Facebook’taki sahte haber sorununa gazeteciler el attı
Trump’ın beklenmedik şekilde seçim kazanmasının ardında, Facebook’taki sahte haberlerden etkilenen seçmenlerin olduğunu düşünen Hillary Clinton ve ABD Demokrat Parti, Facebook’a ağır eleştiriler yöneltirken, Zuckerberg de sorunu çözmek için sürekli yeni çalışmaları gündeme getiriyor.
Facebook sadece birkaç gün önce, kullanıcıların haberlerin doğruluğunu oylamasına yönelik bir güncellemeyi yayına almıştı.
Elektrikli otomobilde dengeler değişiyor mu?
Elektrikli otomobilde bugüne kadar en büyük endişe, menzil problemiydi. Otomobil kullanıcıları, şehir içi mesafelerde şarj imkanı bulabilirken özellikle yüzlerce kilometre süren şehirler arası yolculuklarda şarj istasyonu bulamama endişesiyle elektrikli otomobil tercih etmekten çekiniyorlardı.
Devletler, bu tür endişeleri gidermek için şehirler arası yollara elektrik şarj istasyonları yerleştirmek üzere planlar yaparken, bu planların hayata geçmesine de uzun yıllar olduğu biliniyor. Elektrikli otomobillere destek olmak isteyen birkaç devlet bu konuda adım atsa da, dünyanın geri kalanı için elektrikli otomobiller hala “lüks bir oyuncak” olarak kalmaya devam edecek.
Ancak, yeni bir tasarım bu konudaki dengeleri değiştirebilir.
ABD’li elektrikli otomobil üreticisi Lucid Motors, 650 km menzile sahip lüks bir elektrikli sedan tanıtarak, menzil konusundaki endişelerin giderileceği günlere girmek üzere olduğumuzu hatırlattı.
Air isimli yeni model, hem Tesla’ya, hem de BMW ve Mercedes’e rakip olarak konumlanıyor.
Tek şarjla 650 km yol gidebilen Air, bu özelliği ile dünyadaki en geniş menzile sahip elektrikli otomobil ünvanını da alıyor. Rakiplerinin artık onunla yarışabilmesi için daha uzun menzil yeteneği kazanması gerekiyor.
Lucid Air 2018 yılında üretim bandına giriyor
Lucid Motors’un Air modeli, 2018 yılında Arizona’daki fabrikasında üretime girecek. Samsung ile ortaklık yapan firma, Samsung’un 130 kWh pillerini kullanarak, aracın menzilini 650 km’ye çıKarmayı başarmış. Lüks segmentte yer alacak otomobil fiyatı 100 bin dolar seviyesinde olacak ve benzinli lüks sedanlar gibi, araç içi konfordan ödün vermeyecek. Üstelik, 0’dan 100 km/s hıza sadece 2,5 saniyede çıkacak olan Air, aynı zamanda spor otomobil karakteristiği de gösterecek.Microsoft güvenlik zirvesi düzenledi
Siber güvenliğin önemi hızla ortaya çıkıyor. 2016, tüm interneti global olarak çökerten ddos saldırılarına sahne olmuşken, bugün artık ABD başkanlık seçim sonuçları bile, siber güvenlik açıklarının gölgesi altında tekrar sorgulanıyor. Yabancı devletlerin istihbarat örgütlerinin siber saldırılarla başkanlık seçimlerini etkilediği şüphesi aktif olarak soruşturuluyor.
Kansu, “Gün geçmiyor ki yeni bir siber saldırı alarmı verilmesin. Günümüzün dijital dünyasında siber saldırılar ne yazık ki tüm özel şirketlerin, kamu kurumlarının ve tüketicilerin karşı karşıya kaldığı bir tehdit. Araştırmalara göre, kimlik çalınmaları ve saldırının fark edilmesi arasında geçen ortalama 229 günde 160 milyon müşteri kaydı ele geçiriliyor, bu da pazarda 3 trilyon dolar değerinde bir zarara yol açıyor. Siber suçluların, bilgisayar sunucularını gasp etme tehdidiyle 2016’nın ilk üç ayında işletme ve kurumlardan 209 milyon dolar topladığını biliyor muydunuz? Birçok şirketin çeşitli nedenlerle bu tür saldırıları bildirmediği düşünülürse gerçek tutar herhalde bundan çok daha yüksektir. Bu tehditleri göz önünde bulundurduğumuzda Microsoft Türkiye olarak sizleri olası ataklara karşı bilgilendirmek üzere gerçekleştireceğimiz Microsoft Güvenlik Zirvesi ile Microsoft Türkiye olarak siber güvenlik alanında yaptığımız yenilikçi çalışmaları ve bilgi birikimimizi siber güvenlik alanındaki uzmanlarımızla birlikte aktarmayı planlıyoruz” dedi.
Güvenliği sağlamak için ne yapabiliriz?
Dünya üzerindeki 1.5 milyar cihazın güvenliğinden sorumlu ve milyonlarca şirketin güvendiği, dünyanın en büyük bulut platformlarının güvenliğini 7 gün 24 saat sağlayan Microsoft, siber güvenlik konusunda birçok alanda çalışmalar yapıyor. Yapılan bu çalışmalar, Microsoft’un siber güvenlik çözümleri, örnek vakalar ve iş ortaklarının katılımı ile 14 Aralık’ta İstanbul’da düzenlenen Güvenlik Zirvesi’nde ele alındı. 300’ün üzerinde katılımcının katıldığı etkinlikte siber dünyanın tehlikeleri ve kurumların siber güvenliği konuları ele alındı, olası tehlikeleri karşı hazırlıklı olmanın önemi masaya yatırıldı.Siber güvenliğimiz pamuk ipliğine bağlı
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu, geleceğin başarısının, güvenliğin başarısına bağlı olduğuna dikkat çekerek, bugün güvenli bir teknolojik altyapının şirketler için sürdürülebilir büyümenin ön koşulu olduğunu vurguladı. Siber saldırıların her geçen gün giderek arttığını ve 2016 yılının ilk 3 ayında gerçekleşen siber saldırıların iş dünyasında 209 milyon dolar zarar verdiğini belirten Kansu, ülkemizde de internet altyapısını ve siber güvenliğin pamuk ipliğine bağlı olduğuna dikkat çekti.
Türkiye siber saldırganların hedefinde
Microsoft tarafından üç ayda bir yayınlanan Güvenlik İstihbarat Raporu’nda (SIR) yer alan bilgilere göre Türkiye, yüzde 40.3 kötü amaçlı yazılım bulunma oranı ile yüksek riske sahip ülkeler arasında yer aldı. Siber Tehdit Durum Raporu’na (CTM) göre Türkiye, Avrupa bölgesinde fidye yazılım saldırılarını en fazla yaşayan ülke durumundayken, dünyada ABD ve Brezilya’dan sonra üçüncü sırada yer alıyor.Trump, teknoloji patronlarıyla toplandı
Teknoloji dünyasında merakla beklenen Trump ve teknoloji patronları toplantısı gerçekleşti.
Toplantıya, Apple’ın, Google’ın, Tesla’nın, Microsoft’un, Intel’in ve diğer büyük teknoloji firmalarının CEO’ları katılırken, süprizler de yaşandı.
Toplantıya katılmayacağı düşünülen Jeff Bezos’un da davete olumlu cevap vermesi şaşkınlık yarattı. Başkanlık seçim süresinde Amazon’un kurucusu Jeff Bezos ve Donald Trump’ın arası çok gerilmiş ve ikili şahsi olarak atışmaya başlamışlardı. Trump, seçimden sonra Amazon’la şahsi olarak ilgileneceğini üstüne vurgulayarak belirtmişti.
Bezos’un davete katılması, ABD Başkanı ile arasını yumuşatma çabası olarak yorumlandı.
Öte yandan teknoloji dünyasının en güçlü ismi kabul edilen Mark Zuckerberg’in davete katılmaması gözlerden kaçmadı. Facebook içindeki çok sayıda çalışanın ve önemli mühendisin Trump’tan hiç hoşlanmadığı biliniyor ve daha önce Trump yüzünden çıkan tartışmalarda Facebook çalışanlarını istifa etmeleri nedeniyle Zuckerberg’ün, şirket içinde yeni bir isyana neden olmamak için toplantıya katılmadığı düşünülüyor.
Toplantıda asıl dikkat çeken detay ise, Trump’ın çok yoğun şekilde kullandığı ve tüm tartışmalarını yürüttüğü platfrom, yani Twitter’ın CEO’su Jack Dorsey’in toplantıda bulunmamasıydı.
Trump’ın sözcüsü, Dorsey’in toplantıya davetli olmadığını belirtirken bunun nedeni olarak da Twitter’ın yeterince büyük bir şirket olmamasını gösterdi. Ancak teknoloji dünyası, Trump’ın Dorsey’i sevmediğini ve başkanlık seçim dönemi sırasında Dorsey’in Hillary Clinton’a destek verdiği için Dorsey’i affetmediğini düşünüyorlar.
Trump, Hillary ile alay eden bir emoji oluşturmuş ve bunun Twitter’da yayınlanmasını istemişti ancak Dorsey emojiyi engellemişti.

Toplantıda ne konuşuldu?
Henüz resmen Başkanlık koltuğuna oturmayan Trump’ın teknoloji liderleri ile resmi bir görüşme yapmadığının altının çizilmesi gerekiyor. Trump’ın bu toplantısı, seçim döneminde gerginlik yaşadığı teknoloji endüstrisi ile barışma işareti olarak yorumlanıyor. Toplantının içeriğine dair medyaya detaylı bilgi aktarılmış değil ancak Trump’ın konuşmaya başlarken, “Sizi buraya, inovatif ürünler geliştirmeye devam etmenizi söylemek için çağırdım,” dediği biliniyor. Trump’un teknoloji patronlarıyla, siber güvenlik, göçmen politikaları, teknoloji şirketlerinde çalışan göçmenler ve vergi indirimi konularını konuştuğu biliniyor. ABD’deki %35 oranındaki kurumlar vergisi nedeniyle dev teknoloji şirketleri bütün paralarını İrlanda, İngiltere ve Hollanda merkezli yan şirketlerinde tutuyorlar. Trump ise vergi indirimi karşılığında teknoloji şirketlerinin bu parayı ABD’ye getirmelerini istiyor. Ayrıca masadaki patronların hepsinin, yapay zeka ve otonom teknolojiler geliştiren şirketlerden geliyor olması da dikkat çeken bir diğer detaydı.Intel Security’nin yeni McAfee Labs Tehditler Raporu hazır
Intel’in yerni raporunda kurumların güvenlik operasyon merkezi (SOC) faaliyetlerine, 2016 yılında fidye yazılımlarındaki gelişmelere ve siber suçluların güvenilir kodları hedefleyen Trojan (Truva atı) ile yarattıkları fark edilmesi zor zararlı yazılımlara odaklanılıyor.
Rapor aynı zamanda, fidye yazılımı, mobil uygulamalara yönelik zararlı yazılım, makro zararlı yazılım, Mac OS’e yönelik zararlı yazılım ve diğer tehdit alanlarındaki 2016 yılı 3. çeyrek verilerini de içeriyor.
Aralık raporunun sektörün yüz yüze olduğu temel zorlukları incelediğine değinen McAfee Labs’in Başkan Yardımcısı Vincent Weafer; “Bugün güvenlik sektörünün en zor problemlerinden biri, güvenilir yazılım gibi hareket etmek üzere tasarlanan kodların zararlı eylemlerini çok düşük bir yanlış pozitif oranıyla tespit etmek. Bir kod ne kadar güvenilir görünürse, göz ardı edilmesi o kadar kolaylaşıyor. 2016 yılında fidye yazılımları “sandbox” çözümüne duyarlılığını artırırken, zararlı yazılım eylemlerinin gizlenmesi ihtiyacı da güvenilir uygulamaların Trojan ile ele geçirilmesi trendini doğurdu. Bu gelişmeler kurumların güvenlik operasyon merkezindeki (SOC) iş yükünü daha da artırıyor. Dijital dünyanın güvenliğini başarı ile sağlamak için tehditleri hızlı bir şekilde tespit etme, detaylıca analiz etme ve engelleme kabiliyeti kazanmak gerekiyor” dedi.
Intel Security, SOC’un bugünü ve yarınına ışık tutuyor
2016 yılında Intel Security, kurumların güvenlik operasyon merkezini (SOC) nasıl kullandıklarını, zamanla bu merkezlerin nasıl bir değişim gösterdiğini ve gelecekte nasıl bir yapı kazanacaklarını incelemek üzere kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi. Farklı coğrafyalarda farklı endüstrilerden ve kurumlardan 400 güvenlik uzmanıyla yapılan görüşmeler neticesinde SOC’ler hakkında detaylı bilgilere ulaşıldı. Uyarı yükü: Kurumlar güvenlik uyarılarının %25’i için yeterli bir araştırma ve takip yapamıyor. Öncelik belirleme sorunu: Katılımcıların çoğu, yoğun güvenlik alarmlarının yorucu olduğunu belirtirken, %93’ü potansiyel tehditleri önceliklendiremiyor. Güvenlik olaylarında artış: Katılımcıların %67’si güvenlik olaylarında artış olduğunu belirtiyor. Bu yükselişte saldırıların artması kadar daha iyi takip sistemleri sayesinde daha fazla tehdit tespit etme de rol alıyor. Artışın nedeni: Güvenlik olaylarında artış olduğunu belirten katılımcıların %57’si kurumlarına daha fazla saldırı gerçekleştirildiğini belirtirken, %73’ü ise saldırıları daha iyi tespit ettiklerine inanıyor. Tehdit bildirimleri: Kurumların çoğu (%64) için en yaygın tehdit tespit bildirimi geleneksel güvenlik kontrol noktalarından geliyor. Bunlar arasında zararlı yazılım analiz sistemleri, güvenlik duvarı ve izinsiz giriş saptama sistemleri (IPS) yer alıyor. Proaktif ve reaktif: Katılımcıların büyük bir çoğunluğu proaktif ve optimize güvenlik operasyonu hedefine yaklaştıklarını belirtirken, halen %26’lık bir bölüm reaktif modda, gelen tehditleri avlama ve saldırılara yanıt verme şeklinde operasyonlarını yürütüyor. Saldırılar: 2015 yılında yapılan güvenlik araştırmalarının üçte ikisinden fazlası (%68), planlı bir dış saldırı ya da içeriden bir tehdit olmak üzere spesifik bir teşebbüsle ilintiliydi. Araştırmanın kaynağı: Güvenlik araştırmalarına neden olan olayların başında %30’luk bir oranla genel zararlı yazılımlar geliyor. Bunu, %17 ile hedefli zararlı yazılım saldırıları, %15 ile hedefli network tabanlı saldırılar, %12 ile potansiyel tehdit ya da bilgi kaybına neden olan kullanıcı hataları, %10 ile kasıtlı iç tehditler, %7 ile direkt ulus-devlet saldırıları ve %7 ile indirekt ya da politik/sosyal amaçlı hack’leme eylemleri kapsamında yapılan ulus-devlet saldırıları takip ediyor. Araştırmaya katılan uzmanlar, SOC’lere yapılan yatırımlarda en çok doğrulanan saldırılara yanıt verme kabiliyetinin geliştirilmesine odaklandıklarını belirtiyor. Bu alandaki çalışmalar arasında koordinasyon, iyileştirme, temizleme, öğrenme ve benzer olayların önüne geçme faaliyetleri yer alıyor.Saldırıya uğrayan güvenilir yazılımlarda artış yaşanıyor
Raporda siber suçluların saldırılarını gizlemek üzere genel olarak kabul görmüş kodlar içerisine Truva atı yerleştirme yöntemleri de detaylı bir şekilde yer aldı. McAfee Labs bu konuda yapılan pek çok farklı yaklaşımı tespit etti: -MITM (Ortadaki Adam) atağı ile çalıştırılabilir dosyaların indirilmesi esnasında yamalanarak zararlı kodların eklenmesi -Bağlayıcı ve birleştirici programlar kullanarak “temiz” ve “kirli” dosyaların bir paket haline dönüştürülmesi -Yorumlanmış, açık kaynaklı veya ayrıştırılmış kod aracılığıyla değiştirme -Yama programlarla yürütülebilir dosyaların değiştirilmesi ve böylece uygulama kullanımının pürüzsüzce sürdürülmesi -Ana kaynak kodun zehirlenmesi (özellikle yeniden dağıtımı yapılmış kütüphanelerde)2016, fidye yazılımlarının en hareketli yılı oldu
3. çeyrek sonu itibariyle, bu yıl ortaya çıkan yeni fidye yazılımı örneklerinin toplam sayısı, yılın başından itibaren %80 artışla 3.860.603’e ulaştı. Hacimsel büyümenin yanı sıra fidye yazılımları teknik anlamda da önemli bir gelişim kaydetti. Tüm verilerin ya da belirli klasör ve dosyaların şifrelenmesi, güvenilir uygulamalar tarafından kullanılan web sitelerinin şifrelenmesi, “sandbox” çözümüne karşı önlemler, fidye yazılımı için çok daha sofistike saldırı kitleri ve fidye yazılımının bir servis olarak sağlanması, başlıca gelişmeler olarak tespit edildi. Fidye yazılımlarında 2015 yılında başlayan artışın 2017’de yavaşlayacağını öngördüklerini belirten Vincent Weafer, “Bu yıl fidye yazılımlarının hem sayısında hem de yapılarında önemli bir gelişime şahit olduk. Bu zararlı yazılımla gerçekleştirilen büyük çaplı saldırılar kamuoyunun gündeminde yer aldı. Bununla birlikte güvenlik sektörü ile kanun uygulayıcıların daha yakın çalışmaya başlaması ve rakip güvenlik şirketlerinin artan iş birliği ile daha iyi sonuçlar artık alınabiliyor. Dolayısıyla, 2017 yılında fidye yazılımlarında düşüş yaşanmasını bekliyoruz” dedi.Siber tehditler 3. çeyrekte de yükselişte
2016 yılı 3. çeyreğinde McAfee Labs’in Global Tehdit İstihbarat ağı; fidye yazılımları, mobil uygulamalara yönelik zararlı yazılımlar ve makro zararlı yazılımlarda kayda değer bir artış gözlemledi: Fidye yazılımı: Fidye yazılımları 3. çeyrek itibarıyla %18, yıl başından itibaren ise %80 oranında büyüdü. Mac OS zararlı yazılımı: Mac OS’leri hedef alan yeni zararlı yazılımlar 3. çeyrekte %637’lik rekor bir büyüme sağladı, ancak bu büyüme Bundlore adlı tek bir reklam yazılımı ailesinden kaynaklandı. Toplam Mac OS zararlı yazılımı, diğer platformlara kıyasla oldukça düşük bir oranda seyrediyor. Yeni zararlı yazılım: 3. çeyrekte yeni tekil zararlı yazılımlar %21 oranında düşüş gösterdi. Mobil uygulamalara yönelik zararlı yazılımlar: 3. çeyrek döneminde, mobil ugulamalara yönelik 2 milyondan fazla yeni zararlı yazılım tespit edildi. Makro tabanlı zararlı yazılımlar: Başta Word olmak üzere Microsoft Office programlarını hedef alan makro tabanlı yeni zararlı yazılımlar artış göstermeye devam etti. Spam botnet’ler: Necurs botnet 2. çeyreğe kıyasla hacmini neredeyse 7 kat artırarak 3. çeyreğin en yüksek hacimli spam botnet’i oldu. Kelihos ile yapılan spam saldırıları ise 2016 yılında ilk kez 3. çeyrek döneminde keskin bir düşüş yaşadı. Dünya çapında botnet yayılımı: Solucan ve indirme uygulamaları dağıtan Wapomi’nin 2. çeyrekte %45 olan yayılımında düşüş görülmesine rağmen 3. çeyrekte de yine de ilk sırada yer aldı. Botnet’ler aracılığıyla dağıtılan CryptXXX fidye yazılımı ise bir önceki çeyrekte sadece %2 oranında trafik sağlarken 3. çeyrekte ikinci sıraya yükseldi.Canon, Türkiye’deki bayisini satın alıyor
Canon Eurasia, Türkiye’de profesyonel matbaa ve yazıcı ürünleri alanında faaliyet gösteren yüksek tecrübeye sahip bayisi Mas-Deha’yı satın amlak üzere anlaşma imzaladı.
Söz konusu satın alma ile birlikte Canon’un Türkiye’ye yapacağı toplam yatırım tutarı 40 milyon TL’yi bulacak.
Mas-Deha, uzun işbirliği süresi boyunca Canon markasını ciddi olarak destekledi ve Türkiye’deki B2B satışlarının artırılmasını sağladı.
‘TL bazında satış yapıyoruz’
Konuyla ilgili açıklama yapan Canon Eurasia Genel Müdürü Wilbert Verheijen, “Bu birleşmenin sonunda her iki tarafın da Türkiye’deki mevcut ve gelecekteki müşterilere hizmet verirken çok daha güçlü olacağına inanıyoruz. Mas-Deha’nın müşteri veritabanı ve satış kanalları ile birlikte Canon’un marka bilinirliği ve pozitif imajı sayesinde Canon, B2B operasyonları için çok daha derin bir pazar penetrasyonuna ulaşacak ve ülkedeki lider görüntüleme markası olacaktır. Canon olarak 8 yıldır tüm bayi ve distribütörlere yaptığımız satış TL üzerinden gerçekleşiyor. Bu sayede Türkiye’deki tüketicilerin kurdan daha az etkilenmelerini sağlamaya çalışıyoruz” dedi. Türkiye’de 97 çalışanı ve 4 ofisi bulunan Mas-Deha, sektörün en önemli isimleri arasında yer alıyor. Satış süreci tamamlandığında Mas-Deha yüzde 100 Canon Eurasia iştiraki haline gelecek. Ancak şirket kendi kurum kimliğini de korumaya devam edecek.Silikon Vadisi’ndeki Türk fonu yeni girişimleri arıyor
Merkezi Silikon Vadisi’nde bulunan 500 Startups ağı altında faaliyet gösteren ve Türkiye’nin ilk ABD merkezli girişim sermayesi fonu olan 500 İstanbul, 150 yeni girişime yatırım yapmayı hedefliyor.
Yönetici Ortak Rina Onur Şirinoğlu’nun verdiği bilgiye göre, 15 Temmuz’dan sonra 12 girişime yatırım yapan 500 İstanbul önümüzdeki 5 yıllık dönemde ise 150 Türk girişimine yatırım yapacak.
Türkiye’ye ve dünyadaki Türk girişimcilerine odaklanan 500 İstanbul’un Temmuz ayının sonunda aktif hale geldiğini anımsatan Şirinoğlu, “15 Temmuz’dan hemen sonra başlayan süreçten bugüne kadar, eğlenceden sağlığa, ulaşımdan perakendeye, farklı alanlarda 12 girişime yatırım yaptık. 2016 sonu ile 2017 ilk çeyreğinde 5 yatırıma daha imza atmayı hedefliyoruz. 2017’de portföyümüze 20 girişim daha eklemeyi planlıyoruz. 5 yıl içinde ise yatırım yaptığımız girişim sayısının 100’ü bulacağını düşünüyoruz” dedi.
“Portföyümüzde Türkiye pazarını hedefleyen şirketler de yer alıyor ancak büyük çoğunluğu küresel pazarlara oynayan şirketler oluşturuyor” diye konuşan Rina Onur Şirinoğlu, “Amacımız, Türkiye’den çıkıp dünya genelinde başarıya ulaşan, değeri milyar dolarlarla ifade edilen şirketler oluşmasına destek olmak. 500 İstanbul olarak bölgedeki ilk ve tek global erken aşama yatırım fonu konumundayız. Fonumuzun yatırımcıları arasında Türkiye’nin önde gelen holdingleri ve yatırım firmalarının yanı sıra iş dünyasından isimler bulunuyor. 4 ay gibi kısa bir süre içinde 12 girişime destek vermiş olmamızın, yatırımcılarımızın Türkiye’deki girişimcilik ekosistemine olan inançlarını en iyi şekilde yansıttığına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yatırımcıları arasında Türkiye’nin önde gelen holdingleri, yatırım firmaları ve iş insanları bulunan 500 İstanbul, tüm bölgedeki yatırım fırsatlarına erişim sağlayan geniş ağı sayesinde, bölgedeki yabancı ve kurumsal yatırımcı açığını kapatmaya yardımcı oluyor.

Türkiye’den milyar dolarlık girişimler çıkacak

Amazon Ocak ayında Türkiye’den işe alım yapacak
Elektronik ticaret devi Amazon henüz Türkiye’de ofis kurmadı ancak bünyesine Türk çalışanlar almak için Ocak ayında Türkiye’ye gelecek.
Teknoloji dünyasındaki kontaklara davetiyeleri göndermeye başlayan Amazon, Madrid, Berlin ve Lüksembutg ofislerinde istihdam etmek üzere yazılım geliştirme mühendisleri ve yazılım geliştirme yöneticileri işe alacak.
23-27 Ocak 2017’de İstanbul’da yapılacak görüşmeler için mekan henüz belli değil ancak görüşmelere katılmak için www.amazon.jobs/jobs/447154 adresinden başvuru yapmak gerekiyor. Bu adreste aranan özelliklere dair detaylı bir tanımlama da bulunuyor.

Amazon Türkiye’ye ofis açacak mı?
Amazon’un Türk mühendisler istihdam etmeye başlaması, yakın gelecekte Türkiye’ye yönelik operasyonel planları olabileceğine dair şüphe de uyandırıyor. Suudi Arabistan’ın Amazon’a rakip olarak Noon isimli online alışveriş servisini kurması, Amazon’un faaliyet göstermediği Orta Doğu / Müslüman ülkelere yönelik harekete geçmesine neden olmuştu.Comodo ve cPanel otomatik SSL şifreleme sunacak
Web yayıncılığında önemli bir güvenlik mekanizması olan SSL sertifikası için önemli bir yenlik hayata geçti.
Dünya genelinde 72 milyon aktif alan adı bulunan web hosting platformu cPanel, web hosting ortaklarının web sitelerine otomatik SSL sertifikası çıkarmak için AutoSSL’i başlattı.
AutoSSL; cPnanel ve WHM’in 60. Veya sonraki sürümlerini çalıştıran tüm müşteriler için erişilebilir durumda. Kasım’da 5.8 milyon sertifika müşterilere ulaştı.
Sertifikalandırma ölçeğinin genişletilmesi ve günde 240.000 web sitesinin güvenli hale getirilmesi için cPanel, hali hazırda 38 milyonu aşkın tam tanımlanmış alan adını (FQDN) güvenli hale getiren, sertifika sağlayıcısı (CA) Comodo’yu seçti.
“Ateşle ve unut”
AutoSSL; cPanel ve WHM’nin 60. ve sonraki sürümlerine dahil olan bir otomasyon özelliği. Sunucudaki tüm web siteleri, oturum açma sayfaları ve uç noktalar için otomatik olarak, Alan Onaylı (DV) cPanel SSL sertifikaları buluyor ve dağıtıyor. AutoSSL web sitelerini korumanın yanı sıra, cPanel ve WHM’nin şifrelemeye ihtiyaç duyulan alanlarında SSL’yi etkinleştiriyor. Buna yönetici olarak oturum açmalar, e-postalar ve iç hizmetler de dahil. AutoSSL aynı zamanda süresi dolan sertifikaları da yeniliyor. Web siteleri için gizliliği, güvenliği ve güveni korumak artık “ateşle ve unut” prensibiyle mümkün oluyor.Apple AirPods satışa sunuldu
Apple, kablosuz kulaklığı Airpods’u, tam bir onur meselesi haline getirmişti. Piyasaya çıkışı çok geciken kulaklıklar için Tim Cook’un tüm şirketi alarma geçirdiği biliniyordu.
Apple bugün yaptığı duyuru ile AirPods’un Apple.com/tr adresinden online olarak sipariş edilebileceğini ve önümüzdeki hafta müşterilere teslim edilmeye başlayacağını duyurdu. Kulaklıklar ayrıca Apple Store’larda, Apple Yetkili Satıcılarında ve belirli iletişim operatörlerinde satışa sunulacak.
AirPods, yüksek kaliteli ses ve uzun pil ömrüyle zahmetsiz bir kablosuz dinleme deneyimi sağlıyor. Bu kulaklık daha önce mümkün olmayan bir kablosuz ses deneyimiyle müzik dinleme, telefonla görüşme, TV programları ve film izleme, oyun oynama ve Siri kullanma biçimimizi yeniden icat etmek için gelişmiş teknolojilerden yararlanıyor.
Siri destekli kablosuz kulaklık
AirPods tek dokunuşla Apple Watch, iPad ve Mac’iniz de dahil olmak üzere kullanıcının iCloud hesabına bağlı tüm aygıtlara bağlanıyor. Gelişmiş sensörler AirPods’un kulakta olup olmadığını algılıyor ve müziği otomatik olarak oynatıyor veya duraklatıyor. AirPods’a çift tıklandığında Siri etkinleşiyor. Kullanıcı Siri üzerinden dinlemek istediği şarkıyı seçebiliyor, yol tarifleri alabiliyor, telefon görüşmeleri yapabiliyor veya diğer Siri görevlerini yerine getirebiliyor. Yeni Apple tasarımı kablosuz AirPods, şarj kutusuyla birlikte Apple.com/tr adresinden 779,00 TL fiyatla satın alınabiliyor. Cihaz, önümüzdeki hafta müşterilere telim edilmeye başlanacak. AirPods, ABD, Almanya, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Çin, Fransa, Hindistan, Hollanda, Hong Kong, Japonya, Kanada ve Meksika dahil 100’den fazla ülke ve bölge satışa çıktı.MENA Bölgesinin ilk Samsung İnovasyon Merkezi Türkiye’de
Samsung Türkiye, MENA bölgesindeki ilk Samsung İnovasyon Merkezi’nin Türkiye’de açıldığını duyurdu. T.C. Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Arda Ermut’un katılımıyla açılışı gerçekleşen merkezde ziyaretçiler, Samsung’un farklı sektörlerin ihtiyaçlarına göre geliştirdiği yenilikçi ürün ve çözümler ile tanışacaklar.
Samsung Electronics Türkiye Başkanı DaeHyun Kim, “Uzun yıllardır en gelişmiş teknolojilere öncülük eden bir dünya lideri olarak, ihtiyaçları ve beklentileri anlayıp insanların hayat kalitesini artıracak yenilikçi teknolojilerimizi onlarla buluşturuyoruz. MENA bölgesindeki ilk Samsung İnovasyon Merkezi’nin Türkiye’de açmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.
Teknolojinin artık sadece dikey bir sektör olarak değil, tüm endüstrileri yatayda kesen bir konsepte dönüştüğünü belirten Samsung Electronics Türkiye Başkan Yardımcı Tansu Yeğen, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Dünya hızla dijitalleşirken, kurumlar teknolojiyi, işlerini hızlandıran bir araç olarak kullanmanın çok ötesinde görüyor. Dijitalin sunduğu rekabet avantajını elde tutmak için, inovasyon ve teknolojiyi kurumsal DNA’larının yapı taşına dönüştürme çabasında olan kurumlar, müşterilerin yeni deneyimler sunma talebini karşılamaya çalışıyor. Zorlu küresel ekonomik şartlarda sürdürülebilir büyümeyi yakalayabilmek için ülkemizde de bu inovasyon ve teknoloji vizyonunun yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor. Bu vizyonun kurumlar tarafında sahiplenilmesine destek olmak adına, ‘Samsung İnovasyon Merkezi’mizi Türkiye’deki müşterilerimiz ve iş ortaklarımızın hizmetine açtık. Yılda 14 milyar doları aşan Ar-Ge yatırımımızın sonuçlarını, ülkemizdeki şirketlere ilk elden ulaştırmanın mutluluğunu yaşıyoruz.”
Sektör liderlerinin buluşma noktası olacak
Samsung İnovasyon Merkezi’nde finans, perakende, ulaştırma, turizm ve eğitim sektörleri başta olmak üzere, birçok endüstrideki kurumun ilgi duyacağı teknolojik çözümler yer alıyor. Merkez, Samsung teknoloji ortaklarının çözümlerini sunmanın yanı sıra sektör liderlerinin de katıldığı çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapacak. Türkiye’nin dijitalleşme yolculuğuna doğrudan katkı sağlayacak merkez, bu hedefe ulaşılmasında yenilikçi teknolojik çözümleriyle destek olacak. Samsung İnovasyon Merkezi sayesinde Samsung müşterileri ve iş ortakları her an kurumsal ürün ve çözümlerini deneyimleme şansına sahip olabilecekler.Uber çalışanları kullanıcıları gözetliyor mu?
ABD’de devam etmekte olan bir davada ifade veren eski bir Uber mühendisi, şirketin içindeki etik dışı davranışların boyutlarını ortaya koydu.
Eski Uber çalışanı Ward Spangenberg verdiği ifadede, şirketin çalışanlarını denetlemek konusunda yetersiz kaldığını, isteyen çalışanın Uber kullanıcılarının verilerine kolaylıkla eriştiklerini hatta anlık olarak lokasyonlarını takip edebildiklerini aktardı.
Eski sevgiliyi uygulamadan takip ve taciz etmek
Uber çalışanlarının daha çok sevgililerini/eşlerini veya ünlüleri takip ettiğini belirten eski çalışan, durumun vahametini de ortaya koymuş oldu. Uber çalışanlarının bu bilgileri, paparrazzilere, magazin basınına sattıkları; eşlerini/sevgililerini hatta eski sevgililerini bu veriler üzerinden taciz ettikleri yönünde şikayetler de bulunuyor. Uber hakkında açılan bu dava, mobil cihazlarımıza kurduğumuz uygulamaların yarattığı mahremiyet açığına dair tartışmaları da alevlendirmesi bekleniyor. Mobil uygulamalardaki mahremiyet sorunu sadece Uber çalışanlarının, kullanıcıların lokasyonlarını görmesiyle sınırlı değil. Herhangi bir mobil uygulamanın geliştircisi, telefonun kamerasına, fotoğraf galerisine, arama bilgilerine, SMS’lere, mikrofana erişim alarak, kullanıcının tüm mahrem bilgilerine ulaşabiliyor, isterse anlık olarak takip edebiliyor. Bilinçli kullanıcılar, mobil işletim sistemlerinde, hangi uygulamanın ne zaman hangi veriye ulaştığını, telefonda hangi aktiviteyi gerçekleştirdiğini gösteren logların kayıt edilmesini istiyorlar. Bu sayede kötü niyetli uygulamaları tespit etmek çok daha kolay olacak. Bu işlevi gören bazı mobil uygulamalar bulunuyor ancak bu uygulamalar da başlı başına bir güvenlik/mahremiyet açığı yaratıyor.Skype tercüme özelliğini genişletiyor
Skype, canlı görüşme üzerinde uyguladığı anında tercüme özelliği ile özellikle iş dünyasında büyük beğeni toplamıştı.
İki Skype üyesi arasındaki Skype görüşmesinde, kullanıcılar kendi dillerinde konuşurken, video görüşme uygulamayı, konuşmayı metin olarak tercüme ederek karşı tarafa iletiyordu.
Skype üzerindeki tüm görüşmeler
Microsoft’un popüler uygulaması şimdi bu özelliği, Skype’tan, mobil veya karasal hatlara yapılan aramalar için de devreye aldı. Ancak bu özellikten yararlanmak isteyen Skype kullanıcılarının Windows Insider Program’a üye olması, ve telefon aramaları için gerekli olan Skype kredilerine sahip olması gerekiyor. Arama “tercüme” modunda yapıldığında, karşı taraf telefonu açtığında, Skype tarafındanbir uyarı mesajıyla karşılaşıyor ve görüşmenin dijital olarak çevrileceği uyarısını alıyor. Ardından arayan kişinin konuşması kaydediliyor ve karşı tarafa tercüme edilerek okunuyor. Daha sonra da aranan kişinin cevabı için aynı işlem uygulanıyor. Ancak bu sırada kısa bir bekleme süresi gerekiyor.Zyxel’den yeni endüstriyel PoE switch’leri
Zyxel, dış ortamlar için üretilen RGS Serisi fansız endüstriyel PoE Switch’lerini tanıttı. Yeni seri 5/12 portlu Gigabit Switch’ler en zorlu dış koşullarda zahmetsiz ve stabil bir ağ kurulumu için tasarlandı.
Zyxel’in kurumsal ağ çözümleri içinde yer alan RGS serisi, dış sahada kullanılan ve sürekli yüksek ısı ve toz gibi olumsuz koşullara maruz kalan dış kabinlerin IP tabanlı olarak kontrol edilebilmesini ve sürekli çalışır durumda tutulabilmesini sağlayan özel bir ürün ailesi. RGS Serisi ayrıca sahip olduğu IP30 ve elektromanyetik uyumluluk standardı EMC sertifikalarıyla mükemmel ısı kontrol ve koruma sağlayarak -40’tan, 75 santigrat dereceye kadar değişen ısılarda performansını koruyarak çalışabiliyor. Cihazlar sınırlı kurulum alanına sahip kullanıcılar için bir DIN rayına ya da duvara monte edilerek farklı montaj seçenekleri de sunuyor.
20 milisaniyede tekrar çalışma imkanı
Günümüzün IP izleme ve yönetim sistemlerinde güvenlik yüzünden oluşan sorunlar işletmeler için önemli kayıplara neden olabiliyor. RGS Serisi, daha iyi ve stabil bir ağ performansı için çift güç girişi ile donatılmış. Bir güç kaynağında sorun oluştuğunda diğer güç kaynağı devreye girerek, ağ performansını yine en üst seviyede tutarak kesintisiz çalışma imkanı sağlıyor. Ayrıca RGS200-12P, kendini hızlı kurtarma (self-recovery) teknolojisi ile de tasarlanmış bir ürün. Bu da herhangi bir ağ arızasında RGS200-12P’nin 20 milisaniye gibi çok kısa bir sürede tekrar aynı performansla çalışmaya başlayacağı anlamına geliyor. Özellikle çok geniş alanlarda ya da caddelerde veri ve iletim gücünü sağlayacak bu tip altyapıların kurulumu beraberinde çok yüksek maliyetleri de getiriyor. RGS Serisi’nin sahip olduğu fiber uplink desteği, ağların kapsamını 40 kilometreye kadar genişletmeye olanak sağlayarak maliyet tasarrufunun da önünü açıyor. Ayrıca RGS Serisi sahip olduğu PoE+ teknolojisi sayesinde yüksek güç tüketen benzerlerine göre önemli oranda enerji tasarrufu da sağlıyor.Evrensel sabit gelir araştırmalarına 10 milyon dolar
Facebook’un kurucularından Chris Hughes ve Y Combinator’un kurucusu, yatırımcı Sam Altman, ilginç bir yatırıma imza attılar.
Marketlerin ve Fastfood restoranlarının robotlaştığı, taksi sürücülerinin işlerinin kaybetmek üzere olduğu, temizlik görevlileri yerine robot temizlik makinelerinin yerleri sildiği, müzisyenlerin yerine yapay zekanın beste yaptığı, doktorların çoğunu işsiz bırakabilecek teşhis robotlarının kullanıma girmek için gün saydığı, pilotların bile işsiz kalmasının an meselesi olduğu bir dünyada, insanların nasıl para kazanıp geçineceği sorusu şu anda aydınların zihnini en çok meşgul eden konuyu oluşturuyor.
Evrensel Sabit Gelir
Elon Musk bu soruya cevap olarak, “evrensel sabit gelir”in (Universal Basic Income) kaçınılmaz olacağını düşünüyor. Evrensel sabit gelir, tüm vatandaşlara belli bir sabit gelir sağlama mantığı üzerine kurulu bir model. Bu sayede, robotlar insanların işlerini alsa da, insanların temel ihtiyaçlarını sağlayacak geliri elde etmesi mümkün olacak. Fakat bu sistemin nasıl işleyeceği sorusuna henüz cevap bulunmuş değil. Böyle bir gelir kaynağının ekonomiye nasıl etki edeceği sorusu en büyük endişeyi oluşturuyor. Temel ihtiyaçlarını karşılayacak geliri elde eden çok sayıda insanın artık çalışmaktan vazgeçerek, ekonomiyi çökertebileceği, dünyanın dev bir krize girebileceği hatta medeniyetin bile çökebileceği endişesi yaşanıyor. Chris Hughes ve Sam Altman, bu konuda yapılacak çalışmaları desteklemek üzere, 10 milyon dolarlık bir fon kurduklarını açıkladılar. Özellikle ABD toplumunu hedef alan araştırmaları destekleyecek olan fonla, robotların ve yapay zekanın işsiz bırakacağı insanları desteklemek için neler yapılabileceği araştırılacak. Elbette araştırmaların sonuçlarını, tüm dünyaya uygulamak mümkün olabilecek. Diğer bir deyişle, robotlar çok hızlı bir şekilde geliyor ve dünyada milyonlarca insan, robotlar yüzünden işsiz kalma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Çok yakında siyasetçilerin bu sorunu da gündeme alarak çözüm üretmeleri gerekecek. Bir ülkenin, kendi vatandaşlarının gelirlerini koruması için, yabancı ülke vatandaşlarına çalışma izni vermemesi gibi, bazı ülkelerde robot/yapay zeka kullanımına da belirli bir limit getirilebilir. Bu tür çözümlerin tartışılacağı döneme girmek üzereyiz.Teknolojinin patronları Trump ile buluşuyor
Bu hafta teknoloji dünyası için önemli bir toplantıya ev sahipliği yapacak.
Yeni ABD Başkanı Donald Trump, henüz koltuğuna oturmamış olsa da, teknoloji dünyasının patronları ile bir araya gelecek.
Dev şirketlerin CEO’ları yeni başkana rapor verecek
Görüşmeye Facebook, Google, Apple, Microsoft, Tesla, Intel, IBM ve Cisco şirketlerinin CEO’ları katılacak. Çarşamba günü New York’ta gerçekleşecek toplantıda CEO’ların yeni başkana teknoloji şirketlerinin ihtiyaçları hakkında bilgi vermesi beklenirken, Trump’ın da seçim döneminde teknoloji şirketlerinin çalışanları tarafından aldığı ağır hakaretleri gündeme getireceği düşünülüyor. Seçim döneminde, özellikle ABD’li teknoloji şirketleri Trump’a karşı ağır bir muhalefet göstermiş, Facebook çalışanları Trump hakkındaki tüm haberlerin yasaklanması gerektiğini savundukları için işten atılmış, hatta Amazon’un CEO’su Jeff Bezos, Trump’a açık açık savaş ilan etmişti. Trump ise, seçimden sonra Amazon’u çok zor günlerin beklediğini ve Bezos ile “kişisel olarak uğraşacağını” dile getirmişti. Çarşamba günkü toplantıya Bezos’un da davetli olduğu vurgulanırken, Amazon’un CEO’sunun toplantıya katılması beklenmiyor.Nokia’nın yeni telefonlarının detayları ortaya çıktı
Microsoft’un satın almasından sonra telefon üretimine 2 sene ara veren Finlandiyalı dev şimdi yeniden akıllı telefon üretmeye başlıyor.
2017’de Android sistemli yeni akıllı telefonlar piyasaya sürecek olan Nokia’nın bu hamlesi bir süredir medyanın gündemindeydi ancak telefonlar hakkında detay net değildi.
Ancak şirketten sızan son bilgiler, telefonların özellikleri ve fiyatları hakkında ipucuna ulaşmamızı sağladı.
Buna göre, Çin’li Foxconn ile ortaklık kulan Nokia ilk telefonunu iki farklı varyasyonla satışa çıkaracak.
150 dolara Nokia kalitesi
İlk modelde 2GB Ram bulunacak ve fiyatı 150 dolar seviyesinde olacak. İkinci modelde ise 3GB Ram bulunacak ve fiyat seviyesi 200 dolar düzeyinde olacak. İki cihaz da Qualcomm Snapdragon 430 işlemci ile gelecek, 5,5 inç FullHD ekrana sahip olan telefonlarda 13 MP arka ve 8 MP ön kamera bulunacak. Yeni Nokia cihazları, iPhone’ların da taşeron üreticisi olan Çinli Foxconn üretecek. Pazarlaması ile Nokia’nın telefon üretip satmak için kurduğu HMD Global’a ait olacak.Yapay zeka, IT çalışanlarının %80’ini işsiz bırakacak
Yapay zekanın, iş dünyasına olası etkileri tartışılırken, büyük işsizlik yaratma korkusu da sık sık dile getiriliyor.
Otonom otomobiller nedeniyle ilk aşamada taksi şoförlerinin ve kamyon sürücülerinin işlerini kaybetmesine kesin gözüyle bakılırken Amazon’un yeni tanıttığı, kasiyersiz ve kasasız market konsepti Amazon Go, perakende sektöründe de yapay zeka nedeniyle iş kayıpları yaşanabileceğini ortaya koydu.
Şimdi ise bir diğer beklentinin IT çalışanların işlerinin risk altında olduğunu gösteriyor.