı.
Natilus ve ZeroAvia’nın uzmanlık ve yeniliklerini birleştiren bu işbirliği, sürdürülebilir havacılığa yönelik önemli bir adımı temsil ediyor. Kargo taşımacılığı sektöründeki kirliliği azaltmak için umut verici bir çözüm sunuyor ve hava yolculuğunda daha yeşil bir geleceğin önünü açıyor.
Twitter’ın güçlü kullanıcı odaklı TweetDeck arayüzü, sahibi ElonMusk’ın kullanıcıların günlük olarak görüntüleyebileceği tweet sayısına ilişkin sınırlamaları açıklamasının ardından büyük sorunlar yaşıyor.
Kullanıcılar hafta sonu boyunca Twitter ile ilgili sorunları bildirirken, TweetDeck ile ilgili sorunların, markalarını oluşturmak, çalışmalarını tanıtmak ve bir raporlama aracı olarak Twitter’a güvenen profesyonel ve uzman kullanıcılar için sorun yaratıyor.
Musk, kullanıcıları Twitter’ın yeni sürümüne taşımayı planlıyor
Elon Musk‘ın 1 Temmuz’da duyurduğu tweet’leri görüntülemenin yeni sınırlarıyla ilgili sorunlar olabilir gibi görünse de, iki Twitter çalışanı durumun böyle olmadığını söyledi. Bunun yerine, TweetDeck’in eski sürümündeki eski API’lerin kaldırılmasına yönelik sorunlara bağlandılar ve Twitter’ın kullanıcıları önizlemede olan uygulamanın yeni sürümüne taşımayı planladığını söylediler. Yeni TweetDeck için oran limitleri yürürlükte.
Musk, platformda “geçici” olarak adlandırdığı sınırların “aşırı düzeyde veri kazıma ve sistem manipülasyonunu ele almak için” gerekli olduğunu iddia etti. Yeni limitler uygulandığında, Doğrulanmış hesaplar (esas olarak Twitter Blue’ya abone olanlar) günde 6000 gönderi okumakla sınırlıyken, diğer hesaplar yaşlarına bağlı olarak 600 veya 300 ile sınırlı olacaktı.
Musk daha sonra bu limitlerde doğrulanmış aboneler için 10.000 tweet’e ve diğer kullanıcılar için 1.000 ila 500 tweet’e çıkarıldığını duyurdu. TweetDeck’ten uzakta, Twitter’ın ana web sitesi ve uygulamaları Pazartesi sabahı itibariyle işlevsel görünüyor.
Sınırlar, Twitter’ın kayıtsız kullanıcıların benzer nedenlerle tweet okumasını engellemeye başlamasından bir gün sonra açıklandı. Musk, değişikliğin gerekçesi olarak, “Birkaç yüz kuruluş Twitter verilerini son derece agresif bir şekilde, gerçek kullanıcı deneyimini etkilediği noktaya kadar kazıyordu.” dedi.
Musk, sınırları önemli bir önlem olarak nitelendirse de, platformun güvenilirliğinin son aylarda yaşadığı en son örnek.
Şirketi satın aldıktan kısa bir süre sonra Elon Musk, şirketin iskeletini içeren bir dizi işten çıkarmaya başladı. Musk, Twitter’da 6.000’den fazla çalışanını işten çıkardığını ve toplam çalışan sayısını 8.000’in biraz altından yaklaşık 1.500’e düşürdüğünü söylüyor.
Bloomberg’in bildirdiğine göre, sosyal medya ağının Twitter’ın yeni CEO’su Linda Yaccarino ilişkiyi düzeltene kadar geçen ay hizmetleri için Google Cloud’a ödeme yapmayı bıraktığı bildirildi. Kısıtlamaların aslında yapılmayan bu ödemelerle ilgili olması düşüncesi de kamuoyunda kabul görüyor.
SaaStanbul 2023 etkinliği, bulut yazılımının gücünü keşfetmek, işletmelerin verimliliklerini artırmak ve rekabet avantajı elde etmek isteyen herkesi bir araya getirecek. Sektör profesyonelleri, girişimciler, yatırımcılar ve SaaS çözümlerine ilgi duyan herkes, bu etkinlikte ilham dolu konuşmaları dinleyecek, yeni iş bağlantıları kuracak ve sektörün geleceği hakkında bilgiler edinecek.
SaaStanbul 2023 etkinliği, yazılım alanında yenilikçi fikirleri, girişimleri ve işbirliklerini desteklemeyi hedefleyen bir platform olacak. Etkinlik, SEO stratejileri, büyüme teknikleri, satış optimizasyonu, girişim stüdyoları, şirket kurulumu, veri analitiği, ürün yönetimi ve ölçeklendirme stratejileri gibi SaaS’a odaklanan geniş bir yelpazede oturumları içeriyor.
500 kişinin dinleyici olması beklenen etkinliğe toplam 32 konuşmacı ve 20 sponsor katılacak. Etkinlik kapsamında, seçilecek 12 özel firma, sadece 5 dakika süren özel sunumlarını gerçekleştirme şansını da elde edecek. Bu sunumlar, katılımcıların yenilikçi ürün ve hizmetleri hakkında değerli bilgiler edinmesini sağlayacak ve sektörde önemli bir etki yaratma potansiyeline sahip olan firmaları tanıtmaya yardımcı olacak.
Kaliforniya’da Tesla sıcak hava nedeniyle arızalandı. 12 Volt’luk aküde yaşanan arıza, aracın kilitleme mekanizmasını devre dışı bıraktı.
Bir Tesla sahibi, 12 voltluk akünün patlayarak aracı erişilemez hale getirdiği için mahsur kaldı. Bir Tesla Model 3’ün sahibi olan Dennis Hegstad, 12 voltluk bir akü nedeniyle arabasına erişemeyerek garaj yolunda mahsur kaldı. Viral bir sosyal medya gönderisinde, Teksas’ın kavurucu yaz sıcağı aracını kasıp kavururken yaşadığı dehşeti dile getirdi. Pencereler ve kapılar gibi temel işlevlere güç sağlamaktan sorumlu 12 voltluk pil, bu talihsiz durumda çok önemli bir rol oynadı.
Tesla araçları, arabanın kilidini açmak için kısa menzilli radyo sinyalleri kullanan anahtar kartların lehine geleneksel anahtarları terk ediyor. Ancak, Hegstad anahtar kartını kullanmaya çalıştığında, yanıt vermeyen Model 3 ile iletişim kuramadı. Tesla mobil uygulaması bile aracın yerini belirlemede başarılı olamadı ve Hegstad’ı kilitledi ve hüsrana uğrattı. Tesla’daki 12 voltluk pil, yalnızca daha küçük elektronik bileşenlere güç sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda ana pil takımının şarj edilmesini de kolaylaştırıyor. 12 voltluk akü olmadan araç, hızlı marş gerektiren geleneksel gazla çalışan bir araba gibi şarj edilemez hale geliyor. Pilin değiştirilmesi gerektiğinin farkında olmayan Hegstad, Tesla’dan kendisini pilin durumu konusunda uyaran bildirimi almadı.
Tesla, pil arızasının kesin nedenini doğrulamasa da Hegstad, 80 ila 96 Fahrenheit derece arasındaki sıcaklıklara ulaşan bunaltıcı Teksas sıcaklığının zamansız ölüme katkıda bulunmuş olabileceğini tahmin ediliyor. Aşırı hava koşullarının pil ömrünü etkilediği, elektrikli araçların menzilini azalttığı ve şarj sürelerini uzattığı biliniyor. Hegstad, sosyal medyada hayal kırıklıklarını dile getirdi ve son fiyat indirimlerinden dolayı alıcının pişmanlık duyduğunu ifade etti. Sorunu çözmek için, sonunda Model 3’ünü Tesla’ya çekmek için yaklaşık 200 dolar ödemek zorunda kaldı. Hegstad, çekiciyi beklerken aracını canlandırmak için suyla soğutmak ve 12 voltluk aküyü takviye ile çalıştırmak da dahil olmak üzere çeşitli başarısız girişimlere başvurdu. Aracı gölgede tutma çabalarına ve Tesla’nın kabin aşırı ısınma koruma sistemini kullanmasına rağmen pil arızası devam etti.
Neyse ki Hegstad, Model 3’ü sorunu bildirdikten sonra 24 saat içinde geri aldı. 12 voltluk pil, yaklaşık 117 dolarlık bir maliyetle değiştirilirken, daha pahalı olan ana pil takımı zarar görmeden kaldı. Tesla’dan gelen bir fatura, pil sorununu ve müteakip çözümünü doğruladı.
Oracle’ın, şirketin bulut hizmetini yeni bir yapay zeka (AI) şirketleri dalgası için daha çekici hale getirmeyi amaçlayan bir hareketle Nvidia çiplerinin yanı sıra AMD silikon ve AmpereCPU’lara milyarlarca dolar harcadığı bildirildi.
Hareket, şirketin gerçekten sadece son 12 ayda uçmuş olan üretken yapay zeka pazarında bir hedef peşinde koşmaya yönelik ilk ciddi adımlarını attığını gösteriyor.
Oracle, bulut bilişim dünyasına sadece altı yıl önce, üç büyük girişimden çok daha sonra katıldı. Son araştırmalar, şirketin rakiplerine kıyasla kullanım açısından biraz geride olduğuna işaret ediyor.
Yakın tarihli bir röportajda Jefferies analisti Brent Thill, Oracle’ın AI alanındaki liderlere yetişmek için bir yolu olduğunu söyledi.
“2 milyar dolarlık yapay zeka yatırımı alıyorlarsa, diğerleri bunu birçok kez görüyor.” dedi.
“AWS veya Microsoft’a karşı buluttaki işlerinin boyutunu düşündüğünüzde, bu adil bir karşılaştırma bile değil.”
Thill’in değerlendirmesi, kurumsal veritabanı ürünleri sayesinde üretken yapay zekanın geniş veri yükleri söz konusu olduğunda bol deneyime sahip bir şirket olan Oracle’ın onlarca yıllık izlenmesine dayanıyor.
“Niskulular, ama diğerlerinin olduğu yerde değiller.” diye ekledi.
AI dalgasına atıfta bulunarak, “Bu gelgit tüm tekneleri kaldırırsa, diğer tekneler çok daha iyi teknelerdir.” dedi.
Oracle’ın “pratik” yapay zeka yaklaşımı
Gartner’ın başkan yardımcısı analisti Chris Pang, Oracle’ı “radikal olarak pratik” olarak nitelendirdi.
“Kurumsal pazara, müşterilerine çok odaklanıyorlar ve bunun bir sonucu olarak farklı teknolojilerde nasıl yenilik yaptıkları açısından bu yatırımı yapmaları için her zaman bu iş vakası ve ayrıca gerçekten değer katabileceği kullanım durumları olması gerekiyor.”
Pang, Oracle’ın son yıllarda yapay zekaya büyük yatırımlar yaptığını, ancak iş uygulamalarına ve temel teknoloji platformlarına yoğunlaştığını söyledi.
“Gerçekten birkaç alana odaklandı.” dedi.
Biri özerk veritabanıydı ve diğeri, bir işletmenin veritabanlarında tutulan verilerle daha fazlasını yapmak için tahmine dayalı analiz ve araçlar gibi yetenekler eklemek.
Pang, AI türlerini ayırt etmek için can atıyor; örneğin, birkaç yıldır birçok satıcı tarafından konuşlandırılan makine öğrenimi ve “Şu anda yöneldiğimiz yer, üretken AI etrafında olan bu yeni sınır.” dedi.
“Ve belki de piyasadaki bazı emsalleriyle karşılaştırıldığında, Oracle için hala erken günler olduğunu söyleyebilirim.”
Oracle yetişebilir mi?
Ellison’ın AI iş yüklerini çekmek için milyarlarca dolar harcanacağını belirten duyurusu, şirketin AI alanındaki son ateşli faaliyetlerinin üzerine geliyor.
Kısa süre önce Cohere ile bir işbirliği duyurdu ve kurumsal düzeyde üretken AI hizmetleri geliştirmeyi planlıyor.
Bu ayın başlarında, mevcut İK hizmetlerini iyileştirmek için Oracle Fusion Cloud İnsan Sermayesi Yönetimi hizmetine yapay zeka destekli yeteneklerin eklendiğini duyurdu.
Ancak Thill’in gözlemlediği gibi, diğer şirketler Oracle’ın biraz önünde. Örneğin Microsoft, 2019’da OpenAI’ye 1 milyar dolar yatırım yaptı ve bunu bu yılın başlarında milyarlarca dolarlık bir anlaşmayla sonuçlanan daha fazla yatırımla takip etti.
Microsoft, teknolojiyi hizmetlerine entegre etmeye başladı ve OpenAI için bilgi işlem gücü sağlayıcısı olarak, şirketler ürünlerini platformla entegre etmeye çalışırken fayda sağlayacaktır.
Oracle’a gelince, üretken AI teknolojisinin ortaya çıkması biraz şaşırmış gibi görünüyor. Şirket yıllarca AI’yı “Uyarlanabilir Zeka” olarak tanımladı ve stratejisi etrafında bazı karışıklıklara neden oldu.
Bu nedenle Oracle, yapay zeka alanındaki liderlere meydan okumak için yeni bir zemin aramalı ve şu anda rakiplerinin karşılaştığı gizlilik ve düzenleyici sorunları ele almak için kurumsal deneyiminden yararlanmalı. Rekabetin yasal zorluklara batması durumunda, önümüzdeki bir veya iki yıl içinde bunu yapmak için bir fırsat var.
Oracle blok zinciri
Oracle’dan bir sözcü; “Oracle üretken yapay zeka hizmetleri, sektördeki en yüksek güvenlik, performans ve değer seviyelerini sağlayacaktır.” şeklinde ekledi.
“Müşteriler, belirli modelleri eğitmek için kendi verilerini güvenli bir şekilde bir araya getirebilir, bunları OCI aracılığıyla sınıfının en iyisi AI altyapısına dağıtabilir ve iş avantajlarını uygulamalarında hemen deneyimleyebilir.”
Oracle, bulut bilişim bahislerinde AWS, Microsoft ve Google Cloud gibi şirketlerin gerisinde kaldı.
Şirketin gecikmesiyle ilgili olarak Pang, “Oracle tamamen dikey olarak entegre olmayı seviyor” dedi.
“Başka birinin teknolojisine sırtlamak yerine tamamen kendi başınıza yapmaya çalışıyorsanız, bunu yapmak çok fazla yatırım ve çok zaman alır.”
Ayrıca, Oracle’ın “bulutu araştırmak ve müşteri gereksinimleriyle daha uyumlu bir bulut altyapısı tasarlamak için onlara biraz daha zaman veren” kurumsal müşteri tabanından da bahsetti.
Bununla birlikte, “Bence bulut yapmak için birinci nesil çabalarının belki de… optimalin altında olduğunu söylemek doğru olur. İşte bu yüzden onu hızla yeniden tasarladılar”.
Oracle’ın 2022’deki CloudWorld etkinliği sırasında Ellison, rakiplerini basitçe kopyalamama arzusunu gerekçe göstererek şirketin bir altyapı bulutu girişimini iptal etmeye karar verdiğini söyledi. Karar farklı bir yaklaşıma yol açmış olsa da, şirkete de zaman ayırdı.
Ellison’ın Oracle’ın Gen2 bulutunun artık AI için bir numaralı seçenek olduğu iddiası, şirketin rakiplerinin AI sektöründe önemli bir avantaja sahip olduğu bir zamanda geldi.
Oracle, veritabanları söz konusu olduğunda ilk taşıyıcı değildi, ancak daha sonra kurumsal veritabanı pazarına hakim olmaya başladı. Bununla birlikte, bulut pazarındaki ilk hareket eden avantajından da yoksundu, ancak yine de liderlerin gerisinde kalıyor.
Şirketin üretken AI teknolojisi ile pazara geç kaldığı şüphesiz. Yetişip yetişemeyeceği, rakiplerinin potansiyel yanlış adımlarında ve kurumsal deneyimini çekici bir üretken yapay zeka önerisine dönüştürüp dönüştüremeyeceğinde yatıyor.
ABD’de özellikle Twitch gibi canlı yayın platformlarında oyun oynayan, yayın açan isimlere yayın esnasında SWAT göndermek yaygın bir hareket. Yayıncı oyunun hararetiyle kendinden geçmişken izleyicilerden biri kendince eşek şakası yapmak amacıyla 911‘i arar ve sahte bir ihbarda bulunarak yayıncının elde ettiği adresine SWAT ekiplerini yönlendirir.
SWAT ekiplerinin bu yanlış yönlendirilmeleri yüzünden birçok insanın evine baskın yapıldı, darp edildiler ve hatta ölenler oldu. Bu sadece yayın için değil normal vatandaşlar arasında da oldu. FBI, bu istismarın ve mağduriyetleri önleyebilmek için ulusal bir veri tabanı oluşturdu.
Büronun Batı Virginia, Clarksburg’daki Ceza Adaleti Bilgi Hizmetleri merkezinden Şef Scott Schubert, teşkilatın ülke genelinde yüzlerce polis departmanı ve kolluk kuvvetleri arasında SWAT olaylarına ilişkin bilgi paylaşımını kolaylaştırmak için Mayıs ayında ulusal bir çevrimiçi veri tabanı oluşturduğunu söyledi.
Schubert, bu çabanın büroya “ülke genelinde neler olup bittiğine dair ortak bir işletim tablosu” sağlayacağını söyledi. “Bu ulusal sorunu izlemek ve elimizden geldiğince yardım etmek için her adımı atıyoruz” diye ekledi.
John Jay’den Shapiro, kaydedilen en eski SWAT’lama vakası 2002’de meydana gelse de, bugüne kadar ABD’de SWAT’lamayı suç sayan özel bir yasa olmadığını söylüyor.
“Yürürlükte bir yasa olmadan,SWAT‘lama olaylarını araştırmak için belirlenmiş bir kaynak veya eğitim yoktur” dedi. “Ve 911 sevk görevlileri, gerçek acil durumlar ile yanlış raporları ayırt etmek için ihtiyaç duydukları kaynaklara ve eğitime sahip değil.”
iPhone veya Android telefonlarda indirilen dosyaları bulmak sanıldığından daha zor olabiliyor. Artan içerik ve bunların tüketim hızının da artması; cihazlarda çok fazla veri birikmesine ve ihtiyaç anında aranılan veriyi bulmanın zorlaşmasına sebebiyet verebiliyor.
iPhone’da indirilenler nasıl bulunur?
iPhone‘unuz varsa indirdiğiniz dosyaları bulmak için Dosyalar uygulamasına gidin. Dosyalar, fotoğraflardan kayıtlı GarageBand şarkılarına kadar her şeyi depolamak için kullanılıyor. Geçmişte bir şey indirdiyseniz, onu oradan bulabilirsiniz.
Adım 1: Ana ekranda Dosyalar’a dokunun.
Adım 2: Muhtemelen size bir dizi klasör gösterecektir. Dosyalarınıza ve konumlarınıza daha iyi bakmak için Gözat’ı seçin.
Adım 3: Göz At içinde, Konumlar altında listelenen birkaç seçenek göreceksiniz.
Adım 4: iCloud Drive’a dokunun.
Adım 5: Aşağıdaki ekranda İndirilenler’e dokunun.
iPhone’un varsayılan Safari’sinden farklı bir tarayıcı kullanıyorsanız, başka bir yere kaydedebilir. Sizin için durum buysa, Gözat’a geri dönün ve ardından iPhone’um >Tarayıcı adı öğesini seçin. İndirmelerinizi orada bulmalısınız. Bir resim bulmaya çalışıyorsanız, büyük ihtimalle Fotoğraflar uygulamanızdadır. Aradığınızı hala bulamıyorsanız, arama çubuğuna dokunup indirdiğiniz dosyanın adını girebilirsiniz. Tam adı hatırlayamıyorsanız, uygulamanın olası adayları önermesini isteyen ilk birkaç harfi yazabilirsiniz.
Samsung akıllı telefonlar için farklı isimlerle aynı kural işliyor.
Adım 1: Uygulama çekmecesini açın ve Dosyalarım simgesine dokunun veya Samsung klasörünü açın ve oradan erişin (telefona bağlı olarak).
Adım 2: Kategoriler altında İndirilenler’e dokunun.
3. Adım: Dosyalarım uygulaması, dosyaları türlere ayıran başka kategoriler de sağlıyor: Görüntüler, Videolar, Ses, Belgeler ve Kurulum dosyaları. İndirilenler kategorisini kullanarak dosyalarınızı bulamıyorsanız bu kategorileri kontrol edin. Belirli bir indirmeyi bulmak için uygulama çekmecesindeki Arama alanını da kullanabilirsiniz.
Google Pixel telefonlarda indirilenler nasıl bulunur?
Bu adımlar, yalnızca Google Pixel 7 ve Pixel 7 Pro gibi telefonlarda değil, herhangi bir Android telefonda kullanılabilen Google’ın Dosyalar uygulaması için geçerli. Bu nedenle, üreticinin dosyalar uygulamasını beğenmediyseniz, Google’ın Dosyalar uygulamasını indirebiliyor ve bunun yerine kullanabiliyorsunuz.
Adım 1: Uygulama çekmecesini açın ve Dosyalar uygulamasına dokunun.
Adım 2: Henüz açık değilse Gözat’ı seçin ve ardından İndirilenler bölümünü seçin.
3. Adım: İndirilenler ekranında Küçük Resim ve Liste görünümleri arasında geçiş yapabilirsiniz. Bu düğmenin yanında, Sıralama ölçütü ve Tümünü seç seçeneklerini içeren bir açılır menü sunan üç noktalı Daha Fazla simgesi bulunuyor.
4. Adım: Çevrimiçi forumlarda, Google Pixel sahiplerinin küçük bir azınlığı, indirilen fotoğrafları veya dosyaları Dosyalar uygulamasında bulamadığını bildirdi . Genellikle bu, görüntüleri indirmek için Google uygulamasının kullanılmasından kaynaklanan bir izin sorununun sonucu.
Adım 5: Çözmek için Ayarlar > Uygulamalar > Google Dosyaları > İzinler’e gidin.
6. Adım: Ardından, Fotoğraflar ve videolar izninin açık olduğundan emin olun. Değilse, indirilen dosyalar ayrı bir sistem dizinine gönderilmeye devam edecek.
Diğer Android telefonlarda indirilenler nasıl bulunur?
İndirilenleri diğer Android telefonlarda bulmak, Google Pixel veya Samsung telefonlarda bulmakla hemen hemen aynı iş akışını izliyor. Ancak ilgili modellere ve üreticilere bağlı olarak uygulamaların adları değişiklik gösteriyor.
Kural olarak, aşağıdakileri yapmanız gerekiyor:
1. Adım: Uygulama çekmecenizi açın.
2. Adım: Telefonunuzda, İndirilenler, Dosya yöneticisi veya Dosyalarım satırları boyunca bir adla anılacak olan dosya yöneticisini açın.
Adım 3: İndirilenler dosya klasörünü seçin.
İndirilenlerinizi göremiyorsanız, önce Dahili depolama alanına gidin, ardından uygun klasöre erişebileceksiniz. Aradığınız dosyayı hızlı bir şekilde getirmek için arama çubuğunu da kullanabilir veya yanlışlıkla başka bir klasöre sıralayıp sıralamadığınızı kontrol edebilirsiniz.
BSH Türkiye, fabrika depolarında kullandığı lojistik araçlarını, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda Li-Ion akülerle yeniledi. Karbon salımı olmayan ve düşük enerji tüketen yeni Li-Ion akülü araçlar sayesinde iç lojistikte enerji tüketimi %20, atık oluşumu %66 azaltıldı. Elde edilen tasarruf, 4 kişilik 978 ailenin bir yıllık enerji tüketimine eşdeğer.
BSH Türkiye, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda ülkemizde ve dünyada örnek teşkil eden sektörde öncü uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyor.
Enerji tüketimi Li-Ion akülerle azalıyor
Üretim süreçlerinde aynı anda çok sayıda kapsamlı sürdürülebilirlik projesi yürüten BSH Türkiye, bu kez bitmiş ürünlerin depoya yerleştirilmesi aşamasında kullanılan fabrika içi lojistik araçlarını modernize ederek enerji tüketimini ve karbon ayak izini önemli ölçüde azalttı. Yüksek karbon dioksit üreten ve elektrik enerjisi tüketimi hayli fazla olan Kurşun-Asit akülü (Pb-akü) 553 depo içi lojistik aracın tamamı, Ocak 2021-Haziran 2023 arasında devam eden proje kapsamında Lityum-iyon (Li-lon) akülerle yenilendi. Karbon salımı olmayan ve düşük enerji tüketen yeni Li-Ion aküler sayesinde, BSH Türkiye depo lojistiğinde kullanılan araçların karbon salımı en düşük seviyeye indirildi ve aynı zamanda akülerin şarj kapasitesinden kaynaklı elektrik enerjisi tüketimi %20 oranında azaltıldı. Bu sayede, 4 kişilik 978 ailenin 1 yıllık enerji tüketimine (2.700 MW/y) eşdeğer tasarruf sağlanmış oldu.
Hakan Mandalı: Enerji tasarrufunun yanı sıra atık oluşumunu da %66 azalttık
Konuyla ilgili açıklama yapan BSH Türkiye CTO/COO’su Hakan Mandalı, sürdürülebilirliği tüm faaliyetlerinin merkezine alarak dünyanın geleceği için yatırım yaptıklarını ve 2030 yılında BSH’nin tüm tesislerini %100 yeşil enerjiyle çalışır hale getirmeyi hedeflediklerini hatırlattı. Mandalı, “Gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden bugünün ihtiyaçları için her gün aynı heyecanla çalışıyoruz. 2020’den beri karbon-nötr olarak faaliyet gösteriyoruz. Li-Ion akülü iç lojistik araçlarına geçiş projemizle yalnızca muazzam bir enerji tasarrufu elde etmekle kalmadık, aynı zamanda akü kullanım ömrünü de üç kat artırarak atık miktarını eski akülere kıyasla %66 azaltmış olduk. Bu sayede artık 48.528 kg daha az atık oluşmasını sağlıyoruz.” dedi.
Hakan Mandalı, akü modernizasyonu sayesinde, Haziran 2023 itibarıyla, özel donanımlı, doğaya zararlı ve yüksek işletme maliyetli akü şarj odalarının tamamı kapatılarak 20.538 kg Kurşun, 9.665 kg asit kullanımı sona erdiğini ifade etti ve ekledi: “Böylelikle aynı zamanda akü şarj ve akü bakım esnasında yaşanabilecek yanıcı gaz ve oluşabilecek yanma, patlama gibi iş sağlığı ve güvenliği riskleri de tamamen ortadan kaldırıldı.” dedi.
Çinli araştırmacılar, “Makine Tasarımının Sınırlarını Zorlamak: Yapay Zeka ile Otomatik CPU Tasarımı” başlıklı bir makale yayınladı. Makale, araştırmacıların 5 saatin altında yeni bir endüstriyel ölçekli RISC-V CPU tasarlama çalışmalarını detaylandırıyor.
Yapay zeka ile otomatikleştirilen tekniğin, insanların oluşturduğu ekipten 1000 kat daha hızlı olduğu iddia ediliyor. Bununla birlikte ortaya çıkan AI tasarımlı CPU, bir i486 ile yaklaşık olarak eşit bir performans gösteriyor.
Çinli araştırma ekibinin amacı, makinelerin insanlar gibi çipler tasarlayıp tasarlayamayacakları sorusuna cevap bulmaktı. Ekip, daha önceki AI yapımı tasarımların nispeten küçük veya kapsam olarak sınırlı olduğunu düşünüyor. Bu yüzden, yapay zeka tasarımının sınırlarını test etmek isteyen araştırmacılar, yapay zekayı otomatik olarak bir RISC-V CPU tasarlamaya çalışmaya karar verdi.
Araştırmacılar, hazırladıkları süreç doğrultusunda bir CPU’nun tasarımını yapay zeka tasarımı oluşturdu. Bantlanmış RISC-V32IA komut seti CPU’su 65nm’de üretildi ve 300 MHz’e kadar çalışabiliyor. Linux işletim sistemini ve SPEC CINT 2000’i yapay zeka tarafından üretilen CPU üzerinde çalıştırma, işlevselliğini doğrulandı.
Drystone kıyaslamalarında, yapay zeka tarafından üretilen işlemci, bir i486 ile eşit performans gösterdi. Ayrıca, aynı testte bir Acorn Archimedes A3010‘dan biraz daha hızlı görünüyor.
Bazıları AI tarafından üretilen CPU’nun performansından etkilenmemiş olsa da, bilim adamları ayrıca ürettikleri BSD’nin “von Neumann mimarisini sıfırdan keşfettiği” için oldukça gururlu görünüyorlar.
Yapay zeka kullanarak sıfırdan yeni bir RISC-V CPU oluşturmak, yalnızca akademik ilgi alanı veya sıfırdan yeni işlemciler yapmak için potansiyel kullanım değil. Araştırmacılara göre yapay zeka, mevcut yarı iletken endüstrisindeki tasarım ve optimizasyon döngülerini önemli ölçüde azaltmak için kullanılma potansiyeline sahip.
Üstelik bilim adamları vardıkları sonuç bölümünde, bu araştırmanın daha ileriye götürülerek kendi kendine gelişen bir makinenin temelini oluşturup oluşturamayacağını bile düşünüyor.
Vodafone, yapay zekâ destekli yetenek platformu Eightfold ile birlikte çalışıyor. Yeni sistemle, adayların saklı özgeçmişleri Eightfold üzerinden yöneticilere iletilerek, daha eşit şartlarda değerlendirme yapılması sağlanıyor.
Vodafone, işe alımlarda yapay zekâ teknolojisinin gücünden yararlanıyor. Global işgücü teknolojisi platformlarından Eightfold ile işbirliği yapan Vodafone, özgeçmişleri bu platform üzerinden yöneticilerle paylaşarak daha adil bir değerlendirme ortamı oluşmasını sağlıyor. Tüm Vodafone ülkelerinde uygulanan yeni sistemde, adayların ad ve soyadlarının sadece baş harflerinin yer aldığı; önyargıya neden olabilecek yaş, cinsiyet, üniversite gibi bilgilerin bulunmadığı saklı özgeçmişler (blind CV) kullanılıyor. Bu sayede, adayların daha eşit şartlarda, sadece sahip oldukları deneyim ve yetkinliklere göre değerlendirilmesi mümkün oluyor.
Vodafone olası önyargıların önüne geçmeyi hedefliyor
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan YardımcısıNazlı Tlabar Güler, şunları söyledi: “İnsan Kaynakları alanında yapay zekâ kullanımı yaygınlaşıyor. Bu teknoloji, çeşitlilik ve eşitlik alanında yapılan çalışmalara destek olduğu gibi, işe alımlarda da hem adayın hem işverenin deneyimini olumlu yönde etkileyerek işe alım kalitesini iyileştiriyor. Vodafone olarak, dünya genelinde yapay zekâ destekli yetenek yönetimi, işe alım ve geliştirme platformu Eightfold ile birlikte çalışıyoruz. Adayların daha adil ve eşit koşullarda değerlendirilebilmesi için yöneticilerimize bu platform üzerinden saklı özgeçmişler iletiyoruz. Böylece, olası önyargıların önüne geçerek, adayların sadece deneyim ve yeteneklerine göre değerlendirilmesini sağlıyoruz.”
Maksimum verimlilik sağlıyor
Dünya genelinde 110 ülkede kullanılan Eightfold, sunduğu yapay zekâ teknolojileriyle şirketlere potansiyel adayların bulunması ve en uygun pozisyona yerleştirilmesi konusunda yardımcı oluyor. Sağladığı üst düzey analiz yeteneğiyle, şirketlerde mevcut çalışanların pozisyonlarına yönelik önerilerde de bulunuyor. Eightfold ile şirketler, her bir çalışanını terfi ya da yeni rol bağlamında yönlendirerek sahip olduğu işgücünden maksimum verim alabiliyor.
ABD’de bir geliştirici, otomatik arama engelleme için abonelik hizmeti başlattı. Yazılım, karşıdaki kişinin bot olduğunu anlayıp oyalıyor.
ABD Federal İletişim Komisyonu otomatik arama yapanlara karşı “önlem almasına” rağmen, sorun ortadan kalkmaktan çok uzak. Bu durum, telefon numarası başına aylık yaklaşık 14 ulusal arama ile tüketicileri rahatsız etmeye devam ediyor. Bu aramaların çoğu dolandırıcılık amaçlı gerçekleşiyor.
Otomatik aramalar her ülkede rahatsız edici hale geldi
California, Monrovia’da bir adam ateşe ateşle karşılık veriyor. Jolly Roger Telephone Company’nin sahibi Roger Anderson , telefonla pazarlama dolandırıcılarını mümkün olduğu kadar uzun süre hatta tutmak için ChatGPT tarafından desteklenen botlar ve bir ses kopyalayıcı kullanıyor. Onların zamanını boşa harcıyor ve onlara paraya mal oluyor. Ancak bunu sadece kendi eğlencesi için yapmıyor. İşi, sıradan insanların sistemini makul bir ücret karşılığında kullanmasına izin veriyor.
Kurulumu oldukça kolay. Yıllık 25 ABD Doları tutarında bir aboneliğiniz olduğunda, hesabınız için oluşturulmuş benzersiz bir numaraya çağrı yönlendirmeyi etkinleştirebiliyorsunuz. Ardından, otomatik çağrıları botların halletmesine izin verebilir veya bir konferans görüşmesi oluşturmak için “Birleştir” özelliğini kullanabilir ve dolandırıcılar botları işbirliği yapmaya çalışırken ortaya çıkan neşeyi gizlice dinleyebiliyorsunuz.
Sesler kulağa insan gibi geliyor, ancak ifadeler tekrarlayıcı ve doğal olmayabilir. Genellikle konunun dışına çıkarak veya arayan kişi hakkında konuşarak yanılsamayı bozabilir. Bununla birlikte, , özellikle kişiyi kredi kartı bilgilerini vermeye ikna edeceklerini düşünüyorlarsa, sorun yaşadıkları dolandırıcıyı 15 dakikaya kadar hatta tutacak kadar iyi çalışıyor.
Dolandırıcıları dolandırmak için bu numarayı kullanan ilk kişi Jolly Roger değil. Lenny adlı bir sohbet robotu, 2008’den beri robocaller’lara cezalarını veriyor. Ancak Lenny, bir insana ulaşmak için bir tuşa basılması gerektiğini fark etmediği için o kadar etkili değil. Wall Street Journal, otomatik çeviricilerin saniyede yaklaşık 100 arama yapabildiğini ve telefonla pazarlamacının yalnızca bir tuşa basma gibi bir insan yanıtı varsa hatta girdiğini belirtiyor. Aksine, otomatik çevirici kaydı Jolly Roger botu üzerinden konuşuyorsa, bunu tanıyacak ve çeviricinin kapanmasını önlemek için en yaygın geçiş tuşlarına “basacaktır”. Lenny bunu yapamıyor, ancak kullanımı ücretsiz olarak sunuluyor.
WiFi, günümüzde müşteriler ve seyahat edenler için en çok arzu edilen hizmet haline geldi. Bu nedenle, ağları güçlendirmek oteller, restoranlar, kafeler (HoReCa) ve küresel turizm endüstriyle birlikte büyümek isteyen işletmeler için büyük önem taşıyor. Küresel turizm endüstrisindeki büyümenin, 2023 ve 2024 yılları süresince çift hanelere ulaşması bekleniyor.
Kolay yönetim, memnun misafirler
Turizm endüstrisinde, ağ yöneticileri genelde birden fazla oda ve konumda ağları yönetmek zorunda kalıyorlar. Zyxel’in Nebula çözümü, ağ yöneticilerine güçlü, kolay ve ölçeklenebilir bir çözüm sunarak ağları tek bir ara yüzden yönetmelerine imkan tanıyor. Nebula’nın merkezi yönetimi, yöneticilerin ağ sorunlarına ve müşteri taleplerine daha hızlı yanıt vermelerini sağlayarak müşteri memnuniyetini artırıyor.
Kapsamlı bulut tabanlı ürün portföyü; WiFi 6/6E AP’ler, multi gigabit L3/L2/masaüstü switch’ler, firewall’lar ve 5G mobil router’lar da dahil olmak üzere 100 farklı model içeriyor. Tüm bu modeller birkaç dakika içinde başlatılabiliyor ve tek bir platformdan merkezi olarak yönetilebiliyor.
Zyxel’in ağ çözümlerinin etkisi, beş yıldızlı otellerde, tatil köylerinde, zincir otellerde, butik otellerde, pansiyonlarda, küresel fast-food restoranlarında, kafelerde, yemek hizmeti sağlayan işletmelerde ve daha birçok noktada görülüyor. Örneğin, Antalya’daki Adalya Elite Lara, Balıkesir’deki Adrina Termal Health & Spa Hotel ve Aydın’daki Atlantique Holiday Club Zyxel’in bulut destekli ağ çözümleriyle güçleniyor.
Adalya Elite Lara Bilgi İşlem Müdürü Kaan Özkan, “Sektör deneyimi ve uzmanlığı ile ağ altyapımızı en yeni teknolojileri bünyesinde barındıran Zyxel ürünleri ile yeniledik. Tüm süreçleri hızlı ve eksiksiz bir şekilde başarı ile tamamlanan proje sonrasında, otelimizin altyapısı Nebula ile tek bir merkezden yönetilebilir hale getirildi.”
Adrina Termal Health & Spa Hotel IT Müdürü Abdullah Saraçoğlu, “Zyxel’in access point çözümleri kullanılarak otelimizin ağ alt yapısı tamamen yenilendi ve bulut tabanlı ağ yönetim çözümü Nebula platformu ile tek bir merkezden yönetilebilir hale getirildi. Yeni ağ altyapısı ile misafirler ve personel otel genelinde geniş alana yayılmış yaşam alanında 7/24 hızlı ve kesintisiz internete ulaşabiliyorlar.” dedi.
Zyxel Networks Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Crowley Wu, “Zyxel’in Nebula çözümü, sınırlı IT personeli ve talepkar misafirlerin zorluklarıyla başa çıkmak isteyen HoReCa endüstrisindeki işletmelere yardımcı olmak için muhteşem bir araç. Nebula, ağ yönetimindeki karmaşıklığı ortadan kaldırarak, işletmelerin turizm sektöründeki yükselişi yakalamalarını sağlıyor. Böylece, işletmeler misafirlerine olağanüstü hizmetler sunabiliyorlar.