Microsoft yapay zeka düzenlemesine dikkat çekti

0

Microsoft yapay zeka düzenlemesindeki gerekliliğe dikkat çekti. Microsoft da bu alandaki çalışmalardan endişe duyuyor.

Yapay zeka sohbet robotları ve ChatGPT’nin yetenekleri büyük ölçüde merak ve korkuya neden oluyor. Ancak ilginç bir şekilde, Microsoft bile artık hükümetleri harekete geçmeye ve işler tehlikeli bir şekilde kontrolden çıkmadan önce yapay zekayı düzenlemeye çağırıyor.

İtiraz; Microsoft, Adobe, Dropbox, IBM ve Zoom dahil olmak üzere çok sayıda iş yazılımı şirketini temsil eden bir ticaret grubu olan BSA tarafından yapıldı. CNBC’ye göre grup, ABD hükümetinin yapay zeka kullanımını yöneten kuralları ulusal gizlilik mevzuatına entegre etmesini savunuyor.

Yapay zekanın kontrol altına alınması gerekiyor

Daha spesifik olarak, BSA’nın argümanının dört ana ilkesi var. Bunlar; Kongre’nin şirketlerin yapay zekanın potansiyel etkisini belirlemesi gerektiğinde açıkça belirtmesi gerektiği ve bu gereksinimlerin, Kongre’nin de tanımlaması gereken “sonuçsal kararlara” yol açtığında bu gereksinimlerin yürürlüğe girmesi gerektiği iddialarını içeriyor. BSA ayrıca, Kongre’nin mevcut bir federal kurumu kullanarak şirket uyumunu sağlaması gerektiğini ve risk yönetimi programlarının geliştirilmesinin, yüksek riskli yapay zeka ile uğraşan herhangi bir şirket için bir gereklilik olması gerektiğini belirtiyor.

BSA’da ABD hükümet ilişkileri başkan yardımcısı Craig Albright: “Kongre’nin bu yasayı geçirmesini isteyen bir endüstri grubuyuz, dolayısıyla bu fırsata daha fazla dikkat çekmeye çalışıyoruz. Olabileceği ya da olması gerektiği kadar ilgi görmediğini düşünüyoruz” dedi. BSA, henüz yasalaşmamış iki partili bir yasa tasarısı olan Amerikan Veri Gizliliği ve Koruma Yasası’nın, AI düzenlemesi konusundaki fikirlerini düzenlemek için doğru yasa olduğuna inanıyor. Ticaret grubu, tasarıyı ilk kez sunan organ olan House Energy and Commerce Committee ile görüşleri hakkında zaten temasa geçti.

BSA, AI kötüye kullanımına karşı daha sert korkulukları savunan ilk kurum değil. Mart 2023’te bir grup önde gelen teknoloji lideri, yapay zeka şirketlerini GPT-4’ten daha gelişmiş herhangi bir şey üzerindeki araştırmayı durdurmaya çağırdı. Grup bunun gerekli olduğunu, “insan-rekabet zekasına sahip yapay zeka sistemlerinin toplum ve insanlık için derin riskler oluşturabileceğini” ve toplumun genel olarak yapay zeka gelişiminin medeniyetin geleceği için ne anlama gelebileceğini anlaması gerektiğini belirtti.

Çip savaşı teknoloji endüstrisi için ne anlama geliyor?

0

Çip savaşı devam ederken Çin ve Batı arasındaki gerginlik de büyüyor. Bu çatışma teknoloji tedarik zincirini şekillendiriyor.

ABD Ticaret Bakanlığı kararıyla, şirketlerin Çin’e en gelişmiş yongaları ihraç etmesini önlemek için yeni kısıtlamalar yürürlüğe girmişti. Bu da küresel yarı iletken tedarik zincirinde bir şok dalgası yarattı.

1970’lerin ortalarından beri küresel hiyerarşiyi yeniden şekillendiren Çin’in hem askeri hem de ekonomik bir süper güç olarak yükselişine bir yanıt oldu. Londra’daki City Üniversitesi’nde operasyonlar ve tedarik zinciri yönetimini araştıran Profesör ManMohan S Sodhi: “Zirvedeyken ve arkanızda ikinci adam varken, biraz sürtüşme olması kaçınılmazdır” diyor. Çip savaşı artık Çin ve Batı arasında bir kırılma noktasına doğru gidiyor.

Çatışan iki süper güç

1970’lerden bu yana, Çin’in büyük ölçüde tarım ekonomisinden üretim ve daha sonra yüksek teknoloji gücüne dönüşmesi sayesinde küresel GSYİH kısmen dört kat arttı. Bugün Çin, dronlardan Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazlarına kadar çok geniş ölçekli bir cihaz üretimi yapıyor.

Modern silah sistemlerindeki kritik bileşenler olan yarı iletkenler, bu küresel güç oyununun merkezinde yer alıyor. Bir yarı iletken analiz firması olan FutureHorizons’ın kurucusu ve CEO’su Malcolm Penn: “Bu gelişmiş çiplerin gelişmiş yapay zeka bilgisayarlarında ve askeri donanımda ve kendi kendini yönlendiren roketlerde kullanılabileceği gerçeğinden endişe ediyorlar” diyor.

Apple’ı açıkta bırakmak

Artan gerilimlerin bir sonucu olarak, Batılı teknoloji şirketlerinin Çin’de iş yapması çok daha zor olacak. Çin’de kullanılan çiplerin sadece yaklaşık yüzde 16’sı Çin yapımı. Ancak Çin, Intel, Nvidia , en gelişmiş çipleri yapmak için kullanılan ekipmanı üreten Hollandalı firma ASML ve Çin’de fabrikaları olan TSMC gibi şirketlere bağımlı. İngiliz XMOS CEO’su Mark Lippett, “Şu anda bir dengelenme var çünkü insanlar Çin’de operasyonlarına devam etmenin devam eden riskinden endişe ediyorlar. Bu nedenle bu operasyonların bir kısmı şimdi Güneydoğu Asya’nın diğer bölgelerine taşınıyor” diyor.

Çin yakalayabilir mi?

Pek çok Batılı şirketin şu anda karşı karşıya olduğu mücadelenin diğer yüzü, Çin’in karşı karşıya olduğu zorluktur. Kendi yerli yarı iletkenleri Batı’nın en iyilerini yakalayabilecek mi, yoksa Başkan Biden Çin’in çip yapma yeteneklerini engelleyecek mi? Lippett: “Batı oldukça önemli ölçüde ileride. Çin, en son teknolojiler açısından, yerel üretimi destekleme yeteneği açısından tipik olarak birkaç teknoloji geride kalıyor” diyor.

Penn, Çin’in halen tek bir seçeneği olduğunu ve bunun artık çok daha riskli olduğunu söyleyerek aynı fikirde. Penn, “Kendi fabrikalarını inşa etmek isteseler ve bir şekilde ihtiyaç duyulan ekipmanı satın alabilseler, kopyalayabilseler veya tersine mühendislik yapabilseler, bu tür şeylerin ciddi bir etki yaratması için en az on yıllık bir zaman ölçeğinden bahsediyoruz” diyor. Birkaç yıl sonra, bir sonraki dizüstü bilgisayarınız “Çin’de üretilmeyip” başka bir yerde kullanılabilir diyor.

Hyundai Ay keşif aracı geliştirecek

0

Hyundai Ay keşif aracı ile uzay sektöründeki rekabeti kızıştıracak. Hyundai, otonom araç teknolojilerini bu araçta da kullanacak.

Hyundai Motor Group, Ay’ı keşfetmek için otonom bir araç geliştirmeye çalışıyor. Güneş enerjisiyle çalışan ay keşif aracının ilk geliştirme modeli, 2024 yılının ikinci yarısında ortaya çıkacak. Aracın 2027’de lansman için tam olarak çalışır durumda olması hedefleniyor.

Şirkete göre otonom araç, kameralar ve lidar dahil olmak üzere Hyundai ve Kia otomobillerinin gelişmiş robotik ve otonom sürüş teknolojilerinin yanı sıra motorlar, tekerlekler ve süspansiyon parçaları gibi sürüş sistemlerinin unsurlarını kullanacak. Keşif aracı ayrıca, Hyundai’nin güneş panelleri ve piller gibi otomobillerindeki şarj teknolojisinin yanı sıra, holdingin başka bir bölümü olan Hyundai Rotem’in robot üretim uzmanlığını da kullanacak.

Otonom şekilde çalışan keşif aracı

Projenin onaylanması, 2022’de havacılık sektöründeki altı Koreli araştırma enstitüsü ile ay yüzeyi keşfi için bir hareketlilik çözümü geliştirmek üzere ortak bir çok taraflı araştırma anlaşmasının imzalanmasını takip ediyor.

Otonom aracın alt bölümü, grubun arabalarından alınan bileşenleri kullanarak hareketliliğe odaklanırken, üst bölüm kazma ve kazıyı mümkün kılacak teknoloji de dahil olmak üzere, Ay yüzeyi keşfi için bilimsel yükler taşıyacak. Araç ayrıca, aşırı ay ortamıyla başa çıkmasına izin vermek için bir termal yönetim işlevi ve radyasyon kalkanı ile gelecek.

Ay keşif aracı inşa etme yarışı, California’da start-up olan Astrolab’ın kısa süre önce Elon Musk’ın SpaceX şirketi ile gezici tarzı yarı otonom aracını muhtemelen 2026’ya kadar Ay’a taşımak için bir anlaşma yaptığını duyurmasıyla kızışıyor.

Bu projede İlgili diğer kuruluşlar Kore Astronomi ve Uzay Bilimleri Enstitüsü (KASI), Elektronik ve Telekomünikasyon Araştırma Enstitüsü (ETRI), Kore İnşaat Mühendisliği ve Bina Teknolojisi Enstitüsü (KICT), Kore Havacılık ve Uzay Araştırma Enstitüsü (KARI), Kore Atom Enerjisi Araştırma Enstitüsü (KAERI) ve Kore Otomotiv Teknolojisi Enstitüsü (KATECH) ile çalışılacak.

İşe alım süreçlerinde dijitalleşme dönemi

0

Geliştirdiği doğal dil işleme teknolojisi ile şirketlerin işe alım süreçlerini dijitalleştiren ve aday mülakatlarının analizini cümle bazında yapan VireUp girişimi ilk yatırım turunu Startup Wise Guys’ın katılımıyla tamamladı.

Şirketlerin uzun zamanını alan ve her zaman istenilen karşılığı veremeyen işe alım süreçlerinin yarattığı hem maddi hem de manevi birçok zarar var. Şirketin büyüklüğüne ve role göre değişmekle birlikte, US Department of Labor’ın istatistiği yanlış işe alım ve aday seçiminin şirketleri $17.000’den $240.000’a kadar maddi zarara uğrattığını ortaya koyuyor.

VireUp, işe alım süreçlerindeki verimsizliği ve şeffaflık eksikliğini başvuru yapan bütün adayların mülakatlarının analizini mümkün kılan doğal dil işleme teknolojisi ile çözüyor. Şirketlerin her bir pozisyon için aradıkları en uygun adayı en kısa sürede bulmalarını sağlarken bir yandan da adaylar için kendilerini geliştirebilecekleri bir platform sunuyor.

VireUp, aktif olarak Türkiye, Amerika ve İngiltere’de faaliyetlerine devam ederken, perakende, FMCG, hizmet ve teknoloji gibi birçok sektörden şirketin işe alım sürecini optimize ediyor. Özellikle turizm, ulaşım ve bankacılık gibi yoğun iş başvuruları alan diğer sektörler de VireUp’ın hedeflediği dikeylerin başında geliyor.

2019 yılında Efe Pazarçeviren ve Arda Çelebi tarafından kurulan VireUp, şu anda 5 kişilik ekibiyle çalışmalarına devam ediyor.

Amaç: Hedeflenen pazarlarda daha fazla müşteriye ulaşmak

Efe Pazarçeviren ve Arda Çelebi

VireUp’ın yeni yatırım turuna 3.25 milyon pound şirket değerlemesi üzerinden Startup Wise Guys, Naseem Malik ve bir Türk melek yatırımcı katıldı. VireUp ekibi aldığı yatırımı varolan ürünün algoritmasını geliştirerek kapasite arttırmak ve pazarlama faaliyetlerini genişleterek hedeflenen pazarlarda daha fazla müşteriye ulaşmak için kullanacak.

VireUp kurucusu ve CEO’su Efe Pazarçeviren’in yatırım ve süreç hakkındaki yorumu şu şekilde: “Startup Wise Guys networküne dahil olmaktan çok mutluyuz. B2B SaaS alanına odaklanan Startup Wise Guys, VireUp’ın global bir oyuncu olma hedefini fazlasıyla destekleyen altyapı ve mentorluğu sağlıyor.”

VireUp girişimine gerçekleştirdikleri yatırımla ilgili olarak Startup Wise Guys Partner’i Günce Önür ise şunları ekledi: “Günümüzdeki hem yeni iş gücüne katılım hem de bireylerin artık daha sık iş değiştirmesi, geleneksel işe alım süreçleriyle yönetilemeyecek boyuta geldi. Bu noktada Efe Pazarçeviren ve Arda Çelebi tarafından kurulan VireUp girişiminin pazarda ciddi bir fark yaratacağına olan inancımız tam.”

Google güvenlik araçları entegrasyonlara açıldı

0

Google güvenlik araçları rakip platformların kullanımına açıldı. bu araçlar yeni eklentilerle farklı şirketlerin ürünlerine entegre olacak.

Google Cloud ve geçen yıl satın aldığı tehdit istihbaratı birimi Mandiant, bugün San Francisco’daki RSA Konferansı’nda güvenlik ürünlerini rakiplerin entegrasyonlarına açtıklarının yanı sıra yeni Google eklentileri sunduklarını açıkladı.

Google güvenlik konusunda yeni bir adım attı

Bu gelişme, Google müşterilerinin artık Google’ın araçlarını CrowdStrike, Trellix ve SentinelOne gibi ortak şirketlerin ürünlerine entegre etmek için daha fazla seçeneğe sahip olacağı anlamına geliyor. Google güvenlik araçları entegrasyonu ile şirketlere önemli bir kolaylık sağlamış olacak.

Accenture ve giriş yönetimi şirketi Okta gibi diğer şirketler de planın bir parçası olarak ürünlerini Google’a entegre edecek. Google güvenlik yetkilileri, güvenlik amaçlı birlikte çalıştıkları satıcıların sayısını azaltmak ve güvenlik programlarını basitleştirmek için böyle bir yönteme geçtiklerini söyledi.

Google Cloud’da bulut güvenliğinden sorumlu mühendislikten sorumlu başkan yardımcısı Eric Doerr: “Nihayetinde, daha fazla iş ortağıyla çalışabilirsek ve bu kazan-kazan durumlarına gerçekten bakabilirsek, dünyanın daha büyük bir kısmına ulaştığımızı düşünüyoruz” dedi.

Google yöneticileri, ürün entegrasyonlarına yönelik çabalarının, rakiplerin benzer yaklaşımlarından daha derinlemesine olduğunu savunuyor. Üçüncü taraf satıcıları bir şirketin güvenlik operasyonlarına entegre etmek, bilgisayar korsanlarının başka bir satıcıdaki bir zayıflık aracılığıyla bir ağa erişim sağladığı tedarik zinciri saldırıları için ek risk getirir. Google bu riskle ilgili olarak ise güvenliği ciddiye almayan bir tarafla çalışmayacaklarını söyledi.

E-ticarete nasıl başlarım? Neler satabiliriz?

0

E-ticarete başlamak istiyorsunuz fakat hangi ürünleri satmanın daha avantajlı olabileceği noktasında bir fikriniz yoksa bu videomuzda tüm sorularınızın cevabını bulacaksınız. Bu nedenle akıllıca yapılmış bir araştırma ve ürün tedariği, gelecekteki başarınız için kritik öneme sahip olacaktır.

E-ticaret ile ilgili merak ettiğiniz tüm soruları yorumlara yazabilirsiniz. Biliyorsunuz ki online alışverişin artmasıyla e-ticaret girişimleri de hızla artmaya başladı.

Önceleri online alışveriş güvenilir bulmazken pandemi dönemi ile beraber bu durum tamamen değişti. Pandemi döneminde online alışveriş hayatımıza hızlı bir giriş yaptı. Ve tüketiciler evlerinden dışarı çıkmadan ürün veya hizmet almak hem çok kolay hem de hızlı olduğu için kolaylıkla alışveriş yapabilme alışkanlığı kazandırdı. Böyle olunca e-ticaret girişimleri hızla artmaya başladı. Pazaryerlerinin gördüğü ilgi sayesinde yeni e-ticaret girişimcileri fazlalaştı.

Bitexen’den İTÜ Robot Olimpiyatları’na destek

0

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Robot Olimpiyatları, Bitexen’in altın sponsorluğunda bu yıl 25-26 Nisan tarihlerinde düzenleniyor. Etkinlik kapsamında, akademisyenlerin mentorluğunda öğrenciler ve robotik alanda çalışmalar yürüten endüstri temsilcileri projelerini sergiliyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kontrol ve Otomasyon Kulübü tarafından bu yıl 15’incisi organize edilen İTÜ Robot Olimpiyatları, 25-26 Nisan tarihlerinde İTÜ Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriliyor. Olimpiyatlarda, Türkiye’nin en geniş ürün yelpazesine sahip dijital varlık alım-satım platformu Bitexen, Cumhuriyetin 100. Yılına özel açılan ‘Çizgi İzleyen: Cumhuriyet Yolu’ kategorisi’ni sahiplendi. Bitexen’in altın sponsorluğunda düzenlecek olan etkinlik kapsamında, robotik alanında çalışma yapan öğrenciler, akademisyenler ve endüstri temsilcileri bir araya geliyor. 

Üniversiteler düzeyindeki en kapsamlı robotik organizasyon

Her yıl Türkiye’nin dört bir yanından binlerce lise ve üniversite öğrencisi İTÜRO’ya yarışmacı veya izleyici olarak katılıyor. Proje kayıtlarının internet üzerinden yapıldığı İTÜRO’da robotlar Drone, Trafik, İnşaat, Renk Seçen, Merdiven Çıkan, Mikro Sumo, Çizgi İzleyen Minikler, Çizgi Futbol, Senaryo(Lojistik) ve Serbest Kategori olmak üzere on farklı yarışmada yer alıyor.  Aynı zamanda organizasyon katılımcıları Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde kurulan masalarda robotlarını sergileme fırsatı buluyor.  

İTÜ Robot Olimpiyatları kapsamında akademisyenler, sanayi katılımcıları ve deneyimli öğrenciler tarafından, robotik ve kontrol bilimi gibi alanlarda seminerler, söyleşiler, paneller ve sergiler düzenleniyor. Yarışmalarla eş zamanlı olarak düzenlenen bu etkinlikler, bu alanda çalışmalar yapmakta olan katılımcılara yol göstermekte ve katılımcıların bakış açılarını genişletiliyor. 

Spotify’dan depremzede öğrencilere burs

0

Müzik akış platformu Spotify, ülkemizde yıkıcı depremlerden etkilenen bölgelerdeki üniversite öğrencilerini desteklemek amacıyla Spotify Gençliğin Sesi Programını duyurdu. Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) iş birliğiyle yürütülen program, bölgede deprem felaketinden etkilenen 200 üniversite öğrencisinin bir yıl boyunca desteklenmesine katkıda bulunmak üzere tamamen Spotify tarafından karşılanan bir burs paketinden oluşuyor. 

Spotify, deprem felaketinin hemen ardından şirket içinde bir bağış programı başlatmış ve ek olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) ihtiyaç duyulan bölgelerde yürüttüğü yardım çabalarına odaklanma çağrısını desteklemişti. Hayata geçirilen Gençliğin Sesi Bursu ile Spotify, depremden etkilenen illerdeki üniversite öğrencilerinin akademik eğitimlerine devam edebilmelerini sağlayarak destek vermeye devam ediyor. 

Ülke genelindeki üniversite öğrencilerinin yüzde 17,5’i etkilendi 

Deprem, yaklaşık 13,5 milyon kişinin yaşadığı Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri’ndeki 11 ili ağır şekilde etkiledi. Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) verilerine göre depremden etkilenen 630.000’den fazla öğrenci bulunuyor. Yapılan açıklamaya göre bu 11 ilde 376.770 öğrenci depremden doğrudan etkilendi. Öte yandan 11 ilde ikametleri olup Türkiye’nin başka illerinde eğitim alan 299.397 üniversite öğrencisi bulunuyor. YÖK’ün açıkladığı veriler, bölgede ikametgahı olan veya bölgede eğitim alan toplam 631.430’un üzerinde öğrenci olduğunu gösteriyor ki tüm Türkiye’deki öğrenci sayısına kıyasla bu oran yüzde 17,5’e denk geliyor.* 

Spotify’ın Global Eşitlik ve Sosyal Etki Başkan Yardımcısı Elizabeth Nieto konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “TOG ile birlikte yıkıcı depremlerin ardından yardıma ihtiyaç duyan üniversite öğrencilerine destek sağlayabilmenin gururunu yaşıyoruz. Spotify Gençliğin Sesi Programı kapsamında sağladığımız burs fonuyla, öğrencilerin akademik yolculuklarının devamını getirebilmeleri için gereken yardım ve desteği sağlamayı amaçlıyoruz.” 

Toplum Gönüllüleri Vakfı Genel Müdürü Ayşe Kırımlı, “TOG olarak 21 yıldır gençleri güçlendirerek eğitimlerine ve gelecek hayallerine katkı sağlıyoruz. Depremin hemen ardından oluşturduğumuz Afet Burs Fonuyla da depremden etkilenen gençler için harekete geçerek onların eğitim hayatlarına destek olmayı amaçladık. Spotify; başlatmış olduğu program kapsamında Afet Burs Fonu’na katkıda bulunarak 200 gence burs desteği vermemize olanak sağladı. Spotify gibi gençlere ve eğitime inanan değerli paydaşlarımızla birlikte, gençler için değer yaratmak gurur verici” açıklamasını yaptı. 

Daha fazla bilgi almak ve Toplum Gönüllüleri’nin projelerine başvurmak için TOG’un bağış kampanyası sayfasını ziyaret edebilirsiniz. 

YASED Deep Tech Enhancer Projesi tamamlandı

0

Türkiye’de yükselen startup ekosistemini desteklemek, deep tech girişimler ve potansiyel son kullanıcılar arasında teknoloji transferine olanak sağlamak, yenilikçi ve çevik çözümler ile yeşil ve dijital dönüşümü desteklemek amacıyla;

YASED’in başlattığı Deep Tech Enhancer Projesi 25 Nisan’da İstanbul Kolektif House Levent’te gerçekleşen Demo Day etkinliği ile tamamlandı.

ABD Başkonsolos Yardımcısı Fleur Cowan’ın katılımı ile gerçekleşen toplantıda proje boyunca yapılan faaliyetler değerlendirildi. 

Üyeler ve startuplar arasında kurulan 180’i aşkın olası eşleştirmenin arasından gerçekleşen 43 görüşmenin 9’u somut projeye dönüştü ve Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli ve Eskişehir illerindeki ekosistem partnerleri ile iş birlikleri sağlandı.

Eylül 2021’de başlayan proje kapsamında bugüne kadar çeşitli eğitim programları, bilgilendirici ve iyi örneklerin sunulduğu webinar programları, eşleştirme toplantıları ve fiziki networking buluşmaları gerçekleştirildi. ABD Büyükelçiliği Hibe Programı tarafından desteklenen proje için ABD Başkonsolos Yardımcısı Fleur Cowan şunları söyledi;

“ABD Dışişleri Bakanlığının en önemli önceliklerinden biri, her biri müşterek ekonomik refah düzeyini arttıran teknoloji, inovasyon ve girişimciliği desteklemektir. Bu nedenle, Amerika Birleşik Devletleri, bu hedefe katkıda bulunan Deep Tech Enhancer Projesine maddi destek sağlamaktan gurur duymaktadır. Bugün aramızda olan girişimcilerin ilginç ve ilham veren çalışmalarına bakınca açıkça görülmektedir ki, inovasyon, deneyleme ve yaratıcılığa desteğimiz bu kritik ve yükselen teknolojilere ilgimizle birleştiğinde birlikte daha güçlüyüz.”  

Projenin sona ermesi ile ilgili yaptığı açıklamada YASED Genel Sekreteri Serkan Valandova şunları aktardı;

YASED’in ve üyelerinin ülkemizin girişimcilik ekosistemi ile olan bağlarını güçlendirmeyi amaçlayan Deep Tech Enhancer Projemizin öngörülen tüm hedeflerini gerçekleştirerek neticelenmesinden büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Projemizin başarısının arkasında yatan iki temel varsayımımız; büyük bir potansiyeli olan ve son yıllardaki başarı hikayeleri ile bizleri gururlandıran ve cesaretlendiren start-uplarımızın, küresel ölçekte iş ve ürün üreten bir seviyeye çıkmasında YASED üyeleri ile gerçekleştirilecek iş birliklerinin çok büyük avantajlar sağlayacağı ve üye firmalarımızın Deep-Tech alanındaki ihtiyaçlarının ülkemiz start-upları ile en hızlı ve verimli bir şekilde karşılanacağıydı.

Her iki varsayımda da ne kadar haklı olduğumuzu Projemiz süresince gerçekleştirdiğimiz tüm çalışmalarda bir defa daha gördük. Projemiz kapsamında hedef ve ihtiyaç odaklı firma/start-up eşleştirmeleri gerçekleştirmekten daha da önemlisi bu tür iş birliklerini sürekli kılacak sürdürülebilir bir sistem ve network inşa etmekten de çok memnunuz.

Projemizi destekleyen ABD Büyükelçiliğine, çözüm ortağımız Viveka’ya, tüm YASED üyesi firmalarımıza, değerli start-uplarımıza ve proje süresince yapısal iş birlikleri kurduğumuz ülkemizin önde gelen teknokentleri, hızlandırıcıları ve girişimcilik ekosisteminin tüm değerli paydaşlarına teşekkür ederiz. Önümüzdeki dönemde de iş birliklerinin sayısını artıracak ve daha fazla start-upımızı küresel rekabet seviyesine çıkaracak faaliyetlerimize devam edeceğiz.”

YASED Teknoloji ve İnovasyon Çalışma Grubu Başkanı Şirin Aktaş da açılış konuşmasında şu ifadelere yer verdi;

“Deep Tech Enhancer Projesinin hayata geçirilmesine vesile olan ABD Başkonsolosluğu’na katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Bugün katılımcı startuplarımızdan çözümlerine yönelik çok değerli sunumlar da dinleyeceğiz. Bu proje kapsamında, CIO olarak görev yapmakta olduğum Edenred bünyesinde de ihtiyacımıza yönelik çözümleri olan birkaç startup ile görüşme imkânım da oldu.

Uygun olanlarla önümüzdeki dönem iş birliklerinde bulunmayı arzu ediyoruz. Aynı zamanda mentör olarak da programa katılan startuplara destek olmaktan çok büyük mutluluk duydum.”

Döngüsel Ekonomi, Yeşil Dönüşüm ve Karbonsuzlaşma Yatırımları ve Girişim Sermayesi Fonları ile Yatırım Yolları temalı panellerin gerçekleştirildiği Demo Day etkinliğinde bugüne kadar gerçekleşen faaliyetler hakkında bilgi paylaşımı yapıldı. Proje hızlandırıcısı Viveka iş birliğinde düzenlenen “Corporate-Startup Synergize (CS-S)” programının çıktıları sunuldu.

Programda üyeler, start-uplar ve ekosistem partnerleri arasında networking imkânı sağlanırken, programa katılan start-uplar tarafından YASED üyelerine ve yatırımcılara yönelik tanıtım sunumları gerçekleştirildi. Demo Day etkinliği ile proje dönemi tamamlanan Deep Tech Enhancer Projesi sonrası da YASED tarafından girişim ekosistemini destekleyecek birçok faaliyete 2023 yılında devam edilecek.

Twitter, U dönüşü yapan ünlülere ‘mavi tik’i ücretsiz olarak geri getiriyor

Ücretli kullanıcıları ücretsiz kullanıcılardan ayırmadan ‘doğrulanmış’ durumunu eski durumuna getirme kararı, ‘yanlış reklam’ eleştirisine yol açıyor. Twitter, doğrulama politikasını bir kez daha U-döndürdü ve sosyal ağın ünlü kullanıcılarına mavi tik’i ücretsiz olarak geri getirdi.

Ancak sitenin, ücretli ve ücretsiz kullanıcılar arasında ayrım yapmadan “doğrulanmış” statüsünü eski haline getirme kararı, bu kullanıcılara yönelik ortak sorumluluk reddi beyanında, durumlarının, Twitter Blue’ya abone oldukları için” verildiği şeklinde yanlış bir şekilde tanımlandığından, yanlış reklamlar için eleştirilere yol açtı. 20 Nisan Cuma günü eski doğrulama sistemini sonlandırdı ve bu süreçte tüm “eski” kullanıcıların hesaplarının gerçek olduğunu gösteren mavi onay işaretini kaldırdı .

Yalnızca Twitter’ın abonelik hizmeti için ödeme yapan kullanıcıları bir onay işaretiyle bırakan hareket, sosyal ağın sahibi ve CEO’su Elon Musk için öngörülemeyen sonuçlar doğurdu.

Önceden doğrulanmış kullanıcıları ayda 8 dolardan başlayan abonelik ücretini ödemeye teşvik etmek yerine, ezici çoğunluk siteyi kullanmaya devam etti. Herkese açık veriler, 400.000 eski kullanıcıdan 500’den azının kaydolduğunu ve neredeyse aynı sayıda kullanıcının, ayda 300 dolardan az net gelir artışı karşılığında aboneliklerini aynı anda iptal ettiğini gösteriyor.

Sonuç olarak, sosyal ağdaki bir mavi tik, bir kullanıcının ayrıcalık için ödeme yaptığını hızla işaretledi ve bu da, kullanıcıların görünürde aboneleri engelleme taahhüdünde bulunduğu, “mavi olanı engellemek” için bir taban kampanyasına yol açtı. Cuma günü Musk, üçünün ücretsiz olarak bir tane aldığını açıkladı. Stephen King, LeBron James ve William Shatner. Hafta sonu boyunca, bu sayı büyük ölçüde arttı ve 1 milyondan fazla takipçisi olan hemen hemen her ünlü kullanıcı yeni bir mavi tik aldı.

Schumacher ile yapılan sahte röportaj başına bela oldu

0

Chatbot röportajı nedeniyle Die Aktuelle dergisi editörü işten atıldı. Chatbot yazdığı Schumacher ‘röportajı’ büyük sorun yarattı.

Bir dergi editörü , F1 motor yarışları efsanesi Michael Schumacher ile aslında bir sohbet robotundan alıntılar kullanarak bir “röportaj” yaptığı için kovuldu. Editör, bu röportaj ile üretken yapay zeka kullanmanın etik sınırlarını zor yoldan öğrendi.

Yedi kez F1 dünya şampiyonu olan Schumacher, 2013’te Fransa’da yaptığı bir kayak kazasında başından ciddi şekilde yaralandığından beri ortalıkta görünmüyordu. Alman tabloid dergisi Die Aktuelle, eski motor yarışı şampiyonunun bir fotoğrafı ve “Michael Schumacher, İlk Röportaj, World Sensation” başlığıyla yakın tarihli bir ön sayfasında makaleyi sergiledi. Dergide çok küçük bir sloganla “Kulağa aldatıcı bir şekilde gerçek geliyor” şeklinde not paylaşıldı.

Diea Aktuelle özür yazısı paylaştı

Makalede alıntıların, son aylarda çok yönlülükleri ve etkileyici insan benzeri konuşma yetenekleri nedeniyle büyük ilgi gören OpenAI’nin ChatGPT’si ve Google’ın Bard’ına benzer bir yapay zeka sohbet robotu olan Character.ai tarafından üretildiği ortaya çıktı.

Die Aktuelle’nin “röportajında” Schumacher, yani aslında sohbet robotu, aile yaşamı ve sağlığı hakkında konuştu. Schumacher olarak konuşan chatbot: “Eşim ve çocuklarım benim için bir nimetti ve onlar olmasaydı bunu başaramazdım. Doğal olarak onlar da çok üzgünler, nasıl oldu bu” dedi.

Schumacher’in ailesi yayına karşı yasal işlem başlatmayı planlıyor. Derginin yayıncısı Funke, makaleyi yayınladığı için özür diledi. Funke, Die Aktuelle‘nin son sayısında Michael Schumacher hakkında haber yaptığı için Schumacher ailesinden özür diler. Dergiden yapılan açıklamada: “Bu yazının yayınlanması sonucunda 2009 yılından bu yana gazetenin gazetecilikten sorumlu olan Die Aktuelle yazı işleri müdürü Anne Hoffmann bugün itibariyle görevinden alınacak” ifadelerine yer veirldi.

Play Store faturalandırma sistemi değişiyor

İngiliz rekabet düzenleyicisinin baskıları sonrasında Play Store faturalandırma sistemi değişiyor. Geliştiriciler için küçük de olsa iyileşme sağlanacak.

Google , İngiliz rekabet düzenleyicisinin soruşturmasını engellemek amacıyla Android geliştiricilerinin Play Store’da uygulama içi ödemeleri atlamasına ilk kez izin verecek.

Ancak anlaşmanın Birleşik Krallık’ın Rekabet ve Piyasalar Kurumu’nu (CMA) yatıştırmaya yönelik olduğu söyleniyor. Google’ın herkes için bir “hizmet ücreti” toplamaya devam edeceğinden, “uygulama mağazası vergilerine” karşı kampanya yürüten bağımsız geliştiriciler için aslında bu gelişmenin pek bir anlamı olmayacak. Bu, değişikliklerin kendi ödemelerini yapan geliştiriciler için faturadan sadece birkaç yüzde puan düşüreceği anlamına gelir.

CMA detaylı inceleme yapacak

Google’ın hukuk direktörü Oliver Bethell yaptığı açıklamada, “Google Play, geliştiricilerin yalnızca Birleşik Krallık’ta çeyrek milyon işi destekleyen küresel işletmeler oluşturmasına yardımcı olan milyonlarca uygulama için fırlatma rampası oldu. Bugün, CMA’nın soruşturmasını çözmek için İngiltere’deki faturalandırma politikalarımızla ilgili bir dizi potansiyel taahhüdümüzü duyuruyoruz” dedi.

Önceden, uygulama içi satın alımları kullanarak dijital ürünler sunan tipik bir geliştirici, Google’a liste fiyatından yüzde 30’luk bir kesinti yapmak zorunda kalıyordu. Şimdi ise Google’ın ödeme hizmetlerini kullanmamayı seçerlerse, yine de Google’a gelirlerinden yüzde 27’lik bir kesinti yaşayacaklar. Google’ın ödemeleri ile kendi ödeme işlemcileri arasında bir seçim yapmaları durumunda fazladan bir yüzde puanlık indirim uygulanacak.

CMA’nın antitröst kıdemli direktörü Ann Pope yaptığı açıklamada, taahhüdü memnuniyetle karşıladı. Pope: “Araştırmamızın, Google’ın binlerce uygulama geliştiriciye uygulama içi ödeme özgürlüğü verme teklifinden memnun olmamıza rağmen, bu taahhütlerin pratikte işe yarayacağından emin olmamız gerekiyor. Bu nedenle, daha önce dikkatlice değerlendireceğimiz tüm geri bildirimleri memnuniyetle karşılıyoruz” dedi.

Türkiye kendi batarya hücresini geliştirip üretecek

Togg ve Farasis Energy ortaklığında enerji depolama çözümleri geliştirmek üzere kurulan Siro Silk Road Temiz Enerji Depolama Teknolojileri’nin Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü’nün inşaatına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla yapılan törenle başlandı. Gemlik’te Togg Teknoloji Kampüsü’nün yanındaki 607 bin metrekarelik arazide inşa edilecek kampüste, batarya hücresi de dahil 20 GWs kapasite hedefiyle yapılacak üretim, bölgedeki fırsatlarla birlikte 2035 yılına kadar 50 GWs üzerine çıkarılacak. Siro, otomotiv ve otomotiv dışı uygulamalarda Türkiye’nin yanında, bölgede 120 ülkeye de ihracat gerçekleştirecek.

Türkiye ve çevresindeki ülkelerde otomotiv ve otomotiv dışı uygulamalar için enerji depolama çözümleri geliştirmek üzere Togg ve Farasis Energy’nin %50-50 ortak girişimle kurduğu Siro’da önemli bir aşamaya daha geçildi.

Türkiye, Togg Teknoloji Kampüsü’ndeki Batarya Teknoloji Merkezi binasında 

Togg akıllı cihazları için Farasis Energy’nin en son teknolojisine dayalı Li-Ion NMC batarya modül ve paketlerini üreten Siro’nun Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü’nün inşaatı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşen törenle başladı. İlk fazının 2024 yılı sonunda tamamlanması planan Siro Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü için Gemlik’te Togg Teknoloji Kampüsü’nün yanında tahsis edilen arazide gerçekleşen törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Togg hissedarları, Togg ve Siro Yönetim Kurulu üyeleri katıldı.

Siro 10 yılda GSYH’ye 30 milyar Avro, cari açığın azaltılmasına 10 milyar Avro katkıda bulunacak

Törende konuşan Siro Yönetim Kurulu Başkanı M. Gürcan Karakaş, Siro’nun batarya değer zincirini geliştirip Türkiye’ye her açıdan katma değer sağlayacağını belirterek, şunları söyledi:

“Günümüzde elektrikli araçlar için en önemli ve temel teknolojilerden biri olarak kabul edilen Li-Ion batarya teknolojisinin önemli oyuncularından Farasis Energy ile yaptığımız iş birliğinde yeni bir aşamaya geçmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Tüm dünyada hızlı bir şekilde elektrikli araçlara geçiş yaşanıyor. Avrupa’da batarya arzı talebin çok gerisinde ve bu durum 2030 yılına kadar devam edecek. Günümüzün çip krizinin yerini önümüzdeki dönemlerde batarya krizi alacak. Doğru zamanda hayata geçirdiğimiz Siro yatırımıyla batarya arz güvenliğini sağladığımız gibi bölgedeki fırsat penceresini yakalayarak, sadece ülkemizde değil 120 ülkeyi kapsayan bir bölgede etkin olacağız. Siro, kuruluşuna öncülük edeceği Türk batarya ekosistemiyle batarya değer zincirinde yaratacağı katma değerin yanında; ihracat potansiyeli, ithalatı azaltma gücü, sahip olacağı fikri mülkiyet hakları ve nitelikli istihdamı sayesinde çok ciddi bir ekonomik değer ortaya koyacak. 10 yılda GSYH’ye toplam 30 milyar Avro’nun üzerinde, cari açığın azaltılmasına 10 milyar Avro’nun üzerinde, istihdama da 7 bin çalışanın üzerinde katkıda bulunacak. Maden üretiminden e-mobiliteye, sabit enerji depolamadan mikromobiliteye Siro’nun etrafında ortaya çıkacak ekosistem sayesinde 12 milyar Avro’nun üzerinde bir yatırım ve GSYH’ye 10 yılda 110 milyar Avro’nun üzerinde toplam bir değer yaratılacak. Yüzde 80’i aşan bir yerlilik oranıyla 22 bin nitelikli istihdamın da önü açılacak.”

Kapasitemizi 50 GWs üzerine çıkarmayı hedefliyoruz

Karakaş, 30 milyar TL’nin üzerinde yatırımla 2031 yılı itibarıyla ulaşacakları 20 GWs üretim kapasitesini bölgedeki fırsatlarla birlikte 2035 yılına kadar 50 GWs üzerine çıkarmayı hedeflediklerini de açıklayarak, “Batarya hücre üretimi için de 2026 yılını hedefliyoruz. Avrupa’nın en modern batarya hücre laboratuvarını 2023 sonu itibarıyla devreye alarak, yenilikçi batarya hücremizi kendimiz geliştirip üreteceğiz. Bu sayede tüm yetkinliklerini geliştirmiş, bölgede söz sahibi entegre bir enerji depolama oyuncusu olacağız” diye konuştu.

Avrupa’daki fırsatları değerlendirerek büyüyeceğiz

Farasis Energy kurucu ortağı ve CTO’su, Siro Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Keith Kepler de Farasis Energy’nin NMC kimyasında teknolojik olarak dünyada söz sahibi olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Siro ile Türkiye’nin elektrifikasyonunda yeni bir dönem başlattık. Togg ile birlikte şekillendirdiğimiz bu girişimin bir parçası olmaktan ve batarya tedarikiyle başlayan iş birliğinin uzun vadeli bir ortaklığa dönüşmesinden dolayı mutluyuz. İpek Yolu’nun izinde ‘Batarya Yolu’nu inşa ediyoruz. Siro, Çin dışındaki ilk Ar-Ge ve üretim merkezimiz olarak küresel büyümemizin kalbinde yer alıyor. Bu durum, Avrupa’yı da kapsayan bölgede Siro’ya ve ortağımız Togg’a olan inancımızın bir göstergesi. Türkiye’yi çevreleyen bölgede en az 2027 yılına kadar batarya için önemli bir fırsat penceresi var. Bugün inşaatına başlanan yeni kampüsle Siro, Farasis ağının entegre bir parçası olarak farklı bir boyuta geçecek, özellikle Avrupa’daki fırsatları değerlendirerek büyüyecek.”

Siro kısa sürede teknolojik yetkinliklerini geliştirdi

Siro’nun bataryalarında Farasis’in 20 yıllık deneyimiyle geliştirilen nikel, manganez ve kobalt karışımıyla elde edilen NMC katot kimyası kullanılıyor. Son jenerasyon Siro bataryaları yüksek enerji yoğunluğu sayesinde kullanıcılara uzun bir menzil sunuyor. Yine uzun deneyimlere dayanan bilgi birikimyle geliştirilmiş olan anot kimyası ise düşük şarj süresini garanti ediyor. Siro ve Farasis mühendislerinin uluslararası standartlar ve üst düzey güvenlik normları çerçevesinde geliştirdiği batarya paketi farklı kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayacak bir yazılım altyapısı içeriyor. Tasarlanan batarya paketinin,  batarya yönetim sistemi (BMS) yazılımının kablosuz bir şekilde güncellenmesi mümkün olacak ve bu şekilde zaman içinde bataryaların performansı kullanıcı ihtiyaçlarına göre şekillendirilebilecek. 

19 ay gibi kısa bir sürede batarya modül ve paketi konusunda sistem mimarisi geliştirme, elektrik/elektronik ve kontrol geliştirme, batarya yönetim sistemi (BMS), yapısal geliştirme, termal yönetim, test ve doğrulama alanlarında ihtiyaç duyulan temel mühendislik yetkinlikleri geliştiren ve bünyesinde mekanik ve elektriksel tasarımları, BMS revizyonlarını ve tüm test faaliyetlerini yapabilecek hale gelen Siro, bundan sonraki dönemde bölgedeki elektrikli araç üreticilerinin ihtiyaçları doğrultusunda yeni batarya modül ve paket geliştirmesi yapma hedefiyle batarya pazarındaki etkinliğini artıracak.

Siro’nun kilometre taşları 

  • Siro, Togg ve Farasis Energy’nin %50-50 ortak girişimiyle 27 Eylül 2021’de kuruldu. 
  • Siro’ya 17 Aralık 2021 tarihli ve 4924 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile ‘Proje Bazlı Devlet Yardımı’ 
  • verilmesine karar verildi. Karar kapsamında Siro’ya Togg Teknoloji Kampüsü’nün yanında 607 bin metrekarelik arazi için 6 Temmuz 2022 tarihli ve 5773 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile irtifak hakkı tesis edildi.
  • Mühendislik ekibini oluşturan Siro, Gebze’deki Batarya Geliştirme Merkezi’nde modül ve paket üretimi için çalışmalara başladı. Eş zamanlı olarak Gemlik’teki seri üretim hatlarının kurulumu için de çalışmaları hızlandırdı.
  • Siro, Ağustos 2022’de üretmeye başladığı batarya prototiplerinin testlerini ve bataryaya özel homologasyonunu başarıyla tamamladı.
  • Ocak 2023’te Togg Teknoloji Kampüsü’ndeki Batarya Teknoloji Merkezi binasında Togg akıllı cihazları için Farasis Energy’nin en son teknolojisine dayalı Li-Ion NMC batarya modül ve paketlerinin üretimine başladı. 
  • Modül ve paket seri üretimini, mart ayında Togg’un ilk akıllı cihazı T10X’in seri üretimiyle birlikte hızlandıran Siro, 2023 yılında Togg’un üreteceği 28 bin akıllı cihazın batarya paketlerinin teslimatlarını Togg üretim planları doğrultusunda yapacak.
  • Siro, 19 ay gibi kısa bir sürede batarya modül ve paketi konusunda sistem mimarisi geliştirme, elektrik/elektronik ve kontrol geliştirme, batarya yönetim sistemi (BMS), yapısal geliştirme, termal yönetim, test ve doğrulama alanlarında ihtiyaç duyulan temel mühendislik yetkinliklerini geliştirdi. Bünyesinde mekanik ve elektriksel tasarımları ve tüm test faaliyetlerini yapabilecek hale geldi. 
  • Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü için de 10 Mart 2023’de ÇED olumlu kararı çıktı, ardından imar planı onayı ve inşaat ruhsatı alındı. 
  • 24 Nisan’da inşaat başlangıç töreni yapılan kampüsün ilk olarak zemin güçlendirme çalışmaları yapılacak, ardından inşaat faaliyetlerine devam edilecek.
  • Siro, 2024 yılı sonunda Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü’nde üretime devam edecek.
  • Siro, 2026 yılı itibarıyla hücre de dahil olmak üzere entegre bir enerji depolama üreticisi haline gelecek. Böylece Türkiye, az sayıda ülkede bulunan hücre geliştirme ve üretme yetkinliğine sahip olacak. 
  • 2031 yılı itibarıyla üretim kapasitesi 20 GWs’e ulaşacak Siro, geliştirdiği tüm ürün ve çözümlerin fikri mülkiyet haklarına sahip olacak.
  • Siro, Türkiye’nin yanında bölgede 120 ülkeden de doğrudan sorumlu olarak otomotivin yanı sıra mikromobilite, endüstriyel uygulamalar, deniz taşıtları, yenilenebilir enerji için sabit enerji depolama uygulamalarıyla geniş bir alanda var olacak. 
  • “Temiz enerji depolama çözümlerini yaygınlaştırarak dünyayı yaşanabilir kılma” vizyonuyla hareket eden Siro, net sıfır hedefleri doğrultusunda enerji depolama çözümlerini yaygınlaştırarak yenilenebilir enerjinin depolanmasını sağlayacak, otomotivin elektrifikasyona geçişini hızlandıracak ve bu sayede toplam karbon emisyonlarının azaltılmasına, dolayısıyla sürdürülebilir dünyaya önemli katkılarda bulunacak. 
  • Kuruluşundan itibaren ekibini konusunda uzman ve tecrübeli isimlerle büyüten Siro, 2032 yılı sonuna kadar 30 milyar TL yatırımla 2 bin 200 kişiye istihdam sağlayacak.

Acronis’ten eğitime destek

0

Acronis, GoDaddy Pro’nun desteğiyle, iki ülkede toplamda 645’ten fazla öğrenciye gelişmiş altyapı ve sınırsız eğitim fırsatları sunuyor. Pek yakında Türkiye için de okul programını duyuracak olan siber güvenlik ve yedekleme devi, iki ülkedeki okul inşaatını tamamladı.

Acronis Cyber Foundation Programı, Sierra Leone ve Guatemala’da yeni okul inşaatlarının tamamlandığını duyurdu. Girişimcilerin gelişmesine yardımcı olan GoDaddy Inc. ile ortaklaşa gerçekleştirilen her iki inşaat projesi, programın modern eğitim altyapısı ve öğretim koşullarıyla çocuklara destek olma ve onları güçlendirme misyonunu destekliyor. Acronis, GoDaddy Pro’nun desteğiyle, iki ülkede toplamda 645’ten fazla öğrenciye gelişmiş altyapı ve sınırsız eğitim fırsatları sunuyor.

Siber koruma alanında küresel bir lider olan Acronis, Cyber Foundation Programı ile Sierra Leone ve Guatemala’da başlattığı okul inşaatlarının sonuna gelindiğini duyurdu. İki ülkede toplamda 645’ten fazla öğrenciye gelişmiş altyapı ve sınırsız eğitim fırsatları sunan program, GoDaddy Inc. ile ortaklaşa gerçekleştirildi. Bir fark yaratmaya yardımcı olmak için farklı kuruluşlarla ortaklık kurmaya odaklanan Acronis Cyber Foundation Programı, okul yapımını finanse ederek ve dünyanın dört bir yanındaki topluluklara BT becerileri eğitimi getirerek eğitime güçlü bir şekilde destek veriyor. 

Sürdürülebilir Kaynaklarla İnşa Edildi

Eylül 2022’de tamamlanan Sierra Leone’deki Barbara Junior Ortaokulu’na doğal ışık ve temiz havayı en üst düzeye çıkarmak için tasarlanmış üç ayrı binanın inşası dahil edildi. Okul, Sierra Leone’nin Port Loko bölgesindeki Barbara köyünde, çoğu ailenin günde 2 dolardan daha az gelire sahip olduğu bir tarım bölgesinde yer alıyor. Bambu ve birbirine kenetlenen tuğla duvar gibi yakın çevrede kolayca bulunabilen sürdürülebilir kaynaklarla inşa edilen okulun yapımına Aralık 2021’de STK ortağı Forikolo ile birlikte başlandı ve okula 120’den fazla öğrencinin devam etmesi bekleniyor. Okulda engelli çocukları destekleyecek olanaklar, kız çocukları için bir hijyen odası ve ücretsiz hijyen ürünleri dağıtımı bulunuyor.

Acronis Cyber Foundation Programı, 2019 yılında Cloudfest ve STK ortağı Esperanza e.V. ile Guatemala’daki mevcut Escuela Oficial Urbana Mixta San Antonio Okulunu genişletmek için beş yeni sınıf inşa etti. Programdan önce, okulun 525 öğrencisi sadece 10 sınıfı paylaşıyordu ve bu durum önemli ölçüde kalabalığa neden oluyordu. GoDaddy Pro, 2021 yılında girişime katıldı ve mevcut tesisin üç sınıfının yeniden modellenmesini ve genişletilmesini, dört ek sınıfı ve uygun merdivenleri içeren inşaat projesinin finanse edilmesine yardımcı oldu. Guatemala, San Antonio’daki okul için bir sonraki hedef, öğrencilerin eğitim kaynaklarını optimize etmelerini sağlayacak modern bir bilgisayar sınıfının geliştirilmesi olacak.

Misyonumuza katılan ortaklarımıza minnettarız

Acronis Cyber Foundation Programı’nın devam eden çabaları ve GoDaddy Pro’nun büyük fedakarlığı olmasaydı bu inşaat projeleri mümkün olmazdı diyen Acronis CEO’su Patrick Pulvermueller, “Dünya çapında on binlerce iş ortağımızla çalışıyoruz ve son beş yılda vakfın tespitleri aracılığıyla iş ortaklarımızla birlikte binlerce çocuğu başarılı ve yapıcı bir şekilde etkileyen çalışmalar gerçekleştirdik. Yetersiz hizmet alan topluluklara yardım etme misyonumuza katılan ortaklarımıza minnettarız.” açıklamasında bulundu.

Bu projelerin, GoDaddy’nin fırsatları herkes için daha kapsayıcı hale getirme misyonuyla uyumlu olduğunu söyleyen GoDaddy Partners Başkanı Paul Bindel, “Projelerin başarıyla tamamlanması, topluluklara ihtiyaç duydukları ve hak ettikleri eğitim kaynaklarını sağlıyor. Çabalarımızın ve Acronis ile ortaklığımızın bu topluluklarda ivme yaratmasından ve bu öğrencilere örgün, modern bir eğitim şansı vermesinden gurur duyuyoruz.” ifadelerinde bulundu.

Acronis 19 binden fazla kişiyle eğitim projeleri gerçekleştirdi

2018 yılında kurulan Acronis Cyber Foundation Programı, okul yapımını finanse ederek ve dünyanın dört bir yanındaki topluluklara BT becerileri eğitimi getirerek eğitime güçlü bir şekilde kendini adıyor. Program toplamda 18 okul ve yedi bilgisayar sınıfı inşa etmenin yanı sıra dünya çapında Acronis BT Becerileri Programlarına katılan 19 binden fazla kişiyle eğitim projelerinde faaliyet gösterdi. Yetersiz hizmet alan topluluklarda ise 5 binden fazla kişiye insani yardım ulaştırdı.

Acronis Cyber Foundation Programı, bir fark yaratmaya yardımcı olmak için diğer kuruluşlarla ortaklık kurmaya devam ediyor. Acronis, büyük ya da küçük tüm işletmeleri ortak projelere katılmaya davet ediyor. Kendi toplumsal kalkınma planlarını geliştirmek isteyen ortaklar için program, diğer girişimlerin desteklenmesine de yardımcı oluyor. 

Microsoft Teams Office yazılımlarından ayrılıyor

0

Microsoft, antitröst soruşturması kapsamında ortaya çıkan riskleri azaltmak için Teams’i Office yazılımlarından ayırıyor

Microsoft, Teams uzaktan işbirliği yazılımını Office üretkenlik paketiyle birlikte vermeyi bırakmayı kabul etti. Şirketin hamlesi, on yılı aşkın bir süredir düzenleyicilerle ilgili en önemli endişelerini ele alırken, resmi bir AB antitröst soruşturmasının önüne geçmeye çalışıyor.

Financial Times kaynakları, şirketlerin eninde sonunda Teams kurulu olsun veya olmasın Office’i satın alabileceklerini söylüyor. Aancak bunun nasıl yapılacağına ilişkin mekanizma belirsizliğini koruyor. AB düzenleyicileriyle müzakerelerin devam ettiği ve “bir anlaşmanın kesin olmadığı” bildiriliyor. Microsoft: “Büyük bir teknoloji şirketi olarak AB’deki sorumluluklarımızın farkındayız. Soruşturmasında komisyonla işbirliği yapmaya devam ediyoruz ve komisyonun endişelerini gideren ve müşterilere iyi hizmet veren pragmatik çözümlere açığız” dedi.

Microsoft yazılımları antitröst incelemede

Artık Salesforce’a ait olan rakip uzaktan çalışma platformu Slack, 2020’de AB düzenleyicilerine şikayette bulundu. Yetkililerden Microsoft’tan Teams’i her yerde bulunan Office paketinden ayrı satmasını istedi. Slack’in baş hukuk müşaviri o sırada “AB’den tarafsız bir hakem olmasını, gerçekleri incelemesini ve yasayı uygulamasını istiyoruz” demişti.

Microsoft, on yıl içinde ilk düzenleyici sorunlarıyla karşı karşıya kalmış oldu. Şirket, 2009 yılında Avrupa Komisyonu ile Avrupalı müşterilere bir web tarayıcısı seçeneği sunmayı kabul ederek bir anlaşmaya vardı. Daha sonra buna tutarlı bir şekilde uymadığı için 2013 yılında 561 milyon euro para cezasına çarptırıldı. Tabii ki, en ünlü antitröst sarsıntısı, milenyumun başında, başlangıçta iki şirkete bölünmeye zorlandığında, daha sonra bir temyiz mahkemesi tarafından bozulan bir kararla geldi. Microsoft ve DOJ, API’leri üçüncü taraf geliştiricilerle paylaşmak ve bilgisayar üreticilerinin ürünlerine Microsoft dışı yazılımlar yüklemesine izin vermek gibi kısıtlamaları kabul ederek 2001 yılında anlaştı.

Tesla’nın Autopilot davası sonuçlandı

Tesla, Autopilot olarak bilinen gelişmiş sürücü destek sisteminin 2019’da karıştığı bir kazada suçsuz bulundu.

Autopilot ile ilgili ilk dava

Jüri, 2020 yılında Tesla’ya ihmal, dolandırıcılık ve sözleşme ihlali iddiasıyla dava açan Los Angeles sakini Justine Hsu’ya hiçbir tazminat vermedi. Bu dava, Autopilot ile ilgili olarak mahkemeye taşınan ilk dava olacak gibi görünüyor. Kararı ilk bildiren Reuters oldu. Hsu davasında, kullandığı Tesla Model S’in bir şehir caddesinde refüje dönüp çarptığında Otopilot’un devrede olduğunu söyledi. Davada, hava yastıklarının açılmasıyla çenesinin kırıldığı ve sinir hasarına yol açtığı iddia edildi.

Jüri Tesla’nın suçlu olmadığına ve hava yastığının olması gerektiği gibi açıldığına karar verdi. Mahkeme dosyasında ayrıca Tesla’nın kullanıcıları şehir içi yollarda araç kullanırken sistemi kullanmamaları konusunda uygun şekilde uyardığı ve Hsu’nun da bunu yaptığı belirtildi. Mahkeme kararı, Autopilot’un yanı sıra sistemin Geliştirilmiş Autopilot ve Tam Kendi Kendine Sürüş yazılımı olarak adlandırılan yükseltilmiş sürümleri konusunda federal ve eyalet düzenleyicilerinin artan incelemesiyle karşı karşıya olan Tesla için bir kazanç sağlıyor. Tesla araçları standart olarak Autopilot olarak adlandırılan bir sürücü destek sistemi ile geliyor. Araç sahipleri, 6.000 $’lık bir yükseltme karşılığında, diğer bazı özellikleri de içeren Geliştirilmiş Otopilot’u satın alabilirler.

Araç sahipleri 15.000 $ daha ödeyerek, CEO Elon Musk’ın yıllardır sözünü verdiği ve bir gün tam otonom sürüş özellikleri sunacak olan “tam otonom sürüş” ya da FSD özelliğini satın alabilirler. Tesla araçları sürücüsüz değildir. Bunun yerine FSD, sürücünün her zaman kontrolü ele almaya hazır olmasını gerektiren bir dizi otomatik sürüş özelliği içeriyor. Park etme özelliği Summon’un yanı sıra, bir aracı otoyol rampasından rampa dışına yönlendiren, kavşaklar ve şerit değişiklikleri de dahil olmak üzere aktif bir yönlendirme sistemi olan Navigate on Autopilot’u da içeriyor. Sistemin ayrıca şehir sokaklarında direksiyon hakimiyetini sağlaması ve trafik ışıklarını ve dur işaretlerini tanıyıp tepki vermesi bekleniyor.
Şubat ayında Tesla, federal güvenlik düzenleyicilerinin araçların kavşaklarda güvensiz davranmasına ve kazalara neden olabileceği uyarısında bulunduğu sistemin geri çağrılmasının ardından Tam Kendi Kendine Sürüş beta yazılımının Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da piyasaya sürülmesini durdurdu.

Sabit disk satışı Seagate’e pahalıya patladı

0

Yasaklı olmasına rağmen Seagate’in Çin’e yaptığı sabit disk satışı şirketin ceza almasına neden oldu. Seagate 300 milyon dolar ceza aldı.

Ticaret Bakanlığı yaptığı açıklamada, Seagate Technology Holdings’in, ABD ihracat kontrol yasalarını ihlal ederek Çinli Huawei’ye 1.1 milyar dolardan fazla sabit disk sürücüsü göndermesi nedeniyle 300 milyon dolar ceza ödeyeceğini duyurdu.

Seagate, ABD’nin yapılan bazı yabancı ürünlerin şirkete satışını kısıtlayan Ağustos 2020 kuralına rağmen, Ağustos 2020 ile Eylül 2021 arasında diskleri Huawei’ye sattı. Huawei, ulusal güvenlik ve dış politika endişeleri nedeniyle ABD mallarının şirkete satışını azaltmak için 2019 yılında ABD ticaret kara listesi olan Varlık Listesine alındı.

ABD, Çin’e yönelik kısıtlama koymuştu

Ticaret departmanı, Seagate’in 2020 kuralının yürürlüğe girmesinden sonra yaklaşık bir yıl boyunca Huawei’ye 7.4 milyon disk gönderdiğini ve Huawei’nin tek sabit disk tedarikçisi haline geldiğini söyledi.

Departman, diğer iki ana sabit disk tedarikçisinin, yeni kuralın 2020’de yürürlüğe girmesinin ardından Huawei’ye sevkiyatı durdurduğunu söyledi. ABD Senatosu ticaret komitesi, Seagate hakkında 2021 tarihli bir raporda, tanımlanmamalarına rağmen Western Digital ve Toshiba Corp’un diğer iki şirket olduğunu söyledi.

Seagate’in görüşü, yabancı yapımı disklerinin, esasen ABD ekipmanının doğrudan ürünü olmadıkları için, ABD ihracat kontrol düzenlemelerine tabi olmadığı yönündeydi. Seagate’in CEO’su Dave Mosley bir konuşmasında, “Söz konusu sabit disk satışını yaptığımız sırada ilgili tüm ihracat denetimi yasalarına uyduğumuza inanıyoruz” dedi.

Çin, düşman uydularını ele geçirmek için siber silahlar geliştiriyor!

Sızdırılan bir ABD istihbarat raporuna göre Çin, düşman uydularının “kontrolünü ele geçirmek” için sofistike siber silahlar geliştiriyor. Bu uyduları savaş sırasında veri sinyalleri veya gözetleme için kullanılamaz hale getiriyor.

Düşman uyduları taklit ederek kandırıyor.

Çin’in siber saldırıları düşman uydularının operatörlerinden aldıkları sinyalleri taklit ederek onları kandırıp ya tamamen ele geçirmeyi ya da savaşın kritik anlarında arızalanmalarını sağlamayı amaçlıyor. ABD’nin gizli belgesinde bu siber kabiliyetin Çin’in “bir uydunun kontrolünü ele geçirerek onu iletişim, silah ya da istihbarat, gözetleme ve keşif sistemlerini desteklemek için etkisiz hale getirebileceği” belirtiliyor. ABD benzer yeteneklere sahip olup olmadığını hiçbir zaman açıklamadı. Uydu iletişiminin Ukrayna ordusu için ne kadar vazgeçilmez olduğuna dikkat çeken Tayvan, Çin’den gelebilecek bir saldırıya karşı koyabilecek bir iletişim altyapısı kurmaya çalışıyor.

Financial Times‘ın Ocak ayında bildirdiğine göre, kendi uydu sağlayıcısını kurmak için yatırımcılarla görüşürken, savaş ya da felaket durumunda bant genişliğini garanti altına almak için Tayvan’ın 700 noktasında sabit olmayan uydu alıcılarını deniyor. Uydu iletişiminin savaşta ne kadar önemli hale geldiğinin bir işareti olarak, bir Rus siber saldırısı, geçen yıl 24 Şubat’ta tam ölçekli işgalini başlatmadan önceki saatlerde ABD merkezli Viasat’tan binlerce Ukrayna askeri yönlendiricisini etkisiz hale getirmeyi başardı. Ukraynalı bir yetkili o dönemde bu saldırıyı “felaket” olarak nitelendirmişti.

Saldırı aynı zamanda yüzlerce rüzgar türbininin etkilendiği Polonya, İtalya ve Almanya’daki binlerce Viasat müşterisinin de hizmet alamamasına neden oldu. Viasat saldırısı, sofistike olmakla birlikte, şirketin bilgisayar sistemlerine girmeyi ve modemlere arızalanmalarına neden olan talimatlar göndermeyi içeriyordu. Sızan değerlendirmeye göre Çin’in hedefleri çok daha ileri düzeyde. Uzmanlara göre, birbirleriyle bağlantılı kümeler halinde çalışma eğiliminde olan uyduların birbirleriyle iletişim kurma, silah sistemlerine sinyal ve emir iletme ya da görsel ve ele geçirilmiş elektronik verileri geri gönderme yeteneklerini ortadan kaldırmaya çalışacaklar.

ABD uyardı!

ABD askeri yetkilileri Çin’in uydu iletişimi de dahil olmak üzere askeri uzay teknolojisi geliştirme konusunda önemli ilerlemeler kaydettiği konusunda uyarıda bulundu. ABD Uzay Kuvvetleri Komutanı General B Chance Saltzman geçtiğimiz ay Kongre’ye yaptığı açıklamada Pekin’in 2045 yılına kadar Dünya atmosferinin ötesinde en önde gelen güç olma yönündeki “uzay rüyasını” gerçekleştirmek amacıyla agresif bir şekilde karşı-uzay yeteneklerinin peşinde olduğunu söyledi.

Saltzman, “Çin, uzay kabiliyetlerimizi bozmak, geriletmek ve yok etmek için agresif bir şekilde teknolojiye yatırım yapmaya devam ediyor” dedi. Saltzman, Çin ordusunun, 35’i son altı ayda fırlatılanlar olmak üzere 347 uyduyu, gelecekteki herhangi bir çatışmada ABD güçlerini izleme, takip etme, hedefleme ve saldırma amacıyla konuşlandırdığını söyledi.

ABD siber komutan yardımcısı olarak görev yapan emekli Hava Kuvvetleri generali Charlie Moore, Çin’in ABD’nin siber ve uzay alanlarında sahip olduğu asimetrik avantaja karşı koymak için büyük çaba sarf ettiğini söyledi.

Şu anda Tennessee’deki Vanderbilt Üniversitesi’nde misafir profesör olan Moore, “Çin, ABD’nin uzay ve siber alanlarda sahip olduğu üstünlüğün farkında, bu nedenle sadece kendi yeteneklerini geliştirmekle değil, aynı zamanda her iki alanda da ilk hamle avantajı olarak adlandırdığımız şeyden yararlanmakla çok ilgileniyorlar” dedi.

Ulusal Güvenlik Konseyi, CIA ve Pentagon yorum yapmayı reddetti. Çin hükümeti de konuyla ilgili yorum yapmadı. ABD, Çin’in düşman uydularını “inkar etme, istismar etme veya ele geçirme” yeteneklerini geliştirme çabasının, Pekin’in kilit bir “savaş alanı” olarak gördüğü bilgiyi kontrol etme hedefinin temel bir parçası olduğunu değerlendiriyor.

ProtonMail’den gizliliğinizi arttıran hizmet

Proton Pass’e merhaba deyin. Beta hizmeti şu anda premium ProtonMail aboneleri için mevcut, ancak şirket sonunda herkes için ücretsiz hale geleceğini söylüyor.

Proton Pass

ProtonMail, gizlilik odaklı e-posta hizmeti sunan bir şirkettir ve kullanıcıların gizliliği konusunda yüksek bir güvence sağlar. Hem özel hem de güvenli olması gereken başka ne var biliyor musunuz? Favori yemek tarifi sitenizden bankacılık uygulamanıza kadar her şey için yüzlerce giriş şifresi koleksiyonunuz.

Proton Pass’in varlık nedeni e-posta hizmetiyle aynı: Proton’un kendisinin bile kişisel bilgilerinizi göremeyeceği şekilde uygulanan uçtan uca şifreleme. Bu, parola, giriş alanı, ilişkili web adresi, ek notlar, her şey gibi kesinlikle her şeyi şifreleyerek ve tüm şifreleme işlemlerini sunucularda değil yerel donanımda gerçekleştirerek elde edilir. Yani teorik olarak, Proton’un kendisi tehlikeye girse bile verilerinize erişilemez.

Hizmet şu anda masaüstü bilgisayarlar ve telefonlar için özel bir uygulama, ayrıca Chrome ve Brave’de tarayıcı uzantıları olarak mevcut ve Firefox ve diğer tarayıcılar için destek yakında gelecek. Proton Pass iki faktörlü kimlik doğrulama içeriyor ve ayrıca ProtonMail’in 2022’de SimpleLogin’i satın almasından ödünç alınan bir numara olan gerçek adresinizin yerini alabilecek e-posta takma adlarını rastgele oluşturuyor. Planlanan güncellemeler arasında açık kaynaklı bir sürüm ve hata ödül programının yanı sıra The Verge’ün belirttiğine göre başlangıçta eksik olan donanım güvenlik anahtarları desteği de yer alıyor.

Yeni bir parola yöneticisi piyasaya sürmek için özellikle iyi bir zaman, zira LastPass’in kamuoyuna açık bir şekilde hacklenmesinin sonuçları kullanıcıların pazarın en büyük oyuncularından birine olan inancını sarsıyor. Yalnızca bir parola yöneticisi kullanmanın veri güvenliği kontrol listenizi tamamladığını düşünmeyin; özellikle de parolalarınızı web sayfalarına otomatik olarak doldurmasına izin veriyorsanız.