BMW‘nin IFA 2023 fuarında tanıttığı etkileyici yeni konsept otomobil Vision Neue Klasse ile ilerleyen yıllarda radikal, şık ve gösterişli bir görünüme sahip olacak gibi görünüyor. Bu konsept araç, 2025 yılında yollarda olması planlanan yeni nesil elektrikli BMW otomobillerinin tasarımını tanıtıyor.
Gelecekteki BMW’lerin neye benzeyeceğini öngören konsept otomobil BMW Vision Neue Klasse ile tanışın.
öncelikle bunun sadece bir konsept otomobil olduğunu belirtelim, dolayısıyla BMW’nin tam olarak buna benzeyen bir model satması pek olası değil.ancak bu araç, BMW’nin gelecekteki tasarımlarında nasıl bir yön izleyeceği konusunda iyi bir fikir veriyor.
Araç, bölünmüş ızgarası ve çift farları gibi bazı klasik BMW tasarım şıklığını koruyor. BMW bu şıklığı 22. yüzyıla taşımış. Doğrudan bilim kurgudan çıkmış gibi görünüyor ama aynı zamanda sadeleştirilmiş ve minimalist.
BMW grubunun tasarım başkanı Adrian van Hooydonk bir basın açıklamasında “Neue Klasse’nin tasarımı tipik BMW tasarımı ve o kadar ilerici ki sanki bir model neslini atlamışız gibi görünüyor” dedi
BMW, otomobilin 3D baskıda yapılan arka lambalarının “derinlik izlenimi yaratmak” için tasarlandığını söyledi. Aynı görünümü ön tarafta da görebilirsiniz. BMW sadece dış tasarımını yeniden düşünmekle kalmadı, aynı ileri görüşlü yaklaşımı Neue Klasse’nin iç mekanına da taşıdı.
Normal motor ve şanzımanlara göre daha kompakt olan elektrikli güç aktarma motorları, otomobil şirketlerinin yolcular ve eşyaları için iç mekanı en üst düzeye kullanmasını sağlıyor. İç mekan son derece temiz, modern ve düzenli görünüyor. BMW dikdörtgen bir ekran yerine ilginç bir paralelkenar yerleştirmiş.
Parlak kumaşlarla dolu ve krom ve deri detaylardan yoksun. BMW, bu dekoratif unsurların kaldırılmasının üretimi daha az karbon yoğun hale getirmeye yardımcı olacağını söyledi.
Görünüşe göre BMW geleneksel lüksten uzaklaşıyor ve daha sade bir görünüme doğru ilerliyor. Direksiyon simidinin üstü ve altı düz.
BMW’nin iX SUV modelindeki köşeli direksiyonu anımsatıyor. Merkezi bir dokunmatik ekrana ek olarak, konsept ön cama yansıtılan ultra geniş bir ekrana sahip. İşte gerçekten gelecekten gelmiş gibi görünen bir özellik: BMW, sürücü veya yolcunun “basit bir hareketle” içeriği ana ekrandan baş üstü ekrana taşıyabileceğini söylüyor.
İnce sütunlar ve büyük pencereler iç mekanın açık ve havadar görünmesini sağlıyor. BMW, zemine tek bir braketle monte edilen koltukların her birinin ekstra diz mesafesi yarattığını söyledi.
Kabinin göze çarpan bir özelliği de devasa bir cam tavan. Vision Neue Klasse’nin beklenen beş koltuk yerine dört koltuğa sahip. BMW ayrıca yeni nesil otomobillerinin %30 daha hızlı şarj olacağını ve mevcut teknolojinin izin verdiğinden %30 daha fazla menzil sunacağını söyledi.
Tüm bunlar kulağa oldukça umut verici geliyor. Ancak gerçek anlaşma için birkaç yıl beklememiz gerekecek.
Globalstar, 30 Ağustos tarihli bir düzenleyici dosyada, uzay aracı için şasi tedarik etmek üzere Rocket Lab kullanan MDA’dan geçen yıl sipariş edilen ilk uydu setini fırlatmak için toplam 64 milyon dolar ödeyeceğini söyledi.
Şirket fırlatma anlaşması hakkında daha fazla ayrıntı vermese de, MDA ile yaptığı 327 milyon dolarlık sözleşme, 2025’te beklenen teslimatlar için 17 uyduyu kapsıyordu. Üretim sözleşmesi ayrıca her biri 11.4 milyon dolardan dokuz ek uydu için bir seçenek de içeriyor.
Apple, üretim ve lansman maliyetleri de dahil olmak üzere takımyıldızın %95’i için Globalstar’a geri ödemeyi kabul etti. Akıllı telefon devi ayrıca Globalstar’a ön maliyetleri karşılamaya yardımcı olmak için 252 milyon dolar borç veriyor.
Buna karşılık, Apple, geçen yıl başlatılan uydu hizmetlerini yükseltmek için yeni ağın %85’ini kullanacak ve hücre kuleleri erişilemez olduğunda acil servisler için Globalstar’ın mevcut 24 uydusundan birine bağlanabilen son iPhone’u için kullanacak.
Globalstar, özel uydu telefonları için bağlantı ve izleme ve izleme cihazlarını bağlamak da dahil olmak üzere eski hizmetleri için kapasitenin geri kalanını kullanacak. SpaceX ayrıca, LEO’da faaliyet gösterdiği Starlink geniş bant takımyıldızını kullanarak doğrudan kitlesel pazar telefonlarına bağlantı sağlamak istiyor.
Şirket, özellikle Globalstar tarafından kullanılan 1,6 GHz ve 2,4 GHz spektrum bantlarındaki frekansları içeren, mobil bir Starlink uydu hizmeti için kullanılabilecek daha fazla spektrum için Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenleyici izin istiyor.
Globalstar ayrıca, özel karasal ağlar için spektrumunun bir kısmını kiralamak için ayrı bir iş geliştiriyor.
ABD, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Orta Doğu ülkelerinin Çin ile sıkı ilişkilerini endişeyle izliyor ve NVIDIA yapay zeka yongalarının bu bölgelere satışını denetlemeye çalışıyor.
Özellikle Çin’in yapay zeka ve yonga teknolojilerindeki ilerlemesini engellemeye çalışan ABD, ağır ambargo süreçleri izliyor. Çin ile iş yapan ABD ve ABD ekipmanı kullanan firmaların onay süreçlerini sıkılaştırıyor ve bu yaklaşımını diğer ülkelere de genişletmeyi düşünüyor.
NVIDIA H100 ve A100 yapay zeka hızlandırıcıları gibi belirli ürünler, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Orta Doğu ülkelerine satılırken, bu satışlar onay sürecine tabi tutulacak. Bu kararın arkasındaki neden, söz konusu ülkelerin Çin ile olan güçlü ilişkileri. Bu bilgi, NVIDIA ve AMD’nin gelir raporlarında ortaya çıktı. Başlangıçta satışların yasaklandığı şeklindeki haberlerin aksine, Beyaz Saray, herhangi bir yasaklama olmadığını açıkladı. ABD, her zaman olduğu gibi satılacak olan yongaların nereye gittiğini dikkatlice değerlendirecek ve kararını bu doğrultuda verecek.
Son dönemde Orta Doğu ülkelerinin binlerce Nvidia yapay zeka yongası siparişi verdiği ve büyük ölçekli yapay zeka sistemleri oluşturduğu haberlerini önceden size duyurmuştuk. Ancak ABD, bu sistemlerin sonunda Çin’e satılmasından endişeleniyor. Geçmişte Çin, yasaklanmış teknolojilere erişmeyi başarmıştı ve bu nedenle ABD, bu satışların sonucunu yakından izliyor.
Sony tarafından geçtiğimiz hafta tanıtılan PlayStation Portal, PS5’i taşınabilir bir el konsoluna dönüştüren yeni bir cihaz olarak dikkat çekiyor. Bu taşınabilir stream cihazının çıkış tarihi resmi olarak duyuruldu. İşte detaylar:
Bilinmeyenler için, daha önce “Project Q” kod adıyla anılıyordu ve ilk olarak Mayıs ayında gizli bir proje olarak ortaya çıkmıştı. Ancak cihazın resmi duyurusu geçtiğimiz hafta gerçekleşti ve Sony, yeni adıyla PlayStation Portal’ı ve taşınabilir cihaz için Pulse Elite ve Pulse Explore kulaklıklarını tanıtmıştı
PlayStation Portal, 199.95 dolarlık fiyat etiketiyle sunulacak ve PS5 tabanlı bir stream cihazı olarak tasarlandı. Cihaz, DualSense uyumlu kontrolcülerle donatılmış ve sekiz inçlik bir LCD ekrana sahip. Bu özellikleri sayesinde, oyunlar Wi-Fi üzerinden 1080P 60fps hızında stream edebiliyor.
Bugün Sony, resmi Twitter hesabı üzerinden bir açıklama yaparak PlayStation Portal’ın 15 Kasım’da “belirli pazarlarda” piyasaya sürüleceğini duyurdu. Ön siparişler ise ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, Belçika, Lüksemburg, Hollanda, İtalya, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerde başladı. Japonya ve Kanada’da ise 29 Eylül’de ön siparişler başlayacak.
Türkiye için ne zaman piyasaya sürüleceği henüz net değil, ancak küresel çıkış tarihi 15 Kasım olduğuna göre, ürünün perakende kanalları üzerinden satışa sunulması bekleniyor.
Oyun tutkunları, bu taşınabilir cihazın çıkışını sabırsızlıkla bekliyor. PS5 sahiplerine daha fazla esneklik ve taşınabilir oyun deneyimi sunmayı hedefliyor.
350 dolara mal oluyor, daha pahalı X Serisi ile aynı mat kaplamaya sahip ve resmi bir Xbox Kablosuz Oyun Kolu ile birlikte geliyor.
Buradaki büyük haber, ekstra sabit disk alanı. Series S fiziksel medyayı kabul etmiyor, bu nedenle sabit sürücü tek seçeneğiniz. Önceki sürümler 512GB’ta kilitlenmişti ve bunun nasıl gittiğini biliyorsunuz. Bu, yaklaşık üç veya dört AAA oyun için yeterli. Örneğin, yakın zamanda piyasaya süren Bethesda RPG Starfield130 GB’a sahip. Ortalama boyutu yaklaşık 100 GB olduğunu varsayarsak, yeni S Serisi yedi veya sekiz yüksek profilli oyuna ve çok sayıda daha küçük boyutlu bağımsız oyuna sahip olmalı. Sonunda yeni oyunlara yer açmak için eski oyunları silmeniz veya harici bir sürücü almanız gerekecek, ancak bunu düşünmek için daha çok zaman var.
Yeni piyasaya sürülen Seri S, geri dönüştürülmüş (PCR) reçinelerden yapılan birçok bileşenle nispeten çevre dostu bir tasarıma sahip. Bu, ilk olarak 2021’de S Serisi konsollarla başlayan bir eğilimi takip ediyor.
Modern Xbox adlandırma kuralları ortalama tüketiciler için biraz kafa karıştırıcı olabilir, peki S Serisi tam olarak nedir ve X Serisinden farkı nedir? Her ikisi de yeni nesil konsollar, ancak S Serisi, özel bir disk sürücüsüne sahip olmamasına ek olarak, X Serisinin daha düşük güçlü kuzeni. Bununla birlikte, X Serisi 500$ ve S Serisi, mevcut sabit disk alanına bağlı olarak 300 ila 350$ arasında. Modern oyunlar her iki konsolda da çalışır, ancak S Serisi 1080p veya 1440p daha düşük çözünürlükler için tasarlanırken, X Serisi kesinlikle bir 4K konsolu.
Genel olarak Android talimatlarıyla ilgili sorun, herhangi bir özelliğe kendi dönüşlerini ekleyebilecek çok sayıda farklı telefon üreticisinin bulunması. Ekran görüntüleri istisna değil. Bu ipuçlarının çoğu modern Android cihazda çalışması gerekirken, sizin cihazınız farklılık gösterebiliyor.
Bunun da ötesinde, cihazınızda ekran görüntüsü almak için birçok farklı yöntem bulunuyor. Örneğin, S Pen’li bir Samsung Galaxy telefonunuz varsa, onu çıkarabilir. Temassız komut menüsü simgesine dokunabilir ve ardından ekran görüntüsü almak için Ekrana yaz öğesine dokunabilirsiniz.
Öncelikle Güç ve Sesi kısma düğmelerine aynı anda basıp bırakabilirsiniz. İşe yaradıysa, ekran görüntüsünün küçük resim olarak küçültüldüğü ekranda bir flaş göreceksiniz. Bu hareket, Google, Samsung ve OnePlus da dahil olmak üzere çoğu modern Android cihazında çalışıyor. Bu, Sesi kısma düğmesiyle Ana Sayfa düğmesini basılı tuttuğunuz geleneksel kısayolun evrimi niteliğinde. Bu tuşlara basmanın tam zamanlaması telefona göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle cihazınızda denemeler yapabilirsiniz. Örneğin mevcut Pixel, bu düğmelere birlikte hızlı bir şekilde basıp bıraktığınızda ekran görüntüsü alıyor. Ancak çalışması için düğmeleri bir saniye veya daha uzun süre bir arada tutmanız gerekebilir.
Android’in daha yeni sürümlerinde çalışan başka bir kısayol da, genişletilmiş seçenekler görünene kadar Güç düğmesini basılı tutmak. Telefonunuz ve Android sürümünüz destekliyorsa burada “Ekran Görüntüsü” seçeneğini görmelisiniz.
Dönen ekran görüntüsü, yalnızca ekranda görünen kısmın değil, ziyaret ettiğiniz sayfanın tamamının resmini çekiyor. Nasıl ekran görüntüsü alacağınızı biliyorsanız, neredeyse hareketli ekran görüntüsünün nasıl alınacağını da biliyorsunuzdur. Uzun bir sayfada normal şekilde ekran görüntüsü alarak başlayın, ardından ekran görüntüsü küçük resminin yanında görünen “Daha fazlasını yakala” düğmesini seçin. Burada Android, sayfanın tamamını uzun bir resimde gösteren yeni bir pencere açacak. Orijinal ekran görüntüsü kırpma penceresinde görünecek. Sayfanın herhangi bir bölümünün ekran görüntüsünü almak için pencereyi yeniden boyutlandırabilirsiniz veya en kullanışlısı, tam sayfanın ekran görüntüsünü almak için kırpma penceresinin alt kısmını tamamen aşağı sürükleyebilirsiniz.
Sosyal medya devi Twitter (X), kullanıcılarını endişelendiren yeni bir güncelleme ile gizlilik politikasını değiştiriyor. Elon Musk tarafından sahip olunan ve eskiden Twitter olarak bilinen X, biyometrik bilgiler ve çalışma geçmişi de dahil olmak üzere yeni verileri toplamaya başlayacak.
Güncellenen gizlilik politikasına göre, kullanıcılar “İzninize bağlı olarak, biyometrik bilgilerinizi güvenlik, emniyet ve tanımlama amacıyla toplayabilir ve kullanabiliriz” hükmünü kabul etmek zorunda kalacaklar. Ancak hangi biyometrik verilerin toplanacağı veya nasıl toplanacağı hakkında net bir açıklama bulunmuyor. Genellikle biyometrik veriler parmak izleri, iris desenleri veya yüz tanımlamayı içeriuor.
Bu güncelleme, X’in önceki uygulamalarıyla da uyumsuz değil gibi görünüyor. Temmuz ayında ABD’de açılan bir dava, X’in yüz içeren her fotoğrafta biyometrik tanımlayıcılarını topladığı ve bunun hakkında yeterince bilgilendirmediği iddiasını gündeme getirmişti.
Biyometrik verilerin yanı sıra, X ayrıca “çalışma geçmişinizi, eğitim geçmişinizi, istihdam tercihlerinizi, becerilerinizi, yeteneklerinizi ve iş arama faaliyetinizi” de toplayabileceğini belirtiyor. Bu, X’in sahibi Elon Musk’ın iş arama özellikleri konusundaki planlarını ima ediyor gibi görünüyor.
Son olarak, güncellenmiş gizlilik politikası 29 Eylül 2023 tarihinde yürürlüğe girecek. Bu değişiklikler, kullanıcıların verilerinin nasıl kullanılacağı konusunda daha fazla şeffaflık ve güvenlik endişelerini beraberinde getiriyor.
Lenovo, oyun dünyasının merakla beklediği yeni taşınabilir oyun cihazı olan “Lenovo Legion Go”yu IFA 2023 etkinliğinde tanıttı. Güçlü donanım özellikleri ve çıkarılabilir kontrolleriyle dikkat çeken bu yeni el konsolu, Steam Deck ve ASUS ROG Ally gibi rakiplerine meydan okuyor.
Güçlü işlemci ve detaylı kontroller
Lenovo Legion Go, AMD Ryzen Z1 Extreme işlemci üzerinde çalışıyor ve dahili trackpad ile fare eksikliğini gideriyor. Kontrolleri, Nintendo Switch’in çıkarılabilir Joy-Con kontrolcülerine benzerlik gösteriyor ve cihazı TV veya monitöre bağlarken ekstra bir gamepad kullanma ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Bu kontrolcüler, kaymayı önleyen hall efektli joysticklere sahip, böylece daha hassas oyun deneyimi sunuyor.
Yüksek performans ve geniş depolama
Legion Go’nun en üst modeli, 16GB LPDDR5x bellek ve 1TB depolama sunuyor ve microSD kart ile 2TB’a kadar depolama artırılabilir. Ayrıca, Wi-Fi 6E bağlantısı ve 8.8 inçlik bir QHD+ çözünürlükteki 144Hz IPS ekranı ile oyunların daha iyi görünmesini sağlıyor. 49.2Wh bataryası, süper hızlı şarj desteği ile yarım saat içinde %70 şarj olabiliyor ve cihaz, şarj olurken aksesuarları bağlamanız için iki adet USB-C bağlantı noktasına sahip.
Soğutma teknolojisi
Lenovo Legion Go, Coldfront termal teknolojisi kullanıyor. Sıvı kristal polimer 79 kanatlı fan, sessiz modda 25dB’den daha az gürültü ile cihazın serin kalmasını sağlıyor. Ayrıca, termal kısıtlamanın uygulanmadığı özel bir modda cihaz, tüm güce ihtiyaç duyulduğunda 25W toplam grafik gücüne ulaşabiliyor.
Fiyat ve çıkış tarihi
Lenovo Legion Go, Ekim 2023’te satışa sunulacak ve başlangıç fiyatı 700 dolar olacak. Ayrıca, cihazın satın alımıyla birlikte 3 aylık Xbox Game Pass Ultimate paketi de sunulacak.
Bağlantı Noktaları: 2x USB 4.0 Type-C, 3.5 mm kulaklık girişi, microSD kart okuyucu
Ses: 2x 2W hoparlör
Bağlantı: Wi-Fi 6E, Bluetooth 5.2
Batarya: 49.2 WHr
Boyut: 299 x 131 x 41mm, 854 gram (kontrolcüyle birlikte)
Lenovo’nun Legion Go, taşınabilir oyun dünyasına yeni bir soluk getirecek gibi görünüyor ve oyuncuların heyecanla beklemesini sağlayacak birçok özellik sunuyor.
Kaliforniya’da Federal Mahkeme, Walt Disney Company‘nin Disney+ hizmetinin büyüme ve karlılık hedefleri konusunda yatırımcıları yanılttığı iddiasıyla açılan bir dava ile gündemde. Dava, 12 Mayıs’ta açıldı ve Disney’in Disney+’ın gerçek maliyetlerini gizlediği ve 2024 yılına kadar kârlılık tahminlerini manipüle ettiği iddiasına dayanıyor.
Disney, özellikle eski CEO Bob Chapek’in Disney+’ın orijinal programlarının maliyetini gizlemek için kullandığı iddia edilen “maliyet kaydırma şemasını” hedef alıyor. Bu stratejinin, platformun abone büyümesini, kayıplarını ve maliyet aşımlarını gizlemek için kullanıldığı iddia ediliyor.
Dava, Disney’in pandemi sırasında tema parkları, tatil köyleri ve sinemaları kapatma kararı aldığı dönemde Disney+’a öncelik verme stratejidindeydi. Disney+ abonelikleri bu dönemde artarak Chapek’i şirketin medya ve eğlence operasyonlarında büyük bir yeniden yapılanmaya gitmeye sevk etti.
Yatırımcılar, Disney’in bu yeniden yapılanmanın tarihsel raporlama yapısından saparak yaratıcı içerik odaklı yöneticilerin etkisini azalttığını savunuyorlar. Disney Medya ve Eğlence Dağıtım bölümünü yöneten Chapek ve Kareem Daniel, Disney+’ın gerçek maliyetlerini ve abone büyümesini sürdürmenin zorluklarını gizlemekle suçlanıyorlar. Ayrıca, Disney+’ın 2024 yılı sonuna kadar 230 ila 260 milyon ücretli küresel abone projeksiyonunun aşırı iyimser olduğu iddia ediliyor.
Dava, Chapek’in Aralık 2020’de Disney+’ın başarısını kutladığı ve şirketin doğrudan tüketiciye (DTC) modele geçişini vurguladığı açıklamalarına da odaklanıyor. Chapek ayrıca yeni dağıtım ve ticarileştirme ekibinin yaratıcı ekipleri nasıl güçlendireceğini tartıştı. Dava, bu açıklamaların yatırımcıları yanıltıcı olduğunu iddia ediyor.
Kasım 2022’de Disney, analistlerin beklentilerinin altında gelir ve 1,47 milyar dolarlık bir faaliyet zararı açıkladı, bu da şirketin hisselerinin %13’ten fazla değer kaybetmesine neden oldu.
Disney’in eski CEO’su Bob Iger şirketin başına geri döndükten sonra, yaratıcı yöneticilere daha fazla yetki vermenin önemini vurguladı. Dava, bu açıklamayı Chapek’in önceki yorumlarının yatırımcıları yanıltıcı olduğu kanıtı olarak kullanıyor.
Dava, Bob Chapek, Kareem Daniel ve CFO Christine McCarthy aleyhine açıldı. Disney, dava hakkında bilgi sahibi olduğunu ve güçlü bir savunma yapmayı amaçladığını belirtti. Disney+ büyümesi ve mali performansı hakkındaki bu önemli hukuki mücadele yakından takip edilecek gibi gözüküyor.
Sosyal medyanın önemli platformlarından biri olan Twitter yeni adıyla X kullanıcı deneyimini daha da kişiselleştirmek ve gizliliğe daha fazla önem vermek isteyen kullanıcıları için yeni bir özellik sunuyor. Artık Twitter’da beğendiğiniz gönderileri gizleme seçeneği mevcut. Bu özellik sayesinde, beğenilerinizi sadece siz görebilirsiniz ve bunlar zaman akışınızdaki diğer kullanıcılara görünmez hale gelir.
Önceden Twitter’da beğeniler herkese açıktı ve diğer kullanıcılar, ilgilendikleri kişilerin profillerine girerek tüm beğendiklerini görebiliyordu. Ancak şimdi, beğenileri gizlemek isteyen kullanıcılar için Twitter yeni bir seçenek sunuyor. Beğenilerinizi gizlemek için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:
Bu işlem sonucunda, profilinizdeki “Beğeniler” sekmesi sadece size görünür olacak ve beğenileriniz zaman akışınızda diğer kullanıcılardan gizlenmiş olacak. Twitter, bu yeni özellikle kullanıcıların gizlilik tercihlerine daha fazla saygı göstermelerine olanak tanıyor. Artık beğendiklerinizi gizleyerek daha kişisel bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Robotik dünyası giderek daha ilginç hale geliyor. Artık işlerini bitirdikten sonra eriyebilen yumuşak robotlar da görüyoruz. Şimdi Güney Kore’deki bilim insanları, işi tamamlandığında hiçbir iz bırakmadan eriyip giden, kendi kendini imha eden başka bir robot daha geliştirdi.
Kendi yaşam döngüsünü kontrol edebilen ve hiperelastisiteyi korurken talep üzerine bozulabilen yumuşak robotlar geliştirmek, dikkate değer bir araştırma zorluğu. Araştırmacılar, iz bırakmadan eriyip gidebilen, kendi kendini imha edebilen bir robot yaratmak için ihtiyaç duydukları malzemeler üzerinde yaklaşık iki yıl çalıştıklarını söylüyor. Tasarladıkları yumuşak robotların uyarlanabilir ve çok yönlü olduğuna, birden fazla senaryoda çalışmalarına olanak sağladığına inanılıyor. İşleri tamamlandıktan sonra yumuşak robotlar sıvı bir duruma geçiyor ve daha sonra etkin bir şekilde ortadan kayboluyor. Benzer tasarımlara sahip diğer yumuşak robotlar gibi, bu özel yumuşak robotlar da büyük olasılıkla askeri tabanlı gözetleme görevleri, keşif ve hatta kendilerine entegre edilebilecek hassas verilerin taşınması için yararlı olacak. Eriyip gitmesi, robotun verilerini korumasını ve yanlış ellere geçmesi durumunda onu yok etmesini kolaylaştıracak.
Bu çalışma, mükemmel mekanik gerilebilirlik sergileyen ve florür üreten difeniliyodonyum heksaflorofosfatın bir silikon reçineyle karıştırılmasıyla ultraviyole ışık altında bozunabilen yumuşak robotlar ve malzemeler öneriyor. Spektroskopik analiz, florür iyonu (F−) kullanılarak Si─O─Si omurgasının bölünmesinin mekanizmasını ortaya çıkardı ve termal analiz, yüksek sıcaklıklarda hızlandırılmış ayrışmayı gösterdi.
Bu tür robotların karşılaştığı sorunlardan biri, erimek üzere tasarlananların, erimek için termoplastik elastomerlere ihtiyaç duymaları nedeniyle poliüretan kullanılarak kolayca yeniden bir araya getirilebilmesi. Ancak bu yeni tasarlanan kendi kendini imha eden robotlar, ısıtma sürecini başlatan yerleşik UV LED’leri kullanıyor. Ardından, iki saatten kısa bir süre sonra robot tamamen erimiş ve arkasında yağlı bir kalıntı bırakmıtı.
Araştırmacılar, tasarımın “yüksek derecede deforme olabilir” ve “tamamen parçalanabilir” olacak şekilde yaratıldığını söylüyor. Kendi kendini yok eden böyle bir robotun asıl amacı, eridikten sonra kurtarılamamasını sağlamak. Bu özel tasarım bu standartları karşılıyor gibi görünüyor. Yeni yumuşak robotla ilgili tüm ayrıntıları Science Advances dergisinde yayınlanan yeni bir makale yayınlandı.
Google, sonuçlarındaki müstehcen (şiddet, cinsellik vb. anlamına gelir) görselleri otomatik olarak bulanıklaştıran yeni bir Güvenli Arama özelliğini kullanıma sundu. Bu, Güvenli Arama’yı etkinleştirmemiş olanlar da dahil olmak üzere, varsayılan olarak tüm kullanıcılar için gerçekleşecek. Bu ayar ilk olarak Şubat ayında duyurulmuştu ancak bu ay dünya çapında kullanıma sunulması planlanıyordu.
Duyuru, şirketin ifadesiyle, kişisel bilgilerinizi, gizliliğinizi ve çevrimiçi güvenliğinizi kontrol altında tutmanıza yardımcı olacak. Daha büyük bir Google Arama girişiminin bir parçası diyebiliriz. Şirket ayrıca yakın zamanda, kendi kişisel bilgilerinizin veya müstehcen görsellerinizin arama sonuçlarından kaldırılmasını talep etmenizi kolaylaştıran “hakkınızdaki sonuçlar” kontrol panelinde güncellemeler duyurdu. Ayrıca ailelerin ebeveyn denetimlerine doğrudan arama arayüzünden erişmesini de kolaylaştırıyor.
Denetlenen bir hesap kullanmamanız koşuluyla, bu ayarı istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz. Google Arama ekranınızın sağ üst köşesindeki küçük “Güvenli Arama” butonu bulunuyor. Bunun üzerine tıklayıp “Kapalı”yı seçebilirsiniz.
SafeSearch isimli özellik, görselleri, videoları ve web sitelerini aramak için Google’ı kullanırken pornografi, şiddet ve kan gibi müstehcen içeriklerin görünmesini kısıtlıyor. 18 yaşın altındaki oturum açmış kullanıcılar için zaten varsayılan olarak bu özellik geliyor.
Google, Güvenli Arama’yı ilk olarak Ağustos 2021’de, Kongre’nin Google ve diğer teknoloji şirketlerine hizmetlerinin çocuklar üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler konusunda baskı yaptığı dönemde, 18 yaşın altındaki oturum açmış kullanıcılar için varsayılan olarak etkinleştirdi.
Güvenli Arama yalnızca Google arama sonuçlarında çalışıyor. Diğer arama motorlarında veya doğrudan gittiğiniz web sitelerinde bulduğunuz uygunsuz içeriği engellemiyor.
Değişiklik, Google’ın bu ayın başlarında kullanıcıların kişisel bilgilerini, gizliliklerini ve çevrimiçi güvenliklerini kontrol altında tutmalarına yardımcı olmak için tasarlanmış birkaç yeni Arama güncellemesi sunmasıyla gerçekleşti. Şirket, kullanıcıların kendileriyle ilgili sonuçları bulmasını ve kaldırmasını kolaylaştırdı ve ayrıca kişisel müstehcen görsellerle ilgili politikalarını da bu içeriği Arama’dan kaldıracak şekilde güncelledi.
Filtre, kullanıcıların kendilerini ve ailelerini Arama’da yanlışlıkla müstehcen görüntülerle karşılaşmaktan korumalarına yardımcı olmak için tasarlandı. Bu ayar, Güvenli Arama filtresini henüz açmamış kişiler için yeni varsayılan ayar olarak geliyor. Sonuç olarak Google, Arama sonuçlarında görünen müstehcen görüntüleri bulanıklaştıracak. Açık sonuçlar; pornografi, şiddet ve kan gibi müstehcen içerikleri içeriyor. Kullanıcılar istedikleri zaman ayarı değiştirme seçeneğine sahip.
Samsung Electronics, bugün kişiselleştirilmiş, yapay zeka destekli bir yemek ve tarif platformu Samsung Food’u duyurdu. Samsung Food dünya çapında 104 ülkede sekiz dilde yayınlanacak ve 160.000’den fazla tarifle kapsamlı yemek deneyimleri sunuyor. Kullanıcıların yeni yemekler keşfetmesine, özel yemek tarifleri oluşturmasına ve malzemeleri online sipariş etmesine imkan tanıyacak olan platform, kişiselleştirilmiş bir asistan görevi görecek. Hizmetle ayrıca, kullanıcılar, pişirme cihazlarını kontrol edebilecek, adım adım ilerleyen rehberle yemek hazırlayabilecek ve favori tariflerini sosyal medyada paylaşabilecek.
Samsung’un çeşitli pişirme cihazlarını ve gıda hizmetlerini destekleyecek olan Samsung Food, mevcut yetenekleri geliştirmek ve kullanıcılarının ihtiyacına ve yaşam tarzına uyum sağlayan bir gıda platformu sunmak için yapay zeka teknolojilerinden faydalanıyor. Samsung Food, bu görevleri yerine getirmek için, 2019 yılında Samsung Next tarafından satın alınan ve kullanıcı tercihlerine ve mevsim gıdalarına göre yemekler öneren Food AI adlı gelişmiş teknolojiden yararlanan akıllı yemek platformu Whisk’in kapsamlı veri tabanını kullanıyor.
“Sevdiğimiz yemekler ve bunları hazırlama şeklimiz günlük hayatımızın kalbinde yer alıyor ve birlikte yemek hazırlayıp yemeyi seviyoruz” diyen Samsung Electronics Genel Müdür Yardımcısı ve Dijital Cihazlar İş Birimi Başkanı Chanwoo Park, sözlerine şöyle devam etti: “Samsung Food, kullanıcıların doğrudan kontrol edebilecekleri son derece kişiselleştirilmiş, her şeyi bir arada sunan bir yemek deneyimi yaşatmak için gelişmiş yapay zeka özellikleri kullanıyor. Platform, Samsung ekosistemindeki dijital cihazları ve mobil cihazları birbirine bağlıyor, kullanıcılara alışveriş listesinden yemek hazırlamaya kadar birçok adımda yardımcı oluyor.”
Kendi tarzınızda yemekler hazırlayın
Samsung Food’un zengin özellikleri, yemek planlama ve pişirme sürecinde kullanıcıları her adımda destekliyor. Tarif keşfi için Samsung Food, kullanıcıların tarifleri istedikleri zaman ve istedikleri yerden kişisel dijital tarif listelerine kaydetmesini sağlıyor. Uygulama, tarifleri analiz ediliyor ve içeriğe göre alışveriş listeleri oluşturuluyor. Kullanıcılar Samsung Food hizmetine, mobil cihazlarına ek olarak, Bespoke Family Hub™ buzdolaplarıyla da erişebiliyor. Family Hub™ dokunmatik ekranında açılan Samsung Food uygulaması, kullanıcı tarafından yönetilen mevcut gıda listesine dayanarak tarif önerileri sunuyor.
Samsung Food ayrıca, uygulamanın Food AI kısmında kaydedilmiş bir tarifi kullanıcıların diyet gereksinimlerini daha iyi yansıtacak şekilde doğrudan değiştirmesini sağlayan “Tarifi Kişiselleştir” özelliğine de sahip. Örneğin, kullanıcılar bir tarifi vegan veya vejetaryen bir versiyona dönüştürebiliyor veya beslenme açısından daha dengeli ya da stokta bulunan malzemeleri içeren bir tarif oluşturmak için farklı değişiklikler yapabiliyor. İtalyan yemeklerinin Kore versiyonları gibi füzyon tarifler bile oluşturabilecek olan kullanıcılar, tariflerin hazırlama süresini veya zorluk seviyesini de ayarlayabiliyor.
Uygulama, kullanıcılara kişiselleştirilmiş günlük yemek planları oluşturmak için kullanıcı verilerine, diyet tercihlerine ve favori mutfak türlerine dayalı yapay zeka tarafından hazırlanan önerilerde bulunuyor ve kullanıcıların bu önerileri yemek planlayıcılarına eklemesine imkan tanıyor. Malzemelerin besin değerleri bilgilerine her an erişim sunan Samsung Food, alışveriş listelerine ürün ekleyip kullanıcıyı doğrudan bir perakendecinin e-ticaret platformuna yönlendirebiliyor.
Samsung Food’un kesintisiz bağlantı kuran bağlantılı pişirme özelliği sayesinde, kullanıcılar, taşınabilir cihazlarındaki zamanlayıcıları ayarlayabiliyor, fırınlarını önden ısıtabiliyor ve adım adım ilerleyen rehberli pişirme modları aracılığıyla tariflerin pişirme ayarlarını doğrudan cihazlarına gönderebiliyor. Samsung, Bespoke Fırın, Bespoke indüksiyon ocakları ve Bespoke mikrodalgalar da dahil olmak üzere, çok sayıda cihazı yıl sonuna kadar Samsung Food’a bağlamayı, böylece kullanıcılara mutfakta daha fazla kolaylık sağlamayı hedefliyor.
Kullanıcılar kolayca sevdikleri yemekleri paylaşabiliyor, kendi tariflerini oluşturup yayınlayabiliyor ve yemek tarifi oluşturan favori kullanıcıları takip ederek Samsung Food üzerinden sosyalleşebiliyor.
Samsung Health Incorporation’dan Vision AI’ya Samsung Food’a eklenecek özellikler
Lansmanda tanıtılan Samsung Food özelliklerine ek olarak, daha da kusursuz ve kapsamlı bir kişisel yemek deneyimi sunmak için, uygulamaya yeni özellikler ve hizmetler eklenecek. Yıl sonuna kadar Samsung, Samsung Health entegrasyonunu Samsung Food’a sunmayı planlıyor, böylece kullanıcılar diyet yönetimi konusunda öneriler alabilecek. Vücut kitle endeksi, vücut kompozisyonu ve kalori tüketimi gibi bilgilerin Samsung Food ile sorunsuz bir şekilde senkronize edilmesi, kullanıcıların sağlık hedeflerine ulaşmasına ve dengeli bir diyet sürdürmesine yardımcı olacak.
2024’te hayata geçirilmesi planlanan Vision AI teknolojisi ise Samsung Food’un kamera aracılığıyla fotoğraflanan gıda maddelerini ve yemekleri tanımlayacak, beslenme bilgileri de dahil olmak üzere ayrıntılı veriler sunacak. Uygulama, gıda maddelerini analiz ederek bunların kullanılabileceği en iyi tarifleri önerebilecek. Bu tarifler, kullanıcının koleksiyonuna kaydedilebilecek ve gereken malzemeler birkaç dokunuşla alışveriş listesine eklenebilecek.
Samsung’un sürekli genişleyen hizmet ailesinin bir parçası olan Samsung Food, Samsung müşterilerinin kendi evlerinde yaşayabileceği kapsamlı ve son derece özelleştirilmiş deneyimlerin bir sonraki adımını temsil ediyor. Samsung Food, Samsung ev aletlerinden oluşan akıllı ve bağlantılı cihazlarla donatılmış bir mutfakta sunulması mümkün olan kolaylıkları daha da artıracak ve resmi lansmanın ardından Samsung Food’a yeni özellikler kazandırmak için güncellenmeler yayınlanacak.
Microsoft’un Windows işletim sistemi reklamları, birçok kullanıcı için rahatsız edici bir hal aldı. Kullanıcılar, bitmek bilmeyen Windows reklamları ile karşılaşıyorlar. Bu reklamlar, özellikle Windows 11’e geçiş sürecinde, bazı kullanıcılar için can sıkıcı bir deneyim haline geldi.
Kullanıcıların rahatsızlık yaşadığı konulardan biri, Windows 11 Başlat menüsüne ve Ayarlar uygulamasına gelen reklamlar. Bu reklamlar, kullanıcıların yerel hesaplarına müdahale edercesine karşımıza çıkıyor. Ardından, güncelleme tamamlandığında karşımıza çıkan pop-up reklamlar geliyor. Ayrıca, kullanıcıların Windows 11 görev çubuğunda uygulamaları veya oyunları kullanırken karşılaştığı yeni Microsoft reklamları da tartışma konusu.
Microsoft, bu reklam davranışını “kasıtsız” olarak nitelendirse de, kullanıcılar için bu durum can sıkıcı ve rahatsız edici olabiliyor. Özellikle, Windows 10 kullanıcılarını Windows 11’e yükseltmeye teşvik etme amacı taşıyan bu reklamlar, bazı kişileri kafa karışıklığına sürüklüyor.
Bazı kullanıcılar, bu reklamların kullanıcı deneyimini bozduğunu ve bilinçli bir şekilde bu tür bir pazarlama yaklaşımının geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Microsoft’un, kullanıcıları daha iyi anlayarak ve daha az rahatsız edici bir şekilde ürünlerini tanıtması gerektiğini öne sürüyorlar.
Windows 11’deki son reklam seti, Microsoft’un Bing arama motorunu tanıtmak için yoğun bir çaba içinde içinfr. Ancak, Chrome gibi popüler tarayıcıların kullanıcı sayısına bakıldığında, Bing’in pazar payının düşük olduğu görülüyor. Bu nedenle, Bing’i tanıtmak için agresif reklam stratejileri izlemek, kullanıcıların tercihlerini değiştirmelerini zorlaştırabilir.
Kullanıcıların çoğu, özellikle Google ekosistemini kullanıyorsa, varsayılan arama motorunun Google olmasını tercih ediyorlar. Bing’in cazibesi konusunda soru işaretleri bulunuyor.
Microsoft’un kullanıcıları daha iyi anlaması ve reklam stratejilerini gözden geçirmesi gerekebilir. Kullanıcıların Windows 11’e doğal bir şekilde geçişi teşvik etmek ve kullanıcı deneyimini geliştirmek, daha iyi bir yaklaşım olabilir. Kullanıcıları canlarını sıkmadan ve rahatsız etmeden, ürünlerini tanıtmak, uzun vadeli başarı için daha etkili bir yol olabilir.
Dünya dışı sınırların keşfi ve insanlığın uzayın gizemlerini çözme arzusu, tarihsel olarak pek çok insanı büyülemiş ve heyecanlandırmıştır. Gökyüzünün ötesine geçmek, insanın doğasında var olan keşif dürtüsünü tatmin etmek ve bilinmeyenin sırlarını çözmek için bir fırsat sunar. Bu tutkuyla, NASA, Ay ve Mars’ın keşfi için gönüllüler arıyor ve sizin de bu heyecan verici yolculuğun bir parçası olma şansınız var!
2024 yılında gerçekleştirilecek olan “Human Exploration Rover Challenge 2024” adlı uzay keşif görevi, dünya dışı keşiflere olan ilgiyi canlandırmak ve insanlığın uzaydaki varlığını daha da güçlendirmek amacıyla başlatılmış bir görev. Bu görev, uzun vadeli uzay görevlerine katılmak isteyen ve bilim, mühendislik, tıp ve uzay operasyonları gibi çeşitli alanlarda uzmanlaşmış yetenekli bireyleri hedefliyor.
Adaylarda aranan kriterler oldukça titizler ve bu görevin zorluğuna uygun şekilde belirlenmiştir. Ancak bu zorluklar, insanın sınırlarını zorlayan ve bilimsel bilginin sınırlarını genişleten bir deneyimin parçası olma fırsatı sunuyor. NASA, bu misyona katılacak gönüllülerin aşağıdaki özelliklere sahip olmasını bekliyor:
ABD vatandaşı olmak veya ABD’de yasal olarak daimi ikamet etmek
30 ile 55 yaşları arasında olmak
Bilim, mühendislik veya tıp alanında lisans derecesine sahip olmak
Ekip çalışması ve liderlik deneyimine sahip olmak
Fiziksel ve ruhsal sağlığın iyi olması
Bu heyecan verici fırsat için başvurular hızla sona eriyor, ve şu ana kadar 20.000’den fazla kişi başvurdu. Başvuru sonuçları 12 Ekim’de açıklanacak. Seçilen gönüllüler, zorlu bir eğitim ve değerlendirme sürecinden geçtikten sonra uzun vadeli bir uzay görevine atanacaklar.
Ay ve Mars keşiflerine katılmak için bir adım atmak istiyorsanız, NASA’nın kapısı sizin için açık! Bu fırsatı kaçırmayın ve geleceğin uzay keşiflerine katkıda bulunmak için başvurun. Uzayın derinliklerine yolculuk için hazır mısınız?
Ulusal Otoyol Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA), Tesla’nın sürücü destek sistemlerine yönelik incelemelerini daha da derinleştirdi. Son mektup, özellikle “Elon modu” olarak bilinen ayarın kullanımını ve etkilerini ele alıyor.
NHTSA, Tesla’dan otomatik sürüş sistemleri olan Autopilot ve sürücü izleme teknolojisi hakkında daha fazla bilgi talep etti. Özellikle, “etkinleştirildiğinde Autopilot kullanan sürücülerin, Autopilot sürücünün direksiyona tork uygulamasını istemeden araçlarını uzun süre kullanmalarına olanak tanıyan Autopilot yapılandırması” olarak adlandırılan durumdan endişe duyulmaktadır.
Bazı medya kuruluşları tarafından CEO Elon Musk’a atfen ‘Elon modu’ olarak adlandırılan bu ayarın varlığı bir süredir bilinmekteydi. Autopilot olarak adlandırılmasına rağmen, teknolojisi tam otonomi sunmamakta ve her zaman bir sürücünün kontrolü ele almaya hazır olmasını gerektirmektedir. Ancak ‘Elon modu’, bu gerekliliği devre dışı bırakarak sürücülerin teknolojiyi uyarılar olmadan kullanmasına izin vermektedir.
NHTSA’nın mektubu, “Sürücünün dinamik sürüş göreviyle meşgul olmasını sağlamak için tasarlanan kontrollerin gevşetilmesi, sürücünün daha fazla dikkatsiz olmasına ve sürücünün Autopilot’u düzgün bir şekilde denetleyememesine yol açabilir” şeklinde devam etmektedir.Ayrıca, Tesla’dan bu yapılandırmaya erişimi olan araçların sayısı hakkında bilgi talep ediliyor
NHTSA, uzun bir süredir Tesla’nın sürücü destek teknolojisinin güvenliği ve kullanımıyla ilgili soruşturmalarını yürütmekte ve özellikle bu teknolojiye sahip araçların karıştığı kazalara odaklanmaktadır. Tesla’nın karıştığı ve ölümle sonuçlanan bir dizi çarpışma da soruşturulmaktadır.
Tesla’nın nasıl yanıt vereceği ve NHTSA’nın soruşturmasının sonuçları merakla bekliyoruz.
WhatsApp, Meta’nın (eski adıyla Facebook) mesajlaşma uygulaması olarak dünya genelinde milyonlarca kullanıcıya hizmet verirken, arayüzünü baştan sona yenileyerek daha modern bir görünüme kavuşuyor. Yenilenen arayüz, şu anda WhatsApp beta programına dahil olan bazı Android telefon kullanıcılarının deneyimleyebileceği bir değişikliği içeriyor.Bu yeni tasarım, kullanıcıların gözünü daha da büyüleyecek gibi görünüyor. İşte yeni tasarımına dair bazı önemli detaylar:
1. Güncellenmiş nateryal tasarımı: yeni arayüzü, güncellenmiş Materyal 3 tasarım öğelerini içeriyor. Üst çubuk artık tamamen beyaz, ve diğer kullanıcı arayüzü öğeleri WhatsApp logosunda kullanılan yeşil renkte tasarlanmış. Üstte, daha farklı bir yazı tipiyle “WhatsApp” yazısı bulunuyor.
2. Sohbet filtreleri: yenilenen sürümü, kullanıcıların sohbetlerini daha iyi yönetmelerine yardımcı olan yeni bir özellik olan “sohbet filtreleri”ni sunuyor. Bu filtreler sayesinde kullanıcılar, okunmamış, kişisel veya iş mesajları gibi kategorilere göre sohbetleri kolayca sıralayabilirler.
Bu yenilikler, kullanıcılarına daha modern ve kullanışlı bir deneyim sunmayı hedefliyor. Ancak, bu tasarım güncellemesi hala geliştirme aşamasında olduğundan, ilerleyen günlerde daha fazla değişiklik görmemiz olası.
WhatsApp’ın yeni tasarımının tam sürümü, beta testlerinin başarılı olması durumunda tüm kullanıcılara sunulacak. Bu güncelleme, WhatsApp’ın rekabetçi mesajlaşma uygulaması pazarındaki gücünü korumasına yardımcı olacak gibi görünüyor.
Güncelleme hakkında daha fazla bilgi ve güncellemeleri takip etmek için resmi WhatsApp web sitesini veya uygulama mağazalarını ziyaret edebilirsiniz. kullanıcıları, yakın gelecekte daha modern ve işlevsel bir arayüzle karşılaşacakları için heyecanlı bekleyiş içindeler.
Conti, 2019’dan beri siber suç sahnesine hakim olan ve kaynak kodu da dahil olmak üzere verileri Avrupa’daki jeopolitik krizin neden olduğu bir iç çatışmanın ardından Mart 2022’de sızdırılan bir fidye yazılımı çetesidir. Keşfedilen değişiklik, bilinmeyen bir fidye yazılımı grubu tarafından dağıtıldı ve şirketlere ve devlet kurumlarına karşı kullanıldı.
Şubat 2023’ün sonlarında Kaspersky uzmanları, forumlarda yayınlanan sızdırılmış verilerin yeni bir bölümünü ortaya çıkardı. Kaspersky, 258 özel anahtar, kaynak kodu ve önceden derlenmiş bazı şifre çözücüleri içeren verileri analiz ettikten sonra, Conti fidye yazılımının bu modifikasyonunun kurbanlarına yardımcı olmak için genel şifre çözücünün yeni bir sürümünü yayınladı.
Conti fidye yazılımı, 2019’un sonlarında ortaya çıktı ve 2020 boyunca oldukça etkin bir şekilde faaliyet gösterdi. Bu dönemde tüm fidye yazılımı kurbanlarının %13’ünden fazlasını oluşturdu. Ancak bir yıl önce, kaynak kodu sızdırıldıktan sonra, çeşitli suç çeteleri tarafından Conti fidye yazılımının çeşitli değişiklikleri oluşturuldu ve saldırılarında kullanıldı.
Özel anahtarları sızdırılan kötü amaçlı yazılım varyantı, Kaspersky uzmanları tarafından Aralık 2022’de keşfedildi. Bu tür, şirketlere ve devlet kurumlarına karşı birçok saldırıda kullanıldı.
Sızdırılan özel anahtarlar 257 klasörde bulunuyor (bu klasörlerden sadece biri iki anahtar içeririyor). Bunlardan bazıları daha önce oluşturulmuş şifre çözücüler ve : belgeler, fotoğraflar gibi birkaç normal dosya içeriyor. Muhtemelen bunlar kurbanın dosyaların şifresini çözebileceğinden emin olmak için saldırganlara gönderdiği birkaç test dosyası. Bu klasörlerin otuz dördünde belirli şirket ve devlet kurumları adlarıyla belirtiiyor. Bir klasörün bir kurbanı temsil ettiği ve şifre çözücülerin fidye ödeyen kurbanlar için oluşturulduğu varsayıldığında, 257 klasörün 14’ünün kurbanların saldırganlara fidye ödediği düşünülebilir.
Verileri analiz ettikten sonra uzmanlar, Conti fidye yazılımının bu varyasyonunun kurbanlarına yardımcı olmak için yeni bir sürümü açık şifre çözücüsünü yayınladı. Şifre çözme kodu ve tüm 258 anahtar, Kaspersky’nin RakhniDecryptor 1.40.0.00 adlı aracının en son sürümüne eklenmiştir. Dahası, şifre çözme aracı Kaspersky’nin No Ransom sitesine (https://noransom.kaspersky.com) eklendi.
Kaspersky’nin baş kötü amaçlı yazılım analisti Fedor Sinitsyn, “Eksik “Art arda birçok yıl boyunca fidye yazılımları, siber suçlular tarafından kullanılan önemli bir araç olarak kalmaya devam etti. Ancak farklı fidye yazılımı çetelerinin taktiklerini, tekniklerini ve prosedürlerini (TTP’leri) incelediğimiz ve birçoğunun benzer şekillerde faaliyet gösterdiğini belirlediğimiz için saldırıları önlemek daha kolay hale geliyor. Yeni bir Conti tabanlı varyasyona karşı şifre çözme aracı zaten No Ransom web sayfamızda mevcut. Ancak en iyi stratejinin, savunmayı güçlendirmek ve saldırganları saldırının erken aşamalarında durdurmak, fidye yazılımının dağıtılmasını engellemek ve saldırının sonuçlarını en aza indirmek olduğunu vurgulamak isteriz,” diyor
Kendinizi ve işletmenizi fidye yazılımı saldırılarından korumak için Kaspersky uzmanları şu önerilerini sunuyor;
·Kesinlikle gerekli olmadıkça uzak masaüstü hizmetlerini (RDP gibi) genel ağlara açmayın ve bunlar için her zaman güçlü parolalar kullanın.
·Uzaktan çalışan çalışanlarınız için erişim sağlayan ve ağınızda ağ geçidi görevi gören ticari VPN çözümleri için mevcut yamaları derhal yükleyin.
· Savunma stratejinizi yanal hareketleri ve internete veri sızıntısını tespit etmeye odaklayın. Siber suçluların bağlantılarını tespit etmek için giden trafiğe özellikle dikkat edin.
· Verileri düzenli olarak yedekleyin. Gerektiğinde acil bir durumda hızlıca erişebileceğinizden emin olun.
·Tehdit aktörleri tarafından kullanılan gerçek TTP’lerden haberdar olmak için en son Tehdit İstihbaratı bilgilerini kullanın. Kaspersky Tehdit İstihbaratı Portalı, Kaspersky TI için tek bir erişim noktasıdır ve 25 yıldır ekibimiz tarafından toplanan siber saldırı verilerini ve içgörülerini sağlar. Kaspersky, işletmelerin bu çalkantılı zamanlarda etkili savunmalar sağlamasına yardımcı olmak için, devam eden siber saldırılar ve tehditler hakkında bağımsız, sürekli güncellenen ve küresel kaynaklı bilgilere ücretsiz olarak erişebileceğini duyurdu.
Yapay zeka teknolojisinin gelişimi, birçok alanda insanlarla rekabet etme potansiyelini ortaya çıkardı. Ancak, Zürih Üniversitesi araştırmacıları tarafından tasarlanan yeni bir otonom yapay zeka, dünya şampiyonu seviyesindeki üç drone pilotunu defalarca mağlup ederek dikkatleri üzerine çekti. Bu olay, yapay zekanın fiziksel bir spor dalında en iyi insan sporcularına üstünlük kurduğu ilk örneklerden biri olarak tarihe geçiyor. İşte bu olağanüstü gelişmenin detayları
Yapay zeka, geçmişte satrançta Deep Blue ve Go oyununda AlphaGo gibi zeka oyunlarında başarılı olmuştu. Ancak bu sefer, yapay zeka gerçek dünyada, özellikle drone yarışlarında insanları mağlup etmeyi başardı. FPV (First Person View) perspektifinden izlenen bir drone yarışının ne kadar hız, beceri, hassasiyet ve dinamik kontrol gerektirdiği düşünüldüğünde, bu başarı oldukça etkileyici bir durum olarak önümüze çıkıyor.
Zürih Üniversitesi ve Intel İşbirliğiyle Geliştirilen Yapay Zeka Zürih Üniversitesi ve Intel araştırmacıları tarafından geliştirilen Swift adlı yapay zeka sistemi, sıkı ve teknik bir 3D drone yarış pistini hızla öğrenerek iki dünya şampiyonu drone pilotu ve üç kez İsviçre ulusal şampiyonunu yarışta mağlup etmeyi başardı. Swift ayrıca en hızlı yarış zamanını da elde etti. Bu yapay zeka sistemi, insan pilotlarla aynı kameralı görüş düzenini kullandı, ancak aynı zamanda gerçek zamanlı ivmelenme, hız ve yönelim verilerini kullanarak avantaj sağladı.
Swift, pisti öğrenmek için 100 simülasyon drone’u kullanarak eğitildi. İlk olarak yarış pistini keşfeden Swift, daha sonra en hızlı yolları belirleyerek yarış hattını optimize etti. Bu süreç sadece bir saatten kısa sürdü. Sonunda, Swift, bir hangarda inşa edilen 25 x 25 metrelik gerçek yarış pistinde yeteneklerini sergiledi. Thomas Bitmatta gibi deneyimli bir drone pilotu, Swift’in manevralarını “çılgınlık” olarak nitelendirdi. Ayrıca, Swift’in attığı en hızlı tur, bir insanın attığı en iyi turdan yarım saniye daha hızlıydı.
Ancak, bu zaferin yanı sıra dikkate değer bir gerçek de ortaya çıktı: İnsanlar, değişen koşullara daha iyi uyum sağlayabiliyor. Swift, hangarın daha fazla güneş ışığı aldığı durumlarda başarısız oldu. Bu nedenle insan beyninin, şimdilik en azından, uyum sağlamada gösterdiği sınırsız adaptasyon yeteneğiyle üstün olduğunu gösteriyor.
Yapay zeka teknolojisinin gelişimi, fiziksel sporlarda dahi insanlarla rekabet etme potansiyelini ortaya çıkarıyor. Swift gibi yapay zeka sistemleri, drone yarışları gibi hızlı ve teknik sporlarda önemli bir etki yaratabilir. Ancak, insanların adaptasyon yeteneği ve değişen koşullara hızlı uyum sağlama kabiliyeti, yapay zekanın hala aşması gereken bir engel olarak duruyor. Gelecekte yapay zeka ile insan sporcuları arasındaki rekabet daha da heyecan verici hale gelebilir.