İlk cihazlarını Bolu’da kuran Trugo; şu anda 81 ilde istasyona sahip. Bu durum ise uygulamaya yönelik ihtiyacı artırdı. Trugo uygulaması için yeni bir güncelleme paylaşıldı.
Trugo uygulaması, Android ve iOS‘ta yeni özelliklerle güncellendi
Trugo, Android ve iOS’ta sürücü deneyimini iyileştirmek için önemli güncellemeler yaptı. Yeni güncellemeyle kullanıcılar artık filo araçlarının şarj işlemlerini ve filo bakiyesi üzerinden ödemeleri yönetebilecek.
Böylece sürücüler, şarj istasyonlarında filonun şarj olma sürelerini ve masraflarını daha verimli bir şekilde takip edebilecek.
Ayrıca Trugo’nun kullanıcı arayüzü de yenilendi. Artık daha kullanışlı ve sade bir arayüz sunan uygulama, sürücülerin platformu daha hızlı ve sorunsuz bir şekilde kullanmasını sağlayacak.
Dassault Systèmes, Türkiye’de sürdürülebilir büyümeyi ve çeşitliliği teşvik etme taahhüdünü yeniledi. Şirket, havacılık, ulaşım, imalat, sağlık bilimleri, enerji ve tüketim malları gibi ana sektörlerde faaliyetlerini genişletiyor.
Sürdürülebilirlik, Dassault Systèmes’in misyonunun merkezinde yer alıyor. 3DEXPERIENCE platformu aracılığıyla, şirket işletmelerin ve tüketicilerin ürün, doğa ve yaşamı uyumlu hale getirebilecek sürdürülebilir inovasyonlar tasarlamalarını sağlamayı hedefliyor. Güçlendirilmiş bölgesel liderlik ve 3DEXPERIENCE platformu ile Dassault Systèmes, yerel pazarda sürdürülebilir inovasyonun önemli bir tedarikçisi olmaya devam ediyor.
Hakan Kul / Dassault Systèmes Türkiye Ülke Müdürü
Bu bağlamda, şirketin Türkiye operasyonlarına liderlik edecek olan yeni Ülke Müdürü Hakan Kul’un atanması da oldukça anlamlı. Hakan Kul, 23 yılı aşkın teknoloji ve yazılım endüstrisi deneyimiyle, stratejik ortaklıklar kurma ve işletmelerin başarısını artırma konusunda önemli bir figür. Kul, daha önce Rockwell Automation gibi teknoloji firmalarında çeşitli görevlerde bulunmuş ve birçok sektörde dijital dönüşüme başarıyla liderlik etti. Firma, Kul’un liderliği altında, Türkiye’deki konumunu daha da güçlendirmeyi hedefliyor.
Şirket, işbirliği yapmanın ve üretmenin yeni yollarını teşvik ederek, pazara çıkış süresini kısaltacak, üretim ve bakım maliyetlerini düşürecek ve üreticiler için yeni iş modelleri yaratacak. Bu süreçte Dassault Systèmes, Yeşilova Group, SGN, Özler Plastik, A-Plas gibi birçok müşterisine sağladığı teknoloji ile tüm pazar sektörlerinde öncü bir rol oynamayı hedefliyor.
Akıllı lenslerin gelişimi sürekli olarak ilerlemekte ve Singapur’dan bir araştırma ekibi, akıllı kontakt lenslerin gözyaşıyla şarj edilebilmesi için yeni bir teknoloji geliştirdi. İnsan gözünden elde edilen doğal su olan gözyaşı, akıllı kontakt lenslerin kablosuz şarj olmadan sürekli olarak şarj edilmesini sağlayacak bir enerji kaynağı olarak kullanılıyor. Bu gelişme, akıllı lenslerin daha yaygın kullanılabilmesi için önemli bir adım.
Nanyang Teknoloji Üniversitesi’ndeki bilim insanları tarafından geliştirilen yeni bir pil, gözyaşında bulunan sodyum ve klorür iyonlarıyla reaksiyona girerek elektrik üretiyor. Bu pil, biyouyumlu malzemelerden yapılmış olup, gözyaşından elde edilen bu iyonlar ile enerji üretebiliyor. Yapılan testlerde, bu pilin 201 mikrowatt maksimum çıkışta 45 mikroamper üretebildiği kanıtlanmıştır. Bu da akıllı kontakt lenslerine yeterli güç sağlamak için önemli bir adım.
Ancak, bu yeni çözümün bazı sınırlamaları bulunmaktadır. Araştırmacılar, yapılan testlerde pilin 200 defa şarj ve deşarj edilebildiğini göstermiştir. Şarj döngüsünün artırılması için daha fazla çalışmalar yapılması gerekmektedir. Ayrıca, pilin tamamen gözyaşıyla sürekli ve tamamen şarj edilmesi de bazı zorluklarla karşılaşmaktadır. Yapılan simülasyonlarla, pilin her 12 saatlik kullanım döngüsü için bir saat daha uzun süre dayandığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte, batarya harici bir güç kaynağı kullanılarak da geleneksel yöntemlerle şarj edilebiliyor
Geliştirilen bu teknoloji, sınırlamaları olsa da gözyaşlarından enerji alan akıllı kontakt lenslerin gerçek olabileceğini göstermektedir. İnsanların akıllı kontakt lenslere daha fazla ilgi gösterip kabul etmesiyle birlikte, bu yeni teknolojinin gelecekte daha geniş bir kullanım alanı bulabileceği düşünülmektedir. Özellikle, göz sağlığı konusunda hassas olan kişilerin bu teknolojiye ilgi göstereceği ve gözlerini daha rahat bir şekilde koruyabilecekleri düşünülmektedir. Ayrıca, bu gelişme, tıp alanında da kullanılabilecek olanaklar sunabilir ve göz hastalıklarının teşhis ve tedavisinde yeni bir yaklaşımın kapısını açabilir.
Gözyaşıyla şarj olan akıllı kontakt lenslerin geliştirilmesi, teknolojinin insan yaşamına daha fazla entegre olmasını sağlayabilir. Bu teknolojinin ilerleyen dönemlerde daha güçlü ve dayanıklı hale getirilerek kullanıcılara daha fazla kolaylık sağlaması hedeflenmektedir. Gözyaşıyla şarj olan akıllı kontakt lensler, insanların hayatını daha konforlu ve pratik hale getirme potansiyeli taşımaktadır.
Bilgiye sahip olan dünyaya sahip olur diye bir söz vardır… Ancak bilgi güvenliğinden bahsederken, tüm “dünyaya” sahip olmak da yetmiyor. Bu nedenle siber suçluların ihtiyaçları başkalarının verileriyle, paralarıyla, sonuçta işle sınırlı. Saldırganların sürekli büyük servetlerin ya da magazin sayfalarını süsleyecek skandalların peşinde olduğunu düşünmeyin. İstatistiklerin de gösterdiği üzere, 2022 yılı boyunca tüm küçük ve orta ölçekli işletmelerin %60’ından fazlası siber saldırılara maruz kaldı.
Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) küresel ekonomiye büyük katkı sağlıyor. Dünya Ticaret Örgütü’ne göre KOBİ’ler dünya genelindeki tüm işletmelerin %90’ından fazlasını temsil ediyor. Siber saldırılar nedeniyle bu işletmeler gizli bilgilerini, mali yapılarını, değerli pazar paylarını kaybedebilirler. Bunu gerçekleştirmek adına siber suçluların hedeflerine ulaşmak için denedikleri pek çok yöntem var. Yapabileceğimizin en azı bunları sıralamak, böylece KOBİ sektörünün maruz kalabileceği tehditleri ve bunları tespit edilip önleyebilecekleri yolları tanımlamaktır. Ne de olsa küçük işletmelerin siber güvenlik olaylarını en zorlu kriz türlerinden biri olarak gördüklerini unutmamak lazım.
Kaspersky uzmanları, bu listeyi hazırlarken KOBİ’lerin sahip olabileceği hassas noktaları analiz etti ve girişimciler için farkında olmaları gereken önemli siber tehditleri özetledi.
1.Çalışanların neden olduğu veri sızıntıları
Şirket verilerinin sızdırılmasının farklı yolları vardır. Bazı durumlarda bu durum istemeden de gerçekleşebilir.
Pandemi sırasında uzaktan çalışan pek çok kişi kurumsal bilgisayarlarını çevrimiçi oyun oynamak, film izlemek veya e-öğrenme platformlarını kullanmak gibi kişisel amaçlar için de kullandı. Bu durum kuruluşlar için tehdit oluşturmaya devam ediyor. Üstelik görünen o ki bu eğilim kalıcı olacak. 2020’de çalışanların %46’sı daha önce hiç uzaktan çalışmamışken, şimdi çalışanların üçte ikisi ofise geri dönmeyeceklerini, geri kalanı ise daha kısa bir ofis çalışma haftasına sahip olacaklarını belirtiyor.
Pandemiden sonra siber güvenlik bilinci ve uzaktan çalışmanın kuruluşlar tarafından kitlesel olarak benimsenmesi birlikte hareket etti. Bununla birlikte, eğlence ve kişisel amaçlı kullanılan kurumsal bilgisayarlar, şirketin ağlarına ilk erişimi elde etmenin en önemli yollarından biri olmaya devam ediyor. Sevdikleri dizinin bir bölümünü veya yeni çıkan bir filmi indirmek için alternatif kaynakların peşinde koşan kullanıcılar, Truva atları, casus yazılımlar ve arka kapıların yanı sıra reklam yazılımları da dahil olmak üzere çeşitli kötü amaçlı yazılım türlerini cihazlarına bulaştırabiliyor. Kaspersky istatistiklerine göre, yayın platformları görünümü altındaki tehditlerle karşılaşan kullanıcıların %35’i sistemlerine Truva atı bulaştırmış. Bu tür kötü amaçlı yazılımlar kurumsal bir bilgisayara bulaşırsa, saldırganlar kurumsal ağa bile sızabilir ve hem iş geliştirmeye dair sırlar hem de çalışanların kişisel verileri dahil olmak üzere hassas bilgileri toplayıp ele geçirebilir.
Bunun yanı sıra olası veri sızıntılarından eski çalışanları sorumlu tutma eğilimi de mevcut. Ancak yakın zamanda yapılan bir ankete katılan şirket liderlerinin yalnızca yarısı eski çalışanların bulut hizmetlerinde depolanan şirket verilerine erişemediğinden veya kurumsal hesapları kullanamadığından emin olduğunu söylüyor. Eski bir meslektaş, önemli bir kaynağa erişimi olduğunu hatırlamıyor dahi olabilir. Ancak aynı düzenleyiciler tarafından yapılacak rutin bir kontrol, yetkisiz kişilerin gizli bilgilere erişimi olduğunu ortaya çıkarabilir ve bu da para cezasıyla sonuçlanabilir.
Herkesle yollarınızı iyi bir şekilde ayırdığınızdan kesinlikle emin olsanız bile, bu tehlikeyi atlattığınız anlamına gelmez. Kritik sistemlerinize erişmek için saldırganların kaba kuvvet teknikleri uygulayabileceğini, ilgisiz bir sızıntı sırasında karşılaşabilecekleri zayıf veya benzersiz olmayan bir parolayla sisteminize giriş yapamayacaklarını kim garanti edebilir? İster ortak çalışma ortamı, ister iş e-postası veya sanal makine olsun, sisteme yönelik fazladan erişim saldırı yüzeyini artırır. Çalışanlar arasında işle ilgili olmayan konular hakkında yapılan basit bir sohbet bile sosyal mühendislik saldırıları için kullanılabilir.
2.DDoS saldırıları
Dağıtık Ağ Saldırıları genellikle Dağıtılmış Hizmet Engelleme (DDoS) saldırıları olarak adlandırılır. Bu saldırı türü, şirketin web sitesinin hizmet vermesini mümkün kılan altyapının kapasite sınırlarını aşacak ölçüde trafik yaratma prensibine dayanır. DDoS saldırısı sırasında saldırganlar, web sitesinin aynı anda karşılayabileceği talep kapasitesini aşmak ve web sitesinin düzgün çalışmasını engellemek amacıyla hedeflenen web kaynağına çok fazla sayıda talep gönderir.
Saldırganlar, DDoS saldırılarında sıklıkla hedef alınan bankalar, medya şirketleri ve perakendeciler gibi kurumlara yönelik eylemlerini gerçekleştirmek için farklı kaynaklara başvurur. Kısa bir süre önce siber suçlular Alman yemek dağıtım hizmeti Takeaway.com’u (Lieferando.de) hedef alarak trafik akışını durdurmak için iki Bitcoin talep etti. Ayrıca çevrimiçi perakendecilere yönelik DDoS saldırıları, müşterilerinin en aktif olduğu tatil sezonlarında artma eğiliminde.
Oyun şirketlerinin büyümesiyle birlikte bu alana yönelik artan bir eğilim de mevcut. Final Fantasy 14’ün Kuzey Amerika veri merkezleri Ağustos ayı başında saldırıya uğradı. Bu nedenle oyuncular bağlantı, oturum açma ve veri paylaşımı sorunları yaşadı. Blizzard’ın çok oyunculu oyunları – Call of Duty, World of Warcraft, Overwatch, Hearthstone ve Diablo: Immortal – da DDoS saldırısına uğrayanlar arasındaydı.
Unutulmaması gereken bir diğer nokta da birçok DDoS saldırısının açıklanmamasıdır. Çünkü ödenen miktarlar genellikle çok büyük değildir.
3. Tedarik zinciri
Tedarik zinciri üzerinden saldırıya uğramak, genellikle bir süredir kullandığınız hizmet ya da programın kötü amaçlı hale geldiği anlamı taşır. Bunlar, şirketin satıcıları veya tedarikçileri aracılığıyla gerçekleştirilen saldırılardır. Örnekleri arasında finans kurumları, lojistik iş ortakları ve hatta yemek dağıtım hizmetleri dahi yer alabilir. Bu tür eylemler, ne kadar karmaşık ve yıkıcı oldukları açısından da farklılık gösterir.
Örneğin saldırganlar daha önce ExPetr’i (diğer adıyla NotPetya) kullanarak M.E.Doc adlı muhasebe yazılımının otomatik güncelleme sistemini değiştirdi ve tüm müşterilere fidye yazılımı göndermeye zorladı. Sonuç olarak ExPetr, hem büyük şirketlere hem de küçük işletmelere bulaşarak milyonlarla ifade edilen zarara neden oldu.
Ya da sistem kayıt defteri temizliği için kullanılan en ünlü programlardan biri olan CCleaner’ı ele alalım. Bu program hem bireysel kullanıcılar hem sistem yöneticileri tarafından yaygın olarak kullanılıyor. Bir noktada saldırganlar, program geliştiricisinin derleme ortamını ele geçirerek çeşitli sürümleri özel bir arka kapıyla donattılar. Bir ay boyunca bu ele geçirilmiş sürümler şirketin resmi web sitelerinden dağıtıldı ve 2,27 milyon kez indirildi. İndirilen bu kopyaların en az 1,65 milyon tanesi suçluların sunucularıyla iletişim kurmaya çalıştı.
Dikkatimizi çeken son örnekler Güneydoğu Asya’da gerçekleştirilen DiceyF olayları oldu. Burada ana hedef Ocean 11 tarzında saldırıya uğrayan bir çevrimiçi kumarhane çözüm geliştiricisi ve operatörünün yanı sıra müşteri destek platformuydu. Yine SmudgeX olayında bilinmeyen bir APT (gelişmiş kalıcı tehdit), dağıtım sunucusunu ele geçirdi ve meşru yükleyiciyi Truva atı haline getirilmiş bir yükleyiciyle değiştirerek kötü niyetli PlugX’i Güney Asya ülkelerinden birinde aracı indirmek ve yüklemek zorunda olan tüm federal çalışanlara bulaştırdı. Bundan dağıtım sunucusunu yöneten BT desteği ve geliştiricileri de etkilendi.
4.Kötü Amaçlı Yazılım
Kötü amaçlı dosyalarla her yerde karşılaşabilirsiniz. Bu nedenle yasal olmayan dosyaları indirecekseniz, size zarar vermeyeceklerinden emin olun. Bu alanda en çok ortaya çıkan tehditler, bir şirketin verilerini, parasını ve hatta sahiplerinin kişisel bilgilerini takip eden şifreleyicilerdir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin dörtte birinden fazlasının maliyetleri düşürmek için korsan veya lisanssız yazılımları tercih ettiğini belirtirsek tehdidin ciddiyetini daha iyi anlayabilirsiniz. Bu tür yazılımlar, kurumsal bilgisayarları ve ağları istismar etmeyi amaçlayan bazı kötü niyetli veya istenmeyen dosyalar içerebilir.
Ayrıca işletme sahipleri erişim simsarlarının farkında olmalı, çünkü bu tür gruplar 2023 yılında KOBİ’lere çeşitli şekillerde zarar verecek. Bu grupların yasadışı erişim müşterileri arasında cryptojacking müşterileri, bankacılık şifre hırsızları, fidye yazılımları, çerez hırsızları ve diğer kötü amaçlı yazılımlar yer alıyor. Bunun en iyi örneklerden biri, bankacılık kimlik bilgilerini çalan ve dünyanın dört bir yanındaki kuruluşları hedef alan kötü amaçlı yazılım Emotet. Küçük ve orta ölçekli işletmeleri hedef alan bir diğer grup ise yasal, finansal ve seyahat kuruluşlarına yönelik saldırılarıyla bilinen DeathStalker. Grubun ana hedeflerini VIP’leri ve büyük finansal varlıkları içeren yasal anlaşmazlıklar, rekabetçi iş istihbaratı ve birleşme ve satın almalara ilişkin içgörülerle ilgili gizli bilgileri yağmalamak oluşturuyor.
5.Sosyal Mühendislik
COVID-19 salgınının başlangıcından bu yana, birçok şirket iş akışlarının çoğunu çevrimiçi ortama taşıdı ve yeni işbirliği araçlarını kullanmayı öğrendi. Özellikle Microsoft Office 365 paketi çok daha yaygın şekilde kullanılmaya başlandı. Bu nedenle kimlik avı saldırılarının artık giderek daha fazla bu kullanıcı hesaplarını hedef alması şaşırtıcı değil. Dolandırıcılar, bunu yaparken kurumsal kullanıcıların parolalarını Microsoft’un oturum açma sayfası gibi görünen bir web sitesine girmelerini sağlamak için her türlü hileye başvuruyor.
Kimlik avı dolandırıcılarının işletme sahiplerini nasıl kandırmaya çalıştığına dair birçok yeni yöntem ortaya çıkardık ve bunlar bazen oldukça ayrıntılı olabiliyor. Bazıları sahte web sitelerini paylaşarak veya sahte muhasebe belgeleri içeren e-postalar göndererek kredi veya teslimat hizmetlerini taklit ediyor.
Bazı saldırganlar kurbanlarından gelir elde etmek için meşru çevrimiçi platformlar gibi davranıyor. Bu Wise Transfer gibi popüler para transferi hizmetleri de olabiliyor.
Kaspersky uzmanları tarafından keşfedilen bir diğer önemli gösterge Google Translate kullanılarak çevrilmiş sayfa bağlantıları. Saldırganlar, siber güvenlik mekanizmalarını atlamak için Google Translate’i kullanıyor. E-postayı gönderenler, ekin yalnızca alıcıya sunulan ve “sözleşme toplantısı sunumu ve sonraki ödemeler” için incelenmesi gereken bir tür ödeme belgesi olduğunu iddia ediyor. Açma bağlantısı Google Translate tarafından çevrilmiş bir siteye işaret ediyor. Ancak bu bağlantı, tıklayanı aslında saldırganların kurbanlarından para çalmak için açtıkları sahte bir siteye yönlendiriyor.
Özetle, siber suçlular kurbanlarına mümkün olan her yolu kullanarak ulaşmaya çalışacaktır. Lisanssız yazılımlar, kimlik avı web siteleri veya e-postalar, işletmenin güvenlik ağındaki ihlaller ve hatta büyük DDoS saldırıları buna dahil. Bununla birlikte Kaspersky tarafından yakın zamanda yapılan bir anket, KOBİ’lerin %41’inin bir kriz önleme planına sahip olduğunu gösteriyor. Siber güvenliği önemsemek ve BT güvenlik olaylarının düzeltilmesinin ne kadar zor olabileceğinin bilincinde olmak, bu kuruluşlarda güvenilir koruyucu önlemlerin uygulanmasıyla sonuçlanacağını umduğumuz olumlu bir eğilim.
Siber saldırılardan korumak için şunları öneriyorum:
Standart bir kullanıcı hesabının parolasında en az sekiz harf, bir sayı, büyük ve küçük harfler ve bir özel karakter olmasını gerektiren güçlü bir parola politikası uygulayın. Parolaların ele geçirildiklerine dair herhangi bir şüphe varsa parolaların değiştirildiğinden emin olun. Bu yaklaşımı ek çaba sarf etmeden uygulamaya koymak için kapsamlı yerleşik parola yöneticisine sahip bir güvenlik çözümü kullanın.
Yazılım ve cihaz sağlayıcılarının yayınladığı güncellemeleri göz ardı etmeyin. Bunlar sadece yeni özellikler ve arayüz geliştirmeleri getirmekle kalmaz, aynı zamanda ortaya çıkarılan güvenlik açıklarını da giderir.
Çalışanlarınız arasında yüksek düzeyde güvenlik farkındalığı sağlayın. Çalışanlarınızı mevcut siber tehditler ve kişisel ve profesyonel yaşamlarını koruma yolları hakkında daha fazla bilgi edinmeye ve ilgili ücretsiz kursları almaya teşvik edin. Çalışanlar için kapsamlı ve etkili üçüncü taraf eğitim programları yürütmek, BT departmanına zaman kazandırmanın ve iyi sonuçlar almanın iyi bir yoludur.
İlkem Özar Kaspersky Türkiye Genel Müdürü
İlkem ÖzarKimdir?
İlkem Özar, BT ve siber güvenlik alanlarında sektörde global ölçekte köklü bir deneyime sahiptir. Unilever, Microsoft, CA Technologies ve Intel Security (McAfee) gibi birçok küresel endüstri lideri şirkette çalışmış olan Özar, kamu ve özel sektörde üst düzey ve stratejik pozisyonlarda görev alarak kayda değer başarılar sergiledi.
İlkem Özar’ın Kaspersky’deki hedefleri arasında müşteri memnuniyetine odaklanmak, kurumsal sektörde büyümeyi teşvik etmek, şirketin sektördeki etkisini daha da artırmak, daha fazla iş ortağı edinmek ve B2B portföyü genelinde daha fazla müşteriye ulaşmak yer alıyor.
İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte, gerçek ve yanlış bilgiler arasındaki ayrımı yapmak giderek zorlaşıyor. Özellikle yapay zeka tarafından üretilen içeriklerin artması, bu sorunu daha da karmaşık hale getiriyor. Siyasi reklamlardan sanal Papa görüntülerine kadar yapay zeka ile üretilen yanlış bilgilerin nasıl çalıştığı ve tespit edilebileceği konusu, günümüzde ciddi bir endişe kaynağı haline geldi.
Yapay zeka ile üretilen yanlış bilgilerin çalışma mekanizması
Yapay zeka (AI), büyük veri setlerinden öğrenme yeteneğine sahip bilgisayar programlarıdır. Üretken yapay zeka araçları, metin, görüntü, ses ve diğer medya biçimlerinde içerik üretebilmektedir. Bu araçlar, belirli yönlendirmelere dayalı olarak çeşitli içerikler üretebilirler. Örneğin, siyasi bir komite, istediği bir hikayeyi veya durumu anlatan videolar üretmek için yapay zekayı kullanabilir. Yapay zeka, görsel ve yazılı içerikleri manipüle edebilir, hatta gerçekmiş gibi göstererek insanları yanıltabilir.
Yapay zeka yanlış bilgilerinin tespit edilmesi
Yapay zeka tarafından üretilen yanlış bilgileri tespit etmek için bazı yöntemler kullanılabilir:
tuhaflıkları arayın: AI tarafından üretilen içerikler genellikle ince tuhaflıklar veya tutarsızlıklar içerebilir. Tuhaf ifadeler, alakasız cümleler veya mantıksız bağlantılar, içeriğin tarafından oluşturulduğunun işaretleri olabilir. Görsel ve videolarda da ışıklandırma, hareketler veya arka planın garip bir şekilde düzenlenmesi gibi tuhaflıklar fark edilebilir.
Kaynağı kontrol edin: İçeriğin kaynağına dikkat edin. Saygın ve güvenilir kaynaklardan mı yoksa şüpheli sitelerden mi geldiğini değerlendirin. Bilgiyi doğrulamak için güvenilir haber kuruluşlarını tercih edin.
Kendi araştırmanızı yapın: İnternette gördüğünüz şüpheli içerikleri doğrulamak için araştırma yapın. İçeriği arama motorlarında aratın ve daha fazla bilgi edinmeye çalışın. Viral olmuş aı içerikleri gerçekmiş gibi gözükebilir, bu nedenle bağımsız kaynaklardan bilgi edinmek önemlidir.
Gerçeklik kontrolü yapın: Şüphe duyduğunuz içerikler hakkında güvendiğiniz kişilerle konuşun. Sosyal çevrenizden farklı bakış açıları alarak, içeriğin gerçekliğini değerlendirebilirsiniz.
Paylaşmadan önce dikkatli olun: İçeriği paylaşmadan önce içeriğin gerçekliğinden emin olun. Yanlış bilgiyi yaymak, daha fazla insanın bu yanıltıcı içeriklere maruz kalmasına neden olabilir.
Yapay zeka tarafından üretilen yanlış bilgilerin tespiti ve önlenmesi, günümüzde büyük bir önem taşımaktadır. İnsanlar olarak, tuhaflıkları arayarak, kaynağı kontrol ederek, kendi araştırmalarımızı yaparak ve gerçeklik kontrolleri yaparak bu tür yanıltıcı içeriklere karşı daha dikkatli olabiliriz. Teknoloji şirketlerinin de bu alanda çalışmalar yapması ve güvenilir içerik üretme konusundaki taahhütleri, yapay zeka yanlış bilgilerinin etkilerini azaltmada önemli bir rol oynayabilir.
Çin merkezli arama motoru ve yapay zeka şirketi Baidu, Perşembe günü yapay zeka destekli sohbet robotu Ernie Bot’u halka açtığını duyurdu. Bu adım, şirketin hisse senedi fiyatını %3’ün üzerinde artırdı.
Çin hükümeti, yapay zekanın önemli bir endüstri olduğunu ve 2030 yılına kadar küresel bir lider olmayı hedeflediğini belirtiyor. Bu nedenle, Çinli teknoloji şirketleri ABD merkezli OpenAI’nin popüler dil modeli ChatGPT’ye benzer jeneratif yapay zeka modellerini piyasaya sürmeye yönelik yarış içerisindeler.
Baidu, Ernie Bot adını verdiği yapay zeka destekli sohbet robotunu kullanıcıların sorularına ve isteklerine metin ve görüntülerle cevap vermek üzere tasarladı. Ernie Bot, resmi web sitesi ve yalnızca Çin’in uygulama mağazalarında bulunan bir uygulama aracılığıyla herkese açık hale getirildi. Uygulama kısa sürede Çin’in iOS uygulama mağazasında ücretsiz uygulamalar listesinde en üst sıraya yükseldi.
Baidu’nun CEO’su Robin Li, Ernie Bot’un halka açılmasının, gerçek dünyadan büyük ölçüde insan geri bildirimi toplamalarına ve Ernie ile diğer temel yapay zeka modellerini geliştirmelerine yardımcı olacağını belirtti.
Bu gelişmenin yanı sıra, Çin hükümeti son aylarda jeneratif yapay zeka endüstrisini düzenlemek için adımlar atmıştır. 15 Ağustos’ta yayınlanan yönetmeliklere göre, şirketler ürünlerini halka açmadan önce güvenlik incelemesine tabi tutulmalı ve onay almalıdır. Ayrıca, üretken yapay zeka hizmetleri sunan şirketlerin hükümetin teknoloji ve veri taleplerine uyum sağlamaları gerekmektedir.
Bu gelişmelere paralel olarak, Baidu’nun CEO’su Li, Çin’in yapay zeka düzenlemelerini inovasyonu destekleyen düzenlemeler olarak değerlendirdi. Bu adımın, Baidu’nun yanı sıra diğer Çinli yapay zeka şirketleri Baichuan ve Zhipu AI tarafından da benimsendiği belirtilmiştir.
StartGate ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlikte müşterilere güvenli bir biçimde online alışveriş yapmalarını sağlayan ve sanal POS – ödeme çözümleri hizmeti sunan PayTR ana sponsor olarak yer aldı. Altın sponsorlar ise ürün ve hizmet üretimini planlayanların ihtiyaç duyduğu finansal kaynakların toplanmasını amaç edinen fonangels.com, girişimcileri Finlandiya’da projelerini yürütmelerini sağlayan Girişimci Göçmen ve hızlıca ilan vererek ev arkadaşı veya ev bulmaya yardımcı olan Roombadi oldu.
Girişimci sponsorları arasında ise reklam ve medya sektöründe açık hava reklam alanında öncü bir ekip olan Baft Medya, İngilizce konuşma pratiği imkânı sunma felsefesi ile kurulmuş sosyal bir platform Bukytalk, seçkin öğretmen topluluğu ile online özel ders hizmeti sunan Classest.com, işletmelerin dijital dönüşüm süreçlerini hızlandıran ve kullanıcı dostu teknoloji çözümleri sunan NoCodeTime, otel misafirlerinin günlük ihtiyaçlarını hızlı ve güvenilir bir şekilde karşılayan Papyon ve firmaların satış pazarlama ekiplerinin verimliliklerini analizlemelerini ve satışlarını arttırmalarını sağlayan yeni nesil bir platform olan WNetwork yer aldı. Hatıra NFT sponsoru ise Web3 ve NFT girişim uygulaması Utilify oldu.
StartupTeknoloji girişimcilik ekosistemi kahvaltı buluşması ile 200’den fazla paydaş Bir araya geldi
Girişimcilik Ekosistemi, iş dünyasının yaratıcı zekasını bir araya getirerek yeni fikirlerin yeşermesine, iş birliklerinin doğmasına ve ilham verici deneyimlerin paylaşılmasına olanak sağlayan StartupTeknoloji, bu tür organizasyonlarına devam edeceğini duyurdu. İlk kahvaltı etkinlikleri 2023 Şubat ayında 23 kişiyle gerçekleştirilmişti. Bugün ise 200’den fazla davetli ile katlanarak büyümeye devam ediyor. Kahvaltı ile başlayan etkinlik StartupTeknoloji Managing Partneri Hande Kaya’nın sunumuyla sponsor firma konuşmaları ve girişim sponsorları sunumları ile devam etti. Büyük ilgiyle takip edilen sunumlar sonrasında ise Uzman Psikolog Ömer Eker “Zinde Ol Zinde Kal” etkinliği ile sahnede yer aldı. Son olarak networking etkinliğinde sektör paydaşları bir araya geldi. Kahve ikramı eşliğinde bilgi birikimlerini, düşüncelerini ve olası iş birlikteliklerini konuşarak oldukça verimli, bir o kadar da keyifli bir gün geçirerek etkinlikten ayrıldılar.
Intel, Hot Chips 2023 konferansı kapsamında, 8 çekirdekli ve 528 iş parçacıklı RISC mimarili işlemcisini sergiledi. Bu özel işlemci, her çekirdek için tamı tamına 66 iş parçacığıyla dikkat çekiyor. Intel, bu çip tasarımını geliştirirken özellikle yüksek paralel hesaplama ihtiyaçlarına yönelik bir çözüm sunmayı amaçlıyor. Aynı zamanda, özellikle önbellek kullanımında sıkıntı yaşanan belirli iş yüklerinin üstesinden gelmeyi hedefliyor.
Bu yeni işlemci tasarımı, DARPA’nın büyük veri analizi gerektiren petabayt ölçekli iş yüklerine yönelik bir çözüm olma potansiyelini taşıyor. Özellikle DARPA’nın HIVE programı gibi yoğun iş yükleri, bu işlemcinin hedef kitlesini oluşturuyor. İşlemcinin çekirdek başına düşen 192 KB önbellek ve 4 MB SRAM gibi özellikleri bulunuyor. Bununla birlikte, dikkat çekici bir diğer nokta ise işlemcinin RISC mimarisine dayanıyor olması.
Ağ iletişimi için silikon fotonik teknolojisinin kullanıldığı bu işlemci tasarımı, optik yongaları ana CPU kalıbına bağlamak için EMIB ara bağlantısı kullanıyor. İşlemci, TSMC’nin 7nm FinFET üretim süreciyle üretiliyor ve toplamda 27,6 milyar transistöre ev sahipliği yapıyor. Her bir çekirdek için yaklaşık 1,2 milyar transistör ayrılmış durumda.
Bu özel işlemci, 3275 BGA soket platformunu destekliyor ve 16 sokete kadar ölçeklendirme imkanı sunuyor. Bu da toplamda 120 çekirdek ve 8448 iş parçacığına kadar genişletilebileceği anlamına geliyor. Ayrıca, platform 512 GB’a kadar DRAM desteği sunuyor.
Intel’in sunduğu demo verilerine göre, işlemci 75W TDP değeriyle çalışıyor ve özellikle fotoniklerin büyük bir güç bütçesini kullanıyor. Intel’e göre çekirdekler, toplam enerji bütçesinin yüzde 21’ine denk gelen yaklaşık 16W’ı tüketiyor. İşlemcinin güç tüketimi, 35-55W aralığında değişirken, saat hızı 3.35-3.5 GHz civarında dengelenmiş durumda. Intel, çekirdek sayısının 10 kat artmasıyla doğrusal performans artışı elde ettiklerini öne sürüyor.
Fotoğraf çekerek para kazanmak günümüzde önemli bir iş kolu haline geliyor. Dijitalleşme bu alanda yeni fırsatlar yaratıyor.
Aslında fotoğraf çekerek para kazanmak konusunda dijitale geçiş öncesinde daha önemli bir fırsat olduğu yönünde yanlış bir algı var. Dijital platformlar sayesinde bu alandaki iş fırsatları artış gösteriyor.
Fotoğrafçılık teknikleri konusunda güçlü bir anlayışa sahipseniz uzun vadeli bir kariyere dönüştürmeyi düşünebilirsiniz.
Bu alandaki iş fırsatları için hizmetlerinizi hem bireysel hem de ticari müşteriler de dahil olmak üzere etkinlik organizatörlerine sunmanız gerekiyor. Bu tür işler, akşamları ve hafta sonları düzensiz saatlerde gerektirecek. Sunduğunuz hizmetlerin etrafında güçlü bir marka oluşturmalısınız. Bu, size büyük bir gelir kaynağı sağlayacak. Örneğin düğünlerde, doğum günü partilerinde ve cinsiyet açıklamalarında çalışabilirsiniz.
Fotoğraf lisanslama yöntemi
Lisanslama yoluyla çalışmanızı müşterilerinize bir ücret karşılığında sunabilirsiniz. Genellikle ücretin büyüklüğü müşterilerin fotoğraflarınızı nasıl kullanmak istediğine bağlı. Örneğin, bir ürünün tanıtımını yapacak bir üretici, çalışmanızı sergileyecek ve basmak isteyecek özel bir müşteriden daha fazla lisans ödeyecek.
Fotoğrafçılık eğitimi
Başkalarına becerilerini ve yaratıcılıklarını nasıl kullanacaklarını öğretmeyi düşünebilirsiniz. Durumunuza göre yüz yüze fotoğrafçılık dersleri düzenleyebilir veya öğrencilerle çevrimiçi olarak buluşabilirsiniz. Bu konuyla ilgilenen herkesin satın alabileceği çevrimiçi bir kurs oluşturmak da mümkün.
Rötuşçu olarak çalışabilirsiniz
Bir süre fotoğrafçı olarak çalıştıktan sonra muhtemelen düzenleme ve rötuş sanatına aşina olacaksınız. Ekstra gelire ihtiyacınız varsa, ham fotoğrafları rötuşlama yeteneğinizi kullanabilirsiniz. Hizmetlerinizi dergilere veya reklam ajanslarına sunabilirsiniz. Günlük ve haftalık yayınların çoğu genellikle tam zamanlı fotoğraf editörleri arıyor. İşinizde daha fazla istikrar istiyorsanız bu sizin için harika bir geçici veya kalıcı çözüm olabilir.
Sergiler düzenleyebilirsniz
Çalışmanıza gerçekten güven duyduğunuzda, kendi fotoğraf sergilerinizi düzenlemeyi düşünebilirsiniz. Bunun için genellikle projeyi planlamanız ve bir açılış etkinliği düzenlemeniz gerekecek. Öncelikle yerel bir sanat galerisiyle ortak olmalısınız. Çalışmanızı sergilemenin yanı sıra, ziyaretçilere orijinal baskılarınızı satın alma şansı da verebilirsiniz.
Fotoğraf yarışmalarına katılabilirsiniz
Her organizatör yarışmacılara farklı ödüller sunsa da prestijli bir yarışmayı kazanabilirsiniz kendiniz için faydalı bir reklam olacak. Ayrıca bu yarışmadan elde edebileceğiniz gelir ile yeni ekipmanlar satın alabilrsiniz.
Sosyal medya devi, 2017’deki küresel lansmanından bu yana ilgi odağı oldu. Popülaritesi arttıkça, birçok içerik oluşturucu için geçerli bir gelir kaynağı haline geldi. Peki TikTok’tan nasıl para kazanılır?
Aralık 2021’e kadar TikTok’tan para kazanmanın önündeki engel çok daha yüksekti. Hesabınızdan para kazanmak için en az 18 yaşında olmanız gerekiyor. Daha önce 10.000’den fazla takipçinizin olması gerekiyordu. Ayrıca son 30 günde en az 100.000 video görüntülemesine sahip olmalıydınız.
Bu kriterleri karşılıyorsanız TikTok’un İçerik Oluşturucu Fonu’na başvurabilirsiniz. İzleme başına ödeme rakamları hiçbir zaman kamuya açıklanmadı. Dolayısıyla ‘1.000 görüntüleme = X $’ demek o kadar pek mümkün değil.Kabaca, İçerik Oluşturucu Fonu’na kaydolduktan sonra her 1000 görüntüleme için 2 ila 4 sent arasında kazanç elde edebileceğiniz tahmin ediliyor.
Ancak ödemeler, görüntülemelerin sayısına ve gerçekliğine, videolara katılım düzeyine de bakmak gerekiyor. Ayrıca içeriğin TikTok’un Topluluk Kuralları ve Hizmet Koşullarına uygun olup olmadığı da önemli bir etken.
2021’in sonlarına doğru TikTok yeni bir özelliği tanıttı. Creator Next adlı bir para kazanma merkezi. Platformun tüm para kazanma seçeneklerini tek bir çatı altında toplayarak TikTok’ta kazanç elde etmeyi daha erişilebilir hale getirdi.
Bunun için son 30 gün içinde en az 1.000 görüntülemeye sahip olmanız gerekiyor. Bu zaman diliminde en az üç gönderi paylaşmış olmanız ve ayrıca bölgenizdeki minimum takipçi şartını karşılamanız gerekiyor. Takipçi sayısına TikTok’un takdirine göre karar veriliyor. Ancak genellikle 1.000 veya daha fazla takipçi şartı aranıyor. Peki Creator Next’e nasıl kadolabilirsiniz?
TikTok mobil uygulamanızı açın ve ardından sağ alttaki ‘Profil’ düğmesine tıklayın.
Profilinize ulaştığınızda sağ üstteki ‘üç çizgi’ simgesini tıklayın.
‘İçerik Oluşturucu Araçları’nı tıklayın ve ardından Yaratıcı Sonraki banner’ında ‘Katıl’a dokunun.
Ekrandaki talimatları izleyin, uygulayın ve onay bekleyin.
TikTok kullanıcılarının %65’i orijinal sesler kullanan markaların içeriklerini tercih ediyor. Aşağıdakilerden kendinize bir dilim alın.
Özetle TikTok’tan nasıl para kazanılır konusunda Creator Next şartlarını karşılayabilmeniz gerekiyor. Daha sonra ise video stratejinizi başarıyla uygulamalısınız. Tüm bunlarla birlikte gelir kendiliğinden gelecek.
Warren Buffett, tam adıyla Warren Edward Buffett 30 Ağustos 1930 doğumlu Amerikalı iş adamı. Buffett dünyanın en zengin insanlarından biri. Forbes’un milyarderler listesinde sürekli olarak üst sıralarda yer alıyor. Dünyanın en başarılı yatırımcılarından biri olarak biliniyor. Bu nedenle Warren Buffett’ın yatırım stratejisinin efsanevi boyutlara ulaşması şaşırtıcı değil. Buffett, eğitimine Pennsylvania Üniversitesi Wharton School’da başladı. Ardından işletme alanında lisans derecesi aldığı Nebraska Üniversitesi’ne geri döndü. Buffett daha sonra Columbia Business School’a gitti ve burada ekonomi alanında yüksek lisans derecesini aldı.
Buffett, kariyerine 1950’lerin başında yatırım satış elemanı olarak başladı. Ancak 1956’da Buffett Associates’i kurdu. 10 yıldan kısa bir süre sonra, 1965’te Berkshire Hathaway’in kontrolüne geçti. Haziran 2006’da Buffett, tüm servetini hayır kurumlarına bağışlama planlarını duyurdu. 2010 yılında Buffett ve Bill Gates , diğer zengin bireyleri hayırseverlik yapmaya teşvik etmek için Giving Pledge kampanyasını kurduklarını duyurdu.
Warren Buffett sözleri stratejisini ortaya koyuyor
Bir işletme satın alın, hisse senedi kiralamayın!
Bir işadamı olduğum için daha iyi bir yatırımcıyım, daha iyi bir yatırımcı olduğum için de daha iyi bir işadamıyım.
Fiyat ödediğin miktardır. Değer ne elde ettiğindir.
Risk, ne yaptığını bilmemekten kaynaklanır.
Birisi bugün gölgede oturuyor çünkü biri uzun zaman önce bir ağaç dikti.
En iyi getirilerin elde edildiği şirketler genellikle bundan beş on yıl önce de aynı işi yapan şirketlerdir.
Sadece uzun dönem kârlılık geçmişi olan ve pazarda hakim konumda olan şirketleri alın.
İlk kural para kaybetmemektir. İkinci kural da birici kuralı unutmamaktır.
Neden varlıklarınızı gerçekten çok sevdiğiniz işletmelere yatırmıyorsunuz? Mae West’in dediği gibi: İyi şeylerden çok fazla olması muhteşem olabilir.
Hisse senedi yatırımının en önemli unsurlarından biri de hissenin gerçek değerini belirlemek ve onu uygun ya da kelepir fiyat ödeyerek satın almaktır.
Eğer bir işletme iyi gidiyorsa, hisse senedi eninde sonunda onu takip eder.
Muhteşem bir şirketi makul bir fiyata almak, makul bir şirketi muhteşem bir fiyata almaktan çok daha iyidir.
Çok borcu olan, özellikle uzun dönemli şirketlere yatırım yapmayı sevmem. Uzun dönemli borç faiz ödemeleri yüzünden kârı düşürür ve uzun dönemli gelirin tahmin edilmesini zorlaştırır.
Kısa dönemli fırsatları çok borç almamak için reddeceğiz.
Dibe vuran şirketler çok nadir olarak dipten döner.
Diğer birçok sosyal medya kanalı gibi X (eski adıyla Twitter) artık sadece kendinizi ifade edebileceğiniz bir platform değil. Aynı zamanda bir gelir kaynağı da sağlıyor. X, gönderilerinizden para kazanabilmeniz için kullanabileceğiniz çeşitli seçeneklere sahip.
Yapmanız gerekenler – Twitter para kazanma nasıl açılıyor?
X reklam geliri paylaşımı
Elon Musk, aktif kullanıcıları ödüllendirme ve teşvik etme kampanyasının bir parçası olarak X’in reklam geliri paylaşım programını başlattı. Bu ortam aracılığıyla hem X hem de platformdaki içerik oluşturucular reklamlardan elde edilen getirileri paylaşacak. Peki nasıl çalışıyor?
X, gösterimlere göre her kullanıcıyla paylaşılan geliri hesaplıyor. İçerik oluşturucunun yanıtında bir reklam göründüğünde, doğrulanmış hesaplardan gelen gösterimlerin sayısı, hesaba ne kadar ödeme yapılacağını belirliyor.
Ancak X Ads Gelir Paylaşımına hak kazanmak için en az 18 yaşında olmanız gerekiyor. Ayrıca en az 500 takipçiniz olması şartlar arasında yer alıyor. X Premium’a (eski adıyla Twitter Blue) abone olmanız veya doğrulanmış bir kuruluş veya bağlı kuruluş olmanız gerekiryo. Ayrıca son üç ay boyunca tüm gönderilerinizin her ay en az beş milyon organik gösterime sahip olması gerekecek. Tüm bu şartları karşılıyorsanız programa başvurabilirsiniz. Onay aldıktan sonra kazanmaya başlayabilirsiniz.
X Tips
X Tips, TikTok’un canlı hediyelerine benzer şekilde çalışıyor. Sosyal medya platformunda para kazanmanın başka bir yolu diyebiliriz. Bu para kazanma seçeneği, içeriğinizi takdir eden ve sizi desteklemek isteyen kullanıcılardan nakit hediyeler almanızı sağlıyor.
Bir profilde İpuçları özelliği etkinleştirildiğinde, kullanıcıların yalnızca yaratıcının profil sayfasındaki Para simgesine dokunması yeterli. Böylece ödeme platformuna yönlendiriliyor. Ancak şu anda web’de mevcut olmadığından simgeyi yalnızca iOS ve Android sürümlerinde görebilirsiniz
X Tips’in belli bir yüzdesini almıyor. Ancak kullanmaya karar verdiğiniz üçüncü taraf ödeme hizmetinden yine de ücret alabilirsiniz. Ayrıca, X halen bir yaş sınırlaması uyguluyor. 18 yaşın altındaki kişilerin bahşiş vermesine veya kabul etmesine izin verilmiyor.
X Abonelikler
X Abonelikleri, içerik oluşturuculara içeriklerinden sürekli gelir sağlıyor. Sadık takipçiler, ek tweet’lere ve yalnızca abonelere özel etkinliklere erişim için bir içerik oluşturucunun hesabına abone olabiliyor..
X Abonelikleriyle birlikte gelen ilginç bir özellik de Abonelik rozeti. Aboneler, abone oldukları bir profile yanıt verdiklerinde adlarının yanında bir rozet görecek. Bu da onları tanımlamayı ve onlarla etkileşime geçmeyi kolaylaştıracak. Ayrıca yalnızca abonelere özel Alanlar barındırabilirsiniz. Herkese açık tweetler gönderebilirsiniz ancak bunlara yalnızca aboneler yanıt verebiliyor.
Düşündüğünüzün aksine Fiverr ile iş başına beş dolardan çok daha fazlasını kazanabilirsiniz . Bazı serbest çalışanlara yüzlerce, hatta binlerce dolar ödeniyor. Gördüğünüz gibi Fiverr’ın meşhur beş dolarlık itibarı çoktan geride kaldı. Dijital göçebeleri, gezginleri ve iş arayanlar yoğun şekilde Fiverr kullanıyor. Fiverr becerilerinizi kullanmanın yanı sıra biraz ekstra para kazanmanın harika bir yolu. Platform, para kazanma konusunda güvenilir bir hizmet sağlıyor.
Fiverr, çok çeşitli hizmetler, görevler ve mini işleri içeren çevrimiçi bir pazar yeri. Düzeltme işleri , serbest yazarlık işleri ve diğer çevrimiçi işler yapılabiliyor. 2010 yılında kurulan Fiverr, serbest çalışanların mevcut dijital hizmetlerinin reklamını yapabileceği ve listeleyebileceği çevrimiçi bir platform sağlamayı amaçlıyor.
Sitede her tür beceriye yönelik milyonlarca Gig bulacaksınız. İster tasarımcı, ister web geliştiricisi, avukat, hatta müzisyen Fiverr’da herkese uygun bir şeyler mutlaka var. Fiverr’da sunulan hizmetlere “konser” adı veriliyor ve birçoğunun tanesi yalnızca 5 dolardan başlıyor Dolayısıyla şirketin adı da buradan geliyor. Ancak bu sadece temel ücret. Diğer iş hizmeti siteleriyle aynı aralıkta ödeme yapan çok sayıda iş bulabilirsiniz.
Eğer iş arayan bir serbest çalışansanız , Fiverr’ın “satıcı” olarak gördüğü kişisiniz. Bir satıcı, ne kadar ödeme yapmak istediğinin yanı sıra, istediği herhangi bir hizmeti listeleyebiliyor. İşe alınma şansınız sektörünüzdeki deneyiminize ve Fiverr deneyiminize bağlı. Bir hizmet satın almak istiyorsanız “alıcı”sınız. Belirli bir görev, iş veya proje olsun, alıcının tamamlaması gereken bir işi var. Bunlar işletmeler, şirketler ve hatta bireysel kişiler olabilir. Fiverr’da alıcılar, bu işi başarmalarına yardımcı olmak için satıcıları işe alıyor.
Fiverr’da gelir elde edebilmek için şu adımları takip etmelisiniz:
Yeni hesap için kayıt olun
Satıcı profili oluşturun
Bir gig oluşturun
Alıcılara teklif gönderin
Bir alıcı olarak, Fiverr’a işin maliyetinin yanı sıra yönetim ücretleri için de ön ödeme yapıyorsunuz. Bu ücret, Gig için ne kadar ödediğinize bağlı olacak. 40 doların altındaki Gig’ler için ücret 2 dolar, 40 doların üzerindeki Gig’ler için ise yüzde 5 uygulanıyor. Örneğin, bir blog yazısı için 10 dolar ödemeye hazırsanız, bir satıcıyı işe almadan önce Fiverr’a 2 dolar ödeyeceksiniz.
Google Translate iletişimdeki engelleri ortadan kaldırmak için yıllardır çalışıyor. 7.12 sürümünün son sürümüyle, Yüz Yüze modu da dahil olmak üzere bazı heyecan verici yeni özelliklerin devreye alınmasıyla kültürler arası diyalogları yeniden canlandırması bekleniyor.
Google Translate kullanıcıların çevrilmiş metni konuşmacıyla aynı ekranda anında okumasına olanak tanıyan Yüz Yüze modu da dahil olmak üzere bazı heyecan verici yeni özellikler için çalışıyor. Konuşma modu, daha geniş Konuşma bölümüne sorunsuz bir şekilde entegre ediliyor ve çok çeşitli insan konuşmalarına hitap ediyor. Diğer yeni özellikler arasında, kullanıcı konuştuktan sonra çevirileri seslendiren otomatik oynatma ve konuşulan giriş için otomatik dil algılama yer alıyor. Google Translate yüz yüze modu ile farklı dillerdeki iletişim problemini ortadan kaldıracak.
Google Translate iletişimdeki engelleri ortadan kaldırmak için yıllardır çalışıyor. 7.12 sürümünün son sürümüyle, Yüz Yüze modu da dahil olmak üzere bazı heyecan verici yeni özelliklerin devreye alınmasıyla kültürler arası diyalogları yeniden canlandırması bekleniyor. Google bu haftanın başlarında Çeviri 7.12’yi yayınlamaya başladı. Uygulama meraklısı AssembleDebug, bu sürümdeki yeniliklere ilişkin içgörülerini paylaşmak için hızlı bir şekilde önceden Twitter’a yöneldi. Buradaki her şey hemen herkesin kullanımına açık olmayacak olsa da Google, bu özellikleri sunucu tarafı bayrakları aracılığıyla açmaya başlayacak gibi görünüyor. Gerçekleşen gözle görülür değişiklikler arasında küçük bir kullanıcı arayüzü değişikliği de bulunuyor. Sol alt kısımdaki Konuşma simgesi yakında öne çıkacak ve El Yazısı girişi için yer açacak. Ayrıca canlı yeni bir animasyonla canlandırılan mikrofon düğmesini kullanma deneyimini de görüyoruz.
Kısa açıklamalardan derinlemesine tartışmalara kadar insan konuşmalarının çeşitli paletine hitap eden Translate, bu Konuşma modunu daha geniş bir Konuşma bölümüne sorunsuz bir şekilde entegre etme yolunda ilerliyor. Ancak en önemli direnç şüphesiz Yüz Yüze modudur. Örneğin bu özellik için şunu hayal edebiliriz: Dil açısından dünyalar kadar farklı olan ancak aradaki farkı kapatmak için teknolojiyi kullanan iki birey. Biri konuşuyor ve diğeri aynı ekranda baş aşağı görüntülenen çevrilmiş metni anında okuyabiliyor. Böylece duraklamalar ve sessizlikler ortadan kalkıyor. Tüm yeni değişiklikler arasında bu, kullanıcıların uzak akrabalarıyla zahmetsizce sohbet etmelerine, hikayeler paylaşmalarına ve herhangi bir dilsel aksaklık olmadan kahkaha atmalarına olanak tanıyan en büyük potansiyele sahip gibi görünüyor.
Son olarak, otomatik oynatma, kullanıcı konuştuktan sonra çevirileri anında seslendirecek, hem açıklayıcı hem de telaffuz kılavuzu olarak hizmet edecek. Google bize sözlü giriş için otomatik dil algılama özelliği sunacak. Şu anda tüm bu yeni yetenekleri ne zaman ele geçireceğimizi görmek için bekliyoruz.
GPT, robot tasarımına entegre edildikten sonra robotların sesli komutları takip etmesine, operasyonun ortasında kendini düzeltmesine ve bağlama göre eylemleri uyarlamasına olanak tanıyacak. Ortaklık, Doosan’a GPT tabanlı robotlar kontrol sistemi oluşturmak için Microsoft’un Azure OpenAI Hizmetine erişim sağlayacak.
Yeni sistem, önceden yüklenmiş bir kod veritabanını kullanarak, robotların önceden programlamaya ihtiyaç duymayacağı, bunun yerine eldeki görevi tamamlamanın en iyi yolunu belirlemek için veritabanından yararlanacağı anlamına da gelecek. Ortaklık, Doosan Robotics’e GPT tabanlı robot kontrol sistemi oluşturmak için Microsoft’un Azure OpenAI Hizmetine erişim izni veren bir mutabakat zaptı ile resmileştirildi.
Doosan Digital Innovation, modeli Doosan’ın robotlarında kullanılacak şekilde uyarlayacak. Haber, Doosan’ın 318 milyon dolar değerindeki ilk halka arz (IPO) için kayıtlarını yeni açtığı sırada geldi. Başvuruya göre halka arz, 28 Ağustos’tan 15 Eylül’e kadar uluslararası alanda, 11 Eylül’den 15 Eylül’e kadar yurt içinde gerçekleştirilecek.
Doosan’ın cobot ürün yelpazesi, endüstriyel üretim ve bakımdan yiyecek ve içecek hazırlama gibi konaklama uygulamalarına kadar uzanıyor. Geçtiğimiz yıl şirket, Amerika pazarlarına açılma hedefinin bir parçası olarak ABD genel merkezinin açıldığını duyurdu. Güney Koreli işbirlikçi robotlar veya cobot’lar üreticisi Doosan Robotics, genel merkezi Plano, Teksas’ta bulunan ve şirketin Kuzey ve Güney Amerika operasyonlarını birleştirecek yeni bir ABD iş birimi olan Doosan Robotics Americas’ı duyurdu. Doosan’ın mevcut müşterileri arasında Hyundai, Shell, Samsung ve Johnson & Johnson yer alıyor. Botlarının depo ve lojistik, yiyecek ve içecek, ilaç, sağlık hizmetleri, inşaat ve paketleme gibi çeşitli sektörlerde potansiyel kullanım durumlarına sahip olduğunu söylüyor.
Doosan Robotics’in ana ürün grubu, mevcut üretim tedarik zincirlerine entegre edilebilen programlanabilir, özelleştirilebilir bir kola sahiptir ve çeşitli karmaşık görevlerde kullanılmasına olanak tanıyan altı eksenli bir tork sensörü içeriyor. Şirket ayrıca, Yeni İlham Yeni Açı anlamına gelen NINA olarak adlandırılan bir kamera robot sistemine ve 15 çeşit çekirdekten kahve hazırlayabilen otonom bir barista robotuna da sahip.
Teknoloji devi Google, inovasyonunun ve yapay zekanın sınırlarını zorlayan yeni akıllı telefon modelleri Pixel 8 ve Pixel 8 Pro’nun lansman tarihini nihayet açıkladı. Bu duyuru, Apple’ın son lansman etkinlikleriyle birlikte teknoloji gündeminde yeni bir hareketlilik yaratmışken, Google’ın bu hamlesi de büyük bir merak ve heyecanla karşılanıyor. Google’ın resmi açıklamasına göre, “Made by Google” etkinliği 4 Ekim tarihinde düzenlenecek ve bu etkinlik kapsamında yeni akıllı telefon modelleri dünya ile tanışacak.
Lansman etkinliği sadece akıllı telefonlara odaklanmayacak. Google, etkinlikte aynı zamanda ikinci nesil Pixel Watch akıllı saat serisini de tanıtacak. Bu, etkinliği daha da renkli ve çeşitli bir hale getirerek katılımcılara geniş bir ürün yelpazesi sunmayı hedefliyor.
Teknoloji dünyasının yakından takip ettiği bu etkinlik, Google’ın yapay zeka alanındaki en son yenilikleri ve çözümleri tanıtacağı bir platform olacak. Özellikle akıllı telefon kameralarının yapay zeka destekli yetenekleri, kullanıcıları geleceğin teknolojisi hakkında heyecanlandırıyor. Google’ın bu yeni cihazlarında yapay zeka teknolojisinin nasıl kullanılacağı, etkinlikte ortaya çıkacak ayrıntılardan biri olarak öne çıkıyor.
Henüz resmi olarak tanıtılmamış olsalar da, sızdırılan bilgilere göre Google Pixel 8, 6,17 inç boyutunda ve 2400×1080 çözünürlüğünde bir ekrana sahip olacak. Pixel 8 Pro modelinde ise ekran boyutu 6,7 inç ve çözünürlük değeri 2992×1344 olarak öngörülüyor.
Batarya kapasitesi konusunda da cihazlar hakkında iddialar var. Pixel 8’in 4485 mAh, Pixel 8 Pro’nun ise 4950mAh‘lık bir batarya kapasitesine sahip olması bekleniyor. Donanım tarafında ise her iki cihazda da Google’ın son nesil Tensor G3 çipi ve 12 GB RAM belleği kullanılacağı söyleniyor.
Tüm bu bilgiler, Google’ın teknoloji dünyasına getireceği yeniliklerin sadece bir parçasını oluşturuyor. Resmi tanıtım etkinliği, teknoloji meraklılarını heyecanlandıran detayları ve yapay zeka destekli çözümleriyle dikkatleri üzerine çekecek gibi görünüyor. Pixel 8 ve Pixel 8 Pro’nun nasıl bir deneyim sunacağını ve yapay zekanın nasıl bir boyut kazandıracağını öğrenmek için sabırsızlanıyoruz.
Dünyanın önde gelen astronomi gözlemevlerinden bazıları, geçici kapanmalarla sonuçlanan siber saldırılar bildirdi. Bilgisayar korsanları siber saldırı dünyanın en gelişmiş teleskoplarından 2’sini kapattı. Siber saldırıların niteliğinin tam olarak ne olduğu veya nereden kaynaklandığı henüz belli değil. Teleskoplara siber saldırı yapılması, uzay çalışmalarının güvenliğindeki endişeleri ortaya çıkardı.
Ulusal Bilim Vakfı’nın Ulusal Optik-Kızılötesi Astronomi Araştırma Laboratuvarı veya NOIRLab, 1 Ağustos’ta meydana gelen bir siber güvenlik olayının, laboratuvarın Hawaii’deki Gemini Kuzey Teleskobu ve Şili’deki Gemini Güney Teleskobu’ndaki operasyonları geçici olarak durdurmasına yol açtığını açıkladı. Şili’deki Cerro Tololo’daki diğer küçük teleskoplar da etkilendi.
NOIRLab, 24 Ağustos’ta web sitesinde yaptığı açıklamada: “Personelimiz, etkilenen tüm teleskopları ve web sitemizi mümkün olan en kısa sürede tekrar çevrimiçi hale getirmek için siber güvenlik uzmanlarıyla birlikte çalışıyor ve şu ana kadar kaydedilen ilerlemeden cesaret alıyor” dedi. Siber saldırıların niteliğinin tam olarak ne olduğu veya nereden kaynaklandığı belli değil. NOIRLab, soruşturma halen devam ettiği için kuruluşun izinsiz girişlerle ilgili hangi bilgileri paylaştığı konusunda dikkatli olacağına dikkat çekiyor.
Güncellemede:”Şeffaflık taahhüdümüz ve altyapımızın güvenliğine olan bağlılığımız doğrultusunda, mümkün olduğunda topluluğa daha fazla bilgi sağlamayı planlıyoruz” ifadesine yer verildi. NOIRLab’ın tesislerine yapılan siber saldırılar, Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Karşı İstihbarat ve Güvenlik Merkezi’nin (NCSC), Amerikan uzay şirketlerine ve araştırma kuruluşlarına siber saldırı ve casusluk tehdidi hakkında tavsiyelerde bulunan bir bülten yayınlamasından birkaç gün önce gerçekleşti.
Bültende, yabancı casuslar ve bilgisayar korsanlarının “kritik altyapının uzay tabanlı varlıklara artan bağımlılığı da dahil olmak üzere ticari uzay endüstrisinin ABD ekonomisi ve ulusal güvenlik açısından öneminin farkında oldukları” belirtildi. Ayrıca açıklamada: “ABD’nin uzayla ilgili yeniliklerini ve varlıklarını potansiyel tehditlerin yanı sıra hayati teknolojiler ve uzmanlık elde etmek için değerli fırsatlar olarak görüyorlar” denildi.
Bu, astronomi gözlemevlerinin siber saldırıların hedefi olduğu ilk sefer değil. Ekim 2022’de bilgisayar korsanları Şili’deki Atacama Büyük Milimetre/milimetre-altı Dizisi’nin (ALMA) operasyonlarını aksattı ve NASA yıllardır siber saldırıların kurbanı oldu. Ajans, 2021’de NASA liderliğinin siber güvenlik için “büyük bir uyandırma çağrısı” olarak adlandırdığı dünya çapındaki SolarWinds ihlalinden etkilendi.
ABD‘nin farklı bölgelerinde yemek dağıtım robotlarının saldırıya uğraması ve çalınması, yeni nesil teslimat hizmetlerinin yükselen karmaşıklığını ve teknoloji ile toplum arasındaki dengeyi bir kez daha gündeme taşıdı. Saldırıların ardında yatan nedenler ve bu olayların yarattığı etkiler, teknoloji şirketlerini ve toplumu bu hızla değişen manzarada nasıl bir adım atmaları gerektiği konusunda düşündürüyor.
Snack-E gibi önde gelen teslimat şirketleri, son zamanlarda Los Angeles, San Francisco, New York ve Chicago gibi büyük şehirlerde yaşanan saldırılara dikkat çekiyor. Sosyal medyada paylaşılan videolarda, bazı insanların bu robotlara zarar verip yağmaladığı görülüyor.
Bu tür saldırıların altında ekonomik endişeler, iş gücü değişimleri ve teknolojiye karşı direnç gibi faktörler yer alabilir. Özellikle yeni teslimat modelleri ve robotlar, geleneksel iş gücünü tehdit edebilirken, işlerini kaybetme korkusu yaşayan bazı kişilerin bu tür eylemlere yönelebiliyor.
Robotları, yayalar, diğer araçlar ve şehir altyapısıyla etkileşimde bulundukları karmaşık bir çevrede çalışıyorlar. Bu nedenle, güvenlik ve verimlilik sağlamak için gelişmiş sensörler, yapay zeka algoritmaları ve güçlü yazılım sistemleri gerekiyor.
Teslimat robotlarının güvenliği ve erişilebilirliği, teknoloji şirketlerinin ve yerel yönetimlerin öncelikli endişeleri arasında yer alıyor. Robotlar, güvenli bir şekilde hareket etmeli, yayaları ve diğer araçları tehlikeden kaçınarak geçmelidir. Ayrıca, engelleri aşabilecek yetenekte olmalılar, özellikle yoğun trafik veya dar sokaklar robotlar için zorlu bir alan.
yemek dağıtım robotlarının saldırıya uğraması, teknolojinin hızlı ilerlemesi ve toplumsal uyum arasındaki dengeyi vurgulayan bir örnek olarak ön plana çıkıyor. Teknoloji şirketleri ve toplumun, bu tür zorlukları aşmak ve yeni teknolojileri güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde entegre etmek için işbirliği yapması gerekiyor.
Paylaşım ekonomisi ve çevrimiçi ağ yapıları, dijital dönüşümün etkisiyle her alanda baş döndüren bir şekilde kendini göstermeye devam ediyor. Bu değişimin sonucu olarak özellikle iş yapma yöntemlerinde birlikte oluşturma (co-creation), birlikte üretme (co-production), birlikte tüketme (co-consumption) ve ortak fon sağlama (co-funding) gibi kavramlar önem kazanarak sürdürülebilir yenilikçiliğin, kitle ekonomisinin ve girişimciliğin vazgeçilemez bir parçası olma yolunda hızla ilerliyor. Kitle fonlaması (crowdfunding), ortak fon sağlamanın alternatif bir metodu olarak son yıllarda ortaya çıkan ve hızla gelişme gösteren bir finansman sistemidir. Kitle fonlaması kavramı web ortamında sunulan girişim projelerinin çok sayıda kişi tarafından küçük miktarlar verilerek fonlanmasıdır. Yenilikçi iş fikirlerinin kitleler tarafından desteklenmesi, özellikle girişimcilerin gelecek vaat eden projelerini hayata geçirirken aşmak zorunda oldukları en büyük bariyer olan finansman sorununun çözümünde de katkı sağlıyor.
Kitle fonlamasında sıklıkla görülen dört model bağış bazlı, ödül bazlı, paya dayalı ve borçlanmaya dayalı olarak sıralanabilir. Bu dört model genellikle finansal getiri sunmayan ve sunan olmak üzere iki kategoriye ayrılıyor.
Finansal Getiri Sunmayan Modeller
Bağış Bazlı Kitle Fonlama
Katkıda bulunanların maddi bir getiri beklemediği projeleri desteklemeyi amaçlıyor.Sağlık veya eğitim gibi alanlarda ihtiyaç sahibi insanların hayat standardının iyileştirilmesinden insanlığı bir adım daha ileri taşıyacağına inanılan çevre veya teknoloji odaklı projelerin desteklenmesine kadar pek çok kategoride kullanılabiliyor.
Bağış bazlı kitle fonlaması özellikle toplumsal olaylarda destek olmak isteyen bireylerin çabalarını tamamen dijital bir ortamda gerçekleştiriyor. Doğal afetler sonucunda etkilenen bölgelere bağışa dayalı kitle fonlaması ile destek olunabiliyor. Bu model deprem bölgesindeki kazazedelere ulaştırılması planlanan yiyeceklerin ulaşımı maliyetlerinin fonlanmasından geçici barınakların yapılmasına kadar akla gelebilecek tüm hizmetlerin finansmanında kullanılabiliyor.
Bu modelin kullanımı sadece kısa süreli projeler ile sınırlı değildir. Pek çok ülkede belediyeler ihtiyaç duyulan alanlarda köprü, yol, arıtma tesisi ve okul gibi halkın kullanımına sunulan hizmetlerin fonlanmasında bağışa dayalı kitle fonlaması yöntemini kullanılıyor. Bazı durumlarda bölgede ikamet eden bireyler kendileri bir kampanya başlatarak sosyal hizmetlerden sayılmayan ama bölgede yaşayan bireylerin hayata geçmesini istediği projeleri fonlanmasını sağlayabiliyor.
Projenin gelişmeleri konusunda bilgilendirmeler yapmak destekçilerin sadakatini artırıyor. Bu da çoğu zaman uzun vadeli ilişkiler kurmanın anahtarıdır (Buysere et al., 2012). Tüm kitle fonlaması kampanyalarının başarısındaki anahtar etken, bireylerin projeler ile ilgili bilgilere erişiminin kolay olmasıdır. Projeler ile ilgili gelişmeleri kolayca takip edebilen kampanya destekçileri hem güven duygusu artar hem de projelerle aralarında bir bağ kurar ve ileride hangi seviyeye geleceğini görmek istiyor.
Türkiye’de 2010 yılından beri uygulanan bu model yasal bir düzenlemeye tabi değildir.
Ödül Bazlı Kitle Fonlama
Ödül bazlı kitle fonlaması, projeye destek veren yatırımcılarına çeşitli ödüller veya hizmetler ile ödüllendirilmesi üzerine çalışıyor. Destek veren bireylere üretilen ürünü hediye olarak göndermek veya film, dizi gibi projelerde büyük tutarlarda destek veren kişilerin isimlerinin yapımda geçmesi gibi ödüller sıklıkla kullanılıyor. Bu model özellikle dijital eğlence ve oyun dünyasında oldukça popülerdir. Bu tarz projeleri destekleyen bireyler bu ürünleri verdikleri desteklere göre ücretsiz veya piyasaya çıkmadan elde etme imkanı buluyorlar.
Ödül bazlı kitle fonlamasının önemli avantajlarından biri destekçilerinin aynı zamanda potansiyel müşteriler olması. Aslında projeye destek olan bireyler projenin başarılı olması durumunda ortaya çıkacak ürünlere erkenden daha ucuz bir fiyata erişme imkanı buluyorlar. Bu yöntemle teknolojik ürünlerin ortaya çıkmasına destek olunurken ilk kullanıcılarından olma avantajına da kavuşuyorlar. Ön satış adı verilen bu yöntem önemli bir satış stratejisidir ve sadece girişimler tarafından değil pek çok işletme tarafından da sıklıkla kullanılıyor. Girişimciler yaptıkları ön satışlar sayesinde piyasa ile ilgili gerçek bir analiz yapma imkanı bularak ürünlerin kalitesinden dağıtım kanallarının tercihlerine kadar çeşitli alanlarda deneyim kazanıyorlar.
Başarılı ödül bazlı kitle fonlaması projelerinden biri de pebble akıllı saat projesidir. Bu proje ilk fonlanmasında hedefi 100 bin dolar olmasına rağmen 10,3 milyon dolar fon elde etmiştir. İkinci fonlamasında hedef fon tutarı 500 bin dolar olmasına rağmen 78 bin kişiden 20,3 milyon dolar toplayarak bir rekora imza atmıştır.
Bu model ülkemizde yasal bir düzenlemeye tabi olmayıp 2012 yılından beri projelere finansman sağlamak için kullanılıyor.
Finansal Getiri Sunan Modeller
Paya Dayalı Kitle Fonlama
Erken ve büyüme aşamasındaki girişimlere pay karşılığı yatırım yaparak yüksek büyüme potansiyelinden faydalanma imkanı tanıyor. Bir projenin veya girişim şirketinin ihtiyaç duyduğu fonu sağlamak amacıyla Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından belirlenen yasal düzenleme kapsamında kitle fonlama platformları aracılığıyla halktan para toplanmasıdır.
Paya dayalı kitle fonlaması, herkese küçük tutarlarda dahi yenilikçi girişimlere ortak olma (hisse alma) fırsatı sunarken, girişim sermayesinin tabana yayılmasını sağlıyor. Çok sayıda başarılı girişim şirketi, erken aşamada bu yöntem ile fonlanmış, hem girişim şirketleri hem de yatırımcılar büyük kazanç elde etmiştir. Örnek olarak 2016 ve 2017 yıllarında paya dayalı kitle fonlaması ile fon toplayan dijital banka Revolut son dört yılda değerini 50’den fazla katlamış, 2020 yılından bu yana da 6 kat değerlenmiştir. Başka bir örnek olarak yeni nesil bankacılık hizmeti sağlayan Monzo, 2016 yılında yapılan paya dayalı kitle fonlama kampanyası ile 96 saniyede 1 Milyon sterlin fon topladı. Bu kampanyaya katılan yatırımcıların payları şu an 15 kat daha değerli.
Ülkemizde ilk defa 3 Ekim 2019 tarihinde SPK tarafından yasal düzenlemesi yapılmış, daha sonra 27 Ekim 2021 tarihinde “Kitle Fonlaması Tebliği (III – 35/A.2)”, borçlanmaya daya kitle fonlaması düzenlenmesini de içeren yeni mevzuat olarak yayımlanmıştır.
Borçlanmaya Dayalı Kitle Fonlama
Birey veya şirketlerin kişilere (P2P, B2P), işletmelere (P2B, B2B) veya kamu kuruluşlarına (P2G, B2G) borç vermesini temel alan dünyada yaygın olarak kullanılan modeldir. Borçların geri ödemesi tek seferlik veya taksitlere bölünerek olabilir. Geri ödemelerde çoğunlukla faiz uygulanmasının yanı sıra faizsiz olarak da uygulanabilir.
Grameen Bankası’nın kurucusu olan Dr. Muhammad Yunus 1974 yılında Bangladeş’te yaşanan kıtlık döneminde mikrokredi kavramını yaratarak milyonlarca ihtiyaç sahibine faizsiz kredi verilmesini sağlamıştır. Bu sistemde yatırımcılar yüksek faiz getirisinden ziyade zor durumda olan insanlara yardım etme duygusuyla finansal getiri beklemeden katılım göstermişlerdir. Bu da borçlanmaya dayalı kitle fonlamasının faizsiz uygulamasına bir örnektir. Bu çalışma ile Dr. Muhammad Yunus, Nobel Barış Ödülü almaya hak kazanmıştır.
Ülkemizde SPK tarafından 27 Ekim 2021 tarihinde yayımlanan “Kitle Fonlaması Tebliği (III – 35/A.2)” ile borçlanmaya dayalı kitle fonlaması yasal hale getirilmiştir. Yasal düzenlemeye göre borçlanmaya dayalı kitle fonlaması faaliyetleri, SPK tarafından listeye alınan kitle fonlama platformları aracılığıyla uygulanabilir.