Tesla, Gigacasting’de geri adım atıyor!

Tesla, otomotiv endüstrisindeki hızlı değişime ayak uydurmak için üretim stratejisinde önemli bir değişikliğe gidiyor. Şirketin öncü üretim süreci olarak bilinen “Gigacasting” planında geri adım attığı açıklandı. Gigacasting, otomobilin alt gövdesini tek bir parça halinde üretmeyi hedefliyordu, ancak şimdi bu planın rafa kaldırıldığı belirtiliyor.

Tesla‘nın bu stratejik değişikliği, düşen satışlar ve artan rekabetle başa çıkmak için bir yanıt olarak değerlendiriliyor. Özellikle, küresel olarak yumuşayan elektrikli araç talebi ve rakipler arasındaki rekabetin artması, şirketi radikal kararlar almaya zorluyor.

Gigacasting planının rafa kalkmasıyla birlikte, Tesla‘nın mevcut yönteme, yani alt gövdenin üç parça halinde üretilmesine geri döndüğü ifade ediliyor. Bu yöntem, şu anda Model Y SUV ve Cybertruck gibi araçlarda kullanılıyor ve Tesla‘nın mevcut üretim altyapısına daha uygun görünüyor.

Ancak, Tesla‘nın stratejik değişikliği sadece üretim sürecinde değil, aynı zamanda ürün portföyünde de yansımalarını gösteriyor. Şirket, daha önce büyük umutlar bağladığı “Model 2” olarak adlandırılan uygun fiyatlı elektrikli araç için daha basit ve hızlı bir üretim planı üzerinde çalıştığını belirtiyor. Bu, Tesla‘nın sürücüsüz araçlar alanında daha fazla odaklanma kararı aldığını gösteriyor.

Tesla‘nın yeni stratejisinin, şirketin rekabet gücünü artırarak ve gelecekteki büyüme fırsatlarını değerlendirerek otomotiv endüstrisindeki liderliğini sürdürmesine yardımcı olması bekleniyor.

Microsoft’un OpenAI yatırımları, kıskançlık ve endişeyle mi doğdu?

Microsoft’un OpenAI’ya olan ilgisi ve yatırımlarının gerisinde kıskançlık ve endişenin yattığı iddia ediliyor. ABD Adalet Bakanlığı’nın Google’a karşı açtığı rekabet davasında ortaya çıkan e-postalar, Microsoft yöneticilerinin Google’ın yapay zeka üstünlüğü karşısındaki endişelerini ve kıskançlıklarını dile getirdiğini gösteriyor. Microsoft CEO’su Satya Nadella’nın “OpenAI Üzerine Düşünceler” başlıklı 2019 tarihli e-posta dizisi, CTO Kevin Scott, CFO Amy Hood ve kurucu ortak Bill Gates ile yapılan üst düzey görüşmeleri ortaya koyuyor.

E-postalarda, CTO Scott’un Google’ın BERT dil modelini kopyalayıp eğitmelerinin altı ay sürdüğünü belirttiği ve Microsoft’un bu alandaki yetenek boşluğunu anlamaya çalışırken endişelendiği belirtiliyor. Scott ayrıca Google’ın Gmail’deki otomatik tamamlama özelliklerinin 2019’da korkutucu derecede geliştiğini ifade ediyor.

Microsoft, 2019 yılında OpenAI’a ilk 1 milyar dolarlık yatırımını yapmış ve bu yatırımı 13 milyar dolardan fazla arttırmıştı. Bu yatırımlar, Microsoft’un yapay zeka konusundaki varlığını güçlendirirken, OpenAI’nın GPT dil modelleri gibi teknolojileri Microsoft Office uygulamalarından, Bing arama motoruna ve hatta Windows işletim sistemine entegre etmesine olanak tanıdı.

Microsoft’un OpenAI’ya olan yatırımı, şirketin yapay zeka alanındaki rekabet gücünü artırırken, Google ile olan rekabetin de kızışmasına neden oldu. Rekabetin sertliği, her iki şirketin de yapay zeka alanındaki inovasyon ve gelişim çabalarını hızlandırıyor.

Bu gelişmeler, yapay zeka teknolojilerinin ve bu teknolojilerin pazarlamasının önemini vurguluyor. Microsoft ve Google gibi dev teknoloji şirketlerinin bu alandaki yatırımları ve rekabeti, yapay zeka teknolojilerinin geleceğini şekillendirmeye devam edecek gibi görünüyor.

Investor Day etkinliğinde girişim ve yatırım dünyası buluştu!

Türkiye Girişimcilik Vakfı, Türkiye Bilişim Vakfı ve Maxis Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi işbirliğiyle kurulan ve bugüne kadar 30’dan fazla girişime yatırım yapan girişim sermayesi yatırım fonu Founder One, Investor Day etkinliğini 26 Nisan’da gerçekleştirdi.
 
Dünyayı daha yaşanabilir kılmak için çözümler üreten erken aşama teknoloji odaklı etki girişimcilerini destekleyen girişim sermayesi yatırım fonu Founder One tarafından düzenlenen Investor Day etkinliği, 26 Nisan Cuma günü gerçekleşti.
 
Etkinlik, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Founder One Yatırım Komitesi Üyesi ve Türkiye Girişimcilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra, Türkiye Bilişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı, Founder One Genel Müdürü Ali Şahin’in açılış konuşmaları ile başladı. Faruk Eczacıbaşı’nın moderatörlüğünde Udemy ve Carbon Health Kurucusu Eren Bali ile değerli içgörülerin paylaşıldığı bir fireside chat oturumu gerçekleşti. , Founder One portföyündeki girişimlerin sunumlarını yaptığı etkinlikte ayrıca “Etki Yatırımları ve Türkiye Girişimcilik Ekosistemine Katkısı” konulu bir panel de gerçekleşti. Founder One Genel Müdürü Ali Şahin’in moderatör olduğu panelin konuşmacıları arasında Kalkınma Fonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik ve Etki Lideri Seçil Yıldız, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Finansal Yatırımlar Birim Müdürü Ahmet Cüneyt Selçuk ve Bilişim Vadisi Genel Müdürü Erkam Tüzgen yer aldı.
 
“Girişimler, dijital dünyanın yeni nesil işletmeleri”
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, kuruluşunun 100’üncü yılını kutlayan İş Bankası’nı da aslında bir sosyal etki girişimi olarak gördüklerini belirterek, “Kuruluş amacımızda insanlarımızın daha mutlu olduğu, eğitim başta olmak üzere her alanda fırsat eşitliğinin sunulduğu, milli geliri artan ama kazandığını da daha adaletli paylaşan, sürdürülebilir bir geleceği inşa eden, daha temiz bir hava, çevre ve denizlere sahip olan, geleceğe umutla bakan bir Türkiye’ye katkıda bulunmak var” dedi. Bu nedenle Maxis aracılığıyla Founder One’ın yatırımcıları arasında yer almaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Aran, üretken yapay zekanın geldiği seviye itibarıyla dijital çağın başladığını, dijital dünyanın yeni nesil işletmelerinin girişimler olduğunu ve bu nedenle girişimciliği desteklemeye büyük önem verdiklerini aktardı. Aran, 100 Köye İnternet, Bilim Kuşağı Atölyeleri, Türkiye Satranç Federasyonu sponsorluğu gibi projelerle fırsat eşitliği sağlamaya ve sürdürülebilir kalkınmaya destek olmaya çalıştıklarını belirterek, “Gençlerimizin umutla çalıştığı, ürettiği, ürettiğinden keyif aldığı, en önemlisi de sanayi toplumu işletmelerinin girişimcilerle iş birliği yapmasıyla hem yeşil dönüşümün hem de dijital dönüşümün gerçekleştiği, dijital çağa ayak uydurduğumuz bir gelecek hayali kuruyoruz” dedi.
 
“Founder One, paylaşarak büyümenin bir örneği”
Founder One Yatırım Komitesi Üyesi ve Türkiye Girişimcilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra konuşmasında, “Founder One ile yola çıkarken paylaşarak büyümenin örneği olarak sivil toplum kuruluşlarının (STK) uzun vadeli finansmanı için bir adım attık. Türkiye ve Avrupa’da bir ilke imza atarak Founder One’ın başarısıyla iki STK’nın da finansal sürdürülebilirliğinin güçlenmesini sağlayacağız” ifadelerini kullandı.
 
“Etki yatırımları bütüncül mücadelenin en büyük tetikleyicisi”
Founder One Genel Müdürü Ali Şahin ise “Sürdürülebilir sonuçlar elde etmek için toplumun tüm paydaşlarının katıldığı bütüncül bir mücadele gerekiyor. Etki yatırımları kendi yarattığı ekonomisiyle ayakta kalan yeni bir yaklaşım ortaya koyuyor. Böylece bu bütüncül mücadelenin en büyük tetikleyicisi rolünü üstleniyor. Güçlü girişim akışımız sayesinde Founder One’a kuruluşundan bu yana 1.500’ün üzerinde girişim başvurusu ulaştı. Uçtan uca dijital değerlendirme sürecimiz ve hızlı finansman modelimiz sayesinde bir yılda 30 etki yatırımı yaptık. Founder One sadece hızlı finansman sağlamasıyla değil, portföy yönetimi kapsamında verdiği destekle de etki girişimcilerinin yanında oluyor. Bundan sonraki yol haritamız kapsamında amacımız, yatırım sayımızı üç katına çıkarmak, yatırım çıkışlarını hızlandırmak, devam yatırımlarıyla etki unicornu yaratmak ve 1 milyar hayatı olumlu yönde etkilemek” dedi.
 
Etkinlik kapsamında Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı ile Udemy ve Carbon Health Kurucusu Eren Bali‘nin gerçekleştirdiği “Fireside Chat” oturumu girişimcilik ve etki yatırımcılığı ile ilgili değerli iç görüler ortaya koydu.


Türkiye Bilişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı oturumda şunları dile getirdi: “Ülkemize katkı vermek çok önemli. Ancak daha önemlisi Türkiye’den gezegene başarı imzası atabilmek. Bu konudaki en güzel örneklerden biri udemy ve carbonhealth. Bu gezegeni sağlıklı olarak gelecek nesillere aktarmayı başarabilmek, ona göre fedakarlıklarımızı yapmayı öğrenebilmek, toplumların zekasını ona göre yönlendirmeyi becerebilmek hedefimiz olmalı.” 
 
Udemy ve Carbon Health Kurucusu Eren Bali ise, “Girişimci olarak gelecekten günümüze düşünüyorum. İlk göz önünde bulundurduğum aşama getiri oluyor. Eğer getiri var ise bir başlangıç noktası olabileceğine inanıyorum. Şimdiden yapılacak hamleler dünyayı ileriye götürecek ve şu andan hangi büyük kırılımların olması gerekiyor, gelecek ile günümüz arasındaki adımlardan hangisini ben yakalayabilirim ve değişim yaratabilirim diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı. 
 
Founder One girişimlerinden Goddess KidologVarsappTarlamTeacherXBinclusive, Bizim Doktor, The Good WildWastespresso ve Toyi, yaptıkları sunumlarla toplum ve çevre üzerinde yarattıkları olumlu değişimlerden bahsetti. Etkinlik boyunca değinilen etki odaklı konular, sunulan çözüm önerileri, geleceğe dair umut ışığı oldu.

Amazfit Helio Ring akıllı yüzük ne zaman çıkacak? fiyatı ne kadar olacak?

Amazfit, kullanıcıların ilgisini çekecek yeni bir akıllı cihaz olan Helio Ring’in çıkış tarihini ve fiyatını resmen duyurdu. Helio Ring, özellikle aktif yaşam tarzına sahip olanlar ve sporcular için tasarlanmış bir akıllı yüzük olarak ön plana çıkıyor. Amazfit’in bu yeni ürünü, 15 Mayıs‘ta tüketicilerle buluşacak.

ABD‘deki kullanıcılar için Amazfit Helio Ring‘in fiyatı 300 dolar olarak belirlendi. Ancak, Amazfit Cheetah Proveya Amazfit T-Rex Ultra akıllı saat ile birlikte alındığında, kullanıcılar Helio Ring’i indirimli olarak 150 dolara satın alabilecekler. Bu indirimli paket, kullanıcılara hem avantajlı bir fiyat sunuyor hem de farklı ihtiyaçlarına yönelik bir kombinasyon sağlıyor.

Amazfit Helio Ring, ABD‘deki lansmanının ardından kısa bir süre içinde uluslararası pazarlarda da satışa sunulacak. Yeni akıllı yüzük, fitness takibi, adım sayma, bildirim alma, uyku izleme ve kalp atış hızı izleme gibi çeşitli özellikler sunarak kullanıcıların günlük yaşamlarını desteklemeyi hedefliyor. Bu özelliklerle birlikte, Helio Ring‘in kullanıcı dostu tasarımı ve dayanıklı yapısı da dikkat çekiyor.

Ayrıca, rakip firmalardan biri olan Samsung‘un da benzer bir ürün üzerinde çalıştığı biliniyor. Galaxy Ring adını taşıması beklenen bu akıllı yüzüğün, Temmuz ayında Fransa‘da yapılacak bir sunumda resmi olarak tanıtılması ve fiyatı ile çıkış tarihinin açıklanması bekleniyor. Bu durum, pazardaki rekabeti artırabilir ve tüketicilere daha geniş bir seçenek yelpazesi sunabilir.

Amazfit Helio Ring‘in piyasaya sürülmesi, akıllı giyilebilir teknolojilerin popülerliğinin arttığı bir dönemde gerçekleşiyor. Kullanıcılar, bu tür cihazların sağladığı pratik özelliklerden ve kullanım kolaylığından giderek daha fazla faydalanıyorlar. Bu bağlamda, Amazfit’in Helio Ring‘i, kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun ve uygun fiyatlı bir seçenek olarak öne çıkıyor.

E-ticarete yenilikçi çözümler  

Yükselen trend fintek’ler finansal teknolojilerin kullanımıyla geleneksel finansal hizmetleri dönüştürme etkisiyle öne çıkıyor. Ancak fintek sektörü sadece bankacılık ve finansal hizmetlerle sınırlı değil; aynı zamanda e-ticaret sektöründe de büyük etkiler yaratıyor.

Özellikle ödeme yöntemlerindeki hızlı dönüşüm, e-ticaret işletmelerinin rekabet gücünü artırıyor ve müşteri deneyimini iyileştiriyor. Geleneksel banka kartları ve kredi kartlarına alternatif olarak, mobil cüzdanlar, dijital ödemeler ve hatta kripto paralar gibi yenilikçi ödeme çözümleri sunuyorlar. Bu, müşterilerin ödeme süreçlerini daha hızlı, daha güvenli ve daha kullanıcı dostu hale getiriyor. FXC Intelligence’dan elde edilen veriler, yalnızca 2023 yılında sınır ötesi ödemeler sektörünün toplam pazar büyüklüğünün yaklaşık 190,1 trilyon USD olduğunu gösteriyor.

Grand View Research tarafından hazırlanan güncel bir rapora göre, küresel mobil cüzdan pazar büyüklüğünün 2030 yılına kadar 51,53 milyar USD’ye ulaşması bekleniyor. Türkiye’de de tablo benzer. Statista verilerine göre 2023 yılında Türkiye’de yapılan dijital ödeme işlemlerinin toplam değeri yaklaşık 76 milyar USD’ye ulaştı. 2027 yılına kadar neredeyse 137 milyar USD’ye ulaşması bekleniyor. Kullanıcı tarafındaki bu ilgi yatırım tarafında da karşılığını buluyor. ABD New York merkezli analiz firması CB Insights’ın Q1 2024 State of Venture raporuna göre, 2024 ilk çeyrekte öz sermaye anlaşmalarında gerçekleşen %15’lik artış, yatırımcıların fintek çözümlerine, özellikle de ödeme teknolojilerine ilgi göstermeye devam ettiği anlamına geliyor.

Veriyi analiz etme gücü e-ticaret’te müşteri memnuniyetini pozitif etkiliyor

Fintek’in e-ticaret üzerindeki etkileri ödeme yöntemleri ile sınırlı değil. Bununla birlikte fintek şirketleri, küçük işletmeler için finansman imkanlarını da genişletiyor. Alternatif kredi platformları ve mikrofinansman çözümleri, e-ticaret girişimcilerine sermaye erişimini kolaylaştırıyor ve büyümelerine olanak sağlıyor. fintek platformlarının büyük miktarda veriyi analiz etme ve anlama yeteneği e-ticaret işletmelerinin müşteri davranışlarını daha iyi anlamalarına ve kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri geliştirmelerine olanak tanıyor. Müşterilerin tercihlerine ve alışveriş alışkanlıklarına dayalı olarak özel teklifler sunmalarına imkan sağlarken, bu sayede satışlarda ve müşteri memnuniyetinde artış sağlanıyor. Fintek tarafında yine özellikle ödeme çözümleri, sınırları ortadan kaldırarak uluslararası ticareti kolaylaştırıyor. Blockchain teknolojisi gibi inovasyonlar, uluslararası ödemeleri hızlandırabilir ve maliyetleri düşürebiliyor. Ayrıca, döviz kurları üzerindeki dalgalanmaları azaltarak uluslararası ticaretin istikrarını artırabiliyor.

Fintek sektöründe ödeme çözümleri alanında rekabet yeni oyuncularla büyürken, bu durum en çok kullanıcıların hayatını olumlu anlamda etkiliyor. Mobil ödeme alanında daha önce Türkiye’de devrim yaratmış ürünler geliştiren PaybyMe, 11 yıllık sektör tecrübesi ve sunduğu yenilikçi ürünlerde ile finansal teknolojilerin e-ticarete olumlu etkilerine en iyi örneklerden biri olarak karşımıza geliyor. PaybyMe, yeniden ayağa kalktığı 2023 yılında mobil ödemeler, para transferi ve sanal POS ürünleriyle 8 milyondan fazla işlemi başarıyla tamamladı ve yılı, 3 milyar TL’nin üzerinde işlem hacmiyle kapattı.

12 ülkede 1 milyondan fazla bireysel müşteriye ödeme yapma imkânı

PaybyMe Genel Müdürü Eren Deyiş

PaybyMe Genel Müdürü Eren Deyiş, “PaybyMe olarak fintek sektöründe öncü bir rol üstlenerek mobil ödemeler, para transferi ve sanal POS çözümlerimizle ön plana çıkıyoruz. Özellikle Türkiye’de ve uluslararası alanda sunduğumuz hizmetlerle, e-ticaretin ve küçük işletmelerin dijital dönüşüm sürecine katkı sağlıyoruz. Yenilikçi ürünlerimiz ve geniş müşteri tabanımızla, ödeme çözümleri alanında sınırları ortadan kaldırarak müşterilerin yaşamını olumlu yönde etkiliyoruz. Önümüzdeki dönemde stratejik büyüme hedeflerimiz doğrultusunda yenilikçi çözümler sunmaya devam edeceğiz” diyor.

PaybyMe’nin Türkiye’deki yerleşik şirketlere hizmet verdiği Sanal POS çözümleri, 1.000’in üzerinde işletmeye ulaşıyor ve Restoran Otomasyon çözümleriyle birlikte 60.000 civarında ticari müşterinin hayatına dokunuyor. Şirket, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Bahreyn gibi 12 ülkede mobil operatörler üzerinden 1 milyondan fazla bireysel müşteriye ödeme yapma imkânı sağlıyor. Soft POS ürününü bir süre önde sunan PaybyMe, Mobil POS, Tahsilat Platformu, Hibrit Ödeme çözümlerini yılın ilk yarısı bitirmeyi planlıyor. Ayrıca Restoran Otomasyon ve Bayi Alt Bayi Tahsilat Platformu ürünlerini de yine bu yıl içinde sunacak.

Amazon Q genel kullanıma sunuldu!

0

Amazon Q, Amazon Q Developer ile geliştiricilerin zaman ve emek tasarrufu elde etmesini desteklerken, Amazon Q Business’ın yeni özelliği Amazon Q Apps, çalışanların günlük görevleri kendi yapay zeka uygulamalarını oluşturarak otomatikleştirmelerini sağlıyor.

Amazon Q yüksek doğrulukta kod oluşturmanın yanı sıra test etme, hata ayıklama ve geliştirici istekleri üzerine oluşturulan yeni kodu dönüştürebilen ve uygulayabilen (örneğin, java sürüm yükseltmeleri gerçekleştirebilen) çok adımlı planlama ve akıl yürütme özelliklerine sahip. Amazon Q ayrıca verileri mantıklı bir şekilde özetlemek, trendleri analiz etmek ve verilerle ilgili diyalog kurmak amacıyla kurumsal veri havuzlarına bağlanarak çalışanların şirket politikaları, ürün bilgileri, iş sonuçları, kod tabanı ve çalışanlar gibi birçok konu hakkında sorularına yanıt almalarını kolaylaştırıyor. AWS ayrıca, çalışanların şirket verilerinden üretken yapay zeka uygulamaları oluşturmasına olanak tanıyan yeni ve güçlü bir özellik olan Amazon Q Apps’i de duyurdu. Çalışanların istedikleri uygulama türünü doğal dilde basitçe tanımlamaları üzerine Q Apps, istedikleri görevi yerine getiren bir uygulamayı hızlı bir şekilde oluşturarak günlük işlerini kolay ve verimli bir şekilde düzene koymalarına ve otomatikleştirmelerine yardımcı oluyor.

AWS Yapay Zeka ve Veri Başkan Yardımcısı Dr. Swami Sivasubramanian konuyla ilgili şunları söyledi: “Amazon Q, geliştiricilerin daha üretken olmalarına ve kurumsal kullanıcıların karar alma süreçlerini hızlandırmalarına yardımcı olan sektör lideri doğruluk, gelişmiş yetenekler ve sınıfının en iyisi güvenlik özellikleriyle günümüzde mevcut olan en yetenekli, üretken yapay zeka destekli asistandır. Bu servisi re:Invent’te duyurduğumuzdan bu yana geliştiricilerin ve kurumsal kullanıcıların elde ettikleri üretkenlik kazanımlarına hayran kaldık. İlk göstergeler, Amazon Q’nun çalışanların işlerinde yüzde 80’den fazla daha üretken olmalarına yardımcı olabileceğine işaret ediyor. Gelecekte sunmayı planladığımız yeni özelliklerle bunun artmaya devam edeceğini düşünüyoruz.”

Amazon Q Developer, geliştiricilere destek sağlıyor

Geliştiriciler bize zamanlarının yalnızca yüzde 30’unu (veya daha azını) kodlamaya ayırdıklarını, geri kalanını ise sıkıcı ve tekrarlayan görevleri yerine getirerek geçirdiklerini söylüyor. Bu görevler, internette en iyi uygulamaları araştırmak veya belgelere, forumlara ve çalışma arkadaşlarınıza danışarak işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmek olabilir. Geliştiricilerin ayrıca altyapıyı ve kaynakları yönetmeleri, hataları giderip sorun çözmeleri ve operasyonel maliyetlerini anlamaları da gerekiyor. Proje değiştirdiklerinde, programlama mantığını anlamak için mevcut kod tabanını öğrenmek için zaman harcamak zorunda kalıyorlar. Son olarak, kodu test etme ve yeniden düzenleme, uygulamaları yükseltme, hata ayıklama ve optimizasyon, güvenlik açığı taraması yapma ve uygun güvenlik düzeltmelerini zamanında uygulayarak güvenliği sağlama gibi görevleri de bulunuyor. Şirketler, geliştiricilerinin bu kodlama karmaşasına daha az, son kullanıcıları için benzersiz deneyimler yaratmaya daha fazla zaman ayırmalarını ve daha hızlı dağıtım yapabilmelerini sağlamak istiyor.

Amazon Q hakkında daha fazla bilgi edinmek için https://aws.amazon.com/tr/q/  adresini ziyaret edebilirsiniz. 

Apple’a milyar dolarlık ödeme: Google tekelleşiyor mu?

ABD Adalet Bakanlığı’nın Google’a karşı açtığı rekabet davası, teknoloji devlerinin arasındaki iş ilişkilerine dair çarpıcı detayları gün yüzüne çıkarıyor. Mahkeme belgelerine göre Google, Apple’a iPhone, iPad ve Mac cihazlarında bulunan Safari tarayıcısının varsayılan arama motoru olması için rekor bir miktar olan 20 milyar dolar ödeme yaptı.

Google ve Apple arasındaki bu dev anlaşmanın detayları, ABD Adalet Bakanlığı’nın yürüttüğü rekabet soruşturması kapsamında gün ışığına çıktı. Google’ın, çevrimiçi arama ve reklam pazarını tekelleştirdiği iddialarıyla karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Google’ın Apple’a yaptığı 20 milyar dolarlık ödeme, şirketler arasındaki işbirliğinin boyutunu gözler önüne seriyor. Google’ın bu tutarı kamuya açıklamaktan kaçınması ve detayların ancak mahkeme belgeleriyle ortaya çıkması dikkat çekiyor.

Apple'a milyar

Google’ın Safari tarayıcısında varsayılan arama motoru olma süreci 2002 yılına kadar uzanıyor ve bu süre zarfında yapılan anlaşmalar sürekli olarak revize ediliyor. Ancak, Google’ın Apple’a yaptığı ödemenin boyutuyla ilgili ayrıntılar ilk kez bu belgelerle gün yüzüne çıkıyor.

Öte yandan, Microsoft CEO’sunun geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamalar, Google ve Apple arasındaki anlaşmanın rakip arama motorlarının rekabet etmesini zorlaştırdığı yönünde. Mahkeme belgelerine göre, Microsoft’un Apple’a Bing’i Safari’nin varsayılanı yapmak için önemli bir teklifte bulunduğu ortaya çıktı. Ancak, Apple’ın Bing ile ilgilenmediği ve bu tercihin Bing’in yeteneklerinin yetersizliğinden kaynaklandığı belirtiliyor.

Sonuç: ABD Adalet Bakanlığı’nın Google’a karşı yürüttüğü rekabet davasında nihai kararın bu yıl içinde verilmesi bekleniyor. Ancak, bu tür devasa firmalar arasındaki yasal süreçlerin uzun sürebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Eğer Adalet Bakanlığı davayı lehine sonuçlandırırsa, Google ve Apple arasındaki işbirliği de etkilenebilir.

Unreal Engine 5.4 yayınlandı!

Unreal Engine 5.4, oyuncuları yakından ilgilendiren gelişmiş performans özellikleriyle dikkat çekiyor. Mevcut nesil konsollar ve PC’lerde daha akıcı oyun deneyimleri sağlayarak 60 FPS hedefini daha erişilebilir hale getirmeyi amaçlıyor. Epic Games, yeni sürümde gölgelendirici derlemesi üzerinde önemli iyileştirmeler yaptıklarını ve oyunlardaki performansı artırdıklarını belirtiyor.

Epic Games tarafından yapılan açıklamada “UE 5.4’ün geliştirilmesinde, 60 FPS’yi hedefleyen birçok geliştiriciyle işbirliği yaptık ve görüntü oluşturma performansını önemli ölçüde artırmak için donanım kaynaklarını daha verimli kullandık. Bu, sistemlerdeki paralelleştirmeyi artırmayı ve donanım ışın izlemesi için GPU örnekleme özelliğini eklemeyi içeriyor. Ayrıca, gölgelendirici derlemesinde yapılan optimizasyonlar, oyunlardaki takılmaları minimize etmemize yardımcı oldu.” ifadeleri kullanıldı.

Unreal Engine 5.4’ün getirdiği yenilikler arasında görsel kaliteyi artıran birçok özellik bulunuyor. Nanite teknolojisi, inanılmaz detaylara ve zemin kaplamalarına olanak tanıyan “Adaptive Tiling” özelliği ve gerçekçi duman/bulut efektleri üreten “Heterojen Hacimler” gibi özelliklerle oyun dünyaları daha canlı hale getiriliyor. Ayrıca, motor içi Geçici Süper Çözünürlük yükseltmesi ve yapay zeka/makine öğrenimi araçlarına kolay entegrasyon imkanı da sunuluyor.

Unreal Engine 5.4’ün tüm özelliklerini ve değişiklikleri incelemek için Epic’in resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Unreal Engine 5 oyun geliştirme programı ile kariyerinizde fark yaratın

Co-Founder Academy ve Skilled Hub iş birliğiyle sunulan, Unreal Engine 5 teknolojilerine dayalı 3 aylık çevrimiçi oyun geliştirme eğitim programı için başvurular hâlâ açık. Bu program, katılımcılara oyun geliştirme sektörünü keşfetme fırsatı sunarken, Unreal Engine 5’in güçlü araçlarını kullanarak yaratıcılıklarını ve teknik becerilerini geliştirmelerine imkân tanıyor. Başvurular 10 Mayıs 2024 tarihine kadar devam edecek.

Eğitim süreci boyunca katılımcılar, Unreal Engine 5’in temellerinden ileri düzey tekniklere kadar geniş kapsamlı bir eğitim alacaklar. Gerçek dünya örnekleriyle zenginleştirilmiş uygulamalı projeler, katılımcıların becerilerini somut bir şekilde geliştirmelerine olanak sağlayacak. Eğitim içeriği, oyun mekaniği ve fizik, iki ve üç boyutlu oyun tasarımı, Blueprint sistemleri, Actor sınıfları, animasyon blueprint’leri ve yapay zeka uygulamaları gibi alanlara odaklanacak.

Programın Detayları

  • Eğitim Süresi: 3 ay (Toplam 132 saat)
  • Eğitmen: Zafer Masalcı, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi
  • Eğitim İçeriği: Unreal Engine 5’in temelleri, gelişmiş oyun geliştirme teknikleri, uygulamalı atölye çalışmaları
  • Sertifikalar: Skilled Hub, Co-Founder Academy ve YTÜ Teknopark’tan katılım sertifikaları
  • Ücret: Program ücretlidir.

Eğitim süresince, oyun tasarımının temel prensipleriyle başlanacak ve ilerleyen dönemlerde daha karmaşık oyun mekanikleri ve karakter animasyonları gibi konulara derinlemesine girilecektir. Ayrıca, sektördeki gerçek projelerden alınan örnek olay çalışmalarıyla teorik bilgiler pekiştirilirken, katılımcıların gerçek dünya deneyimi kazanması hedeflenmektedir. Bu süreçte geliştirilen projeler, katılımcıların profesyonel portföylerinde sergilenecek ve potansiyel işverenler için değerli referanslar oluşturacaktır.

Oyun geliştirme alanında kendinizi geliştirmek ve bu dinamik sektöre adım atmak istiyorsanız, bu eğitim programını kaçırmayın. Kendi oyununuzu geliştirme yolculuğuna çıkarken bu eşsiz fırsatı değerlendirin ve oyun geliştirme uzmanı olarak kariyerinizi şekillendirin!

👉 Başvuru Formuhttps://forms.gle/ERbr863zbdup6dE38
📆 Son Başvuru Tarihi: 10 Mayıs 2024

Yasaklara rağmen on milyonlarca kişi gizlice WhatsApp kullanıyor!

WhatsApp İran ve Kuzey Kore’de yasaklı ve Suriye, Senegal ve Gine’de de zaman zaman engelleniyor. Geçen ay da Çin, iPhone kullanıcılarının güvenli platformu indirmesini yasakladı. Katar, Mısır, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi diğer ülkeler de sesli arama gibi özellikleri kısıtlıyor. Ancak WhatsApp, kayıtlı telefon numaraları sayesinde kullanıcılarının gerçekten nerede olduğunu görebiliyor.

Konu hakkında açıklamalarda bulunan Meta’nın WhatsApp grup müdürü Will Cathcart, “WhatsApp kullanan insanlarla ilgili çok sayıda anekdot raporuna sahibiz. Engelleme gördüğümüz bazı ülkelere baktığımızda hala on milyonlarca insanın WhatsApp’a bağlandığını görüyoruz” dedi. Cathcart uzun zamandır Batılı teknoloji platformlarının başarılı bir şekilde ihraç edilmesinin liberal demokrasi değerlerinin yayılmasında kilit rol oynadığını düşünüyor. Will Cathcart “Otoriter hükümetlerin gözetiminden ve hatta hükümetlerin sansüründen muaf, güvenli özel iletişimi dünyanın dört bir yanındaki insanlara sağladığımız için gurur duyuyoruz,” diyor.

Bu sözleri 2016 yılında ABD Başkanlık Seçimi dahil olmak üzere adı pek çok kullanıcı verisi skandallarına karışan bir firmanın (Meta) bir yöneticisinin söylemesi oldukça enteresan. Günümüzde WhatsApp uçtan uca şifreleme kullanan ve %100 güvenli iletişim sağladığını iddia eden firmalardan birisi. Uçtan uca şifreleme, ister özel bir fotoğraf ister hızlı bir metin olsun, mesajlarınızın içeriğini korur, böylece WhatsApp dahil hiç kimse bunları göremez. Bununla birlikte, bir mesaj gönderdiğinizde, mesajınızın içeriğinin ötesinde, mesajı iletmek için gerekli bilgiler gibi her türlü veriyi üretirsiniz.

Meta veri olarak adlandırılan bu bilgiler, mesajı göndermek için kullandığınız cihazı, hangi hesaba gittiğini, en son ne zaman çevrimiçi olduğunuzu ve potansiyel olarak açıklayıcı daha fazla veri noktasını içerir. Bu günlükler, bir mesajın doğru şekilde iletildiğinden emin olmak için gereklidir ve WhatsApp’ın trafiği analiz etmesine ve olası sorunları görmesine yardımcı olur. Sorun bunların kiminle paylaşıldığıyla ilgili.

WhatsApp ilk çıktığında bu yola küçük, bağımsız bir şirket olarak başlamış olabilir, ancak 2016 yılında Facebook (şimdi Meta) tarafından satın alındı. Sonuç olarak WhatsApp, mesajlarınızın meta verilerini ana şirketiyle paylaşıyor. Facebook ise WhatsApp aktivitelerinizin çoğunu – mesajlarınızın kendisini olmasa da – sizi reklamlarla hedeflemek için kullanıyor.

Oyun girişimlerine özel yatırım fonu!

11 ay önce dijital oyun endüstrisinde girişimcilere kapısını açan Dijital Oyun ve Oyun Teknolojileri Girişimcilik Merkezi StartGate’in kurucusu ve CEO’su Mustafa Cihat Durmuş, Aktif Portföy ile stratejik bir iş birliğine imza attı. Dijital oyun endüstrisindeki girişimcilere destek verecek olan Aktif Portföy’ün oyun dikeyindeki ilk özel yatırım fonu PlayGate Girişim Sermayesi Yatırım Fonu kuruldu. Oyun endüstrisinin büyümesi ve gelişmesi için PlayGate Ventures ile mobil, PC ve konsol oyunları, e-spor ve teknolojileri, NFT, bulut oyunları, eğitim ve simülasyon oyunları, interaktif film, Metaverse, VR/AR ve AI gibi alanlara yatırım yapılacak. Türkiye oyun ekosisteminin desteklenmesine büyük katkı sağlayacak olan fon, yatırımcılarına yüksek getiri potansiyeli de sunacak.

Beş yılda 3 unicorn çıkarmayı hedefliyor: StartGate CEO’su Mustafa Cihat Durmuş ile, oyun girişimlerini desteklemek için kurulan PlayGate Ventures yatırım fonunu ve Türkiye’deki oyun ekosistemini konuştuk.

Büyüklüğünün 750 milyon TL’ye ulaşacağı öngörülen fon ile başarı potansiyeli olan dijital oyun ve oyun teknolojileri girişimcilerine yatırım yapılacak.

52 milyon dolar değere ulaştı

StartGate’in, başta Noko Games, Wendigo Games, Ponchiqs, Game Actor, Arvis Games, Trivians, Misclick Games, Pigeoon, Albert Medya ve Femme Fatale olmak üzere desteklediği oyun stüdyolarının toplam değeri 52 milyon dolara ulaştı.

StartGate’de elde ettikleri başarının kendilerine güç verdiğini ve buradan yola çıkarak PlayGate Ventures’i kurduklarını söyleyen Durmuş, PlayGate GSYF’na yerel ve global tüm yatırımcıların ortak olabileceğini de sözlerine ekledi.

Fonun, Türkiye oyun endüstrisinin gelişimi noktasında önemli bir kaldıraç olacağına vurgu yapan Durmuş, “Fonumuz yerel ve global tüm yatırımcılara açık bir fon olacak. Özellikle yurt dışındaki yabancı yatırımcıların bu endüstriye olan ilgisini fonumuz aracılığıyla ülkemize getirmeyi hedefliyoruz. Dünyada bu alanda yatırımlar büyüyor ve yatırımcısına ciddi kazanç sağlıyor. Diğer yandan yatırımcılar da yatırımlarını doğru bir kanalla güçlü oyunculara yapmak istiyor. PlayGate GSYF’nun bu anlamda StartGate’in de gücünü arkasına alarak, bölgemizin en büyük fonlarından biri olacağına inanıyoruz” dedi.

StartGate’in en önemli güçlerinden birinin alanında yetkin isimlerden oluşan ekibi olduğuna her zaman dikkat çeken Durmuş, “StartGate’in kısa sürede elde ettiği başarının arkasında ulusal ve uluslararası network’ü güçlü, alanında en başarılı isimlerden oluşan ekibimiz oldu. StartGate’e küresel bir vizyon sunan M. Faruk Durmuş, Dr. Arzu Aydın, Berk Uder, Burcu Erol, Efe Kethüda ve Umut Ersaraç başta olmak üzere StartGate ekibinin deneyim ve donanımını PlayGate’e de taşıdık. Ayrıca StartGate’in güçlü mentor havuzu da PlayGate’in yatırımcıları ve stüdyoları için destek vermeye hazır olacak” ifadelerini ekledi.

Oyun endüstrisinde etki yatırımları

Durmuş, “Önümüzdeki 3 ay içerisinde 5 tane oyunumuz pazardaki yerini alacak. Şimdiye kadar destek verdiğimiz girişimlerin yanı sıra endüstriye yeni girişimciler de kazandırarak, onları globale açacağız” dedi. Oyun endüstrisinin “etki yaratma” anlamında büyük bir güce sahip olduğuna dikkat çeken Durmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğlence değerinin ötesinde olumlu toplumsal ve sürdürülebilir değişime yol açma potansiyeli sayesinde giderek daha fazla tanınan oyunlar; Birleşmiş Milletler’in 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nın gerçekleşmesinde de önemli bir katalizör. Sağlık, nitelikli eğitim, sürdürülebilir şehirler ve topluluklar, sorumlu tüketim, iklim değişikliği ve kadının yeri gibi BM amaçlarına odaklanan oyunların sayısı her geçen gün artıyor. PlayGate GSYF olarak; oyunların hem bireyler ve toplumlar hem de dünyanın geleceği üzerindeki olumlu etkisini çoğaltmak ve bu etkiyi daha da somut hale getirmek için ‘etki yatırımları’ kriterlerimiz arasında yer alıyor.”

Aktif Portföy Genel Müdürü Yasin Atikler ise, “Türkiye’nin en kapsamlı finansal teknolojiler ekosistemi olan Aktif Bank iştiraki Aktif Portföy olarak, girişimcilik ekosistemini desteklemeyi ve yeniliklere öncülük etmeyi önemsiyoruz. StartGate iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz PlayGate Girişim Sermayesi Fonu ile bu alandaki kararlılığımızı bir kez daha ortaya koyuyoruz. 30 milyar TL’lik fon büyüklüğü ile finans sektöründe öncü bir portföy şirketi olarak; ülkemiz için çok önemli olduğuna inandığımız oyun endüstrisinin, PlayGate GSYF ile ivme kazanacağına ve Türkiye’den dünyaya açılan birçok başarı hikayesine öncülük edeceğine inancımız tam. Yatırımcılarımızın ve girişimcilerimizin desteğiyle bu heyecan verici yolculukta, yenilikçi fikirlerin ve oyunların hayat bulduğunu görmek için sabırsızlanıyoruz. Bu iş birliğinde emeği geçen StartGate ekibine teşekkür ederiz” dedi.  

Yerli Çin CPU pazarı AMD ve Intel’i yakalıyor!

Çinli bir yarı iletken üreticisi olan Loongson, en yeni ürünleri olan 3B6600 ve 3B7000 sunucularıyla CPU endüstrisinde zemin kazanıyor. Tek çekirdek performansına önem veren bu sekiz çekirdekli CPU’lar, Çin’in kitlesel pazarına yönelik diyebiliriz. Loongson, tek çekirdek performansında önceki nesillere göre kayda değer bir gelişme olduğunu iddia ediyor, ancak çok çekirdek performansında halen AMD ve Intel’in gerisinde olduklarını kabul ediyor.

Yerli Çin CPU pazarı hareketliliğini sürdürüyor

3B7000, PCIe 4.0 desteği, entegre INT8 Tensör hızlandırıcıları ve OpenCL 3.0 bilgi işlem gibi özellikler sunuyor. Ancak iGPU yetenekleri ve desteklenen RAM arayüzleri belirsizliğini koruyor. İlginç bir şekilde çelişkili bilgiler, bu çiplerin hem dizüstü hem de masaüstü bilgisayarlar için tasarlanabileceğini öne sürüyor.

Loongson’un yerleşik x86 ve ARM mimarileriyle rekabet etme tutkusu, Çin’in yerli çip üretimine olan artan ihtiyacından besleniyor. Hükümetin Intel ve AMD CPU’lara getirdiği kısıtlamalar ve yerel olarak üretilen çipleri benimseyen okullar nedeniyle Loongson, çeşitli sektörlerde Çin iç pazarına hakim olmaya hazırlanıyor.

Son IPC iyileştirmeleri etkileyici olsa da aradaki farkı tamamen kapatıp kapatmadıkları tartışmalıdır. Pat Gelsinger’ın yerli Çin CPU için onlarca yıl geride olduğuna dair önceki açıklaması hala bir miktar ağırlık taşıyor. Bununla birlikte, Loongson’un hızlı ilerlemesi yerli çip üreticilerinin ne kadar hızlı yetişebileceği konusunda soruları gündeme getiriyor. Çin’e uygulanan yaptırımlar, muhtemelen çip üretim endüstrisi için bir katalizör haline geldi ve onları yerli kaynaklara ve inovasyona güvenmeye zorladı. Rusya da benzer bir başarı elde etmeyi arzularken, Çin’in ilerleyişini tekrarlayıp tekrarlayamayacaklarını zaman gösterecek.

Loongson’un ilerlemeleri, Çin’in önemli bir oyuncu olarak ortaya çıkmasıyla birlikte küresel CPU manzarasında potansiyel bir değişimin sinyalini veriyor. Başarıları, özellikle kendi iç bölgelerindeki pazarı yeniden şekillendirebilir.

Windows 11 kan kaybederken, Windows 10 pazar payını artırıyor!

Son verilere göre, Windows 11 işletim sisteminin pazar payındaki düşüş devam ediyor. Araştırma firması Statcounter’ın Nisan 2024 raporuna göre, Windows 11, Şubat 2024’te rekor seviyeye ulaşan %28,16’dan %25,65’e gerileyerek 0,97 puan kaybetti. Bu düşüşe karşılık, Windows 10 Eylül 2023’ten bu yana ilk kez %70 sınırını aşarak 0,96 puan kazandı, kullanıcılar arasında yeniden tercih edilmeye başlandı.

Microsoft’un yakın zamanda duyurması beklenen Windows 11 için yapay zeka özellikleri, kullanıcıların ilgisini çekebilir. Ancak, bazı söylentilere göre, bu yeni özellikler mevcut donanımlarda çalışmayabilir, bu da mevcut Windows 10 kullanıcılarının tereddüt etmelerine neden olabilir.

Diğer yandan, Windows 7’nin desteklenmeyen bir işletim sistemi olmasına rağmen hala %3’lük bir pazar payına sahip olduğu görülüyor. Statcounter, Windows 7’nin Ocak 2023’te tamamen kullanımdan kaldırıldığını belirtiyor.

Masaüstü Windows sürümlerinin Nisan 2024’teki pazar payı da şu şekilde:

  • Windows 10: 70.03% (+0.96 puan)
  • Windows 11: 25.65% (-0.97 puan)
  • Windows 7: 3% (-0.04 puan)
  • Windows 8.1: 0.53% (+0.09 puan)
  • Windows 8: 0.36% (+0.08 puan)

Bu veriler, Windows kullanıcılarının işletim sistemi tercihlerindeki değişimleri gösteriyor ve Windows 11’in beklenen ilgiyi görmekte zorlandığını ortaya koyuyor.

Çin’den devrim yaratan beyin çipi!

Çin, beyin çipi teknolojisinde önemli bir adım atarak Elon Musk’ın Neuralink projesine sağlam bir rakip çıkarıyor. Geçtiğimiz hafta Çin’de düzenlenen bir teknoloji forumunda tanıtılan Çinli şirket NeuCyber NeuroTech tarafından geliştirilen yerli üretim beyin çipi, dikkatleri üzerine çekti. Bu çip, sadece düşünerek robotik bir kolu kontrol edebilen bir maymun üzerinde başarılı bir şekilde test edildi.

Yerel medya, Çin’in beyin çipi teknolojisindeki bu atılımının, bilişsel gelişimi hedeflediğini vurguluyor. Çinli araştırmacılar ve NeuCyber NeuroTech, beyne yerleştirilen yumuşak elektrot filamentlerinden oluşan bir sistem olan NeuCyber Array BMI System’i geliştirerek, yüksek performanslı invaziv beyin-makine arayüzü teknolojisinde öncü bir rol oynuyor.

Batı’da benzer çalışmalar sürerken, Çin’in yaklaşımının farklılığı da dikkat çekiyor. ABD’de sivil ve askeri araştırmalar ayrılırken, Çin’de bu ayrım bulanıklaşıyor. Çin’in bu teknolojiyi erken benimsemesi, ulusal güvenlik endişelerine yol açabilecek bir durum olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, BCI teknolojisinin devlet kontrollü bir silaha dönüşmesinden endişe ediyor.

Bu gelişme, beyin-makine arayüzü teknolojisinin geleceği ve etik boyutları hakkında daha fazla tartışmayı beraberinde getiriyor. Çin’in bu alandaki hızlı ilerleyişi, küresel teknoloji yarışında yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor.

Beyin-makine arayüzü veya beyin-bilgisayar arayüzleri (BMI), insanların beyin sinyallerini kullanarak cihazları kontrol etmelerine olanak tanıyan teknolojilerdir. Bu tür sistemler genellikle robotik kol, klavye veya akıllı telefon gibi cihazların kontrollerinin beyin sinyalleriyle yapılmasını amaçlar. Bu teknolojinin geliştirilmesi, tıp alanında önemli uygulamalara da sahip olabilir, ancak etik ve güvenlik endişeleri de göz önünde bulundurulmalıdır.

beyin çipi

Bu çerçevede, Çin’in beyin çipi teknolojisindeki ilerlemesi, küresel düzeyde dikkatle izlenmekte ve tartışılmaktadır. Beyin-makine arayüzü teknolojisinin potansiyeli ve beraberinde getirdiği sorumluluklar, ileri teknolojiye dayalı toplumların karşılaştığı önemli konulardan biridir. Bu nedenle, Çin’in bu alandaki gelişmeleri ve yaklaşımı, sadece teknoloji alanında değil, aynı zamanda etik ve sosyal boyutlarda da değerlendirilmelidir.

Nvidia ChatRTX yenilendi!

Nvidia, yapay zeka destekli bilgisayar deneyimini köklü bir şekilde dönüştüren ChatRTX sohbet robotunu geniş kapsamlı bir yenilemeyle karşımıza çıkardı. Bu güncelleme, kullanıcıların bilgisayar deneyimini daha da zenginleştirecek yeni özellikler ve modellerle dolu.

ChatRTX‘in yeni sürümü, Google Gemma‘nın yanı sıra sesli sorgu gibi özellikleri de destekleyerek, kullanıcıların daha etkileşimli bir deneyim yaşamasını sağlıyor. Nvidia, ChatRTX‘i geliştirmek için önemli bir adım atarak, kullanıcıların ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilecek bir platform sunmayı amaçlıyor.

Bu güncellemeyle birlikte, ChatRTX‘in mevcut kullanıcı tabanını genişletmeyi ve daha fazla kullanıcının yapay zeka destekli bir deneyimden yararlanmasını sağlamayı hedefliyorlar. Artık Mistral ve Llama 2‘nin yanı sıra Google’ın Gemma, ChatGLM3 ve OpenAI‘nın CLIP modelini içeriyor olması, ChatRTX‘in kullanıcılarına sunduğu olanakları genişletiyor.

Özellikle Google’ın Gemma modelinin entegrasyonu, daha güçlü bir performans ve daha etkileyici sonuçlar vaat ediyor. Bu sayede, kullanıcılar daha akıllı ve daha kişiselleştirilmiş bir sohbet deneyimi yaşayabilecekler.

ChatRTX, en az 8 GB veya daha fazla VRAM’e sahip RTX 30 veya 40 serisi GPU ve 16 GB RAM’e sahip sistemlerde çalışıyor. Ayrıca, sesli konuşmaları anlamasını sağlayan yapay zekalı konuşma tanıma sistemi Whisper da entegre edilmiş durumda. Bu sayede, kullanıcılar sesli komutlarla verilerini arayabilir ve yönetebilirler.

Sonuç olarak, Nvidia‘nın yenilenen ChatRTX‘i, kullanıcılarına daha kapsamlı bir yapay zeka deneyimi sunmayı amaçlayan bir adım olarak değerlendirilebilir. Eğer sistem gereksinimleriniz karşılıyorsa, bu güncellenmiş sürümü denemek ve yapay zeka destekli bir sohbet deneyimi yaşamak için bir fırsat olabilir.

LinkedIn’e yeni bir soluk: platformda bulmaca oyunları başladı!

İş dünyasının önde gelen sosyal ağı LinkedIn, kullanıcı deneyimini genişletmek ve platformlarını çeşitlendirmek için yeni bir adım attı. Şirket, dijital oyun endüstrisine adım atarak kullanıcılarına üç yeni bulmaca oyunu sunmaya başladı: Pinpoint, Queens ve Crossclimb.

Pinpoint, kullanıcılarına kelime ilişkilendirme deneyimi sunarken, Crossclimb, bilgi yarışması ve kelime oyununu bir araya getiriyor. Üçüncü oyun olan Queens ise, sudoku tarzında bir bulmaca deneyimi sunuyor, ancak bu kez sayılar yerine kraliçeler kullanılıyor. Bu oyunlar, zihinsel yetenekleri ve kelime dağarcığını geliştirmek isteyen LinkedIn kullanıcıları için eğlenceli bir seçenek sunuyor.

LinkedIn‘in bu adımı, dijital içerik platformlarının, reklam gelirlerindeki azalma ve kullanıcıların ilgisini çekmek için yeni yollar arayışının bir parçası olarak görülebilir. Şirket, geleneksel iş ağına ek olarak eğlence ve interaktif deneyimler sunarak kullanıcı tabanını genişletmeyi ve mevcut kullanıcıları platformda daha fazla tutmayı hedefliyor.

Her kullanıcı, her bir oyunu günde bir kez oynayabilecek ve her günlük oturumunun ardından kendi yüksek skoruna ve günlük seriye erişebilecek. Ayrıca, kullanıcılar, bağlantılarının kimlerin oynadığını gösteren farklı lider panolarına da erişebilecekler. Bu da LinkedIn‘i sadece iş dünyasında değil, aynı zamanda sosyal etkileşim ve rekabetin buluştuğu bir platform haline getirecek.

LinkedIn kullanıcıları, artık platformda iş ağı kurmanın yanı sıra eğlenceli bulmaca oyunlarıyla da vakit geçirebilecekler. Oyunlar, masaüstünde LinkedIn News ve My Network bölümünde veya mobil cihazda My Network sekmesinde bulunuyor. Bu sayede, kullanıcılar iş ve eğlence arasında kolayca geçiş yapabilecekler.

Bu yeni özellikler, LinkedIn‘in kullanıcılarına daha fazla değer sunma ve platformlarını iş ve eğlence arasında bir bağlantı noktası haline getirme çabalarının bir parçası olarak öne çıkıyor. Şirket, ilgi çekici içeriklerle ve etkileşimli deneyimlerle kullanıcılarına daha zengin bir platform sunmayı sürdüreceğini vurguluyor.

Ulaşım altyapısını otonom araçlara uygun hale getiren ICA, ödüle layık görüldü

Türkiye’nin akıllı ulaşım alanındaki en önemli etkinliklerinden biri olan ve Akıllı Ulaşım Sistemleri Derneği (AUS Türkiye) tarafından düzenlenen Uluslararası Akıllı Ulaşım Sistemleri Zirvesi SUMMITS, bu yıl 2-4 Mayıs tarihleri arasında Ankara Hacettepe Üniversitesi Tunçalp Özgen Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. “AUS ile Ulaşımın Dijital Dönüşümüne Öncülük Etmek” sloganıyla SUMMITS’24, sektörün öncü isimlerini bir araya getirerek, ulaşımın geleceği üzerine kapsamlı tartışmalar sunarken, teknolojik ilerlemelerin sergilendiği bir platform oldu.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Şükrü Karatepe, Yeşil Kalkınma ve Kapsayıcı Büyüme Bölüm Başkanı Birinci Müsteşarı Virve Vimpari ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Haberleşme Genel Müdür Yardımcısı, AUS Türkiye Başkanı Esma Dilek’in açılış konuşmalarıyla başlayan zirve, sektördeki sinerjiyi artırma ve geleceğin ulaşım teknolojilerine yön verme konusunda katılımcılara ilham verdi.

Sergi alanları, paneller, sunumlar ve eğitim faaliyetleri ile katılımcılara zengin içerik sunan ve uluslararası iş birliklerine de zemin hazırlayan SUMMITS’24, Türkiye’nin akıllı ulaşım sistemlerini küresel çapta tanıtma ve sektördeki güncel gelişmeleri paylaşma konusunda önemli bir rol oynuyor.

Otonom araçlara hazır yollar ödül getirdi

4. Uluslararası Akıllı Ulaşım Sistemleri Zirvesi’ni “Lojistik Sektör Sponsoru” olarak destekleyen ICA, “Ulaşımda Aklın Yolu Ödülleri” kapsamında “AUS Türkiye Özel Ödülü”nü “Ülkemiz Otoyolları Akıllı Ulaşım Sistemlerinin Seviye 4 Otonom Sürüş Özelliğine Sahip Araçlar Tarafından Kullanımına Hazır Hale Getirilmesi” başlıklı projesiyle kazandı.

Proje kapsamında Ford Otosan’ın geliştirdiği otonom TIR, ICA’nın kapalı yolunda bulunan AUS sistemlerinden faydalanarak otonom araç sürüş testlerini gerçekleştirdi. Bu sayede, Türkiye’de Seviye 4 otonom sürüş teknolojisinin otoyol altyapısıyla entegrasyonunun ilk adımları atıldı.

‘Hareketlilikte ve Lojistikte Dijitalleşme ve İnovasyon’ başlıklı oturumu da ICA’nın Network ve Akıllı Ulaşım Kıdemli Müdürü Meriç Ergül sundu. Oturumda, akıllı ulaşım ve ulaşımda dijitalleşme uygulamalarındaki son gelişmeler ve elde edilen tecrübe sektör temsilcilerine aktarıldı.

“Akıllı ulaşım sistemlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için çalışıyoruz”

IC Holding Ulaştırma ve Altyapı Grup Başkanı Serhat Soğukpınar, konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: “Bu ödül, otonom araç teknolojileri konusundaki öncü çalışmalarımızın ve ülkemizin mobilite geleceğine olan inancımızın bir göstergesi. ICA olarak, akıllı ulaşım sistemlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazırız. Ekibimizin aylar süren titiz çalışması ve yenilikçi yaklaşımları, Türkiye’yi akıllı ulaşım sistemleri konusunda bir adım öne taşıdı. Özellikle Ford Otosan ile iş birliğimiz, uluslararası standartlarda bir başarı öyküsü yazmamıza olanak tanıdı.”

Bayraktar TB3, yerli motorla irtifa rekoru kırdı

0

Baykar tarafından geliştirilen Bayraktar TB3 SİHA, yerli motorla 33.000 feet irtifaya ulaşarak önemli bir başarıya imza attı. Yüksek İrtifa Sistem Performans Testi’ni başarıyla tamamlayan milli SİHA, Türk havacılık tarihinde kendine yeni bir sayfa açtı. 

Bayraktar TB3, ilk uçuşunu 27 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirmiş ve o tarihten bu yana test süreçlerini başarıyla sürdürüyordu. TEI tarafından geliştirilen PD-170 motoru ile güçlendirilen SİHA, son test uçuşunda yerli bir motorla ulaşılan en yüksek irtifaya ulaşarak önemli bir kilometre taşını geride bıraktı. 

Milli SİHA, bugüne kadar gerçekleştirilen test uçuşlarında toplam 327 saat 35 dakika havada kaldı. 20 Aralık 2023 tarihinde yapılan uzun uçuş testinde ise yere inmeden 32 saat havada kalarak 5.700 km yol kat etmişti. Bayraktar TB3, 26 Mart 2024 tarihinde ise Aselsan tarafından geliştirilen ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi ile ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi. 

Katlanabilir kanat yapısı sayesinde kısa pistli gemilerden kalkış ve iniş yapabilen Bayraktar TB3, bu özelliğiyle dünyadaki ilk silahlı insansız hava aracı olma özelliğini taşıyor. 2024 yılı içerisinde TCG Anadolu gemisinde testlere başlaması planlanan SİHA, görüş hattı ötesi haberleşme kabiliyeti ile uzun mesafelerden kumanda edilebilecek. Bu sayede keşif, gözetleme, istihbarat ve taarruz görevlerini deniz aşırı hedeflere karşı da gerçekleştirebilecek. 

Ek olarak Baykar, savunma ve havacılık sektöründe ihracat şampiyonu olarak başarısını sürdürüyor. Gelirlerinin büyük bir kısmını ihracattan elde eden şirket, Bayraktar TB2 SİHA için 33 ülkeyle, Bayraktar AKINCI TİHA için ise 9 ülkeyle ihracat anlaşması imzaladı. 

Google ABD’nin göçmenlik yasalarında değişim istiyor!

Google, ABD’de yapay zeka ve teknoloji yeteneklerini çekmek için göçmenlik politikalarının modernize edilmesi gerektiğini belirtiyor. Şirket, Çalışma Bakanlığı’na gönderdiği mektupta, yapay zeka alanının da kıt işler listesine dahil edilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu çağrı, ABD’nin küresel rekabet gücünü sürdürmek ve teknolojik ilerlemeye ayak uydurmak için önemli bir adım olarak öne çıkıyor.

Yapay zeka göçmenlik hakkında Çalışma Bakanlığı’nın mevcut politikalarının, yapay zeka ve siber güvenlik gibi teknolojilerdeki talebi karşılamak için yeterince hızlı hareket etmediğini söyleyen Google, özellikle Schedule A gibi politikaların daha esnek hale getirilmesi gerektiğini savunuyor. Google, hükümetin, yapay zeka ve benzeri teknolojilerdeki yetenekleri çekebilmek için daha dinamik bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurguluyor.

Google’ın devlet işleri ve kamu politikaları müdürü Karan Bhatia, yapay zeka alanında küresel bir yetenek açığı olduğunu kabul ederken, ABD’nin bu yetenekleri çekme konusunda zorluklar yaşadığını belirtiyor. Bhatia ayrıca, Çizelge A’daki mesleklerin 20 yıldır güncellenmediğini ve yapay zeka gibi yeni teknolojilerin bu listeye dahil edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Google’ın talebi, ABD’deki yapay zeka ve teknoloji yeteneklerini çekme çabalarının bir parçası olarak öne çıkıyor. Şirket, hükümetin politikalarını gözden geçirerek uluslararası yetenekleri çekme sürecini iyileştirmeyi umuyor. Bu, ABD’nin teknolojik yeniliklerdeki liderliğini korumasına yardımcı olabilir ve uluslararası yetenekleri ABD’ye çekerek ekonomik büyümeyi teşvik edebilir.

Yapay zeka ve benzeri alanlardaki yetenek açığı, ABD’nin rekabet gücünü etkileyebilecek önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Google’ın çağrısı, bu alandaki yeteneklerin çekilmesi ve sürdürülmesi için daha uygun bir ortamın oluşturulması gerektiğini vurguluyor. Bu çabaların başarılı olması durumunda, ABD’nin teknolojik yenilik ve gelişmelerdeki liderliğini sürdürmesine yardımcı olabilir ve uluslararası rekabetçiliğini güçlendirebilir.

Dünyanın en büyük elektrikli gemisi Greenwater denizlerde! 

Çin, denizcilik sektöründe çığır açan bir gelişmeye imza attı! Devlete ait China Ocean Shipping Group (Cosco) tarafından geliştirilen ve üretilen Greenwate dünyanın en büyük tamamen elektrikli konteyner gemisi olarak denizlere indirildi. Şu anda Şanghay ile Nanjing arasında düzenli bir servis rotası işleyen gemi, yolculuğu boyunca emisyonları önemli ölçüde azaltmayı hedefliyor.

Tamamen elektrikli bir tahrik sistemine sahip olan Greenwater 01, denizcilik sektöründe öncü bir rol üstleniyor. Sadece akülerden güç alan gemi, her 100 deniz mili için 3.900 kg. yakıt tasarrufu sağlayarak önemli bir çevre dostu adım atıyor. Cosco’nun hesaplamalarına göre bu sayede yılda 2.918 ton karbondioksit emisyonu azaltılabiliyor. Bu da 2.035 otomobilin yollardan çekilmesine veya 160 bin ağaç dikilmesine eşdeğer bir katkı anlamına geliyor.

Greenwater 01’in teknik özellikleri

  • Uzunluk: 120 metre
  • Genişlik: 23,6 metre
  • Konteyner Kapasitesi: 700 TEU
  • Ana Batarya Kapasitesi: 50.000 kilovatsaat
  • Ekstra Batarya Kutusu Kapasitesi: 1.600 kilovatsaat/adet
  • Seyir Menzili: Yaklaşık 150 deniz mili
  • Yakıt Tasarrufu: Yolculuk başına 15 ton

Greenwater 01 ile elektrikli denizcilik yeni bir çağa giriyor

Greenwater 01, elektrikli konteyner gemisi teknolojisinde birçok dünya rekoruna sahip. Uzunluğu ve genişliğinden konteyner ve batarya kapasitesine kadar, gemi elektrikli deniz taşımacılığında mümkün olanın sınırlarını zorluyor. Daha uzun yolculuklar için ilave batarya kutuları da sığdırılabilen gemi, bu sayede esneklik sağlayabiliyor.

Greenwater 01, denizcilik sektörünün sera gazı emisyonlarını azaltmada önemli bir rol oynama potansiyeline sahip. Bu dev gemi, gelecekte daha temiz ve sürdürülebilir bir deniz taşımacılığı için ilham kaynağı olmaya aday.