Yeni tehdit: Tıklamacı truva atı

0
Dubsmash+2Porn Clicker truva atı, Android işletim sistemli akıllı telefonlara yönelik aplikasyonlar sunan Google Play mağazasında Dubsmash 2 uygulamasında tespit edildi. 100 bini aşkın kez indirildiği belirtilen uygulama, perde arkasında sahte tıklama aktivitesi gerçekleştiriyor. Bu sahte tıklama aktivitesi aslında kurbanlara, kullanıcı bilgilerininin çalınması gibi büyük riskli zararlar vermiyor. Ancak onun yerine veri trafiğini artırarak, özellikle sınırlı veri paketleri olan kullanıcılarda cep telefonu faturalarının yükselmesine sebep oluyor. Dubmash uygulamasında daha önce de bu truva atı tespit edilmiş ve uyarılar üzerine Google Play mağazasından kaldırılmıştı. ESET araştırmacıları, bu kez söz konusu Dubsmash uygulamasının yeni versiyonlarını resmi Google Play sitesinde tekrar tespit etti. Korunmasız telefonları hedef alıyor ESET bu uygulamanın – başka zararlı uygulamalardan farklı ve ilginç olarak – sadece güvenlik çözümü yüklenmemiş Android cihazlarını hedef aldığını ortaya çıkardı. “Eğer cihazınızda antivirüs yazılımı yüklü değilse Dubsmash 2’nin fonksiyonları aktifleşiyor” bilgisini paylaşan ESET Güvenlik Araştırmacısı Lukáš Štefanko, ”Böylelikle bu truva atı kendi sunucusundan porno bağlantılarına yöneliyor. Bu bağlantılar her 60 saniyede WebView’in içindeki görünmez pencerede yükleniyor“ bilgisini paylaştı.

Akıllı gözlükler gelişiyor

0
Bu hafta test merkezimizin konuğu Epson’ın kurumsal taraf için üretime başladığı ve kısa süre önce ülkemizde de tanıtımı yapılan akıllı gözlük Moverio BT 200 oldu. Moverio BT 200 ile ilgili görüşlerimizi bu videoda izleyebilirsiniz.

Scroogled’ın yaratıcısından Ballmer destekli yatırım

0
Microsoft’un, Google’ı hedef alan  Scroogled adlı alaycı kampanyasının ardındaki isim Mark Penn, Microsoft bünyesinden ayrılıyor ve kendi özel şirketini kuruyor. Üstelik Penn’in ardında bir de güçlü isim, Microsoft eski CEO’su Steve Ballmer var. Ballmer’ın asıl destekçisi olacağı şirket Stagwell Grouop LLC. adı ile anılacak. Penn’in hedefi ise reklamcılık, araştırma, veri analizi, halkla ilişkiler ve dijital pazarlama üzerine. Eski CEO Steve Ballmer ise Penn’e tam tamına 250 milyon dolarlık bir destekte bulunacak. Ünlü isim, marketing pazarında yatırım yapmanın büyük etkilere sebep olacağı ve şirketleri olumlu anlamda sarsacağını dile getiriyor. Lon Angeles Clippers beyzbol takımının yeni sahibi olan Steve Ballmer, Penn’in Scroogled çalışmasından sonra Microsoft’un Super Bowl reklamı hazırlamasını sağlayan Penn’e bir başka deyişle borcunu ödüyor. Penn daha önce Bill Clinton’a politik stratejiler konusunda destek olmuş ve 2008 yılında Hillary Clinton’ın başkanlık kampanyasını yürütmüştü. Yeni CEO Satya Nadella’nın başa geçmesiyle birlikte Google ile alay eden Scroogled kampanyası geri plana çekilmiş ve bu yeni politika, Mark Penn’in Microsoft’tan ayrılmasına neden olmuştu.

E-ticaret siteleri E-Arşiv Fatura’ya geçmek zorunda

0
Yuksel+SamastDevletin, özel sektörün ve bireylerin dijital hayata geçişini hızlandıran e-dönüşüm süreci, yaşam anlayışımızı da değiştiriyor. Satış, pazarlama, üretim dahil olmak üzere birçok iş akışını doğrudan etkileyen e-dönüşüm, aslında uzun zamandır ülkemizin gündeminde yer alıyor. Etkileri dünya çapında görülen e-dönüşüm uygulamaları, ülkemizde de varlığını hissettirmeye başladı. Hukuk, teknoloji ve kültürel olmak üzere üç önemli ayağı bulunan e-dönüşümle devletin vatandaşına sunduğu hizmetler yeni bir anlayışla sunulurken, işletmelerin verimlilikleri artıyor. Bireyler açısından ise daha hızlı ve etkin bilgi paylaşımı mümkün oluyor. Kâğıda dayalı iş yapma kültürü yerini e-ortama bırakıyor E-dönüşüm sürecinin itici gücü olan yeni düzenlemelerle, iş yapış şekilleri, kurumsal organizasyon yapılarda ağırlığını hissettiren kâğıda dayalı iş yapma kültürü dönüşmeye başlıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) Denetim ve Uyum Yönetimi Dairesi Başkanlığı tarafından yasal düzenlemeleri yapılarak hayata geçirilen e-Arşiv Fatura hizmeti, e-dönüşümün önemli bir ayağı. E-dönüşümün öncü kurumu TÜRKKEP, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) Denetim ve Uyum Yönetimi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen izin doğrultusunda e-Arşiv Fatura hizmeti sunmaya başlayarak e-dönüşüme katkı sağlıyor. Başvuru belgelerinin ve GİB sisteminde tutulan kayıtların uygunluğu neticesinde, “e-Arşiv Özel Entegrasyon Test Planı”nda yer alan testleri başarılı şekilde tamamlayan TÜRKKEP, servisleri arasına E-Arşiv Fatura hizmetini de eklemiş bulunuyor. Maliye Bakanlığı, bu sistemle önemli miktarda tasarruf öngörüyor E-Fatura ve e-Defter ile birlikte E-Arşiv Fatura uygulamasının; denetim, tasarruf, işlem hızlılığı, verimlilik ve daha hızlı bilgi akışını beraberinde getirmesi bekleniyor. Maliye Bakanlığı’nın önemli miktarda tasarruf edilmesini öngördüğü uygulamanın özellikle internet üzerinden satış yapan şirketlerin iş yapış şekillerini değiştirmesi bekleniyor. 2014 yılı cirosu 5 milyon TL ve üzerinde olan e-ticaret siteleri, 01.01.2016 tarihine kadar e-Arşiv Fatura uygulamasına geçmek zorunda. Bu tarihten önce e-Fatura, e-Arşiv Fatura başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlamaları gerekiyor. E-Fatura mükelleflerinden gönüllü olarak e-Arşiv Fatura göndermek isteyenler ve gönüllü olarak e-Faturaya geçerek e-Arşiv Fatura düzenlemek isteyenler bu uygulamadan faydalanabiliyor. Faturaları 10 yıl boyunca fiziki ortamda saklamak zorunda olan işletmeler, GİB tarafından tebliğ edilen 433 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile tüm faturalarını elektronik ortamda muhafaza edebiliyorlar. Kurumlar, kâğıt fatura basımı, postalanması ve arşivlenmesi gibi gider kalemlerinden kurtuluyorlar. Tüm işlemler e-ortama taşınıyor Ekonomi gündeminde uzun süre kalması beklenen e-dönüşüm kapsamında şirketlerin sundukları fiziksel mal ve servis dolaşımı haricindeki tüm işlemlerin e-ortama taşınması hedefleniyor. E-Arşiv Fatura hizmetiyle işletmeler, fatura oluşturma, saklama ve erişme konularında işgücü, zaman ve kaynak tasarrufu sağlayabiliyorlar. Milyonlarca kâğıt faturanın elektronik ortamda saklanması, faturaları fiziki olarak arşivlemekten kurtarıyor. Faturalama süreçleri doğayla dost bir şekilde düzenleniyor. Tüketiciler de memnun kalacak E-Arşiv Fatura hizmeti, tüketiciler nezdinde de önemli kolaylıklar sunuyor. Tüketiciler alışveriş yaptıklarında, faturaları cep telefonlarına veya e-posta adreslerine gönderilebiliyor. Söz konusu faturalar yasal geçerli bir belge olarak saklanabiliyor. Aynı zamanda kredi kartı satış bilgileri, e-Arşiv faturası ile eşleştirilebiliyor. E-Arşiv Fatura mükellefleri, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası sahibi tüm bireylere, Kayıtlı E-Posta (KEP) ya da Standart E-Posta (SEP) üzerinden imzalı ve irsaliye yerine geçen bir belge olarak E-Arşiv Faturası gönderilebiliyor. Kâğıt fatura basma ve gönderme maliyetini tamamen ortadan kaldıran E-Arşiv Fatura hizmeti, fiziki ortamda fatura nüshalarını dosyalama işlemlerini sona erdiriyor. E-dönüşümün içselleştirilmesi için kültürel dönüşüm şart Yeni düzenlemeler ve teknoloji alanındaki gelişmeler sayesinde e-dönüşüm alanında belirli bir yere gelindiğini ifade eden TÜRKKEP Genel Müdürü Yüksel Samast, ”E-dönüşüm alanında birçok ülkeden daha iyi aşama kat ettik ama e-dönüşümü zihinsel olarak içselleştirdiğimizi söyleyemeyiz. E-dönüşüm, kültürel bir dönüşümü de gerektiriyor. E-dönüşüm, kamu, özel sektör ve bireylerin ortak bir paydada birleşerek hayata geçireceği kültürel bir transformasyon gerçeklemezse ütopya olarak kalacaktır. Bu dönüşümü hızlandırmak için yasal düzenlemesi yapılmış, yapılan e-hizmetler ve çözümlere ilişkin farkındalık oluşturmak gerekiyor. Ayrıca bunların kullanımını yaygınlaştırmak için öncelikle ilgili hizmetin gerçekten faydalı olduğunun benimsenmesi, kullanımı kolay uygulamaların geliştirilmesi ve sunulması kritik öneme sahip. Faydalı uygulamalar, kaliteli çözüm ve hizmetler, uygun maliyetlerle sunulduğunda çok çabuk kabul görüp yaygın olarak kullanılıyor.” diyor.

Stephen Elop şimdi ne yapacak?

0
Steve Ballmer’ın yerine Satya Nadella’nın CEO olmasıyla Microsoft’tan ayrılan Stephen Elop, bildiğiniz gibi Nokia’daki seçimleri ile şirketi zora sokmuş, daha sonra Microsoft’a Nokia’yı satın almasına ön ayak olmuştu. Bazıları tarafından Truva Atı olarak görülen isim aynı zamanda Nokia bünyesindeyken şirket içinde paylaştığı bir mesajla da uzun süre konuşulmuş, şirket olarak Android, iOS ile rekabet halinde olduklarını, Windows Phone’u seçerek kendilerinin farklı bir adım attıklarını ima etmişti. Geçtiğimiz hafta Microsoft’taki görevinden istifa ettiğini açıklayan Stephen Elop’un şimdi büyük bir Microsoft hissedarı olarak hangi şirkete sızarak onu Microsoft için kolay bir yem haline getirebileceğine dair piyasada espirili tahminler yer alıyor. Elbette bazı şakaların ardında gerçek payı olduğunu da unutmamak lazım. Bakın, Elop hakkındaki yeni tahminler neler: 1- HTC : Kötü telefonlara iyi kameralar yerleştiren Nokia’yı iyi telefonlarla beslemek için HTC rahatlıkla satın alınabilir. 2- Twitter: Her şeyi Microsoft’a satmadan önce Bing ile anlaşma imzalatır. 3- LG: Nesnelerin İnterneti LG adı altında her şeyi Microsoft Azure platformuna bağlatır. 4- Motorola: Lenovo’nun bir parçası olan Motorola için Lenovo’yu içten fetheder. Motorola’yı Windows Phone’a zorlar. 5- Apple: CEO olur, Apple’ı direkt Microsoft’a satar. 6- Meizu: Şirketi Batı pazarına açılmak için zorlar, başarısız olur ve Microsoft’a satılmasını sağlar. 7- Spotify: Kazandığından çok kaybeden şirketi ele geçirmek için fazla bir şey yapmasına gerek yok, Spotify’ın başına geçer geçmez hissedarları kolaylıkla Micrsoft’ta satış için ikna eder. 8- Fiat Chrysler: Gizlice şirkete girer, mevcut sistemi Microsoft’un Ford Sync sistemi ile değiştirir. 9- Nokia: Finlandiya’ya döner ve Nokia için tekrar işe başlar, Nokia’dan geri kalan her şeyi satın alıp, Nokia’yı tarihten siler. Yapar mı yapar…

AT&T’e 100 milyonluk ceza

0
111219_attpic8_ap_328FFC (Federal Communications Commission) geçtiğimiz günlerde ABD’nin en büyük ikinci mobil hizmet sağlayıcısı olarak tanınan AT&T için 100 milyon dolarlık ceza talep etti. Olası cezanın sebebi olaraksa AT&T’nin müşterilerini sınırsız veri paketleri konusunda yanılttığı öne sürüldü. Komisyona göre AT&T, mobil veri hizmetleri için müşterilerini yanıltan bilgilendirmelerde bulunuyor, doğru bilgiler vermeyerek üyelerinin daha fazla ücret ödemesine sebep oluyor. 2010 tarihli Open Internet Transparency Rule’un ihlali öne sürülerek yaklaşık 100 milyon dolarlık cezadan bahsediliyor. Müşterilerin daha yüksek ücret ve daha düşük hızlara mahkum edildiğini belirten FFC, binlerce şikayet aldıklarını, 12 günlük ödeme döngüleri neticesinde üyelerin mobil hızlarının düşürüldüğünü de ekledi. FFC’den Travis LeBlanc ise yaptığı açıklamada “sınırsız demek, sınırsız demektir” şeklinde konuştu. “Hizmet sağlayıcılar tam anlamıyla sundukları ödeme planlarında şeffaf olmalı” diyen isim, veri sınırlandırmaları için de açık olunmalı, şeklinde konuştu. Geçtiğimiz ay FFC, diğer ABD’li hizmet sağlayıcısı şirketlerden Verizon ve Sprint’in 90 milyon ve 68 milyon dolar cezaya mahkum edildiğini, sebebin ise müşterilerin telefon faturalarında haksız ücretlendirmelerin bulunması olduğunu belirtti.

Uzaktan kumandayla sürüşe az kaldı

0
gf8a2995_LowResMobil uygulamaların hayatın her alanına girmesine alışkındık ancak mobil uygulama ile otomobil sürme deneyimine henüz kimse cesaret edemiyordu. Ancak Land Rover yeni geliştirdiği prototip uygulamasıyla, yakın gelecekte otomobillerin, cep telefonları ile kontrol edilip sürülebileceğini gösteriyor. Land Rover’ın geliştirdiği uygulama, şoförün direksiyon’u, vitesi, gaz ve fren pedallarını cep telefonu üzerinden kontrol edebilmesine imkan veriyor. Land Rover’ın uygulamayı geliştirme amacı şoförün dar alanlarda manevra yapması gerektiğinde dışarıdan onu yönlendirecek birine ihtiyaç duymadan, araçtan çıkarak araca manevrayı kendi başına yaptırabilmesi. Örneğin, arazide seyrederken, büyük bir çukurun veya tehlikeli bir yamacın üzerinde tekerleklerin doğru noktalar üzerine ilerlediğinden emin olmak isteyen sürücü araçtan inerek otomobili cep telefonu ile yönetebiliyor. Veya park alanına gelip iki otomobilin arasına sıkışmış, kapıları açmak için yeterince pay kalmamış Land Rover’ı mobil uygulama ile çalıştırıp dar park alanındna cep telefonu yardımıyla çıkarmak mümkün oluyor. Mobil uygulama henüz prototip aşamasında, yani yayınlamış değil ancak mobil uygulamaların hayatımızı ne kadar kolaylaştırabileceğine dair güzel bir örnek oluşturuyor. Uygulama şimdilik sadece Land Rover’ın gündeminde olsa da, kısa süre sonra tüm otomobil üreticilerinin benzer uygulamalarla karşımıza çıkacağına da şüphe yok.

Technopc’den güçlü mini bilgisayar

0
Technopc’nin SmartSFF serisi yeni mini bilgisayar modeli S40, şık tasarım ve yüksek teknolojiyi bir arada sunuyor. Technopc S40 mini bilgisayar, üzerindeki HDMI ve VGA portları sayesinde aynı anda çift ekranla çalışma imkanı sağlıyor. Gücünü 4. nesil Intel işlemcilerden alan Technopc S40 ile ihtiyacınıza en uygun işlemci tercihini yaparak bütçenizi zorlamadan ve performanstan ödün vermeden tam istediğiniz donanımda bir bilgisayara sahip olabiliyorsunuz. Technopc S40 mini bilgisayarı entegre kablosuz ağ desteği sayesinde ek bir donanıma ihtiyaç olmadan kablosuz olarak ağınıza bağlayabiliyorsunuz. Dilerseniz yüksek hızlı Gigabit LAN portunu da kullanabiliyorsunuz. Rakip Mini PC’lerde çok bulunmayan COM port , LPT (Paralel) port ve DVD Sürücü desteği bulunan Technopc S40 bu sayede kurumsal uygulamalarda farklı donanımlarla uyum içinde çalışarak çok büyük bir avantaj sunuyor. Normal masaüstü bilgisayarlara göre yüzde 75’e varan enerji tasarrufu sunan Technopc S40; ofisler, çağrı merkezleri, kamu kuruluşları, hastaneler, oteller ve üretim tesislerinde şirketlere yüksek performans ve düşük maliyeti beraber sunuyor. Ayrıca kiosklar, dijital bilgilendirme ekranları, bankolar ve akıllı tahta uygulamaları için de kullanılabilecek olan Technopc S40 mini bilgisayar, küçük boyutu ve dikey kullanım olanığı ile farklı senaryolar için kullanıcılara esneklik sağlıyor. Dual Monitor desteği de sağlayan S40 mükemmel bir çözüm sunuyor. S40-1Technopc S40 Teknik Özellikleri İşletim Sistemi: Windows 7 / Windows 8 / Windows 8.1 Pro / Linux / FreeDOS İşlemci: 4. Nesil Intel Celeron / Pentium / Core i3 / Core i5 / Core i7 Bellek: 2 GB / 4 GB / 8 GB / 16 GB Optik Okuyucu: Slim DVD-RW (Opsiyonel) Depolama Alanı: 320 GB / 500 GB / 1 TB SSD: 30 GB / 60 GB / 120 GB / 240 GB Portlar: 1 x HDMI, 6 x USB 2.0, 2 x USB 3.0, 1 x COM, 1 x LPT, 1 x VGA, 1 x RJ45 Kulaklık / Mikrofon girişi: Var Çift Monitör Desteği: Var Kart Okuyucu: Var (SD / SDHC / MS / MS Pro / MMC) Kablosuz Bağlantılar: 802.11 b/g/n Boyutlar: 271 mm x 71 mm x 205 mm

Turkcell’den Ankara’ya yatırım

0
Turkcell Kurumsal Satış Direktörü Sezin Mızraklı
Turkcell Kurumsal Satış Direktörü Sezin Mızraklı
Turkcell, Ankaralı iş adamlarını İstanbul’daki Turkcell Kurumsal Müşteri Deneyim Merkezi’nde ağırladı. Turkcell yetkililerinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen organizasyona Lazzonı Mobiya, Çelik İş Sendikası, Büyük Anadolu Oteli, Bağdat Baharat, İşbir Yatak, Chima, TVF, Atakule, Lafarge, Tim Tower, Emo Home, Erkunt Traktör, İşbir Optik, Sultan Et, Başgimpa, Gölbaşı Belediyesi, Net Data Soft Bilişim, Nano Kesici Takım, Öğretmenler Halı’dan gelen toplam 22 yönetici katıldı. Son beş yılda Ankara’ya 551 milyon TL yatırım Turkcell Kurumsal Müşteri Deneyim Merkezi’nde Ankara’daki şirketlerin yöneticilerini ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Turkcell Kurumsal Satış Direktörü Sezin Mızraklı, Turkcell’in Ankara’da son beş yılda toplam 551 milyon TL yatırım yaptığını belirtti. Turkcell’in Ankara’da imza attığı sosyal sorumluluk projelerine de değinen Sezin Mızraklı, “Kardelenler projesi kapsamında Ankaralı Kardelenlerin 295’i liseden, 144’ü üniversiteden mezun oldu. 42 Kardelenimiz halen liseye, 58’i ise üniversiteye devam ediyor. Ankara’da gerçekleştirdiğimiz bir diğer sosyal sorumluluk projesi de Ekonomiye Kadın Gücü Projesi.  2012 yılında ekonomik üretime başlamak isteyen dar gelirli kadınlar için Türkiye İsrafı Önleme Vakfı işbirliğiyle Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın himayesinde teknoloji ve iletişim gücümüzü seferber ederek başlattığımız bu proje kapsamında Ankara’da 573 kadınımız kredi kullanıyor. Kadınlarımızın kullandığı toplam kredi 1.660.297,22 TL TL’yi buldu” dedi. 520 bini aşkın şirkete hizmet Turkcell Kurumsal Satış Direktörü Sezin Mızraklı, sözlerine şöyle devam etti. “Turkcell, bugün kurumsal pazarın lideri ve 520 bini aşkın şirkete hizmet veriyor. Turkcell’li olmayı seçen şirketler için fark yaratmak, onları teknolojiyle bir adım öne taşıyabilmek için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Bunun için de ülkemizi doğudan batıya, kuzeyden güneye adım adım geziyor kurumsal müşterilerimize teknolojik inovasyonla nasıl bir gelişim yaşayacaklarını anlatıyoruz. Son 5 yılda bu amaçla 650 organizasyon düzenledik, 175 bin müşterimize ulaştık.” Ankaralı iş adamları, mobil teknolojilerin katkısıyla yenidünyada kazananlar arasında olmak isteyen şirketler için hayata geçirilen  “Gerçek Zamanlı İşletme” yaklaşımını Turkcell yöneticilerinden dinledi. Mobilite, pazarlama ve altyapı gibi 3 temel alanının yeni nesil teknolojilerle gerçek zamanlı olarak nasıl yönetilebildiğinin anlatıldığı toplantı, temel alanların ilki “Mobil İşletme” ile başladı. “Mobil İşletme”yle, firmaların, operasyonlarının tamamını ya da bir kısmını mekân ve zamandan bağımsız yürütebilecekleri belirtilirken, ikinci alan “Gerçek Zamanlı Pazarlama”yla da şirketlerin müşterileri hakkında bilgileri de kullanarak iç görü sahibi olması, en doğru teklifi, en doğru kitleyle, en doğru zamanda buluşturabilmesini sağlayabilecekleri dile getirildi. Üçüncü alan “Sıfır Altyapılı İşletme”nin ise firmaların operasyonlarını yönetebilmeleri için kurmaları zaruri bilgi işlem altyapılarını, yatırım yapmadan, servis modeli ile edinmeleri anlamına geldiği belirtildi.

Fiberde hız rekoru

0
Vodafone Türkiye Şebeke ve Teknolojiden Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Vekili Ara Yıldızlı
Vodafone Türkiye Şebeke ve Teknolojiden Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Vekili Ara Yıldızlı
Türkiye’nin uçtan uca dijital kalkınmasına öncülük etme hedefiyle faaliyet gösteren Vodafone, yeni nesil genişbant teknolojilere yönelik test çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Şirket, Türkiye’de 400 Gbps’lik hızda veri iletimi sağlayan DWDM (Dense Wavelength Division Multiplexing/Yoğun Dalga Boyu Bölmeli Çoklama) teknolojisini fiber altyapısında başarıyla deneyen ilk operatör oldu. Vodafone’un test ettiği yeni DWDM teknolojisi ile fiber altyapıda spektrum verimliliği artırılarak yüksek veri taşıma kapasitesine ulaşılabiliyor. Planlama ve işletim esnekliği sağlayan bu sistem sayesinde şebeke kapasitesi ve güvenilirliğinin yanı sıra müşterilere sunulan hizmet seviyesi de artırılabiliyor. Spektrum verimliliğinde yüzde 165 artış Vodafone’un İstanbul Tuzla’daki Santral Merkezi’nde 17 Haziran 2015 tarihinde noter huzurunda yapılan testlerde, İstanbul Tuzla ve Ankara Pursaklar Santral Merkezleri arasındaki 563 kilometrelik fiber kabloda kurulu bulunan Huawei OptiX OSN9800 DWDM sistemleri üzerinden 75 Ghz/100 GHz bant genişliğinde 400 Gbps’lik kapasite taşındı. Vodafone’un mevcut fiber altyapısında bant genişliği 50 GHz olan her bir optik kanalda 100 Gbps’lik veri hızına ulaşılırken, test edilen yeni teknoloji ile birlikte 75 GHz’lik her bir optik kanalda 400 Gbps’lik veri hızına ulaşılabiliyor. Böylece, fiberde spektrum verimliliği yüzde 165 artırılarak bir çift fiber kabloda toplam 21,2 Tbps’lik kapasite taşınabiliyor. Ara Yıldızlı: “Fiber ağımızı 16 bin 700 kilometreye çıkarıyoruz” Dijital dönüşümde fiber ve genişbant yatırımlarının önemli yer tuttuğunu belirten Vodafone Türkiye Şebeke ve Teknolojiden Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Vekili Ara Yıldızlı, yeni fiber testi hakkında şunları söyledi: “Vodafone Türkiye olarak, fiber yatırımlarımıza büyük önem veriyoruz. TEİAŞ’tan kullanım hakkını aldığımız fiber hatlarla fiber ağımızı güçlendirdik. Yapımı süren yeni hatlarla birlikte fiber ağımızı bu mali yılın sonunda 16 bin 700 kilometreye çıkarmayı hedefliyoruz. Bir yandan da abonelerimizin hayatına değer katacak ilave hizmetler sunmak üzere şebekemizde yeni teknolojileri denemeye devam ediyoruz. Son olarak, fiber altyapıda spektrum verimliliğini artırarak yüksek veri taşıma kapasitesine ulaşmayı mümkün kılan yeni 400 Gbps DWDM teknolojisini başarıyla test ettik ve Türkiye’de bu testi yapan ilk operatör olduk.” Fiber altyapı yatırımlarımızı sürdüreceğiz” Günümüzde gerek mobil gerek sabit genişbant uygulamalarına talebin hızla artması sonucunda veri trafiğinin her geçen gün arttığına işaret eden Yıldızlı, “Yeni nesil genişbant teknolojilerle birlikte video ve TV gibi yüksek veri hızı kullanan servislere olan talepler de artacak. Bu kapasite talebinin karşılanması için fiber şebekede yüksek servis mevcudiyetini sürdürmek üzere ileri koruma mekanizmalarının kullanılması ve gerekli yedek kapasitelerin sağlanması gerekiyor. Bu bağlamda, artan kapasite gereksinimlerini karşılamak üzere fiber altyapı yatırımlarının da artması önem taşıyor. Vodafone Türkiye olarak, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de fiber altyapı yatırımlarımızı artırarak sürdüreceğiz” dedi. Gorsel_1

Girişimci uluslararası yatırımcı ile buluşacak

0
İnovatif proje geliştirenlerle sanayici ve yatırımcıları bir araya getiren ve sektörün lider platformu Liderlervadisi.com ile dünyanın dev melek yatırımcı ağı Keiretsu Forum,  yenilikçi fikir sahibi girişimciler ile yatırımcıları bir araya getirecek işbirliklerini açıkladı. Birçok alanda varılan işbirliği çerçevesinde Liderlervadisi.com platformunun Fon Merkezi’nde Keiretsu Forum Istanbul (KFI)’a ait çeşitli fonlar tanımlanacak ve girişimcilerin faydalanabileceği melek yatırım sermayesi kaynakları arasında KFI fonları öne çıkarılacak. Fon Yatırım Kaynağı işbirliği çerçevesinde Liderlervadisi.com, fon desteklerini tanıtma ve promosyon programları içerisinde KFI’yi de tanıtarak ilgili girişimcilere ve teknoloji sahiplerine ulaştıracak. Bu işbirliği sonucu, Türk girişimcisi 3 kıtada 37 şubesi ve 1400’ün üzerinde yatırımcı üyesi bulunan KFI ağı ile uluslararası yatırımcılara da açılmış olacak. Fon yatırım kaynağındaki işbirliği haricinde her iki şirket bilgi paylaşımı ve etkinlikler konusunda da birbirlerine destek verecek. Liderlervadisi.com platformunda yer alan potansiyel yatırımcılar veri tabanının tamamı KFI tarafından incelenip taranabilecek. KFI ise iletişim halinde olduğu ancak yatırım yapmadığı teknolojileri Teknoloji Transferi bölümünde yer verilmek üzere Liderlervadisi.com yetkililerine bildirecek. Taraflar; tanıtım kanallarında işbirliklerini ve faaliyetlerini duyurarak birbirlerine desteklerini de sunacak. Konuyla ilgili açıklama yapan Liderlervadisi.com Kurucu Ortağı ve CEO’su Metin Uçucu, “Yeni kaynaklara erişimi kolaylaştırabilmesi açısından Keiretsu önemli aktörlerden bir tanesi. Yaptığımız bu işbirliği dolayısı ile hem inovasyon ekosistemini büyütebileceğimizi düşünüyoruz hem de aynı şekilde girişimcilerin de işlerini kolaylaştırmayı umuyoruz.” dedi. Türkiye’deki melek yatırım ağlarının genellikle web teknolojilerine yatırım yaptığını ancak Liderlervadisi.com olarak sadece web girişimcilerine yönelik değil daha çok teknoloji girişimcilerine, Ar-Ge çalışmaları yapan insanlara, akademisyenlere kadar uzanan bir yelpazede geniş bir kesime seslendiklerini belirten Uçucu, sektör ayrımı gözetmeksizin değer yaratabilecek tüm girişimlere açık olması nedeniyle Keiretsu Forum ile yaptıkları işbirliklerinin ayrı bir önemi olduğunu da vurguladı. İşbirliklerinin fon merkezi uygulaması ile sınırlı olmayıp teknoloji transferini de içereceğini söyleyen Uçucu, “Teknoloji alanındaki girişimler aşamalarına göre platformumuzda sergileniyor. Bu işbirliği sayesinde Keiretsu Forum, interaktif bir şekilde bu girişimcilerin kendilerine başvurmalarını isteyebilir ya da kendileri doğrudan bu teknoloji sahipleri ile iletişime geçebilir.” dedi. Keiretsu Forum İstanbul Genel Müdürü Aslı Işınak Gözören ise bu işbirliğinin, girişimci-yatırımcı ekosistemi içerisinde Türkiye’de bir ilk olduğunu ifade ederek, “Türkiye’de melek yatırımcılık konusunda bir ekosistemin oluşmasına katkı sağlamaya çalışırken işbirliğinin ne denli önemli olduğunu anladık. Liderler Vadisi’nin Türkiye’nin girişimcilik, inovasyon ve Ar-Ge ekosistemine katkıda bulunmak için başlattığı platformla yaptığımız bu işbirliği ekosistemin gelişimine de katkıda bulunacak. Platformda yer alarak ekosistemin en önemli yapı taşlarıyla bir iletişim kanalı üzerinden daha etkileşime geçebileceğiz. Ayrıca, Liderler Vadisi’yle gerçekleştirdiğimiz bu işbirliğiyle Türkiye’de girişimcilik ve inovasyon konularında çalışmalar yürüten kişi ve kuruluşları daha bütünsel bir şekilde görme imkanına da sahip olacağız.” ifadelerini kullandı. Bu işbirliği ile Türkiye’deki girişimcilerin global arenaya açılma potansiyelinin arttığının da altını çizen Gözören, “Türkiye’deki bir girişimci Keiretsu Forum Türkiye’den yatırım alırsa o girişimcinin global arenada bir oyuncu olma potansiyeli çok daha yüksek oluyor. Keiretsu Forum’un dünya çapında 37 ofisi bulunuyor. Bir girişimci Türkiye’deki yatırımcımızdan yatırım aldığında bu girişimi diğer ofislerimizle de paylaşıyoruz. Bu nedenle bu girişimcinin ek yatırım alma ihtimali de oldukça artıyor.” şeklinde konuştu.

Gıda bağışlarını Uber taşıyacak

0
Uber ve Türk Kızılayı, ihtiyaç sahiplerine el uzatmak için bir araya gelerek, Uber’le Paylaş kampanyasını başlattı. Uber uygulaması aracılığıyla, YEMEK BAĞIŞLA seçeneği üzerinden çağrılacak bir araca, en az 2 adet bozulmayan, konserve veya paket yiyecek veren bağışçılara bir teşekkür kartı verilecek. Uber’le Paylaş üzerinden bağışlanan tüm yiyecekler, Türk Kızılayı tarafından ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacaktır. Teşekkür kartı üzerindeki kodu Uber uygulamasına tanıtan bağışçılar ise 10 TL, 50 TL veya 500 TL değerinde Uber kredisi kazanabilecek. Nasıl bağış yapılır? Bağış yapmak isteyen kişiler, 17-21 Haziran tarihlerinde 09:00-19:00 arası Uber uygulamasını açarak, menüden YEMEK BAĞIŞLA seçeneğini seçtikten sonra bulundukları konuma araç çağırıp, sürücüye en az 2 adet bozulmayan, konserve veya paket yiyecek* teslim edebilirler. Bağışçılar, sürücüden aldıkları sınırla sayıdaki teşekkür kartlarındaki kodu Uber uygulamasında “Promosyonlar” alanına girip 10 TL, 50 TL veya 500 TL değerinde Uber kredisi kazanabilirler.

EMC Avrupa’nın en iyi iş yerleri arasında yer aldı

0
EMCUluslararası BT ve iş dönüştürme şirketi EMC,  Great Place to Work Ensititüsü tarafından Lüksemburg’da düzenlenen 2015 Avrupa’nın En İyi İş Yerleri Ödülleri’nde Avrupa’nın en iyi iş yerlerinden biri olarak ödüle layık görüldü.  EMC, 25 çokuluslu şirket arasında ikinci oldu. Bu etkileyici sonuçta şirketin Avrupa’da faaliyet gösteren 12 ülke ofisinin “En İyi İş Yeri” kategorisindeki başarılı performansı rol oynadı.  2012 senesinde  19. sırada yer aldığından bu yana, EMC’nin bu prestijli işveren sıralamasındaki performansı her sene arttı. EMC’nin tercih edilen işveren olarak hızla güçlenmesi ve tanınması ticari performansına da yansıyor.  Şirketin, önemli bir bölümünü Avrupa ülkelerinin oluşturduğu EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) bölgesinden elde ettiği gelirler 2014 senesinde bir önceki seneye göre yüzde 6 arttı. EMC’nin büyüme ve büyümeyi sürdürme stratejisinin bir bölümünü teknoloji ve yenilikçiliğinin yanısıra performansında kilit öneme sahip çalışanları ile tanınması oluşturuyor. Avrupa’nın En İyi İş Yeri ödülü 12 Avrupa ülkesindeki EMC çalışanlarının gücü ve kalitesini de tasdikliyor. Bu çalışanlar şirketin her kademesinde, stratejiyi, uygulamayı ve işletmenin değerlerini belirleyen üst düzey yöneticilerden, müşterilerle birebir irtibatta olan çalışanlara kadar her çalışanı içeriyor. EMC EMEA Bölgesi Başkanı Adrian McDonald ödülle ilgili olarak: “EMC’nin başarısındaki kilit faktör işveren olarak gücümüzü artırmaya  ve müşterilerin ihtiyaçlarını, mevcut altyapılarını optimize ederek ve yeni altyapılar oluşturarak karşılamaya odaklı en iyi yetenekleri çekecek ve muhafaza edecek bir iş yeri yaratmaya odaklanmak. BT sektörü  de dahil herhangi bir sektörde faaliyet gösteren şirketlerin ‘çalışanların’ şirketi olduğuna ve ürün ve hizmetlerine gösterdiği emeği çalışanlarına göstermemesi durumunda dezavantajlı olacağına inanıyorum. Bizimki gibi yüksek düzeyde rekabetin olduğu, sürekli bir değişimden geçen bir sektörde üstün teknoloji ve yeniliklerin, kötü ve yetersiz bir iş yeri ve üstün olmayan bir iş gücü nedeniyle zarar görebileceğini tahmin edebilirsiniz” dedi.

PCI DSS 3.0 sertifikalı sanal POS çözümü İnnova’da

0
computer-keyboard-and-credit-card Uzun süredir bankalara ve ödeme kabul eden hizmet sağlayıcı firmalara sanal POS hizmeti sunan PayFlex, yeni güvenlik sertifikasyonu sayesinde ödeme hizmetini buluttan en üst seviye güvenlik ile sunuyor ve var olan sistemlere entegrasyon konusunda daha fazla esneklik sağlıyor. PCI DSS 3.0 Belgeli Sanal POS Uluslararası ödeme sistemleri sağlayan şirketler tarafından ortak bir şekilde oluşturulan ve ödeme yöntemlerinin güvenlikleriyle ilgili önemli bir standart olan PCI-DSS’nin 3.0 sürümü, ölçeği ve kullanım alanı farklı birçok ödeme sisteminin güvenli, performanslı ve doğru şekilde çalışmasını teminat altına almayı hedefleyen bir kriter olarak sektörde en geçerli sertifika olarak kabul ediliyor. Gelişmiş 3D Secure, akıllı ödeme işleme, kredi kartı saklama, BİN kontrol ve Tekil İşlem Kontrolu gibi özellikleri ile öne çıkan PayFlex, 15 yıldır sunduğu Sanal POS altyapısı sayesinde kurumları, kendi altyapılarında bir POS sistemi barındırma zorunluluğundan kurtarıyor. Standart geliştirme ara yüzleri kullanılarak, var olan sistemlerle birlikte kısa sürede kullanılmaya başlanabilen, PCI DSS 3.0 sertifikalı PayFlex Sanal POS sayesinde kurumlar, sanal POS hizmetini kullanmaya hemen başlıyor, maksimum güvenli tahsilat süreçlerine düşük maliyetlerle sahip oluyor. PCI-DSS Nedir? PCI-DSS (Ödeme kartları Endüstrisi Veri Güvenliği Standardı) bir sertifikasyon sistemi olarak American Express, Discover Financial Services, JCB International MasterCard Worldwide ve Visa Inc. tarafından, kartlı ödeme ekosistemindeki güvenliği en üst düzeye taşımak ve ortak paydayı belirlemek için oluşturulmuş bir standarttır. Kartlı ödeme sistemleri kullanılan tüm ödeme işlemlerinde PCI-DSS uyumluluğu zorunlu haldedir ve en güncel standart PCI-DSS 3.0 olarak belirlenmiştir.  

Lenovo Mobil Ürün Grubu’nda Hakan Sökmen dönemi

0
Lenovo Türkiye Mobil Ürün Grubu Lideri Hakan Sökmen
Lenovo Türkiye Mobil Ürün Grubu Lideri Hakan Sökmen
Geçtiğimiz Mayıs ayında 10’uncu yılını kutlayan Lenovo, mobil pazardaki hızlı gelişimini kadrosuna kattığı deneyimli isimlerle güçlendirmeye devam ediyor. Son olarak tablet ve akıllı telefon ürünlerini kapsayan Mobil Ürün Grubu’nun liderliğine, teknoloji ve hızlı tüketim sektörlerinde 20 yılı aşkın deneyimi bulunan Hakan Sökmen atandı. Uzun yıllar Procter&Gamble’da yönetici pozisyonundu bulunan Sökmen, altı yıl boyunca Nokia’da Perakende Grubu Satış Direktörü olarak görev yaptı ve aynı göreve daha sonra Microsoft’ta da devam etti. Hacettepe Üniversitesi mezunu Hakan Sökmen, Lenovo’nun akıllı telefon ve tablet ürünlerindeki yeni stratejileriyle pazarda yeni hamleler yapmaya hazırlanıyor.

Tarihte ilk defa insanlar zengin olmuştu…

0
Agriculture_(Plowing)_CNE-v1-p58-HOskar Ryszard Lange: “Günümüzde insanlar her şeyin fiyatını biliyor, fakat hiç bir şeyin değerini bilmiyor” diyor. Biz de araştırmacı bilim insanlarının desteğiyle konuyu açımlamaya çalışalım. İnsanın en büyük açmazlarından biri, şimdiki zamana kıstırılmış olmak gibi görünüyor. Son 20 yılda sonsuz büyüklükteki veri akışına maruz kalmak, o denli görünür değişikliği beraberinde getirdi ki kendine şu sormayan sanırım kalmamıştır çoğu ülkede: “Cep telefonu ve internet yokken biz nasıl haberleşiyorduk?” Bunun dışındaki soruları ise artık kimse sormuyor: “Bunca besin kaynağı, paketleme ve dağıtım olmadan biz nasıl yaşayabiliyorduk?” Öyle ya, yetecek paran varsa, her yer çilek, her şey çikolata… 1790 yılları civarında, İngiliz ekonomisinde ilk defa üretim verimliliğinde düzenli bir yükseliş eğilimi görüldü. İngiltere’nin Malthus kapanından [Malthus Kapanı: Aç insan sayısının her zaman kendilerini besleyecek kaynaklardan fazla olacağını ileri süren İngiliz iktisatçının adıyla anılan teorik varsayım.] kurtulmasını ve Sanayi Devrimi’nin ortaya çıkışını mümkün kılan da, verimlilikte meydana gelen bu önemli yükseliş oldu. Avrupa’nın geri kalanında ve Doğu Asya’da, uzun zamandır nüfus, sabit tarım ekonomilerinin Malthus kapanı tarafından şekillendirilmişti. Üretici güçler, ilk defa İngiltere’de ortaya çıkan yeni üretim teknolojilerini kolayca benimsedi.
Sanayi Devrimi’nin ilk defa, nüfusları çok daha büyük olan Çin ya da Japonya’da gerçekleşmemiş olması kafa karıştırıyor. Clark’ın bulduğu verilere göre, zengin sınıflar olan Japonya’da Samuraylar ve Çin’de Qing Hanedanı, şaşırtıcı biçimde fazla üremiyorlardı ve bu yüzden İngiltere’de üretim odaklı değerleri yayan aşağı doğru sosyal hareketliliği sağlamakta başarısız oldular.
egyptian-agricultureSanayi Devrimi’nden sonra, en zengin ve en fakir ülkelerin yaşam koşullarında hızla uçurum açılmaya başladı. 1800’de 4’e 1 olan refah eşitsizliği bugün 50’ye 1 oranından daha fazla. Sanayi Devrimi konusu üzerine yeterli bir açıklama getirememeleri gibi, iktisatçılar zengin ve yoksul ülkeler arasındaki ayrıma da iyi bir açıklama getirebilmiş değiller, yoksa önerebilecek daha iyi çözümleri olurdu. Ronald Wright, İlerlemenin Kısa Tarihi adlı çalışmasında önemli bazı konuları çok anlaşılır cümlelerle yazabilmiştir. Örneğin: “Eski Taş Çağı günümüzde bize öyle uzak geliyor ki, bir karikatürde görüp kıkırdamak dışında onun üstüne pek kafa yormuyoruz. Aslında bu çağın sona erişi günümüze çok yakındır; İsa’nın doğumundan ve Roma İmparatorluğu’ndan beri geçen zamanın sadece altı misli geridedir ve mağarayı (s. 34) terk ettiğimizden bu yana meydana gelen büyük değişiklikler fiziksel değil kültüreldir. Bizim gibi uzun süredir dünya üzerinde olan türler böyle kısa zaman dilimlerinde gözle görülür bir evrim geçirmezler. Bunun anlamı şudur: Kültür ve teknoloji birikiyor, doğuştan gelen zekâ ise aynen olduğu gibi kalıyor.” Bir kaç yıl önceki yazıda alıntı yaptığım şu cümleleri yinelemek istiyorum; mağara resimlerinin görkemini Rönesans ile karşılaştırdıktan sonra ekler Wright: “… bu sanat ve teknoloji atağı, kimilerinin iddia ettiği gibi, bizim aniden yepyeni bilişsel yetilere sahip yeni bir tür haline dönüştüğümüzü ispatlamaz. Öte yandan bu hepimizin aşina olduğu kültürel bir modelin kanıtıdır: Boş vakit sağlayan yiyecek fazlalığı. Avcılar ve toplayıcılar ihtiyaçlarından fazlasını toplayıp avlıyorlardı, böylece resim yapmak, boncuklar ve tasvirler üretmek, müzik yapmak ve dini ritueller düzenlemek için vakitleri oluyordu.” Günümüzde biriktirdiklerimizle tanımladığımız “zenginlik” gerçekte, bize sağladığı boş zamanla ölçülebilir olmalı aslında… İlkel Çağlar dediğimiz zamanlarda, boş zaman sağlayan yiyecek fazlalığı, hiç birşeye zaman bırakmayan, biriktirmek için almak ve ihtiyaç için değil kar etmek için sınırsızca üretmek hastalığına dönüşmüş durumda, oysa o zamanlar: “Tarihte ilk defa insanlar zengin olmuştu.” Ve şimdi her şeyi kaybetme ihtimali hakkında şu cümlelere kulak verelim: California Üniversitesi, Davis kampüsünde bir iktisat tarihçisi olan Gregory Clark’a göre, pek çok yorumcu, fakir ülkelerin fakir kalmasının sebebi olarak, ekonomik ve sosyal kurumların başarısızlığını gösterir, buna karşın çözüme giden yol olacakmış gibi önerilen ve hatta dayatılan kurumsal reform reçeteleri, “hastayı tedavi etmede tekrar tekrar başarısız oldu.” Clark, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi “ibadet merkezlerini”, anlamadıkları hastalıklara deva olarak kan alınmasını tavsiye eden şaman doktorlara benzetiyor. Clark’ın tezi şunu ima ediyor: Eğer Sanayi Devrimi’nin sebebi insan davranışlarındaki değişimlerse, o zaman tarım ekonomilerinin kısıtlarına uyum sağlamaya zaman bulamamış nüfuslar aynı üretim verimliliğine ulaşamayacaktır. Yine de zaman adını taktığımız olgu, sandığımız kadar önemli değil, sonuçta: “Jeolojik açıdan bakıldığında, üç milyon yıl, bir yeryüzü gününün bir dakikasına eşittir.” Bu tür benzetimlerin en derinden yaralayan örneklerinden biri, ara ara sosyal medyada dolaşıma giriyor: 4,6 milyar yaşındaki bu gezegenin yaşını 46 yıl olarak tanımladığında insan, 4 saattir var, Sanayi Devrimi 1 dakika önce başladı ve 36 saniye içinde dünya üzerindeki ormanların yarısı yokedildi… Yani ve belki de yiyecek fazlası konusundaki bu ani gelişmenin en kötü sonuçlarından biri, Malthus Kapanı’nın her hangi bir anda ve bu kez olanaksızlıklar değil, insan eliyle yeniden kurulması riski olabilir.

Boğazda yelken zamanı

0
Yelkenciliğin bir spor dalı olmasının yanında, birçok kişi için şehir hayatından kaçış olarak görülmesi ve teknede yaşamın bir felsefe olarak kabul edilmeye başlanması fikriyle kurulan AGSC, yelkenciliğin ve denizciliğın yaşanması gereken bir aktivite olduğunu, yoğun denizcilik kavramlarıyla verilen teorik eğitimler yerine tamamı tekne üzerinde gerçekleşen pratiğe dayalı çağdaş eğitim sistemiyle meraklılarına yelken açmayı öğretiyor. Alınan eğitimler sonrasında oluşan AG Sailing Team yarış ekibi düzenlenen yarışlara Doxoft’un desteğiyle katılıyor. Son olarak BMW Sailing Fest’te IRC 1 sınıfında yarışan AG Sailing Team rakiplerini geride bırakmayı başararak sınıfının birincisi oldu. Yelken meraklılarının ilgiyle ve keyifle takip ettiği BMW Bosphorus Sailing Fest’te beş IRC grubunda toplam 45 tekne yarışırken Yelken Tutkunları klasmanında ise 90 tekne yarıştı. Düzenlenen ödül töreniyle yarışlar sonunda birincilik kazanan takımlara kupaları takdim edildi. Yelken severleri biraraya getirerek İstanbul’un tanıtımına da katkı sağlamayı etkinlikte bir takımı destekliyor olmaktan duydukları keyfi dile getiren Doxoft Genel Müdürü Alpay Göğüş sözlerine şöyle devam etti; “Sektör dışı etkinliklerde bulunmak bize farklı bir enerji veriyor. Bu yarışta AG Sailing Team’in yanında yer almaktan ve İstanbul’un etkileyici amosferinde keyifli bir yarış izleyebiliyor olmaktan çok mutluyuz. Bu yıl 4.kez düzenlenen BMW Bosphorus Sailing Fest etkinliğinin mimarlarına teşekkür ediyor, Yusuf Erce Demirtaş önderliğinde yarışan AG Sailing Team’i de kazandıkları ödül için tebrik ediyorum.” AG Sailing Team Tekne Sorumlusu Yusuf Erce Demirtaş da çekişmeli ve keyifli bir yarış gerçekleştirdiklerini belirterek yarışla ilgili şunları söyledi; “Yüksek kondisyon isteyen ve zor bir parkur olan İstanbul Boğazında akıntıya karşı ve düşük rüzgara karşı, kursiyerlerimizden oluşan yelken takımımız ile güzel bir sonuç elde ettik.  Doxoft’un desteğiyle önemli yarışlarda yer alıyoruz ve bu destekle bu zamana kadar birçok başarı elde ettik. Yelken sporlarına sağladıkları destek sebebiyle Doxoft Genel Müdürü Alpay Göğüş’e çok teşekkür ederiz” dedi.

Türk teknolojisi dünyaya yayılıyor

0
Kurulduğu 1998 yılından bugüne sürekli büyüyen ekin Technology; 2000 yılında ekin Tasarım ve ekin Üretim, 2002 yılında ise ekin Bilişim şirketlerinin açılmasıyla güçlü bir teknoloji firması haline gelmiştir. 2014 yılında ise Türkiye’de en çok bilişim ihracatı yapan 500 firma içerisinde altıncı sırada yer alıyor. Abu Dhabi, Ankara, Bakü, Dubai, Stuttgart, İstanbul, New York ve Ottawa’da merkez ve ofisleri bulunan ekin Technology kısa sürede hem yurt içinde, hem yurt dışında başarılı projeler gerçekleştirmiş ve hizmet sağladığı tüm bölgelerde müşterilerinin yerel çözüm ortağı olmuş bir şirket. Şirket olarak bireylerin güvenliğine ve memnuniyetine önem verdiklerini ifade eden ekin Technology Yönetim Kurulu Başkanı Akif Ekin ile gerçekleştirdiğimiz röportaj bu videoda.

Duqu geri döndü

0
Kaspersky CEO’su Eugene Kaspersky
Kaspersky CEO’su Eugene Kaspersky
2015 ilkbaharının başlarında Kaspersky Lab, şirket içi sistemlerini etkileyen bir siber saldırı algıladı. Bu bulgunun ardından şirket, APT (gelişmiş kalıcı tehdit) dünyasındaki en becerili, gizemli ve güçlü tehdit aktörlerinden birinin yeni bir zararlı yazılım platformunu, yani Duqu’yu keşfetmesiyle sonuçlanan kapsamlı bir araştırma başlattı. Kaspersky Lab, saldırganların siber saldırının keşfedilmesinin imkansız olduğunu düşündüklerine inanmaktadır. Saldırı bazı benzersiz ve daha önce görülmemiş özellikler içeriyor ve neredeyse hiç iz bırakmıyordu. Saldırı sıfır gün zayıf noktalarından faydalanıyor ve ayrıcalıklar etki alanı yöneticisine yükseltildiğinde zararlı yazılım, sistem yöneticileri tarafından uzak Windows bilgisayarlara yazılım dağıtmak için yaygın olarak kullanılan MSI (Microsoft Yazılım Yükleyici) dosyaları aracılığıyla ağ üzerinden yayılıyordu. Siber saldırı arkasında herhangi bir disk dosyası bırakmamı ya da sistem ayarlarını değiştirmemiş ve algılamayı son derece zorlaştırmıştır. “Duqu 2.0” grubunun felsefesi ya da düşünüş biçimi, APT dünyasında bilinen her şeyin önünde olan bir nesle aittir. Büyük Resim Kaspersky Lab CEO’su Eugene Kaspersky şu yorumlarda bulundu: “Siber güvenlik şirketlerinde casusluk yapmak çok tehlikeli bir eğilimdir. Güvenlik yazılımı, donanım ve yazılım ekipmanlarının atlatılabildiği modern dünyada şirketler ve müşteriler için korumanın son sınırıdır. Dahası, benzeri hedefli saldırılarda uygulanan teknolojiler er ya da geç teröristler ve profesyonel suçlular tarafından ele geçirilecek ve kullanılacaktır. İşte bu son derece ciddi ve olanaklı bir senaryodur.” Eugene Kaspersky sözlerine şu şekilde devam etti: “Bu tür vakaların bildirilmesi dünyayı daha güvenli bir hale getirmenin tek yoludur. Bu şekilde kurumsal altyapıların güvenlik tasarımları geliştirilebilir ve zararlı yazılım geliştiricilerine dosdoğru bir mesaj iletilebilir: Tüm yasadışı operasyonlar engellenecek ve yargılanacaktır. Dünyayı korumanın tek yolu kolluk kuvvetleri ve güvenlik şirketlerinin bu saldırılarla açık bir şekilde mücadele etmesini sağlamaktır. Saldırıları kaynaklarına bakmaksızın açıklamaya devam edeceğiz.”