LC Waikiki’den üç kanala dayanan metaverse stratejisi

Türkiye’nin global moda perakende markası LC Waikiki, müşterilerine meta deneyimler sunmak için düğmeye bastı. Metaverse’ün beraberinde getirdiği etkileyici deneyimleme potansiyeli ile online ve offline alışveriş alışkanlıklarında yeni bir sayfa açmayı hedefleyen LC Waikiki, içeride kurduğu meta ekip tarafından geliştirilen meta-store/mağaza-ötesi çalışmasının ilk görsellerini paylaştı. LC Waikiki’nin metaverse çalışmaları hakkında bilgi veren LC Waikiki Dijital Dönüşüm ve Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Şerafettin Özer, metaverse çalışmalarını gelişen teknolojilerin yardımıyla fiziksel ortamlarda, dijital kanallarda ve bütünleşik olarak çoklu kanallarda olmak üzere üç başlıkta ele alacaklarını ve bu heyecan verici değişimi, hem şirket içindeki meta ekibiyle, hem de dış kaynaklarla yöneteceklerini açıkladı. Zamanlama ile ilgili henüz net bir bilgi paylaşmayan marka, gelişmelerle ilgili bilgilendirmeye devam edecek. 1988 yılında kurulan ve 1997 yılından bu yana Türkiye’de LC Waikiki Mağazacılık çatısı altında hizmet veren LC Waikiki, ulaşılabilir moda anlayışıyla çalışıyor. LC Waikiki, büyüme serüvenini 34 yıldır hem yurt içi hem de yurt dışında sürdürüyor. Hazır giyim sektörünün lideri LC Waikiki, bugün, 53 ülkede 1.200’e yakın mağazası ve 54 bin çalışanıyla hizmet veriyor.

Dijital kanallar küçük işletmelerin satışlarında kritik rol oynuyor

Bank of America yakın tarihli bir çalışmada, küçük işletme müşterilerinin yüzde 85’inden fazlasının dijital kanalları kullandığını ve dijital etkileşimin geçen yıla göre genel olarak yüzde 15 arttığını duyurdu. Yayına göre, yapılan tüm satışların yaklaşık yüzde 50’si dijitaldi ve küçük işletmeler için dijital satışlarda 2020 öncesi seviyelere göre neredeyse yüzde 300 artış oldu. Bank of America tarafından sunulan finansal yönetim araçları paketi, küçük işletmelerin büyümesine katkıda bulundu. Bank of America sözcüsü verdiği demeçte: “Tüketici müşterilere benzer şekilde, işletme sahipleri işlerini yönetmek ve büyütmek için giderek daha fazla dijital çözümlere yöneliyor. Şimdi Bank of America küçük işletme müşterilerinin y,zde 85’i dijital olarak aktif” dedi. Banka, küçük işletme sahiplerine, başlamak isteyen potansiyel işletme sahipleri veya büyümek isteyen mevcut işletme sahipleri için uzman tavsiyesi içeren Küçük İşletme Kaynak merkezi gibi, yararlanabilecekleri çok çeşitli hizmetler sunmaktadır. İşletme için nakit, kredi ve borç harcamalarını takip eden bir Nakit Akışı Monitörü, hızlı ve güvenli ödemeler yapmak için Zelle for Business, gelecekteki nakit akışlarını tahmin etmeye ve izlemeye yardımcı olmak için İşletme Kredi Puanı ve CashPro Tahmini var. Küçük işletme memnuniyetini ölçen bir J.D. Power çalışmasında, veri analitiği ve tüketici istihbarat şirketi, daha fazla bankanın ve ödeme işlemcisinin, müşterilerinin finansal sağlığını destekleyen daha geniş bir program paketi sunmaya başladığını buldu. Çalışma ayrıca bankaların ne kadar şeffaf olduğunu ve müşterilerin dijital kanalları kullanırken ne kadar yetkin hissettiklerini de memnuniyeti etkiliyor.

Yazılım geliştirmede şirketler neler arıyor?

Harika bir yazılım geliştiricisinin tek bir programlama dilindeki yetenekleriyle tanımlandığı günler geride kaldı. Verastar’ın baş teknoloji sorumlusu Spencer Clarkson, iyi geliştiricilerin başarıları, iş sonuçları sağlamak için bir dizi paydaşla etkileşim kurma yeteneklerine bağlı diyor. Clarkson: “Bence günümüzde bir geliştiriciyi iyi yapan şey, bu kapsamlı anlayıştır Çalışma tarzında çevik olmaları ve ayrıca Çevik geliştirme yapma kavramını anlamaları gerekiyor” diyor. Teknoloji analisti Forrester, başarılı dijital dönüşümler için Çevik teslimatın kritik olduğunu, ancak en iyi kuruluşların daha da ileri gittiğini söylüyor. Daha az başarılı firmalarda, .evik yazılım geliştirme uygulamalarının daha az kullanıldığını söylüyor. (yüzde 47) Birleşik Krallık genelinde 160 binden fazla küçük işletmeye çeşitli ticari hizmetler sağlayan Verastar örneğinde Clarkson şirketinin uzun vadeli başarısının, yetenekli BT personelinin harika veri odaklı hizmetler sunma becerisiyle doğrudan ilişkili olduğunu söylüyor. Clarkson, yazılım geliştiricilerin Java, C++, C# veya Python gibi nesne yönelimli dillerde mikro hizmetler ve bulut tabanlı bilgi işlem gibi modern teknoloji entegrasyon kavramlarının iş sonuçlarına odaklı bir anlayışla bir yetenek geliştirmesi gerektiğini söylüyor.

Renault Austral ulaşım çağının servis platformuna uzanıyor

SUV kategorisindeki yeni Austral, Renault Nissan Mitsubishi İttifakı’nın C ve D sınıfı araçlar için geliştirdiği üçüncü nesil ortak modül ailesinin (CMF-CD) kullanılmasının yanısıra rejeneratif (kendi enerjisini üreten) motorun kullanıldığı E-TECH motor teknolojisi ve yapay zekâ ile desteklenen sürüş destek sistemi ile geleceğin otomobiline bir kapı açıyor. Bunların yanında hafif kalsa da 9,4 inçlik yükseltilmiş ekran, otonom sürüşle birlikte önemi artacak araç içi medya kullanımının artışına yönelik iyi bir çözüm ve gelecekte boynuz kulağı geçebilir. Renault’nun 8 Mart 2022’de tanıttığı Austral, İttifak bünyesinde geliştirilen üçüncü nesil CMF-CD platformu ile geliştirilmiş olan yeni Austral, geniş OpenR ekranı ile Google hizmetlerini ve uygulamalarını entegre eden OpenR Link bilgi-eğlence sistemini kullanıyor. Bu gelişmiş bağlanabilirlik seviyesi, Austral’ın iç tasarımının ruhunu destekliyor. SUV’nin yüksek teknolojili kokpiti, 12,3 inçlik gösterge paneli ile 12 inçlik dikey bilgi-eğlence ekranını bir araya getiren geniş OpenR ekrandan oluşuyor. Ön cama yansıtılan yeni 9.3 inçlik yükseltilmiş gösterge ekranı (Head Up Display) ile araçtaki toplam ekran sayısı daha da artıyor. Araç, cep telefonu için kablosuz şarj olanağı sağlıyor. E-TECH Hibrit ve Mild Hybrid Advanced versiyonlarında, tamamen yeni dijital gösterge paneli, hibrit modellere özel animasyonlar içeriyor. Uyarlanabilir bilgi-eğlence sistemi OpenR Link, otomobili bir akıllı telefon kadar sezgisel hale getiriyor Austral içerisinde yer alan OpenR ekranı zaman içinde gelişecek şekilde tasarlandı. Sorunsuz ve derinlemesine bir deneyim sağlayan sistem gelecekteki OpenR Link güncellemelerine uygun teknolojiyle donatılmış durumda. Bulut bağlantılı sistem, kablosuz olarak otomatik güncelleniyor. OpenR Link multimedya sistemi; navigasyon için Google Haritalar, eller serbest yardım için Google Asistan ve uygulamalar için Google Play olmak üzere Google hizmetlerini ve uygulamalarını bir araya getiriyor. OpenR Link, bir akıllı telefon gibi sezgisel ve kişiselleştirmesi kolay bir kullanım sunuyor. Ses tarafında ise, Renault ve Harman Kardon’un akustik mühendislerinin birlikte çalışmasının sonucu olan premium ses sistemi otomobile entegre edilmiş. Yeni Austral, bağlantılı, akıllı, uyarlanabilir ve esnek bir araç olmasının yanında bir servis platformu olması ile dikkat çekiyor. Bulut tabanlı harita verilerini kullanan yapay zekâ ve gelişmiş sürücü destek sistemi (ADAS), sürüş deneyimini geliştirmeyi hedeflerken My Renault platformu deneyimi ileri taşımak için önemli bir destek sağlıyor. My Renault platformuyla bağlantılı olarak çalışan sistem, uzaktan kontrol ve rehberlik için pratik çözümler sunuyor. Hem bireysel hem de profesyonel kullanıcılar, temel işlevleri kontrol etme veya belirli araç verilerine uzaktan erişim sağlama gibi çok çeşitli hizmetlerden yararlanabiliyor.

Motor teknolojisi, yakıt verimliliği ve karbon ekonomisine odaklı

Yeni Austral, kendi kendini şarj eden tamamen yeni bir E-TECH ‘tam hibrit’ motor kullanıma sunuyor. Bu motor, yakıt kullanımını ve karbondioksit emisyonlarını azaltıyor. Sistem; bir elektromotorla eşleştirilen 1,2 litre üç silindirli turbo beslemeli benzinli motor, 1,7 kWsa lityum-iyon 400V batarya ve akıllı çok modlu debriyajsız bir şanzımandan oluşuyor. Önceki nesil E-TECH hibrit motorlarda olduğu gibi otomobil her zaman tam elektrikli modda çalışıyor ve sessiz olduğu kadar üstün gaz tepkileri sunan elektrikli otomobillere özgü bir sürüş deneyimi sunuyor. En yeni E-TECH Hibrit motorla donatılan yeni Austral, 4,6 lt/100 km ve 105 gr/km karbondioksitten başlayan optimum yakıt verimliliği ve karbondioksit emisyonu seviyesine sahip ve bu şekilde uygun kullanım maliyetini yakalıyor. Renault, yeni Austral ile dizele gerçek bir alternatif olarak yeni Mild Hybrid Advanced motoru sunuyor. Sistem, yeni 1,2 litrelik üç silindirli turbo beslemeli benzinli motoru 48V lityum iyon batarya ve marş motoruyla birleştiriyor. 130 HP motor ve manuel şanzımana sahip araç, 5,3 lt/100 km’den itibaren ve 123 gr/km karbondioksit değerleri ile yakıt verimliliğini ve karbondioksit emisyonlarını sınıfının en iyi seviyesinde tutuyor Ayarlar, güç üretimini en üst düzeye çıkarırken yakıt verimliliğini eşdeğer hibrit olmayan içten yanmalı motordan yüzde 20 daha düşük tutacak şekilde değiştirilebiliyor. Mild Hybrid motor, yeni Austral’da sunulan birinci seviye hibrit motor ve Renault araçlarında zaten kullanılan 1,3 litre hacimli dört silindirli turbo beslemeli direkt enjeksiyonlu benzinli motorla donatılıyor. Daimler ile birlikte geliştirilen motor, bir marş motoru ve 12V lityum iyon batarya ile destekleniyor.

Yeni Fortinet güvenlik duvarı, hibrit BT mimarilerini destekliyor

Fortinet’in yeni nesil güvenlik duvarı (NGFW) FortiGate 3000F, kurumları, dijital inovasyonu ve iş büyümesini hızlandıran hibrit BT mimarileri oluşturma konusunda destekliyor. Günümüzde dijital inovasyonu hızlandırmak isteyen kurumların, kurumsal uygulamaların yaklaşık yüzde 55’ini oluşturan özelleştirilmiş ve eski uygulamalarının bulut tabanlı seçeneklere geçişi çok yavaş gerçekleşiyor. Kurumlar bunun yerine veri merkezleri, kampüsler, birbirine bağlı şubeler, ev ofisleri ve çoklu bulut dağıtımlarından oluşan hibrit BT mimarileri geliştiriyor. Bu durum, siber saldırganların siber güvenlik saldırıları başlatması için mükemmel bir ortam yaratarak, genişletilmiş bir saldırı yüzeyi sağlıyor. Fortinet Ürünlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Pazarlama Genel Müdürü John Maddison, “Hibrit bilişim, öngörülebilir bir gelecekte hayatımızda olacak. Fortinet NP7 ve CP9 güvenlik süreci birimleri tarafından desteklenen FortiGate 3000F, geleneksel ağ güvenlik duvarına daha fazla yakınsanmış ağ ve siber güvenlik uygulamaları ekliyor. Bu uygulamalar arasında SD-WAN merkezi şebeke, SSL denetimi ve sıfır güven ağ erişim proxy’si bulunuyor. Fortinet’in, Ağ Güvenlik Duvarları alanında Gartner Kritik Yetenekler raporunda Kurumsal Veri Merkezi Kullanım Senaryoları’nda art arda üç yıl birinci sırada yer almasının bu yenilikler sayesinde olduğuna inanıyoruz” diyor. Yerleşik ağ ve güvenlik yakınsaması, dinamik ağ segmentasyonu, otomasyon ve yerel olarak entegre Sıfır Güven Ağ Erişimi (ZTNA) yetenekleri ile FortiGate 3000F’nin veri merkezi ve hibrit BT mimarilerini güvenceye alırken en dikkat çekici özelliği, gelişmiş ağ oluşturma ve açık uygulama kontrolü. FortiGate NGFW’ler, etkin uyumluluk ve güvenlik kontrolleri oluştururken, kullanıcıların uygulamalara ve kaynaklara her yerden, her zaman, sürekli kimlik doğrulama ile erişmesine izin vermek için yerel olarak entegre edilmiş ZTNA erişim proxy’si ile birlikte geliyor. FortiGate NGFW’ler ağ ve güvenliği sorunsuz bir şekilde birleştirip hızlandırıyor ve WAN (Geniş Alan Ağı) tarafında birden fazla sağlayıcı ile eşleşebilmek ve LAN (Yerel Alan Ağı) tarafında farklı tedarikçilerle ara bağlantı kurmak için endüstri lideri yönlendirme yetenekleri sunuyor. Birçok Fortinet ağı, yönlendiricileri hem ağ iletişimi hem de güvenlik sunan tek bir FortiGate cihazıyla değiştirerek operasyonlarını basitleştiriyor.

Vodafone’dan, Her Şey Yanımda’da mobil ödeme olanağı

Vodafone’un online alışveriş platformu Her Şey Yanımda’da mobil ödeme dönemi başladı. Kullanıcılar, Her Şey Yanımda’da alışveriş yaparken kredi kartı kullanmak zorunda olmadan, tüm alışverişlerini tek tıkla faturalarına yansıtarak ödemeyi gerçekleştirebilecek. Mart ayına  özel olarak Her Şey Yanımda’da faturaya yansıtarak yapılacak ilk alışverişte alt limit olmaksızın 50 TL indirim verilecek. Yani müşteriler, 50 TL’ye kadar yaptıkları alışverişte harcama tutarını faturalarına iade edilmek üzere geri kazanacak. Bu şekiilde kredi kartı limiti olmayan veya kredi kartı olmayan Vodafone müşterileri de online alışveriş yapabilir hale gelecek. Her Şey Yanımda’da cep telefonları, elektronik, dijital servisler ve oyun, moda, hobi-ofis-kırtasiye, kozmetik ve kişisel bakım, ayakkabı-çanta-aksesuar, spor ve outdoor, anne-bebek, ev-yaşam, süpermarket, pet shop, medikal ürünler ve oto aksesuar olmak üzere 14 kategoride 1,2 milyonu aşkın ürün sunuluyor. 450’den fazla aktif mağazanın faaliyet gösterdiği Her Şey Yanımda, Vodafone’lu olsun olmasın, Vodafone Yanımda uygulamasını indiren tüm kullanıcılara avantajlı fiyatları, birbirinden farklı kampanyaları ve kullanım kolaylığı ile yepyeni bir deneyim yaşatıyor. Bugüne kadar 30 milyondan fazla kez ziyaret edilen Her Şey Yanımda’da yaklaşık 250 bin ürün satıldı. En çok sipariş verilen ilk dört kategori elektronik, cep telefonu, süpermarket, kozmetik ve kişisel bakım oldu. Her Şey Yanımda aynı zamanda ilk amaç odaklı online alışveriş platformu olma özelliği de taşıyor. Vodafone, bu kapsamda, müşterilerinin Her Şey Yanımda’dan yaptıkları her alışverişten 3 lirayı bir çocuğun eğitim masraflarına katkı sağlamak için TOÇEV’e bağışlıyor. Bu projenin de kapsamının genişletilerek etki alanının artırılması hedefleniyor. Vodafone Türkiye Pazarlama Direktörü Uğur Sennaroğlu, Vodafone Yanımda’nın e-ticaretten sigortaya, finanstan gaming’e kadar her alanda girilip işlem yapılan, kullanılan ve yaşayan bir süper uygulama olmasını hedeflediklerini söylüyor.

Renault Trucks ve GEODIS’ten elektrikli şehiriçi kamyonu

Şehirlerin artan nüfusu ve elektronik ticaretin gelişmesinin yarattığı lojistik ihtiyaçlarını karşılamak için uzmanlıklarını birleştiren Renault Trucks ile GEODIS, şehiriçi lojistiğine odaklanan elektrikli bir ağır kamyon tasarlıyor. İki şirketin endüstriyel, lojistik ve mühendislik uzmanlıklarını birleştirmesinin sonucu olan prototipin teslimatının 2022’nin sonunda yapılması ve kamyonun, 2023’ten itibaren Paris’te şehir içi teslimatlar için kullanılması planlanıyor. Bu gerçek yol testini, sürücülerin kullanım konforu, pratiklik, şarj etme vb. konularında geri bildirimleri doğrultusunda aracın adaptasyon aşaması ve ardından toplam sahip olma maliyetini optimize etmek için bir çalışma izleyecek. Prototip üretimi, Renault Trucks’ın Blainville-sur-Orne’deki fabrikasında gerçekleştirilecek. Burası, 2020’den beri Renault Trucks’ın Fransa’da gerçekleştirdiği seri üretim ile Avrupa’nın ilk seri elektrikli kamyon tesisi unvanını taşıyor.

Kamyon üreticisi ile tedarik zinciri yöneticisinin işbirliği

Şehirlerin nüfuslarının artması nedeniyle, 3,5 ton üzeri araçlar kentsel dağıtımın merkezinde kalacağını tespit eden Renault Trucks, 3,5 ila 26 ton aralığındaki Fransa’da üretilen eksiksiz elektrikli araç yelpazesiyle şehir lojistiğinin çevresel ayak izini azaltmak için on yıldır çalışıyor. Renault Trucks burada elde ettiği birikimi geliştirme sürecine yansıtıyor. 2030 yılına kadar karbondioksit emisyonlarını yüzde 30 azaltmayı hedefleyen GEODIS ise 2023’e kadar Fransa’da 37 şehirde karbonsuz dağıtım operasyonları taahhüt ediyor. Renault Trucks ve GEODIS, yeni iş birlikleri sayesinde bu yaklaşımı bir adım daha ileriye taşıyor ve alternatif güç ünitelerinin yaygın olarak benimsenmesi için önemli olan toplam sahip olma maliyetinde (TCO) dizel bir araçla kıyaslanabilir yepyeni 16 tonluk bir elektrikli şehir içi kamyonu geliştirmek için bilgi birikimlerini birleştiriyor. Tasarım aşamasından itibaren yürütülen ortak çalışma sayesinde proje adı Oksijen olan bu araç, şehir merkezinde dağıtım operasyonlarının tüm gerekliliklerini ve fonksiyonlarını karşılayacak: kirlilik ve gürültü gibi sorunların ortadan kaldırılması, tüm yol kullanıcıları (yayalar ve hafif / motorsuz ulaşım araçlarını kullanan kişiler) ile bir arada ulaşımı daha iyi yönetmek için aktif ve pasif güvenliğin iyileştirilmesi mümkün olacak.

Geliştirme sürecinin ilk aşamasının odak noktaları

Kamyon üretme konusunda uzman olan Renault Trucks ile tedarik zinciri yönetimi uzmanı GEODIS’in birlikte çalıştığı projenin geleceğin şehirlerinin tedarik zinciri yönetimini değiştirmesi kaçınılmaz. Ancak çalışmanın ilk aşamalarındaki odak noktaları daha sınırlı ve ürüne yani kamyona odaklı olarak belirleniyor. Bu noktalar şu şekilde sıralanıyor:
  • Sürücüye mükemmel bir doğrudan görüş açısı sağlayan alçaltılmış kabin sayesinde sürücü, diğer yol kullanıcıları ve kent sakinleri için artırılmış güvenlik; 360 derece görüş sunan dikiz aynaları yerine geniş bir ön cam ve çoklu kamera kullanımı, yolcu tarafında kapı açılma açısını sınırlayan sürgülü yan kapı.
  • Kamyonun her iki tarafından, soldan veya sağdan inebilecek sürücü için daha fazla konfor. Standart bir teslimat kamyonuna göre çok daha düşük erişim yüksekliği sayesinde araca binmek ve araçtan inmek daha kolay olacak.
  • Optimal ergonomi ve kargo alanına daha kolay erişim. Bunu başarmak için kentsel ortamda yükleme/boşaltma operasyonlarını iyileştirmek amacıyla bir üstyapı üreticisi ile üç yönlü bir çözüm göz önünde bulunduruluyor.
  • Sürücülerin teslimat operasyonlarını ve rotalarını optimize etmelerini sağlayan bağlantılı araçlar.
  • Renault Trucks tasarımcıları, sürücünün hem konfor hem de özgüveninin artırılması ve bu aracın şehir dokusuna mükemmel şekilde uyum sağlaması için kamyonun dış hatlarını ve kabinin içini tamamen yeniden tasarlıyor.

E-ticaret ve emisyon mevzuatı inovasyonun önünü açıyor

GEODIS CEO’su Marie-Christine Lombard, “E-Ticaretin gelişmesi ve büyük şehirlerde düşük emisyonlu bölgelerin uygulanmasıyla birleşen çevresel durum, ulaşımın karbonsuzlaştırılmasını acilen hızlandırmamız gerektiği anlamına geliyor. GEODIS’in Renault Trucks ile iş birliğindeki amaç da budur. Sürdürülebilir kentsel lojistik konusunda hızlı bir şekilde somut çözümler geliştirmek istiyoruz” diyor. Renault Trucks Başkanı Bruno Blin ise, “Kamyonun imajı değişiyor ve nihayet, vazgeçilmez bir araç olarak algılanıyor. Renault Trucks’ın GEODIS ile çalıştığı projenin amacı, trafiğin yoğun olduğu alanlarda ve hatta yaya bölgeleri de dahil diğer yol kullanıcıları arasında kentsel dokuya en ideal şekilde uyum sağlayacak bir kamyon tasarlamak. Bu yeni kamyon, sürücünün çalışma konforu ve güvenliği ile şehir sakinlerinin güvenliği için tasarlanacak” şeklinde konuşuyor.

Doğuş Otomotiv ve HSBC’den yeşil finansman kredisi anlaşması

Elektrikli araçlara yatırım yapmayı sürdüren Doğuş Otomotiv, Porsche marka elektrikli araçların ithalatı için HSBC Bank A.Ş. ile yeşil finansman kredisi anlaşması imzaladı. Doğuş Otomotiv’in iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilir finansman kapsamındaki 8,75 milyon euro tutarındaki kredisi, iki yıl vadeli ve Doğuş Otomotiv’in distribütörlük faaliyetlerini yürüttüğü Porsche markasının tamamen elektrikli Taycan modellerinin ithalat finansmanında kullanılacak. Doğuş Otomotiv İcra Kurulu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu “Stratejik sürdürülebilirlik yönetimi yaklaşımımızda önemli yer tutan çevre dostu araçların ülkemizde sayısının artması yönündeki hedeflerimiz ve planlarımız, sadece iş süreçlerimizi ve bayi ağımızı bu yaklaşıma entegre etmekle kalmıyor, finansman yaratırken de sürdürülebilirliği ön planda tutmamızı gerektiriyor. iki yıl vadeli kredi ile ürün portföyümüzde elektrikli araçların payını artırmayı hedefliyoruz” şeklinde konuşuyor. Porsche’nin Türkiye’de tüm elektrikli otomobiller için şarj ağı kuran ilk otomobil markası olduğunu hatırlatan Bilaloğlu, “Porsche’nin yüzde 100 elektrikli ve çevreci modeli Taycan, Türkiye’nin en çok satan elektrikli modellerinden biri. Bu finansmanla elektrikli araçlardaki payımızı da artıracağımıza inanıyorum. Ancak asıl önemli hamle, tüm elektrikli otomobiller için ülke genelinde yaptığımız yatırımla hayata geçirdiğimiz şarj istasyonu sayısını artırmak” diyor. Türkiye’nin elektrikli araç ekosisteminin gelişimine önemli katkı sağladıklarını ifade eden Bilaloğlu, “Müşterilerimiz ve tüm elektrikli araç kullanıcıları için hali hazırda Doğuş Oto Kartal’a kurduğumuz  320kW’lık Türkiye’nin en hızlı şarj istasyonu dahil, Türkiye genelinde 117 adet şarj istasyonumuz mevcut. Bu haliyle Porsche, Türkiye’de bir şarj ağına sahip olan ilk otomobil markası ve en büyük şarj operatörlerinden biri. Kendi öz kaynaklarımız ve bu finansman desteğiyle birlikte yedi adedi yüksek hızlı şarj istasyonu olmak üzere istasyon sayımızı da 200’e çıkarmak hedeflerimiz arasında yer alıyor” şeklinde konuşuyor. Türkiye’deki ilk batarya onarım merkezinin de Porsche markası tarafından hayata geçirildiğini belirten Bilaloğlu, “Türkiye’deki müşterilerimizin yanı sıra, Porsche Doğu Avrupa bölgesi gibi birçok ülkeye servis sunan Türkiye’nin ilk batarya onarım merkezini 2021 yılında Doğuş Oto Kartal’da hizmete açmıştık. Bu anlaşma, yeni batarya onarım merkezleri kurmak yönündeki çalışmalarımıza da pozitif etki edecek”  sözleriyle elektrikli araçlar alanında yapacakları işlerin kapsamına ışık tutuyor. HSBC Türkiye Kurumsal Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Caner Işlak da, “Sürdürülebilirlik ve net sıfır karbon hedefi bankamızın stratejik önceliklerinden biri. İklim değişikliği ile mücadeleye sağlayabileceğimiz en büyük katkının müşterilerimizi sıfır karbon hedefleri doğrultusunda desteklemek olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda, Kurumsal Bankacılık olarak müşterilerimize 2020 yılından bu yana yaklaşık 184 milyon dolar kredi sağladık. Ek olarak 500 milyon dolarlık sürdürülebilirlik endeksli tahvil işleminde de eş talep toplayıcı olarak yer aldık. Elektrikli araçların ve bu araçlara erişim için finansman olanaklarının Türkiye’de yaygınlaşması ülkemizin daha düşük karbon ekonomisine geçişini destekleyecek ve hızlandıracak kritik adımlar. Bu alandaki global uzmanlığımız ve geniş yatırımcı ağımızla müşterilerimizin daha düşük karbon ekonomisine geçişlerinde yanlarında tercih ettikleri çözüm ortağı olarak yer almaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.

Axess’ten, müşterisi olan KOBİ’lere anında ticari kredi kartı

Dijital müşteri edinme ve servis bankacılığı alanında yaşanan gelişmeler, geleneksel bankaların hız ve uygulama kolaylığı anlamında dikkat çekici adımlar atmasını beraberinde getiriyor. Akbank’ın müşterisi olan KOBİ’lerin başvurduğu Axess ve Wings ticari kartları, adreslerine ulaşmasını beklemeden mobil uygulamalarının içinden internet harcamalarında ve mobil ödemelerde anında kullanmaya başlaması, bu konuda en güncel örneği oluşturuyor. Akbanklı KOBİ’lerin Akbank Mobil’den, Akbank Müşteri İletişim Merkezi’nden veya şubelerden başvurdukları kredi kartlarının dijital versiyonlarına ıslak imza gerekmeksizin mobil uygulamalarından anında erişmesini sağlayan Akbank, Axess ve Wings ticari kart sahibi olan KOBİ’ler kartlarını anında kullanıma sokuyor. Kartları hemen kullanabilen KOBİ’ler, kaybolmayan chip-para kazanmaya, Mil Puan biriktirmeye, yüz binlerce anlaşmalı üye işyerinde taksit ve ayrıcalıklardan faydalanmaya başlarken Akbank, kullanımı yaygınlaştırmak için daha önce Akbank’ta ticari kredi kartı olmayan KOBİ’lerden 31 Mart’a kadar ilk kez cebe inen Axess veya Wings ticari kredi kartına başvuranlara, 1 Mart-30 Nisan arasında yapacakları 10 bin liraya kadar olan tüm alışverişlerini ücretsiz ve faizsiz olarak iki ay sonra ödeme kampanyası yapıyor. Akbank Ödeme Sistemleri Bölüm Başkanı Şebnem Dağ Güven,  “Akbank ticari kredi kartlarında da artık, kartların anında cebe indiği, benzersiz bir dijital dönem başlıyor. Artık KOBİ müşterilerimiz başvuruları onaylanır onaylanmaz kart bilgilerini Akbank Mobil ve Axess Mobil üzerinden hemen görüntüleyebiliyor ve kartlarını anında kullanabiliyorlar. Müşterilerimiz aynı zamanda internet alışverişlerinde kullanacakları kartlarının limitlerini de kolayca mobil uygulamaları üzerinden değiştirebiliyorlar” şeklinde konuşuyor. Mastercard Türkiye Müşteri İlişkileri Yönetimi Başkan Yardımcısı Hüsnü Avşar Gürdal: “Digital First programını, Akbank ile birlikte, bireysel kartlardan sonra şimdi de ticari kullanıcılar için Türkiye’de ilk kez hayata almış bulunuyoruz. KOBİ’lerin ihtiyaç duyabileceği en hızlı ve güvenli çözümleri sağlama misyonumuza da hizmet eden bu uygulama ile KOBİ’lerin dijital ödemelerinde hem son teknolojiden kolaylıkla faydalanmalarını hem de tüm işlemlerini rahatlıkla yapmalarını sağlamayı hedefliyoruz” diyor.

Gene2info’dan nadir hastalık tanısına mobil uygulama desteği

Global biyoinformatik şirketi Gene2info, nadir hastalıklarda tanının kolaylaştırılması için geliştirdiği yapay zekâ temelli, inovatif biyoinformatik analiz çözümünün web platformu Gene2var’ı mobil uygulama olarak da hekimlerin hizmetine sundu. IOS ve Android cihazlarında kullanıma sunulan Gene2var mobil uygulaması, analiz sürecinin cep telefonundan gerçek zamanlı olarak takip edilmesine imkan veriyor ve önceki raporlara hızla ulaşabilme kolaylığı da sağlıyor. Genetik hastalıkların tanı sürecini, hastalığa özel tanı kitleri ve yapay zekâ destekli algoritmalarla hızlandıran Gene2info’nun çözümü, genetik örneğin alınmasından tanıya uzanan süreyi özel bir teknolojiyle önemli ölçüde kısaltıyor.

Web platformu mobile taşındı

Gene2info Kurucu Ortağı Bahadır Onay, “Nadir hastalıklarda, hastanın tedaviye bir an önce ulaşabilmesi açısından, hızlı tanı çok önemli. Gene2info’nun hedefi de tam olarak bu. Hızlı ve uygun maliyetli çözümlerle, doktorlarımıza, hastalarımıza ve genel olarak sağlık sistemimize katma değer sunuyoruz. Gene2var, sunduğumuz ve bir ilk olma niteliği taşıyan analiz sürecinde, doktorların örneklerin durumunu takip edebileceği, genetik analiz raporlarını oluştukları anda görebileceği, geçmiş örneklere ve istatistiklere ulaşabileceği çevrimiçi bir platform. Web üzerinden kullanılabilen bu platformu şimdi mobil dünyaya da taşıdık. Böylece hekimler Gene2var platformuna akıllı telefonlarından da ulaşabilecek. Mobil uygulama ile hekimlerin test sürecine erişimini kolaylaştırarak tanı başarısını ve hızını artırmayı hedefliyoruz.”

Tüm hekimlere uçtan uca çözüm sağlıyor

Gene2info, genetik tanıda, nadir hastalıklarla ilgili çalışan tüm hekimlere uçtan uca bir çözüm sunuyor. Çözüm hastalığa özel genetik tanı kiti geliştirilmesi, hastanın biyolojik örneğinin doktordan alınması, anlaşmalı laboratuvarlarda genetik tanı kiti ile biyolojik örnekten DNA’nın ayrılması, Yeni Nesil Dizileme (NGS) yöntemleriyle DNA’nın dizilenmesi ve yapay zeka destekli biyoinformatik analizle medikal genetik tanı raporunun oluşturulmasına kadar tüm süreci kapsıyor.

NEOHUB, hızlandıracağı ilk beş girişimi belirledi

DenizBank’ın yeni nesil iştiraki NEOHUB’ın, Türkiye’deki start-up ekosistemine mentorluk ve ölçeklemeye odaklı destek sağlamak üzere başlattığı Deniz Akvaryum Girişim Hızlandırma Programı’nın ilk girişimleri belli oldu. Deniz Akvaryum Girişim Hızlandırma Programı’na kabul edilen girişimler; finansal teknolojiler, sağlık, yapay zeka ve sürdürülebilirlik sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Yıl boyunca açık başvuru sistemiyle hareket edilen programda; DenizBank, NEOHUB ve program partneri Workinlot’ın yöneticilerinden oluşan değerlendirme jürisinin oylamasıyla beş girişim hızlandırma programına katılmaya hak kazandı. Programa seçilenler, altı ay boyunca Deniz Akvaryum ofisinde çalışma, DenizBank ve NEOHUB yöneticileri ile alanında uzman isimlerden mentorluk gibi olanaklarla büyümeleri için gerekli desteği alacak. Bununla birlikte bulut bilişim hizmetleri, finans ve hukuk danışmanlığı, tasarım, sosyal medya yönetimi ve büyüme stratejileri gibi hizmetlerden ücretsiz yararlanabilecek. Altı ayın sonunda belirlenen kriterleri yerine getirenler, Demo Day ile mezun olarak, yatırımcılara sunum yapma fırsatı yakalayacak. Hızlandırma programına seçilen beş girişim şunlardan oluşuyor: Fon Radar: Vadeli alacaklarına karşılık en iyi teklife ulaşabilmeleri için KOBİ’leri finansal kurumlar ile bir araya getiriyor. Steto: Uzman doktorlara online erişim fırsatı sağlayan Steto, ihtiyaç duyulan uzmanı seçme, randevu oluşturma ve farklı bir uygulamaya gerek olmaksızın online görüşme yapma imkanı sağlıyor. Varsapp: Kullanılmayan eşyaları güvenli bir şekilde kiraya verme ve kiralama olanağı sunuyor. Walkers: Kullanıcılara daha fazla hareket etmek ve sağlıklı bir hayata adım atmak için gereken motivasyonu sağlıyor. Aynı zamanda firmalar için promosyon ve alternatif pazarlama kanalı yaratan uygulamanın, adım attıkça avantaj sağlayan oyunlaştırma içerikleri bulunuyor. Senkrondata: Markaların ve perakende satıcıların daha iyi pazarlama stratejisi, optimizasyonu ve performans ölçümü yapabilmesi için pazar ve rakip analiziyle markaya özgü analitik çözümler üretiyor.

Etiya, MWC’de deneyim odaklı dijital dönüşümü anlattı

0
Mobil Dünya Kongresi, iletişim ve bilgi teknolojilerinin geldiği son noktayı göstermesi ve yeni trendlerin konuşulması nedeniyle en önemli teknoloji etkinliklerinden birisi. Bizimde iki yıllık pandemi arasından sonra Barselona’da yerinde takip ettiğimiz etkinliğin katılımcılarından birisi de, Türkiye’nin en büyük kurumsal yazılım şirketlerinden Etiya oldu. Mobil Dünya Kongresi’nde yeni stand alanıyla yer alan Etiya, deneyim odaklı dijital dönüşüm yaklaşımı ve yapay zeka destekli çözümlerini paylaştı.

Dijitalleşmenin yol haritaları yön değiştiriyor

Mobil Dünya Kongresi’nde yer almaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Etiya Kurucu Ortağı ve CEO’su Aslan Doğan şunları söyledi; “Uzunca bir süredir dijital dönüşümü deneyim boyutunda hem tüketici hem şirketler perspektiflerden konuşuyoruz. Şirketler dijitalleşme yol haritalarını oluşturdu, yol alanlar da çok. Ancak teknoloji her yeni gün gelişiyor ve dönüşüyor, dijitalleşme yol haritalarında da etkisini gösteriyor. Bu inovasyon döngüsü gündemine ışık tutan MWC’ de en çok 5G’nin hayatımıza getireceği akıllı bağlantılar, nesnelerin interneti konuları ele alındı. Buz dağının görünen kısmı olan bu konular farklı alanlarda, yapay zeka, bulut bilişim gibi pek çok teknolojik gelişmeyi de hayatımıza beraberinde getiriyor.” Dünya çapında 5G teknolojisine geçiş yapan operatörler bu tarafta uygulamalara başladı. Türkiye’de de bu teknoloji ile dönüşüm ivmesi artacak. Müşterilerine en iyi deneyimi sunmak isteyen şirketler de Etiya’nın sunduğu yapay zeka destekli, deneyim odaklı dijital dönüşümü önceliklendirecekler. Etiya’nın 18 yıldır yazılım sektöründe faaliyet gösteren ve bugün Türkiye’nin en büyük kurumsal yazılım firması olduğunu belirten Etiya Kurucu Ortağı ve CEO’su Aslan Doğan, “Mobil Dünya Kongresi gibi dünya çapında şirketleri bir araya getiren etkinliklerde yer almayı çok önemli buluyoruz. Ayrıca pandemi sebebiyle uzaktan görüşmeleri yürüttüğümüz dünyanın farklı bölgelerinden birçok şirket ile bu vesileyle bir araya gelme imkanına sahip olduk. Katma değerli çözümlerimizi dünya çapında tanıtmak ve var olduğumuz pazar sayısını artırmak amacıyla hedefimize uygun görüşmeleri gerçekleştirdik. Bizim bu tarafta stratejimiz net, Türkiye’de Hizmet İhracatçıları Birliği’nin verilerine göre kendi alanında ihracat şampiyonu olan bir şirket olarak ihracat odaklı büyümemizi sürdüreceğiz” dedi. 1200 kişilik ekiplerinin dünyanın farklı yerlerinde yer alan ofislerde uyum içerisinde çalıştığını belirten Doğan, şirketin DNA’sının inovasyon olduğunu vurguluyor.

Nurus, üniversite öğrencilerinin tasarladığı oyun koltuğu üretecek

0
Nurus, Bilişim Vadisi Tasarım Kümelenme Merkezi’nin Bilişim Vadisi Oyuncu Koltuğu Tasarım Yarışması’nın kazananlarına eğitim ve üretim desteği verdi.  Bilişim Vadisi Oyuncu Koltuğu Yarışması’nı kazanan ekibe tasarım ve üretim konusundaki deneyimini aktarmak üzere teknoloji üssünün kapısını açan ve üç günlük bir tasarım kampı hediye eden Nurus, ekibe yarışmayı kazandıran tasarımının üretimini de üstlenecek. Yarışmanın birincileri Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri Yahya Yusifli, Cansu Kadriye Söyleyen ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Burak Aydın, Nurus Baş Tasarımcısı Renan Gökyay’ın yürütücülüğündeki Tasarım Kampı’nın ilk gününde Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Sayın Dr. Çetin Ali Dönmez, Bilişim Vadisi Endüstriyel Tasarım komisyon üyesi Prof. Dr. Mesut Güner ve Nurus Genel Müdürü Hakan Zihnioğlu ile bir araya geldi. Ofis mobilyalarının yanı sıra havayolu şirketleri için özel uçak koltuğu gibi eşsiz ürünleri de çok farklı teknolojiler ile geliştiren Nurus’un artık teknoloji şirketi olma yolunda ilerlediğini belirten Nurus Baş Tasarımcısı Renan Gökyay, “En büyük yatırımımızı gençlerimize, iş gücüne yapıyoruz. Gençlerden oluşan tasarım ekiplerimiz ile dünyada ilgi uyandıran ürünlere imza atıyoruz. Türkiye’nin yaratıcı ve üretken gençleriyle buluşmak bizi heyecanlandırıyor” dedi. Ankara’daki 45 bin metrekarelik üretim tesisinin kapılarını gençlere açan Nurus, üç günlük tasarım kampında deneyim ve vizyonunu öğrencilere aktarıyor. Bu kamp süresinde çalışma koltuğunun üretim aşamasını gözlemleme şansı yakalayan öğrenciler, kendi tasarımlarının da üretilebilir hale getirilmesi için projelerini gözden geçirebilecek. Mimar (tasarımcı) ve mühendisten oluşan multidisipliner ekiplerin yarıştığı bu etkinlik ile birlikte, öğrencilerin tasarımları hayata geçirilecek.

E-Data, SealPath ile veri merkezli güvenlik çözümlerini çeşitlendirdi

2022’ye girerken Türkiye’deki tek distribütörü olarak E-Data’yı atayan SealPath, siber suçların Türk şirketlerine verdiği zararı azaltmayı hedefliyor. E-Data Teknoloji Genel Müdürü T. Fatih Mutlu, SealPath ile önemi artan veri merkezli güvenlik alanında portföylerini genişlettiklerini söylerken katma değerli çözüm ortağımız Cynoks Bilişim iş birliği ile ilk finans sektörü referanslarını edindiklerini ifade ediyor. Siber suçların Türk şirketlerine maliyetinin gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 7’sine ulaştığını belirten SealPath Türkiye Operasyonları Müdürü Tarık Küçük ise, Zero Trust yaklaşımı ile kendinden korumalı dosyalar oluşturarak b u oranı düşürmeyi hedeflediklerini ifade ediyor. Küçük, çözümlerinin kullanıcı hakları ve diğer mevzuata uyumlu olduğunu belirtirken her boy firma ve her dikey pazarı hedeflediklerini kaydediyor. SealPath’in koruma için kullandığı Active Directory Rights Management Services (AD RMS), Microsoft Office ve diğer Microsoft ürünleriyle yerel olarak bütünleşen bir bilgi koruma teknolojisi oluşturuyor. Bu şekilde hem bulutta hem lokalde tutulan belgelerin güvenliğini sağlayan SealPath, bu belgelerin paylaşılmasını da güvenli hale getiriyor. Önemli bir dosyanın şirket dışına çıktığı an kontrolünü sürdürmek, dosyaların okunması için bir süresi olmasını sağlamak veya mevcut dosyanın üzerinde karşı tarafın bir değişiklik yapmasını engellemek gibi uygulama alanları olan veri şifreleme–kriptolama kullanılan araçlardan önemli birini oluşturuyor. SealPath veri şifreleme, koruma ve kontrol etme konusundaki ürün gamı beş başlık altında hizmet sunuyor:
  1. Koruma: SealPath, belgelere nereden erişilirse erişilsin, eşlik ediyor ve bulutta çalışıldığı takdirde de bilgileri koruyabiliyor.
  2. Kontrol: Belge üzerinde kontrol imkânı sunuyor. Sezgisel kontrol sistemi ile kimin eriştiği ve erişebileceği kontrol edilebiliyor.
  3. İzleme: Belgeleri istenilen kişilerle paylaşma ve ne zaman eriştiklerini takip etme imkânı sunan SealPath, denetim üzerinde tam hakimiyet sağlıyor.
  4. Kolaylaştırma: SealPath, belgelerin istenilen kişilerle paylaşılabilmesini ve bu kişilerin belgelere ne zaman erişim sağladıklarını izleme imkânı sunuyor.
  5. Özgürlük: SealPath belgeleri korumak için belirli bir konum gerektirmiyor. Sunduğu özgürlük ile kullanıcının nasıl çalışmak istediğini ve belgeleri nerede muhafaza edeceğini kullanıcıya bırakıyor.

E-Data’dan finans sektörüne katma değerli çözüm

SealPath’in 2 Aralık 2021’de Türkiye’deki tek distribütörü olarak atadığı E-Data, şimdiden SealPath çözümüne finans sektöründe katma değerli bir referans oluşturmuş durumda. Önemi artan veri merkezli güvenlik alanında bir çözüm portföyü oluşturduklarını belirten E-Data Teknoloji Genel Müdürü T. Fatih Mutlu, “SealPath ile yaptığımız anlaşma neticesinde günümüzde daha da önem arz etmeye başlayan veri merkezli güvenlik pazarındaki çözümlerimize yeni marka ekledik. SealPath ve katma değerli çözüm ortağımız Cynoks Bilişim iş birliği sayesinde ilk finans sektörü referansımızı da edindik. Son kullanıcılara daha iyi hizmet sunabilmek adına yine katma değerli iş ortaklarımız ve E-Data Teknoloji ekiplerimiz SealPath eğitimlerini tamamladılar. Bu eğitimler ve deneyimi bir araya getirerek 2022 yılında da başarılı projelere imza atacağımıza eminiz” diyor.  

Stablecoin’in yükselişi: İsviçre’ye mükemmeliyet merkezi

Dünyanın en büyük stablecoin’i Tether (USDt) ile blockchain destekli platformunu desteklemesiyle bilinen teknoloji şirketi Tether Operations Limited, güney İsviçre’de, İtalya sınırına yakın Lugano şehrinin yönetimi ile iş birliği içinde Avrupa’da blockchain’in benimsenmesi için bir mükemmellik merkezi kurulduğunu duyurdu. Lugano Belediye Başkanı Michele Foletti, proje hakkında, “Lugano geleceğine yatırım yapıyor” yorumunu yaptı. Tether ve Lugano şehri, şehrin blok zincir yeteneklerini ölçeklendirmek ve Lugano’nun Avrupa blok zincirinin benimsenmesi doğrultusunda bir merkez haline dönüşmesini sağlamak amacıyla birlikte çalışacak. İş birliği; Lugano’da Blockchain’in benimsenmesini teşvik etmeyi ve vatandaşların Bitcoin, Tether ve seçilmiş CHF tabanlı Stablecoin’lerle yıllık vergi ve şehir hizmeti bedellerini ödemelerine olanak sağlamayı amaçlıyor. Proje; bugüne dek olanların aksine ana hedef kitleye şehir sakinlerini koyarken, kolay uygulamalar sunmaya odaklanıyor. Lugano, kentsel ölçekte deney ve prototipleme yoluyla inovasyonun yanı sıra, dijital alanlarda projeler uygulayan Lugano Living Lab de dahil olmak üzere birçok yenilikçi girişime ev sahipliği yapıyor. Lugano’nun ekosistemi, Tether’in mevcut blockchain uygulamalarının çoğunun ötesine geçmesine ve ilk tam ölçekli kentsel kolay kullanım fonksiyonu için elverişli bir ortam sağlıyor. Bu kapsamda, Lugano’daki uygulama, altyapı maliyetlerini azaltan ve küresel piyasalara erişilebilirliği artıran özel kullanım durumlarına sahip yerelleştirilmiş hizmetler aracılığıyla kullanıma açılacak.

Lugano’nun geleceğine yatırım

Lugano Belediye Başkanı Michele Foletti, proje hakkında, “Lugano geleceğine yatırım yapıyor” yorumunu yaptı. Son yıllarda, MyLugano uygulaması ve LVGA Puan ödeme platformu, Lugano dijital frangı ve 3Achain blockchain altyapısı dahil olmak üzere blockchain tabanlı çözümleri zaten uyguladıklarını söyleyen Foletti, bu teknolojiye, teknolojiyi ölçeklendirme potansiyeline güvendiklerini, Tether iş birlikleriyle daha iyi ve akıllı bir şehir inşa edeceğine inandıklarını ifade etti. Tether’in CTO’su Paolo Ardoino, “Lugano, yenilikçi ve gelecek odaklı düşünen insanlarla dolu canlı bir şehir” şeklinde konuştu. Ardonio, sözlerini “Dünyanın en büyük stablecoini olarak, her büyüklükteki işletmenin, daha sürdürülebilir, şeffaf ve güvenilir finansal ve günlük hizmetler sunduğu, yerel vatandaşların yaşam kalitesini yükseltmek için blockchain platformlarından yararlanabilecekleri bir gelecek öngörüyoruz. Lugano’nun global platformda bir model olmasını diliyoruz.” şeklinde devam ettirdi. Bu süreç yönetimi, Lugano’nun bir yıldan uzun bir süre önce kendisini hızla büyüyen bir sektörde tercih edilen hedef olarak konumlandırmayı amaçlayan somut eylemlerle başlattığı bir dönemin son adımı olarak yer alıyor. Daha önce bahsedilen LVGA Puanlarına ek olarak, Lugano, İsviçre’deki en önemli kamu ve özel şirketlerde yaklaşık otuz ortağın yanı sıra açık olan bir dizi blockchain etkinliğini içeren EVM uyumlu “3Achain’i” geliştirdi.

Servisler bu yıl sonunda açılmaya başlayacak

Lugano yakın gelecekte, vatandaşların ve şirketlerin yıllık vergilerini, mal ve hizmetlerini kripto para biriminde tam olarak ödemelerinin sağlanabilirliğini ölçeklendirmeyi hedefliyor. Bu tip ödemeler için kabul edilecek olan Bitcoin, Tether ve İsviçre Frangı (CHF) tabanlı stablecoinler için resmi onaylar alındı. Bu sayede fonlar farklı servis sağlayıcılar aracılığıyla yerel FIAT para birimine çevrilebilecek. Bu süreç sonlandığında, Lugano dünyada kripto para birimi ödeme ekonomisi uygulayan ilk merkez olacak. Lugano, yerel işletmelerin bu uygulamayı destekleyecek teknolojik altyapıya sahip olduğunu test etme amacıyla mevcut ödeme hizmetlerinin izin verilen stablecoin’lere entegre edilmesini hızlandırmak için Tether ve diğer servis sağlayıcılarla çalışmaya başlayacak. Lightning Network, güvenlik ve gizlilikten ödün vermeden blockchain ile ilişkili ölçeklenebilirlik engellerini bertaraf eden, yüksek ölçeklenebilir nitelikte bir ödeme sistemi haline gelmesiyle, Lugano’nun hizmetlere entegre edeceği çözümlerden biri olacak.

Lugano ve Tether’in Anlaşma Kapsamı

Lugano ve Tether, merkezi konumdaki uzman barındırma şirketleri ve girişimleri de dahil olmak üzere çeşitli girişimlerle stratejik bir iş birliği başlatan, kuruluşlarını ve günlük operasyonlarını kolaylaştırmayı amaçlayan blockchain ile ilgili her şey için katalizör görevi görecek bir mutabakat imzaladılar. Bu kapsamda, Lugano, kripto topluluğunun büyüyebileceği ve gelişebileceği bir ev olmayı hedefliyor. Tether liderliğindeki kripto endüstrisinden bazı şirketler, bölgedeki blockchain hizmetlerini oluşturmaya odaklanan blockchain tabanlı girişimlerin finanse edilmesini sağlamak için milyonlarca dolarlık bir fon oluşturacak. Buna ek olarak Tether, yerel üniversiteler ve araştırma enstitüleri ile iş birliği yaparak yeni nesillerin eğitimine odaklanan Lugano’nun uzmanlık, bilgi ve desteğine katkıda bulunacak ve yakın gelecekte 500 eğitim bursu sağlanacak. Girişim aynı zamanda çevreci finansmanın bir işareti olarak da hizmet verecek. Ortak çaba, bitcoin madenciliğine güç sağlamak doğrultusunda doğal kaynakları ve çevre dostu alternatifleri kullanmaya odaklanacak, bitcoin’in yenilenebilir enerji gelişiminde güçlü bir hızlandırıcı olarak hareket etmesine ivme verecek. Bu durum, Bitcoin’e yatırım yapan bir şehrin, yerel altyapının büyümesine yeniden yatırım yapmak için madencilik gelirlerini nasıl kullanabileceğinin bir örneği olacak. Ekim 2022’de gerçekleşecek olan Bitcoin Dünya Forumu Lugano, iletişim ve finans özgürlüğüyle ilgili panellere ev sahipliği yapacak. Tether, dijital finans dünyasının önde gelen fikir liderlerini, sektör yaratıcılarını iş birliği ve network kurmaları amacıyla bir araya getirecek.  

OYAK’tan unicorn olma yolunda 2 büyük global yatırım!

Birden farklı sektörde üretim yaparak büyüyen OYAK, dijital kimlik doğrulama şirketi OCR Labs’a 15 milyon dolar yatırım yaptı. OYAK’ın OCR Labs yatırımını ve yeni anlaşmalarını konuştuk.

OYAK ile 2 dev anlaşmayı konuştuk!

Geliştirdiği kimlik doğrulama teknolojileriyle veri güvenliği ve dolandırıcılığa karşı koruma sağlayan OCR Labs, Türk kullanıcıları dünyanın herhangi bir yerinden sadece kimlikleri ve akıllı telefonlarıyla güvenle doğrulayabiliyor. Şirket, OYAK Yatırım ile kurduğu işbirliğinden güç alarak Türkiye’deki şirketlerin gelişmiş yasal düzenlemelere uyumlu şekilde uzaktan müşteri edinim ihtiyaçlarını karşılayabilmek için özel bir çözüm geliştirdi. TBB’nin 27 Nisan 2021’de duyurduğu Bankalarca Kullanılacak Uzaktan Kimlik Tespiti Yöntemlerine ve Elektronik Ortamda Sözleşme İlişkisinin Kurulmasına İlişkin Yönetmelik ile bankalar artık mobil cihazlar ve bilgisayarlar üzerinden kimlik tespiti yaparak müşteri kabul edebiliyor. Bu noktada dijital kimlik doğrulama teknolojilerinin önemi artıyor. OCR Labs’ın Gelişmiş Yüz Eşleştirme teknolojisi, sektörün en güvenilir üçüncü parti test kuruluşu iBeta’nın gerçekleştirdiği testlerde dolandırıcılık vakalarını tespit etme ve gerçek başvuruları onaylama alanında yüzde 100 başarı sağlıyor. Ayrıca OCR Labs, ISO 27001, 27017, 27018, 27701, 22301, 30107-3, 19795, 9001, TDIF IP2 ve SOC Tip 1 ve 2 gibi öncü uluslararası sertifikalara sahip. ISO 29100 süreci de devam ediyor. OCR Labs Uluslararası Genel Müdürü Russ Cohn, Türkiye’de sundukları hizmetleriyle ilgili şunları söyledi: “Pazar lideri dijital kimlik doğrulama çözümlerimizi Türkiye’ye sunmaktan ve Türkiye’nin öncü markalarından OYAK Yatırım ile kurduğumuz işbirliğinden heyecan duyuyoruz. Türkiye, finansal hizmetler sektöründeki güçlü teknoloji altyapısı ile artık işletmeler ve tüketiciler için finansal ürünlere erişim için yenilik yapma ve yeni fırsatlar yaratma konumunda yer alıyor. Bu yatırım dışında OYAK, yaklaşık 330 yıl önce kurulup dünyada sigortacılığı başlatan şirket unvanına sahip ve Titanic, ABD’deki ikiz kule saldırılarındaki yükümlülükleri karşılayan Lloyd’s şirketi tarafından onaylanan ve Türkiye’de lisansı bulunan tek şirket oldu.

Hidrojen üretimi 1 trilyon dolarlık pazar haline gelecek

Goldman Sachs’a göre hidrojen, net sıfıra geçişte önemli bir role sahip, üretimi ise yılda 1 trilyon doların üzerinde bir pazara dönüşebilir. Goldman Sachs’ın EMEA bölgesi emtia sermayesi iş birimi lideri Michele DellaVigna verdiği demeçte:  “Net sıfıra gitmek istiyorsak, bunu sadece yenilenebilir enerjiyle yapamayız. Özellikle mevsimselliği ve kesintileri yönetmek için günümüzün doğal gaz rolünü üstlenen bir şeye ihtiyacımız var ve bu hidrojen” dedi. Uluslararası Enerji Ajansı tarafından “çok yönlü bir enerji taşıyıcısı” olarak tanımlanan hidrojen, çeşitli şekillerde üretilebiliyor. Bir yöntem, suyu oksijen ve hidrojene ayıran bir elektrik akımı ile elektroliz kullanmayı içerir. Bu süreçte kullanılan elektrik, rüzgar veya güneş gibi yenilenebilir bir kaynaktan geliyorsa, yeşil veya yenilenebilir hidrojen olarak adlandırılıyor. DellaVigna, “İster elektroliz ile isterse karbon yakalama ile yapalım, hidrojeni temiz bir şekilde üretmemiz gerekiyor. Bir gün küresel enerji piyasalarının en az yüzde 15’i olabilecek bir çözüme sahip olduğumuzu düşünüyorum” diyor.

Kart olmadan, kartla ödeme: FUPS QR Kart

Fintech dünyasının yenilikçi oyuncusu FUPS, FUPS QR Kart’ı kullanıcılarına sundu. Kullanıcılar, cep telefonlarındaki FUPS uygulaması üzerinde oluşturulan FUPS QR Kart sayesinde kart taşımaya gerek kalmadan tüm fiziksel POS cihazlarında ödeme yapabiliyor. Kolayca tüm ATM’lerden para çekebiliyor ve QR Kart’ın bağlı bulunduğu FUPS hesabını harcama öncesinde değiştirebiliyor. FUPS kullanıcılarının fiziki kart satın alma ya da sipariş etme sürecine girmeden fiziki POS cihazlarında ödeme yapabilmesini sağlayan ve bu sırada da fiziksel teması en aza indiren FUPS QR Kart, ücretsiz olarak tüm FUPS kullanıcılarına sunuluyor. Tek tuş ile kolaylıkla oluşturulabilen FUPS QR Kart, BKM TR Karekod ile uyumlu olduğundan yaygın kullanılabiliyor. FUPS’un kullanıcılarına sunduğu bir diğer yeni özellik ise “Uzaktan Müşteri Edinimi Sistemi”. Kullanıcılar bu teknoloji ile dakikalar içerisinde premium hesaba geçiş yaparak limitlerini artırabiliyor, FUPS’un tüm özelliklerine çok daha kolay erişebiliyor. FUPS hali hazırda para transferi, fatura/abonelik ödemeleri, sanal ve fiziksel kart ile ödeme, e-pin (oyun, video, film, müzik platformları) alışverişleri, ortak ödeme ve uçtan uca bütçe yönetimi gibi finansal işlemleri 7/24 kesintisiz, güvenle, kolayca ve ücretsiz yapmaya fırsat veriyor. FUPS kullanıcıları ayrıca FUPS’un sektörle ilk kez tanıştırdığı yenilikçi özellikleri Chat ve Harcamadan Böl Böl’ün yanı sıra hem ilk hem patentli ‘’Seç Seç Hesap’’ özelliğinden de yararlanmaya devam ediyor. FUPS’u kullanmak için IOS, Android ve Huawei HarmonyOS işletim sistemleri ile uyumlu olan FUPS mobil uygulamasının cep telefonuna indirilmesi ya da FUPS.com internet şubesine giriş yapmak yeterli oluyor.

Fidyeci hackerlar, Excel ve nadir dosyaları kötüye kullanıyor

0
HP Wolf Security tehdit araştırma ekibi, kötü amaçlı yazılımları yaymak için Excel eklenti dosyalarını ele geçirerek saldırganların hedeflerine ulaşmasına yardımcı olan bir saldırı dalgası tespit etti. Ekim-Aralık 2021 döneminde HP Wolf Security müşteri sanal makinelerinde toplanan verilere dayanan raporda,hem kurumları hem de bireyleri veri hırsızlığı ve yıkıcı fidye yazılımı saldırılarına maruz bırakan saldırılarda Microsoft Excel eklentisi (.xll) dosyalarının kullanımı altı kat (yüzde 588) arttı. Sadece bir tıklama gerektiren bu kötü amaçlı yazılımın tehlikeli olduğu tespit eden siber güvenlik ekibi, ayrıca yeraltı pazarlarında .xll dropper ve kötü amaçlı yazılım oluşturucu kitleri tanıtan reklamlar buldu. Tüm bunlar deneyimsiz saldırganların saldırı başlatmasını kolaylaştıran etkenleri oluşturuyor. HP Kıdemli Kötü Amaçlı Yazılım Analisti ve HP Wolf Security üyesi Alex Holland “Kendilerini algılayacak araçlardan gizlenmek için yazılımların meşru özelliklerini kullanmak ve e-posta ağ geçitlerinin geçmesine izin verebilecek nadir dosya türlerinden faydalanmak saldırganlar için yaygın bir taktik. Güvenlik ekiplerinin sadece tespit etmekle yetinmemeleri, en son tehditlere ayak uydurmalarını ve savunmalarını buna göre güncellemeleri gerekiyor. Örneğin, gördüğümüz kötü amaçlı .xll görüntülerindeki spike’a dayanarak, ağ yöneticilerinin gelen .xll eklerini engelleyecek şekilde e-posta ağ geçitlerini yapılandırmasını, yalnızca güvenilir ortaklar tarafından imzalanmış eklentilere izin vermelerini veya Excel eklentilerini tamamen devre dışı bırakmalarını öneriyorum” diyor Ayrıca, yeni bir QakBot spam saldırısı, güvenliği ihlal edilmiş e-posta hesaplarındaki e-posta zincirlerini ele geçirip postalara ekli bir kötü amaçlı Excel (.xlsb) dosyasıyla cevap yollayarak hedefleri kandırmak için Excel dosyalarını kullandı. Sistemlere girdikten sonra, algılanmamak için kendisini kurallara uygun Windows işlemlerine enjekte eden QakBot, kötü amaçlı Excel (.xls) dosyalarını, Ursnif bankacılık truva atını kötü amaçlı bir spam saldırısıyla İtalyanca konuşan kurumlara ve kamu sektörü kuruluşlarına yaymak için de kullanıldı. Saldırganlarbu saldırıda İtalyan kurye hizmeti BRT gibi davrandı. Emotet kötü amaçlı yazılımlarını yayan yeni saldırılar da JavaScript veya Word dosyaları yerine Excel’i kullandı.

HP Wolf Security’nin tespit ettiği diğer bazı saldırı özellikleri şunlar:

  • HP, büyük kötü amaçlı yazılım spam saldırıları ve fidye yazılımlarını kullanarak sistemlere erişimden para kazanmasıyla bilinen finansal amaçlı bir tehdit grubu TA505’in taktik, teknik ve prosedürlerini kullanan bir MirrorBlast e-posta kimlik avı saldırısı belirledi.  Saldırı, FlawedGrace Uzaktan Erişim Truva Atı (RAT) ile kurumları hedef alıyor.
  • RedLine ile bulaşan sahte oyun platformu: Ziyaretçileri RedLine infostealer’ı indirmeleri ve kimlik bilgilerini çalmaları için kandıran sahte bir discord yükleyici web sitesi keşfedildi.
  • Nadir dosya tiplerini değiştirmek hala algılamanın önüne geçiyor.Aggah tehdit grubu, satın alma emirleri olarak gizlenmiş kötü amaçlı PowerPoint eklenti (.ppa) dosyalarıyla Korece konuşan kurumları hedef aldı ve sistemlere uzaktan erişimli Truva atları bulaştırdı. Kötü amaçlı PowerPoint yazılımları olağandışı ve kötü amaçlı yazılımların yüzde 1’ini oluşturuyor.