Bitcoin madenciliği çevreci olmak için mücadele ediyor

Cambridge Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre Bitcoin, kripto para biriminin sürdürülebilir enerji kullanımında yeşile dönmek için mücadele ediyor. Bitcoin işlemlerini işlemek ve “madencilik” yapmak, karmaşık matematiksel problemleri çözmek için diğerleriyle rekabet eden küresel bir ağa bağlı güçlü bilgisayarlar tarafından yapılıyor. Süreç, küresel ısınma üzerindeki etkisinden endişe duyan politika yapıcılardan, yatırımcılardan ve çevrecilerden eleştiri çeken kömür gibi kirletici fosil yakıtlara büyük ölçüde bağımlı olması nedeniyle yüksek miktarda elektrik tüketiyor. Bununla birlikte, Cambridge Bitcoin Elektrik Tüketim Endeksi (CBECI) tarafından yapılan araştırmaya göre, fosil yakıtlar Ocak 2022’de bitcoin’in enerji karışımının yaklaşık yüzde 62’sini oluşturuyor. Kömür seviyesi yüzde 47’den yüzde 37’ye düşerken, bitcoin, bir yıl önceki yüzde 16’ya kıyasla Ocak ayında enerji karışımının dörtte birini oluşturan gaza daha fazla bağımlı hale geldi. Bu enerji karışımında nükleer, hidro, rüzgar ve güneş olarak sınıflandırılan sürdürülebilir enerjinin rolü, bir önceki yıla göre yüzde 35’ten yaklaşık yüzde 38’e ulaştı. CBECI başkanı Alexander Neumueller: “Bitcoin’in ayak izinin ne olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Enerji karışımının sera gazı emisyonları üzerinde gerçekten güçlü bir etkisi var” dedi. CBECI, Bitcoin’in sera gazı emisyonlarının bu yıl 48,4 milyon ton karbondioksit eşdeğerine ulaşacağını ve 2021 için tahmin edilen emisyonlardan yaklaşık yüzde 14 daha düşük olacağını söyledi.

Intel açık, yazılım öncelikli yaklaşımla geliştirici inovasyonunu hızlandırıyor

0
Intel Innovation’ın 2. gününde Intel, açık bir ekosistemi teşvik etmeye yönelik çabalarının ve yatırımlarının silikondan sistemlere, uygulamalara ve yazılım yığınının tüm seviyelerinde topluluk inovasyonunu nasıl katalize ettiğini gösterdi.  Marka, Intel Innovation etkinliği kapsamında aynı zamanda İstanbul’da da Intel EMEA IOT ve AI Satış Direktörü Ediz Altun’un katılımı ile bir basın buluşması gerçekleştirdi. Yapay zekâ, güvenlik ve kuantum bilişim alanlarında geliştiricileri destekleyecek yeni araçların tanıtıldığı ve yeni Project Amber doğrulama hizmetinin ilk müşterilerinin açıklandığı Intel Innovation etkinliği ile ilgili olarak Ediz Altun; “Dijitalleşme yolunda bugün ve gelecekte karşılaşılacak sorunlara karşı genişleyen bir platform, araç ve çözüm yelpazesi aracılığıyla Intel, geliştiricilerin daha üretken olmalarına ve olumlu sosyal fayda potansiyellerini gerçekleştirebilmelerine yardımcı olmaya odaklanıyor.” dedi. “Birlikte ve sürekli inovasyon yapmamızı sağlayacak açık bir ekosistemi güçlendirerek yazılım öncelikli stratejimizi gerçekleştiriyoruz” diye belirten Intel’in Teknolojiden Sorumlu Başkanı Greg Lavender, sözlerine şöyle devam etti: “Geliştirici topluluğunun kararlı üyeleriyiz ve donanım ve yazılım varlıklarımızın genişliği ve derinliği, ortak inovasyon ve işbirliği yoluyla herkes için fırsatların ölçeklendirilmesini kolaylaştırıyor.”

Geliştiricileri Açıklık ile Güçlendirmek

Lavender, iki günlük geliştirici odaklı etkinliğin ikincisi için yaptığı açılış konuşmasına, geliştiricilerin çözmeye çalıştıkları belirli bir sorun için en iyi mimariyi seçmelerine olanak tanıyan endüstriler arası, açık, standartlara dayalı bir programlama modeli olan oneAPI ile başlayarak, Intel’in açıklık, seçim ve güvene olan bağlılığını vurguladı. OneAPI’nin benimsenmesi ve uygulanmasında kaydedilen ilerleme üzerine kurulan girişim, oneAPI’nin gelecekteki yönünü şekillendirmek ve geliştiricilerin, yazılım satıcılarının, ulusal laboratuvarların, araştırmacıların ve silikon satıcılarının değişen ihtiyaçlarını karşılamak için bir topluluk forumuna dönüşüyor. Artık oneAPI geliştirme topluluğunun sorumluluğunu, açık standartlar geliştirme ve SYCL ve oneAPI araçlarının platformlar arası uygulamalarını sağlama konusunda uzmanlık ve deneyim sahibi bir Intel iştiraki olan Codeplay üstlenecek.  Intel, bu oneAPI spesifikasyonlarını temel alan geliştirici araçları ve erişimi kolay araç setleri sunmaya devam edecek. Intel’in en yeni ve gelecek CPU, GPU ve FPGA mimarilerini destekleyecek ve açık kaynak SYCLomatic uyumluluk aracı gibi araçlar içerecek olan Intel oneAPI 2023 araç setleri Aralık ayında piyasaya sürülecek. SYCLomatic, CUDA kaynak kodunun SYCL kaynak koduna dönüştürülmesine yardımcı olarak, geliştiricilere bilgi işlem mimarilerinde seçenek sunuyor. Intel ayrıca, önemli uygulamalarda oneAPI desteğini genişletmek ve oneAPI eğitim müfredatı geliştirmesini yaygınlaştırmak amacıyla altı eğitim ve araştırma kurumunun daha oneAPI Mükemmeliyet Merkezi kurduğunu da açıkladı. Yeni Mükemmeliyet Merkezleri arasında School of Software and Microelectronics of Peking University (Pekin Üniversitesi Yazılım ve Mikroelektronik Okulu), Birleşik Krallık’taki Science and Technology Facilities Council (Bilim ve Teknoloji Tesisleri Konseyi), Technion Israel Institute of Technology (Technion İsrail Teknoloji Enstitüsü), Lawrence Livermore National Laboratory (Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı, LLNL) işbirliğinde University of Utah (Utah Üniversitesi), University of California San Diego ve Zuse Institute Berlin bulunuyor.  Hızlı, verimli ve endüstriye özel bir şekilde yeni yapay zekâ çözümleri oluşturmak isteyen geliştiriciler için Intel, sağlık sektörüne yönelik üç yeni yapay zekâ referans kiti yayınladı: belge otomasyonu, hastalık tahmini ve tıbbi görüntüleme ile tanılama. Geliştiriciler Temmuz ayında yayınlanan dört kitin yanı sıra bunları da GitHub’da bulabilirler. Lavender, “Hedefimiz, geliştiricilerin açık kaynak ekosistemi aracılığıyla ya da Intel tarafından sunulan ürünler olarak en iyi yazılım teknolojisini elde etmelerini kolaylaştırmak” dedi. Evans Data Corporation tarafından 2021 yılında gerçekleştirilen Küresel Geliştirme Anketine göre, geliştiricilerin yaklaşık %90’ı farkında olmasalar da Intel tarafından geliştirilen ya da optimize edilen yazılımları kullanıyor. Pek çok örnek arasında Intel, on yılı aşkın bir süredir Linux çekirdeğine en çok katkıda bulunan şirketlerden biridir ve yakın zamanda oneDNN performans kütüphanesinin TensorFlow’a entegre edilmesine yardımcı olarak popüler yapay zekâ çerçevesini kullanan milyonlarca kişiye otomatik olarak 3 kata kadar performans artışı sağlamıştır. Daha İyi Güvenliğin Mümkün Kıldığı Yeni Hizmetler: E-Reçeteler ve Uzaktan Bakım Açık yazılım, donanım çözümleri ve iş ihtiyaçlarının kesişim noktasında yepyeni fırsatlar bulunuyor – yaygınlaştırma çalışmaları devam eden, Almanya’nın e-reçete projesinde olduğu gibi.   IBM, e-reçete çözümünü geliştirdi ve mükemmel bir müşteri deneyimi sunarken, platform bütünlüğünü ve sıkı güvenlik ve gizlilik ihtiyacını korumaya yardımcı olmak için Intel Software Guard Extensions’ı (SGX) Gramine’e entegre etti. Intel, Almanya ulusal dijital sağlık kurumunun SGX güvenli enklavları tarafından sağlanan bütünlük ve gizliliği en az değişiklikle elde etmesini sağlayan açık kaynaklı Gramine projesine en çok katkıda bulunan kuruluştur. Birkaç ay önce Intel Vision’da tanıtılan ve gizli bilgi işlemde doğrulama için bir hizmet olarak yazılım olan Project Amber sayesinde, daha fazla örnek üzerinde çalışılıyor. ABD’nin ileri gelen federal hükümet teknoloji yüklenicilerinden biri olan Leidos ise, Project Amber ile emektarların sağlık bilgilerini gelecekte mobil kliniklerde kullanılmak üzere korumak için bir kavram kanıtlama oluşturuyor Sahnede Lavender’a eşlik eden Leidos Health Group Başkanı Liz Porter “Amber Projesi, Leidos’u karmaşık, pahalı doğrulama sistemleri kurma ve sürdürme ihtiyacından kurtararak akıllı otomasyon ve yapay zekâ/makine öğrenmesi odaklı analitik gibi temel farklılığımıza odaklanmamızı sağlıyor” diye belirtti. Yapay Zekâ, Kuantum ve Nöromorfik Bilişimde Hızlanan İnovasyon ve Sıradakiler Açık teknolojinin başka bir yararı da farklı uzmanlıklara sahip satıcıların ve müşterilerin sunduğu sayısız çözümlerde birleştirilebilmesidir. Red Hat Teknolojiden Sorumlu Başkanı Chris Wright video konferans yoluyla sahnedeki Lavender’a eşlik ederek, Red Hat’in OpenShift Data Science’ının “Intel’in yapay zekâ portföyüne entegre olduğunu ve böylece geliştiricilerin, Intel’in AI Analytics Kit ve OpenVINO araçlarını kullanarak modellerini eğitip dağıtabileceklerini” açıkladı. Red Hat, Habana Gaudi eğitim hızlandırıcısını “hepsi yönetilen bir bulut hizmeti olarak uygun maliyetli, yüksek performanslı, derin öğrenme modeli eğitimi ve dağıtımı” sağlamak üzere hizmetinde kullanılabilir hale getirmek için çalışıyor. Wright ayrıca, “geliştiricilerin Red Hat OpenShift Data Science ve Intel’in entegre yapay zekâ ve uç portföyünü kullanarak modelleri kolayca öğrenmelerine, test etmelerine ve dağıtmalarına yardımcı olmayı” amaçlayan ortak bir Intel ve Red Hat Yapay Zekâ Geliştirici Programı‘nın başlatıldığını duyurdu. Intel, gelecekte hızlandırma ihtiyaçlarını bir adım öteye taşımaya hazır olanlar için, geliştiricilerin kuantum algoritmalarını nasıl programlayacaklarını öğrenmelerine ve bu yeni teknolojiyi tam potansiyeline ulaştırmaya başlamalarına yardımcı olmak için tasarlanan Intel Quantum SDK‘yı duyurdu. Intel Quantum SDK’nın beta versiyonuna şu anda Intel Developer Cloud’dan ulaşmak mümkün.  Lavender ayrıca Intel’in Mayıs ayında Intel Vision‘da özetlenen kuantum bilgisayarların yarattığı tehditleri ele almaya yönelik üç aşamalı yaklaşımının bir parçası olan kuantum sonrası kriptografiye yönelik ilerlemenin ayrıntılarını da açıkladı. Lavender, standardizasyona ve fırsatların ve risklerin aciliyetinin artırılmasına yönelik son gelişmelerin, “2030 yılına kadar Y2Q’ya hazır ya da kuantuma karşı dirençli olmaya hazırlanan sektörümüz için ileriye dönük önemli adımlar olduğunu” söyledi ve ekledi: “Pek çok kişi Y2Q’nun 2000 yılındaki ‘milenyum hatası’ndan daha büyük bir etkisi olacağına inanıyor.” Intel’in nöromorfik teknolojiyi ticari gerçekliğe taşıma hedefinin bir parçası olarak Intel Labs, Loihi 2 araştırma yongasını temel alan istiflenebilir çok kartlı bir platform olan Kapoho Point, Lava açık yazılım geliştirme çerçevesindeki güncellemeler ve Intel Nöromorfik Araştırma Topluluğu’na (INRC) yeni üyelerin ve Intel’in sponsor olduğu sekiz üniversite projesinin eklenmesi dahil olmak üzere geliştiricilere yönelik yeni araçları açıkladı. Intel ayrıca eğitim ve akademi ile ortaklıklar yoluyla da gelecekteki inovasyonları destekliyor. Şirket bugün, inovatif ve yıkıcı fikirleriyle yarı iletken ve bilgisayar endüstrisinde araştırma ya da eğitime önemli katkılarda bulunan kariyerinin başındaki öğretim üyelerini ödüllendiren Intel® Yükselen Yıldız Fakülte Ödülü programını duyurdu. Bu yılın kazananları dünyanın dört bir yanındaki 15 farklı kuruma mensuplar ve yapay zekâdan kuantum malzemelerine kadar çeşitli araştırma alanlarının yanında, inovatif öğretim yöntemleri ve az temsil edilen azınlıkların ve kadınların bilgisayar bilimi ve mühendisliğine katılımında ilerleme gösterdikleri için seçildiler.

Operasyonları kolaylaştıran, verimliliği artıran yeni teknoloji

0

Chipotle, şirketin operasyonlarını düzene sokarak ve restoran verimliliğini artırarak çalışan ve misafir deneyimini iyileştirmesini umduğu iki yeni teknolojiyi pilot olarak kullanıyor.

Bir yapay zeka ve makine öğrenimi mutfak yönetim sistemi ve konum tabanlı teknolojiyi kullanan bir restoran programı, belirli Orange County lokasyonlarında test ediliyor. PreciTaste tarafından tasarlanan yeni mutfak yönetim sistemi, gıda talebini ve içerik kullanımını tahmin etmek için yapay zekayı kullanıyor ve restoranların ne kadar yiyeceğe ihtiyaç olduğunu tahmin etmesine ve gıda israfını önlemesine olanak tanıyor. Sistem, yapay zeka ve makine öğrenimi kullanarak, içerik seviyelerini gerçek zamanlı olarak izler ve mürettebata ne kadar hazırlaması, pişirmesi ve ne zaman pişirmeye başlayacağını bildirirken, her restoran için gerçek zamanlı üretim planlamasını otomatik olarak doldurur. Chipotle baş teknoloji sorumlusu Curt Garner: ” Yeni mutfak yönetim sistemi, mürettebatımızın manuel görevlerini hafifletti ve restoran yöneticilerine anlık kararlar almaları için ihtiyaç duydukları araçları verdi” dedi.

Chipotle, restoranın uygulama doğruluğunu iyileştirmek için eş zamanlı olarak konum tabanlı bir sistemin pilot uygulamasını yapıyor, ziyaretçilerin mobil cihazlarında yemek sipariş etmelerine ve toplamalarına olanak tanıyor ve ayrıca müşterilerin siparişlerinin ne zaman hazır olduğunu bildirecek bir mesajlaşma hizmeti kuruyor.

BlackBerry siber güvenlik geliri darbe alıyor

0

BlackBerry, müşterilerin belirsiz bir makroekonomik ortam nedeniyle harcamaları dizginlemesi ve genişletilmiş ticarette hisselerini yaklaşık yüzde 3 oranında düşürmesi nedeniyle ikinci çeyrek için siber güvenlik gelirinde düşüş bildirdi.

Şirket ayrıca güvenlik yazılımı segmentinde Microsoft Corp, Citrix Systems ve International Business Machines ile zorlu bir rekabetle karşı karşıya kaldı ve birim geliri bir yıl öncesine göre yüzde 7,5 düşerek 111 milyon dolara geriledi.

Şirket, bir kazanç çağrısında, üçüncü çeyrekte siber güvenlik segmenti gelirinin yıllık bazda sabit kalmasının beklendiğini söyledi. Bununla birlikte, otomotiv müşterileri için QNX yazılımını içeren şirketin nesnelerin interneti (IoT) birimindeki gelir, daha fazla müşteri kaydettikçe yaklaşık yüzde 28 artarak 51 milyon dolara yükseldi.

BlackBerry’nin QNX yazılımı, elektrikli araçlara ve bağlantılı araç teknolojilerine yönelik artan talebin yardımıyla dünya çapında 215 milyondan fazla araca entegre edilmiştir. Haziran ayında BlackBerry, özellikle mobil cihazlar, mesajlaşma ve kablosuz ağ ile ilgili patentlerini 600 milyon dolara özel amaçlı bir araca satma anlaşmasının ertelendiğini söyledi.

Refinitiv’den alınan IBES verilerine göre, toplam gelir, 31 Ağustos’ta sona eren çeyrekte 166.7 milyon dolarlık fikir birliği tahminiyle karşılaştırıldığında yüzde 4 düşüşle 168 milyon dolara geriledi.

KYMCO, Türkiye’de Doğan Trend Otomotiv ile motosiklet üretecek!

0
Küresel çapta yılda 1 milyonun üzerinde scooter, motosiklet ve ATV üretimi gerçekleştiren KYMCO markasının CEO’su Chun-Ping Ko ile Doğan Trend Otomotiv Grubu CEO’su Kağan Dağtekin ve Doğan Trend Otomotiv Motosikletten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Acar’ın katılımıyla Adile Sultan Yalısı’nda KYMCO CV3’ün Türkiye lansmanı gerçekleştirildi. Markanın ürün gamındaki en teknolojik ve güçlü scooter KYMCO CV3’ü 2022 model olarak, 369.900 TL’den Türkiye’de satışa sunmaya başladı. Lansman toplantısından ise yatırım müjdesi geldi. Ülkemizi ziyaret eden KYMCO CEO’su Chun-Ping Ko, “Türkiye’de bir montaj tesisi kurmanın olasılığını değerlendirmeye başladığımızı bildirmek isteriz” diyerek üretim müjdesini verdi. Doğan Trend Otomotiv Grubu CEO’su Kağan Dağtekin açılış konuşmasında “KYMCO ile ikinci sezonumuzu yaşıyoruz. Kullanıcılarımızdan aldığımız olumlu geri dönüşlere dayanarak motosikletlerin kalite ve sağlamlıklarını deneyimledik. Beraber çalışmaya başladığımız ilk günden itibaren üretim için gerekli zeminin oluşmasını beklemiştik. Nihayet bu ziyaretlerinde ikna oldular ve bu güzel haberi paylaşmak mümkün oldu. En kısa zamanda çalışma gruplarımızı kurarak üretim için uygun modeli ve diğer önemli hususları değerlendirmeye başlayacağız” dedi.

KYMCO CV3 özellikleri

Önde çift toplam 3 tekerlekli model sınıfının en güçlüsü olarak dikkat çekiyor. Ünlü AK 550 modeliyle aynı motor bloğuna sahip olan model, 550cc’lik 8 supaplı, çift silindirli, sıvı soğutmalı motora sahip ve 2 kademeli güç modu bulunuyor. Maksimum güç 7500 d/d’de sağlanırken 5750 d/d’de 53 Nm maksimum tork değerine ulaşılabiliyor. CVT otomatik şanzıman ile de kesintisiz güç aktarımı gerçekleşebiliyor. KYMCO’nun ilk 3 tekerlekli scooter modeli olan CV3, ayarlanabilir özellikleri ile sürüş konforunu maksimum seviyede sağlıyor. Kişiselleştirilebilir sürücü sırt desteği, ayarlanabilir ön cam, anahtarsız çalıştırma sistemi, sele altı güç çıkışı ve ısıtmalı elcik ile sürüş konforunu en düzeye çıkaran CV3, siyah ve yeşil renk seçenekleri ile satışa sunuluyor.  LED farlar, sinyaller ve stoplar, elektronik kilitlenebilir ön süspansiyonlar, 6 inçlik Noodoe dijital ekran, hız sabitleyici gibi güvenlik teknolojileri ile destekleniyor. KYMCO CV3’te ayrıca 4 kademede ayarlanabilen fren sistemi, manuel el freni ve ayak freni de bulunuyor. 2140 mm uzunluk, 960 mm genişlik ve 1475 mm yüksekliğindeki KYMCO CV3’ün sele yüksekliği 795 mm ve aks mesafesi ise 1580 mm. Kuru ağırlığı 280 kg olan motosikletin yakıt deposu ise 15,5 litre. Sele altındaki eşya gözü bir adet tam boy kaska ev sahipliği yapabiliyor. Ayrıca güç çıkışı ve aydınlatmasıyla da karanlık ortamlarda pratiklik sağlıyor.  Hedef montajla başlayacak iş birliğimizi adım adım Avrupa’ya ihracata taşımak! Yeni iş birliği süreciyle ilgili basın toplantısında soruları yanıtlayan Doğan Trend CEO’su Kağan Dağtekin, “Türk pazarına uygun ürünlerin ilk etapta CKD (montaj) tipi üretimle bu yolculuğa çıkmaya karar verdik. Ardından hedefimiz yerlileştirilme oranının artırılması olacak. Bir mertebe vermek açısından bir montaj tesisinin anlamlı olması için model başına 5000 adet ve üzeri üretmek gerekiyor. Böyle başlayıp zamanla geliştireceğiz. KYMCO’nun Avrupa’daki pazar payı %11’e ulaştı. Heyecanımız uzun vadede Türkiye’den Avrupa’ya ihracat yapabilmek. Bu hayalle yola çıktık, başarırız. En üst düzeyde ziyaretimize gelen KYMCO’dan tüm desteği alacağımızın sözünü aldık” açıklamasında bulundu. Türkiye’nin önemli bir otomotiv üretim üssü olduğuna da dikkat çeken Dağtekin, “Türkiye otomotivde çok önemli bir üs. 2 milyona yakın üretim kapasitesi ve bunu destekleyen yan sanayisi var. Avrupa’nın bu anlamda belki en gelişmiş ülkelerinden biriyiz. Motosiklette de otomotivde gösterdiğimiz başarıyı tekrarlayıp, Avrupa’ya yönelik motosiklet üretimi yapabileceğimize de inanıyoruz. O yüzden iç pazardaki payımızı büyütmemiz, iç pazardaki hacmimizi artırmamız çok önemli” diyerek sözlerini tamamladı.  KYMCO 2022 sonunda ülke genelinde 26 yetkili satış noktasına ulaşacak!  Türkiye’de bayi ve servis ağını her geçen gün artıran markanın CV3 lansmanında, Doğan Trend Otomotiv Motosikletten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Acar; “2 senede Türkiye genelinde 22 yetkili satış noktası ve 30 yetkili servis noktasına ulaştık. Yıl sonuna kadar hedefimiz Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Mersin ve Samsun’u da dahil ederek toplam 29 bayi noktasına ulaşmak. Bu daha ilk faz. İlerleyen yıllarda hem satış hem de servis noktalarımızı arttırmayı hedefliyoruz” dedi. 

Oplog, 11 milyon euro yatırım aldı!

0
Yazılım ve robotik destekli fulfillment hizmeti sağlayan OPLOG, akıllı depolarında ürünleri stoklayarak siparişlerinizi hazırlıyor ve teslimat süreçlerini yöneterek markalara “uçtan uca fulfillment” hizmeti sağlıyor. Yazılım ve robotik destekli omni-kanal fulfillment (B2B ve e-ticaret lojistiği) hizmeti sayesinde firmaların operasyonlarını avantajlı maliyetler ile yönetmesini sağlayan teknoloji şirketi OPLOG, çıktığı ilk yatırım turunda, yerli girişimler arasında bu yılın en büyük yatırımlarından birini aldı. Getir, Insider, Libra ve Appsilon gibi önde gelen Türk girişimlerine yatırım yapmış olan Esas Private Equity liderliğinde gerçekleşen 11 milyon Euro tutarındaki yeni yatırım, hizmet ağının ilk etapta Avrupa’ya yayılmasında ve Türk robotu “TARQAN”ın dünyaya açılmasında kullanılacak. OPLOG yıl sonuna kadar, Avrupa’daki ilk pazarı İngiltere’de, robotik destekli fulfillment hizmeti vereceği bir depo açacak. Bu sayede 2023’te Amazon dışında Avrupa’da fulfillment merkezlerinde kendi ürettiği patentli robotik teknolojileri kullanan tek fulfillment şirketi olacak. Aynı zamanda Türkiye’den İngiltere ve Avrupa pazarına açılmak isteyen markalara da hizmet vermeye başlayacak.

OPLOG, ölçeklenebilir iş modelini dünyaya taşıyor

2013 yılında kurulan OPLOG’un geliştirdiği yazılım ve robotu ile Rossmann, Tupperware, Sony, E-Çanta, Touché Privé gibi kendi sektörünün önde gelen markalarının fulfillment operasyonlarını yönettiklerini belirten OPLOG Kurucusu ve CEO’su Halit Develioğlu konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Pandemi sonrası dönemde e-ticaretteki yavaşlamaya rağmen, yıllık bazda sipariş karşılama oranında %91 artış gözlemledik. 300’ün üzerinde çalışanımız, mühendislik gücümüz ve fulfillment alanındaki deneyimimizle geliştirdiğimiz teknolojimizi, Esas Private Equity gibi önemli bir özel sermaye şirketi ile birlikte dünyaya açacak olmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu dokuz yılda tamamen öz kaynaklarımızla ölçeklenebilir ve büyümeye açık bir yapıya kavuşturduğumuz iş modelimizi, aldığımız yatırımla başta Avrupa pazarı olmak üzere dünyaya taşıyacağız. İlk etapta Avrupa’daki 10 ülkede tamamen kendimize ait fulfillment depoları açmayı hedefliyoruz. Yeni açılacak depolar ile birlikte binin üzerinde kişiye istihdam sağlayacağız. Aramıza katılacak yeni ekip arkadaşlarımızın yüzde 30’undan fazlası ise teknoloji ve yazılım kadromuza dahil olacak” dedi. “Türkiye’nin yüksek teknoloji ihracatı payını artırmaya katkı sunuyoruz” Dünyada kendi robotunu üreten ilk ve tek fulfillment şirketi olduklarını ifade eden Develioğlu, “Kargo firmaları ve e-ticaret pazar yerleri ile entegre çalışan yazılımımız ile sipariş yönetiminin tek platform üzerinden yapılmasını sağlarken, kendi ürettiğimiz lojistik robotumuz TARQAN ile sipariş karşılama hızı ve doğruluğu alanlarında standartları yeniden belirliyoruz. Aldığımız yatırımla birlikte en önemli hedeflerimizden biri de TARQAN’ı dünyaya açmak olacak. Fulfillment alanında Türkiye’den dünyaya teknoloji ihraç ederken, ülkemizin yüksek teknoloji ihracatı payını artırmaya da katkı sunacağız” diye konuştu. “OPLOG’un global e-ticaret sektöründe yaratacağı etkide pay sahibi olmaktan mutluluk duyuyoruz” OPLOG’a olan yatırımları ile ilgili Esas Private Equity, şunları belirtti: “Türk teknoloji startup ekosisteminin her geçen gün güçlendiğinin önemli bir örneği olan OPLOG’a yatırım yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Halit Develioğlu’nun e-ticaretin geleceği hakkındaki vizyonu ve OPLOG’un yazılım ve robotik teknolojilerinin lojistik içerisinde yer alması için göstermiş olduğu gayretler, yaptığımız bu yatırımın değerini artırıyor. Lojistiğin geleceğini OPLOG ile birlikte şekillendirecek olmaktan heyecan duyuyoruz.”

VMware, 2023 mali yılı ikinci çeyrek sonuçlarını açıkladı

0
Sanallaştırma başta olmak üzere kurumsal yazılım çözümleri tanınan VMware, 2023 mali yılının ikinci çeyreğinin finansal sonuçlarını açıkladı.
  • 2022 mali yılının ikinci çeyreğine göre yüzde 6 artan gelirler 3,34 milyar dolara ulaştı.
  • Abonelik, SaaS ve lisans gelirlerinin toplamı 2022 mali yılının ikinci çeyreğine göre yüzde 15 artarak 1,74 milyar dolara ulaştı.
  • Abonelik ve SaaS gelirlerinin toplamı, 2022 mali yılının ikinci çeyreğine göre yüzde 22 artarak 943 milyon dolara ulaştı ve bu çeyrekte elde edilen gelirin yüzde 28’ini oluşturuyor.
  • Abonelik ve SaaS yıllık kalıcı gelirleri (ARR, Annual Recurring Revenue), geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24 artarak 3,89 milyar dolar seviyesine ulaştı.
  • 2022 mali yılının ikinci çeyreğinde 411 milyon dolar veya seyreltilmiş hisse başına 0,97 dolar olan GAAP net geliri, ikinci çeyrekte yüzde 16 azalarak 347 milyon dolar veya seyreltilmiş hisse başına 0,82 dolar oldu. 2022 mali yılının ikinci çeyreğinde 739 milyon dolar veya seyreltilmiş hisse başına 1,75 dolar olan GAAP dışı net gelir, yüzde 6 azalarak ikinci çeyrekte 697 milyon dolar veya seyreltilmiş hisse başına 1,64 dolar oldu.
  • GAAP faaliyet geliri, 2022 mali yılının ikinci çeyreğine göre yüzde 8 artarak 566 milyon dolar oldu. GAAP dışı faaliyet geliri ise 2022 mali yılının ikinci çeyreğine göre yüzde 5 artarak 965 milyon dolar oldu.
  • İkinci çeyreğin faaliyetlerden gelen nakit akışı 397 milyon dolar, serbest nakit akışı ise 284 milyon dolar oldu.
  • İkinci çeyrekteki RPO (Kalan Hizmet Yükümlülüğü), bir önceki yıla göre yüzde 8 artarak 12,10 milyar dolar oldu.
VMware CEO’su Raghu Raghuram, konuyla ilgili şunları söyledi; “İkinci çeyrekteki performansımızdan çok memnunuz. Oluşturduğumuz bu ivme, müşterilerimizin işlerini dönüştürmesine nasıl yardımcı olduğumuzu gösterdiğimiz ve yeni hizmetlerimizi duyurduğumuz VMware Explore ile daha da artıyor. Şirketlerin çoklu bulutun potansiyelini tamamen açığa çıkartmasını sağlamak için çalışmaya devam ediyoruz.” VMware Kıdemli Başkan Yardımcısı CFO’su Zane Rowe ise şunları söyledi; “İkinci çeyrekte elde ettiğimiz finansal sonuçlarımız, tüm VMware ekibinin çoklu bulut ortamına geçiş yapan müşterilerimiz için inovasyonu hızlandırmak amacıyla ortaya koyduğu çalışmaların devam ettiğini gösteriyor. Abonelik ve SaaS hizmetlerimize yaptığımız yatırımlar da yıllık kalıcı gelirlerin geçen yıla göre yüzde 24 artmasına yardımcı oluyor”

BT profesyonellerinin sağlayıcılarına güveni azalıyor

0
Birleşik Krallık BT uzmanlarının yarısından fazlası (yüzde 55), kullanım maliyetleri, geçiş ve müşteri hizmetleri gibi konularda zorluklarla karşılaşarak, şu anda genel bulut hizmetlerine iki yıl öncesine göre daha az güveniyor. Bu istatistikler, bir barındırma ve bulut hizmetleri şirketi olan Leaseweb Global tarafından, son iki yılda 500 İngiltere merkezli BT uzmanının genel bulut sağlayıcılarıyla olan deneyimini araştırma sonuçlarına dayanıyor. Çalışma, hiper ölçeğin ileriye dönük en iyi yol olup olmadığı veya uzun vadeli bir seçenek olarak uygulanabilir olup olmadığı ile ilgili soruları gündeme getiriyor. Ankete katılanların çoğu maliyetlerin kontrol altında olduğunu söylese de şeffaflık, müşteri hizmetleri ve iş yüklerini taşıma kolaylığı potansiyel endişeler olarak gösteriliyor. Genel olarak, sonuçlar genel bulut sağlayıcıları söz konusu olduğunda önemli bir güven sorununa işaret ediyor. Örneğin, ankete katılanların çoğunluğu (yüzde 57) iş yüklerini genel bulut ortamından geçirmeyi zor bulurken, yarıdan biraz azı (yüzde 49) bulut kullanım maliyetlerini anlamakta zorluk yaşadıklarını söyledi. Buna rağmen, yaklaşık dörtte üçü (yüzde 72) genel bulut kullanım maliyetlerini etkin bir şekilde kontrol ettiklerini kabul ederken, yüzde 46’sı ‘biraz katıldığını’ belirtti. Neredeyse yarısı (yüzde 49) bir genel bulut sağlayıcısının müşteri hizmetlerini ele geçirmek için mücadele etti. Ayrıca, bulut artık birçok BT altyapı stratejisi için önemli bir bileşen olsa da, ‘yalnızca bulut’ ve ‘önce bulut’ baskın değildir ve her iş ihtiyacı için her derde deva olarak kabul edilmez. Pandemi sırasında bulut altyapısının benimsenmesinde bir artış olsa da, çalışma ayrıca 2022’de ‘önce bulut’ stratejilerine verilen desteğin azaldığını gösterdi.

Büyük endüstriler disket kullanımına neden devam ediyor?

0
Kendi deyimiyle “disket işinde ayakta kalan son adam” olan Tom Perksy, Amerika Birleşik Devletleri’nde eski depolama cihazlarını satan ve geri dönüştüren bir şirket olan floppydisk.com’un kurucusudur. AIGA Eye on Design Magazine’in bildirdiğine göre şirket ayrıca disk transferleriyle ilgileniyor, bir geri dönüşüm programı sunuyor ve dünyanın her yerinden sanatçılara kullanılmış veya bozuk disketler satıyor. Persky’ye göre, ana müşterileri, bir makineye bilgi almak için bir aracı olarak disketleri kullanan kişiler olarak tanımladıkları endüstriyel kullanıcılardır.   Hava filolarının yarısının yirmi yaşından büyük olduğu için hala disket kullandığını ve disklerin o anda mevcut en iyi teknoloji olduğunu söylüyor. Persky: “Bu çok büyük bir tüketici. Ayrıca tıbbi cihazlara girip çıkan bilgileri almak için disket gerektiren tıbbi cihazlar da var” diye ekliyor. Disk hobileri, eski şeylere değer veren, toplu olarak 50 disk satın alan insanlardan biridir. 2020’de pandemi sonrasında British Airways Boeing 747-400’lerinden birini emekliye ayırdı; The Register raporlarına göre, Pen Test Partner’daki güvenlik araştırmacıları ve güvenlik araştırmacıları bu konuda bilgi sahibi oldular. Uçağın aviyonik sistemleri ve uçuş güvertesi hakkında hızlı bir incelemeden sonra, Pen Test Partners yetkilisi kokpitte kritik navigasyon veritabanlarını yüklemek için kullanılan 3,5 inçlik bir disket sürücüsü buldu. Yetkili, “Bu veri tabanının her 28 günde bir güncellenmesi gerekiyor, böylece bir mühendisin ziyaret etmesi için bunun ne kadar bir angarya olduğunu görebilirsiniz” dedi.

Çevrimiçi içeriği yapay zeka oluşturacak

0
“İnternette gördüğünüz her şeye inanmayın” bir süredir oldukça standart bir tavsiye oldu. Avrupa kolluk kuvvetleri grubu Europol’ün yeni bir raporuna göre, dünyada bu uyanıklığı artırmak için tüm nedenlerimiz var. Raporda, “Uzmanlar, çevrimiçi içeriğin yüzde 90’ının 2026 yılına kadar sentetik olarak oluşturulabileceğini tahmin ediyor” uyarısında bulunarak, sentetik medyanın “yapay zeka kullanılarak oluşturulan veya manipüle edilen medyayı ifade ettiğini” ekledi. Raporda, “Çoğu durumda, sentetik medya oyun oynamak, hizmetleri iyileştirmek veya yaşam kalitesini iyileştirmek için üretiliyor. Ancak sentetik medyadaki artış ve gelişmiş teknoloji, dezenformasyon olasılıklarına yol açtı” deniliyor. Europol raporunda, “Günlük olarak, insanlar kendilerine rehberlik etmesi ve onlara neyin gerçek olup neyin olmadığını söylemesi için kendi algılarına güveniyorlar” diyor. Rapor, çevrimiçi içeriğin 2026’ya kadar yüzde 90’ının yapay zeka tarafından oluşturulacağını belirtiyor.

DEİK’in yeni rotası dijital teknolojiler oldu

0

Türk iş dünyasının kuzey yıldızı Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), ticari diplomasideki gücünü ve küresel network ağını Türkiye’nin önde gelen teknoloji firmalarıyla buluşturmak için önemli bir adım daha attı.

Türkiye’nin yeni bir dijital teknolojiler merkezi haline gelmesi hedefiyle kurulan DEİK Dijital Teknolojiler İş Konseyi, bu alanda öne çıkan 9 alt sektörü kapsayan komiteleriyle birlikte teknoloji ihracatının artması ve dünyanın ilk 500 şirketi arasına Türkiye’den yeni oyuncular eklemeye odaklandı.

DEİK Dijital Teknolojiler İş Konseyi Kuruldu

DEİK/Dijital Teknolojiler İş Konseyi ile Türk şirketleri için diğer ülkelerle dijital koridorlar oluşturmayı stratejik öncelikleri arasına alan DEİK, teknoloji ve dijitalleşme alanında DEİK’in bir platform olmasını amaçlıyor.

Fintech, oyun (Gaming), siber güvenlik, girişim sermayesi, yazılım teknolojileri, yenilikçi teknolojiler, bulut teknolojileri, mobil teknolojiler ve sağlık teknolojileri alanlarındaki dijital ekonominin geleceğine odaklanan DEİK, Türkiye’den dünyaya açılan yeni unicorn ve decacornların çıkmasına öncülük edecek.

Olpak: Teknoloji alanında Türkiye için diğer ülkelerle dijital koridorlar açacağız”

Türkiye’nin teknoloji ekosistemine yön veren yenilikçi şirketleri ve sektörde başrol oynayan iş insanlarını Dijital Teknolojiler İş Konseyi’nde buluşturduklarını dile getiren DEİK Başkanı Nail Olpak, “Küresel ekonomi açısından yeşil ve dijital dönüşümü bir arada yaşadığımız ve ikiz dönüşümü konuştuğumuz bir süreçten geçiyoruz.

Biz bu süreçleri ‘’Yeşil Ekonomi’’ ve ‘’Dijital Ekonomi’’ süreci olarak adlandırıyoruz.  Özellikle salgınla birlikte hayatın her alanında yapay zekanın öne çıktığını ve dijital teknolojilerin tüm disiplinlerinin bizi içine aldığını görüyoruz. Dolayısıyla gözümüzü ‘Dijital Ekonomi’ kavramına çevirmiş durumdayız.

Biz de DEİK olarak, Türk iş dünyasının kuzey yıldızı olma kimliğimizle ülkemizi dijital teknolojilerin yeni merkezi haline getirmeye odaklanarak Dijital Teknolojiler İş Konseyi’mizi kurduk. Ne mutlu ki DEİK üyeleri ve firmalarımızdan gelen yoğun talep de bu stratejik adımı atmamızda bize en büyük itici güç oldu.

Sektörün önde gelen ve potansiyeli yüksek şirketlerini konseyimize dahil ederek, dijital teknolojiler alanında öne çıkan 9 alt sektör özelinde kurduğumuz komitelerimizle birlikte çalışmalarımıza süratle başladık. Bu önemli atılımı gerçekleştirirken Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi de bize çok kıymetli desteklerde bulundu.

DEİK olarak, dijital teknolojiler alanındaki şirketlerimize, girişimcilerimize, start-up ve scale-up’lara, yurt dışında yeni kapılar açmayı, bu topraklardan yeni dünya markaları çıkarmayı hedefliyoruz. DEİK’in teknoloji ve dijitalleşme alanında bir platform olmasını arzuluyoruz. 151 İş Konseyimizin dünyanın dört bir yanına yayılmış küresel networkünü de ülkemizdeki dijital teknoloji şirketleriyle buluşturacağız.

Bu noktada DEİK’in ticari diplomasideki gücünü ve küresel ufkunu kullanarak, ülkemizin diğer ülkelerle dijital koridorlar oluşturmasını hedefliyoruz.” dedi.

Olpak: Start-up’ların DEİK ile dünyaya açılmasını ve Türk decacorn şirketlerin artmasını hedefliyoruz” 

DEİK Dijital Teknolojiler İş Konseyi’nin Türkiye’nin dijital ekonomideki marka değerini bir üst lige taşımak için çalışacağını vurgulayan Olpak, “Türkiye’de dijital teknolojilerin güncel büyüklüğü yaklaşık 30 milyar dolar seviyesinde. 2022 yılında ise yüzde 10 büyümesi bekleniyor. Globalde ise sektörün büyüklüğü yaklaşık 4,4 trilyon dolara ulaşmış durumda. Türkiye’nin bu alanda yürüyeceği çok büyük bir fırsat yolu var.

Siber güvenlikten oyuna, bulut teknolojisinden yazılıma kadar muazzam bir potansiyelimiz söz konusu. Türkiye’den şu ana kadar 6 şirketimiz unicorn olma başarısı gösterirken, bu şirketlerden ikisi 10 milyar dolarlık büyüklüğe erişerek decacorn oldu. İş Konseyimizin üyeleri içinde bu unicornlar arasında yer alan firmalarımız da bizimle birlikteler.

Önümüzdeki dönemde DEİK olarak, yurt dışı girişim sermayesi fonları ile Türkiye’deki startup, scaleup ve yerli girişim sermayesi fonlarını bir araya getirecek platformların oluşturulmasını sağlayarak sektöre yapılan girişim sermayesini hem adet hem de hacim olarak artırmayı hedefliyoruz. Ülkemizin vizyonunu ortaya koyarak, global hedefler ile dijital teknolojilerde dünya ile tam uyumla teknoloji ihracatımıza eşik atlatmak istiyoruz” dedi.

Erdem Erkul: Dijital teknolojilerde her komitenin spesifik hedefleri ve küresel bir yol haritası var”

DEİK Dijital Teknolojiler İş Konseyi Başkanı Erdem Erkul, İş Konseyi’nin proaktif ve kendine has bir yürütme anlayışıyla faaliyet göstereceğine dikkat çekerek, “Üye yapımız ağırlıklı Türk teknoloji girişimlerinden oluşuyor. Dünyanın en büyük 10 teknoloji şirketi ile iş birliktelikleri yapan, önde gelen yatırımcıları ve girişim sermayesi ile ortaklılığı bulunan şirketler.

Piyasa değerlemeleri yüksek, çalışan sayıları, ihracat yaptıkları ülke sayısı gibi veriler ışığında Türkiye teknoloji ekosistemini temsil edebilecek boyutta bir üye yapısına sahibiz. Bu yapı bizi daha da güçlü kılıyor.

Dijital teknolojilerin Türkiye’nin bu alandaki ihracatının da geleceği açısından en önemli alt sektörlerini kapsayan 9 Komite ile spesifik hedefle doğrultusunda çalışmaya başladık.

Fintech, oyun (gaming), siber güvenlik, girişim sermayesi, yazılım teknolojileri, yenilikçi teknolojiler, bulut teknolojileri, mobil teknolojiler ve sağlık teknolojileri komitelerimizi kurduk. Komite Başkanlarımız ve Yürütme Kurulu üyelerimizi de tamamen yerli ve milli şirketlerimiz arasından belirledik.

Ülkemizin global vizyonu doğrultusunda kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirledik. Öne çıkan bazı hedeflerimizi şöyle sıralayabiliriz;

  • 2030 yılı itibari ile en az 5 fintech şirketinin artan ihracat geliri sayesinde Fortune 500 listesinde yer almasında aktif rol almak.
  • 2025 yıl sonu itibarıyla sektördeki her 4 fintech oyuncusunun en az birinin uluslararası iş yapar hale getirmek.
  • Türkiye’ye yurt dışı kaynaklı girişim sermayesi yatırımlarının sayı ve adedini artırmak.
  • Toplam girişim sermayesi yatırımları içerisinde dijital teknoloji yatırımlarının payını artırmak.
  • Bulut bilişim alanında en az 50 ülkeye ihracat yapan 50 teknoloji şirketine ulaş
  • Ülkemizin dünyada kaliteli, güvenilir yazılım üreten en önemli 10 ülke arasında olmasını sağlamak.
  • Hypercasual oyun dışındaki diğer türlerde mobil oyun geliştiren oyun stüdyosu sayısını artırmak.
  • Konsol ve PC’lerde AA veya AAA düzeyinde oyun geliştiren stüdyo sayısını artırmak.
  • Sağlık teknolojileri alanında Konsey destekli girişimci ekosistemi ve başarı hikayeleri yaratmak.
  • 5G’de rekabetçi ürün geliştirilmesi ve 6G standartlarının şekillenmesine öncülük
  • Türkiye’de mobil geniş bant teknolojilerinde hızlı büyümeyi sağlamak.
  • Siber güvenlik alanında, ticari diplomasi anlayışıyla ‘dış ülke pazarlarının dengeleri’ dikkate alınarak hareket etmek ve ulusal siber güvenlik ekosistemine değer kazandırmak.

Bunlarla birlikte, oyun alanında ise uzun vadede en az 2 unicorn ve 1 decacorn daha çıkarmak için Türk özel sektörünün bu alandaki en büyük destekçisi olacağız” şeklinde konuştu.

5G ile İtalya’da neler değişti? Vodafone anlattı!

0

5G teknolojisi için ülkemizdeki altyapı çalışmaları tüm hızıyla devam ederken, dünya genelinde 5G teknolojisine geçiş yapan bölgelerin sayısı hızla artıyor. İtalya ülke genelinde 5G hizmetini aktif hale getirerek adını bu bölgeler arasına yazdırmayı başardı. Peki bu teknoloji ile şehirde neler değişti? Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Hasan Süel, İtalya’nın 5G’ye geçis sürecini ve sonrasını anlattı.

İtalya’da 5G teknolojisinin ihalesi Ekim 2018’de yapıldı ve bir yıldan kısa bir süre sonra Haziran 2019’da 5G’ye geçiş tamamlandı. 5G’nin kullanıcılar tarafından çok hızlı bir şekilde benimsendiğini belirten Vodafone sadece teknolojik açıdan değil, ekonomik ve sosyal açıdan da pek çok fırsatı beraberinde getirdiğini vurguluyor.

İtalya’daki Vodafone 5G Deneyim Merkezi’nde sergilenen teknolojiler şu şekilde;

  • Ameliyatlarda cerrahlar ile uzaktaki uzmanların birlikte çalışmasını sağlayan işbirliği platformu ve bağlantılı, akıllı Karma Gerçeklik gözlükleri kullanılıyor.
  • Ameliyat sırasında cerrahlara Yapay Zekâ ile destek sunuluyor.
  • Hastaya özel oluşturulan ve Artırılmış Gerçeklik teknolojisiyle görüntülenen üç boyutlu model üzerinden cerrahlar ve uzmanlar arasında gerçek zamanlı etkileşim sağlanıyor.
  • Ameliyathaneden başlayarak uzakta bulunan uzmana kadar iletilen tüm sinyaller canlı görüntülenerek cerrahla işbirliği artırılıyor.
  • Sensörlerle donatılmış giyilebilir akıllı cihazlara dayalı çözüm Vodafone’un 5G ağına bağlandığında, bir sporcunun antrenman sırasında ona rehberlik etmesi için fizyolojik parametreleri ve hareketlerini gerçek zamanlı olarak algılıyor, performansı hakkında sporcuya anında geri bildirimde bulunabiliyor.
  • Tüm bunlar, çok sayıda bağlantılı sensörden sayısız fizyolojik ve biyomekanik verinin sürekli ve güvenilir bir şekilde iletilmesini sağlayan 5G sayesinde mümkün oluyor.
  • Ayrıca çözüm, 5G’nin sağladığı düşük gecikme süresi sayesinde, doğrudan sporculara titreşimli ve sesli geri bildirimlerde bulunarak antrenman sırasında performansın iyileştirilmesine yardımcı oluyor.
  • Öğretmen ve öğrencilere sunulan Artırılmış Gerçeklik ve Sanal Gerçeklik teknolojilerinin sağladığı artan etkileşim ve derinleşme sayesinde “zenginleşmiş” öğrenme deneyimi mümkün oluyor.
  • Karma Gerçeklikle üç boyutlu öğrenme sağlanıyor.
  • Eğitimlere yeni bir canlandırma yöntemi kazandırılıyor.

Vodafone, Türkiye için 5G çalışmasını yayınladı

Vodafone tarafından Deloitte işbirliğiyle hazırlanan “Yeni Nesil Bağlantının Gücü: 5G Teknolojisinin Türkiye İçin Ekonomik ve Sosyal Faydaları” adlı çalışma teknolojinin ülkemize katacağı artıları göz önüne serdi.

Operatörlerin 5G ihalesinin ardından 5 yıllık süreçte yapacağı yatırım ve hizmet harcamaları sonucu oluşacak GSYH etkisi 21 milyar TL olacak ve 25 bin kişilik ek istihdam sağlanacak.

Türkiye’de 5G teknolojileri ile sağlanan üretkenlik ve ekonomik aktivite artışı ile 15 yıllık teknolojik döngüde 1 trilyon TL’nin üzerinde gelir artışı oluşacağı tahmin ediliyor.

Çeşitli sektörlerde yaşanacak bu gelir artışı ile ülkemiz GSYİH’sinde 479 milyar TL’lik artış gerçekleşmesi bekleniyor.

5G’den en çok faydalanacak sektörler üretim, toptan ticaret ve perakende, ulaşım ve depolama, bilgi ve iletişim olacak.

Bu sektörlerde gerçekleşecek gelir artışlarının toplam etkinin yüzde %70’inden fazlasına denk geleceği öngörülüyor.

5G altyapı kurulumunun gecikmesi potansiyel ekonomik faydaların da gecikmesine ve ertelenmeden kaynaklı fırsat maliyetinin ortaya çıkmasına yol açıyor.

5G’nin 1 yıl gecikmesi 120 milyar TL’lik ekonomik faydadan mahrum kalmak anlamına geliyor.

Bu sonuçlar gösteriyor ki 5G’nin ülkemizde bir an önce hayata geçirilerek, özellikle sektörlerde yaratacağı verimlilik artışı ile ekonomik büyümeye katkısından faydalanmak gerekiyor.

Araç çağırma sektöründe işten çıkarmalar olacak mı?

0
Güneydoğu Asya’nın en büyük araç çağırma ve yemek tedarik ajansı Seize, bazı rakiplerinin başardığı gibi toplu işten çıkarmalar yapmak zorunda kalmayı öngörmüyor. Çalışma Direktörü Alex Hungate yılın başlarında, Seize’nin birkaç dünya resesyonundan endişe duyduğunu ve “çok temkinli ve herhangi bir işe alım konusunda düşünüldüğünü” ve bu nedenle, “kararlı” bir seviyeye ulaşmadığını belirtti.  56 yaşındaki Hungate: “Yıl ortasında bir tür özel yeniden örgütlenmeler yaptık, ancak farklı firmaların toplu işten çıkarmalar yaptığını biliyorum. Bu yüzden kendimizi bu sınıfta görmüyoruz” dedi. Ekonomiler açıldıkça, yemek arzı talebi yumuşarken, araç çağırmanın tamamen iyileşmesi gerekiyor. Teknoloji değerlemeleri de önemli ölçüde düştü ve enflasyon, daha yavaş gelişme ve artan faiz oranları tehlikeler olarak ortaya çıktı. Son haftalarda, Güneydoğu Asya’nın en büyük e-ticaret ajansı Shopee, anne veya baba Sea’nin genişleyen zararlar bildirmesi ve yıllık e-ticaret tahminini rafa kaldırmasının ardından çeşitli uluslararası konumlardaki işleri azalttı ve bazı yurt dışı operasyonlarını durdurdu.

Verilerden en iyi şekilde yararlanmanın 5 yolu

0
Şirketler sürekli artan miktarda veri toplamaya devam ediyor. Akıllı profesyoneller, bilgiyi rekabet avantajına dönüştürmenin yollarını bulacaktır. Çoğu teknoloji projesi, ister analitik, IoT, yapay zeka veya makine öğrenimi yoluyla olsun, kaçınılmaz olarak verilerin yenilikçi kullanımını içerir. Aslında, çoğu dijital dönüşüm projesi,  her şeyden çok veriye dayalı değişimle ilgilidir. Peki profesyoneller, kuruluşlarının topladığı bilgilerden en iyi şekilde yararlanan veriye dayalı stratejileri nasıl oluşturabilir?
  1. Doğru temelleri oluşturun
Caterpillar’da dijital veri direktörü Brandon Hootman, son birkaç yılda verilerden yararlanma konusunda bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ham verileri daha kolay kullanılan biçimlere dönüştüren süreç olan veri çekişmesi hala önemli olsa da, bazı yöneticiler deneyleri daha hızlı yönlendirmek için iş gereksinimlerine daha fazla odaklanıyor.
  1. Daha iyi verilerin nerede fark yaratabileceğini anlayın
Müşteri duyarlılığını analiz etmekten güvenliğe kadar tüm işletme genelinde doğru verilere erişim önemlidir. Seyahat yönetimi şirketi TripActions’ta güvenlik uyumu ve güvencesi direktörü Prabhath Karanth, herkesi yönetimle paylaşılabilecek veriler açısından güvenliği görmeye teşvik ediyor.
  1. İş kullanıcılarına kontrol verin
Capital One Software sapan mühendisliği başkan yardımcısı Salim Syed, şirketlerin veri uzmanlığını demokratikleştirmeye odaklanması ve iş kolu kullanıcılarına daha fazla kontrol vermesi gerektiğini söylüyor. İş ne kadar hızlı olursa, başarısı o kadar olasıdır.
  1. Sistemleri değiştirmeye hazır olun
PANGAIA moda evinin analitik başkanı Daniel Smith, verilerden en iyi şekilde yararlanmak isteyen profesyonellerin doğru kaynak sistemlerini devreye sokmasının çok önemli olduğunu söylüyor. O zaman karar verme süreçleri için içgörüden nasıl yararlanılacağını düşünmek çok daha kolay.
  1. Bir bilgi ekosistemi oluşturmayı hedefleyin
Trainline CTO’su Milena Nikolic, profesyonellerin veriye dayalı dönüşümlerini yalnızca şirket içi bilgiyle sınırlamamaları gerektiğini söylüyor. Şirketi, müşterilerinin deneyimlerini iyileştiren özellikleri güçlendirmek için bir kısmı şirket içinde topladığı ve bir kısmı sektörden aldığı verileri kullanıyor.

Web’in geleceği için önlemler alınması gerekiyor

0
Web3’ün arkasındaki fikir, kripto para birimleri ve NFT’ler gibi blok zinciri teknolojisini dijital dünyamızın dokusuna dahil etmektir. Metaverse’in tanıtımı da dahil olmak üzere sanal ve artırılmış gerçeklik de devreye giriyor . Web3 savunucuları, blok zincirinin potansiyelini, verileri izlemenin ve interneti herkes için daha erişilebilir bir alan haline getirmenin güvenilir ve şeffaf bir yolu olarak görüyor. En azından iyimser görüş bu. Ancak internette, pozitif potansiyeli olan hemen hemen her şey kötü niyetle kullanılabilir. Bugün olduğu gibi, web’in bir sonraki yinelemesi, kötü aktörlerin dikkatle hazırlanmış dolandırıcılık, taciz, suistimal, yanlış bilgilendirme ve kimlik hırsızlığı gerçekleştirmesine izin vermeye devam edebilir. Web Vakfı’nda Politika (Geçici) Direktörü Kat Townsend, World Wide Web’in geleceğinin karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan birinin, bir ‘splinternet’in ortaya çıkması olduğunu söylüyor. Parçalanmış bir web üzerinde ülkeler, kullanıcıların çevrimiçi olarak neler yapıp yapamayacağına karar verebilir. Hükümetler tipik olarak, ABD’nin Çin’e ait TikTok’u yasaklama girişimi gibi ulusal güvenlik endişeleri temelinde web parçalanmasını haklı  çıkarır . Çoğu durumda, web parçalanması genellikle hükümetler için internetin siyasi söylem üzerindeki etkisini engellemenin bir yoludur. Parçalanma, küresel işbirliğine ve serbest bilgi akışına önemli engeller yaratır. Townsend’e göre, şirketlerin gizlilik ve parçalanma endişeleriyle mücadele sorumluluğunu üstlenmesi yeterli değil. Başarılı olmak için, politikalar işbirlikçi bir çaba olmalıdır. Townsend: “Parçalanmadaki artış, çevrimiçi gizlilik ve güvenlik için gerçek bir tehdittir. Gizlilik politikaları yazıldığında, bunlar nasıl yürürlüğe giriyor veya uygulanıyor? Bu politikalarda daha fazla ortak yaratım görmek istiyoruz. Temel olarak, güvenli bir ağa sahip olmak için birden fazla ortakla geliştirilen politikalara ihtiyacınız var” diyor.

Yapay zeka DevOps beceri sorununu çözebilir mi?

0
Yapay zeka, işletmelerde zekayı artırıyor ve bilgi teknolojisini bir adım öteye taşıyor. Örneğin; AIOps (BT operasyonları için yapay zeka), yapay zeka ve makine öğrenimini BT süreçlerinden veri akışına uygular, gürültüyü eleyerek sorunları tespit eder, öne çıkarır ve sorunları giderir. Yapay zeka ve makine öğrenimi, BT’nin gelişmekte olan başka bir alanında da kendine yer buluyor: DevOps ekiplerine, sistem içinde ve kullanıcılara her zamankinden daha yüksek hızlarda hareket eden yazılımın uygulanabilirliğini ve kalitesini sağlamada yardımcı olmak. GitHub’da yakın zamanda yapılan bir ankette görüldüğü gibi geliştirme ve operasyon ekipleri, yazılım incelemesi ve test aşaması boyunca kod akışını büyük ölçüde kolaylaştırmak için yapay zekaya yöneliyor ve ekiplerin yüzde 31’i kod incelemesi için yapay zeka ve makine öğrenimi algoritmalarını aktif olarak kullanıyor. Anket ayrıca ekiplerin yüzde 37’sinin yazılım testlerinde AI/ML kullandığını (yüzde 25’ten fazla) ve yüzde 20’sinin bu yıl tanıtmayı planladığını ortaya koyuyor. Techstrong Research ve Tricentis tarafından yapılan ek bir anket bu eğilimi doğrulamaktadır. 2.600 DevOps uygulayıcısı ve liderinin katıldığı anket, katılımcıların yüzde 90’ının DevOps akışlarının test aşamasına daha fazla yapay zeka enjekte etme konusunda olumlu olduğunu ve bunu onların da karşılaştıkları beceri eksikliklerini çözmenin bir yolu olarak gördüğünü ortaya koyuyor.

Sağlık programında büyük veri bulutta depolanacak

0
Birleşik Krallık’ın insan sağlığına dair şimdiye kadar yapılmış en ayrıntılı resimlerden birini yaratmayı amaçlayan Our Future Health, program için ihtiyaç duyulan büyük miktarda veriyi güvenli bir şekilde depolamak için Microsoft Cloud’u kullanıyor. NHS de dahil olmak üzere özel sektör, hayır kurumları ve kamu sektörleri arasındaki bir işbirliği olan Our Future Health,, Birleşik Krallık’ın dört bir yanından sağlık ve sağlıkla ilgili bilgileri kendileriyle paylaşmak amacıyla izin verecek olan beş milyon gönüllüden oluşan bir topluluk oluşturuyor. hastalıkları önlemek, tespit etmek ve tedavi etmek için yeni yollar geliştirmektir. Program; demans, kanser, diyabet, kalp hastalığı, artrit ve felç dahil olmak üzere Birleşik Krallık’taki önde gelen ölüm ve ciddi hastalık nedenlerinden bazılarına bakacaktır. Our Future Health,, gönüllülerden toplanan bilgilerin araştırma amacıyla işlenmesini sağlamak ve sağlık ekipleri tarafından kullanılan web sitelerini ve uygulamaları desteklemek için Microsoft’un Azure bulut platformunu seçti. Tüm bunlar, Birleşik Krallık Azure bölgesinde yer alacak DNAnexus tarafından sağlanan Güvenilir Araştırma Ortamında (TRE) yer alacaktır. TRE, araştırmacıların genomik analiz dahil olmak üzere çeşitli biyoinformatik ve biyomedikal araştırma araçlarını kullanarak verilere güvenli bir şekilde erişmesine ve bunları analiz etmesine olanak tanır. DNAnexus ve Microsoft birlikte çalışacak, ancak bu nitelikteki herhangi bir projede olduğu gibi Microsoft ve DNAnexus’un programın kendisindeki hiçbir veriye erişimi olmayacaktır. Bilgiler, geçerli tüm veri koruma yasalarına ve Birleşik Krallık hükümetinin veri koruma politikalarına uygun olarak, Birleşik Krallık’ta kimliksizleştirilecek, şifrelenecek, saklanacak ve güvenli bir şekilde yönetilecektir. Our Future Health İcra Kurulu Başkanı Andrew Roddam: “Microsoft’un bizimle önemli bir teknoloji ortağı olarak çalışacak ve bulut hizmetlerimizi sunacağı için mutluyuz. Bu, Programın yürütülmesi için gerekli olan pek çok önemli sistemi destekleyen ve nihayetinde insan sağlığına ilişkin şimdiye kadar sahip olduğumuz en ayrıntılı resimlerden birini oluşturmaya yardımcı olan Our Future Health’’in ayrılmaz bir parçası olacak” ifadelerini kullandı.

5G destekli şehir nasıl olur?

5G teknolojisine geçen İtalya, Milano’da Vodafone’un deneyim merkezini ziyaret ettik. Yeni bağlantı teknolojisi bir şehre ne katabilir? Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Hasan Süel ile konuştuk.

5G destekli şehir nasıl olur?

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Hasan Süel, İtalya’nın 5G’ye geçisi hakkındaki yorumunda: “Bir ülkenin tamamında 5G’nin hayata geçtiğini görmek çok güzel. Bu farklı iş alanlarında uygulama şansı veriyor bize. Beni bugün en çok etkileyen eğitim ve sağlıkla ilgili uygulama alanları oldu. Eğitimin daha verimli olması, daha etkin olması, tıpta uzaktan müdahale ve yönlendirmenin 5G üzerinden olması bu teknolojinin bize getirdiği yüksek kapasiteli hız ve çok düşük bekleme süresi de aslında bir paradigma değişikliğine doğru getiriyor.

“Sağlık ve eğitim sadece bunların bir örneği. Diğer iş alanlarında da büyük değişikler olacağını görüyoruz ve inanıyoruz, ayrıca bu bizi çok heyecanlandırıyor. Biz Vodafone olarak bir an önce ülkemizin de 5G’ye geçişinin olması gerektiğini düşünüyoruz. Bununla ilgili beyanatlar bulunuyor bizi heyecanlandıran tarihler de veriliyor, inşallah en kısa sürede geçeriz. Biz takvim açıklandıktan sonra kolları sıvayıp tamamen hazır olacağız. Sadece 5G’nin gelmesi değil bununla ilgili altyapı yatırımının da yapılması lazım biliyorsunuz. Sadece küçük hücreli baz istasyonları yeterli olmayacak aynı zamanda bunları fiberle birbirine bağlanması ve o tepkime süresini azaltma, hızı arttırmak ve kapasiteyi maksimize etmek için bizim güçlü bir altyapıya sahip olmamız lazım. Bu diğer dünya ülkeleri için de geçerli.” dedi.

5G teknolojisi ile uzaktan araç kontrolü, tıpta uzaktan operasyon, kargo teslimatı gibi işlemlerin gecikmesiz şekilde yapılması hedefleniyor.

Verilerden en iyi şekilde yararlanmanın 5 yolu

0
Şirketler sürekli artan miktarda veri toplamaya devam ediyor. Profesyoneller, bilgiyi rekabet avantajına dönüştürmenin yollarını arıyor. Veri konusunda uzman kişilerden alınan görüşlerle, bunları en iyi şekilde kullanmanın beş yolunu şu şekilde sıralayabiliriz:
  1. Doğru temelleri oluşturun
Caterpillar’da dijital veri direktörü Brandon Hootman, son birkaç yılda verilerden yararlanma konusunda bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ham verileri daha kolay kullanılan biçimlere dönüştüren süreç olan veri çekişmesi hala önemli olsa da bazı yöneticiler deneyleri daha hızlı yönlendirmek için iş gereksinimlerine daha fazla odaklanıyor.
  1. Daha iyi verilerin nerede fark yaratabileceğini anlayın
Müşteri duyarlılığını analiz etmekten güvenliğe kadar tüm işletme genelinde doğru verilere erişim önemlidir. Seyahat yönetimi şirketi TripActions’ta güvenlik uyumu ve güvencesi direktörü Prabhath Karanth, herkesi, yönetimle paylaşılabilecek veriler açısından güvenliği görmeye teşvik ediyor.
  1. İş kullanıcılarına kontrol verin
Capital One Software sapan mühendisliği başkan yardımcısı Salim Syed, şirketlerin veri uzmanlığını demokratikleştirmeye odaklanması ve iş kolu kullanıcılarına daha fazla kontrol vermesi gerektiğini söylüyor. İş ne kadar hızlı olursa, başarısı o kadar olasıdır.
  1. Sistemleri değiştirmeye hazır olun
PANGAIA moda evinin analitik başkanı Daniel Smith, verilerden en iyi şekilde yararlanmak isteyen profesyonellerin doğru kaynak sistemlerini devreye sokmasının çok önemli olduğunu söylüyor. O zaman karar verme süreçleri için içgörüden nasıl yararlanılacağını düşünmek çok daha kolay.
  1. Bir bilgi ekosistemi oluşturmayı hedefleyin
Trainline CTO’su Milena Nikolic, profesyonellerin veriye dayalı dönüşümlerini yalnızca şirket içi bilgiyle sınırlamamaları gerektiğini söylüyor. Şirketi, müşterilerinin deneyimlerini iyileştiren özellikleri güçlendirmek için bir kısmı şirket içinde topladığı ve bir kısmı sektörden aldığı verileri kullanıyor.