Techinside Google News
Ana Sayfa Blog Sayfa 1640

Fujitsu Türkiye’de Selda Bağdat Bahadır dönemi

0

SELDA+BAGDAT+BAHADIRİstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği Bölümü’nden 1989 yılında mezun olan Selda Bağdat Bahadır, Fujitsu’ya katılmadan önce IBM’de GBS Vodafone MEA Bölgesi Müdürü olarak görev yapıyordu. 25 yıldır yürüttüğü kariyerinde IBM, Cisco ve Gantek gibi sektörün öne çıkan bilişim ve telekomünikasyon firmalarında üst düzey yöneticilik yapan Bahadır, evli ve bir çocuk sahibi.

Bahadır, Fujitsu’nun bugüne kadar gösterdiği büyüme ve başarıları sürdürmeyi, pazar payını artırmayı amaçladığını söyledi. Fujitsu’nun WEMEA bölgesinde, yatırım yapma kararı alınan 10 ülkesinden birisinin Türkiye olduğunun altını çizen Bahadır, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde servis ve çözümlere odaklanacağını ve bu bağlamda yapılacak olan yatırımın da servis ve çözüm odaklı olacağını belirtti.

Smartyaşam ile akıllı hayatlar

0

Zion Bilişim Smartyaşam isimli mobil Uygulama ile birçok özellik içeren ücretsiz ve akıllı bir platform sunmaya başladı.

Akıllı Ev-Akıllı Yaşam sloganı ile Smartyaşam ürünü, oturduğunuz site ya da apartmana hizmet eden birçok hizmet firmasına bir mobil uygulama vasıtası ile çok hızlı erişmenize olanak sağlıyor. Hizmet almak istediğiniz firmayı ilgili kategoriden seçerek mevcut kampanyalarını inceleyebiliyor, mesai saatlerini ya da adreslerini görebiliyor, telefon ile iletişim sağlayabiliyorsunuz. Ayrıca aynı kategoride yüzlerce alternatif de sunuluyor. Her bir hizmet veren firmanın sipariş oranını yada beğenilme oranını da görebiliyorsunuz.

Yemek, Su, Kafe, Market siparişlerinizi, Hastane, Eczane, Kuaför, Saplık Merkezi, Avukat, Çilingir, Elektrikçi, Tesisatçı, Uyducu, Kurutemzileme, Taksi ve Ulaşım, Acil numaralar gibi daha onlarca kategori mevcut. Tüm Türkiye’de yayılmak üzere yola çıkmış özel bir proje olarak kaşımıza çıkıyor.

SMARTY bunun yanı sıra çok önemli bir özelliği ile de ön plana çıkıyor. Site yönetimi ile interaktif mesajlaşma platformu sayesinde yönetici ile mesajlaşabiliyor, güvenlik ekibine ulaşabiliyorsunuz. Hatta bununla da kalmayıp siteniz veya apartmanınızdaki herhangi bir daire sakini ile de mesajlaşmanıza olanak sağlıyor. Site yönetimi aidatları bu uygulama üzerinde paylaşabiliyor, çeşitli anketler yayınlayabiliyorlar. Bu modül sayesinde site ve apartman yönetimi tarafında da önemli bir çözüm sağlamış oluyor.

Acil durumlar için Hasteneler, Nöbetçi Eczaneler, Güvenlik birimleri ile ilgili bilgilere bir tık ile erişilebiliyor.

Evden çıkamadan önce haftalık ve günlük hava durum bilgisini de uygulamadan görülmesi mümkün. Ayrıca bölgeye en yakın Otobüs durağı yada Taksi durağı da görüntülenebiliyor.

2005 yılında fikir olarak ortaya çıkmış ve uzun süre analiz yapılmış, teknolojik gelişimi beklemiş ve ardından insanların günlük yaşantılarını maliyet yaratmadan kolaylaştıracak, Türkiye ve dünyadaki diğer uygulamalara bu alanda örnek olacak bir mecra yaratmak amacı ile proje tamamlanmış ve tamamen ücretsiz olarak sunuluyor. Projenin tamamlanması 2 yıl sürmüş. Neredeyse tüm şehirlerdeki ilçe tedarikçileri uygulama içerisinde bulmak mümkün.

Epson savunma sanayisinin gözü oldu

0

Moverio-BT-200-1Epson’un geliştirdiği akıllı gözlük MOVERIO BT-200, savunma sanayiinin vazgeçilmezlerinden zırhlı kara araçlarında kullanılarak, dışarıdaki görüntünün aynısını eş zamanlı ve 360 derece olarak aracın içerisindeki kullanıcılara aktaracak. Bu sene 12. si düzenlenen IDEF Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda açıklanan işbirliği, sektörde mobil teknoloji kullanımı sağlayarak kolaylığın yanı sıra güvenlik açısından da önem taşıyor.

Sektör açısından önemli bir gelişme Mimari, Endüstriyel ve Savunma Sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren; simülasyondan sanal gerçekliğe, bilgi güvenliğinden mobil uygulamalara birçok alanda ihtiyaca özel yazılım çözümleri sunan GFDS (Global Future Designs & Solutions A.Ş.) Genel Müdürü Mert Oğuzata; kendi alanının öncüsü iki kurumun işbirliğiyle Türkiye Savunma Sanayii açısından önemli bir adıma imza atmaktan mutluluk duyduklarını belirtti.

Oğuzata; “360 derece mobil görüntüleme çözümleri dünyada ve ülkemizde giderek yaygınlaşıyor. Sağlıktan savunmaya, havacılıktan eğitime birçok sektörde giderek önem kazanan bu çözüme yönelik, teknoloji lideri Epson ile işbirliği yapmaktan çok memnunuz. Epson’un geliştirdiği MOVERIO BT-200 tüm sektörlere yönelik özel çözümler için ideal. Epson MOVERIO BT-200 ve bizim yazılımımız kullanılarak; dışarıdaki görüntünün aynısının eş zamanlı ve 360 derece olarak aracın içerisindeki kullanıcılara aktarılacak olması, sektör açısından son derece önemli bir gelişmedir. Şu anda prototip aşamasında olan uygulamanın 12-18 ay süresi zarfında real olarak hayata geçmesini bekliyoruz” dedi.

Epson BT-200 ile tüm sektörlere özel çözümler sunabiliriz MOVERIO BT-200 akıllı gözlüklerin yakın bir zamanda Türkiye’de de nihai tüketicinin beğenisine sunulacağını belirten Epson Türkiye Müdürü Sevil Kanat; “Epson olarak ağırlıklı yazıcı ve projektör segmentlerinde tanınıyoruz ancak giderek yükselen bir değer haline gelen giyilebilir teknolojiler alanında da birçok çözüm sunmaktayız. MOVERIO BT- 200 akıllı gözlük modelimiz bunlardan biri.

Gerek nihai tüketici gerekse kurumsal firmalar tarafından kullanılabilecek MOVERIO BT-200’de ana hedefimiz entertainment olarak sektörde yer eden, daha eğlence ve günlük odaklı kullanımdan ziyade sektörlere özelçözümler sunmak. Son kullanıcı olarak MOVERIO BT-200 ile sadece gözlüğünüzü takarak kitap da okuyabilirsiniz elbette. Ancak GFDS ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği gibi, MOVERIO BT-200’ün ana kullanımında hedefimiz sağlıktan eğitime, turizmden güvenliğe sektörlere özel çözümlerde yer almak” dedi

Hizmet ihracatında hedef 150 milyar dolar

0

Ekonomi+Bakan+Yardimcisi+Adnan+YildirimHizmet sektörlerinde yaratılan ihracat, dünya genelinde 4,9 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaştı. Türkiye, 2014 yılında rekor seviyeye yükselen 50,3 milyar dolarlık hizmet ihracatı ile dünyada 27’inci sırada yer alıyor. Hizmet ihracatına ivme kazandıracak ve 2023 yılında 150 milyar dolara ulaşmasını sağlayacak stratejiler için çalışmalar hızlandırıldı.

T.C. Ekonomi Bakanlığı Hizmet İhracatı Stratejisi Çalıştayı’na; Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Türkiye İhracatçı Birlikleri (TİM) Denetim Kurulu Üyesi ve Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği Başkanı (TET) Fatih Kemal Ebiçlioğlu ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile kamu ve özel sektör temsilcileri katıldı.

Çalıştay, Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Başkan Yardımcısı Dr. Güven Uçkan’ın açılış konuşması ile başladı. Hizmet ihracatının müstakil bir birlik haline gelmesi ve geliştirecek stratejilerin belirlenmesi için çok önemli bir toplantı olduğunu dile getiren Dr. Güven Uçkan, Çalıştay’ın bu açıdan verimli sonuçlar ortaya koyacağını söyledi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Denetim Kurulu Üyesi ve EİB Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, hizmet ihracatının son yıllarda TİM gündeminde öne çıkan konulardan biri olduğunu belirterek, hizmet ihracatçı birliğinin kurulması yönünde önemli bir buluşma olduğunu vurguladı.

Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım ise hizmet ihracatının Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerine büyük bir katkı sağlayacağına dikkat çekti. Adnan Yıldırım, “2014 yılında 50,3 milyar dolara ulaşan hizmet ihracatı için 2023 yılında 150 milyar dolarlık ihracat hedefi belirledik. Bu hedefe ancak hizmet ihracatına özgü bir strateji ile ulaşabiliriz. Hizmet İhracatı Stratejisi Çalıştayı, bu yolda en kritik çalışmalardan biri olacaktır” dedi. Yıldırım, hızla büyüyen dünya hizmet ihracatında ülkemizin payını artırmak amacıyla yürütülen çalışmalar konusunda da bilgiler verdi ve hizmet ihracatının serbest dolaşımını sağlayan müzakereleri yürüttüklerini ifade etti.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da toplantıya katıldı ve hizmet ihracatının önemi konusunda açıklamalarda bulundu. Ekonominin temelinin üretim, ihracat ve istihdama dayandığını belirten Veysel Eroğlu, şunları söyledi: “Hizmet ihracatı özellikle istihdam yaratma bakımından büyük önem taşıyor. Şubat ayında hizmet sektöründe 13 milyonluk bir istihdam gerçekleşti. Doğru adımlar atıldığı takdirde 2023 yılından çok daha önce 150 milyar dolar hedefine ulaşılacağına inanıyorum. Hizmet İhracatı Strateji Çalıştayı’nın düzenlendiği İzmir, hizmet ihracatı açısından büyük bir potansiyel taşıyor. İzmir’i üretim ve ihracat üssü haline getirmek istiyoruz.”

Korsan satıcılara tokat gibi teknoloji

0

Erbey CD’ye oranla daha makul bir rakamdan satışa sunulacak olan kartvizit şeklindeki flash diske yüklü data albümün, korsan satıcılara karşı önlem olarak geliştirildiğini, ürün imalatının kendilerine ait olduğunu, korsan satıcılar tarafından aynı maliyetle üretiminin mümkün olmayacağını ve öncüsü oldukları yeniliğin çığır açacağına inandıklarını ifade etti.

Ünlü ticari danışman ve yazar Abdullah Koçoğlu tarafından geliştirilen yeniliğin, kitap piyasasında da kullanılması planlanıyor ve çip alanı sırtı ile çip yatağı üzerine sponsor firma logosu alınabiliyor.

Teknoloji hayatı basitleştirmeli

0

sarpBankalararası Kart Merkezi-BKM, BKM Express için üç yeni reklam reklam filmi hazırladı. “Teknoloji hayatı basitleştirmeli” motto’suyla yola çıkarak hazırlanan bu filmlerde popüler oyuncu Sarp Apak, milli basketbolcu Işıl Alben  ve başarılı girişimci Sina Afra rol aldı. Farklı alanlarda uzmanlaşmış bu değerli isimler, BKM Express’in ödeme süreçlerini hızlandırarak hayatı nasıl basitleştirdiğini anlatıyor.

Her bir filmde hikayeler ve hayatlar farklı olsa da aynı mesaj veriliyor: Basit Düşün! Basit yaşa!

Filmleri izlemek için aşağıdaki linklere tıklayabilirsiniz.
Sarp Apak
Işıl Alben
Sina Afra

3D yazıcılar Türkiye’nin önceliği oldu

0

TeTe%2B3D%2Byazici+%281%29ABD Başkanı Barack Obama’nın ‘ulusa sesleniş’ konuşmasına giren, dünya genelinde sağlıktan savunmaya, mimariden iletişim teknolojilerine kadar hemen her sektörde belirleyici rol oynaması beklenen 3D yazıcılar, Türkiye’nin geleceğe dair planlamalarında ilk sıraya yerleşti.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çatısı altında faaliyetlerini sürdüren Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) tarafından belirlenen ‘öncelikli alanların’ desteklenmesine dair program belli oldu. Türkiye’de hayata geçmesi düşünülen Ar-Ge projelerine destek vermek amacıyla çeşitli dönemlerde çağrı planlaması yapan kurum, 2015-2017 yılları için öncelikli alanın ‘3D Yazıcılar’ olduğunu açıkladı.

“3D teknolojisi günümüzün sanayi devrimi”

Türkiye’nin tamamen yerli ilk 3D yazıcısı ‘TeTe’nin üreticisi olan LTS Teknoloji Grup Başkanı Talat Sam, 3D yazıcı teknolojisini ’21. yüzyılın sanayi devrimi’ olarak nitelendirdiklerini söyledi.

Dünya genelinde herkesin 3D yazıcıların gücüne odaklandığına işaret eden Sam, “Ülkemizin de bu güce odaklanması ve Bakanlık düzeyinde adımlar atılması memnuniyet verici. Bakan Fikri Işık’ın ’20 milyon dolarlık pazar oluşturulması’ sözü meyvelerini vermeye başladı. Sayın Bakan’ın bu işin üzerine eğilmesi ve Bakanlığın 3D yazıcının ülkemizde üretimi için tam destek vermesi çok önemli. BTYK’nın önümüzdeki 2 yıl boyunca desteklenecek öncelikli alanların ilk sırasına 3D teknolojisini koyması bu desteğin bir örneği. BTYK, 2012 yılından bu yana 650’nin üzerinde projeye 500 milyon TL’nin üzerinde destek sağlayan bir kurum” dedi.
“Bu kez treni kaçırmayalım”

Sam ayrıca, 3D yazıcıların başta ABD olmak üzere dünya genelinde çok sayıda ülkenin üretim şekillerini değiştirebilecek bir teknoloji olduğunun altını çizerek, “Türkiye geçmiş yıllarda otomotiv, bilgisayar, cep telefonu gibi alanlarda öncü olma trenini maalesef kaçırdı. 3D yazıcı teknolojisi ile ilk kez tüm dünyanın peşinden koşacağı bir teknolojinin üretim üssü olabiliriz” ifadelerini kullandı.

İstanbul, sağlık bilişiminde merkez olacak

0

Yeni Zelanda kökenli Orion Health, 1993 yılında kurulmuş ve dünyanın 27 farklı ülkesinde ofisleri bulunan ve 30 ülkede ürünleri kullanılan bir şirket. Sağlık bilişimi alanında çok önemli faaliyetleri olan şirketin Türkiye’deki faaliyet ve hedeflerini Orion Health Türkiye Ülke Müdürü Dr. Beyza Akbaşoğlu ile bu videoda değerlendirdik.

Windows Server 2003 desteği bitiyor

0

windows-server-2003Microsoft,Windows Server 2003 kullanmakta olan kurumlara acele etmeleri ve bir an önce yeni teknolojilere geçiş yapmalarını tavsiye ediyor. İki aydan kısa bir süre kalan destek kesim tarihinden sonra kurumsal riskler hızla artacağından kurumlara ait canlı sistemlerinbu tarihten önce Windows Server 2012 R2’ye geçiş yapması büyük önem taşıyor.

Yeni işletim sistemine geçiş yapılmadığı takdirde sistem, veri hırsızlığı ve yetkisiz işlemlerin yanı sıra veri merkezindeki diğer sistemlere karşı yapılabilecek barındırma saldırıları gibi tehlikelerle karşı karşıya kalabilir. Ayrıca, uygulamalar ve diğer yazılım ürünleri, Windows Server 2003 kaynaklı açıklar nedeniyle hatalı çalışabilir, bu durum da uygulamalara ait işlevlerin uzun süreliğine veya kalıcı olarak kaybına yol açabilir. Destek kesilmesine rağmen Windows Server 2003’ün kullanılmaya devam edilmesi, bazı kurumların yasal ve uyumluluk gereksinimlerini yerine getirememesine de neden olabilir.

Desteğin sona ermesi ne anlama geliyor?
Desteğin sona ermesi 14 Temmuz 2015’den sonra güncellemelerin ve yamaların yayınlanmayacağı ve bu işletim sistemini çalıştıran sistemlerde güvenlik ve uyumluluk kaybı oluşabileceği anlamına geliyor. Windows Server 2003 sunucularını güncellemeyi erteleyenkurumlar, tüm BT altyapılarını risk altına sokabilir. 14 Temmuz sonrasında Windows Server 2003 kullanmaya devam eden kurumlar, önemli güvenlik riskleri ve uyumluluk sorunlarıyla karşılaşması halinde, yeni sisteme geçiş maliyetinden daha fazla zarara uğrayacaktır.

14 Temmuz’dan sonra ne olacak?

Güncellemeler ve güvenlik yamaları artık yayınlanmayacağından, Windows Server 2003 üzerinde çalışan sistemler güvenlik tehditlerine açık olacak, hacker’lar için bir hedef tahtası haline gelecek. Bordro, muhasebe, insan kaynakları, envanter, e-posta, CRM gibi işletmeniz açısından kritik uygulamalar Windows Server 2003 üzerinde çalışıyorsa, bu uygulamalar içerisindeki kurumsal veriler çalınabilir, hatta yok olabilir.Örneğin, herhangi bir işletme dijital ortamda kredi kartı kabul ediyorsa ve e-ticaret sitesihalen Windows Server 2003 sunucular üzerinde çalışıyorsa, PCI uyumluluğunu yerine getiremiyor ve dijital ortamda kredi kartı kabul edemiyor olacak.ÜstelikWindows Server 2003 sunucu ile sorun yaşanması halinde, destek seçenekleri de artık olmayacak.

Microsoft ne öneriyor?
Windows Server 2003 ilk geliştirildiğinden beri, BT dünyasında ciddi değişimler meydana geldi. Sanallaştırma ve bulut teknolojileri bunlardan yalnızca bazıları. Bu yeni teknolojiler sayesinde 10 yıl önce mümkün olmayan pek çok senaryo günümüzde hayata geçiriliyor ve kurumlar belirgin faydalar sağlıyor.

Eğer kurumlar hala Windows Server 2003 kullanıyorsa, Windows Server 2012 R2’ye geçiş yapmak çok önemli. Bu işletim sistemi, kurum içerisindeki bir sunucuda da kurulabilir ya da bulut platformu olan Microsoft Azure üzerinde kiralanabilir. Bu yeni teknolojiler ile kurumlar, işyerindeki mevcut kaynakları daha verimli kullanabilir, ihtiyaç duyulan altyapıya dakikalar içinde ve çok daha ekonomik bir şekilde sahip olabilir.

Microsoft Bulut ve Kurumsal Çözümler İş Grubu Müdürü Mehmet Üner
Microsoft Bulut ve Kurumsal Çözümler İş Grubu Müdürü Mehmet Üner

Microsoft Bulut ve Kurumsal Çözümler İş Grubu Müdürü Mehmet Üner, araştırma şirketi Gartner’ın da kurumların Windows Server 2003 geçişini önceliklendirmesi gerektiğini vurguladığını belirterek araştırmada öne çıkan şu notları aktardı “Windows Server 2003 çalıştırmaya devam etmenin risklerini, etkilerini ortaya koyun. Risk belgesini kurumun kritik noktalardaki yöneticilerine mümkün olduğunca kısa sürede sunarak, 2015’in Temmuz ayından önce Windows Server 2003 geçişini tamamlamak üzere gerekli çalışma ve maliyetler konusunda destek vermeleri için çalışmalarınızı tamamlayın. Proje için onay ve finansal destek alabilmek amacıyla geçiş çalışmalarını uygun bir şekilde önceliğinize alın ve böylece tüm işlemleri ürünün desteği sona ermeden tamamlayabilirsiniz.”

Ahmet gel gel, bu da elektrikli…

1
BMW'nin Türkiye'de de satışa sunduğu yüzde 100 elektrikli modeli i3
BMW’nin Türkiye’de de satışa sunduğu yüzde 100 elektrikli modeli i3

Başlıktaki diyalog, Autoshow İstanbul 2015 Fuarı’nda Renault standında kulak misafiri olduğum bir konuşmaya ait. Stand içinde yüzde 100 elektrikle çalışan Zoe modelini incelemek için etrafında gezinirken, yakınımda olan 50’li yaşlarında bir adam, arkadaşını bu şekilde çağırdı: “Ahmet gel gel, bak bu da elektrikli…

Fuar, ekonomik koşullar nedeniyle bir önceki tarihinde gerçekleşmemiş ve her zaman düzenlendiği sonbahardan ilkbahara çekilmişti. Basın ve VIP haricinde herkese açık olan ilk günün getirdiği sakinlikle dolaşma fırsatı bulduğum salonlarda Renault, Toyota, BMW ve Mercedes gibi bazı markaların çevreci yönlerini öne çıkarmak için önemli bir gayret sarfettiğini söylemem gerek.

Fuarda araçları incelerken elektrikli otomobillere olan ilginin bir önceki fuara göre artmış olması sevindirici. Ancak tüketicilerin gözünde halen dizel – elektrikli karşılaşırması yapıldığı için bu ilginin, stand görevlisiyle yapılan kısa bir soru cevabın ardından hayal kırıklığına dönüştüğüne de bizzat şahit oldum. Ziyaretçiler özellikle aracın menzili, kaç saatte şarj edildiği gibi sorular yöneltiyor, stand görevlileri ise fabrika verilerini değil, kullanıcılarından gelen gerçek verilerle yanıtlıyordu:

– “Aracın menzili 150 – 200 kilometre, ama müşterilerimiz günlük kullanımda 100 – 150 kilometre yol aldığını söylüyor…”
– “Araç evinizdeki prizle 6-7 saatte şarj oluyor…”

Bu değerleri duyan dizel motor ekonomisine alışkın kullanıcılar da doğal olarak yüzleri asık bir şekilde standı terkediyordu. Olumlu bir nokta, Renault Zoe, BMW i3 gibi tamamen elektrikli araçların fiyatlarının kabul edilebilir seviyeye gelmesiydi. Örneğin Zoe için istenen fiyat 65 bin TL’nin biraz üzerinde ve bu da dizel otomatik bir Clio’ya oranla yalnızca 4-5 bin TL’lik bir ek maliyet anlamına geliyor. Clio, şehiriçi sakin kullanımda 100 kilometrede ortalama 5-6 litre civarı bir tüketimle –yani yaklaşık 25 TL’ye yakın bir bedelle- yol alabiliyor. Eğer Zoe’yu tercih ederseniz aynı mesafedeki tüketiminiz 3-4 TL’lik elektrik faturası oluyor. Orta ve uzun vadede Zoe daha kârlı bir hale gelebiliyor.

Benzer bir tablo BMW i3 için de geçerli. İç mekan kalitesi ve genişliği açısından 1 serisini çok da aratmayan –üstelik çok daha ferah olan- i3’ün sunduğu BMW kalitesi yanında önemli bir artısı da var. Stand görevlisiyle yaptığım konuşmada, menzil sorunu yaşayan elektrikli araçlarla uzun yola çıkmaktan çekinenlere, Borusan Otomotiv “i3’ünüzü getirin, yapacağınız yolculuk için belirli bir süre yerine 3 ya da 5 serisi araç verelim.” önerisi sunuyor ve bu endişe ortadan kaldırabiliyor. Bence elektrikli araç modeline sahip her markanın uygulaması gereken oldukça şık bir hareket.

Çevreci demişken Toyota Mirai’yi de es geçmemek gerek. Hidrojen yakıt hücreli ve atmosfere sadece su buharı salan bu aracın yaygınlaşması için uzun bir yol var. Ancak Toyota dışında pek çok markanın bu teknolojiyi tercih etmeye başlamasıyla bu süre kısalabilir. Türkiye pazarına ağırlık vereceğini açıklayan Lexus da standındaki neredeyse her aracın hibrid versiyonunu sergilemesiyle takdirimi kazandı.

Ancak asıl sürpriz fuarın aksesuarcılarla birlikte 8. salonunda yer alan Onuk oldu. Türkiye’de geliştirilen spor otomobil Onuk’un E56 modeli, Toyota’nın Corolla modelini tamamen elektrikli hale getiren Derindere Motorlu Araçlar’ın (DMA) katkısıyla hazırlanmış, yerli ve yüzde 100 elektrikli bir spor otomobil. Şimdilik prototip olsa da 2,5 saatte tam şarj edilebilmesi ve 500 kilometreyi bulan bir menzil sunması oldukça önemli. Android tabanlı bir multimedya sistemi de bulunan Onuk E56 Türk otomotiv tarihinde önemli bir kilometre taşı olabilir. DMA’nın sunduğu sisteme sahip olan iki adet Toyota Corolla model taksinin İstanbul’da aktif olarak kullanıldığını ve hem yakıt hem de servis maliyetleri açısından kullanıcılarının son derece memnun olduğu bilgisini de eklemeliyim. Bundan sonra iş, New York’taki taksi tasarımı yarışmasını kopya etmeye çalışıp beceremeyen yerel yönetimlerin, şehirdeki emisyon oranlarını düşürmek adına elektrikli taksilere vereceği teşviklere kalıyor. Seçim yaklaşırken yazdığım bu yazıda sunulan vaatler arasında “çevrenin” neredeyse hiç yer almamasını ise siyasi partilerin vizyonsuzluğuna bağlıyorum.

Ancak tüm bunlara rağmen, Autoshow İstanbul 2015 Fuarı’nı “teknolojiyi ıskalayan fuar” olarak hatırlayacağım. Yurtdışındaki otomotiv fuarlarında teknoloji firmalarının da boy gösterdiğini, hatta CES gibi önemli global teknoloji organizasyonlarında otonom sürüş, elektronik temelli güvenlik sistemleri, internete erişebilen multimedya teknolojilerinin hiçbirine Autoshow İstanbul’da rastlayamadım. Türkiye otomotiv sektörü gelecekte de gücünü korumak istiyorsa, sektörel fuarlarında bunlara da yer vermeli…

Silikon Vadisi’nde taşeron isyanı

0

200736_10150149640939669_704539668_8000790_5437168_nTaşeron işçilik sadece Türkiye’nin sorunu değil. Silikon Vadisi de bir süredir bu insanlık dramıyla boğuşuyor.

Sorunun dile getirilmesi, ABD’deki fast food çalışanlarının geçen yıl başlayan protestolarına dayanıyor. McDonald çalışanlarının çok düşük ücretlerle uzun saatler çalışmak zorunda kalmaları üzerine isyan etmeleriyle beraber ABD’nin her yerindeki fast food çalışanları da bu eylemlere destek vermişti.

Ancak bu tepkiler, daha sonra hiç beklenmedik bir yerde artçı sarsıntılara neden oldu: Silikon Vadisi.

Silikon Vadisi’ndeki dev teknoloji şirketleri, Facebook, Apple, Google, Microsoft, Oracle veya diğerleri, çok sayıda taşeron işçi çalıştırıyordu. Bu taşeronların büyük bölümü, büyük teknoloji markalarının güvenlik, restoran, temizlik gibi departmanlarında yan hizmetler vermeleri için tutulan şirketlerin çalışanıydı.

Yani, örnek vermek gerekirse, Facebook restoranlarında çalışıp yemek yapması, pizza pişirmesi, masaları temizlemesi için kendi bünyesinde işçi almıyor, özel bir şirketle anlaşıp onlardan hizmet alıyor, özel şirketin çalışanları Facebook’un kampüsündeki restoranlarda çalışmaya başlıyordu.

Fakat bu taşeronluk işi yan hizmetlerle sınırlı kalmadı. Dev teknoloji şirketleri, asıl faaliyet alanı olan teknolojik hizmetlerde de, konu hakkında uzmanlaşmış şirketlerden hizmet almaya başlayınca, bu şirketlerin projeye atadığı çalışanları da, aynı Facebook’un kadrolu çalışanları gibi gelip Facebook/Google/Microsoft/Apple ofislerinde, kurumun kadrolu çalışanlarıyla beraber mesai harcamaya başladılar.

Aynı işe farklı ücret problemi

İşte bu noktada ip koptu. Çünkü taşeron çalışanlar günün 20 saatini söz konusu teknoloji şirketinin ofisinde, gecesini gündüzüne katıp harcarken, aynı projede beraber çalıştığı kadrolu iş arkadaşı, aynı derecede zorlanarak çalışsa bile ondan 2-3-5 kat daha fazla para kazanıyordu. Üstelik de işin ağır kısmını hep taşeronlar yüklenmek zorunda kalıyordu. Dünyanın adil bir yer olmadığını unutmayalım.

Taşeron teknoloji çalışanlarının yaşadıkları rahatsızlık o kadar büyüdü ki, artık şirket içindeki önemli projelerde çalışan taşeronların mutsuz, isteksiz halleri projeleri olumsuz etkilemeye başladı. Sonunda teknoloji firmaları önlem almak zorunda kaldılar ve kendi taşeron yasalarını ortaya koydular.

Microsfot’un özel projelerde taşeron çalıştırmayıp ihtiyaç duyduğu çalışanları kendi bünyesinde işe almaya başladığını biliyoruz.

Facebook da geçtiğimiz hafta bir etik duyurusu yayınlayıp iş yaptığı taşeronlara yeni kurallar getirdi.

Buna göre, Facebook ile iş yapmaya devam etmek isteyen taşeronların, çalışanlarına belli bir seviyeden daha az ücret ödemesi yasak olacak. Ayrıca çalışanların izin ve sosyal haklarına da saygı göstermek zorunda olacaklar. Aynı şekilde, taşeron çalışanın iş güvencesi de sağlanacak, taşeron şirketler kafasına göre işten adam çıkartmayacaklar. Bu sayede, kampuslerinde çalışan taşeronların daha mutlu, huzurlu ve işine odaklanmış olacağını uman Facebook’un girişiminin şimdi tüm teknoloji dünyasına yayılmasını bekliyoruz.

Türkiye’de de pek çok teknoloji/iletişim şirketinde, küçük ama uzmanlaşmış şirketlerden taşeron hizmetlerin alındığını biliyoruz. Onların da benzer sorunları olduğu aşikar ancak Türkiye’de bir taşeron çalışanın halinden şikayet etmesiyle işten atılması arasında çok kısa bir zaman dilimi olacağını tahmin edebilirsiniz.

ABD’de işverenlerin yaşadığı bu taşeron bilinçlenmesinin darısı, Türkiye’deki her sektörde çalışan taşeronların başına…

Operatörlerin içerik üretme zamanı geldi

0

Social-Media-iPhone3G servislerinin hayatımızda yaygınlaşmaya başlamasının ardından telefon operatörlerindeki yöneticilerle yaptığım sohbetlerde merakla gelirlerinin düşüp düşmediğini soruyordum.

İnsanlar 3G’den sonra cep telefonları üzerinden SMS yerine, Facebook mesajı atıp “geliyorum, beş dakika sonra oradayım” diyebileceklerini fark edince, bu mesajı vermek için telefon açmaya veya SMS atmaya son verdiler.

Haliyle operatörlerin SMS ve sesli arama gelirlerinde büyük düşüş yaşandı.

Hatırlayacaksınız, o günden sonra “binlerce SMS bedava” kampanyaları ortaya çıkmaya başladı. Sosyal medyanın cep telefonlarımıza girdiği güne kadar yüksek SMS ücretleri ödediğimizi hatırlamıyor olabilirsiniz ama “Küçük kızı sabaha kadar beş yüz mesaj atınca 3000 dolar telefon faturasıyla karşılaşan mağdur baba çıldırarak beşinci kattan bahçedeki ağacın üzerine atladı!” benzeri haberleri çok okumuşsunuzdur.

İşte o günler sosyal medya uygulamaları sayesinde geride kalırken şimdi operatörleri tehdit eden yeni bir tehlike ufukta görünüyor.

Facebook, WhatsApp, Google, Microsoft artık sosyal medya uygulamaları üzerinden sesli arama yapmayı iyice kolaylaştırıyorlar. WhatsApp ve Facebook Messenger başlı başına “telefon” uygulamalarına dönüştüler bile. Bu uygulamaları kullananlar birbirlerini aramak için normal telefon araması yapmaya ihtiyaç duymuyorlar. Üstelik iki uygulamayı da Türkiye’de neredeyse kullanmayan kimse kalmadığı için, Facebook Messenger veya WhatsApp ile sesli arama yapmak isteyip de ulaşamayacağınız kimse yok. Yeter ki kullanıcının sosyal medya hesabına ulaşın.

Alarmlar Çalıyor

fone_04Dolayısıyla sadece Türkiye için değil, dünyadaki tüm telefon operatörleri için alarm çanları çalmaya başladı. Google ve Facebook’un, havadan balonlar ve insansız uçaklarla kendi internet bağlantılarını satmak üzere yaptıkları girişimler de ortada. Yarın, Facebook’un veya Google’ın Türkiye’de ve diğer ülkelerde bağımsız bir internet servis sağlayıcısı olarak ortaya çıkıp GSM operatörlerinin veri bağlantısı gelirlerini de ellerinden almaması için hiçbir sebep yok.

Elbette tüm dünyada, operatörleri koruyan lisanslar ve anlaşmalar var ancak iş dünyadaki iletişim sektörünü domine etmeye gelince milyarlarca kullanıcısı olan, cepleri parayla dolmuş dev internet şirketlerinin küçük lokal rakiplerini yok etmek için gerekli lisansları satın almalarını da kimse önleyemeyecek.

İşte bu orta vadeli tehditleri görecek operatörlerin hızla “içerik” işine girmesini bekliyoruz zira artık telefon konuşması, sms veya data bağlantısı satarak eskisi gibi para kazanamayacak operatörlerin, kendi özgün içeriklerini pazarlayacak birer medya şirketine evrilmeleri gerekiyor ki, içerik gibi güçlü katma değeri olan servisleri üzerinden abonelerini kendilerine bağlayabilsinler ve gelirlerini korumayı başarabilsinler.

Üstelik burada bahsettiğimiz içerik servisi, başkasının ürettiği içeriği alıp kullanıcılrına ulaştırma hizmeti değil, bizzat içeriğin üreticisi olarak konumlanmak zorunda.

Yani, futbol sevdalısı abone Mehmet, en beğendiği futbol yorum programının, X operatörünün abonelerine özel olarak operatörün içerik servisinde olduğunu bilmeli.

Veya bilimkurgu sevdalısı abone Mustafa, en sevdiği bilim kurgu dizisinin sadece Y operatörü abonelerine özel hizmet veren içerik kanalında bulunduğunu görmeli ki, Mehmet ve Mustafa’dan aylık abonelik ücreti almaya devam etmek mümkün olsun.

Operatörlerimiz bugüne kadar içerik kanalı oluşturmak konusunda boş durmadılar elbette ama bakalım aynı operatörler gerçek anlamda içerik üretmeye başlamaları gerektiğine ne zaman karar verecekler?

Yönetim katlarında bu seçeneğin sürekli gündemde olduğunu biliyorum ancak henüz hiçbir operatör, zamanın geldiğini düşünmüyor olacak ki, önemli bir girişimde bulunanı görmedik.

COMODO Korugan dünyaya açıldı

0

KoruganTürk mühendis ve girişimci Melih Abdulhayoğlu tarafından kurulan ve siber güvenlik çözümleri konusunda dünyanın öncü firmalarından biri haline dönüşen COMODO, Türkiye’de geliştirdiği Korugan’ın yeni versiyonu Korugan 1.8 ’i dünya pazarına sundu.

COMODO’nun Ankara Teknokent’te kurduğu Ar-Ge merkezinde, Türk mühendisler tarafından geliştirilen Korugan, Birleşik Tehdit Yönetimi (UTM) aracı olarak güvenlik duvarı, anti-spam, sanal özel ağ iletişimi, web filtreleme, saldırı önleme sistemi, trafik önceliklendirme, uygulama filtreleme, hotspot, ücretsiz 5651 loglama yazılımı, imza tabanlı antivirüs, dinamik davranış analizi tabanlı güvenlik mekanizmaları ve patentli dijital kafes teknolojisini tek bir paket içinde sunuyor.

Düşük maliyetle tam koruma

COMODO Korugan Ürün Yöneticisi Bulut Akışık, “Comodo Korugan’ın en önemli avantajı, tek bir paket içinde çoklu güvenlik çözümü sunarak, toplam sahip olma maliyetini düşürmesi ve bilişim yöneticileri için kolay kurulum imkânı sağlamasıdır. Özellikle kendi bilgi işlem departmanlarını kurma imkanı olmayan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin dışarıdan gelen siber saldırıları kontrol etmek ve engellemek gibi siber güvenlik ihtiyaçları için COMODO Korugan tüm güvenlik çözümlerini tek pakette sunuyor. Ayrıca dijital kafes tekolojisi ile piyasadaki diğer UTM tedrikçilerinin sunmakta olduğu antivirüs teknolojlerinin ötesine geçiyor” dedi.

Comodo Korugan’ın öne çıkan özelliklerinden bazıları şu şekilde:

• COMODO’nun patent başvurusu yapılmış, otomatik tehdit önleme (Dijital Kafes) sistemi ile şirket ağını, internet üzerinden gelen zararlı sıfırıncı gün yazılımları ve cryptolocker tarzı zararlılara karşı koruma,
• Gerçek zamanlı olarak güncellenen, geniş URL veritabanı ile kategorizasyon bazlı web filtreleme,
• Ücretsiz Korugan Loglama Yazılımı ile 5651 uyumlu zaman damgalı log depolama,
• Saldırı Tespit Sİstemi, VPN, HotSpot, QoS, Anti-Spam ve benzeri birçok güvenlik servisini ek lisans gereksinimi olmadan aynı cihaz üzerinde sunma,
• Değişik ağ yönetim araçlarını bir arada kullanarak ağlarını kolay bir şekilde yönetme imkanı,
• Şirket ağı içi bağlanırlık ve ağ erişilebilirlik politikalarını oluşturma olanağı,
• Ağ kullanılabilirliğinin arttırılmasına yönelik uygulama filtreleme kurallarını uygulama.

“Engineered in Turkey” damgasıyla tüm dünyaya ulaşacak

COMODO, “Engineered in Turkey” (“Türkiye’de tasarlanmıştır”) damgası ile ürettiği Korugan’ı, bayiler ve iş ortaklarından oluşan güçlü bir pazarlama ağı aracılığıyla dünyanın dört bir yanındaki müşterilerine ulaştıracak.

Bu ağın önemli bir üyesi olan Wadeview, Güney Afrika’daki şirketlere türünün en iyi siber güvenlik teknolojilerini sunan öncü aktörler arasında yer alıyor. Wadeview, Güney Afrika’da COMODO’nun Korugan yazılım paketinin dağıtımını gerçekleştiriyor.

Wadeview Satış Müdürü Carel van Wyk, ürün ile ilgili olarak, “COMODO Korugan, birleşik tehdit yönetimi araçlarını tek paket halinde arayan küçük ve orta büyüklükteki kurumsal müşteriler için mükemmel bir çözümdür. Bu paket ileri teknoloji bir güvenlik ürününü, düşük bir toplam sahip olma maliyeti ile sunarak müşteri için ‘kazan kazan’ çözümü teşkil ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’de geliştirildi, ilk satış Almanya’ya yapıldı
Yüzde yüz Türk mühendisliği ürünü olduğu marka adına da yansıyan Korugan, COMODO’nun ODTÜ Teknokent’te kurduğu AR-GE Merkezi’nde, yaş ortalaması 28 olan 15 kişilik Türk mühendis ekibi tarafından, 18 aylık yoğun çalışma ile geliştirildi.
Türkiye’de üretilmesine karşın Korugan’ın ilk satışı Ocak ayında Almanya’ya yapıldı. İlk ihracat dolayısıyla düzenlenen törende Korugan’ı yaratan genç Türk mühendisler teşekkür plaketlerini Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’den aldı.

Her büyüklükteki şirkete göre Korugan var
Comodo Korugan 1.8 paketi altı üründen oluşuyor. Comodo Korugan 65 ve Comodo Korugan 90 küçük işletmeler için, Comodo Korugan 200, Comodo Korugan 300, Comodo Korugan 600 ve Comodo Korugan 1000 ise orta büyüklükteki işletmeler için tasarlandı. Ayrıca Korugan VM ile aynı güvenlik paketleri bir yazılım çözümü olarak da sağlanıyor.

Korugan’ı satın alan Türk firmalar ihtiyaç duyacakları teknik destek ve satış sonrası hizmetini de yine Türkiye’deki Ar-Ge merkezinden alabiliyor.

iyzico yatırıma doymuyor

0

iyzico+Yatirim+iyzico, 16 milyon liralık yeni bir yatırım aldığını duyurdu. Dünya Bankası Grubu bünyesinde faaliyet gösteren IFC’nin liderlik ettiği yatırımda, daha önceki turda da yatırım yapan 212 ve Speedinvest Invest’in yanı sıra Endeavor Catalyst de pay sahibi kuruluşlar arasında yer alıyor.

Tüm dünyada, yaptığı yatırımlarla büyümekte olan şirketlerin hem yerel, hem de yabancı pazarlarda genişlemesini hedefleyen ve bu şirketlere danışmanlık da veren IFC, iyzico’ya yapılan yatırımda 8 milyon TL’lik paya sahip. Türkiye’de teknoloji firmalarına erken dönem girişim sermayesi sağlayan ve iyzico’ya yapılan ikinci tur yatırıma dahil olan 212 ise bu turda 6,5 milyon TL seviyesinde bir yatırım yaptı. Toplam 16 milyon TL’ye ulaşan yatırımda, Speedinvest  1 milyon TL,  Endeavor girişimcilerine yatırım desteği sağlayan, Türkiye’de daha önce Yemeksepeti ve Peak Games’e yatırım yapan ve yatırımcıları arasında LinkedIn’in kurucusu Reid Hoffman gibi isimlerin yer aldığı Endeavor Catalyst ise 500 bin TL’lik yatırımla yer alıyor.

Yeni yatırım ilgili bir açıklama yapan iyzico CEO’su Barbaros Özbugutu şunları söyledi: “Dünya Bankası Grubu’na dahil bir kuruluş olan IFC’nin iyzico ya yatırım yapması bizim için çok büyük bir önem taşımaktadır. Kuruluşumuzdan bu yana, kısa bir süre içerisinde Türkiye’de ödeme sistemleri alanında öncü konumuna geldik. Her biri kendi alanında uzman ve geniş tecrübeye sahip isimleri ekibimize katarak ödeme sistemlerinin milli takımı haline geldik. Türkiye’de lisanslı ödeme hizmetleri şirketi olmak için gereken tüm kriterleri yerine getirip, BDDK’ya ilgili başvuruyu yapan ilk şirketler arasında yer alıyoruz. Bu aşamadan sonraki hedefimiz sadece Türkiye’de değil bölgede de lider ödeme sistemi olmaktır. Aldığımız yeni yatırım bu önemli hedefimize ulaşmak için bize çok büyük bir güç verecek. iyzico’nun bölgenin lider ödeme sistemi haline gelmesi için agresif bir şekilde büyümeye devam edeceğiz.”

IFC Finans Teknolojileri Yatırım Grubu Başkanı Andi Dervishi ise yapılan yatırım hakkında şunları söyledi: ” iyzico e-ticaret alanında satış yapan ve pazaryeri şeklinde faaliyet gösteren şirketler için çok kapsamlı online ödeme çözümleri sunuyor. iyzico sayesinde, e-ticaret şirketleri kullanıcılarına daha fazla ödeme seçeneğini düşük maliyetle ve yüksek güvenlikle sunabiliyor. iyzico, Türkiye’de hızla büyüyen e-ticaret sektörünün altyapısında çok önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz.”

Avrupa’nın gündeminde telekom var

0

AvrupaBirligiMobil teknolojilerin ve mobil internet hizmetlerinin ekonomiye olan pozitif etkisi, başta Avrupa kıtasındakiler olmak üzere pek çok ülkede yeni düzenlemelerin gerçekleştirilmesini sağladı.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) her ay düzenli olarak hazırladığı “Elektronik Haberleşme Sektöründe Gelişmeler Bülteni“nde de kendine yer bulan bazı gelişmeler, yalnızca o ülkelerdeki şirketleri değil, o ülkelere mobil teknoloji temelli ürün ya da özüm sunmak isteyen farklı ülkelerdeki şirketleri de ilgilendiriyor.

BTK’nın kısa süre önce Nisan 2015 sayısını yayınladığı bu bültende mobil genişbant, makinelerarası iletişim (M2M), 4G ve 5G üzerine alınan kararlar dikkat çekiyor. Raporda kendine yer bulan ülke ve uluslararası kurumlar arasında Almanya, ABD, İtalya, İngiltere, İsveç, İrlanda, Çin, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU), GSM Birliği (GSMA), ICANN, Avrupa Şebeke ve Bilgi Güvenliği Ajansı (ENISA) ve Avrupa Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü (ETSI) bulunuyor.

Almanya’da yeni frekans ihalesi

Almanya hükümeti, mobil genişbant konusunda ciddi bir hareketlilik içinde. Hükümet, 700 MHz bandının mobil genişbant hizmetinde kullanılması için bir frekans yönetmeliği değişimine gitti. Ancak asıl hareketlilik burada değil, 27 Mayıs Çarşamba günü gerçekleştirilecek olan yeni ihalede. Ülkedeki düzenleyici kurum BNetzA, 270, 700, 900, 1500 ve 1800 MHz bandlarını kapsayan ihaleye katılacak şirketleri de açıkladı. Önümüzdeki hafta gerçekleştirilecek ihale Telefonica Germany, Telekom Deutschland ve Vodafone’un rekabetine sahne olacak.

İtalya’da gündem M2M

İtalya, ihaleyle değil ama bazı düzenlemelerle geçen ayın telekom gündeminde kendine yer bulmuş. Ülkedeki düzenleyici kurum Agcom, M2M alanında yaşanan bazı sorunların çözümü için harekete geçtiğini açıklamıştı. M2M servis sağlayıcılarının doğrudan son kullanıcı ile bağlantı kurabildiğinden yola çıkan Agcom, bu kapsamda yüketici sözleşmelerinde değişikliğin de yolunu açmış oldu. Agcom’un 2013 verilerine göre İtalya’da 6 milyondan fazla M2M tabanlı cihaz bulunuyor. Kurum, yine M2M alanında küçük işletmecilerin pazara daha rahat giriş yapabilmelerine olanak tanıyacak düzenlemeleri de gündemine almış durumda.

İngiltere’de 5G sesleri

5G teknolojilerinin geliştirilmesi noktasında özel sektör ve üniversite işbirliğinde somut adımların atıldığı İngiltere, bu bakış açısını gelecekteki standartları şekillendirmede de gösteriyor. Ülkede telekom sektörünü düzenleyen kurum olan Ofcom’un gündeminde 5G sistemler için 6 GHz ve üzeri spektrum bantlarının kullanılacağı değerlendirmesi yapılıyor. TechInside okurları, bu gelişmelerin bir kısmına “5G’de saflar netleşiyor” başlığıyla yer verdiğimizi hatırlayacaktır.

BTK’nın hazırladığı bültende öne çıkan diğer konular arasında ise İrlanda’nın güncel kullanıcı verilerini açıklaması, İsveç’in yüzde 60’ında 10 Mbit ve üstü hızlarda 4G hizmetinin verilebilmesi -ki bu yüzde 20’lik bir artış anlamına geliyor- ve GSMA tarafından hazırlıkları sürdürülen “tek dijital pazar” için Avrupa Komisyonu’na yaptığı “Hızlı hareket etmelisiniz” uyarısı bulunuyor.

TÜBİSAD: “Sektörümüz 2014’te yüzde 12.1 büyüdü.”

0

Çift haneli büyüme performansını istikrarlı bir şekilde sürdüren Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü, 2014 yılında yüzde 12,1’lik bir büyüme ile 69,4 milyar TL büyüklüğe ulaştı. Sektör, Türkiye ekonomisine 103 bin kişilik istihdam ve 1,34 milyar TL ihracat geliri sağlıyor. TÜBİSAD (Bilişim Sanayicileri Derneği), 2011 yılından bu yana düzenli olarak hazırladığı “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü Pazar Verileri” raporuyla sektörün gelişim ivmesini gözler önüne seriyor.

Ürettiği katma değerle Türkiye için stratejik öneme sahip olan Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörüyle ilgili güvenilir ve doğru bilgi sağlama misyonu ile hazırlanan raporun 2014 edisyonu, TÜBİSAD Başkanı Prof. Dr. Kemal Cılız ve Context CEO’su Howard Davies’in açılış konuşmalarını gerçekleştirdiği bir basın toplantısıyla açıklandı. Basın toplantısında, proje ortağı TOBB Telekomünikasyon Meclisi Temsilcisi ve proje danışmanı Deloitte Türkiye’nin Ortağı Tolga Yaveroğlu’nun yanı sıra, ODTÜ Teknokent Genel Müdürü Mustafa İhsan Kızıltaş da görüşlerini bildirdi. TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı Mustafa Çağan da 2014 yılı verileri hakkında detaylı bilgi verdi.

TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kemal Cılız, 2014 yılında; küresel ekonominin genel seyrinin, döviz kurlarındaki hareketliliğin, yerel dinamiklerin ve tüketici finansmanına yönelik düzenlemelerin tüm sektörleri, özellikle de bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünü etkilediğini dile getirdi. Cılız, sektörün bu ortamda büyümeye devam ettiğine de dikkat çekti. Teknoloji kullanımının tüm iş kollarına katma değer sağlamasının yanı sıra,  Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü’nün kendi büyümesiyle Türkiye’nin ekonomik performansına da doğrudan değer kattığını belirten Cılız, “Küresel streslere dirençli ekonomik büyüme istikrarı hedefleyen ülkemizde, teknoloji üretimi, bilişim ve inovasyonla büyüme odağının ekonomi politika ve öncelikleri arasında giderek daha önemli bir konum kazanması bizleri sevindiriyor. Çift haneli büyüme ivmesini sürdüren bilişim sektörü, ekonominin geneline yayılan çarpan etkisi ile kendisine atfedilen bu önemi fazlasıyla hak ediyor. Proje paydaşlarımızla birlikle sorumluluk alarak ve kaynak ayırarak hazırladığımız, sektörünün nabzını tutan bu rapor, bu açıdan son derece değerli. Sektörün ilgisi ve çalışmanın tüm kamu raporlarında referans olarak kullanılmasından aldığımız güç ile her geçen yıl çalışmamızı bir üst seviyeye taşıyoruz.” dedi.

2014 Bilgi ve İletişim Sektörü Pazar Büyüklüğü
Çağan’ın verdiği bilgilere göre, Türkiye Bilişim sektörünün 2014 yılı büyüklükleri şu şekilde sıralandı:
Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü toplam büyüklüğü yüzde 12,1’lik büyüme ile 2014 yılında 69,4 milyar TL’lik hacme ulaştı.
Toplam sektör büyüklüğünü, 48,9 milyar TL ile İletişim teknolojileri, 20,4 milyar TL ile bilgi teknolojileri oluşturdu.
20,4 milyar TL’ye ulaşan bilgi teknolojileri sektörünün alt kategorilerinde 2014 yılı hacimleri şöyle oldu:
Bilgi teknolojileri donanım – 10,6 milyar TL
Bilgi teknolojileri yazılım – 6,3 milyar TL
Bilgi teknolojileri hizmet – 3,6 milyar TL

2013 yılına göre en yüksek büyüme yüzde 12,3 ile bilgi teknolojilerinin yazılım ve donanım kategorisinde gerçekleşti. Böylece, yazılım sektörünün toplam bilgi teknolojilerindeki payı, arzu edilen dağılım doğrultusunda yüzde 30 seviyelerine ulaşmış oldu.
48,9 milyar TL büyüklüğe sahip iletişim teknolojileri sektörünün alt kategorilerindeki 2014 yılı hacimleri ise şöyle oldu:
İletişim Teknolojileri donanım – 13,4 milyar TL
İletişim Teknolojileri elektronik haberleşme – 35,5 milyar TL

İhracat 1,5 milyar TL’ye yaklaşıyor, en çok ihracat yapılan ülke Azerbaycan
Sektörün, toplam ihracat rakamı 1,34 milyar TL’ye ulaştı. Toplam ihracatın yarısından fazlası 800 milyon TL ile yazılımdan geldi. Bu da yazılım kategorisindeki cironun yüzde 12,7’lik kısmının, ihracattan elde edildiğini gösteriyor. Ankete katılan firmalara göre, en çok ihracat yapılan ülkeler arasında Azerbaycan başta geliyor. Azerbaycan’ı Almanya, Türkmenistan, Amerika, Hollanda ve İngiltere takip ediyor. Sektörün sağladığı istihdam, bu yıl 2 bin 500 artışla 103 bin oldu.

Erstream 4K videolar için özel sıkıştırma geliştirdi

0

4K+Encoding+for+StreamingTamamen Türk sermayesi ve bilgi birikimi ile kurulan; video platform yayıncılığı alanında anahtar teslim çözümler sunan Erstream, boyutları yüzünden internet üstünden gösterilemeyen 4K kalitesindeki yayınları Türk mühendislerinin geliştirdiği çok özel bir sıkıştırmayla (encoding) 5 megabit gibi çok dar bant genişlikleri üstünden göstermeyi mümkün hale getirdi!

Geleceğin video teknolojisi olarak adlandırılan 4K yayınları, daha önceki HD teknolojisine kıyasla çok daha geniş saklama alanı ve yayın gösterimi için de bant genişlikleri gerektiriyor. Bu yüzden de yaklaşık 3 yıldır bu teknolojinin gösterimini mümkün kılan televizyonlar piyasada olsa da 4K bir türlü beklendiği düzeyde ticarileşemedi.

Elbette 4K teknolojilerinin olmazsa olmazı bu teknolojiye uyumlu TV ya da monitörlerinizin olması… Bu yayın türünü gösterebilecek televizyonlar, 2012 yılında çıktı. Her yıl üstüne yeni özellikler eklenerek gelişmesini sürdürüyor.

2010’ların başında internet üstündeki Youtube ve Vimeo gibi kanallarda gösterimleri başlayan 4K yayın teknolojisine sahip filmleri kayıpsız bir biçimde izleyebilmek için yaklaşık 50 megabitlik internet bağlantısı gerekiyordu. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun 2014 yıl sonu verilerine göre bu hızlarla Türkiye’nin sadece binde 8’lik bir kesimi 4K yayınlarını seyretmeye yeterli hızlara sahip.

Tamamen Türk sermayesi ve bilgi birikimi ile kurulan; video gösteriminde dijital hak yönetiminden, ölçeklenebilir gösterimden video başı ödemelere kadar uçtan uca anahtar teslim çözümler sunan ve CDN alanında Türkiye’nin en büyük şirketi olan Erstream, 4K gösterimlerini herkes tarafından ulaşılabilir hale getirdi: Erstream, tamamı Türk mühendisleri tarafından geliştirilen yeni sıkıştırma teknolojileriyle 50 megabit üstünden yapılan yayınları kayıpsız bir biçimde ortalama 5 megabit üstünden gerçekleştirmeye başladı.

Yayınların kayıpsız olması önemli

Dünyada görüntü sıkıştırma teknolojileri üstünde büyük bir yarış sürüyor. Ne var ki görüntülerin sıkıştırılması için sürecinde kaliteden ciddi bir biçimde ödün veriliyor. Erstream en kaliteli görüntüyü sağlama iddiasıyla yola çıkan 4K yayıncılığında kaliteyi mümkün olduğunca koruyor.

Erstream Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Direktör Oğuz Erginer konu hakkında şunları söyledi:

“Yaklaşık 5 yıldır üstünde çalıştığımız video sıkıştırma teknolojilerinde çok önemli bir konuma geldik. MPEGDASH gösterim teknolojisinde kullandığımız sıkıştırmayla futbol maçları ve bol aksiyon sahnelerine sahip filmler gibi aslında sıkıştırması oldukça zor yayınları neredeyse kayıpsız olarak yayımlama imkanı veriyoruz. Mevcut sıkıştırma teknolojileri halen bizden 3 kat daha yüksek hızlar istiyor. Bu yüzden de geçtiğimiz ay içinde ABD ve İngiltere’de katıldığımız fuarlarda dünyanın en büyük yayın ağları ve televizyonlarından çok önemli geri dönüşler aldık… Bir Türk olarak dünya yayıncılık tarihine verdiğimiz bu destek bize gurur veriyor.”
Şirketlere rekabet imkanı sağlıyor

Yeni sıkıştırma teknolojileriyle Türkiye’de 8 megabite kadar bağlantı imkanı sağlayan ADSL bağlantısıyla dahi 4K yayınları izlemek mümkün. Ancak Erginer sağlanan tek hizmetin yayını izleyenlere sağlanan avantajlardan ibaret olmadığını dile getiriyor:

“Daha düşük bant genişlikleri yayın yapan şirketlerin sunucularından daha az veri çıkmasını sağlayarak bağlantıda fiyat avantajı sağladığı gibi 4K yayınlarının da yaklaşık 10 kat daha küçük alanlarda barındırılmasıyla kalıcı bir tasarruf elde edilmesine neden oluyor. 4K’yı yayıncı şirketler erişilebilir, kitlelere ulaştırılabilir ve hesaplı hale getiriyoruz…”

6. Girişimci Akademisi’nde 1000 girişimci bir arada

1

6.GirişimcilikAkademisi6. Girişimci Akademisi’nde başarılı liderler ve iş insanları yetiştirme misyonuyla danışmanlık ve eğitimlerine devam eden Sinan Ergin ve liderlik, takım çalışması, yönetim ve iletişim alanlarında seminerleri ve kitaplarıyla tanınan Ahmet Şerif İzgören, deneyimlerini girişimciler ve girişimci adaylarına aktardı.

İncir.com’un da yatırımcı ortağı olan Türkiye’nin süper melek yatırımcısı Hasan Aslanoba, incir.com’un diğer melek yatırımcıları Kaan Karamancı ve Cem Tüfekçi ile birlikte fikir, tecrübe ve proje ile ilgili vizyonlarını paylaşarak etkinliğe katkıda bulundu.

incir.com’un Kurucusu ve CEO’su Yusuf Yıldırım 6. Girişimci Akademisi’nde yaptığı konuşmasında “incir.com olarak 13.500’ün üzerinde girişimcimiz ile her ay on binlerce müşteriye ulaşarak 5 milyon TL üzerinde satış gerçekleştiriyoruz ve son 1 yılda %2500’lük bir büyüme yakaladık. 2015 yılının sonunda 25 bin, 2016 da ise 50 bin girişimciye hizmet veren bir Sosyal eTicaret Platformu haline gelmeyi hedefliyoruz. Bu hedefimiz doğrultusunda, girişimcilere ve girişimci adaylarına ilham vermek amacıyla Girişimci Akademileri düzenliyor, tecrübeleriyle onlara yol gösterecek isimlerin başarı hikayelerini dinlemelerini sağlıyoruz. Girişimci Akademisi’ne şu ana kadar binlerce girişimci katıldı. 6. kez düzenlediğimiz son akademimize de rekor düzeyde katılım oldu. Girişimcilere ve dolayısıyla ülke ekonomisine katkı sağlamanın verdiği sorumluluk bilinciyle Girişimcilik Akademilerini düzenlemeye devam edeceğiz” dedi.

7. Girişimci Akademisi Yeniden İstanbul’da Türkiye’nin 81 şehrinde aktif incir.com girişimcileri bulunduğunu söyleyen Yusuf Yıldırım “Girişimcilik Akademisi’nin ilkini geçtiğimiz yıl Antalya’da düzenlemiştik. Bir yıl içerisinde Antalya, Afyon, Düzce, İzmir, Antalya ve son olarak da İstanbul’da girişimciler ile buluştuk. İstanbul’da Ağustos ayında gerçekleştireceğimiz bir sonraki Akademi’de, Türkiye’nin dört bir yanından bu kez 1500’e yakın girişimci ile bir araya gelmeyi hedefliyoruz” diye bilgi verdi.

Üç gün süren 6. Girişimci Akademisi, incir.com’un başarılı girişimcilerinin başarıya ulaşırken yaşadıkları tecrübelerini de paylaştığı takdir ve ödül töreniyle son buldu.

Hedefli atakların kurbanı olmayın!

0

Intel Security tarafından Enterprise Strategy Group’a (ESG) hazırlatılan Tackling Attack Detection and Incident Response (Saldırı Tespit ve Olay Müdahalesi) başlıklı yeni raporda, kurumların güvenlik stratejileri, siber saldırı ortamı, olaya müdahale etmede yaşanan zorluklar ve ihtiyaçlar değerlendirildi. Anket sonuçlarına göre, güvenlik alanında çalışanlar, güvenlik olaylarıyla boğulmuş durumda; geçtiğimiz yıl her bir şirket için ortalama 78 inceleme yapılmış olup bu olayların yüzde 28’i, siber saldırılar arasında en tehlikeli ve potansiyel olarak en çok zarar veren saldırı şekli olan hedefli saldırı niteliğindeydi. Ankete katılan bilgi işlem ve güvenlik profesyonellerine göre, saldırılara müdahale etme sorunlarını aşmak için daha iyi tespit ve analiz araçlarını kullanmak, verilecek olan eğitimlerle personelin verimlilik ve etkinliğini arttırmak başlıca çözümler arasında yer alıyor.

ESG’de kıdemli yönetici analist olarak çalışan Jon Oltsik,saldırı tespit ve tepki konusunda “zaman” ve “saldırının yol açacağı zarar” arasında çok büyük bir korelasyon olduğunun altını çiziyor. Oltsik’e göre organizasyonun tespiti, soruşturması ve tepki vermesi ne kadar uzun sürerse, kıymetli verilerin ihlalinin önüne geçmek de bir o kadar zorlaşıyor. Bu yüzden Oltsik, CISO’ların saldırı verilerini toplamanın ve işlemenin, tehdit tespiti ve cevabındaki önemini hep akılda tutmaları gerektiğini öğütlüyor. Konuyla ilgili Intel Security Türkiye ve Azerbaycan Ülke Sorumlusu İlkem Özar’la konuştuklarımız videomuzda.

NFC ile cepten bulut tabanlı temazsız ödeme

0

NFC-ODEMEING Bank, yeni nesil mobil finans çözümü ParaMara ile müşterilerinin hayatını kolaylaştırmaya devam ediyor. Türkiye’nin ilk bulut tabanlı MasterCard temassız ödeme uygulaması olan ParaMara Temassız ile ING Bank müşterileri artık plastik karta ihtiyaç duymadan cep telefonuyla ParaMara uygulaması üzerinden temassız ödeme gerçekleştirebiliyor.

HCE teknolojisi sayesinde, ING Bank müşterileri GSM operatörlerine gitmeden veya SIM kartı değişikliğine ihtiyaç duymadan ParaMara Temassız ile cep telefonlarına temassız ödeme özelliği kazandırıyor ve bulut ortamında bilgilerini saklayarak ödemelerini hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleştiriyor.

ING Bank kredi kartı müşterileri, Android 4.4 ve üzeri işletim sistemli, yakın alan iletişimi (NFC) uyumlu cep telefonlarına indirdikleri ParaMara uygulaması üzerinden oluşturdukları ParaMara Temassız ile anında tüm dünyadaki MasterCard temassız ödeme noktalarında ödemelerini akıllı telefonlarını POS’a okutarak gerçekleştirebiliyor.

ParaMara Temassız ile Türkiye’deki yüz bine yakın temassız ödeme kabul eden iş yerinden yapılan 50 TL altındaki alışverişlerde şifre gerekmiyor, 50 TL üzerinde ise POS cihazı üzerinden kart şifresi giriliyor ve kartlı işlemlerdeki müşteri deneyimi korunarak ödeme yapılabiliyor.

ParaMara uygulamasını indiren ING Bank kredi kartı müşterileri için akıllı telefonlarına temassız ödeme fonksiyonu kazandırmak çok kolay. Müşteriler, ParaMara üzerinden ParaMara Temassız oluşturmak istediklerinde saniyeler içerisinde işlemlerini tamamlıyor ve sistem otomatik olarak ING Bank kredi kartlarından birisine temassız özelliği tanımlanabiliyor.

Birden fazla ING Bank kredi kartı olan müşteriler, ParaMara Temassız oluştur komutunu verdiğinde tüm ING Bank kredi kartları uygulama içerisinde karşılarına çıkıyor ve kendi seçtikleri karta temassız özelliği verebiliyorlar. Ayrıca ParaMara Temassız ile yapılan tüm ödeme işlem hareketleri de anlık olarak ParaMara üzerinden görüntülenebiliyor.