Otomotiv endüstrisinde ve özellikle elektrifikasyonda 2030’a kadar liderliği hedefleyen Hyundai Motor Grubu, şimdi de havacılık ve uzay araştırma kuruluşlarıyla birlikte bir ay keşif platformu ve kaşif robotlar geliştirmeye hazırlanıyor. Tarih boyunca insanlığı heyecanlandıran aya yolculuk ve uzay macerası gibi fikirleri daha somut örneklerle desteklemek isteyen Hyundai, ay yüzeyini keşfetmek ve mobilitede daha farklı bir boyuta geçmek için bilimden ve teknolojiden daha fazla yararlanmaya başlıyor.
Hyundai, yeni projeleriyle havacılık ve uzay sektöründe çığır açmaya hazırlanıyor.
Kore Astronomi ve Uzay Bilimleri Enstitüsü (KASI), Elektronik ve Telekomünikasyon Araştırma Enstitüsü (ETRI), Kore İnşaat Mühendisliği ve Yapı Teknoloji Enstitüsü (KICT), Kore Havacılık ve Uzay Araştırma Enstitüsü (KARI), Kore Atom Enerjisi Araştırma Enstitüsü (KAERI) ve Kore Otomotiv Teknoloji Enstitüsü (KATECH) gibi havacılık ve uzay sektöründeki araştırma merkezleriyle ortak bir araştırma geliştirme anlaşması imzalayan Hyundai, böylelikle insanlığın bilimden ve teknolojiden daha fazla yararlanmasına katkıda bulunacak. Hyundai Motor Grubu, ortak kuruluşlarla yapılan görüşmelerin ardından ilk uzay keşfini ay yüzeyinde gerçekleştirmeye karar verdi. İlk test ünitesini 2024’ün ikinci yarısında tamamlamayı bekleyen grup, 2027’de de hareket kabiliyetine sahip bir model oluşturmayı hedefliyor. İnsan erişimini ve mobilite deneyimlerinin kapsamını genişletmek isteyen Hyundai, uzayda elde edeceği tüm tecrübeleri hayatın her alanına yaymış olacak.
Ayın yüzeyini keşfetmek isteyen Hyundai, solar şarjlı ve otonom sürüşlü bir ay platformu oluşturacak
Koreli kuruluşlarla birlikte ortaklaşa geliştirilecek ay plarformu ve kaşif robotikler, Hyundai Motor Grubu’nun gelişmiş otonom sürüş teknolojilerini, elektrikli motor, yürüyen aksam ve süspansiyonlardan oluşan sürüş sistemini, solar panel ve batarya şarj parçalarını ve aynı zamanda Hyundai Rotem’in geliştirdiği hareketli özel robotunu kullanacak. Platform ve robotikler, ay yüzeyinin koşullarına dayanmak için termal yönetim işlevine ve radyasyon kalkanına sahip olacak. Araştırma ve geliştirme aşamalarından sonra ay yüzeyine yakın bir ortamda test evresine geçecek olan grup, platform ve robotikleri ayın güney kutbuna yakın bir yere indirmeyi planlayacak. Güneş enerjili ve otonom sürüşlü robotikler yaklaşık 70 kg ağırlığında olacak. Ay yüzeyinin kazılması ve örnek maddelerin alınması için özel hareket mekanizmasına da sahip olacak robotikler, çeşitli bilimsel görevleri yerine getirerek hem havacılık hem de otomotive yön vermiş olacak.
Yeni nesil yaratıcı ekipleri, kendi içinde kurduğu yapay zeka ekibi ile destekleyen Consciouslab, NLP, difüzyon gibi dönüştürücü bazlı yapay zeka modellerini birleştirerek yeni nesil iletişim ihtiyaçlarına cevap veriyor.
Consciouslab, Web3, Sosyal Medya, AR, Veri Görselleştirme, Blockchain gibi teknoloji ile iç içe konularda, markalar için strateji ve yaratıcı fikirler geliştirip uyguluyor. Değişen sosyal medya, yaratıcı yeni nesil fikirler ve ses getirecek büyük çaplı aktivasyonlar için yepyeni bir bakış açısı sunuyor.
Üretici yapay zeka destekli yaratıcı bir laboratuvar
Kayhan Dural Consciouslab’in doğuşunu şu şekilde anlatıyor: “Müthiş hızlarda ilerleyen teknolojik gelişmeler ve platformlar, yeni iletişim ihtiyaçları doğurdu. Bu iletişim ihtiyaçlarını geleneksel reklam yapılarıyla karşılamak çok mümkün değil. Herkesin farkında olduğu bu durum için bir çözüm önerisi getirmek ve sektöre yetenek çekebilecek bir bakış açısı kazandırmak istedim. Bu sebepten konsantre yaratıcı ekipler ile yapay zeka teknolojilerini birleştirerek yepyeni hizmetler üreten bir model ortaya çıktı: Consciouslab”
Consciouslab’in kurucu ekibinden, yaratıcı lider Selin Dönmez ise Consciouslab’den şöyle bahsediyor: “Her gün başka bir habere ve gelişmeye uyanıyoruz, teknoloji ve üretimde kullanılan araçlar değişiyor. Günün sonunda her zaman ekipler bir fikri ve yapıyı bir yere taşır, o yüzden bu iki yolun birleşimine şahitlik etmek çok güzel. Consciouslab ekip yapısı ve bakış açısı olarak da her ihtiyaca ve modele uygun bir biçimde şekillenen bir yapı. Yapacağımız her şey için çok heyecanlıyız.”
2022 yılında global stratejisinde tüketici elektroniği perakendeciliğinden, deneyim elektroniği perakendeciliğine yönelen MediaMarkt, yeni hedefini açıkladı
Geniş ürün yelpazesiyle teknoloji severlere konforlu alışverişin keyfini sunan Avrupa’nın 1 numaralı ve Türkiye’nin lider elektronik perakendecisi MediaMarkt, 2022 mali yılı sonuçlarını açıkladı. MediaMarktSaturn Perakende Grubu’nun 2022 mali yılı cirosu 21,8 Milyar Euro olarak gerçekleşirken, yine aynı dönemde yapılan faaliyetler sonrasında elde edilen FVÖK 197 Milyon Euro olarak açıklandı. MediaMarkt Türkiye ise MediaMarktSaturn Perakende Grubu içerisinde en hızlı büyüme gösteren ülke oldu.
Türkiye pazarına girdiği ilk günden itibaren büyümesini sürdüren MediaMarkt, bugün 29 ilde 91 mağazada 230 bin metrekarenin üzerinde bir alanda hizmet veriyor ve Türkiye’nin en geniş satış alanına sahip elektronik perakendecisi konumunda. Yatırımlarına hız kesmeden devam ederek geçtiğimiz günlerde Ankara’da Panora AVM içerisinde Türkiye’deki 91. mağazasının açılışını gerçekleştiren MediaMarkt, önümüzdeki 3 aylık dönemde Alanya, Antalya ve Isparta’da mağazalar açacak.
Her geçen yıl istihdama katkı sağlamaya devam eden MediaMarkt Türkiye, 2021 yılında 2.495 olan çalışan sayısını bir sonraki sene 3.006’ya çıkarırken, 2022 yılı Ekim ayından bugüne kadar olan sürede %10’luk bir artış ile istihdam ettiği kişi sayısını 3.315’e çıkardı.
Yeni hedef deneyim şampiyonu olmak
2022 yılında global stratejisinde tüketici elektroniği perakendeciliğinden, deneyim elektroniği perakendeciliğine yöneldiklerini söyleyen MediaMarkt Türkiye CEO’su Faruk Kocabaş, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Deneyim Şampiyonluğu yol haritamızı 4 ana başlık altında şekillendirdik. Bütünleşik kanal yaklaşımıyla, mağazalarımızda ve tüm dijital platformlarda sunduğumuz Alışveriş Deneyimi; sağladığımız servis ve hizmetlerde Kullanım Deneyimi; işini seven uzman çalışanlarımız için Çalışan Deneyimi; sürdürülebilirliğe katkıda bulunacak Sosyal & Çevresel Etki Deneyimi. Hedefimiz bu alanların tamamında ilk tercih edilen deneyim elektroniği perakendecisi olmak.”
“Alışveriş Deneyimini müşterilerimize hem mağazamızda hem de satın alma sonrasında en iyi şekilde yaşatıyoruz. 55 mağazamızda MediaMarkt Barista köşemiz bulunuyor. Mağazamızda alışverişe gelen müşterilerimiz, kahve makinesi satın almadan önce, diledikleri kahve makinesinde yapılmış kahveleri deneyimleyebiliyor veya ikram kahvelerin tadına bakabiliyorlar. Bu deneyim sayesinde müşterilerimiz satın almadan önce ürünün performansından emin olabiliyorlar. Bizi tercih eden müşterilerimize sunduğumuz ürün sevkiyat deneyiminin de en üst düzeyde olmasına önem veriyoruz. Zamanında teslimat performansımızda %99 oranında başarı elde ettik. 81 ilde kapıdan iade alımı hizmetimiz bulunuyor. Küçük ürün gruplarında saatli teslimat gerçekleştiriyoruz. Geri dönüştürülebilir materyalden kargo kutuları kullanımıyla ambalaj atıklarını azaltmayı ve atık kaynaklı karbon ayak izimizi önümüzdeki 2 yıl içinde %25 azaltmayı planlıyoruz.”
“Kullanım Deneyiminde ürün yaşam döngüsü boyunca sunduğumuz hizmetler ile tüketicinin ürünleri en iyi şekilde deneyimlemesini sağlıyoruz. Ürünün satın alındığı andan, tüm kullanım süresi boyunca üründen en yüksek verimin alınabilmesi için çok çeşitli satış sonrası hizmetler sunuyoruz. Müşterimiz ürününü yenilemek istediğinde, eskiyi ver yeniyi al dediğimiz geri alım olanağı sunarak, ürün yaşam döngüsünü uzatıyor; müşterimize mükemmel bir kullanım deneyimi sağlamaya devam ederken, aynı zamanda atık oranını azaltarak çevreye de katkı sağlıyoruz. Ayrıca Türkiye’de bir ilk olarak telefon kategorisinde müşterimizin ürünü arızalandığında tamiri yapılana kadar ikame ürün verebiliyoruz ve ikame ürün gamımızı da genişletmek için çalışıyoruz.”
Faruk Kocabaş, açıklamalarına şöyle devam etti: “Çalışan Deneyimini en üst noktaya taşımak için çalışanlarımızı teknoloji ile donatıyoruz, eğitim ve gelişimlerine yatırım yapıyoruz. 3.315 çalışanımıza sağladığımız mobil cihazlarla, teknolojideki uzmanlığımızı tüm altyapılarımıza da yansıtarak güçlendiriyoruz. Canlı ve interaktif tedarikçi ürün eğitimleri ve kategori bazlı eğitimler veriyoruz. Her çeyrekte en az 40 eğitimimiz oluyor. Top Employer Enstitüsü tarafından ‘En İyi İşverenler’den biri seçildik. Düzenli aralıklarla memnuniyet ölçümü yapıyoruz. Çalışanlarımızın %88’i “MediaMarkt’ta çalışmaktan gurur duyuyorum” ifadesini kullanıyor.
Sürdürülebilir bir gelecek için “daha iyiye”
MediaMarkt Türkiye Sosyal & Çevresel Etki Deneyimi kapsamında “Daha İyiye” vizyonuyla dünyayı daha sürdürülebilir kılmak için çalışmalarını sürdürüyor. Bu çerçevede ülkemizi daha fazla ağaçlandırmak için TEMA Vakfı aracılığı ile Gaziantep Çınarlı ağaçlandırma sahasında 10.000 fidanlık bir Hatıra Ormanı oluşturan MediaMarkt, alışveriş sonrası kendilerine e-posta ile iletilen memnuniyet anketini doldurarak MediaMarkt Hatıra Ormanı’nın oluşturulmasına katkıda bulunan müşterileriyle birlikte, sürdürülebilir bir geleceğe adım atmayı destekliyor.
“Eğitimle Daha İyiye” Projesiyle deprem bölgesindeki 12 bin çocuğun umudu olacak
MediaMarkt Türkiye, sadece bugünü değil, yarını da düşünerek deprem felaketinden etkilenen bölgelere uzun vadede katkıda bulunabilecek sürdürülebilir çalışmalara odaklanıyor. Deprem bölgesine yardım amacıyla açıkladığı 2 Milyon Euro’luk bağış fonu kapsamında MediaMarkt, gençlerin eğitim hayatına devam edebilmelerine destek olmak için Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) ile önemli bir projeye imza attı. MediaMarkt “Eğitimle Daha İyiye” projesi kapsamında 3 adet donanımlı TEGV Ateşböceği eğitim tırı oluşturarak, deprem bölgesine gönderecek. Eylül ayında başlayacak ve 3 yıl devam edecek bu proje kapsamında, ikinci ve sekizinci sınıf aralığındaki 12 bin çocuğun umudu olmak hedefleniyor ve deprem bölgesindeki çocukların eğitimine yönelik çalışmalara devam edileceği belirtiliyor.
Türkiye’nin 100. yılında deneyim odaklı yepyeni bir mağazacılık konsepti: MediaMarkt Lighthouse
MediaMarkt Türkiye, perakendecilik anlayışını değiştirecek yepyeni bir konsept ile ilk Lighthouse mağazasını Ekim ayında İstanbul Marmara Park’ta açacağını duyurdu. Markaların ve Teknolojinin Evi olarak konumlandırılan bu yeni konsept mağazanın odak noktasına müşteri deneyimini alarak farklılaşacaklarını söyleyen MediaMarkt Türkiye CEO’su Faruk Kocabaş, Lighthouse mağazada, alanında yetkin uzmanlarla müşterilere en son teknolojileri göstermeyi, üstün müşteri hizmeti sunmayı ve benzersiz bir deneyim yaşatmayı hedefledikleri söyledi. Bu mağazada teknolojiyi tüketicilerle buluşturan Deneyim Alanları ve markaların en son yeniliklerini sundukları Butikler, Servis & Müşteri Hizmetlerine özel alanlar ve müşterilerin daha keyifli vakit geçirebilmeleri için özel bir kafeterya olacak.
Elon Musk yanlışlıkla gizli ikinci Twitter hesabını ifşa etmiş gibi görünüyor. 3 yaşında bir çocuk gibi davranan ve sitede umutsuzca takip edilmek isteyen bir hesaptan bahsediyoruz!
Musk yine yapacağını yaptı!
Elon Musk’ın gizli bir Twitter hesabı olduğuna dair iddialar, bir tweetinde yaptığı küçük bir hata sonrası yeniden gündeme geldi.
Musk dün içerik oluşturucuların para kazanma özelliğini açmaları için talimatlar içeren bir tweet attı ve bu da keşfedilmesine yol açtı. Twitter kullanıcıları kısa süre içinde sağ üst köşede Musk’a başka bir hesaba giriş yapma seçeneği sunulduğunu fark etti.
Bundan birkaç dakika sonra, elbette insanlar “Elon Test” adlı bu hesap olduğuna inandıkları hesabın izini sürdüler. Geçen yıl Musk’ın görevi devralmasından sonra kurulan hesap, platformda daha fazla etkileşim görme arzusu ve Tesla sevgisi de dahil olmak üzere Elon Musk ile birkaç ilgi alanını paylaşıyor.
Elon Musk, alt hesabı olduğunu iddia eden Dogecoin’den ilham alan bir hesaba “Bunun ben olduğumu asla tahmin edemezsiniz” şeklinde bir tweet atarak hesabın kendisine ait olduğu iddialarını kuvvetlendirdi. Ancak, bu iddialar henüz doğrulanmış değil ve Elon Musk veya SpaceX tarafından da resmi bir açıklama yapılmış değil. Hesabın amacını açıklamadı ve esas olarak orada burada birkaç garip yanıt için kullanıldığı göz önüne alındığında, açıklanacak gibi de gözükmüyor.
ASELSAN’ın 2023 yılı ilk çeyrek finansal sonuçları açıklandı. ASELSAN’ın üç aylık cirosu geçen yılın aynı dönemine göre % 90 büyüyerek 8,3 milyar TL’ye ulaştı.
Her çeyrekte büyüyen ASELSAN, 2023’ün ilk çeyreğinde de büyümesini sürdürdü. ASELSAN’ın Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kârı (FAVÖK) 1,9 milyar TL olarak gerçekleşti. Şirketin net kârı geçen senenin aynı dönemine göre % 34 artış göstererek 2,3 milyar TL seviyesine ulaştı. Güçlü özsermaye yapısını korumaya devam eden ASELSAN’ın öz kaynakların aktife oranı % 55 oldu.
Şirketin 2023 yılı ilk çeyrek finansal sonuçlarını değerlendiren ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün, şunları söyledi:
“ASELSAN olarak ülkemiz için var gücümüzle çalışmaya, teknoloji üretmeye ve hep daha ileriye gitmek için gayret göstermeye devam ediyoruz. Şirketimizin 2023 yılı ilk çeyrek sonu itibarıyla bakiye siparişleri 8,2 milyar Amerikan doları oldu.
Sahip olduğumuz engin mühendislik tecrübemizle ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamaya, ortak hedefimiz olan yerli ve milli bağımsızlık yolunda var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz.
Altay Tankı, TCG Anadolu, Hürjet, Hürkuş, Gökbey, MMU, Atak, Genel Maksat Helikopteri, F-16, Aksungur, Akıncı, TB2 ve TB3 gibi milli platformlarımıza, radar elektronik harp, aviyonik, elektro optik, haberleşme sistem ve alt sistemleri sağlamanın sorumluluğunu başarıyla gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz.
Son 3 yılda millileştirilen ürün sayısı 706’ya çıktı
ASELSAN olarak 2023 yılı ilk çeyreğinde tedarikçilerimize yaklaşık 9,3 milyar TL ödeme yaptık. 2023 yılının ilk 3 ayında 40 adet ürünün millileştirilmesini başarı ile tamamladık. Böylelikle son 3 yılda millileştirdiğimiz ürün sayısını 706’ya çıkararak 726 milyon USD’nin üzerindeki büyüklüğün ülkemizde kalmasını sağladık.
2023 yılı ilk çeyreğinde, bugüne kadar hiç satış yapılmamış bir yeni ülkeye daha ASELSAN ürünlerinin ihracını gerçekleştirdik. Böylece son dört yılda kullanıcımız olan ülke sayısı bugün itibarıyla 83’e ulaştı. Yurt dışı bakiye siparişimiz ise bir milyar doların üzerine çıktı. Önceki yıllardaki ilk çeyrek performansının üzerine çıkarak, 2023 yılının ilk çeyreğinde 136 milyon USD değerinde yurt dışı sözleşme imzaladık.
2023 yılının devamında da aynı çalışma azmiyle ilerlemeye ve bunu finansal sonuçlarımıza aktarmaya devam edeceğiz. Başta Cumhurbaşkanımız, Savunma Sanayii Başkanlığımız ve çalışanlarımız olmak üzere tüm paydaşlarımıza teşekkür ederim.”
Geleceği şekillendiren yapay zeka her alanda olduğu gibi siyaset dünyasını da yakından ilgilendirir hale geldi. Yeni Zelanda, Japonya gibi ülkelerde aday olarak seçim yarışına katılan yapay zeka uygulamaları özellikle seçmen kitlelerinin analizi için kullanılabiliyor. En büyük tartışma konusu ise yalan haber üretimi ve seçim güvenliği. Yapay zeka odaklı teknolojiler geliştiren girişimcilik stüdyosu Cerebrum Tech’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul, “Dil modellemeleri alanındaki son gelişmeler ve deepfake gibi teknolojiler sosyal medyada yanlış bilgilerin bot ve sahte hesaplar aracılığıyla yayılmasını kolaylaştırabilir. Ancak büyük veriyi analiz etmekte sağladığı olanaklar ile yapay zeka, seçim güvenliği ve dezenformasyona karşı mücadelede katkı da sağlayabiliyor” diye konuştu.
Yapay zeka, birçok ülkede farklı uygulama alanlarıyla seçim kampanyalarında kendine daha fazla yer buluyor. 2016’daki ABD seçimleri ve İngiltere’nin Brexit oylaması gibi süreçlerde sahte ve bot hesapların yarattığı manipülatif etkilerin yapay zeka yardımı ile daha da artması beklenirken, bu konularda alınabilecek önlemler için de yapay zekadan faydalanmak mümkün.
Yapay zeka odaklı sürdürülebilir teknolojiler geliştiren girişimcilik stüdyosu Cerebrum Tech’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul, “Yapay zekada dil modellemeleri alanında yaşanan son gelişmelerle birlikte sosyal medyada bot hesap oluşturmak ve sahte haber üretmek oldukça kolaylaştı. ChatGPT gibi uygulamaları kullanarak daha doğal, etkileşim alabilecek paylaşımlar üretilebiliyor. Deepfake teknolojisiyle üretilen sahte videolar, manipülatif bilgiler dakikada onlarca, yüzlerce paylaşım yapabilen bot hesaplar aracılığıyla hızla yaygınlaşabilir. Örneğin, 2016’daki ABD seçimleri öncesindeki iki aylık süreçte 36 bin otomatik hesap üzerinden 288 milyon kez retweet edilen 1,4 milyon paylaşım yapıldığı raporlara yansıdı. Bu paylaşımlar hemen sonrasında silindiği için fark edilmesi zorlaşıyor. Buna karşın bu paylaşım trafiğinin ve sahte hesapların tespit edilmesi için de yine yapay zekadan faydalanmak mümkün. Büyük veriyi analiz etmekte sağladığı olanaklar ile yapay zeka, dezenformasyona karşı mücadelede katkı da sağlayabilir” diye konuştu.
Türkiye’de geçen günlerde yayınlanan bir araştırmaya göre de Twitter’da son iki ayda günlük trendlere giren her beş gündem etiketinden en az birinin sahte olduğu tespit edilmişti.
Güney Kore’de cumhurbaşkanı adayı yapay zekalı avatarı ile milyonlara ulaştı
Yapay zekanın birçok ülkede farklı uygulama alanlarıyla seçim kampanyalarında da daha fazla kullanıldığını söyleyen Dr. Erdem Erkul, “Yapay zeka seçmen kitlesini analiz etmekte ve seçim kampanyalarında önemli avantajlar sağlayabiliyor. Örneğin 2022’de Güney Kore’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefet adayı Yoon Suk-yeol’un yapay zeka destekli dijital avatarı kısa sürede 7 milyondan fazla genç seçmenle metaverse ortamı üzerinden buluşarak konuştu. Yanıtları gazete manşetlerine taşınan Yoon Suk-yeol bu destekle seçimi kazandı. ABD’de ise Demokrat Parti’nin seçmenlerin sosyal medyadaki siyasi eğilimlerini analiz ederek yaklaşan seçimler öncesi kampanya finansmanı için yapay zeka yardımıyla kişiselleştirilmiş mektuplar yazdığı basına yansıyan haberler arasında. Öte yandan yapay zeka sadece seçim kampanyalarında değil seçim ve sandık güvenliği anlamında da fırsatlar sunabilir. Örneğin yapay zeka destekli uygulamalar oy verme işlemlerinde kişisel asistan olarak görevlendirilebilir, sandık sonuçlarının takip edilmesinde hız kazandırabilir, geçmiş seçim sonuçlarıyla karşılaştırmalı analiz ortaya koyabilir, olağandışı durumların takibini kolaylaştırabilir” değerlendirmesini yaptı.
Yapay zeka seçimlerde aday olabilir mi?
Çin merkezli bir mobil oyun şirketinin CEO’luk görevine atanan “Tang-Yu” isimli yapay zeka robotunu anımsatan Dr. Erkul, benzer uygulamanın siyaset dünyasında da yansıma bulduğunu dile getirerek “Yeni Zelanda’da 2018 yılında yapılan seçimlerde “SAM” adı verilen uygulama dünyanın ilk yapay zekalı siyasetçisi olarak siyaset tarihe geçti. SAM’in iddiası zaman, yer kısıtlaması olmadan her an vatandaşların sorunlarını dinleyebilmesi. SAM ilk kullanıma girdiği günden bu yana hâlâ internet sitesi üzerinden seçmenlerin taleplerini dinliyor ve çözümlerini paylaşıyor. 2018 Rusya seçimlerinde de Yandex yapay zekası “Alice”i yaratarak seçimlere katılmasını sağlamıştı. Alice o seçimlerde Rus vatandaşlarından yaklaşık 25 bin oy aldı. Muhalif söylemler hakkında fikri sorulan Alice’in bu fikirleri dile getirenlerin cezalandırılması gerektiğini söylemesi ise tepki çekmişti. Japonya’da ise yapay zeka ile belediye seçimlerinde karşılaştık. Japonya’nın başkenti olan Tokyo’nun Tama ilçesinde belediye başkanlığı yarışına giren “Mitchihido Matsuda” ismi verilen yapay zeka uygulaması 4 bin oy alarak 3’üncü sırada yer aldı. Matsuda’nın seçim vaadi ise 100 kişiden 99’unun yönetiminden memnun kalacağı idi” ifadelerini kullandı.
Kanun yapıcıların yapay zekayı gündeme alması gerekiyor
Tüm dünyada yapay zekaya yönelik regülasyon tartışmalarının hız kesmeden sürdüğünü vurgulayan Dr. Erdem Erkul, Türkiye’de de kanun yapıcıların geç kalınmadan yasal düzenlemeleri gündeme alması gerektiğini belirterek şunları ifade etti:
“Bu konuda ABD ticari açıdan faydacı bir yaklaşım sergilerken, AB tarafında ise kişilik hakları ve veri güvenliğinin gözetilmesi yaklaşımı ağır basıyor. Çin’de ise toplanacak verilerin kullanıcıya açıkça belirtilmesi ve onay alınması şartı bulunuyor. Yapay zeka teknolojisi temelli uygulamaların yasaklanması, bu teknolojilerin potansiyelinden tamamen yararlanmamızı engelleyebilir. Bu nedenle tamamen yasaklanmasına karşıyım ama düzenlemelerin olması gerektiğine inanıyorum. Ülkemizin böyle bir durumda, uygulamaları /ürünleri/ hizmetleri tamamen yasaklamak yerine yapay zekalı araçlara ve hizmetlere ilişkin bir yasal çerçeve oluşturmasının, yapay zekanın bizlere sağlayacağı kolaylıklardan da yararlanmamıza daha fazla olanak sağlayacaktır. Bu ve benzeri uygulamaların etik, adil ve güvenli bir şekilde kullanımını teşvik eden politikalar geliştirilir ise herkes için daha faydalı olabileceğini düşünüyorum.”
Türkiye’nin yerli ve milli çip üretim tesisinin kurulması için işbirliği anlaşması imzalandı
TÜBİTAK ve Katar Hamad Bin Halife Üniversitesi (HBKU) arasında Türkiye’nin yerli ve milli çip üretim tesisinin kurulması için işbirliği anlaşması imzalandı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 12 ay içinde Türkiye’de ilk defa 65 nanometre çiplerin üretilmeye başlanacağını belirterek, “Burası, iki ülkenin ihtiyaç duyduğu kritik komponentlerin üretildiği ve pazara sunulduğu bir tesis olacak. Geliştirdiği teknolojik çözümlerle, milli hasılamıza, cari açığın azaltılmasına ve istihdama katkı sağlayacak.Türkiye’yi kritik teknolojilerin üreticisi yapacağız” dedi.
TÜBİTAK Gebze kampüsünde düzenlenen törene, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcıları Mehmet Fatih Kacır, Hasan Büyükdede, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Hamid Bin Khalife Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ahmad M. Hasnah, Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hacı Ali Mantar katıldı.
Bakan Varank: “Türkiye’yi kritik teknolojilerin üreticisi yapacağız”
Törende konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, ülkemizin geleceğine yönelik teknoloji ve altyapı yatırımlarının tüm hızıyla devam ettiğini belirterek, “Bugün de birbirinden değerli iki stratejik adım atıyoruz. Birincisi son zamanlarda dünyada tüm tedarik zinciri süreçlerini sekteye uğratan çip üretimi ile alakalı. Türkiye yüzyılının nişanelerinden biri olacak TÜBİTAK’ın yeni Çip Üretim Tesisi’nin tanıtımını gerçekleştiriyoruz” dedi.
Çip endüstrisinin küresel pazar büyülüğünün 600 milyar dolara ulaştığına dikkat çeken Bakan Varank, “Bugün hemen hemen evimizde yer alan her cihazda bir çip yer alıyor. Ortalama bir otomobilde 1000’den fazla çip var. Hatta artık giyilebilir çiplerle dolaşıyoruz. Ve bunların sayısı her geçen gün artıyor. 2030 yılına kadar çip pazarı büyüklüğü 1,5 trilyon dolara yaklaşacak” diye konuştu.
Çip endüstiri milli güvenlikte kritik öneme sahip
Çip endüstrisinin milli güvenlik açısından da kritik öneme sahip olduğunun altını çizen Bakan Varank, şunları söyledi:
“Dolayısıyla özellikle gelişmiş ülkeler çip endüstrisine yönelik yeni yol haritalarını birer birer açıklıyor. Avrupa Komisyonu geçen yıl ‘’Avrupa Çip Yasası’’nı onayladı. Çip endüstrisinde küresel pazar payını artırmak amacıyla 47 milyar dolarlık kamu ve özel sektör yatırımını harekete geçirdi. Yine aynı şekilde ABD, çip endüstrisinde arz güvenliğini sağlamak ve uzak doğuya bağımlılığı azaltmak amacıyla çip yasasını onayladı. 52 milyar dolarlık teşviği devreye aldı. Biz de Türkiye olarak Milli Teknoloji Hamlesi rehberliğinde artık tam zamanında doğru teknolojilere yatırım yapıyoruz. Savunma sanayi şirketlerimizin ihtiyaç duyduğu stratejik çiplerin hem tasarımını hem de üretimini TÜBİTAK’ta yapabiliyoruz. Savunma sanayinin ihtiyacı olan bu fotodedektör çiplerinin kilogram başına değeri ihracat değeri 388 bin dolar. Burada büyük bir katma değer var. Ülkemiz için bir fırsat var.”
12 ay içinde çip üretimi başlayacak
Çip üretim hattının kurulabilmesi için gerekli olan değeri 30 milyon doları bulan makinelerin, Hamad Bin Halife Üniversitesi tarafından temin edileceğini anlatan Bakan Varank, “TÜBİTAK BİLGEM ise temiz odaların inşa edilmesinden, makinelerin Katar’dan getirilerek kurulmasından ve tesisin işletilmesinden sorumlu olacak. Makine ekipmanların Gebze kampüsüne getirilmesinden sonra inşallah 12 ay içerisinde Türkiye’de ilk defa 65 nm çip üretimine başlayacağız. Burası, iki ülkenin ihtiyaç duyduğu kritik komponentlerin üretildiği ve pazara sunulduğu bir tesis olacak. Geliştirdiği teknolojik çözümlerle, milli hasılamıza, cari açığın azaltılmasına ve istihdama katkı sağlayacak” dedi.
600 milyon lira çip tasarım desteği
Bakan Varank, çiplerin üretimi kadar yerli ve milli imkanlarla tasarımının da oldukça önemli olduğunu ifade ederek, bu konuyla ilgili İstanbul Kalkınma Ajansı’nın yürüteceği bir destek çağrısına çıkılacağını açıkladı.3 yıllık bu programla 5 kişiden az tasarımcı çalıştıran çip tasarım firmalarına 600 milyon lira destek sağlanacağını belirten Bakan Varank, bu alanda nitelikle Ar-Ge faaliyeti yürüten ve insan kaynağı yetiştiren üniversitelere de 100 milyon lira destek sağlanacağını söyledi.
Bakan Varank, sektörün derinleşmesini sağlamak amacıyla 270 milyon lira bütçeli “Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri Çağrısı”nın açılacağını, bu çağrıyla çip ihtiyacı olan büyük firmalar ile çip tasarım firmalarını bir araya getirileceğini söyledi.
Bakanlık olarak hedeflerinin, ülkeyi katma değerli ve yüksek teknolojili üretimde global bir üs haline getirmek olduğunu vurgulayan Varank, “Yatırım yapan, üreten, istihdam sağlayan girişimcilerimizin en büyük destekçisi olmaya devam edeceğiz. Türkiye’yi kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi yapacağız. Emin olun önümüzdeki yıllarda da bugün açılışını yaptığımız tesislerde geliştirilen yeni teknolojileri konuşuyor olacağız. Türkiye’yi küresel rekabette bir üst lige taşıyacak bu yatırımların, şimdiden ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.” şeklinde konuştu.
“Hem yetkinliğimiz hem de altyapımız var”
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, çip konusunun dünyanın gündeminde olan kritik bir mesele olduğuna vurgu yaparak, “Çip konusunda Türkiye’nin alt yapısı aslında var. 1983 yılından itibaren YİTAK yani yarı iletken teknolojileri araştırma laboratuvarımız vasıtasıyla Türkiye’de bu yetkinlik var ve aynı zamanda ülkemizin belki sınırlı da olsa savunma sanayi ihtiyaçları için biz bunu 2010’lu yılların başından itibaren karşılayabilecek bir yetkinliğe ve altyapıya sahibiz. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Çünkü Yetkinlik boyutu önemli. Çünkü yetkinlik olmadan altyapıya sahip olmanın çok da bir önemi yok. O yüzden burada yetkinliğin ve altyapımızın bulunduğu YİTAL laboratuvarımız var.” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ve Hamid Bin Khalife Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ahmad M. Hasnah tarafından çip üretim tesisi işbirliği protokolü imzalandı. Ardından, girişimcilere son derece modern bir çalışma ortamı sunan Marmara Teknokent IDEA Kuluçka Merkezi’nin açılışı gerçekleştirildi.
Sektörün tek güneş enerjisi ve enerji depolama fuarı Solar+Storage NX ve elektrikli araç şarj altyapısı ile E-Mobilite endüstrisinin gereksinimlerini odağına alan NextGen E-Mobility + Charge Expo & Summit Fuarı ve Zirvesi, 31 Ağustos – 02 Eylül 2023 tarihleri arasında İstanbul’da Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenleniyor. Fuarlar ve zirvenin uluslararası enerji yatırımcılarının yeni buluşma noktası olması hedefleniyor.
Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED), Türkiye Elektrikli ve Hibrid Araçlar Derneği (TEHAD)’ın destekleri ile Solis Fuarcılık ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. tarafından ilk kez düzenlenecek Solar+Storage NX Fuarı ve NextGen E-Mobility + Charge Expo & Summit Fuarı ve Zirvesi, Wyndam Grand İstanbul Levent Otel’de düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu. Toplantıya GENSED Başkanı Halil Demirdağ, GENSED Asbaşkanı Tolga Murat Özdemir, TEHAD Başkanı Berkan Bayram, Solis Fuarcılık ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. Genel Müdürü Feraye Gürel ile sektör temsilcileri katıldı.
Yenilebilir enerji sektörün tek güneş enerjisi ve enerji depolama fuarı
İlk kez düzenlenecek fuarlar ve zirve hakkında bilgi veren Solis Fuarcılık ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. Genel Müdürü Feraye Gürel, “Solis Fuarcılık olarak GENSED ve TEHAD ile güçlerimizi birleştirip iki önemli sektörü aynı çatı altında buluşturacak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Sektörün Tek Güneş Enerjisi ve Enerji Depolama Fuarı Solar+Storage NX’de 12 ülkeden 100’ün üzerinde katılımcı firmamız yer alacak. 51’i aşkın ülkeden 10.000’den fazla ziyaretçi katılımı bekliyoruz. Alım Heyeti Programımız kapsamında CIS Ülkeleri: Özbekistan, Kazakistan, Gürcistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Rusya (Belirli Bölgeleri), Makedonya, Bosna Hersek, Arnavutluk, Karadağ, Romanya, Bulgaristan, Kuzey Afrika: Fas, Tunus, Cezayir, Mısır, Libya, Sudan, Sahra Altı Afrika: Güney Afrika Cumhuriyeti, Botsvana, Zimbabve, Zambiya ve Doğu Akdeniz: Ürdün ve Lübnan’dan profesyonel satın almacılar Solar+Storage NX’de olacaklar. Ayrıca; başta Çin, Japonya, Güney Kore, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Lübnan, Ürdün, Yunanistan, İtalya, İspanya, Almanya gibi ülkelerin ticari ataşelikleri ile birebir görüşmeler gerçekleştiriyoruz ve bu görüşmeler sonucunda dünyanın dört bir yanındaki kanaat önderlerini fuarda bir araya getiriyoruz.” dedi.
Dünyanın önde gelen elektrikli araç markaları bu fuarda olacak
Eş zamanlı gerçekleştirilen ve sürdürülebilir mobiliteyi desteklemek adına en yaratıcı çözümleri ve en yeni trendleri bir araya getirme mottosuyla düzenlenen NextGen E-Mobility + Charge Expo & Summit Fuarı ve Zirvesi hakkında da bilgi veren Gürel şöyle devam etti: “Sektörün uluslararası katılımcılı en büyük fuar ve zirvesi olmayı amaçlayan NextGen E-Mobility + Charge Expo & Summit Fuarı ve Zirvesi’nde 70’in üzerinde katılımcı firma yer alırken, Zirve kapsamında gerçekleşecek 20’den fazla oturumda, 50’yi aşkın elektrikli araç sektörünün lider ve uzman isimleri konuşmacı olarak yer alacak ve deneyimlerini katılımcı ve ziyaretçiler ile paylaşacak. E-mobilite’nin yanı sıra şarj istasyon teknolojileri konusunda da lider firmaları ve yetkililerini ağırlayacağız. Ayrıca dünyanın önde gelen elektrikli araç üretim firmalarını ilk kez Türkiye’de bu fuarda görme imkanımız olacak. Otomobil sektörünün başarılı kadın temsilcileri de konferansımızda yer alarak yeni nesillere esin kaynağı olacak.
Uluslararası enerji piyasası İstanbul’da buluşacak
Fuarların ve zirvenin uluslararası enerji piyasasını buluşturan ortak bir platform olmasını hedeflediklerini ifade eden GENSED Başkanı Halil Demirdağ, “Yeşil ve dijital dönüşümü hem ülkemiz hem de sektörümüz için fırsat olarak görüyoruz. Üyelerimiz geniş katılımla eş zamanlı düzenlenen Solar+Storage NX Fuarı ile NextGen E-Mobility + Charge Expo & Summit Fuarı ve Zirvesi’ne katılacaklar. Hem iç piyasa hem de uluslararası pazarlar için firmalarımıza önemli işbirlikleri ve fırsatlar sunulacak. Zirve ve konferansları da sektörün geleceğine dair gelişmeleri gündeme taşıması açısından çok önemli buluyoruz.” dedi.
GES’de 6, RES’de 2,5 kat büyüme öngörülüyor
Ülkemizin 2035 Ulusal Enerji Planı’na göre; GES Kurulu gücünün 53.000 MWe, RES Kurulu gücünün ise 30.000 MWe olmasının hedeflendiğine dikkat çeken Demirdağ, “Buna göre GES’de önümüzdeki 12 sene içinde yaklaşık 6 kat, RES de yaklaşık 2,5 kat büyüme öngörülüyor. Yenilenebilir enerji, dijitalizasyon ve EV ile büyüyeceğiz, artık bu belli. Ekonomimizi de yeşil enerji ve enerjideki dönüşüm odaklı büyüme stratejileri ile yeniden yapılandıracağız, istihdam artışlarını teknoloji ile sürdürülebilir kılacağız. Sektör olarak bu konuda öncülük yapıyoruz ve dönüşümün odağında yer alıyoruz; üzerimize düşeni yapmaya da hazırız.” şeklinde konuştu. Demirdağ, artık gemi taşımacıları, havayolu gibi korunan sektörler ile konut ve işyeri ısıtmasında oluşan CO2 emisyonu hesaplanıp, emisyon salınım bedeli talep edilecek. Emisyon salınımı ticareti yaptırımları ardından yeşil enerji ile taşıma ve ısınma kavramları gündemi daha çok meşgul edecek.
2035 yılına kadar ülkemizin en az 35 GWh’lık şebeke depolama tesisine ihtiyacı var
GENSED Asbaşkanı Tolga Murat Özdemir ise enerji depolama anlamında sektörde önemli gelişmeler yaşandığına dikkat çekti. Türkiye’nin yenilenebilir enerjide çok büyük potansiyele sahip olduğunu belirten Özdemir, sektörün tek güneş enerjisi ve enerji depolama fuarını düzenlemelerinin altında bu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi olduğunun altını çizdi. Özdemir, “Enerji Depolama yatırımı yapıldığı takdirde eğer yanında GES veya RES yatırımı da yapmak isterseniz Lisans alma işleminde yarışma olmadan devletimiz büyük kolaylık sağlıyor. Şu ana kadar 250 GW’ı aşkın depolamalı GES ve RES başvurusu yapıldı. Hatta birkaç hafta evvel EPDK 744 MW’lık ilk parti ve hemen sonrasında 650 MW’lık ikinci parti ön lisans almaya hak kazanan projeleri açıkladı. 2035 yılına kadar ülkemizin en az 35 GWh’lık şebeke depolama tesisine ihtiyacı var. Enerji depolama şebekemizin daha stabil dolayısıyla sürdürülebilirliğini sağlamasının yanında; GES’lerin ve RES’lerin de gelişimini desteklediği için karbon ayak izimizi azaltacak. Örneğin, doğaya en çok zarar veren fosil yakıt kullanımını azaltacak elektrikli araçlarımızı, Elektrikli Araç Şarj istasyonlarında depolamanın sağladığı ekstra güç ile çok daha hızlı şarj edebileceğiz. Aynı şekilde ev sahipleri GES ile depolama entegrasyonu sayesinde kesintisiz enerjiye kavuşacaklar. Yeşil Mutabakat ile ileride fosil yakıtlı dizel jeneratörler tarihe kavuşacak ve yerini yeşil enerjiden şarj edilebilen batarya grupları alacak. Enerji depolama şebekenin stabilitesi sağlar. GES ve RES’ler için sürdürülebilir gelişiminin garantisi enerji depolamadır. GES’ler gecede üretim yapıyorlar. Enerji depolama sayesinde ‘Güneşimiz hiç batmayacak’. Tüm gelişmelerle birlikte, depolama hayatımızı ve dünyamızı daha iyi kılacak. GES’ler gece, RES’ler ise rüzgar esmeden de elektrik üretebilecek. Enerjide oyunun kuralları yeniden belirlenirken, gelecekte enerji alanındaki yatırımlarda, Güneş ve Enerji Depolama teknolojileri birinci sırada yer alacak.” dedi.
2030’da Türkiye yollarında yaklaşık 1 milyon elektrikli otomobil seyredecek
NextGen E-Mobility + Charge Expo & Summit Fuarı ve Zirvesi’nin Yerli ve Yabancı Elektrikli Araç Üreticileri, Tedarikçileri ve Şarj markalarının buluşma adresi olacağını ifade eden TEHAD Başkanı Berkan Bayram ise “Türkiye; elektrikli ulaşım, şarj ağı, batarya ve bağlı teknolojiler bakımından 5 Milyar iş hacmi üretebilecek potansiyele sahip. 2030 yılına geldiğimizde Türkiye yollarında yaklaşık 1 Milyon elektrikli otomobil ve 250 bin adetlik şarj ağı oluşacaktır. Bu gelişimin ülkemiz istihdam sürecine katkısının ise, yeni iş sahibi 1,5 Milyon kişi olacağını tahmin ediyoruz.” dedi. Elektrikli şarj istasyonları konusunda da bilgi veren Bayram, “Türkiye’de şu ana kadar 126 firma şarj ağı lisansı aldı. Lisans şartları gereği bu firmaların 6 aylık süre içerisinde en az 50 adetlik şarj ünitesi kurma zorunluluğu bulunuyor. Diğer taraftan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın açmış olduğu Destek Paketi’nden yararlanan firmalarında 1572 adet, en az 120kW ve üstü güçte şarj ünitesi kurulumları devam ediyor. Ülkemizde şu anda halka açık toplamda 6500 adet şarj ünitesi bulunuyor. Lisanslı – lisanssız toplam şarj ünitesi sayısı ise 20 bin adete ulaşmış durumda. “ diye konuştu.
Dünya elektrikli ve hibrit pazar 20 milyon araca ulaştı
Dünya rakamlarına da dikkat çeken TEHAD Başkanı Berkan Bayram, dünya elektrikli ve hibrid araç pazarının yaklaşık 20 Milyon adete ulaştığını belirtti ve oran olarak elektrikli araçların toplam pazarda en yüksek olduğu ilk 3 ülkenin yüzde 86 ile Norveç, yüzde 43 ile İsveç ve yüzde 30 ile Hollanda olduğunu ifade etti. Bayram, NextGen E-Mobility + Charge Expo & Summit Fuarı ve Zirvesi’nin geleceğin iş modellerine, yenilenebilir enerjide değişen yatırımcı ve ihtiyaç profillerine yenilikçi bakış açıları sunarak; Türk enerji sektörünün geleceğine katma değer sağlamayı hedeflediğini ifade etti. Bayram fuarların tüm sektör paydaşlarının hem ticaret ağlarını genişletmesini; hem de ülkemizin yeşil dönüşüm kapsamında iklim değişikliği ile mücadelesinde önemli rol oynayacağını söyledi.
İklim krizine yönelik çözüm önerileri Solar+Storage NX konferanslarında konuşulacak
Fuara paralel olarak organize edilecek uluslararası teknik ve stratejik konferanslarda, 30’u aşkın konuda Türkiye ve dünyadan uzman isimler güncel konular ve teknolojik gelişmeler hakkında bilgi birikimlerini dinleyicilerle paylaşacak. C-seviye bilgilendirme ve network platformuna dönüşecek Solar+Storage NX Konferanslarında, iklim değişikliğiyle küresel mücadelede güneş enerjisi ve depolama teknolojilerinin önemi tüm detaylarıyla ele alınırken, enerji talebindeki hızlı artışa çözüm olacak temiz ve yenilenebilir diğer enerji kaynaklarındaki gelişmeler ve fırsatlar masaya yatırılacak. Ayrıca, emisyon envanterinin daha sağlıklı olarak hazırlanması ve iklim değişikliği politikalarını tüm paydaşların işbirliği ile geliştirilmesi noktasında gerekli altyapının oluşturulmasına ortam sağlayacak. solar+HUB, storage+HUB, decarb+HUB, business+HUB ve digi+HUB olmak üzere beş ana başlık üzerinden belirlenen teknik konferans konuları, güneş enerjisi ve depolama kullanımına teşvik ederken yaygınlaştırıcı faaliyetlerin gündeme taşınmasını sağlayacak.
Eski donanımınızı satmanın ya da bağışlamanın zamanı geldi, değil mi? Aman dikkat! Kimlik hırsızlığı kurbanı olmamak için öncelikle SSD veya sabit diskinizdeki verileri güvenli bir şekilde silmeniz gerekiyor.
Verilerinizi silmek onları yok etmiyor!
Sabit diskinizdeki verileri basitçe silmek, tahmin edebileceğiniz gibi onları silmez. Bunun yerine, NTFS (Windows PC’ler tarafından kullanılan dosya sistemi) verileri anlık görünümden gizler ve yeni bir dosya sürücüye yerleştiğinde üzerine yazılmasını sağlar. Bu, günlük kullanım için uygulanabilir bir senaryodur. Ancak eski bir makineden ayrılma zamanı geldiğinde felakete yol açabilir ve kullanımdan kaldırılan yönlendiricilerin hassas iş verilerini sızdırdığına dair yakın tarihli bir raporun da gösterdiği gibi, bazı insanlar artık bilgi kırıntılarının peşine düşmektedir.
Depolama cihazınızdaki verileri gerçekten yok etmek için, sürücü alanınızın üzerine birler ve sıfırlar yazmak üzere daha sert (ve zaman alıcı) önlemler almanız gerekir. İşte bu kılavuz burada devreye giriyor. Kullandığınız sürücü türü ne olursa olsun, USB flash sürücüler dahil her iş için en iyi güvenli silme yardımcı programını belirleyeceğiz. Yalnızca belirli dosyaları silmek istiyorsanız, bunu nasıl yapacağınızı da göstereceğiz.
Verilerinizi yedekleyin!
Bu programlar bir kez çalışmaya başladığında, unutulan bir dosya için geri dönemezsiniz. Bu, veri unutulmasına giden tek yönlü bir yoldur. Ayrıca bir dizüstü bilgisayarın sürücüsünü siliyorsanız, başlamadan önce dizüstü bilgisayarı fişe taktığınızdan emin olun. Disk silme işleminin ortasında pilin bitmesi ve elektriğin kesilmesi sürücü için felaket anlamına gelebilir. Bunu aradan çıkardıktan sonra terminolojiden bahsedelim. Sürücü silme programları yazılımın kaç “geçiş” yapacağını belirlemenize izin verir. Her geçiş, verilerin tamamen üzerine yazılması anlamına gelir. Üç geçiş yapan bir yardımcı program sürücünüzün üzerine üç ayrı kez birler ve sıfırlar yazar. Verilerinizin üzerine ne kadar çok kez yazarsanız, kurtarılma olasılığı o kadar azalır. Bazı yardımcı programlar 35 geçişle “Gutmann” seviyesinde korumayı destekler, ancak üç geçiş ABD Savunma Bakanlığı’nın “Kısa” spesifikasyonu ve dünya çapında çok sayıda ordu için yeterlidir. Verilerinizi bu yöntemlerden herhangi biriyle silmeyi seçerseniz, bunu kendi sorumluluğunuzda yaparsınız – bu nedenle başlamadan önce bir yedekleme yapmanızı öneririz.
Tüm sürücüler yerine yalnızca belirli dosya ve klasörleri silmeniz gerekiyorsa, açık kaynaklı Eraser sizin için bir araçtır. Programı başlatın, ekranın üst kısmındaki ‘Silme Zamanlaması’ seçeneğinin yanındaki oka tıklayın ve Yeni görev’i seçin. Buradan, görev ve zaman çizelgeleme seçeneklerini içeren bir pencere açılır. Silinecek dosyaları seçmek için Veri Ekle’ye tıklayın ve bir silme yöntemi seçin. Windows Gezgini’nde bir dosyaya sağ tıkladığınızda da bir Silgi seçeneği belirerek dosyaları hızlı ve kolay bir şekilde kalıcı olarak silmenizi sağlar.
Sabit diskinizdeki belirli dosyaları veya sektörleri düzenli olarak güvenli bir şekilde silmek istiyorsanız, Silgi’nin çok sayıda gelişmiş zamanlama ve dosya seçeneği vardır. Yine de ince ayarları kurcalarken dikkatli olun; yanlışlıkla önemli bir şeyi silmek istemezsiniz. Ayrıca, katı hal sürücülerindeki (SSD’ler) aşınma dengeleme algoritmaları yardımcı programın bilgileri güvenli bir şekilde silme yeteneğini ortadan kaldırdığından, Eraser’ın mekanik sabit sürücüler için tasarlandığını unutmayın.
USB flash sürücünüzü güvenli bir şekilde silin
Erase’i kullanmanın basit olduğunu mu düşünüyordunuz? Roadkil’in Disk Wipe’ı daha da kolay ve geleneksel sabit disklerin yanı sıra USB flash sürücülerde de gayet iyi çalışıyor. Basitçe indirin, açın ve küçük uygulamayı başlatın, ardından bir sürücü seçin ve programın yapmasını istediğiniz geçiş sayısını yazın. (Yine, en az üç tane öneriyoruz.) Diski silmeyi ya da gereksiz verilerle doldurmayı seçin, Sil’e tıklayın ve işiniz bitti. Roadkil’in Disk Wipe’ı yıllardır güncellenmedi, ancak sadece çalışıyor. Programı indirirken işletim sisteminizi seçtiğinizden emin olun; Windows 10 kullanıcıları Windows 8 seçeneğini tercih edebilirler.
DBAN ile mekanik bir sabit sürücüyü güvenli bir şekilde silin
Tüm diski silme yazılımı hakkında bir not: Tüm sürücüleri silmek, daha önce bahsedilen kullanımı kolay uygulamalardan biraz daha karmaşık çözümler gerektirir. Muhtemelen bilgisayarınızın işletim sistemini barındıran sürücüdeki verileri sileceğiniz için, tüm sürücüleri silen çoğu araç, programı bir flash sürücüye taşımanızı veya bir .iso dosyasından önyüklenebilir bir flash sürücü oluşturmanızı gerektirir. Her şeyin sorunsuz çalıştığından emin olmak için BIOS ayarlarınıza da girmeli ve sürücülerinizin IDE moduna ayarlı olduğundan emin olmalısınız.
Yıllardır güncellenmemiş olmasına rağmen dünyanın dört bir yanındaki meraklılar tarafından sevilen ve HDD’leri silmek için zaman içinde test edilmiş bir seçenek olan DBAN’ı indirin. İndirdikten ve önyüklenebilir bir USB oluşturduktan sonra, sürücüyü bilgisayarınıza takın ve bilgisayarınıza sabit sürücünüz yerine USB sürücüsünden önyükleme yapmasını söyleyin. RAID özellikli bir sabit diski silmeyi umuyorsanız, RAID birimini sökmeniz ve başlamadan önce her diski JBOD moduna ayarlamanız gerekir. DBAN tüm mavi-beyaz ihtişamıyla çalışmaya başladığında, hangi diski sileceğinizi seçmeniz ve silme yöntemini seçmek için klavyenizdeki M tuşuna basmanız yeterlidir. Her şey iyi göründüğünde silme işlemini başlatmak için F10 tuşuna basın. Seçtiğiniz yönteme ve diskin boyutuna bağlı olarak verilerin silinmesi saatler hatta günler sürebilir. Yanınıza bir sandviç ve telefonunuzu alın ya da daha iyisi, DBAN sihrini yaparken uzaklaşın ve başka bir şey yapın.
Secure Erase veya Parted Magic ile bir hibrit sürücüyü veya SSD’yi güvenli bir şekilde silin
Bir SSD ‘den veri silmek, SSD ‘ye eşit veri yazmak için kullanılan aşınma dengeleme algoritmaları sayesinde bir HDD’den veri silmekten biraz farklıdır. Bir SSD’deki tüm verileri güvenli bir şekilde silmek için, modern SATA ve NVMe SSD’lerin ve eski PATA/IDE sürücülerin ürün yazılımında yerleşik olarak bulunan ve ATA Secure Erase ya da NVMe Secure Erase olarak adlandırılan bir komut kullanırsınız.
Çoğu modern SSD güvenli silme işlemini başlatma özelliğine sahiptir ya da üretici Crucial, Samsung, SanDisk, Seagate ve Western Digital gibi özel bir araç sağlamaktadır. Sürücü üreticiniz güvenli silme çözümü sunmuyorsa ya da üretici çözümü önyükleme sürücülerini yeniden biçimlendirme işlemini gerçekleştiremiyorsa iki seçeneğiniz vardır. Sürücü çıkarılabilir ise, harici bir sürücü kutusuna yerleştirebilir ve USB aracılığıyla başka bir bilgisayara bağlayarak oradan silebilirsiniz. Daha kolay bir seçenek ise üçüncü parti yardımcı program olan Parted Magic’tir. Ancak bu noktada bir ödeme duvarıyla karşılaşıyoruz. Bu yazı yazılırken, Parted Magic yazılımın bir kopyası için 11 $ veya ömür boyu abonelik için 39 $ ‘dır, yani sürekli güncellemeler alırsınız.
Ödeme yaptıktan sonra Parted Magic .iso dosyasını indirin ve önyüklenebilir bir flash sürücü oluşturun. Sürücüyü önyüklediğinizde Windows benzeri bir masaüstü ekranına ulaşacaksınız. Masaüstünde bir Erase Disk başlatıcısı var. Şimdi tek yapmanız gereken talimatları takip etmek. Parted Magic’in yardım sayfalarında hem normal SSD ‘ler hem de NVMe sürücüler için ne yapılması gerektiğine dair talimatlar da bulunmaktadır.
Parted Magic sürücünüzün donmuş olduğu uyarısını verirse, önerildiği gibi bilgisayarınızı uyku moduna alın, tekrar açın ve yardımcı programı yeniden çalıştırın. Gelişmiş Güvenli Silme işlemini çalıştırmak isteyip istemediğiniz sorulursa Hayır seçeneğine tıklayın; denenmiş ve güvenilir standart sürüme bağlı kalmak isteyeceksiniz.
Anlık mesajlaşma platformu WhatsApp Salı günü yaptığı açıklamada, şirketin kullanıcıların birden fazla cihaz üzerinden giriş yapmasına izin vermeye başlayacağını duyurdu. Basitçe söylemek gerekirse, artık bir telefon numarası için aynı hesabı dört farklı akıllı telefonda kullanılabilecek.
Meta, WhatsApp kullanıcıları için faydalı bir yeniliği duyurdu.
Artık WhatsApp hesabını aynı anda iPhone da dahil olmak üzere dört akıllı telefonda (bir ana cihaz ve üç ek cihaz) kullanabiliyoruz. Dünyanın dört bir yanındaki kullanıcılar yeniliği almaya başladı bile. Bu, kullanıcıların aynı hesapla farklı cihazlar arasında geçiş yapmalarına ve farklı cihazlarda aynı anda oturum açmalarına olanak tanıyacak.
Bu özellik, kullanıcıların hesaplarını tıpkı WhatsApp web’i masaüstlerinde kullandıkları gibi dört ek cihaza bağlamalarına olanak tanıyacak. Bağlanan her akıllı telefon WhatsApp’a bağımsız olarak bağlanacak. Tüm bu cihazlar uçtan uca şifrelemeye sahip olacak ve mesajları, aramaları ve verileri koruma altında tutacak. Bu da farklı telefonlardan gönderilen mesaj, fotoğraf ve videoların her iki uçta da şifrelendiği anlamına geliyor. Birincil cihaz 14 gün boyunca etkin değilse, WhatsApp ek cihazlardaki hesaptan otomatik olarak çıkış yapacak.
WhatsApp hesabınızı ek akıllı telefonlara bağlamak için, QR kodunu birincil cihazınızdan taramanız gerekiyor. Bu yardımcı cihazlar akıllı telefonlar, tabletler ve benzeri diğer cihazlar olabilir.
Bu yardımcı telefonları bağlama yöntemlerinden bir diğeri de kod kullanmaktır. Kullanıcıların tek seferlik bir kod almak için WhatsApp Web’e telefon numaralarını girmeleri gerekecek. Kodu aldıktan sonra, bunu etkinleştirmeye çalıştığınız telefona girin.
Bu özellik uzun zamandır beklenen güncellemelerden biriydi ve yakında tüm kullanıcılara sunulacak. WhatsApp’tan yapılan açıklamada, “Bugün, aynı WhatsApp hesabını birden fazla telefonda kullanma olanağını sunarak çoklu cihaz teklifimizi daha da geliştiriyoruz” denildi.
Sonuç olarak, aynı hesabı dört farklı cihazda kullanma özelliği, kullanıcıların daha fazla esneklik ve kolaylık sağlamasını sağlayacaktır. Bu gelişme, şirketin kullanıcı tabanının artmasına ve uygulamanın daha fazla kullanıcı tarafından tercih edilmesine yol açabilir.
Ebeveyn kontrolü uygulamaları artık aileler için zorunluluk haline geliyor. iPhone ve Android için en iyi uygulamaları listeledik.
21. yüzyılda ebeveynliğin en zor yanı, çocuğunuza hem fiziksel alanda hem de siber alanda göz kulak olmak. Çocuklar artık önceki tüm nesillerden daha fazla çevrimiçi ve bu pek çok fayda sağlasa da bununla ilgili tehlikeler ve sorunlar da var. Çocuğunuzun internette ne yaptığını kontrol etmek her zaman kolay değil. Ancak görevi daha az zorlaştırmak için kullanabileceğiniz çeşitli araçlar var. Ebeveyn kontrolü uygulamaları, çocuğunuzun internette vakit geçirirken güvende olduğundan emin olmanın en iyi yoludur ve çoğu, çocuklarınızın ekranda ve internette geçirdikleri süreyi izlemenin ve sınırlamanın yollarını da sunuyor. Ebeveyn kontrol uygulamaları çocukların ve ailenin güvende kalmasını sağlıyor.
Qustodio Parental Control App
Qustodio, her yaştan çocuğa uyacak şekilde değiştirilebilen ve değiştirilebilen kapsamlı kontrollerle, piyasadaki en iyi hepsi bir arada ebeveyn kontrolü uygulamalarından biri. Çocuğunuzun faaliyetleri hakkında 30 günlük raporlar gönderir ve hatta SMS kullanımını ve çağrıları takip edebilir. Çocukları hareket halindeyken takip eder ve bir yerde buluşmanız gerekirse konumunuzu paylaşabilir. Ayrıca oyunlar ve uygulamalar da engellenebilmektedir.
Microsoft Family Safety
Evde bir Xbox’ınız varsa olmazsa olmazınız olan Microsoft’un Aile Koruması uygulaması diyebiliriz. Bu uygulama cep telefonu güvenliğini konsol ve dizüstü bilgisayar güvenliği ile tek bir temiz küçük pakette birleştiriyor. Microsoft’un aile uygulaması Windows, Android ve Xbox’a yayılarak size tek bir düzgün küçük uygulamada neredeyse eksiksiz kapsama alanı sunuyor.
Nintendo Switch Parental Control
Nintendo Switch, çocuklar arasında en popüler konsollardan biri. Bu nedenle Nintendo’nun bir ebeveyn izleme uygulaması da sunması harika diyebiliriz. Uygulama, büyük ölçüde çocuğunuzun Switch’inde ne oynadığını takip etmenin yollarını sunuyor ve size belirli oyunları oynamak için ne kadar zaman harcadıklarını günlük ve aylık etkinliklerinin özetleriyle gösteriyor.
Apple Screen Time
Bu uygulama ile App Store’dan indirmeler, içerik ve uygulama içi davranışlar (uygulama içi satın almalar dahil) üzerinde kısıtlamalar belirleyebilirsiniz. Belirli uygulamalar için kontroller de dahil olmak üzere, cihazı kullanarak geçirilen süre de kısıtlayabilirsiniz.
Google Family Link
Family Link ile artık çocukların konumlarını ve cihaz pilini takip edebilirsiniz. Ayrıca coğrafi çit içeriyor, böylece bir çocuk belirli bir yere girdiğinde veya belirli bir yerden çıktığında bildirim alabilirsiniz.
FamiSafe
Gerçek zamanlı konum (geçmişle birlikte), coğrafi sınırlar, uygulama engelleyiciler, programlar, web filtreleri, etkinlik raporları ve çok daha fazlasını sunuyor.
OurPact
Mesajlaşmayı, uygulamaları ve internet erişimini engellemenize olanak tanır, ayrıca ekran süresini ayarlayabilirisiniz. Çocuğunuzu izleyebilir, gitmemesini tercih ettiğiniz bir yere gittiklerinde gerçek zamanlı uyarılar almak için coğrafi sınırlar ayarlayabilir ve yeni uygulamalar yüklediklerinde uyarılar alabilirsiniz.
Norton Family Premier
Family Premier‘in en dikkate değer özellikleri arasında, siteleri tamamen engellemenize veya yalnızca ziyaret edilen sitelerin günlüğünü tutmanıza izin veren güçlü web denetimi yer alıyor.
Kidslox
Kidslox temel olarak ebeveynlerin 10 cihaza kadar uygunsuz içeriği (uygulamalar ve web siteleri) engellemesine olanak tanıyan, Android ve iOS uyumlu bir ebeveyn denetimi uygulaması olarak görev yapıyor. Bu uygulama, çocuğunuzun her gün telefonunda ne kadar zaman harcadığını kontrol etmenizi sağlıyor. Böylece ödev yapması gerekirken sosyal medyada gezinmesini engelleyebilirsiniz.
İngiltere yapay zeka fonu ile küresel rekabetçi hale gelmeyi hedefliyor. 1 milyar sterlinlik yatırım yapay zeka ve süper bilgisayarlar için yapılacak.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve Bilim ve Teknoloji Bakanı Michelle Donelan, İngiltere’nin egemen yapay zekasını geliştirmeye yönelik bir programa 100 milyon sterlinlik fon sağlanacağını duyurdu.
Süper bilgisayarlar ve yapay zeka için ayrı ayrı planlama
Hükümet, bir çalışma grubu kurmak ve yapay zeka geliştirmeye başlamak için 100 milyon sterlinlik yatırım yapacak. Egemen yapay zekayı geliştirecek olan uzmanlar, projenin ilerleyişi hakkında doğrudan İngiliz hükümetinin başına rapor verecek. Çalışma grubu başkanı önümüzdeki yaz seçilecek.
Birleşik Krallık hükümeti yapay zeka algoritmasının ekonomiyi canlandıracağına inanıyor. İngiltere ayrıca bir süper bilgisayar inşa etmek ve yapay zeka ile ilgili deneyler yapmak için 900 milyon sterlin yatırım yapıyor.
Yapay zekanın ayrıca on yıl içinde küresel GSYİH’yı yüzde 7 artıracağı ve bunun benimsenmesini Birleşik Krallık ekonomisini büyütmek için hayati bir fırsat haline getireceği tahmin ediliyor. Başbakan Rishi Sunak: “Yapay zekanın potansiyelinden yararlanmak , ekonomimizi büyütmek, daha iyi ücretli işler yaratmak ve sağlık ve güvenlik alanındaki ilerlemelerle daha iyi bir gelecek inşa etmek için muazzam fırsatlar sunuyor. Yeni uzman görev gücümüz aracılığıyla gelişmekte olan teknolojilere yatırım yaparak, daha yenilikçi bir Birleşik Krallık ekonomisini şekillendirmenin bir parçası olarak güvenli ve güvenilir yapay zeka geliştirmeye öncülük etmeye devam edebiliriz” dedi.
Yeni yatırım, egemen yetenekleri ve güvenli ve güvenilir temel modellerin geniş çapta benimsenmesini sağlamak için yeni hükümet-sanayi görev gücünü finanse edecek ve 2030 yılına kadar Birleşik Krallık’ın bir bilim ve teknoloji süper gücü olarak konumunu sağlamlaştırmaya yardımcı olacak.
Beyoğlu Belediyesi, Teknopark İstanbul işbirliğiyle Türkiye’nin ilk uydu kuluçka merkezi olan Cube Beyoğlu’nu girişimciler için açmaya hazırlanıyor. Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi gibi güçlü paydaşlarla birlikte oluşturulan merkez, Yapay Zeka, Dijital Sanat, Oyun, Artırılmış Gerçeklik, VR ve Mobil Uygulama temalarını kapsıyor.
Türkiye'nin ilk uydu kuluçka merkezi Cube Beyoğlu girişimciler için açıldı. Boğaziçi, İTÜ ve ODTÜ gibi güçlü paydaşlarla birlikte oluşturulan merkez, Yapay Zeka, Dijital Sanat, Oyun, Artırılmış Gerçeklik, VR ve Mobil Uygulama temalarını kapsayacak. ?@varank@cubeincubationpic.twitter.com/ukfdD8n7oe
Genç girişimciler için 7/24 açık modern çalışma alanları, mentorluk desteği, akademik ve teknik danışmanlık, ulusal ve uluslararası yatırımcılara erişim, TTO desteği ve teknopark vergi avantajları gibi birçok imkan sunan merkez, ön kuluçka ve kuluçka hizmetleri de sunacak. 2023 Ocak ayında hizmete açılması planlanan Cube Beyoğlu, ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi için akademik/teknik destek ve eğitim imkanları da sunacak.
Mi s Sokak’ta bulunan 5 katlı tarihi bir bina, tamamen Beyoğlu Uydu Kuluçka Merkezi’ne ayrıldı. Giriş katında genç girişimciler için hazırlanan tanıtım alanı bulunurken, 1. ve 2. katlar kuluçka aşamasındaki girişimlerin çalışabileceği alanlar olacak. 3. ve 4. katlar post kuluçka aşamasındaki girişimler için çalışma alanları sağlayacakken, 5. kat ön kuluçka aşamasındaki girişimler için çalışma ve sosyalleşme alanları sunacak.
Ofis, konut, site benzeri çoklu operasyon gerektiren yapılarda aidat takibi, varlık yönetimi, personel kontrol sistemi gibi ihtiyaçları tek merkezden yöneten Senyonet 320.000 kuruluma ulaştı.
Dijitalleşme, tesis yönetimi dünyasını yönlendirerek istikrarlı bir şekilde büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. Sensör teknolojisinden veri analitiğine, bulut tabanlı veri toplamadan uzaktan izleme özelliğine kadar birçok inovasyonu birlikte sunan Senyonet, ofis, konut, site benzeri çoklu operasyon gerektiren yapılarda aidat takibi, varlık yönetimi, personel kontrol sistemi gibi ihtiyaçları tek merkezden yönetiyor. Bir apartmandan şehir hastanesine kadar oldukça geniş bir ölçekte tesis yönetim çözümleri sunan Senyonet’in CEO’su Mehmet Yıldızdoğan, yöneticilerin iş yükünü azaltan ve önemli bir maliyet avantajı sağlayan Senyonet’in bu yıl 320 bin konuta ulaştığını belirtti.
Son yıllarda fiziksel altyapı, yatırım ve kullanım özellikleri açısından çok geniş hacimli ve karmaşık tesisler revaçta Tesis yönetim yazılımları kullanıclara kişiselleştirilmiş çözümlerle birlikte konutlarını farklılaştırma, işlerini en akıcı şekilde ilerletme seçeneği sunarken harcanan toplam enerjiden %15 ile %40’ı arasında tasarruf imkanı sağlıyor. Bu kolaylığı sağlayan ve tek başına bir apartmanın ya da binlerce konutlu sitelerin yönetimini tek merkezden yürütebilme imkanı sağlayan tesis yönetim yazılımı Senyonet, yönetim operasyonlarını kolaylaştırıyor ve iş yükünü azaltıyor. Tesislerin Senyonet sayesinde muhasebe, aidat takibi, talep yönetimi, güvenlik ve teknik bakım denetimleri ya da personel devam kontrol sistemi gibi daha birçok ihtiyacının tek kaleme indirgenerek dijitalleştiğini söyleyen Senyonet CEO’su Mehmet Yıldızdoğan, bu yıl Senyonet’in 320 bin konuta ulaştığını belirtiyor.
Akıllı ve sürdürülebilir tesis yönetimi
Esnek ve modüler yapısı sayesinde tüm tesisi dünya standartlarında, dijital bir platform üzerinden, etkin, verimli ve site sakinleri ile etkileşimli bir şekilde yönetme imkanı sunan Senyonet, alanında sektörün öncü markası konumunda. SaaS (Software as a Service) yöntemi ile cloud üzerinden hizmet veren Senyonet, site yönetimlerinin lisanslama, kurulum, destek ve bakım maliyetlerini optimize ederek tek bir yazılım ile tüm tesisin ihtiyaçlarını uçtan uca yöneterek iş gücünde ve maliyette önemli bir avantaj sağlıyor. Siteler, iş merkezleri, AVM’ler, fabrikalar ve hastanelere hizmet sağlayabilen Senyonet, 320 bin konutun hayatını kolaylaştırıyor.
Türkiye’de geliştirilen, kişiselleştirilebilir bir sosyal medya platformu yaratmayı hedefleyen sosyal medya uygulaması Touchapp, 100 binden fazla üyeye ulaştı
Touchapp ile ilgili kurucuları Islam Faisal ve Mohamad Faisal, şu bilgileri verdi: “Kaliteli paylaşımların yer aldığı bir platform olarak kullanıcısına zamanını faydalı bir şekilde geçirmeyi taahhüt ediyoruz. Şu anda kullanıcıların büyük bölümü Türkiye’den. Önce MENA pazarına, ardından gelecek 5 yılda dünya geneline yayılmak istiyoruz. Merkezimiz Alanya’da bulunuyor. Alanya’da olmak bizler için büyük bir şans. Her yıl milyonlarca turistin ağırlandığı bu bölge sadece turizmle değil gelecekte teknolojiyle de anılabilir. Alanya Türkiye’nin Silikon Vadisi olabilir.”
Dünyada son yıllarda internet kullanımı hızla artıyor. Telefonlardan elektrikli ev eşyalarına, otomobillerden fabrikalara kadar her şey ile internet üzerinden haberleşiliyor. Kullanıcılar da akıllı telefonları üzerinden toplantılara katılıyor, küçük ekrandan bir tıkla dünyanın herhangi bir yerine ulaşabiliyor. Tüm bunların dışında zamanın büyük çoğunluğu da geliştirilen sosyal medya uygulamalarında geçiriliyor. Sosyal medya uygulamalarına artan ilgi de yatırımcıları bu yöne çevirdi. Popüler uygulamalar özellikle ABD ve Çin gibi ülkelerde ortaya çıkarken, Türkiye’den de bu yönde bir hamle geldi.
Uzun yıllar önce Türkiye’ye yerleşen ve farklı alanlarda yatırımlar yapan Filistinli iki kardeş Islam Faisal ve Mohamad Faisal, Alanya’da sosyal medya platformu Touchapp’i kurdu. Türkiye’den doğan Touchapp ile dünya çapında sosyal iletişim anlayışını değiştirmeyi, kişiselleştirilebilir bir sosyal medya platformu yaratmayı amaçladıklarını ifade eden Touchapp Kurucu Ortağı Islam Faisal, “Kaliteli paylaşımların yer aldığı bir platform olarak kullanıcısına zamanını faydalı bir şekilde geçirmeyi taahhüt ediyoruz. Ortak fikirli insanları buluşturan ve bugüne kadarki sosyal medya platformlarından ayrışarak fark yaratan bu uygulamayı, Türkiye’den dünyaya tanıtmış olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.” dedi.
Sosyal iletişim ihtiyacını karşılıyoruz
Touchapp’in kuruluş hikayesini anlatan Islam Faisal, “Bir akşam kendime; dünyanın herhangi bir yerindeki kişilerle din, dil, ırk, maddi durum, sosyal durum fark etmeksizin, sadece insani açıdan herhangi bir dış etken olmadan samimice deneyimlerimizi, düşüncelerimizi, duygularımızı nasıl paylaşabileceğimizi sordum. Mevcut sosyal ağlarda bunu bulamadım. Ben de insanların sosyal iletişim ihtiyaçlarını karşılayan bir sosyal ağ kurmaya karar verdim. Bu esnada tüm dünyaya hayatta kalabilmek için dayanışmak gerektiği dersini veren pandemiyi yaşıyorduk. Birbirimizle iletişimimizin değerini artırmak, kendimiz ve gelecek nesiller için daha iyi şeyler inşa etmek için insanlığımızı her şeyin önüne koymamız gerektiğini biliyordum. Türkiye’de Alanya’dan kardeşim ve ben, insanlık ve değer mesajının, dünyanın gelecekte karşılaşabileceği zorluklar ve sınavlar karşısında hayatta kalmamızı sağlayabileceğine inandık.” diye konuştu.
ALANYA ‘Silikon vadisi olabilir
Kuruluşlarından bu yana 100 bin aboneye ulaştıklarını dile getiren Islam Faisal, şunları söyledi: “Bunların büyük bölümü Türkiye’den. Önce MENA pazarına, ardından gelecek 5 yılda dünya geneline yayılmak istiyoruz. Merkezimiz Alanya’da bulunuyor. Şu anda bünyemizde 45 kişiyi istihdam ediyoruz. Artan üye sayılarımızla birlikte çalışan sayımız da her geçen gün artıyor. Alanya’da olmak bizler için büyük bir şans. Her yıl milyonlarca turistin ağırlandığı bu bölge sadece turizmle değil gelecekte teknolojiyle de anılabilir. Alanya Türkiye’nin Silikon Vadisi olabilir.” Uygulamanın güvenliğinden de bahseden Islam Faisal, “Veriler, Google’ın bulut hizmetlerinde saklanıyor. Önlem amaçlı olarak da Touchapp kullanıcılarının hassas verilerini talep ve takip etmiyoruz. Ayrıca, Touchapp’ın kodlaması güvenli bir şekilde oluşturuldu ve korumayı iyileştirmek için de düzenli olarak kontrol ediyor ve güncelliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Dünyayı küçük bir kasaba haline getirmek istiyoruz
İki kardeş olarak finans ve hemşirelik alanlarında eğitim gördüklerini söyleyen Touchapp Kurucu Ortağı Mohamad Faisal, “Türkiye’de ailelerimiz müteahhitlik, otomotiv, otelcilik alanlarında yatırımlar yaptı. Biz de Türkiye’de kazandığımız yüz binlerce dolarlık kaynağı, yine Türkiye’de teknolojiye yatırmış olduk. Touchapp sosyal iletişim konsepti, kullanıcıların herhangi bir coğrafi sınırlama olmaksızın dünyanın her yerindeki benzer fikre sahip insanlarla bağlantı kurma imkanı vererek, insanların birbirleriyle iletişim kurma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde oluşturuldu. Her kullanıcı yer fark etmeksizin soru sorabilir, fikrini paylaşabilir, ilgilenen topluluklara yeteneklerini sergileyebilir. Böylelikle bir değer üretilebilir ve topluluk üyeleri arasında entelektüel iletişim geliştirilir. Sosyal medyayı zaman kaybetmek için değil, fayda sağlamak için kullanabilirsiniz. Dünya, kullanıcının konumları ve toplulukları arasında sınırlar olmaksızın serbestçe hareket edebileceği küçük bir kasaba haline gelir ve aynı zamanda büyük topluluktan en çok paylaşımda bulundukları kişileri ekleyerek kendi toplumlarını kurmaya başlayabilirler.” diye konuştu.
Influencer yok, topluluk lideri var
Touchapp’ın, her kullanıcı için ortak zihne sahip insanlara ulaşmak için benzersiz bir çözüm sunduğunun ve aralarındaki değerli iletişimi teşvik ettiğinin altını çizen Mohamad Faisal, “Toplulukla paylaşılan tüm içerikler, herhangi bir nefret söylemi, zorbalık veya ırkçılık taşımadığından emin olmak için Touchapp tarafından gözden geçirilir ve topluluk üyelerinin birbirleriyle etkileşime girmesi için temiz ve güvenli bir ortam sağlanır. Öte yandan Touchapp sosyal medyada mahremiyetin anlamını değiştirmiş, mevcut sosyal ağlarda özel hayatın sahteliği ve teşhiri kullanıcılar için büyük sorun oluşturduğundan, Touchapp özel hayat içeriklerini kullanıcıların mahremiyetinin korunmasını artırmak için sadece aile ve arkadaşlardan seçilmiş kullanıcılarla paylaşılmak üzere ayırmaya imkan verir. Ayrıca, Touchapp platformu içinde ‘influencer’ yoktur. Paylaştıkları değerli içerikler ve bilgilerle her toplum için fayda sağlayan topluluk liderleri vardır. Bununla birlikte, algoritmanın takipçi sayısı ve popülerliğe göre tercihleri olmaksızın, tüm kullanıcılar topluluğa eşit erişim şansına sahiptir. Kullanıcılar her zaman sadece kendi ilgi alanlarına yönelik içerikleri algoritma müdahalesi olmadan görme ayrıcalığına sahipler ve bu tercihlerini de istedikleri zaman değiştirebiliyorlar.” ifadelerini kullandı.
Gelir getiren modeller yaratıldı
Touchapp kullanıcılarına gelir getirici modeller de yarattıklarını ifade eden Mohamad Faisal, sözlerine şöyle devam etti: “Touchapp kullanıcıları pek çok şekilde para kazanabilir. İlk olarak, topluluk için değerli içerik yaratarak Touchapp’ten doğrudan destek alabilir. Touchapp şu anda 500’ün üzerinde topluluk liderini destekliyor. Akıllı pazarlama özellikleri sayesinde normal kullanıcılar dahi Touchapp ile para kazanabilir. İhtiyaç ve ilgilerine göre reklamları izleyerek doğrudan gelir elde edebilirler. Kullanıcılar ayrıca, görmek için üyelik gerektiren ve özel seçilmiş premium içerikler barındıran işletme hesapları oluşturabilir. Ayrıca, Touchapp olarak, toplulukla paylaşılan tüm içeriği incelerken yalan haberlerin yayılmasını önlemek için elimizden geleni yapıyoruz. Gelecekte haber paylaşımı, güvenilir haber kaynağı olan gazetecilere özel olacaktır. Bu kapsamda gazetecilerin ‘basın hesabı’ adıyla özel bir hesapları olacak ve içerikleri diğer içeriklerden farklı görünecek. Böylece, kullanıcılar yayıncının güvenilir bir haber kaynağı olduğunu anlayabilecek.”
Counterpoint verilerine göre Apple yenilenmiş akıllı telefon pazarında lider oldu. Apple’ı yüzde 26’lık pay ile Samsung izledi.
Araştırma şirketi Counterpoint’in verilerine göre Apple, 2022’de küresel yenilenmiş akıllı telefon pazarının yaklaşık yarısını ele geçirdi. Apple satışlarını yüzde 26’lık pay ile Samsung izledi.
Bulgular ayrıca, yenilenmiş akıllı telefon gönderilerinin dünya çapında her yıl yüzde5 arttığını ortaya koydu. Araştırma şirketi IDC’ye göre bu, 2022’de yüzde 11,3’lük bir düşüş gören yeni telefon sevkiyatıyla dikkate değer bir zıtlık oluşturuyor. Counterpoint, küresel rakamın Çin’in yenilenmiş akıllı telefon satışlarındaki yüzde 17’lik düşüşle bastırıldığını söyledi.
Cihazlar temizlenmiş ve yeni olarak geliyor
Counterpoint yaptığı açıklamada, “Apple’ın küresel satış hacmi 2022’de yıllık bazda yüzde 16 büyüyerek ikincil pazar payını yüze 49’un üzerine çıkardı” dedi. Teknoloji devinin şu anda kullanılmış ve yenilenmiş sektörlerde en hızlı büyüyen marka olduğunu ekledi.
Ancak Counterpoint kıdemli analisti Glen Cardoza, insanlar akıllı telefonlarını daha uzun süre elinde tuttuklarından, yenilenmiş cihazların tedarikinin kısıtlı kaldığını belirtti. pple’ın çevrimiçi mağazasından satın alınan yenilenmiş iPhone’lar yeni bir pil, yeni bir dış kabuk, yeni değiştirilen parçalar (gerekirse) ve bir yıllık garanti ile geliyor. Cihazlar gönderilmeden önce iyice temizleniyor ve test ediliyor. Hatta yeni kablolar ve aksesuarlarla birlikte yepyeni bir kutuda gönderiliyor.
Bununla birlikte Samsung’un yenilenmiş telefonlar satan bir çevrimiçi mağazası bulunuyor. Bazı üst düzey Galaxy cep telefonlarında benzer şekilde büyük indirimler sunuluyor.
Microsoft yapay zeka düzenlemesindeki gerekliliğe dikkat çekti. Microsoft da bu alandaki çalışmalardan endişe duyuyor.
Yapay zeka sohbet robotları ve ChatGPT’nin yetenekleri büyük ölçüde merak ve korkuya neden oluyor. Ancak ilginç bir şekilde, Microsoft bile artık hükümetleri harekete geçmeye ve işler tehlikeli bir şekilde kontrolden çıkmadan önce yapay zekayı düzenlemeye çağırıyor.
İtiraz; Microsoft, Adobe, Dropbox, IBM ve Zoom dahil olmak üzere çok sayıda iş yazılımı şirketini temsil eden bir ticaret grubu olan BSA tarafından yapıldı. CNBC’ye göre grup, ABD hükümetinin yapay zeka kullanımını yöneten kuralları ulusal gizlilik mevzuatına entegre etmesini savunuyor.
Yapay zekanın kontrol altına alınması gerekiyor
Daha spesifik olarak, BSA’nın argümanının dört ana ilkesi var. Bunlar; Kongre’nin şirketlerin yapay zekanın potansiyel etkisini belirlemesi gerektiğinde açıkça belirtmesi gerektiği ve bu gereksinimlerin, Kongre’nin de tanımlaması gereken “sonuçsal kararlara” yol açtığında bu gereksinimlerin yürürlüğe girmesi gerektiği iddialarını içeriyor. BSA ayrıca, Kongre’nin mevcut bir federal kurumu kullanarak şirket uyumunu sağlaması gerektiğini ve risk yönetimi programlarının geliştirilmesinin, yüksek riskli yapay zeka ile uğraşan herhangi bir şirket için bir gereklilik olması gerektiğini belirtiyor.
BSA’da ABD hükümet ilişkileri başkan yardımcısı Craig Albright: “Kongre’nin bu yasayı geçirmesini isteyen bir endüstri grubuyuz, dolayısıyla bu fırsata daha fazla dikkat çekmeye çalışıyoruz. Olabileceği ya da olması gerektiği kadar ilgi görmediğini düşünüyoruz” dedi. BSA, henüz yasalaşmamış iki partili bir yasa tasarısı olan Amerikan Veri Gizliliği ve Koruma Yasası’nın, AI düzenlemesi konusundaki fikirlerini düzenlemek için doğru yasa olduğuna inanıyor. Ticaret grubu, tasarıyı ilk kez sunan organ olan House Energy and Commerce Committee ile görüşleri hakkında zaten temasa geçti.
BSA, AI kötüye kullanımına karşı daha sert korkulukları savunan ilk kurum değil. Mart 2023’te bir grup önde gelen teknoloji lideri, yapay zeka şirketlerini GPT-4’ten daha gelişmiş herhangi bir şey üzerindeki araştırmayı durdurmaya çağırdı. Grup bunun gerekli olduğunu, “insan-rekabet zekasına sahip yapay zeka sistemlerinin toplum ve insanlık için derin riskler oluşturabileceğini” ve toplumun genel olarak yapay zeka gelişiminin medeniyetin geleceği için ne anlama gelebileceğini anlaması gerektiğini belirtti.
Çip savaşı devam ederken Çin ve Batı arasındaki gerginlik de büyüyor. Bu çatışma teknoloji tedarik zincirini şekillendiriyor.
ABD Ticaret Bakanlığı kararıyla, şirketlerin Çin’e en gelişmiş yongaları ihraç etmesini önlemek için yeni kısıtlamalar yürürlüğe girmişti. Bu da küresel yarı iletken tedarik zincirinde bir şok dalgası yarattı.
1970’lerin ortalarından beri küresel hiyerarşiyi yeniden şekillendiren Çin’in hem askeri hem de ekonomik bir süper güç olarak yükselişine bir yanıt oldu. Londra’daki City Üniversitesi’nde operasyonlar ve tedarik zinciri yönetimini araştıran Profesör ManMohan S Sodhi: “Zirvedeyken ve arkanızda ikinci adam varken, biraz sürtüşme olması kaçınılmazdır” diyor. Çip savaşı artık Çin ve Batı arasında bir kırılma noktasına doğru gidiyor.
Çatışan iki süper güç
1970’lerden bu yana, Çin’in büyük ölçüde tarım ekonomisinden üretim ve daha sonra yüksek teknoloji gücüne dönüşmesi sayesinde küresel GSYİH kısmen dört kat arttı. Bugün Çin, dronlardan Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazlarına kadar çok geniş ölçekli bir cihaz üretimi yapıyor.
Modern silah sistemlerindeki kritik bileşenler olan yarı iletkenler, bu küresel güç oyununun merkezinde yer alıyor. Bir yarı iletken analiz firması olan FutureHorizons’ın kurucusu ve CEO’su Malcolm Penn: “Bu gelişmiş çiplerin gelişmiş yapay zeka bilgisayarlarında ve askeri donanımda ve kendi kendini yönlendiren roketlerde kullanılabileceği gerçeğinden endişe ediyorlar” diyor.
Apple’ı açıkta bırakmak
Artan gerilimlerin bir sonucu olarak, Batılı teknoloji şirketlerinin Çin’de iş yapması çok daha zor olacak. Çin’de kullanılan çiplerin sadece yaklaşık yüzde 16’sı Çin yapımı. Ancak Çin, Intel, Nvidia , en gelişmiş çipleri yapmak için kullanılan ekipmanı üreten Hollandalı firma ASML ve Çin’de fabrikaları olan TSMC gibi şirketlere bağımlı. İngiliz XMOS CEO’su Mark Lippett, “Şu anda bir dengelenme var çünkü insanlar Çin’de operasyonlarına devam etmenin devam eden riskinden endişe ediyorlar. Bu nedenle bu operasyonların bir kısmı şimdi Güneydoğu Asya’nın diğer bölgelerine taşınıyor” diyor.
Çin yakalayabilir mi?
Pek çok Batılı şirketin şu anda karşı karşıya olduğu mücadelenin diğer yüzü, Çin’in karşı karşıya olduğu zorluktur. Kendi yerli yarı iletkenleri Batı’nın en iyilerini yakalayabilecek mi, yoksa Başkan Biden Çin’in çip yapma yeteneklerini engelleyecek mi? Lippett: “Batı oldukça önemli ölçüde ileride. Çin, en son teknolojiler açısından, yerel üretimi destekleme yeteneği açısından tipik olarak birkaç teknoloji geride kalıyor” diyor.
Penn, Çin’in halen tek bir seçeneği olduğunu ve bunun artık çok daha riskli olduğunu söyleyerek aynı fikirde. Penn, “Kendi fabrikalarını inşa etmek isteseler ve bir şekilde ihtiyaç duyulan ekipmanı satın alabilseler, kopyalayabilseler veya tersine mühendislik yapabilseler, bu tür şeylerin ciddi bir etki yaratması için en az on yıllık bir zaman ölçeğinden bahsediyoruz” diyor. Birkaç yıl sonra, bir sonraki dizüstü bilgisayarınız “Çin’de üretilmeyip” başka bir yerde kullanılabilir diyor.
Hyundai Ay keşif aracı ile uzay sektöründeki rekabeti kızıştıracak. Hyundai, otonom araç teknolojilerini bu araçta da kullanacak.
Hyundai Motor Group, Ay’ı keşfetmek için otonom bir araç geliştirmeye çalışıyor. Güneş enerjisiyle çalışan ay keşif aracının ilk geliştirme modeli, 2024 yılının ikinci yarısında ortaya çıkacak. Aracın 2027’de lansman için tam olarak çalışır durumda olması hedefleniyor.
Şirkete göre otonom araç, kameralar ve lidar dahil olmak üzere Hyundai ve Kia otomobillerinin gelişmiş robotik ve otonom sürüş teknolojilerinin yanı sıra motorlar, tekerlekler ve süspansiyon parçaları gibi sürüş sistemlerinin unsurlarını kullanacak. Keşif aracı ayrıca, Hyundai’nin güneş panelleri ve piller gibi otomobillerindeki şarj teknolojisinin yanı sıra, holdingin başka bir bölümü olan Hyundai Rotem’in robot üretim uzmanlığını da kullanacak.
Otonom şekilde çalışan keşif aracı
Projenin onaylanması, 2022’de havacılık sektöründeki altı Koreli araştırma enstitüsü ile ay yüzeyi keşfi için bir hareketlilik çözümü geliştirmek üzere ortak bir çok taraflı araştırma anlaşmasının imzalanmasını takip ediyor.
Otonom aracın alt bölümü, grubun arabalarından alınan bileşenleri kullanarak hareketliliğe odaklanırken, üst bölüm kazma ve kazıyı mümkün kılacak teknoloji de dahil olmak üzere, Ay yüzeyi keşfi için bilimsel yükler taşıyacak. Araç ayrıca, aşırı ay ortamıyla başa çıkmasına izin vermek için bir termal yönetim işlevi ve radyasyon kalkanı ile gelecek.
Ay keşif aracı inşa etme yarışı, California’da start-up olan Astrolab’ın kısa süre önce Elon Musk’ın SpaceX şirketi ile gezici tarzı yarı otonom aracını muhtemelen 2026’ya kadar Ay’a taşımak için bir anlaşma yaptığını duyurmasıyla kızışıyor.
Bu projede İlgili diğer kuruluşlar Kore Astronomi ve Uzay Bilimleri Enstitüsü (KASI), Elektronik ve Telekomünikasyon Araştırma Enstitüsü (ETRI), Kore İnşaat Mühendisliği ve Bina Teknolojisi Enstitüsü (KICT), Kore Havacılık ve Uzay Araştırma Enstitüsü (KARI), Kore Atom Enerjisi Araştırma Enstitüsü (KAERI) ve Kore Otomotiv Teknolojisi Enstitüsü (KATECH) ile çalışılacak.