GPS’li kuryeler alışverişi nasıl değiştiriyor?

0
2015 yılında Starbucks, telefonunuzdan sipariş verdikten sonra Mocha Frappuccino’nuzu direkt size ulaştırmayı deneyecek. Volvo’nuz mu var? Şubat ayından bu yana Volvo On Call denemesi Roam kuryelerin paketlerinizi ve market siparişlerinizi arabanıza teslim etmesini olanaklı hale getiriyor. Ve ABD’nin çeşitli yerlerinde eski iki yönlü iletişime sahip dağıtıcıların yerini sıradan insan kuryeleri, konum verileri ve çok gizli algoritmalar alıyormuş gibi gözüküyor. Adeta GPS cihazı giymiş bir gelecek görüyoruz. volvo * 2001 yılında patlayan dotcom balonunun önemli isimleri arasında aynı gün dağıtım firmaları Urbanfetch (2000 yılında operasyonlarını sonlandırdı), Webvan ve Kozmo.com (ikisi de 2001 yılında kapandı) vardı. Özellikle Kozmo dağıtım ücreti almamasıyla hafızalarda yer etmişti, ağzına kadar malzeme ile dolu depolarının masraflarına rağmen. Peki bugün ne değişti? İlk olarak, mobil cihazlardan satın alım işlemleri yıllık yüzde 50 oranında büyümeye devam ediyor. E-ticaret sektörünün kalanı ise yüzde 10 büyüme oranında. Bu teknoloji, alışveriş alışkanlıklarımızı değiştiriyor. Mobil cihazlar ödeme yapma kadar dağıtımda da giderek artan bir şekilde kullanılıyor. Jaron Waldman dört yıl boyunca Apple’ın konum servisleri, yerel aramalar, kullanıcı pozisyonlama ve coğrafi kodlama ile ilgili projelerden sorumlu konum takımını yönetti. Sonra kendi şirketi olan Curbside’ı kurmak için şirketten ayrıldı. Waldman, “Bir bakıma şu aynı gün dağıtım servislerinin hızın önemli olduğu ürünleri evinize ulaştırmada artık son demlerini yaşadığını fark ettik” diyor. Müşteriler bir ürün satın alarak onu teslim almaya geldiklerinde Curbside onların konumlarını arka planda paylaşarak dükkan çalışanlarını müşterinin geldiği yönünde uyarıyor. Waldman “Geldiğinizde sizi isminizle karşılıyorlar, ürününüzü arka koltuğunuza koyuyorlar ve hepsi 15 saniye sürüyor, inanılmaz keyifli bir deneyim” diyor. Bunun için Waldman iki sorunu çözmek zorunda kalmış. Birincisi Curbside’ı müşterinin yakında olduğu ve ürün teslim almaya geldiği hakkında dükkanları isabetli bir şekilde uyaracak hale getirmek ve bunu müşterinin pilini sömürmeden yapmasını sağlamak olmuş. İkincisi de stokları isabetli bir şekilde yansıtmak olmuş. Dükkanların stok yönetim sistemleri her zaman mükemmel olmadığından bir ürün bir müşterinin sepetinde olsa bile veri tabanı onu rafta gösterebiliyormuş. Waldman eBay tarafından 2010 yılının aralık ayında 75 milyon dolara satın alınan Milo’nun izlerini takip ettiğini söylüyor. O zamandan bu yana perakendeciler daha çok envanter kaydını çevrimiçi sergiledi, müşteriler mobil satın almaya yöneldi ve mobil cihazlar artık bir müşterinin konumunu paylaşmak için daha az pile ihtiyaç duyuyor. Waldman ürününü inanılmaz sayıda erken aşama kullanıcının bulunduğu ve pazaryeri cümbüşünün yoğun olduğu Silikon Vadisi’ni içinde barındıran San Francisco’da deneyeceğini söylüyor. curb * Bastian Lehmann “anti-Amazon sistemi” olarak tanımladığı bir GPS dağıtımı servisi olan Postmates’i kurmak için Londra’dan Silikon Vadisi’ne gelmiş. “Amazon gelir ve şehrin dışına bir depo kurar. Biz ise şehrin kendisinin bizim depomuz olduğunu söylemeyi tercih ediyoruz. Var olan envanteri anlamaya çalışıyoruz, şehri hackliyoruz ve bu envanterleri yerlerine ulaştıran bir alay dağıtıcı insanla çalışıyoruz” diyor. Şirketin sıradan insanlardan oluşan kuryeleri bisiklet, motosiklet ve arabalar ile çalışıyor ve ABD’deki en büyük talep üzerine dağıtım servisini oluşturuyorlar. Postmates 17 şehirde haftada 25.000’den fazla teslimat gerçekleştiriyor. Fiyatlandırma 5 ile 12 dolar arasında değişiyor ve yoğun saatlerde bazı ek ücretler uygulanabiliyor. Lehmann’da Postmates fikrini 2005 yılında bulmuş ancak o da Waldman gibi akıllı telefonlardaki gelişmelerin “tüm bunları mümkün hale getirdiğini” söylüyor. Postmates artık müşteri sayısından ziyade kurye sayısının yetersiz olduğunu söylüyor. postmate * Washio’nun kurucusu ve CEO’su Jordan Metzner “Latin Amerika’dayken çamaşırlarımı yıkatmak çok kolaydı ama Amerika’da zorluklarla karşılaştım” diyor. Latin Amerika’da bir Meksika dürümcüsü zinciri kurmak için 5 sene harcamış. Temiz kıyafetlere olan ihtiyacının verdiği hareketle ve Uber’in başarısından da etkilenerek çamaşır yıkama ve kuru temizleme üzerine talep üzerine çalışan bir servis geliştirmeye başlamış. 2013 yılının Mart ayında hizmete açılan servis şu an Amerika’da 6 şehirde hizmet veriyor. Kullanıcılar kıyafetlerinin alınması ve geri getirilmesi için 30 dakikalık süre aralıklarını seçiyorlar ve sistem bir günlük bir geri dönüş süresi sunuyor. Metzner de diğer girişimciler gibi akıllı telefonlar olmadan yaptığı işin mümkün olmayacağını düşünüyor. “Ninjalar olarak adlandırdığımız sürücülerimizi yönlendirmek ve tekrar yönlendirmek için kendi algoritmalarımızı geliştirdik. Biri gecikeceği zaman veya park yeri bulamadığında gelecekteki siparişlerini diğer sürücülere aktarıyoruz ve ne zaman düzenine geri dönerse o zaman siparişlerini ona vermeye devam ediyoruz” diyor. Metzner ayrıca şirketin hacminin Ekime kadar olan süreçte 11 kat büyüdüğünü söylüyor. Genel olarak talep üzerine ticaretin “bugüne kadar var olmamış bir Pazar ve müthiş bir fırsat” olduğuna inanıyor. washio Dağıtımın son on yılı Yeniliklerin çoğu Silikon Vadisinde gerçekleşiyor. Ancak İngiltere’de Samwer kardeşlerin başarılı ABD modellerini diğer pazarlar için kopyalamada uzmanlaşmış şirketi Rocket Internet Londra için bir yemek dağıtımı uygulaması olan EatFirst’ü Ağustos ayında, Londra’nın merkezi için bir çamaşır yıkama uygulaması olan ZipJet’i de Kasım ayında piyasaya sürmüş. Washio’dan Jordan Metzner “Çoğu kişi işlerinin kopyalanmasını bir onur olarak sayar” diyor. GPS temelli kurye dağıtım servisi Shutl İngiltere’de 2010 yılından bu yana hizmet veriyordu ve geçtiğimiz sene eBay tarafından satın alındı. İlk çalışanı olan Guy Westlake yakın zamanda şirketten ayrılarak Lavanda adını verdiği bir ev merkezli dağıtıcı çamaşırcı ağı kurdu ve şu an Islington’da hizmet veriyor. Kozmo’dan 15 sene sonra, tüm bu değişimi akıllı telefonlar sağladı. 2004-2006 yılları arasında Blackberry’nin yayılması, ardından 2007 yılında da iPhone’un çıkışıyla birlikte bugün ABD’li yetişkinlerin yüzde 58’i bir akıllı telefona sahip ve İngiltere’de bu oran yüzde 72. 15 yıl önce dotcom balonunda anlık kurye hizmetleri gelecek vadediyordu. Şimdi ise ceplerde giderek yaygınlaşan akıllı telefonlar sayesinde GPS dağıtımları gelecek vadediyor.

Sony saldırısı hakkında bilmediğiniz 9 şey

0
24 Kasım’da Sony Pictures’ın bilgisayar ağına yapılan yıkıcı saldırının yansımaları ve yağmur gibi gelen şirket içi belge sızıntıları dünyanın dört bir yanında yankı uyandırdı. ABD başkanı Barack Obama Cuma günü yaptığı açıklamada Sony’nin saldırının merkezindeki film olan “The Interview”i gösterime çıkarmaktan vazgeçerek yanlış bir şey yaptığını söyledi. FBI o günün daha öncesinde saldırının arkasında Kuzey Kore’nin olduğu sonucuna vardığını açıklamıştı. Saldırganlar Sony’nin bilgisayar ağına sızmışlar ve Hollywood stüdyosunun sırlarını açığa çıkaran binlerce e-posta ve finansal belgeler yayınlayarak Kuzey Kore’nin liderinin suikast ile öldürüldüğü komedi filminin yayınlanmamasını talep etmişlerdi. İfşa edilen sırlardan bazıları biraz ilginçti, birkaçı da şok edici gizlilik ihlallerini ortaya çıkarıyordu. Kalanları bireysel itibarları sarsabilecek düzeydeydi. Dedikoducu yöneticilerden perde arkasında dönen anlaşmalara kadar, işte Sony hakkında öğrendiğimiz 9 şey. Açığa çıkan bu bilgiler daha önce bazı yayınlarda yayınlanmıştı. barack1 1) Küçümsenmiş bir Google kadar kızgın bir şey yoktur Google, Sony ve diğer Hollywood stüdyolarının internet içeriği engelleme kanunlarını (Stop Online Piracy Act – SOPA ve Protect Intellectual Property Act – PIPA) yeniden canlandırmaya çalışma ihtimallerine sinirlenmiş. Google’ın baş hukuk müşaviri Kent Walker iğneli bir blog yazısı kaleme almış. Walker, “Bu hikayedeki hayal kırıklığına uğratıcı kısımlardan biri de tüm bunların MPAA’nın kendisi, yani ‘birinci anayasa değişikliğini ve sanatçıların fikir özgürlüğünü korumak ve kollamak’ için kurulan bir organizasyon için ne anlama geldiği.” diye yazdı. “Peki öyleyse neden interneti gizlice sansürlemeye çalışıyor?” 2) Google yasalarla savaşacak – fakat kazanacak mı? Google, SOPA’nın niyetini yasama dışı yollarla canlandırma amacının bir parçası olarak, Mississippi devlet baş savcısı Jim Hood’un kendisine 79 sayfalık mahkeme celbi gönderdiğini açıkladı. Bunun sızan Sony e-postalarındaki mahkeme celpleri ile benzer olduğunu açıklayan şirket savaşacağını söyledi. sopa 3) “The Interview” Dışişleri Bakanlığı’ndan onay almış Filmdeki bazı hassas noktaların farkında olan Sony Pictures CEO’su Michael Lynton, komedi filmini bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisine izletmiş ve gösterime çıkmadan aylar öncesinden onay almış. İsmi verilmeyen yetkili Kim Jong-Un’un öldürülmesini gösteren sonu bile onaylamış. 4) Snapchat CEO’su Evan Spiegel’in sevgiye ihtiyacı varmış Spiegel Snapchat’in yönetim kurulu üyelerinden olan Lynton’a yazdığı e-postaların sızmasına o kadar üzülmüş ki kendini bir yürüyüşe çıkmak zorunda hissetmiş. Snapchat çalışanlarına yazdığı bir mesajda “Tüm sabah boyunca ağlayacakmışım gibi hissettim” diyerek ardından yürüyüşe çıktığını ve lise hocasına denk geldiğini söyledi. CEO “Bana sarıldı. Buna gerçekten ihtiyacım vardı.” dedi. 5) Kanye’nin bile sunuma ihtiyacı var Görünen o ki Kanye West “The Interview” filminde bir dakikalık role sahip. Bunun belki de West’in kreatif direktörü Elon Ruthberg’in Sony Pictures eş başkanına bir film hakkında sunum yapması ile bir bağlantısı vardır. Daily Beast’in haberine göre Ruthberg “Hem sinematik hem de teknolojik yenilik içeren büyük bir film projemiz var, dolayısıyla ben de Sony’i düşündüm ve konuşmak istedim” diyor. 6) QR kodları Google Glass’tan daha değerli Daha fazla Sony e-postası Snapchat’in Google Glass’a benzer araçlar yapan bir firmayı 15 milyon dolara ve iBeacon’ları ve QR kodları okuyan bir teknoloji geliştiren bir başka firmayı da 50 milyon dolara satın aldığını ortaya çıkardı. 7) Mark Zuckerberg “The Social Network”ten nefret etmiş Zuckerberg’in Facebook’un geçmişi hakkındaki filmi sevmediğini zaten biliyorduk ancak Sony’nin sızan e-postalarına kadar Zuckerberg’in filmi tüm gücüyle engellemeye çalıştığından haberdar değildik. Business Insider’ın haberine göre Lynton bir e-postasında “Zuckerberg’e ‘The Social Network’ün çıkışını durdurmaya çalıştığı zamanlarda dedim ki ‘kimse üniversitedeki ikinci yılının araştırılmasını veya sergilenmesini istemez’” diyor. face 8) Davalar Eski ve şimdiki Sony çalışanları davalarda yer alacak. Sony’nin daha iyi bir bilgisayar güvenlik sistemine sahip olmayarak çalışanların kişisel bilgilerine gereken özeni göstermediğine dair ilk dava açıldı. 9) En pahalı film mi? Tüm bunları başlatan filmin başrol oyuncularının zararı ise iyi karşılanmış. Seth Rogen’a 8,4 milyon dolar ve James Franco’ya 6,5 milyon dolar ödeme yapılmış. Bloomberg’e göre belki de hiç gösterime çıkmayacak bir filme toplam 44 milyon dolar harcanmış. Peki film gerçekten hiç gösterime çıkmayacak mı? Barack Obama’nın Cuma günü yaptığı “Sony yanlış yaptı” açıklamasından sonra Sony Pictures bir bildirim yayınladı ve “The Interview” filminin montaj odasında kalmaması için “farklı bir platform” aradığını söyledi. Facebook ve Snapchat yorum yapmaktan kaçındı. Sony Pictures yorum isteklerine cevap vermedi. interview

Kuzey Kore’nin interneti geri geldi

0
Kuzey Kore’nin interneti birkaç saatlik kesintinin ardından Pazartesi gecesi saat 9 civarında geri geldi. Servisin geri gelişi ABD’nin veya diğer herhangi bir ülkenin Sony’nin hacklenmesine cevap olarak Kuzey Kore’ye DDoS (Distrubuted Denial of Service) saldırısı yaptığı iddialarını da zayıflatmış oldu. Reuters’ın ilettiği bir habere göre “Web sitelerini web tabanlı saldırılardan koruyan ve ABD merkezli olan CloudFlare’in CEO’su Matthew Prince, Kuzey Kore’nin internetinin geri gelişi hakkında ‘herhangi bir ülke tarafından desteklenmediğinin iyi bir kanıtı zira eğer öyle olsaydı servis hala geri gelmemiş olurdu’ dedi.” ABD’de özellikle tatil alışverişi sezonunda yaşanacak internet kesintisi, 24 saat veya daha az sürse bile inanılmaz boyutlarda etki yapabilirdi. Ancak Kuzey Kore gibi çok az kişinin internet erişiminin olduğu bir ülkede kesinti Kuzey Koreli vatandaşların gündelik hayatına çok az etki etti. Kesinti saldırının yerine genel bir teknik arıza sebebiyle oluşmuş veya kasıtlı olarak gerçekleşmiş olabilir. Siber saldırılardaki şöhretine rağmen Kuzey Kore internet altyapısı çok sağlıklı değil. Tüm ülke sadece tek bir internet servis sağlayıcısı kullanıyor ve sadece 1000 adet internet adresine sahip. Dışarıdaki dünya ile tek bağlantısı Çin devletinin sahip olduğu Telekom şirketi China Unicom ile sağlanıyor. Şirket ABD’li yetkililerin kendilerinden istediği gibi Kuzey Kore’nin kullandığı sunucuları kapatabilir veya kendi DDoS saldırısını yapabilirdi ancak Çin hükümetinin resmi görüşü hala Kuzey Kore’nin saldırıda payı bulunduğuna dair bir kanıtın bulunmadığı yönünde. north2

Türkiye’de çoğu insan çevrimiçi işlem yaparken dikkatsiz

0
Siber suçluların ilgisini sadece banka kart numaraları çekmez; çevrimiçi bankacılık ve e-ödeme hesaplarının oturum açma bilgileri de kesinlikle ilgi alanlarındadır. Yine de Türkiye’de katılımcıların yüzde 34’ü kişisel ve mali verilerini girdikleri sitelerin güvenlik düzeylerine az da olsa dikkat ettiklerini kabul ettiler. Kullanıcıların beşte biri hassas kaynaklarına giriş şifrelerini korumak için hiçbir çaba göstermiyor. Katılımcıların yüzde 27’sı ise kendilerinden emin bir şekilde “para çalınan siber suçlar nadir vakalardır ve benim başıma gelmesi pek mümkün değildir” sözleriyle durumu ifade ettiler.   Türkiye’de katılımcıların yüzde 45’i mali verilerini internet erişimi olan cihazlarda depoluyor. Aslında kullanıcılar veri depolamayı güvence altına almak için özel programlar kullanmaya özen gösterselerdi durum bu kadar da riskli olmazdı. Maalesef göstermiyorlar. Örneğin Android akıllı telefonların sadece yüzde 51’inde kurulu güvenlik çözümleri mevcut. Daha da önemlisi akıllı telefonların yüzde 31’i ve Android tablet bilgisayarların yüzde 41’i cihazı kullanıma açmak parola koymak gibi basit bir ayardan dahi yoksun.   Diğer taraftan çok sayıda kullanıcı, siber suçluların mali bilgi avında olduğunun kanıtlarıyla ilk elden karşılaşıyor. Geçtiğimiz 12 ayda, katılımcıların yüzde 12’si banka yetkilisinden oldukları iddia edilen ve parola ya da diğer bilgileri isteyen şüpheli e-postalar aldıklarını bildirdi. Kullanıcıların yüzde 14’ü e-ödeme hesaplarına erişebilmek için erişim bilgilerini soran internet sayfalarına yönlendirildiklerini ifade ettiler.   “Kullanıcılar güvenlik önlemlerini göz ardı ettikleri takdirde dolandırıcıların kurbanı olabilirler. Bununla birlikte, bankalar çoğunlukla bu ihmalkârlığın zararını ödemek zorunda kalıyor. Bu denli çok sayıda dikkatsiz kullanıcı ile bankalar ve e-ödeme sistemlerinin operatörleri finansal ve itibari risklere karşı, siber suçları önleyebilen uzmanlaşmış güvenlik çözümleri kullanarak kendilerini güvence altına almalıdır” Kaspersky Fraud Prevention bankalara, ödeme işlemcilerine ve e-ticaret şirketlerine çevrimiçi veya mobil kanallarında meydana gelebilecek dolandırıcılık vakalarını engellemek için uzmanlaşmış çözümler sunuyor. Bu çözümler gerekli tüm tedbirleri alarak son kullanıcıları ve işletmeleri korur, onlara güvenli bir müşteri tecrübesi yaşatıyor. Kaspersky Fraud Prevention çözüm paketi, kötü amaçlı yazılımları durdurup ortadan kaldırdığı gibi, hesap ele geçirme ve kimlik bilgilerini çalma denemelerini de engelliyor.

Paraşüt’ten finansal okuryazarlık eğitimi

0
Küçük ve orta ölçekli işletmeler için kullanıcı dostu ve bulut tabanlı finans yönetim hizmeti sunan Paraşüt, girişimcilerin ihtiyaç duydukları konularda destek olmayı görev edinerek ücretsiz eğitimler düzenlemeye başladı. Kısa bir sürede Hollanda merkezli “Revo Capital” ve ABD merkezli girişim sermayesi fonu olan “Ribbit Capital”den aldığı yatırımlarla kendisi de başarılı bir girişimcilik örneği olan Paraşüt, eğitimlere tematik olarak ayda bir devam edecek. Kasım ayında Neura Mali Müşavirlik ile “Finansal Okuryazarlık” eğitimi düzenleyen Paraşüt, yoğun talep üzerine aynı eğitimin ikincisini 18 Aralık 2014 tarihinde Urban Station Şişhane şubesinde 30 kişinin katılımıyla gerçekleştirdi. Ocak ayında ise Kılıç & Partners ile hukuk eğitimi düzenleyecek olup, katılım 20-25 kişiyle sınırlı olacaktır. Eğitim duyuruları, Paraşüt’ün web sitesine üye olarak ya da sosyal medya hesaplarından takip edilebilir. Paraşüt, küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelir-gider takibini yapabileceği ve finansal operasyonlarını verimli yönetebilmelerini sağlayan bir kontrol paneli niteliği taşıyor. Fatura oluşturma ve yazdırma, kredi kartı ile çevrimiçi tahsilat, ödeme takibi için otomatik hatırlatmalar ve raporlamalar gibi pek çok hizmet ve bilgiyi tek elden yanıtlıyor. Ocak ayında ekonomik fiyatlarla e-Fatura hizmeti de sunmaya başlayacak olan Paraşüt, küçük ve orta ölçekli işletmelere fatura operasyonlarında zaman ve maliyet tasarrufu sağlayacak.

NetApp’tan 2014’ün unutulmaz verileri

0
Sauber F1 Takımı, her bir Grand Prix’de otomobil başına yaklaşık 200 gigabytes veri topladı. 100’den fazla yerleşik sensör, gerçek zamanlı analiz ve ayarlamalar için canlı telemetrik verileri NetApp mobil veri merkezine aktardı. Facebook kullanıcıları, ALS araştırmalarına destek vermek için 17 milyondan fazla “ice bucket challenge” videosu paylaştı. Bu videolar 440 milyon insana ve 10 milyar görüntülemeye ulaştı. 2014 FIFA Dünya Kupası’nın son maçı ile ilgili dakikada 618.725 tweet atıldı. Maç, Facebook’ta 280 milyon etkileşim yarattı. Brezilya’daki São Paulo Üniversitesi, NetApp, Cisco ve Citrix işbirliğiyle Latin Amerika’nın ilk ve en büyük özel bulut ortamını yarattı. 150 veri merkezini 6 veri merkezinde birleştirdiler. Böylece yüzde 300‘lük veri artışına rağmen, depolama gereksinimlerini yüzde 90 azaltmış oldular. NASA’nın Kepler Uydusu, 150 bin yıldızdan alınan veri sayesinde daha önce görülmemiş 715 yeni gezegen keşfetti. Böylece bilinen gezegenlerin sayısı yaklaşık 1.700’e ulaştı. Sochi’deki Kış Olimpiyat Oyunları, 120 bin saatlik TV ve dijital yayın meydana getirerek 4.1 milyar izleyiciye ulaştı. Tarihteki en büyük kuraklıkla mücadele eden Kaliforniya’daki mühendisler ve bilim insanları, NetApp depolama çözümlerini kullanan Kaliforniya Doğal Kaynaklar Ajansı’nın çalışmaları sayesinde 100 yıllık su, iklim ve nüfus verilerini elde etti. Çin e-ticaret devi Alibaba yılda ortalama 11.3 milyar siparişe ve 231 milyon aktif tüketiciye ulaştı. Eylül ayında gerçekleştirdiği ilk halka arzda 21.8 milyar elde ederek ABD tarihindeki en büyük ilk halka arz işlemini gerçekleştirdi. Ellen DeGeneres’in ünlülerle birlikte 86. Akademi Ödülleri’nde çektiği selfie, televizyon yayını henüz bitmeden 2 milyon kez retweet edildi. DeGeneres bu özçekimle Twitter rekorlarını altüst etti. NetApp’ın bugüne kadar geliştirdiği en güçlü tümleşik depolama sistemi FAS8080 EX Haziran’da piyasaya sürüldü. FAS8080 EX, 4 milyon IOPS değerinde performans ve 4.6 petabyte depolama imkânı sunuyor. Sadeliği ve zorluğuyla ön plana çıkan mobil oyun Flappy Bird, yalnızca Şubat ayında 100 ülkede 50 milyon yüklemeye ulaştı. U2 “Invisible” single’ını Super Bowl XLVIII reklamında ücretsiz olarak sunduktan sonra şarkı, iTunes’da bir saat içinde 1 milyondan fazla yüklemeye ulaştı. netapp_infografik

Turkcell şebekesi 3G hızını üçe katladı

0
Turkcell, uzun süredir yürüttüğü hazırlıkları tamamlayarak şebekesini Üç Taşıyıcılı (Triple Carrier) mobil internet teknolojisi ile uyumlu hale getirdi. Dünyanın en hızlı 3G’sini sunan Üç Taşıyıcılı mobil internet teknolojisi ile 63,3 Mbps’e varan veri indirme hızı yeteneği Türkiye’nin 81 ilinde Turkcell şebekesine entegre edildi.  2009’da 3G ile başlayan 21 Mbps hızlarını müşterisine deneyimleten Turkcell, 2011 yılında bu hızı ikiye katlayan Çift Taşıyıcı (Dual Carrier) teknolojisi ile Türkiye’yi ilk defa 42 Mbps hızla tanıştırmıştı. Bugün ise Turkcell Üç Taşıyıcılı mobil internet teknolojisi ile mobil internet hızını üçe katlayarak 63,3 Mbps şebekesinde desteklemeye başlayan dünyadaki ilk ve tek mobil operatör oldu. Aynı zamanda veri yükleme teknolojisinde de tek taşıyıcıdan çift taşıyıcıya yükseltme yapılarak veri yükleme hızlarında iki kat artış sağlandı ve 11,5 Mbps’a varan hızlara ulaşıldı. Üç Taşıyıcılı mobil internet teknolojisi, şebekeye herhangi bir taşıyıcıdan erişen bir kullanıcıya diğer taşıyıcılardaki mevcut kaynakları daha verimli kullanma imkânı tanıyor. Böylece web sayfalarının açılış hızı, video dosyalarının veri indirme hızı gibi ölçütlerde önemli oranda iyileşme sağlanıyor. Turkcell şebekesinde Çift Taşıyıcılı internet teknolojisi hizmetini de aynı anda sunmaya devam edecek. Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv: Mevcut en hızlı 3G teknolojisi, dünyada ilk kez Turkcell şebekesinde “Turkcell takımı olarak en yeni teknolojileri Türkiye’nin en güçlü network altyapısını kullanarak müşterilerimizin ve tüm Türkiye’nin hizmetine sunuyoruz. Şimdi de, 81 ildeki şebekemizi en hızlı 3G teknolojisini sunacak şekilde yapılandırdık. Her zaman olduğu gibi bugün de en hızlı mobil internet hızını, Turkcell altyapısı farkıyla sunmaya başladık. En hızlı 3G’yi sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz, diğer taraftan 4G için çalışmalarımızı ve yatırımlarımızı da son hızda sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemde de teknolojimizle, inovasyon gücümüzle ve üstün network’ümüzle müşterilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.”

Tim Cook yılın CEO’su seçildi

1
Birçok ünlü ismin bulunduğu listenin başına yerleşen Cook, kariyerine yeni bir başarı daha ekledi. Apple’ın tepe yöneticisi Tim Cook yılın CEO’su seçildi. CNN Moneytarafından bu ünvana layık görülen Cook, iş dünyasından birçok ünlü ismin bulunduğu listede adını en üste yazdırmayı başardı. Ünlü ismin bu başarısının ardındaki en büyük unsur olarak Apple’ın yüzde 40 oranında artan hisse senetleri gösteriliyor. iPhone 6, Apple Watch ve Apple Pay Steve Jobs’ın 2011 yılında CEO’luktan ayrılmasından sonra koltuğu ilk devraldığında hissedarlara ve Apple severlere güven veren Tim Cook, aradan geçen sürede tartışmalara konu olsa da şirketi iyi bir noktayataşımayı başardı. Özellikle bu yıl içinde, iPhone 6’nın hızlı bir başlangıç yapması, Apple Pay ve Apple Watch’ın yarattığı heyecan Cook’a başarıyı getirdi. Steve Jobs’ın şiddetle önerdiği isimdi Steve Jobs gibi efsane bir ismin ardından o boşluğu doldurmanın zorluğuna karşın, Jobs’ın kendisine verdiği destekle işe başlayan Tim Cook, kendi çizgisini ürünlere yansıtmayı başardı. iOS 6’dan iOS 7’ye geçişteki radikal tasarım değişimde, Scott Forstall gibi şirket içinde güçlü bir ismin görevine son verilmesinde, yıllarca büyümeyen iPhone ekranının 4.7 inç ve 5.5 inç’e çıkmasında, küçük ekranlı iPad Mini’de hem Cook imzası vardı. Bakalım başarılı CEO gelecekte ne gibi başarılara imza atacak? Kaynak: ShiftDelete.Net

IAS InfoSuite ile işbirliği anlaşması imzaladı

0
ERP yazılımları pazarının öncü kuruluşu IAS, kurumsal kaynak planlama ihtiyaçları için caniasERP’yi tercih eden müşterilerinin,  üst yönetimin stratejik planlama ve karar alma süreçlerinde ihtiyaç duyacağı akıllı raporları sunmak, pazarda fark yaratmak ve müşterileri için yeni imkânlar sağlamak için Danimarkalı iş zekâsı  (BI) çözümleri üreticisi InfoSuite ile işbirliği yapıyor. Yazılım geliştirme, proje uygulama, süreç analizi, danışmanlık ve eğitim hizmetleriyle çeyrek asırdır müşterilerine, iş süreçlerini en etkin şekilde yürütebilecekleri kurumsal çözümler sunan IAS, Danimarka merkezli iş zekâsı (BI) ve planlama yazılımları üreticisi InfoSuite ile işbirliği anlaşması imzaladı. “İş zekâsına hızlı başlangıç İş zekası çözümü InfoSuite BI’ın caniasERP‘ye entegrasyonu sayesinde IAS, müşterilerine “İş Zekası” konusunda hızlı bir başlangıç,  tüm iş süreçlerine toplu bir bakış imkanı, kolay ve esnek analiz seçenekleri sunacak. caniasERP kullanıcıları, şirket genelinde alınacak kararlar için ihtiyaç duydukları verilere istedikleri anda ulaşıp çok hızlı analizler yapabilecekler. İş zekâsı sisteminin ERP’ye doğrudan bağlantısı aynı zamanda verilerin tutarlılığını ve sürekliliğini de sağlayacak. Kolay kullanım, hızlı analizler İki uygulama arasındaki entegrasyon kapsamında, verilerini caniasERP ekranlarından giren kullanıcılar, ERP üzerinden elde edilen sonuçları, InfoSuite BI üzerinde istedikleri formatta raporlar olarak alabilecekler. InfoSuite BI’nin kullanıcı dostu arayüzü sayesinde kullanıcılar, herhangi bir teknik bilgiye ihtiyaç duymaksızın, hızla yeni analizler yapabilecek ve raporlar üretebilecekler. Ferhatoğlu: Deneyim ve uzmanlığımızı birleştiriyoruz IAS CEO’su Behiç Ferhatoğlu, iki firma arasındaki işbirliği ile her iki firmanın deneyim ve uzmanlıklarını bir araya getirip kullanıcılarının yararına sunmak istediklerini belirtti. InfoSuite’in iş zekâsı ve planlama çözümlerinin sahip olduğu teknoloji ve uzmanlığın, IAS’nin “müşterilerine bütüncül ve rakipsiz çözümler sunmak” yaklaşımıyla uyum içinde olduğunu belirten Ferhatoğlu, “InfoSuite BI ve caniasERP’nin yeteneklerini birleştirerek yüzde 100 müşteri memnuniyeti hedefimize bir adım daha yaklaştık” diye konuştu. Ferhatoğlu, sözlerini şöyle bitirdi: “Bu işbirliği sayesinde kurumsal kaynak planlama çözümleri ile iş zekâsı çözümleri arasında yeni bir köprü kuruluyor. Böylece müşterilerimize, şirketlerine ilişkin verilerden olabildiğince çok yararlanarak daha hızlı ve hatasız kararlar almalarında yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Çünkü biliyoruz ki operasyonel ve stratejik kararlar alırken şirketin durumunu farklı açılardan, sistemli bir analiz ve değerlendirmeye tabi tutabilmek yöneticilere önemli avantajlar sağlayacaktır.”

Nesnelerin İnterneti 2025’e kadar gelişecek

0
2014 üzerine yapılan bir araştırmaya iştirak eden katılımcıların büyük bir çoğunluğu gömülü ve giyilebilir teknolojilerin geliştiğinde hem fikir. Katılımcılar, internet ağının ve internet ürünlerinin herkes için hızla geliştiğini de belirtti. İnternet ürünleri ve giyilebilir teknolojilerin yaygınlaşmasının 2025 yılı için olumlu etkileri de olacak. Katılımcılar, fırsatlar ve zorlukların sonucu olarak neredeyse herkes için ve her yerde daha güçlü bağlantı olanağı sağlayacağını da belirttiler. Gömülü cihazlar ve internet/bulut teknolojilerinin geçirdiği evrim milyonlarca cihaz tarafından kullanılıyor. Aksesuvarlar ve kullanılan internet ağı, 2025 yılında internet ürünlerinin herkes tarafından günlük hayatta kullanımını yaygınlaştıracak mı?  Bu gelişmelerin 2025 yılı için olumlu bir etkisi olacak mı? sorularına ise 1606 uzman yanıt verdi. Cevap verenler ise tercihlerini yüzde 83’ü evet yüzde 17’si ise hayır tarafında kullandı.

Bitcoin rüyası hapiste bitti

0
Meşhur Bitcoin platformunun kurucusu Charlie Shrem, Silk Road adlı yasa dışı sanal uyuşturucu ve silah satış mecrası için para transferi yaptığı iddiası ile 2 yıl hapse mahkûm edildi. Shrem, Bitcoin ticareti yapılabilinen ve sanal para alım satımı gerçekleştirilen BitInstant’ın CEO‘su olarak tanınıyor. Açıklamalara göre göre Charlie Shrem, BitInstant’ı kullanarak Silk Road müşterilerinin bankalardaki parasını transfer ederek, FBI‘ın iki kez kapattığı mecra üzerinden kâr etmiş. Shrem geçtiğimiz Ocak ayında New York kentindeki John F. Kennedy havalimanında yakalanmış ve Silk Road üzerinde kullanılmak üzere 1 milyon dolar değerinde Bitcoin işlemi gerçekleştirdiği iddiası ile tutuklanmıştı. Polise göre Shrem, bu süreçte yasa dışı uyuşturucu satış ve alımına önayak olduğunun bilincindeydi. Dava süresince serbest olan isim günlerini alışveriş ve evinde vakit harcayarak geçirdi. Genç adam mahkeme jürisine ise şu savunmayı sunmuştu: “Bütün işi batırdım. Tüm Bitcoin topluluğu gelişmeler yüzünden korkmuş durumda ve artık bu tip para transferleri son buldu. Bitcoin benim bebeğim, tüm dünyam ve hayatım, dünyaya bırakmak istediğim şey. Şayet bana dışarıda olma şansını tanırsanız insanlara böyle hatalar yapmamaları için örnek olacağım.” Jüri bu savunmayı yeterli görmedi ve ünlü isme 2 yıllık hapis cezasını uygun gördü. Charlie Shrem, 90 gün içerisinde polise teslim olmak zorunda. Genç adamın gelişmeler hakkındaki yorumu ise kısaca, “adalet yerini buldu” şeklinde oldu.

TÜBİSAD 2014-2015 sektör değerlendirmesi

0
Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü’nün 2013 yılında 61,6 milyar olan hacminin 2014 yılında TL bazında yüzde 11 ile yüzde 15 arasında bir büyüme gerçekleştirmesi bekleniyor. Ürünlerin büyük bir bölümünün ithalata dayalı olması nedeniyle TL’nin dolar karşısında değer kaybının sonucunda ithalat hacminin  2013 yılı ile aynı seviyede seyreden bir performans göstereceği söylenebilir. 2015 yılına dair makroekonomik tahminler doğrultusunda;  Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü’nde temkinli bir büyümenin olacağı ve yılın ikinci yarısında, özellikle seçim sonrasında bir hızlanma görüleceği öngörülmektedir. 2014 yılı genel değerlendirme 2014 yılını genel olarak değerlendirecek olursak özellikle ABD’den başlayarak son birkaç yıldır BT gündemini işgal eden Bulut Bilişim pazarı, küresel olarak gelişme kaydettiği gibi Türkiye pazarında da etkisini gösteriyor. 2014 yılı başında şirketlerin BT’ye ayırdıkları bütçelerle ilgili pozitif hava, yılın devamındaki gelişmeler neticesinde yavaşladı. Önemli başlıkları şöyle sıralayabiliriz:
  •  Veri Merkezi ve felaket kurtarma alanlarında yatırımlar gerçekleşti.
  • BT Hizmetleri büyüdü ve dolayısıyla yatırımların da devam ettiği bir alan oldu. Böylece Donanım ağırlıklı olan genel pazar yapısında dengeli bir dağılıma geçme konusunda adımların atıldığı bir tablo sergilendi.
  • Dünya genelinde PC’lerin tekrar adetsel ve hacimsel ağırlık kazandığı ve tabletlerin yavaşladığı bir dönemde, Türkiye’de akıllı telefon ve tabletler satıcı firmalar açısından PC’lerdeki gelir düşüşünü azaltan bir etki yarattı.
  • You Tube ve Twitter yasakları; yabancı yatırımcılar üzerinde olumsuz etkiye neden oldu.
Genel olarak bakıldığında ise toplam donanım pazarının  üçüncü çeyrekte adet bazında yaklaşık yüzde 1 küçüldüğünü ve kurumsal alanda Dolar bazında uzun yıllar sonra ilk kez yaklaşık   yüzde 5 azaldığını görüyoruz.  2014 yılındaki seçimlere kadar kamuda çok fazla hareket olmaması ve sonrasındaki dönemde de görev değişiklikleri doğal olarak kamu yatırımlarını olumsuz etkiledi. Bireysel tüketici tarafında ise satın alma talepleri büyümeye devam etti. Ana ürün gruplarına bakıldığında taşınabilir PC ürünlerinde bir miktar küçülme yaşandı, masa üstü bilgisayarlarda ise bir önceki yıla göre aynı seviyenin korunduğu söylenebilir.  Tablet ürünlerinde ise bir önceki yıla göre az da olsa bir büyüme gerçekleşti. Akıllı cep telefonu ürünlerinde yaklaşık yüzde  15 büyüme kaydedildi. Telekomünikasyon Sektörü, bir önceki yılın üçüncü çeyrek dönemine göre elde ettiği ciroyu yüzde  25,1 artırdı, toplam ciro ise 2014 üçüncü çeyrek itibarıyla, önceki yıla göre yüzde  2,1 büyüme gösterdi. 2015 yılı değerlendirmesi 2015 yılında; büyük veri pazarının öne çıkması bekleniyor. “Nesnelerin Interneti” ile yeni iş modelleri ile karşı karşıya kalınması,  kurumsal mobil çözümler ve büyük verinin ağırlıklı yatırım alanları olması öngörülüyor. BT yatırımlarının, sağlık ve enerji sektörlerinde artması bekleniyor. Ayrıca devlette uzun dönemdir sessizliğini koruyan eğitimde tablet uygulaması projesinin kapsamının ve etkinliğinin artırılması beklentilerimiz söz konusu. Burada bir kez daha değinmemiz gereken şey ise FATİH projesinin bir donanım ve tablet projesi olmaktan hızla uzaklaşıp, eğitim faaliyetlerini içerik ve verimlilik olarak geliştirici bir noktaya doğru şekillendirilmesi ve özellikle yazılım tarafındaki konulara ağırlık verilmesidir. Hizmetler pazarında yurt dışı  faaliyetlerde büyüme, bulut tarafında ise bir rekabet yaşanması bekleniyor. Bulut hizmetlerindeki artış ve nitelik olarak değişikliklerin yazılım ve hizmetler pazarında yeni fırsatlara yol açması, yeni şirketlerin veya yaklaşımların devreye girmesi öngörülebilir. ABD’de ortaya çıkan NSA (Ulusal Güvenlik Ajansı) dinlemeleri ve Edward Snowden’ın bu konulardaki açıklamalarının yaratmış olduğu izlenimler,  özellikle AB ve diğer ülkelerde “küresel bulut” yaklaşımından ziyade güvenliği bölgesel veya yerel bazda yönetilebilecek uygulamalara geçiş yapılacağını işaret ediyor. Bireysel ürünler  alanında büyümenin önemli bir kısmının, 2014 yılında olduğu gibi, 2015 yılında da taksit sayısı ve ithalat kısıtlamalarına rağmen akıllı telefonlardan geleceği tahmin ediliyor. Burada Türkiye’yi Avrupa ülkeleri ile karşılaştırdığımızda Almanya, Hollanda gibi Kuzey Avrupa ülkelerinde tüketici teknolojisi ürünleri pazarının büyük bir kısmını dizüstü ve tablet bilgisayar gibi BT ürünleri oluştururken, Türkiye’de akıllı telefonların önde olduğunu görüyoruz. Taşınabilir ve masaüstü bilgisayarlar tarafında ise, tabletten dizüstü bilgisayara doğru 2015’te bir yönlenmenin olacağı öngörülebilir. Bunun yanı sıra giyilebilir teknoloji ürünlerinde 2015 yılında bir çok ürünün ülke pazarına bir miktar hareket getirebileceğini söyleyebiliriz. Özetle; veri, bulut teknolojileri ve katma değerli servisler bilişim sektöründe büyümeyi besleyecek önemli alanlar arasında yer alacaktır. Bu alanlarda bireysel ve kurumsal ihtiyaçlara cevap verecek cihaz, ürün ve servislerin önemi artarak devam edecektir. Sorunlar ve çözüm önerileri Söz konusu olan büyümeler sektörün gelişim beklentilerini  karşılamıyor. Çünkü katma değeri yüksek, ülke ekonomisinin büyümesine katkı sağlayacak ve çarpan etkisi yaratacak alt sektörlerin, yani yazılım ve hizmet sektörünün halen donanım pazarına oranla düşük olduğunu görüyoruz. Bu potansiyel alanlarda istenen büyüme yakalandığında, büyüme beklentilerinin karşılanacağını düşünüyoruz. Yerli üretim stratejik olarak dijital ekonomi ve dijital toplumun oluşturulmasında çok önemli bir yere sahip. Bu kapsamda, yerli üretimden ekonomik olarak maksimum düzeyde faydalanmak için özellikle bilişimde yerli üretimin doğru algılanması ve doğru planlanması gerekiyor. Avrupa’da dijital dönüşüm için yapılacak yatırım hacminin 3,3 Trilyon €’ya ulaşması beklenirken, Türkiye’nin telekomünikasyon ve bilişim sektöründe farklılık yaratabilecek alanlardan başlamak üzere büyük bir fırsatı yakalaması ve katma değerli hizmetler alanında yerli üretimi ihracata çevirebilecek bölgesel avantajları kullanması mümkün olabilir. Türkiye’de bilişim harcamaları, özellikle KOBİ’lerde, halen AB’nin çok gerisindedir. OECD raporuna göre,  Türkiye’nin internet kullanımında 34 üye ülke arasında sondan ikinci ve de Internette en az e-mail kullanan, en az ürün bilgisi alan, en az online alışveriş yapan, e-devletten en az yararlanan Internet kullanıcılarına sahip ülke görünümünde.  Verimliliği ülke genelinde artırması beklenen e-devlet kullanımında ise OECD ülkelerinin 31’i arasında yapılan sıralamada yine sondan ikinci oldu. Türkiye’de hane halkı arasında bilgisayar ve Internete erişememenin en önemli nedenlerinden biri ekipman maliyeti ve erişim maliyetinin yüksek oluşudur. KOBİ’ler ve şahıs firmaları için de rekabet gücü açısından son teknolojili ürünleri kullanmak gerekli ancak maliyetlidir. Bilişim teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılması için maliyetlerinin mümkün olduğunca düşük tutulması gerekmektedir. Bu nedenle özellikle bilgisayar, diz üstü bilgisayar, tablet gibi ürünler ve Internet erişimi üzerindeki vergilerin optimal düzeyde tutulması gerekmektedir. Yüksek vergi hali hazırda düşük olan kullanım oranını daha da aşağıya çekecektir. Bu veriler bize, sektörün büyümesi ve dolayısıyla ülkenin rekabet gücünün artırılması için atılması gereken adımlar olduğunu gösteriyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
  •        2015 yılında beklenen siyasi ve ekonomik gelişmelerin getireceği sonuçlar kurumların kendisini geliştirmesi için ideal zamanlardır. BT dönüşüm projelerini tüm yöneticilerin ivedilikle gündemlerine alması ve bir yandan maliyetlerini kontrol altına alırken diğer yandan yapacakları alt yapı yenilemeleri ve BT’nin hizmet olarak kullanılmasının getireceği hız avantajını kaçırmamaları gerekmektedir
  •        Bilgisayar ve Internet kullanımının yaygınlaşması sanayi sektörlerinde verimlilik artışları sağlayarak dış pazarlarda rekabet gücünü artırmakta ve dolayısıyla ticareti artırmaktadır.
  •        Bilgisayar sahipliği ve bilgisayar okuryazarlığının artması yüksek katma değerli sektörlerde çalışacak işgücünün yetişmesine destek vermektedir. Bu aynı zamanda ülkemizin bölgeler arasındaki  sayısal uçurumun azalması anlamına gelecek önemli bir gelişme olacaktır.
  •        Dünya üzerinde birçok ülke bilişim sektöründe korumacı politikaların aksine teknoloji adaptasyonunu kolaylaştırıcı veya teşvik edici politikalara yönelmektedir. Türkiye’de bazı başlıklar için yerel sektörü desteklerken diğer tarafta da teknoloji adaptasyonunu yavaşlatacak maliyet artırıcı politikalardan kaçınılmalıdır.

Bulut Orta ve Doğu Avrupa’yı saracak

0
2018 Yılında, Dünya Nüfusunun Çoğunluğunun Sabit İnternet Bağlantısı Olacak ve İnternet Kullanıcılarının Yarıdan Fazlası Kişisel Bulut Depolama Çözümlerini Kullanacak Bu yıl dördüncüsü hazırlanan Cisco Küresel Bulut Endeksi’nde (2013-2018) Cisco, özel bulutun genel bulutu önemli ölçüde geride bırakmasının yanı sıra bulut trafiğinin, bulut iş yüklerinin ve bulut depolamanın güçlü büyümesini sürdüreceğini öngörüyor. Çalışmadaki bilgilere göre, önümüzdeki beş yıl içerisinde tüm veri merkezi trafiğinin yüzde 76’sı bulut üzerinden geçerken toplam veri merkezi trafiği neredeyse üçe katlanacak. 2018 yılında dünya nüfusunun yarısının* sabit internet erişimi bulunacak ve bu kullanıcıların yarısından fazlasının (yüzde 53) içeriği bireysel bulut depolama servisleri tarafından desteklenecek. Türkiye’deki işletmeler, internetin gelişimindeki bir sonraki büyük adım olarak bulut bilişimi benimsemeye devam ediyor. Bu eğilim, her geçen gün daha fazla birey ve işletmenin bulut tabanlı çözümleri tercih ettiği Orta ve Doğu Avrupa’da da gözlemleniyor. Türkiye’nin de bağlı olduğu Orta ve Doğu Avrupa bölgesiyle ilgili araştırmadan öne çıkanlar şöyle:
  • 2013-2018 yılları arasında, bulut trafiğindeki en yüksek artış (yüzde 54 ortalama yıllık büyüme oranı ile) Ortadoğu ve Afrika bölgesinde görülecek. Bölgeyi yüzde 39 oranıyla Orta ve Doğu Avrupa ile yüzde 37 oranıyla Asya Pasifik takip ediyor.
  • Bölgede 2013 yılında toplam veri merkezi trafiğinin yüzde 28’ini oluşturan tüketici veri merkezi trafiği, 2018 yılında yüzde 57 olacak.
  • Bölgede 2013 yılında, toplam veri merkezi trafiğinin yüzde 45’ini temsil eden bulut veri merkezi trafiği, 2018 yılında yüzde 69’a ulaşacak.
  • Bölgede bulut veri merkezi trafiği, yıllık ortalama yüzde 39’luk büyüme oranıyla 2018 yılında 5.2 kat artacak.
  • Bölgede tüketicilerin oluşturduğu bulut veri merkezi trafiği 2013 yılında yüzde 29 iken 2018 yılında bu oran yüzde 55’e yükselecek.
  • Bölgede tüketicilerin oluşturduğu geleneksel veri merkezi trafiği 2013 yılında yüzde 27 iken 2018 yılında yüzde 61’e çıkacak.
Küresel Bulut Endeksi’nde öne çıkan bulgular ise şöyle:
  • Küresel Veri Merkezi Trafiği
    • Çalışma, küresel veri merkezi trafiğinin yüzde 23’lük yıllık ortalama büyüme oranı ile 2013’ten 2018 yılına kadar yılda 3.1 zetabayttan yılda 8.6 zetabayta çıkacağını öngörüyor.
    • 2018 yılı için tahmin edilen 8.6 zetabayt veri merkezi trafiği, bugüne kadar yapılmış tüm filmler (yaklaşık 500 bin) ve televizyon dizilerinin (yaklaşık 3 milyon) ultra-yüksek çözünürlüklü (UHD) hallerinin 250 bin katının internet üzerinden geçmesine denk geliyor.
    • Küresel bulut trafiği, küresel veri merkezi trafiğinden daha hızlı büyüyor. 2013 yılında bulut, toplam veri merkezi trafiğinin yüzde 54’ünü oluştururken, 2018 yılında toplam veri merkezi trafiğinin yüzde 76’sını oluşturacak.
  • Tüketici Bulut Depolaması
    • Ev internet kullanıcılarının 2013 yılında ayda 186 megabayt olan kullanıcı başına kişisel bulut depolama ve tüketici bulut depolama trafiği, 2018 yılında ayda 811 megabayta ulaşacak.
  • Özel ile Genel Bulut Adaptasyonu ve Gelişimi
    • 2013 yılında yüzde 22 (12.7 milyon) olan genel bulut veri merkezlerindeki bulut iş yükü, 2018 yılında yüzde 31’e (52 milyon) çıkacak. 2013 yılında yüzde 78 (44.2 milyon) olan özel bulut veri merkezlerindeki bulut iş yükü oranı ise 2018 yılında yüzde 69’a (113.5 milyon) inecek.
  • Küresel Buluta Hazır Olma
    • “Buluta Hazır” olduğu düşünülen ülkelerin sayısı artıyor. Sabit ağlar için tek gelişmiş uygulama kriterini karşılayan ülkelerin sayısı 2013 yılında 69 iken 2014’te 109’a çıktı. Geçtiğimiz yıl 42 ülke, mobil ağlar için orta derece tek uygulamaya hazır olma kriterini karşılarken, bu yıl 52 ülke bu kriteri karşılar hale geldi.
Cisco Türkiye İş Geliştirme Müdürü Baran Karakurt ise “Türkiye’de internet ve bilişimin gelişimindeki bir sonraki büyük adım bulut bilişim. Bölgedeki hızlı mobil adaptasyon, bulut bilişim ve kablosuz teknolojilerin faydalarından yararlanmaya başlamak için var olan altyapıyı iyileştirme konumunda olduğunu gösteriyor. Eğer Cisco’nun Küresel Bulut Endeksi’ndeki öngörülerine bakacak olursak, Türkiye; özel sektör, devlet ve toplum olarak bulutun faydalarından yararlanma konusunda iyi yolda ilerliyor” diye konuştu. *2018 yılında dünya nüfusu tahmini 7.6 milyar olacak. (Kaynak: Birleşmiş Milletler)

Turkcell’den hukuki arabuluculuğa destek

0
Adalet Bakanlığı tarafından açılan arabuluculuk sınavına giren ve başarılı olan Turkcell yönetici avukatları, yetkilendirme belgelerini alarak, arabulucu olarak görev almaya hazır hale geldi. Görüşme ve müzakere yoluyla tarafları bir araya getirerek, onların birbirlerini anlamalarını ve çözümlerini kendilerinin üretmesini öngören Arabuluculuk Sistemi ile uyuşmazlıkların mahkemeye intikal etmeden çözümü amaçlanıyor. Türkiye’de henüz yeni olan bu uygulamanın yaygınlaştırılmasını destekleyen Turkcell avukatları, aldıkları bu sertifika ile ihtilafların dostane çözümüne de hizmet edecek. Arabuluculuk sisteminden faydalanmak isteyen taraflar, bir dava açmadan önce arabuluculuğa başvurabilecekleri gibi, dava devam ederken de arabuluculuğa başvurabilecek.   İhtiyari bir çözüm yolu olmasından dolayı, her bir taraf, dilediği zaman arabuluculuktan vazgeçme ve başka bir çözüm yoluna başvurma hakkına sahip bulunuyor. Seyfeli:  “Sektörümüze bu alanda da liderlik etmenin gururunu yaşıyoruz” Turkcell Hukuktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tolga Cem Seyfeli, konuyla ilgili açıklamasında modern hukuk anlayışının ihtilaf değil çözüm odaklı olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Turkcell olarak alternatif uyuşmazlık çözümü yollarına sıcak bakıyor ve mümkün olduğunca mahkeme dışında dostane çözüm aranmasını destekliyoruz. Bu yolla, yaşanabilecek ihtilafların dostane çözüme kavuşturulabileceği görüşündeyiz. Bu nedenle de ihtilaflarımızda arabuluculuk mekanizmasından faydalanmayı amaçlıyoruz. Adalet Bakanlığı tarafından koordine edilen Arabulucu Eğitimi’ne katılarak sektöre bir başka alanda daha liderlik etmiş olduk. Bakanlığımız ile birlikte Türkiye’de arabuluculuğun gelişmesi ve arabulucu sayısının artması hedefine katkı sağlamaktan mutluyuz. Hukuki ihtilaflarda tarafları da arabuluculuk mekanizmasından faydalanmaya davet ediyoruz.” Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanı Hakan Öztatar: “Turkcell gibi köklü bir iletişim firmasının, arabuluculuk mekanizmasına katkısı büyük olacaktır diye düşünüyoruz. Müşteri ilişkileri ve memnuniyetinin söz konusu olduğu uyuşmazlıklarda,  tarafları karşılıklı olarak ikna ve tatmin edecek çözümlerin bulunması çok önemli. Turkcell’in de bu görüşe sahip olmasını takdirle karşılıyor ve arabuluculuk sistemine verdiği desteğin bundan sonraki süreçte de devam edeceğini düşünüyoruz. Turkcell’i bu nedenle kutluyor ve diğer şirketlere de uyuşmazlıklarında bu yola başvurmalarını öneriyoruz.”

DDOS’ta inanılmaz yükseliş

0
Arbor Networks Türkiye Ülke Müdürü Serhat Atlı ile DDOS ataklarının geleceğini konuştuk.

Arena’ya Microsoft’tan yılın distribütörü ödülü

0
Arena Bilgisayar, Türkiye’nin bilişim gücü olan Microsoft’un Aralık ayında düzenlediği Microsoft İş Ortakları Ödül Töreni’nde, 2014 yılı içerisinde göstermiş olduğu üstün performanstan dolayı “Yılın Microsoft OEM & FPP Distribütörü” ödülünü aldı. Arena Bilgisayar Satış ve Pazarlama’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Atıf Büyüksoy “Katma değerli iş modeli ile; yazılım, donanım ve servis ile uçtan uca çözüm sunan bir yapıda, güçlü markalarımız ve çözümlerimiz ile hizmet vermenin hedefi ve heyecanı içerisindeyiz. Türkiye’nin ilk Microsoft distribütörü olarak, 1995 yılından bu yana Microsoft ile güçlü bir iş ortaklığı içindeyiz. İş ortaklarımıza en iyi hizmeti sunabilmek için dinamik, uçtan uca çözümler sunan ve pazar ihtiyaçlarına hızlı cevap veren bir yapıyla teknoloji sektöründeki ticareti desteklemeye ve sektörün ve iş ortaklarımızın yanında olmaya devam ediyoruz. 2011 yılında COEM, 2012 yılında OPEN & BOX, 2013 yılında ise OEM & BOX ürün gruplarında aldığımız Yılın Distribütörü ödüllerine 2014 yılında bir yenisini daha eklemekten büyük bir onur ve mutluluk duyuyoruz. Gurur verici bu değerli ödül için Microsoft’a sonsuz teşekkürler. 20 yılı aşkın süredir hizmet verdiğimiz iş ortaklarımıza,  yüzde 80’i mühendislerden oluşan teknik kapasitesi yüksek güçlü kadromuz ile satış öncesi ve sonrası teknik destek sunuyor, ihtiyaç olan her noktada hem kendilerine hem de müşterilerine eğitimler gerçekleştiriyoruz.  Yaygın servis ve kurulum ağımız ile iş ortaklarımıza güç katıyoruz. Uzman kadromuz ile iş ortaklarımıza son kullanıcı ile temaslarında da danışmanlık hizmeti sunarak; gerçek katma değeri sunuyoruz. Tüm bunların yanında, sorumluluğunu taşıdığımız tüm markalarımızda demo ürünlerimizi iş ortaklarımızın hizmetine sunuyor ve Arena bünyesinde bulunun Microsoft demo merkezimiz ile de tüm iş ortaklarımıza ve müşterilerine kendilerini evinde gibi hissedecekleri bir demo ortamı sunmaktan da mutluluk duyuyoruz” dedi. Arena Bilgisayar Microsoft Grup Müdürü Musa Haşap, konuyla ilgili olarak şunları ekledi: “Değişen, gelişen ve küreselleşen dünyada hem kişilerin hem de kurumların ihtiyaçları değişiyor. Bu değişimlere ayak uydurmak hem Arena için hem de Microsoft için kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiş durumda. Arena Bilgisayar olarak biz de bu değişime özellikle Microsoft bulut ürünleriyle birlikte öncülük etmekten mutluluk duyuyoruz. Microsoft’un marka değeri ve yarattığı ürünlerin iş dünyasına getirdiği çözümler ile bulut bilişime geçiş Türkiye’de çok daha kolay bir hale geliyor. Office 365 ve Windows Azure ile iş ortaklarımıza yarattığımız değerler, hem karlılıklarını hem de müşterilerine sundukları çözümlerin niteliğini artırıyor. 2017 yılında Microsoft toplam gelirlerinin yüzde 40’ının bulut ürünlerinden gelmesini bekliyor. Arena Bilgisayar olarak bizler de iş ortaklarımızın 2017 gelirlerinin en azından yüzde 40’ının Office 365 ve Windows Azure gibi bulut ürünlerinden yani yenilenebilir gelirlerden oluşması için iş ortaklarımız ile beraber çalışıyoruz. Bu bağlamda Arena Bilgisayar olarak yeni yapılanmamızla beraber iş ortaklarımıza bu dönüşümde hem teknik ekiplerimizle, hem demo center yatırımımızla hem de tüm altyapımızla destek olmaya devam ediyoruz. Dünyadaki yüzde 80/20 olan servis/donanım oranının bulut bilişimin yaygınlaşması ile Türkiye’de de aynı seviyelere gelmesini bekliyoruz. Bu transformasyona da Microsoft ile öncülük etmek bizlere gurur veriyor.“

Facebook’a göre 2015 mobil yılı olacak

0
Facebook Ürün Pazarlama Müdürü Matthew Idema’ya göre, pazarlama dünyası için 2015, daha kişisel müşteri etkileşimlerinin, daha net ölçüm araçlarının ve tüm dünyada kucaklanacak hızlı bir mobil gelişimin yılı olacak. Facebook’un 2015 beklentileri arasında şunlar yer alıyor: Mobil cihazlar tüketicilerin dikkatini gittikçe daha fazla çekecek.  Bu değişim, insanların medya deneyimlerindeki rutin alışkanlıklarında yeni bir alan açtı. Görsel anlamda daha fazla seçenek olması (imaj, haber ve videolar) ve bir ürünü keşfetmenin yeni yollarının ortaya çıkması insanların alışveriş yapma şeklini değiştirdi. Pazarlamacılar insanlara bu yeni ortamda  ulaşmaya odaklanmalı ve tek bir mecra ya da deneyim yerine çeşitli deneyimler yaratma üzerine yoğunlaşmalı. Dijital reklam, ölçülebilirlikten gerçek anlamda hesaplanabilirliğe geçiş yapacak. Tıklama sayısı üzerine kurulu temel ölçüm şekilleri bize işin çok küçük bir kısmını anlatıyor. Daha büyük ölçekli, kesin ve yeni ölçüm araçlarıyla pazarlamacılar neyin işe yaradığını anlayıp kendileri için önemli olan marka ölçümleri ve satışlara odaklanabilecekler. Daha kişisel bir yaklaşıma sahip olan işletmeler kazanacak. Pazarlamacılar, müşterileriyle ilgili kampanyalar hazırlamak için her zamankinden daha fazla bilgi ve araca sahip. Müşterilerse çeşitli kanallarda gördükleri reklamların kendilerini ilgilendiren içeriğe sahip olmasını gittikçe daha çok istiyor. eMarketer’a göre bir tek müşteri için çalışan pazarlamacıların yalnızca yüzde 5’i kapsamlı bir şekilde kişiselleştirme yaptıklarını söylüyor. Müşteri ilişkilerinde mesajlaşmanın önemi giderek artacak.  Müşteri ihtiyaçlarını hızlıca görebilmenin en önemli yolu; gerçek zamanlı diyalog kurabilmek. Gittikçe daha çok insan mesaj odaklı iletişime yöneldikçe firmalar çalışanları ve müşterileri arasında yapıcı bir diyalog kurabilmek için bu yeni iletişim kanalına geçecek. Dünya nüfusundaki artış yüksek büyüme oranına sahip ülkeler tarafından sağlanıyor ve bu büyüme de mobilde görülüyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde dünya nüfusu artmaya devam ettikçe, bu artışın büyük kısmının ABD dışındaki ülkelerde gerçekleştiği görülecek. eMarketer’a göre önümüzdeki 3 yıl içinde cep telefonu ile bağlanma oranı küresel ölçekte yüzde 61,1’den yüzde 69,4’e yükselecek.  Daha çok insanın öncelikli olarak mobil cihazları tercih etmesiyle firmalar ve pazarlamacılar da onları takip edecek.

Vodafone Arena’da bir CEO

0
Beşiktaş JK ile Türk spor tarihinin en büyük sponsorluk anlaşmasına imza atan Vodafone Türkiye’nin CEO’su Gökhan Öğüt, yapımı devam eden ve bittiğinde Türkiye’nin ilk akıllı stadyumu olacak Vodafone Arena’da işçilerin yeni yılını kutladı. İşçilerle bir araya gelen Öğüt, emek ve çabalarından ötürü teşekkür etti. Yeni yıl dolayısıyla işçilere baklava ve çikolata armağan eden Öğüt, günün anısına Vodafone Arena işçileriyle bir de selfie çektirdi. Vodafone Arena inşaatında işçilere ayrıca sıcak salep ve kestane kebap ikramı da yapıldı. Vodafone Arena’nın, Türkiye’nin ve İstanbul’un merkezinde, Vodafone’un dijital dönüşüm vizyonunun bir abidesi olarak yükseldiğine dikkati çeken Gökhan Öğüt, şunları söyledi: “Vodafone Arena’da, Vodafone ve Beşiktaş markaları açısından dünyaya örnek olacak bir projeyi hayata geçiriyoruz. Yalnızca Vodafone ve Beşiktaş için değil, İstanbul ve tüm Türkiye için çok önemli ve anlamlı bir proje olduğunu düşünüyoruz. Vodafone Arena inşaatı, İstanbul’un göbeğinde, trafiğin yoğun olduğu bir bölgede, son derece zorlu koşullar altında sürdürülüyor. Diğer yandan, bulunduğu arazinin coğrafi özellikleri de inşaatın yapım hızını etkiliyor. Bütün bu zorluklarına rağmen Vodafone Arena, Beşiktaş JK yönetiminin ve işçilerimizin özverili çalışmaları sayesinde hızla yükseliyor. Geçtiğimiz günlerde çatı yapımına başlanmış olması da inşaat sürecindeki hızı ve kararlılığı göstermesi açısından önemli. Vodafone Türkiye olarak, Vodafone Arena’nın açılışını heyecanla bekliyoruz. Başta işçilerimiz olmak üzere, Vodafone Arena inşaatında emeği geçen herkese Vodafone Türkiye adına teşekkürü bir borç biliyor, yeni yılın işçilerimize ve Beşiktaş camiasına esenlikler getirmesini diliyorum.” Vodafone Arena’ya akıllı çatı Geçen yıl 26 Aralık’ta temeli atılan Vodafone Arena’da geçtiğimiz günlerde çatı inşaatına başlandı. Vodafone teknolojisiyle Türkiye’nin ilk akıllı çatısına sahip olacak Vodafone Arena, maç günlerinde taraftarlara ve ziyaretçilere 3G, 4G ve wi-fi genişbant deneyimi yaşatacak. Türkiye’de 4G lansmanı yapılmasıyla beraber tüm sistem ve ekipmanların 4G teknolojisini destekleyecek şekilde tasarlandığı Vodafone Arena’da, 375 Mbps’ye varan hızlarda 4G bağlantısı sunulacak. Buna göre, çatıya ve kapalı alanlara kurulacak, son derece yüksek veri aktarımı kapasitesine sahip antenler, Arena’da kapsama sorunu yaşanmamasını sağlayacak. 4G bağlantısı için çatıda 74 ayrı noktadan; soyunma odaları, restoranlar, asansörler ve otopark girişi gibi kapalı alanlarda ise yaklaşık 250 ayrı noktadan kapsama sağlanacak. Bunlara ek olarak, maç öncesi ve sonrasında 16 özel anten kullanımıyla ziyaretçilerin 4G deneyimi artırılacak.

Fitness takip cihazlarının muhteşem geleceği

0
Fitness takip cihazlarının tarihi Leonardo da Vinci’nin Romalı askerlerin yolculuklarını izlemek için tasarladığı ilkel dişli ve sarkaçlı adım sayaçlar ile 15. yüzyıla kadar uzanıyor. Bugünün cihazları ise kalori sayıyor, uyku evrelerini ölçüyor ve adımların yanında kalp ritmini de izliyor. Fitness uzmanları cihazların popülaritesinin ve kullanışlılıklarının cihazlar daha karmaşık hale geldikçe artacağını öngörüyorlar. PCMag.com’da bir kıdemli analist olan Jill Duffy, “Fitness takip cihazlarında geçtiğimiz seneden bu yana iki büyük değişiklik gerçekleşti: birincisi artık daha fazlası kalp ritmi ölçmeyi destekliyor, ikincisi de bazıları artık akıllı saat fonksiyonlarına sahip” diye konuştu. Duffy akıllı saat fonksiyonlarına örnek olarak telefona gelen mesajın fitness cihazı ekranında gösterilebilmesini verdi. “Ocakta çıkması beklenen Apple Watch hem tam bir akıllı saat hem de fitness takip cihazı olacak, kalp ritmi verisini de içerecek” dedi. fit2 Analiz firması IHS Technology’nin verilerine göre tüketiciler 2013 yılında fiyatları 49 ile 200 dolar arasında değişen yaklaşık 84 milyon adet fitness takip cihazı satın aldılar. Veriler 2019 yılına kadar bu sayının 120 milyonu aşacağını öngörüyor. American College of Sports Medicine’den bir egzersiz fizyolojisti olan Neal Pire, “Fitness takip cihazlarındaki tüm bu seçeneklere rağmen henüz erken aşamalardayız” diye konuştu. Pire, takip verilerinin ve bunların kolay erişim için bulut servisleri üzerinde depolanmasını bazı insanların faydalı bulduğunu, bazılarının ise işine yaramadığını söyleyerek, “Yiyecek veya egzersiz günlüğü tutmada çok başarılı kişiler var. Diğerleri ise sadece ilgilenmemekle kalmıyor, aynı zamanda fikirden nefret ediyorlar” dedi. Los Angeles’tan bir antrenör olan Shirley Archer ise fikre katılmakla beraber kullanımın her zaman uzun vadeli olmadığını ekledi. Aynı zamanda “Fitness 9 to 5” in yazarı olan Archer, “Araştırmalar gösteriyor ki Eylül 2013 itibariyle her 10 Amerikalıdan sadece biri fitness takip cihazı kullanıyor” diye konuştu. Ancak cihaz alanların yüzde 30’u cihazı kullanmayı altı ay içinde bırakıyor. Archer, bir takip cihazı seçmek için üç faktörün göz önüne alınması gerektiğini söylüyor: nasıl kullanılmaya niyetlenildiği, nerede giyileceği ve ne kadar verinin takip edileceği. Archer, acemilerin daha basit modellerle başlayarak bir temel oluşturmaları gerektiğini ve daha sonra bu seviyeleri yavaş yavaş yükseltebileceklerini söyledi. Duffy ileride takip cihazlarının sadece egzersizden ziyade genel olarak sağlığa yoğunlaşacağı zamanların geleceğini öngörüyor. Konu hakkında “Öyle bir senaryo düşünün ki doktorunuz son 60 gün içindeki kalp ritmi verilerinize ulaşabiliyor ve herhangi önemli bir durum var mı diye kontrol edebiliyor. İşte bu yüzden takip cihazları uzun vadede anlamlı hale gelecek” diye konuştu.