Broadcom, AB’nin antitröst soruşturmasıyla karşı karşıya!

0

ABD’li yonga üreticisi Broadcom; bulut bilgi işlem şirketi VMware için verdiği 61 milyar dolarlık teklif hakkında AB’nin Antitröst düzenleyicilerinin kapsamlı bir soruşturma başlatmaya hazır olmasıyla birlikte bir gerilemeyle karşı karşıya kalacak.

Bu yıl dünyanın şimdiye kadarki en büyük ikinci satın alımı olan satın alma, Broadcom’un işini kurumsal yazılımlara doğru çeşitlendirme girişiminin altını çiziyor, ancak dünya çapındaki düzenleyicilerin Big Tech tarafından yapılan anlaşmaların incelemesini hızlandırmasıyla geliyor.

Broadcom, Amazon, Microsoft ve Google’ın bulut bilişim pazarındaki rekabetine işaret ederek, anlaşmanın AB tarafından erken onaylanması konusunda ısrar ediyordu.

Kaynaklar, şirketin bu hafta başlarında Avrupa Komisyonu yetkilileriyle sözde bir durum toplantısı düzenlediğini söyledi. AB yetkilileri genellikle bu tür toplantılarda endişelerini dile getiriyorlar ve şirketler onları devralmalarının esasına ikna edemezlerse, anlaşmanın ön incelemesi sona erdikten sonra dört aylık tam kapsamlı bir soruşturma başlatıyorlar.

Anlaşmaya ilişkin ilk incelemesini 20 Aralık’ta tamamlaması planlanan AB rekabet uygulayıcısı yorum yapmaktan kaçındı. Broadcom, anlaşmanın boyutu nedeniyle inceleme süreci için zaman çizelgesinin diğer kilit bölgelerde uzatılacağını tahmin ettiğini söyledi.

Şirket, “Bunu söyledikten sonra, bu işlemin 2023 mali yılında kapanıp tamamlanacağından hâlâ eminiz.” dedi.

Belçikalı bir CIO’lar ve Dijital Teknoloji liderleri derneği olan Beltug ve muadilleri Fransız Cigref, CIO platformu Nederland ve VOICE Germany daha önce anlaşmanın ciddi fiyat artışlarına ve müşterilere karşı daha sert ticari uygulamalara yol açabileceğine dair korkularını dile getirmişlerdi.

Ayrıca, VMware‘den bir rakibe geçmek için gereken maliyetler ve üç ila beş yıllık süre konusunda uyarıda bulundular, bu da bazı müşteriler için bunu savunulamaz hale getirdi.

Q Charge Türkiye’yi Şarj Ağıyla Donatacak

0

Mikromobilite şirketi BinBin’in de bağlı bulunduğu 1000 Yatırımlar Holding, Q Charge markasıyla elektrikli araçlar için şarj istasyonu hizmetleri vermeye başlıyor. 2023 sonuna kadar toplam 7.500 şarj ünitesine ulaşmayı hedefleyen şirket, kesintisiz ve sorunsuz bir şarj deneyimi için kullanıcılarla buluşmaya hazır.

Mikromobilite alanında teknoloji üreten bir girişim olarak yola çıkan BinBin’in kurucuları, 2022 yılında ulaşım, yazılım ve enerji gibi farklı alanlarda yenilikçi çözümler üretmek üzere 1000 Yatırımlar Holding’i hayata geçirdi. Holding yeni yatırımı Q Charge markasıyla, sürdürülebilir şehirlere katkı sağlamak üzere elektrikli araç şarj istasyonu hizmeti vermek amacıyla faaliyetlerine başladı. Q Charge’ın faaliyet alanları arasında altyapı çalışmaları, satış ve servis, şarj işletmeciliği, bayilik ve kurulum, yazılım destek ve enerji danışmanlığı yer alıyor.

Q Charge 39.079.466 TL ile rekor fona ulaştı

Hızlı bir büyüme projeksiyonuna sahip olan Q Charge, kitle fonlaması için fonbulucu.com ile iş birliğine gitti.  Geleceğin ulaşım ve enerji sektörlerine yön vermek üzere harekete geçen şirket yatırımcıların da desteğiyle 2023 sonuna kadar iddialı bir büyüme yol haritası oluşturdu. Sanayi Bakanlığı teşvik programı kapsamında Gaziantep, Kilis, Kahramanmaraş, Çankırı, Karabük, Kastamonu, Samsun, Sinop, Tokat, Yozgat, Amasya, Çorum, Kırıkkale, Bartın, Bolu, Düzce, Sakarya, Yalova ve Zonguldak olmak Türkiye genelinde 19 şehirde yüksek performanslı 73 adet DC hızlı şarj ünitesi kurmak için çalışmalarına başlayan şirket,  Fonbulucu.com aracılığıyla kitle fonlamasına çıkarak 39.079.466 TL tutarında rekor fonlamaya ulaştı. Şarj istasyonu ağını kara yolunda trafik yoğunluğu ve bölgelerin demografik yapılarını göz önünde bulundurarak hayata geçirmeyi planlayan Q Charge 2023 yılının sonunda Türkiye’nin tüm illerinde istasyon kurulumu gerçekleştirmeyi hedefliyor.  

333 şarj ünitesi ile yola çıkıyor

İlk etapta 333 şarj ünitesi ile Türkiye’ye 20,8 MW/saat elektrikli araç şarj gücü kazandıracak olan Q Charge, yıl içerisinde çıkacağı yatırım turlarında elde edeceği yeni yatırımlarla birlikte 2023 sonunda toplam 7.500 cihazı envanterine dahil etmeyi, devam eden süreçte toplam 2.800 cihazın satışını gerçekleştirmeyi hedefliyor. Cihazların yeni sahipleriyle yapılacak anlaşmalarla bu cihazların da gelir paylaşım modeli ile Q Charge şarj ağına dahil edilmesi hedefleniyor.  

İstanbul’dan Orta Karadeniz’e uzanan koridor Q Charge istasyon ağına dahil olacak

Q Charge CEO’su Kadir Abdik, Türkiye’de ihtiyaç duyulan şarj altyapısı için kurdukları Q Charge markasıyla tüm elektrikli araç kullanıcılarına hizmet etmek için çalışacaklarını belirterek, şunları kaydetti: “Ülkemizde ihtiyaç duyulan hızlı şarj istasyonları kurma hedefimiz doğrultusunda Enerji Piyasası Denetleme Kurumu (EPDK) tarafından verilen Şarj Ağı İşletmecisi lisansımızı Ağustos 2022’de aldık. Bu lisans çerçevesinde tüm Türkiye’de istediğimiz noktalarda şarj istasyonu açma hakkına sahip bulunuyoruz. Uygun yer seçimi konusunda keşif çalışmalarımıza başladık. Bunun yanında Hızlı Şarj İstasyonları Hibe Programı’na yaptığımız başvuru sonucunda ülke genelinde teşvik bölgelerinde yer alan 19 ilde 73 adet elektrikli şarj ünitesi için teşvike hak kazandık. Teşvik bölgelerindeki ünitelerin hazır hale gelmesinin ardından İstanbul’dan Batı ve Orta Karadeniz’e uzanan karayolu koridoru Q Charge istasyon ağına dahil olacak. Ulaşım ve enerji sektörlerini geleceğe taşıyacak yatırımlarımızla ve büyüyen ağımızla ülkemize değer katmaya devam edeceğiz.”

Kurumlar için çok faktörlü kimlik doğrulama çözümü 

Mobil uygulama ve işlem güvenliği ürünü PowerFactor çok faktörlü kimlik doğrulama alanındaki tüm yasal düzenlemeleri destekliyor  

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından 1 Aralık 2021 tarihinde yayınlanan e-para ve ödeme kuruluşlarına çok faktörlü kimlik doğrulamayı zorunlu kılan tebliğ 30 Eylül 2023 tarihine kadar uzatıldı. Diğer yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (BDDK) Mart ayında yayınladığı uzaktan kimlik doğrulama ve işlem güvenliği genelgesinde çok faktörlü kimlik doğrulamayı tüm detaylarıyla açıkladı. Yaşanan bu gelişmeler banka ve finansal kuruluşların kullandıkları güvenlik çözümlerinin regülasyonlarla tam uyumlu olmasını gerekli kılıyor. Finansal teknoloji şirketi Architecht, mobil uygulama ve işlem güvenliği ürünü PowerFactor ile çok faktörlü kimlik doğrulama alanındaki tüm yasal düzenlemelere hızlıca karşılık vererek kullanıcılarının bu alandaki ihtiyaçlarına çözüm üretiyor.

Ürün ve hizmetleriyle finans sektörüne güncel çözümler sunan Architecht, SaaS ve on-premise olarak çok faktörlü kimlik doğrulama sağlayan PowerFactor ürünü ile sektörün ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor. PowerFactor şu an kurulumları devam edenlerle beraber 9 finans kurumunun, 25‘ten fazla mobil uygulamasında güvenli bir şekilde çalışıyor. Finans kurumları aracılılığıyla 4 milyonu aşkın nihai kullanıcının bugüne kadar 700 milyondan fazla işlemi PowerFactor ile güvenli bir şekilde gerçekleştirildi. 

PowerFactor ile yasal düzenlemelere uyum sağlamak çok kolay

BDDK tarafından Mart ayında yayımlanan uzaktan kimlik doğrulama ve işlem güvenliği genelgesinde; çok faktörlü kimlik doğrulama, mobil uygulama güvenliği, işlem onaylama ve sözleşme imzalama süreçleri tüm detaylarıyla açıklandı. Architecht, BDDK’ya tabi olan finansal kuruluşlar için zorunlu hale gelen bu yetkinliklerin geliştirmelerini PowerFactor ürününde tamamlayarak güvenlik testlerini başarıyla geçti.

Diğer taraftan TCMB, “ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşlarının faaliyetlerinin yürütülmesinde kullandıkları bilgi sistemlerinin yönetimi ve yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşları tarafından denetlenmesi ile ödeme hizmeti sağlayıcılarının ödeme hizmetleri alanındaki veri paylaşım servislerine ilişkin usul ve esasları düzenleme” amacıyla bir tebliğ yayınladı. Kanun kapsamına giren işlemler ile ilgili olarak kişisel verilerin işlenmesi faaliyetlerinde, 6698 sayılı Kanun ve bu Kanun uyarınca yapılan düzenlemelerde yer alan hükümler öncelikli olarak uygulanacak. Bu hükümler kapsamında belirlenmiş olan usul ve esaslara uyulması zorunlu olacak. Türkiye ve Avrupa’da finansal kuruluşlara SaaS ve on-premise olarak çok faktörlü kimlik doğrulama, mobil uygulama ve cihaz güvenliği sağlayan PowerFactor ile tüm kurumlar tebliğe en kısa zamanda ve güvenle uyum sağlayabilecek. Kurumlar aynı zamanda müşteri deneyimlerini de optimize edebilecekler. 

Dijital dünyadaki birçok sektör PowerFactor ile korunabilecek

PowerFactor bankacılık ve finans sektörüne ilave olarak online alışveriş, sağlık ve mobil oyun gibi dijital dünyada yer alan tüm sektörlerinin de kimlik doğrulama ve uygulama & cihaz güvenliği ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Architecht Genel Müdürü Ökkeş Emin Balçiçek ürün özelinde yaptığı açıklamada, “Mobil uygulamalar pratik ve hızlı yapısı ile gündelik hayatımızı kolaylaştırdığı için en çok kullandığımız dijital ürünlerin başında geliyor. Finans, sağlık, alışveriş, oyun ve birçok farklı ihtiyacımızda yüzlerce mobil uygulamalardan faydalanıyoruz. Mobil uygulamalar hayatımıza hız ve pratiklik kazandırsa da her geçen gün siber saldırılar ve online dolandırıcılıklar artıyor. Son teknolojilerle her daim güncel tuttuğumuz siber güvenlik ürünümüz PowerFactor ile kullanıcılarımızı siber saldırılara karşı korunmalarını, firmaların nihai müşterilerinin oturum açma ve işlem onaylarını güvenle gerçekleştirmelerine de olanak sağlıyoruz” şeklinde konuştu.

Çok Faktörlü Kimlik Doğrulamadan Çok Daha Fazlası

Çok faktörlü kimlik doğrulamaya ilave olarak: mobil uygulama ve cihaz güvenliği, sözleşme ve işlem imzalama da sağladıklarını belirten Balçiçek, PowerFactor ile finans kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu üç güvenlik yetkinliğini tek bir SDK’da sunduklarını aktardı. PowerFactor’ün hem Türkiye’de hem de Avrupa’da 9 finans kurumu tarafından SaaS ve on-premise olarak kullanıldığını vurgulayan Balçiçek, ürünün sahip olduğu güvenlik sensörleriyle: anti-injection, root & jailbreak, anti-debugging, anti-emulation, anti-malware, anti-keylogging, device binding gibi birçok kapsamlı güvenlik kontrollerini bünyesinde barındırdığını aktardı.

Kullanıcı Dostu Yönetici Konsolu

PowerFactor’ün, kapsayıcı ve kullanıcı dostu yönetici konsolu sayesinde toplam sahip olma maliyetlerini artırmadan yalnızca birkaç tıklamayla; özellikleri, konfigürasyonları, yetkilendirmeleri, aktivasyonları ve daha fazlasını kolayca yönetebilme imkanı sunduğunu belirten Balçiçek ürünün kurulumunun oldukça kolay olduğunu hem SaaS olarak yerel bulutta hem de on-premise çalışabildiğini belirtti. Balçiçek ayrıca işlemleri, performansı ve hataları takip edebilmeleri için finansal kurumlara ayrı bir yönetim paneli de sunduklarını vurguladı. Bu panel ile kurumların, kanallarının özelliklerini ayarlayabildiğini ve müşterilerin aktivasyonlarını yönetebildiğini kaydeden Balçiçek, güvenlik nedeniyle SMS ile mobil şubeye giriş yapılmasına izin vermeyen TCMB’nin düzenlemesine PowerFactor’ün uyumlu olduğunu aktardı. Diğer taraftan BDDK’nın Mart ayında uzaktan kimlik doğrulama ve işlem güvenliğiyle ilgili bir tebliğ yayınladığını hatırlatan Balçiçek, PowerFactor’ün tebliğdeki güvenlik sensörleri ve yöntemlere de sahip olduğunu belirtti.

TikTak, bünyesinde kattığı 800 araç ile filosunu yeniledi

Arabayı değil, şehri sahiplenme misyonuyla kurulan yenilikçi araç paylaşım uygulaması TikTak, bünyesine kattığı 800 araç ile filosunun bir kısmını yeniledi. Kullanıcıların arabaya ihtiyaç duyduklarında her an onlara kolay ulaşım imkânı sunan TikTak, filosunu düzenli olarak yenileyerek kullanıcılarına yepyeni arabalarla, pratik ve kolay bir araba kiralama deneyimi sunuyor. TikTak’ın farklı ihtiyaçlara yönelik erişilebilir fiyatlarla sunduğu sürdürülebilir mobilite hizmetiyle kullanıcılar şehrin her noktasına özgürce ulaşabiliyor.

Bireylerin ve kurumların dakikalık, günlük kiralama ve aylık abonelik modeliyle araç kiralama ihtiyaçlarını karşılayan ve kullandığın kadar ödeme imkânı sunan araç paylaşım uygulaması TikTak, bünyesine aldığı 800 araçla filosunu yeniledi. 

Uygulama üzerinden dakikalar içinde tamamlanabilen kolay üyelik ile TikTak, İstanbul’da hem dakikalık hem günlük kiralama modeliyle düzenli araba kiralama ihtiyacını karşılayan çözümler sunuyor. Ayrıca mart ayında hayata geçirdiği bir ilk olan aylık abonelik modeli TikTak Neo ile daha sık araç ihtiyacı olan kullanıcılarının araba ile ulaşım maliyetlerini yüzde 80’e kadar daha ucuz hale getiriyor.

Bünyesine aldığı 800 yeni araç ile paylaşım filosunun bir kısmını yenileyen TikTak, her bütçeye uygun fiyat alternatifi ile herkesin büyük rakamlar ödemeden ihtiyacına göre bir araca erişimini mümkün kılıyor. 

Özellikle araba satın almanın masrafları düşünüldüğünde herkese ulaşım fırsatı yaşatmaktan mutluluk duyduklarını belirten TikTak Kurucusu Ersan Öztürk konuyla ilgili açıklamasında “Ülkemizde araç sahipliğinin koşulları bu denli zorlaşmışken aslında herkese büyük rakamlar ödemeden, kredi, kasko, MTV, sigorta, bakım, muayene, otopark ve yakıt gibi prosedürlerden arınmış bir model ile araba sahipliğine alternatif bir bakış açısı geliştirerek oyunun kurallarını değiştiriyoruz. İstanbul’da ihtiyaç duyduğunuz zaman, dilediğiniz anda araca ulaşmak TikTak sayesinde mümkün. Kullanıcılarımız yeni arabaları ilk TikTak’ta deneyimlesin ve yeni arabalar kullansın diye düzenli aralıklarla filomuzu yeniliyoruz. Şimdi de filomuzdaki 3 bin 500 aracın 800 tanesini yeniledik. Sunduğumuz alternatif ulaşım çözümleri ile kullanıcılarımızı özgür kılmanın mutluluğu ile bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrasında da yeniliklerle mega şehirlilerin hayatına değer katmaya devam edeceğiz” dedi.

Kia’nın elektrikli araçları güç kaybı iddiasıyla inceleniyor!

Ulusal Karayolu Taşımacılığı Güvenliği İdaresi, 2022 Model Yılı Kia‘nın 2022 model EV6 elektrikli araçlarının hareket gücünü kaybettiğine dair raporların ardından soruşturma başlattı. 

NHTSA’nın web sitesinde yer alan açık soruşturmaya göre, Kusur Araştırma Ofisi (ODI), gösterge panelinde görüntülenen bir uyarıyı görmeden önce yüksek bir pop sesi duyduğunu ve azalmadan ani bir güç kaybına maruz kaldığını bildiren araç sahiplerinden 11 şikayet aldı.

Kia şarj istasyonu

ODI raporu, tahrik gücü kaybı olayları ile aracın hem yüksek voltajlı batarya hem de düşük voltajlı 12V bataryadaki güçten sorumlu Entegre Kontrol Şarj Ünitesinin arızası arasında güçlü bir korelasyon olduğunu söyledi. 

Rapora göre “Ön inceleme, ICCU (Entegre Kontrollü Şarj Birimi) içindeki aşırı akımın DC-DC dönüştürücüdeki transistörlere zarar verebileceğini ve bunun sonucunda 12V pilin şarj edilememesine neden olabileceğini gösteriyor.” 

ODI, bu ön incelemeyi “potansiyel sorunun kapsamını ve ciddiyetini belirlemek ve güvenlikle ilgili potansiyel sorunları tam olarak değerlendirmek” için yaptığını söyledi.

Cristiano Ronaldo’dan online pazar yeri yatırımı

0

Cristiano Ronaldo, küresel lüks saat satış pazarı Chrono24’te yatırımcı oldu. Ronaldo, platformun sık bir kullanıcısı olduğunu ve şimdi hissedar olmaktan “heyecanlı” olduğunu belirtti. Dünyanın önde gelen lüks saat yeniden satış platformu, ikincil pazarın büyümesine yardımcı olan güçlü bir oyuncu.

CEO Tim Stracke, Insider’a özel bir röportajda uluslararası futbol süperstarı Cristiano Ronaldo’nun Chrono24’e yatırımcı olduğunu söyledi. Forbes’a göre Ronaldo, dünyanın en çok kazanan sporcusu ve tahmini 6,5 milyon dolar değerinde kişisel saat koleksiyonuna sahiptir.  Stracke, Ronaldo ile bir anlaşmaya atıfta bulunarak hisse miktarını açıklamayı reddetti, ancak bunun milyar dolarlık şirket ve aynı zamanda sporcudan yatırımcıya dönüşen şirket için “önemli” olduğunu söyledi. 

Stracke, “Onu gemiye almamızın nedeni para değildi,” diye ekledi ve Ronaldo’nun saatlere olan iyi belgelenmiş sevgisinin ve muazzam küresel takipçisinin onu potansiyel ünlü yatırımcılar listesinin başına koyduğunu açıkladı. Ronaldo’dan önce Chrono24 ile ilişkilendirilen en tanınmış isim, aile fonu Aglae Ventures’ı destekleyen ve Chrono24’ün 2021’de 118 milyon dolarlık C Serisi finansman turuna katılan Bernard Arnault’du .

Cristiano Ronaldo, Chrono24 CEO'su Tim Stracke ile birlikte

Ronaldo yaptığı açıklamada, “Uzun süredir saat koleksiyoncusu ve Chrono24’ün düzenli kullanıcısı olarak, şimdi şirkette hissedar olmak benim için bir zevk” açıkladı. Ronaldo daha önce Manchester United için oynadı ve şimdi Portekiz milli takımı ve Suudi kulübü Al Nassr için forma giyiyor.

Forbes’e göre 2020’de aktif kariyer kazancında 1 milyar doları aşan ilk takım sporu sporcusuydu ve şu anki 46 milyon dolarlık maaşı, Nike, Binance, Herbalife ve daha fazlasıyla marka ortaklıklarından sağlanan 90 milyon dolarlık ciroyla tamamlanıyor. 2019’da Dubai’deki bir konferansa şimdiye kadar yapılmış en pahalı Rolex’i giyerek geldi  Ronaldo, futbol sahası dışında moda, sağlıklı yaşam, seyahat ve teknoloji alanlarında büyüyen bir yatırım portföyüne sahip.

Chrono24’ün bu yılın başlarında personelini işten çıkarmasına ve lokasyonlarını birleştirmesine yol açan düşen fiyatlar ve satış hacimlerindeki son inişli çıkışlı gidişata rağmen , Stracke kendisinin ve Ronaldo’nun saat pazarının hala iyi bir uzun vadeli yatırım olduğu görüşünü paylaştığını söyledi.

Stracke, “Geleceği tahmin etmek o kadar da zor değil çünkü dosyada var: son 10, 20, 30, 40 yılda saatlere ne kadar para harcandı ve ortalama elde tutma süresi de hesaplanabilir.” “Yani, gelecekteki pazar hacmini tahmin etmek çok kolay olmayabilir, ancak Excel’de çok yapılabilir.”

Listelemeleri barındırmaya ve satış için bir aracı olarak hizmet vermeye ek olarak, Chrono24 aynı zamanda sahiplerinin koleksiyonlarının değerinin yeniden satış pazarıyla birlikte arttığını (veya düştüğünü) görmelerini sağlayan bir fiyat izleyici içerir.

Cristiano Ronaldo, Chrono24 CEO'su Tim Stracke ile birlikte

Bununla birlikte, Ronaldo’nun birkaç milyon doları aşan saati, Jacob & Co ile bazı kişisel işbirliklerini, genellikle elmaslar ve renkli taşlarla süslenmiş birkaç Rolex’ten fazlasını içeren koleksiyonunu fiyatlandırmanın biraz zor olduğu ortaya çıktı.

Stracke, Ronaldo ve kız arkadaşı, model ve etkileyici Georgina Rodríguez ile bir toplantı sırasında, uygulamasının yapay zeka destekli saat tanıma özelliğini Ronaldo’nun 1,5 milyon dolarlık Franck Muller Cintree Curvex 0001’inde test ettiğini söyledi. Stracke, “Dürüst olmak gerekirse, saati o kadar benzersiz ki o kadar iyi çalışmadı,” dedi.

Microsoft, Activision Blizzard’ı satın almak için verdiği mücadeleyi kazandı

0

Kaliforniyalı bir yargıç, Microsoft‘un beş günlük zorlu tanıklıktan sonra Activision Blizzard‘ı satın alımını tamamlamasına izin veriyor. Microsoft, Federal Ticaret Komisyonu (FTC) tarafından halen sürmekte olan bir davayla karşı karşıya, ancak Yargıç Jacqueline Scott Corley, hem FTC’nin hem de Microsoft’un argümanlarını dinledi ve düzenleyicinin ihtiyati tedbir talebini reddetmeye karar verdi.

Yargıç Corley, Call of Duty’i PlayStation’da tutma ve hatta oyunu Nintendo Switch’e genişletme taahhüdünde açıkça Microsoft’un yanında yer aldı. FTC’nin Microsoft’un bulut anlaşmalarına itiraz etmesine rağmen, Yargıç Corley kararında bunları dikkate aldı. Mahkeme kararı, Nintendo Switch’in konsol pazarının bir parçası olduğu konusunda teorik olarak Microsoft ile aynı fikirde olsa da, FTC’nin bunun olmadığını makul bir şekilde iddia edebileceğini de kabul ediyor. Yargıç Corley ayrıca FTC ile konsol piyasasının kişisel bilgisayarları içermediği konusunda anlaştı.

Microsoft başkanı Brad Smith, Yargıç Corley’nin kararının ardından yaptığı açıklamada, şirketin “bu hızlı ve eksiksiz karar için San Francisco’daki Mahkemeye minnettar olduğunu ve diğer yargı alanlarının zamanında bir çözüm için çalışmaya devam etmesini umduğunu” söyledi. Duruşmanın kilit tanıklarından biri olan Xbox başkanı Phil Spencer da bir tepki tweet’i attı. “Lehimize hızla karar verdiği için mahkemeye minnettarız. Kanıtlar, Activision Blizzard anlaşmasının sektör için iyi olduğunu ve FTC’nin konsol değiştirme, çoklu oyun abonelik hizmetleri ve bulut hakkındaki iddialarının oyun pazarının gerçeklerini yansıtmadığını gösterdi” dedi.

Activision Blizzard da karara tepki gösterdi. Activision Blizzard’ın CEO’su Bobby Kotick yaptığı açıklamada, “Birleşmemiz tüketicilere ve çalışanlara fayda sağlayacak” dedi. “Yerleşik pazar liderlerinin hızla büyüyen sektörümüze hakim olmaya devam etmesine izin vermek yerine rekabeti sağlayacak.” dedi.

FTC sözcüsü Douglas Farrar yaptığı açıklamada, FTC’nin hala bir sonraki hamlesini planladığını söyledi. “Bu birleşmenin bulut oyunları, abonelik hizmetleri ve konsollarda açık rekabete yönelik oluşturduğu açık tehdit göz önüne alındığında, bu sonuçtan dolayı hayal kırıklığına uğradık. Önümüzdeki günlerde, rekabeti koruma ve tüketicileri koruma mücadelemizi sürdürmek için bir sonraki adımımızı açıklayacağız” dedi.

Yargıcın kararı şimdi Microsoft’un Activision Blizzard anlaşmasını 18 Temmuz son tarihinden önce kapatmasına izin veriyor, ancak yalnızca Birleşik Krallık’ta kapatmaya istekliyse veya Rekabet ve Piyasa Otoritesi (CMA) müzakere etmeye istekliyse. Birleşik Krallık düzenleyicisi, Nisan ayında Microsoft’un önerilen satın alımını engellemek için harekete geçti ve Microsoft şu anda 28 Temmuz’da başlayacak bir duruşma ile bu karara itiraz ediyor.

MLex, geçen ay Microsoft’un, kısmen FTC’yi ilk etapta bir ihtiyati tedbir talebinde bulunacak kadar korkutan İngiltere bloğuna rağmen anlaşmayı kapatmak için seçenekler araştırdığını bildirdi. CMA ayrıca Microsoft’un Activision Blizzard satın alma kararına yaptığı itirazı, FTC -Microsoft davasının tam ortasında bir taleple denemeye ve ertelemeye çalıştı. Rekabet Temyiz Mahkemesi (CAT), temyiz sürecini Temmuz’dan Ekim’e erteleyeceği için bu talebi kapattı.

Yargıç Corley’nin kararından dakikalar sonra, hem CMA hem de Microsoft , Activision Blizzard anlaşmasının CMA’nın bulut oyun endişelerini gidermek için nasıl değiştirilebileceğini müzakere etmek için Birleşik Krallık’taki yasal savaşlarını durdurmayı kabul etti. CAT’in bu arayı onaylaması gerekecek, ancak görünen o ki, tüm taraflar Birleşik Krallık’ta bir çare bulmaya istekli görünüyor.

Avrupalı ​​düzenleyiciler anlaşmaya Mayıs ayında onay verdi, böylece Microsoft artık İngiltere olmadan ve ABD’de bunu engelleyen bir tedbir olmadan teknik olarak kapatabilecek. 

FTC’nin artık Yargıç Corley’in kararına 14 Temmuz 23:59’dan önce itiraz etme şansı olacak, ancak düzenleyici kurum, mahkemenin Meta’nın Within’i satın almasına izin veren kararına itiraz etmedi, bu nedenle bunun yerine Microsoft ve Activision Blizzard‘a karşı açtığı davadan vazgeçebiliyor.

Mahkeme kararı geçerli olursa, bu, düzenleyicinin başı olarak FTC Başkanı Lina Khan için ikinci büyük kayıp olacak. Khan, 2021’de ajansın başkanı olarak onaylandığından beri büyük teknoloji şirketlerini takip ediyor.

Çinli bir hacker grubu Avrupa ve ABD’yi hackledi!

0

Çinliler her dönemde farklı konular ile gündemde kalmaya devam ediyor. Özellikle bundan sadece 3 yıl önce yaşanan pandemi döneminin baş aktörü olarak sürekli gündemde kalan Çin şimdiyse siber korsanlık haberleri ile gündemde. Çinli bir hacker grubu Avrupa ve ABD’yi hacklediler!

Çinli hacker grubu Avrupa ve ABD’nin devlet e-postalarına sızdı!

Microsoft geçtiğimiz salı günü, yani dün, bir blog gönderisi yayınladı. Gönderinin başrolü olarak Çinli Storm-0558 isimli bir hacker grubu yer alıyordu. Microsoft’un paylaştığı rapora göre bu hacker grubu Mayıs ortasında yaklaşık 25 kuruluştan e-posta verilerine erişim sağladıktan sonra bu e-posta hesaplarını 1 ay boyunca sessiz sedasız takip etti.

Çinli hacker

Yazılım şirketi, Çinli grubu Haziran ortasındaki bir soruşturmanın ardından, anormal posta etkinliği hakkında müşteriler tarafından yollanan raporlar ile uyarıldıktan sonra fark etti. Microsoft’ta başkan yardımcısı olan Charlie Bell konuyla ilgili gönderisinde, “Bu grubun istihbarat toplamak için e-posta sistemlerine erişim elde etmek gibi casusluk faaliyetlerine odaklandığını düşünüyoruz” ifadelerine yer verdi.

Storm-0558 adlı Çinli grup kullanıcı e-posta hesaplarına erişmek için gereken kimlik doğrulama jetonlarını yapay olarak oluşturdu ve saldırıyı gerçekleştirdi. Yani bahsi geçen kurumlarının güvenlik verilerini ele geçiren grup önce bu veriler ile yapay kimlik doğrulama jetonları oluşturdu. Daha sonra bu jetonlar aracılığıyla hesaplara sızdı ve takibe başladı. Durumu fark eden kullanıcılar Microsoft’a bildirimde bulundu ve hacker grubu ortaya çıkmış oldu.

Microsoft konunun çözümü ile ilgili son olarak ihlali ele almak için İç İşleri ve Güvenlik Bakanlığı’nın siber savunma ajansı ile ortaklık kurduğunu ve Çin merkezli grubu araştırmaya ve izlemeye devam edeceğini söyledi.

Elon Musk’a büyük suçlama!

0

Elektrikli otomobil üreticisi Tesla’da işler biraz garip şekilde ilerliyor. CEO Elon Musk’ın kendi şirketinden para sızdırdığına dair iddiaların ardından soruşturma başlatıldı. Konuyla ilgili soruşturma şirket içi politika ve departman değişiklikleri sebebiyle tamamlanmadı ancak CEO Elon Musk, şirketin kaynaklarını kendi lüks harcamaları doğrultusunda kullanmakla suçlanıyor!

Apple Store benzeri bir ev “Proje 42” ve Elon Musk’ın para çaldığı iddiası

Çılgın milyarder neredeyse her gün bambaşka haberlerle gündeme gelmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Threads ve Twitter derken gündemden düşmeyen Musk şimdide kendi şirketini dolandırmakla gündemde. Konuyla ilgili olarak gelen açıklamalar Elon Musk’ın kendi lüks harcamaları doğrultusunda Tesla kaynaklarını kullandığını belirtiyor.

Elon Musk'tan Tesla sahiplerine müjde! Bir ay ücretsiz deneme sunacak

Konuyla ilgili olarak soruşturma başlatan Tesla yönetimi, Musk’ı Austin bölgesi Gigafactory yakınlarında satın aldığı araziler ve orada kurmayı planladığı ev projesi üzerinden şüphelendi. Bahsi geçen bölge yakınlarında Musk ve yönetimden birçok kişinin satın aldığı araziler bulunmakta. Konuyla ilgili bölgede Elon Musk’ın dev altıgen şeklinde tamamen camdan oluşan bir ev inşa etmek istediği ve bu ev için satın alınacak özel camları Tesla bütçesinden aldığı bildirildi.

8 Gigabit Süper hızlı fiber geniş bant hizmeti başlıyor

ATUS tarafından ABD’de süper hızlı fiber geniş bant kullanıma geçiyor. 8 Gigabit Fiber İnternet önemli avantaj sağlayacak.

ATUS, ABD’deki en büyük geniş bant iletişim ve video hizmet sağlayıcılarından biri olan markası Optimum’un kapsama alanında ultra hızlı 8 Gigabit Fiber İnternet hizmetini başlattığını duyurdu. Lansmanla birlikte şirketin fiber ayak izi, mevcut 1.7 milyon konut sakini ve işyerinden bu yıl sonuna kadar yaklaşık 3 milyon müşteriye çıkacak.

Optimum 2022 yılında 2 ve 5 Gig İnternet hizmetlerini tanıttı ve son zamanlarda 8 Gigabit hıza yükseltme, ülke genelinde multi-gigabit İnternet dağıtımındaki liderlik konumunu güçlendirecek. Optimum’un fiber ağı, simetrik verilerin daha yüksek hızlarda sorunsuz aktarımını sağlayan Pasif Optik Ağlar (PON) için gelişmiş bir standart olan XGS PON’dan yararlanıyor. Çoklu gigabit hızlarını desteklemenin yanı sıra, bu son teknoloji ürünü teknoloji, eski GPON standardını geride bırakarak son kullanıcılar için güvenilir ve tutarlı bir hizmet sağlıyor.

8 Gigabit Fiber İnternet

Optimum’un yüzde 100 fiber ağı, gelişmiş dayanıklılıkla önemli ölçüde daha yüksek bant genişliği bağlantısı sunuyor. Fiber ağların bu sağlam altyapısı, AR/VR, oyun, grafik tasarım, video prodüksiyonu ve daha fazlası gibi veri yoğun uygulamalar dahil olmak üzere çok çeşitli hizmetleri aynı anda taşıyabiliyor.

Optimum şu anda ülkenin en büyük 8 Gigabit Fiber İnternet sağlayıcılarından biri ve ülke çapındaki diğer önde gelen taşıyıcılara kıyasla üstün bağlantı sunuyor. Şirket, 8 Giabit  hız katmanının daha fazla kullanıcıya dağıtımını hızlandırmak ve iletişim bileşenleri pazarındaki varlığını sağlamlaştırmak için ağ altyapısı geliştirmeye yatırım yapmaya kendini adamış durumda.

Altice, uzun vadeli sürdürülebilir büyüme için ağ genişletme planlarını ve fiber ağ yükseltmesini hızlandırmaya odaklanıyor. Altice Advantage Internet’ten kurumsal müşteriler için çoklu gigabit hizmetlerine kadar her bütçeye uygun bir dizi geniş bant hızı sunuyor. Evden eve kadar fiber (FTTH) ağı kurmak ve ev iletişim merkezini kurmak için beş yıllık planı yolunda ilerliyor. FTTH ağının, azaltılmış bakım gereksinimleri ve daha düşük güç kullanımı ile daha esnek olacağına inanıyor. Altice, müşteri memnuniyetine büyük önem veriyor ve müşteri hizmetlerini geliştirmek için önemli yatırımlar yapıyor. Sorun giderme araçlarındaki ve self servis yeteneklerindeki gelişmeler nedeniyle bakım ve teknik destek için müşteri çağrıları azalmış durumda. Şirket, ABD’nin New York metropol bölgesi gibi en kalabalık ve ekonomik olarak aktif bazı bölgelerinde pazar varlığına sahip. Bu, bu bölgelerde yüksek hızlı internet ve diğer telekomünikasyon hizmetlerine yüksek talep olduğu için önemli bir büyüme fırsatı sağlıyor.

Mascotte Health 1,2 milyon dolar yatırım aldı!

0

Teknoloji destekli veterinerlik hizmetleri sağlayan Mascotte Health, seçkin veterinerlik muayenehaneleriyle işbirliği içinde yürüttüğü pilot programını ve finansman turunu tamamladığını duyurdu. Şirket ayrıca, Uber, Turo ve Airbnb’den melek yatırımcıların katılımıyla Nuwa Capital liderliğindeki 1,2 milyon $’lık talep fazlası ön tohum finansman turunun tamamlandığını duyurdu.

Mascotte Health şu anda veteriner kliniklerine sanal triyaj ve müşteri deneyimi de dahil olmak üzere teknoloji destekli destek altyapı çözümleri sunuyor. Şirket, kapsamlı bir eğitimden geçen ve ortak kliniklerle stratejik olarak eşleştirilen lisanslı ve kayıtlı veteriner hemşireleri ve teknisyenleri istihdam ediyor.

Mascotte Health, aşırı yüklenmiş ekipler için sermaye açısından verimli bir çözüm sunarak veterinerlik uygulamalarının geliri artırmasına ve mevcut personele aşırı yük bindirmeden veya yeni çalışanlar işe almadan temel operasyonel görevleri devretmesine olanak tanıyor.

Mascotte’nin sanal hemşirelerinin, müşteri iletişimini yönetme gibi görevler dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere uzmanlığı, gelişmiş bir bakım deneyimine ve iyileştirilmiş sonuçlara katkıda bulunuyor.

Bu sonuçlar, gelmeyenlerde azalma, yeni randevularda artış, müşteri başına konsültasyon süresinde azalma, reçete uyumunda artış ve telefon trafiğinde azalmayı sağlıyor.

Mascotte Health‘in Kurucusu ve CEO’su Bora Hamamcıoğlu, “Mascotte’deki görevimiz, kahraman veteriner hekimleri gerçek tutkularına, yani tıp uygulamalarına ve mümkün olan en iyi tıbbi tedaviyi sunmaya odaklanmaları için güçlendirmektir” dedi. 

“Güvenilir işletme ortakları olarak, yalnızca günlük operasyonları iyileştiren ve optimize eden değil, aynı zamanda klinik personelinin karşılaştığı yoğun stresi de gideren tam kapsamlı bir veterinerlik destek altyapısı oluşturmaya kararlıyız. Sektörün önemli çalışan sıkıntısı ve Sayıları giderek artan evcil hayvanlarla ilgili olarak, ilgili tüm paydaşlar için sağlık sonuçlarını iyileştirme ihtiyacının farkındayız” diye ekledi.

MAN eTruck,’2023 Red Dot Tasarım Ödülü’nü kazandı

0

MAN eTruck, heyecan verici görünümü ile tasarım kalitesi konusunda uluslararası kabul görmüş ve bağımsız 43 uzmandan oluşan Red Dot Design Award’ın uluslararası jürisini etkileyerek, ‘2023 Red Dot Tasarım Ödülü’ne hak kazandı. 2024’ten itibaren ilk müşterilere ulaşmaya başlayacak olan yeni MAN eTruck konusunda jüri özellikle; sıfır karbonlu karayolu taşımacılığında olağanüstü bir ürün tasarımıyla şimdiden öne çıkmasının yanı sıra; uzun mesafeli taşımacılığa uygun geleceğe dönük elektrikli aslanın, daha resmi pazar lansmanı yapılmadan şimdiden güçlü bir şekilde pazara damgasını vurduğu konusunda hem fikir kaldı. MAN eTruck, 19 Haziran’da Essen’de düzenlenen ve 60’tan fazla ülkeden katılımın olduğu özel bir törende ödülünü aldı.

  • MAN’ın yeni büyük eTruck serisi, heyecan verici görünümü ile “Ürün Tasarımı” kategorisinde Red Dot Design Award 2023 ödülünü aldı.
  • Yarışmada MAN eTruck’ın Bavyera Alpleri’nin panoramasından ilham alan çokgen dış süslemesindeki kalite ve ayrıntılar jüriyi ikna etti.
  • Geleneksele ve yeniliğe bağlı kalan MAN eTruck’ın dış tasarımı; geleneğin ve yeniliğin birleşimini gözler önüne serdi.

MAN Truck & Bus Satış ve Müşteri Çözümlerinden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Friedrich Baumann, “2024’ten itibaren uzun mesafeli taşımacılığı elektriklendirecek yeni eTruck’ımızın kazandığı, bu gıptayla bakılan tasarım ödülü, ekibimize projenin son aşamasından pazar lansmanına kadar ekstra güç veriyor. Yeni MAN eTruck, müşterilerimizin sadece teknik değil, aynı zamanda görsel olarak da elektromobiliteye geçişinin güçlü bir ifadesidir” dedi.

Red Dot kurucusu ve CEO’su Dr. Peter Zec de ödül töreninde, “Dünyanın dört bir yanından şirketler ve tasarım stüdyoları; yarışma sırasında önemli sayıda ürünü inceleyen uluslararası uzmanlardan oluşan Red Dot jürisinin profesyonel değerlendirmeleriyle karşı karşıya kaldı. Bu kadar güçlü katılımcının olduğu bir yerden kazanan olarak çıkmanız, ürününüzün olağanüstü kalitesinin kanıtıdır” diye konuştu. 

Red Dot Tasarım yarışmasına her yıl yaklaşık 20.000 ürün sunulmakta olup, bu yıl da 60 ülkeden, 51 yarışma kategorisinde değerlendirmeler yapıldı.

MAN Truck & Bus Tasarım Departmanı’nda renk ve malzeme tasarımından sorumlu olan Carolin Schütt ise, şunları söyledi: 

“Hızla değişen bir dünya ve yeni teknolojiler çağında, doğru ve özgün kalmak önemlidir. MAN eTruck tasarımı çalışmalarımızda da bu mottoyu takip ederek, DNA’mıza ve kökenlerimize odaklandık. Nereden geliyoruz? Markamız neyi temsil ediyor? Müşterilerimiz bizi nasıl algılıyor? Diğer departmanlardan birçok meslektaşımızla birlikte bu soruların yanıtlarını MAN eTruck’ın tasarım geliştirme sürecine dâhil ettik.”

Geleneksele ve yeniliğe bağlı kalan MAN eTruck’ın tasarımı için; MAN Truck & Bus’taki tasarım uzmanları, MAN Genel Merkezi’nin manzarasını soyutladılar ve Zugspitze ile Münih arasındaki dağın eteklerini sürücü kabinini süsleyen çokgen bir desende görselleştirdiler. Geometrik süslemeli yüzey, bir heykeltıraşın devam etmekte olan çalışmasına benzetildi. Bu nedenle tasarım, MAN eTruck’ın geliştirme dinamikleri için de sağlam bir sembolik güce sahip oldu.

Nötr, mat gri boya, radyatör ızgarasındaki ‘yüksek voltajlı’ kırmızıya karşı, özel olarak seçildi ve dolaylı olarak aydınlatılan ön camla birlikte genel konsepte uyumlu hale getirildi. Tüm bu ayrıntıların sonucunda ise, araç kendisine güç veren enerjiyi soluyormuş hissi veren etkileyici bir izlenim ortaya çıktı. Bu eşsiz kombinasyon, Red Dot Award 2023 jürisini de ikna etmeyi başardı ve ödülü aldı.

Red Dot Tasarım ödülü hakkında:

Red Dot Design Award jürisi, her yıl yaklaşık 20.000 başvuru alıyor. Bu da onu, söz konusu alandaki çeşitlilik nedeniyle üç disipline ayrılan dünyanın en büyük tasarım yarışmalarından biri yapıyor. Bu disiplinler; ‘Red Dot Award: Ürün Tasarımı’, ‘Red Dot Award: Markalar ve İletişim Tasarımı’ ve ‘Red Dot Award: Tasarım Konsepti’nden oluşuyor. 

1955 yılında, zamanın en iyi tasarımlarını değerlendirmek için ilk kez bir jüri toplandı. 1990’larda Red Dot CEO’su Profesör Dr. Peter Zec, ödülün adını ve markasını geliştirdi. O zamandan beri gıpta ile bakılan “Red Dot” ödülü, tasarım mükemmelliğinin uluslararası düzeyde saygı duyulan mührü oldu. Ödülü kazananların yıllıklarda, müzelerde ve internette tanıtıldığı yarışma ilgili daha fazla bilgiye Red Dot Design Award adresinden ulaşılabilir. 

Denizden çıkarılan iPhone 14 Pro hala çalıştığı için sahibine teslim edilebildi

0

Bir dalgıcın denizin dibinde bulduğu bir iPhone 14 Pro hala çalıştığı için sahibi kolayca bulundu ve teslim edildi! Günümüzde cep telefonu, güvenlik, kişiler, ödeme yöntemleri, egzersiz takibi vb. gibi hayatın birçok farklı unsuru için kullanılabiliyor. Bu da, onu kaybetmenin aslında hayatımızdaki birçok temel aktivitemizi aksatabilmesi anlamına geliyor.

Florida’da, eyaletin birçok plajından birinde ‘mucize‘ denebilecek bir şey meydana geldi. Denizden geri dönüştürülmüş ürünler satan ve kar amacı gütmeyen bir şirket olan 40cean’ın CEO’su Alex Schulze, günlük rutin bir dalışta denizin dibinde bir iPhone 14 Pro cep telefonu buldu.

Bulduğu telefon yepyeni bir iPhone 14 Pro‘ydu. Alex daha önce yaptığı dalışlarda pek çok telefon bulmuştu, ancak bu sefer telefon su geçirmez bir kılıf içinde ve mükemmel durumdaydı.

Bulunan iPhone’a ne oldu?

Alez, dalıştan sonra ofisine döndüğünde telefonu güvenli bir alana götürdü ve çalışıp çalışmadığını kontrol etti. TikTok için serüvenin videosu çekilirken kılıfından çıkardı ve evet telefon hala çalışıyordu!

Dalgıç, iPhone kişiler uygulamasını başlattı ve “Anne” olarak kaydedilen bir numarada gördü ve hızlı bir şekilde aradı. Telefonu açan anne, dalgıça; “Aman Tanrım, ben oğlumun telefonunu bulduğuna inanamıyorum.” dedi. Ardından anne ve oğlu ofise davet edildi ve cihazlarını teslim aldılar.

Tüm zamanların en büyük veri ihlalleri

Veri ihlali şirketleri maddi olarak zor durumda bırakmanın yanı sıra güvenilirliklerini de zedeliyor. Peki en büyük veri ihlalleri hangileri?

Proxyrack ekibi en maliyetli veri ihlallerini, en yaygın yöntemleri ve en fazla veri ihlaline sahip şirketleri araştırarak en çok maruz kalan sektörleri ortaya çıkarmak için bir çalışma yürüttü.

Bir şirket bir veri ihlali yaşadığında, uzlaşmanın finansal etkileri zararlı olabilir. Uzlaşma sonrası hisse fiyatlarının dört ay içinde yüzde 3,5, bir yıl sonra ise yüzde 8,6 düşeceği tahmin ediliyor. Ancak hangi küresel şirketler en pahalı veri ihlallerini yaşadı? Yakın zamanda, Proxyrack ekibi en maliyetli ihlallerini, en yaygın yöntemleri ve en fazla ihlale sahip şirketleri araştırarak en çok maruz kalan sektörleri ortaya çıkarmak için bir çalışma yürüttü. Çalışmaya göre en büyük ölçekli ihlalleri şu şekilde oldu:

  • Epsilon (2011) — 4 milyar dolar
  • Equifax (2017) — 700 milyon dolar
  • ABD Kişisel Yönetim Ofisi (2015) — 500 milyon dolar
  • Veteran’s Affairs (2006) — 500 milyon dolara kadar
  • Yahoo (2013-2014) ) — 470 milyon dolar
  • Hedef (2013) — 300 milyon dolar
  • TJ Maxx (2007) — 256 milyon dolar
  • Marriott (2018) — 200 milyon dolar
  • Sony Playstation (2011) — 171 milyon dolar
  • Uber (2016) — 148 dolar milyon

2011’deki Epsilon ihlali, e-posta sistemi ihlal edildikten sonra 60 milyon kişinin isim ve adreslerinin çalındığını gördü. Equifax’ın 2017’deki 700 milyon dolarlık ihlali, 160 milyon hesabın özel bilgilerinin açığa çıkmasına neden oldu. En maliyetli üçüncü veri ihlali, 4 milyondan fazla çalışanın kişisel verilerini tehlikeye atan ABD Personel Yönetimi Ofisi’nin ihlaliydi. İronik bir şekilde, saldırı, şirket güvenliklerini güncellerken gerçekleşti.

2011, 34 ihlalin kaydedildiği en fazla ihlalin yaşandığı yıl oldu. Bunu 31 ihlalin yaşandığı 2020 ve 30 ihlalin meydana geldiği 2019 izledi. En fazla ihlali yaşayan sektör, 2004’ten bu yana kaydedilen 53 saldırı ile web alanı oldu. Bunu, 47 saldırı yaşayan sağlık sektörü izliyor. Facebook, toplamda 5 ile en fazla hack olayı yaşayan şirket olurken, onu 3 ihlal yaşayan AOL ve Citigroup takip ediyor.

Windows 95, 98 ve diğer eski sürümlere güncelleme seçeneği geliyor

Retro hesaplamaya ilginiz varsa, 95, 98 ve NT 4.0 gibi Windows‘un erken İnternet dönemi sürümleri için mevcut olan son resmi hata düzeltmelerini ve güncellemelerini toplamanın zor olabileceğini bilirsiniz.

Windows Update Restored” adlı yeni bir bağımsız proje, eski Windows Update sitelerinin hafifçe değiştirilmiş sürümlerini ve güncelleme dosyalarının kendilerini barındırarak bunu düzeltmeyi amaçlıyor, böylece bu eski işletim sistemlerinin yeni yüklemeleri eski kurulum CD’lerinde ve disklerinde bulunmayan yıllarca süren düzeltmeleri alabilecek.

Windows’un bu eski sürümleri, mevcut Windows sürümlerinde kullanılanlar gibi yerleşik güncelleyicilerden ziyade çalışmak için öncelikle bir Windows Update web uygulamasına dayanıyordu. Microsoft, 2011’in ortalarında Windows 95 ve 98’i tarayabilecek ve güncelleyebilecek sitenin sürümünü kaldırdı.

Windows Update Restored sitesi, Microsoft’un orijinal kodunun hafifçe değiştirilmiş bir sürümü ve sitenin kendisi herhangi bir SSL veya TLS şifrelemesi kullanmıyor, bu nedenle eski Internet Explorer sürümleri hala değişiklik yapmadan erişebiliyor.

Windows Update Restored güncelleme sitelerine erişmek için en az Internet Explorer 5’e ihtiyacınız olacak; bu tarayıcı artık doğrudan Microsoft’tan kullanılamıyor, ancak Windows Update Restored sitesi IE5 ve IE5.5’e desteklenen tüm dillerde indirme bağlantıları sunuyor.

Windows Update Restored sitesinin 3.1 sürümü Windows 95’i, Windows 98, NT 4.0, ME’nin her iki sürümünü ve Windows 2000’in bazı sürümlerini (ancak Service Pack 4 yüklü olan en yeni sürümü değil) destekliyor. 2000 veya XP gibi 2000’lerin başında bir Windows sürümü kullanıyorsanız, Eski Güncelleme adlı benzer bir proje daha iyi bir seçim olabilir. Windows 2000 ve XP güncellemeleri Microsoft’un Güncelleme Kataloğunda hala mevcut ve Eski Güncelleme, bu eski işletim sistemlerinin şirketin modern web siteleri ve sunucularıyla iletişim kurmasına olanak tanıyor.

Windows Update’in basit bir şekilde yeniden uygulanması, sistemlerini tarihsel olarak doğru tutarken hata düzeltmelerini indirmek isteyen retro-computing meraklıları için kullanışlı. “Resmi olmayan hizmet paketleri”, Microsoft’un tüm eski işletim sistemleri için çeşitli şekillerde bulunuyor, ancak genellikle eski işletim sistemlerinin yeteneklerini genişletebilen, aynı zamanda kendi hatalarını ve güvenlik açıklarını ortaya çıkarabilen “yararlı” değişikliklerle paketleniyorlar.

Windows Update’in işleyen bir sürümünün bile bu işletim sistemlerinden hiçbirini modern İnternet’te kullanmayı güvenli hale getirmediğini söylemeye gerek yok. Windows 95 için güncellemeler 2001’de durduruldu; Windows 98 ve ME 2006’da yeni güncellemeler almayı durdurdu.

Çalışan bir güncelleme sitesinin varlığı, mevcut güncellemelerin yaşını değiştirmez. Modern tarayıcılar, antivirüs ürünleri ve diğer yazılımlar yıllar önce bu işletim sistemlerini desteklemeyi bıraktı ve en iyi oyun oynamak, eski donanımlarla arayüz oluşturma ve bellek şeridinde gezinmek gibi internete bağlı olmayan şeyler için kullanılıyorlar. Nixsys gibiler, özellikle MS-DOS ve Windows’un eski sürümlerini çalıştırmak için eski bileşenlerle desteklenen yeni sistemler satıyor.

Colendi’den ABD’nin önde gelen bankalarına ‘dijital dolar’ desteği

Colendi’nin bağlı kuruluşu SETL, ABD’nin önde gelen bankalarına teknoloji desteği sağladı. New York Merkez Bankası öncülüğünde gerçekleştirilen ve finansal mutabakatların daha verimli ve hızlı gerçekleştirilebilmesi için yapılan çalışmada SETL ana teknoloji sağlayıcısı olarak yer aldı. Proje, dijital dolara giden yolda önemli bir kilometre taşı niteliği taşıyor.

Türkiye’nin en hızlı büyüyen gömülü fintek hizmetleri platformu Colendi’nin bağlı kuruluşu, Londra merkezli blok zinciri mutabakatları ve ödeme sağlayıcısı SETL, bankalar ve diğer finansal kurumlar arasındaki finansal mutabakatların daha verimli ve hızlı gerçekleştirilebilmesi için önemli bir çalışmaya imza attı. Çalışma, ‘dijital dolar’ın gerekli altyapısının oluşturulması bakımından kilometre taşı niteliği taşıyor. Türkiye’nin en büyük sermayeli finansal teknoloji şirketlerinden biri olan Colendi, 2022 yılında saklama ve ödeme kurumları ile yaptığı yüksek profilli çalışmaları ile tanınan, dünyanın önde gelen banka, finans şirketleri ve regüle platformlar için blok zinciri temelli ödeme ve mutabakat sistemleri sağlayıcısı şirketlerinden olan SETL’ın tamamını satın almıştı.

New York Merkez Bankası’na bağlı New York İnovasyon Merkezi tarafından gerçekleştirilen çalışmada, Citi, Bank of America, US Bank, HSBC, Bank of New York, Wells Fargo Bank, TD Bank, Mastercard ve SWIFT dahil olmak üzere ABD’nin en büyük finans kurumlarından bazıları da yer aldı.

SETL’ın ana teknoloji sağlayıcısı olarak destek verdiği çalışmadaDüzenlenmiş Sorumluluk Ağı(Regulated Liability Network© – RLN) konseptinin uygulanabilirliği araştırıldı. Dağıtılmış defter teknolojisinin (DLT) kullanıldığı çalışmada, dijital merkez bankası ile ticari banka dijital paralarının birlikte yer alabilecekleri bir ağın uygulanabilir olup olmadığı ele alındı. Bu çalışmada SETL, tüm katılımcılar için Ledger (Mutabakat Sistemi) ve akıllı sözleşme cüzdanlarını barındıran temel teknoloji sağlayıcılarından biri olarak hareket etti.

Bankalar arası dijital işlemlerde mutabakat sorunu çözülüyor

New York İnovasyon Merkezi’nin dijital dolar projesi, farklı özel bankalar tarafından çıkarılan dijital para birimleri ile bankalar arası işlem yapmak istendiğinde, her biri blok zinciri, yani dağıtılmış defter teknolojisi temeline dayansa da, tasarımlarındaki farklılıklar nedeniyle aralarında uyum olmamasından kaynaklanan bir mutabakat sorununu çözmeyi hedefliyor.  

Bu mutabakat sorununu aşmak için çeşitli alternatifler olsa da, her biri farklı seviyelerde zaman, enerji ve/veya değer kaybına neden oluyor.  

Paylaşılan defter teknolojisinin, hız, maliyet, mesai saatleri dışı da dahil olmak üzere 7/24 kullanılabilirlik ve mutabakat süreciyle ilgili zorlukların ele alındığı çalışma neticesinde, merkez bankaları, ticari bankalar ve düzenlemeye tâbi banka dışı kuruluşlar arasında finansal mutabakatları iyileştirme konusunda söz konusu teknolojinin potansiyel bir çözüm olarak öne çıktığı tespit edildi. Test ortamında gerçekleştirilen çalışmada, tüm yükümlülüklerin ABD doları cinsinden olduğu, sadece simüle edilmiş veriler kullanıldı.

Yurtiçi bankalar arası ve sınır ötesi ödemelerde başarıyla test edildi

RLN teknolojisinin temel alındığı çalışmada hem yurtiçi bankalar arası ödemeler hem de ABD doları cinsinden sınır ötesi ödemeler odaklı senaryolar ele alındı.

Yurtiçi bankalar arası ödemelere ilişkin senaryoda, ticari bankalar arasındaki ABD doları cinsinden toptan ödemeler simüle edilerek, önerilen ödeme sisteminin temel işlevselliğinin kanıtlanması amaçlandı. İşlemler ticari banka mevduat tokenları ile gerçekleştirilerek, merkez bankası mevduat yükümlülüğünün tokenlaştırılmış bir kaydı olan teorik bir toptan merkez bankası dijital para birimi (CBDC) kullanılarak kapatıldı.

ABD doları cinsinden sınır ötesi ödemeler senaryosunda ise, ABD dışındaki dolar cinsi toptan ödemelere odaklanıldı ve konseptin, uluslararası ticaret ve mutabakat para birimi olarak ABD dolarının küresel kullanıcılarının deneyimini geliştirme potansiyelini araştırdı.

Gerçekleştirilen kavram kanıtı çalışması, her iki senaryoyu da başarılı bir şekilde simüle ederek, paylaşılan defter teknolojisini, ödeme inovasyonunu desteklemek için potansiyel bir çözüm olarak tanımladı.

Tüm test senaryoları, birlikte çalışabilirliği gösteren birçok teknoloji konfigürasyonu kullanılarak başarıyla yürütüldü. İşlemler standart ISO20022 mesajları kullanılarak gerçekleştirildi. Çalışma için yaratılan sanal ortam, katılımcılar arasındaki katı veri gizliliğini korurken, yükümlülükleri neredeyse gerçek zamanlı olarak başarıyla kaydetti, aktardı ve kapattı.

Yeni bir tür mutabakat ortamının heyecan verici testi

SETL CEO’su Anthony Culligan şu yorumu yaptı: “Bu çalışma, yeni bir tür mutabakat ortamının heyecan verici bir testini ortaya koydu. Sonuçlar, bankaların müşterileri arasında gerçek zamanlı olarak karmaşık değer transferleri gerçekleştirmek için DLT defterlerini potansiyel olarak senkronize etmelerinin mümkün olduğunu gösterdi. Çalışma ayrıca, hem geleneksel hem de DLT defterlerinde çalışabilen programlanabilirliğe ve akıllı sözleşmelere uygulanabilir bir yaklaşımı gösterdi. RLN ağ tasarımı, gelecekteki yenilikler için uygun bir ortam sunuyor. Bu alanda gelecekte yapılacak teknik araştırmaları memnuniyetle karşılıyoruz.”

Yıldızlararası meteor malzemesi keşfedildi

Harvard Üniversitesi’nden araştırmacılar yıldızlararası meteor malzemesi keşfetti. Malzeme evrede yalnız mıyız sorusunu cevaplayabilir.

Harvard Üniversitesi’nde Frank B. Baird, Jr. Bu, Harvard’da bir astrofizik öğrencisi olan Amir Siraj’ın NASA’nın Yakın Dünya Nesneleri Araştırmaları Merkezi’nin (CNEOS) rapor edilen 1000’den fazla ateş topu ve meteor çarpması veritabanını araması önerisine yol açtı.

Siraj’ın dikkatini çeken bilgilerden biri, 8 Ocak 2014’te Manus Adası yakınlarında patlayan bir ateş topu oldu. Saatte 209.000 km’nin üzerindeki hızı ve Dünya atmosferinde diğer göktaşlarından çok daha alçakta patlaması onu öne çıkardı. Çiftin liderliğindeki bir araştırmaya göre, bu “bir gezegen sisteminin derin iç kısmından veya Samanyolu galaksisinin kalın diskindeki bir yıldızdan olası bir kökene” işaret ediyor.

2024’te yeni keşif için çalışılacak

Çalışma The Astrophysical Journal Letters‘a sunuldu, ancak gökyüzünü nükleer patlamalar için izlemek için aynı teknolojileri kullanan ABD Savunma Bakanlığı tarafından CNEOS veri tabanında tutulan eksik bilgiler inceleme sürecini engelledi. Ancak geçen yıl Nisan ayında Amerika Birleşik Devletleri Uzay Komutanlığı (USSC) çiftin bulgularını bir notta onayladığında işler değişti.

Böylece, yıldızlararası göktaşı IM1’in kürelerini (milimetreden küçük küreler) almak için Pasifik Okyanusu’na Galileo Projesi seferi başladı. Enkazın nereye düştüğüne dair bir tahmin, Savunma Bakanlığı verileri ve sismoloji okumaları kullanılarak hesaplandı. Ekip, blockchain şirketi Cardano’nun girişimci kurucusu Charles Hoskinson’dan 1.5 milyon dolarlık fon alarak yola çıktı. 2018’de CEO Stockton Rush’ı Titan denizaltısının güvenlik sorunları hakkında uyarmaya çalışan eski bir OceanGate Expeditions danışmanı olan Rob McCallum da dahildi.

Prof Loeb’in Haziran ayında Papua Yeni Gine’ye yola çıkmasından günler önce, eski bir yüksek rütbeli istihbarat yetkilisi olan David Charles Grusch, ABD hükümeti, müttefikleri ve savunma müteahhitlerinin kısmen ve tamamen bozulmamış toprakları geri aldığını iddia etti. Yapılan detaylı çalışmalar sonrasında çelik ve titanyum alaşımından yapılmış daha fazla IM1 küresi birkaç saat içinde keşfedildi. Profesör Loeb, ekibin 2024 baharında daha büyük bir IM1 kalıntısı arayacakları başka bir keşif gezisi için planlar yaptığını söylüyor. Keşif, meteorun doğal veya teknolojik kökenini ortaya çıkarmada büyük bir yardımcı olacak.

Çin’in gizlice yapay zeka teknolojisi geliştirdiği iddia ediliyor

0

2018’den 2022’ye kadar Çinli bilim adamları, Pekin’in beyin-bilgisayar arayüzleri üzerine olası araştırmalar da dahil olmak üzere bir düşünen makine geliştirdiğini belirten 850 makale yayınladı.

Güvenlik ve Gelişen Teknoloji Merkezi (CSET) düşünce kuruluşu, yaklaşık bir düzine ilgili teknolojiyi içeren bilimsel makaleleri inceledi. Sonuç olarak, Çin’in genel AI (AGI) üzerine yoğun çaba harcadığını gösteren 500 araştırma başlığı bulmayı başardılar.

Analistlere göre, Pekin’den beş üniversite en çok katkıda bulunanlar. Ancak, Çin’in diğer bölgelerinde, özellikle Wuhan bölgesinde atılım yapma olasılığını göz ardı etmiyorlar.

Raporun yazarları, AGI araştırmasında şeffaflık ve işbirliği eksikliğiyle ilişkili riskler konusunda uyarıda bulunuyor. Durumu, 1960’larda Sovyetler Birliği’nin füze teknolojisinde ABD’nin çok ilerisinde olduğu şeklindeki yanlış algı olan “füze ​​boşluğu” ile karşılaştırdılar.

Analistler, bilimsel bulguların saklanmasının, bir dizi önlem ve karşı önlemin yanı sıra ani casusluk ve sabotajı tetikleyebilecek yanlış varsayımlara yol açabileceğini de söylüyor.

BtcTurk hisse senedi alım satım hizmeti de verecek  

BtcTurk yeni yapılanmasında Bitcoin ve kriptoparanın yanı sıra hisse senedi alım satımına da aracılık yapacağını duyurdu.

BtcTurk’ün yeni yapılanmasını, hisse senedi alım satımına aracılık eden BtcTurk Hisse uygulamasını ve BtcTurk’ün girişimcilik ekosistemine vermeyi planladığı desteği BtcTurk CEO’su Özgür Güneri ile konuştuk. 

BtcTurk yeniden yapılandı  

10. yılında markalar grubu olarak yapılanan BtcTurk, yeni dönemde kullanıcılar için Bitcoin ve kriptoparanın yanı sıra hisse senedi alım satımına aracılık yapacak. Böylece Türkiye’de bir ilke imza atarak, hem kriptopara dünyasına seslenen hem de sermaye piyasalarına yönelik hizmet sunan ilk marka olacak. 

Türkiye’nin ilk, dünyanın ise dördüncü Bitcoin alım satım platformu olan BtcTurk, 1 Temmuz 2013 yılında başladığı yolculuğundaki 10’uncu yılını, yeni hizmetler ve yeni bir yapıyla karşılıyor. BtcTurk, “Hep Dahası Var” sloganıyla kullanıcılarına ve kurumsal şirketlere uçtan uca self servis finansal hizmetler sunmayı hedefleyen bir markalar topluluğuna dönüşerek, Türkiye’nin finans ekosistemini değiştirecek atılımlara imza atıyor. 

BtcTurk Pro, BtcTurk Kripto’ya dönüşüyor 

BtcTurk çatısı altında profesyonel ve deneyimli kullanıcılara yönelik 80’i aşkın kriptopara birimine erişim sağlayan BtcTurk Pro uygulaması isim değiştirip BtcTurk Kripto’ya dönüşüyor ve yoluna çeşitlenen ürün özellikleri ile güçlenerek devam ediyor. 

BtcTurk Hisse

BtcTurk Hisse uygulaması hayata geçiyor

BtcTurk kullanıcıları, “BtcTurk Hisse” uygulamasıyla Borsa İstanbul’da işlem yapabilecek, hisse senedi alım satım işlemlerini gerçekleştirebilecek. Böylece Türkiye’de ilk kez kriptopara dünyasına ve geleneksel sermaye piyasası araçlarına yönelik bütün finansal hizmetlere, başka aracı kurumlarda olmayan yeniliklerle BtcTurk çatısı altında ulaşılabilecek. 

BtcTurk Hisse’de, borsada olağan uygulama olan ve işlem gerçekleştikten sonra iki gün parayı bekleten sistem yok. Kullanıcıların bakiyeleri, takas sonrasında ‘anında kullan özelliği’ ile hemen hesaplara yatırılıyor. Ayrıca hafta sonunda borsa kapalıyken hisse senedi takasına imkân tanınıyor, bakiyelerle kriptopara alışverişine olanak sunuluyor. BtcTurk Hisse, Eliptik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. bünyesinde faaliyet gösterecek.

Hem kullanıcılara, hem de kurumlara hizmet vermeyi hedefliyor 

14 yıllık Bitcoin tarihinin 10 yılında aktif şekilde var olan BtcTurk, yönetim kadrosu ve ekiplerinin 30 yılı aşkın deneyimiyle ana markası altında BtcTurk Kripto, BtcTurk Hisse, BtcTurk Teknoloji, BtcTurk Destek şirketleri ve BtcTurk Girişim, BtcTurk Cüzdan oluşumlarıyla finans ekosistemindeki yerini büyütüyor. 

Yenilikler basın toplantısıyla duyuruldu 

BtcTurk Hisse

İstanbul Swissotel’de düzenlenen ve yeni atılımların açıklandığı basın toplantısına; BtcTurk Kurucusu Kerem Tibuk, BtcTurk CEO’su Özgür Güneri, BtcTurk Teknoloji CEO’su Ozan Yurtseven, Eliptik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. CEO’su Mahir Kubilay Dağlı, BtcTurk Kripto CEO’su Onur Güven ve BtcTurk Destek CEO’su Murat Tacer katıldı.

“BtcTurk’ün 10 yıllık tarihi, aynı zamanda Bitcoin ve kriptopara sektörünün de gelişim hikayesidir” diyen BtcTurk Kurucusu Kerem Tibuk, “BtcTurk, Bitcoin’in henüz 4 yaşında olduğu dönemde finansal güven arayışının tüm dünyada yoğunlaştığı ve kriptoparanın bu arayışa modern, teknolojik ve yeni bir alternatif olarak öne çıktığı bir iklimde filizlendi. Daha en baştan, dünyada yükselişe geçen ama az bilinen bir kategoride, insanların en kıymetli varlıklarından biri olan finansal birikimlerini güven içinde değerlendirip çekebilecekleri; net, açık, şeffaf ve en kolay şekilde alım satım yapabilecekleri bir platform oluşturmak istedik. Geldiğimiz aşamada başarılı ve dünyaya örnek olabilecek bir marka oluşturduğumuzu görmenin mutluluğunu yaşıyorum. BtcTurk, 10. yılında güven ve istikrarla heyecan verici bir geleceğe doğru ilerlemeye devam ediyor” dedi.

Özgür Güneri: “Hep Dahası Var” 

BtcTurk CEO’su Özgür Güneri ise şunları söyledi: “Türkiye’de yerli bir şirket olarak yeni bir finansal evrenin kapılarını açıp, Bitcoin ve kriptopara kategorisini kurma gururunu yaşayan BtcTurk, 10 yıl içinde itibar ve güvenle bezenen bir yolculuk yaparak bugün 5 milyonu aşkın kullanıcıya ulaştı. BtcTurk, bugün nitelikli insan kaynağı, teknoloji üretimi, girişimciliği ve iş yapış anlayışıyla ülkemizin örnek kuruluşlarından biri pozisyonunda. 10. yılımızda artık “Hep Dahası Var” diyerek gelecek 10 yılda yapacaklarımıza dair bir ipucu da vermeye çalıştık. Türkiye’nin finansal evreninde hem kullanıcılar, hem de kurumlara farklı ürün ve hizmetlerle yeni ufuklar açan atılımların ilk adresi olarak yeni nesil self servis finansal hizmetler grubu olma vizyonuyla büyümemizi sürdüreceğiz.” 

BtcTurk Hisse, BtcTurk’e bağlı Eliptik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. bünyesinde hizmet verecek. Eliptik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. CEO’su Mahir Kubilay Dağlı, BtcTurk Hisse ile temel amaçlarının, tıpkı BtcTurk’ün DNA’sında yer alan; kolay, hızlı, güvenilir ve 7/24 işlem yapabilme özelliklerini geleneksel yatırım dünyasına taşımak olduğunu söyledi. Dağlı, “BtcTurk’un 10 yıllık kullanıcı deneyimiyle kriptopara dünyasında işlem yapan pek çok yatırımcı için geleneksel piyasaların önünü açacağımızı düşünüyoruz” dedi.