Foxconn’un müdürü 5700 iPhone’u çalmış
Apple’ın mobil cihazlarını üreten Çin’li taşeron Foxconn, büyük bir skandal ile çalkalanıyor.
Fabrikanın test cihazlarını organize eden departmanın yöneticisinin, 2013 ve 2014 yılları arasında, 5700 adet iPhone çaldığı ortaya çıktı.
Türkiye, mobil ödemede devlerle yarışıyor!
Türkiye’nin ilk dijital cüzdanı BKM Express, kullanıma sunulmasından bu yana geçen dört yılda e-ticaret, mobil ticaret ve online ödemeler alanlarında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
Türkiye’de 1,2 milyonu aşkın kullanıcı sayısına ulaşan ve 15 binin üzerinde üye işyerinde hizmet veren BKM Express, kullanıcılara web ve mobil alışverişlerinde hızlı ve kolay ödeme imkânı sunuyor.
Türkiye’nin en yaygın kullanılan dijital cüzdanı
Etkinlikte konuyla ilgili konuşan BKM Genel Müdürü Soner Canko, “Nakit ödemeyi terk ederek, hız ve kolaylık sağlayan ödeme sistemlerine geçmenin faydalarını bireyden aileye, aileden topluma, toplumdan ülkenin tamamına ölçeklendirmek mümkündür. BKM Express, alışveriş deneyimine getirdiği hızlı, kolay ve güvenli ödeme anlayışıyla bu vizyona çok önemli katkılar sağlıyor. BKM Express’in kurulduğundan dört yıl sonra toplumumuza somut faydalar, yeni teknolojiler sağlayan ve ekosistemi besleyen bir marka haline gelmesinden dolayı büyük mutluluk duyuyoruz’’ sözlerine yer verdi. Ayrıca etkinlikte konuşma yapan bir diğer isim olan Dijital Çözümler Genel Müdür Yardımcısı Serkan Yazıcıoğlu, online perakende işlemlerinde mobilin payının arttığına vurgu yaptı. Şu anda internetten yapılan kartlı ödemelerin hacmi 65 milyar TL iken, ülkemizde internette kullanılan 24 milyon kredi kartı yer alıyor. Dört yıllık süreçte çok önemli bir yol kat eden BKM Express, mobil ödemenin kolaylığı ile simitçiden sokak büfesine, gazete bayisinden restoranlara kadar her alanda güvenli ve kolay alışveriş yapılabilmesini amaçlıyor. Konu ile ilgili SDN’in Serkan Yazıcıoğlu ile yaptığı röportajı aşağıdan izleyebilirsiniz.Zararlı yazılımlar konusunda hiçbir fikrimiz yok
Kaspersky Lab 2016 Tüketici Güvenliği Riskleri Araştırması, zararlı yazılımlar için toplum genelinde verdiği zararın yanı sıra, saldırı yollarının çeşitliliğindeki ve karmaşıklığındaki artışı gözler önüne seriyor. Türkiye’deki İnternet kullanıcıları, zararlı yazılımlar sebebiyle cihaz yavaşlaması (%47), pop-up pencereler ve istenmeyen reklamlar (%26) ve şüpheli sayfalara yönlendirilmek (%21) gibi bir dizi sorunla karşılaşırken, %10’unun cihazı ise virüsler sebebiyle çalışmaz hale geliyor.
Saldırıların etkisi fiziksel olmaktan öte maddi de olabiliyor. Kullanıcıların %18’i zararlı yazılım saldırısı sonucunda oluşan bir sorunu gidermek için vaka başına ortalama 420 TL masraf yapmak durumunda kalıyor.
Yayılma yolları çok karmaşık
Zararlı yazılımlar her geçen gün daha çeşitli yollardan yayılmaya devam ediyor ve kullanıcıların cihazlarına bulaşma yolları farklılık gösteriyor. Yapılan araştırmaya göre, zararlı yazılımlar Türkiye’deki kullanıcılara en çok şüpheli sayfaların ziyareti sırasında bulaşıyor (%41). Sahte uygulamalar ve yazılımlar (%29) ve USB bellekler de (%43) her beş kullanıcıdan biri tarafından zararlı yazılımların bulaştığı kaynaklar olarak belirtiliyor. E-posta ve mesajlaşma da sık karşılaşılan bulaşma yolları arasında yer alıyor. Kullanıcıların neredeyse beşte biri (%17) tanımadıkları birinden gelen e-posta veya mesaj üzerinden virüs aldıklarını söylerken, %14’ü ise aynı tecrübeyi tanıdıkları insanlardan gelen e-posta ve mesajlar yoluyla yaşadıklarını belirtiyor. Kullanıcıların bir diğer %14’ünün ise zararlı yazılımların nereden bulaştığı ile ilgili bir fikri bulunmuyor.Emarsys Yapay Zeka Pazarlaması
B2C pazarlama bulutu şirketlerinden Emarsys, Emarsys Yapay Zeka Pazarlaması (AIM) özelliğini lanse etti.
Yapay zeka pazarlamasının yeni kabiliyetleri, pazarlama profesyonellerinin üzerindeki yükü hafifletiyor. Bunu da bambaşka araçlar ekleyerek değil, onun yerine karmaşık veri bilimiyle her ölçekte gerçekten kişiselleştirilmiş kampanyaları tüm kanallarda uygulama arasındaki boşluğu basit ve etkin bir şekilde birleştirerek başarıyor.
İleri görüşlü pazarlama profesyonellerine güçlü ve somut bir yapay zeka çözümü olarak sunulan AIM, daha önce deneyimlenmemiş kabiliyetlere sahip; bir komutla kişiselleştirilmiş teşvik tavsiyeleri ve gelirleri % 28’den1 fazla artırma potansiyeliyle ciddi değer katma bunlardan sadece ikisi.
Forrester2 tarafından yapılan bir araştırmaya göre müşteri sadakati yaratmaya çalışan pazarlama profesyonellerinin % 40’ı kişiselleştirme konusunda zorluk yaşıyor. Emarsys AIM, ileri görüşlü pazarlama profesyonellerine daha fazla empati kurabilme ve müşterileriyle bire bir etkileşime odaklanabilme imkanı veriyor. Yapay zeka, operasyonel ve uygulama görevlerinin yükünü aldığı için bu her ölçekte yapılabiliyor. Pazarlama profesyonellerinin strateji, içerik ve yaratıcılığa konsantre olması da e-ticaret, perakende, seyahat ve diğer B2C sektörlerinde faaliyet gösteren küresel şirketlerin daha çok etkileşime giren müşteriler, daha fazla sadakat ve daha yüksek gelir elde etmesini, dolayısıyla da ROI oranlarının artmasını mümkün kılıyor.
Pazarlama profesyonellerinin AIM ile etkileşimi, gelişmiş özellikleri Emarsys B2C Marketing Cloud’a ekleyen özgün ve sezgisel bir kullanıcı deneyimi (UX) portalı aracılığıyla gerçekleşiyor. AIM, iki milyardan fazla Emarsys birleştirilmiş müşteri profilinin analizinden elde edilen verileri kullanarak zamanlamayı, içeriği ve iletişim kanalını otomatize ediyor.
Şimdiden AIM kullanmaya başlayan Evolution Slimming1 ve Japan Centre3 gibi Emarsys’in perakende ve e-ticaret müşterileri ciddi değer artışı yaşadıklarını ve yapay zeka kullanımını desteklediklerini ifade ediyor.
Pazarlama profesyonellerine yapay zeka desteği
AIM konusunda açıklamalarda bulunan Emarsys İnovasyon Üst Yöneticisi Hagai Hartman4, “Günümüzde pazarlama profesyonelleri hala kampanyalarının ince ayarlarını manuel olarak yapıyorlar. Segmentasyon ve kişiselleştirme kararlarını derin, veriye dayalı bilgilerle değil sezgileriyle veriyorlar. Kendi bünyemizde sıfırdan geliştirdiğimiz ve Emarsys AIM’e entegre ettiğimiz kabiliyetler, ileri görüşlü pazarlama profesyonellerine ölçeği ne olursa olsun, her şirketteki rollerini yeniden tanımlama imkanı veriyor. Kampanyalarda tahminde bulunmayı ortadan kaldırarak ve operasyonel işlere daha az zaman harcayarak gelir ve yatırım getirisi açısından sonuçlarını kolayca iyileştirebiliyorlar” diye konuştu. AIM’nin lansmanı, Emarsys’in 22,3 milyon $’lık ek finansman sağladığını açıklamasından kısa bir süre sonra gerçekleşti. Son 24 ayda toplam 55,3 milyon $’a ulaşan ek finansman, Emarsys AIM gibi yapay zeka inovasyonlarını desteklemek için kullanılacak. AIM kabiliyetleri şimdiden Emarsys müşterilerine ciddi ROI artışı sağlamış bulunuyor. Bu müşterilerden biri olan Evolution Slimming, uluslararası bir zayıflatıcı gıda takviyeleri tedarikçisi olarak 100’den fazla ülkeye gönderim yapıyor. Emarsys B2C Marketing Cloud’un gücünü yapay zekadan alan Teşvik Tavsiyeleri özelliği, Evolution Slimming’in önemli sonuçlar elde etmesine yardımcı oluyor 1 Örneğin, ‘varsayılan teşvik’ kontrol grubuna kıyasla + % 28,6 gelir artışı, potansiyel müşterilerden yaratılan gelirlerde + % 32,2 artış ve kaybedilmekte olan müşterilerden + % 6,5 gelir artışı elde edilmiş bulunuyor. Uygulama ve Kampanya katmanları arasında yer alan Emarsys AIM ile yakın ve uzun vadede yeni özellikler sunulacak. Emarsys AIM lansmandan itibaren aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli ürün ve özelikleri destekleyecek ve geliştirecek: -Gelirleri maksimize etmek için özelleştirilmiş Teşvik Tavsiyeleri -Kişisel alışveriş deneyimleri için öngörülü Ürün Tavsiyeleri -Gönderim Zamanı Optimizasyonu ve mükemmel zamanlanmış içerikler için makine öğrenmesiTürkiye’nin akıllı şehir yol haritası
Türkiye’de akıllı şehirlere yönelik olarak belediyelerin faydalanabileceği bir başucu kaynağı sunmak hedefiyle hazırlanan “Akıllı Şehir Yol Haritası Raporu”, akıllı şehirleşmede öncü kentlerden Bursa’da açıklandı. Türkiye’de akıllı belediyeciliğin röntgenini çeken ve akıllı şehirler konusunda en kapsamlı rapor olarak gösterilen çalışmada, insana değen ve etki bırakan yaklaşımların teknoloji desteğiyle en etkin şekilde şehirleri nasıl geleceğe taşıyabileceği sorusuna yanıt aranıyor. Şehirler için olması gereken modeli ortaya koyan rapor, akıllı şehirlerin bir lüks değil bir ihtiyaç olduğuna ve sürdürülebilir bir şehir hayatı için kentlerin hızla uçtan uca akıllı şehirler haline gelmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Raporla birlikte bir online platform da hazırlanarak uçtan uca vatandaş odaklı bir akıllı şehir yol haritası sunulacak.
30 büyükşehir belediyesi akıllı şehir olacak
Türkiye’deki 23 büyükşehir belediyesinin katılımıyla hazırlanan raporda akıllı şehir programlarının ülke ölçeğinde tasarlanması ve bütünsel bir biçimde uygulanması halinde akıllı şehirlerin Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’na yılda yaklaşık 30 milyar TL’lik katkıda bulunması öngörülüyor. “Akıllı Şehir Yol Haritası” ile ilk etapta 30 büyükşehir belediyesinin akıllı şehir olması hedefleniyor. Rapora göre, bu hedefe ulaşılması halinde ülke genelinde %20 enerji tasarrufu sağlanabilecek. Akıllı trafik uygulamalarıyla, günde ortalama 100 dakikanın trafikte geçirildiği ve nüfusu 10 milyondan fazla olan bir şehirde vatandaşların trafikte geçirdiği zamandan yılda ortalama 104 milyon saat tasarruf edilebilecek. Ayrıca, akıllı kavşak uygulamalarıyla, kavşaklardaki duraklamalarda günde ortalama %45’e yakın azalma sağlanabilecek. Vatandaş yaşadığı şehirle ilgili söz sahibi olacak “Akıllı Şehir Yol Haritası”, akıllı şehirlere ilişkin kapsayıcı bir tanım ortaya koyduktan sonra, akıllı şehirlerin temel bileşenlerini tanıtıyor. Akıllı şehirleşmeden etkilenen ana sektörlerdeki ön plana çıkan güncel gelişmelere değinen raporda, uluslararası başarılı örnekler paylaşıldıktan sonra Türkiye’deki mevcut duruma ilişkin bir özet bakış sunuluyor ve başarılı bir akıllı şehir dönüşüm yolculuğu için kritik öneriler sıralanıyor. Raporun sonunda, farklı olgunluktaki akıllı şehir gelişimine ışık tutabilecek bir yol haritası sunuluyor. Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde, Dijitalleşme Endeksi sonuçlarına da yer veriliyor. Türkiye’nin dört bir yanında 26 büyükşehir belediyesiyle hayata geçirdiği “Akıllı Şehir Endeksi” çalışmasında, büyükşehir belediyelerinin ortalama dijitalleşme skoru %55 olarak tespit edildi. Belediyeler, Dijital Hizmetler’de %52, Dijital Operasyonlar’da %49 ve Dijital Teknoloji Platformları’nda %59’luk skora sahip bulunuyor. Raporda ayrıca, Barselona, Kopenhag, Jakarta, Amsterdam, Dubai, Güney Afrika, San Francisco, New York, Luksor, Seul, Londra, Singapur ve Lembo gibi şehir ve ülkelerdeki akıllı şehir uygulamaları kapsamlı olarak anlatılıyor.Raporda yer alan belediyelerle online olarak uygulanan anket bölümüne göre:
Belediyelerin %74’ünde farklı birimlerden personelin katılımıyla akıllı şehir ekipleri bulunuyor. Şehir sakinleriyle ilişkilere önem veren belediyeler, %89’luk bir oranla, görüş, öneri ve şikâyetlerini ileten kişilere mutlaka geri dönüş yapıyor. Vatandaş görüş ve önerilerinin iletildiği kanallar içinde web sitesi (%94,74) en yaygın uygulama olurken, onu çağrı merkezi (%89,47) takip ediyor. Akıllı şehir çözümleri %94’lük oranla en çok ulaşım alanında kullanılıyor, onu %42 ile su hizmetleri takip ediyor. Vatandaş ve paydaşların belediyelerden en büyük çözüm beklentisi ulaşım (%78,9) olurken, onu trafik (%73,7) ve otopark (%52,6) sorunu izliyor. Başarılı olarak değerlendirilen akıllı şehir uygulamaları arasında akıllı durak, akıllı otobüs, akıllı trafik ışıkları ve sinyalizasyon, akıllı kavşaklar gibi ulaşımı doğrudan ilgilendiren uygulamalar ön plana çıkıyor. 2016’da 17 milyar ABD Doları olan akıllı ulaşım pazarının önümüzdeki 5 yılda 25 milyar ABD Doları’na ulaşması bekleniyor. 2015’te dronlardan elde edilen toplam endüstri gelirinin 200 ile 400 milyon ABD Doları olması bekleniyor. Dünya mikro şebeke pazarının 2014-2020 arasında %21 büyümesi bekleniyor. Dünyada sızıntı kaynaklı şebeke suyundan kayıp oranının %50 civarında olduğu tahmin ediliyor. 2030 yılında şebeke suyuna olan talebin arzı %40 geçeceği öngörülüyor. Şehirlerde üretilen atığın ancak %2’si düzgün olarak arıtılıyor. Her 100 yılda bir olan büyük seller artık her 10-20 yılda bir, hatta daha kısa aralıklarla meydana geliyor. Yıllık %48 oranında büyüme gösteren sağlık verisi dünya genelinde en hızlı büyüyen veri segmentleri arasında yer alıyor. Akıllı bina ve yaşam teması, 2014 yılında 147 milyar dolarlık bir iş hacmine sahipken, bu rakamın 2020 yılında 220 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. Veri Arşivi ve Analizi Yoluyla Önceden Suç Tespiti sayesinde hırsızlık oranlarında %19 düşüş sağlanabiliyor. Akıllı park sistemiyle, 200.000 insanın yaşadığı bir Avrupa şehrinde, park yeri bulma zamanı %50 azaltılarak hem yaşam kalitesine katkıda bulunulabiliyor, hem de yakıt tasarrufu sağlanabiliyor. Park gelirleri artarken, personel giderleri %5-10 arası düşürülebiliyor. Akıllı katı katık toplama sistemleriyle çöp toplama maliyetlerinde %43’e kadar azalma yaşanabiliyor.Google, bulut uygulamaları geliştirmek için yeni bir araç yayınladı
Google, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu bulut uygulamalarını geliştirmesine yardımcı olacak yeni bir araç setini duyurdu.
Tamamen sürükle-bırak mantığı ile çalışan ve ileri uzmanlık düzeyi gerektirmeyen yeni araç seti App Maker ismini taşıyor. Google’ın online uygulamalarının yer aldığı G Suite üzerinden erişilebilen App Maker ile şirketler, kendi iş süreçlerine uygun olacak kendi bulut uygulamalarını sadece birkaç gün içinde kolayca oluşturabilecek.
Google, App Maker’ın nasıl çalıştığını basitçe şu blog üzerinde anlatıyor. Ayrıca, hizmetin tanıtımı için de küçük bir video yayınlamış bulunuyor.
Amazon buluta tırla veri taşıyacak
Kulağa şaka gibi geliyor ama değil.
Amazon’un bulut servisi Amazon Web Services, artık müşterilerinin verilerini buluta tırla taşıyacak. Bu yeni hizmetin ismi ise Snowmobile.
Snowmobile, bir tır ve onun zerine yerleştirilmiş dev bir konteyner’dan oluşuyor. Konteyner ise aslınada bildiğimiz dev bir hard disk. Bu hardisk birkaç exabytes boyutunda veri taşıyabiliyor. Merak edenler için söyleyelim, 1 exabyte, 1 milyar gigabytes anlamına geliyor.
Snowmobile hizmetini anlayabilmek için onun ortaya çıkış öyküsünü bilmek gerekiyor.
Amazon Web Services, hizmet almaya başlayan müştirlerinin veri merkezlerindeki, sunucularındaki veriyi, kendi veri merkezlerine aktarmak durumunda ki, tüm şirket çalışanları ve hatta müşterileri bulut üzerinden bu veriye ulaşabilsin. Ancak ne var ki, artık çoğu şirketin birikmiş verileri internet üzerinden kısa sürede aktarılabilecek boyutları geçmiş durumda.
Amazon bu sorunu yenmek için geçen yıl Snowball isminde, küçük bir PC kasası boyutlarında özel bir hard disk üretti. Bir AWS çalışanı, müşterinin veri merkezine gidip, bu iri harddiskle birikmiş tüm veriyi kopyalayıp AWS sunucularına götürüyordu. Bu kasalar, 1 petabyte veriyi taşıyabiliyordu ki, bu da 1 milyon gigabytes anlamına geliyor.
Ancak ne var ki, bazı şirketlerin ürettiği veri miktarı, Snowball’ın kapasitesini çok aşmaya başladı. Öyle ki ekabytes boyutlarında veriler üreten şirketlerin verisini AWS merkezine taşımak için binlerce Snowball gerekiyordu.
AWS bu sorunu çözmek için, tır kasası boyutlarında yeni bir ürün geliştirdi. Snowmobile adını alan yeni dev hard disk Exabytes boyutlarında veriyi taşıyabiliyor. Yani binlerce Snowmobile’ın taşıyabileceği veriyi tek seferde alıyor. Yine de öyle dev şirketler var ki, Amazon 6 tırlık filosuyla birlikte bu şirketlerin toplam verisini buluta ancak haftalar süren git gellerle taşıyabilecek.
Bosch, Manisa’da Termoteknoloji İnovasyon Merkezi kurdu
Bosch Termoteknik’in teknolojiye, inovasyona verdiği değeri ve müşteri odaklı çözümlerini paylaştığı merkezde, alanında uzman bir kadro görev alacak. İş ortaklarından üniversitelere, Bosch çalışanlarından tüm sektöre kadar uzanan geniş bir yelpazedeki paydaşlara, ısıtma ve soğutma sektöründeki son teknolojiyle geliştirilmiş ürünler hakkında eğitimler verilecek.
Ziyaretçiler, en yenilikçi kombi, klima ve diğer teknolojik ürünleri ve bu ürünlerin teknolojiyle olan birlikteliğini deneyimleme fırsatı bulacak. Bu merkezde gerçekleştirilecek toplantı, çalıştay ve müşteri deneyimleme uygulamaları sektörün inovasyon gücüne de katkı sağlayacak.
Termoteknoloji İnovasyon Merkezi’ne 2 milyon avro yatırım
Bosch Termoteknik Türkiye’nin 2 milyon avro yatırım tutarıyla Manisa Fabrikası bünyesinde kurduğu Termoteknoloji İnovasyon Merkezi’nin açılışı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Ali Çelik tarafından yapıldı. Açılışa, Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer, Almanya’nın Türkiye Büyükelçisi Martin Erdmann ve diğer protokol üyeleri ile Bosch Termoteknik Kalite ve Üretimden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ulrich Schmidt, Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young’ın yanı sıra Bosch Termoteknik üst düzey yöneticileri, bayileri, servisleri, müşteriler ve sektör paydaşlarından oluşan kalabalık bir davetli topluluğu da katıldı.Polat: “Sektörle ve iş ortaklarımızla birlikte büyüyoruz”
Bosch Termoteknik Türkiye, Ortadoğu ve Kafkasya Satış Genel Müdürü Zafer Polat konuşmasında, Türkiye’nin Bosch Termoteknik için çok önemli bir pazar olduğunu vurgulayarak, aynı zamanda önemli bir Ar-Ge, üretim ve yetkinlik merkezi olduğunu söyledi. Polat, “Bu pazarda şirketimizin büyümesi kadar sektörün gelişmesi de en önemli önceliklerimizdendir. Biz ürün geliştirmeden satış sonrası hizmetlere kadar uzanan geniş bir yelpazede bir yandan kullanıcılar için fark yaratan çözümler sunup, etkileyici ürünlerimizle dünyanın dört bir yanında yaşam kalitesini artırırken, diğer yandan da sektörle birlikte büyüyoruz. Yenilikçi gücümüzü, değerlerimizi ve inovasyon anlayışımızı daima sektörün hizmetine sunuyoruz. İş modelleri, tüketici alışkanlıkları ve ürün teknolojileri değişirken, hem bu değişimin öncüsü oluyoruz hem de iş ortaklarımızı ve sektör oyuncularını yeniliklerle beraber bu değişimin dışında bırakmayarak destekliyoruz” dedi.Sektörün eğitim ve deneyim merkezi olacak
Uzun yıllardır sektörün içinde olduklarını, iklimlendirme sektörünün temel ihtiyaçlarını çok iyi bildiklerini, özellikle bilgi ve kalifiye işgücü ihtiyacının yüksek olduğunu dile getiren Zafer Polat; “Bu ihtiyaçların karşılanmasının beraberinde, güvenli, kaliteli ve uzun ömürlü çözümlerle müşteri memnuniyetini artıracağız. Bu alandaki ihtiyacın bilinciyle hem sektörümüzü geliştirmeyi hem de müşterilerimizi memnun etmeyi hedefleyerek bu merkezi kurduk” diye konuştu. Termoteknoloji İnovasyon Merkezi’nin iklimlendirme alanında çok sayıda farklı ürün ve uygulamayı tek bir noktada birleştiren ve bunu da teknolojiyle destekleyen bir merkez olduğunu vurgulayan Polat, sözlerine şöyle devam etti: “Bu merkez, Türkiye’deki çalışanlarımızın ve iş ortaklarımızın yanı sıra ihracat yaptığımız Avrupa’dan Asya’ya kadar uzanan 41 farklı ülkenin tamamına açık bir müşteri deneyim merkezidir. Bu merkezde iş ortaklarımıza, mevcut ve potansiyel müşterilerimize, tüm ürünlerimizi ve bu ürünlerin teknoloji ile olan birlikteliğini deneyimleyerek gösterebilme imkanımız var. Misafirlerimiz kombi, klima, kazan, ısı pompaları ve ısı kontrol sistemleri gibi ürünleri çalışır şekilde tecrübe etme fırsatı da bulacak. Sadece müşterilerimize de değil; meslek lisesi, üniversite öğrencileri ve öğretmenleri, gaz şirketleri, dernekler gibi kurum ve kuruluşlara da eğitimler vereceğiz. Yani burası yalnızca Bosch’un değil, sektörün bir deneyim ve eğitim merkezi olacak. İnovatif yaklaşımlarla tasarlanmış bu merkezde fikirler tartışılarak, paylaşılarak sektör için yeni yaklaşımlar geliştirilecek. Ayrıca bizi geçmişten geleceğe taşıyan teknoloji, üretim, müşteri odaklılık, eğitim ve başarı gibi değerlerimizi sektöre, dünyaya ve gelecek nesillere aktaracağız.”Schmidt: “Biz, termoteknoloji sektörünün geleceğiyiz”
Bosch Termoteknik Kalite ve Üretimden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ulrich Schmidt de termoteknoloji sektörünün geleceğini şekillendirmek istediklerini vurgulayarak, “Müşterilerimize istedikleri ve bizden bekledikleri bu etkileyici ürünleri sunabilmek için büyük bir mesafe kat ettik. Araştırma ve geliştirmeye ve ürünlerimizin dijitalleşmesine büyük bir önem veriyoruz. Bugüne kadar dünya genelinde 200.000’in üzerinde bağlanabilirlik ürünü sattık. Bu ürünlerin gelecekte büyük bir potansiyele sahip olacağına inanıyoruz. İnovasyon Merkezimizde bir dijital sergi salonu bulunmasının nedenlerinden biri de budur” dedi.Young: “Türkiye bir yetkinlik merkezi, burada olmaktan gururluyuz”
Bosch Türkiye olarak bu yıl ikinci önemli açılışı gerçekleştirdiklerini belirten Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young, “Mayıs ayında İstanbul’da açtığımız Bosch Türkiye ve Ortadoğu Merkezi’nin ardından, hem Manisa’ya hem de sektöre hareketlilik kazandıracak Termoteknoloji İnovasyon Merkezi’nin açılışını yapıyoruz. Bu açılışlar, Bosch Türkiye’nin Bosch Global’in yetkinlik merkezi haline geldiğinin önemli birer kanıtı… Bosch Grubu olarak, 100 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de faaliyet gösteriyoruz. Uzun yıllardır Türkiye’deki yerel sanayinin modern teknolojilerle gelişmesine katkı sağlıyoruz. Bugün öyle bir konuma geldik ki, Türkiye’nin bir noktasında NASA için özel üretim yaparken diğer bir noktasında ise ürettiğimiz kombilerle dünyanın dört bir yanında evleri sıcak bir yuva haline getiriyoruz. Bunu da uzun vadeli bir taahhüt olarak görüyoruz. Burada olmaktan, buralı olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.Türkiye’deki tecrübe ve bilgi birikimi tüm dünyaya aktarılacak
Bosch Termoteknik Manisa Fabrikası bünyesinde hayata geçirilen Termoteknoloji İnovasyon Merkezi’nde 320 kişilik oditoryum, 3 farklı alanda hizmet veren eğitim salonu, ürünlerin sergilendiği dijital ve mobil içeriklerle de desteklenen showroom yer alıyor. Burada mobil uygulamalar, dokunmatik ekranlar, sanal gerçeklik uygulamaları, üç boyutlu filmler, sosyal medya ve dijital içerik ekranlarıyla bilgi birikimi ve deneyimlerin tüm dünyaya ve sektöre aktarılması hedefleniyor.Türk oyun geliştiricilerden dünyada bir ilk: Toyji
Dünyanın ilk akıllı oyuncak pad’i olma özelliğini taşıyan ürün, ailelerin ve günümüzün en büyük problemi olan sık tablet kullanımı ve çocuk gelişimde rastlanan ince motor becerileri, odaklanma gibi sorunları çözmek için ortaya sunuluyor.
Toyji, 3B yazıcı kullanarak oluşturulabilir ve değiştirilebilir gerçek oyuncaklara dokunarak, akıllı tabletlere dokunmadan oynanan eğitici dijital oyunlar sunarak, ailelerin ve çocukların daha verimli zaman geçirmelerini hedefliyor.
Dünyanın ilk oyuncak pad’i Toyji ön siparişlere başladı!
Bahçeşehir Dragos Kampüsü Anaokulları ve aileler ile yapılan çalışmalar ile son halini alan Toyji, Kickstarter kampanyası ile görücüye çıktı. Toyji’nin oyunlarını aynı zamanda Bluetooth bağlantısıyla iOS ve Android tabletlerde oynayabileceksiniz. Toyji’nin oyunları ve teknolojisi genel ve müfredat bilgilerini, kodlama, dil ve sosyal becerileri, üç boyutlu düşünmeyi, motor becerilerini ve mesafeler, ağırlık ve sıralama gibi konseptleri anlama ve öğrenme yolunda çocuklara katkı sağlamayı hedefliyor. Projenin sadece 4 günde %20 oranında, 15 bin doların üzerinde fonlanmış olmasıysa hayli sevindirici bir gelişme. Eğer ürünü 9 Ocak tarihine kadar Kickstarter üzerinden satın alırsanız da, Toyji sizlere çıkış fiyatının altında bir bedelle sunuluyor.Ford Avrupa’da otonom sürüş testlerine başlıyor
Otonom sürüş teknolojisi nihayet Atlantik’in doğusuna yayılıyor.
ABD’de yoğun olarak test edilen otonom sürüş teknolojisi, Ford’un hamlesi ile şimdi Avrupa’da da gündeme taşınacak.
Ford, 2017’de otonom sürüş testlerine başlamak için Avrupa’dan izni kopardı. Hali hazırda Avrupa’da otonom sürüş testleri yapan çok az sayıda otomobil bulunuyor. Ford’un test araçlarıyla beraber bu sayı çok artmış olacak.
Avrupa otonom otomobil istiyor
Ford’un ilk aşamada Avrupa yolları için hazırladığı 30 araçlık bir test filosu var. Ford ile birlikte diğer teknoloji şirketlerinin de Avrupa’da testlere yoğunluk vermesi bekleniyor. Ford ayrıca 2021 yılında ABD’de otonom taksileri devreye sokmak istiyor. Ancak rakiplerinin aksine Ford’un piyasaya çıkacak otonom araçlarında direksiyon bulunmayacak. Ford, otonom sürüşe güvenin oluşması için bu adımın gerekli olduğunu savunuyor. Google da, otomobil üretimyor olmasına rağmen, otonom sürüş teknolojileri hayata geçtiğinde direksiyonlu otomobil üretiminin durması gerektiğini ve insan sürücülerin kademeleri olarak trafikten çekilmesi gerektiğini vurguluyor.TÜRKSAT 6A 2019’da yörüngeye çıkıyor
Dünyada 250 milyar dolara ulaşan uydu sektörünün devleri İstanbul’da buluştu. İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen ve 2 gün sürecek etkinlikte “uzay teknolojileri, yayıncılık sektörü, uydu endüstrisi, mobil iletişim ve 5G, uydu operatörleri ile nesnelerin interneti” başlıklı konular tartışılacak.
2. Global SatShow’un açılışına Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Faruk Özlü, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak,TÜRKSAT Yönetim Kurulu Başkanı Dr. M. Vecdi Gönül, TÜRKSAT Genel Müdürü Cenk Şen katıldı. Açılışta konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, TÜRKSAT 6A’yı 2019’da tamamlayacaklarını belirterek, “Artık uzayda bir uydumuz olmayacak, bir uydu filomuz olacak. TÜBİTAK UZAY’ın hedefi, 12 yıl içinde dünya standartlarında en ileri düzey kabul edilen 30 santimetre yer örnekleme mesafesine ulaşmaktır” dedi.
“Milli savaş uçağımızı üreteceğiz”
Açılışta konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, TÜRKSAT 6A’yı 2019’da tamamlayacaklarını belirterek, “Artık uzayda bir uydumuz olmayacak, bir uydu filomuz olacak. TÜBİTAK UZAY’ın hedefi, 12 yıl içinde dünya standartlarında en ileri düzey kabul edilen 30 santimetre yer örnekleme mesafesine ulaşmaktır” dedi. Özlü, bilgi ve iletişim sektörü ürünlerine olan ihtiyacın daha da artacağını, özellikle Dördüncü Sanayi Devrimi’nin iletişim anlayışında çok ciddi değişikliklere neden olacağını kaydetti. Bakan Özlü, Türkiye’nin bugün dünyanın önemli üretim merkezlerinden birisi olduğunu belirterek, “Özellikle otomotiv, tekstil, hazır giyim ve makine gibi sektörlerde oldukça başarılıyız.” dedi. Bu sektörlerde Ar-Ge, tasarım ve markalaşma yoluyla, daha yüksek katma değerli bir üretim yapısına geçmeyi amaçladıklarını aktaran Özlü, bunu yaparken Türkiye’nin uzay, havacılık, savunma, enerji, gıda ve biyoteknoloji gibi sektörlerde de ciddi bir ivme yakalamak istediğini, bu sektörleri ülke için stratejik sektörler olarak gördüklerini kaydetti. Özlü, Türkiye’nin ATAK helikopteri, eğitim uçağı HÜRKUŞ, insansız hava araçları ANKA, KARAYEL ve BAYRAKTAR gibi projeleri başarıyla hayata geçirdiğini ve geçirmeye devam ettiğine işaret ederek, “Yine milli savaş uçağımızı ve bölgesel yolcu uçağımızı üretmek için de çalışmalarımız sürüyor” diye konuştu.“Özel sektörle daha fazla işbirliği”
“RASAT ve GÖKTÜRK 2 gibi uyduları, kendimiz tasarladık ve ürettik. Bunun yanında, yine TÜBİTAK Uzay liderliğinde ve sanayimizin de katılımıyla ilk yerli haberleşme uydusu olan TÜRKSAT 6A projemiz de başladı” diyen Özlü, TÜRKSAT 6A’yı 2019’da tamamlayacaklarını anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Milli projelerimizi yürütürken en büyük önceliğimiz, özel sektörümüzle daha fazla işbirliği yapmaktır. Geliştirdiğimiz uydularda kullanılan bazı parçaları özel sektörümüzün geliştirmesini istiyoruz. Mesela biz uydu üretirken, bazı firmalarımıza güneş paneli veya hidrojen yakıt pili gibi parçaları üretme becerisi de kazandırabilirsek, bu projeler esas amacına o zaman ulaşacaktır. Zira bu becerileri kazanan bir firma, yurtdışındaki projeler için de üretim yapabilecektir. Bir uyduda kullanılan bir parçanın sivil veya askeri diğer birçok alanda da kullanılması söz konusu olacaktır.”“Türksat 6A milli olarak üretilecek”
Türksat AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Vecdi Gönül, teklif değerlendirmelerinin devam ettiğini belirterek, “Türksat 5A’yı ve Türksat 5B’yi 2019 yılının sonuna kadar hizmete sokmayı hedeflemekteyiz.” dedi. Gönül, Türkiye’de son 10 yılda uydu ve uzay teknolojilerinin geliştirilmesi ve entegrasyon faaliyetleri ile bu alandaki teknolojik gelişimin ülke genelinde farklı sektörlere yaygınlaştırılmasının hız kazandığını ifade etti. Gönül, her ne kadar kısa vadede uyduların dışarıdan alınması ekonomik görünse de uzun vadede dışa bağımlılığın sürmesinin hiçbir ülke için istenen bir durum olmadığını dile getirdi. Diğer yandan dünyada gelişen haberleşme teknolojileri ve Türkiye’de artan haberleşme sektöründeki ihtiyaçlar neticesinde, milli uydu sistemlerinin üretimine yönelik çalışmalar yapılması zaruretinin ortaya çıktığını anlatan Gönül, sözlerine şöyle devam etti: “Bu bağlamda milli imkânlar ile geliştirilip üretilmesi planlanan Türksat 6A Yerli Haberleşme Uydusu Geliştirme ve Üretim Projesi fiilen başlatılmış bulunmaktadır. Türksat 6A projesi ülkemizde uydu tasarım ve üretim kabiliyetine sahip kurum ve kuruluşların iş birliğinde milli olarak üretilecektir. Bu projede Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız ve Türksat müşteri kurum olarak, TUBİTAK UZAY Proje yöneticisi kurum, ASELSAN ve TAI firmaları ise proje yürütücüsü kurumlar olarak yer almaktadır. Türkiye, TÜBİTAK’ın öncülüğünde Türksat’ın da içinde yer aldığı ortak iş birliği ile Ankara Kazan’daki TUSAŞ-TAI Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nde (USET) kendi uydusunu üretecektir. Bu konuda, 2003 yılından itibaren savunma sanayisinde yerli üretime verdiğimiz önemin, bu doğrultuda ortaya koyduğumuz güçlü iradenin büyük payı vardır.” Gönül, iş birliklerini koordine etmek ve sektöre yön vermek üzere, Türkiye Uzay Ajansı’nın kurulmasının da bu bağlamda stratejik öneme sahip olduğunu söyledi.“Sıçrama için yüksek teknolojili üretim”
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak da Türkiye’nin son 10 yılda siyasi istikrarın getirdiği imkanları kullanarak bütün sektörlerde dikkate değer bir atılım yaptığını belirterek, “Fakat burada kalamayız. Bu kazanımları zemin kabul ederek ikinci bir kalkınma hamlesiyle bir üst gelir düzeyine çıkmamız gerekiyor. Bu sıçrama için yüksek teknolojili üretime geçmekten başka bir yol yok.” dedi.“Uzayda izi olmayanın, dünyada sözü olmayacak”
Bugün uydu uzay ekonomisinin toplam 250 milyar dolarlık bir değere ulaştığına işaret eden Olpak, “Uydu operatörleriyse, bu ekonominin üçte ikisini karşılıyor. Her geçen gün gelişen bu sektör, bugün tüm dünyada yaklaşık 1 milyon kişiyi istihdam ediyor. Yakın gelecekte, bu teknolojinin ve bu ekonominin dışında kalmanın telafisi imkânsız olacak. Yani uzayda izi olmayanın, dünyada sözü olmayacak.” ifadelerini kullandı. Olpak, Türkiye’nin vizyonunun bunu gördüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti: “2005’ten sonra hızlanan çalışmalarla, uzayda uydusu bulunan 30 ülke arasına girmiştik. TÜRKSAT 6A ile kendi haberleşme uydusunu yapabilen 10 ülke arasına gireceğiz. Uyduları fırlatmak ve yörüngeye oturtmak için gereken teknolojileri de üretmek gerekiyor. Başta ROKETSAN olmak üzere, bu amaçla faaliyet gösteren kurumlarımız da son yıllarda çalışmalarını hızlandırdı.”“Türkiye inovasyonların da tam merkezinde yer alıyor”
EMEA Uydu Operatörleri Birliği (ESOA) Genel Sekreteri Aarti Holla ise Türkiye’nin uzay ve uydu teknolojilerinde de önemli bir yere sahip olduğunu vurguladı. Holla, “Türkiye’de endüstriyel gelişmelere ve özellikle uzay teknolojilerine yoğun yatırım yapıldığını görüyoruz. Türksat gibi dev şirketler umuyorum ki bu yatırımlarına devam edecek. Sektörümüz değişimlere de sahne oluyor. Düzenlemelerin artması, spektrumların azalması ve fiyatlandırmada baskılar gibi bazı zorlukların olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı. Holla şunları söyledi: “Türkiye inovasyonların da tam merkezinde yer alıyor. Bu yıl orta gelirli ülkelerde global inovasyon endeksinde 4. sırada yer alıyoruz. Ne kadar fazla teknoloji ve gelişmeye yatırım yapıldığını görüyoruz. Savunma ve uzay teknolojilerinde yatırımların devam edeceğini umuyoruz. Bu Türkiye’yi çok önemli bir ortak haline getiriyor.” dedi. Öte yandan bini aşkın yabancı katılımcının ziyaret ettiği ve iki gün sürecek etkinlik boyunca, 200’den fazla katılımcı firma, 5 bin metrekareden fazla stand alanında uydu-uzay teknolojileri alanındaki ürün ve projeleri sergileniyor.Siber fidyede dünya dördüncüsüyüz
Türkiye’nin siber güvenlik durumuna yönelik önemli ipuçları veren Trend Micro, araştırma birimi Trend Labs’ın elde ettiği bulguları paylaştı. Bilgilere göre Türkiye, dünyada en çok fidye yazılımı saldırısına uğrayan dördüncü, en çok online bankacılık saldırısına uğrayan sekizinci ülke durumunda. Bunun yanında Türkiye’deki kullanıcıları hedef alan 1 milyon 976 bin 965 zararlı yazılım ve 9 milyon 868 bin 413 istenmeyen e-posta Trend Micro’nun güvenlik duvarına takıldı. Ayrıca kullanıcılar tarafından indirilen 472 bin 741 mobil uygulamanın 6 bin 385 tanesinin zararlı yazılım içerdiği belirlendi.
Türkiye’de fidye yazılımları yine başrolde
Hackerların bilgisayarları kilitleyerek karşılığında para istedikleri fidye yazılımları Türkiye’de durmadan artmaya devam ediyor. Trend Micro’nun elde ettiği verilere göre 2016’nın Ocak ayından Eylül ayına kadar Türkiye’yi hedef alan toplam 9 milyon 554 bin 906 fidye yazılımı saldırısı gerçekleşti. Türkiye tüm dünyadaki saldırıların yüzde 5,29’una maruz kaldı. ABD, Brezilya ve Hindistan’dan sonra dünyada en fazla fidye yazılımı saldırısına uğrayan dördüncü ülke oldu. Online bankacılıkta Avrupa’da en çok saldırıyı Türkiye alıyor Online bankacılık saldırılarında ise Avrupa’da birinci, dünyada ise en çok saldırıya uğrayan sekizinci ülke Türkiye oldu. Üçüncü çeyrek dönemde toplamda 4 bin 128 kişi bu saldırılara maruz kaldı. 2016 yılının Ocak ayından Eylül ayının sonuna kadar Türkiye’ye yönelik 15 bin 644 tane online bankacılık saldırısı gerçekleştirildi.Zararlı reklamlar bilgisayarı yavaşlatıyor
Türkiye’de üçüncü çeyrek dönemde 11 bin 651 kullanıcı zararlı reklam yazılımlarına hedef oldu. En çok görülen zararlı reklam çeşidinin 5 bin 237 bin cihaza bulaşan OpenCandy olduğu görüldü. OpenCandy bulaştığı bilgisayarı yavaşlatan, reklamlar gösteren ve kendi kendine çeşitli uygulamalar indiren bir zararlı reklam yazılımı olarak biliniyor. Bunun yanında Türkiye’de 26 bin 713 kullanıcının zararlı yazılımlara hedef olduğu görülüyor. En fazla görülen zararlı yazılım çeşidi ise 9 bin 204 cihaza bulaşan Yahlover olarak belirlendi. Yahlover, işletim sistemindeki dosyalara zarar vermesi ve kayıt defterini değiştirmesiyle biliniyor. Bilgisayarın güvenliğini azaltan bu zararlı yazılım aynı zamanda diğer tehditlerin de bulaşmasını kolaylaştırıyor.Zararlı sitelere 4 milyona yakın kişi tıkladı
İnternet üzerinde yer alan zararlı web siteleri incelendiğinde Türkiye’deki tam 3 milyon 877 bin 489 kullanıcının zararlı sitelere tıkladığı görülüyor. Bu gibi zararlı siteler kimlik avından, zararlı yazılımların bulaşmasına kadar birçok siber tehdidi bünyesinde barındırıyorlar.Samsung NewNet Communication’ı satın aldı
Samsung, NewNet Communication Technologies bünyesinde zengin iletişim hizmetleri (RCS) üzerine faaliyet gösteren NewNet Communication Technologies şirketini satın aldığını duyurdu.
NewNet Communication Technologies tarafından satın alınmasından önce NewPace olarak bilinen şirket, günümüz RCS altyapı ve hizmetlerinin öncüsü konumunda bulunuyor. Samsung, bu satın almayla mobil ağlardan IP tabanlı ağlara ve hizmetlere geçiş yaparak, zengin iletişim hizmetlerini ne kadar önemsediğini gösteriyor.
İletişim sektöründe önemli bir hamle
Bu satın alma, sadece Samsung için değil, aynı zamanda iletişim sektörü için de önemli bir dönüm noktası. Dünya GSM Birliği ile uyumlu uçtan uca bir RCS çözümü olarak bu işbirliği, tüketicilere yaygın bir standart mesajlaşma ve iletişim platformu sağlayan RCS etkin ağların kurulumunu hızlandıracak. Aynı zamanda Samsung’un henüz kendi RCS altyapılarına sahip olmayan mobil operatörlere birlikte çalışabilen sunucu çözümleri sunmasına da olanak tanıyacak. Operatörler ve tüketiciler için önemli bir değer sağladığından, mobil iletişim pazarı daha geniş bir iletişim ekosisteminden faydalanacak. Kullanıcılar; geliştirilmiş çağrı, grup sohbeti gibi özelliklerin yanı sıra multimedya, yüksek çözünürlüklü fotoğraflar dâhil büyük dosyaları kolayca paylaşma gibi gelişmiş bir mesajlaşma deneyiminden faydalanacak. Pazardaki diğer mesajlaşma uygulamalarının aksine sektör genelinde getirilecek bu standartlar sayesinde, kullanıcılar herhangi bir ağ üzerinde sadece SMS’e olanak tanıyan cihazlar dâhil herhangi bir RCS etkin cihaz ile iletişim kurabilecekler. Halifax, Nova Scotia merkezli NewNet Canada, Samsung Canada’nın yüzde yüz iştiraki olarak Brent Newsome ve Gavin Murphy liderliğinde bağımsız şekilde faaliyet göstermeye devam edecek.Yemeksepeti’nden “Vale” servisi
Online yemek siparişi hizmeti veren Türkiye’nin önemli markalarından Yemeksepeti, Vale isimli yeni bir hizmetini duyurmaya hazırlanıyor.
Yemeksepeti üyesi restoranların, kuryelerini paylaşarak maliyetleri bölüşmek ve aynı zamanda cirolarını arttırmak prensibi üzerine kurulacak Vale’nin detayları ise 29 Kasım Salı günü basına anlatılacak.
Aynı zamanda Yemeksepeti kullanıcılarının da, evlere servisi olmayan restoranlardan sipariş almasını sağlayacak bir hizmet olacak Vale, Yemeksepeti’nin kurucusu ve CEO’su Nevzat Aydın tarafından tanıtılacak.
29 Kasım Salı günü, basın lansmanı sırasında açıklanacak bilgileri takip ederek TechInside.com üzerinden aktarıyor olacağız.
Tüketici teknolojileri pazarının cirosu 12,5 milyar lira
Türkiye’de tüketici teknolojileri ürünleri pazarı, yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,7 büyüyerek, 12,5 milyar liralık ciroya ulaştı.
Araştırma şirketi GfK tarafından açıklanan “GfK TEMAX Türkiye 2016 Üçüncü Çeyrek Sonuçları”na göre, bir önceki yılın aynı dönemine göre ciroda pozitif yönde büyüyen sektörler sırasıyla beyaz eşya, küçük ev aletleri ve telekom olurken, tüketici elektroniği, ofis ekipmanları ve sarf malzemeleri, bilgi teknolojileri ile görüntüleme sistemleri daraldı.
Buna göre, telekom sektörünün cirosu yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,8 artışla 4,6 milyar lira oldu.
Olumsuz etkiler pazarı daralttı
Üçüncü çeyrekte pazar, darbe teşebbüsü, cep telefonlarında kredi kartına taksit uygulamasının yeniden yürürlüğe alınmaması, ikinci çeyreğin son döneminde cep telefonlarına gelen ek vergiler, değişen rekabet yapısı, fiyat indirimlerinin yön verdiği marka kampanyaları ve pazar dinamiklerinden etkilenirken, sektörde ilk kez adetsel daralma gözlendi. Bilişim teknolojileri sektörünün cirosu aynı dönemde yüzde 7,9 daralarak 1,1 milyar liraya gerilerken, alt grupta cirosu en çok düşüş gösteren ürün grubu tablet ve masaüstü bilgisayarlar oldu. Ofis makineleri ve sarf malzemeleri sektörünün cirosu yüzde 3,5 düşüş göstererek, 101 milyon liraya geriledi. Sektördeki çok fonksiyonlu yazıcılardaki ciro artışı diğer ürün gruplarındaki tek fonksiyonlu yazıcılar, toner ve kartuşların negatif seyri karşısında, toplam büyümeyi pozitife çekmede yeterli olmadı. Beyaz eşyada büyüme devam ettiBu yılın üçüncü çeyreğinde beyaz eşya sektörünün cirosu, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24,5 artışla 4,1 milyar liraya ulaşırken, sektördeki tüm ürün grupları çift haneli büyüme gösterdi. Büyümeye en çok katkı sağlayan ürünler ise 5 programlı bulaşık makineleri, buzluk altta buzdolapları, 9 kg kapasiteli çamaşır makineleri ve dikey derin dondurucular oldu. Küçük ev aletleri sektörü de aynı dönemde yüzde 17,5’lik büyüme gösterdi ve 1,2 milyar lira ciro seviyesine ulaştı. Söz konusu sektörde cirosal olarak en iyi performans gösteren ürünler tıraş makineleri, sıcak içecek hazırlama, elektrikli süpürgeler, tost makineleri, saç kurutucular, ütü, saç şekillendiriciler olurken, ekmek yapma makineleri, fritöz, narenciye/katı meyve sıkacakları ve su ısıtıcıları ise küçülme gösteren kategoriler oldu. Tüketici elektroniği sektörünün hakim ürün grubu olan televizyonlarda aynı dönemde 1,4 milyar liralık ciro elde ederken, görüntüleme sektörü yüzde 18,6 daraldı.Şirketlerin birinci önceliği: Veri güvenliği
Kaspersky Lab’ın araştırma sonuçları, siber saldırıların gözle görülür tehdidine rağmen iş dünyasında korunma ve stratejik tehlike azaltma yaklaşımları üzerine çeşitli bakış açıları olduğunu ve bunun yanı sıra mevcut ve gelişmekte olan tehlikeler karşısında sahip olunan en önemli zayıf noktaları ortaya çıkarıyor. Günümüzde her şirket bir şekilde siber saldırılara uğrama riskiyle karşı karşıya bulunuyor ve istatistiklere göre, son 12 ay içerisinde Türkiye’deki şirketlerin %56,8’inin siber saldırı sonucu veri kaybına uğradığı belirtiliyor. Dünya çapındaki büyük şirketlerin %20’si ise, aynı zaman zarfında dört veya beş defa verilerinin hedef alındığı siber saldırılara uğradığını rapor etmiş bulunuyor.


Şirketlere özellikle hangi noktalarda savunmasız hissettikleri sorulduğunda farklı bir dizi zorlukla karşılaşılıyor. Yönetilmesi en zor ilk üç tehdit, sırasıyla; mobil cihazlar üzerinden verilerin uygunsuz şekilde paylaşılması (%54), donanımın fiziksel olarak kaybedilmesi sonucu önemli verilerin açık edilmesi (%53) ve BT kaynaklarının çalışanlar tarafından uygunsuz kullanımı (%50) olarak karşımıza çıkıyor. Bunları ise üçüncü parti bulut hizmetlerinin güvenliği, Nesnelerin İnternet’i sebepli tehditler ve BT altyapılarının dış kaynaklı olarak çözülmesinden doğan güvenlik sorunları takip ediyor. Şirketlerin algısı ile gerçeklik arasındaki söz konusu fark, salt önlem almaktan ziyade, teknolojinin ötesine uzanan güvenlik stratejilerine duyulan ihtiyaca işaret ediyor.
Kaspersky Lab 1000+ Kullanıcılı İşletmeler Bölüm Başkan Yardımcısı Veniamin Levtsov, konuyla ilgili olarak: “Araştırma sonuçları, giderek daha da karmaşık bir hale gelen siber tehditler karşısında yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Karşılaşılan zorluklar saldırıların karmaşıklığı ile alakalı olmaktan çok, saldırılabilecek alanların genişlemesi sonucunda daha çeşitli korunma metodlarına ihtiyaç olmasıyla ilgili. Bu da dikkat etmeleri gereken noktaların sayısında bir artış olan BT Güvenliği departmanlarının işini daha da zorlaştırıyor. Çalışanların dikkatsizliği ise modern dünyamızdaki tehditlerin acı bir gerçeği daha olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla gerçek anlamda etkin bir strateji; güvenlik teknolojilerini, dahili ve harici siber tehdit istihbaratının analizini, sürekli gözlemlemeyi ve olaylara müdahale konusunda başarılı örnekleri uygulamayı bir potada eritmeyi gerektiriyor.” diyor.
Algıya Karşı Gerçeklik
Kaspersky Lab’ın 2016 yılını kapsayan dünya çapındaki araştırması, güvenlik tehditleri konusunda var olan algı ile söz konusu olayların yaşanarak tecrübe edilmesini karşılaştırmaya odaklanarak, zararlı yazılımlar ve spam gibi alışılagelmiş tehditlerin ötesinde kalan potansiyel zayıf noktalara işaret etme amacını taşıyor. Karşılaşılan gelişmekte olan tehditler incelendiğinde, şirketlerin %32’sinin hedefli saldırılara uğradığı ve %20’sinin ise fidye yazılımı tehdidiyle karşılaştığı ortaya çıkıyor. Araştırma sonucunda ortaya çıkan bir diğer önemli tehdit ise çalışanların dikkatsizliği. Şirketlerin neredeyse yarısı (%43) bu sebeple güvenlik sıkıntısı yaşadığını belirtiyor.


Kuzey Amerika her 6 günde yeni bir milyarder yaratıyor
Kuzey Amerika, güçlü ekonomisiyle dünyanın en zengin bölgesi. Credit Suisse’in araştırmasına göre böyle kalmaya da devam edecek.
Bankanın araştırmasına göre, önümüzdeki 5 yıl içinde dünyada 945 yeni dolar milyarderinin ortaya çıkması bekleniyor. Bunların 300’ü ise Kuzey Amerika’dan çıkacak.
5 yılda 300 milyarder, yılda 60 yeni milyarder anlamına geliyor. Bu da her 6 günde yeni bir milyarderin ortaya çıkması demek.
Her 6 günde bir yeni milyarder ortaya çıkacak
Kısacası, sadece Kuzey Amerika’da her 6 günde yeni bir milyarder iş adamı ortaya çıkacak. Bu iş adamlarının büyük bölümünün ise teknoloji odaklı iş alanlarından ortaya çıkması bekleniyor. Öte yandan Kuzey Amerika dışında kalan 645 milyarder de azımsanacak gibi değil. Bu yaklaşık olarak her hafta 2 yeni milyarderin, Kuzey Avrupa dışındaki ülkelerde belireceğini ortaya koyuyor. Elbette büyük kısmının Uzak Doğu’daki dinamik ekonomilerde görülmesi bekleniyor. ABD’de şu anda 13,6 milyon milyoner bulunuyor. Onu 1,1 milyon milyonerle Kanada izliyor. Öte yandan Asya’nın dev ekonomisi olan Çin henüz kendi zenginlerinin sayısını arttırabilmiş değil. ABD ile rekabet halindeki Çin’de sadece 1,6 milyon dolar milyoneri bulunuyor. ABD’nin bir diğer güçlü olduğu nokta ise, Ultra Yüksek Zenginlik olarak tanımlamam 50 milyon dolar üzerindeki varlık sahibi vatandaşlar. ABD’de 2021 yılında, 100 binden fazla Ultra Yüksek Zengin bulunacağı ahmin ediliyor. Çin’de ise bu rakam sadece 2 bin kişide kalıyor.Dört Wi-Fi Noktasından Biri Hacklenmeyi Bekliyor
Kaspersky Güvenlik Ağı’dan alınan bilgilere göre, dünyadaki Wi-Fi ağlarının %25’i herhangi bir şifreleme ile korunmuyor. Yani bu ağlar üzerinden geçen tüm bilgiler tamamen erişime açık ve üçüncü şahıslar tarafından okunabilir olarak iletiliyor. Diğer bir %3’lük kısım ise verileri şifrelemek için WEP (Wired Equivalent Privacy) protokolünü kullanıyor. Güvenilir olmayan bu protokolün şifresi, internette ücretsiz olarak bulunan araçlar ile dakikalar içerisinde kırılabiliyor.
Geriye kalan Wi-Fi bağlantı noktaları ise WPA (Wi-Fi Protected Access) protokolleri temelli olan, daha güvenilir bir şifreleme kullanıyor. Bu ağları hacklemek için harcanacak efor, seçilen parolanın güçlülüğü dahil olmak üzere kullanılan ayarlara bağlı olarak değişebiliyor. Örneğin zayıf veya bazı kafelerde olduğu gibi halka açık bir parola kullanılıyorsa, hackerlar bu ağlardan geçen verileri rahatlıkla deşifre edebiliyor.
Hacklenmekten korkmuyoruz
Dikkat çekici bir diğer nokta ise, şifreleme kullanılmayan Wi-Fi bağlantı noktaları sayısı en yüksek 20 ülkesi içerisinde turistik açıdan popüler, Tayland, Fransa, İsrail ve ABD gibi birçok ülke bulunuyor. Seyahat edenler genellikle bulabildikleri ilk Wi-Fi bağlantı noktasını kullanmak durumunda kaldıkları için en savunmasız kullanıcılar arasında geliyor. Aynı zamanda, bir diğer araştırmaya göre ise, Türkiye’deki internet kullanıcılarının sadece %46’sı Wi-Fi bağlantısı kullanırken verilerine izinsiz erişilebileceğinden endişe ediyor. Kaspersky Lab Antivirüs Uzmanı Denis Legezo, konuyla ilgili olarak “Kullanıcılara Wi-Fi ağlarına bağlanırken dikkatli olmalarını tavsiye ediyoruz. Şifrelenmemiş kablosuz ağ noktalarına bağlanmayın ve halka açık Wi-Fi noktalarını da online bankacılık, alışveriş veya önemli bilgileri paylaşmak gibi amaçlarınız olduğunda kullanmayın. Üçüncü bir kişi bu tarz bir veri trafiğine erişirse maddi kayıplar dahil olmak üzere ciddi sıkıntılar yaşanabilir. Ayrıca veri trafiğinizi korumak adına elbette sanal özel ağlar (VPN) gibi bir takım ek tedbirler alınmasını da öneriyoruz.” diyor.Jeff Bezos, Noon tehdidini ciddiye aldı
Bir yandan Çin’den dünyaya açılma planları yapan Alibaba ile rekabet eden Amazon, diğer yandan da Orta Doğu ülkelerinin azalan petrol gelirleri sonrasında odaklarını online ticarete yöneltmeleri nedeniyle tedirgin günler yaşıyor.
Suudi Arabistan’ın Japon ortakları ile 500 milyon dolar sermayeli online alış veriş serivis’i Noon’u duyurması üzerine Amazon da Noon’a rakip olarak Orta Doğu’ya girme kararı aldı.