TEMSA, 2021’i rekor büyümeyle kapattı!

2021 yılında üretim, satış ve ihracatta önemli başarılara imza atan TEMSA, otobüs ve midibüs segmentinde, adet bazında satışlarını yüzde 90, ihracatını yüzde 144 artırdı. Tüm ürünlerde toplam satış adeti ise geçtiğimiz yıla göre yüzde 122 yükseldi. Tarihinin ilk elektrikli otobüs satışını İsveç’e yapan TEMSA, yurtdışına 2021 yılı içinde de 50 elektrikli otobüs satışı gerçekleştirdi. 2020 yılının sonundan itibaren Sabancı Holding ve Skoda Transportation’ın da hissedarı olan PPF Group ortaklığında faaliyetlerini sürdüren TEMSA, yeni ortaklık yapısı altındaki ilk yılını büyük başarılarla tamamladı. Pandeminin dünya ekonomisi ve ülkeler üzerindeki tüm olumsuz etkilerine rağmen, üretim, satış ve ihracatta önemli sonuçlara imza atan TEMSA, aynı zamanda yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirdiği ilklerle elektrikli araçlar konusundaki öncü rolünü de pekiştirdi.

TEMSA, ihracatı yüzde 144 artırdı

2021 sonuçlarına ilişkin detayları paylaşan Tolga Kaan Doğancıoğlu şunları söyledi: “Otobüs, midibüs ve hafif kamyon segmentinde yaklaşık 2000 adetlik araç satışı gerçekleştirdik. 2021’in bizim için en büyük başarılarından biri ihracattaki güçlü konumumuzu pekiştirmemiz oldu. Bu alanda gerek yenilikçi ürünlerimiz gerekse güçlendirdiğimiz bayi ağımızla ihracatımızı da yine adetsel bazda yüzde 144 oranında artırdık ve 18 farklı ülkeye araç satışı yaptık. TEMSA’nın toplam satış adeti de geçtiğimiz yıla göre yüzde 122 yükseldi.”

2021’in özellikle elektrikli araçlar konusunda yaşanan gelişmelerle TEMSA tarihine geçtiğini de sözlerine ekleyen Tolga Kaan Doğancıoğlu, “TEMSA’nın uzun yıllara dayanan elektrikli araç yolculuğunun ilk meyvesini geçtiğimiz yıl içinde aldık ve TEMSA tarihinin ilk elektrikli araç teslimatını geçtiğimiz yıl içinde İsveç’e gerçekleştirdik. Diğer yandan, kardeş şirketimiz Skoda’nın logolarını taşıyan ilk elektrikli araçlarımızı da Adana’daki fabrikamızda üreterek Prag’a teslim ettik. Yine Romanya, Sırbistan, Buzau, Arad, Druskininkai ile yaptığımız anlaşmalarla TEMSA’nın elektrikli araçları bu ülkelerde de yollarda olacak. Ayrıca şehirler arası yolculuk için tasarladığımız elektrikli aracımız bugün ABD’nin California eyaletinde, dünya teknoloji devlerine ev sahipliği yapan Silikon Vadisi’nde pilot uygulamalarına devam ediyor. Yurt dışında bunları yaparken, yurt içinde de ASELSAN ile birlikte geliştirdiğimiz Türkiye’nin ilk yüzde 100 yerli elektrikli otobüsünün yollara çıkması için Samsun Büyükşehir Belediyemiz ile imzaları attık” ifadelerini kullandı. 2022 ve ötesi için de hedeflerini paylaşan Tolga Kaan Doğancıoğlu, sürdürülebilirlik ve teknoloji alanında ortaya konacak başarıların şirketlerin geleceklerinde belirleyici olacağını belirtti. Elektrikli araçların TEMSA’nın sürdürülebilirlik ve teknoloji vizyonunun en önemli göstergesi olduğunu ifade eden Tolga Kaan Doğancıoğlu şunları söyledi: “Bizim elektrikli araçlar konusundaki vizyonumuzun temelinde birkaç unsur var. İlki çevreye karşı sorumluluğumuz. Uluslararası Enerji Ajansı’nın araştırmasına göre, yakıt kaynaklı global emisyonun yüzde 24’ünü ulaşım sektörü sağlıyor. Bunun yüzde 75’i de kara araçlarından kaynaklanıyor. Toplu taşıma araçları doğası itibariyle emisyonu azaltıyor. Bir de bunun üzerine elektriklenmeyi ve hidrojeni koyduğumuzda çarpan etkisi yaratıyor. 9 metrelik şehir içi otobüs ortalama 60 aracı trafikten kaldırıyor. Ya da 12 – 18 metrelik bir belediye otobüsü 90 ila 120 otomobili trafikten kaldırabiliyor. Örnek olarak; sadece bir tane Avenue Electron aracımız, yılda yaklaşık 528.000 litreye kadar yakıt tasarrufu sağlayabiliyor. Bu da yaklaşık 1.400 ton CO2 salınımının durdurulması anlamına geliyor. Geçtiğimiz günlerde düzenlenen COP26 İklim Zirvesi’nde verilen taahhütlere de dikkat çeken Tolga Kaan Doğancıoğlu, “Ülke olarak, 2040’tan itibaren tüm yeni kamyon ve otobüslerin karbondioksit salınımının sıfıra indirilmesi taahhüdünde bulunduk. 2030’a geldiğimiz de de bu oranı yüzde 30’a ulaştırmak zorundayız. Biz TEMSA olarak ülkemizin bu taahhütlerine sadece uymakla kalmayacağız; aynı zamanda bu konuda öncülük edeceğiz. Kendi yol haritamızı da buna göre hazırladık. İhracatımızın şu an yüzde 6’sı bu sıfır emisyonlu elektrikli araçlardan geliyor. Bu oran her yıl artacak ve 2025’te hedefimiz bu oranı yüzde 80’e çıkarmak. Ayrıca 2025 yılında toplam otobüs hacmimizin yarısından fazlasını elektrikli araçlarla karşılayacağız” dedi. TEMSA’nın teknolojik ürünleriyle, kendi sektöründe katma değerli ihracata da öncülük ettiğini vurgulayan Tolga Kaan Doğancıoğlu, “2021 yılı ülke ihracatımızın kilogram birim değeri yaklaşık 1,3 dolar. Bu bizim sektörümüzde 10-11 dolar civarında. TEMSA’nın ihracatına baktığımızda da konvansiyonel araçlarda bu rakam 20 dolar civarındayken elektrikli araçlarda bu 30 doların dahi üzerine çıkıyor. Yani TEMSA bugün ülkemiz ihracatına da çok önemli katkılar sunuyor. Elektrikli araçların yaygınlaşması bu katkıyı ciddi şekilde pekiştirecektir. Burada en büyük avantajımız TEMSA’nın artık otomotiv odaklı bir teknoloji şirketine dönüşümünü tamamlamamış olmamız. Her yıl cirosunun yaklaşık yüzde 4’ünü Ar-Ge’ye ayıran, inovasyonu bir şirket kültürü olarak benimsemiş, Adana’da bulunan TEMSATech yapılanmasıyla kendi batarya paketlerini dahi geliştirme kabiliyetine erişmiş ve teknolojisini her geçen gün geliştiren TEMSA, önümüzdeki dönemde de faaliyet gösterdiği tüm alanlarda sektöre öncülük etmeyi sürdürecektir” şeklinde konuştu. Ülkemizde elektrikli araçlar konusunda topyekün bir seferberliği ihtiyaç olduğunu ifade eden Tolga Kaan Doğancıoğlu, “Biz teknolojimizle, altyapımızla, insan kaynağımızla buna hazırız. Türk sanayisi, Türk otomotiv sektörü buna hazır. Şu an elimizde çok büyük bir fırsat var. Hem ekonomik hem de çevresel kazanımları düşündüğümüzde elektrikli araçlar ülkemizin iktisadi kalkınmasına da ışık tutacak konulardan biri. Elektrikli araçların ilk yatırım maliyeti konvansiyonel araçlara göre biraz daha yüksek. Ancak 5-6 yıllık kullanımda bunların dizel araçlardan çok daha ekonomik olduğunu da hepimiz biliyoruz. İlk yatırım maliyetindeki zorluğu aşmak, yerel yönetimlerin finansman zorluğunu giderebilecek bir teşvik sistemi ya da mali destek olursa elektrikli otobüslerin toplu ulaşımda kullanımı da hızla artacaktır.

AKLease’ye milyonlarca dolarlık enerji verimliliği kredisi

Türkiyede leasing sektörünün öncü markalarından biri olan AKLease, Fransız Kalkınma Ajansı (AFD)nın özel sektöre bağlı bir iştiraki olan Proparco ile 35 milyon dolarlık yeni bir kredi anlaşması imzaladı. Proparconun 2021 yılında Türkiye finans sektöründe verdiği tek kredi olan bu anlaşma ile AKLease, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanındaki yatırımları finanse edecek. Türkiye ekonomisinin kalkınmasında da önemli rol oynayacak anlaşmanın, bu finansmandan yararlanacak şirketlerde dolaylı olarak 11 binden fazla istihdam sağlaması bekleniyor.

AKLease Genel Müdürü Çetin Düz kredi anlaşması hakkında konuştu

Konuyla ilgili açıklama yapan AKLease Genel Müdürü Çetin Düz kredi anlaşması ile ilgili şunları söyledi: AKLease olarak ülkemiz ve şirketimiz adına böyle önemli bir anlaşmaya imza atmaktan dolayı gurur duyuyoruz. Bugün özellikle sürdürülebilirlik alanında imzamızı taşıyan başarılarımızla, leasing sektöründe sürdürülebilirliğin ne denli önemli olduğunu rakamsal olarak da kanıtladık. 2021 yılında sektörde büyük bir atılım yaparak Türkiyede leasing sektörünün ilk ve tek sürdürülebilirlik temalı ürünü olan ECOLeasei sektör ve müşterilerimizle tanıştırdık. Onun devamında Proparconun ülkemiz ekonomisi ve şirketimize duyduğu güvenin simgesi olarak bizlere vermiş olduğu kredi ile de bu alandaki çalışmalarımızı bir adım daha öteye taşıyacağız. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanındaki yatırımları daha çok destekleyerek gelecek nesillere daha yeşil bir dünya bırakma hedefiyle çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” Proparco Türkiye, Kafkaslar, Orta Asya, Balkanlar ve Doğu Avrupa Bölge Direktörü Stéphane Froissardey ise: “Proparco olarak uzun yıllardır ortağımız olan AKLease ile bir kez daha iş birliği yapmaktan memnuniyet duyuyoruz. Bu anlaşma ile AKLeasein sürdürülebilirlik stratejisini desteklemeyi hedefliyoruz.  Türkiye’deki iklim değişikliği ve sonuçlarının ele alınmasında finans sektörünün katılımı kilit rol oynuyor. AKLease de göstermiş olduğu sorumlulukla bu alanda önemli bir adım atmış oldu” dedi.

Securify, 327 dakikada 1700 yatırımcıdan 11 milyon TL talep topladı

Yapay zeka ve davranışsal biyometri alanlarında uzmanlaşmış kadrosuyla kimlik doğrulama ve siber güvenlik teknolojileri üreten Securify, fonbulucu paya dayalı kitle fonlama platformunda çıktığı yatırım turunda yalnızca 327 dakikada 1700 yatırımcıdan 11 milyon TL talep topladı. 6 milyon 240 bin TL fon talebi ile çıkılan yatırım turunda gelen talep Türkiye rekoru oldu. Prof. Dr. Kemal Bıçakcı ve Dr. Yusuf Uzunay’ın 20 yılı aşkın tecrübesiyle kurulan Securify’ın yatırım turuna nitelikli yatırımcı Serdar Turan liderlik ederken, kampanyaya Ankara Kalkınma Ajansı, fonbulucu Girişimci Sermayesi Yatırım Fonu (GSYF), Reinves Capital ve birçok melek ve nitelikli yatırımcı ile platform üyeleri büyük ilgi gösterdi.
    
    

SecurifyID davranışsal biyometri alt yapısıyla etkili bir siber güvenlik çözümü sağlıyor 

Türkiye’nin yatırım ve fonlama merkezi fonbulucu, 2022 yılının ilk kitle fonlama kampanyasını Teknopark Ankara girişimi Securify ile başlattı. fonbulucu’da yılın ilk yatırım turuna çıkan şirket; yapay zeka ve davranışsal biyometri alanlarında uzmanlaşmış kadrosuyla kimlik doğrulama ve siber güvenlik teknolojileri üzerinde çalışan, kimlik ve erişim yönetiminde yenilikçi, güvenilir ve kullanıcı dostu ürünler geliştiren Securify oldu. Yatırım kampanyası çok hızlı başlayan Securify, 327 dakikada hedeflediği miktara ulaştı. 24 saat süren yatırım turunda toplanan tutar, yatırımcı sayısı ve fonlanma hızı ile tüm rekorların yeni sahibi Securify girişim şirketi oldu. Securify, yatırım turu sonrasında ekibini de büyüterek globalde yeni ufuklara açılacak. SecurifyID; kimlik doğrulama esnasında kullanıcıların klavye tuşlama dinamiği, tarayıcı parmak izi, cihaz ve işletim sistemi özellikleri, zaman bilgisi gibi pek çok veriyi yapay zeka algoritmalarıyla işleyerek davranışsal bir kimlik oluşturuyor ve oluşabilecek olan anomalileri gelişmiş bir risk skorlama sistemi ile anında tespit ederek gerekli aksiyonları alıyor. Başka bir ifadeyle ürün,  kullanıcıların bağlam bilgilerini ve davranışlarını analiz ederek hem de bu analizi sadece giriş esnasındaki kısıtlı bir zaman diliminde değil sürekli olarak yaparak erişim isteğinde bulunan kimlik hakkında yeterli kanıta kavuşmayı mümkün kılıyor. Bu sayede, örneğin muhtemel bir sosyal mühendislik saldırısında parolanızı çaldırsanız dahi saldırganın sisteme girişi esnasındaki klavye ve dokunuş dinamiği özellikleri sizden farklı olacağı için saldırı engellenebiliyor. SecurifyID; ülkemizin kritik savunma sanayi kurumları, devlet kurumları, belediyeler, bankacılık ve finans kuruluşları, enerji kuruluşları ve özel kuruluşlar tarafından tercih edilmekte olup kurumlar üzerinden 10 binlerce son kullanıcıya hizmet veriyor. Küresel operasyonları bulunan müşteriler sayesinde hali hazırda 60’tan fazla ülkede aktif olarak kullanılıyor. “SecurifyID %100 yerli ve milli bir ürün” SecurifyID’nin büyük ARGE yatırımları sonucu nihai hale gelerek 2020 yılı ortalarında piyasaya sürüldüğünü dile getiren Securify kurucu ortağı Prof. Dr. Kemal Bıçakçı, “Ürünümüz, ticarileşmesinin ardından piyasada büyük ilgi görerek 1,5 yıl gibi kısa bir sürede sadece lisans satışlarında %253’lük bir büyüme ile toplamda 2,2 milyon TL lisans cirosuna ulaştı ve şirket   ciromuzun son 2 yılda 4 milyon TL’nin üzerine çıkmasını sağladı. Geçen kısa sürede Turkcell ile Vodafone tarafından satın alınan ve Türk Telekom’da da POC ortamında kurularak satış sürecini devam ettiren ürünümüz böylece Türkiye’nin üç büyük operatörü ile çalışan tek kimlik ve erişim yönetim sistemi olma başarısını gösterdi. Bu yatırım turuna katılımımızın başlıca amacı, büyük bir emekle %100 milli olarak geliştirdiğimiz ve yurt dışı patent başvurusunda bulunduğumuz SecurifyID ile Türkiye’de yakaladığımız başarıyı değerli yatırımcılarımızın desteği ile globale taşımak ve dünyanın lider kimlik ve erişim yönetim sistemlerinden birisi olmaktı. Bize yatırım yapan binlerce insanın güveniyle bu amaç doğrultusunda hızlı bir şekilde ilerleyeceğiz” dedi. “Bir girişimin başarılı olmasında 3T kuralı vardır, Securify 3’ünde de oldukça başarılı” Yatırım turu kampanyasının lider yatırımcısı Serdar Turan, “Girişimcilik literatürüne geçen ve bir girişimin başarılı olmasında 3T kuralı vardır: Trend, Technology, Team. Securify, bu üç temel kuralın tümünde oldukça başarılı. Kimlik ve erişim yönetimi, özellikle pandemiyle de birlikte dünyada oldukça popüler olan ve ihtiyaç duyulan bir alan. Teknoloji tarafında ise bizzat teknik olarak ürünlerini inceledim, ülkemizden unicorn olarak çıkmaya aday bir ürün olduğunu düşünüyorum. Takım konusunda da teknik yetkinlik, tecrübe ve iletişim dinamikleri konusunda çok iyi olduklarını gördüm. Dolayısıyla Amerika’daki exit’imden sonra ülkemizden yeni başarı hikayeleri çıkarmak adına bu yatırımı yapmaya karar verdim. Tüm ekosistemimize hayırlı olsun” ifadelerini kullandı. “Bakanlık ve kalkınma ajansları genel müdürlüğü olarak ekosistemimize yatırım yapmaya hızla devam ediyoruz” fonbulucu YouTube kanalında, yatırım turundan bir gün önceki canlı yayına katılarak Securify girişimi ve Ankara Kalkınma Ajansı’nın yatırımı hakkında konuşan Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü Kalkınma Ajansları Koordinasyon Dairesi Başkanı Filiz Alsaç, “Bakanlığımız ve kalkınma ajansları genel müdürlüğümüz olarak girişimcilik ekosistemimizi geliştirecek faaliyetlerimizi tüm hızıyla sürdürürken, bir yandan da kalkınma ajanslarımız aracılığıyla girişimlere yatırımlar yapılmasını sonuna kadar destekliyoruz. Bu doğrultuda Ankara Kalkınma Ajansının katıldığı yatırım turlarından memnuniyet duyuyoruz. En önemli odaklarımızdan biri olan “siber güvenlik” odağında yerli ve milli bir ürün geliştirerek büyük işler başaran Securify’ı aldığı yatırımdan ötürü de tebrik ediyor ve dünyada da ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceklerine gönülden inanıyoruz” açıklamasında bulundu. “Üretim ve istihdam ancak reel sektörün desteklenmesi ile gelişecek” Yatırım turu hakkında konuşan fonbulucu Kurucusu ve CEO’su Hakan Yıldız, “Ülkemizde üretim ve istihdamın ancak reel sektörün desteklenmesi ile gelişebileceğine inanan bir kitle fonlama platformu olarak 2022’ye yepyeni bir heyecanla girdik. Bu yılki hedefimiz en az 40 girişimimizi finansmana ulaştırmak ve en az 150 milyon TL’lik fonlama gerçekleştirerek ekosistemin büyümesine artan bir hızla katkıda bulunmak. Bu amaç doğrultusunda, yılın ilk yatırım turunda şimdiye kadar gerçekleşen en yüksek tutarla fonlamaya çıkan ve başarılı olan girişimimiz Securify’ı kutluyor ve globaldeki büyümelerine eşlik edeceğimiz için mutluluk duyuyoruz” sözlerini kaydetti.

Turkcell hukuk teknolojileri maratonu Lexathon sonuçlandı

0
Turkcell, eğitim alanında gerçekleştirdiği farklı projelerle de gençlere desteğini sürdürüyor. Türkiye’de ilk kez düzenlenen, hukuk ve mühendislik fakültesi öğrencilerinin bir araya geldiği hackathon projesi ‘Lexathon’ sonuçlandı. Geleceğin hukuk teknolojilerini geliştirmek için yarışan gençler, ‘Hukukta Dijital Dönüşüm’ başlığındaki maraton kapsamında ekosistem paydaşlarıyla bir araya gelerek hukuk teknolojileri alanında yepyeni fikirler ve projeler geliştirdi.  Program sonunda başarılı olan öğrencilere çeşitli ödüller de verildi. Maratonun final etabında ilk üçe giren takımlar, toplam 75.000 TL para ödülünün yanı sıra Turkcell’de ve projeye destek veren hukuk bürolarında staj yapmaya hak kazandı. Üçüncü takım kişi başı 2.500 TL, ikinci takım kişi başı 5.000 TL, birinci takım ise kişi başı 7.500 TL ödülün sahibi olurken, maratonda 4. ve 5. takım üyelerine ise Turkcell Pasaj’da kullanabilecekleri kişi başı 1.000’er TL’lik hediye çeki verildi. Programa başvuru yapan ve eğitim gelişim yolculuğunu tamamlayan tüm katılımcılar Turkcell Akademi Sertifikası almaya hak kazandı. Serhat Demir: “Hukukta da teknolojik inovasyonu destekliyoruz”   Hukuk teknolojileri hackathon programının kapanışı sonrasında değerlendirmelerde bulunan Turkcell Hukuk ve Regülasyon Fonksiyonundan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serhat Demir, şöyle konuştu; “Teknolojinin gelişimiyle her sektörde iş yapma şekilleri de değişiyor. Hukuk teknolojileri alanındaki gelişmeler de tüm dünyada hız kesmeden devam ediyor. Turkcell olarak bu değişimden hareketle ülkemizdeki hukuk teknolojileri ekosistemine katkı sunmayı hedefledik. Bu motivasyonla Latincede hukuk/kanun anlamına gelen ‘Lex’ ile ‘Hackathon’u bir araya getirdiğimiz Lexathon ortaya çıktı. Turkcell Akademi ile 4 farklı tema etrafında ekosistem paydaşlarını, yurt içi ve yurt dışından değerli akademisyenler ile konunun uzmanlarını bir araya getirerek gençlerin bu alandaki ilgisini ve bilgisini artırmayı amaçladık” dedi. Serhat Demir, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de ilk kez gerçekleştirdiğimiz Lexathon’a başvuran hukuk ve mühendislik fakültelerinden 2.300’e yakın öğrenciyi, Turkcell Akademi’nin özel olarak tasarladığı 2 haftalık eğitim-gelişim yolculuğumuza dahil ettik. Akabinde gerçekleştirdiğimiz hafta sonu hackathonunda ise farklı disiplinlerden öğrencilerin uyumlu çalışmaları sonucunda ortaya 19 kıymetli proje çıktı. Bu projelerde, sözleşme süreçlerinde yapay zeka kullanımlarından, hukuk fakültesi öğrencilerinin gelişim yolculuğunda simülasyon tabanlı programların kullanımına kadar pek çok fikir tasarlandı. Tahkim yazım şartlarının kolaylaşmasını sağlayan, vatandaşların temel haklarına kolayca ulaşabilmesini mümkün kılan uygulama fikirleri üretildi. Bizler de Turkcell olarak doğru bilgiye hızlı ve kolay yoldan ulaşmayı sağlayacak bu projeleri takip ederek desteklemeyi sürdüreceğiz. Turkcell içerisinden ve hukuk bürolarından 40 mentorun verdiği 170 saatlik mentorluk desteğiyle projelerini aralıksız geliştiren öğrencilerimizi ve mentorlarını tebrik ediyorum.”  Rakamlarla Lexathon 2021 Turkcell’in düzenlediği Lexathon’a üniversitelerin hukuk ve mühendislik fakültelerinden başvuru yapan 2.270 öğrenciye, 27 farklı eğitmen ve 40 farklı mentor tarafından eğitimler verildi. Maratona hukuk ve mühendislik fakültesi öğrencileri yoğun bir ilgi gösterdi. Başvuruların yarısı hukuk, yarısı ise mühendislik fakültelerinden gerçekleşti. Katılımcılar son aşama öncesi 13 saati eğitim olmak üzere toplam 170 saat mentorluk desteği aldı. 19 projeye ev sahipliği yapan ve 5 finalist projenin yarıştığı maratonun finalleri 36 saat sürdü ve toplam 1127 kişi izledi. 

Nikola ve Proterra pil tedarikinde anlaştı

Nikola ve Proterra pil tedarikinde anlaşmaya vardı. Bu anlaşmayla ticari elektrikli araçlara geçiş daha hızlı olabilir.

Nikola ve Proterra pil tedarikinde anlaştığını duyurdu

Sıfır emisyonlu ulaşım ve enerji altyapısı çözümlerinde dünya lideri Nikola Corporation  ve ticari araç elektrifikasyon teknolojisinde lider bir yenilikçi olan Proterra Inc, stratejik ve çok yıllı bir tedarik anlaşması yaptı. Proterra’nın endüstri lideri akü teknolojisi ile güç Nikola sıfır emisyonlu yarı kamyonlar güçlerini birleştiriyor. Proterra ürününün Nikola Tre bataryalı elektrikli araç (BEV) ve Tre yakıt hücreli elektrikli araçta (FCEV) kullanılması bekleniyor. İlk Proterra Powered Nikola yarı kamyonlarının 2022’nin dördüncü çeyreğinde üretilmesi ve Proterra’nın 2022’nin ikinci çeyreğinden itibaren Nikola’ya prototip sistemleri teslim etmesi bekleniyor. Proterra CEO’su Gareth Joyce: “8. sınıf kamyonlar ABD’de ve küresel ekonomide hayati bir rol oynuyor. Kamyon taşımacılığı endüstrisini karbondan arındırmak, Proterra’nın misyonunun özüdür ve ağır hizmet kamyon taşımacılığını sıfır emisyona götürmeye yardımcı olmak için bu yolculukta Nikola’ya katılmaktan heyecan duyuyoruz” dedi. Nikola CEO’su Mark Russell, “Nikola Tre BEV ve FCEV’e yönelik artan taleple birlikte, çift kaynaklı bir strateji aracılığıyla pil tedarikini aktif olarak takip ettik” dedi.

Blink araç bayilerine şarj cihazı sağlıyor

Blink araç bayilerine şarj cihazı sağlama konusunda yeni anlaşmalara vardı. Blink GM bayileri dahil birçok yere şarj cihazı sağlıyor.

Blink araç bayilerine şarj cihazı satışı yapıyor

Elektrikli araç şarj ekipmanı ve hizmetlerinin önde gelen sahibi, operatörü ve sağlayıcısı olan Blink Charge Co elektrikli araç şarj cihazlarını devreye aldığını duyurdu. ABD ve Kanada’daki General Motors (GM) bayilerinde devreye alma işleminin gerçekleştiği belirtildi. Önde gelen tesis çözümleri sağlayıcısı ABM ile çalışan Blink, IQ 200 Seviye 2 şarj cihazlarını Kuzey Amerika’daki katılımcı GM bayilerine sağlıyor. Blink Şarj Kurucusu ve CEO’su Michael D. Farkas: “GM’in büyüyen EV modellerini şarj etmek için gereken hayati altyapıyı sağlayarak Blink’in EV şarj istasyonlarını GM bayilerine getirmekten gurur duyuyoruz. Ulaşım daha elektrikli hale gelmeye devam ettikçe, Blink’in teknolojik olarak gelişmiş elektrikli araç şarj altyapısı, bir otomobil üreticisinin ekosisteminin kritik bir bileşeni olacak ve elektrikli araçların toplu olarak benimsenmesini hızlandırmada önemli bir rol oynayacak” dedi. Anahtar teslim elektrikli araç şarj kurulumları sağlayan ABM ile birlikte çalışan Blink, şimdiden ABD genelindeki 50 eyaletteki seçili GM bayilerine şarj cihazları gönderdi. Şu anda ABD ve Kanada’daki GM bayilerine önümüzdeki birkaç yıl içinde ek şarj istasyonları sağlamak için siparişleri bulunuyor.

Shopify ve JD.com anlaşmaya vardı

E-ticarette rekabetin kızışmasıyla Shopify ve JD.com anlaşmaya vardı. Çin’deki artan rekabet, Shopify’ın harekete geçmesine neden oldu.

Shopify ve JD.com stratejik anlaşmaya vardı

Kanadalı e-ticaret devi Shopify yaptığı açıklamada, ABD’deki ticaretçilerin JD’nin Çin’deki müşterilerine satış yapmasına izin vermek için Çinli JD.com ile ortaklık kurduğunu söyledi. Stratejik ortaklık, Çin’deki e-ticaret alanında Pinduoduo, Alibaba Group Holding ve Douyin gibi oyuncularla sıkı rekabetle geliyor. Şirketler, anlaşmanın Shopify ticaretçilerinin JD’nin sınır ötesi platformu JD Worldwide’da satış yapmasına ve Çin’deki 550 milyon aktif müşterisine erişim sağlamasına izin vereceğini söyledi. Shopify, ABD’deki Shopify tüccarlarının ürünlerini 12 ay beklemek yerine üç ila dört hafta içinde Çin’de satmaya başlayabileceğini söyledi. Şirketler, bunun Shopify ve JD.com arasındaki ABD ve Çin’deki tüccarlar için sınır ötesi ticaret zorluklarını çözmeye odaklanan daha büyük bir stratejik ortaklığın parçası olduğunu ekledi. Bir yıldan fazla bir süredir Çin, e-ticaret şirketleri de dahil olmak üzere teknoloji sektörünü çökertiyor. Denizaşırı büyüme hedeflerini ve yerel pazar gücünün yoğunlaşmasını hedefliyor ve JD.com da baskı hissediyor.

Ericsson Apple’a patent davası açtı

Ericsson Apple’a patent davası açtı ve iki şirket mahkemelik oldu. 5G patentlerinin izinsiz kullanımını içeren dava, Apple’ı zor durumda bırakacak.

Ericsson Apple’a ava açarak mahkemelik oldu

İsveçli Ericsson, iPhone’larda 5G kablosuz patentlerinin kullanımı için telif ödemesi konusunda Apple’a karşı bir dizi patent ihlali davası açtı. Her iki şirket de, ilk olarak 2015’te yapılan telekom patentleri için yedi yıllık bir lisans sözleşmesinin yenilenmesi konusundaki müzakereler başarısız olduğu için ABD’de zaten birbirlerine dava açtılar. Ericsson ilk olarak Ekim ayında Apple’ın telif oranlarını uygunsuz bir şekilde düşürmeye çalıştığını iddia ederken, iPhone üreticisi Aralık ayında İsveç şirketini patentleri yenilemek için “güçlü taktikleri” kullanmakla suçlayarak dava açmıştı. Ericsson’dan bir sözcü, “Önceki anlaşmanın süresi dolduğundan ve yeni bir lisansın şartları ve kapsamı üzerinde anlaşmaya varamadığımızdan, Apple artık teknolojimizi lisanssız kullanıyor” dedi.

İngiltere yanıltıcı kripto reklamlarına önlem alıyor

0
İngiltere yanıltıcı kripto reklamlarına önlem alacağını duyurdu. Bunun için yasalarda değişikliğe gidileceği de belirtildi.

İngiltere yanıltıcı kripto reklamlarına savaş açtı

İngiltere hükümeti, “kripto varlıkların tanıtımını finansal promosyonlar mevzuatı kapsamına almak” için yasalarını değiştirmeyi planladığını açıkladı. Bu, herhangi bir kripto promosyonunun hisse senetleri, hisse senetleri ve sigorta ürünleri için yapılan promosyonlarla aynı standartlarda yapılmasını sağlayacak. Hükümetler, tüketicileri aşina olmadıkları dolandırıcılıklardan korumak için yakın zamanda kripto reklamlarını engellemeye başladı. İspanyol hükümeti şu anda etkileyicilerin ve sponsorlarının kripto para birimlerini nasıl teşvik ettiğine dair kurallar koyuyor. Ayrıca Singapur yetkilileri kripto şirketlerinden hizmetlerini halka pazarlamamalarını istedi. Birleşik Krallık hükümetine göre, ülkede yaklaşık 2.3 milyon kişinin artık bir kripto varlığa sahip olduğu düşünülüyor. Kripto varlıkların popülaritesi artarken FCA’nın araştırması, potansiyel yatırımcıların onlar hakkındaki anlayış düzeyinin düşüşte olduğunu gösteriyor. Bu, insanların yatırım yapma söz konusu olduğunda içerdiği risklerin tam olarak farkında olmayabilecekleri anlamına geliyor.

Walmart kripto para birimi çıkarabilir

Paylaşılan yeni bilgilere göre Walmart kripto para birimi çıkarabilir. Walmart bir süredir kripto para ve NFT alanında çalışıyordu.

Walmart kripto para birimi rekabete katılabilir

Walmart görünüşe göre kripto sektöründe dışarda kalmak istemiyor. Walmart’ın sanal ürünler satmak için Aralık ayı sonlarında USPTO’ya birkaç ticari marka başvurusunda bulunduğu ve başka bir dosyada NFT’lerin yanı sıra bir kripto para birimi sağlayacağı belirtildi. Belgeler kesin çalışmayı garanti etmese de ticari marka avukatı Josh Gerben CNBC’ye ticari markaların oldukça ayrıntılı olduğunu söyledi. Walmart açıkça dijital para birimleri ve ürünlerle nasıl başa çıkacağını düşünüyor diyebiliriz. Bir Walmart sözcüsü yaptığı açıklamada, şirketin yeni teknolojilerin alışverişi nasıl etkileyebileceğini “sürekli araştırdığını” ve bu sürecin bir parçası olarak “rutin olarak” ticari markalar kaydettiğini söyledi. Kripto para ve NFT’lerdeki rekabet gittikçe artıyor. Facebook, adını Meta olarak değiştirdikten ve meta veri aktarımlarını teşvik etme niyetinin sinyalini verdikten sonra, büyük markalar arasında alana para birimleri, NFT’ler veya her ikisi ile girmek için bir acele oldu. Adidas, Nike, Gap ve diğer tanınmış isimler NFT satmaya başladı ve sanal alanlar yaratma niyetlerini belli etti.

GoArt ile Metaverse’de zaman yolculuğu gerçek oluyor!

0

Metaverse girişimcisi iş insanı Burak Soylu’nun kurucusu olduğu RoofStacks yazılım şirketinin geliştirdiği, ve farklı zaman boyutlarında meta evrenlerin inşa edildiği GoArt platformu, zaman yolculuğu yapma hayalini gerçeğe dönüştürüyor. İşte ayrıntılar…

Metaverse zaman yolculuğunu mümkün kılıyor

Yazılım teknolojilerinin yeni nesil liderleri arasında gösterilen Burak Soylu’nun CEO’su olduğu RoofStacks yazılım şirketinin 2017 yılında geliştirmeye başladığı GoArt metaverse uygulamasında, farklı noktalardan açılan zaman kapılarıyla kullanıcılara geçmiş, şimdi ve geleceği eş zamanlı olarak deneyimleme imkanı sunuluyor.

Global pazarda metaverse yatırımlarının olmadığı bir dönemde, kendi kurgusal evrenini inşa etmeye ve geliştirmeye başlayan GoArt, bu yönüyle de bir ilk olma özelliği taşıyor. Artırılmış Gerçeklik ile Kurgulanmış Gerçekliğin birleştirilmesiyle oluşturulan GoArt metaverse, AR, VR ve WEB’de kullanılabiliyor. Aynı zamanda dünyada AR (Augmented Reality) tabanlı geliştirilmiş ilk metaverse olmasıyla dikkat çekiyor.

4 yıllık AR-GE geçmişine sahip olan uygulama, fiziksel evreni, bilimsel gerçeklikten yola çıkarak dijital bir ikize dönüştürüyor. Kullanıcılar avatarlarıyla 3 farklı boyuta açılan zaman kapılarından geçerek, mimari, sanatsal veya kültürel özelliklerle inşa edilen metaverse’e girebiliyor. Aynı zamanda GoArt evreninin kendine ait para birimi olan GoArc token ile dijital etkinliklere katılabiliyor ve sanal mağazacılık, dijital gayrimenkul edinme gibi deneyimleri bir arada yaşıyorlar. 

GoArt’ın gelecek evreninde yaratım sürecine dahil olan avatarlar, böylelikle hayal gücü ve yaratıcılıklarını sergileyebilecekleri özgür ve interaktif bir meta yaşam alanına sahip oluyor. Tasarımcıların, mimarların, yazılımcıların ve sanatçıların olduğu multidisipliner bir ekip tarafından geliştirilen GoArt uygulamasının gelecek zaman boyutunda, “gerçeklik” “yaratıcılık” ve “özgürlük” alanlarının yeniden tasarlanmasıyla farklı bir metaverse inşa ediliyor.

NFT alım- satımı yaparak hem avatarlarını güçlendiriyor hem de kendi NFT’lerini yaparak kazanç sağlayabiliyorlar. RoofStacks yaratıcı ekiplerinin fütürist bir tasarım anlayışıyla oluşturacağı gelecek zaman boyutunun inşasında kullanıcılar da söz sahibi olabiliyor. GoArt metaverse, geçmiş, şimdi ve gelecek zaman boyutları arasında, insanlığın yüzyıllardır rüyası olan zamanda yolculuğu olarak mümkün kılıyor. 

Platform bu yönüyle diğer metaverselerden farklı bir kullanıcı deneyimi vadediyor. Elazığ’ın kültürel simgesi Harput ise GoArt evreninde, metaverse literatüründe dünyanın ilk meta kenti olarak kabul ediliyor.

Web 3.0 ile yeni bir dijital çağın başladığı bu önemli dönemeçte, GoArt’ın dünyanın ilk metaverse kentini Türkiye’de yapmış olması, Türkiye’nin küresel teknoloji pazarındaki yerini güçlendiriyor. Metaverse girişimcisi Burak Soylu ve ekibinin geliştirdiği platform, bu alandaki öncü kimliğiyle, web 3.0 çağının önemli markalarından biri olmaya devam ediyor.

Vertiv, RISE’ın iş ortaklığı programına katıldı

0
İstanbul, Türkiye [18 Ocak, 2022] –Kritik dijital altyapı ve süreklilik çözümlerinin küresel sağlayıcısı Vertiv (NYSE: VRT), önde gelen bir araştırma enstitüsü ve inovasyon ortağı olan İsveç’in RISE Araştırma Enstitüsü ile iş ortaklığı gerçekleştirdi. Vertiv, veri merkezi sistemleri teknolojileri için platin düzeyinde girdiği bu iş ortaklığı programına dahil olarak; Facebook, Ericsson, Vattenfall, ABB, LTU ve Norrbotten bölgesi gibi kurucu ortaklar arasına katılmış oldu. İsveç devletine ait olan ve AB fonları tarafından da desteklenen RISE’daki veri merkezi araştırması İsveç’in Luleå kentinde yer alıyor. Üniversiteler, sanayi ve kamu sektörüyle iş birliği yapan RISE, genel olarak endüstrinin rekabet gücünü ve yenilenmesini güçlendirerek sürdürülebilir büyümeyi desteklemek amacıyla endüstriyel araştırma ve inovasyon gerçekleştiriyor. Vertiv, RISE ile olan iş ortaklığı aracılığıyla; çalışma sonuçlarına ve uzmanlara erişim sağlayan bir veri merkezi test ortamı olan Altyapı ve Bulut Araştırma ve Test Ortamı’nın (ICE) yanı sıra RISE tarafından ortaya konulan yayınları ve uygulamaları destekleyecek, küçük araştırma ve geliştirme çalışmalarına katılacak. İş birliğinde ortaklara sağlanan en önemli değerlerden biri; veri merkezi modülleri, iklim ve ısı kutuları, rüzgar tünelleri, edge ve sıvı soğutma test yataklarından oluşan büyük ölçekli test ortamı ile simülasyonları ve kavramları; veri toplama ve analiz için uygulanan gösteriler ve testler noktasına götürme yeteneği olarak öne çıkıyor. Vertiv CTO’su Stephan Liang, konuyla ilgili olarak, “RISE, uygulamalı araştırmalarda teknoloji liderliğini üstleniyor. Bu da onları Vertiv için mükemmel bir iş ortağı yapıyor. Bu iş ortaklığı, endüstriyi sürdürülebilir büyük ölçekli bulut veri merkezleri, kurumsal ve edge uygulamalarda yeni bir çağa yönlendirmemize yardımcı olacak” dedi. RISE, Avrupa genelinde sürdürülebilirliği sağlamada lider bir rol oynuyor. Vertiv, veri merkezi sektörü ve daha fazlası için ileriye dönük mühendislik çözümleri sağlamak için ideal bir konuma sahip” diyen Vertiv EMEA Başkanı Giordano Albertazzi de sözlerini şöyle sürdürdü: “Veri merkezleri, dijital altyapının kritik bir parçası. Verimlilik ve sürdürülebilirlik, sektör için güçlü bir odak noktası ve giderek da fazla önemli hale geliyor. Yeni teknolojilerin, sistem çözümlerinin ve bileşenlerinin piyasaya çıkmadan önce tasarlanması, geliştirilmesi, test edilmesi ve doğrulanması gerekiyor. RISE ile ortaklığımızın bunun büyük bir parçası olduğunu görüyoruz. Vertiv, aynı zamanda bölgesel ısıtma için 90-95°C besleme suyu sıcaklığına ulaşmayı hedefleyen son fizibilite çalışmasıyla; un kurdu, dikey tarım, biyokütle kurutma veya bölgesel ısıtma sistemleri gibi çeşitli uygulamalar için veri merkezlerindeki atık ısıyı kullanan çoklu RISE ısı geri kazanım girişimlerini de destekliyor. Vertiv ve RISE’ın üzerinde çalıştığı diğer projelerden bazıları arasında yük dengeleme, veri merkezlerinin ve tüm bileşenlerinin tam yaşam döngüsü değerlendirmeleri, homomorfik şifreleme makine öğrenimi, otonom dijital altyapı ve kendi kendini iyileştiren sistemler, yakıt hücreleri, son kullanıcılar için dijital karbon sayacı, ısının yeniden kullanımı ve döngüsel ekonomiyi destekleyen yeni soğutma yöntemleri ve termal yönetim sistemleri yer alıyor. RISE ICE Veri Merkezi Direktörü Tor Björn Minde, konuyla ilgili olarak, “Endüstriyel ihtiyaçlara daha yakın olmak istiyoruz ve bir ortaklık kurmak; diyaloga ve doğrudan ikili iş birliği gerçekleştirmeye yardımcı oluyor. Bu şekilde ortaklarımızla birlikte düşünce liderliğimizi geliştirmeye devam edebiliriz” dedi. RISE ile yapılan iş birliği Vertiv’in sürdürülebilirlik ve daha geniş Çevresel, Sosyal ve Yönetişimsel (ESG) alanda yaptığı bir dizi ilerlemenin en son parçasını oluşturuyor. Vertiv, Sürdürülebilir Dijital Altyapı İttifakı (SDIA) ve Avrupa Veri Merkezi Birliği’nin (EUDCA) bir üyesi ve Avrupa Komisyonu’nun 2030 yılına kadar iklim açısından nötr veri merkezleri hedefine ulaşmak amacıyla İklim Nötr Veri Merkezi Paktı’na katkıda bulunuyor. Vertiv ve RISE, aynı zamanda veri merkezlerine enerji sağlamak için düşük karbonlu yakıt hücresi gelişimine öncülük eden E2P2 Teknoloji Konsorsiyumu’nun üyeleri arasında yer alıyor.

Tüyap, Business Connect ile etkin fuar süresini artırıyor

0
Pandemide dijitalleşme geniş bir yelpazedeki şirketleri dönüştürürken fuarcılık da bundan nasibini alıyor. Dijital araçlar, fiziksel fuarları destekleyerek fijital (fiziksel+dijital) organizasyonları ortaya çıkarıyor. Tüyap’ın firmalara fuar bittikten sonra da belirli bir süreyle yeni bağlantılar kurma ve eşleşme imkanı sağlaması, fuarların sınırlı süreli organizasyonlar olduğu düşünüldüğünde önemli bir inovasyon. Fuarın hizmet kalitesini yükselten uygulama, fuarın işletmeler için etkin süresini de iki haftaya genişletecek. Tüyap’ın katılımcı firmaları ve ziyaretçileri 24-26 Şubat 2022 tarihlerindeki fuar sırasında online iş ağı platformu Business Connect üzerinden dijital ortamda bir araya gelecek, görüşme ayarlayabilecek ve iletişimlerini buradan sürdürebilecek. Katılımcıların potansiyel müşteriler ve yeni iş ortakları bulmasını sağlayacak bu online araç,  İstanbul İplik Fuarı’nın açık olduğu tarihlerle sınırlı kalmayarak 21 Şubat-4 Mart 2022 tarihleri arasında hizmet verecek. Katılımcılar ve ziyaretçiler, bu platform üzerinde arama ve filtreleme yaparak uygun iş bağlantılarını bulup talep gönderebilecek, mesajlaşabilecek ve toplantı planı yapabilecek.  Platformda eşleşen firmalar 24-26 Şubat 2022 tarihleri arasında Business Connect üzerinden online veya yüz yüze toplantı yapabilecek. Fuar sonrası dönemde ise 27 Şubat–4 Mart 2022 tarihleri arasında firmalar yeni bağlantılar kurmaya ve eşleşmeye devam edebilecek. Fuarın sağladığı bu dijital zenginlik sayesinde, iş bağlantıları artık fuar tarihiyle sınırlı kalmayacak. Tekstil hammaddesi olan iplik konusunda son aylarda iplik üreticileri ve tekstilciler arasında yaşanan sorunlar, sağlanan bu görüşme sürecinin değerini artırıyor. Medyaya yansıyan sorunlar, fiyat kadar tedarik zincirinin yavaşlamasını da kapsıyordu.

Inveo Portföy’den geleceğin teknolojilere yatırım aracı

0
Teknolojinin yarattığı değer kendi hacminin çok üzerinde. Euler Hermes’in rakamlarıyla 2021’de 550 milyar doların üzerine çıkan elektronik pazarının 2022’de yüzde 9 büyüme ile 600 milyar doların üzerine çıkması bekleniyor. Bunun önünde çeşitli riskler var; sonuçları yıl sonunda göreceğiz. Oysa Apple’ın piyasa değeri 3 Ocak’ta 3 trilyon doların üzerini gördü ve Apple bunu başaran ilk şirket oldu. Ben bu yazıyı yazarken şirketin piyasa değeri, 2,87 trilyon dolardı. Bu rakam, Türkiye gayrisafi yurtiçi hasılasının yaklaşık dört katı. Bu girizgâhı, Inveo Portföy’ün yeni ürünü Inveo Portföy Teknoloji Değişken Fon için yapıyorum. Ancak Inveo’nun yeni fonu, gelecek için daha fazla katkı sağlayacak sektörlere odaklanıyor. Bilişim listede var ama biyoteknoloji, yenilenebilir enerji, medikal, savunma, havacılık ve uzay teknolojileri bana daha dikkat çekici görünüyor. Bu değerden pay almak için Türkiye’nin bu alanlarda lider şirketler çıkarması gerekiyor.
    
    
Buradaki değer denklemini anlamak için olumsuz bir örneğe de göz atmakta yarar var. Daha önce siber güvenlik harcamaları ile siber saldırıların ekonomisi arasındaki ilişki, bahsettiğim dengeyi ortaya koyuyordu. Birkaç yüz milyar dolarlık siber güvenlik yatırımı yapılırken siber saldırıların maliyeti 6 trilyon dolar civarınndaydı. Yatırımlar artarken ekonomi 7 trilyon dolara doğru büyüyor. Bunun benzerinin olumlu tarafta yaşanması, bu tür fonların değerini artırıyor. Inveo Portföy Genel Müdürü Halim Çun’un “Teknolojik değişim ve dijital dönüşümle ilgili alt yapı çalışmalarımızın yanı sıra bir süredir takip ettiğimiz sektörler ve yatırım fırsatlarıyla ilgili de kısa zaman içinde harekete geçmiş olacağız” şeklindeki sözleri, Inveo’nun kendi içinde de teknoloji yatırımı ve teknoloji ile değer yaratmanın ikili sistemin kurma konusunda iyi bir örnek oluşturacağını düşündürüyor. Buna eşlik etmesi planlanan fon çeşitlilliği de yeni dünyanın bir gereği. Dünyadaki teknolojik değişimlere öncülük eden ve uluslararası piyasalarda işlem gören şirketlere yatırım yapma fırsatı sağlayan Inveo Portföy Teknoloji Değişken Fon (IRT), Inveo Portföy’ün 2021 yılında yapılan isim değişikliği sonrası yatırım fon çeşitliliğini arttırmaya adımlarının bir yenisi. Şirket daha önce Gedik Portföy Yönetimi adını taşıyordu. Yeni fon, global fırsatlarla portföyünü çeşitlendirmek isteyen yatırımcılara başta bilişim, biyoteknoloji, yenilenebilir enerji, medikal, savunma, hava ve uzay teknolojileri sektörlerinden olmak üzere teknolojik ilerleme sağlayan ve yeni teknolojiler geliştiren şirketlerin hisse senetleri, borçlanma araçları gibi sermaye piyasası ürünlerine yatırım yapma kolaylığı sağlıyor. Inveo Portföy tarafından yönetilen fon, birden çok yabancı teknoloji şirketine yatırım yapma fırsatı sunuyor. TEFAS’ta IRT kodu ile işlem gören Inveo Portföy Teknoloji Değişken Fon’a Gedik Yatırım’ın yanı sıra yatırımcının hesabının olduğu TEFAS’a üye diğer fon dağıtım kuruluşları aracılığı ile de yatırım yapılabiliyor. Inveo Portföy’ün 2011’den bu yana yönettikleri küresel ekonominin dev şirketlerine yatırım yaptığını söyleyen Inveo Portföy Genel Müdürü Halim Çun, “Teknoloji Değişken Fon deneyimli araştırma kadromuzun desteği ve profesyonel portföy yöneticilerimizin uzmanlığında dünyayı yöneten ve geleceğin ekonomisini şekillendirecek çok sayıda yabancı teknoloji şirketine tek bir fon ile yatırım yapma fırsatı sunuyoruz. “ diyor. Çun, Inveo Portföy olarak, G-20 Ülkeleri Yabancı Hisse Senedi Fonu ile yatırımcılarına başarılı bir performans sağladıktan sonra bu tecrübelerini yaygınlaştırmak istediklerini söylüyor. Çun’un “Kurulan yeni fonun teknoloji sektörüne ilgi duyan, portföyünü yurtdışı borsalarda işlem gören sermaye piyasası araçları ile çeşitlendirmek isteyen yatırımcılar tarafından tercih edileceğini öngörüyoruz. Teknoloji Değişken Fon, birikimlerini değerlendirirken orta-uzun vadede küresel teknoloji sektörünün gelişimine ortak olarak getiri elde etmeyi hedefleyen yatırımcıların tercihi olacaktır” şeklindeki sözleri, bu sektörlerdeki Türk şirketlerine de finansman modellerini kurma konusunda yön gösteriyor. Tabii bunun için ileri teknoloji geliştirme konusunda lider olmak gerekiyor.

Türkiye’de büyümeye odaklanan Rain’e devasa yatırım!

Türkiye’ye kısa bir süre önce giriş yapan Global Lider Kripto Varlık Platformu Rain, 10 Ocak’ta gerçekleşen B serisi finansman turunda 110 milyon dolar yatırım aldı. Paradigm ve Kleiner Perkins’in ortak liderliğinde yürütülen yatırım turuna Coinbase Ventures, GFC, MEVP, Cadenza Ventures ve CMT Digital katıldı. Rain, kripto varlıklar giderek daha çok benimsenirken bu yatırımını; başta Türkiye olmak üzere faaliyette bulunduğu tüm ülkelerde lisans almak, farklı bölgelere açılmak, teknolojisini geliştirmek ve ekibini büyütmek için kullanacak.

Rain, 110 milyon dolar yatırım aldı

Rain kurucu ortakları tarafından yayınlanan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi: “Bu finansman turu bizi çok heyecanlandırıyor. Büyümeye odaklandığımız Türkiye’de, regülasyon odağındaki çalışmalarımıza büyük bir hızla devam ediyoruz. Bu yatırım bir yandan bu yöndeki tüm çalışmalarımızı hızlandırıyor, bir yandan da kripto paraların faydaları ve potansiyellerine yönelik ilgili paydaşlarla bilgi paylaşımının sürdürülebilmesine imkân sağlıyor.” Aldıkları yeni yatırımın, faaliyet gösterdiği tüm pazarlarda kripto varlıklara güvenilir, kaliteli erişim sağlamaya ve bu konu hakkında eğitim sunma odaklı misyonlarını destekleyeceğini belirten Rain ekibi açıklamalarına şöyle devam etti: “Rain olarak kripto paraların finans dünyasını dönüştürme ve iyileştirme anlamında büyük bir potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Daha açık ve kapsayıcı bir finansal sistem konusunda bizimle aynı hedefi paylaşan Paradigm, Kleiner Perkins ve Coinbase gibi alanlarının en nitelikli yatırımcılardan bazılarıyla birlikte çalışmaktan heyecan duyuyoruz.” Bölgesel genişleme planlarının odağına Türkiye’yi alan Rain, blockchain ve yeni nesil finansal hizmetler alanında Türkiye’nin bölgesel merkez olmasına destek olmayı amaçlıyor. 2021’de Türkiye’deki çalışmalarını hızlandıran Rain, öz sermayesini 50 milyon TL’ye yükselterek ülkemizdeki büyümesini sürdürdü. Globalde alınan yatırımın Rain’e duyulan güvenin göstergesi olduğunu belirten Rain Türkiye Genel Müdürü Mehmet Çamır, şunları söyledi: “Rain olarak bankacılık sektörü temsilcileri ile güçlü ilişkilerimiz ve yasal düzenlemelere tam uyum konusundaki hassasiyetimiz herkesin güvendiği bir yapı inşa etmemizi sağladı. Bunun yansıması olarak da dünyanın çok önemli kurumlarından 110 milyon dolar gibi oldukça büyük bir yatırım aldık. Bu yatırım sayesinde Türkiye’deki büyüme hedefimize odaklanmaya devam edeceğiz. Türkiye’de kripto alanında regülasyonların konuşulduğu şu günlerde Rain’in önceliği; herkesin kripto varlıklara güvenli şekilde erişmesini sağlamak ve regülasyonlara uyumdur. Rain, konusunda uzman global bir teknoloji kaynağına sahip. Alınan yatırımdan inovasyon ve kullanıcı güvenliğini geliştirmek, ayrıca Rain’in Türkiye pazarındaki büyümesini desteklemek için faydalanılacak.” Rain, daha önce Ocak 2021’de MEVP liderliğinde yürütülen A serisi turunda Coinbase Ventures’ın katılımıyla 6 milyon dolar yatırım almıştı. 2021 yılında 1.9 milyar doların üzerinde işlem yaparken, aktif kullanıcı sayısı 185 bini aştı. B serisi turu, olağanüstü başarılı bir yıl geçiren şirket için yeni bir kilometre taşı oldu. 400’den fazla çalışanı bulunan Rain, 2022 yılında iki kat büyüme hedefiyle ekibini genişletmeye devam edecek. Rain, bölgesel genişlemeyi odağında tutarken kripto para almak, satmak ve saklamak için güvenli ve emniyetli bir alan sunmanın yanı sıra; kripto paralar hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenlere düzenli eğitimler sunmayı da amaçlıyor.

E-Ticaret İşveren Sendikası’ından KOBİ’lere destek

Türkiye’nin e-ticaret alanında kurulan ilk sendikası olan E-Ticaret İşveren Sendikası, KOBİ’lere verdiği eğitimler, mali ve hukuki destekler, devlet teşvikleri danışmanlıkları ve anlaşmalı kurumlardan indirimlerle e-ticaret firmalarının en büyük destekçisi oluyor.
    
    

E-Ticaret İşveren Sendikası, KOBİ’lere destek olmaya devam ediyor

E-ticaret sektöründe yer almak isteyen KOBİ’lere, kadın ve genç girişimcilere sektörel eğitim desteği sağlayan E-TİS bunun yanı sıra özel işveren havuz sistemi sayesinde işverenle iş arayanları bir araya getiriyor. Kurye, sanal ofis, eğitim, marka patent, web tasarım gibi alanlarda hizmet veren kurumlarla yaptığı özel anlaşmalarla KOBİ’lerin bu anlaşmalı kurumlardan indirimli hizmet almalarını sağlıyor. Üyelerine sunduğu mali ve hukuki danışmanlık desteğinin yanı sıra devlet teşvikleri konusunda da danışmanlık hizmeti veriyor. E-TİS ayrıca yurtdışına açılarak e-ihracat alanında çalışmalar yapmak isteyen firmalara da çeşitli desteklerde bulunuyor. Türkiye’de E-TİS üyesi olan küçük ve orta ölçekli firmaların satışlarını artırmak için uluslararası pazar yerlerinde e-ihracat kanalları oluşturmasına yardımcı oluyor. Çin, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Azerbaycan’ın da aralarında bulunduğu 7 farklı ülkede e-ticaret temsilcileri bulunan E-TİS, bu temsilcilerle yapılan iş birlikleri sayesinde Türkiye menşeli e-ticaret firmalarının adını dünyada duyurmasına katkıda bulunuyor. Sundukları desteklerle küçük ve orta ölçekli e-ticaret firmalarının sektörel farkındalıklarını artırmayı amaçladıklarını belirten E-Ticaret İşveren Sendikası Genel Başkanı Erdem Yanık, “Amacımız e-ticaret sektöründeki KOBİ’lerin ulusal ve uluslararası pazarda her türlü donanıma sahip karlılığı yüksek işletmeler haline gelmesine yardımcı olmak. Önümüzdeki yıllarda Türkiye ekonomisinde daha da önemli bir yere sahip olacağını düşündüğümüz e-ticaret sektörünün, donanımlı ve güncel bilgiye sahip firmalar tarafından temsil edilmesi için çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.

KVKK kararlarına hızlıca ulaştıran internet sitesi!

0
OD Privacy ekibi Av. Dr. Aydın Orhan, Av. Burak Özdemir, Av. Yağız Soymen ve Av. Seray Apak tarafından, Kişisel Verilerin Korunması Kanununa hızlı bir şekilde ulaşılmasını sağlayan ve bu kararların sektörlere, etiketlere, kanun maddelerine ve karar tarihlerine göre filtrelenebildiği kvkkarar.com kuruldu. Platformla; hem veri koruma mevzuatı üzerine çalışan paydaşlara fayda sağlamak hem de Türkiye’de veri koruma mevzuatına erişimi biraz olsun kolaylaştırarak bu alanda farkındalık seviyesini artırmak amaçlanıyor. Sistem nasıl çalışıyor? KVKKarar.com, veri koruma mevzuatının en dinamik tarafı olan Kişisel Verileri Koruma Kurulunun aldığı kararlara; sektörlere, etiketlere, kanun maddelerine ve karar tarihlerine göre filtreleme yaparak kolayca ulaşma imkânı sunuyor ve bu sayede kararları ararken oluşan zahmeti ve zaman kaybını ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Platform hakkında açıklama yapan Av. Burak Özdemir, “KVKKarar’ı OD Privacy ekibi olarak hukuk, teknoloji, tasarım ve süreç yönetimi disiplinlerini bir araya getirerek yürütmekte olduğumuz veri danışmanlığı faaliyetleri süresince, kendi kullanımımız için hazırladığımız dokümanlardan yola çıkarak hazırladık. Amacımız Türkiye’de veri koruma mevzuatına erişimi kolaylaştırmak ve tüm paydaşların yaşadığı zahmetli zaman kaybını azaltmak.” dedi.

Makswin, 8 milyon TL yatırım aldı

Dünyada bir ilk olarak Koç Holding şirketler grubu ve Koç Holding şirketler grubu dışından oluşan bir danışma kuruluna sahip Q Angels ile ağında farklı sektörlerde uzun yıllardır faaliyet gösteren tecrübeli iş insanları bulunduran bir ekiple erken aşama teknoloji girişimlerine akıllı sermaye sunan LEAP Investment ve ayrıca beraberindeki melek yatırımcılar Makswin‘e yatırım gerçekleştirdi. Q Angels yatırımcıları arasında Q Angels Kurucu Üyelerinden Ayşe İnal, Kenan Yılmaz, Nesim Mizrahitokatlı ve Emre Yılmaz yer aldı. Q Angels ve LEAP Investment’ın yanı sıra, melek yatırıcımlar Burak Dayıoğlu ve Murat Tora da yatırımcılar arasında. Türk girişimciler Emre Kaya, Can Atuf Kansu ve Kerem Can Kaya tarafından 2017 yılında kurulan Makswin, Türkiye’de ve Amerika’da bulunan şirketleri aracılığıyla gayrimenkul sektörüne özel ürünler üretiyor. Makine öğrenmesi ve yapay zekaya dayalı uygulamaları sayesinde Makswin; emlak ofisleri, gayrimenkul danışmanları, banka ve sigorta şirketleri gibi kurumsal yapılara gelişmiş veri çözümleri sağlıyor. Türkiye, Portekiz, İspanya ve İtalya pazarında gayrimenkul paydaşlarına rekabet avantajı sağlayan Makswin, 2022 yılında Avrupa pazarında yaptığı çalışmaları büyüterek Almanya ve Fransa pazarına da açılmayı planlıyor. Makswin yatırımı hakkında açıklama yapan Q Angels Kurucu Başkanı Ayşe İnal, şunları söyledi: Ekim 2021’de kurduğumuz Q Angels’ın ilk yatırımını gerçekleştirmiş olmasından dolayı çok mutluyuz. 2022’de en az 6 yatırım yaparak başarılı girişimleri desteklemeyi hedefliyoruz. Makswin’in kurucu ekibi ve güçlü market potansiyeli bizim yatırım kararı almamızda oldukça etkili oldu. Teknolojinin gayrimenkul sektöründe ortaya çıkardığı yeni tanım Proptech sektörünün önümüzdeki dönemde hızla büyüyecek bir alan olduğuna ve Makswin’in bunu pazarda başarılı bir şekilde gerçekleştireceğine inanıyoruz. 2021 yılında kurulan LEAP Investment’ın ilk yatırımı olduğunu vurgulayan LEAP Investment CEO’su İmran Gürakan: “Dijitalleşmeyi her alanda görmeye başladığımız günümüzde, gayrimenkul sektöründe yüksek teknoloji çözümler sunan Makswin’in tecrübeli ekibinin aldığı bu yatırımla birlikte halihazırda sürdürdüğü başarısını daha hızlı ve dinamik bir şekilde artırarak globalde ölçeklendireceğine inanıyoruz. Ekosisteme ve ekonomiye katma değer sağlayacak yatırımlarımıza devam edeceğiz” dedi.

Veri ihlalinde birim maliyet yükseliyor; yapay zeka geliyor

2021’de ortalama veri ihlali (data breach) maliyeti 4,24 milyon dolara yükselirken son 17 yılın rekorunu kırdı. Veri miktarındaki muazzam artışın sürmesine paralel yaşanan gelişmeye işaret eden IBM raporunda uzaktan çalışmanın neden olduğu veri ihlallerindeki kaybın, diğerlerine göre 1,07 milyon dolar daha yüksek olduğu ifade edildi. Bu, pandemi sürecinin yarattığı değişimin somut bir göstergesini oluşturuyor. IBM’in 500’den fazla veri ihlalini ele alarak hazırladığı rapor, Türkiye’ye özel olmasa da önemli ayrıntıları gözler önüne sererek konuya ışık tutuyor. 17 ülke ve bölgede 17 sektörün incelenmesi ile ortaya çıkan sonuçların kapsamlı bir gösterge oluştururken, yedi yıllık geçmişi olan rapor, değişimi anlamaya da yardımcı oluyor.

İhlali fark edip sorunu giderme süresi ortalama 287 gün

Açıklanan ihlal maliyetleri 2021’de 2020’ye oranla yüzde 10 artarken IBM anketine katılanların bir ihlali tespit etmek ve çözüm oluşturması için geçen ortalama süre 287 gün olarak ifade ediliyor. Bu, 2021’de gerçekleşen birçok ihlalin hala fark edilmediği ya da çözüm üretilemediği anlamına geliyor. Maliyetin en yüksek olduğu ülke, 9,05 milyon dolar ile ABD. Sektör olarak bakıldığında ise, sağlık 9,23 milyon dolar ile liderliği elinde tutuyor. Kullanıcı adı ve şifrenin kaptırılması en önemli yüzde 20 ile veri ihlalleri içinde en yaygın kaynağı oluşturuyor. Buradaki ortalama mali hasar ise, 4,37 milyon dolar. Teknoloji tarafında ise, IBM’in raporun tanıtımında evden çalışmanın yanı sıra sıfır güven yaklaşımı ile buluta dayalı iş modeli ve bulut geçişini kritik faktörler olarak belirtmesi gelecek stratejisini belirlemek için önemli bir yardımcı.

Geleceği sıfır güven, bulut ve yapay zeka belirliyor

IBM anketi, sıfır güven yaklaşımını olgunlaştırmış şirketlerin ortalama maliyetlerinin bunu yapmamış olanlara oranla 1,76 milyon dolar daha düşük olduğunu gösteriyor. Bulut teknolojisine geçiş konusunda ileride olan şirketler ise, bu yenilenme sürecinin başında olanlara oranla veri ihlalini ortalama 77 gün daha erken tespit etmeleriyle ayrışıyor. Teknoloji tarafında önemli bir ezber bozucu olarak yapay zeka da bu alana adımını atmış ve etkisi ile ilgili tatmin edici örnekler oluşturmuş durumda. IBM anketi, tamamiyle devreye alınmış otomasyon ve güvenlik yapay zeka sistemlerine sahip şirketlerin bunlara sahip olmayanlara oranla 3,81 milyon dolar daha düşük kayba uğradığını ortaya koyuyor. Türkiye’deki tabloya işaret eden Veri Kurtarma Hizmetleri Genel Müdürü Serap Günal, veri ihlali nedenleri arasında yüzde 50 ile insan hatalarının başı çektiğine dikkat çekiyor. Yanlışlıkla silinen dosyalar, cihazı düşürme, üzerine sıvı dökme veya bir yere çarpma sonucu oluşan hasarlar ve daha birçoğunun veri kaybına yol açan insan hatalarından olduğunu belirten Günal, donanımsal arızalardan kaynaklanan veri kayıplarının da yüzde 35 oranında olduğunu belirtiyor. “Bir veri ihlalini tespit etmek ortalama 206 gün ve sorunu çözmek ise 73 gün sürüyor ve her geçen gün maliyetlerin daha çok artmasına neden oluyor” diyen Günal, veri yedeklemenin bu konuda önemli fayda sağladığını ifade ediyor.