İnternet erişimi olmayan 100 köye uydu internet geliyor!

0

Hızla dijitalleşen dünyada yaşamın merkezine yerleşen internetin bilgiye erişim, eğitimde dönüşüm, tarımda ve üretimde verimlilik gibi alanlardaki önemi giderek artıyor. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında bilgi ve iletişim teknolojilerine erişimin artırılması yer alırken; tüm dünyada dijital uçurumun önüne geçmek, sosyal ve dijital kapsayıcılığı artırmak için çalışmalar yürütülüyor.

İş Bankası ve İşNet de bu yaklaşımla, kırsal alanların ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla “100 Köye İnternet” projesini hayata geçirdi. İnternet erişimi olmayan veya kısıtlı olan köylerde uydu üzerinden internet bağlantısı sağlanan proje ile şu ana kadar 22 köyde kurulumlar tamamlandı.

Uygun altyapı gençlerin köylerden kentlere göçünün önüne geçebilir

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran konuya ilişkin değerlendirmesinde, bir asrı geride bırakan Cumhuriyetin hemen ardından İş Bankası’nın 100. yıldönümünü kutladıkları 2024 yılında, ülke ekonomisine ve refahına katkı sağlamak amacıyla sürdürdükleri çabaların daha da ivmelendiğini belirtti. İşNet ile başlattıkları ‘100 Köye İnternet’ projesinin bu yöndeki çalışmalarından biri olduğunu belirten Aran, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dönüşümün anahtarının teknoloji ve girişimcilik olduğu bir çağda çocukların internetle dünyaya bağlanarak öğrenme fırsatlarına; tarımsal üreticilerin verimliliklerini artıracak teknolojik uygulamalara erişimi önem taşıyor. Uygun altyapılar olduğunda gençlerin köylerden kentlere göçünün de önüne geçilebiliyor. Ülkemizin verimli ovalarında açtığımız tarım ihtisas şubeleri tarım ve teknolojiyi bir araya getiren bir rol üstlenirken, bilgi teknolojileri iştirakimiz İşNet ile köylerdeki erişim sorununun çözümüne katkıda bulunacak bir adım atıyoruz. ‘100 Köye İnternet’ projesi, bir altyapı yatırımının ötesinde Bankamızın kuruluş vizyonunu taşıyan bir hamle. Bu yaklaşımla, 100. kuruluş yıldönümümüzü kutlayacağımız bu yıl boyunca iştiraklerimizle birlikte ülkemizin kalkınmasına katkı sağlayan projeleri desteklemeye devam edeceğiz.” 

Tempo BPO’da üst düzey atama!

0

Uçtan uca hizmet veren, inovatif yaklaşımlarla müşteri deneyimi yönetimi, danışmanlığı ve bilgi teknolojileri hizmetleri sunan Tempo BPO’nun yeni Büyümeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı (Chief Growth Officer) Hüseyin Özkale oldu. Bundan böyle Tempo BPO’nun Türkiye ve yurt dışındaki büyümesinden sorumlu olacak olan Özkale, İcra Kurulu Üyesi olarak da görev alacak.

Hüseyin Özkale kimdir?

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Elektrik-Elektronik Fakültesi Telekomünikasyon Mühendisliği bölümünden 2010 yılında mezun olan Hüseyin Özkale, İTÜ’de aynı bölümde yüksek lisansına devam ediyor. Çalışma hayatına teknik destek mühendisi olarak başlayan Özkale, ses teknolojilerinde önemli kurumlarda teknik pozisyonlarda yer alarak kariyerini sürdürdü. 2012 yılında satış müdürü olarak Isnet’te göreve başladı, beş yıl süreyle aynı görevi üstlendi. Mart 2018 itibariyle AloTech’te çalışmaya başlayan Özkale, satış ve iş ortaklıklarından sorumlu direktör olarak görev aldı. Aynı zamanda Call Center Studio markasının yurt dışı pazarlarında büyümesi noktasında da rol üstlenen Özkale, Ocak 2024 itibariyle ise Tempo BPO’da Büyümeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı (Chief Growth Officer) olarak göreve başladı.

Tempo BPO hakkında

2002 yılında İstanbul’da kurulan Tempo BPO, müşteri deneyimi yönetimi ve bilgi teknolojileri alanlarında hizmet veren iş süreçleri dış kaynak firmasıdır. Almanya’da da bir ofisi bulunan Tempo BPO, bünyesinde yer alan Müşteri Deneyim Merkezi, TechOps Center Teknoloji Operasyonları Merkezi ve Dijital Dönüşüm Ofisi ile üç ayrı servis kanalında hizmet verir. Müşteri Deneyim Merkezi’nde birden fazla dilde çoklu kanallarda müşteri hizmetleri, telesatış, chat gibi kanallarda son kullanıcı ve kurumlarla doğrudan iletişim kuran şirketlere müşteri iletişimi uzmanlarıyla destek olur. TechOps Center ile firmalara Birinci Seviye Teknik Destek hizmetleri, Yazılım Test Hizmetleri, Siber Güvenlik İzleme Hizmetleri gibi alanlarda 7×24 hizmetler sunar. Dijital Dönüşüm Ofisi’nde ise ticaretin demokratikleştirilmesine katkı sağlayarak KOBİ’lerin global pazarlara açılmalarına destek olacak altyapı ile süreç yönetimini yapmaktadır. CX Studio Müşteri Deneyim Danışmanlık Hizmetleri ile özellikle start-upların müşteri deneyim yolculuklarını tasarlamakta, geliştirmekte ve uygulamaktadır. Türkiye’nin hemen hemen her ilinde ve Almanya Dresden’de toplamda 4 bini aşkın çalışanı bulunan Tempo BPO’nun hedefi, yerel pazardaki gücü ile markaların mutlu müşteriler edinmesine elçilik etmek ve vermiş olduğu hizmetleri global pazarlara da sunarak Türkiye’nin Avrupa’nın hizmet merkezi haline gelmesine katkı sağlamaktır.

Türkiye, hidroelektrik kurulu gücünde ilk 10’da!

Futureflow.life haberine göre, Türkiye’nin toplam elektrik kurulu gücünün yüzde 30’unu hidroelektrik enerji kaynağı oluşturuyor. Hidroelektrikteki kurulu güç 32 bin megavat olarak dikkat çekiyor. Türkiye,160 milyon megavatsaat enerji üretebilecek potansiyeli bulunan hidroelektrik enerji sektörü ile dünyadaki ilk 10 ülke arasında yer alıyor. 

Hidroelektrik Santralları Sanayi İş İnsanları Derneği (HESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Tuğsuz Güven’in yaptığı açıklamaya göre, hidroelektrik enerji, şu anda dünya elektriğinin yüzde 15’ten fazlasını sağlıyor.

Bu yıl, 3-4 Aralık 2024 tarihlerinde gerçekleştirilecek Türkiye Barajları ve Hidroelektrik Santralleri Zirvesi’nde Türkiye’nin rolü ve potansiyeli konuşulacak. Zirve, Ankara Divan Otel’de gerçekleştirilecek.

Haberin ayrıntıları: Futureflow.life

Samsung ve OpenAI, yapay zeka çipleri üretiminde iş birliği yapabilir!

Dünyaca ünlü yapay zeka şirketi OpenAI, donanım sektörüne giriş yapma hazırlıkları içinde. İddialara göre, OpenAI CEO’su Sam Altman, Güney Kore’ye gerçekleştireceği ziyaret kapsamında, Samsung ve SK Hynix ile yapay zeka için özelleştirilmiş çip üretimi konusunda görüşmelerde bulunacak.

Reuters’ın elde ettiği bilgilere göre, Altman’ın ziyareti sırasında Samsung ve SK Hynix yöneticileri ile bir araya gelmesi bekleniyor. OpenAI’ın, yapay zeka işleri için özel çip üretimi amacıyla bir ortaklık arayışında olduğu belirtiliyor ve potansiyel partnerler arasında Samsung’un yer aldığı ifade ediliyor. Samsung ve SK Hynix, yüksek bant genişliğine sahip bellekleriyle yapay zeka alanında zaten tanınan isimlerdir, ancak bu ortaklıkla daha özelleştirilmiş bileşenlerin üretilmesine odaklanabilirler.

OpenAI

Sam Altman’ın seyahati sırasında Samsung Semiconductor, Samsung Foundry, Samsung Memory ve Samsung LSI yöneticileri ile görüşeceği iddia ediliyor. OpenAI’ın, Samsung ve SK Hynix ile birlikte yeni çipler ve bellekler tasarlamayı amaçladığı, ancak detayların henüz net olmadığı belirtiliyor. OpenAI, kendi çiplerini üretme planlarını daha önce duyurmuştu, bu ziyaretin bu planların bir parçası olup olmadığı merakla bekleniyor.

OpenAI ve Samsung arasındaki potansiyel ortaklık, yapay zeka teknolojisinin geleceğine dair heyecan verici bir adım olarak değerlendiriliyor. Detayların netleşmesiyle birlikte, bu ortaklığın sektöre nasıl etki edeceği yakından takip edilecek.

Tesla, o bilgisayar için 500 milyon dolar harcayacak!

0

Hochul’un ofisine göre Tesla yönetiminin aldığı karar, “New York’un güvenilir güç kaynağı, güçlü yetenek hattı ve proje için kullanılabilir alanın varlığına göre” verildi.

İlk kez Tesla’nın 2021’deki “Yapay Zeka Günü” etkinliğinde duyurulan Dojo, şirketin henüz gerçekleşmemiş sürücüsüz bir araba üretme hedefini ilerletmeye yardımcı olmayı amaçlayan bir süper bilgisayar. 

Tesla, şu anda Tam Otomatik Sürüş Beta olarak adlandırdığı en gelişmiş sürücü destek yazılımına güç veren yapay zekayı eğitmek amacıyla elektrikli araçlarından çıkan tonlarca video verisini işlemek için süper bilgisayarı kullanmayı planlıyor. Musk geçen yıl Tesla’nın Dojo’ya “1 milyar doların çok üzerinde” harcamayı planladığını söylemişti.

Dojo projesini Buffalo’ya getirmek, Tesla’nın New York eyaleti için bir nevi nimete dönüşen konumla ilgili önceliklerindeki son değişiklik oldu. Bir zamanlar “Gigafactory 2” olarak adlandırılan Tesla, 2016 yılında sorunlu güneş paneli şirketini satın aldığında fabrikayı SolarCity’den devraldı. Eyalet o zamana kadar tesise zaten 750 milyon dolar taahhütte bulunmuştu. Tesla orada Güneş Enerjili Çatı kiremitleri üretme sözü verdi ancak ürünü uygun ölçekte üretmekte zorlandı. Ortağı Panasonic 2020’de tesisten çekildi ve Tesla, daha az gelişmiş Autopilot yazılımı için eğitim verilerini etiketleyen kişileri işe almaya yöneldi.

Musk geçen Nisan ayında, Dojo süper bilgisayar projesinin “çok, çok büyük bir şekilde… multi yüz milyarlarca dolar seviyesinde karşılığını alabilecek uzun vadeli bir bahis” olduğuna inandığını söyledi.

Bu hafta analistlerle yaptığı görüşmede bu konuyu yineledi. “Bu kesinlikle kesin bir şey değil. Yüksek riskli, yüksek kazançlı bir program.” dedi. “Bunu büyütüyoruz ve Dojo 1.5, Dojo 2, Dojo 3 ve benzeri planlarımız var. Yani, bence potansiyeli var ama yeterince büyük bir risk, yüksek getiri var.

Hochul’un basın toplantısı sırasında 500 milyon dolarlık yatırım alkışlanırken Musk, X’teki bir sosyal medya gönderisinde rakamı küçümsedi ve şirketin 2024’te Nvidia donanımına çok daha fazla para harcayacağını belirtti.

Musk, X hakkındaki gönderide şunu yazdı: “Vali bunun bir Dojo Süper Bilgisayarı olduğu konusunda haklı, ancak 500 milyon dolar, açıkçası büyük miktarda bir para olsa da, Nvidia’nın yalnızca 10 bin H100 sistemine eşdeğerdir.“.

Tesla bu yıl Nvidia donanımına bundan daha fazlasını harcayacak. Bu noktada yapay zekada rekabetçi olmanın maliyeti yılda en az birkaç milyar dolardır.

Microsoft Teams için işler normale dönüyor!

Microsoft, daha önce Twitter olarak bilinen X’teki gönderisinde, “Uzun süren izleme ve azaltma çabalarından sonra, Microsoft Teams hizmetimizin ve özelliklerimizin geri yüklendiğini; en iyi duruma döndüğünü doğruladık.” dedi. Cuma günü birçok kullanıcı mesajlaşma platformuyla ilgili sorunları işaretledi. Kesinti takip sitesi Downdetector.com‘a göre şikayetler öğleden sonra 14.000’den fazla olayla zirveye ulaştı. Cumartesi günü tüm olayların çözüldüğü görüldü.

Şirket daha önce Teams hizmetinin bir kısmını etkileyen bir ağ sorunu tespit ettiğini ve bir yük devretme gerçekleştirdiğini açıklamıştı. Profesyoneller tarafından çevrimiçi toplantılar planlamak, sohbet etmek, dosya paylaşmak ve diğer amaçlarla yaygın olarak kullanılan Microsoft Teams, şirketin popüler 365 yazılım paketinin bir parçası.

Downdetector, platformunda kullanıcı tarafından gönderilen hatalar da dahil olmak üzere çeşitli kaynaklardan gelen durum raporlarını toplayarak kesintileri takip ediyor.

Microsoft Teams içerik

Microsoft, Teams’i kalkındırmaya çalışıyor

Microsoft, pandemi döneminde başlayan uzaktan çalışma trendi ile yaygınlaşmaya başlayan uzaktan çalışma modelleri sayesinde pazarda önemli bir konum kazanan Teams’i yapay zeka destekli özelliklerle kalkındırmaya çalışıyor.

Şirket, Teams sohbet istemcisinin yeni ve geliştirilmiş bir sürümünü kullanıma sundu. Daha hızlı ve kullanımı daha kolay hale getirmek için baştan aşağı yeniden inşa edilen bu sürüm Mart ayından bu yana ön izleme aşamasındaydı. Yıllar süren geliştirme çalışmalarının ardından, Windows ve Mac kullanıcıları artık Microsoft Teams’in yeni sürümünü özgürce yükleyebiliyor.

Albayrak Grubu yönetiminde değişiklik

0

Kamu ve özel sektörde önemli vazifeler üstlenmiş Dr. Nurettin Canikli, Albayrak Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevine başladı. Ekonomi ve siyaset hayatında birçok önemli görev icra eden Dr. Nurettin Canikli, daha önce Albayrak Grubu bünyesinde Genel Müdürlük görevini de üstlenmişti. Bu vesileyle 22 yıl sonra Canikli’nin yolu tekrar Albayrak Grubu ile kesişmiş oldu.

15.05.1960 tarihinde (Giresun) Alucra’da dünyaya gelen Canikli, ilk ve orta öğrenimini Alucra’da, lise öğrenimini ise Giresun İmam Hatip Lisesi’nde tamamladı. Lisans hayatına Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü’nde tamamlayan Canikli, yüksek lisans eğitimini, İngiltere Sheffield Üniversitesi’nde Para, Banka ve Finansman alanında MA derecesi ile tamamlarken; Finansal Ekonomi alanındaki doktora programını, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde bitirdi.

Akademik kariyerinin yanı sıra ekonomi ve siyaset hayatında da önemli görevlerde bulunan Canikli, 1982-1993 yılları arasında Maliye Müfettiş Yardımcılığı, Maliye Müfettişliği ve Maliye Başmüfettişliği görevlerinde bulundu. 1993-1997 yılları arasında Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı ve İstanbul Defterdarlığı görevlerini yürüttü. Canikli, 1997-2002 yılları arasında Albayrak Grubu bünyesinde yöneticilik (CEO), Yeni Şafak gazetesinde ise ekonomi ve finans konularında köşe yazarlığı yaptı.

Canikli, 2002-2023 yılları arasında TBMM’de 22, 23, 24, 26 ve 27. dönem Milletvekili olarak bulundu. 2004-2007 yılları arasında KİT Komisyonu Başkanlığı, 2007-2014 yılları arasında AK Parti Grup Başkan Vekilliği görevlerini ifa etti. 2020-2023 yılları arasında AK Parti’de Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak çalışan Canikli, 62. Hükümet’te Gümrük ve Ticaret Bakanı, 65. Hükümet’te Başbakan Yardımcısı ve Millî Savunma Bakanı olarak görev yaptı. Evli ve 4 çocuk babası olan Canikli; 1952 yılında inşaat sektörüyle yolculuğuna başlayan, bugün ise 4 kıta, 20’den fazla sektör ve 10.000’den fazla çalışana iş imkânı sunan Albayrak Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini Ocak 2024 tarihinden itibaren yürütmektedir.

NGL’de genel müdür değişikliği!

Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında taşımacılık hizmetleri veren NGL’nin Genel Müdürü olarak, daha önce ulusal ve küresel lojistik şirketlerinde üst düzey görevlerde bulunan Adil Emre Özgey atandı.

Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nde tamamlayan Özgey, uluslararası taşımacılık sektöründeki kariyerine 2003 yılında Operasyon Uzmanı olarak başladı. Balnak Lojistik’te Satış Uzmanı, Satış Süpervizörü ve Uluslararası Kara yolu Operasyon Müdürü görevlerinde bulundu.
Ardında DSV Lojistik’te İş Geliştirme Müdürü, Ekol Lojistik’te Bölge Satış Müdürü, Kuehne + Nagel’de Kara yolu Operasyon Müdürü görevlerinde bulunan Özgey, son olarak Pace Logistics’in Genel Müdürü olarak görev yapıyordu.

FTC, öncü yapay zeka girişimlerini soruşturuyor!

Soruşturma, Amazon, Google, Microsoft ve onların ChatGPT gibi diğer yapay zeka araçlarına olan talebi artıran üretken yapay zeka patlaması üzerindeki hakimiyetlerini hedef alıyor.

ABD Federal Ticaret Komisyonu başkanı Lina Khan, Perşembe günü düzenlenen yapay zeka forumunun açılış konuşmasında, “Bu bağların, baskın firmaların adil rekabeti baltalayacak şekilde aşırı nüfuz kullanmalarına veya ayrıcalıklı erişim elde etmelerine olanak tanıyıp tanımadığını inceliyoruz.” dedi.

Khan, pazar araştırmasının “yapay zeka geliştiricileri ile büyük bulut hizmeti sağlayıcıları arasında oluşan yatırımları ve ortaklıkları” inceleyeceğini söyledi.

FTC Perşembe günü yaptığı açıklamada, bulut sağlayıcıları Amazon, Google ve Microsoft ile AI girişimleri Anthropic ve OpenAI olmak üzere beş şirkete, anlaşmaları ve etraflarındaki karar alma süreçleri hakkında bilgi vermelerini talep eden “zorunlu siparişler” verdiğini söyledi.

Microsoft’un OpenAI ile uzun yıllara dayanan ilişkisi en iyi bilineni. Google ve Amazon yakın zamanda OpenAI’in eski liderleri tarafından kurulan San Francisco merkezli başka bir yapay zeka girişimi olan Anthropic ile milyarlarca dolarlık anlaşmalar yaptı.

Google, FTC soruşturmasını Perşembe günü Microsoft’un OpenAI ilişkisi ve iş uygulamalarına ilişkin antitröst incelemesine davet etme geçmişi hakkında pek de örtülü olmayan bir inceleme yapan bir bildiriyle memnuniyetle karşıladı.

Google’ın açıklamasında “FTC’nin çalışmasının, Google Cloud’un açıklığını sunmayan veya uzun bir müşteri kitlesine kilitlenme geçmişine sahip olan ve aynı yaklaşımı AI hizmetlerine getiren şirketlere parlak bir ışık tutacağını umuyoruz.” denildi.

Microsoft’un rekabet ve pazar düzenlemesinden sorumlu kurumsal başkan yardımcısı Rimy Alaily de şirketin FTC ile işbirliği yapmayı sabırsızlıkla beklediğini söyledi ve bu tür ortaklıkların “rekabeti teşvik etmek ve yeniliği hızlandırmak” olduğunu savundu.

Amazon, Anthropic ve OpenAI yorum yapmayı reddetti.

Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık, Microsoft’un OpenAI yatırımlarını incelediklerinin sinyalini zaten verdi. AB’nin yürütme organı bu ay, ortaklığın 27 ülkeden oluşan blokta rekabete zarar verecek birleşme ve satın almaları kapsayan düzenlemeler kapsamında bir soruşturmayı tetikleyebileceğini söyledi. İngiltere’nin antitröst gözlemcisi Aralık ayında benzer bir inceleme başlatmıştı.

Antitröst savunucuları, bazılarının yarı birleşme olarak nitelendirdiği anlaşmalara ilişkin hem FTC’nin hem de Avrupa’nın eylemlerini memnuniyetle karşıladı.

Amerikan Ekonomik Özgürlükler Projesi araştırma direktörü Matt Stoller, “Büyük Teknoloji firmaları en iyi yapay zeka şirketlerini satın alamayacaklarını biliyorlar, bu yüzden bunu resmi olarak satın alma olarak adlandırmadan etki yaratmanın yollarını buluyorlar.” dedi.

Microsoft, Microsoft CEO’su Satya Nadella’nın “karmaşık bir şey” olarak tanımladığı OpenAI’ye yaptığı yatırımın toplam dolar tutarını hiçbir zaman kamuya açıklamadı.

Teknoloji gazetecisi Kara Swisher’ın ev sahipliği yaptığı Kasım podcast’inde “Önemli bir yatırımımız var.” dedi. “Bu sadece dolar şeklinde değil, bilgi işlem şeklinde de geliyor ve ne varsa.

OpenAI’in yönetişimi ve Microsoft ile ilişkisi, geçen yıl girişimin yönetim kurulunun dünya manşetlerine çıkan bir kargaşa içinde CEO Sam Altman’ı aniden kovmasının ardından, daha sonra hızla yeniden göreve getirildikten sonra sorgulanmaya başladı. Bir hafta sonu boyunca perde arkası manevralar ve Nadella ile diğer Microsoft liderlerinin desteklediği çalışanların kitlesel göç tehdidi, startup’ın istikrar kazanmasına yardımcı oldu ve önceki yönetim kurulunun çoğunun istifasına yol açtı.

Nadella, Davos’ta yaptığı konuşmada, yeni düzenleme Microsoft’a yönetim kurulunda oy hakkı olmayan bir sandalye sağladı ancak “kontrol kesinlikle bizde değil.” dedi. Altman’ın geçici olarak görevden alınmasına yol açan zorlukların bir kısmı, startup’ın alışılmadık yönetim yapısı etrafında yoğunlaştı. OpenAI, fütüristik yapay zeka biçimlerinin güvenli bir şekilde geliştirilmesine adanmış, kar amacı gütmeyen bir araştırma enstitüsü olarak başladı. Personelinin çoğu birkaç yıl sonra oluşturduğu kâr amacı güden kolda çalışıyor olsa da hâlâ kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak yönetiliyor.

Microsoft, San Francisco merkezli OpenAI’ye ilk 1 milyar dolarlık yatırımını 2019’da, startup’ın ChatGPT’yi tanıtmasından ve yapay zeka gelişmelerine dünya çapında ilgi uyandırmasından iki yıldan fazla bir süre önce yaptı.

Anlaşmanın bir parçası olarak, Redmond, Washington yazılım devi, yapay zeka büyük dil modellerini, insan tarafından yazılmış metinler ve diğer medyalardan oluşan devasa hazineler üzerinde eğitmek için gereken bilgi işlem gücünü sağlayacak. Buna karşılık Microsoft, OpenAI’nin inşa ettiği şeylerin çoğunun özel haklarına sahip olacak ve bu da teknolojinin çeşitli Microsoft ürünlerine uygulanmasına olanak tanıyacak.

Yapay zeka geliştirme maliyeti

Ocak ayında Nadella, bunu Microsoft’un çip üreticisi Intel gibi uzun süredir devam eden ticari ortaklıklarıyla karşılaştırdı. İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda Bloomberg muhabirine, Microsoft ve OpenAI’in “farklı ilgi alanlarına sahip iki grup farklı paydaşa karşı sorumlu iki farklı şirket” olduğunu söyledi.

FTC, neredeyse bir yıldır yapay zeka araçlarının kullanımı ve geliştirilmesindeki yasa dışı davranışları izlemek ve durdurmak için çalıştığının sinyallerini veriyor. Khan, Nisan ayında ABD hükümetinin yapay zekayı içeren zararlı iş uygulamalarına “baskı yapmaktan çekinmeyeceğini” söylemişti. Popüler endişelerin hedeflerinden biri, dolandırıcılık ve telefon dolandırıcılıklarını hızlandırmak için yapay zeka tarafından oluşturulan seslerin ve görüntülerin kullanılması.

Ancak Khan, incelemeyi hak eden şeyin yalnızca zararlı uygulamalar olmadığını, aynı zamanda pazar gücünün, bu “piyasanın sarsılma anını” kendi hakimiyetlerini güvence altına almak için kullanabilecek bir avuç yapay zeka liderinde daha geniş bir şekilde birleştirmesi olduğunu giderek daha fazla açıkça ortaya koydu.

FTC’nin üç komisyon üyesi, iki koltuğun boş olması nedeniyle tamamı Demokratlardan oluşuyor ve soruşturmanın başlatılması yönünde oybirliğiyle oy kullandı. Komisyon Üyesi Alvaro Bedoya, “bu en gelişmiş modellerden bazılarının rekabet dinamiklerine biraz ışık tutması” gerektiğini söyledi.

Şirketlerin, ortaklık anlaşmalarını ve bunların arkasındaki stratejik mantığı içeren bilgileri FTC’ye sunmak için 45 günü var. Kendilerinden ayrıca ürün piyasaya sürülmesiyle ilgili karar verme ve yapay zeka sistemleri oluşturmak için gereken temel kaynaklar ve hizmetler hakkında da bilgi isteniyor.

Dark web’de yapay zeka destekli suçlar artıyor!

Kaspersky Digital Footprint Intelligence (Dijital Ayak İzi İstihbaratı) Servisi, yaklaşık 3 bin dark web gönderisinde, ChatGPT ve diğer büyük dil modellerinin yasa dışı faaliyetlerde nasıl kullanıldığını inceledi. Tehdit aktörleri, sohbet botunun jailbreak tekniğinden, kötü niyetli alternatifler oluşturmakla sınırlı kalmayarak yapay zekayı amaçlarına uygun şekilde kullanma yollarını araştırıyor. Dark web kanallarını dolduran 3 bin mesaj arasında, çalıntı ChatGPT hesapları ve bunların otomatik olarak toplu halde oluşturulmasını sağlayan hizmetlere dair bilgiler de bulunuyor.

Kaspersky Dijital Ayak İzi Analisti Alisa Kulishenko, “Tehdit aktörleri ChatGPT ve yapay zekayı planlarında uygulamak için çeşitli yöntemleri aktif olarak araştırıyor. Bu konular arasında sıklıkla kötü amaçlı yazılımların geliştirilmesi ve çalınan kullanıcı verilerinin işlenmesi, virüslü cihazlardan dosyaların ayrıştırılması gibi dil modellerinin diğer yasadışı kullanım türleri de yer alıyor. Yapay zeka araçlarının popülerliği, ChatGPT’den veya eşdeğerlerinden gelen otomatik yanıtların bazı siber suç forumlarına entegre edilmesine yol açtı. Buna ek olarak, tehdit aktörleri çeşitli dark web kanalları aracılığıyla jailbreak tekniklerini (ek işlevlerin kilidini açabilen özel istem setlerini) paylaşma eğiliminde ve pentesting için olanlar gibi meşru araçları kötü niyetli amaçlar için yeni modellere dayalı olarak kullanmanın yollarını arıyorlar” dedi.

Siber suçlular bahsedilen chatbot ve yapay zeka araçlarının yanı sıra XXXGPT, FraudGPT ve diğer projelere de büyük ilgi gösteriyor. Bu dil modelleri dark web‘de ChatGPT’ye alternatif olarak pazarlanıyor ve ek işlevselliğe ve orijinalindeki sınırlamaların olmamasıyla övünülüyor.

ChatGPT hesapları çalınıp Dark Web’de satılıyor

Kullanıcılar ve şirketler için bir diğer tehdidi de ChatGPT’nin ücretli sürümüne yönelik hesap piyasası oluşturuyor. Bahsedilen 3 bin gönderiye ek olarak, 2023 yılında dark web ve gölge Telegram kanallarında satılık ChatGPT hesaplarının reklamını yapan 3 bin gönderi daha tespit edildi. Bu gönderiler ya çalıntı hesapları dağıtıyor ya da talep üzerine toplu olarak hesap oluşturan otomatik kayıt hizmetlerini tanıtıyor. Bazı gönderilerin birden fazla dark web kanalında tekrar tekrar yayınlanması özellikle dikkat çekici.

Alisa Kulishenko, konuya ilişkin şunları söyledi: “Yapay zeka araçlarının kendileri doğası gereği tehlikeli olmasa da, siber suçlular büyük dil modellerini kullanmanın etkili yollarını bulmaya çalışıyor. Bu durum siber suça giriş engellerini kaldırırken, bazı durumlarda potansiyel olarak siber saldırıların sayısını artırma eğilimini körüklüyor. Bununla birlikte üretken yapay zeka ve sohbet robotlarının saldırı ortamında devrim yaratması pek olası değil. En azından 2024’te bunun olmayacağını düşünüyoruz. Siber saldırıların otomasyona dayalı doğası, genellikle otomasyona dayalı savunmalarla karşılaşmaları anlamına geliyor. Bununla birlikte saldırganların faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olmak, kurumsal siber güvenlik açısından saldırganlardan bir adım önde olmak adına çok önemli.”

Araştırmanın detayları Kaspersky Digital Footprint Intelligence web sitesinde yer alıyor.

Çoklu bulut uygulamalarına kolay bağlantı!

Dijital altyapı şirketi Equinix, işletmelerin çoklu bulut ve şirket içi dağıtımdaki uygulama ve verilere kolayca bağlanmasına yardımcı olacak yeni bir sanal yönlendirme hizmeti olan Equinix Fabric Cloud Router’ın genel kullanıma sunulduğunu duyurdu. Equinix Fabric Cloud Router, bir dakikadan kısa sürede devreye alınabilen, yapılandırılması kolay, kurumsal düzeyde, çoklu bulut yönlendirme hizmeti sağlayarak müşterilerin karmaşık buluttan buluta ve hibrit bulut ağ oluşturma zorluklarını basitleştirmelerine yardımcı oluyor. Equinix’in güvenli özel bağlantısından faydalanan müşteriler, genel bulutlardaki uygulamaları diğer tüm hizmetlerden daha fazla konumda bağlayabiliyor.

Equinix Türkiye Genel Müdürü Aslıhan Güreşcier Equinix Fabric Cloud Router’ın faydalarını ve önemini şu şekilde dile getirdi: “Çoklu bulut ağ iletişimi zordur, ancak artık Equinix Fabric Cloud Router’ın faaliyete geçmesiyle, kullanıcıların farklı bulutlara 45 saniye kadar kısa bir sürede bağlanmasına yardımcı oluyoruz. Böylece Equinix’ten beklenildiği gibi nerede oldukları fark etmeksizin bütün işletmelerin işlerini kolaylaştırıyoruz. Equinix, 25 yılı aşkın süredir bulut ve ağ tarafsızlığına olan sarsılmaz bağlılığı, bulut erişim noktalarında lider konumu, en geniş bulut sağlayıcıları ve hizmet ortakları seçenekleri ile günümüzdeki işletmelerin ihtiyaç duyduğu isteğe bağlı dijital altyapıyı sağlamak için benzersiz bir konuma sahip.”

Büyük bulut sağlayıcılarına düşük gecikmeli bağlantı

Hizmetten yararlanan işletmeler, Equinix Fabric Cloud Router’ın dünya çapında etkin olduğu 58 Equinix Fabric pazarının tamamında, Amazon Web Services (AWS), Google Cloud Platform, Microsoft Azure ve Oracle Cloud Infrastructure’ın yanı sıra Akamai, ServiceNow ve Zoom gibi diğer yüzlerce hizmet sağlayıcı da dahil olmak üzere tüm büyük bulut sağlayıcılarına düşük gecikmeli bağlantıyla konuşlanabiliyorlar. Talep üzerine ve neredeyse gerçek zamanlı bir hizmet olarak sunulan Equinix Fabric Cloud Router, fiziksel bir yönlendiriciye sahip olmanın ve çalıştırmanın veya sanal bir yönlendiriciyi lisanslamanın maliyetlerini ve karmaşıklıklarını ortadan kaldırabiliyor. Müşteriler bu sınırlamaları kaldırarak uygulama performansını artırma, bulut maliyetlerini azaltma ve hizmetlerin pazara sunulmasını hızlandırma fırsatına sahip oluyor. İşletmeler ayrıca Equinix’in buluttan bağımsız hizmetiyle satıcıya bağlı kalmayı önleyip, ağ kısıtlamalarını ortadan kaldırarak ve belirli iş yükleri için doğru bulut ortamını ve sağlayıcıyı seçmelerine olanak tanıyarak çoklu bulutu benimsemelerini hızlandırabiliyor.

ESG Baş Analisti Bob Laliberte ise konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Modern BT ortamları oldukça dijitalleştirilmiş ve dağıtılmış bir durumda. TechTarget’in Kurumsal Strateji Grubu (ESG) araştırması, 2023’te işletmelerin %94’ünün artık birden fazla benzersiz genel bulut kullandığını ve bu benimsemenin arkasındaki en önemli etkenlerin performansı optimize etmek ve uygulamaları ölçeklendirmek olduğunu gösteriyor. Bu çoklu bulut uygulamalarını destekleyen ağ bağlantısının, performansı ölçeklendirmek ve iyileştirmek için aynı yetkinliği sunması gerekiyor. Equinix, kapsamlı bulut erişim noktası kullanılabilirliği ve düşük ağ gecikmesinin yanı sıra yakın zamanda eklenen Equinix Fabric Cloud Router ile birleştiğinde bu yetkinlikleri sağlamak için iyi bir konuma sahip.”

Platform Equinix®’in önemli bir bileşeni olan Equinix Fabric Cloud Router, müşterilerin taleplerini dört özel yolla karşılamalarına yardımcı oluyor:

Çoklu Bulut Performansı: Müşteriler, Equinix’in dünya genelindeki endüstri lideri buluta bitişik konumlarıyla tüm büyük bulut sağlayıcıları arasında düşük gecikme süresi elde ederek trafiği uzak bir konum üzerinden geri taşıma ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Bu üstün buluttan buluta ağ performansı, müşterilerin bulut geçişleri gibi gelişen altyapı taleplerini hızlı ve kolay bir şekilde desteklemesine olanak tanıyor.

Özel Bağlantı: Müşteriler, özel ağ bağlantılarını kolayca dağıtarak hassas verileri ve ağ altyapısını genel internetin risklerine maruz bırakmaktan kaçınabilir ve veri egemenliği gereksinimlerini destekleyebilir.

Kurumsal Düzey: Müşteriler, %99,999 kesintisiz çalışmayı içeren hizmet seviyesi sözleşmesi tarafından desteklendiklerini bilerek güvenle hareket edebiliyor ve yönlendirici başına desteklenen yüzlerce gigabit toplam veri hacmi ile 50 Gbps’ye varan hızları kullanarak kısıtlama olmadan bulutlar arasında bant genişliğini ve bağlantıyı ölçeklendirebiliyor.

Maliyetlerin Düşürülmesi: Kuruluşlar, internet üzerinden ağ çıkışı yerine özel bulut bağlantılarını kullanarak bulut ağ çıkışı maliyetlerini %75’e kadar azaltabiliyor. Yerleşik Equinix Fabric Cloud Router esnekliği, pahalı yedek yönlendiricilere olan ihtiyacı ortadan kaldırarak BT ekiplerinin daha da fazla tasarruf etmesini sağlıyor. Müşteriler, uzun vadeli sözleşmelere bağlı kalmadan yalnızca ihtiyaç duydukları kadar ödeme yapabiliyor ve gerektiğinde ölçek büyütme ve küçültme esnekliğine sahip olabiliyorlar.

Intel’in 2023 yılı finansal sonuçları açıklandı: Gelirler ve kâr düştü, ancak toparlanma var

0

Dünya genelinde teknoloji devi Intel, 2023 mali yılı finansal sonuçlarını paylaştı. Şirketin dördüncü çeyrek satışları, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %10’luk bir artış göstererek dikkat çekti. Ancak, 2023 yılının tamamında şirketin gelirleri, bir önceki yıla göre %14 oranında bir düşüş yaşadı.

Tüketici ürünlerine olan yüksek talep nedeniyle, Intel’in PC sevkiyatları 2023 mali yılının son çeyreğinde yıllık bazda %33’lük bir artış kaydetti. Buna karşın, veri merkezi ürünlerinin satışları %10’luk bir düşüş gösterdi.

Intel'in

Dördüncü çeyrekte Intel’in geliri 15,4 milyar dolara ulaşarak olumlu bir ivme sergilerken, şirketin net karı da 2,7 milyar dolar oldu. Brüt kar marjı ise %39,2’den %45,7’ye yükseldi. Bu, 2022’nin son çeyreğine göre şirketin daha sağlam bir performans sergilediğini gösteriyor.

Ancak, 2023 yılının tamamında Intel’in gelirleri 54,2 milyar dolara gerileyerek %14’lük bir düşüş kaydetti. Şirketin net kârı ise %79 azalarak 1.7 milyar dolara indi; 2022’de 8 milyar dolar kâr elde etmişti.

Tüketici, veri merkezi ve ağ dahil olmak üzere tüm ürün gruplarının satışlarında yaşanan düşüşe karşılık, Mobileye ve Intel Foundry Services kazançlarında artış gözlendi.

Intel CEO’su Pat Gelsinger, elde ettikleri güçlü dördüncü çeyrek sonuçlarına atıfta bulunarak, şirketin dönüşüm sürecinde önemli ilerlemeler kaydettiklerini belirtti. 2024 hedeflerine yönelik olarak süreç ve ürün liderliğini sürdürmeye, dökümhane işini geliştirmeye ve yapay zekayı her alana yayma misyonlarına odaklanacaklarını vurguladı.

Elon Musk’ın Beyin Implant Şirketi, Tehlikeli Maddeleri Yasa Dışı Taşıdı!

Teknoloji ve girişimcilik dünyasının önde gelen isimlerinden Elon Musk‘ın beyin implantı şirketi Neuralink, son zamanlarda ABD Ulaştırma Bakanlığı‘nın belgelerine yansıyan yasadışı faaliyetlerle gündemde. Şubat 2023 tarihinde yapılan denetimlerde, Neuralink tesislerinde gerçekleştirilen incelemeler sırasında ortaya çıkan çeşitli yasal ve çevresel ihlaller, şirketin önemli bir para cezasına çarptırılmasına neden oldu.

Denetimlerde ortaya çıkan başlıca sorun, Elon Musk’ın Beyin Implant Şirketi Neuralink’in kendisini tehlikeli madde taşıyıcısı olarak kaydettirmemiş olmasıydı. Bu, şirketin ölümcül maddeleri yasalara aykırı bir şekilde taşıdığını ortaya koymaktadır. Ayrıca, yanıcı sıvı Ksilen gibi tehlikeli atıkların uygunsuz bir şekilde paketlendiği de belirlendi. Ksilen, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerine göre ciddi sağlık sorunlarına neden olabilen bir madde olarak bilinmektedir.

Elon Musk'ın Beyin Implant

ABD Ulaştırma Bakanlığı, Elon Musk’ın Beyin Implant Şirketi Neuralink’in sorunları gidermeyi kabul etmesi üzerine şirkete 2480 dolar para cezası verdi. Ancak belgelere göre, Neuralink‘in neden tehlikeli madde taşıdığı ya da bu ihlallerin çevresel zararlara yol açıp açmadığı konusunda herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Bu durum, şirketin gelecekte daha fazla denetimle karşılaşabileceği ihtimalini gündeme getirmektedir.

Neuralink‘in bu yasadışı faaliyetlerle gündeme gelmesi, kamuoyunda ve endüstri içinde geniş çaplı bir tartışmaya yol açabilir. Elon Musk‘ın şirketi, gelecekte bu tür ihlalleri önlemek ve toplumun güvenini yeniden kazanmak adına daha sıkı güvenlik ve çevresel standartlara uymak zorunda kalabilir.

Elon Musk‘ın liderliğindeki Neuralink‘in yasadışı faaliyetlerle suçlanması, şirketin itibarını zedeleme potansiyeline sahip önemli bir olaydır. Bu durum, teknoloji şirketlerinin sürdürülebilirlik ve etik konularına daha fazla odaklanma ihtiyacını bir kez daha gündeme getiriyor.

Tüm zamanların en çok satan 15 cep telefonu belli oldu!

0

Gelişen teknoloji dünyasında, cep telefonları endüstrisi sürekli bir değişim ve gelişim içerisinde. Visual Capitalist tarafından derlenen verilere göre, tarihteki en çok satan cep telefonları listesinde Nokia, Apple ve Samsung markalarının ürünleri ön plana çıkıyor. İlginç bir şekilde, Samsung’un geniş ürün yelpazesiyle bile ilk ona girememesi dikkat çekiyor.

Nokia’nın üstünlüğü ve sürprizler:

Tüm zamanların en çok satan 15 cep telefonu Listede beklenildiği gibi Nokia, en çok satan cep telefonları arasında üst sıralarda yer alıyor. Ancak, sıralamanın zirvesinde, 250 milyon adet satışıyla Nokia 1100 bulunuyor. Sürpriz bir şekilde, en popüler telefonun Nokia 3210 gibi bir efsane olmaması dikkat çekiyor. İkinci sıradaki “kardeşi” Nokia 1110, neredeyse aynı başarıyı elde ederek 248 milyon adet satışla ikinci sıraya yerleşiyor. İlk üçü tamamlayan ise Apple’ın popüler akıllı telefonlarından iPhone 6 serisi, 222 milyon adetlik satışla önemli bir başarı elde ediyor. Nokia 3210 ise 161 milyon adet satışla ancak yedinci sıraya yerleşebiliyor.

en çok satan 15 cep telefonu belli oldu

Samsung’un gözden kaçan başarıları:

Tüm zamanların en çok satan 15 cep telefonu Listenin dikkat çeken bir diğer noktası, Samsung’un ilk on içinde yer almaması. Koreli üreticinin geniş ürün yelpazesi göz önüne alındığında, bu durum anlaşılabilir. En popüler Samsung cihazı olan ekonomik tuşlu telefon Samsung E1100, 150 milyon adet satışla 11. sıraya yerleşiyor. Listenin son sırasında ise iPhone 5, 146 milyon adetlik satışla yer alıyor.

Teknoloji dünyasının hızla evrim geçirdiği bu dönemde, tarihteki en çok satan cep telefonları listesi, markalar arasındaki rekabeti ve tüketici tercihlerini yansıtan önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor.

Google Chrome, Windows on ARM için ARM64 sürümünü yayınladı

Dünyanın en popüler web tarayıcısı Google Chrome, Windows işletim sistemi için özel olarak tasarlanmış ARM64 versiyonuyla güncellendi. Google, Chrome’un ARM64 sürümünü Windows kullanıcılarına sunarak, işletim sistemlerinde ARM mimarisine odaklanan bir geleceğe işaret etti.

Apple’ın geçtiğimiz yıllarda Intel’den vazgeçip ARM tabanlı Apple Silicon işlemcilerine geçmesi, sektörde önemli bir dönüşüme neden olmuştu. Microsoft da Windows 10 ve Windows 11’in ARM versiyonlarını sunsa da, bu platform geliştiriciler tarafından genellikle göz ardı edilmişti. Ancak Google Chrome Windows on ARM versiyonunun yayınlanması, Microsoft’un ARM stratejisinin ciddiye alınmaya başlandığını gösteriyor.

Google Chrome Windows on ARM

Microsoft, Surface Pro X gibi cihazları için ARM64 uyumlu birçok yerel uygulama sunmuştu, ancak çoğu üçüncü parti geliştirici bu platforma odaklanmamıştı. Ancak Google’ın Chrome tarayıcısının ARM64 sürümü, büyük firmaların yavaş yavaş ARM64’e yatırım yapmaya başladığını gösteriyor.

Canary programı aracılığıyla beta ve önizleme sürümlerin Google Chrome Windows on ARM yayınlayan Google, son zamanlarda Windows on ARM bilgisayarları için Chrome’un ARM64 versiyonunu da duyurdu. Henüz beta aşamasında olan bu tarayıcı, ARM tabanlı işlemcilerde yerel olarak çalışarak Chrome’un performansını önemli ölçüde artırıyor. Qualcomm ve Microsoft’un Windows on ARM planları, geliştiricilerin dikkatini çekmeye başlamış gibi görünüyor. Özellikle Qualcomm’un bu yıl piyasaya süreceği Snapdragon X Elite işlemcisi, bu platforma yeni bir ivme kazandırabilir.

Chrome’un ARM64 sürümü, Windows işletim sistemi üzerinde ARM platformunun başarılı olup olamayacağı konusunda heyecan uyandırıyor. Bu adım, Windows ekosistemini daha geniş bir yelpazede çeşitlendirmeye ve ARM mimarisine olan ilgiyi artırmaya yönelik önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

Türk şirketi uzay çöplerini temizleyecek ve geri dönüştürecek!

Uzay ve uydu teknolojilerinin hızla yayılması, beraberinde önemli bir sorunu da gündeme getirdi: uzay çöpleri. Bu atıkların sayısındaki artış, uzay teknolojilerinin güvenliğini tehdit ediyor. Türk şirketi Şira-Space, bu soruna çözüm oluşturmak amacıyla Carina Uzay Çöplerini Temizleme ve Yenileme projesini geliştirdi.

Şira-Space, kullanılmayan uydu ve fırlatılan roket parçalarının oluşturduğu çöplerin temizlenmesi için tamamen robotik sistemlerle işletilecek bir proje üzerinde çalışıyor. Bu proje, uzay boşluğundaki çöpler elektromanyetik ağlarla toplanarak uzay istasyonuna getirilecek ve burada yeniden kullanılacak veya imha edilecek.

Türk şirketi uzay çöplerini

Türk şirketi uzay çöpleri Şirketin Üst Yöneticisi Gurur Gaye Günal, yaklaşık 17 bin parça çöpün uzayda bulunduğunu tahmin ettiklerini belirterek şunları söyledi: “Uzay alanında dünyada bir ilke imza attık. Uzay çöplerinin temizlenmesiyle ilgili Birleşmiş Milletler’in getirmiş olduğu zorunluluk çerçevesinde, Türkiye olarak inovatif, yenilikçi ve öncü bir projeye imza attık: Uzay Çöpleri Geri Dönüşüm Merkezi’nin uzayda gerçekleştirilmesi projesi. Bu projemizi yerli ve yabancı iş birlikleriyle hayata geçirmek için gerekli adımları atarak, Mart ayında projemizi uluslararası bir uzay kongresinde duyurmayı planlıyoruz.”

Şira-Space’in Carina Uzay Çöplerini Temizleme ve Yenileme projesi, uzay çöplerinin temizlenmesi ve geri dönüştürülmesi konusunda küresel bir çözüm sunmayı amaçlıyor. Bu proje, Türkiye’nin uzay alanındaki yenilikçi yaklaşımını uluslararası arenada öne çıkarmayı hedefliyor. Şirket, projesi için yerli ve yabancı iş birliklerini tesis ederek, uluslararası yatırımcılarla iş birliği yapmayı ve projeyi küresel bir çözüm olarak sunmayı planlıyor. Şira-Space, Mart ayında Türkiye’den çıkaracağı projeyi uluslararası bir uzay kongresinde dünya geneline duyurarak, global bir ilgi ve destek çekmeyi amaçlıyor.

Yeni nesil Apple CarPlay geliyor: İşte öne çıkan özellikler

Apple, yeni nesil CarPlay’i destekleyen araçların 2024’te piyasaya sürüleceğini doğruladı. iOS 17.4 beta sürümü kodlarında, CarPlay’in temasını ve renk düzenini kişiselleştirebilecek sekiz yeni uygulamanın ortaya çıktığı belirlendi.

Yeni CarPlay uygulamaları:

  1. Otomatik Ayar: Eşleştirilmiş iPhone yönetimi ve araç ayarlarını kolayca yapılandırma imkanı sağlar.
  2. Araç Kamerası: Aracın arka görüş kamerasının kontrolünü sunar.
  3. Şarj: Elektrikli araç kullanıcıları için pil seviyesi, şarj durumu ve dolma süresi gibi bilgileri gösterir.
  4. Climate: Araç soğutma ve ısıtma sistemini kullanıcının kontrolüne verir.
  5. Closure: Araç kapılarının açılması durumunda uyarı gönderir.
  6. Medya: FM ve AM radyo istasyonlarına ek olarak SiriusXM gibi medya seçenekleri ile entegre çalışır.
  7. Lastik Basıncı: Her bir lastiğin hava basıncını gösterir ve düşük/yüksek basınç, patlak lastik uyarıları sunar.
  8. Trips: Sürüşle ilgili veriler sunar, bu verilere araç ortalama hızı, yakıt/enerji verimliliği, geçen süre ve kat edilen mesafe dahildir.

Apple CarPlay’in geleceği:

Apple, Haziran 2022’de yeni nesil CarPlay’i tanıttı ve destekleyen otomobil üreticileri arasında Acura, Audi, Ford, Honda, Infiniti, Jaguar, Land Rover, Lincoln, Mercedes-Benz, Nissan, Polestar, Porsche, Renault ve Volvo’nun yer aldığını belirtti. İlk araç modelleri, örneğin Aston Martin’in 2024’te piyasaya süreceği üst düzey DB12 spor otomobili, yeni CarPlay özelliğine sahip olacak.

Apple’ın bu güncelleme ile kullanıcılara sunacağı yeni özellikler, CarPlay deneyimini daha kişisel ve işlevsel hale getirecek gibi görünüyor. Global çıkış tarihine dair net bilgiler henüz açıklanmamış olsa da, bekleyenler için heyecan verici bir dönem başlıyor.

Siber koruma, ulusal güvenliğin bir parçası!

Veri merkezi, bulut teknolojileri, siber güvenlik gibi alanlarda geliştirdiği uçtan uca çözümler sunan Turkcell, Türkiye’nin dijital dönüşümünün öncüsü olarak desteklerini sürdürüyor. 28 Ocak Veri Koruma Günü’nde Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, dijital çağın ham maddesinin kişisel ve kurumsal veriler olduğuna dikkat çekerek, bu alandaki çalışmalarını anlattı.

Türkiye’nin verisi Türkiye’de tutuluyor

Veriyi sadece taşımanın yanı sıra aynı zamanda güvenliğini sağlamanın da çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Ali Taha Koç, şunları söyledi: “Dijital çağ, bir başka deyimle veri çağının içindeyiz. Bu çağın ham maddesi, kişisel ve kurumsal veriler. Bugün dünyanın en kıymetli ham maddesi olan veriyi elinde bulunduranlar, tüm dünya üzerinde etkili oluyor ve özellikle endüstriyel dönüşümde büyük rol oynuyor. Verinin yeni petrol olduğu günümüzde kurumların, bireylerin ve hatta ülkelerin bilgi varlıklarının güvenliğinin sağlanması odak noktamız olması lazım. Verilerimizin gizliliğini, bütünlüğünü, kullanılabilirliğini korumazsak veriye sahip olma avantajımızı kaybederiz. Biz Turkcell olarak bunu öngörerek yıllar içinde yaptığımız yatırımlarla Türkiye’nin verisini Türkiye’de tutacak veri merkezleri kurduk ve geliştirmeye de devam ediyoruz. Ülke geneline yayılmış stratejik lokasyonlarda 4 tanesi yeni nesil olmak üzere toplamda 8 veri merkezimizle hizmet sunuyoruz. Bu veri merkezlerimizde Türkiye’nin yanı sıra dünyanın önde gelen markalarının da verilerini güvenle saklıyoruz.”

Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç
Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç

Veri Koruma Günü farkındalık için çok kıymetli

Dijital dönüşümün yaygınlaşmasının ‘siber güvenlik’ risklerini de beraberinde getirdiğinin altını çizen Dr. Ali Taha Koç, “Avrupa Konseyi’nin 28 Ocak 1981 tarihinde imzaya açtığı ve ülkemizin de taraf olduğu sözleşmeye istinaden bugün, Veri Koruma Günü olarak ilan edildi. 2016 yılından bu yana ülkemizde de verinin korunması için farkındalık sağlayan bugünün kutlanmasını da çok kıymetli buluyorum. Ülkemizde siber güvenlik ve kişisel mahremiyetin korunmasını ulusal güvenliğin, toplum güvenliğinin bir parçası olarak görüyoruz” diye konuştu.

“Türkiye’yi BiP gibi yerli uygulamaları kullanmaya çağırıyorum”

Teknoloji altyapılarını geliştirirken en önem verdikleri noktanın veri güvenliği olduğunu belirten Dr. Ali Taha Koç, şöyle devam etti: “Vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin verisini ülkemiz sınırlarında tutarak hem milli güvenliğimize hem de geleceğimize sahip çıkıyoruz. Şunu bir kez daha özellikle belirtmek isterim ki sahip olduğumuz verinin güvenliği bizim için artık sınırlarımızın güvenliği kadar önemli ve öncelikli. Veri merkezlerine yaptığımız yatırımlar uluslararası alanda da dikkat çekiyor.”

Türkiye’nin yanı sıra dünyanın önde gelen markalarının da verilerini güvenle saklamak için Turkcell veri merkezlerini tercih ettiğini vurgulayan Dr. Ali Taha Koç, sözlerini şöyle noktaladı: “Dünyanın geleceğine yön veren ‘veri egemenliği’, bir şirketi de bir ülkeyi de rekabete dayanıklı kılan önemli bir faktör. Turkcell olarak bizim de katkı sağladığımız Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı üzerinden, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile çalışmalar yürütüyoruz. Tüm bu çalışmalarımızla “Türkiye Yüzyılı”nı “Dijitalin Yüzyılı” yapma hedefimize hızla koşarak, veri güvenliği alanındaki yatırımlarımıza aralıksız devam edeceğiz. Son olarak, bir süre önce Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşmada değindiği üzere tüm Türkiye’yi BiP ve diğer yerli uygularımızı kullanmaya ve böylece veri güvenliğimize katkıda bulunmaya çağırıyorum.”

Çin’de Tesla’ya yönelik seyahat kısıtlamaları artıyor

Çin’de, Tesla elektrikli otomobillerin belirli bölgelere girişi giderek artan bir şekilde kısıtlanıyor. Güvenlik endişeleriyle bağlantılı olarak uygulanan bu kısıtlamalar, Tesla sahiplerinin çeşitli caddelere, güzergahlara ve otoparklara erişimini etkiliyor. Bu kısıtlamaların önceki sınırlı alanlardan, askeri üslerden çıkarak genişletildiği belirtiliyor.

Nikkei Asia tarafından servis edilen haber, Tesla’nın elektrikli araçlarının üzerinde bulunan kameraların sürekli çevreyi kaydetmesi ve bu kayıtlara uzaktan gerçek zamanlı erişim imkanı tanımasının ulusal güvenlik riski olarak algılandığını ortaya koyuyor. Yetkililer, bu kameraların hassas bölgeleri izleme potansiyeli nedeniyle endişeli.

Çin'de Tesla

Tesla otomobillerinin, askeri üsler, polis karakolları, hapishaneler ve devlet dairelerinin çevresinde kullanılamadığı veya park edilemediği belirtiliyor. Ayrıca, hükümetle bağlantılı bazı alışveriş, kongre ve iş merkezlerinin de Tesla araçlara kapalı olduğu bildiriliyor. Bu kısıtlamaların kapsamı, bölgeden bölgeye ve şehirden şehre değişiklik gösteriyor.

Çeşitli etkinlik organizatörlerinin, katılımcılara ve konuklara Tesla ile girişin kapalı olduğuna dair uyarılarda bulunduğu ifade ediliyor. Otoparklarda yer alan özel tabelalar da bu kısıtlamayı vurguluyor. Söz konusu tabelalarda, “Tesla araçlara bu alanda giriş yasaktır” uyarısı dikkat çekiyor.

Tesla, veri güvenliği endişelerini gidermek için kameralardan gelen verilerin Çin’deki sunucularda depolandığını ve sadece aracın kendisinde saklandığını açıkladı. Ayrıca, toplanan verilere uzaktan erişilemediğini belirtti. Ancak, bu açıklamalar Çin hükümetini ikna etmeye yetmedi ve kısıtlamaların devam ettiği görülüyor.

Çin’de yaşanan bu gelişmeler, ABD ile Çin arasındaki gerilimle de bağlantılı olarak değerlendiriliyor. Diplomatik ilişkilerin gerilmesi, Tesla’nın ülkede karşılaştığı zorlukları derinleştiriyor ve Çin pazarındaki rekabeti etkiliyor.