Techinside Google News
Ana Sayfa Blog Sayfa 89

Microsoft Command Palette web aramalarını kolaylaştırıyor

0

Microsoft, Command Palette başlatıcısıyla kendi Spotlight benzeri özelliğine kavuşuyor. Microsoft Command Palette web üzerinden erişim sağlayarak PowerToys Run’ının devamı niteliğinde. Artık Mac’in Spotlight’ı gibi çalışıyor ve artık uygulamaları, tüm klasörleri ve tek tek dosyaları aramanıza, arama çubuğuna yazarak hesaplamalar yapmanıza ve bir arama motoru açmadan web aramaları yapmanıza olanak sağlıyor. Web sitelerini doğrudan size verdiği sonuçlardan başlatabilir ve Microsoft Command Palette web aracılığıyla sistem komutlarını çalıştırmanıza da olanak tanır. Şirket, bu yılki Build geliştirici konferansı öncesinde yeni başlatıcıyı kullanıma sundu.

Microsoft Command Palette web aramalarında kolaylık sağlayacak

Microsoft, uzantılara olan desteği sayesinde favori uygulamalarınız için Komut Paletine komutlar ve özellikler eklemenize izin verecek. XDA Developers yakın zamanda başlatıcıyı bir tur attı ve WinGet ve Microsoft Store’dan kendi arama işlevi aracılığıyla uzantıları arayabileceğinizi söyledi. Kendiniz oluşturduğunuz yeni bir uzantı için bir proje oluşturma seçeneği bile var.

Windows’ta Komut Paletine Win + Alt + Space tuşlarına basarak erişebilirsiniz. Açılan Komut Paleti penceresinden yapabileceğiniz çeşitli eylemleri görebilirsiniz. Ayrıca, klavye kısayolunu Paleti göstermek veya gizlemek için ayarlamanıza, Backspace tuşunu sizi önceki sayfaya geri götürecek şekilde programlamanıza ve liste öğelerinin tek bir tıklamayla etkinleştirilmesini ayarlamanıza olanak tanıyan Ayarlar’a da erişebilirsiniz.

Bu özellik ile komutlara, uygulamalara ve geliştirme araçlarına hızlı erişim sağlayan Windows için Spotlight benzeri güncellenmiş bir başlatıcı uygulamasını sessizce başlatmıştı. Yazılım üreticisi, PowerToys Run başlatıcısını Windows 10 için yaklaşık beş yıl önce başlattı ve güncellenmiş sürüm artık uygulamalar, klasörler ve dosyalar, hesaplamalar, sistem komutları ve çok daha fazlasını içeriyor.

DoorDash sürücüsü şirketi nasıl dolandırdı?

Eski bir DoorDash teslimat sürücüsü bu hafta, şirketin 2,5 milyon dolardan fazla dolandırılmasına yol açan bir telgraf dolandırıcılığı komplosundan suçlu bulundu, Kaliforniya Kuzey Bölgesi ABD Savcılığı duyurdu. O ve diğerleri bunu aylarca sahte müşteri hesapları, hiç gerçekleşmeyen teslimatlar, sürücü hesapları ve DoorDash çalışan kimlik bilgilerine erişim kullanarak gerçekleştirdiler.

DoorDash sürücüsü şirketi zor durumda bıraktı

Savcılık bürosu planı şöyle anlatıyor. Sürücü Sayee Chaitainya Reddy Devagiri, DoorDash uygulamasındaki sahte bir müşteri hesabından pahalı siparişler verdi. Daha sonra, DoorDash çalışan kimlik bilgilerini kullanarak siparişleri kendisi ve dahil olan diğer kişilerin oluşturduğu sürücü hesaplarına manuel olarak atadı. Devagiri daha sonra teslim edilmeyen siparişleri tamamlanmış olarak işaretledi ve DoorDash’in sistemini sürücü hesaplarına ödeme yapmaya yönlendirdi. Daha sonra aynı siparişleri tekrar “işlemde” durumuna alıp her şeyi tekrar yaptı. ABD Savcılığı, bunun “beş dakikadan az sürdüğünü ve birçok sipariş için yüzlerce kez tekrarlandığını” yazıyor.

Devagiri 20 yıla kadar hapis ve 250.000 dolar para cezasıyla karşı karşıya ve Eylül ayında bir durum duruşması planlanıyor. Kendisi ve dört kişi, savcıların Kasım 2020 ile Şubat 2021 arasında yürütüldüğünü söylediği plandaki rolleri nedeniyle Ağustos ayında suçlandı. İçeriden bilgi veren kimlik bilgilerini kullandıkları DoorDash çalışanı Tyler Thomas Bottenhorn, 2022’de ayrı olarak suçlandı ve ertesi yıl suçunu kabul etti, Savcılık Ofisi Ekim ayında yazdı.

Satya Nadella podcast alışkanlığının değiştiğini söyledi

0

Microsoft’un Satya Nadella’sı podcast’ler yerine chatbot’ları tercih ediyor. Microsoft CEO’su Satya Nadella podcast’leri sevdiğini söylüyor ancak aslında artık onları dinlemiyor olabilir.

Bu bilgi, Microsoft’un AI stratejisine ve OpenAI ile karmaşık ilişkisine odaklanan Nadella’nın daha uzun bir Bloomberg profilinin sonuna doğru geliyor. Nadella, günlük hayatında şirketin Copilot AI asistanını ne kadar kullandığını göstermek için, podcast’leri dinlemek yerine artık transkriptleri Copilot’a yüklediğini ve ardından ofise giderken içerik hakkında Copilot ile konuştuğunu söyledi.

Satya Nadella podcast metinlerini Copilot’a ekliyor

İşini şakayla “e-posta daktilosu” olarak tanımlayan Nadella, e-postaları ve mesajları özetlemek, toplantılara hazırlanmak ve ofisteki diğer görevleri yerine getirmek için Copilot Studio’da geliştirilen en az 10 özel temsilciye güvendiğini söyledi.

Yapay zekanın Microsoft’u daha önemli şekillerde dönüştürdüğü görülüyor; Nadella’nın şirket kodunun %30’unun yapay zeka tarafından yazıldığını açıklamasından kısa bir süre sonra yapılan işten çıkarmalarda en çok programcıların etkilendiği bildiriliyor. Microsoft’un kendi eyaletinde işten çıkarmaların yükünü en çok programcılar çekti; çünkü yapay zeka, şirketin kodunun %30’una kadarını yazıyor. Microsoft’un ana vatanı Washington’da 2.000 kişiyi işten çıkarması en çok kodlayıcıları etkiledi.

Bloomberg, eyalet dosyalarına dayanarak işten çıkarılan kişilerin %40’tan fazlasının yazılım mühendisliğinde olduğunu ve bunun açık ara en büyük kategori olduğunu buldu. Bloomberg, nispeten az sayıda satış veya pazarlama pozisyonunun etkilendiğini ekledi. Kodlayıcılar Microsoft’un iş gücünün büyük bir kısmını oluşturuyor, ancak tam oranı açıklamıyor. Kesintiler, Microsoft’ta yaklaşık 6.000 kişiyi etkileyen son işten çıkarmaların bir parçası oldu.

Amazon Alexa Plus’a kullanıcı topluyor

0

Amazon, Alexa Plus’a sürekli olarak yeni müşteriler davet ettiğini iddia ediyor. Şirket, yapay zeka destekli dijital asistanına halihazırda ‘yüzbinlerce müşterinin’ erişebildiğini söylüyor.

Amazon.com’dan altı haftadan fazla bir süre sonra, yeni sekme açar Alexa+ adlı yeni yapay zeka destekli sesli asistanı yüz binlerce kişiye sunmaya başlasa da , bunun düzenli müşterilerin elinde olduğuna dair çok az kanıt var. Yeni hizmet, ChatGPT gibi yapay zeka sohbet robotlarının çağında Alexa’yı yenilemede yaşanan birkaç gecikmeden sonra Amazon için bir zafer olacaktı. Şirket, Alexa+’ın yeteneklerini sergilediği ve müşterilere Mart ayı sonlarında davetli erişim sağlamaya başlayacaklarına söz verdiği Şubat ayında New York’ta düzenlenen bir basın etkinliğine CEO Andy Jassy’yi getirerek önemini vurguladı.

Amazon Alexa Plus’a kullanıcı çekiyor

Alexa+ duyuru etkinliğine katılan Techsponential’ın baş analisti Avi Greengart: “Gerçekten buna sahip olan kimse yok gibi görünüyor,” dedi. “Bu, birçok şirketin hizmet veya ürünlerini hazır olmaya çok yakınken duyurmasıyla uyuşuyor, ancak tam olarak değil. O son kilometre tahmin ettiklerinden çok daha uzakta” dedi.

Alexa+’nın gerçek dünyadaki kullanıcılarını bulma çabası sonuçsuz kalarak, Reuters düzinelerce haber sitesi, YouTube, TikTok, X, BlueSky ve Meta’nın Instagram ve Facebook’unun yanı sıra Amazon’un Twitch’ini ve Amazon.com’daki Echo sesli asistan cihazlarının incelemelerini aradı. Reddit’te paylaşım yapan iki kişi hizmeti kullandığını iddia etti ancak Reuters’a kesin kanıt sunmadı ve kimlikleri doğrulanamadı.

Amazon, yeni hizmete yönelik doğrulanabilir kamu incelemeleri veya tepkiler olmamasının nedenini söylemedi ve herhangi bir aktif Alexa+ kullanıcısıyla röportaj yapmayı reddetti. Şirketin bir sözcüye göre Alexa+ erişimi karşılığında gizlilik anlaşmaları talep etmediğini söyledi.

Konuya yakın üç kaynak, Amazon AI destekli Alexa+’nın dağıtımının yavaş ilerlediğini ve hizmetin bazı soruları veya istemleri yanıtlamada hızla mücadele ettiğini söyledi. Ayrıca, diğer AI modelleri gibi zaman zaman yanlış veya uydurma bilgiler ürettiğini ve çalıştırılmasının pahalı olduğunu söyledi. Çoğunlukla Amazon televizyonları ve Echo cihazları üzerinden erişilen Alexa, zamanlayıcılar ayarlayabilir, arama sorgularını yanıtlayabilir ve bir kullanıcı yüksek sesle talep ederse hava durumunu söyleyebilir.

eVTOL yarışı ilklere sahne oldu!

0

Jetson ONE eVTOL yarışı, fütüristik teknolojiyi yüksek oktanlı rekabetle harmanlayarak insanlı elektrikli havacılık için çığır açan bir anı işaret etti. Gerçek pilotlar, elektrikli dikey kalkış ve iniş (eVTOL) uçaklarını zorlu bir kapalı parkur hava pistinde manevra yaptı. Bu bir tanıtım uçuşu veya drone gösterisi değildi; “her saniyenin ve her manevranın önemli olduğu” yüksek bahisli bir yarıştı. Jetson ONE eVTOL yarışı sadece gösteriş yapmakla ilgili değildi; tam teşekküllü bir rekabetti ve performansa hazır uçan arabaların çağının geldiğinin sinyalini veriyordu.

eVTOL yarışı ile bir ilk gerçekleşti

Her yarış pisti, hem insanı hem de makineyi sınırlarına kadar zorlamak için tasarlanmış, yükselen direkler, dik dönüşler ve dar hava koridorlarıyla tasarlandı. Ultra hafif şasisi ve sekiz motorlu tahrik sistemiyle Jetson ONE, pilotların hassas, yüksek hızlı hava manevralarını güvenle yapmasını sağlayan olağanüstü çeviklik ve kontrol sergiledi.

Etkinliğin en belirgin özelliklerinden biri, insanlı uçaklara odaklanmasıydı. Otonom dronların aksine, bu eVTOL’lerin kokpitinde gerçek pilotlar vardı ve gerçek dünya uçuşunun yoğunluğuyla karşı karşıyaydılar. Katılımcılar, kompakt iç mekana rağmen uçağın mükemmel görüş ve tepki kabiliyeti sunduğunu belirttiler. Bir pilot, deneyimi “yoğun ve zorlu” olarak tanımlayarak, rekabet etmek için gereken beceri ve konsantrasyonun altını çizdi.

Jetson Aero, etkinlik boyunca bu yarışın havacılıkta sadece bir dönüm noktası olmadığını, “dünyanın ilk insanlı eVTOL uçan araba yarışması” olduğunu ve “küresel hava yarışları için yeni bir emsal oluşturduğunu” vurguladı. Bu açıklama, yarışın temsil ettiği yenilikçilik ve meydan okuma ruhunu yansıtıyordu.

Uçuş süreleri ortalama 20 dakika civarındaydı, bu da sadece hızı değil aynı zamanda Jetson ONE’ın yarış koşullarındaki sürdürülebilir performansını ve dayanıklılığını da sergilemek için yeterliydi. Hızlı geçişler, sıkı kontroller ve pilot geri bildiriminin birleşimi, uçan arabaların rekabetçi ortamlarda kendi başlarına ayakta kalabileceğini kanıtladı.

Hindistan Uzay Ajansı fırlatma görevini yapamadı

0

Hindistan Uzay Ajansı’nın uydu görevi fırlatma aracındaki teknik sorun nedeniyle başarısız oldu. Hindistan Uzay Ajansı’nın yörüngeye yeni bir Dünya gözlem uydusu fırlatma görevi, fırlatma aracının uçuşun üçüncü aşamasında teknik bir sorunla karşılaşması sonrasında başarısızlıkla sonuçlandı. Yetkililer Pazar günü yaptıkları açıklamada, uydunun yörüngeye yeni bir Dünya gözlem uydusu fırlatma görevinin başarısızlıkla sonuçlandığını söyledi.

Hindistan Uzay Ajansı fırlatma ile rekabette yer edinmeye çalışıyor

EOS-09 Dünya gözlem uydusu, Pazar sabahı Güney Hindistan’daki Sriharikota Uzay Merkezi’nden PSLV-C61 fırlatma aracıyla fırlatıldı. Hindistan Uzay Araştırma Örgütü Başkanı V. Narayanan: “Üçüncü aşamada … motor kutusunun hazne basıncında bir düşüş oldu ve görev tamamlanamadı” dedi.

1960’lardan bu yana uzay araştırmalarında faaliyet gösteren Hindistan, kendisi ve diğer ülkeler için uydular fırlattı ve 2014 yılında bunlardan birini Mars yörüngesine yerleştirmeyi başardı. 2019’da aya iniş girişiminin başarısız olmasının ardından Hindistan, bilim insanlarının donmuş su rezervleri barındırabileceğine inandıkları keşfedilmemiş topraklara doğru tarihi bir yolculukta 2023’te ayın güney kutbuna yakın bir yere uzay aracı indiren ilk ülke oldu. Görev, dünyanın en kalabalık ülkesi için teknolojik bir zafer olarak adlandırıldı.

Hindistan’la birlikte Çin ve ABD önemli bir uzay rekabeti sürdürüyor. Bu rekabette Hindistan da önemli bir yer edinmeye çalışıyor. Özellikle bu fırlatma da rekabette önemli bir rol oynayacaktı. Ancak teknik tarafta yaşanan sorun bu rekabette daha ileri gidilmesinde gecikmeye neden oldu.

GM LMR pil hücreleriyle menzil artıracak

0

GM, elektrikli araç menzilini artırmak ve maliyetleri düşürmek için LMR prizmatik pil hücrelerine güveniyor. General Motors ve LG Energy Solution, lityum manganez açısından zengin (LMR) prizmatik pil hücrelerini üretime sokma planlarını duyurdu. Hücreler, GM’nin Ultium platformunun bir parçası olarak gelecekteki tam boyutlu kamyonlarda ve SUV’larda kullanılacak.

GM LMR pil hücreleri

Verimlilik kazanımlarına ek olarak, LMR prizmatik hücrelerinin daha uygun maliyetli olduğu da iddia ediliyor. LMR teknolojisi, katotta kullanılan pahalı kobalt ve nikel miktarını azaltarak, bunları daha az maliyetli manganezle değiştiriyor. Ayrıca pil bileşenlerinin sayısını %50 oranında azaltıyor.

LG Energy Solution, LMR hücrelerinin ön üretimine 2027 yılı sonlarında başlamayı ve tam üretime 2028 yılında geçmeyi planlıyor. Üretim, GM ve LG’nin Ohio ve Tennessee’deki Ultium Cells tesislerinde gerçekleştirilecek.

LG Energy Solution’ın Gelişmiş Otomotiv Aküsü bölümünün başkanı ve başkan yardımcısı Wonjoon Suh, “Elektrikli araçlar için ilk LMR prizmatik hücrelerini tanıtmaktan heyecan duyuyoruz. Bu, onlarca yıldır sürdürdüğümüz araştırmaların ve teknolojiye yaptığımız yatırımların doruk noktası” dedi.

LG Energy Solution, bu teknoloji alanında 200’den fazla patent alarak küresel olarak en büyük LMR teknolojisi IP portföyüne sahip. Uzmanlığı, 2010’a dayanan LMR kimyası üzerine ilk patentiyle kapsamlı araştırmayı yansıtıyor. LMR pil teknolojisi, GM’nin pil tedarik zinciri ve hücre üretim süreçlerine entegre olarak, yerel pil üretimine yönelik stratejik yatırımları ve lityum, grafit ve manganez gibi kritik malzemelerin Kuzey Amerika’dan sorumlu bir şekilde tedarik edilmesini güçlendiriyor.

Kriptoda kötüye kullanım artıyor!

Kripto para, siber suçun önde gelen itici güçlerinden biri. Ancak Wall Street Journal’dan gelen yeni bir rapor, gerçek dünyada da giderek daha fazla suçun hedefi haline geldiğini gösteriyor. Daha fazla balina ve kripto paranın büyük sahipleri varlıklarını çevrimiçi erişilemeyen soğuk cüzdanlara kaydırdıkça, gerçek hayattaki hırsızlıkların, kaçırılmaların ve soygunların hedefi haline geliyorlar.

Kriptoda kötüye kullanım önlenemiyor

Dergiye göre, geçtiğimiz yıl içerisinde dünya çapındaki hükümetlere düzinelerce “anahtar saldırısı” (basit araçlar kullanarak kurbanlara acı çektirmek ve onları zorlamak) bildirildi ve bu saldırılarda kurbanlar kripto para varlıklarından dolayı hedef alındı. Bunlardan en az beşi son birkaç ayda Fransa’da gerçekleşti.

Gerçek hayattaki soygun girişimlerinin birkaç yüksek profilli örneği manşetlere taşındı, belki de en dikkat çekeni popüler Twitch yayıncısı Amouranth’ın bu Mart ayında Houston’daki evinde bir soygunun hedefi olmasıydı . Üç kişi kompleksine girdi ve kripto para birimi varlıklarını teslim etmesini istedi. Yayıncının kocası tarafından kovalanmadan önce dizüstü bilgisayarını çaldılar, sonunda kurtarıldı ve saldırganlar dijital para birimine asla erişemediler.

Bu davanın sorumlusunun üç genç olduğu ortaya çıktı. Ancak Journal, organize suç şebekelerinin bazı hırsızlıklarda yer aldığına dair işaretler olduğunu bildiriyor. Geçtiğimiz yıl, Remy St. Felix adlı 24 yaşındaki bir Florida’lı, kripto para sahiplerini hedef alan birden fazla ev işgali gerçekleştiren bir suç şebekesinin lideri olarak hizmet ettiği için 47 yıl hapse mahkûm edildi . Grup, kurbanları bağlayarak, silah zoruyla tutarak ve varlıklarını transfer etmelerini talep ederek toplamda 3,5 milyon dolar değerinde kripto para çalabildi.

Bu saldırganların kurbanlarını nasıl seçtiklerine gelince, çeşitli faktörler var ancak genellikle çevrimiçi profilleriyle başlıyor. Zenginliklerini sergileyen kişiler genellikle hedef alınıyor. Coinbase ve Ledger gibi popüler kripto para ticaret platformlarının bir dizi hack’i, potansiyel kripto para sahipleriyle ilgili bilgileri de saldırganların kullanımına sundu. Ledger durumunda, şirketin pazarlama veritabanından isimler, e-posta ve posta adresleri çevrimiçi olarak yayınlandı ve 270.000’den fazla kişiyi ifşa etti.

Ledger CEO’su David Balland da bu fiziksel saldırılardan birinin kurbanıydı; bu vahşi kaçırılma olayında kendisi ve eşi kaçırılmış ve yaklaşık iki gün boyunca alıkonulmuştu ve kaçıranlar kendilerine kripto para cinsinden fidye ödenmesini talep etmişti. Saldırganlar Balland’ın parmaklarından birini kesip fotoğraflarını Ledge’deki meslektaşlarına göndererek ödemeyi transfer etmeleri için baskı yapmışlardı. İkili, birden fazla ödeme yapıldıktan sonra sonunda serbest bırakıldı.

Stüdyo Toei yapay zeka kullanacak

0

Özellikle shonen türünden anime izliyorsanız, Toei Animation’ı muhtemelen biliyorsunuzdur. Stüdyo, Dragon Ball ve Sailor Moon gibi popüler mangaları uyarlamasıyla tanınır ve çok sayıda işi çıkıyor. Bu diziler ve filmler yayınlandığında, bazıları yapay zeka ile yapılmış olabilir.

Stüdyo Toei yapay zeka ile daha güçlü olacak

Toei’nin yakın zamanda yayınlanan 2024-2025 mali yılı mali brifinginde, bir slaytta stüdyonun “son teknoloji yapay zeka teknolojilerine” sahip bir Japon şirketi olan Preferred Networks’e açıklanmayan bir miktarda para yatırdığı ortaya çıkıyor. İki şirket “yapay zeka ve animasyon üretim teknolojileri arasındaki sinerjilerden yararlanarak yeni iş fırsatları ortaklaşa geliştirmeyi ve üretimimizin verimliliğini ve kalitesini artırmayı” umuyor.

Toei, özellikle yapımlardaki hikaye panoları, renklendirme, arka planlar ve aralar için AI kullanımına göz atıyor. Bahsedilen kullanım örnekleri arasında, teknolojinin araları otomatik olarak düzeltmesi veya doğru renkleri belirlemesi ve seçmesi ve referans alınan fotoğraflardan arka planlar oluşturması yer alıyor. O zamanlar, slayt yalnızca gelecekteki beklentilerden bahsediyor ve stüdyonun One Piece veya yaklaşan Digimon BeatBreak ve Gosu gibi mevcut çalışmalarına dahil edilen teknolojiden hiç bahsetmiyor.

Yapay zekanın eğlence sektöründe kullanımı ve tartışılması tartışmalı olmuştur. Genellikle verimliliğin bir yolu olduğu ve basit işleri azaltmaya yardımcı olduğu iddia edilse de farklı yaratıcı alanlardaki çalışanlar, stüdyoların teknolojiyi benimsemesi ve sanatçıların izni olmadan projelere entegre etmesi nedeniyle geçim kaynaklarının tehdit altında olduğunu düşünüyor. Diğerleri ise bunu üretim sürecine ekstra adımlar ekleyebilecek veya yayın sırasında istenmeyen hatalara yol açabilecek bir hırsızlık veya dijital büyücülük biçimi olarak görüyor. Toei büyük bir şirket ve teknolojiyi nasıl kullandığı, diğer stüdyolardan eserlerini izleyen hayranlara kadar herkesi etkileyecek.

Akıllı gözlük rekabeti kızışıyor

0

Akıllı gözlükler şu anda çok popüler ve Google bu trendi daha da artırmaya hazırlanıyor. Kısa bir tanıtımda, Google’ın Android Ekosistemi Başkanı Sameer Samat, şirketin akıllı gözlükler konusunda neler planladığına dair ufak ipuçları verdi. Google’ın Android Show serisinin I/O edisyonunun sonunda, Samat’ın çok utangaç bir şekilde bir gözlük çıkarıp yüzüne taktığı ve Google’ın önümüzdeki hafta I/O’yu izleyenler için “birkaç tane daha gerçekten harika Android demosu” hazırlayacağını ilan ettiği görülebilir.

Akıllı gözlük rekabeti teknoloji sıçraması sağlayabilir

Meta’nın Ray-Ban gözlükleri şık, şaşırtıcı derecede güzel fotoğraflar çekiyor ve çoğundan daha becerikli bir sesli asistana sahip. Ayrıca telefon görüşmeleri ve müzik çalma için şaşırtıcı derecede iyi ses sağlıyorlar, bu da bir şeyler dinlemek istediğinizde ancak kendinizi ANC kulaklıklar veya kulak üstü kulaklıklarla kapatmak istemediğinizde mükemmel bir alet haline getiriyor.

Meta’nın Ray-Ban gözlüklerine ne kadar iyimser olsak d  akıllı gözlükler için alanın tamamen açık olduğunun da tamamen farkındayız. Daha önce de değindiğimiz gibi Meta, nispeten küçük bir havuzda büyük bir balık olma avantajına sahip. Ancak bu düzenleme bir bozulmaya mahküm ve bu sarsıntı Google dahil olmak üzere birkaç şirketin elinden çıkabilir.

Google’ın donanımı, şu anda hakkında pek bir şey bilmesek de, piyasaya sürüldüğünde klasik Ray-Ban silüetine sahip olmayabilir, ancak Meta’nın sahip olmadığı bir şeye sahip olacak. Örneğin, bir Pixel cihazıyla eşleştirildiğinde , Google’ın akıllı gözlükleri Meta’nın sadece hayalini kurduğu yerlere gidebilir. Telefonunuzdaki mesajlaşma, telefon görüşmeleri, ses kayıt uygulamaları veya kamera uygulamasıyla sıkı entegrasyonu hayal edin. Bunlar yüzeyde küçük şeyler, ancak akıllı gözlüklerinizle çekilen fotoğrafların veya videoların doğrudan telefonunuzdaki fotoğraflar uygulamasında görünmesi, birçok kişi için karar verici bir faktör olabilecek yaşam kalitesi iyileştirmeleridir.

Çin uzayda süper bilgisayar birleştiriyor

Çin’in ADA Space şirketi, yapay zeka süper bilgisayarlardan oluşan 2.800 uydudan oluşan planlanan ağının ilkini fırlattı. Space News’in haberine göre Çin, planlanan 2.800 güçlü yörünge süper bilgisayar uydu ağının ilk 12 uydusunu fırlattı. ADA Space’in duyurusuna göre (makine çevirisiyle), ADA Space, Zhijiang Laboratory ve Neijang High-Tech Zone şirketi tarafından oluşturulan uydular, karasal istasyonların bunu onlar için yapmasına güvenmek yerine, topladıkları verileri kendileri işleyebilecek.

Çin uzayda süper bilgisayar projesini hayata geçiriyor

Şirket, uyduların ADA Space’in “Star Compute” programının bir parçası ve “Üç Cisimli Hesaplama Takımyıldızı” adını verdiği şeyin ilki olduğunu yazıyor. 12 uydunun her biri yerleşik 8 milyar parametreli bir AI modeline sahip ve saniyede 744 tera işlem (TOPS) gerçekleştirebiliyor – AI işleme gücünün bir ölçüsü – ve ADA Space toplu olarak saniyede 5 peta işlemi veya POPS yönetebildiklerini söylüyor. Bu, örneğin bir Microsoft Copilot PC için gereken 40 TOPS’tan oldukça fazla. Çin hükümetine göre nihai hedef, 1.000 POP’a ulaşan binlerce uydudan oluşan bir ağa sahip olmak.

Space News’e göre uydular lazerler kullanarak 100 Gbps’ye kadar hızla birbirleriyle iletişim kuruyor ve aralarında 30 terabayt depolama paylaşıyor. Geçtiğimiz hafta fırlatılan 12 uydu, gama ışını patlamaları gibi kısa kozmik olayları yakalamak için bir X-ışını polarizasyon dedektörü de dahil olmak üzere bilimsel yükler taşıyor. ADA Space duyurusunda uyduların ayrıca acil müdahale, oyun ve turizm gibi amaçlar için kullanılabilen 3B dijital ikiz verileri oluşturma kapasitesine sahip olduğunu söylüyor.

MIT, yapay zekâ ve verimlilik üzerine yazılan tezden vazgeçti!

MIT, çalışmanın bütünlüğüyle ilgili ciddi kaygılar nedeniyle, söz konusu makalenin kamusal tartışmalardan çekilmesi gerektiğini açıkladı.

Ekonomi bölümünde doktora yapan bir öğrenci tarafından kaleme alınan ve “Artificial Intelligence, Scientific Discovery, and Product Innovation” başlığını taşıyan makale, büyük fakat ismi verilmeyen bir malzeme bilimi laboratuvarında yapay zekâ kullanımı sonrası daha fazla buluş ve patent başvurusu yapıldığını iddia ediyordu. Ancak çalışmanın dikkat çekici bir sonucu daha vardı: Yapay zekâ destekli süreçler, araştırmacıların iş memnuniyetini azaltmıştı.

Makale geçen yıl önemli isimlerin dikkatini çekmişti. Nobel Ekonomi Ödüllü Daron Acemoglu ve saygın ekonomist David Autor, çalışmayı övgüyle karşılamış, Autor Wall Street Journal’a verdiği demeçte “hayran kaldığını” söylemişti. Ancak MIT’nin 17 Mayıs tarihli açıklamasında bu iki isim geri adım attı. Acemoglu ve Autor, artık çalışmanın “verilerinin kökeni, güvenilirliği ve doğruluğu konusunda hiçbir güvenlerinin kalmadığını” belirtti.

İddialara göre, ocak ayında malzeme bilimi konusunda deneyimli bir bilgisayar bilimci, makaledeki verilerin bilimsel güvenilirliği hakkında şüphelerini Acemoglu ve Autor’a iletti.

Bunun üzerine MIT içinde bir inceleme başlatıldı. Üniversite, öğrenci gizliliği yasaları gereği incelemenin detaylarını açıklamasa da, yazarın artık MIT’de bulunmadığını duyurdu.

Makalenin ön baskısı daha önce arXiv platformunda yayımlanmış ve The Quarterly Journal of Economics dergisine gönderilmişti. MIT, her iki platformdan da makalenin çekilmesini talep etti. Ancak arXiv platformu, yalnızca yazarların çekilme talebini işleme aldığını belirtti. Üniversitenin açıklamasına göre, yazar hâlâ bu adımı atmadı.

Makalenin yazarı MIT tarafından resmi olarak isimlendirilmemiş olsa da, ön baskı sürümü ve medyada çıkan ilk haberler, yazarın Aidan Toner-Rodgers olduğunu gösteriyor.

MIT’nin bu açıklaması, yapay zekânın akademik ve bilimsel araştırmalardaki rolü üzerine süren tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı. Akademik çevrelerde, yapay zekâ destekli araştırmalarda şeffaflık ve veri doğruluğunun önemi bir kez daha gündeme geldi.

ABD’nin En Büyük Kripto Borsası Şokta: Siber Saldırının Maliyeti 400 Milyon Doları Bulabilir!

ABD’nin en büyük kripto para borsası Coinbase, büyük bir siber saldırıya uğradı. Şirket, saldırının maliyetinin 180 milyon ile 400 milyon dolar arasında olacağını duyurdu. Hackerlar, bazı müşterilerin isim, adres ve e-posta gibi verilerini çaldı. Ancak, giriş bilgileri veya şifreler ele geçirilmedi. Coinbase, 20 milyon dolarlık fidye talebini reddetti ve bunun yerine bilgi sağlayanlara aynı miktarda ödül vaat etti.

Saldırganlar, yurtdışında destek rollerinde çalışan birden fazla sözleşmeli çalışana ve personele ödeme yaptı. Bu kişiler, şirketin iç sistemlerinden bilgi topladı. Coinbase, ilgili çalışanları derhal işten çıkardı. Şirket, “Suç faaliyetlerini finanse etmek yerine, olayı araştırdık, kontrollerimizi güçlendirdik ve etkilenen müşterileri tazmin edeceğiz,” açıklamasını yaptı.

Kripto endüstrisi için tarihi bir an

Coinbase, 11 Mayıs’ta bilinmeyen bir tehdit aktöründen bir e-posta aldı. E-posta, bazı müşteri hesapları ve iç belgeler hakkında bilgi sahibi olduklarını iddia ediyordu. Bu açıklama, Coinbase’in S&P 500 endeksine katılmaya hazırlandığı günlere denk geldi. Kripto endüstrisi için bu, tarihi bir an olarak görülüyor.

Kripto sektörü, güvenlik sorunlarıyla mücadele etmeye devam ediyor. Şubat ayında, dünyanın ikinci büyük kripto borsası Bybit, 1.5 milyar dolarlık dijital token çalındığını duyurdu. Bu olay, tarihin en büyük kripto soygunu olarak adlandırıldı. Blockchain analiz firması Chainalysis’in raporuna göre, 2024’te kripto platformlarından çalınan fonlar 2.2 milyar doları buldu. Bu, üst üste dördüncü yılda 1 milyar doları aşan hırsızlıklar anlamına geliyor.

Coinbase, kolluk kuvvetleriyle iş birliği yapıyor ve fidye ödemeyi reddediyor. Şirket, müşterilerini dolandırıcılık yoluyla para gönderenleri telafi edeceğini taahhüt etti. Kripto dünyasında güvenlik’in önemi bir kez daha gündeme geldi. Coinbase’in bu krizi nasıl yöneteceği, sektörün geleceği için belirleyici olacak.

Siber saldırı, kripto borsalarının kırılganlığını ortaya koydu. Yatırımcılar, güvenlik önlemlerinin artırılmasını talep ediyor. Coinbase, ödül programıyla hackerları yakalamayı hedefliyor. Kripto endüstrisi, bu tür olaylarla mücadele için daha sıkı düzenlemeler bekliyor.

Çelik ve Betona Veda! Süper Ahşap Dönemi Başlıyor

İnşaat dünyasında yeni bir çağ başlıyor. Araştırmacılar, “süper ahşap” adını verdikleri devrim niteliğinde bir malzeme geliştirdi. Bu yeni malzeme, çelik ve beton kadar sağlam, ancak çok daha çevreci.

Maryland Üniversitesi’ndeki bilim insanları, ahşabın yapısal gücünü artırmak için özel bir işlem uyguladı. Bu işlem sayesinde, ahşap çeliğe yakın bir dayanıklılığa ulaştı. Üstelik üretimi sırasında çok daha az karbon salımı gerçekleşiyor.

Süper ahşap, geleneksel inşaat malzemelerine çevre dostu bir alternatif sunuyor. Çelik ve beton, dünyanın karbon salımında büyük paya sahip. Özellikle beton üretimi, toplam küresel emisyonların %8’ini oluşturuyor. Yeni malzeme ise karbon salımını önemli ölçüde azaltma potansiyeli taşıyor.

Ahşap, liflerinden arındırılıyor ve reçineyle yeniden güçlendiriliyor. Bu süreç sonunda ortaya çıkan “süperwood”, sadece güçlü değil, aynı zamanda hafif ve dayanıklı.

Yapılan testlerde, bu yeni ahşap türü çeliğin gücüne yaklaşan performans sergiledi. Ayrıca çok daha düşük enerjiyle üretilebiliyor.

Süper ahşap karbon ayak izini azaltmak için büyük bir adım olabilir

Araştırmacılar, süper ahşabın gökdelenler, köprüler ve altyapı projelerinde rahatlıkla kullanılabileceğini belirtiyor. İnşaat sektöründe bu malzemenin yaygınlaşması, karbon ayak izini azaltmak için büyük bir adım olabilir.

Bu buluş, hem çevrecilere hem de inşaat mühendislerine umut veriyor. Özellikle sürdürülebilir şehirler kurmak isteyen ülkeler, süper ahşap teknolojisine yoğun ilgi gösteriyor.

Ağaçlardan elde edilen bu dayanıklı yapı malzemesi, aynı zamanda yenilenebilir kaynaklardan üretildiği için doğaya zarar vermiyor.

Maryland Üniversitesi’nden Dr. Liangbing Hu, “Gelecekte çelik yerine bu malzemeyi gökdelenlerde görmek mümkün” diyor.

Süper ahşap, sadece yapısal bir dönüşüm değil; aynı zamanda gezegenin geleceği için bir kurtuluş anlamına geliyor.

Uzmanlar, bu buluşun yeşil dönüşümde kilit rol oynayacağını vurguluyor.

Tırnak Selfiesiyle Sağlık Devrimi: Anemiye Karşı Yeni Yapay Zeka Uygulaması!

Chapman Üniversitesi’nden bilim insanları, tırnak fotoğrafı ile anemi tespiti yapabilen bir mobil uygulama geliştirdi. Bu yapay zeka destekli uygulama, kullanıcıların tırnaklarının fotoğrafını analiz ederek hemoglobin seviyelerini belirliyor. Geleneksel kan testlerine alternatif olarak, hızlı ve düşük maliyetli bir çözüm sunuyor.

Chapman Üniversitesi’nden Çığır Açan Teknoloji: Tırnak Fotoğrafıyla Anemi Tespiti

Chapman Üniversitesi tarafından geliştirilen Uygulama, 200.000’den fazla kullanıcı tarafından 1,4 milyondan fazla testte kullanıldı. Araştırmalar, uygulamanın %89 duyarlılık ve %93 özgüllük ile laboratuvar testleri kadar doğru sonuçlar verdiğini gösteriyor.

Özellikle kronik anemi hastaları için uygulama, kişiselleştirilmiş izleme imkanı sunuyor. Bu sayede, kullanıcılar hemoglobin seviyelerini evde takip edebiliyor ve gerektiğinde sağlık profesyonellerine danışabiliyor.

Chapman Üniversitesi'nden Çığır Açan Teknoloji: Tırnak Fotoğrafıyla Anemi Tespiti

Chapman Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Dr. L. Andrew Lyon, “Bu teknoloji, sağlık hizmetlerine erişimi olmayan bölgelerde bile anemi taramasını mümkün kılıyor,” dedi.

Uygulama, aynı zamanda ABD genelinde anemi yaygınlığını haritalandırmak için coğrafi konum verilerini kullanarak ilk ilçe düzeyinde anemi haritasını oluşturdu.

Bu yenilikçi yaklaşım, dünya genelinde 2 milyardan fazla insanı etkileyen anemi hastalığının erken teşhisi ve yönetimi için umut vadediyor.

Apple ve Alibaba arasındaki ortaklık Washington’da endişe yarattı!

The New York Times’ın haberine göre, Apple’ın Alibaba ile olan gizli ortaklığı, özellikle kullanıcı verilerinin güvenliği ve Çin’in yapay zekâ kapasitesine olası katkılar nedeniyle Washington’da tepki topluyor.

Apple, Çin’de alternatif arayışına girdi

Apple, geçtiğimiz günlerde duyurduğu Apple Intelligence sistemiyle ChatGPT’yi kullanıcılarına sunmak için OpenAI ile ortaklık kurmuştu. Ancak OpenAI’nın Çin’de faaliyet gösterememesi, Apple’ı yerli ortaklar aramaya itti. Şirketin bir süredir Baidu, Tencent ve DeepSeek ile görüştüğü biliniyordu, fakat son olarak Alibaba’nın Qwen isimli açık kaynaklı yapay zekâ modeliyle iş birliği yapma kararı aldığı bildiriliyor.

Apple henüz bu ortaklığı resmi olarak açıklamasa da Alibaba yönetimi, kamuoyuna çeşitli sinyaller verdi. Bu durum, Beyaz Saray ve Temsilciler Meclisi Çin Komitesi’nin dikkatini çekti. Yetkililer, Apple doğrudan görüşerek anlaşmanın detaylarını ve Çin yasalarına uyum kapsamında hangi taahhütlerin verildiğini sorguladı.

Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi üyesi Raja Krishnamoorthi, bu ortaklığı “son derece rahatsız edici” olarak nitelendirdi. Apple’ın, Çin Komünist Partisi’ne yakın bir şirketle iş birliği yapmasının ulusal güvenlik riskleri oluşturabileceğine dikkat çeken Krishnamoorthi, TikTok’a yönelik yasak girişimlerine benzer kaygıların yeniden gündeme geldiğini ifade etti.

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi bünyesindeki Wadhwani AI Merkezi Direktörü Greg Allen ise “ABD, Çin ile bir yapay zekâ yarışında ve Amerikan şirketlerinin Çinli firmalara hız kazandırmasını istemiyoruz.” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Gizli kaynaklara göre, ABD Savunma Bakanlığı ve istihbarat birimleri, Alibaba’nın Çin ordusuyla olan bağlantılarını araştırıyor. Hükümetin, Alibaba’yı ve benzer yapay zekâ firmalarını Amerikan şirketleriyle iş yapmasını yasaklayan bir kara listeye alma ihtimali de değerlendiriliyor.

Apple, Apple Intelligence’ın Çin’de ne zaman kullanıma sunulacağına dair bir takvim açıklamadı. Ancak iPhone satışlarındaki düşüş ve Eylül ayında tanıtılması beklenen yeni nesil iPhone’lar göz önüne alındığında, bu tartışmalar Apple’ın Çin stratejisinde belirleyici olabilir.

Firecrawl, yapay zekâ araçları işe alacak!

Şubat ayında yaptığı ilk denemeden sonuç alamayan Firecrawl, bu kez üç farklı pozisyon için yalnızca yapay zekâ ajanlarının başvurabileceği iş ilanları yayınladı ve bu işe toplam 1 milyon dolarlık bütçe ayırdığını duyurdu.

Firecrawl kurucusu Caleb Peffer’ın duyurduğu bilgilere göre, ilanlar yayınlandıktan sonraki ilk hafta içerisinde yaklaşık 50 yapay zekâ ajanı başvuruda bulundu. Ancak bu rakam, şirketin aradığı çalışan seviyesinde yetenekli bir yapay zekâyı bulması için yeterli değil.

Firecrawl’un ilk pozisyonu, SEO uyumlu blog yazıları ve ürün kullanım rehberleri üretecek bir içerik üretim ajanı. Bu yapay zekânın sadece içerik oluşturmakla kalmayıp, etkileşim verilerini analiz ederek içerik stratejisini kendiliğinden geliştirmesi bekleniyor. İlan, “hiç uyumayan ve sürekli üretim yapan bir ajan” arıyor. Maaş ise aylık 5.000 dolar.

İkinci pozisyon, müşteri destek mühendisi olarak görev yapacak bir yapay zekâ ajanına ayrılmış. Bu ajan, gelen destek taleplerine iki dakika içinde yanıt verecek bir sistem kuracak ve gerektiğinde insan müdahalesine başvuracak. Daha önce müşteri desteği sunma deneyimine sahip olması tercih edilen bu ajana da aynı maaş teklif ediliyor.

Üçüncü pozisyon ise GitHub üzerinde gelen sorunları önceliklendirecek, TypeScript ve Go dillerinde kod yazacak ve belgeler oluşturacak bir junior geliştirici ajan için. Bu pozisyondaki maaş da yine 5.000 dolar.

Ancak burada ilginç bir detay var: Firecrawl aslında yalnızca yapay zekâları değil, bu ajanları geliştiren insanları da işe almak istiyor. Yani ayrılan 1 milyon dolarlık bütçe, hem yapay zekâ çalışanlara hem de onları tasarlayıp yöneten geliştiricilere gidebilir. Bu kişiler ister tam zamanlı, ister proje bazlı olarak şirkette yer alabilir.

Fintech entegrasyonları

Peffer’a göre, yapay zekâ hâlâ insanları tamamen ikame edebilecek seviyede değil. Ancak gelecek vizyonları, her yazılım geliştiricinin kendi AI ajan ordusunu yöneteceği bir dünyaya dayanıyor. Peffer, “Biz, bu ajanları geliştiren ve yöneten insanlarla çalışmak istiyoruz” diyor.

Firecrawl’un bu iddialı girişimi, Silikon Vadisi’nde giderek yayılan bir trendin parçası. Y Combinator iş ilanlarında, sadece ajan geliştiricilere değil, doğrudan yapay zekâ çalışanlara da açılmış çok sayıda pozisyon yer alıyor. Bu da akıllara şu soruyu getiriyor: Bu yapay zekâlar gerçekten insan çalışanların yerini alabilecek mi? İşte asıl milyon dolarlık soru bu.

OpenAI, Abu Dabi’de Monako’dan Daha Büyük Bir Yapay Zeka Veri Merkezi Kuruyor

OpenAI, küresel yapay zeka altyapısında dev bir adım atarak, Abu Dabi’de Monako’dan daha büyük, 5 gigawatt’lık devasa bir veri merkezi kampüsünün ana kiracısı olacak. 10 mil karelik alanda, beş nükleer reaktörün gücüne eşdeğer enerji tüketen bu tesis, küresel yapay zeka yarışında çığır açabilir.

OpenAI’nin Ocak ayında SoftBank ve Oracle ile duyurduğu Stargate girişiminin bir parçası olan bu proje, Abu Dabi merkezli teknoloji devi G42 ile ortaklaşa geliştiriliyor. BAE kampüsü, OpenAI veya rakiplerinin duyurduğu mevcut tesisleri gölgede bırakarak, şimdiye kadarki en büyük yapay zeka altyapı projelerinden biri olmaya hazırlanıyor. Veri merkezini en son teknoloji bilgisayar çipleri ile donatma hedefi, BAE’yi küresel bir yapay zeka merkezi haline getirebilir.

OpenAI’nin BAE ile derin bağları, 2023’te G42 ile kurulan ortaklığa ve OpenAI’nin büyük hissedarı Microsoft’un Emirlik firmasına yaptığı 1,5 milyar dolarlık yatırıma dayanıyor. Proje, BAE kraliyet ailesiyle bağlantılı bir yatırım aracı olan MGX’in OpenAI’nin Stargate vizyonuna katkısıyla, BAE’nin geniş yapay zeka hedefleriyle de uyumlu. Ancak, G42’nin Huawei gibi Çinli kuruluşlarla geçmişteki bağları, bazı ABD’li yetkililer tarafından ABD teknolojisi güvenliği için potansiyel risk olarak işaret edilmişti.

Bir endüstri analisti, “Bu, BAE ve küresel yapay zeka için sismik bir hamle,” diyerek projenin jeopolitik etkilerine dikkat çekti. Sosyal medyada kullanıcılar, kampüsü bir “veri ülkesi” olarak nitelendiriyor ve yapay zeka yarışında cesur bir adım olarak görüyor. Ancak, çöldeki bu enerji yoğun tesisin çevresel etkileri konusunda sorular devam ediyor.

ABD Ticaret Bakanlığı, veri merkezlerinin Amerikan şirketleri tarafından işletileceğini ve bölgede “Amerikan yönetimli bulut hizmetleri” sunulacağını vurgulayarak güvenlik endişelerine karşı sıkı denetim sinyali verdi. Nvidia, Cisco ve Oracle da projeyi destekliyor; Nvidia, en yeni Blackwell GB300 çiplerini tedarik ederek BAE’nin yapay zeka ekosistemindeki rolünü güçlendiriyor.

BAE, kampüsün ilk 1 gigawatt’lık aşamasında temel atarken, dünya yapay zeka altyapısında yeni bir sayfanın açılışını izliyor; bu, teknoloji, jeopolitik ve küresel güç dengesini yeniden şekillendirebilir. OpenAI, yorum taleplerine henüz yanıt vermedi, ancak resmi bir duyuru yakında gelebilir.

xAI, Grok’un sistem komutlarını kamuoyuna sundu!

Bu karar, Grok’un sosyal medya platformu X üzerinden “beyaz soykırımı” gibi tartışmalı ve izinsiz paylaşımlarda bulunmasının ardından alındı. xAI, bu beklenmeyen çıkışların sistem komutlarında yapılan yetkisiz bir değişiklik nedeniyle yaşandığını ifade etti.

Sistem komutları, bir yapay zekâya kullanıcı mesajlarından önce verilen, yanıtları yönlendirmek için kullanılan temel talimat setleridir. Bu komutlar genellikle şirketler tarafından gizli tutulur. Ancak xAI, bu şeffaflık adımıyla Grok’un nasıl yönlendirildiğini açıklamayı seçen nadir şirketler arasında yer aldı. Grok’un sistem komutları artık GitHub üzerinden kamuya açık şekilde paylaşılacak.

Yayınlanan sistem komutları, Grok’un nasıl bir karaktere sahip olması gerektiğine dair net bir çerçeve çiziyor. Örneğin, aşırı derecede şüpheci olması gerektiği belirtilen Grok, ana akım otoriteleri ya da medyayı körü körüne takip etmeyecek şekilde programlanmış. Komutlarda ayrıca Grok’un verdiği yanıtların onun kendi görüşleri olmadığının altı çiziliyor: “Yanıtlarınız sizin inançlarınızı yansıtmaz.”

X platformunda kullanıcıların Explain this Post (Bu Gönderiyi Açıkla) seçeneğini kullandığı senaryolarda Grok’tan ana akım anlatıları sorgulayabilecek, doğru ve temelli içgörüler sunması bekleniyor. Ayrıca, Grok’un platforma “Twitter” değil “X” olarak atıfta bulunması, paylaşımlara da “tweet” yerine “X post” demesi talimatlar arasında yer alıyor.

X kullanıcılarının Grok AI

xAI ve Anthropic farklı yollar izliyor

xAI’in bu yaklaşımı, yapay zekâ güvenliği konusunda daha temkinli bir çizgi izleyen Anthropic’in Claude adlı sohbet botunun sistem komutlarıyla belirgin bir şekilde ayrışıyor. Claude’un komutlarında güvenlik, etik ve kullanıcı sağlığı ön planda tutuluyor. Claude, örneğin bağımlılık, yeme bozuklukları ya da negatif iç konuşma gibi zararlı davranışları teşvik eden içeriklerden kaçınmak üzere programlanmış durumda.

Grok’un şüpheci ve ana akım karşıtı karakteri, bazı kullanıcılar için çekici olsa da, son yaşanan olay platformun güvenilirliği açısından ciddi bir uyarı niteliğinde. xAI’nın bu sistemi şeffaflaştırma kararı, hem kamuoyunun güvenini yeniden kazanmak hem de olası yeni krizleri önlemek amacı taşıyor.

Yapay zekâ modellerinin nasıl eğitildiği ve yönlendirildiği giderek daha fazla tartışma konusu haline gelirken, xAI’nın bu hamlesi sektörde daha fazla şeffaflık çağrılarını da tetikleyebilir. Ancak sistem komutlarının kamusal hale gelmesi, aynı zamanda kötü niyetli kullanıcılar tarafından yapılacak prompt injection saldırılarına da açık kapı bırakabilir.

Hangi ChatGPT modeli hangi amaç için kullanılmalı?

OpenAI, ChatGPT Enterprise kullanıcıları için farklı modellerin kullanım alanlarını ve sınırlarını açıklayan kapsamlı bir kılavuz yayınladı. Bu kılavuz, işletmelerin ihtiyaçlarına en uygun modeli seçmelerine yardımcı olmayı amaçlıyor. İşte GPT-4o, GPT-4, OpenAI o1, o1-mini ve o3-mini modellerinin hangi görevlerde öne çıktığına dair detaylar.

GPT-4o: Çok Yönlü ve Güçlü Performans
OpenAI’nin amiral gemisi modeli GPT-4o, metin, görsel ve ses gibi birden fazla veri türüyle gerçek zamanlı olarak akıl yürütme yeteneğiyle öne çıkıyor. Günlük işler, veri analizi, dosya yükleme ve yaratıcı görevler için ideal olan bu model, ChatGPT Free, Plus, Pro, Team ve Enterprise planlarında kullanılabiliyor. Özellikle görsel görevler, çok dilli metin işleme ve karmaşık veri setleriyle çalışma gibi alanlarda yüksek performans sunuyor. Ancak, yoğun kullanım dönemlerinde Plus kullanıcıları için 3 saatte 80 mesaj, GPT-4 kullanıcıları için ise 40 mesaj sınırı bulunuyor. Enterprise planında ise sınırsız ve yüksek hızlı erişim sağlanıyor.

GPT-4: Yaratıcılık ve İleri Düzey Akıl Yürütme
GPT-4, özellikle yaratıcı içerik üretimi ve karmaşık problem çözme gerektiren görevler için tercih ediliyor. ChatGPT Plus, Team ve Enterprise kullanıcıları bu modeli kullanarak DALL·E 3 ile görsel üretim de yapabiliyor. GPT-4, veri analizi veya dosya yükleme gibi araçları desteklemese de, metin tabanlı ileri düzey akıl yürütme görevlerinde güçlü bir seçenek. Kullanım sınırı, Plus kullanıcıları için 3 saatte 40 mesaj olarak belirlenmiş.

OpenAI o1: Karmaşık Problem Çözme ve Strateji Geliştirme
OpenAI o1, kodlama, matematik, bilim, görsel algı ve strateji geliştirme gibi karmaşık görevler için tasarlanmış en güçlü akıl yürütme modeli. Özellikle çok yönlü analiz gerektiren ve cevabı hemen belli olmayan sorgular için ideal. Dış uzmanların değerlendirmelerine göre, o1, zorlu gerçek dünya görevlerinde önceki modellere kıyasla %20 daha az hata yapıyor. Programlama, iş danışmanlığı ve yaratıcı fikir geliştirme gibi alanlarda güçlü bir düşünce ortağı olarak öne çıkıyor. Ancak, bu model veri analizi veya dosya yükleme gibi gelişmiş araçları desteklemiyor. Plus, Team ve Enterprise kullanıcıları için haftada 50 mesaj sınırı bulunuyor; Pro planında ise neredeyse sınırsız erişim sunuluyor.

OpenAI o1-mini: Hızlı ve Maliyet Etkin Çözümler
o1-mini, kodlama ve STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) odaklı görevler için optimize edilmiş, daha hızlı ve maliyet etkin bir model. Geniş dünya bilgisi gerektirmeyen görevlerde, bağlamın tamamen prompt içinde sağlandığı durumlarda etkili. Özellikle karmaşık kod yazma ve hata ayıklama gibi işlerde başarılı. Plus, Team ve Enterprise kullanıcıları için günde 50 mesaj sınırı mevcut; Pro planında ise kullanım neredeyse sınırsız.

OpenAI o3-mini: Günlük Görevler için Hızlı Çözüm
o3-mini, günlük görevler için tasarlanmış, hızlı ve etkili bir model. Tüm planlarda, hatta ChatGPT Free planında bile kullanılabilen bu model, basit sorgular ve hızlı yanıt gerektiren işler için uygun. Plus, Team ve Enterprise kullanıcıları için günde 150 mesaj, yüksek öncelikli kullanım için ise 50 mesaj sınırı bulunuyor. o3-mini, geniş bağlam gerektirmeyen, doğrudan ve hızlı çözümler sunmak isteyenler için ideal.

Hangi Modeli Seçmeli?

OpenAI, kullanım senaryolarına göre model seçimi için şu önerilerde bulunuyor:

  • Görsel analiz, veri işleme veya çok dilli görevler için GPT-4o’yu tercih edin.
  • Yaratıcı yazım veya derinlemesine metin analizi için GPT-4’ü kullanın.
  • Karmaşık STEM problemleri veya strateji geliştirme için OpenAI o1’e yönelin.
  • Hızlı, maliyet etkin kodlama çözümleri için o1-mini’yi seçin.
  • Basit, günlük görevler için o3-mini yeterli olacaktır.

ChatGPT Enterprise, işletmelere esneklik sunarken, model seçimi kullanım amacı ve performans ihtiyaçlarına göre yapılmalı.