Çin, iPhone’u ulusal güvenliğe tehdit olarak görüyor

0
Çin hükümeti tarafından desteklenen yayın organları, Apple tarafından tasarlanan iPhone mobil telefonların ülke adına ulusal bir tehdit oluşturduğunu duyurdu. Yayınlar, cihazın zaman damgası ile benzeri diğer kritik bilgileri takip edebilmesini buna neden olarak gösteriyor. Çinli yayın kuruluşu CCTV, yayımladığı bir haberinde, sıkça gidilen yerleri gösteren Frequent Location gibi uygulamaların kullanıcıların hareketlerinin kolaylıkla takip edilebilmesini sağladığını ve dolayısıyla ülkenin ticari sır niteliğindeki ekonomik profilinin çıkartılmasında kullanılacağı yorumunu yaptı. Bu oldukça hassas bir veri nitelemesinde bulunan Çinli gözlemciler, benzeri kamu verilerinin de mahrem sayılması gerektiğini değerlendiriyor. Apple’ın cevabı gecikmedi Çin, devlet yayın organlarının değerlendirmeleri kısa sürede ABD’de yankı buldu ve Apple’ın cevabı gecikmedi. Reuters’e açıklamada bulunan Apple, kullanıcı mahremiyetinin korunduğunu ve cihazın sadece lokasyon bazlı servisler kullanıldığında veri topladığını ifade etti. Apple, açıklamasında, kendisinin sağlanan verileri kullanıcıları takip amacıyla kullanmadığını özellikle vurgulaması dikkat çekiyor. Apple, son zamanlarda Çin devlet yayınları tarafından kullanıcı verilerini toplamak ve Amerikan istihbarat birimlerine bunları aktarmakla itham ediliyor. Bunun yanında, aynı yayın organlarının yetersiz müşteri hizmetleri dolayısıyla Apple’ı eleştirmesi de gözlerden kaçmıyor. Apple yönetiminin, suçlamalara verdiği cevap ise bilinen türden. Şirket yetkilileri, bugüne kadar hiç bir devlet kuruluşuyla, kendilerine istihbarat sağlanması amacıyla çalışılmadığını, bundan sonra da aynı politikanın devam edeceğini kamuoyuyla paylaşıyor. Apple, görünüşe göre Çin’in hışmına uğrayan tek Amerikan teknoloji şirketi değil. Yaklaşık bir aydan bu yana Google‘a erişim yasaklanmış durumda. Çin yönetimi, 1989 yılında Tiananmen Meydanı’nda kanlı bir şekilde bastırılan öğrenci olaylarının yıldönümünde Google arama motoru ie e-posta hizmetine erişimi engelledi ya da yavaşlatarak kullanılamaz hale getirdi. Çin merkezi yönetimi de kamu binalarında Microsoft’un Windows 8 işletim sistemi kullanımını bir süre önce yasaklamıştı. Keywords: Apple, iPhone, Windows, Google, CCTV, Microsoft, Frequent Locations, Çin, Tiananmen Meydanı

Bankalar Türk Telekom dedi

0
Türk Telekom,  yaygın iletişim ağı ile bankacılık sektörüne hizmet veriyor. Özellikle güvenlik, hız ve kalitenin önemli yer tuttuğu bankacılık sektöründe birden fazla şubesi olan bankaların yüzde 93’ü Türk Telekom’dan kurumsal erişim desteği alıyor. Türkiye’de faaliyet gösteren toplam 45 bankadan 16’sı tek şube ile hizmet verirken, birden çok şubesi olan 29 bankadan 27’si Türk Telekom’un Kurumsal Erişim Hizmetleri’nden yararlanıyor. Türk Telekom’un hizmet ağı toplamda bankaların yüzde 93’üne destek sağlarken, ülkemizde birden fazla şube ile faaliyet gösteren yabancı sermayeli bankaların ise tamamı Türk Telekom’u tercih ediyor. Ülkemizde birden fazla şubesi bulunan yabancı sermayeli 12 bankanın tümü iletişim altyapısında Türk Telekom Kurumsal Erişim Hizmetleri’ni kullanıyor.

Amazon drone kurye servisi başlatıyor

0
Drone’lar, yani insansız hava araçları (İHA), bir süreden beri hayatımızda varlar. Daha çok askeri alanlarda gördüğümüz uzaktan kumanda edilen bu uçaklar artık çok daha geniş bir çevrede hizmet veriyor. Bunların sonuncusuysa dağıtım hizmeti. İnternet alışveriş sitesi Amazon, bir drone filosu kurmak için hazırlık yapıyor. Zira, alanında dünyanın enbüyüğü sayılan şirket, yenilikçi yöntemlerle müşterilerine daha iyi hizmet vermek ve yeni müşteriler kazanmak istiyor. Amazon, bu amaçla geçtiğimiz günlerde Amerikan Sivil Havacılık otoritesi FAA’ya müracaatta bulundu. Amazon CEO’su Jeff Bezos, İHA’larla kurye hizmeti fikrini ilk olarak geçtiğimiz Aralık ayında ortaya atmıştı. Amazon, Prime Air adı verilen hizmet ile ağırlığı 2 kilo 270 gramı geçmeyen ürünler müşterilere ulaştırılabilecek. Amazon yöneticilerinden Paul Misener imzalı bir mektupla yapılan başvuruda, şirketin bir süreden beri sekiz ve dokuzuncu nesil İHA’ları test ettiği ifade ediliyor. İHA’lar, kamuoyuna yapılan açıklamalara göre saatte 80 kilometre yol kat edebiliyor. Drone’ların emniyetli kullanımı tartışılıyor Ticari drone’ların sağlayacağı avantajlar kadar bunların emniyetli bir şekilde kullanılmaları gereği de kamuoyunda tartışılıyor. Zira, son dönemlerde yaşanan drone kazaları sivil havacılıkta daha kapsayıcı kuralların uygulanması gereğini gündeme getiriyor. ABD ve İngiltere, drone kullanımına sıkı kurallar uygulayan iki ülke olarak biliniyor. Amazon, istediği izni alabilmek için drone’larla temasın kaybedildiği durumlarda araçlara acil iniş yapabilme yetisinin kazandırılacağı sözünü veriyor. Makinelere öğrenme yetisini sağlayacak sistemler üzerinde bir süreden beri çalıştığı bilinen Amazon’un, güvenli uçabilen insansız hava araçları geliştirebileceği belirtiliyor. FAA’nın, başvuruya olumlu cevap vermesi halinde bu dünyada kurye hizmeti anlamında bir devrim anlamına gelecek. Öyle ki acil ihtiyaç hissettiğiniz bir ürün diğer ulaştırma araçlarından çok daha kısa bir sürede drone’larla kapınıza, kimbilir çatınıza ulaşmış olacak.

Spora teknoloji damgası

0
Spor ve teknoloji yıllardır kol kola ilerleyen iki sektör. Belki de bu iki olgunun ilk biraraya geldi yer Formula 1 yarışları. Bu işbirliği öylesine başarılı bir hal aldı ki yarışların elektrikli otomobillerle yapılan Formula E versiyonu koşuluyor artık. Motor sporları tarafında özellikle Formula 1’de sponsor şirketlere bakacak olursak Kaspersky, Dell, Intel, EMC, Qualcomm, SAP, Casio, BlackBerry ve NEC markaları karşımıza çıkıyor. Formula 1 dışında MotoGP, Nascar ve WRC (World Rally Championship) gibi popüler motorsporları da teknoloji şirketlerinin en çok ilgi gösterdiği branşlar arasında yer alıyor. Olimpiyatlara teknoloji desteği Motorsporları dışında yaz ve kış olimpiyatları da teknoloji şirketlerinden önemli destekler alıyor. Özellikle yaz olimpiyatları Atos gibi şirketlerin altyapı çalışmaları sayesinde kesintisiz tüm dünyaya sunuluyor. Özellikle WiFi erişimi ve internet altyapısı da yine bu uzman şirketler tarafından sağlanıyor. Türkiye’nin ilk akıllı stadyumu: Vodafone Arena Vodafone sponsorluğunda yenilenen ve üst kullanım hakları Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne ait İnönü Stadyumu da Vodafone Arena ismini alarak Türkiye’nin ilk akıllı stadyumu olmaya hazırlanıyor. Stat akıllı ekran teknolojileriyle donatılacak ve her alanda WiFi erişim noktaları olacak. Ayrıca cam bir tavana sahip olacak stadın tüm işlevleri de yine çevrimiçi ortamlarda yönetilebilecek. Dünya şampiyonuna teknoloji desteği Son konu başlığımız da geçtiğimiz günlerde Almanya’nın zaferiyle sona eren Dünya Kupası oldu. Almanya; İngiliz atasözü “Futbol doksan dakika oynanan ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur” deyişine nazire yaparcasına kupayı hakkıyla kazandı. Bugün gönderilen bir bilgilendirmede de Almanya’nın bu başarısında Alman yazılım şirketi SAP’nin rolü anlatılıyordu. Kısaca artık teknoloji ve spor ikiz kardeşler. Bunu inkar eden geleceği inkar eder.  

YouTube özgün programlar için Holywood ile görüşüyor

0
Son yıllarda izlenme oranlarında önemli gelişmeler kaydeden video paylaşım platformu YouTube, kullanıcılarına orijinal içerik sunmak amacıyla önemli adımlar atıyor. Bu çerçevede YouTube’un sahibi Google’ın Holywood çevreleriyle görüştüğü ifade ediliyor. İki yıl önceki verilere göre, ortalama bir kullanıcının günde 15 dakika harcadığı YouTube, bu süreyi düzenli gelire dönüştürmek istiyor. Şirket son 3 yıldan bu yana kullanıcılarına premium olarak bilinen, ikinci el olmayan, kaliteli içerikler sunmak için çaba sarf ediyor. Gözlemciler, Holywood prodüktörleriyle sürdürülen görüşmeleri uzun vadede daha iyi bir reklam gelirine sahip olmak için atılan adımlar olarak değerlendiriyor. 2005 yılında Steve Chen, Chad Hurley ve Jawed Karim tarafından kurulan YouTube, 2006 yılı Kasım ayında 1.65 milyar dolar karşılığında Google tarafından satın alındı. O dönemde daha çok kullanıcıların çektikleri videoları yükledikleri bir site olarak hizmet veren YouTube, geçen zaman içerisinde orijinal ve kaliteli içeriklerle trafiğin artırılabileceğini yatırımcılarına gösterdi. Halen devam eden görüşmelerde hangi tür içeriklere daha fazla desteğin verileceği bilinmiyor. Ancak, dışarıya sızan bilgilere göre Google, birden çok bölümden oluşan içeriklere 1 ila 3 milyon dolar arası bir bütçe desteği sunabilir. Platform, içeriklerin oluşturulmasına ek olarak bunların tanıtım ve pazarlanması için prodüksiyon şirketine kaynak da sağlayacak. YouTube’un, ilgilendiği içerikler arasında uzunluğu ortalama 30 dakika olan show programları bulunuyor. Bunlar, Amazon ve diğer online içerik sağlayıcıların desteklediği içerik türleriyle benzerlik gösteriyor. Halen, aylık 1 milyardan fazla tekil kullanıcı sayısıyla YouTube, dünyanın en popüler video platformu özelliğini taşıyor. Gözlemciler, Google’ın düşen kar marjını YouTube ile dengelemek istediğini değerlendiriyor. YouTube, 3 yıl önce başlattığı bir girişim çerçevesinde aralarında ünlü şarkıcı Madonna ve ESPN kanalının da bulunduğu 100 farklı mecraya 100 milyon dolarlık bir bütçe desteği sağlamıştı. YouTube yetkilileri, geçen süre içerisinde bu mecralarca üretilen içeriklere aboneliklerin yüzde 2 düzeyine ulaştığını ifade etmesi dikkat çekiyor. Anlaşıldığı kadarıyla, zaman içerisinde artan içerik çeşitliliğine rağmen bu kullanıcı beklentilerinin gerisinde kalıyor. Kullanıcılar, daha dinamik, gündeme paralel ve çoğu zaman da gündemi belirleyen programlar izlemek ve paylaşmak istiyor.

Teknoser’de Genel Müdürlük Görevine Bülent Tellioğlu getirildi

0
Teknoser’de, Genel Müdürlük görevine sektörün deneyimli isimlerinden Bülent Tellioğlu getirildi. Tellioğlu, 800 kişilik ekibi ile Türkiye genelinde hizmet veren Teknoser’in, hızla gelişen iş hacminin ve genişleyen hizmet çerçevesinin daha da büyümesinde liderlik yapacak. Lisans eğitimini ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde tamamlayan Bülent Tellioğlu, profesyonel kariyerine 1987 yılında Meteksan Bilişim Grubu’nda başladı. Burada yaklaşık 10 yıl boyunca çeşitli yönetsel, operasyonel ve teknik pozisyonlarda görev yaptıktan sonra Satış ve Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı’na getirildi. 2003 yılında Genel Müdürlüğe atanan Tellioğlu, aynı zamanda Yönetim Kurulu Üyesi ve Kıdemli Başkan Yardımcısı olarak görev aldı. 2009 yılında Altus Bilişim’i kurarak, Türkiye’nin önde gelen finans kuruluşlarına BT ve ATM saha servisleri ile yazılım geliştirme hizmetleri sunmaya başladı. Altus Bilişim’in 3 yıl içinde sektörün önde gelen firmaları arasına katılması sürecine öncülük eden Tellioğlu, dört yıl sonunda tüm hisselerini ABD merkezli Diebold’a satarak çıkış yaptı. Bülent Tellioğlu, Teknoser ekibine katılmadan önce Diebold Türkiye’de Ülke Müdürü olarak görev yapıyordu.

Teknoloji eğilimleri yakınsamadan etkileniyor

0
Yapılan araştırmalar, son dönemde Ortadoğu ve Afrika, (MEA) kurumsal BT (Bilgi Teknolojileri) pazarında göreceli bir olgunlaşmanın görüldüğüne işaret ediyor. Araştırma şirketi IDC‘nin, Kıdemli Araştırma Analisti Swapna Subramani, bu gelişmede veri merkezi altyapılarındaki güncellemeler kadar verimli altyapılara yönelimin de etkili olduğu görüşünü dile getiriyor. Farklı teknoloji, cihaz veya çözümlerin birbirine benzeyen yapılar şeklinde birleşmesi şeklinde özetlenebilen yakınmsama, etkisini her alanda gösteriyor. Bulut bilişim, mobilite, sosyal iş ve büyük veri, veri merkezi mimarisi ve verimliliğin öne çıkartıldığı, talebin yoğunlaştığı segmentleri ifade ediyor. Optimum kullanımla operasyon maliyetlerinin aşağıya çekilebildiği bir ortamda veri merkezlerinin hızlı dönüşümü şirketlerin ana gündem maddeleri arasına giriyor. Yakınsama, bilgi altyapılarında hızlı dönüşümü gerekli kılan bir kavram olarak daha sıklıkla telaffuz ediliyor. IDC’nin tanımlamasına göre, yakınsanmış altyapılar, donanım üreticileri tarafından sertifikalanmış depolama ve ağ sistemleri ile yazılımlardan oluşuyor. Böylelikle, yakınsama konseptiyle tasarlanan altyapılar şirket ve kurumların beklentilerine cevap veriyor. Bankacılık, telekomünikasyon, yakınsamadan en fazla faydalanan alanlar arasında Yakınsama, organizasyonlara uyarlanabilir altyapılar sunarak kullanıcıların tüm verimlilik beklentilerine cevap veriyor. IDC Analisti Subramani, performansı iyileştirilmiş altyapıların böylelikle şirketler için daha kolay yönetilebilir bir yapı haline geldiğini ifade ediyor. Subramani, MEA bölgesinde tespit edilen büyümede mobilite, karmaşık veri tabanları ile bulut bilişimin etkili olduğuna dikkat çekiyor. Bankacılık, telekomünikasyon, kamu ve perakende, yakınsama altyapılarının beraberlerinde getirdiği sade ve hızlı uygulamalardan fayda sağlıyor. Yakınsama altyapıları, diğer gelişmekte olan teknolojiler gibi çeşitli mücadeleleri de beraberlerinde getiriyor. Yeni teknolojilerin altyapılara uyarlanması, adından en fazla bahsedilen sıkıntılı geçiş dönemlerini oluşturuyor. Bunun paralelinde bazı CIO’ların, kurumlarının altyapılarına yakınma teknolojilerinin entegrasyonunda problem yaşadıklarını beyan ettikleri ve bunların yönetim süreçlerini etkilediği dillendiriliyor. Bir taraftan altyapı yakınsaması sağlanırken diğer yandan bunun gerektirdiği kalifiye BT elemanlarının olmaması, en önemli mücadelelerden biri olarak kendisini gösteriyor. Subramani, yakınsama altyapıların BT çalışanlarına rutin sorumluluklardan farklı sorumluluklar getirdiğini, bunun da üretici firmaların sundukları eğitim ve sertifika programlarıyla çözülebildiğini ifade ediyor. Veri merkezleri, iş dünyasının talepleri doğrultusunda gelişimini ve teknolojiyi daha verimli kullanıyor. Üreticiler, büyük ölçekte sanallaştırılmış ortamlarda daha yüksek bir altyapı verimliliği sağlanması noktasında şirketlere yeni çözümler sunuyor. IDC, bu çerçevede MEA bölgesindeki şirketlerin, yakınsamanın sağladığı hızlı, esnek, verimli ve harcama tasarrufu gibi altyapı avantajlardan önemli ölçüde faydalanacaklarını öngörüyor.

Space Bins daha çok çantaya yer açıyor

0
Space Bins’in her biri, altı çanta alma kapasitesine sahip olacak. Bu da Sky Interior özeliğine sahip yeni nesil 737’lerdeki mevcut pivot dolaplara kıyasla iki çanta daha fazla alabilmesi anlamına geliyor. Bu hesaplama, 23 cm x 36 cm x 56 cm (9-in x 14-in x 22-in) ölçülerindeki standart bir el çantası esas alınarak yapıldı. Boeing Ticari Uçaklar 737 Programı Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Beverly Wyse, “Havayolu müşterilerimiz ve yolcularımız arasında oldukça popüler olan Boeing Sky Interior’ı esas aldık ve çantalar için daha da fazla alan sağlayarak bu başarının üzerine bir yenisini ekledik. 737’nin dünyanın en çok satan uçağı olmasının sebeplerinden biri, Space Bins gibi özelliklerle uçağı sürekli olarak iyileştirmek için müşterilerimizle birlikte çalışıyor olmamız.  Space Bins’in alt yüzeyi daha alçak olduğu için, dolabın  arkaya kadar daha iyi görülmesine ve çanta koymanın daha kolay hale gelmesine olanak sağlıyor. Aynı zamanda mevcut pivot dolaplar kadar kolay kapanıyor ama dolap kilit mekanizması gerektirmiyor. Lansman müşterisi ve yerel ortak olan Alaska Airlines, daha geniş dolaplar 2015 sonlarında kullanılır hale gelir gelmez Space Bins’i tüm yeni teslim alacağı uçaklara monte etmeye başlayacak. Space Bins, şimdilik yeni üretilen yeni nesil 737’lerde ve 737 MAX uçaklarında tercihe bağlı bir özellik olarak bulunuyor. Alaska Airlines Hazine Müdürü ve Finans Başkan Yardımcısı Mark Eliasen, “Alaska, uçuşu sorunsuz ve rahat bir deneyim haline getirmeye kendini adamıştır. Ek depolama alanı,  yolcularımızın kişisel eşyalarını kabin içinde yanlarında bulundurmalarına olanak sağlayacak. Bunun onlar için keyifli olacağını düşünüyoruz” dedi. Boeing’in Space Bins’i aynı zamanda şu an hizmette olan yeni nesil 737’lere de uyarlanabilecek.   737-900 ER ve 737 MAX 9 Baz Alınarak Yapılan Hesaplamaya Göre Azami Çanta Kapasitesi   Dolap Tipi (Lansman Yılı)                                                       Toplam Çanta Sayısı   ____________________________________________________________________________________ Standart Dolaplar (1998)                                                                       77 Büyük Dolaplar (2002)                                                                          125 Pivot Dolaplar (2010)                                                                            132 Space Bins (2015)                                                                                  194                                           

Diebold’un Türkiye Ülke Müdürlüğüne Gökhan Başdemir atandı

0

Self-servis finansal hizmetlerle bilgi sistemleri alanında 25 yıllık bir deneyime sahip olan Gökhan Başdemir, 13 yıl süreyle KoçSistem Bankacılık ve Saha Hizmetleri Müdürü olarak görev yaptı. Meteksan Sistem şirketinde genel müdür yardımcısı olarak da çalışan Başdemir, servis hizmetlerinin satışı konusunda deneyim kazandı. Gökhan Başdemir, 2009 yılında Altus Bilişim’i kurdu ve şirket 2012 yılında Diebold tarafından satın alındı.

Altus Bilişim, finans, telekom ve kamu sektörünün önde gelen kuruluşlarına yazılım hizmeti sağlıyor. Gökhan Başdemir, Diebold’un Altus Bilişim’i satın almasından bu yana Diebold Türkiye Servis Müdürü olarak çalışıyordu. Altus Bilişim, geçen son 2 yıllık süreçte ülke genelindeki altyapı yatırımlarını başarıyla tamamlarken, servis standartlarını ve yetkinliklerini daha da geliştirdi.

Fujitsu rekor kırdı

0
PRIMEQUEST 2800E, türdeş sunucu konfigürasyonuyla rekor kırarak, en iyi tek sistem içerisinde dört adet iki soketli bölümlendirme sahibi iki soketli sistem olduğunu gösterdi, aynı zamanda iki sunucu üstünde dört adet 4 soketli bölümlendirme bazında “VMmark bütünsel dünya rekoru” kırdı. Bu sonuçlar donanım bölümlendirme yeteneği sayesinde elde edilmiş ileri esneklik ve etkinliği kanıtlarken Fujitsu’nun yakın rakiplerini neden sürekli alt ettiğini de gösteriyor. PRIMEQUEST 2800E aynı zamanda, TPC-E kıyaslamalı testlerinde elde ettiği 8582,52 tpsE ve tpsE başına 205 USD’lık fiyatıyla yeni bir dünya rekoruna imza attı. Bu etkileyici sonuçlar PRIMEQUEST 2800E sisteminin UNIX sistemlerine eşdeğerde erişim ve yüksek performansa ihtiyaç duyulan kritik görev uygulamalarında, yüksek ölçekli veritabanları ve gerçek zamanlı analitik çözümlerde ideal bir sistem olduğunu gösteriyor. x86 tabanlı mimarisinin esnekliği ve maliyet avantajı ile oluşan sistemin kritik görev özellikleri şaşırtıcı düzeyde platform güvenilirliği sağlarken aynı zamanda inovatif hata önleyici ve kendi kendini tamir edebilme özelliklerini sunuyor.

Cevherden başarıya giden en kısa yol

0
Önceki köşe yazımda en değerli doğal kaynağımızın gençler olduğunu anlatmış ve onları verimli şekilde işlemek için artık elimizdeki teknolojik imkanları kullanmamız gerektiğini belirtmiştim. Ancak burada üzerinde düşünülmesi gereken ana fikrin teknolojiyi kullanmak değil, onu nasıl kullanacağımıza odaklanmak olduğunun da altını çizmiştim. Henüz okumayanları buradan alabiliriz. En değerli doğal kaynağımızı işlemek için başarılı bir yol arayışımızı henüz tamamlamış değiliz. Hatta yakınında bile değiliz. Bu yüzden bu arayışı bir girişimcilik çerçevesinde ele almak lazım. Tam bu noktada geçen yazımda ele aldığım Steve Blank‘in The Startup Owner’s Manual isimli kitabına geri dönmek istiyorum. Blank ister web ve mobil kanallardan isterse fiziksel kanallardan olsun tüm girişimlerin içinde bulundukları arayışta benzer yollardan geçtiğini söyler. Ancak bu yollar her seferinde bir bilinmezdir. Yapısı ancak geçildikten sonra anlaşılabilir. Günün sonunda girişimleri başarılı kılacak şeyin ise kendi başlarına bu bilinmezlik içinde kaybolmak ve her defasında geçtikleri yolun başarısını yolun sonunda görmek yerine, yolun kendisini müşterileri ile birlikte geçmelerini önerir (Customer Development: Müşteriyle Geliştirme metodolojisi). Girişimlerin arayışı içinde müşteri ile atılan her adımda hataların anında görülmesi ve gerek yol değişikliği (pivot) gerekse şerit değişikliği (ufak ayarlamalar) yaparak başarılı sonuca ulaşma ihtimallerini yükseltebilirler. Peki, bu anlattıklarımızın en değerli doğal kaynağımız olan gençlerimizin eğitilmesi ve başarılı bir nesil ortaya çıkartılması ile ne alakası var? İki şeyin arayışı içindeyiz; ilki başarılı bir eğitim sistemi kurmak. İkincisi ise bu sistemde eğitim almış gençlerden küresel bir başarı çıkartacak olanları bulmak. Genel olarak eğitim sistemine bakış açısının değişmesi gerektiğini artık kabul etmeliyiz. Henüz bu küresel olarak kabul görmüş bir durum değil ama çok ilginç örnekler var. Yazıma devam ederken sırasıyla aşağıdaki TED konuşmalarını izlemeniz gerektiğini düşünüyorum. (Oynat butonuna bastıktan sonra sağ alt köşeden Türkçe alt yazıları açabilirsiniz.) Ken Robinson:”Okullar yaratıcılığı nasıl öldürüyor?”

[ted id=66]

Sugata Mitra: “Çocukların yönettiği eğitim”

[ted id=949]

ve son olarak doğrudan çocuklar ile alakalı olmasa da ilham vermesi için Bunker Roy: “Yalınayaklar hareketinden öğrenmek”

[ted id=1248]

Artık eğitime bakış açınız değişmiş olmalı. Kabul etmeliyiz ki gençlerimizi öğrenmelerini gerekli gördüğümüz bilgiler ile değil, sadece öğrenmek istedikleri ve yetenekli oldukları alanlardaki bilgiler ile donatmamız gerekiyor. Üstelik bunu yaparken belki kavramların ve metodolojilerin tanımlarını ve yöntemlerini değil ancak uygulamaları ile onlara girişimciliği de öğretmemiz gerekiyor. Eğer 4-5 yaşlarından itibaren çocuklarımızı bu mantık ile yetiştirebilirsek 12-13 yaşlarına geldiklerinde ihtiyaç duyacakları tüm donanıma sahip olabilirler. Burada kastettiğim donanım bir mühendis veya işletmeci olmaları değil, ama bir mühendis veya işletmeci olmak için kendi yollarını çizebilecek araçlara hakim hale gelmeleri. Böylece dünyayı değiştirme fikri ve ilhamı ile yetiştirdiğimiz bu genç kuşaklar 20’li yaşlarına gelene kadar diledikleri kadar çok deneme ve yanılma ile girişim yolunun arayışı içinde yürüyebilirler. Eğer bu yaklaşımı teknoloji ile destekler ve doğru şekilde modelleyip hayata geçirebilirsek artık geriye “Küresel ölçekte başarılı olabilecek miyiz? Biz de bir Facebook, Google benzeri şirketler çıkartabilecek miyiz?” diye sormak yerine tek bir soru kalacak; “Bu ne zaman olacak?” Bu zamanı belirleyen parametre ise elimizdeki cevherin miktarı olacak.

4G 2019’da ana eğilim olacak

0
Mobil çözümler sunan Ericsson’un Mobilite Raporu’na göre mobil aboneliklerin rakamı 9.2 milyara ulaşacak. AsyaPasifik bölgesi, akıllı telefon ile bunların tüketeceği veri genişliğinde aslan payını alacak. 2014, birinci çeyreği verilerine göre küresel ölçekte, akıllı telefonlar, mobil aboneliklerin yüzde 35‘ini oluşturuyor. Raporda öne çıkan diğer önemli başlıklar ise şu şekilde sıralanıyor: – Yıldan yıla mobil abonelik büyüme rakamı yüzde 7, – LTE ve HSPA, 2019’da şebekelerin en yoğun kullanacakları teknoloji olacak, – Akıllı telefon kullanan abonelerin sayısı 2 yıl içerisinde daha basit telefon türlerinin kullanımını geçecek. 2014’ün ilk çeyreği baz alındığında Hindistan, Çin, Endonezya, Tayland, Bangladeş mobil abone artışını en fazla sağlayan 5 ülke olarak kayda geçti. Bu yılın birinci çeyrek dönemi göz önüne alındığında ekosistemini 120 milyon artıran mobil telekomünikasyon, böylelikle dünya genelinde 6.8 milyar rakamıyla bu alanda kendine yeni bir rekor sağladı. Kendi başına bir dev olan Çin, 1.250 milyon mobil abone sayısıyla dünyanın 5’te 1’ini elinde tutarken, dünyanın ikinci büyük nüfusuna sahip Hindistan, 790 milyon ile onu izliyor. Ancak, analizler Hindistan’ın mevcut gelişim hızıyla Çin’i  geçtiğine işaret ediyor. Bunda, sadece 2014 ilk çeyreğinde ilk kez “alo” diyen 28 milyon kullanıcının payı bulunuyor. Kuzey Amerika ve Ortadoğu ise 365 milyon abonelikle dünya pazarının yüzde 10.6’sını oluşturuyor. Asya-Pasifik ve Batı Avrupa bölgelerinde görülen hızlı büyümede sosyal medya kadar mobil oyunların da hatırı sayılır bir payının olduğu dikkat çekiyor. Bu bölgelerdeki ülkeler, 3G ve 4G teknolojilerinde dünyanın en yüksek penetrasyon oranına sahipken Doğu Avrupa, Latin Amerika ve Ortadoğu’da halen 2G teknolojisi ağırlıklı olarak kullanılıyor. Şebeke projeksiyonuna bakıldığında; Kuzey Amerika’da 5 yıl içerisinde LTE kullanımının yüzde 85, Avrupa’da ise 4G kullanımının yüzde 50 düzeyine ulaşması öngörülüyor. Akıllı telefon üreticileri için yeni fırsatlar Hali hazırda yüzde 35 penetrasyon oranına rağmen akıllı telefon pazarının hızlı gelişimi, üreticiler için de yeni fırsatlar anlamına geliyor. 2014 ilk çeyreği verilerine göre satılan mobil telefonların yüzde 65’i akıllı modeller oldu. Bu, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15’lik bir artışı ifade ediyor. Beş yıl içerisinde akıllı telefon kullanıcı aboneliğinin 5.6 milyar rakamını bulacağı ve bunun da toplam mobil abonelerinin yüzde 82.3ünü oluşturacağı hesaplanıyor. Yapılan projeksiyonlara göre Çin, Japonya ve Güney Kore, LTE şebeke kullanımında yüzde 50 müşteri portföyüne sahip olacak. Yakın gelecekte görülecek mobil abone artışında ekonomik gelişmeler kadar kullanıcı ihtiyaçlarının da önemli rol oynayacağı belirtiliyor. Gözlemciler dünya mobil pazarının gelecekte nasıl şekilleneceğinde kullanıcı eğilimleri kadar makro ekonomik göstergelerin ve bölgesel pazar gelişimlerinin de payının bulunacağına dikkat çekiyor.

GlassHouse Türkiye ekibi inovasyon çalışmalarında

0
Daha iyinin peşinde yeni fikirler oluşturmayı amaçlayan GlassHouse Türkiye ekibi seminerin ardından 4 ayrı çalışma grubuna ayrıldı. Aynı amaca yönelik farklı konularda etkili ve yaratıcı fikirlerin bir ay boyunca tartışıldığı beyin fırtınası oturumları sonunda oluşturulan raporlar yönetime sunuldu. Detaylı değerlendirmeler neticesinde her çalışma grubunun en yenilikçi fikirleri seçilerek, uygulanmak üzere projelendirme çalışmalarına başlandı. GlassHouse Türkiye şirket koçu Dr.Murat Bilgili, yaşanan verimli süreçle ilgili aşağıdaki açıklamayı yaptı: “Organizasyonların inovasyon çalışmalarıyla hem mevcut ama farkedilmeyen, hem de sıçrama tahtası niteliğinde potansiyel fırsatları görebilmeleri önemli.  Bu sayede kurumsal yapılar sürekli olarak kendini yenileyebilir ve gelecekle yarış içerisinde olabilirler.  Bu farkındalık ile hep daha iyiye ulaşabilmek için uzunca zamandır kendisiyle yarışan genç ve dinamik GlassHouse Türkiye ekibi ile böyle bir çalışmanın içerisinde olmak bana büyük keyif veriyor.” İnovasyonun günümüzün rekabetçi koşullarındaki önemine değinen GlassHouse Türkiye CEO’su Emre Pekar da ekip arkadaşlarıyla gerçekleştirdikleri bu çalışmanın kendileri için çok yararlı olduğunu ve inovasyon süreçlerini hızlandırarak sürdüreceklerini belirterek, “Değişik bir bakış açısıyla oluşturulan yenilikçi fikirleri en kısa sürede projelendirip hayata geçireceğiz ve bu projelerin GlassHouse Türkiye’ye katma değer yaratacağına, sektördeki lider konumunu pekiştireceğine inanıyoruz” dedi. EMC’nin ana iş ortağı olarak, deneyimli ekibiyle hayata geçirdikleri başarılı projelerle hızlı ve tutarlı bir şekilde büyümesini sürdüren GlassHouse Türkiye, ülkemizde 200’ün üzerinde kuruma Veri Yedekleme ve Tekilleştirme alanında benzersiz çözüm ve hizmetler sunuyor. 2013 yılında hedeflerinin üzerinde bir büyüme gerçekleştirdiklerini belirten Pekar; “2014 yılında da bizi rakiplerimizden farklı kılan hizmet kalitemizden, tüm iş süreçlerimizde tutarlılığına önem verdiğimiz insana yaklaşımımızdan, sürekli ve aracısız iletişimle beslenen inovatif yapımızdan, yaşayarak oluşturduğumuz değerlerimizden ödün vermeyerek; GlassHouse Türkiye ailemize, değerli rekabetiyle bizi motive eden sektörümüze, bilgimizi paylaşarak yol arkadaşlığı yaptığımız müşterilerimize ve ülkemize değer katmak için çalışmaya devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

Mobil uygulama sahibi olmak isteyenlerin geliştiricilere sorması gerekenler

0
Sosyalleşmenin ötesinde ticari ve çok yönlü uygulamaların geliştirilebilir olması, bu ekosisteme yönelimi artırıyor. Dolayısıyla, uygulama geliştirme alanında da rekabet artıyor. Bunu faydaya çevirmek ise mobil uygulama fikri olan girişimciye kalıyor. Sözgelimi, internette mobil uygulama geliştirici şeklinde bir arama gerçekleştirdiğinizde 35 saniyelik bir süre sonunda ekranınıza 970 binden fazla sonuç çıkıyor. Yaratıcı projenizi başarılı bir şekilde mobile uyarlayacak geliştiriciyi bulmak da sizin maharetinize kalıyor. İşte tam da bu noktada seçimi kolaylaştırabilecek bir dizi soruyu eleme sürecinize dahil edebilirsiniz. Geliştirilecek uygulamanın farklı cihaz ekosisteminde sorunsuz çalışabilir olması mobil uygulama geliştirici seçerken dikkat edilmesi gereken temel unsur kabul ediliyor. İşte, sormanız gereken sorular; Geliştiricilere sorulması gerekenler – İlk, Android, iPhone ve ya iPad uygulamanızı ne zaman geliştirdiniz? – Geliştirme süreciniz nasıl işliyor? – Geliştirdikleriniz arasında Google ya da Apple’ın ekosistemine dâhil ettiği herhangi bir uygulama var mı? Varsa, bu hangi uygulamanız ve nerede kullanıcılara sunuldu? – Kullanıcı arayüzü ekseninde benimsediğiniz bir felsefeniz var mı? – Tasarım estetiğinizi anlatmak için hangi uygulamaları buna örnek gösterebilirsiniz? – Geliştirme sürecinde dış kaynak kullanıyor musunuz? – Geliştirmiş olduğunuz uygulamalardan herhangi biri daha önce Google ya da Apple tarafından reddedildi mi? – Geliştirmeye paralel olarak pazarlama, B2B ve uygulama pazarı stratejisi yönetiminde danışmanlık yapıyor musunuz? Önde gelen mobil uygulama pazarlarından biri kabul edilen Türkiye’de de süreç dünyadan farklı işlemiyor. Arama sonuçlarında ekrana yansıyan geliştirici firma bilgilerini iyi okumak, yine internette bu firmalar hakkında araştırma yapmak, kim bilir daha sonra birlikte çalışmaya karar vereceğiniz bu iş ortaklarınıza dair önemli ipuçları verebilir. Mobil uygulama geliştirici seçerken tecrübeli ve kabul görmüş bir isim olmasına dikkat etmek gerekiyor. Hedeflenen uygulamanın enine boyuna görüşülmesi esnasında ortaya çıkabilecek soru ya da endişelerin geliştirici tarafından doyurucu bir şekilde k olması güveni pekiştirecektir.

Sosyal medya profiliniz ruhunuzun aynası mı?

0
Sosyal medya, hiç kuşkusuz haberlere, etrafımızda olanlara en hızlı bir şekilde ulaştığımız popüler bir mecra. Ancak, yapılan analizler, kullanıcıların sosyal medyada paylaşılan negatif mesaj ve linklerden önemli ölçüde etkilenebildiklerine işaret ediyor. Dolayısıyla, ruh halimizin gün boyunca nasıl olacağının sosyal medya etkileşimimizle doğrudan ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Gün boyunca ekranlarımızdan geçen haberlerin önemli bir bölümünün negatif duygular uyandırdığı yadsınamaz bir gerçek. Ancak, en azından dijital ortamda bu tür içeriklerin ayıklanabilmesini sağlamak artık mümkün olacak. Google tarafından geliştirilen ağ tarayıcısı Chrome için tasarlanan bir eklenti, mikroblog Twitter’da haber kaynağına düşen negatif paylaşımları cımbızlıyor. Google’ın, Chrome tarayıcı sayfasında “A Better Place” başlığı altında yer alan uzantı, sabah 7 ile 11 saatleri arasındaki negatif Tweet’leri cımbızlıyor. “A Better Place” geliştiricisi Jonty Wareing, bunu, bir diğer sosyal ağ Facebook’un uyguladığı psikolojik testin sonuçlarından esinlenerek tasarladığını ifade ediyor. Zira, 700 bin kullanıcı üzerinde yapılan sosyal test sonucunda, kullanıcıların haber kaynağında görüntüledikleri olumsuzlukların duygu ve davranışlarına yansıdığı paylaşılmıştı. Kimilerinin kullanışlı bulmadığı uzantıya aşağıdaki link aracılığıyla ulaşılabiliyor: https://chrome.google.com/webstore/detail/a-better-place/ajihembjdmpchmpcocjlagkfcobmdaog

Bakır hatlarda 10 Gbps ile hız rekoru kırıldı

0
Deney, bakır kabloların fiber ile değiştirilmek istendiği bir döneme denk gelmesi itibariyle dikkati çekiyor. Telekom şirketleri, fiberin müşterilerine çok daha rekabetçi ve hız beklentilerini karşılayan bir hizmet sunabilmeleri için gerekli olduğu açıklamasını yapıyor. Alcatel Lucent’ten, yapılan açıklamada (1) toplam 30 metre uzunluğunda iki parça standart telefon kablosunun kullanıldığı belirtiliyor. Açıklamaya göre, testte kullanılan ve “XG-FAST” olarak isimlendirilen kablo, seri üretime geçilmesi durumunda bir kaç yıl içerisinde kullanıcılara 1 gbps hızda erişim sağlayabilecek. Bu ise altyapı maliyetlerinin kayda değer ölçüde azaltılması, yani bir diğer deyişle kullanıcılara daha ekonomik internet erişimi sunulabilmesi anlamına geliyor. Ancak, tüm bu pozitif deneyimsel sonuçlara karşın kimi analistler bu teknolojinin internette zaman zaman görülebilen tıkanıklıkları ortadan kaldırmayacağını ifade ediyor. Bu öngörüye göre, sinyal artırımı yapan santrallerden uzakta ve özellikle kırsal bölgelerde yaşayan kullanıcılar, internet hızındaki düşüşü en fazla hissedenler olacak. Rekor sayılabilecek hızlara erişmenin kuralı bir süre daha aynı kalacak: santrale yakın bir konumda olmak. Rekor testin ayrıntılarına bakmak gerekirse; teknoloji, Bell’in Belçika, Antwerp’deki çalışanları tarafından geliştirildi. Ekip, bahsi geçen hızı sağlamak için bir taraftan XG-Fast adı verilen kabloyu üretirken bir taraftan da veri akışını destekleyecek 500 MHz veri aktarma kapasitesine sahip bir kit tasarladı. (1) http://www.alcatel-lucent.com/press/2014/alcatel-lucent-sets-new-world-record-broadband-speed-10-gbps-transmission-data-over-traditional

Samsung’un başı dertte!

0

Amerikan Sivil Toplum Kuruluşu (STK) China Labor Watch’un iddiasına göre Samsung’un iş ortağı üretici bir firma uzun saatler boyunca çalıştırdığı çocuk işçilere gereken ödemeleri yapmadı. Ucuz iş gücü kullandıkları gerekçesiyle zaman zaman eleştirilen teknoloji şirketlerinin son halkasına Samsung eklendi. İddialar ciddi. Çin’in, Dongguan şehrinde Samsung adına üretim yapan Shinyang Electronics, hem yasaların izin verdiği yaş sınırının altında işçi çalıştırıyor, hem de bu işçilerin hak ediş bedellerini tam ödemiyor.

Çocuk işçiler günde 11 saat çalıştırılıyor

İşçi sendikasının raporu, Uzak Doğu’daki çarpık çalışma şartlarını da göz önüne seriyor. Buna göre çocuk işçiler günde 11 saat çalıştırılıyor ve normal mesai süresine ek çalıştıkları sürelere herhangi

bir ek ücret verilmiyor. Dahası, ağır şartlarda çalıştırılan bu çocuklar, Samsung’dan gelen taleplerin düşmesi halinde herhangi bir tazminat ödenmeksizin işten çıkartılıyor.

Sendikanın yönelttiği suçlamalar, Samsung’un kısa bir süre önce yayımladığı raporda ifade edilenlerle zıtlık arz ediyor. Samsung’un, raporunda, geçtiğimiz yıl bağımsız bir denetleme kuruluşu tarafından 100 alt yüklenici firmada yapılan incelemeler sonucunda herhangi bir çocuk işçinin tespit edilmediği ifade edilmişti. Ancak sendika, 2012 yılında hazırlanan raporunda Samsung’un iş ortaklarının çocuk işçi çalıştırmalarına göz yumduğu iddiasını dile getirmişti. Samsung, sendikanın geçmişte insanlık dışı olarak nitelendirdiği çalışma şartlarını iyileştireceğine dair söz vermişti.

İşe alımlarda çok daha katı kurallar uygulamaya başladığını kamuoyuna duyuran Samsung, talep ettiği iyileştirmeleri yerine getirmeyen şirketlerle işbirliğini durduracağını açıklamıştı. Ancak, son durumu değerlendiren China Labor Watch yöneticisi Li Qiang’un, Samsung’un ‘Sosyal Sorumluluk’ raporunun reklamdan başka bir amaç taşımadığı yönündeki değerlendirmesi durumun sanılandan da ciddi olabileceğini düşündürüyor. (1) Samsung’un, Çin’de yüzlerce iş ortağının olduğunu dile getiren gözlemciler, şirketin hazırlattığı araştırma raporunda farklı bir uygulamanın yapılmış olabileceğini ve bulguların bundan dolayı gerçeklerden uzak ortaya çıkmış olabileceği ihtimalini değerlendiriyor. Samsung, geçtiğimiz yıl da bir başka kıtada, Brezilya’da mevcut çalışma yasalarını ihlal ettiği gerekçesiyle ülkenin Çalışma Bakanlığı tarafından dava edilmişti.

(1) http://www.chinalaborwatch.org/news/new-488.html

TechInside Podcast – Bölüm 2

0
[soundcloud url=”https://api.soundcloud.com/tracks/158332094″ params=”auto_play=false&hide_related=true&show_comments=false&show_user=true&show_reposts=false&visual=false” width=”100%” height=”100″ iframe=”true” /] Bu hafta ele aldığımız başlıklar;
  • Mobil’de dev işbirliği: Intel, Samsung, Broadcom, Atmel gibi şirketlerin oluşturduğu konsorsiyum
  • Qualcomm’un Wilocity firmasını satın alması
  • Deloitte tarafından yayınlanan Nesnelerin İnterneti Raporu
  • Yeni bir sosyal ağ: AskWitty.com
  • Çevrimiçi video reklam pazarında büyüme oranları
  • Google’ın kurucuları Larry Page ve Sergey Brin’in çalışma saatleri hakkındaki düşünceleri
  • Türkiyede internet sitelerinin basın kanunu kapsamına alınması
  • EMC’nin bulut depolamada yönü
Mobil arayüzden bağlananlar Podcast yayınımıza buradan ulaşabilirler.

LG’den yuvarlanabilir televizyon!

0
LG, tv tarihinde devrim sayılabilecek yuvarlanabilen ürününü ilk kez geçtiğimiz yıl, dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarı sayılan CES’te tanıttı. Bahsi geçen tv’ler, kristal berraklığında görüntü olarak düşünülen Ultra HD kalitesinde görüntü sunuyor. Şirket yaptığı açıklamada, geleneksel tv’lerden çok daha dayanıklı olarak nitelendirilen  ürünü en geç 2017 yılında tüketiciyle buluşturmak istediğini duyurdu. Yuvarlanabilen  Ekranın Sırrı Kullanılan Materyalde LG yetkilileri, her kesin aklını kurcalayan ürünün nasıl olup da bu denli esnek olduğu sorusuna, polyimid isimli yüksek moleküler bir maddenin kullanılmasıyla çözüm bulunduğunu ifade ederek cevap veriyor. Yenilikçi teknolojiyle cihazın arka panelinde plastik yerine çok daha ince bir film materyal ikame ediliyor. Kullanılan materyaller cihazı hafifletmekle kalmıyor, aynı zamanda puslu görüntü olgusunu da ortadan kaldırıyor. Gözlemciler, yuvarlanabilen tv’lerin yeni ve yaratıcı kullanım alanlarını da beraberlerinde getireceği görüşünü dile getiriyor. İlk etapta 152 cm’lik bir standartta üretilmesi düşünülen yeni nesil tv’ler, 1,200×810 çözünürlüğe sahip olacak. Bu ise, bir başka deyişle geleneksel HD tv’lerden 16 kat daha iyi bir çözünürlük kalitesini ifade ediyor. “Esnek ekran” konseptinin yakın bir gelecekte cihaz ekosisteminde köklü değişimleri de beraberinde getireceğini söylemek sanırız kehanet olmasa gerek. Kolaylıkla esneyebilen ekran teknolojisinin dokunmatik yüzeylerle birleşmesi tüketiciler adına sınırsız seçenekte yeni ürün anlamına geliyor. Böylelikle, günümüzde küçük boyutta ve taşınabilir olmalarıyla cazip görülen tablet pc’ler çok daha geniş ekranlarlarıyla karşımıza çıkabilir. Ne dersiniz?