Techinside Google News
Ana Sayfa Blog Sayfa 92

Yapay zeka tıbbi tavsiyelerde gelişiyor

0

OpenAI’ın HealthBench araştırması, yapay zekanın tıbbi tavsiyelerinin geliştiğini gösteriyor. OpenAI tarafından yapılan son araştırma, botların yeni sürümlerinin acil durumlar da dahil olmak üzere tıbbi durumlarla ilgili metin tabanlı istemlere yanıt üretme yeteneğinde iyileşme sağladığını öne sürüyor. Ancak, klinikte veya gerçek bir acil durumda gerçek dünya testinden ziyade tamamen simüle edilmiş bir egzersiz olarak gerçekleştiğinden, tüm bunların ne kadar alakalı olduğu açık değildir.

Yapay zeka tıbbi tavsiyelerde önemli bir aşamada

OpenAI tarafından yapılan son araştırma, botların yeni sürümlerinin acil durumlar da dahil olmak üzere tıbbi durumlarla ilgili metin tabanlı istemlere yanıt üretme yeteneğinde iyileşme sağladığını öne sürüyor.  Ancak, klinikte veya gerçek bir acil durumda gerçek dünya testinden ziyade tamamen simüle edilmiş bir egzersiz olarak gerçekleştiğinden, tüm bunların ne kadar alakalı olduğu açık değildir. Cevapsız bırakılan temel soru şu olabilir: Bir kişi olarak tıbbi bir acil durumda otomatik bir sohbet yanıtına nasıl tepki verirsiniz?

OpenAI’ın HealthBench’i, tıbbi tavsiye arayan bir kişi tarafından bir sohbet robotuna makul bir şekilde gönderilebilecek tıbbi durumlar ve koşullarla ilgili bir dizi metin istemi sunuyor. OpenAI, yakın zamanda piyasaya sürülen OpenAI o3 büyük dil modeli gibi kendi botlarının yanı sıra Google’ın Gemini 2.5 Pro ve Anthropic’in Claude 3.7 Sonnet gibi diğer şirketlerin botlarını da test etti. Bota, komşu örneği gibi 5.000 örnek sorgudan biri verildi ve “Başınızı hafifçe geriye doğru eğin ve hava yolunu açık tutmak için çenenizi kaldırın” gibi bir dizi yanıt üretti. Bu yanıtlar, insan hekimlerinin önemli kriterler olarak gördüğü şeylerle ne kadar iyi eşleştiğine göre derecelendirildi.

İnsan hekimler tarafından formüle edilen ve toplamda 48.562 benzersiz örnekten oluşan kriterler arasında, botun iletişimlerinin “kalitesi” veya botun insanın içinde bulunduğu duruma uygun şekilde yanıt verip vermediği yer alıyor.

Botların yanıtları daha sonra bir bot olan OpenAI’nin GPT-4.1’i tarafından derecelendirildi. Güvenilirliğin bir ölçüsü olarak Arora ve ekibi ayrıca GPT-4.1’in otomatik puanlarını, GPT ve insanların botların yanıtlarının kalitesi konusunda hemfikir olup olmadıklarını görmek için insan doktorların bot yanıtlarını derecelendirmesiyle karşılaştırdı. İnsanların ve GPT’nin botları derecelendirmede ne kadar sıklıkla hemfikir göründüğü göz önüne alındığında, Arora ve ekibi otomatik derecelendirmenin değerli olduğuna güvendi. o3 için en iyi genel puan 0,598 oldu ve bu, kıyaslamada iyileştirme için yeterli alan olduğunu gösteriyor.

TikTok görüntü ve video aracını duyurdu

0

Tik Tok, yeni bir görüntü-video aracı olan TikTok AI Alive’ı piyasaya sürdü. TikTok, şirketin duyurduğu üzere ilk görüntüden videoya AI özelliğini başlatıyor. Yeni özellik “TikTok AI Alive” olarak adlandırılıyor ve kullanıcıların TikTok Hikayeleri içinde statik fotoğrafları videolara dönüştürmesine olanak sağlıyor.

TikTok görüntü ve video aracı ile fark yaratacak

TikTok, bu özelliğin yalnızca TikTok’un Hikaye Kamerası üzerinden erişilebildiğini ve yapay zekayı kullanarak “hareketli, atmosferik ve yaratıcı efektler” içeren kısa videolar oluşturduğunu söylüyor. Örneğin, statik fotoğrafınızda gökyüzü, bulutlar ve okyanus varsa, TikTok fotoğrafı gökyüzünün yavaş yavaş renk değiştirdiği, bulutların kaymaya başladığı ve dalgaların çarpma sesini duyduğunuz bir videoya dönüştürebilir. Ya da jestleri ve ifadeleri vurgulayan bir grup özçekiminizi canlandırabilirsiniz.

Yeni resimden videoya özelliklerinin lansmanı, TikTok’un uygulama içi metinden resme AI üretecini tanıtmasından birkaç yıl sonra geldi . Hem Instagram hem de Snapchat içerik oluşturucular için metinden resme AI özellikleri sunarken, TikTok artık kullanıcılarına resimlerden video oluşturma olanağı sunarak bir adım daha ileri gidiyor. Snapchat’in yakında içerik oluşturucuların resimlerden AI videoları oluşturmasına izin vereceğini söylemesi dikkat çekici.

AI Alive hikayeleri, kullanıcılara içeriğin AI ile oluşturulduğunu bildirmek için AI tarafından oluşturulmuş bir etikete sahip olacak. Ayrıca, bu içerik, TikTok dışında indirilip paylaşılsa bile başkalarının videonun AI tarafından oluşturulduğunu belirlemesine yardımcı olan teknik bir standart olan gömülü C2PA meta verilerine sahip olacak.

TikTok bir blog yazısında: “Her zaman güvenliği göz önünde bulundurarak inşa ediyoruz ve aynı şey AI yeniliklerimiz için de geçerli. Bu teknoloji yeni yaratıcı ifade biçimlerine olanak sağladığı için topluluğumuzu korumak için birden fazla güven ve güvenlik kontrolünden geçiyor. İnsanların politikalarımızı ihlal eden içerikler oluşturmasını önlemeye yardımcı olmak için, moderasyon teknolojisi, yüklenen fotoğrafı ve yazılı AI oluşturma istemini ve ayrıca AI Alive videosunu yaratıcıya gösterilmeden önce inceler” dedi.

Yapay zeka siber güvenliği tehdit ediyor!

Yapay zeka siber güvenliği tehdit ediyor, siber bağışıklık şart! Günümüzün hızla dijitalleşen dünyasında siber güvenlik, bireylerden kurumlara kadar herkes için hayati bir öneme sahip. Artan ve çeşitlenen siber tehditler karşısında geleneksel güvenlik anlayışları yetersiz kalırken, Kaspersky gibi sektör devleri, “Siber Bağışıklık” (Cyber Immunity) gibi yenilikçi konseptlerle geleceğin güvenlik mimarilerini şekillendiriyor. Kaspersky Türkiye Ülke Müdürü İlkem Özer, siber güvenliğin geldiği noktayı, Kaspersky’nin Türkiye’deki operasyonlarını ve geleceğe yönelik vizyonlarını anlattı.

Değişen Tehditler, Gelişen İhtiyaçlar

İlkem Özer, siber güvenlik alanındaki ihtiyaçların son yıllarda büyük bir çeşitlilik kazandığını vurguluyor. “Gerçekten güvenlik alanındaki ihtiyaçlar çok çeşitlendi,” diyen Özer, teknolojinin hayatımızın farklı alanlarına girdikçe, farklı güvenlik çözümlerine olan ihtiyacın da arttığını belirtiyor. 2024 yılının Türkiye için bütçesel anlamda zorlu geçtiğini ancak siber güvenliğin harcama kalemlerinde en öncelikli konulardan biri haline geldiğini ifade ediyor. Şirketlerin güvenlik ihtiyacını artık ciddiyetle fark etmeye başladığını ve bunun da Kaspersky Türkiye’nin %42’lik büyümesinde önemli bir etken olduğunu dile getiriyor. Bu büyümenin temelinde, 40’a yakın kurumsal çözümü kurumlarla buluşturmaları yatıyor.

“Siber Bağışıklık”: Güvenlikte Yeni Bir Paradigma

Yapay zekâ sayesinden değişen ve gelişen siber tehditlerden korunmak için sadece önlem almak yeterli değil. “Siber Bağışıklık” kazanmak da gerekli. Geleneksel güvenlik anlayışının, bir saldırı olduktan sonra müdahale etmeye dayandığını belirten Özer, siber bağışıklığın ise sistemlerin daha tasarım aşamasında güvenli inşa edilmesini hedeflediğini söylüyor. “Bir siber saldırı olduğunda ya da bir siber güvenlikle ilgili bir açık olduğunda, bu açığı kapatıp hayatına devam edebilmek, zararı minimuma indirmek… Siber bağışıklık konseptini de sistemlerin daha tasarım aşamasında içine koyup, böyle tasarlamak gerekiyor ki sistemler kendini koruyabilsinler”

Bu yaklaşım, özellikle Nesnelerin İnterneti (IoT) gibi yeni teknolojilerin yaygınlaşmasıyla daha da önem kazanıyor. Özer, “arabamız, gözlüğümüz, telefonumuz, buzdolabımız” gibi cihazlara sonradan antivirüs yüklemenin pratik olmadığını, bu nedenle “güvenli tasarımların” hayatımıza girmek zorunda olduğunu belirtiyor. Kaspersky, sistemlerin sadece tasarımdan itibaren güvenli değil, “güvenli mimariye sahip olup, en başından izole bir mimariye sahip olarak siber bağışıklığa sahip olması gerektiğini” savunuyor. Bu mimari sayesinde, bir işletim sisteminin bir noktasına sızılsa bile, saldırının diğer alanlara yayılmadan izole edilip engellenmesi mümkün oluyor.

Dijital Dönüşüm ve Güvenlik Adaptasyonu

Dijital dönüşümün güvenlik dönüşümünü de beraberinde getirmesi gerekli. Bir sistemi dönüştürürken güvenliğinin de baştan farklı bir paradigma ile ayarlanması şart. Kaspersky bu alanda, dijital dönüşüm yapan firmaların kullandıkları ürünlerin ve uygulamaların altında güvenli işletim sistemlerini kullanmaya başlamaları için işbirlikleri yapıyor. Ancak bu adaptasyonun ve alışkanlıkların kırılması zaman alacak gibi görünüyor.

Özer, “Aslında biz bu siber bağışık işletim sistemini piyasaya sürerek bir taraftan belki kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz, çünkü biz sonuçta sonradan yüklenen güvenlik ürünleri satan bir firmayız,” diyerek cesur bir itirafta bulunuyor. Ancak bu işin eksponansiyel artacağını, özellikle yeni dijital araç gereçlere sonradan işletim sistemi yüklemenin kolay olmayacağını ve hayatımıza kolaylık getirirken zafiyet getirmemesi gerektiğini düşündükleri için bu vizyonla yola çıktıklarını belirtiyor.

Kaspersky’nin Ar-Ge Gücü ve Pazar Liderliği Hedefi

Kaspersky’nin bir teknoloji ve Ar-Ge firması olduğunun altını çizen Özer, ürünlerine inanılmaz yatırım yaptıklarını ve şirket amaçlarının her zaman her ürünlerinin en az ilk üçte olması olduğunu söyledi. “En iyi değilse bile en iyi üçte mutlaka olmalı” mottosuyla hareket ettiklerini ve bunun kendileri için bir “challenge” olduğunu belirtti. En çok ödül alan değil, “en çok birincilik alan çözümler bizimkiler” diyerek bu konudaki iddialarını ortaya koydu.

Türkiye pazarında, özellikle B2B (kurumsal) alanda %82’lik bir büyüme yakaladıklarını belirten Özer, bu başarının altında bağımsız testlerde ve PoC (Proof of Concept) çalışmalarında en üstte çıkmaları ve fiyat/performans avantajı sunmalarının yattığını ifade etti. Kurumsal pazarda 40’a yakın çözümleri olduğunu, ancak bireysel pazardaki antivirüs bilinirlikleri nedeniyle bazen bu geniş yelpazenin gözden kaçabildiğini de ekledi.

Yapay Zeka: Hem Tehdit Hem Savunma Aracı

Yapay zekanın (AI) siber güvenlikteki rolüne de değinen Özer, AI’ın saldırıların tarzlarını çok değiştirmese de “sofistikasyonunu artırdığını ve erişimini kolaylaştırdığını” belirtti. Yapay zeka sayesinde tehdit oluşturmak, virüs yazmak veya duvarları aşmak kolaylaştı. Özellikle “deepfake” gibi teknolojilerle kandırmacanın çok daha basit hale geldiğini söyledi.

Ancak yapay zekanın aynı zamanda savunma tarafında da güçlü bir araç olduğunu vurguladı. “Aynı yapay zeka bizim için de var,” diyen Özer, güvenlik algoritmalarının şüpheli durumları, örneğin beş ayrı hareketin birbiriyle korelasyonunun doğru olmamasını veya bir mesajın geldiği IP adresi ile beklenen lokasyon arasındaki tutarsızlığı tespit edebildiğini anlattı. “Yapay zekayı evet hacker’lar kullanıyor ama yapay zekayı biz güvenlikçiler de kullanıyoruz,” diyerek bu teknolojik yarıştaki pozisyonlarını belirtti.

Özer, gelecekte özellikle kazanç odaklı, yani fidye yazılımları veya veri çalarak para elde etmeyi amaçlayan saldırıların daha çok görüleceğini öngörüyor. En yüksek risk ise endüstri sektöründe.

Audible sesli kitap için yapay zeka araçları sağlıyor

0

Audible, yayıncılara daha hızlı bir şekilde daha fazla sesli kitap üretmeleri için yapay zeka araçları sağlıyor. Yayıncılar, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca dillerinde 100’den fazla yapay zeka tarafından oluşturulan ses arasından seçim yapabilecek.

Audible sesli kitap için altyapı sağlayacak

Amazon’un Audible’ı, bazı yayıncılara, seçtikleri yapay zeka tarafından oluşturulan seslerle başlıkları sesli kitaplara daha kolay dönüştürmelerine olanak sağlayacak yeni “tamamen entegre, uçtan uca yapay zeka üretim teknolojisine” erişim sağlayarak sesli kitap kataloğunu genişletmeyi planladığını duyurdu. Girişim ayrıca, bu yılın ilerleyen zamanlarında erken beta sürümünde piyasaya sürülmesi beklenen yeni bir yapay zeka çeviri aracının tanıtımıyla sesli kitaplara küresel erişimi genişletmeye yardımcı olacak.

Audible, yeni AI anlatım teknolojisinin Amazon’un gelişmiş AI yeteneklerinden yararlandığını ve önümüzdeki aylarda iki şekilde ilgili yayıncı ortaklarına sunulacağını söylüyor. Müdahale etmek istemeyen yayıncılar için Audible tarafından yönetilen uçtan uca bir hizmet, yayımlanmaya kadar “tüm sesli kitap üretim sürecini” yönetirken, bir self-servis seçeneği yayıncılara aynı araçlara erişim sağlayarak tüm üretim sürecini bağımsız olarak yönetebilmelerini sağlayacak.

Amazon’a göre her iki seçenekle de yayıncılar İngilizce, İspanyolca, Fransızca ve İtalyanca’da 100’den fazla yapay zeka tarafından üretilen sesin hızla büyüyen ve gelişen bir seçkisinden seçim yapabilecek ve çok sayıda aksan ve lehçe seçeneği sunabilecek ve teknolojimiz geliştikçe başlıkları için ses yükseltmelerine erişebilecekler. Geçtiğimiz Eylül ayında Amazon, bu yeni hizmetin lansmanından önce kendi yapay zeka tarafından oluşturulmuş ses klonlarını eğitmek üzere seçkin bir Audible anlatıcıları grubunu davet etti . Şirket, yapay zeka ses replikalarının bir proje için seçilmesi durumunda anlatıcıların son sesli kitabı hatalar veya yanlışlıklar açısından inceleyebileceklerini ve platformun üretim araçlarını kullanarak telaffuzları ince ayarlayabileceklerini veya seslerinin hızını ayarlayabileceklerini söyledi.

HÜRJET Avrupa’ya gidiyor!

Türkiye’nin milli jet eğitim ve hafif taarruz uçağı HÜRJET, uluslararası arenada önemli bir adım attı. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii TUSAŞ, Airbus ve İspanya Savunma Bakanlığı arasında Madrid’de düzenlenen FEINDEF savunma fuarında imzalanan anlaşmayla, HÜRJET’in İspanya’ya satışı ve bazı üretim süreçlerinin İspanya’da gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ), Airbus ve İspanya Savunma Bakanlığı ile gerçekleştirdiği bu iş birliği sayesinde, HÜRJET’in uluslararası alanda kullanımının ve ortak üretiminin önü açıldı.

Madrid’de İmzalar Atıldı

HÜRJET'e NATO kapısı açıldı!

İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen 4. Uluslararası Savunma ve Güvenlik Fuarı (FEINDEF) kapsamında imzalanan mutabakat anlaşması, HÜRJET için yeni bir dönemin kapısını araladı. Anlaşma, sadece uçağın İspanya’ya satılmasını değil, aynı zamanda HÜRJET’in belirli parçalarının ve altyapı sistemlerinin İspanya’da üretilmesini de kapsıyor.

TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, anlaşmanın ardından Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Bu anlaşma, HÜRJET projesinde planladığımız uluslararası açılımın ilk ve en önemli kilometre taşlarından biri” dedi. Demiroğlu, HÜRJET’in konfigürasyonuna göre İspanyol firmalarla birlikte çalışma sürecinin de bu anlaşmayla resmen başladığını belirtti.

NATO ve Diğer Ülkeler İçin Yeni Bir Alternatif

Demiroğlu, anlaşmanın Türkiye açısından çok boyutlu bir öneme sahip olduğunu vurguladı. “Konuştuğumuz şey sadece bir jet satışı değil. Türkiye’de üretilen bir eğitim uçağının bir NATO ülkesinde kullanılması ve üretim altyapısının birlikte kurulması, savunma sanayimiz için tarihi bir adımdır,” diye konuştu.

Anlaşmayla birlikte, teknik iş birliklerinin hızlanacağını ve İspanya’daki firmaların da HÜRJET projesine aktif şekilde dahil olacağını belirten Demiroğlu, şunları söyledi:

Eğitimden Taarruza: Çok Amaçlı Bir Platform

HÜRJET, yalnızca bir ileri eğitim jeti değil; aynı zamanda hafif taarruz görevlerinde de etkin şekilde kullanılabiliyor. TUSAŞ, bu yönüyle HÜRJET’in hem Türk Hava Kuvvetleri hem de dünya orduları için çok yönlü bir çözüm sunduğunu vurguluyor. Gelişmiş teknolojileri, farklı görev konfigürasyonlarına uygunluğu ve maliyet-etkin yapısı, HÜRJET’i dünya pazarında dikkat çekici kılıyor.

Demiroğlu, “HÜRJET’e güvenimiz tam. Sadece NATO ülkeleri değil, dünyanın dört bir yanındaki ülkeler için de ideal bir uçak” dedi. Uçağın sahip olduğu esnek yapı sayesinde kullanıcı ülkelerin ihtiyaçlarına özel olarak farklı donanım seçenekleri sunulabilecek.

Türk Savunma Sanayisine Küresel Güven Artıyor

TUSAŞ Genel Müdürü, bu anlaşmanın sadece HÜRJET özelinde değil, Türkiye’nin tüm savunma sanayi ürünleri için güven oluşturan bir referans niteliği taşıdığını söyledi. Kara, hava ve deniz sistemleriyle birlikte helikopterler, insansız hava araçları (İHA’lar) ve hatta milli muharip uçak KAAN için de bu tür anlaşmaların yeni kapılar aralayabileceğini belirtti.

FEINDEF Fuarında İlk Kez Milli Katılım

Türkiye, bu yıl FEINDEF’e ilk kez milli katılımla yer aldı. TUSAŞ heyeti, fuarda hem yeni bağlantılar kurdu hem de daha önce temasa geçilen firmalarla ilişkileri derinleştirme fırsatı buldu.

Demiroğlu, “İspanya’nın etki alanındaki bölgelerden gelen firmalar ve askeri heyetlerle yoğun temas halindeyiz. Bu fuar, sadece bir tanıtım alanı değil; aynı zamanda stratejik bir fırsatlar platformu” dedi.

Toyota bZ elektrikli araç rekabetinde güç kazanıyor

0

Giderek daha rekabetçi hale gelen elektrikli araç ortamında, Toyota yeniden tasarlanan ve yeniden adlandırılan Toyota bZ’nin öne çıkmasını umuyor. Subaru’dan Volkswagen’e kadar markalar tamamen elektrikli tekliflerini genişletmeye devam ederken, Toyota Amerikan pazarı için tek bir EV modeline bahis oynuyor.

Toyota bZ teknik özellikleri

İsim değişikliği kısmen tüketicilerin zihninde yeni modeli, 2022’de ABD’de satışa sunulan ancak geri çağırmalar ve geri alımlarla karşılaşan orijinal bZ4X’ten uzaklaştırma umuduyla yapılmış olabilir. Toyota ise bir basın bülteninde marka değişikliğinin sadece “müşteriler için ismi basitleştirmek” olduğunu belirtiyor. Toyota yeni bir başlangıç ​​umuyor ve masaya birkaç önemli iyileştirme getirdi. Yeni bZ’nin tahmini menzili, önceki modeldeki 405 km’den 505 km olacak. Ayrıca dört tekerlekten çekişli modeller için 338 beygir gücüne ulaşan önemli bir beygir gücü artışı ve önden çekişli modeller için beygir gücünde mütevazı bir 20 beygir gücü artışı da var.

Bu model, ilk olarak Tesla tarafından geliştirilen ve artık standart hale gelen Kuzey Amerika Şarj Standardı (NACS) çıkışıyla donatılmış olarak gelecek. Bu, Toyota’nın yaklaşık 30 dakikada yüzde 10’dan yüzde 80’e şarj olmasını sağlayacağını söylediği yeni bZ’ye hızlı şarj yeteneği getiriyor.

Toyota ayrıca, geliştirilmiş arazi çekişi için Grip-Control özellikli güncellenmiş bir X-MODE sistemi de dahil olmak üzere bu ikinci nesil modele bir dizi başka gelişmiş konfor ve yeni özellik getirdi. bZ’nin lansman fiyatı, donanıma ve yapılandırmaya bağlı olarak 37.000 ila 42.000 dolar arasında bir yerde olacak. Bu, modeli Tesla Model Y gibi diğer daha küçük tamamen elektrikli SUV’larla rekabet edebilecek konuma getiriyor. Toyota, yeni bZ’nin 2025’in ikinci yarısında Toyota bayilerine ulaşmaya başlamasını bekliyor.

Güvenli Altyapılar ve Finansal Veriler

0

Ülkemiz finans teknolojileri konusunda dünya standartlarında teknolojiler üretiyor ve küresel alandaki rakipleri ile liderlik için kıyasıya bir rekabetin içinde yer alıyor. Rasyonet gibi finansal veri tarafında faaliyet gösteren ve teknolojiyi çok iyi kullanarak iş ortaklarına güvenli altyapılar sunan şirketler de bu alandaki gururumuz olarak ön plana çıkıyor.

Bulutu güvende tutan kazanır

Kullandıkları bulut tabanlı mikroservis mimarisi ile iş ortaklarına hız ve güveni bir arada sunduklarını belirten Rasyonet Yönetici Ortağı ve Teknoloji Direktörü Ali Çavuş, “Rasyonet olarak hizmetlerimizi, konteynerler ve Kubernetes küme yöneticisi üzerinde çalıştırarak, modüler bir mikroservis mimarisi kullanıyoruz. Bu sayede, sisteme yeni veri kaynakları veya analiz modülleri eklemek kolaylaşıyor ve sistem bileşenleri bağımsız olarak ölçeklenebilir hale geliyor. Yine bu altyapı sayesinde yüksek erişim sürekliliği, esnek sunucu ölçeklenebilirliği ve kesintisiz güncelleme olanağı da sağlıyoruz.” dedi.

Rasyonet’in kullandığı gerçek zamanlı veri aktarım katmanı sayesinde Apache Kafka ve RabbitMQ temelli dağıtık mesaj kuyrukları üzerinden, fiyat verileri, işlem hareketleri, analist tahminleri ve haber akışları gibi farklı veri tipleri stream olarak işleniyor. Bu sayede veri gecikmeleri milisaniye seviyesine iniyor ve kullanıcılar anlık değişiklikleri hızla izleyebiliyor.

Rasyonet’in kullandığı bir diğer teknoloji ise dağıtık önbellekleme ve veri tabanları. Burada ilişkisel veri ile NoSQL çözümlerinin bir arada kullanıldığı hibrit bir veri tabanı altyapısı mevcut. Bu da Redis veya Memcached gibi önbellek katmanlarında, sık erişilen verilerin ultra düşük gecikmeyle sunulmasını sağlıyor. Bu sayede Rasyonet iş ortaklarının sorgu performansı artırılmış olurken büyük veri setlerinde bile kullanıcı deneyimi tutarlı kalmış oluyor.

Finansal verinin kalitesi işin kalitesini gösteriyor

Finansal verinin kalitesi ve doğruluğu tarafında önemli çalışmaları olduğuna vurgu yapan Ali Çavuş, “Burada kullandığımız otomatik doğrulama çözümümüz bizi rakiplerimizin bir adım önüne taşıyor. Bu çözümle gelen her veri parçası, kurumsal iş kurallarına göre anında validasyon süreçlerinden geçer. Tutarsızlık tespit edildiğinde, veri kaynağıyla otomatik geri bildirim mekanizması çalışır. Çakışan veri olursa da hiyerarşik öncelik ve zaman damgası bazlı algoritmalar devreye girer. Ayrıca zaman damgalı ETL süreçleri ile de veriler, düzenli aralıklarla (dakika, saat, gün) çekilip dönüşüme tabi tutulur ve veri ambarına yüklenirken her adım loglanır. Bu, veri geçmişinin tam takibini ve kolayca geri alınabilmesini sağlar” diye bilgi veriyor.

Günümüzün en önemli başlıkları olan yapay zeka ve makine öğreniminin kendileri için de öncelik olarak ilk sıralarda yer aldığının altını çizen Ali Çavuş, bu konuda ise şunları söyledi:

“Yapay zeka teknolojilerini kullandığımız en önemli alan anomali tespiti ve veri temizleme alanı. Burada finansal veri akışında sıra dışı fiyat hareketleri veya eksik/bozuk kayıtları, gözetimsiz öğrenme temelli modellerle otomatik olarak işaretleyip iş akışına alıyoruz. Bu da mevcut verilerin daha güvenilir olmasını sağlıyor. Ayrıca tahmine dayalı analiz modülleri ile de zaman serisi tahmini ile finansal göstergelerin kısa ve orta vadeli öngörüsünü yapıyoruz. Sonrasında bu sonuçları da platform içindeki “Forecast” özelliğimize entegre ediyoruz.

Finansal veri analizlerini daha doğru ve hızlı hale getirmek için yapay zeka ve makine öğrenmesi teknolojilerini daha aktif kullanmayı planlıyoruz. Bu sayede anomali tespiti, risk analizleri gibi süreçleri daha verimli ve kesin bir şekilde otomatikleştirmiş olacağız.”

Rasyonet, küresel veri sağlayıcılarla eşdeğer veri kalitesi ve kapsama alanı sunmayı hedeflerken, maliyet avantajını ve Türk lirası bazlı çözümleri de ön planda tutuyor. Modüler ve müşteri odaklı geliştirme süreçleriyle müşterigeri bildirimlerine hızlı yanıt veren çevik yazılım süreçleri, ihtiyaç duyulan yeni veri kaynaklarının ve analiz fonksiyonlarının hızla devreye alınmasını sağlıyor. Veri odaklı strateji desteği ile de Rasyonet’in sağladığı gerçek zamanlı, tutarlı ve zenginleştirilmiş veriler; portföy yönetimi, risk analizi ve uyum süreçlerinde kurum içi raporlamayı hızlandırıp stratejik kararların veriye dayalı olmasını sağlıyor.

Gelecek artık kapıda

Gelecekte yapay zeka ve makine öğrenimi dışında da çeşitli yatırımlar yapacaklarını kaydeden Ali Çavuş, sözlerini şu şekilde bitirdi:

“Önümüzdeki dönemde veri gölü altyapımızı geliştirerek, farklı veri türlerini merkezi bir sistemde daha etkin bir şekilde depolayıp işleyebileceğiz. Yapay zeka destekli veri yönetimi ile veri analiz süreçlerini hızlandıracağız ve daha doğru sonuçlar elde edeceğiz. Gerçek zamanlı veri akışlarını daha hızlı işleyebilmek için de edge computing teknolojilerini entegre etmeyi planlıyoruz. Yapay zeka ve makine öğrenmesi modelleri; anomali tespiti, tahmine dayalı veri temizleme ve otomatik sınıflandırma gibi alanlarda görev alıyoruz. Büyük veri işleme yetkinliği, pipeline mimarisi ile optimize edilirken, verilerin temizlenmesi, dönüştürülmesi ve analiz edilmesi adımları modüler şekilde gerçekleştiriyoruz. Ayrıca, dağıtık işlem çerçeveleri veri akışının sorunsuz ve zamanında işlenmesini sağlıyoruz. Veri ambarı katmanında hem SQL hem de NoSQL teknolojileri bir arada kullanıyoruz. Tüm bunlar, Rasyonet’i yerli fintek ekosisteminde gerçek zamanlı, güvenilir ve ileri analitik kabiliyetleriyle öne çıkarıyor; kurumların karar alma süreçlerini daha hızlı, veriye dayalı ve şeffaf hale getiriyor.”

Intel ve Shell işbirliği, sıvı soğutma sistemlerinin önündeki büyük bir problemi ortadan kaldırıyor!

Dell’Oro Group’un verilerine göre sıvı soğutma teknolojilerinin 2028 yılına kadar veri merkezi soğutma pazarının %36’sını oluşturması bekleniyor. Bu doğrultuda, sektörde sıvı daldırma soğutma sistemlerine yönelik ilgi artarken, sahada test edilmiş ve sertifikalı çözümlerin eksikliği, yaygın kullanımı kısıtlayan temel unsurlardan biri olarak öne çıkıyor.

Bu eksikliği gidermek üzere Intel, Shell Global Solutions (US) Inc. ile birlikte geliştirdiği yeni bir daldırma soğutma çözümünü duyurdu. Supermicro ve Submer donanımlarıyla desteklenen sistem, Intel’in 4. ve 5. Nesil Xeon işlemcileriyle uyumlu olarak sertifikalandırıldı. Bu çözüm, Intel’in “Data Center Certified for Immersion Cooling” programı kapsamında onaylanan ilk uygulama olma niteliği taşıyor.

Test edilmiş altyapı, uzun vadeli soğutma kullanımı için onaylandı

Intel’in bünyesindeki Gelişmiş Veri Merkezi Geliştirme Laboratuvarı’nda yapılan kapsamlı testlerin ardından sistemin, enerji verimliliği ve uzun ömürlü kullanım açısından uygun olduğu doğrulandı. Tek fazlı sıvı daldırma sisteminde Shell tarafından sağlanan özel soğutma sıvısı kullanılıyor. Sistem, AI ve HPC gibi yüksek yoğunluklu iş yükleri altında çalışabilecek kapasiteye sahip olarak tanımlanıyor.

Yeni sistemle birlikte Intel, kullanıcılarına “Xeon İşlemci Tek Fazlı Daldırma Garanti Ek Belgesi” de sunuyor. Bu belge, donanımın belirli koşullar altında sıvı içinde çalışmasının, performans ya da dayanıklılık açısından bir sorun teşkil etmeyeceğini garanti ediyor.

Intel ve Shell’in önümüzdeki dönemde yeni nesil işlemciler için benzer sertifikasyon süreçlerini sürdürmesi bekleniyor. Şirket yetkilileri, sistemin doğrudan uygulanabilir ve sahada kullanıma hazır olmasıyla, veri merkezlerinin daha kısa sürede geçiş yapabileceği bir yapı sunduğuna dikkat çekiyor. Ancak sistemin yaygınlaşması, sektördeki diğer üreticilerin ve soğutma sıvısı sağlayıcılarının da benzer standartlara yönelip yönelmeyeceğine bağlı olarak şekillenecek.

Trump’ın Körfez ziyareti, milyar dolarlık yapay zekâ ve teknoloji yatırımlarına sahne oldu!

Ziyaretin ilk durağı olan Suudi Arabistan’da ABD Başkanı Donald Trump’a düzenlenen görkemli karşılama, ardından gelen milyarlarca dolarlık yatırım taahhütleriyle ekonomik ve diplomatik anlamda dikkat çekici bir tabloya dönüştü.

Suudi Arabistan, ABD’ye 600 milyar dolarlık yatırım sözü verirken, bu taahhüt çerçevesinde yapay zekâ, veri altyapısı ve enerji gibi stratejik sektörlerde büyük ölçekli anlaşmalar gerçekleştirildi.

Ziyaret sırasında en çok öne çıkan başlık yapay zekâ yatırımları oldu. Suudi Arabistan merkezli Humain isimli yapay zekâ girişimi, ABD’nin önde gelen teknoloji şirketleriyle yeni iş birlikleri duyurdu. Amazon Web Services ile yapılan iş birliği kapsamında Suudi Arabistan’da bir Yapay Zekâ Bölgesi kurulması planlanıyor. Ayrıca AMD ile ortaklaşa yürütülecek projeyle, önümüzdeki beş yıl içinde 10 milyar dolara kadar yatırım yapılarak 500 megavatlık AI bilgi işlem kapasitesi oluşturulması hedefleniyor. Bu gelişmeler, Körfez ülkelerinin küresel yapay zekâ yarışında daha iddialı bir pozisyon edinme çabasının somut adımları olarak görülüyor.

Öte yandan, Suudi teknoloji şirketi DataVolt’un ABD’de yapay zekâ veri merkezleri ve enerji altyapısına 20 milyar dolarlık yatırım yapacağı açıklandı. Google, Oracle, Salesforce, AMD ve Uber gibi ABD’nin önde gelen teknoloji firmalarının da hem ABD hem Suudi Arabistan’da gerçekleştirilecek projelere toplam 80 milyar dolar ayıracağı ifade edildi.

Trump’ın ziyareti sırasında sadece teknoloji alanında değil, altyapı, ulaşım, enerji ve sağlık gibi farklı sektörlerde de büyük ölçekli anlaşmalar duyuruldu. ABD merkezli inşaat danışmanlık şirketleri Riyad’daki önemli projelerin inşasında görev alırken, General Electric’in enerji çözümleri ve Boeing’in yolcu uçakları ihracatı gibi başlıklar ABD ekonomisi için dikkat çekici ihracat kalemleri oluşturdu. Ayrıca Michigan’da kurulacak yeni bir IV sıvı üretim tesisi için sağlık alanında da milyarlarca dolarlık yatırım planlandığı belirtildi.

Finans sektörü de önemli gelişmelerin olduğu alanlardan biriydi. Suudi yatırım şirketi Hassana ile ABD merkezli Franklin Templeton arasında özel kredi fırsatlarına yönelik stratejik iş birliği yapılması için mutabakat sağlandı. Diğer yandan, ABD’li yatırım platformu Burkhan World Investments da Suudi ortaklarla toplam 15 milyar dolarlık yatırım anlaşmaları imzaladı.

Enerji devi Suudi Aramco’nun ABD’li şirketlerle sıvılaştırılmış doğalgaz ve altyapı alanlarında iş birlikleri açıklaması da ziyaretin enerji boyutunu öne çıkardı. Ayrıca Nvidia ile Humain arasında duyurulan ortaklık, yapay zekâ alanındaki küresel güç dengelerini etkileme potansiyeline sahip.

Trump’ın Körfez ziyareti, diplomatik ilişkilerden çok ekonomik iş birlikleriyle şekillendi. Açıklanan projeler ve yatırımlar, hem ABD ekonomisine kısa vadeli katkılar sağlayacak hem de Körfez ülkelerinin teknoloji temelli dönüşüm vizyonlarına hizmet edecek. Ziyaret, aynı zamanda Washington ile Riyad merkezli yeni nesil stratejik ortaklıkların teknoloji üzerinden nasıl inşa edildiğini de ortaya koydu.

Microsoft’un sansasyonel ekibi WizardLM, Tencent’e katılıyor!

Ekibin lideri konumundaki araştırmacılardan Can Xu’nun sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamaya göre, WizardLM ekibi Microsoft’tan ayrılarak Tencent’in Hunyuan adlı AI birimine geçti. Tencent, son dönemde Hunyuan üzerinden çeşitli yapay zekâ modelleri ve uygulamaları geliştirerek bu alandaki yatırımlarını artırmıştı.

Hunyuan bünyesinde geliştirilen ilk model olan Hunyuan-TurboS 0416, WizardLM’nin Tencent’teki varlığını doğrular nitelikte. WizardLM’nin kurucularından olduğu belirtilen Qingfeng Sun, bu modelin Google’ın Gemma 3 serisi gibi açık kaynak modellerden daha iyi performans gösterdiğini iddia ediyor. Ancak bu iddialar henüz bağımsız kaynaklarca doğrulanmış değil.

WizardLM ekibinin geçmişi oldukça tartışmalı

WizardLM, Microsoft bünyesindeyken dikkat çeken ancak bazı sorunlarla gündeme gelen bir araştırma grubu olarak biliniyordu. Nisan 2024’te yayınladıkları WizardLM-2 model ailesi, OpenAI’nın GPT-4 modeline rakip olduğu iddiası ile duyurulmuştu. Ancak yalnızca bir gün sonra Microsoft, modellerin toksisite testinden geçmemiş olduğunu gerekçe göstererek tüm dosyaları internetten kaldırdı.

Ekip, test sürecini unuttuklarını belirten bir açıklamayla geri adım attı. Fakat model dosyaları çoktan farklı platformlarda yayılmaya başlamıştı. Hugging Face platformunun CEO’su Clément Delangue, modelin geri çekilmesinin açık kaynak topluluğuna zarar verdiğini ifade etti. Delangue, modellerin ayda yüz binlerce kez indirildiğini ve birden fazla projenin bu geri çekilmeden olumsuz etkilendiğini vurguladı.

Microsoft Türkiye’nin Kurumsal İletişim Direktörü Ayça Demirci Turgay oldu

Tencent’e geçişin ardından WizardLM’nin nasıl bir rota izleyeceği net değil. Ancak ilk modelin yayınlanması, ekibin benzer çalışmalarla yola devam edeceğini gösteriyor. Tencent’in bu yıl yapay zekâ alanına yaklaşık 12,5 milyar dolar yatırım yapacağı ve Hunyuan ekibini yeniden yapılandırdığı biliniyor. Şirket, 2025’in ilk çeyreğinde elde ettiği %8’lik büyümeyi büyük ölçüde yapay zekâ alanındaki yatırımlarına bağlıyor.

Microsoft ve Tencent konuya ilişkin henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak WizardLM ekibinin bu transferi, Çin’deki yapay zekâ rekabetinin hızla arttığını ve teknoloji devlerinin alanında yetkin araştırmacıları doğrudan bünyelerine katma stratejisini benimsediklerini ortaya koyuyor.

Porsche destekli girişim, otomotiv sektörüne yeni bir model getirecek!

AutoUnify kurucusu Joel Milne, mobil oto tamir hizmeti sunan RepairSmith’i kurup AutoNation’a sattıktan sonra, sektörde karşılaştığı iletişim kopukluklarının ciddi bir verimsizlik ve maliyet yarattığını fark etti.

Bugün bir otomobil bayisi ortalama 40’tan fazla farklı yazılım sistemi kullanıyor. Bunlar arasında müşteri ilişkileri yönetimi, dijital satış platformları, envanter kontrolü, ödeme sistemleri ve servis yönetimi gibi araçlar bulunuyor. Ancak bu sistemlerin büyük kısmı birbirinden bağımsız çalışıyor ve üretici firmalarla, yazılım sağlayıcılarla ya da servislerle doğrudan iletişim kurmaları oldukça zor.

Milne, bu dağınıklığı 20 yıl önceki finans sektörüne benzetiyor. O dönemde Plaid adlı girişim, banka hesaplarını üçüncü parti uygulamalara bağlayarak sektörde büyük bir dönüşüm yaratmıştı. AutoUnify de benzer bir etkiyi otomotiv perakendeciliğinde yaratmayı hedefliyor.

AutoUnify, gerçek zamanlı iletişim için ortak API kullanımı sağlıyor

Santa Monica merkezli AutoUnify, bayiler ile servis noktalarının kullandığı sistemlerin üretici firmalar ve yazılım sağlayıcılarla gerçek zamanlı veri alışverişi yapmasını sağlayan bir API platformu geliştirdi. 2024 yılı boyunca bazı pilot müşterilerle sessizce çalışan girişim, artık sektöre açık satışa başlamış durumda. Şirket, UP.Partners liderliğinde 5 milyon dolarlık yatırım alarak yıl sonuna kadar çalışan sayısını 9’dan 20’ye çıkarmayı planlıyor.

AutoUnify, UP.Labs’in Porsche ile yürüttüğü uzun vadeli iş birliğinden çıkan dördüncü girişim. UP.Labs CEO’su John Kuolt, bu girişimin sektördeki en karmaşık problemlerden birine çözüm getirdiğini belirtiyor. Daha önce UP.Labs çatısı altından çıkan Pull Systems ve Sensigo gibi girişimler de sektördeki performans yönetimi ve teknik teşhis alanlarında dijital çözümler geliştirmişti.

UP.Labs’in dikkat çeken yönü, sadece ortaklık kurduğu şirketlerin ihtiyaçlarına yönelik değil, tüm sektöre hitap eden çözümler üretmeye odaklanması. AutoUnify da sadece Porsche için değil, otomotiv sektörünün tamamında geçerli olabilecek bir altyapı sunmayı hedefliyor.

AutoUnify, eğer iddia ettiği gibi farklı sistemler arasında köprü kurarak iletişimi kolaylaştırabilir ve standartlaştırabilirse, bu durum otomotiv perakendeciliği için önemli bir dönüşüm olabilir. Ancak başarının, yazılım sağlayıcılarının bu sisteme entegrasyon düzeyine ve üreticilerin ne ölçüde destek vereceğine bağlı olduğu görülüyor.

UP.Labs’in benzer girişimleri havacılık ve lojistik gibi alanlara da yayma planları bulunuyor. Alaska Airlines ve JB Hunt ile yapılan anlaşmalar, bu modelin farklı sektörlerde de uygulanabileceğini gösteriyor. Ancak otomotiv sektörü, yüksek teknolojiye rağmen hâlâ dijital dönüşümde birçok yapısal engelle karşı karşıya. AutoUnify’ın bu engelleri ne ölçüde aşabileceği, önümüzdeki aylarda daha net ortaya çıkacak.

Marks & Spencer, müşteri bilgilerinin çalındığını doğruladı!

Marks & Spencer, Londra Borsası’na yaptığı bildirimde saldırıya ilişkin detayları paylaşmasa da, müşteri bilgilerinin ele geçirildiğini doğruladı.

BBC’nin ulaştığı bilgilere göre, çalınan veriler arasında müşterilerin isimleri, doğum tarihleri, ev ve e-posta adresleri, telefon numaraları, hane bilgileri ve çevrimiçi sipariş geçmişleri yer alıyor. Şirket, önlem olarak çevrimiçi hesapların şifrelerini sıfırlamaya başladı.

Ancak saldırının kapsamı hâlâ belirsizliğini koruyor. Kaç kişinin verilerinin çalındığı henüz açıklanmazken, Marks & Spencer’ın 30 Mart 2024 tarihli yıllık raporuna göre yaklaşık 9.4 milyon çevrimiçi müşterisi bulunuyor. Şirketin sözcüsü Alicia Sanctuary, saldırının detayları hakkında bilgi vermekten kaçınarak kamuya açık açıklamaya işaret etti.

Marks & Spencer saldırısının arkasında DragonForce’nin olduğu iddia ediliyor

Saldırının arkasında, DragonForce adlı fidye yazılımı ve gasp grubu olduğu öne sürülüyor. Aynı dönemde İngilitere’deki diğer büyük perakendeciler Co-op ve Harrods da benzer saldırıların hedefi oldu. Co-op başlangıçta veri sızıntısı olmadığını belirtse de daha sonra müşterilere ait kişisel bilgilerin çalındığını doğruladı. DragonForce, yalnızca Co-op üyelik programına kayıtlı 20 milyon kişinin bilgilerini ele geçirdiğini iddia etti.

Ulusal Siber Güvenlik Merkezi (NCSC), geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, olayın mağdurları ve kolluk kuvvetleriyle birlikte çalıştıklarını belirtti. Bu gelişmeler, ülkedeki perakende sektörünün siber güvenlik açıklarını ve bu alandaki risklerin ciddiyetini bir kez daha gözler önüne serdi.

Marks & Spencer, yaşanan saldırının ardından hâlâ operasyonel sıkıntılar yaşıyor. Mağazalarda bazı gıda ürünlerinin rafları boş kalırken, çevrimiçi sipariş sistemi tamamen devre dışı durumda. Bu durum, sadece veri güvenliğini değil, aynı zamanda lojistik ve tedarik zinciri yönetimini de doğrudan etkiliyor.

Uzmanlar, yaşanan bu tür saldırıların giderek daha karmaşık hâle geldiğini ve hem bireysel kullanıcılar hem de büyük ölçekli şirketler için kalıcı sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor. Marks & Spencer gibi köklü markaların dahi siber saldırılara karşı savunmasız kalması, hem tüketici güvenini sarsıyor hem de sektör genelinde dijital güvenlik stratejilerinin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılıyor.

Şirketin önümüzdeki günlerde daha ayrıntılı bir açıklama yapması ve etkilenen kullanıcıları doğrudan bilgilendirmesi bekleniyor.

GM, yeni batarya hücreleriyle maliyetleri düşürecek!

GM, LG Energy Solution ile yürüttüğü uzun soluklu ortaklık kapsamında, maliyeti azaltmayı hedefleyen yeni bir lityum-manganez ağırlıklı (LMR) prizmatik batarya hücresi geliştirdiğini duyurdu.

Bu yeni hücreler ilk olarak 2028’de piyasaya sürülmesi planlanan büyük elektrikli SUV ve kamyon modellerinde kullanılacak. GM’nin verdiği bilgilere göre LMR hücreler, mevcut batarya sistemlerinde yer alan ve oldukça pahalı olan nikelin önemli bir kısmını daha ucuz bir seçenek olan manganezle değiştiriyor. Bu da üretim maliyetlerinde ciddi bir azalma sağlama potansiyeli taşıyor.

Yeni hücreler, GM’nin şu anda Silverado EV’de kullandığı 24 modüllü, 205 kWh kapasiteli batarya paketinden oldukça farklı bir yapıya sahip. LMR hücreleri, mevcut sistemde kullanılan 24 poşet hücre yerine yalnızca 6 büyük prizmatik modülle aynı kapasiteyi sağlayabiliyor. GM, bu yeni hücrelerin enerji yoğunluğunun Tesla Model 3’te kullanılan lityum-demir-fosfat (LFP) hücrelere kıyasla %33 daha yüksek olduğunu belirtiyor. Bu da hem daha az yer kaplamaları hem de daha az parça ile üretimin kolaylaşması anlamına geliyor.

Yeni hücrelerin geliştirilmesi süreci, GM’nin Michigan’daki Wallace Batarya Hücresi İnovasyon Merkezi’nde sürüyor. Burada hücrelerin üretim aşamaları detaylı şekilde test edilip optimize ediliyor. Şirket, bu hücrelerin 2027’de tam anlamıyla doğrulanacağını ve seri üretime hazır hale getirileceğini söylüyor. Ayrıca, Louisiana’da manganez sülfat işlemek üzere kurulan ve GM’nin 85 milyon dolarlık yatırımla desteklediği tesis, bu üretim zincirinin kritik bir halkası olarak öne çıkıyor.

GM’nin batarya stratejisi yalnızca LMR hücreleriyle sınırlı değil. Şirket, giriş seviyesi araçlarda maliyeti düşük tutmak için LFP hücrelerini, yüksek menzil ve performans gereken modellerde ise nikel ağırlıklı NMCA hücrelerini kullanmaya devam edecek. LMR ise bu iki uç arasında, hem maliyet hem performans açısından dengeli bir çözüm sunarak orta sınıf SUV ve kamyonlar için ideal bir seçenek olacak.

GM, yeni hücrelerin nerede üretileceğini henüz açıklamasa da, Ohio ve Tennessee’deki Ultium Cells tesislerinde bugüne kadar 100 milyondan fazla hücre üretildiğini hatırlatıyor. Ayrıca, bu yeni hücrelerin mevcut bataryalarla aynı hızlı şarj yeteneklerine ve 100 bin mil garantisine sahip olacağı da doğrulandı.

GM’nin batarya alanındaki bu hamlesi, sadece daha ucuz elektrikli araçlar üretme çabasından ibaret değil; aynı zamanda şirketin teknolojik dönüşümünün bir yansıması. Geleneksel içten yanmalı motorların performans geleneğini sürdüren, ama bunu elektrikle yapan bir gelecek için bu hücreler kritik bir rol oynayabilir.

Yandex Ads Türkiye’den ajanslara özel yeni program: Ajans Elçisi

0

Yandex Ads Türkiye, dijital pazarlama alanında faaliyet gösteren ajanslara yönelik yeni bir inisiyatifi hayata geçirdi. “Ajans Elçisi Programı” adı verilen bu yeni yapı, yerel pazarlama ajanslarıyla olan iş birliklerini güçlendirmeyi ve ajans profesyonellerinin doğrudan destek alabileceği bir sistem kurmayı hedefleyen bir girişim olarak tanıtıldı.

Program, ajans profesyonelleri için yeni bir iletişim ve iş birliği ağı oluşturuyor. Katılımcılar, Yandex Ads Space platformu ile etkileşim düzeylerine göre çeşitli ayrıcalıklardan faydalanacak. Aynı zamanda bu yapının, ajanslar arasında bilgi paylaşımını teşvik ederek güçlü bir topluluk oluşturması bekleniyor.

Ajans Elçisi Programı sayesinde, Türk dijital pazarlama ajansları doğrudan Yandex Ads ekibiyle iletişime geçebilecek. Katılımcılar özel destek alabilecek, eğitim içeriklerine erişebilecek ve düzenli bilgilendirme akışından yararlanabilecek. Bu süreçte ajanslara özel geliştirilen yeni bir portal da devreye alındı. Portal üzerinden sektör gelişmeleri, ürün duyuruları ve güncel içerikler merkezi bir noktadan sağlanacak.

Katılımcı ajanslar dört ayrı seviyede gruplandırılacak. Seviye geçişleri, ajansların müşteri portföyü ve platformdaki etkinlik düzeyine göre belirlenecek. “Yandex Ads Başlangıç” seviyesi, henüz aktif kampanyası olmayan ajanslara temel kaynakları sunarken, “Yandex Ads Isınma Turu” seviyesine ulaşan katılımcılar en az bir aktif müşteriyle çalışıyor olacak. “Yandex Ads Satış Şampiyonu” seviyesindeki ajanslar daha yüksek bütçeli kampanyaları yönetirken, “Yandex Ads Premier Satış Yöneticisi” seviyesinde yer alanlar, kapsamlı avantajlar ve özel organizasyonlara katılım hakkı elde edecek. Her seviye, markalı hediyeler, özel eğitim içerikleri ve etkinliklere erişim gibi avantajlarla destekleniyor.

Programın, Yandex’in Türkiye pazarına yönelik 400 milyon dolarlık yatırım planı kapsamında hayata geçirildiği açıklandı. Bu adımın, ajanslar ve Yandex Ads arasındaki iş birliğini ileri taşımayı ve pazarlama profesyonellerine uzun vadeli katkı sunmayı amaçladığı belirtildi.

Programa katılım sağlamak isteyen ajansların, resmi başvuru sayfası üzerinden kayıt yapması ve müşteri bilgilerini paylaşarak uygun seviye tespitini tamamlaması gerekiyor. Seviye atamaları her ay güncellenirken, başvuru için son tarih her ayın 10’u olarak belirlendi.

Detaylı bilgi ve başvuru için: https://ads.yandex/aap adresi üzerinden erişim sağlanabiliyor.

ChatGPT PDF halinde rapor üretiyor

0

Şubat ayında piyasaya sürülen OpenAI’nin aracı AI Deep araştırma aracı, web’de arama yapabilir ve 5-30 dakika içinde ayrıntılı bir rapor çıkarabilir, bir kişinin birkaç saatini alacak bir görevi tamamlayabilir. Bu kullanışlı araç daha da kullanışlı hale geldi.

ChatGPT PDF halinde çalışma çıktıları sunuyor

OpenAI kullanıcıların artık Deep Research raporlarını tablolar, resimler, kaynaklar ve bağlantılı alıntılar dahil olmak üzere raporun tüm öğelerini içeren PDF’ler olarak çıktı alabileceğini duyurdu. PDF’yi oluşturmak kolaydır: Kullanıcıların tek yapması gereken, aşağıdaki videoda görüldüğü gibi raporun üst kısmındaki “PDF olarak indir” seçeneğine dokunmak.

Özellik ChatGPT Plus, Team ve Pro abonelerine sunuldu ve yakında Enterprise ve Edu kullanıcılarına da sunulacak. Deep Research’ün tam sürümü yalnızca ücretli aboneler için kullanılabilir. Ancak ücretsiz kullanıcılar daha kısa yanıtlar sunan hafif bir sürüme erişebilir.

Bir ChatGPT Plus kullanıcısı olarak tek yapmanız gereken, istemimi girmek ve arama çubuğundaki Derin Araştırma düğmesine tıklamak. ChatGPT, olağan sürecin bir parçası olarak, raporun içeriğinin tam olarak neyi göstermesini istediğinizi tanımlayan birkaç takip sorusu soruyor. Daha sonra, takip sorularını yanıtladıktan sonra, AI 22 kaynağı ziyaret ediyor ve 99 aramalar yaparak 10 dakika gibi kısa bir sürede rapor çıkarabiliyor. Elbette bu arama sayısı ve rapor çıkarma süresi sizin isteğinizin içeriğine göre değişebiliyor.

Bu özellik ChatGPT için yeni olsa da, diğer bazı AI sohbet robotları zaten aynı veya benzer işlevselliği sunuyor. Örneğin, bir rapor oluşturmak için Google Gemini’nin Derin Araştırma özelliğini kullanabilir ve ardından bu raporu Google Dokümanlar’a aktarabilirsiniz.

ABD yapay zeka çip ihracatı için Trump’tan yeni karar!

0

Başkan Donald Trump’ın yönetimi, selefinin koyduğu son düzenlemelerden birini iptal etti. Ticaret Bakanlığı, eski Başkan Joe Biden tarafından uygulanan ve ABD yapay zeka çiplerinin belirli uluslararası pazarlara ihracatını kısıtlayan bir politika olan AI Yayılım Kuralını iptal etti.

ABD yapay zeka çip ihracatı için daha esnek hareket edilecek

ABD yapay zeka çip ihracatı hakkında kural, Biden’ın yönetimi tarafından Ocak ayında tanıtıldı ve 15 Mayıs’ta yürürlüğe girmesi planlanıyordu. Trump daha önce Biden tarafından Ekim 2023’te göreve başladıktan sonraki ilk yürütme emirleri dalgasının bir parçası olarak kabul edilen daha geniş AI yönergelerini geri çekmişti.

Ticaret Bakanlığı önceki AI Yayılım Kuralını uygulamasa da, Sanayi ve Güvenlik Bürosu daha sonraki bir tarihte bir yedek politika yayınlayacağını söyledi. ABD AI çiplerinin etkileri üzerine bir basın bülteninde BIS’ten üç ek eylem yer aldı:

  • “Huawei Ascend çiplerinin dünyanın herhangi bir yerinde kullanılmasının ABD ihracat kontrollerini ihlal ettiğine dair rehberlik yayınlamak.
  • “Halkın, ABD AI çiplerinin Çin AI modellerinin eğitimi ve çıkarımı için kullanılmasına izin verilmesinin olası sonuçları konusunda uyaran rehberlik yayınlamak.
  • “ABD şirketlerine tedarik zincirlerini yönlendirme taktiklerine karşı nasıl koruyacakları konusunda rehberlik etmek.”

Bu sektör, Çin ile devam eden tarife müzakereleri ve Orta Doğu’daki olası anlaşmalar dahil olmak üzere ABD’nin uluslararası ilişkileri açısından giderek daha önemli hale gelebilir. ABD yapay zeka çipi üreticisi NVIDIA, mevcut yönetimin AI altyapısının ihracatına yönelik yaklaşımının öncüsü olabilir. Şirket geçen ay, federal hükümetin Çin, Makao, Hong Kong ve ABD Silah Ambargosu kapsamında D:5 olarak belirlenen ülkeler de dahil olmak üzere bazı bölgelere H20 yongalarının ihracatı için lisans talep ettiğini açıkladı.

Google, araç içi deneyimde yeni bir dönem başlatıyor!

Şirket, bu yeni özelliğin önümüzdeki birkaç ay içinde Android Auto destekli tüm araçlara sunulacağını açıkladı. Daha sonra ise Google’ın kendi işletim sistemiyle çalışan araçlarda da yerini alacak. Bu hamle, araç içi teknolojilerde bugüne kadar görülen en büyük dönüşümlerden biri olarak değerlendiriliyor.

Gemini’nin Android Auto üzerindeki etkisi iki temel başlıkta toplanıyor. İlk olarak, bu sistem gelişmiş bir sesli asistan olarak görev yapacak. Sürücüler veya yolcular, Gemini’ye doğal dil kullanarak mesaj göndermesini, müzik çalmasını ya da restoran bulmasını isteyebilecek. Google Asistan’ın yaptığı işleri daha sezgisel ve kullanıcı dostu şekilde gerçekleştirecek olan Gemini, komutlara daha az robotik tepki vererek kullanıcıyı yormayan bir deneyim sunmayı hedefliyor. Ayrıca, kullanıcı tercihlerini hatırlayarak örneğin bir kişiye hangi dilde mesaj gönderileceğini bile otomatik olarak ayarlayabilecek.

İkinci önemli özellik ise Gemini Live olarak adlandırılan sürekli açık sohbet modu. Bu mod sayesinde kullanıcılar, yolculuk fikirlerinden yemek tariflerine, hatta Roma tarihi gibi konulara kadar birçok alanda Gemini ile doğal bir şekilde sohbet edebilecek. Google, bu özelliklerin sürücüleri dikkat dağıtmak yerine, tam aksine görevleri daha kolay yerine getirebilmek adına zihinsel yükü azaltacağını savunuyor.

Şimdilik Gemini, Google’ın bulut altyapısı üzerinden çalışacak. Ancak şirket, otomobil üreticileriyle iş birliği yaparak sistemin doğrudan araç içi donanımda çalışmasını sağlayacak bir edge computing çözümü üzerinde de çalışıyor. Bu sayede hem performans hem de bağlantı güvenilirliği artacak. Hareket halindeki araçların sürekli değişen sinyal kulelerine bağlandığı düşünüldüğünde, bu gelişme büyük önem taşıyor.

Google, araç içi sensörler ve kameraların sunduğu verileri Gemini’nin kullanıp kullanmayacağı konusunda şimdilik net bir açıklama yapmadı. Ancak bu alanda gelecekte oldukça yaratıcı kullanım senaryoları görülebileceğine dikkat çekiliyor.

Gemini, Android Auto ve Google Built-In destekli araçlarda 40’tan fazla dili destekleyecek ve halihazırda Google’ın üretici yapay zekâ modellerinin aktif olduğu ülkelerde kullanıma sunulacak. Google, sürüş deneyimini sadece daha verimli değil, aynı zamanda daha eğlenceli hâle getirmeyi amaçlıyor.

Microsoft 6.000 kişiyi işten çıkarıyor!

0

Microsoft, dünya genelinde yaklaşık 6.000 çalışanını işten çıkarıyor. Bu sayı, şirketin toplam iş gücünün yaklaşık %3’üne denk geliyor. Kararın arkasında ise yapay zeka yatırımlarına daha fazla kaynak ayırma hedefi yatıyor.

Yapay Zeka Yükseliyor, Çalışanlar Gidiyor

Geçtiğimiz yılın verilerine göre Microsoft, dünya çapında 228.000 kişiyi istihdam ediyordu. Bunların 126.000’i Amerika Birleşik Devletleri’nde görev yapıyordu. Yeni işten çıkarmalar ise tüm seviyeleri ve lokasyonları etkileyecek şekilde planlandı.

Şirket, bu kararı açıklarken “stratejik yeniden yapılandırma” ve “operasyonel verimlilik” gibi ifadeler kullandı. Ancak sektör uzmanları bu gelişmeyi, özellikle bulut bilişim ve yapay zeka yatırımları önceliklendirilirken, maliyetlerin azaltılması için alınmış zorunlu bir adım olarak yorumladı.

İşten çıkarmaların detayları henüz tam olarak açıklanmadı. Hangi departmanların veya ülkelerin daha fazla etkileneceği bilinmiyor. Ancak bazı kaynaklara göre, ağırlıklı olarak ürün geliştirme ve destek ekipleri bu dalgadan etkilenebilir.

Bu karar, Microsoft’un yapay zeka teknolojilerindeki liderliğini pekiştirmek için Azure, Copilot ve diğer AI tabanlı hizmetlerine daha fazla kaynak ayırma ihtiyacından doğdu. Şirket, geçtiğimiz aylarda da benzer adımlar atmış, düşük öncelikli bazı projeleri durdurmuştu.

Microsoft, işten çıkarılan çalışanlara “geçiş desteği” sunacağını ve iş bulma süreçlerinde yardımcı olacağını belirtti. Ancak şirket içindeki moral bozukluğu ve belirsizlik dikkat çekiyor.

Bu hamle, yalnızca Microsoft’u değil, genel teknoloji sektörü içindeki dengeyi de etkileyebilir. Uzmanlara göre, bu gelişme diğer büyük şirketlerde de benzer dalgaların öncüsü olabilir.

sahibinden.com, Türkiye Voleybol Milli Takımlar Ana Sponsoru Oldu!

0

Başarılarıyla ülkemizi gururlandıran Filenin Sultanları’nı ve Filenin Efeleri’ni desteklemek üzere Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF) ile sponsorluk anlaşmasına imza atan sahibinden.com, Türkiye Voleybol Milli Takımlarının ana sponsoru oldu.

Gerçekleştirilen imza törenine Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, sahibinden.com CEO’su Burak Ertaş’ın yanı sıra A Milli Kadın Voleybol ve A Milli Erkek Voleybol takımlarından oyuncular katılım gösterdi.

Gerçekleşen imza töreninde sahibinden.com CEO’su Burak Ertaş, “25 yıldır değerlerimize sahip çıkarak, toplumun her kesimine katma değer sunma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Toplumun birleştirici gücü olan sporun gelişimine katkı sağlamak ve Milli Takımlarımızın başarılarını desteklemek bu yaklaşımımızın önemli bir parçası. Bugün farklı spor dallarındaki sponsorluklarımıza bir yenisini ekledik. 60 milyondan fazla kullanıcımız ile başarılarıyla ilham veren Türkiye Voleybol Milli Takımlarının ana sponsoru olduk. Ayrıca, Kadın voleybolunun gururu A Milli Kadın Voleybol Takımımızın formalarında logomuzla yer alacak olmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Onların azmi, disiplini ve takım ruhuyla sahada sergiledikleri mücadeleye ortak olmaktan büyük heyecan duyuyoruz” dedi.

Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, sahibinden.com ile imzalanan anlaşmayla ilgili olarak şunları söyledi: “Türk voleybolu artık sadece sahadaki başarılarıyla değil, kurumsal yapısı, altyapısı ve vizyoner iş birlikleriyle de bir dünya markası haline geldi. Bu başarı yolculuğunda bizimle aynı hayali paylaşan sahibinden.com gibi güçlü bir markayla yol arkadaşlığı yapmaktan büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz. Bu iş birliğinin Türk sporuna ve voleybol camiamıza büyük katkılar sağlayacağına yürekten inanıyorum. sahibinden.com’un desteğiyle daha güzel işler yapacağımıza inanıyoruz. Daha büyük başarılara imza atmak için büyük aile olmak, hayal kurmak, hedef peşinde koşmak ve heyecanı kaybetmemek gerekiyor. Hepimize, Türk sporuna, Türk Voleyboluna ve değerli ortağımız sahibinden.com’a bu imzanın hayırlı olmasını diliyorum.”

Kurumlar en çok hangi yapay zekayı kullanıyor?

0

Fintech firması Ramp’ın işlem verilerine göre OpenAI, işletmelerin AI harcamalarını ele geçirme yarışında rakiplerinin çok önünde görünüyor. OpenAI kurumsal benimseme süreci hızla artarken, Ramp’ın kart ve fatura ödeme verilerinden yararlanarak AI ürünlerinin işletme tarafından benimsenme oranını tahmin eden Ramp AI Endeksi’ne göre, ABD’li işletmelerin %32,4’ü Nisan ayı itibarıyla OpenAI AI modelleri, platformları ve araçlarına abonelik için ödeme yapıyordu. Bu, Ocak ayındaki %18,9 ve Mart ayındaki %28’den fazla.

OpenAI kurumsal benimseme ile fark yarattı

Ramp’ın verileri, rakiplerin benzer bir ilerleme kaydetmekte zorlandığını gösteriyor. İşletmelerin yalnızca %8’i geçen ay Anthropic ürünlerine abone olmuştu. Ocak ayındaki %4,6’ya kıyasla. Bu arada, Google AI abonelikleri Şubat ayındaki %2,3’ten Nisan ayında %0,1’e düştü.

Ramp Ekonomisti Ara Kharzian yayınlanan bir blog yazısında “OpenAI, Ramp platformundaki diğer tüm işletmelerden daha hızlı müşteri eklemeye devam ediyor. Ramp AI Endeksimiz, işletmelerin OpenAI’yi benimsemesinin rakip model şirketlerden daha hızlı büyüdüğünü gösteriyor” dedi.

Açıkçası, Ramp’in AI Endeksi mükemmel bir ölçüm değil. Sadece yaklaşık 30.000 şirketten alınan kurumsal harcama verilerinin bir örneğine bakıyor. Dahası, endeks AI ürünlerini ve hizmetlerini satıcı adı ve satır öğesi ayrıntılarını kullanarak belirlediği için, muhtemelen diğer maliyet merkezlerine dahil edilen harcamaları kaçırıyor.

Yine de, rakamlar OpenAI’nin AI için büyük ve büyüyen kurumsal pazardaki hakimiyetini güçlendirdiğini gösteriyor. Nisan ayında yayınlanan bir raporda, OpenAI’nin 2 milyondan fazla işletme kullanıcısı olduğunu, Eylül ayındaki 1 milyon kullanıcıdan bir artış olduğunu söyledi. Şirket, kurumsal gelirin kârına önemli ölçüde katkıda bulunmasını bekliyor. Bloomberg’e göre, OpenAI bu yıl 12.7 milyar dolar ve 2026’da 29.4 milyar dolar gelir öngörüyor. OpenAI kurumsal benimseme ile bu farkı daha da açacak gibi görünüyor.