İş verimini Turkcell ile artırdılar

0
Haldız İnşaat Otomotiv ve Ticaret AŞ Genel Müdürü Ersun Güzel ile yaptığımız röportajda, kullandıkları Turkcell çözümlerinden ve çözümlerden sağladığı faydalardan bahsetti.

Onlar işini büyüttü siz de büyütün

0
Yaman Gold’un sahibi Emre Özdemir ile İzmit’te Turkcell Teknoloji Hamlesi etkinliğinden sonra röportaj yapma fırsatı bulduk.

Google, Android for Work ile iş dünyasını hedefliyor

0
AndroidforWorkİş dünyasında mobil çalışanların her geçen gün artması, akıllı telefonların iş amaçlı kullanımındaki yoğunluğu da beraberinde getiriyor. Sektörde kurumsal ürün ve çözüm sunan pek çok büyük firma, mobil alandaki stratejilerini duyurmuştu. Bununla ilgili son gelişme ise Google’dan geldi. Android for Work adıyla iş dünyası için daha güvenilir bir çözüm sunmaya başlayan Google, resmi blogunda yayınladığı yazıda Android for Work’ün dört temel teknolojik bileşenden faydalandığına değiniyor: İş profilleri ile iş verilerinin korunması ve tamamıyla özelleştirilmiş bir iş profili oluşturulması için mevcut şifrelemeyi, Android 5.0 Lollipop’ta bulunan güçlendirilmiş SELinux güvenlik ve çoklu kullanıcı desteği üzerine geliştirdiğini açıklayan Google, bu sayede BT sorumlularının iş amaçlı uygulamalarını, kullanıcılarının kişisel uygulamalarının yanında bulundurabileceğine dikkat çekiyor. Duyuruda, çalışanların bu sayede kendi kişisel uygulamalarını işverenlerinin yalnızca işle ilgili verileri yönetebileceğinden ve özel içeriklerini görüntüleyip silemeyeceğinden emin şekilde kullanabileceğine değiniliyor. İkinci temel bileşen olan Android for Work uygulamasının ise Ice Cream Sandwich’ten KitKat’a kadar uzanan platformlarda çalışan ya da iş profillerini kullanamayan cihazlar için geliştirildiğinden bahsediliyor. Üçüncü olarak işletmelerin Android for Work üzerinde çalışan tüm kullanıcıların güvenli şekilde kurulup yönetilmesine izin verilen Google Play for Work ise, iş dünyasının özel uygulama marketi olma amacı taşıyor. Son olarak Uygulama Paketi adı verilen bileşen ise, işle ilgili rutin görevler için e-posta, kişiler ve takvim gibi uygulamaları içeren, aynı zamanda Exchange ve Notes desteğiyle belge, hesap tablosu ve sunumların düzenlenme yeteneğine sahip bir iş uygulamalrı paketi olma niteliği taşıyor.

Çalışanlara kimik kartı yerine çip takıldı

0
epicenterİsveç merkezli bir şirketin çalışanları ilginç bir uygulamanın konusu haline geldi. Çalışanlar şirkette kulanacakları dijital kimlik kartları yerine derilerinin altına çip yerleştirilmesine izin verdiler. Radyo frekanslarını kullanarak kimlik tanımlamaya yarayan bu çipler el derisine sokuluyor, çalışanlar ise elleriyle otomatik kapıları açıp şifreli makineleri otomatik olarak kullanabiliyorlar. Epicenter adlı İsveçli yüksek teknoloji ofis grubundan yapılan uygulamaya toplamda 400 kişi katılmış. Amaç ise hem zamandan kazanmak hem de çok daha güvenli bir çalışma ortamına sahip olmak. Gelecekte bu çiplerin iyice yaygınlaşması umulurken, ofis üyelerinin bu mini cihazlar sayesinde dijital ve mekanik her işlemi rahatça halledebilmeleri hedefleniyor. Bahsi geçen ofis internete bağlı ve Microsoft’un Nesneler İnterneti teknoloji ürünleriyle tam uyumlu olacak.

Experteam 2015’te ‘Yönetilen Hizmetler’le büyüyecek

0
2014 yılının Yönetilen Hizmetler alanında yatırım yılı olduğunu vurgulayan  Experteam CEO’su Özgür Dönmez, “2015 yılı, şirketimiz için farklılaşma ve yönetilen hizmetlerde atılım yapma yılı olacak. Doğru müşteri yönetimi ve memnuniyetine odaklanarak müşterilerimizin teknolojiyi daha verimli ve hızlı şekilde kullanmalarını sağlayacağız” dedi. Son yıllarda teknoloji hizmetleri yelpazesini hızla genişlettiklerini belirten Dönmez “Müşteri memnuniyeti ile doğru ve kaliteli çözümü sağlayacak bir şirket olma hedefiyle yola çıktık. Yönetilen Hizmetler, stratejik önceliklerimizden biri. Yönetilen Hizmetleri, Türkiye’de çok ihtiyaç duyulan ve firmalara katma değer sağlayan bir alan olarak düşünüyoruz. Bu hizmetle firmalar ihtiyacı olan hizmetleri, ihtiyacı olduğu anda ve ihtiyacı olduğu kadar elde edebiliyor. Yurt dışında da bu konuda yetkinliğimizi göstermek istiyoruz. Amacımız 2015 yılında yönetilen hizmetlerin ciromuzdaki payını, 2014’e göre yüzde 80 büyütmek” diye konuştu. Stratejik ortak almak adına görüşmeler yaptıklarını açıklayan Özgür Dönmez, “Experteam hızla büyüyor, biz de hızlı büyümemize ve tüm dünyaya yayılmamıza fayda sağlayacak, şirkete katabileceği değerlerden emin olduğumuz teklifleri değerlendireceğiz” diye konuştu. 2015 yılı hedeflerinden birinin de yurt dışına açılmak olduğunu ifade eden Özgür Dönmez şunları söyledi: “Şu anda Avrupa ve ABD’de iş yapıyoruz ve Türkiye’nin en büyük 9. hizmet ihracatçısıyız.  Experteam, 2014 yılında cirosunun yüzde 20’sini yurtdışından sağladı, 2015’te ise bu oranın yüzde 30 olmasını hedefliyoruz. Önceliğimiz ise EMEA bölgesi. Avrupa’da zaten iş yapıyoruz. Özellikle Ortadoğu pazarından pay almak istiyoruz. Orada birçok proje fırsatları bulunuyor, bu pazarla ilgili bir yapılanmaya gitmek istiyoruz. Bu yıl orada iş geliştirme yönünde adımlar atacağız. Türk Cumhuriyetler de fırsatlar sunuyor. Bu bölgede ise telko ve finans sektörü odaklı ilerlemeyi tercih ediyoruz.” Özgür Dönmez,  Türkiye’de yeni özelleşen elektrik dağıtım ve perakende alanlarında şirketlerin dünya standardına gelmek için BT çözümlerine çok ihtiyacı olduğunu söyledi. Enerji şirketlerinin tüm BT gereksinimlerini karşılayacak yapı oluşturmak için kayda değer bir yatırım yaptıklarını dile getiren Dönmez, “Özel bir ekip oluşturduk. Bu ekiple birlikte 2015 yılında enerji sektöründe adından övgüyle söz edilen hizmet şirketi olmak, şu anda en önemli gündem maddemiz” dedi.  

Sağlık sektörü dijital güvenlikte sınıfta kaldı

1
mobile health mobil sağlıkBu ayın başlarında Anthem’in yaptığı duyuru ile 80 milyon Amerikan vatandaşının yılın en büyük dijital saldırısına maruz kaldığını öğrenmiştik. Hemen ardından e-posta sistemlerine sızılan milyonlarca kişi ağır bir phishing içerikli e-posta dalgasıyla karşılaştı. Forbes’un haberine göre yapılan uyarılara göre bu postaların büyük bir kısmı ünlü sağlık şirketinden geliyor gibi görünmekte. Paylaşılan State of Email Trust 2014 raporuna göre günde 6.5 milyar e-posta analiz ediliyor ve içlerinden en savunmasız olanları sağlık markalarına ait görünüyor. Araştırma sağlık hizmet sağlayıcısı markadan gelen içerikler, sosyal medyadan ulaşanlara göre 4 kadar daha fazla “dolandırma” amaçlı. Agari CEO’su Patrick Peterson ise bu sektörün odak noktasının insanları nasıl sağlıklı tutmak ve nasıl daha mutlu etmek üzerine kurulu olduğunu, bu tip teknolojik başlıkların ise onlar için gerçek manada yabancı olduğunu söylüyor. Peterson halihazırda çok daha güvenli e-posta korunma yöntemleri olduğunu ancak şirketlerin büyük kısmının bunlarla uğraşmadığını dile getiriyor. En güvenli ve yeni üç e-posta protokolü SPF, DKIM ve DMARC yaygınlaşmaya devam etse de, bazılarının bundan haberi dahi olmadığı not düşülüyor. Şimdiye kadarki en güvenli protokol olarak görülen DMARC’ın dünya e-posta hesaplarının yüzde 70’inde aktif hale getiriliğini söyleyen CEO, e-postaların birer silah haline getirilmesiyle, geçtiğimiz üç yıla göre çok daha büyük bir tehlikenin var olduğuna işaret ediyor. TrustScore’un verilerine göre 147 şirketten sadece 13’ü tam puan almış ve sağlık markalarının yüzde 30’u sıfır puanla testten çıkmış. Söylenene göre bu şirketlerin müşterilerinin yüzde 75’inden fazlası ciddi bir risk altında!

Sean X. Yu’dan KOBİ’lere ipuçları

0
Günümüzde kendi işinin sahibi olmak, bir çok girişim başarısızlıkla sonuçlandığından zor ve karmaşık bir yol olarak görülmektedir. Başarılı bir işletme sahibi olmak, iyi bir iş fikrini ve pazarı doğru analiz etmeyi gerektiriyor. Kısa bir sürede Hollanda merkezli “Revo Capital” ve ABD merkezli girişim sermayesi fonu olan “Ribbit Capital”den aldığı yatırımlarla kendisi de başarılı bir girişimci olan Sean X. Yu, girişimci adayları için fikirlerini paylaşıyor. “Girişimci olmak, kendi işini kurmak isteyenlerin öncelikli olarak, başlayacakları projeye önlerindeki 5-10 yılı adamaya istekli olduklarından emin olmaları gerekiyor. Uzun vadede bir iş fikrini hayata geçirmek için, potansiyel olan ve yatırım yapmaya değer büyüklükte bir pazarın varlığından emin olmaları çok önemli. Bir girişimci, yapacağı işe inanç ve tutkusu var ise, mutlaka bu tutkunun peşinden gitmeli! İşin ne kadar büyüyeceği, kişinin yaratıcılığı, yetenekleri ve çalışma isteği ile ortaya çıkıyor. İnsanların potansiyel ihtiyacını fark etmek ve yaratıcılığını kullanarak bu ihtiyaca yönelik bir ürün ortaya çıkarmak, “Bu ürünü ben oluşturdum” demek gerçekten gurur verici. Problemlere çözüm geliştirmekten zevk alanlar için girişimcilik kesinlikle ideal bir kariyer olabilir. En önemli konulardan birisi de işin finansal yatırım kısmı. Genelde start-uplar için ilk yatırım melek yatırımcılardan alınır. Fakat biz girişim sermayesi yatırımı alarak bir adım ileriden başladık ve başarımızı en baştan gösterdik. Burada en önemli etken, iş fikrimizin gücü ve pazardaki ihtiyacı karşılamasıydı.” Girişimci adayları, iyi bir iş fikri ile önemli yatırımlar alarak kısa sürede büyüyebilirler. Girişimciler İçin Genel Altın Kurallar:
  • Girişimde bulunacağınız pazarı, sektörü, iş kolunu hatta ilişkisel sektörleri doğru analiz edin.
  • Kendinize güvenin, mesleki eksiklerinizi geliştirin.
  • Teknolojiyi kullanın ve yakından takip edin.
  • Ürün ve hizmetinizi müşteri ihtiyaçları ve gelişen teknolojiler yönünde geliştirin.
  • “CRM-Müşteri ilişkileri Yönetimi” nedir bilgi sahibi olun.
  • İş ortaklarınız, yönetici ve müşterilerinizden fikir alın.
  • Finans kaynaklarınızı, gelir-gider ve nakit akışınızı iyi yönetin.
  • İletişim kabiliyetinizi geliştirin. Başarılı bir girişimci, insan ilişkileri kuvvetli, sosyal ve ataktır.
  • Zorluklarla mücadele etmeyi bilin, kriz yönetimini doğru yönetin.

İl il teknoloji

0
Etkinliği Fatih Sarı ve Tolga Cem Küçükyılmaz sizler için değerlendirdi.

2015 büyüme stratejisinin odak noktası: Büyük Veri 2.0

2
Ereteam Genel Müdürü Gökhan Nalbantoğlu
Ereteam Genel Müdürü Gökhan Nalbantoğlu
Ereteam Genel Müdürü Gökhan Nalbantoğlu, büyüme stratejilerinin odak noktası olan Büyük Veri’nin bilgi teknolojilerine olan talep ve ihtiyaçları artırdığını belirterek, “Teknoloji sektörü her geçen gün hızla büyümeye devam ediyor. Dünya çapında 6 milyar mobil telefon cihazı bulunuyor, Facebook’ta ise her gün 500 terabayttan fazla veri işleniyor. 2016’ya kadar yıllık internet trafiğinin 1,3 zetabayta ulaşması hedefleniyor. Yine 2011’de dünya çapında 185 milyon kişi mobil bankacılık servislerini kullanırken, 2016’da kullanıcıların sayısı 550 milyon kişiye ulaşacak” diye açıkladı. “Bu rakamlara bakıldığında dünyada büyük veri pazarında özellikle 2015 yılında ciddi bir büyüme olması bekleniyor. Yine Türkiye’de bilişim ve teknoloji sektöründe de büyük bir ilerleme olduğunu söyleyebiliriz. Biz de Ereteam olarak bu öngörüler doğrultusunda büyüme stratejimizi Büyük Veri 2.0 olarak belirledik” diye konuştu. Nalbantoğlu: “’Nesnelerin İnterneti’ dünyanın en büyük pazarı haline gelecek” “Nesnelerin İnterneti” ile yeni ve büyük bir kazanç alanı yaratılacağına değinen Nalbantoğlu, “Hemen her mobil cihazdan aktif olarak verilere erişim sağlanmasına yardımcı olan Nesnelerin İnterneti, yeni dönemde şehirlerimizden evlerimize, arabalarımıza kadar tüm yaşantımızda artarak yer alacaktır. Zaten son dönemde Büyük Veri kapsamında yapılan çalışmaların en önemlisi de budur. Müşterilerimiz öncelikli olarak, özellikle ‘Nesnelerin İnterneti’nin de katkısıyla, veri saklamak ve depolamak ile ilgili konulara önem verdiler; bu maksatla ciddi miktarda, donanım, lisans ve depolama yatırımları yapıldı; biz bu sürece Büyük Veri 1.0 diyoruz. Artık gelinen nokta itibarıyla, eldeki birikimlerin daha verimli değerlendirilmesi ihtiyacı, müşterilerimizi bu birikim havuzundaki bilgiyi keşfetme ve aksiyon alma adımına taşımıştır. Biz bu sürece de Büyük Veri 2.0 diyoruz. Bu süreci gerçekleştirirken doğru teknolojiler ile iş birlikleri yapabilmemiz çok önemli, bu açıdan bakıldığında, lider firmalardan biri olan Datameer ile çok önemli bir iş birlikteliğine imza attık. Datameer, Hadoop üzerinde uçtan uca analitik uygulamalar geliştiren tek sağlayıcı olup; Datameer’in sağlamış olduğu teknolojik faydalar sayesinde, müşterilerimizin zorluk çektiği birçok projeyi çok hızlı bir şekilde hayata geçirebileceğimizi ve Büyük Veri’yi sadeleştirerek, en basit kullanıcının bile değerlendirebileceği şekilde kullanabileceğini düşünüyoruz.”  açıklamalarıyla yakın dönemde imza atılan bu güçlü iş ortaklığının önemini vurguladı. Datameer şirketinin iş geliştirmeden sorumlu başkan yardımcısı Kimberly Martin, Ereteam iş ortaklığıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada Ereteam gibi firmalar aracılığıyla küresel büyümelerini sürdürmekten heyecan duyduklarını söyledi ve ekledi ”Büyük Veri ve çözümleme stratejileri konularında uzman olan bir firmayla ortaklığa gitmek, bizim gibi Hadoop üzerinden bu hizmeti veren bir şirketin atabileceği en doğru adımdı. Ereteam ve Datameer ile çalışmayı seçen Türk müşteriler, Müşteri Analitiği, Sahtekarlık Tespiti ve Operasyonel Analitik alanlarında daha fazla yatırım getirisiyle, hem Türk hem de dünya pazarlarında avantajlı duruma geçeceklerdir”’ diye konuştu. Gökhan Nalbantoğlu: “Kurumsal şirketler Sosyal Medya Analizi’nde Büyük Veri’den destek alacak” Nalbantoğlu, kurumsal seviyede Sosyal Medya Analizi’nin önemine değinerek gerçek zamanlı, güvenilir, ölçeklenebilir, sosyal medya verisinin sisteme geri beslenmesinin her sektörden kurumsal şirket ve markaların müşterilerine daha iyi hizmet vermesi için ihtiyaç duyacağı bir Büyük Veri çözümü olacağını belirtiyor. Sosyal medya raporlamasının şirketlere ciddi fayda sağlayacağına da değinen Nalbantoğlu, “Sosyal medyada müşterilerinizin ürün ve hizmet hakkındaki yorumları ve talepleri, aslında işletme değeriniz ve markanız için fark ettirmeden önemli etkiler yaratıyor. İşletme içindeki farklı birimlerin, farklı odak noktalarına sahip olması, bu süzgeçten kazanılacak birçok geri bildirim ile verimli bir şekilde beslenebilir. Artık işletme ve marka değeriniz, Sosyal Medya Analizleri için geliştirilen Analitik Büyük Veri çözümleriyle hızlı ve etkili şekilde çözümlenebiliyor. Eskiden müşteri ilişkilerinde, müşterilerimizi dinlemek en önemli adım iken; artık dinlemekten öte, taleplere en hızlı bir şekilde cevap verebilmek en önemli ihtiyacımız haline geldi. Bu döngüyü, basit formundan bir adım daha ileriye taşıyan, yaşanan döngünün tecrübe ve geri bildirimlerini sistemlerine geri besleyen kurumsal şirketler, potansiyel ve var olan müşterilere,  analitik çözümler sayesinde tam bir müşteri memnuniyeti sunma imkânı buluyor” diye açıkladı.

Netaş, 2014’te yüzde 17 büyüdü

0
Netaş CFO’su İlker Çalışkan ve Netaş CEO’su C. Müjdat Altay
Netaş CFO’su İlker Çalışkan ve Netaş CEO’su C. Müjdat Altay
2014 yılında vergi sonrası net kârını 2 milyon TL’den 12 milyon TL’ye çıkaran Netaş, FAVÖK marjını geçen yıla oranla 100 baz puan (bps) artırarak 39 milyon TL’ye ulaştırdı. Netaş, 2014 yılını, belirlenen strateji doğrultusunda öngörülere uygun olarak tamamladı. 2014 yılında satış gelirleri TL bazında yüzde 17 artan şirketin kayıtlı siparişleri, önceki yıla göre yüzde 42 artış göstererek 469 milyon TL’ye ulaştı. Netaş, operasyonlardan 27 milyon TL nakit yarattı. Netaş’ın 2014 yılı finansal sonuçlarını ve hayata geçirdiği projeleri paylaşmak üzere düzenlenen basın toplantısına, Netaş CEO’su C. Müjdat Altay ve Netaş CFO’su İlker Çalışkan katıldı. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Netaş CEO’su C. Müjdat Altay, “2014 yılı Netaş açısından oldukça verimli geçti. Geleceğimizi garanti altına alacak projeler gerçekleştirmeye ve bölgesel sistem entegratörü olma yolundaki çalışmalarımıza başarıyla devam ediyoruz. Bunun en büyük kanıtlarından biri, 2014 yılında alınan siparişlerin yüzde 30’unun yurtdışından gelmesi oldu. Aynı zamanda dikey derinleşmemizi yurtdışına taşıyarak uluslararası pazarlarda büyüme sağladık. Özellikle Bangladeş, Kazakistan ve Cezayir’de daha da derinleştik. Yurtdışı satışlarda yüzde 110, siparişlerde yüzde 260 artış sağladık. Ayrıca Türkiye’de akıllı teknolojiler üzerine geliştirilen tüm projelerde yer alıyoruz. Akıllı şehirler, binalar, stadyumlar başta olmak üzere e-kimlik, e-devlet uygulamaları ve afet yönetimi gibi birçok çalışmada da imzamız var. Ülkemizi kalkındıracak en önemli unsurun teknoloji olduğu inancıyla yolumuza devam ediyoruz” dedi. Finansal sonuçlarla ilgili bilgi veren Netaş CFO’su İlker Çalışkan ise “2014 yılı için paylaştığımız öngörüyü bire bir yerine getirdik. Belirlenen strateji doğrultusunda hedefe ulaştığımız, alınan büyük ölçekli sistem entegrasyonu projelerinin etkisini gördüğümüz bir yılı geride bıraktık. 2015 yılındaki finansal hedeflerimizi, satış gelirlerinde yıldan yıla dolar bazında yüzde 7 artış, FAVÖK marjının 100 bps artması ve işletme faaliyetlerimizle nakit yaratmak olarak belirledik. Kontrollü büyümeyle kârlılığı artırmak üzere çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.

Şoförsüz kamyon dönemi yakında

0
Mercedes_FutureTruckTürkiye’de medyaya yansıyan trafik kazası haberlerinde yük taşımacılığı yapan kamyon ve tırların payı önemli bir yer tutuyor. Bu durum, dünyanın diğer ülkelerinde de çok farklı değil. Hemen her ülke, trafik kazalarını azaltmak için bölünmüş yollardan ve teknolojiden olabildiğince faydalanmaya çalışıyor. Bugünkü şartlarda teknolojinin payı, özellikle kötü hava koşullarının o yöne yaklaşanlara bildirilmesi ile kaza vb. durumların önceden haber verilmesiyle sınırlı olsa da, yakın gelecekte bambaşka bir dünya bizi bekliyor olacak. Zira, ilk örnekleri yollarda görülmeye başlanan otonom sürüşe sahip araçlar arasına kamyon ve tırlar da eklenecek. ABD’de bu alanda dört şehirde yapılan çalışmalar öne çıkıyor. New York Üniversitesi’nden Dr. Anthony Townsend liderliğinde yürütülen “Re-programming Mobility” adlı proje, Atlanta, Los Angeles, New Jersey ve Boston’daki ulaşımın dijitalleşmesine odaklanıyor. Bu projede her şehir 2028 ile 2032 arasındaki dönemde ulaşımı değiştirmek adına şimdiden hazırlık yapıyor. Bu çalışmada teknoloji ortağı olarak Google ile çalışılıyor. Kamyonlar hazır, izinler bekleniyor Kısa bir süre önce Mercedes otonom sürüş yeteneklerine sahip bir kamyonunu tanıtmıştı. Diğer üreticilerin de benzer demolarına ait videoları izlemek çok şaşırtıcı olmayacak. Çünkü, bu tip projelerin 2020 hedefleri arasında ise ilk kendi kendine gidebilen kamyonların ABD otoyollarına çıkması var. Konunun gündemde olmasında önemli bir pay da dünyanın önemli lojistik şirketlerinden biri olan DHL’in gerçekleştirdiği deneme. Aralık ayı başında medyaya yansıyan haberlere göre DHL, Almanya’da yaptığı bu denemeyi hayata geçirmek için hızlı hareket ediyor. Şirketin bu konuda hazırladığı “Self-Driving Vehicles in Logistics” isimli kapsamlı rapor da konuya olan ilgilerini ortaya koyuyor. Lojistik teknolojileri geçişi kolaylaştıracak Bugün büyük lojistik depolarında özellikle otomasyon teknolojilerinden üst seviyede faydalanıldığını görebiliyoruz. Otomatik işleyen bantlar, kolilerin üzerindeki etiketlere göre kargoların doğru bantlara aktarılması gibi teknolojiler aktif bir şekilde kullanılıyor. Amazon’un 150 kadar robot çalıştırdığı yenilikçi deposu ise şu an ulaşılan en yüksek seviyeyi temsil ediyor. Sektörün teknolojiyi sevmesi, en azından şoförsüz yollarda sürücüye gerek bırakılmamasını sağladığı için önemli. Ama asıl önemli nokta, artan yakıt tasarrufu ile daha hızlı lojistik süreçlerin ötesinde üçüncü sayfa haberlerinde yatıyor. Bu teknolojilerin gelişmesi ve yaygınlaşması, “şoför uyuduğu için kaza yaptı” gibi haberlerin ortadan kalkmasını sağlayacak. Türkiye’de durum ne? Daha önceki yazı ve analizlerimizde belirttiğimiz gibi henüz otonom sürüşe dair sektör tarafında ciddi adımlar atıldığını söylemek zor. Okan Üniversitesi’nin bu konudaki çalışması haricinde yansıyan çok haber maalesef bulunmuyor. Ancak Avrupa’nın en büyük kamyon pazarları arasında yer alan Türkiye’nin üretici konumunun da etkisiyle daha güçlü adımlar atması zorunlu görünüyor.

Avrupa ülkeleri ne kadar dijital?

0
AvrupaBirligiBugün Brüksel’de gerçekleştirilen Digital4EU Stakeholder Forum adlı etkinlikte, Avrupa ülkelerinin dijitalleşme yolunda ne durumda oldukları da açıklandı. Güncellenen Digital Economy and Society Index (DESI) listesi, Avrupa Birliği’ne üye 28 ülkenin ödeme, ticaret, kamu hizmetleri gibi alanlarda ne kadar dijital olduğunu gösteriyor. Toplam 30 farklı kriterin baz alındığı araştırmada ülkelerin erişim/bağlanabilirlik oranları, insan kaynakları, internet kullanımı, dijital teknolojilere entegrasyon ve dijitalleştirilmiş kamu servisleri öne çıkıyor. Buna göre Danimarka listenin ilk sırasında yer alırken, onu küçük bir farkla bir başka Kuzey Avrupa ülkesi olan İsveç takip ediyor. Üçüncü sıra Hollanda’nın olurken, ilk 10’daki diğer ülkeler ise Finlandiya, Belçika, Birleşik Krallık, Estonya, Lüksemburg, İrlanda ve Almanya olarak sıralanıyor. 28 ülke arasında son sırada ise Romanya bulunuyor. Romanya’nın hemen önünde yer almayı başaran ülkeler ise Bulgaristan, Yunanistan, İtalya ve Hırvatistan olarak listeleniyor.
chart
İnteraktif tabloya ulaşmak için tıklayın
Araştırmanın alt detaylarına inildiğinde, ortalama internet kullanım oranının yüzde 75 ile 2013’e göre üç puanlık bir artışa sahne olduğu karşımıza çıkıyor. Bu kalemde en yüksek oran yüzde 93 ile Lüksemburg olurken, Romanya yüzde 48 ile son sırada kalıyor. Bunda, ülkelerin coğrafi büyüklüklerinin de etkisi olduğunu düşünmemiz gerekiyor. KOBİ’lerin e-ticaretteki konumlarına bakıldığında ise yüzde 15’lik bir ortalama kullanımdan söz etmek mümkün. Dijitalleşmiş kamu hizmetlerine bakıldığında ise Danimarka yüzde 69’la ilk sırada bulunurken, Romanya, sadece yüzde 6’lık oranla son sırada bulunuyor.

Bankacılık, mobil kanallarla büyüyecek

0
Finans dünyası, özellikle bankalar genç müşterilerine ulaşmada alternatif kanalları yoğun bir şekilde kullanma gayretinde. Burada ise Y kuşağının da etkisiyle mobil dünyaya doğru hızlı bir geçiş söz konusu. Hizmet aldığı kurumlara farklı kanallardan ulaşmayı tercih eden Y kuşağı, bankacılık sektörünü de bu anlamda dönüştürüyor. Pazarlama dünyasının öncelikli trendlerinden biri haline gelen Omnichannel, tüketiciyi dijital ve fiziki kanalların hepsinde yakalamayı temsil ediyor ve Y kuşağının talepleriyle birebir örtüşüyor. Örneğin Deloitte’un bir araştırması omnichannel kullanıcıların, online müşterilere göre işlem başına yüzde 93; sadece fiziksel mağazalardan hizmet alan müşterilere göreyse yüzde 208 daha çok harcama yaptığını gösteriyor. Bankalar ise özellikle bu alanda uzman şirketlerden destek alıyor. Geçtiğimiz yıl, bu alanda dünyanın önde gelen şirketlerinden Monitise grubuna katılan ve faaliyetlerine Monitise MEA olarak devam eden Pozitron da bu şirketlerden biri. Monitise’ın omnichannel stratejileri arasında yalnızca mobil bankacılık çözümleri bulunmuyor. Şirket, bu alanda çözüm sunarken Büyük Veri kullanımı ile analizi başta olmak üzere dijital dönüşüm çalışmalarını da dikkate alıyor. Sektörün gündeminde olan bu konuyu Monitise MEA Yazılım Geliştirme Müdürü Murat Ergün‘le, sektöre sundukları çözümler ve Y kuşağının etkileri çerçevesinde konuştuk. Ergün, bankaların tüm kanallarda hizmet vermelerini sağlamayı birinci hedefleri olarak tanımlıyor. Mobil kanallarda akıllı telefonlar, tabletler ve giyilebilir teknolojiler tarafında çözümleri bulunduğu belirten Ergün, ana odaklarının bankaların tüm kanallarda aynı deneyimi, aynı görsel sunumu verebilmeleri olarak ifade ediyor. Pozitron döneminden beri güvenliğe çok önem verdiklerini belirten Murat Ergün, sundukları SOFT OTP çözümü ile bankaların kullanıcılarına tek kullanımlık şifre üreterek giriş yapabilme olanağı sunduklarına dikkat çekiyor. Bu sayede hem web hem de mobil kanalların aynı güvenlik özelliklerine sahip olduğunu söyleyen Ergün, yakın gelecekte ise giyilebilir teknoloji ürünleriyle birlikte bankaların bu alanda da hizmet vermeye başlayacaklarını ifade ediyor.

Darüşşafakalı robot Amerika yolcusu

0
DarussafakaRobotKulubuYedi yıldır ABD’de FIRST (Foundation For Inspiration and Recognition of Science and Technology) organizasyonunun düzenlediği FRC (First Robotic Competition) adlı robot yarışmasına katılan Darüşşafaka Robot Kulübü, ABD’nin Orlando şehrinde düzenlenecek olan yarışma için robotunu ABD’ye gönderdi. Yarışmada her sene farklı bir görev seçiliyor ve takımlardan bu göreve uygun robot tasarlamaları bekleniyor. Darüşşafakalı öğrencilerin geri dönüşüm alanında hazırladığı robot iddialı olmakla birlikte, yarışmada amaçlanan, bir rekabet ortamı oluşturmaktansa öğrencilerin birbirlerine yardım ederek robotlarını geliştirmeleri. Darüşşafakalı 14 öğrenci ve 3 öğretmenin katıldığı, kulübün kurulmasına vesile olan Fikret Yüksel Foundation ve Siemens’in sponsor olduğu bu heyecanlı yolculuğun sonucu 14 Mart’ta belli olacak. Darüşşafaka Robot Kulübü, bu organizasyona ilk kez katılmıyor. Kulüp, 2009’dan bu yana FRC’den beş farklı ödülle dönmeyi başarmıştı.

Samsung Türkiye’deki ilk Ar-Ge merkezini açıyor

0
Samsung_ArGeSamsung Electronics, 17 ülkede bulunan 36 araştırma ve geliştirme merkezlerine bir yenisini eklemek üzere Türkiye’yi seçti. Bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi Semper-Tech ortaklığıyla hayata geçen Ar-Ge merkezinde başta sağlık ve eğitim yazılım ve uygulamaları olmak üzere, 4G teknolojileri çalışmalarına odaklanılacak. Çalışmalar doğrultusunda, yılda ortalama 4 ila 5 projenin tamamlanması hedefleniyor. Samsung Electronics Türkiye Başkanı Yoonie Joung, Samsung’un Ar-Ge’ye vizyonunu şu sözlerle ifade etti: “Dünyanın lider teknoloji şirketi olmamızı, araştırma ve teknoloji alanındaki yenilikçi buluşlarımıza borçluyuz. Ar-Ge’nin başarısı sadece bu alana yapılan yatırımların düzeyine değil, aynı zamanda bu Ar-Ge ağının kapsamına, yani meyve veren bu ağacın dallarının ne kadar uzağa eriştiğine da dayanmaktadır. Samsung’un başarılı Ar-Ge stratejisinin arkasında güçlü insan kaynakları ve Samsung’un yerel pazar dinamiklerine yönelik derin bilgisi yatıyor. Bu doğrultuda dünyanın dört bir yanına yayılmış Ar-Ge ağına sahibiz.” Yoonie Joung, Teknopark İstanbul’da açılan Ar-Ge merkezinin kapsamını ise; “Ar-Ge merkezimizin açılışının, Türkiye’de 4G çalışmalarının hızlandığı bugünlere denk gelmesi tesadüf değil. 4G konusundaki küresel bilgi birikimimizi, yerel bilgi ve geri bildirilmlerle besleyerek büyütmeyi hedefliyoruz. Ar-Ge merkezimiz, Türkiye’de yazılım ve uygulama geliştirme yolunda, attığımız önemli bir adımı temsil ediyor. Çalışmalarımızda çoğunlukla eğitim ve sağlık konularına odaklanacağız. Her yıl daha da gelişecek Ar-Ge takımımızda, eğitimi ve yetenekleri ile geleceği parlak mühendisleri istihdam edeceğiz” diyerek açıkladı.

“İzmit bilişimin merkezi olacak”

1
Etkinlik sırasında sohbet ettiğimiz Kocaeli Ticaret Odası Başkanı Murat Özdağ, Kocaeli’nin Türk ekonomisinin itici güçlerinden biri olduğunu söyledi. Özdağ ayrıca yeni açılacak Bilişim Vadisi ile birlikte şehrin aynı zamanda bilişimin merkezi olacağını da kaydetti.

İş’te Teknoloji Hamlesi zamanı!

0
Turkcell Kurumsal Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş’ın, “Teknoloji ve İnovasyonla Yeni Bir Dünya” adlı konuşmasıyla başlayan etkinlikte, gelişen teknolojiyle beraber iş dünyasının artan ihtiyaçları ve bu ihtiyaçlara Turkcell’in sunduğu çözümler aktarıldı. Ayrıca Selen Kocabaş, günümüzün olduğu kadar geleceğin de vizyonuna değinmeyi ihmal etmedi. Konuşmasından sonra mikrofonumuzu Turkcell Kurumsal Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş’a uzattık ve Turkcell’in “İş’te Teknoloji Hamlesi’ni” ve şirketlere sunduklarını konuştuk.

CEO’lar, yazılım tanımlı ağları neden önemsemeli?

0
yoneticiSoftware Defined Network (SDN), yani Yazılım Tanımlı Ağlar etkinliğini arttırırken, bazı şirket CEO’ları ise durumu henüz kabullenmiyor. Ancak teknolojinin günümüz için getirilerinin artışı ile birlikte BT çalışanları da bu alana eğilmeye başladı. Peki ya SDN neden bu kadar önemli? Wanspeak’te konuyu ele alan Zeus Kerravala, yazısında geçtiğimiz 10 yıllık dönem içinde iş dünyasında ciddi değişimler sözkonusu olduğunu belirtiyor. Yazara göre, bu zorlu yarış ortamında önemli olan şirketlerin çevik davranma yetilerini ne kadar geliştirdikleri oldu. Sektör, BT merkezli olarak yoluna devam ederken, çevik davranabilen markalar da esnek BT temellerine ihtiyaç duyuyor. Sanallaştırma sayesinde istenilen içerikler başka lokasyonlara rahatça taşınabilmeye başlandı. İşin ağ tarafında ise güncellenmesi ciddi yatırımlar isteyen donanımlar sabit kaldı. Bir başka deyiş ile çevik bir yapı için SDN’in önemi arttı. Öte yandan iş farklı bir yöne ilerlemek istediğinde, buna uygun hizmetler de hızlıca uyum sağlamak zorunda kaldı. Masraflı sabit donanımsal yapılar ise bu konuda yine sınıfta kaldı. Yenilenmesi güç ve masraflı ağ yapıları süreç başlatıldığında hem yavaş, hem de zahmetli bir döngüye giriyor. Bu yüzden SDN harici sistemler etkinliğini kaybederken, bahsini ettiğimiz ağ modeli gücünü arttırıyor. Henüz önümüzde bu konuda ciddi devrimsel yenilikler için yıllar olduğu söylense de, SDN sayesinde hiç görülmemiş bir hız ve etkinlik sözkonusu olacak. İşte bu dönem geldiğinde CEO’lar görmezden geldikleri bu sisteme yönelmek zorunda kalacak, eski usülün zorluklarını fark edecekler.

Samsung’dan elektrikli otomobiller için kritik adım

0
SamsungSDIElektrikli otomobillerin oluşturduğu yeni ekosistem önemli satın almalarla karşılaşmamıza neden oluyor. Bunun son örneklerinden biri Samsung’dan geldi. Grubun batarya üretiminden sorumlu şirketi Samsung SDI, Avusturya merkezli Magna International‘ın aynı alanda çalışan birimini satın aldığını duyurdu. 1961’de kurulan Magna International, son yıllarda yaptığı çalışmalarla özellikle elektrikli otomobillerde kullanılan bataryaların üretimindeki etkisiyle adından söz ettirmişti. Aralarında Türkiye’nin de olduğu 28 ülkede faaliyet gösteren şirket, 2013 sonunda Kocaeli’nde açtığı fabrikayla da gündeme gelmişti. Samsung SDI tarafından satın alınmasından önce de hareketli bir dönem geçiren şirket, sadece birkaç hafta önce Philips & Lite-On Digital Solutions’ı (PLDS) bünyesine katmıştı. Samsung’un satın aldığı kısım ise şirketin tamamı değil, batarya üretim kısmı. Samsung & Tesla rekabetine doğru Samsung SDI tarafından yapılan bu satınalma, aynı zamanda bu alanın önemli oyuncularından olan Tesla’yı da doğrudan ilgilendiriyor. Yaklaşan elektrikli otomobil çağıyla birlikte üretim hacimlerinin ciddi miktarda artması bekleniyor. B3 ve IHS tarafından yapılan araştırmalara göre global elektrikli araç pazarının, hibrit modeller ile plug-in hibrit modeller de dahil 2014’te 2.1 milyon adet olduğu görülüyor. Aynı araştırmalar, 2020’de ise bu sayının 7.7 milyon adede çıkacağını öngörüyor.