Çin, bir malzemenin daha ihracatını yasakladı!

0

Çin devlet medyası, güncellemenin Çin’in “ekonomik ve teknolojik hak ve çıkarlarını” korumak amacıyla Pekin’in serbestçe ihraç edilmemesi gerektiğini düşündüğü öğeleri içerdiğini bildirdi.

Çin dışından yapılan analizler, genişletilmiş listenin nadir toprak mıknatısları yapma, nadir toprak madenciliği ve maddeleri rafine etme teknolojilerini yasakladığını gösteriyor.

Nadir topraklar, birçok yüksek teknolojili ürünün üretimi için hayati öneme sahip. Çin, şu anda dünyanın en büyük madde kaynağı konumunda ve uzun süredir, ham ürünü açık denizlere göndermek yerine, maddeleri rafine ederek ve/veya faydalı bileşenlere dönüştürerek yerel katma değer yaratma politikası izliyor.

Bu politika, Pekin’e önemli tedarik zincirleri üzerinde nüfuz kazandırdı; yarı iletken üretimi için gerekli olan Galyum ve Germanyum ihracatını Temmuz 2023’te kısıtladığında sahip olduğu gücü gayet iyi gösterdi.

Dünyanın dört bir yanındaki kaynak şirketleri, nadir toprak yatakları bulmak için gezegeni tarıyor ve yeni kaynakları üretime geçirmek için çok çalışıyor. Hükümetler de yeni keşfedilen kaynakların gelişimini hızlandırmak, rafinerilerin ve diğer gerekli aktörlerin yerinde olmasını sağlamak umuduyla soruna para harcıyor.

Bunların hepsi zaman alıyor ve Çin’e, belirli endüstrilerin sınırlarının ötesindeki gelişimini yavaşlatmak için yıllarca kullanabileceği bir avantaj bırakıyor. Yenilenebilir enerji üretimi ve enerji depolama, nadir toprak elementlerine bağımlı iki sektör olduğundan; Çin, güçlü bir konuma sahip.

Çin’in yenilenen ihracat yasağı listesine ilk kez insan kullanımına yönelik hücre klonlama ve gen düzenleme teknolojisi de eklendi. Dökme malzeme elleçleme ve taşıma teknolojisi de ihracata izin verilmeden önce lisans gerektiren kalemler listesine girdi.

LiDAR da aynısını yaptı; ABD‘li yasa koyucuların kısa süre önce Çin’in Amerikan yapımı teknolojiyi otonom sistemler inşa etmek için kullanamaması için ihracatın yasaklanması yönündeki çağrılarının ardından, kısasa kısasa bir eyleme benzeyen bir hamle.

Dikkat patlayabilir! Philips, 340 MRI makinesini geri çağırıyor!

En ciddi tür olan “birinci sınıf” geri çağırma, FDA tarafından bu hafta çevrimiçi olarak yayınlandı ve Philips Panorama 1.0T HFO manyetik rezonans görüntüleme cihazları sahiplerini, bir servis teknisyeni düzeltici onarımlar yapana kadar makineleri kullanmayı bırakmaları konusunda uyardı.

2001 ile 2016 yılları arasında satılan makineler, dünya çapındaki tıbbi tesislerde hastaların vücutlarının içini görüntülemek amacıyla yaygın olarak kullanılıyor. Bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde 150 Philips Panorama 1.0T HFO makinesi çalışıyor ve dünya genelinde 340 tane olduğu bildiriliyor.

Geri çağırma, mıknatıs bobinlerinin artık mutlak sıfıra yakın olmadığı ve süperiletkenliklerini kaybettiği “söndürme” sırasında, bobinleri süper soğutması gereken helyum gazının buharlaştığının ve cihazın bozulmasına neden olabileceğinin belirlenmesinin ardından yapıldı.

Normalde bu gaz dışarı atılır, ancak eğer bu engellenirse ekipman patlayabilir. Bültende bunun kimyasal maruziyet, oksijen eksikliği, doku hasarı ve mekanik travma nedeniyle maddi hasara ve/veya ciddi yaralanmaya yol açabileceği belirtiliyor.

Geri çağırma, “Yaygın olmayan bir söndürme sırasında, büyük miktarda helyum buharlaşır ve bir havalandırma sistemi yoluyla binanın dışına atılır” diye açıklıyor. “Havalandırma sisteminde bilinmeyen bir tıkanıklık varsa ve basınç tasarım sınırlarını aşarsa sistemin yapısal bütünlüğü tehlikeye girebilir.

Philips solunum cihazları

Söndürme yaygın olmasa da ve pek arzu edilmese de, işler ters giderse normal çalışma sırasında meydana gelebilir veya aşırı durumlarda, mıknatıslı acil durdurma düğmesine basan bir operatör tarafından manuel olarak tetiklenebilir.

FDA dosyasına göre, son 22 yılda bir söndürme operasyonunda patlamaya neden olan bir olay rapor edildi. Neyse ki bu olayda kimse yaralanmadı.

Philips, etkilenen tüm müşterilerinin geri çağırma konusunda bilgilendirildiğini ve tüm ABD kullanıcılarının, sistemi incelemek ve gerekirse düzeltici değiştirme veya onarımlar yapmak üzere bir saha servis mühendisi tarafından ziyaret edileceğini söyledi. Bu değişikliklerin neleri gerektirdiğini tahmin etmek bize kaldı. ABD dışındaki müşterilerin bildirimden itibaren 30 gün içinde Philips ile iletişime geçmesi gerekiyor.

Geri çağırma, Respironics cihazlarıyla ilgili daha önceki geri çağırmanın ve ardından gelen toplu davaların sonuçlarıyla hâlâ boğuşan Philips için bir başka kara lekeyi temsil ediyor.

Haziran 2021’de yayınlanan üretici, parçalanıp kullanıcılar tarafından solunabilecek poliüretan köpüğün çözülmesiyle bağlantılı potansiyel sağlık riskleri nedeniyle birkaç ventilatörü, BiPAP makinesini ve CPAP makinesini geri çağırdı.

Apple, yapay zeka eğitmek için haber arşivleri kiralıyor!

Ancak, Apple yöneticilerinin görüştüğü yayıncılardan gelen yanıtlar karışık görünüyor. 

Bazıları, haber arşivlerinin karmaşık hukuki yapısı göz önüne alındığında, Apple’ın içeriklerini kullanmasından kaynaklanabilecek potansiyel yasal yükümlülüklere ilişkin endişelerini dile getiriyor. 

Dahası, Apple’ın haber ve üretken yapay zekaya yönelik planları içerdekiler tarafından biraz “belirsiz” olarak tanımlandı. Bununla birlikte, Apple ile işbirliği olasılığını olumlu değerlendiren ve böyle bir ortaklığın potansiyel faydalarını kabul eden haber yöneticileri de var.

Apple’ın yapay zeka alanındaki son çalışmaları OpenAI, Microsoft ve Google gibi rakiplerinin gerisinde kalmış olsa da şirket, arayı kapatmak için aktif olarak çalışıyor. Raporlar, Apple’ın AI yeteneklerini geliştirmek için “günde milyonlarca dolar” tutarında önemli meblağlar yatırım yaptığını gösteriyor. 

Teknoloji devi ayrıca, büyük dil modellerinin (LLM’ler) mobil cihazlara entegrasyonunu geliştirmeye adanmış ve Apple Silicon’daki performansı optimize etmek için tasarlanmış bir makine öğrenimi çerçevesini de tanıttı. Buna ek olarak Bloomberg, Apple’ın gelecek büyük iOS sürümünde yapay zeka merkezli özelliklerin yanı sıra Siri’nin geliştirilmiş bir versiyonunu da açıklama planlarının sinyalini verdi.

Apple’ın yapay zeka çalışmalarını desteklemek için haber kuruluşlarıyla ittifaklar kuran ilk teknoloji şirketi olmadığını belirtmekte fayda var. 

Örneğin OpenAI, AI modellerini eğitmek için haberlerden yararlanmak amacıyla Associated Press ve Politico’nun ana şirketi Axel Springer ile anlaşmalar imzaladı. Benzer şekilde Google, gazetecilere çalışmalarında yardımcı olmayı amaçlayan yapay zeka destekli araçlar geliştirmeye yönelik devam eden çabalarını duyurdu. Her iki sektör de yapay zekanın gücünden yararlanmaya çalışırken, bu gelişmeler teknoloji ve gazetecilik arasındaki giderek artan kesişmenin altını çiziyor.

Apple’ın haber yayıncılarıyla işbirliği yapma yönündeki stratejik hamlesi, teknoloji ile gazetecilik arasında giderek artan bir yakınlaşmaya işaret ediyor. Yapay zeka eğitimine yapılan bu yatırım, yapay zeka yeteneklerini geliştirmeye yönelik devam eden çabalarla birleştiğinde, Apple’ın yapay zeka pazarında rekabetçi kalma konusundaki kararlılığını gösteriyor. 

Teknoloji devi, yapay zeka alanındaki konumunu güçlendirirken, sektördeki inovasyon ve işbirliğinin artmasını potansiyel olarak teşvik ederek manzarayı yeniden şekillendirmeye hazırlanıyor.

Hindistan’ın hava tahminlerinde yapay zeka devrimi

Hindistan, geçtiğimiz yıl aşırı yağmurların neden olduğu felaketlerde 3000’den fazla vatandaşını kaybetmiş ve ülkenin temel tarım ürünlerini etkilemişti. Bu olaylar, iklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadelede daha etkili bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya koydu. Ülkede artan hava olaylarının daha önceden tahmin edilebilmesi için Hindistan, yapay zekâ teknolojisine başvuruyor.

Meteoroloji Departmanı, geleneksel yöntemlerin yetersiz kaldığı durumları ele almak ve daha hızlı, doğru tahminler yapabilmek amacıyla özel bir yapay zekâ merkezi kurma kararı aldı. Bu merkez, özellikle seller, aşırı yağışlar ve diğer hava olayları için nokta atışı tahminlerle ülkenin daha iyi hazırlıklı olmasını sağlayacak.

Hindistan hava

Ülkenin 1.4 milyarlık nüfusunu beslemek adına kritik olan tarım üretiminde, özellikle pirinç, buğday ve şeker gibi ürünlerde, hassas hava tahminleri büyük önem taşıyor. Geleneksel meteoroloji yöntemleri, hava olaylarının giderek karmaşık hale gelmesi karşısında yetersiz kaldığı için yapay zekâ, bu alanda önemli bir yardımcı olacak.

Meteoroloji Departmanı, şu anda ısı dalgaları ve sıtma gibi sağlık riskleri konusunda yapay zekâ kullanarak halka uyarılar gönderiyor. Ancak yeni kurulacak tahmin merkezi, daha detaylı raporlar oluşturarak, hava olaylarının etkilerini önceden tahmin etme konusunda daha etkili bir rol üstlenecek.

Hindistan’ın bu yapay zekâ tabanlı hava tahmini projesi, ülkenin iklim değişikliği ile mücadelesinde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu teknolojik ilerleme, sadece Hindistan’ın değil, benzer iklim zorlukları ile karşılaşan diğer ülkelerin de dikkatini çekiyor.

Samsung Galaxy Watch 3, iki yeni saat yüzü ile güncellendi

Teknoloji devi Samsung, geçtiğimiz yıllarda akıllı saatlerinde Tizen işletim sisteminden vazgeçip Wear OS‘e geçiş yapmıştı. Ancak, Samsung, hala Tizen işletim sistemine sahip eski akıllı saat modellerine olan bağlılığını sürdürüyor ve Galaxy Watch 3 için beklenmedik bir güncellemeyle karşımıza çıkıyor.

Galaxy Watch 3 ve Galaxy Watch Active 2, Wear OS’e geçmese de, Samsung’un yazılım desteği devam ediyor. Son güncelleme ile birlikte, Galaxy Watch 3 kullanıcılarına sunulan iki yeni saat yüzü olan “Stretched Time” ve “Perpetual,” şık ve modern tasarımlarıyla dikkat çekiyor.

Samsung Galaxy Watch 3

Bu yeni güncelleme, R840XXU1DWK2 ve R850XXU1DWK2 kod adlarına sahip Tizen OS sürümü aracılığıyla sağlanmaktadır. Bu saat yüzleri, One UI Watch 5‘te gördüğümüz özellikleri içeriyor ve kullanıcılara daha önce yaşamadıkları bir deneyim sunuyor.*

Samsung‘un bu hamlesi, Tizen işletim sistemine sahip akıllı saat modellerine yönelik güncellemelerle ilgili taahhüdünü gösteriyor. Galaxy Watch Active 2 kullanıcıları da benzer bir güncellemenin kısa süre içinde kendilerine ulaşmasını bekleyebilirler.*

Sonuç olarak, Samsung‘un Galaxy Watch 3‘e eklediği bu yeni özellikler, kullanıcılarına daha kişiselleştirilmiş ve güncel bir deneyim sunuyor. Teknoloji dünyasında yaşanan bu gelişmelerle birlikte, Samsung kullanıcıları gelecekte daha fazla yenilik ve güncelleme bekleyebilirler.

Workup Gaming’in İlk Döneminden 10 Girişim Mezun Oldu

0

Ana destekçisi olduğu Workup Girişimcilik Programı ile 2017 yılından bu yana farklı dikeylerde faaliyet gösteren startupları destekleyen Türkiye İş Bankası’nın, Haziran ayında başlattığı, eğitim amaçlı oyun üreten girişimlere ve oyun stüdyolarına yönelik programı Workup Gaming’in ilk dönem girişimleri Demo Day etkinliğiyle mezun oldu.

Etkinlikte, oyununu büyüten, yatırım alan ve oyun geliştiren girişimler ile oyun stüdyoları, programdaki deneyimlerini anlattı. Networking etkinliğinde Workup Gaming programından mezun 10 girişim, iş modellerini ve yol haritalarını yatırımcılar, ekosistem paydaşları, İş Bankası ve iştiraklerinden yöneticilerle paylaşırken oyunlarını davetlilere denetme fırsatı da buldu.

Amaç, okul çağındaki çocukların bilişsel gelişimine katkı sağlamak 

İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Lüle, Demo Day’de yaptığı konuşmada, geleceğin yetkinliklerini yakalamak ve ülkemizde hem okul öncesi hem de okul çağındaki çocukların bilişsel gelişimine katkı sağlamak amacıyla oyun geliştiren ve geliştirmek isteyen startuplarla başladıkları yolculukta çok güzel sonuçlar elde ettiklerini vurguladı. 

Oyun dikeyindeki girişimcilerin ekosistemde önemli bir lokomotif haline geldiğine ve Türkiye’nin Avrupa pazarında İngiltere’den sonra oyun stüdyosu sayısında ikinci sırada yer aldığına dikkat çeken Lüle, “Genç, dinamik, mobil penetrasyonu yüksek ve oyunu seven bir pazar olarak globalde yakaladığımız başarı memnuniyet verici. Eğitim odaklı teknolojileri de ihraç ederek yeni hikâyeler yazacağımıza inanıyorum” diye konuştu.

4 girişim 1,2 milyon dolar yatırım aldı

Workup Gaming Girişimcilik Programı, Türkiye İş Bankası’nın ana desteğiyle, Türkiye Bilişim Vakfı, Boğaziçi Ventures, Joy Game ve Dojo Talent partnerliğinde oluşturuldu. Oyun alanında faaliyet gösteren startuplar ve oyun stüdyoları, 6 ay süren program boyunca eğitim odaklı oyunlar üretti veya daha önce geliştirdikleri oyunları geliştirdi ve ölçeklendirdi. Program süresince 4 girişim 1,2 milyon ABD Doları tutarında yatırım aldı.

Program kapsamında sunulan imkânlar sayesinde girişimciler; alanında uzman 15 mentor ile 60 saatin üzerinde görüşme yaptı, 11 eğitim ve 4 teknik çalıştay ile becerilerini geliştirdi. Oluşturulan topluluk sayesinde 3 girişim yeni çalışanlar kazandı.

Workup Gaming 1. dönem mezunları

Kidlab: 2-8 yaş arası çocukların teknolojiyi verimli kullanması amacıyla geliştirilmiş, içerisinde zekâ geliştirici aktiviteler bulunan ve ebeveynlere çocuk gelişimi/eğitimi hakkında bilgilendirici içerikler sunan oyunlar üreten oyun stüdyosu. https://www.kidlab.app/ 

Compactive: Yenilikçi mekaniklere sahip casual oyunlar ve oyun geliştiricilerinin kullanabileceği teknolojiler geliştiren oyun stüdyosu. https://compactive.tech/ 

Hyperactive: Hareketli aktivitelerle desteklenen, interaktif ve yapay zekâ temelli eğitici oyunlar geliştirmeyi hedefleyen oyun stüdyosu. https://hyperactive.games/ 

Yuyuto: Strateji ve simülasyon oyunlarına odaklanan, Ticarium adlı oyunuyla beraber online mobil oyunlar geliştiren ve yayınlayan oyun stüdyosu. https://yuyutogames.com/ 

Funrika: Hybrid casual oyunları piyasaya süren ve eğitim alanında dijital oyun geliştirme tecrübesine uzun süredir sahip deneyimli oyun stüdyosu. https://www.funrika.com/ 

Tunga Games: Dijital oyun sektöründe, düşünmeyi tetikleyen, anlayarak öğrenmeyi sağlayan, daha ileri öğrenmeler için temel oluşturan becerileri hedefleyen öğrenme araçlarının yer aldığı eğitici oyunlar ve sosyal oyunlar üreten oyun stüdyosu. https://tungasoft.com/ 

Pangea VR: 12 yaş altı çocuklar için eğitici konsol oyunları geliştirmeyi, ilgi çekici oyun, renkli karakterler ve basitleştirilmiş kontroller sayesinde çocuklar eğlenirken onlara önemli beceriler edindirmeyi; küresel ısınmayı, sürdürülebilirliği ve çevre dostu olmayı öğretmeyi amaçlayan oyun stüdyosu. https://pangeavr.com/ 

Funly: Hem eğitici hem de eğlenceli oyunlar üreterek çocukların ve gençlerin hayal güçlerini, yaratıcılıklarını ve problem çözme becerilerini geliştirmeyi ve ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte kaliteli vakit geçirmelerini hedefleyen oyun stüdyosu. https://funlygames.com/ 

OYEDU: Ortaokul ve lise müfredatını mobil uygulamada oyunlaştırma ile sunarak, öğrencilerin sanal dünyaya ilgisini eğitime odaklayan ve bu sayede sosyal etki yaratmayı planlayan eğitim teknolojileri girişimi. http://www.mindmazegame.com/ 

Gamester: Sosyal etkileşim, rekabet ve eğlence odaklı oyunlar geliştirmek üzere kurulan ve global oyun sektörünün trendleri doğrultusunda çalışmalarına devam eden tecrübeli oyun stüdyosu. https://kids.gamester.com.tr/ 

Cumhuriyetin 100. Yılında gençlere “veriyle” istihdam fırsatı

Türkiye’de gençlerin istihdam olanaklarını artırmak ve eğitimlerini güçlendirmek için önemli bir adım atan TÜRKONFED, T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Daire Başkanlığı’nın sözleşme yöneticisi, İŞKUR’un operasyon faydalanıcısı olduğu Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençlere Yönelik İşgücü Piyasası Destek Programı (NEET PRO) kapsamında “Veriyle Gelecek” projesini hayata geçiriyor. Hibe programıyla, Cumhuriyetin 100. Yılında ne istihdamda ne eğitimde olan 100 gencin kapsamlı ve bütüncül işgücü piyasası tedbirleri yoluyla istihdam edilebilirliğini artırmak ve işgücü piyasasına katılımlarını desteklemek hedefleniyor. 

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Feyyaz Ünal ve Sadık Ventures Kurucusu Canber Mersin ile hem programı hem de Türkiye Girişimcilik ekosisteminin 2023 performansını değerlendirdik ve yatırımcıların 2024’ten beklentilerini mercek altına aldık.

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı (İKGPRO) paydaşlığında hayata geçirilen Veriyle Gelecek Projesi’nin tanıtım toplantısı 22 Aralık Cuma günü İstanbul’da gerçekleşti. Proje kapsamında, NEET olarak nitelendirilen, Türkçeye ise “eğitimde, istihdamda veya mesleki eğitimde olmayanlar” olarak çevrilen, 15-29 yaş arasındaki 100 gencin iş hayatına hazırlanması hedefleniyor. Etkinlikte gençlerin geleceğini şekillendirmeye yönelik veri bilimci mesleği hakkında da detaylar paylaşıldı. 

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Feyyaz Ünal: “2024’e açılan pencereden ülkemize baktığımızda gençlerimizin hem ekonomiye hem de yaşama katılımlarında arzu ettiğimiz seviyede olmadığımızı görüyoruz. NEET” olarak tanımladığımız öğretimde, istihdamda veya eğitimde olmayan genç nüfusu temsil eden kavram ve buna bağlı ölçütler ne yazık ki bu durumu teyit ediyor. Bugün ülkemizin gerek genç işsizlik gerekse de beyin göçünde geldiği nokta, gençliğin enerjisini dönüştürmesinin önündeki en önemli engellerdir.  

NEET’in kronik bir soruna dönüşmesinin önündeki en büyük engel, en temel basamaktan mesleki basamaklara kadar tasarlamamız gereken çağdaş bir eğitim anlayışıdır. 

Analitik düşünebilen, dünyaya-bilime ve bilgiye açık nesiller yetiştirmek; çocuklar ve gençlerin önüne yeni hedefler, yeni fırsatlar, yeni ufuklar ve yeni umutlar inşa etmeliyiz. Yaratıcı fikirlerin, girişimci ruh ve yenilikçiliğin ancak eleştirel düşüncenin hayata geçtiği toplumlarda ortaya çıkacağına inanıyoruz. Ve bunun için de ezberci değil, özgürlükçü ve yenilikçi bir eğitim sistemi reformuna ihtiyacımız var. Ancak böyle bir reformu hayata geçirdiğimiz ve gençlerimizi yaşamda özgür bıraktığımız ölçüde onların işgücüne katılımlarını destekleyecek teşviklerin anlam bulması için gerekli temeli atabiliriz.” dedi. 

Projenin hedefleri arasında, veri bilimi mesleğiyle NEET’lerin işsizlik oranını azaltmak başta olmak üzere bir dizi önemli amaç bulunduğu söyleyen T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İŞKUR Genel Müdür Yardımcısı Vekili Dr. Varol Dur, “Gençlerimizi veri bilimi konusunda uzmanlaştırmak ve bu alanda istihdam yaratan teknoloji firmalarıyla buluşturmak, istihdam edilebilirliklerini artırmak ve uzun vadeli istihdam becerileri kazandırmak bu hedefler arasında öne çıkanlar arasındadır.  

Aynı zamanda, projemiz gençlere yeni fırsat pencereleri açmayı amaçlamakta ve girişimcilik ruhunu destekleyerek gençlerin motivasyonlarını ve özgüvenlerini artırmayı hedeflemektedir” dedi. 

Etkinlikte ayrıca Wellbees CEO’su Melis Abacıoğlu “Veriyle Geleceği Şekillendirme: Wellbees Perspektifi”, İstanbul Ekonomi Araştırma Genel Müdürü Can Selçuki “Demokratik Veriye Doğru Adımlar” konu başlıklarında birer konuşma yaptılar. 

Güneş enerjili kamyon, dünyanın en yüksek yanardağına tırmandı!

Avusturyalı nakliye ve lojistik şirketi Gebrüder Weiss’in sponsorluğunda İsviçreli Peak Evolution ekibi, Güneş enerjili kamyon, ile dünyanın en yüksek yanardağına tırmandı Şili’de deniz seviyesinden 6.500 metre yüksekte bulunan Ojos del Salado‘nun batı ucuna başarıyla tırmandı. Bu olağanüstü başarı, dünyanın en yüksek yanardağına çıkarak en yüksek irtifaya ulaşan bir elektrikli aracın rekorunu kırdı.

Elektrikli kamyon, Avrupa’nın Rotterdam şehrinden yola çıkarak İsviçre’den Şili’ye nakledildi ve buradan kara yoluyla Atacama bölgesine taşındı. Peak Evolution ekibi, 3.400 metre yükseklikteki Maricunga tuz gölüne tırmanış için burada hazırlıklara başladı.

Güneş enerjili kamyon

Kamyon, çok amaçlı bir taşıyıcı olan Aebi VT450 modeline dayanıyor, ancak geleneksel dizel motorlar yerine her biri 120 kW çıkışlı iki elektrik motoru bulunuyor. Aracın gücünü sağlayan 90 kWh kapasiteli EcoVolta lityum iyon bataryası, tek bir şarjla 200 km yol kat edebiliyor.

Güneş enerjisiyle çalışan kamyon, tavanındaki 4 güneş paneli ve yere yerleştirilmiş 16 panel aracılığıyla şarj ediliyor. Panellerin toplam gücü 7,4 kWp olup, 10 saatlik bir şarjla yaklaşık 150 km’lik bir menzil sağlanabiliyor.

*Elektrikli araçlar genellikle yüksek irtifada güç kaybına uğrar, ancak bu güneş enerjili kamyon, zorlu arazi ve çevre koşullarına rağmen başarıyla performansını sürdürdü. Peak Evolution CEO’su ve geliştiricisi Patrik Koller, “Bu zorlu koşullara rağmen, özel olarak geliştirdiğimiz aracımız, bırakın güneş enerjili olanı, diğer tüm e-araçlardan daha yüksekte sürüş yapmayı başardı. Dört yıldır bu an için antrenman yapıyorduk, bu yüzden vazgeçmek asla bir seçenek değildi.” şeklinde konuştu. Başarı, sürdürülebilir ulaşım teknolojilerine olan ilgiyi artırarak, güneş enerjisiyle çalışan elektrikli taşıtların geleceğine ışık tutuyor.

Tesla, Çin’de Megapack üretimini başlatıyor!

Elektrikli otomobil devi Tesla, Çin’de büyük bir adım atarak şebeke ölçekli enerji depolama çözümleri üretecek yeni bir Megafactory kuruyor. Şirket, Şanghay Megafactory projesine resmi olarak başlamak üzere geçtiğimiz günlerde düzenlenen bir arazi edinme ve imza töreniyle adım attı.

Megafactory projesi, Tesla‘nın Çin pazarında gerçekleştirdiği “kilometre taşı projesi” olarak adlandırılıyor. Şanghay Megafactory, yılda 10.000 Megapack batarya üretim kapasitesine sahip olacak ve bu, yaklaşık 40 GWh enerji depolama demek. Üretilen bu Megapack bataryaları, küresel pazarda etkileyici bir konum elde etmek için kullanılacak.

Megapack, Tesla‘nın amiral gemisi olarak kabul edilen bir batarya depolama sistemi. Şirket, bu tesislerinde araçlara değil, özellikle şehirlerin ve elektrik şebekelerinin ihtiyaçlarına yönelik olarak tasarlanan Megapack’leri üretiyor. Bu önemli teknoloji, şu anda ABD ve Avustralya’da faaliyette olan tesislerde kullanılıyor.

Tesla Çin'de Megapack

Megapack, 1,9 MW güç ve 3,9 MWh enerji sunan 2 saatlik bir versiyon ile 1 MW güç ve 3,9 MWh enerji sunan 4 saatlik bir varyant olmak üzere iki farklı seçeneği içeriyor. Bu, enerji depolama çözümlerinde esneklik ve performansı bir araya getiren bir yaklaşımı temsil ediyor.

Önceki planlara göre, Şanghay Megafactory‘nin inşaatına 2023 yılının üçüncü çeyreğinde başlanması ve üretimin 2024 yılının ikinci çeyreğinde başlaması bekleniyordu. Ancak son düzenlenen imza töreni, projenin bir miktar geciktiğini gösteriyor. Bu nedenle, Megapack üretiminin 2024 yılının ikinci yarısında başlaması bekleniyor.

Yeni Megafactory, Tesla‘nın mevcut Şanghay Gigafactory’si ile aynı bölgede, Lingang bölgesinde yer alacak. Gigafactory Shanghai, şu anda Tesla‘nın en yüksek üretim kapasitesine sahip tesisi konumunda ve son verilere göre tesis yılda 950 bin adet araç üretimi gerçekleştiriyor.

Çinli kaynaklara göre, Şanghay Megafactory başlangıçta bataryalarını CATL’den temin edecek, ancak ilerleyen dönemde Tesla, kendi ürettiği bataryalara geçiş yapacak. Bu, şirketin yerel tedarik zincirini güçlendirmesi ve daha fazla kontrol sağlaması açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Tesla‘nın Çin’deki bu büyük yatırımı, şirketin sadece otomobil üretiminde değil, aynı zamanda enerji depolama çözümlerinde de global bir lider olma vizyonunu destekliyor. Şanghay Megafactory‘nin tam kapasite üretime geçmesiyle birlikte, Tesla‘nın enerji depolama alanındaki etkisi daha da artacak gibi görünüyor.

Apple, CarPlay’i yeni nesil araçlarda daha kapsamlı hale getiriyor

0

Gelişen teknolojiyle birlikte Apple CarPlay, yeni nesil araçlarda heyecan verici güncellemelerle karşımıza çıkıyor. Yayınlanan bilgilere göre, Apple’ın araç içi eğlence eklentisi CarPlay, artık iç kısımdaki tüm bilgi ekranlarına hükmetme yeteneğine sahip.

Üreticiler, kullanıcılara isteğe bağlı olarak hangi ekran üzerinde CarPlay’in kontrolünü sağlayabileceklerini sunacak. Bu, araç üreticilerine esneklik tanıyarak, sürücülerin ve yolcuların tercihlerine daha fazla odaklanma imkanı sağlıyor.

Apple CarPlay'

Porsche ve Aston Martin, güncellenmiş Apple CarPlay entegrasyonunu içeren yeni araç modellerini tanıttılar. Yayınlanan görsellerde, CarPlay’in geleneksel menüsü aracın eğlence ekranında yer alırken, direksiyon arkası bilgi ekranı ve yolcu tarafındaki bilgi ekranı da ilgili widget’lerle donatılmış durumda. Bu sayede, CarPlay kullanımı aracın tamamına yayılmış oluyor.

Özellikle, Aston Martin DB12 modeli, tam ekran özelliğini benimseyerek CarPlay deneyimini bir adım öteye taşıyor. Diğer yandan, Porsche ise kısmi olarak bu özelliği kullanmayı planlıyor. Şu an için, bu yeni nesil Apple CarPlay özelliklerine sahip diğer araç modelleri hakkında henüz bilgi bulunmamaktadır.

Apple, piyasaya yeni araç modelleri çıktıkça CarPlay yazılımını güncelleyerek, kullanıcılara daha zengin özellikler sunmaya devam ediyor. Bu gelişmeler, sürücülerin ve yolcuların araç içi eğlence ve bilgiye daha etkileşimli bir şekilde erişimini sağlamak adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Microsoft, balkabağı çiftliği almak için 76 milyon dolar ödedi!

0

Milwaukee Business Journal’ın haberine göre Wisconsin’li bir aile, yerel balkabağı çiftliği de dahil olmak üzere 407 dönümlük arazisini Microsoft projesi için toplam 76 milyon dolara satmayı kabul etti.

Yerel yönetim ilk olarak Foxconn Teknoloji Grubu ile yapılan anlaşmanın bir parçası olarak 2017 yılında Mount Pleasant, Wisconsin’deki Creuziger ailesine bu meblağın yaklaşık üçte birini teklif etti. Ancak aile daha iyi bir teklif beklemeyi tercih ederek bu teklifi reddetti.

Ailenin avukatı David Barnes, Business Journal’a şunları söyledi: “Aile, köye ve Microsoft’a iyi dilekler diliyor ve insanların özel hayatlarına saygı duymasını temenni ediyor.

Microsoft’un kazancı, arazinin mevcut değerlemesinden çok daha yüksek. Mount Pleasant’ın köy değerlendiricisi Dan McHugh verdiği demeçte, Creuziger ailesinin arazisinin değerinin başlangıçta 174.200 dolar olduğunu ancak iyileştirmeler yapıldıktan sonra 598.400 dolara yükseldiğini söyledi.

Dokuz dönümlük mısır labirentini içeren arazi, Microsoft yönetiminin Mount Pleasant köyünden toplam 99,7 milyon dolara satın aldığı 641 dönümlük başka bir araziye de komşu. Microsoft’un nihai hedefi, 1 milyar doların üzerinde yatırım yapmayı planladığı bölgede bir veri merkezi kampüsü inşa etmek.

Sonuç olarak, Foxconn’dan gelen karışık sinyaller ve kafa karışıklığıyla geçen birkaç yılın ardından bu satış köy için mutlu bir son oldu. Foxconn’un, son teknolojiye sahip bir üretim tesisini de içerecek olan Mount Pleasant’a vaat ettiği 10 milyar dolarlık yatırımını büyük ölçüde azaltmasının üzerinden yalnızca iki yıl geçti.

Milwaukee Business Journal, Microsoft’un başlangıçta Mount Pleasant veri merkezinde 200 çalışanı işe almayı planladığını ve zaman içinde 460’ın üzerinde iş ekleyebileceğini bildirdi.

Ancak bu yine de Foxconn‘un 2017’de bölgeye vaat ettiği 13.000 istihdamın çok küçük bir kısmı olacak.

Waymo, Cruise tartışmalarının gölgesinde güvenlik için çalışıyor!

Geçtiğimiz hafta, GM Cruise yönetiminin işgücünü boşalttığı ve San Francisco’daki bazı yüksek profilli yaralanmalı kazaların ardından birkaç yıllık yeniden inşa çalışmalarına hazırlandığı haberi görüldü.

Hatta protestocular, Cruise’a SF’de faaliyet göstermesi için yeşil ışık yaktığı ve daha önce Cruise tarafından istihdam edilen bir komisyon üyesinin görevden alınması çağrısında bulunduğu için Kaliforniya Kamu Hizmetleri Komisyonunu bile hedef alıyordu.

Cruise daha önce DMV’den aldığı işletme iznini kaybetmiş ve San Francisco ve diğer yerlerdeki tüm sürücüsüz operasyonlarını askıya aldığını açıklamıştı.

Bu arada, Waymo şu an için oldukça iyi durumda ve bu hafta, finanse edilmiş gibi görünen hakemli bir çalışmayı yayınladı; bu çalışma, insan sürücülerin ve Cruise arabalarının kaza yapma oranları hakkında çeşitli sonuçlara varıyor.

Chronicle’ın belirttiği üzere, çalışma Waymo’nun araçlarının şu ana kadar San Francisco’da kaydettiği 1,76 milyon sürücüsüz milin yanı sıra başka yerlerde kayıtlı yaklaşık 5,4 milyon mili kapsıyor. Her türden araç kazasına ilişkin verileri karşılaştırıyor ve Waymo araçlarının, yaralanma veya maddi hasarla sonuçlanan kazalara insanlı araçlara kıyasla çok daha az sıklıkta karıştığını tespit ediyor. 

Aslında, Waymo’nun çeşitli sürüş zayıflıklarına ilişkin insan ortalamalarını ifade etmek için kullandığı “insan ölçütü“, 1 milyon mil başına 5,55 kaza. Ve Waymo robot karşılaştırması 1 milyon mil başına yalnızca 0,6 çarpışma.

Bu rakamların her ikisi de, hangi tarafın hatalı olduğuna bakılmaksızın kazaları sayıyor.

Kaza oranlarına ilişkin genel rakam, Waymo’nun insan oranından (milyonda 2,78) 6,7 kat daha düşük olduğunu (1 milyon mil başına 0,41 olay) ortaya çıkardı. Buna Phoenix, San Francisco ve Los Angeles’tan de veriler dahildi.

Raporun “Sonuçlar” bölümü, çeşitli yargı bölgelerinde polis tarafından bildirilen olaylara ilişkin verilerin tutarlı olmayabileceğini belirterek, bulguları açısından pek de kesin değil.

Raporun yazarları, “Kıyaslama oranlarının kendisi… konumlar arasında ve aynı konum içinde önemli ölçüde farklılık gösteriyordu.” diyor. “Bu, kıyaslama veri kaynaklarının karşılaştırılabilir raporlama eşiklerine (gözetim yanlılığı) sahip olup olmadığı veya kıyaslamalarda kontrol edilmeyen diğer faktörlerin (günün saati, sürüş karışımı) karşılaştırma oranlarını etkileyip etkilemediği sorularını gündeme getiriyor.

Yine de, Alphabet’in sahibi olduğu Waymo’nun son aylarda görevlendirdiği birkaç rapordan biri olan rapor, yaklaşımı açısından ikna edici derecede kapsamlı ve akademik; ayrıca, muazzam Los Angeles pazarından başlayarak büyümeyi ümit eden şirket için harika bir haber gibi görünüyor.

Waymo, daha önce tıpkı Cruise gibi, şüpheci kamuoyunu sürücüsüz araçların aslında insanlardan daha güvenli olduğuna ikna etmeye çalıştı.

Waymo’nun güvenlik araştırmaları ve en iyi uygulamalardan sorumlu yöneticisi Trent Victor, “Açıkçası, kendi değerlerimize göre değerlendirilmek isteriz.” diyor ve şöyle devam ediyor: “20’den fazla makale yayınlayan biziz. Yapmak istediğimiz şey, insanların farkı görmesine olanak sağlamak için daha net bir resim sunmaktır. Ayrıca sorumlu bir şekilde ölçeklendirme yapmamızın da başka bir fark olduğunu düşünüyorum.

Waymo muhtemelen herkesin, bir başka markanın sürücüsüz taksisinin bir kadına çarpıp sürüklediğini ve acil durum araçlarının dahil olduğu düzinelerce olayda sürücüsüz arabalardan bahsedildiğini unutmasını isteyecek.

Türkiye’nin “2023 dijital skoru” belli oldu!

Türkiye, dijitalde 100 üzerinden 70.44 notu aldı. Dijital Türkiye Endeksinde Hizmet ve Toplumsal Endeks zirveyi paylaşırken, ekonomi düşük puan aldı.

Ülkemiz için özgün olarak hazırlanan Dijital Türkiye Endeksi ulusal politikaları da kapsaması açısından bir ilktir diyen TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe, “Çalışma, Dijital Türkiye yolculuğunda ekosistem paydaşlarını bir araya getiren ve strateji ve eylem planlarının belirlenmesi ve uygulanmasına dayanak oluşturan önemli bir kaynak olacaktır. Türkiye’nin milli ve yerli dijital endeksini oluşturduk” ifadelerini kullandı.

Türkiye Bilişim Derneği

e-Devlet başarısı öne çıktı

2023 Dijital Türkiye Endeksinde en yüksek puanı hizmet sektörü aldı. Skoru 82,39 olan hizmet sektöründe yaşamsal olaylar kapsamında Adalet (81,4), Aile (70,3), Araç (85,6), Kariyer (81), Şirket Genel (81,5), Şirket Kurulum (82,8), Taşınma (100), Yükseköğretim (82,9) ve Sağlık (90,8) notunu aldı. e-Devlet Kapısı üzerinden sunulmaya başlayan “araçlarım” ve “çalışma hayatım” gibi bütünleşik hizmetlerin önemli gelişme kaydedildiği belirtilen endekste ikinci el araç, muayene randevu gibi hizmetlerin entegrasyonların eksikliği dolayısıyla, kesintisiz hizmet sunumu açısından henüz yeterli düzeyde olmadığı tespit edildi.

Hane halkının internet kullanma pratikleri yüksek 

Hane halkının internet kullanımını ölçekleyen Toplum ekseninin skoru ise 71,42 oldu. Türkiye genelinde hane halkının internet kullanım pratiklerinin yüksek olması ile topluma yönelik sunulan bilgilendirici ve işlevsel hizmetlerin yaygın olması toplumsal endeksin puanını yükseltirken; eğitim, mahremiyet ve e-katılım faaliyetlerine yönelik göstergelerde zayıf bir performans belirlendi.

En düşük skor ekonomide

Ekonomi ekseninin skoru ise 64,01 olarak belirlendi. Ekonomi alanında güçlü yanlar iş dünyasına sunulan gelir idaresi, sicil yönetimi ve sosyal güvenlik gibi merkezi bilişim sistemlerinin varlığı olarak tespit edilirken, en büyük zafiyet ise KOBİ düzeyinde gerçekleşen ekonomik süreçlerde yeni nesil teknoloji kullanımının yaygınlaşmamış olması ve dijital yoğun sektörlerin düşüklüğü olarak belirlendi. .

Devletin Dijital Skoru 67-92       

Kamunun dijital dönüşümde başarılı bir performans sergilediği belirtilen Türkiye Dijital Endeksinde Devlet ekseninin skoru 67,92 oldu. Kamunun güçlü yanları, Elektronik Belge Yönetim Sistemi, T.C. Kimlik Kartı, merkezi bütçe, ihale yönetimi gibi hizmetler ile siber güvenlik ve açık kaynak kodlu yazılım çalışmaları oldu. Diğer taraftan, kamuda alana yönelik kamu bilişim uzmanlığı, kurumsal mimari, kurumlar arası veri yönetişimi ve açık devlet verisi gibi unsurlarda ilgili faaliyetlerin eksik kaldığı gözlemlendi.

Sürdürülebilir Dijital Veri Politikamız Yok 

Türkiye’de internet altyapısını tüm yönlerden inceleyen Dijital Ekosistem ekseninin skoru 66,47 oldu.   Dijital Ekosistem ekseninde İnternet ve iletişim altyapısı, ortak hizmetler ve bilişim uzmanı yetiştirmeye yönelik teşviklerin varlığı güçlü yanlar olarak ön plana çıkarken, bilişim sektörünün tüm sektörler içerisindeki görece küçüklüğü ile yazılım ve donanım alt sektörlerinin ülke ekonomisine katkısı açısından düşük performans sergilediği bulgusuna varıldı. Raporda yerli yazılım sektörünün geliştirilmesi ve veri yönetişimi konusundaki faaliyetlerin yerine getirilmesinde eksiklikler olduğu tespit edildi. Endekste ayrıca “Ülkemizde her ne kadar dijital veri etrafında kişisel verilerin korunması, açık veri portali, ulusal veri sözlüğü ve kamu veri alanı gibi önemli çalışmalar yürütülüyor olsa da net bir dijital veri politikamızın ve ilgili tedbirlerimizin olmadığı görülmektedir” ifadeleri yer aldı.

“TBD dâhil birçok STK ve şirket, geçmişte dijitalleşmeye yönelik ölçümler yapmıştır. Ancak bu çalışmaların, temel olarak ulusal politika gerçekleriyle uyumu zayıf kalmıştır. Dijital Türkiye Endeksi ise ana faaliyet alanlarındaki teknolojik etkileri içerebilecek 5 politika ekseni ve bu eksenler içerisindeki faaliyetlerin yaşam döngüsünü belirleyen 7 boyuttan oluşmaktadır. Çalışma kapsamında 12 farklı uluslararası endeks detaylı olarak incelenmiş ve toplam 416 gösterge tespit edilmiştir. Ulusal göstergelerin belirlenmesinde On Birinci Kalkınma Planı esas alınmıştır. Planda, dijital dönüşüm ile ilişkili olarak 252 tedbir belirlenmiştir” diyen TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe şu değerlendirmelerde bulundu:

“Tüm endeksler, hazırlayan tarafının politika gündemine uygun olarak şekillenmektedir. Küresel bir aktör olan ülkemizin, OECD, AB ve BM gündemleriyle büyük ölçüde uyumlu olması kaçınılmaz olmakla birlikte ülkemize özgü öncelikleri dikkate almamız ve kendi gündemimizi oluşturmamız gerekmektedir. Bu bağlamda, hızla gelişen ve yüksek fırsat ve riskler barındıran dijital teknolojilere yönelik ulusal politikaların varlığı ve izlenebilirliği hayati önem taşımaktadır. Hiçbir endeks politika gündemi için kesin bir değerlendirme vermemektedir. Bununla birlikte karar vericiler için önemli bir referans teşkil etmekte ve kamuoyuna şeffaflık sağlamaktadır. Dijital dönüşüm ekosisteminin ülke politikasına sahip çıkması ve destekleyebilmesi için tarafların bir araya gelmesi ve hesap verebilirlik elzemdir.

Ülkemizin özellikle Pandemi dönemi ve sonrasında hayata geçirdiği dijital devlet hizmetleri bu alanda başarılı olduğumuzu teyit etmektedir. İşletmelerin dijital dönüşüm çözümlerine ilgisinin arttığı ve bu yöndeki talebin büyük ölçüde yerli firmalarca karşılanabildiği görülmektedir. Ancak hem işletmeler hem de hane halkının yüksek hızlı internet ve performanslı kişisel cihaz erişimi konusundaki ihtiyaçlarının giderilmesinde yaşanan aksaklıklar “sayısal uçurum” konusunu tekrar gündeme taşımıştır.”

Google Mesajlar’da yapay zeka ile mesajlaşma daha kolaylaşıyor!

Google, Mesajlar uygulamasına Magic Compose özelliğini ekleyerek Google Mesajlar‘da yapay zeka deneyimini genişletiyor. Bu özellik, mesajları yanıtlamak veya göndermeden önce metinleri yeniden formüle etmek isteyen kullanıcılara olanak tanıyor. ABD’de başlayan Magic Compose, artık dünya genelindeki kullanıcılara da sunulmaya başlandı.

9to5Google tarafından doğrulanan bilgilere göre, birçok ülkedeki kullanıcılar artık Google Mesajlar’ın sohbet bölümünde yeni bir kalem veya konuşma balonu simgesi görebilirler. Bu simgeye tıkladıklarında, “Yapay zeka ile sihirli bir şekilde mükemmel mesajı yazabileceğinizi” belirten bir uyarı ile karşılaşacaklar. Google, bu süreçte gönderilen verilerin sadece yeniden yazma önerileri oluşturulduktan sonra silineceğini vurguluyor.

Magic Compose’u kullanmaya başlamak için kullanıcıların gizlilik uyarısını kabul etmeleri gerekiyor. Sohbetteki mesaj sayısına bağlı olarak, özellik ya otomatik yanıtlar üretecek ya da kullanıcılardan bir mesaj taslağı oluşturmalarını isteyecek. Kullanıcılar, oluşturulan seçenekler arasından resmi, heyecanlı, kısa gibi farklı stilleri seçebilirler.

9to5Google‘ın raporlarına göre, Magic Compose’un Fransa ve İngiltere‘de zaten aktif olduğu görülüyor ve Almanya‘da da kullanılabiliyor. Google Messages ve Carrier Services beta sürümlerini kullanmanın gerektiği belirtilse de, sadece Google Messages beta sürümüyle de kullanılabiliyor.

Magic Compose, büyük dil modelinden faydalanmasına rağmen, Google’ın bunu yerel olarak çalıştırmak için çabalar sarf ettiği belirtiliyor. Şirket, en gelişmiş dil modeli Gemini’yi Google Pixel 8 Pro’da test ediyor.

Google’ın bu yapay zeka özelliği, kullanıcılara mesaj yazma sürecinde daha fazla kolaylık ve yaratıcılık sunmayı hedefliyor. Magic Compose’un gelecekteki güncellemelerle daha da gelişmesi bekleniyor.

Beeper Mini, Apple’ın başını ağrıtmaya devam ediyor!

Eleştirmenler bunun Apple’ın potansiyel rakiplerine nasıl zorbalık yaptığını gösterdiğini söylerken Beeper Mini, Apple’ın mesajlaşma sisteminde bir delik açtı.

Beeper Mini, Android cihazlara modern iPhone hizmetine erişim izni verdiğinde Apple şaşırmıştı. 

Beeper Mini’nin piyasaya sürülmesinden kısa bir süre sonra Apple, iMessage sistemini değiştirerek uygulamayı engelledi. Uygulamanın güvenlik ve gizlilik riski oluşturduğu belirtildi.

Apple‘ın tepkisi, uygulamanın alternatif çalıştırma yolları bulması ve buna yanıt olarak uygulamayı engellemenin yeni yollarını bulması ile bir kovalamaca oyununu başlattı. 

Düello, Washington’da, Apple’ın iMessage üzerindeki pazar hakimiyetini rekabeti engellemek ve tüketicileri iPhone’lara düşük fiyatlı alternatiflerden daha fazla harcamaya zorlamak için kullanıp kullanmadığı konusunda soruları gündeme getirdi.

Adalet Bakanlığı davayla ilgilendi. Toplantıyı takip eden iki kişi, Beeper Mini’nin bakanlığın antitröst avukatlarıyla 12 Aralık’ta bir araya geldiğini söyledi. 

Uygulamanın ana şirketi Beeper’ın kurucu ortağı Eric Migicovsky, toplantı hakkında yorum yapmayı reddetti ancak departman, Apple’ın rekabete aykırı davranışlarına ilişkin dört yıllık bir soruşturmanın ortasında. 

Federal Ticaret Komisyonu Perşembe günü bir blog yazısında, hizmetler arasında “birlikte çalışabilirliğe izin vermemek için gizlilik ve güvenliği gerekçe olarak kullanan” “baskın” oyuncuları inceleyeceğini söyledi. Gönderide herhangi bir şirketin adı yer almadı.

Savaş aynı zamanda Senato Yargı alt komitesinin antitröstle ilgili dikkatini de çekti. Komitenin liderliği, Adalet Bakanlığı’na Apple’ın rekabeti ortadan kaldırdığına dair endişelerini dile getiren bir mektup yazdı.

Apple ise mektup hakkında yorum yapmaktan kaçındı.

Yılın en büyük 10 teknoloji haberi!

0

Sam Altman önce kovuldu; sonra yeniden işe alındı! 

Bir yıl önce ChatGPT’yi başlatarak üretken yapay zekanın modern çağını ateşleyen OpenAI CEO’su Sam Altman’ın görevden alınması, yılın teknoloji endüstrisindeki şokuydu. 

Yönetim kurulunun 17 Kasım’da Altman’ı kovduğunu belirten gizemli bir açıklama yayınlamasının ardından Microsoft, Altman’ı ve onu kapıya kadar takip etmek isteyen diğer OpenAI çalışanlarını işe alacağını duyurdu. OpenAI geri adım attı ve Altman’ı yeniden işe aldı.

Ortalık yatıştığında hikaye netliğe kavuştu: OpenAI yönetim kurulu, yatırımcıların baskısı altında olan ve büyük miktarda bilgi işlem gücü için ödeme yapma ihtiyacı duyan Altman’ın, ürünleri piyasaya sürmek için çok hızlı baskı yaptığına ve bu durumun şirketin orijinal güvenli ürün yaratma misyonunu tehlikeye attığına inanıyordu.

Altman artık OpenAI’i neredeyse tamamen yeni bir anakartla çalıştırmaya geri dönüyor ve çok eski bir hikayeyi vurguluyor: Ticari kaygılar ve öncü olma yarışı, her türlü teknolojinin gelişimini engelleme çabalarını geçersiz kılıyor.

20 yılın en büyük teknoloji antitröst davası

ABD Adalet Bakanlığı (DOJ), Eylül ayında Google’a karşı antitröst davasını başlattı ve internet devini, başta Apple olmak üzere çeşitli cihazlarda varsayılan arama teknolojisi haline getiren anlaşmalar yoluyla arama tekelini yasadışı bir şekilde sürdürmekle suçladı. 

Bu, Adalet Bakanlığı’nın Microsoft’u Internet Explorer’ı Windows ile yasa dışı olarak paketlemekle suçladığı 1990’lardan bu yana görülen en büyük antitröst davası. İronik bir şekilde, Microsoft CEO’su Satya Nadella bu kez davanın önemli bir tanığıydı ve yapay zeka destekli aramalar geldikçe Google’ın tekel karlarının yayıncıları kilitleyebileceği konusunda uyardı.

Büyük teknoloji şirketlerinin hakimiyetine ilişkin kamuoyunda artan tedirginliğin olduğu bir ortamda bu, ABD Federal Ticaret Komisyonu’nun Amazon’un e-ticaret işine ilişkin Eylül ayında başlatılan antitröst davası ve ayrı bir ABD antitröst davası da dahil olmak üzere devam eden bir dizi davadan yalnızca biri.

Yine Google, 2024’te yargılanacak olan reklamcılığa odaklanıyor; bu, düzenleyicilerin rekabete aykırı uygulamalara karşı mücadelede yenilenmiş bir güç göstermesi nedeniyle teknoloji pazarını yeniden şekillendirebilir.

Amazon 18.000 işçiyi işten çıkarıyor

Yeni yılın başlamasından sadece birkaç gün sonra Amazon, 18.000 personelini işten çıkaracağını doğruladı. 

Bu, aralarında Cisco, Meta, Microsoft, Google, IBM, SAP ve Salesforce’un da bulunduğu teknoloji devlerinin yanı sıra çok sayıda şirket tarafından uygulamaya konulan kapsamlı işten çıkarmalarla birlikte, 2023’te teknoloji şirketlerinde büyük bir kesinti olacak ilk büyük işten çıkarma duyurusuydu

Adobe 20 milyar dolarlık Figma alımının fişini çekiyor 

Adobe ve işbirlikçi arayüz tasarımı aracı sağlayıcısı Figma, teknolojiye yönelik düzenleyici incelemelerin arttığının bir başka işareti olarak, Aralık ayında planladıkları 20 milyar dolarlık birleşmenin fişini çekeceklerini duyurdu. 

AB Komisyonu Kasım ayında, anlaşmanın birden fazla pazardaki rekabeti azaltma potansiyeline işaret eden bir İtiraz Bildirisi yayınlamıştı. Bunu birkaç hafta sonra Birleşik Krallık rekabet otoritesinin itiraz listesi izledi. Bildirildiğine göre bardağı taşıran son damla, anlaşmanın iptal edilmesinden günler önce ABD Adalet Bakanlığı ile yapılan ve ABD kurumunun bir antitröst davası başlatmakla tehdit ettiği bir toplantıydı.

Yıl içinde tamamlanan birkaç büyük teknoloji satın alımı vardı; özellikle Microsoft’un 69 milyar dolarlık oyun yapımcısı Activision’ı satın alması ve Broadcom’un 69 milyar dolarlık VMware’i satın alması.

Ancak bu anlaşmalar tamamlanmadan önce düzenleyicilere taviz verilmesi gerekiyordu ve yılın sonunda ABD Federal Ticaret Komisyonu hâlâ Broadcom’un satın alınmasını gevşetmeye çalışıyordu.

MOVEit güvenlik açığı

Mayıs ayının sonunda Progress Software, dosya aktarım yazılımı MOVEit’te yetkisiz erişime yol açabilecek bir güvenlik açığı keşfettiğini açıkladığında, bu yalnızca bir güvenlik kabusunun başlangıcıydı. 

Altı ay sonra, güvenlik açığı dünya çapında yaklaşık 2.620 kuruluşun ve 77,2 milyon kişinin bir tür ihlalden muzdarip olmasına neden oldu.

Güvenlik olayı nedeniyle Progress şimdi ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Kurumu’nun (SEC) siber güvenlik şirketlerinin ve yöneticilerinin incelemesini artırdığı anlaşılan bir soruşturmayla karşı karşıya: ayrı bir vakada, SEC personeli bireysel SolarWinds çalışanlarına karşı yasal işlem yapılmasını önerdi.

Şirketin 2020’de altyapısına yönelik saldırısına verdiği yanıtın ardından CISO da dahil olmak üzere, bu hareket siber güvenlik profesyonelleri için yepyeni bir dizi potansiyel sorumluluğun sinyalini veriyor.

Linux'u hedef alan üç yıllık şüpheli tedarik zinciri saldırısını ortaya çıkardı

İsrail-Hamas çatışması siber uzaya da uzandı

İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmanın ortasında, düşmanlığın her iki tarafındaki ulus devlet tehdit gruplarının DDOS saldırıları ve web sitesi tahrifatları başlatmasıyla siber uzayda yeni bir savaş alanı açıldı.

Bu arada, Ukrayna’ya karşı yürüttüğü kampanya devam ederken, Rusya’nın hacktivistlerden ve siber suçlulardan daha fazla yararlandığı görülüyor; Çin’in öncülüğünde Tayvan’a yönelik siber saldırılar ise keskin bir şekilde artıyor. 

Özel sektör kuruluşlarını ve sivil toplum kuruluşlarını siber güvenlik krizlerine çekme eğiliminin devam etmesi muhtemel olduğundan, artan jeopolitik gerilimler CISO’ların yüksek alarm durumuna geçmesine neden oluyor.

ABD, Çin’e çip ihracatı sınırlamalarını genişletiyor

Ekim ayında ABD, Çin’in yapay zeka ve süper bilgisayarlar için gelişmiş çiplere erişimini kısıtlamak amacıyla ek ihracat kısıtlamaları getirerek.

Kısıtlamaların belirtilen amacı, Çin’in yapay zeka, askeri modernizasyon ve insan hakları ihlalleri için ileri teknolojiye erişimini engellemek. 

Ancak ABD, müttefiklerine Çin’e çip ihracatına kısıtlamalar getirmeleri için baskı yaparken çip ticareti savaşı, gelişmiş çipler kullanan tüm ürünler ve bunları yapmak için kullanılan ekipmanlar için küresel tedarik zincirine zarar veriyor.  

Apple Vision Pro, teknolojiye çağ atlatabilir

Yıl ortasında, Apple uzun zamandır beklenen karma gerçeklik kulaklığı Vision Pro’yu (2024’te piyasaya sürülecek) tanıttı ve CEO Tim Cook, fiziksel çevreyi dijital bilgilerle harmanlayan mekansal bilgi işlem teknolojisinde yeni bir çağ ilan etti.  

Apple'ın Vision Pro karma gerçeklik başlığı ağırlık sorunlarıyla karşı karşıya

Hiç şüphe yok ki Apple, sensörler, malzeme bilimi, ekranlar ve işlemciler konusunda onlarca yıllık Ar-Ge’den yararlanarak 3.499 dolarlık cihazı oluşturmak için bazı gelişmiş teknolojileri bir araya getirdi. Ancak sanal gerçeklik kulaklıklarının çeşitleri yıllardır mevcuttu; Meta CEO’su Mark Zuckerberg, şirketin geleceğini karma gerçekliğe dayandırıyordu ve giyilebilir cihazlar, kulaklık satışlarının son zamanlarda düşmesiyle birlikte halk tarafından çoğunlukla kayıtsız karşılandı.

Zoom, uzaktan çalışma uygulamasını sonlandırdı

Yılın ironik teknoloji öyküsü ödülü, Ağustos ayında çalışanlarının çoğu için ofise dönüş talimatı veren, salgın sırasında evden çalışmayla eşanlamlı hale gelen video konferans şirketi Zoom’a verildi. 

Çok daha büyük teknoloji şirketleri de ofise dönüş politikalarını yürürlüğe koydu; ancak, iş modeli uzaktan çalışmayı temel alan bir şirket, personelini ofise geri çağırdığında bu gerçekten ilginç bir tavır oluyor.

Teknoloji liderleri, yapay zekanın insan neslini tehdit ettiğini düşünüyor

Yapay zekanın (AI) evriminin bir “yok oluş” olayına yol açabileceğine dair uyarıda bulunan tek cümlelik açıklama sadece ironik değil aynı zamanda korkutucu ve kafa karıştırıcıydı. 

Bunun nedeni, Mayıs ayında yayınlanan mektubun yüzlerce akademisyen, tanınmış kişi ve gezegendeki en gelişmiş üretken yapay zeka sistemlerini oluşturmak için yarışan teknoloji endüstrisi liderleri tarafından imzalanmış olması. 

Yapay zeka eğitim veri setinde çocuk istismarı görüntüleri bulundu

Yapay zekanın neden olduğu yok olma riskinin azaltılması, salgın hastalıklar ve nükleer savaş gibi diğer toplumsal ölçekteki risklerin yanı sıra küresel bir öncelik olmalıdır.”

Hükümetler, bu çağrıya kulak vermeye başlıyor. AB, yapay zekanın ticari olarak ve devlet kurumları tarafından nasıl kullanılabileceğini düzenleyen Yapay Zeka Yasasını onaylamaya yaklaşıyor ve ABD Başkanı Joe Biden, geniş kapsamlı bir idari emirle yapay zeka gelişimi için gözetim tedbirlerini ortaya koydu. 

Intel ve Nvidia arasındaki yapay zeka rekabeti kızıştı!

Intel CEO’su Pat Gelsinger ve Nvidia Başkan Yardımcısı Bryan Catanzaro arasında yaşanan sert söz düellosu medyaya konu oluyor, yapay zeka sektöründeki rekabetin ne kadar çetin olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Gelsinger, Massachusetts Institute of Technology (MIT) ile gerçekleştirdiği röportajda, Nvidia’nın yapay zeka alanındaki başarısını tamamen şansa bağlayarak, Jensen Huang’ı “olağanüstü şanslı” olarak değerlendirdi.

Bu iddialı sözler, Nvidia cephesinden hemen sert bir karşılık buldu. Nvidia Başkan Yardımcısı Bryan Catanzaro, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Intel’in vizyonsuz olduğunu savundu ve şirketin başarısının tesadüfe değil, vizyon ve uygulamadan geldiğini belirtti. Catanzaro aynı zamanda, Intel’deki Larrabee projesinde çalıştığını ve Nvidia’ya geçtiğini hatırlatarak, tecrübelerini paylaştı.

intel CEO’su Pat Gelsinger

Intel CEO’su, röportajda, firmanın geçmiş hatalarını kabul ederek, özellikle Larrabee projesinden vazgeçmeyi tercih etmelerinin Intel’i şanslı yapabileceğini söyledi. Ayrıca, Nvidia’nın yapay zeka projelerine başlangıçta destek vermediğini iddia ederek, şirketin hakimiyetinin Intel’in bu alanda geç adım atmasından kaynaklandığını öne sürdü.

Bu söz düellosu, sadece iki dev teknoloji şirketi arasındaki çekişmeyi değil, aynı zamanda yapay zeka endüstrisindeki genel rekabetin şiddetini de ortaya koyuyor. Gelsinger’ın Intel’in gelecekteki yapay zeka inovasyonlarına dair iyimser sözleri, Nvidia’nın ise vizyon ve uygulama odaklı başarısını vurgulaması, teknoloji dünyasında heyecan yaratıyor. Her iki büyük şirketin de gelecekteki hamleleri, yapay zeka alanındaki liderlik mücadelesini belirleyecek gibi görünüyor.

Apple Watch satışları ve değişim programı ABD’de durduruldu!

25 Aralık 2023 itibariyle Apple Watch ithalat yasağı yürürlükte olacak. Amerika’da Apple Online Store üzerinden Apple Watch Ultra 2 ve Apple Watch Series 9 satışları resmen durduruldu; yalnızca Apple Watch SE modeli satışta kaldı. Mağaza içi satışlar da 24 Aralık’tan itibaren son bulacak. Bu yasağın bir sonucu olarak, garanti dışı kalan Apple Watch modelleri için onarım veya değişim yapılamayacak.

Özellikle kanda oksijen düzeylerini ölçen Apple Watch Series 6 ve daha yeni modeller, ithalat yasağı süresince onarılamayacak. Bu durumda zarar gören Apple Watch sahipleri, donanım değişim programının başlamasını beklemek zorunda kalacaklar. Ancak, yazılım tabanlı onarımlar sürecek.

Garantisi devam eden Apple Watch’lar için değişim sürecek. Yani, hem standart bir yıllık garanti hem de uzatılmış AppleCare garantisiyle korunan cihazlar değiştirilebilecek. Ancak, yasak süresince müşteriler değişim talebinde bulamayacaklar, sadece aksesuarlar gibi belirli parçaları değiştirebilecekler.

İthalat yasakları ve nedenleri

ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu, kandaki oksijeni algılama teknolojisine sahip Apple Watch’ların ithalatını durdurma kararı aldı. Bu, Apple’ın bu özellikle üretilen saatleri denizaşırı ülkelerden Amerika’ya getiremeyeceği anlamına geliyor. ITC, Apple’ın bu teknolojiyi kullanırken tıbbi cihaz şirketi Masimo’ya ait kan oksijeni patentlerini ihlal ettiği konusunda bir karar almıştı. İthalat yasağı 25 Aralık’ta yürürlüğe girecek.

Henüz Beyaz Saray’ın yasağı veto etme konusundaki kararı net değil. Beyaz Saray, bu konuda kararını 25 Aralık’a kadar açıklamak için süreye sahip.

Apple, Apple Watch’un kandaki oksijeni algılama algoritması için bir yazılım güncellemesi üzerinde çalışıyor. Şirket, bu güncellemenin Apple Watch’un yasak süresince tekrar satışa sunulması için yeterli olacağını belirtiyor. Ancak, bu yazılım güncelmesinin ne zaman tamamlanacağı hakkında şu an için net bir tarih verilmedi.

Google, Chrome’un şifre güvenlik aracını otomatikleştiriyor!

Google tarafından perşembe günü yayınlanan blog yazısında, diğer şeylerin yanı sıra kayıtlı şifrelerinizden herhangi birinin ele geçirilip geçirilmediğini görmek için interneti kontrol eden Google’ın Chrome için Güvenlik Kontrolü özelliğinin artık masaüstünde “arka planda otomatik olarak çalışacağı” belirtildi.

Sürekli olarak kontroller yapılması, daha önce değiştirmeniz gereken bir şifre hakkında uyarılmanız anlamına da gelebilir.

Güvenlik Kontrolü aynı zamanda kötü uzantıları veya incelemeniz gereken site izinlerini de izliyor ve Chrome’un üç noktalı menüsünden Güvenlik Kontrolü uyarılarına göre işlem yapabiliyorsunuz.

Google Chrome, yapay zeka ile sekmeleri otomatik olarak organize edecek

Ayrıca Google, Güvenlik Kontrolü’nün bir siteyi bir süre ziyaret etmediğiniz takdirde sitenin izinlerini iptal edebileceğini söylüyor.

Google ayrıca masaüstünde de Chrome’un sekme grupları için yakında çıkacak bir özelliği duyurdu: Chrome, sekme gruplarını kaydetmenize izin verecek, böylece bu grupları cihazlar arasında kullanabilirsiniz; bu, evdeki bir bilgisayar ile seyahat sırasında bir dizüstü bilgisayar arasında geçiş yaparken kullanışlı olabilir. Google, bu özelliğin “önümüzdeki birkaç hafta içinde” kullanıma sunulacağını söylüyor.

Şirket ayrıca yeni yapay zeka modeli Gemini tarafından desteklenen özellikleri Chrome’a ​​”gelecek yılın başında” getireceğini de belirtti.

Bu sürpriz değil, CEO Sundar Pichai Gemini’nin Chrome’a ​​geçeceğini zaten söylemişti ama yine de bunun pratikte ne anlama geldiğini merak konusu.

Google, hem yapay zeka teknolojisinin gelişim hızıyla; hem güvenlik endişeleriyle; hem de antitröst davalarıyla aynı anda boğuşuyor. Şirketin yaklaşan yeni yılda bu başlıklar altında atacağı daha birçok adıma şahit olacağız.