İnternetin yaygınlaşması ve akıllı mobil cihazların yaygınlaşması ile birlikte internet üzerinden satış yapan e-ticaret sitelerinin hem sayısında hem de hacminde önemli bir artış yaşanıyor. Bu artış beraberinde işlem sayısında artışı getiriyor. Ancak pek çok müşteri dijital dünyada alışveriş sepetine attığı ürünleri bir siparişe dönüştürmeden e-ticaret sitesini terk ediyor.
Business Insider‘ın yaptığı bir araştırmaya göre e-ticaret sitelerinde sepete ürün atılan işlemlerin yüzde 74’ü terk ediliyor. Terkedilen bu sepetlerin ticari değeri 4 trilyon dolar büyüklüğünde.
Terkedilen e-ticaret sepetlerinin satışa dönüştürülmesi için çözüm sunan Barilliance verilerine göre bu tarz sepetlerin yüzde 63’ünü tekrardan satışa dönüştürmek mümkün. 2,52 trilyon dolarlık ticari bir potansiyelden bahsediyoruz.
Yapılan analizler terkedilen sepetleri geri kazanmak için e-ticaret sitelerine şu tavsiyelerde bulunuyor
Sepetini terk eden müşterilerin pek çoğu daha sonra geri dönmek üzere sayfadan ayrıldıklarını ifade ediyor. Bu noktada e-ticaret sitelerinin daha güçlü takip ve teklif seçenekleri üzerinde çalışması gerekiyor.
Terkedilen sepetler için takip eden üç saat içinde müşteriye gönderilecek özelleştirilmiş bir e-postayı müşterilerin yüzde 40’ı okuyor ve yüzde 20’si tıklayarak sepetine geri dönebiliyor.
Satın alma sürecinin kısaltılması ve mümkün olduğunca kolay hale getirilmesi gerekiyor (Örneğin Amazon’un tek tıklama ile sipariş hizmeti var)
Müşterilerin belirli bir kısmı sepetine baktığı aşamada farklı bir web sitesinden fiyat kontrolü yapabiliyor. Sepete bakılan anda sunulan interaktif indirim teklifleri sepetin terkedilme oranlarını düşürüyor.
Her yıl düzenli olarak, çeyrek dönemler şeklinde, GlobalWebIndex tarafından yayınlanan küresel medya verilerine göre dünyanın en çok TV izlenen ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Avusturalya geliyor. Bu durum çevrimiçi arenaya baktığımızda ise Çin, Tayland ve Suudi Arabistan olarak sıralanıyor.
Tüm dünyada günlük çevrimiçi televizyon izlemeye ayrılan süre geleneksel televizyon izlemeye ayrılan sürenin hâlâ oldukça altında. Bu noktada her iki izlenme rakamı için Çin’in dünyanın geleneksel TV’den daha fazla çevrimiçi TV izlenen ilk ülkesi olma yolunda hızla ilerlediğinizi görüyoruz.
Türkiye için rakamlara baktığımızda ülkemizde günlük ortalama 35 dakika çevrimiçi TV izlenirken geleneksel TV‘nin izlenme süreleri 130 dakika olarak karşımıza çıkıyor.
Rakamların tamamının verdiği mesaj ise gelecek yıllarda geleneksel TV’nin düşünüldüğü kadar hızlı yok olmayacağı ama bu kaçınılmaz süreç mutlaka yaşanacak.
ESET, giderek yaygınlaşan bir sosyal medya aldatmacasını tespit etti. Facebook üzerinden yayılan bu aldatmacada, geçtiğimiz günlerde intihar eden aktör RobinWilliams tarafından hazırlanan bir veda videosu olduğu iddia ediliyor. Fakat videoyu izlemek isteyenlerin önce bunu arkadaşlarıyla paylaşması sonra da bir anketi doldurmaları isteniyor. Her tamamlanan anket ise dolandırıcılara küçük miktarlarda para kazandırıyor.
Siber suçlular, herkesi derinden etkileyen Robin Williams’ın intiharını kendi faydalarına dönüştürmeye çalışıyor. ESET Güvenlik Uzmanlarından Peter Stancik’in verdiği bilgiye göre; söz konusu aldatmanın ana hedefi, anketi dolduran herkesten haberleri olmadan küçük miktarlarda para toplamak. Stancik, şunları söylüyor: “Ünlülerin ölümlerinin Facebook üzerinde bu şekilde bir aldatmacada kullanılması ilk değil. Ne kadar çok anketi dolduran kullanıcı olursa, bu dolandırıcıların o kadar fazla para kazanması demektir. Şunu da söyleyeyim: Anketi doldurduktan sonra Robin Williams’ın herhangi bir videosunu göremeyeceksiniz.“
Ne yapılmalı?
Yapılacak en iyi şey bu aldatmacayı paylaşmamak ve Facebook’a rapor etmektir. Stancik “Sosyal ağlarda tıklayacağınız linki önce kontrol etmek iyi bir fikirdir ve kendiniz görmeden hiç bir bağlantıyı paylaşmayın ya da beğenmeyin. Aksi takdirde arkadaşlarınızın ve ailenizin de bu aldatmacaya maruz kalmasına sebep olabilirsiniz“ diye sözlerine ekledi.
Suriye kökenli zararlı yazılımlardan bölgedeki çoğu ülke etkilenirken, Türkiye bu ülkelerin arasında ilk sıralarda bulunuyor.
Orta Doğu‘nun jeopolitik anlaşmazlıkları, son birkaç yıl içerisinde, özellikle Suriye’de derinleşti. Taraflar siber zekâyı sömürüp gizleme yöntemlerinden faydalanarak çekişmeyi kendi lehlerine çekmeye çalışırken, buradaki sanal gerçeklik anlaşmazlığı giderek yoğunlaşıyor. Kaspersky Lab’ın en yeni tehdit araştırması, ileri sosyal mühendislik taktikleri dâhil olmak üzere çeşitli teknikler kullanarak Suriye’yle ilgili pek çok zararlı yazılımı ortaya çıkardı. Kullanıcıların, Orta Doğu’daki kullanıcıları ve özellikle Suriye vatandaşlarını hedef almak üzere kullanılan bu teknikler ve araçlar konusunda bilgi sahibi olması gerekiyor.
Kaspersky Lab Global Araştırma ve Analiz Ekibi Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı Ghareeb Saad, “Sosyal mühendislik, hızlı uygulama geliştirme ve kurbanın bütün sistemini ele geçirmeyi hedefleyen uzaktan yönetim araçları gibi faktörlerin kombinasyonu, masum kullanıcılar için endişe verici bir senaryo oluşturuyor. Suriyeli zararlı yazılım saldırılarının devam edeceğini ve hem nitelik hem de nicelik açısından gelişeceğini tahmin ediyoruz. Dolayısıyla kullanıcılar, özellikle şüpheli bağlantılar konusunda dikkatli olmalı, indirdikleri dosyaları iki kez kontrol etmeli, güvenilir ve kapsamlı bir güvenlik çözümü kurmuş olmalıdı.” şeklinde konuştu.
Son birkaç yılda bu ülkeyle ilgili sanal gerçeklik alanında pek çok faaliyetin gerçekleşmesiyle Suriye‘deki siber saldırılar ön plana çıktı. Bir grup bilgisayar korsanından oluşan Suriye Elektronik Ordusu’nun pek çok medya kaynağı da dâhil olmak üzere üst düzey kuruluşlara yapılan saldırılarla ilgisinin olduğu belirlendi.
11-14 Eylül 2014 tarihleri arasında bilişim sektörünü buluşturmaya hazırlanan CeBIT Bilişim Eurasia ve GlobalKonferans öncesi düzenlenen basın toplantısı, HannoverMesseTurkey yetkilileri, etkinlik sponsorları ve sektör yetkililerinin katılımıyla gerçekleşti.
Walldorf’taki merkez resmi olarak 21 Temmuz’da açılsa da duyurusu çok yeni yapıldı. SAP işbirliğiyle açılan HuaweiİnovasyonMerkezi, iki şirketin dünya çapındaki ortak müşterilerinin ihtiyaçlarına odaklanan Avrupa’daki en büyük merkez olacak.
Merkez ilk iki yıllık süreçte EMEA bölgesinde faaliyet gösteren Huawei iş ortaklarının geliştirilmesi ve desteklenmesi için kullanılacak. Huawei merkezin önümüzdeki beş yıl içinde de en büyük inovasyon merkezi olmasını hedefliyor.
Huaweive SAP 2012 yılından bu yana kurumsal uygulamaları geliştirmek, iş analitiği, mobilite, bulut bilişim ve veri merkezi teknolojileri konusunda birlikte çalışıyor.
Şirketlerin yazılım üretme süreçlerini dönüştürerek, verimliliğin ve performansın artmasını sağlayan Agile (Çevik) Yazılım Geliştirme yaklaşımının yaygınlaşması amacıyla kurulan Agile Turkey, sektörün önde gelen isimlerini Agile Turkey Summit’te buluşturuyor. İstanbul Dedeman Otel’de 24 Ekim Cuma günü gerçekleştirilecek olan Türkiye ve bölge ülkelerdeki ilk ve en büyük Agile etkinliğinde, Skype, Vodafone, IBM, Groupon, The Guardian ve Avea gibi şirketlerden konuşmacılar, başarıya ulaştıran Agile dönüşüm süreçlerini ve başarı sırlarını anlatacak.
Geçen yıl 77 şirketten 215 katılımcı ile gerçekleşen ve sponsorları arasında IBM, BKM, ACM, Monitise ve scrum.org’un bulunduğu Agile Turkey Summit’e bu yıl da sadece Türkiye’den değil bölge ülkelerden de katılım olması bekleniyor.
Küresel şirketlerin başarı hikâyeleri Agile Turkey Summit’te
Türkiye’deki profesyonelleri ‘Agile’ yöntemler hakkında bilgilendirmek ve bölge ülkelerde bir deneyim paylaşım platformu yaratabilmek için düzenlenen etkinliğin keynote konuşmacıları arasında Skype Agile Dönüşüm Lideri Tony Grout ve Liderlik Dönüşümü Danışmanı ve yazar Niels Pflaeging yer alıyor.
Skype’ın sürdürülebilir şirket çevikliğine sahip olması sürecini yürüten Tony Grout, hızla büyüyen 1500 mühendisin çalıştığı bir şirkette zorlu dönüşüm sürecinin nasıl yönetebileceği ile ilgili deneyimlerini paylaşacak.
Markalar için ‘Oyun’ zamanıBrandNewGame Kurucusu, Oyunlaştırma Gurusu Bart Hufen ise değişim yönetiminde “oyunlaştırma” konseptine odaklanan kitabı “Playing On The Job” da anlattığı metodoloji olan “Game Storm” u dinleyicilerin deneyimlemesini sağlayacak. Groupon Global Mühendislik Bölüm Başkanı Micheal Norton da daha iyi yazılımlar yaratmak için ekiplerin daha iyi nasıl çalışabileceğini anlatacak.
Değişimi başlatmak gerek
Dünyaca ünlü isimlerin Agile deneyimlerini, çıkardıkları dersleri ve bu süreçleri sağlıklı bir şekilde yürütebilmek için başarı sırlarını paylaşacakları Agile Turkey Summit’te konuşacak diğer bir isim ise Monitise Agile Lideri Andrew Hiles. Son 7 yılda çok disiplinli ekiplerde Agile yaklaşımlarını uygulayan Hiles, başarıya giden yolda yapılması gerekenleri aktaracak.
Etkinlikle iGi Partners Kurucusu ve CEO’su Bernard Marie Chiquet’in yanı sıra birçok büyük ölçekli şirketin değişim sürecinde imzası bulunan Scrum.org Direktörü Gunther Verheyen , Scrum’ın yaratıcısı Ken Schwaber ve The Guardian Developer Yöneticisi Robert Rees de konuşmacı olacak yer alacak.
Türkiye’de agile uygulamaları
Agile Turkey Summit 2014 zengin içeriği ile dünya çapındaki önemli konuşmacılarının yanı sıra Türkiye’de Agile’ın lider uygulayıcılarını da bilişim sektörü ile bir araya getirecek. Vodafone Agile Çözümler Kıdemli Yöneticisi Erhan Köseoğlu, Scrum sayesinde Vodafone Türkiye BT Ekibi’nin daha kaliteli ürünleri pazara daha hızlı nasıl sürmeyi başardıklarını ve nasıl etkin bir ekip performansı yakaladıklarını anlatacak. Avea Agile Studio Yöneticisi Selçuk Alimdar ise Agile dönüşümün BT dışındaki departmanlarda nasıl uygulandığını paylaşacak.
2003 yıllarında temelleri atılan; 2008 yılında Stanford ve UC Berkeley’in derin araştırmalara ev sahipliği yaptığı SDN teknolojisi bugün özellikle Network ve Telekom dünyasının en çok üstünde durduğu ve yatırım yaptığı konulardan biri. Google, Amazon gibi teknoloji devlerinin alt yapılarını SDN’e uygun olarak değiştirmeleri ister istemez birçok teknoloji üreticisinin de bu alanda ciddi yatırımlar yapmasına neden oldu. SDN ağ yönetimini kolaylaştırmasının yanında ağ donanımlarının davranışını üreticiden bağımsız olarak hızlı biçimde değiştirebilme gibi farklı özellikleriyle teknolojide çığır açacak bir gelişme olarak görülüyor.
2018 yılında 35 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilen küresel SDN pazarı MicroMarketMonitor’ün yayınladığı rapora göre Avrupa’da Yıllık Bileşik Büyüme Oranı (CAGR) yaklaşık yüzde 64.6 olarak ön görülüyor. 2014 yılında Avrupa’da 60.6 milyon dolar olan SDN pazarının genişleyerek 2019’da 731.4 milyon dolara ulaşacağı ön görülen raporda; bu büyümeye özellikle yerleşke ağları, kurumsal veri merkezleri, ISP’ler, telekom operatörleri gibi ağların da paralelde SDN teknolojisine geçme oranının etkin olacağını belirtiliyor. Raporda ayrıca bu büyümenin Telekom Operatörlerinin LTE/4G ağ alt yapısına geçiş sürecinde SDN çözümlerini tercih etmesinin de rol oynayacağına değiniliyor.
Vizyon Arge Satış Müdürü Sinem Tirkeş
Türkiye’de SDN pazarının henüz gelişme aşamasında olduğunu belirten Vizyon Arge Satış Müdürü Sinem Tirkeş; Teknopark İstanbul’da geliştirdikleri teknolojilerde küresel ve yerel pazarda ihtiyaç duyulan Nish ürünlere yöneldiklerini belirtti. Mevcutta bulunan müşterilerinin de özellikle bu alanda farklı talepleri olduğunu dile getiren Tirkeş; “LTE altyapısıyla birlikte birçok operatörün SDN’i destekleyen altyapılara yatırım yapacaklar. Teknoloji olarak şuan dünyada kendi Paket İşleme ve Yönlendirme Motoru’na sahip çok az firmadan biriyiz. Yakın gelecekte pazara ciddi yön verecek bu teknolojiyi destekleyen ürünleri pazara sunmak için çalışmalarımıza hız verdik. Globalde teknolojiye yön vererek Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak ve ihracatı artırmak nihai hedefimiz” dedi.
Basılı elektronikler sayesinde, kendi enerjisini kendisi üretecek, vücudumuzun sağlığını kontrol edecek, sesli komutlarla istenileni yapacak, her ortamda iş, iletişim ve alışveriş yapmayı sağlayacak giyilebilir teknolojiler hayatımıza girmeye hazırlanıyor.
Akıllı telefonlarla hayatımıza giren birçok yenilik, bulut üzerinden iş yapma, nanoteknoloji, yazılım tanımlı ağ (Software Defined Network-SDN), çok çekirdekli işlemci gibi teknolojiler iş verimliliğini artırıyor, hayatımızı hızlandırıyor ve kolaylaştırıyor. “Gelecekte daha neler olacak?” dediğimizde ise uzmanların belirttiği konuların başında giyilebilir teknolojiler geliyor. Giyilebilir teknolojilerin geliştirilmesi ile ilgili dünyada birçok kuruluş amansız bir çalışma içinde. Xerox’un da uzun yıllardır üzerinde çalıştığı basılabilir elektronik devreler (printed electronics), giyilebilir teknolojilerin gelişimine önemli katkılar sağlayacak. Xerox, Silver Ink (gümüş mürekkep) adını verdiği buluşuyla plastik gibi esnek bir yüzeyin üzerine, yüzeyi eritmeden, gümüş alaşımıyla elektronik devre basmayı sağladı. Elektronik devrelerin cam, tekstil ürünleri, plastik, film gibi maddelerin üzerine basılabilmesi ya da yerleştirilmesi ile giyilebilir teknolojilerin hem daha ucuza mal edilebilmesi sağlanacak hem de hayatımıza girişi hızlanacak. Xerox’un da yakından takip ettiği bu alanın önümüzdeki 5 yıl içinde 12 milyar dolarlık bir pazara sahip olması bekleniyor.
Kendi enerjisini üreten kişiye özel cihazlar
Basılı elektronik devreler, giyilebilir cihazların başka cihazlara bağlanmadan kendi enerjisini üretebilmesini sağlayacak. Atom pili ve güneş enerjisi paneli gibi enerji üretme birimlerini kendi üzerinde taşıyacak. Bu teknolojiler, yerleştirildikleri giysi ve eşyalar üzerinde enerji yenileme ihtiyacı olmadan uzun süreler kullanılabilecek. Böylece kendi enerjisini üreten cihazlar elektrikle şarj ihtiyacını ortadan kaldıracak. Basılı elektroniklerle üretilen giyilebilir teknolojilerin esnek ve ergonomik yapılarda tasarlanması, rahatça ve sorunsuz kullanılmasını sağlayacak.
Xerox gibi şirketlerin üzerinde çalıştığı basılabilen elektroniklerin (printed electronics) gelecekte 3D baskı süreçlerine entegre olması sayesinde, 3D yazıcılarla çalışmaya hazır kişiye özel elektronik cihazlar da basılabilecek. Kişilerin vücut ölçülerine uygun ve istediği tasarımsal özelliğe sahip giyilebilir cihazlar, seri üretime göre çok daha ucuza mal edilmiş olacak. Giyilebilir cihazların tüketiciler tarafından beğenilmesi için de gizlenebilir tasarımlarla modaya uygun bir şekilde sunulması bekleniyor.
Akıllı telefonlar yerine giyilebilir cihazlar
Google, Samsung, Apple, Xerox gibi şirketlerin bu konularda yaptığı atılımlar, giyilebilir teknolojilerin popülerliğini sürdürmesini sağlayacak. Mobil ve giyilebilir teknolojiler, bulunulan her ortama bulut ve GPS destekli veri akışı sağlayan bir köprü görevi üstlenecek. Hali hazırda Google Glass, Glass Up, Meta, Nike+FuelBand, Samsung Gear gibi giyilebilir cihazlar mobil hayatın yeni oyuncuları olarak karşımıza çıktı. Önümüzdeki aylarda da Apple’ın iWatch olarak tanımlanan merakla beklenen akıllı saati de tüketicilerle buluşacak. GPS sistemleri ve geliştirilmiş sensörler sayesinde hareket kabiliyeti ve kullanım alanı genişleyecek. Giyilebilir cihazlara yönelik talep, akıllı telefon üreten birçok teknoloji şirketinin giyilebilir yeni teknolojiler geliştirmesini teşvik edecek.
Sesli komutlarla cihazların yönetimi
Giyilebilir cihazlar aynı zamanda sesli komut sistemiyle de çalışabilecek. Siri ve Google Now’da olduğu gibi sesli komutla çalışan yapay zeka üniteleri, giyilebilir cihazların daha kullanışlı olmasını sağlayacak. Her türden soru sorulabilen yapay zekalar sesli komutlarla sorulan soruları internet üzerinden araştırıp cevaplayabilecek. Örneğin, verilen komutla istenilen şeyi kullanıcı adına internet üzerinden satın alıp adrese teslim edilmesini sağlayabilecek. Üstelik bunu yaparken cihazda bulunan güvenli datayı kullanarak her ortamda istenilen şeyin yapılabilmesi mümkün olacak.
Yapay organlar, elektronik implantlar
Basılabilir elektronikler, yapay organ, implant gibi sağlık teknolojilerinin geliştirilmesinde kullanılacak. Bulut iletişim, büyük veri, mobil ve kablosuz teknolojilerle çok büyük bir gelişme yakalayan tıp biliminde basılı elektroniklerle yaşanacak gelişmeler, ömrümüzü uzatan, yaşam kalitemizi artıran unsurlar olarak karşımıza çıkacak. Nabız, ateş, tansiyon, şeker gibi yaşamsal verileri ölçecek giyilebilir cihazlar kullanılacak yeni sağlık teknolojileri arasında olacak. Bu teknolojiler sayesinde hasta verileri, hasta hastanede bulunmadan da kayıt altında tutulabilecek. Acil durumlarda hastanın bulunduğu yere, hasta verileri değerlendirilerek sağlık ekipleri yönlendirilebilecek. Zamanın hayati önem taşıdığı kalp krizi, kan kaybı gibi durumlarda hastaya acil müdahale için önceden hazırlık yapılabilecek. Yatalak hastaların tedavileri için de kullanılabilecek bu teknolojiler, ani müdahale gerektiren durumlarda birçok hayatın kurtarılmasına yardımcı olacak.
Hareket alanı genişleyecek
Ağa bağlı bilgisayar, tablet, akıllı telefon, oyun konsolları gibi cihazların kullanımında, hareket alanı ağın bulunduğu alanla sınırlı kalmayacak. Giyilebilir cihaz teknolojileri kullanıcıların kişisel alan ağlarını kendileri ile birlikte taşımalarını sağlayacak. Kullanıcılar kişisel alan ağı sayesinde birçok özelliği, uygulamayı farklı ortam ve mekanlarda çalıştırabilecek. Yakın gelecekte giyilebilir teknolojilerle ilgili heyecan verici gelişmeler yaşanacak.
EMC,VMAX’’i kurumsal veri depolama platformundan kurumsal veri hizmetleri platformuna dönüştüren VMAX3 ailesini tanıttı. Bu yeni platform; bulut benzeri çeviklik, verimlilik ve veri merkezi içinde kontrol özellikleri ile bugüne kadar kurumsal veri depolamada mümkün olan her şeyi kökünden değiştiriyor.
BT departmanları bugüne kadar veri hizmetlerini kurum içi müşterilerine sunarken, veri merkezinin tam kontrolüne sahipti. BT departmanı güvenilir tek hizmet sağlayıcıydı ancak, yeni uygulamaları verimli ve etkin biçimde kullanıma sokma konusunda yeteri kadar çevik olmadığından kısıtlıydı. Açık bulut hizmetlerinin ortaya çıkması, işletme sahiplerine BT’yi pas geçerek, ihtiyaç duydukları uygulamaları hızlı şekilde temin etme olanağı verdi. Bu self-servis yaklaşım yeni çeviklik düzeyleri sundu; ancak aynı zamanda da işletmelerin verilerini BT’nin güvenilir kontrolü dışında bir yere yerleştirmeleri nedeniyle mevcut olan riskler de arttı.
İşletmelerin BT departmanlarının kontrolü yeniden ele geçirmelerine yardımcı olmak için, yeni ve çok daha çevik bir veri merkezi altyapısına ihtiyaç var. VMAX3 kurumsal veri hizmetleri platformu, işletmelerin veri merkezleri ya da açık bulut içindeki belirli iş yüklerini en etkin şekilde çalıştırabilecekleri yerde kontrolü yeniden ele geçirmelerine olanak sağlıyor. VMAX3 bu yeniliği, işletmelerin veri depolamayı hizmet olarak yönetmelerine, karma bulut ölçeğinde öngörülebilir hizmet seviyeleri ile yardımcı olmak için tasarladı. EMC Kurumsal ve Orta Ölçekli Sistemler Bölüm Başkanı Brian Gallagher, yeni geliştirilen sistemle ilgili olarak, “VMAX3, VMAX’i kurumsal depolama platformundan açık kurumsal veri hizmetleri platformuna dönüştüren yeni mimarisi sayesinde işletmelere, geleneksel veri depolama alt yapısını, çevik bir veri merkezi altyapısına dönüştürme olanağı sağlıyor. Bu yeni platform, mevcut iş yükleri ve altyapıları için hiper konsolidasyon anlamına geliyor. Sektörün ilk açık kurumsal veri hizmetleri platformu olarak VMAX3,karma bulutun temelini oluşturuyor. Basit, kurallara dayalı hizmet seviyeleri ile veri depolamayı hizmet olarak sunmayı isteyen işletmeler için de ideal bir çözüm oluyor” diyor.
Adı Kris Sanchez, henüz 24 yaşında. Bundan beş yıl önce @UberFacts adında bir Twitter hesabı açtı ve şu anda 7,16 milyon takipçiye sahip. Bu hesap dünyadaki en değerli 10 Twitter hesabından birisi olarak kabul ediliyor. Kris Sanchez bunu nasıl başarmış olabilir?
Sanchez her gün yaklaşık 80 kadar tweet atıyor. Bunlar; “Her yıl yılanlar 100 bin insanı öldürüyor” veya “Küçük yaşlarda insanları detaylı çizen çocuklar daha akıllı oluyor” gibi kısa tespitler. Zaten hesap adını buradan alıyor (Uber: Sıra Dışı, Facts: Gerçekler)
Sanchez bu hesabında ilk mesajları atmaya başladığında pek çok insan bu bilgileri retweet (RT) ediyor ve hesap hızla takipçi kazanıyor. Ancak bunun yeterli olmayacağını bilen Sanchez çok ünlü olmayan ancak Twitter‘da takipçi sayısı yüksek olan hesaplara tweetlerini RT etmesi için aylık 50-100 dolar arasında değişen ödemeler yapmaya başlıyor. Tam bu noktada bir dönüm noktası yaşanıyor ve Paris Hilton UberFacts’ın tweetlerinden birini RT ediyor.
Sanchez bu dönemi şöyle anlatıyor; “Haftada 100 bin yeni takipçi kazanır olmuştuk.”
UberFacts’ın takipçi sayısı arttıkça firmaların da ilgisini çekmeye başlıyor ve kısmen ilginç verilere sahip reklam değeri taşıyan tweetler için Sanchez’e ödeme yapmaya başlıyorlar. Sanchez kazandığı para ile Twitter’a ayda 5.000 dolar bütçe ayırıyor ve hesabına ait içeriklerin öne çıkmasını sağlıyor. Gerisi çığ gibi büyüyor ve ve UberFacts’ın şu anda 7,16 milyon takipçisi artmaya devam ediyor.
Sanchez’in artık küçük bir takımı da var. Hesaptan atılan tweetler günde 90 milyon kez görüntüleniyor ve her biri 500 ila 1000 arasında RT ediliyor.
Sanchez Twitter hesabından yılda 500.000 dolar para kazanmakta. Bu yıl içinde yayınladığı iOS uygulaması ilk 10 gün içinde 1 milyon kez indirilmiş ve Sanchez bu uygulamadan yılda 3 ila 4 milyon dolar arasında gelir elde etmeyi hedefliyor. Android uygulaması ile yakında yayınlanmak için hazırlanıyor. Bu güne kadar Sanchez’e UberFacts hesabını satması için milyonlarca dolar değerinde teklifler gelmiş ancak Sanchez hiç birini kabul etmemiş.
The probability of living past 110-years-old is about one in seven million.
Bakış açımızı ülkemize çevirdiğimizde UberFacts benzeri hesaplar görebiliyoruz. Bunların bazıları takipçileri yüzbinleri bulabilen bazıları ise birer kopya olmaktan öteye geçmemiş hesaplar. Ancak hiç birinin birer UberFacts olma potansiyeli yok zira artık küresel bir dil olan İngilizceye karşı Türkçe içerik ile bu başarıyı elde etmek mümkün değil ancak zaman içerisinde Türkiye için benzeri hesapların oluşması beklenebilir.
Bir diğer gerçek ise Twitter gibi Vine ve Instagram’ın yükselen değerler haline gelmesi. Tüm bu gelişmeleri bir araya getirdiğimizde işletmeler için giderek cazip hale gelen sosyal medya kanallarının yeni yapısı bir fırsat oluştururken aynı zamanda konvansiyonel medya kanalları için de o denli büyük bir tehdide dönüşüyor.
Wall Street Journal‘ın haberine göre Google ilk kez 13 yaşının altındaki çocuklar için servislerini kullanılabilir hale getirmeye hazırlanıyor. İşin doğrusu 13 yaşının altındaki çocuklar için bu servislere kaydolmalarını engelleyen herhangi bir teknik engel yok. Rahatlıkla yanlış beyanda bulunarak (13 yaşının altında olmadığını kabul edilen kutucuğu işaretleyerek) ve doğum tarihini farklı girerek bunu yapmak mümkün. Ancak Google daha farklı bir yaklaşım sunmaya hazırlanıyor.
Google 13 yaşından küçük çocukların velileri için, çocuklarının yasal olarak Google servislerine kaydolmalarını ve bu servisleri nasıl kullanacaklarını yönetebileceği, bir panel hazırlıyor.
Amerika Birleşik Devletlerinde yürürlükte olan Children’s Online Privacy Protection Act, (COPPA – Çocukların Çevrimiçi Mahremiyetini Koruma Kanunu) 13 yaşından küçük çocuklara ait verilerin toplanması, belirli amaçlar için kullanılmasını sıkı şekilde denetlemekte. Google yeni servisi ile bu yasayı delmeden kendine yeni bir müşteri kitlesi kazanmayı hedefliyor olabilir.Madalyonun diğer yüzünde ise kullanıcı alışkanlığı yaratmak var. Eğer çocuklar küçük yaşlardan başlayarak belirli servisleri kullanacak olurlarsa ilerleyen yaşlarında bu servislere bağlılıklarını sürdürme ihtimalleri daha yüksek olacak. Günün sonunda bu stratejinin ne kadar etik olduğuna dair tartışmalı günlerin dünya basınını beklediğiniz söyleyebiliriz.
Yapılan araştırma saldırılardan ikisinin yabancı ülkelerden geldiğini birisinin ise kaynağının belirlenemediğini tespit etti. Gerçekleşen saldırılardan ikisi oltalama şeklinde gerçekleşti. Bu saldırılarda NRC çalışanlarına birer e-posta geldi. Bu e-posta içinde çalışanların Google Drive ve Microsoft Skydrive üzerindeki bir dosyaya erişim için, kullanıcı bilgilerini girmeleri gerektiğini söylüyordu. Pek çok çalışan bu talebe olumlu cevap verdi.
Bir diğer saldırıda ise kullanıcı bilgisayarı ele geçirilen bir NRC çalışanı bilgisayarından 16 kişiye içinde zararlı yazılım bulunan dosyalar gönderildi.
NRC yetkilileri yaptıkları bir açıklama ile bu durumun tespit edilir edilmez kullanıcı bilgilerinin değiştirildiği ve gerekli önlemlerin alındığını söyledi.
NRC sadece ABD içindeki değil, işbirliği yapılan pek çok ülkedeki Nükleer tesislere ait bilgileri bünyesinde barındırıyor. Bu bilgiler içinde nükleer silahlarda kullanılan nükleer malzemelerin hangi tesislerde olduğuna dair bilgiler de bulunuyor.
Uzmanlar bu bilgilerin kara borsada çok değerli olabileceğine dikkat çekiyor.
ABD’nin en kritik kurumlarından birisi, bu denli basit gözüken bir saldırıdan etkilenebiliyorsa işletmelerin dijital güvenlik politikaları için çok daha dikkatli şekilde stratejilerini belirlemesi gerekiyor.
Ekonomi yönetiminde sorumluluk üstlenen 4 bakan ile ilgili paylaşımların analiz edildiği çalışmaya, 14 Temmuz-14 Ağustos 2014 tarihleri arasındaki 113 bin 105 adet paylaşım dahil edildi. Konu başlıklarının 9 maddede derlendiği araştırmanın en popüler konusu faiz oldu.
Toplam paylaşımların yüzde 51’i faiz, yüzde 20’si enflasyon, yüzde 12’si kredi derecelendirme, yüzde 7’si büyüme, yüzde 4’ü de milli geliri konu aldı. TÜGİAD Başkanı Yücelen, elde ettikleri sonuçların ekonominin geleceği için parlak bir perspektif çizmediğini söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti; “Dünya ekonomisi bir yere giderken bir tam tersine gidiyoruz. Bakın, tüm dünya inovasyonu, KOBİ’leri, istihdamı, ileri teknolojiyi konuşuyor. Bizim konuşmalarımıza bakınca acı gerçek ortaya çıkıyor. Yüz tane mesajın sadece 3 tanesi AR-GE, 2 tanesi KOBİ, 1 tanesi girişimcilik ile ilgili iken yüksek teknoloji’nin payı sıfır.“
Dell, Didem Duru’nun Dell Türkiye’nin yeni ülke müdürü olarak atandığını duyurdu. Duru’nun sorumlulukları arasında; şirket için büyüme fırsatları yaratmak, şirketin uçtan uca kurumsal ve tüketici çözümleri için Türkiye’de müşteri tabanı oluşturmaya devam etmek ve partner ağını genişletmek bulunuyor.
Dell Türkiye Ülke Müdürü Didem Duru şunları söyledi: “İçinde bulunduğumuz dönem, Dell için hakikaten heyecan verici bir dönem. Harika bir ekibimiz, dünyaca tanınan bir markamız, müşterilerimize, giderek daha karmaşık hale gelen iş ortamlarını yönetebilmek için ihtiyaç duydukları esnekliği sağlayacak, uçtan uca ölçeklenebilir, lider çözümlerimiz ve bütün bunlar sayesinde Türkiye’de son derece güçlü bir varlığımız var.”
Dell Türkiye Ülke Müdürü Didem Duru
Duru bu göreve atanmadan önce, Dell Türkiye’nin Çözüm Direktörü olarak, Dell’in çözüm işinin karlı bir şekilde büyümesinden ve yeni faaliyetlerin şirketin kurumsal stratejisi ile uyumlu bir şekilde geliştirilmesinden sorumlu idi.
Dell’de çalışmaya başlamadan önce IBM’de çeşitli satış ve yönetim görevlerinde bulunan Duru, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunudur.
Son yıllarda internet erişimine sahip cihaz sayısının artmasıyla birlikte mobilitenin hâkim olduğu bir çağa girdik. Mobilite, şirketlerin iş süreçlerini ve iş yapış şekillerini önemli ölçüde değiştiriyor. Zengin ürün ve çözümleriyle firmaların tümleşik iletişim alanındaki mevcut yatırımlarını koruyan Unify, aynı zamanda çözümlerinin sancılı bir süreçle karşılaşmadan kolayca ve kademeli bir şekilde kullanılmasını sağlıyor. Çözüm ve hizmetlerle şirketlerin verimliliklerini artırmaya odaklanan Unify, çalışanların kendi işlerine odaklanabilmelerine yardımcı oluyor. Konuyla ilgili Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu’nun görüşlerini aldık.
BT Eğitim, büyüyen iş hacmine paralel olarak organizasyon yapısında da köklü bir değişikliğe gitti. Yenilenen ve büyüyen yeni organizasyonun başına Genel Müdür Yardımcısı olarak, sektörün tecrübeli isimlerinden Cumhur Kızıları getirildi. BT Eğitim Genel Müdür Yardımcılığı görevini 18 Ağustos 2014 itibariyle devralan Cumhur Kızıları,yeni görevinde doğrudan BTEğitim Kurucusu Bülent Morten’e bağlı olarak çalışacak.
2014 yılını stratejik değişiklik ve yeniliklerin yılı olarak gördüklerini belirten BT Eğitim Kurucusu Bülent Morten yeni organizasyon değişikliği hakkında şunları söyledi: “Kurulduğumuz günden itibaren Cisco işinde Türkiye’deki en önemli oyunculardan biriyiz. Büyüyen iş hacmimiz, organizasyonumuz ve bu yıl ardarda aldığımız ödüller de bunun göstergesi oldu. Bu çerçevede BT Eğitim’i geleceğe daha sürdürülebilir bir süreçte taşımak ve sektördeki varlığımızı daha da güçlendirmek amacıyla köklü bir organizasyon değişikliğine gittik. BT Eğitim operasyonumuz bundan böyle, yeni Genel Müdür Yardımcımız Cumhur Kızıları’ya emanettir. Cumhur Kızıları, son birkaç yıldır BT Eğitim’in hem ulusal hem de uluslararası alandaki varlığını artırmasına liderlik etmekteydi. Kızıları’nın yeni görevinde de BT Eğitim’i daha iyi bir noktaya taşıyacağına yürekten inanıyorum.”
BT Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Kızıları ise yeni göreviyle ilgili olarak şunları söyledi: “Alanlarında Türkiye’nin en iyisi olan bir ekiple birlikte çalışmaktan büyük onur bir duyuyorum. Sektörde haklı bir ünü bulunan BT Eğitim’de işini tutkuyla yapan bir ekip bulunuyor. Bu tutkuyu, büyüyen Cisco operasyonu, 2014 yılında BT Eğitim bünyesine katılan SUSE Linux ve F5 eğitimleri ile birlikte sektöre ivme kazandıracak, sürdürülebilir bir organizasyona dönüştürmeyi hedefliyoruz. Yeni organizasyonumuzun, önümüzdeki yıllarda da büyük başarılara imza atacağına inanıyorum.”
Dünya çapında ilk kez görücüye çıkacak olan 10×10 cm boyutlarındaki minyatür set üstü kutu, IP geçişine kablosuz olarak bağlanabiliyor ve bir odadan diğer odaya kolaylıkla taşınabiliyor. Uzaktan kumanda ve ev otomasyonu özelliğine sahip Air 7405 ile TV keyfini dünyanın her yerine taşıyabilirsiniz.
Kablosuz olarak ev internet ağına bağlanan ve herhangi bir internet bağlantısı üzerinden çalışabilen Air 7405, 4K TV ekranı desteği, 2.4 ya da 5GHz frekans, 2x2 802.11 ac kablosuz bağlantı teknolojisine sahip.
Kablosuz Video Çözümlerini de Tanıtacak
AirTies, Yeni Air 7405 Set Üstü Kutusu ’sununyanı sıra, 11 acteknolojisine sahip Kablosuz Video Çözümlerini de tanıtacak. Dünyanın en hızlı kablosuz köprüsü Air 4820vedünyanın en küçük çift bant eşzamanlı kablosuz güçlendiriciürünüAir 4920 de IBC 2014’te yer alacak.
Ülkemizdeki işletmelerin Airties’ın yenilikçi stratejilerini takip etmesini tavsiye ediyoruz zira başarıları Türkiye sınırları dışına çıkarak ülkemizi uluslararası arenada temsil eden bir firmaya dönüşmeyi başardı.
Teknoloji şirketi olan Citrix gelecek beş yıl içinde insanların ve şirketlerin çalışma tarzını biçimlendireceğine inandığı üç ana mega trendi tanımlayan yıllık Teknoloji Ortamı Raporu’nu yayınladı. Şirketin CTO ofisi tarafından hazırlanan raporda üç başlık öne çıktı;
Gelecekteki işyeri deneyimini o şirketin çalışanları yönlendirecek
Kurumlar, serbest zamanlı çalışanlar ve yaratıcı ekonomileri benimseyen büyük yetenekleri harika işlerle buluşturarak aynı bir çöpçatan gibi çalışıyor. Gelecekteki nesiller iş yerlerinin her yer, her cihaz ve her zaman deneyimlerini benimsemesini talep edecekler.
Bu deneyimleri benimseyen iş yerleri en büyük yetenekleri kendilerine çekecek, zenginleşecek ve beklentilerin ötesinde büyüyecekler.
“Kişisel Dijital Avantaj” başarıyı belirleyecek
Günümüzde insanların günlük hayatını kolaylaştırırken onları geliştiren ve otomatikleştiren çok sayıda cihaz ve yazılım aracı bulunuyor. “Kişisel Dijital Avantaj” kavramı insanların daha hızlı, iyi ve anlamlı çalışmasını ve yaşamasını sağlayan dijital araçlar, donanım ve yazılımlardan oluşuyor. “Kişisel Dijital Avantaj” kavramının değeri insanlar şu beş özel deneyimde uzmanlaştıklarında anlaşılacak;
Kusursuz çoklu cihaz deneyimleri,
Dikkat ve bilgi yönetimi,
Hızlı öğrenim,
Gerçek zamanlı dijital yardım ve
Otomasyon yoluyla zaman yönetimi.
Bu deneyimler isteğe bağlı değil. Her biri sürekli değişen, bilginin dolup taştığı ve mümkün olandan daha fazla zaman alan önceliklerin bunalttığı bir dünyada başarılı olmak için gerekli.
Teknoloji bolluğu yaratıcılıkta devrime olanak tanıyor
Teknoloji bolluğu bireylere, daha yaratıcı olmaları ve topluma benzersiz bir katkı sağlamaları için daha fazla özgürlük tanıyor. Yakın zamanda gelişen Uber ve AirBnB gibi İnternet erişimli paylaşma ekonomileri ve Kickstarter gibi verici ekonomileri daha da yaygınlaşacak. Halihazırda kullanılmakta olan serbest araçlar ve teknolojilerin süre giden gelişimi, kaynakların daha fazla paylaşılır oluşu insanların yaşam kalitelerinin artmasına yardımcı olacak. Bu tahminler 2019 yılında insanların nasıl yaşayacağı ve iş yerlerinin nasıl değişeceğini önemli ölçüde etkileyecek teknolojideki gelişmeleri göstermekte.
Raporla ilgili konuşan Citrix CTO Yürütme Kurulu Başkanı Martin Duursma; “Rapor, müşteriler, iş ortakları ve endüstri liderleriyle saatlerce konuşan uzmanların gözünden pazarı yönlendiren trendler üzerinde benzersiz bir bakış açısı sunuyor. Bu trendlerin çoğunu yıllardır izlemekteyiz. Bununla birlikte defalarca karşımıza çıkan bir nokta da insanların iş ve özel yaşamlarını birleştirebilmek için yeterli özgürlük ve esnekliğe sahip olma isteğidir. Bu raporda, önümüzdeki 5 yıl içinde başarılı şirketler ve insanlar tarafından benimsenecek olan trendler ile ilgili güncel incelemeler, görüşler bulunmaktadır” dedi.