Elon Musk verdiği bir röportajda, sonunda para da kaybetse canının istediği gibi tweet paylaşacağını üzerine basa basa söyledi.
Tesla, Space X ve Twitter patronu, CNBC’ye verdiği röportajda, tartışmalı bulunan tweetlerini savunarak, sosyal medya platformunda gelir kaybına neden olsa bile canının istediğini söylemeye devam edeceğinin açıklamasında bulunuyor.
Tesla’nın yıllık hissedarlar toplantısının ardından CNBC’den David Faber’in sorularını yanıtlayan Elon Musk’ın 1 saatlik röportajında öne çıkan konu Twitter hakkında konuşmaları yer alıyor.
Musk, ABD’de Demokrat Parti, Demokrat Biden yönetimi, liberal örgütler ve woke hareketinin istemediği görüşlerin paylaşılması ya da görünür olmasının engellendiği Twitter’ı ekimde ‘mutlak ifade özgürlüğü’ sloganıyla satın aldığını ve bunu “Kuş özgür kaldı” tweetiyle duyurmuştu. Sonrasında platformu mümkün olduğu kadar farklı görüşlere açan, yasaklı kullanıcıları geri döndüren ve ABD hükümetinin önceki Twitter yönetimine dayattığı sansürü ifşa eden Musk, o zamandan beri müesses nizamın karalama ve reklam musluklarını kapatma kampanyalarının hedefinde yer alıyor.
Röportajda, ekimde Twitter’ı 44 milyar dolara satın alma işlemi sona erdiğinde şirketin yıllık eksi 3 milyar dolar nakit akışına ve bankada 1 milyar dolara sahip olduğunu söyleyen Musk, durumu “Motorları yanar, kontrol sistemleri çalışmazken yere doğru burun dalışı yapan bir uçağa ışınlanmak gibiydi” diye tasvir etti. Twitter’ın Topluluk Notları özelliğinin şirkette 40 milyon dolarlık gelir kaybına mal olduğu, yanlış reklam yapmakla suçlayan topluluk notları alan iki büyük müşterinin harcamalarını azalttığından yakındığını açıklıyor.
Faber’in sorusu üzerine, Britanya merkezli site Bellingcat’in profesyonel olarak psikolojik operasyon yapmasıyla meşhur olduğunu hatırlatan Musk, Teksas’taki saldırganın ırkçı olduğunu Bellingcat’in söylemesinden ötürü ‘kötü psikolojik operasyon’ diye tweetlediğini açıklıyor.
Elon Musk on Tuesday said that if his inflammatory tweets scare away advertisers from Twitter, he will accept that. “I’ll say what I want, and if the consequence of that is losing money, so be it." https://t.co/0Pi3Yl8Jo2pic.twitter.com/rpZ3Ff8Dw0
Bunu beyaz üstünlüğüne atfetmenin saçmalık olduğunu düşündüğümü söylüyorum” diyen Musk, Faber’in “Bu arada, saldırganın ırkçı olmadığına dair bir kanıt yok” itirazına da “Irkçı olduğuna dair bir kanıt olmadığını söyleyebilirim” açıklamasında bulundu.
Zoom sohbet robotu ile müşteri desteğini artırmayı hedefliyor. Bunun için Anthropic ile ortaklık kuruluyor.
Zoom, şirketin yapay zeka asistanını üretkenlik platformuna entegre etmek için Anthropic ile ortaklık kuruyor. Zoom, öncelikle Chatbot’u işletmelerin müşteri desteği için bir kanal olarak kullanabilecekleri İletişim Merkezi ürününe ekleyeceğini söylüyor.
Anthropic Chatbot’u Zoom ile çalışacak
Zoom, Mart ayında başlatılan Anthropic sohbet robotu Claude’un müşterileri ilgili çözümlere yönlendirmeye yardımcı olabilecek “daha iyi self servis özellikler” oluşturarak müşteri destek temsilcilerine yardımcı olması gerektiğini söylüyor. Ayrıca, müşterilere hizmet veren aracılar için gerekli kaynakları yakında ortaya çıkarabilecek.
Şirket, Claude’u uygulamanın Ekip Sohbeti, Toplantılar, Telefon, Beyaz Tahta ve Zoom IQ gibi diğer alanlarına nasıl uygulayacağı konusunda belirsiz, ancak Zoom yapay zeka kullanan diğer üretkenlik uygulamalarıyla rekabet etmesine yardımcı olmak için asistandan yararlanacak. Zoom, OpenAI ile ortaklık yoluyla oluşturduğu bir asistan olan Zoom IQ aracılığıyla sunulan yapay zeka destekli yeteneklere zaten sahip. Zoom IQ şu ana kadar özetler ve mesaj taslakları oluşturabildiği gibi metin istemlerine dayalı beyaz tahtalar da oluşturabiliyor.
Ayrıca, startup’lara yatırım yapan Zoom şubesi Zoom Ventures da Google destekli Anthropic’e yatırım yaptığını duyurdu. Zoom, hem Anthropic hem de OpenAI ile çalışmanın yapay zekaya yönelik “birleşik yaklaşımını” güçlendirmeye yardımcı olduğunu söylüyor.
Zoom’un Baş Ürün Sorumlusu Smita Hashim, “Anthropic ile iş ortaklığı yapmak, aynı zamanda, müşterilere olağanüstü müşteri deneyimi sonuçları sunmak için optimize edilmiş birleşik yapay zeka yaklaşımımızı sunma taahhüdümüzü de artırıyor. Ayrıca, yatırımımızla Anthropic gibi önde gelen şirketleri geliştiriyor ve Zoom ekosisteminde ve ötesinde inovasyonu yönlendirmeye yardımcı oluyoruz” dedi.
Sky Mobile kesinti yaşayarak kullanıcılarını zor durumda bıraktı. Birçok kullanıcı internete giremediğini, mesaj atamadığını söyledi.
Sky Mobile, kullanıcıların mobil internete bağlanamadıklarını söylemesiyle büyük bir kesinti yaşadı.
Sky Mobile kesinti hakkında açıklama yaptı
Çevrimiçi kesinti izleme Downdetector, Sky Mobile ile ilgili sorunlar hakkında binlerce kullanıcı raporu kaydetti. Sorun, her iki mobil şebekenin de aynı anda kapanmasıyla öğleden sonra 2’den hemen sonra başlamış gibi görünüyordu. Şimdiye kadar raporlar; Londra, Edinburgh, Leeds, Glasgow, Birmingham, Motherwell, Manchester, Bristol ve Leicester’dan gelen 1.945’ten fazla sorun içerdi.
Müşteriler, sorunlardan şikayet etmek için Twitter ve diğer sosyal medya platformlarına gitti. Independent yorum için hem O2’ye hem de Sky Mobile’a ulaştı.
Virgin Media O2 sözcüsü: “Sky Mobile müşterilerini etkileyen sorunun farkındayız. O2 ağını kullandıkları halde, bu sorun yalnızca Sky Mobile hizmetlerini etkiliyor ve ağımız her zamanki gibi çalışıyor” dedi.
Birçok kullanıcı, telefon görüşmesi yapamamaktan veya alamamaktan şikayet etmek için tweet attı. Bazı kullanıcılar ise kısa mesaj gönderemediklerini veya alamadıklarını ve mobil internet hizmetlerini kullanamadıklarını belirtti.
Sky, sorunun “farkında olduklarını” söyledi ve “bunun neden olabileceği herhangi bir rahatsızlıktan” dolayı özür diledi.
Sky, “Bazı Sky Mobile müşterilerinin şu anda arama yapma ve alma konusunda sorun yaşadığının farkındayız” dedi.
Downdetector’a göre, sorun bildirenlerin yüzde 72’si telefonunda sorun olduğunu, yüzde 26’sı internette sorun yaşadığını ve yüzde biri televizyonda sorun yaşadığını söyledi.
Logitech kendi kendine onarım ve e-atık azaltmaya yönelik olarak iFixit ile iş birliğine imza attı.
Logitech ile DIY onarım uzmanı iFixit arasındaki yeni ortaklık sayesinde sevdiğiniz kablosuz fareyi kullanmak artık daha kolay. İki şirket, gereksiz e-atıkları azaltmak ve “belirli ürünler” için yedek parçalar, piller ve onarım kılavuzları sağlayarak müşterilerin kendi garanti dışı Logitech donanımlarını onarmalarına yardımcı olmak için birlikte çalışıyor.
Logitech kendi kendine onarım ile e-atıkları azaltacak
İş birliği kapsamında ürünler iFixit Logitech Repair Hub’da, gerektiğinde satın alınabilecek parçalarla veya onarımı tamamlamak için gereken her şeyi sağlayan aletler ve hassas uç setleri gibi “Düzeltme Setleri” içinde barındırılacak.
Logitech’in MX Master ve MX Anywhere fare modelleri “bu yazdan” itibaren yedek parça alan ilk ürünler olacak. Fiyat bilgisi henüz açıklanmadı ve Logitech, iFixit orijinal yedek parça ve onarım kılavuzu muamelesi alacak başka herhangi bir cihazdan bahsetmedi.
Şu anda, web kameraları, klavyeler, kulaklıklar, Bluetooth hoparlörler ve oyun çevre birimleri dahil olmak üzere birçok Logitech ürünü iFixit onarım merkezinde listelendi. Logitech H800 Wireless için pil değiştirme kılavuzu gibi bazılarında ürünün nasıl onarılacağına ilişkin kılavuzlar zaten sunuyor. Bu özel kılavuz, bir iFixit topluluğu üyesi tarafından oluşturuldu ve iFixit ile Logitech arasındaki ortaklığın öncesine dayanıyor ve yakında daha fazla cihazı kapsayacak şekilde genişleyecek.
Logitech tarafından alıntılanan bir rapora göre , küresel e-atığın 2030 yılına kadar 75 milyon metrik tonun üzerine çıkması ve yüksek tüketim oranları ve sınırlı onarım seçeneklerine sahip cihazlar nedeniyle daha da artması bekleniyor. Logitech, müşterilerini Logitech cihazlarını onarmaya ve bakım yapmaya teşvik ederek, onları çöplükten kurtararak bununla mücadele etmeye çalıştığını söylüyor.
Fransa’da Apple planlı eskitme nedeniyle davalık oldu. Fransa savcılığı, Apple’ın telefonlarını bilerek eskittiğini ve onarılamaz yaptığını iddia etti.
Paris savcılığı ve Halt Planned Obsolescence (HOP) Derneği, Fransa’nın ABD’li teknoloji devi Apple’ı akıllı telefonların onarımını kısıtlayarak güncelliğini yitirmesini planladığı iddiasıyla soruşturduğunu söyledi.
Paris savcılığı, sözde yanıltıcı ticari uygulamalar ve planlı eskitmeyle ilgili soruşturmanın Aralık ayından bu yana sürdüğünü söyledi. Halt Planned Obsolescence (HOP) Derneği tarafından yapılan bir şikayetin ardından geldi.
Apple henüz açıklama yapmadı
HOP, soruşturmanın iPhone üreticisinin “mikroçipler de dahil olmak üzere yedek parçaların seri numaralarını bir akıllı telefonunkilerle ilişkilendirdiğini ve üreticiye onaylı olmayan tamirciler tarafından yapılan onarımları kısıtlama veya onarılan bir akıllı telefonu uzaktan bozma olanağı verdiğini göstermesini umduğunu söyledi.
2020 yılında Apple, iPhone kullanıcılarına yazılım güncellemelerinin eski cihazları yavaşlatabileceğini söylemediği için 25 milyon euro (daha sonra 27.4 milyon dolar) ödemeyi kabul etti.
Skandal, Aralık 2017’de ABD teknoloji devinin en son iOS yazılımının pil ömrü kötüleşen eski telefonların performansını yavaşlattığını kabul etmesiyle patlak verdi.
Aslında Apple’ın ürünlerine yönelik müdahale edilemez şekilde strateji uyguladığı yıllardır konuşuluyor. Apple bunu çoğunlukla ürün güvenliğini sağladığını belirterek savunsa da birçok ülke ekonomisinde tepki çekiyor. Ülkeler, bunun tamir gibi standart süreçlerinin kendi içlerinde yapılmasını ve bu şekilde döngüsel ekonomiye katkı sağlanmasını hedefliyor.
Ulaşım, dünyadaki karbon (CO2) emisyonlarının yaklaşık yüzde 24’ünü, binek otomobiller ise dünya çapında karayolu taşımacılığı emisyonlarının yüzde 60’ını oluşturuyor. Ülkemizde de ulaşımın toplam karbon emisyonundan aldığı pay yüzde 22 seviyelerinde görülüyor.
Sürdürülebilirlik stratejileri doğrultusunda 2022 yılında Elaris markası ile e-mobilite sektörüne hızlı bir giriş yapan Üçay Grup, ulaşımın çevresel sürdürülebilirlik üzerindeki etkisini açıkladı. Enerji sektörü hızlı bir dönüşüm geçiriyor. Fosil yakıtlar birçok ülkede kullanımdan kaldırılıyor ve yenilenebilir enerji kaynaklarına olan talep gün geçtikçe artıyor. 2010 yılında Avrupa’da üretilen yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretiminde ki payı yüzde 20 iken 2020 yılında bu oran yüzde 38’lere yükseldi.
Ulaşımda yenilenebilir enerji kullanımı arttı
Çevresel sürdürülebilirlik ve enerji güvenliği açısından sunduğu avantajlar nedeniyle dünyada hızla gelişen e-mobilite sektörü de yenilenebilir enerjinin sıklıkla kullanıldığı sektörler arasında yer alıyor. Bu kapsamda Avrupa’da ulaşımda kullanılan yenilenebilir enerjinin payı 2005’te yüzde 2’nin altındayken 2020’de yüzde 10,2’ye yükseldi.
“Avrupa Birliği Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’nun 2035 yılına kadar tüm yeni araçlarda CO2 emisyonlarının yüzde 100 azaltılması kararı da e-mobilite sektörünün önünü açtı” diyen Üçay Grup Enerji Direktörüİlgin Eray, ulaşımın çevresel sürdürülebilirlik üzerindeki etkisiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu:
Türkiye’de ulaşımın toplam karbon emisyonundan aldığı pay yüzde 22
“Ulaşım, dünyadaki karbon (CO2) emisyonlarının yaklaşık yüzde 24’ünü, binek otomobiller ise dünya çapında karayolu taşımacılığı emisyonlarının yüzde 60’ını oluşturuyor. Türkiye’de de ulaşımın toplam karbon emisyonundan aldığı pay yüzde 22 seviyelerinde. Ancak ulaşımda giderek yaygınlaşan elektrikli araçlar ile küresel karbon emisyonlarını önemli ölçüde düşürmek mümkün.
Ulaşımdan kaynaklı karbon ayak izimizi azaltmayı hedefliyoruz
Elektrikli araçlar, yalnızca karbon emisyonu hedeflerine ulaşmamıza yardımcı olmayacak aynı zamanda ülke ekonomisi üzerinde de olumlu bir etkiye sahip olacak. Çünkü fosil yakıt tüketen bir araç km’de 1,5 – 2 lira tüketim yaparken, elektrikli araçlar km’de 0,3-0,5 lira arasında elektrik tüketiyor. Üstelik elektriği de yenilenebilir enerji kaynaklarından üreterek kullanıyorsanız, e-mobilitenin çevreye ve ekonomiye katkısını maksimum seviyelere çıkarmayı başarmışsınız demektir. Biz Üçay Grup olarak, karbon nötr bir gelecek için e-mobilite kapsamında yenilenebilir enerji kullanımını destekleyip, bu alanlara önemli yatırımlar yaparak, ulaşımdan kaynaklı karbon ayak izimizi azaltmayı hedefliyoruz” dedi.
Yazılım çalışmalarımızı tamamladık
ABD menşeli EATON markasının, EVC alanında Türkiye partneriyiz. Bu markayı hem kendi şarj ağımızda hem de diğer ağ işletmeci firmaların projelerinde kullanıyoruz. İlk yıl yani 2022 yılında 300 adet EVC cihazı satışı gerçekleştirdik. Şu an itibariyle yazılım çalışmalarımızı da tamamladık. Kullanıcılar, IOS ve Android Market uygulaması üzerinden Elaris uygulamasını indirip, şarj istasyonlarının lokasyonlarını görüntüleyip, QR kodunu okutarak işlemlerini kolayca yapabilecekler.
Üçay Grup olarak, son kullanıcıya uzanan 23 yıllık deneyimimizi, e-mobilite alanına da aktarmayı hedefliyoruz. Özellikle Elaris uygulamasına üye olan kullanıcılarımıza, e-mobilite dünyası haricinde iklimlendirme ve enerji çözümlerinde de hizmet veren bir ağ işletmecisi olarak, farkımızı ortaya koymak istiyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, Nisan 2022 – Mart 2023 arası dönemi kapsayan mali yıl sonuçlarını açıkladı. 31 Mart 2023 sonu itibarıyla son bir yılda 4.0 milyar TL yatırım yapan Vodafone Türkiye, 2022-23 mali yılı servis gelirlerini geçen yıla göre %47.6artışla 25.5 milyar TL’ye çıkardı.
Mobil abone sayısı 24.8 milyon
Vodafone Türkiye’nin mobil müşteri sayısı 2022-23 mali yıl sonu itibarıyla 24.8 milyona ulaşırken, M2M (makinelerarası iletişim) dahil toplam mobil abone sayısı 28.3 milyon oldu. Şirketin faturalı abone sayısı son bir yılda yaklaşık 1.6 milyon artış ile 18.4 milyona çıkarken, toplam bazının %74.3’ünü faturalı aboneler oluşturdu. Vodafone Türkiye’nin sabit genişbantta büyümesi de devam etti. Şirket, bu mali yılda bir önceki yıla kıyasla 32 bin sabit genişbant müşterisi kazanarak yaklaşık 1.4 milyon müşteriye ulaştı.
Dijital müşteri” sayısı 17.7 milyon oldu
Müşterilerine en iyi dijital deneyimi yaşatma hedefiyle faaliyetlerini sürdüren Vodafone’un Vodafone Yanımda ve Online Self Servis gibi dijital kanallarını kullanan aylık aktif müşteri sayısı 17.7 milyona ulaştı. Vodafone’un dijital kanallarını kullanan müşterilerin aylık toplam etkileşimi ise 300 milyon oldu.
Dijital servislere ilgi arttı
Vodafone Türkiye, bu dönemde dijital servis şirketi olma yolunda da önemli gelişme kaydetti. Şirketin Vodafone Yanımda mobil uygulaması üzerinden hayata geçirdiği Her Şey Yanımda online alışveriş platformunda Market Yanımda satışları dahil toplam satışlar 605 milyonu geçerken, platformun ziyaret edilme sayısı 106 milyona yaklaştı. Vodafone’un yeni nesil mobil finans çözümü Vodafone Pay’in ürünlerini kullanan toplam kullanıcı sayısı ise 4.5 milyona ulaştı. Şirketin 1.000’e yakın farklı işlem yapabilen kişisel dijital asistanı TOBi’nin aylık tekil kullanıcı sayısı 7.6 milyona, aylık sohbet sayısı ise 28 milyona yükseldi.
Vodafone Türkiye’ nin 2022-23 mali yıl sonuçlarını değerlendiren Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy şunları söyledi:“Vodafone olarak, Türkiye pazarında 17 yılı geride bıraktık. Bu süreçte, Türkiye’nin en büyük uluslararası doğrudan yatırımlarından biri olarak, ülkemizin büyümekte olan telekom pazarındaki yerimizi aldık. 2022-23 mali yılında toplam 4.0 milyar TL yatırım yaparak Türkiye ekonomisine ve dijitalleşmeye katkıda bulunduk. Yeni nesil bağlantı ve dijital servisler şirketi olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Makroekonomik koşulların etkisiyle yüksek artış gösteren maliyetlerimize rağmen hedeflerimize paralel olarak büyümemizi sürdüreceğimize ve daha da güçlenerek yolumuza devam edeceğimize inanıyoruz. Diğer yandan, amaç odaklı vizyonumuz doğrultusunda çevre ve toplum üzerinde yarattığımız etkiye de önem veriyor ve faaliyetlerimizi Çevresel, Sosyal, Yönetişim kriterlerine uygun olarak sürdürüyoruz. Ülkemizin ve sektörümüzün geleceğine duyduğumuz güvenle yatırımlarımıza devam edeceğiz.”
İklim değişikliği sorunu ve enerji kaynaklarının hızla tükenmesi dünya için büyük bir problem oluşturmaya devam ediyor. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte tasarlanan tasarruf ve pratiklik sunan sistemleri bilinçli bir şekilde yaşam alanlarına dahil etmek önem kazanıyor. Günsan, geliştirdiği çeşitli çözümler ile yaşam alanlarında kolaylık sağlarken, enerji tasarrufu yapmaya da destek oluyor.
Yaşam alanlarında enerji tasarrufuna sahip ürünler kullanmak, hem ekonomik açıdan hem de gezegenimizdeki enerji tüketimi bakımından fayda sağlıyor. Bu kapsamda enerji tasarrufuna imkan veren çevre dostu ürünler geliştiren Günsan, gerek işletmeler gerekse konut projelerinde kullanılabilecek aydınlatma sistemleri ile hem enerji hem de bütçe tasarrufu yapmayı sağlıyor.
İnovatif ürünler ile hem bütçe hem enerji tasarrufu
Aydınlatma sistemleri denilince akla ilk gelen enerji tasarrufu sağlayan lambalar olsa da bu konuda anahtarlar prizler de önemli bir rol oynuyor. Bu kapsamda geliştirilen aydınlatmanın parlaklığını ve ışığın dozunu ayarlamayı sağlayan Günsan Dimmer anahtar serisi, krem, beyaz ve fildişi beyaz renk tercihleri ile her zevke hitap ediyor. Voltaj ayarı sayesinde daha az elektrik harcanmasına yardımcı olan Günsan Dimmer iç mekan aydınlatmada önemli ölçüde enerji tasarrufu yapılmasına imkan sunuyor. Bunun yanı sıra gereksiz enerji kullanımının önüne geçmek için tasarlanan Günsan Hareket Sensörü, özellikle kapalı ve ışık görmeyen yerlerde içerisindeki detektör sayesinde insan hareketlerini algılayarak daha tasarruflu bir kullanım sağlıyor. Günsan’ın bir diğer enerji tasarruflu tasarımı Energy Saver ise otel gibi insan giriş çıkışının yoğun olduğu işletmelerde hayat kurtarıyor. Energy Saver kullanımı yapılan cihazlarda kart takılı olmadığında enerji kesiliyor. Böylece enerji sarfiyatının yüksek olduğu işletmeler elektriği daha verimli ve tasarruflu kullanabiliyor.
Pratik ve tasarruflu şarj imkanı
Aydınlatmaların yanı sıra günümüzün vazgeçilmezi olan elektronik cihazların şarj edilme süreci de enerjinin en çok harcandığı alanlardan biri. Bu bağlamda akıllı telefon, tablet, kamera gibi elektronik cihazların şarj edilmesi için geliştirilen Günsan Eqona ve Radius serisindeki 2 Çıkışlı USB şarj prizleri, hızlı şarj teknolojisi ile cihazları çok daha kısa sürede şarj ederek enerji tasarrufu yapmaya imkan sunuyor. 2 çıkışı sayesinde aynı anda iki cihazın şarj edilmesine olanak sağlayan seri, fil dişi beyazı, beyaz, krem, gümüş, füme, bej, siyah ve mocha renk tercihleriyle her evin stiline uyum sağlıyor.
Dell Technologies, en yüksek performanslı 13 inç dizüstü bilgisayarı XPS 13 Plus’ı (9320), gücü bir üst noktaya taşıyan en son 13. Nesil Intel Core işlemcilerle birlikte piyasaya sunuyor. Küçük ama oldukça iddialı olan XPS 13 Plus, hafif iş yüklerinin yerine getirilmesi ve çoklu görevlerin kolaylıkla yapılmasını sağlayan gücüyle kendi sınıfının üzerinde performans gösteriyor.
Özellikle hareket hâlindeki yaratıcı kullanıcılar için ideal bir çözüm olarak nitelendirilen yeni XPS 13 Plus’ın bir diğer öne çıkan özelliği de dış görünümü. En son teknoloji ve minimal tasarımın alışılmadık UX özellikleriyle bir araya geldiği XPS 13 Plus, Dell’in “en fütüristik” dizüstü bilgisayarı olarak kabul ediliyor.
Üretkenliğin ve detayların sınırları zorlanıyor
Dell Technologies’in duyurduğu diğer yeni ürünleriyse Dell UltraSharp 32 6K Monitör (U3224KBA) ve Dell UltraSharp 38 Kavisli USB-C Hub Monitör (U3824DW). Daha yüksek kontrast ve daha derin siyahlar sağlayan IPS Black teknolojisine sahip dünyanın ilk 6K monitörü olarak karşımıza çıkan Dell UltraSharp 32 6K Monitör (U3224KBA), tam bir üretkenlik oyuncusu olarak nitelendiriliyor. Monitör, çarpıcı 6K çözünürlükte olağanüstü ayrıntılar, keskinlik ve renk doğruluğunu, VESA Display HDR 600’ü, dahili 4K HDR web kamerasıyla akıllı iş birliğini ve 140 W’a kadar güç sağlayan ThunderboltTM 4 bağlantısını bir araya getiriyor. Dell UltraSharp 32 6K, her pikselin önem arz ettiği grafik tasarımcılar, mühendisler ve veri bilimciler gibi detay odaklı profesyoneller için ideal bir çözüm olarak öne çıkıyor.
Dell UltraSharp 38 Kavisli USB-C Hub Monitör (U3824DW) ise IPS Black teknolojisine sahip dünyanın ilk 37,5 inç WQHD + monitörü olarak piyasaya sunuluyor. Karmaşık görevleri, yaratıcı çalışmaları ve ayrıntılı analizleri yürütmek için ideal olan bu WQHD + monitörde 90 W’a kadar güç dağıtımı sağlayan geniş bağlantı seçenekleri, kesintisiz ethernet bağlantısı ve diğer birçok haricî cihaza bağlanmak için hızlı erişim bağlantı noktaları sayesinde üretkenlik daha kolay hâle geliyor.
Kullanıcılar dâhilî KVM, Picture-by-Picture, Picture-in-Picture özellikleriyle iki bilgisayarı aynı anda birbirine bağlayabiliyor ve bağlı iki bilgisayarı tek bir klavye ve fareyle kontrol edebiliyor. Her iki monitör de renk doğruluğunu korurken zararlı mavi ışık emisyonlarını azaltan ComfortView Plus sayesinde göz konforunun optimize edilmesini sağlıyor.
XPS 13 Plus’ın Haziran 2023’te, Dell UltraSharp 32 6K Monitör (U3224KBA) ve Dell UltraSharp 38 Kavisli USB-C Hub Monitörün (U3824DW) ise Ekim 2023’te Türkiye’de satışa sunulması bekleniyor.
Tehditleri önceden algılayarak, veri ihlaline karşı önlem alan Dataskope (Database Activity Monitoring), Open Text tarafından alınan Micro Focus’un kataloğunda global oyuncular arasında yer aldı. Veri güvenliği alanında söz sahibi Karmasis tarafından geliştirilen, kişisel ve kritik bilgi içeren bütün veri tabanlarında yöneticilerin ve üçüncü parti bağlantı kuran kişilerin veri tabanı üzerinde yaptığı işlemleri kayıt altına alınmasını sağlayan Dataskope Open Text’in global kataloğuna giriyor.
Karmasis Genel Müdürü Murat Eraydın, “20 yıldır “güvenlik farkındalıkla başlar” mottosuyla Türkiye’nin pek çok kamu ve özel sektör kuruluşuna siber güvenlik alanında hizmet veriyoruz. Küresel yazılım oyuncuları arasında yer almamız bizler için büyük bir gurur.
Siber suçların 2025’te 10.5 trilyon dolara erişeceği tahmin ediliyor. Siber saldırılara karşı işlemlerin anlık takibi hayati rol oynamakta. Dataskope ürünümüz ise veri tabanında gerçekleşen olayları kayıt altına almanızı ve gerçek zamanlı izlemenizi sağlıyor böylece saldırı öncesi sizi uyararak önüne geçme fırsatı sunuyor.
Yabancı menşeili ürünlerin karşısında yeni nesil teknolojisi ile çok kısa bir sürede birçok kritik kurum tarafından tercih edildi, globalde de bunun yansımalarını görmeye devam edeceğimizi düşünüyoruz.” açıklamasında bulundu.
Konuyla ilgili konuşan OpenText Veri Gizliliği Satış Mühendisi Halil Akyol OpenText Voltage’ın, The Forrester Wave™ tarafından Data Security Platforms kategorisinde lider seçilen ve uçtan uca veri güvenliği çözümleri sunan bir ürün ailesi olduğuna dikkat çekerken.
Dataskope aracılığıyla, hassas veri tüketimini raporlamanın yanı sıra olası anomali erişimlerinin tespiti de yapılarak, tek bir risk ekranı üzerinden sunulmakta olduğunu belirtti.
Dataskope, veri tabanı sistemlerinde gerçekleşen olayları denetim özelliğini açmadan tespit eder, sınıflandırır, alarm üretir ve raporlar. Hassas veriye kimin eriştiği ve hangi aralıklarla hangi işlemleri gerçekleştirdiği bilgilerine ulaşılmasını sağlayarak önceden tanımlanmış alarm kuralları ile yetkililerin olaylarla ilgili bilgilendirilmesini sağlamaktadır.
Hazine ve Maliye Bakanlığı sahipliğinde devam eden Türkiye’nin bilgi teknolojilerine özel ilk ve tek eğitim ve istihdam projesi olan 1 Milyon İstihdam Projesi kapsamında Yapay Zekâ Uzmanı Yetiştirme Programı başlatıldı.
Ahmet Çalık Vakfı sponsorluğunda ve Türkiye Bilişim Derneği koordinasyonunda gerçekleşecek programın eğitimleri İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde gerçekleşecek.
Bugünün ve yarının ihtiyacı yapay zekâ uzmanı
Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye Bilişim Derneği ve Ahmet Çalık Vakfı arasında, İstanbul Ticaret Odası Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi ev sahipliğinde gerçekleştirilen iş birliği protokolü imza töreninde konuşan, Hazine ve Maliye Bakanlığı Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Dr. Cebrail Taşkın, “2023 yılı Türkiye Yüz Yılı vizyonunda başarılı çalışma ve projeleri devreye almaya ve Türkiye için daha fazla değer üretmeye devam ediyoruz. Eğitim ve istihdamda fırsat eşitliği imkânı sunan yenilikçi modeli ve oluşturduğu faydalarla projemiz dünyada örnek alınan bir proje haline gelmiştir. Şimdi de bugünün ve yarının ihtiyacı olan Yapay Zekâ Uzmanı yetiştirme programı başlatıyoruz.” dedi. Ahmet Çalık Vakfı’na desteği için teşekkür eden Taşkın, Hazine ve Maliye Bakanı Doç Dr. Nureddin Nebati’nin destekleriyle projede önemli ve büyük çalışmaları tamamladıklarını ve teknoloji alanında istihdamı ve üretimi artıracak yeni çalışmalar yapmaya da devam ettiklerini söyledi.
Bilim ve teknoloji alanında ülkemizi geliştirmek için destek vermeye devam edeceğiz
İş birliği protokolü imza töreninde söz alan Ahmet Çalık Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mahmut Can Çalık, “Vakfımızın en önemli hedefi; dünyada devam eden dijital dönüşüm yarışında ülkemizin en ön sıralarda yer alması için katkı sağlamaktır. Bu doğrultuda, Hazine ve Maliye Bakanlığı’mızın “Bir Milyon İstihdam Projesi”ni desteklemek üzere “Sertifikalı Yapay Zekâ Uzmanı Yetiştirme Yetkinlik Programı”nın geliştirilmesine katkı sağlayacağız. Bilim ve Teknoloji alanında ülkemizi geliştirmek için destek vermeye devam edeceğiz” dedi.
Programdan 140 Genç Yararlanacak
İş birliği protokolü imza töreninde söz alan Türkiye Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Aktepe, “Program kapsamında İstanbul Ticaret Üniversitesinde gerçekleşecek eğitimlere 140 gencimizi kabul edeceğiz. Uygulamalı eğitimler tamamlandığında gençlerimiz doğrudan istihdama yönlendirilecek.” dedi. Ayrıca başlatılacak bu programın büyütülmesi ve bu tür programların başlatılarak sürdürülebilir hale getirilmesi için dernek olarak her zaman gereken çabayı göstereceklerini vurguladı.
Başlatılacak programın eğitimlerini gerçekleştirecek olan İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. İsrafil Kuralay protokol imza töreninde söz alarak, “İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Üniversitesi özellikle teknoloji alanına özel önem verip bu alana yatırımlar yaparak birçok yeni çalışmayı ülkemize kazandırmıştır. Bugün içinde olduğumuz Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi odamızın girişimlerin yetişmesi için alanında öncü ve başarı ödüllü bir projesidir. Bugün başlatılan bu programın da devamını getirerek Üniversite olarak çalışmalara destek vermeye devam edeceğiz.” dedi.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Ömer Torlak da törende söz alarak, üniversite bünyesinde açılan Yapay Zeka bölümlerinin alanında ilk olduğunu vurgulayarak bu eğitim programlarının gençlerin istihdam için kendini geliştirmesi anlamında önemli olduğunu ve programda üniversite olarak kaliteli içerik ve nitelikli akademisyenlerle görev alacaklarını söylediler.
Başvurular Yakında Başlıyor
https://1milyonistihdam.hmb.gov.tr/ adresinden projeye kaydolarak başlatılan programa yapılacak başvuruların yakında başlayacağını ifade eden yetkililer, projeye bugüne kadar 1 milyon 590 binden fazla kişinin katılarak eğitimler almaya başladığını da hatırlatarak, gençlerin yapay zeka uzmanı yetiştirme programı ve benzer imkanlardan yararlanması için projeye kaydolunması gerektiğini ifade etti.
Bir VoIP sağlayıcısının, son beş yılda yapılan ve telefonla pazarlama dolandırıcılığından Ulusal Arama Yapma Sicilindeki arama numaralarına kadar, ABD düzenlemesini çiğneyen milyarlarca otomatik aramanın merkezinde olduğu iddia ediliyor. Los Angeles merkezli XCast Labs, FTC’nin iddiasına göre, aramaların birçoğunun Amerika’nın Telefonla Pazarlama Satış Kuralı’na aykırı olduğuna dair birkaç yıl boyunca birçok uyarıya rağmen, telefonla pazarlamacılardan gelen otomatik aramaların IP üzerinden ses ağı üzerinden insanlara akmasına izin veriliyor. 12 Mayıs’ta Kaliforniya federal mahkemesinde dosyalanan 13 sayfalık dosyadan sonra, mahkemede XCast Labs’a yasa dışı uygulamaları durdurması ve belirsiz bir miktar ceza ödemesi emrini vermesini istedi.
Şikayet, en az 2018’den beri, çağrı yönetimi ve otomatik çağrı engelleme özelliği dahil olmak üzere bir dizi hizmet sunan telefonla pazarlamacıların otomatik çağrılarını ülke çapındaki tüketicilere ilettiğini iddia ediliyor.
Watchdog, XCast’in yasayı çiğnediğini bildiğini ve geri adım atmadığını söylüyor
XCast, dolandırıcılığı etkinleştirmenin ve Do Not Call Registry’deki numaralara otomatik arama göndermenin yanı sıra önceden kaydedilmiş, satıcının kim olduğunu belirlemeyen, tüketicileri ürün satın almaya veya bağış yapmaya ikna etmek için sahte beyanlarda bulunan mesajlar da gönderdiği iddia edildi. yanlış veya yanıltıcı arayan kimlik numaralarıyla yapılmış ve bir ABD devlet kurumundan geldiği iddia edilen en az bir kampanya da dahil olmak üzere, yanlış bir şekilde gruplarla bağlantılı olduğu iddia ediliyor.
FTC’nin Tüketiciyi Koruma Bürosu müdürü Samuel Levin yaptığı açıklamada, “XCast Labs, telefonla pazarlamacıların evleri Sosyal Güvenlik İdaresi’ni taklit eden otomatik aramalar da dahil olmak üzere yasa dışı otomatik aramalarla doldurmasına yardımcı olmada önemli bir rol oynadı” dedi. “Müşterileri hizmetlerini yasayı çiğnemek için kullandıklarında kafalarını kuma gömen XCast Labs gibi VoIP sağlayıcıları, FTC’den haber bekleyebilir.” açıklamasında bulundu.
Başkan Biden yönetimindeki FCC, ağ operatörlerinin otomatik aramaları engelleme yeteneklerine bakmak da dahil olmak üzere sorunu çözmek için agresif bir şekilde harekete geçiyor. Ajans Aralık ayında mahkemelerden, 2021’de üç ay boyunca kablosuz ve konut telefonlarına yaklaşık 5,2 milyar otomatik arama gönderen devasa bir uzatılmış garanti satış operasyonunun ardından Cox/Jones Enterprise’dan 300 milyon dolar çekmesini istedi. FTC bu ayki şikayetinde, telemarketers “tipik olarak bu aramaları iletmek için VoIP servis sağlayıcılarını kullanıyor” dedi. “Birden çok VoIP sağlayıcısı, belirli bir aramayı kaynağından bir sonlandırma noktasına iletmeye genellikle katılıyor.
XCast’ın durumunda, şirketin aramaların her aşamasında parmak izlerinin olduğu iddia ediliyor. Bu, başlatma hizmetlerini ve orta akış hizmetlerini veya diğer VoIP sağlayıcılarına veya diğer VoIP sağlayıcılarından aramaları iletmeyi içeriyor.
Şikayete göre, XCast’e yasa dışı aramaları kolaylaştırdığı söylendi. Ocak 2020’de FTC, XCast dahil olmak üzere birkaç VoIP sağlayıcısını, ilettikleri aramaların yasaları ihlal ettiği konusunda uyardı. XCast ayrıca 2019’da Hindistan’daki başka bir VoIP sağlayıcısına bağlı arama kayıtları için mahkemeye çağrıldı ve 2021’de FTC’den diğer müşteriler hakkında bilgi talep edildi.
Şikayet, devlet kurumlarının XCast’e bildirimler ve uyarılar da gönderdiğini iddia ediyor
Ayrıca, US Telecom’un telefon ve geniş bant kuruluşlarından oluşan bir konsorsiyum olan Industry Traceback Group (ITG), şüpheli aramalar hakkında en az Aralık 2018’den bu yana XCast’i birçok kez bilgilendirdi. Bildirimler, ITG’nin hizmet sağlayıcıların, sağlayıcıların ağları üzerinden iletilen şüpheli trafik kaynaklarını belirleme konusunda yardım almak için kullandığı “geri izleme istekleri” yoluyla geldi.
CDR’lerden alınan bilgiler, üç müşteriden aktarılan aramaların yaklaşık iki milyarının Arama Yapma Kayıt Defterindeki numaralara gittiğini gösteriyor. FTC davada, bir VoIP sağlayıcısı olarak deneyimi, tekrarlanan uyarılar ve kendi kayıtlarındaki veriler göz önüne alındığında, “XCast, sağlayıcıların TSR’yi ihlal eden çağrıları iletmek için XCast hizmetlerini kullandıklarını biliyordu veya bilinçli olarak bundan kaçındı” dedi.
Düzenleyiciler, tüm bunlarla birlikte, mahkemeler şirketi durdurmadığı sürece, “Davalı’nın TSR’yi ihlal etmesi nedeniyle tüketiciler acı çekiyor, çekti ve önemli ölçüde zarar görmeye devam edecek” dedi.
Spain Homes markasıyla yurtdışına açılan ilk Türk gayrimenkul aracılık şirketi olan Tekçe’nin vizyonunu dünyaya taşıma hedefi doğrultusunda global atılımları sürüyor. Tekçe bu kapsamda, Türkiye’den sonra yurt dışında da başladığı yeni inşaat projeleri için Alanya’nın önde gelen mühendislik ve inşaat firmalarından Fenercioğlu ile FenTek adı altında bir yatırım ortaklığına imza attı. Bu ortaklık kapsamında, iki deneyimli şirket ilk olarak İspanya’da Costa Blanca’daki Altea’da 28 ünite butik bir gayrimenkul projesini hayata geçirecek.
Globalde büyümek isteyen Türk firmalarına rehberlik etmeye devam edeceğiz
Tekçe kurucusu Bayram Tekçe bu ortaklık özelinde şunları aktardı: “Tekçe olarak 20 yıldır en temel amacımız insan ve iyi yaşam odağında projelere rehberlik etmek, dünya vatandaşı olmak için gayrimenkule yönelen ve yatırım yapmak isteyen herkes için katma değer sağlayacak sürdürülebilir iş modellerini kurmak ve geliştirmek oldu. Türkiye’den yurtdışına açılan ilk gayrimenkul aracılık şirketi olarak Spain Homes markamızla 2018 yılından bu yana satış ve pazarlama alanındaki uzmanlığımız ile İspanya gayrimenkul piyasasına hakimiyetimizi güçlendirdik. Türkiye’de inşaat alanındaki ilk yatırımımızın hemen ardından global ölçekli bu atılım için oldukça mutluyuz. Türkiye’de de farklı alanlarda/ projelerde iş birliği yaptığımız, mühendis takımıyla ve inşaat vizyonuyla öne çıkan Fenercioğlu ile yarattığımız yeni markamız FenTek ile yakın gelecekte Avrupa’nın diğer ülkelerinde arsa ve proje geliştirme, müteahhitlik hizmetleri, taahhütlü işler, inşaat malzemeleri tedariği ve temini alanlarında yer almayı hedefliyoruz.”
Bu yatırım ortaklığı hakkında memnuniyetini dile Fenercioğlu kurucusu Aycan Fenercioğlu, proje ile ilgili şunları aktardı: “Bu projenin hedefi yüksek kaliteli butik bir yaşam alanı yaratmaktır. İki tarafın uzmanlığı ve kaynakları, bu projenin başarısını garanti altına alırken, birlikte küresel ölçekte yeni fırsatlar keşfetmeyi hedefliyoruz. Bu ortaklık sayesinde, Tekçe’nin uluslararası pazarda var olan tecrübesi ile bizim deneyimli ekibimizin uzmanlığını bir araya getirerek, yatırımcılara benzersiz fırsatlar sunmayı amaçlıyoruz. İki şirketin güçlerini birleştirerek, bu ortaklıkla uluslararası bir başarı hikayesini yazmak için sabırsızlanıyoruz. Yatırımcılara sadece mükemmel bir yaşam alanı sunmakla kalmayacak, aynı zamanda yatırımlarının değerini artıracak bir fırsat sunacağımıza inanıyoruz. “
Proje, Belçikalılar ve İskandinavlar başta olmak üzere Avrupalıları hedef alacak
1,5 milyon euroluk bir arsa yatırımı ile adım atılan bu proje, Fenercioğlu’nun mühendislik, Tekçe’nin satış ve pazarlama tecrübesi ile ortaya çıkacak. İspanya’daki yatırım çeşitliliğini artıracak olan proje, güçlü bir turizm lokasyonu olan Altea’dan gayrimenkul satın alma talebi olan Belçikalılar ve İskandinavlar başta olmak üzere Avrupalıları hedef alacak.
Altea, plajları ve doğal güzellikleri ile ünlü
Akdeniz kıyısında bir sahil kasabası olan Altea, ülkenin en cazip turizm merkezlerinin başında geliyor. ‘Sahilde küçük bir mücevher’ olarak tanımlanan Altea, kaliteli plajları, tepeleri, tarihi kiliseleri, manzaraları ve doğal güzellikleriyle öne çıkıyor. Yerel ürünler satan geleneksel pazar meydanları ile tanınan, Akdeniz’in panoramik manzarasını sunan 52,1 km’lik muhteşem sahil şeridine sahip olan Altea’da Playa de Cap Blanch ve Playa de la Roda olmak üzere iki muhteşem plaj bulunuyor.
MAN’ın yeni “FrontDetection” güvenlik sistemi; yaya ve bisikletlileri tespit ederek, en savunmasız yol kullanıcıları için bile tehlikeli olabilecek durumları etkisiz hale getiriyor.
Trafik işareti tanıma, lastik basınç göstergesi ve elektronik yarı-römork bağlama yardımcı sistemleri ile sürücüleri uzun vadede stresli işlerinden kurtaran MAN, IAA 2022’den bu yana daha da güçlenmiş yeni PredictiveDrive fonksiyonu ile yakıt açısından daha verimli hale gelmiş D26 motoru, iyileştirilmiş aerodinamik ve yeni akslarıyla birlikte yüzde 6’ya varan yakıt tasarrufu sağlıyor.
MAN kamyonları yaya ve bisikletlileri tanıyor, üstün teknolojisi ile sürücüye güvenli bir sürüş desteği sağlıyor
Kamyon sürücülerinin, sürüş esnasında yaşadıkları en önemli sorunların başında kör noktalarda yeterli görüş açılarının olmaması geliyor. Özellikle şehir içinde teslimat, nakliye sahasında manevra yaparken ya da belirsiz geçiş durumlarında veya döner kavşaklara girerken; yayalar veya bisikletliler, doğrudan aracın önündeki görülmesi zor alana geçebiliyor. Bu alana geçen yaya veya bisikletliyi de sürücü hemen fark edemeyebiliyor.
MAN’ın yeni “FrontDetection” güvenlik sistemi; kalkış durumlarında ve 10 km/saate kadar düşük hızlarda yayaların veya bisikletlilerin doğrudan aracın önünde görülmesi zor alanda olup olmadığını algılayarak, sürücüyü görsel ve sesli olarak uyarıyor. Bu yenilik; özellikle en savunmasız yol kullanıcıları için şehir trafiğindeki bu gibi riskli durumları etkili bir şekilde tehlikesiz hale getiriyor. Yeni güvenlik fonksiyonu; MAN’ın üçüncü nesil Acil Durum Fren Asistanı- EBA- uyarı ve frenleme stratejisine dâhil edilmiş durumda. Bu sistem, doğrudan kamyonun önündeki şeritte bulunmayan ancak potansiyel olarak karşıya geçebilecek diğer yol kullanıcılarını 10 km/s gibi düşük bir hızdan itibaren algılayarak, olası bir çarpışma durumuna karşı sürücüyü uyarıyor ve gerekirse otomatik olarak acil durum frenini uyguluyor.
MAN, yeni geliştirmelerle beraber tehlikeli sürüşü algılayarak, sürücüyü görsel ve işitsel olarak uyaran MAN AttentionGuard dikkat uyarı sistemini de güncelledi. Önceki sürüme kıyasla daha da geliştirilen MAN AttentionGuard, sürücünün şerit takip istikrarını ve direksiyon müdahalelerini sürekli olarak değerlendiriyor. Buna ek olarak, sistem; sürücünün dikkatinde bir azalma tespit ederse sürücüyü şerit çizgisini ihlal etmeden önce uyarabiliyor. Özellikle görüş mesafesinin düşük olduğu durumlarda ve gece sürüşlerinde, mesafe uyarı sistemi de uzun yolculuklarda güvenliğe katkı sağlıyor. Sürücü, önündeki araçla arasındaki yasal minimum mesafenin altına düşerse, sistem hemen kendisini uyarıyor. Doğru mesafeyi bağımsız olarak koruyan mesafe kontrollü hız sabitleyici ACC’nin etkinleştirilmediği durumlarda, öndeki araca olan gerçek mesafenin metre cinsinden gösterilmesi de doğru mesafenin yeniden belirlenmesine ve korunmasına yardımcı oluyor. Böylece mesafe uyarısı ve ACC, önleyici bir tedbir olarak, arkadan çarpma riskini önemli ölçüde azaltıyor.
Her gün araç kullanan sürücüle daha fazla destek
MAN Trucks, ayrıca çok sayıda aktif uyarı veya önleyici güvenlik sistemine ek olarak, sürücüyü günlük işlerinde önemli ölçüde rahatlatan ve böylece dolaylı olarak güvenliğe daha fazla katkıda bulunan yeni sistemleri de sunuyor. Bunlardan biri yeni trafik işareti tanıma sistemidir. Sürüş durumunda geçerli olan trafik ve hız düzenlemelerinin gerçek zamanlı gösterimi, sürücünün işini kolaylaştırıyor ve uyması gereken trafik kısıtlamalarını gözden kaçırma endişesi duymadan tamamen sürüş görevine ve trafiğe odaklanabilmesine yardımcı oluyor.
MAN’ın sürüşü kolaylaştıran bir diğer yeniliği ise, sensörlerle donatılmış römork ve yarı römorkların lastik basınç ve sıcaklık verilerini gösterebilmesidir. Doğru lastik basıncı; tüketimi ve aşınmayı azaltmasının yanında, aşırı ısınma nedeniyle olası lastik patlamalarını ve yangın çıkma riskini de azaltıyor.
MAN, ayrıca yenilikleri ile geri sürüşleri de daha güvenli hale getiriyor. Bu yenilik ise, standart bir seçenek olarak sunulan ve arka alana yerleştirilmiş kamera aracılığıyla Reversing Motion System- Geri Vites Hareket Sistemi olarak adlandırılan yenilikçi teknoloji ile destekleniyor. Geri vitese takıldığında, araç arkasından gelen görüntü eğlence sistemi ekranında otomatik olarak gösteriliyor ve sistem; herhangi bir zamanda gösterge panelindeki bir düğme ile manuel olarak da etkinleştirilebiliyor. Bu şekilde, sürücünün gözü her zaman aracının arkasında, olup bitenlerin üzerinde olabiliyor.
MAN GPS destekli sayesinde hız sabitleyicisi ve PredictiveDrive ile daha da ekonomik bir sürüş sağlıyor.
Sürücü güvenlik ve konforu için geliştirilen bir diğer önemli sistem de sensörlerle donatılmış beşinci tekerlek bağlantısı. Beşinci tekerlek plakasındaki bir yarı römork sensörü, kaplin kilidindeki bir dingil pimi sensörü ve erişim koruması üzerindeki bir kilitleme sensörü, bağlantı sürecini izleyerek; bilgileri doğrudan dijital gösterge aracılığıyla sürücüye iletiyor. Böylece sürücü, beşinci tekerleğin doğru kilitlendiğini doğrudan sürücü mahallinden görebiliyor. Bu da özellikle gece koşullarında önemli bir konfor ve güven sağlıyor.
MAN, bunlarla birlikte geliştirdiği yeni havalı süspansiyon kontrolü ile de yarı römorkun çekiciye bağlanması işlemlerini kolaylaştırıyor. Bu yenilik, sürücü koltuğunun yanında konumlandırılmış olan ergonomik, kablolu uzaktan kumanda ile sağlanıyor. Treylerin havalı süspansiyonunu kontrol etmeyi mümkün hale getiren bu yenilik; aynı zamanda havalı süspansiyon fonksiyonlarının çok-fonksiyonlu direksiyon simidi ve yerleşik menü aracılığıyla da kullanılmasına fırsat veriyor. Bu da römorkun kaldırma ve indirme sürelerini yüzde 50’ye varan oranda azaltarak, zamandan önemli bir tasarruf sağlıyor.
MAN’ın hayata geçirdiği yeniliklerden bir diğeri ise; sürücü kartı ile yeni ses tanıma sistemi. Sürücülerini farklı dillere göre kolayca kendi ayarlarına yönelik değişim yapmasını sağlayan bu yenilik; iki standart dil olan Almanca ve İngilizce’ye ek olarak, RIO platformu üzerinden MAN Now ile 28 dilin daha ücretsiz olarak indirilmesine imkân veriyor. Dil Tanıma, Dil Paketi, Idle Shutdown (uzun süre gereksiz yere rölantide çalışmaları azaltan sistem), sürüş verimlilik sistemleri; MAN EfficientCruise ile MAN EfficientRoll; sürüş süresi denetimi sistemleri; MAN TimeInfo ve MAN TimeControl gibi özelliklerin yanı sıra MAN TipMatic şanzıman için sürüş programları da doğrudan araca uzaktan yazılım indirme fonksiyonu ile 2022 modellerinden itibaren sonradan montaj olarak da sunuluyor.
MAN’dan daha fazla performans, verimlilik ve kullanım optimizasyonu
MAN Truck & Bus, sürücüleri desteklemek amacıyla güvenlik güncellemelerine ek olarak hem performans hem de yakıt tasarrufunu artıran yenilikler ile de rekabeti daha ileriye seviyeye taşıyor. Yeni D26 motor, IAA 2022’den bu yana önemli dahili geliştirmeler sayesinde fazladan 10 HP ve 50 Nm sunmanın yanında, fark edilir derecede daha az yakıt tüketiyor. Özellikle kabin aralığı geçişlerinde, ön cam, yan ve tavan rüzgârlıklarında yapılan aerodinamik iyileştirmelerinin yanında, yeni düşük sürtünmeli aks dişli yağıyla hafif tahrik aksları ve daha da proaktif çalışan MAN EfficientCruise ile yakıttan yüzde 6’ya varan oranlarda tasarruf sağlanıyor. Yeni entegre edilen PredictiveDrive fonksiyonu ile GPS hız sabitleyicisi daha da verimle hale getirilirken; öngörülü sürüş için ilerideki topoğrafyaya göre optimum hız eğrisini planlıyor ve bunun için vites seviyesini dikkate alarak, yakıt açısından en verimli motor çalışma noktasını seçiyor. Üstelik bunu da sadece 30 km/s hıza çıkmasından itibaren yapıyor.
MAN’ın TGL ve TGM serilerinde ise, aktarma organları alanındaki en önemli yenilik olarak, yeni şanzıman öne çıkıyor. Yeni MAN PowerMatic, MAN TGL ve TGM’nin vitesleri çok daha verimli şekilde değiştirmesini sağlıyor. Aynı zamanda otomatik şanzımandaki tork konvertörü ile özellikle aşınmasız ilk hareket ve çok yüksek hızlanma sunuyor. Bu da şehir içi operasyonların yanı sıra itfaiye gibi kurumlara ait uygulamalar için bu teknolojinin kullanımını daha da ideal hale getiriyor.
Microsoft, bu hafta Bing Chat AI sohbet botuna daha fazla görsel özellik eklediğini ve Microsoft’un AI vizyonunun artık daha mobilde daha uyumlu hale geldiği söylüyor. Temelde geleneksel arama kutusunu aşamalı olarak kaldırmak ve aramayı daha konuşkan hale getirmek için çabalıyor.
Birçok yönden, yapay zekanın evrimi internetin evrimi gibi olmaya başlıyor. Büyük ölçüde metin tabanlı, daha sonra grafik ve ardından video eklemeleri ile Bing de öyle: Microsoft başlangıçta görsel kartlar, reklamlar ve grafikler eklemeyi planladı , ancak lansmandan sonra muhtemelen kullanıcıların beğenmediği için bunları küçültülüyor. Microsoft, Bing chatbot’unun daha yaratıcı öğeleriyle de benzer bir yaklaşım benimsiyor. Lansman sırasında yaratıcı öğelere güçlü bir şekilde eğildi, uzun, tuhaf konuşmalardan sonra onları önemli ölçüde azalttı ve yavaşça tekrar açtı. Şimdi, görünüşe göre Bing yavaş yavaş yeniden daha görsel hale geliyor.
Bu hafta Microsoft, şirketin bu ayın başlarında söz verdiği gibi, Bing’in AI sohbet robotuna hem grafikleri hem de konuların “kartlarını” ekleme sözü veriyor. Spesifik olarak, çeşitli hizmetlerde sohbette bir video isteyebilecek ve videoyu sohbet botu içinde izleyiyor. Belki de daha yararlı bir şekilde, “Bilgi Kartı” olarak bilinen belirli bir konu hakkındaki bilgi özetlerini görülüyor. Bu nedenle, Edge’i daha uzun belgelerin özetleri için de kullanabiliyor.
Tamamlandığında, Bing Chat’ten OpenTable’da en sevdiğiniz restoranda size bir masa ayırmasını ve Wolfram Alpha’da karmaşık matematik denklemlerini tamamlamasını isteyebiliyorsunuz. Bugün, Bing restoranlar önerecek, ancak rezervasyon için pazarlık yapamıyor.
Bu arada Microsoft, Bing’in sohbet özelliklerini toptan mobile taşıyor. Ana ekranınıza bir soru sormak için bir mikrofon simgesine dokunmanız da dahil olmak üzere bir Bing widget’ı ekleyebiliyorsunuz.
Microsoft ayrıca SwiftKey mobil klavyelerine küçük bir “b” simgesi yerleştiriyor. Dokunmak, yazmak istediğiniz her şeyi yazmak için AI kullanmanıza izin veriyor. Aynı anahtar, içeriği yabancı dillere ve yabancı dillerden otomatik olarak çeviriyor. Edge’in mobil sürümünde bir kelime seçerken aynı “b” simgesini göreceksiniz ve takip bilgileri için Bing Chat’i sorgulamanıza olanak tanıyor.
Belki de bir o kadar önemli olarak, Microsoft artık sorguları ve sohbet geçmişinizi masaüstü ve mobil cihazlar arasında genişletiyor. Tüm bu küçük, artımlı iyileştirmeler arasında Microsoft’un mesajında, Bing Chat, Microsoft’un kullanıcıların onlarca yıldır Google’a verdiği ilginin bir kısmını geri alma fırsatı ve bunu yapmak için hızla ilerliyor.
ServiceNow İcra Kurulu Başkanı’na göre, yapay zeka döngüsü için bir milyar uygulama gerekiyor. Bu sayede çalışmalar hızlanabilecek.
ServiceNow, tedarik zinciri iş akışları ve borç hesapları gibi iş görevleri için süper yüklü uygulamalarla üretken yapay zeka atılımına her şeyi dahil eden en son teknoloji şirketi.
ServiceNow İcra Kurulu Başkanı Bill McDermott şirketin Las Vegas’taki yıllık geliştiriciler konferansında Salı günü yaptığı açıklamada, yapay zeka döngüsünün “zirvesindeyiz” dedi. McDermott: “Veri ve self servis yetenekleriyle beslenen, katlanarak büyüyen bir ekonomik refah çağına girdik” dedi.
Bir milyar uygulama ihtiyacı
McDermott, “Kurumsal sistemlere büyük öncelik veriyoruz. Bir milyar uygulama oluşturmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Daha önce Orlando’da SAP, müşterilerin “buluttaki iş modellerini dönüştürmelerine, sürdürülebilirliği operasyonlarının merkezine koymalarına ve devam eden değişimin ortasında başarılı olmak için çevikliği artırmalarına” yardımcı olacak yapay zeka araçlarını tanıttı.
SAP CEO’su Christian Klein: “Jeopolitik gerilimlerin, ürün ve beceri eksikliklerinin ve yeni düzenlemelerin olduğu bir dünyada müşterilerimiz, en acil zorluklarını çözmek için ihtiyaç duydukları çözümler için SAP’ye dönmeye devam ediyor” dedi.
OpenAI CEO’su Sam Altman ifade verirken “Bu teknoloji ters giderse, oldukça ciddi sorunlar yaşanabilir. Bunlar artık bilim kurgu fantezileri değil; onlar gerçek.” dedi
Federal milletvekillerinin çekindiğ konu ise Silikon Vadisi ve diğer teknoloji merkezlerinin, güvenlik ve uyum sorunları yaratan yapay zekayı ileri seviyede kucaklamalarındaki acelecilik.
Kurumlar sürekli gelişen siber tehdit ortamıyla mücadele ederken yetenek eksikliği ve teknoloji nedeniyle bazı zorluklarla karşılaşıyor. Bu sebeple pek çok şirket güvenlik operasyonları, güvenlik açığı yönetimi, eğitim ve farkındalık programları, tehdit algılama ve uygulama güvenliği gibi belirli siber güvenlik fonksiyonlarını dış kaynak yoluyla karşılamayı değerlendiriyor.
Söz konusu kriterlere geçmeden önce, şirket içindeki ekiplerin diğer önceliklere odaklanmasını sağlamak amacıyla temel işleri dışındaki herhangi bir işlevi dış kaynak yoluyla edinebilmesine zemin hazırlamış olmanız ayrıca dış kaynak kullanımının şirketinizin hedefleri ve stratejisiyle tutarlı olması gerekiyor.
Kurum içi performansın verimsiz olması
Genellikle büyük şirketler iç güvenlik hizmetlerinin etkinliğini denetime tabi tutar. Hizmetlerin verimliliği ve etkinliği yeterli değilse, zor görevlerden bazıları dışarıdan temin edilebilir. Böyle durumlarda harici uzmanlardan oluşan bir ekip, çalışanların uzmanlığını genişletecek ve performansın artmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca dış kaynak uzmanları genellikle gelişmiş teknolojilerin yönetiminde daha etkili.
Ancak burada yaygın bir yanılgıya dikkat çekmekte fayda var: Genellikle bir şirketin belirli bir işi nasıl yapacağını bilmediği durumlarda bu iş dışarıdan temin etmesi gerektiğine inanılır. Bu mantığa aldanmayın, zira harici hizmetleri değerlendirmek ve ölçmek için en azından temel bilgi güvenliği yetkinliklerine sahip olmanız gerekiyor.
Dış kaynak kullanımının daha ucuz olması
Eğer bir işi kurum içinde yerine getirmek söz konusu işi dışarıdan hizmet yoluyla almaktan daha pahalıya mal oluyorsa, görevi dış kaynak uzmanlarına devretmek uygun olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta sorumluluğun dış kaynağa devredilemeyeceğidir.
Kontrol işlevleri her zaman kurum içinde tutulmalıdır, ancak kontrol maliyetleri işin kendi maliyetlerinden daha düşük olmalıdır. Bu durumda dış kaynak kullanımı işletme açısından verimli olacaktır.
Söz konusu hizmeti yerine getiren şirketler arasında rekabetçi ortam olması
Rekabet, hizmet kalitesinin sağlanmasında geçerli olan ana mekanizmalardan biridir. Eğer yerel pazarda bu görevi yerine getirebilecek tek bir sağlayıcı varsa, bu durum günün sonunda hizmet kalitesini etkileyebilir.
İdeal çözüm, küresel uzmanlığa sahip tanınmış bir uluslararası hizmet sağlayıcı bulmaktır. Bu tür şirketler genellikle uzun süredir piyasada yer alırlar ve çeşitli alanlarda geniş bir deneyime sahiptirler. Bu da onlara spesifik görevlerde dahi uzmanlık sağlar.
Şirketin dış kaynak çalışmalarını değerlendirebilecek uzmanlığa sahip olması
Yüksek teknolojili bir hizmet için dış kaynak kullanılırken, şirketin ilgili konudaki yeterliliği sağlayıcının yeterliliğinden daha düşük olmamalıdır. Her şirket, sağlanan hizmetlerin kalitesini anlamak ve değerlendirmek için siber güvenlik uzmanlığına ihtiyaç duyar. Elbette Hizmet Seviyesi Anlaşmaları (SLA) ve metrikler bu konuda yardımcı olacaktır. Ancak yine de şirketin bunları doğru bir şekilde yorumlayabilmesi ve iyileştirme adına daha fazla eylem planlayabilmesi için yetkinliğe ve deneyime ihtiyacı vardır.
Bu uzmanlığı elde edebilmek için bilgi güvenliği uzmanları gerçek olaylara müdahale ederek becerilerini güncel tutmalıdır. BT dünyası her şey dinamik olarak sürekli değiştiği bir dünyadır. Bu da hizmet sağlayıcının etkinliğini ve verimliliğini kontrol edebilmek için, söz konusu görevler dış kaynakla sağlansa bile kurum içi ekiplerin olaylara müdahale, tehdit avcılığı ve diğer faaliyetlere katılma şansına sahip olması gerektiği anlamına gelir.
Şirketin halihazırda kuralları belli olan, formal süreçlere sahip olması
Formalizasyon, çalışanlara dair eylemlerin aşamalar ve zaman dilimleri ile tanımlandığı ve tüm bunların iç politikalara yansıtıldığı yaygın bir prosedürdür. Bu sayede kurulan düzen hem şirket genelinde hem de her bir çalışan açısından yaşanacak kaos ihtimalini ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
Diğer yandan gayri resmi süreçler için dış kaynak kullanımı geri tepebilecek bir durumdur. İlk olarak böyle bir durumda hizmet sağlayıcı üzerindeki kontrol eksikliği nedeniyle hata yapma riski artar. Ayrıca tüm çıktılar hizmet sözleşmesi aşamasında ortaya koyulmuş olsa bile, sonuç beklenenden büyük ölçüde farklı olabilir. Herhangi bir sürecin girdisinde karmaşa olması, çıktısında da karmaşa yaşanması sonucunu doğurur. Bu da hizmet sağlayıcının değil, sizin düzeltmeniz gereken bir duruma dönüşür.
İlkem Özar Kaspersky Türkiye Genel Müdürü
İlkem ÖzarKimdir?
İlkem Özar, BT ve siber güvenlik alanlarında sektörde global ölçekte köklü bir deneyime sahiptir. Unilever, Microsoft, CA Technologies ve Intel Security (McAfee) gibi birçok küresel endüstri lideri şirkette çalışmış olan Özar, kamu ve özel sektörde üst düzey ve stratejik pozisyonlarda görev alarak kayda değer başarılar sergiledi.
İlkem Özar’ın Kaspersky’deki hedefleri arasında müşteri memnuniyetine odaklanmak, kurumsal sektörde büyümeyi teşvik etmek, şirketin sektördeki etkisini daha da artırmak, daha fazla iş ortağı edinmek ve B2B portföyü genelinde daha fazla müşteriye ulaşmak yer alıyor.
Kapsamlı kripto kuralları AB ülkeleri tarafından onaylanarak bir ilk yaşandı. Bu, ABD’ye örnek bir uygulama oldu.
Avrupa Birliği ülkeleri kripto varlıkları düzenlemek için dünyanın ilk kapsamlı kurallar dizisine son onayını vererek İngiltere ve ABD gibi ülkelere yetişmeleri için baskı kurdu.
Brüksel’deki bir AB maliye bakanlığı toplantısı, Nisan ayında onayını veren Avrupa Parlamentosu ile birlikte atılan kuralları onayladı. Kuralların 2024’ten itibaren uygulanması bekleniyor.
Kripto kuralları için yeni uygulama
Kripto borsası FTX’in çöküşünden sonra kriptoyu düzenlemek, düzenleyiciler için daha acil hale geldi.
İsveç Maliye Bakanı Elisabeth Svantesson: “Son olaylar, bu varlıklara yatırım yapan Avrupalıları daha iyi koruyacak ve kripto endüstrisinin kara para aklama ve terörizmin finansmanı amacıyla kötüye kullanılmasını önleyecek kuralların acilen uygulanması gerektiğini doğruladı” dedi.
Kurallar, 27 ülke bloğunda kripto varlıkları, tokenize edilmiş varlıkları ve sabit paraları ihraç etmek, ticaretini yapmak ve korumak isteyen firmaların bir lisans almasını gerektiriyor.
Bakanlar, işlemlerin izlenmesini kolaylaştırarak vergi kaçakçılığı ve kara para aklama için kripto varlık transferlerinin kullanılmasıyla mücadele etmek için adım attı. Ocak 2026’dan itibaren hizmet sağlayıcıların, aktarılan miktara bakılmaksızın kripto varlıklarda gönderenlerin ve lehdarların adlarını alması şartı üzerinde anlaştılar.
Ayrıca, üye ülkelerin kripto varlıklardaki işlemleri kapsayacak şekilde vergilendirmede birbirleriyle nasıl işbirliği yapacaklarına ve en zengin bireyler için peşin vergi kararları hakkında bilgi alışverişine ilişkin kuralların değiştirilmesi konusunda anlaşma sağlandı.
Kripto firmaları, düzenlemelerde kesinlik istediklerini söyleyerek, ülkelere AB kurallarını kopyalamaları için baskı yapıyor ve düzenleyiciler üzerinde sınır ötesi bir faaliyet için küresel normlar bulmaları için baskı yapıyor. İngiltere, sabit paralarla başlayan ve daha sonra desteklenmeyen kripto varlıklara doğru genişleyen aşamalı bir yaklaşımın ana hatlarını çizdi, ancak kesin bir zaman çizelgesi yok.
Schneider Electric, Geleceğin Elektrik Şebekelerini Şekillendirecek Dijital Dönüşüm Çözümlerini Genişletiyor
Enerji sektöründe dijital dönüşümün önemini her geçen gün daha fazla hissediyoruz. Bu kapsamda, enerji yönetim ve otomasyon çözümleri sunan Schneider Electric, enerji şebekelerinin geleceğini şekillendirecek önemli yatırımlar yapıyor. Şirket, global iklim krizinin enerji sektöründe yarattığı riskleri yönetmek ve bu alanda rehberlik etmek amacıyla ‘Şebekeden Üreten Tüketiciye’ (Grid to Prosumer) portföyünü genişletiyor. Bu çerçevede, şirketlerin ve kamu kurumlarının enerji değer zinciri boyunca işlerini dijitalleştirmelerine ve dönüştürmelerine yardımcı olacak bir dizi çözüm sunuluyor.
Bu çözümler arasında, ev enerji yönetimi çözümü, kesinti yönetimi için buluta konuşlandırılabilir bir platform, yapay zeka destekli bitki örtüsü yönetimi, varlık bakımı ve operasyonları için bir çözüm, trafo merkezi kontrolü ve varlık yaşam döngüsü yönetimi için hizmet planı portföyü bulunuyor. Schneider Electric bu çözümlerle, enerji sektörünün gelecekte karşılaşabileceği zorlukları bugünden göz önünde bulundurarak, sürdürülebilir ve dirençli bir enerji ekosistemi oluşturmayı hedefliyor. Bu bağlamda, geleceğin elektrik şebekeleri için bugünden yatırım yapmanın önemi bir kez daha ön plana çıkıyor.
Schneider Electric, şirketlerin ve kamu kurumlarının enerji değer zinciri boyunca işlerini dönüştürmelerine ve dijitalleştirmelerine yardımcı olmak için çözüm portföyünü genişletti.
Schneider Electric, küresel iklim krizine bağlı enerji risklerini yönetmek ve bu alanda rehberlik sunmak üzere Grid to Prosumer (Şebekeden Üreten Tüketiciye) portföyünü genişletti. Böylece şirket, şirketlerin ve kamu kurumlarının enerji değer zinciri boyunca işlerini dönüştürmelerine ve dijitalleştirmelerine yardımcı oluyor.
Geleceğin şebekeleri ile bugünün ihtiyaçlarına çözüm sağladıklarına değinen Schneider Electric Enerji ve Şebeke Segmenti Başkanı Gary Lawrence, “Bugün enerji güvenliği açısından önemli risklerle karşı karşıyayız ancak bu koşulları bir engel olarak görmek yerine, mevcut iş modellerini yeniden tasarlayarak ve arz-talep süreçlerini dijitalleştirerek enerji hizmetini dönüştürme fırsatı olarak kullanmak mümkün. Geleceğin Şebekelerine giden yolculukta güvenilir bir iş ortağı olarak, sağlam ve sürekli gelişen bir portföye sahip olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.
Dijital dönüşüm için aşamalı yolculuklar
Enerji hizmeti kuruluşları; karmaşık şebeke, güç üretimi ve enerji geçiş zorluklarıyla karşı karşıyalar. Bu nedenle, çevik dağıtımlarla hızlı inovasyon sağlamaya ihtiyaç duyuyorlar. Bu adımlar aynı zamanda uzun vadeli vizyonlar için temel oluşturuyor. Aşamalı bir yaklaşımın benimsenmesi, çözümlerin tek seferde sistem genelinde devreye alınması yerine, başlangıçta en acil müşteri ihtiyaçlarına ve şebeke konumlarına odaklanarak altyapı şirketlerinin zaman içinde ölçeklenmesine olanak tanıyor.
Schneider Electric’in ‘Şebekeden Üreten Tüketiciye’ yaklaşımı, kurumsal teknoloji ve iş süreçlerinde dağıtılmış enerji kaynağı (DER) yönetimi ihtiyaçlarını ele alıyor. DER yönetimi için örnek bir aşamalı yolculuk, modelleme ve simülasyon başlıyor; ardından kademeli olarak durumsal farkındalık, basitleştirilmiş optimizasyon, gelişmiş optimizasyon ve pazar entegrasyonuna doğru ilerleniyor.
Ev Enerji Yönetimi Çözümü
Schneider Electric, artık evde enerji yönetimini de içeren genişletilmiş ürünlerle ‘Şebekeden Üreten Tüketiciye’ portföyüne ek yatırımlar yaptı. Ödüllü Schneider Home, ev sahiplerine enerji üretimini, depolanmasını, ölçümünü ve kontrolünü otomatikleştirerek evleri verimli, dayanıklı ve sürdürülebilir hale getiren, kullanımı kolay tek bir uygulama tarafından kontrol edilen entegre bir ev enerji yönetimi çözümü ile enerji bağımsızlığı sağlıyor. Dijital dönüşüm tabanlı, çok yönlü bir yaklaşımla, şirketler de şebeke esnekliğini en üst düzeye çıkarmak, değişen üreten tüketici önceliklerine yanıt vermek ve pazar ihtiyaçlarını optimize etmek için Schneider Home ile entegre olabiliyor.
Kesinti yönetimi için Azure üzerinde konuşlandırılabilen EcoStruxure™ Grid Operation
Schneider Electric’in ‘Bir Hizmet Olarak Şebeke Operasyonları Platformu’, modernleşmek isteyen küçük ve orta ölçekli şirket ve kurumlar da dahil olmak üzere şebeke operatörlerinin mevcut ve gelecekteki zorluklarını ele almak için oluşturuldu. EcoStruxure™ Grid Operation, artık Microsoft’un Azure altyapısında barındırılan, bulutta konuşlandırılabilir bir çözüm olarak mevcut. Kesinti yönetimine yönelik bu çevik yaklaşımla şebeke operatörleri, IT altyapısını sürdürmek ve güncellemek yerine temel iş stratejilerine odaklanabiliyor. Bu gelişme, Schneider Electric’in ‘Guidehouse Insights Leaderboard for ADMS Vendors’ raporunda birinci sırada yer almasını sağlayan birçok çalışması arasında yer alıyor.
Şebeke dayanıklılığı için yapay zeka destekli bitki örtüsü yönetimi
Schneider Electric ayrıca AiDash ile eskiyen elektrik şebekeleri, dekarbonizasyon ve dağıtılmış elektrik üretimi, geçiş hakları içerisinde bitki örtüsü büyümesi ve fırtınaların ve orman yangınlarının etkisi gibi modern altyapı ve çevresel zorlukları ele alan yeni bir ortak şebeke direnci ürününü duyurdu. Artık enerji şirketleri ve kurumları elektrik kesintilerini önlemek, gelecekteki sonuçları tahmin etmek ve iklim direnci oluşturmak için en son analizlerden faydalanabiliyor.
Varlık bakımı ve operasyonları için EcoStruxure™ Transformer Expert
Mevcut enerji ortamında, trafoların oynadığı temel rolün bilinciyle Schneider Electric, daha yüksek yatırım getirisi için kurulumu kolay bir izleme çözümü olan EcoStruxure Transformer Expert’i geliştirdi. Üreticiden bağımsız olarak her yaştaki yağlı trafolarda kullanılabilen, yağ trafolarına yönelik IoT sensörleri ve yazılım analitiği içeriyor. Veriye dayalı kararlar ve optimizasyon sağlamak için sağlık durumuna ve operasyonlara ilişkin tam görünürlük sağlayarak operasyonların çalışma süresini ve operasyonel verimliliği en üst düzeye çıkarmaya, bakım maliyetlerini azaltmaya ve kullanım ömrünü uzatmaya yardımcı oluyor.
Güvenli operasyonlar için trafo merkezi kontrolü
Schneider Electric PowerLogic T500, dağıtım otomasyonu için düşük güç tüketen tek bir cihazda trafo merkezi denetleyicisi sunuyorr. Sertifikalı IEC 62443 SL2 uyumluluğu ile güvenilirlik sağlayan ve iş kesintilerini en aza indirmek için gelişmiş siber güvenlik özellikleri sunan bu ürün, yaşam döngüsü boyunca kullanımı kolaylığı ve tamamen dijital bir deneyim sağlıyor. Sezgisel bir yapılandırma aracı ve esnek bir web tabanlı kullanıcı arayüzü ile tamamlanan PowerLogic T500, operatörlere çeşitli, çok satıcılı ortamlardaki bağlı cihazlarda bakım yapma yeteneği sağlayarak elektrik arızalarını ve arıza sürelerini azaltmaya yardımcı olan gelişmiş veri yönetimi yazılımı EcoStruxure™ Sistem Yönetimi ile entegre edildi.
Varlık yaşam döngüsü yönetimi için hizmet planı portföyü
Operasyonları optimize etmek için özel destek sağlayan Schneider Electric’in EcoCare üyeliği, dekarbonizasyon ve elektrifikasyon için ekipman yaşam döngüsü boyunca yenilikçi dijital yeteneklerle birleştirilmiş derinlemesine uzmanlık sunarken, EcoConsult güvenlik, dayanıklılık, verimlilik ve sürdürülebilirlik için danışmanlık uzmanlığı ve eyleme dönüştürülebilir içgörüler sağlıyor. Ayrıca EcoFit, kurumları geleceğe hazırlamak için israfı en aza indiriyor.