AliPay Çin’in dışına çıktı
Çin’in Amazon’u kabul edilen Alibaba’nın dijital ödeme alt yapısı AliPay, ceografik olarak “Batıda” sayılmasa da Batı dünyasının Doğu’daki üyelerinden Avustralya’ya erişmeyi başardı.
Avustralya’nın büyük bankalarından Commonwealth Bank of Australia ile ortaklık açıklayan Alibaba servisi bundan sonra Avustralya’da da kullanımda olacak.
Troll meselesine Büyük Britanya Prensi el attı
İnternetteki troll ve sanal saldırganlık meselesi, dijital dünyanın en büyük problemlerinden birine evriliyor.
Satışı için büyük teknoloji şirketleri ile pazarlık masasında olan Twitter’daki baş edilemeyen troll problemi nedeniyle Disney’in masadan kalkarak Twitter’ın fiyatının düşmesine neden olması henüz çok yeniyken mesele şimdi de Büyük Britanya Prensi William el atıyor.
Kraliçe’nin büyük oğlu görev başında
Kraliçe Elizabeth’ten İngiltere’nin kralı olacak Prens William, baba olduktan sonra, çocukların internette daha sağlıklı bir geleceğe sahip olabilmesi için sosyal projelere el atmıştı. Prens şimdi internetteki troll meselesinin nasıl çözülebileceğini konuşmak üzere Facebook ve Apple’ın CEO’ları ile toplantı yapacak. Mark Zuckerberg ve Tim Cook ile görüşmek için Californiya’ya gitme kararı alan Prens Williams aynı zamanda Google, Snapchat, Facebook ve Twitter’ın İngiltere’deki CEO’larından oluşan özel bir görev gücü oluşturmuş durumda. Bu görev gücüne Web’in mucidi olarak bilinen Sir Tim Berners-Lee de dahil. Prens, görev gücünden, interneti daha temiz, daha güvenli bir yer yapmak için gerekli kuralları ve yöntemleri araştırmalarını istemişti. Söz konusu ekip Mart 2017’de sorunun tespitini ve çözümünü içeren geniş bir raporla Prens’in karşısına çıkacak.ABD-İngiltere ele ele dünyayı kurtaracaklar
Prens elindeki bu raporla ABD’deki büyük teknoloji patronlarının karşısına çıkmayı ve İngiltere’nin çözümünü onlara anlatarak iş birliği kurmak istiyor. Şimdilik bu gezinin ne zaman yapılacağı belli değil ancak Mart 2017’den sonra gelecek olan raporun değerlendirmesi ve hazırlanacak sunumların bitirilmesi ardından operasyonun ABD ayağının start alması bekleniyor. Bakalım, kimsenin çözümünü bulamadığı internetteki troll problemine, İngiltere’nin yakışıklı prensi bir son verebilecek mi?Giphy’nin değeri 600 milyon dolara yükseldi
Küçük ama zekice bir fikrin ne kadar başarılı bir girişime dönüşebileceğinin son örneği, Giphy oldu.
Sosyal medyada hızla popülerleşen GIF animasyonları bir merkezde toplayarak kategorilendiren ve kolayca aranmasını sağlayan Giphy, henüz tek kuruş para kazanamıyor olmasına rağmen, yatırımcılardan aldığı 72 milyon dolarlık yeni fon ile birlikte toplam değerini 600 milyon dolara yükseltti.
Popüler GIF servisi, Şubat ayında da 55 milyon dolar fon bularak dikkatleri üzerine çekmişti.
Başkalarının ürettiği hazır içeriği toplayıp dağıtan çok basit bir servis olmasına rağmen değerinin hızla 1 milyar dolara yaklaşması, onu Silikon Vadisi’nin de gündemine taşıdı.
Güçlü bir pazarlama aracı olarak Giphy
Ancak servis sadece içerik toplayan ve yayınlayan basit bir web sitesi olarak işlev görmüyor. Şirketin pazarlama uzmanları, GIF servisi ile dev markalar arasında önemli anlaşmalar imzalıyorlar. Örneğin, geçtiğimiz haftalarda McDonalds ve Nike ile varılan anlaşma gereğince Giphy’de markalı GIF animasyonları yayınlanmaya başlamıştı. Henüz 3 yaşında olan startup’ın şimdiden 100 milyon kullanıcısı bulunuyor ve kullanıcı sayısı hızla artıyor. GIF servisinin CEO’su Alex Chung da Silikon Vadisi’nin yeni milyarderi olma hedefine aynı hızla yaklaşıyor.Enerji devrimi meslekleri de dönüştürüyor
ABD, petrole en fazla ihtiyaç duyan ülke olmasına rağmen, petrolden ve diğer fosil yakıtlardan en hızlı şekilde kurtulacak ülkelerden biri olabilir. ABD menşeli birçok firma, özellikle güneş ve rüzgar enerjisini kişisel kullanıma indirebilmek için hızla ve başarı ile enerji çalışmaları yapıyor.
Ancak temiz enerji kullanımı arttıkça başka bir problem ortaya çıkıyor. Fosil yakıt endüstrisinde çalışan işçiler için yeni işler yaratmak gerekiyor.
ABD Başkanı Barack Obama bu sorunu çözmek üzere 28 milyon dolar bütçeli yeni bir programın düğmesine bastı.
Yeni eğitim programıyla, Virginia’da ülkenin ihtiyacı olan insansız uçak pilotlarının eğitimi ve yerleşimi için bir merkez kuruluyor. ABD bu merkezden, dünyanın her yerindeki insansız uçakların yönetimini sağlayacak ve drone pilotları bu merkezde, ABD ordusunun drone’larını yönetebilecek.
Drone eğitimi için kullanılacak olan Mountain Empire Community College ise aslında daha önce kömür madenlerinde çalışacak işçileri eğiten kurum olarak biliniyor.
Yani ABD kömür endüstrisini artık resmen kapatıyor ve bu madenlerde çalışan işçileri de ABD ordusunun drone’larını uçurmak için ihtiyaç duyduğu pilotlar olarak eğitmeye başlıyor.
Colorado, Montana, Utah ve Wyoming’teki kömür işletmeleri için de benzer teşvikler ve dönüşüm programları devreye girecek.
Ayrıca Virginia’da bir de siber güvenlik eğitim kurumu kurulacak ve kömür işçilerinden ilgi duyanlar burada eğitilerek, ABD’nin ihtiyacı olan siber güvenlik operasyonlarında görev alacaklar.
Enerji için güneşten başkasına gerek yok
Son yılların öne çıkan araç firmalarından biri olan Tesla’nın kurucusu Elon Musk, Los Angeles’da Universal stüdyolarında bir tanıtım etkinliği düzenledi. Etkinlikte firma, evler için geliştirdiği yeni nesil güneş panelini ve pil paketini tanıttı.
Tesla’nın kurucusu Elon Musk, etkinlikte ilk olarak evler için geliştirdikleri yeni nesil güneş panelini duyurdu. Daha önce de Solar City’i satın almasıyla güneş panelleri üzerine bir duyuru gerçekleştirileceği bilinen firma, etkinlikten önce bu panelleri basın mensuplarına göstermek için Türkçesiyle Umutsuz Ev Kadınları dizisinin evinin çatısına yerleştirmiş.
Etkinlik boyunca Tesla’nın yeni güneş panelini firma duyuruncaya kadar hiçbir basın mensubunun fark etmemesi de güneş panellerinin sahip olduğu tasarımın bir başarısı. Herkes tarafından bilinen klasik mavi güneş panellerinin aksine Tesla, çatının doğal görüntüsünü bozmamaya çalışmış.
Panellerin fiyatlarıyla ilgili Elon Musk, normal bir çatı ve elektrik üretiminin maliyetinden daha az şeklinde bir açıklama yaptı. Firma, panellerle ilgili metre kare başına kesin bir fiyat vermedi. Aynı zamanda firmanın güneş panellerini doğrudan kendisi kuracak ve aracı firmalarla çalışmayacak. Bu da Türkiye’ye bu panelleri kolay kolay getiremeyeceğimiz anlamına geliyor.
Tabi ki gün boyunca elde edilecek enerjinin saklı tutulacağı yeni bir pil de etkinlikte duyurulanlar arasında. Yenilenen Powerwall pil paketinin içinde iki adet 14 kilowatt saat lityum iyon pil bulunuyor. Bu pil ile birlikte gün boyunca ışıklandırılmış 4 oda, buzdolabı ve diğer cihazlara elektrik sağlanabilecek.
Yenilenen Powerwall aynı zamanda bu sefer kendi içerisinde güç dönüştürücü de içeriyor. Güneş panelindeki enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren bu güç dönüştürücüyü eski sürümde sizin harici olarak satın alıp takmanız gerekiyordu. Bu bağlamda önemli bir maliyet ve zaman tasarrufu da sağlanmış olacak. Pilin fiyatı 5.500 dolar.
Powerwall, Tesla elektrikli otomobillerin pil teknolojisi kullanılarak geliştirilen ev tipi bir enerji depolama cihazı. Aslında temel olarak hepimizin dizüstü bilgisayarlarında ve cep telefonlarında kullanılan lityum iyon pillerden pek farklı değil. Fark boyutlarında gizli. Bütün evin elektrik ihtiyacını günlerce depolayabiliyor ve Nesnelerin İnterneti kullanılarak uzaktan yönetilebiliyor.
2017’de güneş paneli sistemlerinin kurulumuna başlayacaklarını belirten Elon Musk, panellerin dayanıklılığı ile ilgili herhangi bir asfalttan 3 kat daha uzun ömürlü olduğunu belirtti. Panellerin quartzdan yapıldığını belirten Musk, eskimeyeceğini ve neredeyse sonsuz bir ömrü olduğunu da sözlerine ekledi.
Tesla, yalnızca bu yeni enerji depolama ürünlerini geliştirmek için dünyanın en büyük fabrikasını kurmakta. Fabrika o kadar büyük ki, daha bitmeden belli bir kısmı üretime geçti ve yeni 2170 kodlu batarya hücrelerini üretmeye başladı. Gigafactory adındaki bu fabrikada hem Tesla araçları için hem de Powerwall’lar için gereken piller üretiliyor. Tesla’nın böyle bir yatırıma gitmesinin sebebi ise mecburiyet. Böyle bir lityum iyon pil talebini karşılayabilecek dünya üzerinde başka bir fabrika yok.
Elon Musk tüm yenilenebilir enerji kaynakları arasında en çok güneş enerjisine yatırım yapıyor ve yeni üretilen ürünleri daha sonra başka ürünlerde de kullanılmak üzere inovasyona sokma konusunda oldukça becerikli. Tesla otomobillerin pillerini evlerde enerji depolama sistemi olarak kullanmak gibi. Elon Musk’ın SpaceX gibi diğer projelerini de düşündüğümüzde güneş enerjisine yatırım yapmak en mantıklısı gibi duruyor. Solar Roof ürünü ortaya çıktıktan bir süre sonra, elektrikli otomobillerde de ayrıca bir enerji kaynağı olarak kullanılacağını, araçların sürü sırasında da güneş enerjisinden faydalanacaklarını düşünüyoruz. Ayrıca aynı teknoloji, şarj istasyonlarına da gelecektir. Sonuçta araçta kullanılan elektrik fosil yakıtlar ile elde ediliyorsa, aslında aracın elektrikli olmasının pek bir anlamı kalmıyor.
Bütün bunların yanında güneş enerjisi, Mars’ta ilk etap kolonilerde bulabileceğimiz tek enerji türü. Elon Musk SpaceX şirketi ile çok ciddi bir şekilde Mars’a insan göndermeye hazırlanıyor. Uluslararası Uzay İstasyonu kargo görevleri için geliştirdiği roket ve modüller, bu ana misyondan önce SpaceX’in deneyim elde etmesine yaradı. Bu deneyimi kullanarak tasarımları yapılan yeni ve çok daha güçlü roketler ile uzun süre uzayda insan taşıyacak modüllerin prototipleri hazır. Bazıları başarı ile denendi bile. Böyle bir görev için çok fazla enerji ihtiyacı doğacak. Enerjinin bulunmadığı durumlarda depolardan kullanılması gerekecek. Uzayda yol alırken veya Mars’ta maden kazıp hidrojenden yakıt üretmeden önce bulunabilecek tek ve yegane enerji kaynağı ise güneş.
Kaan Terzioğlu, GSMA Yönetim Kurulu’na seçildi
Mobil iletişim sektörünün rotasına yön veren ve 800’ün üzerinde GSM şirketinin üyesi olduğu GSMA (Dünya GSM Birliği), 2017-2018 döneminde görev yapacak 26 Yönetim Kurulu Üyesini belirledi. Geçtiğimiz dönemde sektöre yönelik katkılarıyla öne çıkan Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, 2 yıllık yeni dönemde GSMA’in Yönetim Kurulu’nda görev yapacak. GSMA’in yeni Yönetim Kurulu 1 Ocak 2017 itibariyle göreve başlayacak ve 2 yıl süreyle sektöre yön verecek.
Türkiye’nin dünyada mobil iletişim konusunda en ilginç hikayeye sahip ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Kaan Terzioğlu, Turkcell’in 4.5G’de üstlendiği teknolojik liderlik, servis odaklı büyüme modeli ve bölgedeki gücüyle GSMA’e katkıda bulunmaya devam edeceğini vurguladı.
Terzioğlu “Türkiye’nin pek çok batılı kurum tarafından yalnızlaştırıldığı bu dönemde GSMA gibi önemli bir kurumda yer almanın ayrı bir değeri var. Türkiye’nin geleceğine yön vereceğine inandığımız bu dönemde, mobil iletişim sektörünün gelişmesi için bizlerle aynı özveri içerisinde çalışan ve destek veren Türk Telekom’a ayrıca teşekkür ediyorum. Bu gibi değerli işbirlikleri ile ülkemizi uluslararası platformlarda daha da üst yerlere taşıyacağımıza inanıyoruz. Böyle bir süreçte bu güçlü organizasyonda yer almaktan ülkemiz ve şirketim adına gurur duyuyorum” dedi.
GSMA (Dünya GSM Birliği) dünyada 800’den fazla GSM operatörünü ve ilgili yan sektörlerdeki yaklaşık 300 şirketi temsil ediyor. GSMA ayrıca, mobil iletişim sektörünün en büyük etkinliği olan Mobil Dünya Kongresi (Mobile World Congress) başta olmak üzere pek çok bölgesel toplantı ve etkinliğe ev sahipliği yapıyor.
Mobil iletişimin insani kalkınmaya destek verme konusundaki gücünün her geçen gün artması üzerinde, GSMA kalkınma hedefleri konusunda da seferberlik başlatmış ve Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne yönelik desteğini açıklamıştı.
SAP Forum 21. kez profesyonelleri buluşturdu
SAP Forum İstanbul, iş dünyasının farklı sektörlerinden 5 bine yakın profesyonelin katılımıyla 21. kez gerçekleştirildi.
SAP’nin ‘Reimagine Business for the Digital Economy’ temasıyla 27 Ekim 2016 tarihinde İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdiği etkinlikte iş dünyasında yaşanan hızlı dönüşüm ve teknoloji trendleri değerlendirildi. SAP, IBM, Microsoft ve Intel gibi global teknoloji liderlerinin dijital dönüşüm vizyonlarının ele alındığı “İnovasyon Paneli”, Mirgün Cabas’ın moderatörlüğünde gerçekleştirildi.
Dijitalleşmeyle birlikte değişen iş dünyası için yenilikçi çözüm ve fikirlerin paylaşıldığı etkinliğin açılış konuşmasını SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin yaptı. Dijital dönüşümün ekonomiyi ve şirketleri nasıl etkileyeceğine dair öngörülerini paylaşan Keskin “Bugünün çalışma prensiplerini değiştirirken, gelecek kuşakların çalışma biçimlerini de şekillendiriyoruz. İş modellerini geliştirmek ve geleceği şekillendirmek ise teknolojiyi en etkin şekilde kullanmaktan geçiyor. SAP bugün, 300 bin kurumun iş süreçlerini daha iyi yönetmesi için ileri teknolojiler ve çözümler geliştiriyor. Güçlü bir iş ağına sahibiz, bu iş ağını dünyanın en büyük iş problemlerini çözmek için kullanıyoruz. Sahip olduğumuz bu uzmanlığı ve her sektörden yüzlerce global proje deneyimini Türk şirketlerine aktarıyoruz” dedi.
“Hayaller hedeflere, hedefler de başarı hikayelerine dönüşüyor”
Keskin “Hem kurumsal hem de bireysel hayatlarımızda yepyeni bir dönemi yaşıyoruz. Bu yeni dönemde bizleri ileriye taşıyacak en önemli faktör her gün yaptığımız işleri yeniden hayal etmek olacak. Eşi benzeri olmayan şeyleri hayal etmek zor, ancak bunu yapmazsak yarına geç kalacağımızı bilmeliyiz. Önümüzdeki 5-10 yıl çok daha çığır açıcı gelişmelere sahne olacak, hayal etmek artık bir tercihten öte, adeta bir zorunluluk. Bu felsefe ile ilerlediğimizde insanların hayatını iyileştirecek, fark yaratacak ve sinerji oluşturacak adımları da atmış olacağız” dedi.Dijital ekonomiye yön veren liderler, gelecek hayallerini paylaştı
Forum’un açılışında düzenlenen, teknoloji dünyasının devlerini bir araya getiren İnovasyon Paneli’nde SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin, IBM Türk Genel Müdürü Defne Tozan, İntel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın ve Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu, yeniden hayal etmenin ekonominin geleceğini nasıl etkileyeceğine dair görüş ve planlarını paylaştılar. Intel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın “İçinde bulunduğumuz dönemin en önemli gündemi veriyi değere dönüştürmek. Öyle ki dijitalleşme bireylerin verimliliğini beş yıl içerisinde %19, kurumların verimliliğini ise yüzde 4-5 civarında artırdı. Önümüzdeki beş yıl içerisinde kurumların verimlilik artışı da çift haneli rakamlara ulaşacak” dedi. IBM Türk Genel Müdürü Defne Tozan, son yirmi yılda hayatımızda çok şeyin değiştiğini ancak önümüzdeki beş yılda bu değişimin daha da ivmeleneceğini belirterek “IBM Türk olarak geleceği bugünden hayal ediyor, verinin doğru şekilde değerlendirilmesini önemsiyoruz” dedi. Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu “Dijital dönüşüm ve bulut bilişim dünyayı demokratikleştiriyor. Artık küçük bir işletme ile bir dünya devi, şirketinin ihtiyacına göre aynı alt yapıdan yararlanabiliyor. İçinde bulunduğumuz bu yeni dönemde 5 mega trend görüyoruz. Bunlar; büyük veri, sosyal-kurumsal ağlar, mobilite, bulut bilişim ve siber güvenlik” dedi. Zeynep Keskin “SAP Türkiye olarak Türkiye’de 15 yıldır hiç durmadan hayal ediyoruz ve ülkemizin her bölgesinde insanların işlerine ve yaşamlarına dokunuyoruz. Bu hayal müşterilerimizle birlikte sektörleri ve ekosistemimizi büyüttü. SAP Türkiye olarak 18 kişiden 250 kişiye ulaştık. Bugün 1300’den fazla müşterimiz, 67 iş ortağımızla birlikte 27 üniversite ile işbirliğimiz var. Dijital ekonominin şekillendirdiği bu yeni dönemde her şirket alanının dışına çıkmak için farklı sektörlerdeki şirketlerle işbirliği yapıyor. Birlikte inovasyonlara imza atıyorlar. Birlikte geliştirmek artık her zamankinden önemli. Endüstri 4.0 çağında, müşteri üretimin odağına yerleşirken firmalar stratejilerinde kullanıcı deneyimini derinleştirmeye ve nesnelerin internet ile oluşan akıllı üretime odaklanıyor” dedi.Başarı hikayelerine dönüşen hayaller ödüllendirildi
Tüpraş, KoçSistem, Carrefoursa, Türk Traktör, Aygaz, Yaşar Holding, Mercedes Benz ve Vestel gibi sektöründe lider kurumların hayata geçirdiği SAP projeleri ve başarı hikayelerinin paylaşıldığı SAP Forum İstanbul’da katılımcılarla paylaşıldı. SAP Forum İstanbul’da Yılın SAP İnovasyon Ödülü ve Yılın SAP Dijital Dönüşüm Ödülü de sahiplerini buldu. SAP’nin dijital dönüşümde inovasyon kriterlerini yerine getiren Yıldırım Holding Yılın SAP İnovasyon Ödülü’nün, Türk Traktör ise Yılın SAP Dijital Dönüşüm Ödülü’nün sahibi oldu. Yıldırım Grup Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Alp Malazgirt ile Türk Traktör ve Ziraat Makinaları A.Ş CEO’su Marco Votta ödüllerini SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin’in elinden aldı.Siber suçlar bir hizmet sektörüne mi dönüşüyor?
Intel Security, sağlık sektörüne yönelik işlenen siber suçları ele alan McAfee Labs Sağlık Uyarıları raporunu yayınladı. Rapor, siber saldırılarla çalınan sağlık kayıtlarının sebep olduğu zararlar, bir ‘hizmet sektörüne’ dönüşen bu alandaki son trendler ve ilaç ve biyoteknoloji alanındaki fikri haklara yönelik siber saldırılara dair detaylı bir inceleme sunuyor.
Intel Security, son yıllarda siber suçluların veri hırsızlığı alanında finansal hesapların yanı sıra medikal kayıtlara da odaklanmaya başladığını tespit etti. Kredi kartı ve banka kartlarına ait bilgiler kolaylıklar iptal edilebilir ya da değiştirilebilirken, sağlık kayıtlarında soyadı, sosyal güvenlik numarası, kimlik numarası, sigorta bilgileri gibi değiştirilmesi mümkün olmayan veriler bulunuyor. Çalınan sağlık kayıtlarının sağladığı mali getirilerin finansal veri hırsızlığının getirilerini geçmesi öngörülüyordu. Ancak Intel Security’nin 2016 raporu bu beklentinin henüz gerçekleşmediğini ortaya koydu.
Intel Security, son raporunda çalınan sağlık kayıtlarının, bireylerin kimlik bilgilerine göre daha yüksek ancak bireysel finansal hesap verilerinden düşük getiri sağladığını açıkladı. Finansal hesaplara ait verilerin satış fiyatı, her bir kayıt için 14 ila 25 Dolar arasında değişirken, kredi kartı ve banka kartı verileri 4-5 Dolar, medikal kayıt verileri ise 0.03-2.42 Dolar arasında kazanç getiriyor. Araştırma sonuçları gösteriyor ki, finansal hesap verilerinin paraya dönüştürülmesi, daha fazla yatırım yapmayı gerektiren sağlık verilerine göre daha kolay. Sağlık verilerini ele geçiren siber suçluların bu verileri analiz etmesi, farklı veri kaynaklarıyla karşılaştırması ve ondan sonra şantaj, sahtecilik gibi yollarla kazanca dönüştürmesi gerekiyor. Dolayısıyla siber suçlular için finansal veriler halen daha hızlı ve yatırımın geri dönüşü açısından daha cazip bir kaynak.
Çalıntı verilerde önemli olanın bilginin kalıcılığı değil hızla paraya dönüştürülebilmesi olduğunu belirten Intel Security Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’dan Sorumlu CTO Raj Samani, rapora ilişkin şu açıklamada bulundu: “Bir siber suçlu kredi kartı veya banka kartı bilgilerini çaldığında, bankalar ya da hesap sahipleri hırsızlığı fark etmeden hızlıca bu verileri satabiliyor. Aynı sayıda medikal kayıt, çok değerli ve bireylere dair değiştirilemez veriler içerse de bu verileri paraya çevirmek için hem zaman hem de kaynak anlamında çok daha fazla yatırım gerekiyor. Öte yandan, rapor sonuçlarına göre kurumsal casusluk da dijital alanda hızla yükselen bir trend. Sağlık sektöründeki kurumların her yıl Ar-Ge çalışmalarına çok büyük bütçeler ayırdığının farkında olan siber suçlular, bu sektörü karlı bir alan olarak ele alıyor”.
Intel Security aynı zamanda siber suçluların sağlık sektörüne yönelik saldırılarını yönetmek üzere farklı siber suç hizmetlerinden faydalandığını da ortaya çıkardı. Araştırmacılar, sağlık kayıtları sızıntılarının ardında siber saldırı araçlarını satın alma ya da kiralama yöntemlerinin olduğunu saptadı. Bir vakada, teknik yetkinliği zayıf olan bir siber hırsız, güvenlik açığı olan bir kurumu hedeflediği siber saldırı için gerekli araçları başka bir siber suçludan satın aldı. Bu işlem kapsamında ücretsiz teknik destek de alan siber hırsız 1.000 adet medikal kaydı ele geçirdi. Bu siber hırsızlık ile 15.564 Dolar değerinde kazanç elde edilebildiği bilgisi paylaşıldı.
Araştırmacılar, siber suçluların sağlık kurumlarına dair değerli bilgileri sızdıracak kişileri ekiplerine katmak için online ilanlar ve sosyal medyayı yoğun bir şekilde kullandıklarını da gözlemledi.
Intel Security, biyoteknoloji ve ilaç şirketlerinin fikri haklarına yönelik saldırıları da inceledi. Araştırmaya göre, hastalara ait sağlık bilgilerine kıyasla bu tip bilgilerin ekonomik değerinin çok daha yüksek olduğu tespit edildi.
Intel Security araştırmacıları yeni nesil ilaçlara ait formüller, ilaç test sonuçları ve kurumların diğer gizli bilgilerinin çok yüksek bir mali değer yarattığını ortaya çıkardı. Bu doğrultuda biyo-ilaç şirketleri, bu şirketlerin iş ortakları ve hatta yeni ilaçların pazara sürülmesi aşamasında rol alan hükümet organları, siber suçluların hedefinde yer alıyor.
BKM 2016 yılı Eylül ayı verilerini açıkladı
Bankalararası Kart Merkezi (BKM) 2016 yılının Eylül ayına dair verileri açıkladı. Banka kartları ve kredi kartları ile Eylül ayında toplam 49 milyar TL’lik ödeme yapıldı. Bu tutarın 44,5 milyar TL’si kredi kartları ile yapılırken 4,5 milyar TL’sinde banka kartları kullanıldı. Önceki yılın aynı dönemine göre banka kartı ile ödemeler %33, kredi kartı ile ödemeler ise %8 oranında arttı.
Cüzdanımızda ortalama iki kart taşıyoruz
Türkiye’de yaklaşık 22 milyon kişinin kredi kartı bulunuyor. Toplamda 54,4 milyon bireysel kredi kartı bulunduğu, bunların da 4,9 milyonunun sanal kart olduğu göz önüne alındığında Türkiye’de kredi kartı sahiplerinin, cüzdanlarında ortalama 2,25 kredi kartı taşıdığı ortaya çıkıyor. BKM Genel Müdürü Dr. Soner Canko, “Bu değer, kart sahiplerinin sağlık gibi acil ihtiyaçlar veya planlanmamış olası yüksek tutarlı ihtiyaçlar için tedbir amaçlı olarak ilave kart taşıdığını, ihtiyaç duymadığı fazla kartları ise kullanmadığını gösteriyor” diyor.Kredi kartı kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye güç katmaya devam ediyor
Türkiye’de yaklaşık 56 milyon olan yetişkin nüfusun %40’ının bir ya da birden fazla kredi kartı bulunuyor. 1 Bu da her beş yetişkinden ikisinin kredi kartı sahibi olduğu anlamına geliyor. Kredi kartı ile ödeme alışkanlığının kayıt dışı ekonomiyle mücadeledeki etkisine vurgu yapan BKM Genel Müdürü Dr. Soner Canko, “Geçen yılın aynı döneminde yüzde 38 olan bu oranın yüzde 40’a çıkması, ödemelerin kayıt altına alınması ile ülke ekonomisine olan katkısı dikkate alındığında olumlu bir gösterge olarak göze çarpıyor. Ancak kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında kart sahipliğinin artırılması konusunda daha fazla yol kat etmeliyiz” diyor.Kredi kartı borçluluk seviyesi geçen yılla aynı
BKM’nin açıkladığı verilere göre Eylül ayında 35,6 milyar TL bireysel kredi kartı harcaması yapıldı. 22 milyon kişinin kredi kartına sahip olduğu göz önüne alındığında kişi başı ortalama harcama tutarı 1.616 TL olarak gerçekleşti. 2015 Eylül verilerine göre kişi başı ortalama harcama tutarının 1.591 TL olduğu dikkate alındığında aylık ortalama harcama tutarının aynı seviyelerde kaldığı görülüyor. Verilere göre Eylül itibarıyla bireysel kredi kartı bakiyesi 82 milyar TL tutarında. İleriki dönem taksitleri de içeren bu tutar göz önüne alındığında kişi başına borçluluğun 3.727 TL olduğu görülüyor. 2015 yılının aynı döneminde 3.677 TL olan bu tutar dikkate alındığında kişi başına borçluluğun da aylık ortalama harcama tutarı gibi aynı seviyede kaldığı görülüyor. BKM Genel Müdürü Dr. Soner Canko, “Hem bireysel kredi kartı ortalama harcama tutarının hem de kişi başı kredi kartı borcunun önceki yıla göre aynı seviyede kaldığı göz önüne alındığında, kartlı ödeme sektörü büyümesinin kart kullanıcılarının daha çok harcamasıyla değil sisteme yeni giren kullanıcılarla gerçekleştiği görülüyor” diye ekliyor.Esnaf ticari kartın avantajlarını sevdi
BKM’nin açıkladığı verilere göre Eylül ayı sonunda Türkiye’deki 57,7 milyon kredi kartının 3,3 milyon adedini ticari kredi kartları oluşturuyor. Önceki yılın aynı dönemine göre kıyaslandığında ticari kredi kartı sayısında %5 oranında artış görülüyor. Son yıllarda önemi hızla artan ve çek-senet gibi geleneksel ödeme araçlarının yerini alan ticari kredi kartları ile ödemeler hızlı büyümesini sürdürüyor. Yılın ilk dokuz ayında ticari kredi kartlarıyla yapılan ödeme tutarı 81 milyar TL olurken bu değer, 2015 yılının aynı dönemine göre %17 büyümeye işaret ediyor.Qualcomm akıllı araç pazarına giriyor
Mobil işlemci pazarının güçlü ismi Qualcomm, pazardaki konumunu çok güçlendirecek önemli bir satın almaya imza attı.
Rakibi NXP’yi 47 milyar dolara satın aldığını açıklayan Qualcomm, böylece mobil işlemci pazarında iyice güçlenmiş oldu. Bu alanda kendine yer edinmeye çalışan Intel ise şimdi daha güçlü bir Qualcomm ile rekabet etmek zorunda.
Snapdragon işlemcileri ile neredeyse tüm mobil cihazlara girmiş olan Qualcomm’ın, Hollanda merkezli NXP’yi satın almasıyla, akıllı otomobil alanında eli güçlenmiş oldu.
NXP’nin, özellikle Apple cihazları için çeşitli işlemciler ve sensörler üretiyor olması da, fiyatın 47 milyar dolar gibi rekor bir düzeye ulaşmasında büyük önem taşıyor.
44 bin çalışana sahip NXP’nin satın alma işlemi ise 2017 yılında tamamlanmış olacak.
Satın almanın bir diğer önemli noktası ise, kısa süre önce Apple ile anlaşma yaparak iPhone’lara sensör üretmeye başlayan Intel’e cevap olarak Qualcomm’un da Apple ile anlaşması bulunan NXP’yi satın alması.
Kişisel Verileri Koruma Kurulu üyeleri belirlendi
7 Nisan 2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6698 sayılı Kişisel Verilerin Koruması Kanunu kapsamında 6 ay içinde kurulması istenen Kişisel Verileri Koruma Kurulu 9 üyesinden 5 tanesi TBMM tarafından seçildi. Geri kalan 4 üyenin 2sini Cumhurbaşkanı, 2sini ise Bakanlar Kurulu atayacak. İlk başkan, başkan yardımcısı ve kurayla belirlenen 2 üye 6 yıl, diğer üyeler ise 4 yıl süreyle görev yapacaklar.
TBMM Genel Kurulunda, Kişisel Verileri Koruma Kuruluna üyelik seçimi için 5 kişilik Tasnif Komisyonu oluşturuldu. Seçime 269 milletvekili katıldı. Her parti, seçeceği üyenin 2 katı kadar aday bildirdi.
AK Parti Ümmet Artuç (4 oy), Cabir Bilirgen (255 oy), Orhan Özdemir (7 oy), Cengiz Paşaoğlu (252 oy), Şevket Sarıcaoğlu (8 oy) ve Mehmet Niyazi Tanılır’ı (256 oy) aday gösterdi.
CHP, Turan Arık (234 oy) ve Elçin İset’i (5 oy) aday gösterirken, HDP’nin adayları Yusuf Alataş (218 oy) ve Ferhat Kabaiş (6 oy) oldu. Oylamada bir oy boş çıkarken, 2 oy da geçersiz sayıldı.
Oylama sonucuna göre, AKP’den Cabir Bilirgen, Cengiz Paşaoğlu ve Mehmet Niyazi Tanılır, CHP’den Turan Arık ve HDP’den Yusuf Alataş, Kişisel Verileri Koruma Kurulu üyesi seçildi.
Kişisel Verileri Koruma Kurulu Başbakanlık altında çalışacak bir kurum olarak yapılandırıldı ve şimdilik 195 kadrosu bulunuyor.
Kuruma bütçe tahsis edilene kadar; Kurumun giderleri Başbakanlık bütçesinden karşılanacak; Kurumun hizmetlerini yerine getirmesi amacıyla bina, araç, gereç, mefruşat ve donanım gibi gerekli tüm destek hizmetleri Başbakanlıkça sağlanacak; Kurumun hizmet birimleri faaliyete geçinceye kadar sekretarya hizmetleri Başbakanlık tarafından yerine getirilecek.
Kurulun görevleri 6698 sayılı kanunda şöyle belirtiliyor:
a) Kişisel verilerin, temel hak ve özgürlüklere uygun şekilde işlenmesini sağlamak.
b) Kişisel verilerle ilgili haklarının ihlal edildiğini ileri sürenlerin şikâyetlerini karara bağlamak.
c) Şikâyet üzerine veya ihlal iddiasını öğrenmesi durumunda resen görev alanına giren konularda kişisel verilerin kanunlara uygun olarak işlenip işlenmediğini incelemek ve gerektiğinde bu konuda geçici önlemler almak.
ç) Özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi için aranan yeterli önlemleri belirlemek.
d) Veri Sorumluları Sicilinin tutulmasını sağlamak.
e) Kurulun görev alanı ile Kurumun işleyişine ilişkin konularda gerekli düzenleyici işlemleri yapmak.
f) Veri güvenliğine ilişkin yükümlülükleri belirlemek amacıyla düzenleyici işlem yapmak.
g) Veri sorumlusunun ve temsilcisinin görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin düzenleyici işlem yapmak.
ğ) Bu Kanunda öngörülen idari yaptırımlara karar vermek.
h) Diğer kurum ve kuruluşlarca hazırlanan ve kişisel verilere ilişkin hüküm içeren mevzuat taslakları hakkında görüş bildirmek.
ı) Kurumun; stratejik planını karara bağlamak, amaç ve hedeflerini, hizmet kalite standartlarını ve performans kriterlerini belirlemek.
i) Kurumun stratejik planı ile amaç ve hedeflerine uygun olarak hazırlanan bütçe teklifini görüşmek ve karara bağlamak.
j) Kurumun performansı, mali durumu, yıllık faaliyetleri ve ihtiyaç duyulan konular hakkında hazırlanan rapor taslaklarını onaylamak ve yayımlamak.
k) Taşınmaz alımı, satımı ve kiralanması konularındaki önerileri görüşüp karara bağlamak.
l) Kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.
5G 2020’de geliyor
4.5G’ye henüz geçeli 1 yıl olmamasına karşın, operatörler zaman kaybetmeyerek 5G konusunda ki hazırlıklarını devam ettiriyor. Turkcell ve Vodafone, 5G konusunda ki gelecek planlarıyla ilgili açıklama yaptılar.
5G saha testleri Turkcell tarafından yönetilecek
Turkcell, yaptığı açıklamada 2013 yılından beri üyesi oldukları Yeni Nesil Mobil Şebekeler Birliği’nin yakın zamanda gerçekleştirilecek 5G saha testlerinin yönetiminin kendilerine verildiğini açıkladı. Konu ile ilgili Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, Dünyada 5G standartlarının belirlenme sürecinde aktif rol almaktan ve ilk 5G saha testlerini yapacak birim içinde olmaktan dolayı memnun olduklarını belirtti.Çalışmalar 2017’de başlıyor
5G çalışmaları dünya genelinde 2017’de başlayacak. 2017 Nisan ayında 5G’nin standartları belirlenecek, sonrasında altyapı üreticileri bu standartlara uygun ilk prototipleri geliştirecek. Daha sonrasında Türkiye’den Turkcell’in yer aldığı bir ekip ilk saha testlerini gerçekleştirecek. Bu testler 2017 ortasından 2018 sonuna kadar devam edecek. Gelişen Teknolojiyle birlikte kapasite sorunlarının 5G ile çözüleceğini belirten firma, bugün bir baz istasyonuna bağlanan yüzlerce kişinin ortak bir kapasiteyi kullandığını ancak 5G ile birlikte 1 kilometrekare alan içinde 1 milyon cihazın sorun yaşamadan veri alıp gönderebilmesinin mümkün olacağını ifade etti. Kapasite sorunun çözümüyle birlikte indirme hızının 10 Gigabit’lere kadar ulaşacağı da söylenenler arasında.Vodafone hız detaylarını açıkladı
Vodafone Türkiye Teknolojiden Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Mallik Rao, 4.5 G’den 10 ile 100 kat daha hızlı olan ve 1000 kata kadar daha fazla kapasite sunan 5G hizmetiyle ilgili bilgiler verildi. 5G’ye 5 adımda çalışmalarını sürdürdüğünü belirten firma, aynı zamanda canlı olarak bir test gerçekleştirdi. 3 farklı frekans bandını birleştirerek ilk canlı lisanslı/lisanssız spektrum birleştirme testini gerçekleştiren firma, 400 Mbps hıza ulaştı.Nesnelerin interneti hayatımıza girecek
Gigabit Toplumu 5G ile mümkün olacak diyen Mallik Rao, 5G’nin sadece daha hızlı bir internet amacı gütmediğine dikkat çekerek bağlantılı araçlardan bağlayıcı cihazlara pek çok uygulamanın hayata geçmesine olanak sağlayacağını ifade etti. 5G ile birlikte gecikme süreleri ciddi bir biçimde azaltılarak yeni nesil makineler arası iletişim uygulamaları hayata geçirilebilecek. Tek şebekeye birden fazla cihazın bağlanması, artık sorun olmayacak. 5G ile birlikte gecikme süresi insan refleksi hızı olan 1 milisaniyeye düşecek. Altyapı bağımlılığı ortadan kalkıyor Firma geliştirdiği portatif çekim noktaları fikri ile birlikte içinde SIM kart bulunan portatif bir kutu aracılığıyla kullanıcıların şebeke ihtiyacı giderilecek. Aynı zamanda firma şebeke fonksiyon sanallaştırma ile servislerinin bir çoğunu bulut ortamına taşıyarak altyapı bağımlılığını ortadan kaldırıp, kullanıcılara daha hızlı ve esnek servisler sunmayı planlıyor.5G laboratuvarı kuruldu
Firma, aynı zamanda 2 yıl önce içinde Türk mühendislerin de olduğu bir 5G laboratuvarını en köklü üniversitelerden biri olan Dresden Teknik Üniversitesi’nde kurduğu belirtti. 5G ve daha ilerisi için araştırmalar yapan mühendisler, geleceğin mobil teknolojilerini geliştirecek çalışmalara imza atıyor.5G kullanıcılara neler sunacak?
5G başta maksimum kapasite kullanımı sayesinde indirme ve gönderme hızlarında artış sağlayacak. Aynı zamanda düşen gecikme süreleri ile birlikte uzaktan yönetilen onlarca makine veya yüzlerce sensörün çalışması milisaniyeler içinde gerçekleşecek ve bu durum kullanıcılara olumlu olarak yansıyacak. Yüksek hız ve düşük gecikme süreleri ile birlikte kullanıcılar günlük hayatta ihtiyaç duyduğu birçok şeye daha kolay erişecek. Örneğin sürücüsüz aracınızla ilerlerken bir mağaza da bir ürünün indirme olduğu bilgisini anlık olarak hemen alabileceksiniz. Ödeme yaptığınızı algıladığında, aracınız otomatik olarak çıkış kapısına doğru hareket edecek.Big Bang 5. defa girişimcileri ağırlıyor
İTÜ ARI Teknokent’in yeni nesil girişimcilerin yetişmesine olanak tanıyan ön kuluçka merkezi İTÜ Çekirdek, girişimcilik yarışması Big Bang, 5. kez düzenleniyor. 12 Kasım günü gerçekleştirilecek etkinlik öncesi girişimleri daha fazla desteklemeye çağıran İTÜ ARI Teknokent’e cevap ise yatırım gruplarından geldi. Türkiye’nin önde gelen yatırım grupları TR Angels, Diffusion Capital Partners, 500 Startups, BIC Angels, Proline Ventures, Telos Angels, Vestel Ventures, Şirket Ortağım, Bluecap Ventures ve Arıkovanı girişimcilere yatırım yapma sözüyle İTÜ Çekirdek sürecine katılmış oldu.
Big Bang 2016 finaline kalacak 20 girişim böylelikle hibe olarak dağıtılacak 1 milyon TL nakit ve 2 milyon TL değerinde olmak üzere toplam 3 milyon TL tutarındaki ödülün yanı sıra yatırımcılardan ekstra olarak yatırım alma imkanına sahip olacak.
Yatırım grupları İTÜ Çekirdek’in yanında
İTÜ Çekirdek Big Bang 2016 sürecine destek veren yatırımcı grupların, girişimciler açısından ayrıca heyecan yarattığını belirten İTÜ ARI Teknokent Genel Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Deniz Tunçalp konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Dünyanın en iyi 18 kuluçka merkezinden biri durumunda bulunan İTÜ Çekirdek ile 5 senedir aralıksız bir şekilde Big Bang’i düzenlemenin mutluluğunu yaşıyoruz. Big Bang’e katılan pek çok girişimci aldıkları yatırımlarla projelerini ticarileştirilebilir ürünler haline getirmeye bir adım daha yaklaştı. Örneğin sadece bu sene içerisinde İTÜ Çekirdek’ten 8 ekip, melek yatırımcılar, yatırım ağları ve risk sermayesi şirketlerinden 7 milyon TL’lik yatırım aldı. Her zaman yakın iletişimde olduğumuz yatırım gruplarının, Big Bang’e katılımı, daha fazla girişimcinin desteklenmesini sağlayacak. Halihazırda bulunan kaynaklarımız ve sponsorlarımızla oluşturduğumuz 3 milyon TL tutarındaki ödül, yatırımcı grupların da eklenmesiyle hiç tahmin etmediğimiz seviyelere çıkabilir. Bu durum, Big Bang sahnesine çıkacak girişimcilerimize de ayrıca motivasyon sağlıyor. İTÜ ARI Teknokent olarak İTÜ Çekirdek ve diğer projelerimizle girişimcileri, ulusal ve uluslararası yatırımcılarla buluşturmak adına çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” Big Bang 2016 bu yıl 12 Kasım Cumartesi günü, saat 17.00’de İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek.LinkedIn ve Dropbox saldırılarından Ruslar mı sorumlu?
Amerikan Adalet Bakanlığı, Linkedin, Dropbox ve Formspring’i hacklediği ve müşteri bilgilerini çaldığı iddiasıyla, ekim ayı başında tutuklanan Rus Yevgeniy Aleksandrovich Nikulin aleyhine bir iddianame hazırladı. Nikulin, FBI ile Çek Polisinin yaptığı işbirliği sonunca 5 ekimde Prag’da tutuklanmıştı.
2012 yılında Linkedin’in ve Dropbox’ın hacklendiği ve Linkedin’den 117 milyon, DropBox’dan 50 milyon email adres ve şifresinin çalındığı ortaya çıkmıştı. Hackerlar LinkedIn’in sunucularına sızmış ve 6 milyonu aşkın kullanıcı şifresini bir Rus forum sitesinde paylaşmışlardı.
Moskova’da yaşadığı belirtilen 29 yaşındaki Nikulin, 2012 yılında 3 firmanın bilgisayarlarına sızmak, 2 sinde verileri ya da kodları transfer etmek, korumalı bir bilgisayarda zarara neden olacak komutlar yerleştirmek ve 2sinde kimlik hırsızlığı ve komplo kurmak ile suçlanıyor.
Nikulin’in Linkedin’e Mart 2012’de, Dropbox’a mayıs-haziran 2012’de ve Formspring’e haziran 2012’de sızdığı iddia ediliyor. Suçlamada isimleri verilmeyen çok sayıda suç ortağının olduğu da kaydediliyor. Bu suç ortakları çalınan müşteri bilgilerini pazarlayan kişiler.
İddianamede Nikulin’in online ortamda “chinabig01” ve “itBlackhat” isimlerini kullandığı belirtiliyor. Haziran 2014’de @itBlackhat Twitter hesabından 3 farklı kişiye 3 birbirinin benzeri tweet gönderildiği ve [email protected] hesabına bazı verileri göndermesini istediği görülmüş. İlginç olan şu; Nikulin’in çalıntı verileri satan suç ortakları Gmail üzerinden haberleşmiş. Yani Amerikan hükümetinin ulaşabileceği bir yerde.
Börje Ekholm yeni Ericsson CEO’su oldu
Ericsson Yönetim Kurulu bugün, Börje Ekholm’ü 16 Ocak 2017’den itibaren geçerli olmak üzere Başkan ve CEO olarak atadı. Börje Ekholm, aynı zamanda Ericsson Yönetim Kurulu Üyesi görevinde bulunmaya devam edecek.
Ericsson Yönetim Kurulu Başkanı Leif Johansson konuyla ilgili olarak, “Börje Ekholm’ün atamasını duyurmaktan mutluluk duyuyoruz. Kendisinin telekomünikasyon, IT ve medya alanlarında hem teknoloji hem de iş uygulamaları açısından sağlam bir anlayışa sahip. Son on yıldır Yönetim Kurulumuzda görev almış biri olarak Börje Ekholm, Ericsson’un karşı karşıya kaldığı ya da kalabileceği zorluklar ve fırsatlara çok hâkim. Böylesi bir dönüşüm sürecinde, Ericsson’un özellikle stratejik yönlendirme ve planlamaları uygulama aşamasında, Börje Ekholm’ün yeteneklerinden en iyi şekilde yararlanacağından hiç kuşkum yok. Ekholm’ün, yıllarca halka açık pek çok lider şirkette edindiği tecrübenin Ericsson’a pek çok kazanım getireceğine inanıyorum” dedi.
CEO’luk görevine atanan Börje Ekholm ise şunları ekledi: “Ericsson’da böylesi bir fırsattan ötürü çok heyecanlıyım. 5G’nin bağlantılı dünyasında şebekeler ve uygulamaların daha da önemli geldiği bir zamanda, müşterilerimiz ve sektör sürekli devinen bir inovasyon arayışı içerisinde. Ericsson ekibine katılmayı, var olan ve yeni müşterilerle sektörün geleceğine şekil vermek için çalışmayı sabırsızlıkla bekliyorum.”
Börje Ekholm kimdir?
1963 yılında doğan Börje Ekholm İsveç KTH Royal Institute of Technology’de Elektrik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı ve Gransa INSEAD’da MBA mezunu. Ekholm, Ericsson’a katılmadan önce sırasıyla Patricia Industries’in CEO’luğu ve Investor AB’nin Başkan ve CEO’luğu görevlerinde bulundu. Investor Growth Capital Inc, Novare Kapital AB ve McKinsey & Co Inc, Börje Ekholm’ün önceki tecrübeleri arasında yer alıyor. Ekholm, Telefonaktiebolaget LM Ericsson, Alibaba Inc, NASDAQ OMX Group Inc ve Trimble Navigation Ltd şirketlerinin yanı sıra KTH Royal Institute of Technology’nin Üniversitesi’nde Yönetim Kurulu Üyeliği yapıyor. Geçici CEO görevinde bulunan Jan Frykhammar ise, 16 Ocak 2017’ye kadar bu görevine devam edecek.Nesnelerin interneti sağlık ekipmanlarında sorunlara yol açıyor
Avrupa ve ABD’de sağlık sektöründe gündeme gelen bir konu, nesnelerin interneti sayesinde zekileşen cihazlardaki güvenlik açıklarını da gündeme taşıdı. Diyabet hastalarının kullandığı online bağlantılı insülin pompalarının hacklenebileceği ortaya çıktı. Cihazlarda suistimal edilebilecek zayıflıklar bulunduğu ve bunun kötü niyetli saldırganlar tarafından kullanılabileceği belirtildi.
Dünyada yaklaşık 415 milyon diyabetli hasta var. Tüm devletlerde toplumun yaklaşık yüzde 10‘u şeker hastası. Türkiye’de de 8 milyon diyabet hastası olduğu tahmin ediliyor. Hem dünyada hem de dünyada sayı hızla artıyor. Bu nedenle diyabet konusunda geliştirilen kolaylaştırıcı uygulamalar ve teknolojiler, çok geniş bir kesim tarafından takip ediliyor. İnsülin pompasının hacklenebiliyor olması da tam bu nedenle pek çok kişiyi ilgilendiriyor.
Diyabet hastalarının giderek daha yoğun olarak tercih etmeye başladığı insülin pompası, tüm gün boyunca sürekli ve az miktarda insülini vücuda enjekte ederek kan şekerinin dengede kalmasını sağlıyor. Hastalar bu yöntem sayesinde günde 4 defa enjeksiyon yapma zorunluluğundan kurtuluyor.
Tip I diyabetik olan Jay Radcliffe adlı güvenlik araştırmacısı, bu tıbbi cihazın kablosuz iletişiminde güvenlik açıkları olduğunu keşfetti. Cihazdaki şifreleme eksikliği talimatların şifresiz metinle gönderildiği anlamına geliyor. Uzak konum ve pompa arasındaki zayıf eşlemeyle birlikte bu durum, uzaktan saldıran kişiler için kontrolü ele geçirme ve yetkisiz olarak insülin enjeksiyonlarını tetikleme olanakları sağlayabilir.
Kullanıcı, pompada insülin iletimini iptal etmezse, saldırganların zarar verme potansiyeli oluşur ve hipoglisemik reaksiyon meydana gelebilir.
İnsülin pompalarına veya benzer nesnelerin interneti ile yönetilen başka cihazlara yönelik bir siber ihlal henüz meydana gelmedi ancak açığın tespit edildiği söz konusu insülin pompasının üreticisi de kullanıcılarını bu gelişmelerle ilgili uyardı. Firma, cihazdaki kusurların istismar edilme riskinin düşük olduğunu ve paniğe gerek olmadığını iletti. Ancak yine de radyo frekans iletişim sistemi üzerinden pompaya yetkisiz erişim sağlanabileceğine dair bir siber güvenlik sorunu olduğunu kabul etti ve bu konuyu çözmeye çalıştıklarını duyurdu.
Intel 12 startupa 38 milyon dolar yatırım yapıyor
Dev teknoloji ve işlemci üreticisi Intel şirketinin yatırım bölümü olan Intel Capital, 12 teknoloji startupına toplam 38 milyon dolar yatırım yapacağını duyurdu. Yatırım için seçilen şirketler, engelli vatandaşlar için IoT sistem çözümlerinden 360 derece sanal gerçeklik sistemleri için ses geliştirmeye, bağlantılı otomobiller için insan benzeri dijital görüş sistemlerine kadar geniş bir skalayı kapsıyor.
Konu hakkında görüşlerini sunan Intel Capital’ın Başkanı ve Intel Kıdemli Başkan Yardımcısı Wendell Brooks, “Dünya gittikçe daha akıllı ve bağlantılı bir yer oldukça inovasyon hızında da patlama yaşıyoruz. Milyarlarca cihaz, bulut bilişim zekası ile çok daha akıllı hale getirilecek” dedi.
Intel’in yatırım yapmaya karar verdiği startup şirketleri dört ana başlık altında inceleyebiliriz: Otonom makineler, veri ve bağlantı, spor ve sağlık, sanal gerçeklik. Bu dört ana başlık, ileride Intel’in hangi konularda gelişmek istediğini göstermesi açısından da gayrı resmi bir teknoloji yol haritası gibi duruyor.
Otonom makineler
Chronocam, Fransa Paris menşeli bir firma ve bağlantılı objeler ile otonom navigasyon konularında dijital görüş sensörleri üretiyor. Firma özellikle insan görüşü benzeri sistemi ile şimdiye kadar var olan dijital görüş sistemlerinde bir devrim yapmayı amaçlıyor. Embodied, otonom elektrik süpürgesi Roomba’yı üreten şirket ,Robot’un CTO’su tarafından kurulmuş. Kendisi aynı zamanda nöroloji ve robot bilimleri konusunda dünyaca ünlü bir rofesör. Embodied çatısı altında makine algılaması ve öğrenmesi konularında çalışıyorlar ve insanların haaytlarını kolaylaştıracak ev robotları prototipleri yapıyorlar. Perrone Robotics, otonom robotik uygulamalar için hazır yazılım çözümleri üreten bir firma. Teknolji çözümleri araştırmacılara kendi tam veya yarı otonom araç ve robotlarını yapmalarına yardımcı oluyor.Veri ve bağlantı
Eazytec Çinli bir firma. Kendi ürettikleri teknoloji ile akıllı şehir ve geliştirme hizmetleri veriyorlar. Şirket veri merkezi hizmetleri, sistem entegrasyonu, yazılım ve firmware geliştirme konularında uzman. Grand Chip Microelectronics, diğer adı ile Kangxi Communication Technologies, yine Çinli bir şirket. WLAN yapıları için çok yüksek performanslı ve entegre Wi-Fi çözümleri sunuyor. Özellikle GPRS ve nesnelerin internetine odaklanmış durumdalar. Paxata kurumsal ölçekte self servis bilişim platformları üretiyor ve hem işletmenin, hem IT’nin hem de müşterinin ihtiyaçlarına göre şekillendirebiliyor. Paxata teknolojisi ile iş analistleri, ham veriyi anında iş analizi için gereken yüksek doğruluklu ve etkinlikli kullanılabilir veriye çevirip analize başlayabiliyor. Paxata’nın patentli makine öğrenim teknolojisi ile tüm bunları yapmak için kodlama veya örnek veri gerekmiyor. StealtMine, kurumsal uygulamaların şifreli veri üzerinde çalışabilmesini sağlıyor. Teknoloji, sunucu, ağ, depolama ve veri tabanı saldırılarına karşın verinin tam olarak korunmasını sağlıyor.Spor ve sağlık
CubeWorks, milimetrik ölçekte etrafını algılayabilen, tamamen otonom ve kablosuz bağlantı ile çalışan cihazlar üretiyor. Cihazlar etraflarını algılayıp, veriyi daha sonra kullanmak için kendi belleklerinde saklayabiliyor. Kinduct, spor organizasyonları, askeri güvenlik birimleri, klinikler ve sağlık enstitüleri için bulut tabanlı veri ve analiz yazılımları geliştiriyor. Birçok farklı noktadan alınan verilerin analiz edilmesi ile Kinduct’ın platformu insan performansını maksimize etmeye odaklanıyor. K4Connect, yaşlı ve engelli kişilerin hayatlarını kolaylaştırmak için esnek ve karşılık veren sistemler üretiyor. Kişinin sağlık, bakım, aile ve toplumsal iletişimini düzenleyen K4Community sistemi kullanılmaya başlandı bile.Sanal gerçeklik
Dysonics 20 yılı aşkın süredir akademik araştırmalar ile basit kulaklıklar üzerinden 360 derece sanal ses sistemleri üretmeyi başarmış bir firma. Şu anda özellikle sanal gerçeklik sistemleri için ses kaydı, ses yaratımı ve ses oynatma teknolojileri üzerinde çalışıyor. InContext Solutions, perakendeciler için bulut temelli ölçeklenebilir sanal gerçeklik sistemleri geliştiriyor. SaaS VR hizmetleri ile perakendeciler yeni konseptleri uygulamaya geçmeden önce test edebiliyor ve tüketici davranışlarını inceleyebiliyor.IoT güvenliği başa bela olacak
Geçtiğimiz Cuma günü şiddetli hizmet engelleme saldırısı ABD’nin büyük bir kısmında internet kullanımını saatlerce durdurdu. DNS tedarikçisi Dyn’i hedefleyen IoT saldırısı, kullanıcıların Twitter, Netflix, Github ve Spotify gibi çok popüler internet servisine erişimini engelledi. Bununla birlikte, Fortune 500’de yer alan şirketlerin 30’u DNS çözümlemesinin kaybıyla oluşan çeşitli kesintiler sebebiyle mağdur oldu.
Kesintiye, Dyn altyapısına sürekli talep göndermesi için tasarlanmış akıllı ve çok tehlikeli bir Botnet sebep oldu. Bir hacker grubu Eylül ayında, genel özelliklere sahip internete bağlı cihazlara bulaşıp kontrol edebilen açık kaynaklı kötü amaçlı bir yazılım yayınlamıştı. Mirai isimli bu bot, korunmasız Telnet servisleriyle çalışan internete bağlı cihazlardan yararlanıyor ve bunları düzenli DDoS ataklarıyla kontrol ediyor. Mirai, akıllı cihazları hedefleyen herkes tarafından kullanılabiliyor ve düzenli DDoS atakları için güçlerinden yararlanılabiliyor.
Akıllı cihazların neredeyse yüzde 2’sinin Telnet bağlantısı esnasında ya çok zayıf şifreleniyor ya da hiç şifresi bulunmuyor. Bu oran her ne kadar az görünse de geniş bir perspektiften bakıldığında gayet korkutucu oluyor. Analiz firması Gartner’e göre dünya çapında 6,4 milyar internete bağlı cihaz bulunuyor. 6,4 milyar cihazın yüzde 2’si herhangi bir internet servisine çevrimdışıyken vuracak aşağı yukarı 128 milyon bota çevriliyor.
İnternete bağlı cihazlar alanında beliren tehditler Mirai botnetinin mümkün kıldığından çok daha fazlası. Savunmasızlık ve hassasiyet konularında internete bağlı yazıcılar, ağa bağlı depolama cihazları ve yönlendiricilerin en üst sırada yer alıyor. İnternete bağlı cihazların yüzde 69,5’inde bu tür bir savunmasız alan olduğu biliniyor. Bu alan güncellemeler ile kapatılmış olabileceği gibi, üretici tarafından bir güncelleme gelmediğinden yada kullanıcı güncellemeyi yüklemeyi başarmadığından savunmasız alan sürüyor da olabilir.
Geçtiğimiz Cuma günü Dyn’ye karşı gerçekleştirilen hizmet engelleme saldırısı bir aydan kısa bir süre içerisinde gerçekleştirilen aşırı yıkıcı “internet alt yapısını çevrimdışı vurma” girişimlerinin üçüncüsü oldu. Eylül ayının sonlarına doğru teknoloji yazarı Brian Krebs’in web sitesine gerçekleştirilen 620 Gbps DDoS saldırısı kendi türünde dünyanın en büyük saldırısı olarak nitelendirilmişti. Birkaç gün sonra Fransız internet servis sağlayıcısı OVH benzer bir saldırıyla yüzleşti ancak bu sefer zirve 1 Tbps idi. Cuma günü Dyn’e karşı gerçekleştirilen saldırı 1,2 Tbps gücünde önemsiz trafik ile global açıda yeni bir rekora imza attı.
Normal bir botnetin virüs bulaşmış bir bilgisayardan mağdurlarına bu kadar önemsiz trafik göndermesi imkansızdır. Bununla birlikte yazıcı, akıllı ampuller, ağa bağlı depolama cihazları veya termostatları botnete düzenli bir şekilde bağlandığında hackerlar bu yoğun trafiği lehlerine kullanarak çekirdek hizmet servislerini hedef alıp çevrimdışı hale getirebilirler.
Peki, deep web’de yayınlanan veya üzerinde çalışılan Mirai benzeri daha kaç botnet var? Bilmiyoruz. Ancak şunu biliyoruz ki, Cuma günü yapılan saldırıda uzmanların analizlerine göre 500 milyon civarında IoT cihazı kullanıldı. Yukarıda yaptığımız hesap sonucunda 128 milyon cihazın güvenliksiz veya az güvenlikli olduğunu bulmuştuk. Demek ki ya raporlarda hata var, ya da hackerlar IoT cihazların güvenliğini geçmenin bir yolunu buldular. Çünkü ortaya çıkan durum, yüzde 2’lik güvenliksiz cihazlar yerine neredeyse tüm IoT cihazların yüzde 8’inin kullanıldığını gösteriyor.
Çok acil bir şekilde mevcut IoT cihazların güvenlik prosedürleri yenilenmezse ve yeni bu prosedürler yeni IoT cihazlara da uygulanmazsa, internet kültürümüz çok kısa bir süre içerisinde karanlık Orta Çağ benzeri bir duruma dönüşebilir.
Küresel akıllı saat satışları yüzde 50’den fazla düştü
Akıllı saatlerin geleceğin teknolojisi olduğu, tüm yaşam şeklimizi değiştirme potansiyeli olduğu, daha yüksek taşınabilirlik ve kullanılabilirlik ile mobil teknolojilerde çığır açacağı uzun süre konuşuldu. Çok değil, 1,5 yıl önce insanlar, Apple Watch alabilmek için dükkanların önünde sabahlıyor, sırf Galaxy Gear’a erken sahip olmak için Güney Kore’ye gidiyordu. Akıllı saat bilim kurgu gibiydi.
IDC’nin yayınladığı bir rapora göre, 2016 yılının üçüncü çeyreğinde akıllı saat sevkiyatları yüzde 51,6 düştü. Özellikle Apple tarafında bu düşüş yüzde 71,6.
Apple hala yüzde 41,3 oran ile pazar lideri olmasına karşın, üçüncü çeyrek içerisinde Apple’ın 1,1 milyon adet akıllı saat sattığı tahmin ediliyor. 2015 yılının aynı döneminde bu rakam 3,9 milyondu. Apple’ın akıllı saatlerinde bir düşüş bekleniyordu zaten; Apple Watch’ın yeni serisi üçüncü çeyrek döneminin en sonunda piyasaya çıktı. Ancak kimse global olarak böyle bir düşüş beklemiyordu.