Nicolas Cage, yapay zekanın filmlerde kullanımına ilişkin tartışmaya ağırlık verdi. Warner Bros.’daki kısa rolüyle ilgili bazı eleştirel sözler söyledi..
Cage: “Yapay zeka benim için bir kabus. Bu insanlık dışı. Yapay zekadan daha insanlık dışı bir şey olamaz… Eğer insanlar sanatımı alıp benimseseydi çok mutsuz olurdum” dedi.
Ancak Cage, 2022 yazında The Flash’taki küçük rolünün sorumlusunun yapay zeka olmadığını söyledi. Film, daha genç bir Cage’i Superman’in çoklu evren versiyonu olarak tasavvur ediyordu; Tim Burton’ın 1998’de hayata geçmeden önce iptal edildiği ünlü Man of Steel projesi olan Superman Lives’dan ilham alıyordu. The Flash’ta Cage’in Süpermen’i, gözlerinden kırmızı lazerler çıkan büyük bir yaratıkla dövüşüyordu. Ancak oyuncu bunun aslında The Flash için çektiğinden çok farklı olduğunu söylüyor.
Cage: “Fotoğrafa gittiğimde dev bir örümcekle dövüşüyordum. Ben yapmadım. Benim yaptığım bu değildi. Yapay zeka tarafından yaratıldığını düşünmüyorum. Tim’in (Burton) benim gibi yapay zeka konusunda üzgün olduğunu biliyorum. Yaşımı küçültsünler diye CGI’ydı, tamam, ve ben bir örümcekle savaşıyorum. Ben bunların hiçbirini yapmadım, dolayısıyla orada ne olduğunu bilmiyorum” dedi.
59 yaşındaki aktörün aslında sette olması biraz beklenmedik bir durum çünkü filmi izleyen birçok kişi tüm performansın CG tarafından yaratıldığını varsayıyordu. Cage, gerçekte çekilen şeyin ve sahnede kendisine söylenenin daha ciddi bir şey olduğunu söyledi.
Cage: “Yapmam gereken şey kelimenin tam anlamıyla alternatif bir boyutta durmak ve evrenin yok oluşuna tanık olmaktı. Kal-El bir evrenin sonuna tanıklık ediyordu ve sahip olduğum bu kısa zaman dilimiyle, anlatabileceklerim açısından bunun ne anlama geldiğini tahmin edebilirsiniz. Hiçbir diyaloğum yoktu, bu yüzden duyguyu gözlerimle aktarmam gerekiyordu. Ben de öyle yaptım. Yaklaşık üç saat boyunca setteydim” ifadelerini kullandı. Yine de Cage, yönetmen Andy Muschietti’yi gerçekten beğendiğini ekledi.
Cage şu anda, milyonlarca yabancının aniden onu rüyalarında görmeye başlamasıyla hayatının altüst olduğunu fark eden bir aile babasını konu alan yeni filmi Dream Scenario’nun tanıtımını yapıyor. Film güçlü eleştiriler alıyor; yüzde 91’i Rotten Tomatoes’dan geliyor ve The Hollywood Reporter , Cage’in “hiçbir zaman Dream Scenario’daki kadar komik olmadığını” söylüyor. Film 10 Kasım’da gösterime girecek.
Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye (TMMT), üretim faaliyetlerini gerçekleştirdiği Sakarya’daki fabrikasında Türkiye otomotiv endüstrisine ve sürdürülebilir geleceğe yönelik büyük bir adım atıyor. Yeni nesil Toyota C-HR ile Toyota’nın Avrupa’daki tesislerinde ilk şarj edilebilir otomobil ve batarya üreten fabrikası unvanını alan şirket, Türkiye’yi hibrit otomobil üretim üssü haline getiriyor. Tüm proje hazırlık süreci TMMT mühendisleri ve çalışanları tarafından yürütülen ve C-SUV segmentinde Toyota’nın yeni dizayn anlayışını en çarpıcı şekilde yansıtan yeni Toyota C-HR, Toyota Yeni Global Platformu (TNGA-2) üzerinde Hibrit ve Şarj Edilebilir Hibrit (PHEV) versiyonlarıyla üretilmeye başlandı. 308 milyon Euro ilave yatırım ile üretimine başlanan yeni nesil Toyota C-HR ve PHEV batarya üretimi ile Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye’nin ülkemizdeki toplam yatırımı 2,5 Milyar Euro’ya ulaştı. Yeni Toyota C-HR, ihracat pazarlarına Avustralya ve Yeni Zelanda’yı da dahil ederek Okyanusya Bölgesine ihracata başlamış oldu.
Yeni Nesil Toyota C-HR’ın hattan çıkış töreni Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, Japonya Büyükelçisi Takahiko Katsumata, Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, Toyota Avrupa (TME) Başkanı Yoshihiro Nakata, İcradan Sorumlu Genel Müdür Matthew Harrison, Üst Düzey Başkan Yardımcısı Marvin Cooke, Kıdemli Başkan Yardımcısı Kazunori Takagi, Baş Mühendis Toshio Kanei, tedarikçi firmaların üst yöneticileri, Otomotiv Endüstrisi STK yöneticileri, ulusal ve yerel basın ile TMMT çalışanlarının katılımıyla 4 Kasım 2023’te Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye AŞ. (TMMT) CEO’su Erdoğan Şahin’in ev sahipliğinde Sakarya’daki fabrikanın tesislerinde gerçekleşti. Ayrıca, Toyota Japonya Tsutsumi Fabrikası (TMC) Genel Müdürü Mitsuhiro Morita, video mesaj yoluyla katılım gösterdi.
Elektrifikasyon Dönüşüm Merkezi Sakarya
Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, öncü fabrika rolünü daha da pekiştirmeye devam ediyor. Yeni nesil Toyota C-HR’ın üretimiyle birlikte, Toyota Avrupa tesislerinde ilk ve tek şarj edilebilir otomobil üretimini gerçekleştirerek bu alandaki liderliğini bir kez daha kanıtlıyor. Ayrıca, Sakarya’daki tesis bünyesinde kurulan yıllık 75 bin adet kapasiteli yeni batarya üretim hattı ile şirket, Toyota’nın Avrupa operasyonlarında elektrifikasyon dönüşümünün merkezi haline geliyor.
Son teknoloji ve güvenlik sistemleriyle donatılmış olan yeni batarya hattında, alanında uzmanlaşmış çalışanlar tarafından üretilen bataryalar yeni nesil Şarj Edilebilir Hibrit Toyota C-HR’a hayat veriyor. TMMT, bu alandaki yetişmiş nitelikli iş gücü ve sahip olduğu bilgi birikimi ile diğer Toyota fabrikalarının elektrifikasyon dönüşümünü destekleyerek Toyota Avrupa’nın hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol üstlenecek.
Çevre Dostu Fabrika ve Otomobil
Dünyaya ve insana saygı anlayışı ile sürdürülebilir çevreci üretimi benimseyen Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, Yeni Nesil Toyota C-HR için ileri teknoloji çevreci üretim yöntemleri ile donatılmış yeni boya tesisini de devreye alarak Toyota’nın Avrupa tesislerinde 2030 karbon nötr, 2040 karbon sıfır hedefleri doğrultusunda emin adımlarla ilerliyor. Ürettiği çevre dostu hibrit teknolojisine sahip otomobiller ile üretimin yanı sıra her alanda sürdürülebilir çevre hedeflerine de katkı sağlayan Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, sınıfının en iyisi konumundaki Şarj Edilebilir Hibrit yeni nesil Toyota C-HR ile sunmuş olduğu 66 km batarya menzili ve 19 gr/km CO2 emisyonu ile karbon dioksit azaltımına önemli oranda katkı sağlıyor.
1,8 Hibrit, 2,0 Hibrit, 2,0 Hibrit 4 Çeker ve 2,0 Şarj Edilebilir Hibrit versiyonları ile müşterilerine 4 farklı elektrifikasyon çözümü sunan yeni Toyota C-HR’da eskisine göre geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı iki katına çıkarılırken araç içi pek çok kaplama malzemesi ve plastik parçalardan oluşan 100’den fazla parça geri dönüştürülen malzemelerden üretiliyor. Hayvansal deri ürünleri kullanımı en aza indirilen yeni Toyota C-HR’da tasarım ve yeni teknoloji ile araç ağırlığı azaltılarak iklimlendirme ihtiyacı da en aza indirgendi. Tüm bu özellikleri ile yeni Toyota C-HR çevre dostu bir otomobil olarak öne çıkıyor ve Toyota’yı 2030 karbon nötr hedeflerine bir adım daha yaklaştırıyor.
Herkes için Mobilite, Herkes için Mutluluk
Sakarya’daki fabrikasında üretim faaliyetlerini gerçekleştiren Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, Toyota’nın ‘’Herkes için Mobilite, Herkes için Mutluluk’’ misyonuna tam uyumlu şekilde otomobiller üretiyor. Yeni Nesil Toyota C-HR, tamamen müşterilerin istekleri ve beklentileri doğrultusunda Avrupa’da tasarlandı. C-SUV segmentindeki yeni dizayn anlayışını yansıtan etkileyici dış tasarımının yanı sıra, kullanıcı dostu dijital uygulamaları, performansı ve kaliteyi üst düzeyde sunan iç tasarımıyla dikkat çekiyor. Dünyada ilk defa Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye tarafından üretilecek olan bu model, geniş bir müşteri kitlesine hitap ediyor.
Lider Fabrika
Yeni Toyota C-HR’ın üretim hattından çıkış töreninde yaptığı konuşmada Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye Genel Müdür ve CEO’su Erdoğan Şahin, ‘’Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye olarak, Cumhuriyetimizin 100. yılını yeni Toyota C-HR ile taçlandırmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Bu, sadece Türkiye için değil, aynı zamanda Toyota’nın Avrupa operasyonlarında elektrifikasyon dönüşüm merkezi haline gelmesine olanak sağlıyor. Bu başarı, Türkiye’nin otomotiv alanındaki liderliğini ve stratejik rolümüzü bir kez daha vurguluyor. Yenilikçi ve sürdürülebilir üretim yöntemlerimizle, lider fabrika rolümüzü daha da pekiştirerek hem yerel hem de küresel ölçekte sürdürülebilirlik hedeflerimize katkı sağlıyoruz,’’ dedi.
Toyota Motor Avrupa Başkanı Yoshihiro Nakata
Toyota Motor Avrupa Başkanı Yoshihiro Nakata yaptığı konuşmada “Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye’nin ileri mühendislik kabiliyeti, yüksek üretim kalitesi ve iş birliği ile hayata geçirilen yeni Toyota C-HR’ın üretime başlamasının büyük heyecanı içindeyiz. Şarj Edilebilir Hibrit versiyonları ve TMMT’de üretilen bataryaları ile birlikte yeni nesil Toyota C-HR, Toyota’nın 2035 yılında Avrupa’da Sıfır Karbondioksit hedefine katkı sağlayacak” dedi.
New York jürisi Sam Bankman-Fried‘ı müşterilerden ve yatırımcılardan en az 10 milyar dolar çalmaktan dolayı dolandırıcılıktan suçlu buldu.
Bir ay süren duruşmanın ardından jüri üyeleri, Bankman-Fried‘ın Manhattan federal mahkemesindeki ifadesinde, bir zamanlar dünyanın en büyük ikinci kripto borsası olan FTX‘in bir yıl önce iflasa sürüklenmesinden önce asla dolandırıcılık yapmadığı veya müşterileri aldatmak niyetinde olmadığı yönündeki iddiasını reddetti.
Yargıç, “Bankman-Fried, lütfen ayağa kalkın ve jüriyle yüzleşin.” diye emretti. Bankman-Fried’ın 28 Mart’taki ceza setinde muhtemelen maksimum cezanın çok altında bir cezayla karşı karşıya kalması bekleniyor.
Karar okunurken, Bankman-Fried şaşkına dönmüş, taş bir yüz ifadesine sahip, ellerini önünde kavuşturmuş görünüyordu. Avukatı Mark Cohen daha sonra mahkeme dışında “jürinin kararına saygı duyduklarını” belirten bir açıklama okudu.
Cohen, “Bankman Fried masumiyetini koruyor ve kendisine yöneltilen suçlamalarla güçlü bir şekilde mücadele etmeye devam edecek.” dedi.
Karar sırasında seyirci bölümünün ön sırasında oturan ABD Başsavcısı Damian Williams, adliye binasının dışındaki kameraların önünde durdu ve Bankman-Fried’ın “Amerikan tarihinin en büyük mali dolandırıcılıklarından birini ve milyarlarca dolarlık bir planı gerçekleştirdiğini” söyledi.
Jüri, Bankman-Fried’ın üç günlük ifadesinde “hiçbir zaman dolandırıcılık yapmadığı veya müşterilerden, yatırımcılardan ve borç verenlerden hırsızlık yapma planı yapmadığı ve Ekim 2022’ye kadar şirketlerinin en az 10 milyar dolar borcu olduğunun farkına varmadığı” yönündeki ısrarını reddetti.
Duruşma, Ponzi planıyla binlerce yatırımcıyı yaklaşık 20 milyar doları aldatan Bernard Madoff’un 2009’da yargılanmasından bu yana görülmemiş ölçekte bir dolandırıcılığa odaklanması nedeniyle yoğun ilgi gördü. Madoff suçunu kabul etti ve 150 yıl hapis cezasına çarptırıldı, ardından 2021’de öldü.
31 yaşındaki Bankman-Fried’ın kovuşturması, gelişmekte olan kripto para endüstrisine ve Bahamalar’da 30 milyon dolarlık lüks bir dairede birlikte yaşayıp dünyanın en güçlü oyuncusu olmayı hayal eden 20’li yaşlarındaki bir grup genç yöneticiye dikkat çekti.
Savcılar, jüri üyelerinin, mahkemede gördükleri kısa saçlı ve takım elbiseli sanığın, 2017 yılında kripto para hedge fonu Alameda Research’ü ve FTX’i kurduktan sonra kendine özgü görünümü haline gelen, dağınık saçlı ve şortlu adam olmadığını bilmelerini sağladı.
Jüriye Bankman-Fried’in özel bir jette uyuduğu, elinde bir deste iskambil kağıdıyla oturduğu ve Super Bowl’da aralarında şarkıcı Katy Perry’nin de bulunduğu ünlülerle buluştuğu fotoğrafları gösterdiler. ABD Başsavcı Yardımcısı Nicolas Roos, Bankman-Fried’ı “ünlü peşinde koşmaktan” hoşlanan biri olarak nitelendirdi.
Kapanış konuşmasında Cohen, savcılarınSam’i “bir tür kötü adama, bir tür canavara” dönüştürmeye çalıştıklarını söyledi.
“Bu hem yanlış hem de adaletsiz; umarım ve inanıyorum ki bunun kesinlikle doğru olmadığını görmüşsünüzdür.” dedi. “Hükümete göre Sam’in dokunduğu ve söylediği her şey sahteydi.“
Hükümet, Bankman-Fried’ın FTX’teki müşteri hesaplarından milyarlarca doları hortumlamak için Alameda Research’ü nasıl kullandığını açıklamak için Bankman-Fried’in yakın çevresinden üç eski üyesinin, eski kız arkadaşı Caroline Ellison’un da aralarında bulunduğu üst düzey yöneticilerinin ifadelerine büyük ölçüde güvendi.
Savcılar, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü mezununun bu parayla yatırımlar, katkılar, on milyonlarca dolarlık siyasi katkılar, Kongre tanıklığı ve komedyen Larry David ve futbol oyun kurucusu Tom Brady gibi ünlülerin yer aldığı bir tanıtım kampanyası yoluyla etki ve güç kazandığını söyledi.
28 yaşındaki Ellison, Bankman-Fried’in, Alameda Research’ün genel müdürü olduğu sırada, büyük şirketlere liderlik etme, etkili bir şekilde para harcama ve bir gün ABD başkanlığına aday olma hırslarının peşinde koşarken kendisini dolandırıcılık yapmaya yönlendirdiğini ifade etti.
FTX’in baş teknoloji sorumlusu olan FTX kurucu ortağı Gary Wang, ifadesindeBankman-Fried’ın kendisine, Alameda Research’ün FTX’ten sınırsız para çekebilmesi ve 65 milyar dolara kadar kredi limitine sahip olabilmesi için FTX’in operasyonlarına kod eklemesi talimatını verdiğini açıkladı. Wang, paranın müşterilerden geldiğini söyledi.
FTX’in eski mühendislik başkanı Nishad Singh, bir zamanlar hayranlık duyduğu bir adamın dolandırıcılığın boyutunu gördüğünde eylemlerinin sonucunda “körleştiğini ve dehşete düştüğünü” ifade etti. Geçen Kasım ayındaki çöküşün kendisini intihara meyilli hale getirdiğini söyledi.
Ellison, Wang ve Singh dolandırıcılık suçlamalarını kabul ettiler ve cezanın hafifletilmesi umuduyla Bankman-Fried aleyhinde ifade verdiler.
Bankman-Fried geçen Aralık ayında Bahamalar’da tutuklandı ve Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edildi; burada elektronik izleme ve ailesinin Palo Alto, Kaliforniya’daki evinde kalması şartıyla 250 milyon dolarlık kişisel teminat karşılığında serbest bırakıldı.
Gazeteciler ve internet fenomenleriyle yaptığı yüzlerce telefon görüşmesinin yanı sıra e-postalar ve mesajlar da dahil olmak üzere iletişimleri, hakimin müstakbel duruşma tanıklarını etkilemeye çalıştığı sonucuna varması ve Ağustos ayında hapse atılması emrini vermesiyle sonunda başını belaya soktu.
Roos kapanış konuşmasında Bankman-Fried’ın ifadesiyle alay etti ve avukatının sorgusunda sanığın sözlerinin “birkaç kez prova edilmiş gibi pürüzsüz” olduğunu söyledi.
Ancak savcı çapraz sorguda “farklı bir kişiydi” dedi. “Çapraz sorguda birdenbire şirketi ya da kamuoyuna söylediği şeyler hakkında tek bir ayrıntıyı hatırlayamadı. Bunu duymak rahatsız ediciydi. Doğrudan muayenesi sırasında hatırlamadığını asla söylemedi ama çapraz sorgusu sırasında bu 140’tan fazla kez oldu.”
Eski federal savcılar, yalnızca yarım gün süren müzakerelerin ardından verilen hızlı kararın, hükümetin davayı ne kadar iyi denediğini gösterdiğini söyledi.
Pallas Partners LLP’nin ortağı ve eski Manhattan savcısı Joshua A. Naftalis, “Hükümet davayı beklediğimiz gibi denedi” dedi ve şöyle devam etti: “Bu büyük bir dolandırıcılıktı, ancak bu karmaşık bir dolandırıcılık olması gerektiği anlamına gelmiyor. ve sanırım jüri bu iddiayı anladı.”
Okta, geçen ay müşteri destek sistemini ihlal eden saldırganların 134 müşteriye ait dosyalara erişim sağladığını, bunlardan beşinin daha sonra çalınan oturum tokenları yardımıyla oturum ele geçirme saldırılarının hedefi olduğunu söyledi.
Okta: “28 Eylül 2023’ten 17 Ekim 2023’e kadar bir tehdit aktörü, Okta’nın müşteri destek sistemi içindeki 134 Okta müşterisiyle veya Okta müşterilerinin %1’inden azıyla ilişkili dosyalara yetkisiz erişim elde etti. Bu dosyalardan bazıları, oturum ele geçirme saldırıları için kullanılabilecek oturum belirteçleri içeren HAR dosyalarıydı. Tehdit aktörü, bu oturum belirteçlerini, 3’ü kendi oturumunu paylaşan 5 müşterinin meşru Okta oturumlarını ele geçirmek için kullanabildi” dedi.
Şirketin Ekim ayı güvenlik ihlali nedeniyle hedef alındıklarını açıklayan üç Okta müşterisi 1Password, BeyondTrust ve Cloudflare Hepsi, şirket içi Okta yönetici hesaplarına izinsiz giriş yapma girişimlerini tespit ettikten sonra şüpheli etkinlik konusunda Okta’yı bilgilendirdi. 29 Eylül’de oturum ele geçirme girişimleri konusunda uyarılmasına rağmen Okta’nın, etkilenen üç müşteriyle yaptığı çok sayıda toplantının ardından destek sistemindeki ihlali resmi olarak onaylaması iki haftadan fazla zaman aldı.
Tehdit aktörleri, Okta’nın destek sistemini ihlal etmek için, Okta tarafından yönetilen bir dizüstü bilgisayar kullanarak kişisel Google profiline giriş yapan bir çalışanın kişisel Google hesabından çalınan bir destek hizmeti hesabının kimlik bilgilerini kullandı. Okta, saldırganların hizmet hesabı kimlik bilgilerini nasıl çaldığını paylaşmasa da şirket, “bu kimlik bilgilerinin açığa çıkmasının en olası yolu, çalışanın kişisel Google hesabının veya kişisel cihazının ele geçirilmesi” dedi.
İhlale yanıt olarak Okta, gelecekte benzer olayları önlemek için, ele geçirilen hizmet hesabının devre dışı bırakılması, kişisel Google profillerinin Okta tarafından yönetilen cihazlarda Google Chrome ile kullanılmasının engellenmesi, müşterisi için ek algılama ve izleme kuralları dağıtılması da dahil olmak üzere çok sayıda önlem aldı. Makale yayınlandıktan sonra Okta: “Bulgularımızı tüm müşterilerimize bildirdik ve tüm müşterilerimizi korumak için iyileştirmeleri tamamladık. Kimlik sağlayıcıları olarak Okta’ya güvenen tüm müşterilerimizden özür dileriz” dedi.
FusionCharge dijital güç teknolojisi, elektrikli araçların daha yüksek performans sergilemelerine ve daha iyi şarj deneyimi ile çalışmalarına yardımcı oluyor.
Huawei, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen ve yeni nesil teknolojileri teşvik etmeye odaklanan akıllı şarj ürünleriyle, elektrifikasyon sürecini hızlandırmayı hedefliyor. Şirket, bu kapsamda geliştirdiği yeni nesil sıvı soğutmalı ultra hızlı güç ünitesi ile akıllı e-mobilitenin dijitalleşmesine öncülük ediyor. FusionCharge sıvı soğutmalı yüksek hızlı şarj ünitesi, kullanıcılara güvenilir ve daha verimli bir deneyim sunmayı hedeflerken, şarj noktası operatörleri için de daha iyi bir yatırım fırsatı sunuyor.
Hedef, yenilikçi bir şarj ekosistemi oluşturmak
Huawei, düşük karbon stratejisinin merkezinde yer alan esnek ve verimli bir dijital güç ekosistemi oluşturmak için iş ortaklarıyla birlikte çalışmaya devam ediyor. Ürünün tanıtıldığı Elektrikli Araç Şarj Teknolojileri Ekipmanları Fuarı’nda bir değerlendirme yapan Huawei Dijital Enerji İş Grubu Genel Müdürü Guanliang Zhao, bu ürünün artık Türkiye’de kullanıma hazır olduğunu söyledi. Zhao; “Türkiye’de e-mobilitenin gelişmesinden heyecan duyuyoruz. Büyüyen elektrikli araç pazarına güvenilir ve verimli ürünler sunmak için yenilikçi teknolojiler geliştirmeye devam ediyoruz. Bu süreçte iş ortaklarımızla birlikte yenilikçi bir şarj ekosistemi oluşturmaya ve daha iyi şarj deneyimi getirmek için çalışmayı sürdürüyoruz. Gerçekleştirdiğimiz çalışmalar süresince bize destek olan tüm iş ortaklarımıza teşekkür ederiz.”
FusionCharge sıvı soğutmalı yüksek hızlı şarj, hizmet verilen şarj seanslarının sayısını artırarak, yeni bir şarj altyapısı oluşturmayı mümkün kılıyor.
Sıvı soğutmalı güç ünitesi ile 720 kW gibi yüksek bir güç çıkışı üretilebiliyor. Kabin, güç havuzu ve güç paylaşım matrisi sayesinde, yüksek hızda şarj gerçekleşiyor. AC/DC ve DC/DC modüllerinin ayrılması, güç ünitelerini DC ESS bağlantısı için daha erişilebilir hale getirir ve güç kapasitelerinden daha fazla yararlanılmasını sağlar. Ünite, 12 adede kadar çıkışı destekleyebilir ve 600 kW’a kadar çıkış gücü tek bir konektörle işlenebilir. DC veri yolu ile tamamen sıvı soğutmalı olarak geliştirilen mimari, geleneksel mimariye kıyasla üstün kalite, daha fazla esneklik ve gelişmiş bir şarj deneyimi sunar
FusionCharge sıvı soğutmalı yüksek hızlı şarj ünitesi, 500 amperlik gücüyle yüksek hızlı şarj deneyimine imza atıyor. %95,5 verimlilik ve son derece düşük arıza oranına sahip olan ürün ayrıca, tamamen sıvı soğutmalı teknolojisi sayesinde 60dB’nin altında çalışarak, gürültü bariyerini de ortadan kaldırıyor.
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings tarafından “BB+” notu verilen, 5 yıl nihai vadeli ve 4 dilimden oluşan işleme, ticari bankalar ve yatırımcıların yanı sıra Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) da yatırımcı olarak katıldı. EBRD tarafından sağlanan 100 milyon ABD Doları tutarındaki kaynağın 80 milyon ABD Doları tutarındaki kısmı deprem bölgesine hizmet ve ürün sağlayan firmaların finansman gerekliliklerinin karşılanmasında, 20 milyon ABD Doları tutarındaki kısmı ise kadınların yöneticisi/sahibi olduğu işletmelerin finansmanında kullandırılacak.
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Gamze Yalçın
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Gamze Yalçın, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, yurt dışından gelen havale akımlarına dayalı seküritizasyon işlemlerinin Türk bankalarının uluslararası fonlama kaynakları arasında önemli bir yer tuttuğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “2000 yılından bu yana havale akımlarına dayalı seküritizasyon işlemleri ile uzun vadeli kaynak sağlıyoruz. Başarıyla sürdürdüğümüz seküritizasyon işlemleri ile Türkiye ekonomisine kaynak sağlamaya devam ederken, sürdürülebilirlik alanında da depremden etkilenen bölgenin yeniden inşası ile kalkınmasına yönelik faaliyetleri ve ekonomik hayatta kadınları desteklemeyi sürdüreceğiz.”
StartupTeknoloji girişimcilik ekosistemine katkı sunma vizyonuyla düzenlediği kahvaltı buluşmalarının beşincisini gerçekleştirdi. Bu özel etkinlik, sektörün öne çıkan isimlerini, yeni fikirleriyle parlayan girişimcileri ve ekosistemin destekçilerini bir araya getirdi.
Daha önceki buluşmalarında olduğu gibi, bu buluşma da enerji dolu, bilgi paylaşımının ön planda olduğu ve iş birliği fırsatlarının doğduğu bir ortamda gerçekleşti. Katılımcılar, deneyimlerini paylaşma, yeni projeler için ortaklık kurma ve ekosistemin genel gelişimi hakkında fikir alışverişinde bulunma imkânı yakaladılar.
Fintechlerin Girişimcilik Ekosistemindeki Önemi
Etkinlikte ayrıca bir fintech paneli de gerçekleştirildi. Panelin moderatörlüğünü Magnus İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı İskender Ada yaptı. Panelde Sipay CEO’su Semih Muşabak, Turan CEO’su Özgür Bayraktar ve CraftGate CEO’su Hakan Erdoğan ‘’Fintechlerin Girişimcilik Ekosistemindeki Önemi’’ ile ilgili konuştular.
Microsoft , Windows 11 kullanıcıları için Windows 11 sürüm 22H2’ye çok sayıda yeni özellik ve iyileştirme ekleyen Moment 4 Güncelleştirmesi’ni yayımladıktan sadece birkaç gün sonra, devasa yıllık Windows 11 2023 Güncelleştirmesi’ni kullanıma sundu.
Microsoft, “Windows 11, sürüm 23H2, Windows 11, sürüm 22H2 ile aynı kod tabanını ve hizmet dalını paylaştığından, bu özellik güncellemesi, hızlı kurulumu mümkün kılmak için (aylık güncelleme sürecinde olduğu gibi) Windows Update aracılığıyla teslim edilecek” diye açıkladı.
Windows 11’in 2023 güncellemesi ile yeni gelenler
Windows 11 kullanıcıları, Windows 11 sürüm 23H2’nin yeni özelliklerinin çoğunu, KB5031455 aracılığıyla ön izleme güncellemesi olarak zaten mevcut olan Windows 11 için Moment 4 Güncelleştirmesi sürüm 22H2 ile alacaklar. Yüklemek için Windows Update ayarlarında “En son güncellemeleri mümkün olan en kısa sürede al” seçeneğinin etkinleştirilmesi gerekiyor. Önümüzdeki birkaç hafta içinde, Windows 11’in sürüm numarasını Windows 11 sürümünden artıracak başka, daha küçük bir güncelleme olacak. 22H2’den Windows 11 sürüm 23H2’ye geçiş yapın ve bir dizi başka özellik ekleyebilirsiniz.
Windows 11’in 2023 Güncellemesi aynı zamanda düzenli kalmanıza yardımcı olabilecek önemli bir ayar da içeriyor. Ayarlar -> Uygulamalar -> Yüklü Uygulamalar bölümünde yalnızca sizin yüklediğiniz uygulamalar ve oyunlar gösteriliyor. Windows 11 tarafından yüklenen ve gerekli olan tüm bileşenler, Ayarlar -> Sistem -> Sistem Bileşenleri’ne bölünecek. Windows 11 2023 Güncelleştirmesi’nin çoğunu oluşturan “Moment 4” güncelleştirmesi, Windows 11’in yayımlanmasından bu yana yapılan en kapsamlı güncelleştirme diyebiliriz. Microsoft’un bu destek makalesine bakıldığında , güncelleştirmenin ne kadar kapsamlı olduğu ve tüm önemli noktaların ayrı ayrı listelendiği görülüyor.
Yeni gelen özellikleri aşağıdaki şekilde listeleyebiliriz.
“rar”, “7z” ve “tar” paket formatları için yerel destek
Başlat menüsünde iyileştirmeler
“Ctrl + Windows tuşu + V” ile çağrılabilen güçlendirilmiş bir ses karıştırıcısı
Dosya gezginindeki “Kataloglar”
yeni Windows Yedekleme uygulaması
geçiş anahtarları desteği (şifrelerin yerini alması gerekir)
genişletilmiş kimlik avı koruması
sağ alt köşedeki saat göstergesini gizleme imkanı
“Ayarlar”ın tamamen revize edilmiş başlangıç sayfası
Dinamik aydınlatmaya sahip cihazların kontrolü (fare, klavye vb.)
ABD Temsilciler Meclisi’nin Çin komitesinin üst düzey üyeleri, ABD hükümetinin Çin insansız hava araçlarını satın almasını yasaklamayı amaçlayan bir yasa tasarısı sunuyor.
Komitenin Cumhuriyetçi başkanı Mike Gallagher ve üst düzey Demokrat Raja Krishnamoorthi, Kasım ayı başında “Amerikan Güvenlik Drone Yasası”nı uygulamaya koyacaklarını söyledi. Gallagher: “Bu tasarı, federal hükümetin bu ekipmanı Çin gibi ülkelerden satın almak için Amerikan vergi mükelleflerinin dolarlarını kullanmasını yasaklayacak. ABD çıkarlarını ve ulusal güvenlik tedarik zincirimizi korumak için Kongre’nin bu iki partili tasarıyı geçirmesi zorunlu” dedi.
Çinli insansız hava araçları için karar verilecek
Tasarı aynı zamanda yerel ve eyalet hükümetlerinin federal bağışlar kullanarak Çin insansız hava aracı satın almasını da yasaklayacak ve federal departmanlar ve kurumlar tarafından Çin’den temin edilen yabancı ticari kullanıma hazır insansız hava aracı ve insansız hava aracı sistemlerinin miktarını ayrıntılı olarak gösteren bir federal rapor gerektirecek.
Krishnamoorthi, tasarının “devlet kurumlarımızın yabancı üretim drone teknolojisine olan bağımlılığından kaynaklanan her türlü güvenlik açığına karşı korunmaya yardımcı olacağını ve ABD drone endüstrisinde büyümeyi teşvik edeceğini” söyledi. Ayrı bir gelişmede Ekim ayı sonunda ABD Senatosu, Cumhuriyetçi Senatör Marsha Blackburn ve Demokrat Mark Warner tarafından önerilen ve Federal Havacılık İdaresi’nin (FAA) Çin, Rusya, İran, Kuzey Kore’de üretilen drone’ları işletmesini veya federal fon sağlamasını yasaklayacak bir değişikliği oybirliğiyle onayladı.
Blackburn, “Vergi mükelleflerinin dolarları asla ulusumuza düşman olan bölgelerde üretilen insansız hava araçlarını finanse etmemeli” dedi. DJI’ın yasaya karşı çıkma çabalarına geçmişte yurt içinde benzer uygun maliyetli insansız hava araçlarının bulunmadığını savunan ABD polis teşkilatları da yardımcı olmuştu.
Virginia Cumhuriyetçi Rob Wittman ve Connecticut Demokrat Joe Courtney tarafından ortaklaşa imzalanan tasarı, yerel ve eyalet hükümetlerinin federal hibelerle Çin insansız hava araçlarını satın almasını da yasaklayacak. Uluslararası Mürettebatsız Araç Sistemleri Derneği’nin savunuculuk başkanı Michael Robbins, milletvekillerinin özellikle Ukrayna’daki savaş alanında ortaya çıktıktan sonra Çin dronlarından kaynaklanan güvenlik tehdidinin daha fazla farkında olduklarını söyledi. DJI drone’ları ile ABD arasındaki teknolojik uçurumun daraldığını ancak Amerikalı şirketlerin Çinli rakiplerinin Pekin tarafından sübvanse edilmesi nedeniyle dezavantajlı durumda olduğunu söyledi.
Türkiye Yapay Zekâ Zirvesi, yapay zekâ ekosisteminin tüm paydaşlarını bir araya getirdi. Zirvede, “Her Şey Bir Soruyla Başlar” teması ile başarılı sonuçların temelinde yenilikçi düşünme ve bilinmeyene duyulan merak olduğuna dikkat çekilerek inovasyon ve dönüşüm lideri şirketlerin başarılı yapay zekâ uygulamaları incelendi.
Türkiye’deki yapay zekâ farkındalığını artırmak ve ekosistemi geliştirmek amacıyla 2017 yılında kurulan Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi (TRAI)’nin düzenlediği Türkiye Yapay Zekâ Zirvesi’nin bu yıl altıncısı gerçekleşti. Zirvenin fiziksel olarak yapılan ilk günü binin üzerinde profesyonelin katılımıyla gerçekleşti. Ana Sahne’de ve Yapay Zekâ İnovasyon Sahnesi’nde (AI Innovation Stage) bankacılık ve finans, üretim, sağlık, enerji, sivil savunma, e-ticaret, perakende, otomotiv gibi pek çok farklı sektörün öncü şirketlerinden yeni yapay zekâ uygulamaları ve ekosistemdeki en güncel yenilikler katılımcılarla paylaşıldı.
Etiya, Ford Otosan, Hewlett Packard Enterprise, NVIDIA, Meta, Sambanova, Exodus, Turkcell ve Turkcell Global Bilgi, Artivise, Cypien.ai, Google Cloud, Deloitte, Intel, Robusta, Ron Digital, Wiro’nun desteğiyle hayata geçirilen zirvede Yapay Zeka uygulamaları ve tabii ki günümüzün en popüler konusu olan Üretken Yapay Zekâ (Generative AI) iş dünyası kullanım alanları işlendi. Robotik, dijital dönüşüm, otonom araçlar, siber güvenlik, global yapay zekâ ekosistemleri, ekosistemin ihtiyaçları ve çözümleri, fırsatlar ve riskler önemli deneyim aktarımlarıyla ve başarılı yapay zekâ startuplarının sunumlarıyla incelendi.
TRAI Kurucusu Halil Aksu
Zirve, TRAI Kurucusu Halil Aksu’nun açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmasında günümüzde artık her alanda yapay zekâ olduğunu belirten Aksu şunları söyledi: “Yapay zeka medeniyetimizin işletim sistemi haline gelmiştir. Pek yakında yapay zeka en ince kılcal damarlarımıza kadar ilerlemiş olacak; yapay zekasız bir hayat mümkün olmayacak. Elektrik, içten yanmalı motor, buhar makinesi, internet ve cep telefonu gibi hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelecek.”
Şirketlerin odağında yapay zekâyı rekabetçi üstünlük olarak kullanmak var
Yapay zeka şirketlere çok ciddi rekabet gücü sağlamaktadır. TRAI kurucusu Halil Aksu açılış konuşmasında 2014’ten bu yana bu konuyu vurguladıklarını, önümüzdeki 10 yıl boyunca da vurgulamaya devam edeceklerini ifade etti ve şu sözlerini ekledi: “Yapay zekayı hangi alanlarda kullanacaksınız? Yapay zeka için gerekli veri ve altyapınız var mı? En önemlisi de yapay zeka yetenekleriniz var mı? Bu yetenekler için dünya çapında bir rekabet söz konusu. TRAI 2017’den beri yanınızda, TRAI Akademi, TRAI Consulting ve TRAI Labs ile şirketlere destek olmaya devam edeceğiz.”
TRAI Üretken Yapay Zekâ Raporu
Zirvede, ayrıca TRAI Üretken Yapay Zekâ Raporu’nun yayınlandığı bilgisi verildi. Rapor, yapay zekâ farkındalığıyla şirketlerin üretken yapay zekâyı tanımasını, yenilikleri, güncel gelişmeleri, araştırma sonuçlarını, sunduğu fırsatları takip ederek stratejik öneme sahip kararlar almasını sağlıyor. https://turkiye.ai/trai-uretken-yapay-zeka-raporu-ekim-2023/
Katma değeri yüksek işbirlikleri
Yapay zekâ startup ekosisteminden başarılı startupların projelerini, vizyonlarını ve sektöre yön verecek yeniliklerini sergiledikleri zirve; startuplar, yatırımcılar ve sektör profesyonellerine katma değeri yüksek işbirlikleri, yatırım fırsatları ve TRAI ekosistemi ile bütünleşme fırsatı verdi.
TRAI açık kaynak eğitimler ve oturumlar Zirvenin ikinci ve üçüncü günleri çevrimiçi olarak devam etti. İkinci gün küresel yapay zekâ ekosisteminden konuşmacılarla en yeni teknolojiler, farklı sektörlerden inovatif projeler ve önemli deneyim aktarımları canlı olarak çevrimiçi etkinliklerle sağlandı. Zirvenin final günündeyse TRAI Akademi, Microsoft, Ford Otosan, Google ve Amazon Web Services’ten yapay zekâ eğitimleri verildi. Açık kaynak olarak paylaşılan oturum ve eğitimlere TRAI Youtube kanalından ulaşmak mümkün: https://www.youtube.com/@TurkiyeYapayZekaInisiyatifi
Elektrikli otomobiller ve batarya yangınlarının potansiyel riski hakkında çok fazla korku, belirsizlik ve şüphe var ancak Toyota‘nın bu hafta 1,8 milyondan fazla otomobili geri çağırmasının sorumlusu ise eski 12 V bataryalar.
Toyota, sorunun, yedek akülerin boyutlarındaki farklılıklardan ve stop aküsünün kelepçe tarafından düzgün bir şekilde tutulmamasından kaynaklandığını, akünün sert virajlarda hareket ederek pozitif terminalin kelepçeye temas edip kısa devreye ve olası yangın riskine neden olabileceğini söylüyor.
Toyota’ya göre sorun 2013-2018 RAV4’leri (yaklaşık 1.854.000 adet) etkiliyor. Resmi Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi güvenlik geri çağırma bildirimi henüz yayınlanmadı, ancak NHTSA Kusur Araştırma Ofisi, motorda başlayan “kaza dışı termal olaylar” ile ilgili 11 şikayetin ardından Şubat 2021’den bu yana sorunu inceleyen açık bir davaya sahip.
Toyota yeni bir tutma kelepçesi, akü tepsisi ve pozitif terminal kapağı üzerinde çalıştığını söylüyor. Bunlar hazır olduğunda otomobil üreticisi bu bileşenleri ücretsiz olarak değiştirecek. Otomobil üreticisi, geri çağırma konusunda araç sahipleriyle Aralık ayı sonuna kadar iletişime geçilmesi gerektiğini söyledi.
Son noktada bu sürecin nasıl ilerleyeceğini zaman gösterecek. Ancak, motor sağlığı ve mekanik anlamda verdiği güvenle tanınan Toyota’dan gelen böyle bir haber markanın prestijini hayli olumsuz etkiledi.
Sürecin nasıl yönetileceği gelecekte marka değerinin nereye konumlanacağını gösterecek. Şimdilik süreç olumlu bir şekilde yürütülmeye çalışılıyor.
Çip üretiminde dünya devleri arasında yer alan Qualcomm, 2023 mali yıl son çeyrek rakamlarını açıkladı. Firma için 24 Eylül’de sona eren mali çeyrekte toplam gelir bir önceki seneye kıyasla %24 oranında düşerek 8,63 milyar dolara, net kâr ise %48 oranında azalarak 1,48 milyar dolar seviyesine geriledi. Buna karşın, firmanın açıkladığı rakamlar analist beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. Qualcomm da özellikle yapay zekâ teknolojisinin çip tedariğine olan talebi artırmasını beklediklerini açıkladı.
Yapılan finansal rapor açıklamasına göre Qualcomm, otomotiv pazarı hariç hizmet verdiği tüm pazarlarda gelir düşüşü yaşadı. Firmanın gelirleri El Cihazları bölümündeki yüzde 27’lik düşüşle 5,45 milyar dolara, IoT (nesnelerin interneti pazarı) yüzde 31’lik düşüşle 1,38 milyar dolara ve lisanlama bölümünde yüzde 16,5’luk düşüşle 1,34 milyar dolarak geriledi. Firma için nispeten küçük olan Otomotiv iş biriminde ise satışlar yüzde 15’lik büyümeyle 535 milyon dolara ulaştı.
Qualcomm CEO’su Cristiano Amon analistlerle yaptığı bir konferans görüşmesinde yonga seti işinden elde edilen satışların “artık oturmuş bir Android telefon ortamını yansıttığını” söyledi. Qualcomm CFO’su (mali işlerden sorumlu en üst yönetici) Akash Palkiwala ise IoT talebinin endüstriyel müşterilerden gelen “talep düşüklüğünden” muzdarip olduğunu, ancak Otomotiv’in üst üste 12. çeyrekte çift haneli kazançlar elde ettiğini belirtti. Palkiwala “Snapdragon platformumuz rakiplerinden oldukça farklılaşmış durumda. İlk olarak, sınıfının en iyisi NPU, CPU ve GPU’muzun güç verimliliğinde AI işleme performansını önemli ölçüde artırdık” diyor ve ekliyor: “İkinci olarak ise platformumuzda yerel olarak çalışan bir dizi tüketici üretkenliğine dayalı yapay zekâ modelini etkinleştirmek için ekosistemlerde birden fazla ortakla işbirliği yapıyoruz. Üçüncü olarak, multimodal dahil olmak üzere çoklu kullanım durumları için milyarlarca parametre Gen AI modellerinin sürekli ve eşzamanlı olarak çalışmasını sağlıyoruz.”
Qualcomm, Snapdragon X Elite’ten ümitli
Yakın zamanda Qualcomm, Snapdragon X Elite platformunu PC üreticilerine satma niyetini açıklayarak Intel ve AMD için bir tehdit oluşturdu. Snapdragon X Elite, kendi sınıfındaki herhangi bir x86 veya ARM rakibinin çok iş parçacıklı CPU performansını aşan özel Oryon CPU’nun ilk uygulamasını içeriyor. Ayrıca, önde gelen x86 CPU rakiplerinin tek iş parçacıklı CPU tepe performansını yüzde 70 daha az güçle eşleştiriyor.
Qualcomm bir önceki çeyrekte daha zayıf ticaret koşullarının maliyetleri azaltması gerektiği anlamına geldiğini açıklamış ve geçen ay 1.200 personeli işten çıkaracağını doğrulamıştı. Önümüzdeki çeyrek için satışların 9,1 milyar ila 9,9 milyar dolar arasında veya orta noktada 9,5 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Bu rakam analistlerin tahminlerinden daha yüksek.
Henry Schein, 32 ülkede faaliyet gösteren ve 2022 yılında 12 milyar doların üzerinde gelir elde eden bir sağlık çözümleri sağlayıcısı ve Fortune 500 şirketi olarak dikkat çekiyor. Firma 15 Ekim’de, bir gün önce üretim ve dağıtım işletmelerini etkileyen bir siber saldırıyı kontrol altına almak için bazı sistemleri çevrimdışı duruma getirmek zorunda kaldığını açıkladı. BlackCat fidye yazılım çetesinin saldırısına uğrayan firmanın web sitesi hala tam olarak çalışmıyor ve şirket siparişlerini telefon üzerinden ve ikinci bir site üzerinden sağlamakta. Firmadan yapılan açıklamada şu ibareler yer alıyor:
“Henry Schein, belirli sistemlerin çevrimdışı hale getirilmesi ve Henry Schein’in bazı ticari faaliyetlerinin geçici olarak aksamasına yol açan olayı kontrol altına almayı amaçlayan diğer adımlar da dahil olmak üzere derhal ihtiyati tedbirler almıştır. Şirket durumu mümkün olan en kısa sürede çözüme kavuşturmak için çalışmaktadır”
Bazı iş operasyonları kesintiye uğramış olsa da, şirket Henry Schein One uygulama yönetimi yazılımının etkilenmediğini söylüyor. Henry Schein ayrıca olayı ilgili kolluk kuvvetlerine bildirdiğini ve o zamandan beri saldırıdan kaynaklanan olası bir veri ihlalini araştırmak için harici siber güvenlik uzmanlarıyla çalıştığını duyurmakta.
Buna karşın, BlackCat/ALPHV fidye yazılım grubu Henry Schein’ı karanlık web sızıntı sitesine ekleyerek şirketin ağını ihlal ettiklerini ve 35 TB’lık hassas dosyayı çaldıklarını iddia etti. Çete, Henry Schein’in devam eden görüşmelerin başarısız olması nedeniyle tüm sistemlerini geri yüklemeyi neredeyse bitirdiği sırada şirketin cihazlarını tekrar şifrelediklerini iddia ediyor. Tehdit aktörleri, “Henry Schein ekibiyle devam eden görüşmelere rağmen, kendi ağlarını korumak bir yana, müşterilerinin, ortaklarının ve çalışanlarının güvenliğine öncelik vermeye istekli olduklarına dair herhangi bir belirti almadık” diyor ve ekliyor: “Bugün gece yarısından itibaren, iç bordro verilerinin ve hissedar klasörlerinin bir kısmı tahsilat blogumuzda yayınlanacaktır. Her gün daha fazla veri yayınlamaya devam edeceğiz.”
Henry Schein’in BlackCat’in veri sızıntısı sitesindeki girişi kısa süre içinde silindi ve bu da şirketin müzakereleri yeniden başlattığını veya fidyeyi ödediğini akla getirmekte. BlackCat fidye yazılımı operasyonu Kasım 2021’de ortaya çıktı ve kötü şöhretli DarkSide/BlackMatter grubunun yeniden markalaşması olduğundan şüpheleniliyor. Başlangıçta DarkSide olarak bilinen siber suç çetesi, Colonial Pipeline’a sızdıktan sonra küresel çapta dikkat çekmiş ve dünya çapında kolluk kuvvetleri soruşturmalarına yol açmıştı.
Daha yakın zamanda, Scattered Spider olarak izlenen bir BlackCat üyesi, MGM Resorts’un fidye görüşmelerini reddetmesi ve iç altyapısını kapatmasının ardından 100’den fazla ESXi hipervizörünü şifrelediği iddia edilen MGM Resorts ihlalinin sorumluluğunu üstlendi. Grup ayrıca bir diğer kumarhane devi Caesars’a da saldırı düzenledi. Nisan 2022’de FBI, grubu Kasım 2021 ile Mart 2022 arasında dünya çapında 60’tan fazla kuruluşa yapılan başarılı saldırılarla ilişkilendirdi.
Samsung 30 Eylül’de sona eren 2023 yılı üçüncü çeyreğine dair finansal raporunu yayınladı. Firmanın geliri, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 12,2 düşerek 49,67 milyar dolara geriledi. Güney Koreli firmanın faaliyet kârı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 77,6’lık büyük bir düşüşle 1,77 milyar dolara geriledi. Ancak buna karşın hem toplam gelir hem de faaliyet kârı rakamlarının 2023 ikinci çeyrek sonuçlarına kıyasla çift haneli rakamlarda (sırasıyla %12,3 ve %13,2) artmış olması cep telefonu ve ekran satışlarındaki güçlenmeye işaret ediyor.
Samsung bu çeyreğin genel olarak kayda değer olmayan performansını “savaşlar ve jeopolitik riskler, kademeli talep toparlanması ve devam eden müşteri envanter ayarlamalarının” neden olduğu piyasa belirsizliklerine bağladı. Ancak söz konusu bellek olduğunda Samsung, yatırımcılara geleneksel sunuculara yönelik zayıf talebe rağmen tüketicilerin yüksek yoğunluklu PC ve mobil ürünleri benimsemesiyle talebin arttığını söyleyerek bir miktar avantaj elde etmiş görünüyor. Müşteri envanter ayarlamalarının sona ermesi ve yapay zekâ odaklı ürünlerin ortaya çıkması da bellek hareketlerindeki yukarı yönlü sıçramaya yardımcı oldu.
Samsung çeyrek boyunca karlılığı artırmak için, eski ürünlerini azaltırken DDR5 ve Universal Flash Storage 4.0 sağlayan gelişmiş üretim düğümlerinin satışlarını artırmaya odaklandı. Samsung gelişmiş yapay zeka çip üretim kapasitesini iki katından fazla artırmayı planladığından bu eğilim 2024 yılına kadar devam edecek. Samsung yaptığı açıklamada, “Genel olarak büyüme beklentilerin altında gerçekleşti ancak hem DRAM hem de NAND’ın ortalama satış fiyatında (ASP) bir önceki çeyreğe kıyasla makul artışlar görüldü” dedi. Şirket, bellek endüstrisinin, endüstri çapındaki üretim kesintilerinin ardından genel olarak “dibe vurduğunu” ifade etti. Beklenti, fazla envanterin ortadan kalkması ve daha gelişmiş ve daha yüksek yoğunluklu ürünlerin pazarlara ulaşmasıyla bellek pazarının toparlanmaya başlayacağı yönünde.
Bellek satışları dibi gördü, fiyatlar artabilir
Bellekten sorumlu başkan yardımcısı Jaejune Kim, kazanç çağrısında, genel endüstri daha da iyileştikçe fiyatların artmaya devam etme olasılığı olduğunu ifade etti. Kim, “Tabii ki bu her ürüne göre değişecektir çünkü talep ve arz durumu farklılık gösterecektir” dedi.
Samsung, dördüncü çeyrek talebinin yıl sonu promosyonları, yeni ürün lansmanları ve üretken yapay zekaya yönelik güçlü taleple iyileşmesini bekliyor. 2024 yılında, sunucu talebi kademeli olarak toparlanırken ve yüksek yoğunluklu bellekler trend olmaya devam ederken, cihaz üzerinde yapay zekanın yaygınlaşmasının “ek ivme” sağlayacağı öngörülüyor.
Deloitte Türkiye, son dönemde hayatın her alanında etkinliği giderek artan yapay zekâ teknolojilerini düzenlediği etkinlikte tartışmaya açtı. Tanımlanan görevlerde insan gibi çok yönlü düşünebilen, öğrenen ve uygulayan yapay zekâ sistemini ifade eden ‘Generative AI’ (Üretken Yapay Zekâ) konulu etkinlikte farklı kullanımlarıyla sektörlerde etki yaratan teknolojik gelişmeler ele alındı.
Yapay Zekâ Devrimi ve İş Dünyası
Deloitte Türkiye’nin düzenlediği ve yapay zekânın giderek artan etkinliğinin masaya yatırıldığı bu etkinlik, sektörel etkileri ve yeni iş modellerini ele alan bir platform işlevi gördü. İnsan zekâsının kapsamını taklit edebilen ve öğrenme yetisine sahip yapay zekâ sistemlerinin ele alındığı bu toplantıda, teknolojinin farklı kullanım alanlarından bahsedildi.
Deloitte Türkiye CEO’su Başak Vardar’ın ev sahipliğinde açılışını yapan Deloitte Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Lideri Hakan Göl, yapay zekânın artık iş dünyasında yeni bir yön sağlayıcı olduğunu vurguladı. Göl, yapay zekâ stratejisi benimseyen işletmelerin, benimsemeyenlere kıyasla çok daha avantajlı olduğuna dikkat çekti. Yapay zekâyı kritik bir önemde gören işletmelerin oranının %73 olduğunu belirten Göl, bu alanda beklenen büyümenin boyutlarını “önümüzdeki on yıl boyunca pazarın her iki yılda bir ikiye katlanmasını” öngördüklerini ifade etti.
“Age of With” olarak adlandırılan yeni dönemin, insanların akıllı makinelerle birlikte daha büyük başarılar elde etmelerini mümkün kılacağını belirten Göl, üretken yapay zekânın kullanımının 2026 yılı itibarıyla %400 oranında artmasının beklendiğini söyledi. İki yıl içinde işletmelerin büyük bir kısmının Gen AI API’leri ve modellerine geçiş yapacağını ya da bu teknolojiyi içeren uygulamaları devreye alacağını belirtti.
Küresel Etki ve Yapay Zekânın Geleceği
Deloitte Küresel Yapay Zekâ Lideri Costi Perricos, Türkiye’ye özel olarak düzenlenen toplantıda, yapay zekânın toplumsal ve iş yapma biçimlerinde devrim yaratabileceğini ve bunun sonucunda yapay zekâ pazarının katlanarak büyüyeceğini ifade etti. Perricos, yapay zekânın metin, görsel, bilgisayar kodlama ve müzik gibi alanlarda çok çeşitli ve yenilikçi sonuçlar doğuracağını, bu teknolojinin zorlu Amerikan Baro Sınavı’nı geçme başarısına da değindi.
Deloitte Türkiye Yapay Zekâ ve Veri Lideri Barış Yenidünya ise, şirketlerin rekabette fark yaratabilmeleri için doğru yapay zekâ uygulamalarını seçmeleri gerektiğinin altını çizdi. Yenidünya, özelleştirilmiş yapay zekâ modelleri oluşturmanın önemine işaret etti ve bu sayede şirketlerin farklılaşabileceğini söyledi.
Dünyanın en ünlü müzik gruplarından The Beatles grubunun 1995’ten bu yana çıkan ilk “yeni” şarkısı dün yayınlandı. “Now and Then” adlı şarkı streaming servislerinde (desteklenen yerlerde Atmos mix ile) mevcut ve şarkının yapımının arkasındaki hikaye ikonik rock grubunun hayranlarının büyük ilgisini çekti. Paul McCartney ve Ringo Starr, eski bir lo-fi John Lennon kaydından bitmiş bir parçayı bir araya getirmek için çığır açan yapay zekâ teknolojisi ve makine öğrenimine başvurdu.
The Beatles, Lennon’ın “Now and Then” demosundan bir şeyler yapmayı ilk kez 90’ların ortasında, McCartney, George Harrison ve Ringo Starr grubun Anthology albümlerinde yer alacak “yeni” şarkılar üzerinde çalışmak üzere yeniden bir araya geldiklerinde denedi. “Free as a Bird” ve “Real Love “ı Lennon’ın demolarının üzerine tam grup düzenlemelerini yerleştirerek başarıyla tamamladılar.
Ancak “Now and Then” üzerindeki ilerleme, büyük ölçüde orijinal kaset üzerinde çalışmayı zorlaştıran teknik sorunlar nedeniyle durdu. “John’un demo kasetinde piyanoyu duymak biraz zordu. Ve o günlerde, tabii ki, ayırma işlemini yapacak teknolojiye sahip değildik,” diyor McCartney şarkıyla ilgili yeni bir mini belgeselde. “Ne zaman John’un sesini biraz daha duymak istesek, piyano gelip sesi bulanıklaştırıyordu.”
Nihayetinde McCartney, Harrison ve Starr’ın yer aldığı üçlü oturum “Now and Then” tamamlanamadan sona erdi. McCartney şarkının “bir dolapta öylece çürüyüp gittiğini” söyledi. Harrison’ın 2001 yılında ölmesi, şarkının gün ışığına çıkma ihtimalini daha da azalttı. McCartney, “‘Now and Then’i yeniden ele almak için doğru zamanı beklememiz neredeyse çeyrek yüzyıl sürdü” diyor.
Dönüm noktası ise 2020 başlarında, yönetmen Peter Jackson Disney Plus için kapsamlı The Beatles -Get Back belgeseli üzerinde çalışırken geldi. Jackson’ın ekibi, hemen hemen her müzik parçasını (eski demolar bile) almalarına ve “makine öğrenimine dayalı olarak tüm farklı bileşenleri ayrı parçalara bölmelerine” olanak tanıyan bir teknoloji geliştirdi. McCartney ve Starr bunun geri dönüp “Now and Then “e hak ettiği sonu vermek için bir fırsat olduğunu fark ettiler. McCartney, “Artık onu miksleyebilir ve düzgün bir kayıt yapabilirdik,” diyor. McCartney bir bas partisyonu kaydetti, Starr davulları ekledi ve yapımcı Giles Martin “Giles’ın babasının eski günlerde yaptığı gibi” bir yaylı aranjmanı buldu.
Şarkının belgeseli, tamamlanan parçada Harrison’ın geçmiş kayıtlarından neler duyacağınıza dair çok fazla ayrıntı sunmuyor. Başlangıçta Lennon’ın tamamlanmamış şarkısının büyük bir hayranı olmadığı söyleniyor. Ancak McCartney, Anthology kayıtlarındaki parçalarını koruduklarını ve McCartney’nin kendisinin de Harrison’ın tarzında bir slide gitar solosu çaldığını söylüyor. Dolayısıyla şarkı aslında tam bir The Beatles şarkısı.
Hayranlardan gelen bazı şaşkınlıklara rağmen, projeye dahil olan herkes (ve hayatta olmayan üyelerin mirasçıları) “Now and Then “in nasıl bir araya geldiği konusunda tamamen rahat görünüyor. John Lennon ve Yoko Ono çiftinin oğlu, Elton John’un vaftiz çocuğu Sean Ono Lennon “Babam buna bayılırdı, çünkü kayıt teknolojisini denemekten asla çekinmezdi. Bence gerçekten çok güzel,” diyor. McCartney de bu düşünceyi yineliyor: “2023 yılında hala Beatles müziği üzerinde çalışıyor olmak… vay be. Beatles’ın da çok ilgisini çekecek olan en son teknolojiyle uğraşıyoruz. ‘Now and Then’ muhtemelen son The Beatles şarkısıdır. Ve hepimiz bu şarkıda çaldık, yani gerçek bir Beatles kaydı.”
Türkiye merkezli girişim Co Print, 3D yazıcı teknolojilerinde bir devrim yapmaya hazırlanıyor. Şirketin yeni ürün serisi ChromaSet, dünyanın en büyük kitle fonlama platformu Kickstarter üzerinde büyük bir çıkış yaparak ilk iki saatte 100 bin dolarlık fon topladı. İşte detaylar…
Co Print ChromaSet, 2 saatte 100 bin dolara ulaştı!
ChromaSet, 3D yazıcı kullanıcılarına çok-filamentli baskı ve standartlara kıyasla üç kat daha hızlı baskı yapabilme olanağı sunuyor. Bu özellikler sayesinde kullanıcılar, eski ve kullanılmayan 3D yazıcılarını en son teknolojiye sahip cihazlara dönüştürme fırsatına sahip oluyorlar.
ChromaSet’in altı farklı bileşeni bulunuyor ve mevcut tüm 3D yazıcılar için avantajlar sunuyor. Serinin ana ürünleri arasında dünyanın ilk çok filamentli 3D baskı paneli olan ChromaPad, çok-filamentli baskılar için özel olarak tasarlanmış ChromaHead baskı kafası ve Klipper yazıcılar için geliştirilmiş Klipper Chroma Modülü bulunuyor.
Co Print’in kurucu ortağı Fatih Kazım Duymaz, başarılı bir Kickstarter lansmanıyla Co Print Series 2 ürünlerini global pazara sunduklarını belirtti. Ayrıca Duymaz, “Yakın zamanda, dünyanın en büyük 3D yazıcı fuarı FormNext ve binlerce girişimin de yer aldığı dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarı CES 2024’te tüm dünyadaki kullanıcılarla buluşmayı hedefliyoruz.” dedi.
ChromaSet’in Kickstarter kampanyası 29 gün sürecek ve iki farklı paket seçeneği sunulacak: ChromaSet ve KCM Set. Bu özel paketlerin yanı sıra, her bir ürün ayrı ayrı satın alınabilir, böylece kullanıcılar 3D yazıcılarını ihtiyaçlarına göre özelleştirebilirler. ChromaSet, 3D yazıcı teknolojisinde büyük bir adım atarak kullanıcıların daha hızlı ve çok-filamentli baskılar yapabilmesini sağlayacak gibi görünüyor.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!
Intel, Dell Technologies ve Cambridge Üniversitesi, birlikte tasarlanan Dawn Faz 1 süper bilgisayarının kullanıma sunulduğunu duyurdu. Önde gelen teknik ekipler, dünyanın en acil sorunlarından bazılarını çözmek için hem yapay zekânın (AI) hem de yüksek performanslı bilgi işlemin (HPC) gücünü kullanan İngiltere’nin en hızlı AI süper bilgisayarını inşa etti. Bu, İngiltere’nin gelecekteki teknoloji liderliği iddiası ve teknoloji sektörüne yapılacak yatırımlar için önemli bir adım olarak niteleniyor.
Dawn, yakın zamanda başlatılan ve ilgili sistem ve mimarilerin uygulanabilirliğini araştıracak olan Birleşik Krallık Yapay Zeka Araştırma Kaynağı projesinin de ilk adımı. Dawn, Birleşik Krallık’ı saniyede bir kentilyon (10 üzeri 18) kayan nokta işlemi hesaplama eşiğine yaklaştırıyor. Perspektif için bu rakam dünyadaki her insanın dört yıldan fazla bir süre boyunca günde 24 saat hesaplama yapmasına eş değer.
Intel EMEA HPC teknik direktörü Adam Roe konuyla ilgili açıklamasında “Dawn, Birleşik Krallık’ta mevcut olan bilimsel ve yapay zeka bilgi işlem kapasitesini önemli ölçüde güçlendiriyor. Bu makinenin sunabileceği erken bilim türlerini görmek ve Dell Technologies, Intel ve Cambridge Üniversitesi arasındaki Open Zettascale Lab ortaklığını güçlendirmeye devam etmek ve bunu Birleşik Krallık bilim ve yapay zeka topluluğuna daha da genişletmek için çok heyecanlıyım.” dedi.
Dawn projesi Dell Technologies, Intel, Cambridge Üniversitesi ve Birleşik Krallık Araştırma ve İnovasyon’un ek yatırımları arasındaki tasarım ortaklığından doğdu. Dawn, bugün Birleşik Krallık’ta kullanılan en hızlı yapay zeka süper bilgisayarı konumunda ve hem akademik araştırma alanında hem de endüstriyel alanlarda Birleşik Krallık’ın şimdiye kadarki en büyük iş yüklerinden bazılarını destekleyecek. Kullanım alanları arasında sağlık hizmetleri, mühendislik, yeşil füzyon enerjisi, iklim modellemesi ve kozmoloji ve yüksek enerji fiziğindeki öncü bilim yer alıyor.
Dawn Faz 1 ve daha önce duyurulan Isambard yapay zekâ süper bilgisayarı, araştırmacıların yapay zekânın potansiyelini en üst düzeye çıkarmasına yardımcı olacak. Birleşik Krallık Araştırma ve İnovasyon (UKRI) kurumu tarafından desteklenen Dawn, hem temel araştırmalar hem de endüstriyel kullanım durumları için ülkenin yapay zeka ve simülasyon hesaplama kapasitesini büyük ölçüde artıracak, araştırma keşiflerini hızlandıracak ve Birleşik Krallık bilgi ekonomisinde büyümeyi teşvik edecektir.
Bu sistemdeki her bir PowerEdge XE9640 sunucu, iki adet 4. Nesil Intel Xeon Ölçeklenebilir işlemci ve dört adet Intel Data Center GPU Max hızlandırıcıyı bir araya getirerek gerçek dünyadaki bilimsel problemleri çözmek için güçlü performans ve yüksek verimlilik sunuyor. İngiliz KOBİ StackHPC’nin Bilimsel OpenStack platformu ise tamamen yapay zeka ve simülasyon için optimize edilmiş bir bulut süper bilgisayar yazılım ortamı sağlıyor. Bu, oneAPI açık yazılım ekosistemi ve geliştiricilerin yapay zekâ ve HPC iş yüklerini hızlandırmasına ve birden fazla donanım mimarisinde kod taşınabilirliğini artırmasına yardımcı oluyor. Dawn Phase 1’in teknik detayları ve performans rakamları Kasım ayı ortasında Denver, Colorado’da düzenlenecek Supercomputing 23 (SC23) konferansı sırasında açıklanacak.
Türkiye, 2024 yılının Haziran ayında uzaya göndermeyi planladığı yerli ve milli haberleşme uydusu Türksat 6A ile uzaydaki bağımsızlığını sembolize etmeyi hedefliyor. Türksat 6A, güneş paneli açma-kapama testleri başlatılarak stratejik bir rol üstlenmeye hazırlanıyor.
Türksat 6A, Türkiye’nin uzaydaki bağımsızlığını simgeleyen önemli bir proje. Uydunun yapıldığı TUSAŞ Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test (USET) Merkezi, fırlatma aşamasından uzaya kadar uydunun karşılaşabileceği tüm zorluklara dayanıklılığını test etmek için kullanılıyor. Bu merkez, birden fazla uydunun montajı, entegrasyonu ve test faaliyetlerini aynı çatı altında eş zamanlı olarak gerçekleştirebilen nadir tesislerden biri olarak öne çıkıyor.
Türksat 6A, Türkiye’nin yanı sıra Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Asya’nın büyük bir bölümüne hizmet sunacak. Uydu, 4 tonun üzerinde bir kütleye sahip ve Haziran 2024’te uzaya fırlatılarak 42 derece doğu boylamında yörüngesine yerleştirilmesi planlanıyor.
Bu proje, Türkiye’nin kendi haberleşme uydularını üretebilme kabiliyetini gösteriyor. Ayrıca, bu uyduların geliştirilmesi ve işletilmesi sırasında kazanılacak deneyim, Türkiye’nin uzay ekonomisinde daha etkin bir şekilde yer almasını sağlayabilir.
Türksat 6A’nın ileri teknolojiler içerdiği ve haberleşme uyduları alanında önemli bir adımı temsil ettiği belirtiliyor. Aynı zamanda Türkiye’nin milli güvenlik ve stratejik öneme sahip birçok uygulamayı yerli kaynaklarla geliştirme kapasitesini artırabilir.
Ülkede uzay alanındaki çalışmalar çeşitlenmiş durumda. Bu kapsamda, yerli uzay araştırmaları ve Ay Araştırma Programı gibi projeler de aktif olarak geliştiriliyor. Bu projeler, Türkiye’nin uzay teknolojilerindeki ilerlemesini destekleyerek ülkeyi yüksek teknoloji üreten ve uluslararası alanda rekabetçi bir güç haline getirmeyi amaçlıyor.