Techinside Google News
Ana Sayfa Blog Sayfa 6

Orca fotonik kuantum sistemi aldı

0

İngiltere’nin Ulusal Kuantum Hesaplama Merkezi, ülkenin 164 milyon dolarlık kuantum teknolojisi girişimi kapsamında Orca Computing tarafından kurulan ilk fotonik kuantum hesaplama sistemini aldı. İngiltere kamu sektörü için kurulan ilk fotonik kuantum sistemi olan sistem, teslimattan 36 saat sonra tamamen faaliyete geçti.

Orca fotonik kuantum sistemi 36 saatte devreye girdi

Kurulum, Orca’nın NQCC Kuantum Hesaplama Test Yatakları programı kapsamında İngiltere’nin ilk fotonik kuantum sistemlerinden birini sağlamak üzere seçildiği 2024’ün başlarında duyurulan bir projeyi yerine getiriyor. Sistem, pratik kuantum uygulama gelişimini hızlandırmak için tasarlanmış tek bir platformda birleştirilmiş birden fazla fotonik kaynağa sahip.

Ulusal Kuantum Hesaplama Merkezi’nin inovasyon müdür yardımcısı Simon Plant duyuruda: “Orca’nın fotonik kuantum test yatağının NQCC’ye kurulması, İngiltere’nin kuantum hesaplamada küresel bir lider olma hedefini gerçekleştirme yolunda önemli bir adım. Gelişmiş fotonik teknolojilere erken aşamada erişim sağlayarak, inovasyonu hızlandırmaya ve kuantum uygulamalarının gelecekteki manzarasını şekillendirmeye yardımcı oluyoruz” dedi.

Araştırmacılar 81 parametreli ikili optimizasyon görevini yürüttüler, moleküler kimya için kuantum/klasik üretken AI modellerini kıyasladılar ve 25.000’den fazla kesintisiz işi tamamladılar. Bu başarılar yakın zamanda Digital Catapult Quantum Teknoloji Erişim Programı etkinliğinde sergilendi.

Orca’nın kurucu ortağı ve CEO’su Richard Murray Enter: “NQCC’nin test yatağı programı, hem Birleşik Krallık hem de küresel kuantum topluluğu için büyük bir adımdır ve bir dizi kuantum bilgisayara erişim sunmaktadır” dedi. Murray: “Orca aralarında olmaktan gurur duyuyor ve test yatağını işbirliği, keşif ve kıyaslama platformu olarak kullanmayı dört gözle bekliyor” dedi.

NQCC, sistemin performansını kıyaslamak ve bunu Profesör Elham Kashefi liderliğindeki Edinburgh Üniversitesi Kuantum Yazılım Laboratuvarı ile yapılan çalışmalar da dahil olmak üzere işbirlikçi Ar-Ge projelerinde kullanmak için bir test ve değerlendirme dönemine giriyor.

Değerlendirme aşaması, Birleşik Krallık’ın 2026 yılına kadar ticari kuantum avantajı elde etme hedefini sürdürmesiyle birlikte sistemin kuantum araştırma uygulamaları için etkinliğini belirlemeye yardımcı olabilir.

CAPTCHA tuzağına dikkat!

Siber güvenlik dünyası yeni bir tehditle çalkalanıyor. Bilgisayar korsanları, kullanıcıları kandırmak için bu kez CAPTCHA güvenlik testlerini kullanıyor. Uzmanlar, sıradan bir güvenlik doğrulaması gibi görünen bu tuzakların, aslında kötü amaçlı yazılım indirme penceresi haline geldiğini açıkladı.

Saldırganlar, kullanıcıları önce sahte bir CAPTCHA ekranına yönlendiriyor. Ardından, “robot olmadığınızı kanıtlayın” diyerek tıklama yapmaya zorluyorlar. Kullanıcı butona bastığında, arka planda kötü amaçlı bir yazılım indirme süreci başlıyor. Üstelik bu saldırı, birçok antivirüs programı tarafından da fark edilmiyor.

ABD merkezli bir güvenlik firması, bu yöntemin özellikle Windows sistemlerini hedef aldığını duyurdu. Kullanıcılar, bu sahte CAPTCHA’larla karşılaştıktan sonra cihazlarında yavaşlama, istenmeyen reklamlar ve veri hırsızlığı belirtileri görüyor.

Tehdit, sıradan internet kullanıcılarından kurumsal çalışanlara kadar herkesi kapsıyor. Uzmanlar, özellikle film izleme siteleri, sahte indirme platformları ve kopya oyun sitelerinde bu tür tuzaklara rastlandığını vurguluyor.

Güvenlik analisti Jake Moore, bu yeni yöntemin insan psikolojisinden faydalandığını belirtiyor. Çünkü insanlar CAPTCHA ekranını görünce otomatik olarak güven hissediyor. Ancak bu güven duygusu, saldırganların ekmeğine yağ sürüyor.

Kullanıcılar ne yapmalı?

  • Bilinmeyen sitelere girmemeli.
  • Gerçek olmayan CAPTCHA ekranlarına karşı dikkatli olmalı.
  • Tarayıcıyı ve antivirüs yazılımını güncel tutmalı.
  • Aniden açılan sayfalarda hiçbir şeye tıklamamalı.

Yetkililer, son dönemde bu yöntemle yapılan saldırıların yüzde 200 oranında arttığını söylüyor. Aynı zamanda sosyal medya ve e-posta üzerinden gelen bağlantıların da bu saldırılarda etkili olduğunu belirtiyorlar.

Güvenlik firmaları, kullanıcıları sürekli uyarıyor. CAPTCHA görünümlü ekranlar masum olmayabilir. Bu yüzden her tıklama öncesi bir kez daha düşünmek gerekiyor.

DeepSeek, İtalya’da düzenleyicilerin hedefi oldu!

Kurum, DeepSeek modelinin yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriklerde yanlış veya uydurma bilgi bulunma ihtimaline dair kullanıcıları açık ve anlaşılır şekilde uyarmadığını ileri sürüyor.

AGCM’nin açıklamasında, DeepSeek’in ürettiği içeriklerde “halüsinasyon” olarak adlandırılan, yani kullanıcı girdisine karşılık olarak hatalı, yanıltıcı veya tamamen uydurma bilgi içeren çıktılar oluşturma riskine dikkat çekildi. Kurum, kullanıcıların bu tür durumlara karşı yeterince bilgilendirilmediğini savundu. DeepSeek ise şu ana kadar konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı.

DeepSeek, geçmişte de çok sayıda tartışmanın hedefi olmuştu

Bu, DeepSeek’in İtalya’da yaşadığı ilk sorun değil. Şubat ayında İtalya Veri Koruma Kurumu, şirketin gizlilik politikasıyla ilgili endişeleri gidermemesi üzerine sohbet botuna erişimi geçici olarak engellemişti. Yeni başlatılan soruşturma ise, kullanıcı güvenliği ve şeffaflık ilkeleri çerçevesinde daha ciddi sonuçlar doğurabilir.

Uzmanlar, AGCM’nin bu hamlesini, Avrupa genelinde yapay zekâ uygulamalarına yönelik artan düzenleme baskısının bir yansıması olarak değerlendiriyor. Özellikle bilgi doğruluğu ve kullanıcı güvenliği konusundaki şeffaflık eksikliği, yapay zekâ sistemlerinin daha sıkı denetlenmesini beraberinde getiriyor.

Yapay zeka çevrimiçi

Bu soruşturmanın sonucu, yalnızca DeepSeek için değil, benzer şekilde çalışan diğer yapay zekâ girişimleri için de emsal teşkil edebilir. Avrupa’da yapay zekâ sistemlerine duyulan güvenin artırılması için daha net uyarılar ve kullanıcı bilgilendirme pratiklerinin zorunlu hale getirilmesi bekleniyor.

Uzmanlar, yapay zekâ araçlarının kullanıcıları yanıltma riskine karşı daha açık ve anlaşılır uyarılar sunmasının yasal bir zorunluluk haline gelebileceğini belirtiyor. Avrupa’da benzer soruşturmaların artması, teknoloji şirketlerini daha şeffaf ve kullanıcı odaklı politikalar geliştirmeye zorlayabilir.

Razer mobil kontrolcüsü tablette bile kullanılabiliyor

0

Razer’ın yeni mobil kontrolcüsü bir iPad Pro’ya sığacak kadar genişleyebiliyor. 200 dolarlık Kishi V3 Pro XL, Razer’ın üç yeni kontrolcüsünün en büyüğü ve en pahalısı ve hepsinde TMR çubukları var. iPad Mini artık bir mobil oyun kontrolcüsüne sığdırabileceğiniz en büyük tablet değil. Razer’ın yeni 199,99 dolarlık Kishi V3 Pro XL’i, USB-C konektörü kullanan 13 inçlik bir iPad veya Android tableti barındırabilir. En azından ruhen Razer’ın 2013 Edge’ine benziyor.

Razer mobil kontrolcüsü

10,9 inçlik iPad Air’imin Kishi V3 Pro XL’in içine sığması çok kolay. Sadece bu değil, hoparlörleri oyun oynamak için harika ses veriyor.

Kishi V3 serisindeki tüm kontrolcüler, girişleri kaydetmek için fiziksel temaslar yerine mıknatıslar kullanan ve bu nedenle çubuk kaymasına eğilimli olmayan tam boy TMR kumandalarını (değiştirilebilir kapaklı) içerir. Kontrolcü tutuşları daha belirgindir ve elinizde sıkı durmaları için kazınmış bir dokuyla kaplıdır. Önceki Kishi modellerinden tetikleyicilerin yakınındaki yapılandırılabilir makro düğme çifti, Kishi V3 Pro XL’de ve tutma yerlerinin arkasında yeni bir ikinci çiftte mevcuttur. V3 Pro ve V3 Pro XL, dokunsal desteği destekliyor. Ancak yalnızca Android’de veya USB-C kablosuyla (dahil değildir) bir bilgisayara bağlandığında bu destek sağlanıyor.

Steam Deck’te GeForce Now’ı test ederken harika vakit geçirdim, bu yüzden Kishi V3 Pro XL’den yararlanarak onu bir iPad’in daha büyük ekranında denemek istedim. Razer’ın hatası olmasa da, Apple’ın App Store politikaları akış deneyimlerinin kendi özel uygulamaları aracılığıyla değil, bir tarayıcı aracılığıyla çalışmasını gerektirdiğinden, GeForce Now’ı bir iPad’de çalıştırmak daha zordur.

Çalıştırdıktan sonra, oyun penceresi iPad’in en boy oranına neredeyse mükemmel bir şekilde uydu, yatay modda ekranın sol ve sağ taraflarındaki küçük siyah çubuklar hariç. Tabletiniz 16:9 en boy oranına sahipse bu bir sorun olmayacaktır.

Beyin implantı ALS hastasının konuşmasını sağladı

0

Beyin-bilgisayar arayüzleri (BCI) alanındaki bir diğer gelişmede, yeni bir implant tabanlı sistem felçli bir kişinin sadece konuşmasını değil, aynı zamanda bir bilgisayar aracılığıyla basit melodileri neredeyse hiç gecikmeden ‘söylemesini’ sağladı.

Beyin implantı ALS hastasında kullanıldı

Kaliforniya Üniversitesi, Davis’teki (UC Davis) araştırmacılar tarafından geliştirilen teknoloji, amiyotrofik lateral skleroz (ALS) hastası olan bir çalışma katılımcısı üzerinde denendi. Temel olarak, fiziksel olarak konuşmayı üreten beyin bölgesine cerrahi olarak yerleştirilen dört mikroelektrot dizisi aracılığıyla ham sinir sinyallerini yakaladı. Düşük gecikmeli işleme ve yapay zeka destekli bir kod çözme modeliyle birlikte, katılımcının konuşması bir konuşmacı aracılığıyla gerçek zamanlı olarak sentezlendi.

Bu, sistemin katılımcının düşüncelerini okumaya çalışmadığı, bunun yerine kaslarını kullanarak konuşmaya çalıştığında üretilen beyin sinyallerini çevirdiği anlamına geliyor. Sistem ayrıca, ALS geliştirmeden önce yakalanan ses örnekleri üzerinde eğitilmiş bir ses klonlama algoritması sayesinde katılımcının sesine benziyor.

Ham sinir sinyallerini edinmekten konuşma örnekleri üretmeye kadar tüm süreç 10 milisaniye içinde gerçekleşir ve neredeyse anında konuşmaya olanak tanıyor. BCI ayrıca katılımcının şarkı söylemeye çalıştığını fark etti, üç amaçlanan perdeden birini belirledi ve sesini vokal melodileri sentezlemek için modüle etti.

Araştırmacılar tarafından sağlanan bir videoda gösterilen bu parça ilkel görünüyor, ancak felçli kişiler arasında kendilerini bir daha asla doğal olarak ifade edemeyeceklerini hissetmiş olabilecekleri nüanslı iletişimi mümkün kılan böylesine dikkat çekici bir gelişmeyi tanımlamak için bu kelimeyi kullanmak yanlış geliyor.

Nature’da yayınlanacak olan bu teknolojiyle ilgili makalenin kıdemli yazarı Sergey Stavisky, bunun bu yönde atılmış büyük bir adım olduğunu açıkladı. Stavisky: “Anında ses senteziyle, nöroprotez kullanıcıları bir sohbete daha fazla dahil olabilecekler. Örneğin, araya girebilirler ve insanların onları yanlışlıkla kesme olasılığı daha düşük” dedi.

Chery amiral gemisi hibrit sedan çıkarıyor

Chery’nin amiral gemisi plug-in hibrit sedanı Fulwin A9L, Temmuz ayının başında Çin’de piyasaya sürülmeye hazırlanıyor. 2026’nın başlarında küresel pazara girecek. Çinli otomobil üreticisi Chery, amiral gemisi plug-in hibrit sedanı Fulwin A9L’nin ön satışlarına bu ayın sonuna doğru başlayacağını duyurdu. Yurt içi pazarda resmi lansmanın Temmuz başında yapılması planlanıyor. Daha önce sadece Fulwin A9 olarak ön gösterimi yapılan araç, BYD’nin Han DM-i ve Geely Galaxy Starshine 8 ile rekabet ederek orta ila büyük sedan segmentine hitap ediyor.

Chery amiral gemisi hibrit modelle 2.000 km menzil sunacak

A9L, 12 Haziran’da Hong Kong Uluslararası Otomotiv ve Tedarik Zinciri Fuarı’nda görücüye çıktı ve fiyatının 20.700 ila 27.600 dolar arasında olması bekleniyor. Araba 5.018 metre uzunluğunda, 1.965 metre genişliğinde ve 3 metre yüksekliğinde.

Kaputun altında, sedan, kademesiz DHT Pro şanzımanla eşleştirilmiş Chery’nin gelişmiş Kunpeng Super Hybrid Electric 6.0 sistemiyle güçlendirilmiştir. 1.5T turboşarjlı motoru, 33.7 kWh lityum demir fosfat Kunpeng Blade Bataryası ile birlikte çalışarak 160 kW tepe gücü ve 310 Nm tork üretiyor.

Hibrit kurulum, tam şarj ve yakıt ikmali yapıldığında 161 mile kadar saf elektrik menzili ve yaklaşık 2.000 km toplam birleşik menzil sağlar. Chery, A9L’yi Qualcomm’un Snapdragon 8255 yonga setiyle çalışan yüksek performanslı bir bilgi-eğlence sistemiyle donattı. Bu, daha gelişmiş 8295’in aerodinamik bir çeşidi.

Sürücü yardımı ve otonom işlevler için araç, gelişmiş durum farkındalığı ve yarı otonom yetenekler için Orin Y 200T bilgi işlem platformuna bağlı LiDAR, milimetre dalga radarları, çevre görüş ve panoramik kameralar ile ultrasonik sensörler dahil olmak üzere 27 akıllı sensöre güveniyor.

Bu sensör takımı ve hesaplama gücü sayesinde A9L, hafızalı park etme, hem otoyol hem de şehir içi sürüş için Otopilotta Gezinme (NOA), akıllı engel önleme ve kör nokta şerit değiştirme uyarıları gibi özellikleri destekler. Ancak bazı varyantlar LiDAR’dan vazgeçebilir ve bunun yerine standart Seviye 2 sürücü yardımı sunabilir.

Türk geliştiriciler bir araya gelmeli!

Apple, 2025 Dünya Geliştiriciler Konferansı’nda (WWDC 2025) yapay zekâ destekli yeni özelliklerini tanıttı. Şirket, kendi uygulamalarına entegre ettiği bu akıllı sistemlerle sadece kullanıcı deneyimini geliştirmekle kalmadı, geliştiriciler için de yeni bir çağ başlattı.

Yeni duyurulan Swift UI araçları ve API’ler, geliştiricilerin daha sezgisel, hızlı ve özgün çözümler üretmesine olanak tanıyor. Apple’ın insan odaklı yapay zekâ yaklaşımı, şirketi teknoloji dünyasında lider konuma taşıyor.

Bu dönüşüm, yalnızca Silikon Vadisi’ni değil, Türkiye gibi büyümekte olan yazılım ekosistemlerini de yakından ilgilendiriyor.

Başarılı Türk geliştirici Emirhan Erdoğan, genç yazılımcılara şu önerilerde bulunuyor:

“Kendi yaşadığınız problemleri çözerek işe başlayın. WWDC videolarını ve Platform State of the Union oturumlarını dikkatle takip edin.”

Erdoğan ayrıca, her yıl Mayıs ayında başvurulara açılan Apple eScholarship programının hem teknik gelişim hem de global ağ kurma açısından çok değerli bir fırsat olduğunu vurguluyor.

Apple’ın Türkiye’deki etkisinin artmasıyla birlikte, yerel geliştirici topluluğunun büyümesi ve daha fazla kişinin Apple ekosistemine dahil olması bekleniyor. Bu durum, Türkiye’deki genç geliştiricilere hem kariyer hem de inovasyon anlamında büyük bir avantaj sunuyor.

TikTok Symphony platformunu güçlendiriyor

0

TikTok, markaların insan içerik oluşturucuların paylaşabileceği şeyleri taklit eden yapay zeka içerikleri üretmesine olanak tanıyacak. Sosyal medya, deneme satışlarından sağlık takviyesi ve alet ürün yerleştirmelerine kadar bir şeyler satan sonsuz sayıda insanla dolu. TikTok Symphony ile etkileyici pazarlama, geleneksel reklamcılığı altüst ederek, yabancıları büyük ölçekte cezbetmeyi amaçlayan içerikler üreten bir oturma odası satış elemanları ordusu yarattı ve teknoloji şirketlerinin geleceğe yönelik vizyonu daha fazla otomasyon içeriyor.

TikTok Symphony platformu

TikTok, 2024’te piyasaya sürdüğü şirketin yapay zeka reklam platformu Symphony’ye yeni özellikler eklediğini duyurdu. TikTok Symphony özellikleri, temel videolar ve görseller üretmenin ötesine geçiyor. Bunun yerine, sistemin yeni çıktısı, kitlelerin insan etkileyicilerden görmeye alışkın olduğu şeyleri taklit ediyor. Şirket, reklam verenlerin görseller yükleyebileceğini, bir metin istemi sağlayabileceğini ve sanal avatarların ürünleri tuttuğu, kıyafetleri deneyip modellediği ve bir markanın uygulamasını telefon ekranında görüntülediği videolar üretebileceğini söylüyor. TikTok kullanıcılarına halihazırda sunulan bazı özellikler artık reklam verenlere de sunulacak.

Etkileyici sektöründeki yapay zekanın ilerlemesi istikrarlı bir gelişme oldu: TikTok Symphony, reklam verenler, markaları ve ürünleri tanıtmak için senaryo okumak gibi şeyler yapmak için sentetik karakterler kullanma seçeneğine zaten sahip. Bu yeni özellik seti, sanal avatarların ürünleri kullanarak ve modelleyerek esasen insan etkileyiciler gibi davranmasıyla bir etkileşim getiriyor. Bir yapay zeka avatarı bir sözleşmede belirli oranlar veya koşullar talep edemez ve bir marka, her videoyu ayrı ayrı kaydetmeden sonsuz miktarda içerik üretebilir. Yapay zeka araçları ayrıca belirli kitle üyelerini hedeflemek, içerik fikirleri üretmek ve sesi farklı dillere kopyalamak için de kullanılıyor.

Bazı reklam verenler, TikTok Symphony tarafından oluşturulan içerik konusunda yavaş hareket ediyor veya hatta buna tamamen direniyor. Ancak TikTok’taki yapay zeka reklam araçlarının genişlemesi, platformun en azından bunu ciddiye aldığını gösteriyor: TikTok Shop iştirak kazançlarını binlerce rastgele içerik oluşturucuyla paylaşmak yerine neden birkaç sanal yüz ve vücuda dağıtıyorsunuz?

Bakanlıktan yerli navigasyon için çağrı!

0

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, dijital egemenliği güçlendirmek ve konum tabanlı hizmetlerde yerli çözümleri öne çıkarmak için “Harita ve Navigasyon Uygulaması Geliştirme Projeleri Çağrısı”nı başlattı. Rekabet Öncesi İşbirliği Platformu (RİP) kapsamında duyurulan program, yapay zeka destekli, yüksek performanslı ve kullanıcı dostu yerli navigasyon yazılımlarının geliştirilmesini hedefliyor.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamaya göre çağrı ile Türkiye’deki kullanıcı ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş, 112 acil çağrı merkezi ile entegre çalışabilen, gerçek zamanlı trafik verisi sunabilen ve karbon ayak izi hesaplaması yapabilen uygulamaların geliştirilmesi planlanıyor. Bu projelerin, hem ulusal güvenlik açısından stratejik bir altyapı kurması hem de dijital bağımsızlık yolunda önemli bir adım olması bekleniyor.

Programın ana hedefleri arasında dijital egemenlik ve veri bağımsızlığı, yerel ihtiyaçlara göre özelleştirilebilen uygulama altyapıları, yapay zekâ teknolojileriyle kişiselleştirme, güncel haritalar üzerinden operasyonel verimliliğin artırılması yer alıyor.

Aynı zamanda Türkçe dil desteğiyle çalışan, trafik analizi yapabilen ve özgün algoritmalarla güçlendirilmiş navigasyon çözümleri üretilmesi amaçlanıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, yaptığı açıklamada stratejik öneme sahip konum tabanlı hizmetler için millî çözümlerin geliştirilmesinin önemine dikkat çekti.

Kacır, “Dijital egemenliğimizi tahkim etmek, harita ve navigasyon alanında yerli ekosistemi güçlendirmek ve uluslararası rekabet gücümüzü artırmak amacıyla başlattığımız programa, yatırımcılarımızı ve sektör paydaşlarımızı davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

Başvurular, 15 Ağustos 2025 tarihine kadar rip.sanayi.gov.tr adresinden kabul ediliyor. Programa katılım sağlayacak firmalar ve girişimler, yalnızca yurt içi kullanım için değil, aynı zamanda uluslararası pazarlarda da rekabet edebilecek düzeyde çözümler geliştirmek üzere desteklenecek.

McLaren destekli elektrikli bisikletler piyasaya çıkıyor

0

Ünlü e-mobilite markası VanMoof, McLaren Applied’ın izniyle iflasın küllerinden yeniden doğdu ve 2023’te iflas etmesinden bu yana ilk yeni e-bisikletlerini piyasaya sürdü. Geliştirilen McLaren destekli elektrikli bisikletler S6 serisinin “5 nesil ve 11 yıllık e-bisiklet inovasyonunun doruk noktası” olduğu söyleniyor.

Yeni modellere bakmadan önce, McLaren destekli elektrikli bisikletlerin şirketin doğuşu, büyümesi, ölümü ve yeniden doğuşu hakkında kısa bir özet yapalım. VanMoof, 2009’da “mükemmel şehir bisikletini yapmak için amansız bir arayışa” başladı ve normal iki tekerleklilerle başlayıp 2013’ten itibaren e-bisikletlere dönüştü.

“Dünyanın en akıllı günlük bisiklet” olarak tanıtılan VanMoof 10 Electrified, şık ve modern bir görünüme sahipti ve GPS izleme, uzaktan açma, akıllı güç kontrolü ve Philips aydınlatma gibi kullanışlı teknolojilerle doluydu.

Numerics, 2016’da formülün daha hafif ama daha yetenekli bir güncellemesi olan Electrified S ile yerini S (akıllı) model adlarına bıraktı. VanMoof, o yılın ilerleyen zamanlarında McLaren destekli elektrikli bisikletlerin hırsızlık önleme yeteneklerini geliştirdi ve çalınan bir bisiklet kısa bir süre içinde bulunmazsa ücretsiz bisiklet değiştirme vaadiyle izleme yeteneklerini destekledi.

McLaren destekli elektrikli bisikletler

Kısa bir süre sonra McLaren Applied’ın bir yan kuruluşu olan e-scooter markası Lavoie, VanMoof’un varlıklarını satın aldı ve “ekipleri yeniden oluşturmaya, dünya çapındaki paydaşlara ulaşmaya ve sürdürülebilir ama aynı zamanda hayati öneme sahip, bundan sonra uygulanabilir bir operasyon inşa etmek için planlar yapmaya” başladı.

Şimdi filoya ilk yeni e-bisikletler katıldı. McLaren destekli elektrikli bisikletler dışarıdan bakıldığında, S6 ve S6 Open modelleri önceki stokun klonlarına çok benziyor, ancak yeni VanMoof “her bir öğenin McLaren Applied ile iş birliği içinde yeniden düşünüldüğünü veya yeniden tasarlandığını” söylüyor.

Bu yeni sürüşler, 25 km/s hıza kadar pedal desteği için ön tekerlekte 250 W’lık bir göbek motoruyla çalıştırılıyor. Bisikletler henüz ABD’li sürücüler için mevcut değil, ancak bu gerçekleşirse en yüksek PAS hızı muhtemelen 20 mph’ye çıkarılacak). Bu motorun 68 Nm (50 lb.ft) tork ve kranktaki duyarlı bir tork sensörü aracılığıyla dört seviyede pedal desteği sağladığı bildiriliyor. Tanıdık bir Boost Düğmesi de ışıklarda ekstra bir tekme için güç partisine katılıyor.

Çerçevede, eko modunda şarj başına 150 km’ye (93,2 mil) kadar veya tam eğimde 60 km’ye kadar menzil sağlayan Panasonic hücrelerinden oluşan 487-Wh çıkarılamayan bir pil bulunur. Gidondaki bir halo ışık halkası görünür şarj durumu (ve ayrıca PAS seviyeleri) sunar.

Yeni tasarlanmış bir Kontrol Çekirdeği, bu operasyonun beynidir, bisikletin elektronik kontrol ünitesi olarak hizmet eder ve gönül rahatlığı için her zaman açık izlemeyi mümkün kılar. Ünite ayrıca e-bisiklet teşhisi için bir USB-C bağlantı noktasıyla birlikte gelir.

Hollanda, Apple’ın piyasa hakimiyetini kötüye kullandığına hükmetti!

Bu karar, 2021 yılında Hollanda Tüketici ve Pazarlar Kurumu’nun (ACM) Apple için verdiği cezai yaptırım kararını da geçerli kıldı.

Mahkeme, Apple’ın geliştiricilere dayattığı ödeme sistemi kullanımını ve dış ödeme yöntemlerine yönlendirmeyi yasaklamasını, adil olmayan bir pazar uygulaması olarak değerlendirdi. Ayrıca Apple’ın bu hizmetler karşılığında küçük geliştiricilerden %15, diğerlerinden ise %30 oranında komisyon alması da kararda eleştirilen bir diğer unsur oldu.

Apple, karara itiraz edeceğini açıkladı

Apple, mahkeme kararına karşı temyize gitmeye hazırlandığını açıkladı. Şirket sözcüsü, yaptığı açıklamada “Bu karar, geliştiricilere fayda sağlamak ve kullanıcı gizliliği ile güvenliğini korumak adına oluşturduğumuz teknoloji ve araçları baltalıyor.” ifadelerini kullandı.

ACM, Apple’ın AB rekabet kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle 2021 yılında şirkete 50 milyon euro para cezası kesmişti. Kurum, Apple’ın uygulama mağazasında değişiklik yapması yönündeki talimatlara uymadığını ve geliştiricilerin tercih özgürlüğünü kısıtladığını savunmuştu.

Apple Store uygulamasına

Bu karar, Avrupa Birliği genelinde teknoloji devlerine karşı açılan rekabet davaları açısından önemli bir emsal oluşturma potansiyeline sahip. Apple’ın temyiz süreci devam ederken, dijital platformlarda adil rekabetin sağlanması konusundaki tartışmaların daha da derinleşmesi bekleniyor.

Uzmanlar, bu kararın yalnızca Apple için değil, benzer iş modellerine sahip diğer büyük teknoloji şirketleri için de bir uyarı niteliğinde olduğunu belirtiyor. Avrupa’da dijital pazarlarda rekabetin güçlendirilmesi amacıyla yürürlüğe giren düzenlemeler, şirketlerin kullanıcı ve geliştirici tercihlerini kısıtlayan uygulamalarına karşı daha katı denetim mekanizmalarını beraberinde getiriyor.

Microsoft, Avrupalı kullanıcılarının verilerini Avrupa’da saklayacak!

Microsoft, bu verilerin işlenmesinde yalnızca Avrupa’da yerleşik bulunan personelin yetkili olacağını ve tüm süreçlerin müşterilerin tam kontrolünde yürütüleceğini belirtti.

Son yıllarda Avrupa’daki şirketler ve kamu kurumları, verilerinin ABD gibi kıta dışındaki ülkelere aktarılmasından ve yabancı devletlerin erişimine açık hale gelmesinden endişe duyuyordu. Bu endişeler, Microsoft gibi Amerikan teknoloji devlerini daha sıkı güvenlik önlemleri almaya ve Avrupa mevzuatına daha fazla uyum göstermeye yöneltti.

Microsoft, nisan ayında yaptığı açıklamada Avrupa’daki yapay zeka ve bulut altyapısını genişletirken kullanıcı verilerinin korunmasına öncelik vereceğini vurgulamıştı. Bu doğrultuda geliştirilen egemen özel bulut (sovereign private cloud) sistemi şu anda ön izleme aşamasında bulunuyor ve yıl sonuna kadar tüm müşterilere sunulması planlanıyor.

Şirket, Avrupa verilerine uzaktan erişim gerektiğinde, bu erişimlerin yalnızca Avrupa’da yerleşik çalışanlar tarafından onaylanacağını ve gerçek zamanlı olarak izleneceğini belirtti. Microsoft’un bu adımı, Avrupa Birliği’nin büyük teknoloji firmalarının kontrolsüz veri işleme gücünü sınırlamaya yönelik regülasyonlarıyla da örtüşüyor.

Yeni nesil veri merkezi

Bu gelişme, Avrupa’daki dijital egemenlik tartışmalarının merkezinde yer alırken, veri güvenliğine önem veren kamu ve özel sektör kuruluşları için önemli bir güvence niteliği taşıyor.

Microsoft’un bu hamlesi, Avrupa Birliği’nin Dijital Pazarlar Yasası gibi düzenlemeleriyle paralel ilerliyor. Uzmanlar, yerel veri kontrolünün artmasının, kamu kurumları ve büyük şirketler için daha şeffaf ve güvenli dijital altyapılar sunacağını belirtiyor. Bu yaklaşım, kullanıcı güvenini pekiştirmeyi hedefliyor.

Reddit, yapay zekâ destekli reklam atılımı yapıyor!

Reddit tarafından duyurulan bu yenilikler, markalara hem etkileşimi artırma hem de kullanıcı eğilimlerini daha doğru analiz etme imkânı sunmayı hedefliyor.

Yeni özelliklerden ilki olan Reddit Insights powered by Community Intelligence, gerçek zamanlı verilerle pazarlama ekiplerine trendleri analiz etme, kampanya fikirlerini test etme ve içerik planlaması yapma olanağı sağlıyor. Diğer yenilik ise Conversation Summary Add-ons adı verilen bir özellik; bu sistem sayesinde markalar, reklamların hemen altında yer alacak şekilde kullanıcıların olumlu yorumlarını entegre edebilecek.

Reddit, reklam pazarının rekabetçi ortamına teknolojiyle yanıt veriyor

Yapay zekâ tabanlı reklam araçları, Reddit’in dışında Snapchat ve Pinterest gibi sosyal medya platformlarının da gündeminde. Özellikle ekonomik belirsizliklerin hâkim olduğu bir ortamda, bu tür yenilikler reklamverenlerin dikkatini çekmeye devam ediyor. Fransa merkezli Publicis Groupe, Reddit’in bu yeni analiz aracını halihazırda kullanmaya başladı; şirket, temmuz ayında bu hizmeti diğer reklam ajanslarına da açmayı planlıyor.

Reddit yapay zeka

Sosyal medya devinin bu hamlesi, geçtiğimiz hafta medya devi WPP’nin küresel reklam geliri tahminlerini %7,7’den %6’ya düşürmesinin ardından geldi. Reklamverenlerin esnek sözleşmelere ve yapay zekâ odaklı çözümlere yöneldiği bir dönemde, Reddit’in bu teknolojik adımı sektördeki yeni beklentilere güçlü bir yanıt niteliği taşıyor.

Ayrıca Reddit, mart ayında kullanıcıların içerik kurallarına daha iyi uymasını ve içerik performanslarını daha sağlıklı analiz etmesini sağlayacak yeni içerik denetimi ve analiz araçlarını da devreye almıştı. Bu gelişmeler, platformun reklam teknolojileri kadar topluluk yönetimine de önem verdiğini gösteriyor.

WhatsApp, reklamlı dönemi başlatıyor!

WhatsApp, reklamların yalnızca Durum sekmesinde yer alacağını ve bu alanın, Instagram’daki Hikâyeler mantığıyla çalıştığını belirtti. Kullanıcılar, birkaç durum güncellemesini izledikten sonra araya reklamların yerleştirildiğini görecek.

Plarform, reklamların hedeflenmesinde kullanıcıların şehir, ülke, dil ve takip ettikleri kanallar gibi sinyallerin kullanıldığını; kişisel mesajlar, aramalar ve grup bilgileri gibi doğrudan tanımlayıcı verilerin ise reklam hedeflemesinde yer almadığını vurguladı. Ancak kullanıcılar WhatsApp hesaplarını Meta’nın Hesap Merkezi’ne bağladıysa, burada belirttikleri tercihlerin reklam gösteriminde dikkate alınacağı belirtildi.

Meta, WhatsApp vizyonunu genişletti

Meta, yalnızca reklamlarla sınırlı kalmayacak bir gelir modelini de hayata geçiriyor. WhatsApp kullanıcıları artık Kanallar özelliği üzerinden belirli yayınlara abone olabilecek ve içerik üreticileri veya işletmeler, özel içeriklere erişim için ücret talep edebilecek. Bu abonelikler, uygulama mağazaları üzerinden gerçekleştirilecek ödeme sistemleriyle desteklenecek.

Şirketin Ürün Başkan Yardımcısı Alice Newton-Rex, bu yeniliklerin işletmelerin doğrudan WhatsApp üzerinden kullanıcılarla etkileşim kurmak istemesiyle şekillendiğini belirterek, “Bu reklamlar ve tanıtım ürünleri, uygulamanın doğal gelişiminin bir parçası.” ifadelerini kullandı.

Meta’nın açıklamasına göre, dünya genelinde her gün 1,5 milyardan fazla kişi platformun Durum ve Kanallar özelliklerini kullanıyor. Daha önce sadece platformun Business hizmetleri ve click-to-WhatsApp reklamlarıyla gelir elde eden platform için bu yeni adım, doğrudan kullanıcı deneyimini etkileyen ilk geniş kapsamlı reklam modeli olacak.

Samsung WhatsApp

WhatsApp’ın reklam hamlesi, kullanıcı alışkanlıklarını ve platformun genel algısını değiştirme potansiyeli taşıyor. Yıllar boyunca reklamsız ve sade bir deneyim sunmasıyla öne çıkan uygulama, özellikle gizliliğe verdiği önemle kullanıcı sadakati kazanmıştı. Ancak Meta’nın bu yeni adımı, WhatsApp’ı sadece bir mesajlaşma uygulamasından çıkararak, işletmelerin ve içerik üreticilerinin doğrudan hedef kitlelerine ulaşabileceği bir platforma dönüştürme stratejisinin parçası. Durum sekmesinde gösterilecek reklamlar, kullanıcıların temel iletişim deneyimini doğrudan etkilemese de, bazı kullanıcılar tarafından “kişisel alanın ticarileştirilmesi” olarak yorumlanabilir.

Öte yandan, küçük işletmeler ve yerel markalar için bu alan, düşük maliyetli ama etkili bir tanıtım mecrası haline gelebilir. Abonelik temelli içerik modeli ise, özellikle dijital içerik üreticilerinin WhatsApp’ı bir gelir kapısı olarak değerlendirmesini mümkün kılacak. Reklamların ve yeni gelir araçlarının global ölçekte kademeli olarak sunulacağı belirtilirken, Meta’nın kullanıcı geri bildirimlerini yakından takip etmesi bekleniyor. Yeni dönemde WhatsApp, kullanıcı deneyimi ile ticari beklentiler arasında hassas bir denge kurmak zorunda kalacak.

Bağlantılı mağaza testleri uygulamaya geçiyor

0

VusionGroup tarafından geliştirilen, akıllı ray sistemi, bilgisayar görüşü (Captana, yapay zeka (AI), elektronik raf etiketleri ve son derece hassas verileri bir araya getiren son teknoloji platformu EdgeSense ile Carrefour, dört temel hedefle mağaza içi deneyimini yeniden şekillendiriyor:

  • Otomatik görsel raf izlemeyle etkinleştirilen pazarlama uyumluluğu
  • Gerçek zamanlı izleme ve otomatik stok tükenmesi tespiti sayesinde rafta daha iyi ürün bulunabilirliği
  • Otomatik fiyat ve etiket uyumluluğu
  • Müşteri yolculuğunu iyileştirmek ve mağaza içi e-ticaret toplamayı optimize etmek için hassas ürün coğrafi konumu

Bağlantılı mağaza testleri

Bu yenilikler, mağaza ekiplerinin günlük operasyonlarını, veri ve yapay zeka destekli akıllı karar araçlarıyla donatarak, koridorlarda gerçekleştirilmesi gereken en acil görevleri belirleyerek ve bu eylemleri verimli bir şekilde yürütmeleri için onlara rehberlik ederek yeniden şekillendirecek.

Tüketiciler için bu yeni nesil mağazalar çok sayıda avantaj sunacak: daha akıcı bir deneyim, ürün ararken zamandan tasarruf ve kişiselleştirilmiş mağaza içi hizmetler ve öneriler sağlayacak. EdgeSense ile mağazalar, alışveriş yolculukları sırasında müşterilerle gerçek zamanlı etkileşim kurabilen akıllı medya platformlarına dönüşüyor.

Bu teknolojiler şu anda Villabe’deki (91) Carrefour hipermarketindeki bir pilot mağazada test ediliyor; buraya yaklaşık 70.000 elektronik raf etiketi, 500 kamera ve 7.000 EdgeSense rayı kurulmuş durumda.

Carrefour, stokta olmayan ürünleri tespit eden raf kameralarından değerli bilgiler elde ediyor. VusionGroup’un bu teknolojisi halihazırda 35 mağazada kullanılıyor.

Akıllı kontak lensler sürekli takip sağlıyor

0

Gözleri glokom belirtileri açısından izleyen “akıllı” kontakt lensler zaten mevcut olsa da cihazlar genellikle yalnızca hasta uyanıkken takılıyor. Artık yeni bir kontakt lens türü, gece boyunca gözleri de izliyor. Birisi glokom geliştirme riski altındaysa, hastalığı mümkün olduğunca erken tespit etmek önemlidir. Aynı şekilde, bir hasta zaten glokomun erken evrelerindeyse, hastalığın ilerlemesini izlemek çok önemlidir. Her iki durumda da yüksek göz içi basıncı (GİB) ve düzensiz göz hareketi (EM) gibi semptomları izlemek önemlidir.

Akıllı kontak lensler ile glokom takibi

Bilim insanları gözlerde bu belirtileri izleyen kontakt lensler geliştirdiler. Ancak cihazlar gözler kapalıyken çalışmadığı için hasta uykudayken kullanılmazlar. Bu nedenle, genellikle uyanmadan önceki sabahın erken saatlerinde oluşan GİB artışını kaçırırlar. Ayrıca uykunun REM (hızlı göz hareketi) evresinde meydana gelebilecek düzensiz hareketleri de yakalamazlar.

Çin Elektronik Bilimi ve Teknolojisi Üniversitesi’ndeki bilim insanları tarafından geliştirilen bu malzemeler, normal kontakt lenslerle hemen hemen aynı kalınlıkta, ancak her biri beş katmanlı malzemeden oluşuyor.

Üstte ve altta yumuşak, şeffaf, biyouyumlu PDMS silikon katmanları bulunur. Bunların hemen altında ve üstünde, ikisi de bakır bobinlerden oluşan iki katman daha bulunur ve bunlar birlikte kapasitif göz içi basınç (CIOP) sensörü olarak işlev görür. Ortada PDMS ile birleştirilmiş bir neodimyum katmanı bulunur. CIOP algılamasına yardımcı olur. Ancak aynı zamanda manyetik göz hareketi (MEM) sensörü olarak da işlev görür.

Harici bir elektromanyetik okuyucu bobin ve bir Tesla ölçer, BCL’deki sensörlerden gelen sinyalleri alabilir ve bunları ölçülebilir CIOP ve MEM veri formatlarına dönüştürebilir. Gerçek dünya kullanımında, bu bobin ve ölçer, hastanın uyurken taktığı gözlük çerçevelerine yerleştirilebilir. Kablosuz olarak bağlanan bir akıllı telefon veya tablet, okumaları görüntüler ve anormal olabilecekleri vurgular.

İnsan gönüllüler ve tavşanlar üzerinde yapılan testlerde, teknolojinin IOP ve EM’yi izlemede oldukça doğru olduğu kanıtlandı. Daha da önemlisi, tavşan testlerinde, nefes alabilen kontakt lensler bir hafta boyunca aralıksız takıldıktan sonra bile kornea iltihabı veya başka bir göz hasarına neden olmadı.

Çalışmanın eş baş yazarı Dr. Guang Yao: “Hem IOP’yi hem de EM’yi sürekli olarak izleme yeteneği – gözler kapalıyken bile – göz sağlığı hakkında daha eksiksiz bir resim sunuyor” diyor.

Fintech 3.0 dönüşümünün neresindeyiz?

0

Alexa von Tobel’in finansal planlama girişimi LearnVest’i Northwestern Mutual’a 375 milyon dolara satmasının üzerinden 10 yıl geçti. O zamandan beri von Tobel, Northwestern Mutual’ın ilk baş dijital sorumlusu, ardından baş inovasyon sorumlusu oldu ve ardından eski ABD Ticaret Bakanı Penny Pritzker ile birlikte kendi erken aşama girişim şirketi Inspired Capital’ı kurdu. Ayrıca New York Times’ın en çok satan yazarıdır.

Fintech 3.0 dönüşümü

von Tobel, ilk çocuğunun doğumundan birkaç gün önce gerçekleşen satın alma sürecinin etrafındaki telaşlı dönemi ve kendi şirketini kurma zamanının geldiğini anladığını anlattı. Von Tobel, Inspired’ı kendisi kurucuyken hayalini kurduğu yatırımcı olmak için kurduğunu açıkladı. Inspired genelci bir firma olsa da, kariyerine başladığı sektör olan fintech konusunda hem “acil hem de iyimser” hissettiğini söyledi.

Von Tobel: “Bu dalgayı fintech 3.0 olarak düşünüyoruz. Bir sonraki yenilik dalgası yüzeysel ayarlamalardan değil, temel derin ürün yeniden icatlarından gelecek – değişen bir ekonominin ve daha çeşitli, dijital olarak yerli bir nüfusun ihtiyaçlarını karşılayan araçlar” dedi.

Öncelikle, Northwestern Mutual inanılmaz bir şirket ve yazılımımız müşteri deneyiminin inanılmaz derecede önemli bir parçası haline geldi. LearnVest ekibinin çoğunun Northwestern Mutual’da bu kadar uzun süre kalmış olmasından çok gurur duyuyorum ve bu gerçekten de gerçek değerlerin birleşmesiydi. Bazı şeylerin ne kadar basit olduğu gerçekten şaşırtıcı, iki şirketin değerlerine ve iki şirketin misyonlarına dayanıyor.

Fintech 3.0 hakkında von Tobel: “Bugün fintech’in durumu hakkında hem acil hem de iyimser hissediyorum. Finansal hizmetler işleyen bir toplum için temel olmaya devam ediyor, ancak deneyimlediğimiz hızlı teknolojik, demografik ve sosyal değişimlerle aynı hızda ilerlemiyor. Büyüyen federal borç, artan gelir eşitsizliği ve artan yoksulluk (özellikle yaşlı Amerikalılar arasında) daha uyarlanabilir ve kapsayıcı finansal araçlara olan ihtiyacı vurguluyor. Yapay zeka nedeniyle yaşanan hızlı iş kaybından bahsetmiyorum bile. Bu an, yeni kurulan şirketlere finansal ürünleri baştan aşağı yeniden tasarlamaları için büyük bir fırsat sunuyor. Bu dalgayı fintech 3.0 olarak düşünüyoruz. Bir sonraki yenilik dalgası yüzeysel ayarlamalardan değil, temel derin ürün yeniden icatlarından gelecek; değişen bir ekonominin ve daha çeşitli, dijital olarak yerli bir nüfusun ihtiyaçlarını karşılayan araçlar. Bu zorluğu açıkça gören ve bunu ele almak için cesur çözümler geliştiren kurucular bizi heyecanlandırıyor” dedi.

Yapay zeka Samanyolu üzerinde inceleme yaptı

Yapay zeka, gökbilimcilerin kara delikler hakkındaki devasa veri kümelerini analiz ederek evrenin en iyi saklanan sırlarından bazılarını çözmelerine yardımcı oldu. Yüksek verimli bilgi işlemle desteklenen 12 milyondan fazla simülasyon kullanarak bilim insanları, Samanyolu’nun merkezi kara deliğinin neredeyse maksimum hızda döndüğünü keşfettiler. Bu, kara delik davranışı hakkındaki teorileri yeniden tanımlamakla kalmadı, aynı zamanda emisyonun diskteki sıcak elektronlar tarafından yönlendirildiğini, jetler tarafından değil, uzun süredir var olan modellere meydan okuyarak gösterdi.

Yapay zeka Samanyolu üzerinde incelemeler yapıyor

Uluslararası bir gökbilimci ekibi, milyonlarca sentetik simülasyon ve yapay zeka (YZ) ile bir sinir ağını eğiterek kara delikler hakkında yeni kozmik merakları ortaya çıkardı ve Samanyolu’nun merkezindeki kara deliğin neredeyse son hızda döndüğünü ortaya çıkardı.

Bu büyük simülasyon toplulukları, Morgridge Araştırma Enstitüsü ve Wisconsin-Madison Üniversitesi’nin ortak kuruluşu olan Yüksek Verimli Hesaplama Merkezi (CHTC) tarafından sağlanan verimli hesaplama yetenekleri tarafından üretildi. Gökbilimciler sonuçlarını ve metodolojilerini bugün Astronomy & Astrophysics dergisinde üç makalede yayınladılar.

Bu yıl 40. yıl dönümünü kutlayan yüksek verimli bilgi işlem, Wisconsin bilgisayar bilimcisi Miron Livny tarafından çalışma öncülük edildi. Binlerce bilgisayardan oluşan bir ağda bilgi işlem görevlerini otomatikleştiren, esasen tek bir büyük bilgi işlem zorluğunu daha küçük bilgisayarlardan oluşan süper şarjlı bir filoya dönüştüren yeni bir dağıtılmış bilgi işlem biçimidir. Bu bilgi işlem yeniliği, kozmik nötrinolar, atom altı parçacıklar ve kütle çekim dalgaları aramanın yanı sıra antibiyotik direncini çözmek de dahil olmak üzere dünya çapında yüzlerce bilimsel projede büyük veri keşfini desteklemeye yardımcı oluyor.

2019’da, Event Horizon Telescope (EHT) İşbirliği, M87 galaksisinin merkezindeki süper kütleli bir kara deliğin ilk görüntüsünü yayınladı. 2022’de, Samanyolu’muzun merkezindeki kara delik olan Sagittarius A*’nın görüntüsünü sundular. Ancak, görüntülerin ardındaki veriler hala çözülmesi zor bir bilgi zenginliği içeriyordu. Uluslararası bir araştırmacı ekibi, verilerden mümkün olduğunca çok bilgi çıkarmak için bir sinir ağını eğitti.

EHT İşbirliği tarafından yapılan önceki çalışmalarda yalnızca bir avuç gerçekçi sentetik veri dosyası kullanıldı. İş Hacmi Hesaplamanın İlerlemesi Ortaklığı (PATh) projesinin bir parçası olarak Ulusal Bilim Vakfı (NSF) tarafından finanse edilen Madison merkezli CHTC, astronomların belirsizlikleri ölçebilen sözde Bayesçi sinir ağına milyonlarca veri dosyası göndermesini sağladı. Bu, araştırmacıların EHT verileri ile modeller arasında çok daha iyi bir karşılaştırma yapmasını sağladı.

Eski Intel mühendisleri CPU geliştiriyor

0

Oregon merkezli yeni bir girişim olan AheadComputing, iddialı bir iddiayla ses getiriyor: “Dünyanın en büyük, en kötü CPU’sunu” geliştiriyor. Ancak, saat hızını veya çekirdek sayısını artırma yönündeki endüstri trendi yerine, eski Intel mühendisleri bir sonraki nesil performansa giden yol olarak IPC’ye (saat başına talimatlar) bahse giriyor.

Eski Intel mühendisleri CPU üzerine çalışmalarını derinleştiriyor

386 döneminden modern Core çiplerine kadar uzanan deneyime sahip dört Intel emektarı tarafından kurulan AheadComputing, Intel’in sorunlu mirasının ötesine geçerken kendi mirasına yaslanıyor. CPU tasarım efsanesi Jim Keller’ın yönetim kuruluna alınması, eski Intel mühendisleri arasındaki hırslarına daha fazla güvenilirlik kazandırdı.

AheadComputing, Temmuz 2024’te yüksek performanslı 64-bit RISC-V işlemci çekirdeklerini tasarlamak ve lisanslamak için kurulan bir işlemci çekirdeği tasarım şirketi. Açık kaynaklı RISC-V mimarisi, yaygın x86 ve Arm mimarilerine düşük maliyetli, çağdaş bir alternatif sunar. RISC-V gömülü pazarlarda zaten başarılı. Ancak eski Intel mühendisleri masaüstü ve mobil bilişimi altüst etmede potansiyel olduğuna inanmakta.

Kurucu ortak Jonathan Pearce, CPU performansının gerçek geleceğinin yalnızca ek çekirdekler değil, IPC olduğunu iddia ediyor. Çok çekirdekli ölçekleme, paralel olmayan iş yüklerinde azalan getiriye yaklaşırken, her çekirdeğin saat başına başarabileceği miktarı artırmak giderek daha önemli hale geliyor. CEO Debbie Marr, hem x86 hem de Arm ekosistemlerinin gerginleştiğini düşünüyor ve RISC-V’nin uzun vadeli bir yedek olduğunu düşünüyor.

AheadComputing erken aşamada ve fabrikasyonsuz (AMD ve Nvidia’ya benzer), ancak şirket yakında watt başına performans ve dolar başına performansta liderlik göstereceğini iddia ediyor. IPC’ye odaklanması, daha düşük saat hızına sahip olmasına rağmen IPC’de tüketici CPU’larına hakim olan Apple M4 çipini göz önünde bulundurarak son trendlerle de uyumlu.

AheadComputing çiplerinin cihazlarda ana akım haline gelmesine daha çok zaman var, ancak eski Intel mühendisleri alışılmadık uzmanlığı ve kurucularının soyağacı, onu takip edilecek bir şirket haline getiriyor. Başarılı olursa, Qualcomm tarafından satın alınan ve şu anda en güçlü Snapdragon PC işlemcilerinin arkasında olan Nuvia ile aynı yolu izleyebilir.

John Deere onarım maliyetlerini artırmakla suçlanıyor

John Deere, FTC’nin onarım hakkı davasıyla karşı karşıya kaldı. Federal bir yargıç, John Deere’nin davayı reddetme talebini reddetti. John Deere, çiftçilerin ekipmanlarını onarmak için yetkili bayi ağını kullanmasını sağlayarak onarım maliyetlerini artırmakla suçlayan Federal Ticaret Komisyonu’nun antitröst davasıyla mücadele etmek zorunda kalacak. Son olarak verdiği kararda, Illinois ABD Bölge Mahkemesi Yargıcı Iain D. Johnston, John Deere’nin davayı reddetme girişimini reddetti.

John Deere onarım maliyetlerini hakısz yere artırıyor iddiası

FTC ve Illinois, Minnesota, Arizona, Michigan ve Wisconsin dahil olmak üzere birkaç eyalet, Ocak ayında John Deere’ye dava açarak şirketin çiftçilerin ve bağımsız tamirhanelerin ekipmanlarını onarma yeteneğini “onlarca” boyunca sınırladığını iddia etti.

Dava, John Deere’nin ekipmanlarını onarmak için kullandığı ve yalnızca yetkili bayilerin kullanımına açık olan ve “çiftçileri kritik onarımlar için yalnızca daha pahalı yetkili bayilere güvenmeye zorlayan” özel yazılımı gündeme getiriyor. FTC ayrıca John Deere’i ekipmanlarının belirli onarımları üzerinde tekel gücünü sürdürmekle suçluyor.

Yargıç Johnston, kararında John Deere’in FTC’nin anayasal yapısına yönelik itirazlarını ve hükümetin tekel iddialarının “yetersiz” olduğu yönündeki argümanları reddetti. Yargıç Johnston, çiftçiler tarafından John Deere’e karşı açılan ayrı bir toplu dava ile de ilgileniyor ve kararında buna değiniyor.

Johnston: “Devam filmleri orijinallerini o kadar nadiren geçiyor ki, beğenilen Steve Martin bile bunu üç denemede başaramadı. Cheaper by the Dozen II, Pink Panther II, Father of the Bride II filmlerine bakın. Daha önceki yapımını yeniden başlatan Deere, olasılıklara meydan okumaya çalıştı. Elbette, neredeyse tüm devam filmlerinde olduğu gibi, Deere diyalogları düzenledi ve bazı yeni karakterler seçti, Humphrey’nin Executor’ı gibi deneyimli yıldızlara cameolar verdi. Ancak nihayetinde olay örgüsü tahmin edilebilirdi, senaryo türevi. Deere I olumsuz oy aldı ve Deere II daha iyi durumda değil” dedi.