



P-Touch ailesinin son endüstriyel etiketleme cihazı olan PT-E300 bir dizi akıllı özelliği ile birçok etiketleme uygulaması için kullanılabiliyor. QWERTY klavyesine ek olarak sezgisel navigasyon özelliği profesyonel etiketleme imkanı sunuyor. PT-E300 ile beraber gelen Brother’ın tanıttığı yeni, ısı sayesinde kablonun üstünde daralıp şeklini alan yeni ısıtmalı etiket sistemi HSe Tube ısıtmalı etiketler beyaz üzerine siyah metin formatında 1.7mm – 10.6mm kalınlık arasındaki kabloları etiketlemek için kullanılıyor.
Yeni HSe Tube etiketleri yüklemesi kolay ve drop in kartuşları sayesinde özel laminasyonlu etiketler yapmak çok kolay. Bu etiketler P-Touch serisi diğer etiketler gibi, ısıya, kimyasal maddelere , neme ve yüksek ısıya karşı dayanıklıdır.
Brother P-Touch Ürün Yöneticisi Başak GÖKÇETEKİN konu ile ilgili şöyle diyor; “ Yeni ürünümüz gerçekten çok özel bir teknolojiye sahip. Özellikle kablo etiketlenmesi konusunda kullanıcıların işini çok kolaylaştıracak ısı ile daralan etiket teknolojisini kullanıyor. Bu yönü ile hedef sektörlerimizin başında elektrik ve datacom sektörü geliyor. Aynı zamanda kolay erişim tuşları sayesinde, port, panel, pano, patch panel, kablo sargı, kablo plaka, kablo bayrak etiketleme işlemleri kolayca yapılabilmektedir. PTE-300 tüm bu yeni özelliklerinin yanı sıra şarj edilebilir lityum iyon pili sayesinde de kesintisiz enerji sağlamaktadır. Sonuç olarak PT-E300 tam bir elektrik uzmanı”
PT-E300’ün diğer değer katan özellikleri ;
Keyfiniz pahalıya mal olmasın
Haziran ve Ağustos dönemi içerisinde sıvı teması ve güneşten kavrulma şikâyeti ile artan cep telefonu hasar bildirimleri verilerinden yola çıkarak kullanıcılara tavsiyelerde bulunan Cepkask Genel Müdürü Tayfun Gülgeç, “Havuz ve deniz kenarında serinlemek isterken sıvı temasına maruz kalan cep telefonları, kullanıcılara pahalıya mal olmasın. Şezlonglarda cep telefonlarınızı unutmayın. Yoksa güneşe doğrudan maruz kalan cep telefonları kavruluyor. Aynı şekilde şortlarda unutulan cep telefonları kullanıcıyla beraber denize, havuza giriyor. Şort ceplerinde unutulan ve çoğunlukla da pahalı olan cep telefonları, kullanıcıların bütçesini sarsıyor. Riske girmeyin, keyfiniz pahalıya mal olmasın” dedi.
Cep telefonları denize ve havuza düştüğünde ilk yapılması gerekenler hakkında da bilgi veren Cepkask Genel Müdürü, Tayfun Gülgeç, kendilerine başvurmadan önce cep telefonlarına yapılacak ilk yardım önerilerini şöyle sıralıyor;
Sıvı teması sonrası telefonlara ilk yardım önerileri


[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=6TTpXKFBkjk]
CEO’ların sosyal sorumluluk sahibi olması dikkat çekici. Peki, değerleri on hatta yüz milyar dolarlar ile ölçülen firmaların CEO’ları neden böyle bir şeye sıcak bakarlar? Tek amaç sosyal sorumluluk mudur? Ben bu sorunun cevabının evet olduğunu hiç düşünmüyorum. Kravat ve takım elbiselerden kurtulan, kot pantolon ve yırtık tişört ile şirketlerini yöneten yeni bir anlayışın yükselişine şahit oluyoruz. Bu akım genç olmayı gerektirmiyor.[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=XS6ysDFTbLU]
Yeni CEO tanımında halkın içinden, gençliğin çılgınlığından, sınır tanımazlıktan, eğlenceli olmaktan kısacası değişen dünya şartlarında yetişen yeni bir neslin doğal gördüğü her şeyden parçalar taşımak gerekiyor. Bakış açımızı çevirip ülkemize dönelim. Bizim büyük şirketlerimizin CEO’ları da zaman zaman bazı sosyal sorumluluk veya etkinliklerde benzer davranışlarda bulunabiliyorlar. Benzer davranış dediğime bakmayın henüz başından aşağıya buzlu su dolu bir kovayı boca eden olmadı ama ancak şarkı filan söyleyip, en fazla halay çekiyorlar. Peki, böyle bir hareket yapmaları gerekiyor mu? Burada isim yazmadan bir kaç örnek verelim; Bir GSM şirketinin CEO’su benzer bir eylem ile eğitimdeki problemlere, bir bakan kadına karşı şiddete, bir medya patronu sansüre dikkat çekse acaba gelenekselleşen kınama bülteni ve açıklamalarından ne kadar fazla etkili olur? Sıra dışı olan davranışlar değil. Bize ilginç gelen farklılıklar değil. Dünyanın düşünce şekli değişiyor ve değişen düşünce şekline bakış açımızı paralel hale getirmezsek geriye kalan tek şey kesişmeler düzleminde köşelere kadar ilerleyip masadan aşağı yuvarlanmak olacak.

Web sayfanızın amacı şirketinizin kurumsal kimliğini yansıtmaktırŞunu net bir şekilde söylemek istiyorum; 100 liraya yapılan web sayfası ya çok vasattır, ya da kopyadır. Hiçbir profesyonel ajans sizlere bu rakamlar dâhilinde hizmet vermez. Bu yüzden web sayfanıza yüklenen ajansları sorgulamaktansa, kartvizit parasına yaptırdığınız web sayfasını yapan kişileri sorgulamanızda fayda var. Şirketinize en pahalı dekorasyonu yaptırırken, web sayfanızda ucuza kaçmanız oldukça yanlış bir hareket. Şöyle düşünün; web sayfanızın amacı şirketinizin kurumsal kimliğini yansıtmaktır. Yani, şirketinize belki 20 web sayfası para verip aldığınız masanızı, sandalyenizin kalitesini çevrimiçi ortamda yansıtabileceğiniz tek yer web sayfanız. Bu yüzden, kurumsal kimliğinize değer veriyor iseniz, web sayfanızın da bu doğrultuda kaliteye ulaşması gerekiyor. Kısacası web sayfanıza verdiğiniz paraya acır gözlerle bakmayın, bence fahiş rakamlara aldığınız masanıza acımanız daha doğru olur. Özetle; web sayfanız çevrimiçi mecradaki şirketinizdir. Burayı ne kadar güzel dekore ederseniz müşterilerinizin sizin hakkınızdaki düşünceleri bu doğrultuda iyileşecek veya kötüleşecektir. Çevrimiçi reklamcılık faaliyetleriniz için web sayfanızda olması gereken net şartlar vardır. Bunları ajanslarınız mutlaka size belirtecektir. Bu yüzden eş dost ilişkilerini bir kenara bırakıp, profesyonel düşünen ajansınıza kulak vermeniz gerekiyor.
Ucuz bir web sayfası ile pahalı hayallere kapılmayın.Web sayfanızı da yaptırırken mutlaka bazı ölçülere uygun olmasına dikkat edin. Özgün içerik, tamamen sizinle alakalı görseller, özgün tasarım, yönetim paneli, SEO (arama motoru optimizasyonu) optimizasyonu gibi birçok ölçü var. Ucuz web sayfalarında bu tarz ölçülerin karşılandığını göremezsiniz. Bu yüzden profesyonel ajanslara güvenin ve verdiğiniz emeğin ve ücretin geri dönüşünü alacağınızdan emin olun. Ucuz bir web sayfası ile pahalı hayallere kapılmayın.

En yeni keşiflerden biri olan Master Key güvenlik açığı siber suçluların herhangi bir Android cihazına yönetici öncelikleriyle erişim sağlamasına olanak tanıyor. Böylece saldırganlar cihaz üzerinde herhangi bir yazılımı, kullanıcının bilgisi dışında başlatabiliyor.
Her ne kadar Google bu tip güvenlik açıklarını genellikle hızlı bir şekilde kapatıyor olsa da cihaz üreticilerinin bellenimleri güncellemesi uzun zaman aldığında milyonlarca Android kullanıcısı risk altında kalıyor. Zararlı yazılım, akıllı telefonlar ve tabletlere giden yolu açmak için popüler uygulamaların kılığına girerek bu güvenlik açıklarından faydalanabilir ve cihazlarda depolanan kişisel bilgileri çalabilir, sosyal ağlardaki kullanıcı hesaplarını ele geçirebilir veya çevrimiçi bankacılık bilgilerini çalabilir.
Android 2.3 ve sonraki sürümlerle uyumlu olan Kaspersky Ücretsiz Fake ID Scanner, Google Play’den İngilizce ve Rusça olarak iki farklı dilde satın alınabilir. [soundcloud url=”https://api.soundcloud.com/tracks/163243365″ params=”auto_play=false&hide_related=true&show_comments=false&show_user=true&show_reposts=false&visual=false” width=”100%” height=”100″ iframe=”true” /]
Bu hafta ele aldığımız başlıklar;