Perakendeciler için dijital dönüşüm zorunluluğu devam ediyor
Deloitte’un yayınladığı raporu, küresel tüketicilerin yüzde 54’ünün pandemi sonrası mağazada alışveriş yaparken kendilerini güvende hissettiklerini söylüyor. Ancak, bazılarının mağazalara geri dönmesine rağmen, çevrimiçi, çoğu tüketici için ileriye giden yol gibi görünüyor. Dokuz farklı ülkeden alışveriş yapanların alışkanlıklarına ilişkin bir BM araştırması , tüketicilerin çoğunluğunun çevrimiçi alışverişi artırdığını tespit ediyor.
Dell’in perakende uç çözümler ve ekosistemler başkanı Imran Ansani’ye göre, bu artan çevrimiçi talebi karşılama ihtiyacı, teknolojinin artık bir seçenek veya sonradan düşünülen bir düşünce olmadığı anlamına geliyor.
Dell Technologies World konferansında yaptığı konuşmada Ansani’: “Artık sadece stratejik bir rekabet farklılaştırıcısı değil, aynı zamanda varoluşsal bir perakende zorunluluğu haline geldi. Bu tür teknoloji, perakendeciler için mevcut gelirleri sürdürmenin yanı sıra yeni iş modellerini mümkün kılıyor” dedi.
Birçok küçük girişim, statükoyu bozmayı ve perakendecilerin dijital seviyelerini geliştirmelerine yardımcı olmayı umuyor.
Ansani, bu tür startup’ları Dell’in nihai çözüm stratejisinin “temel bir bileşeni” olarak nitelendirdi. Birbirleriyle sinerji oluşturmak için pazara giriş açısından potansiyel ortaklar olarak görüldüklerini öne sürdü.
Dronelar kırsal bölge teslimatlarında çözüm sağlıyor
İngiliz posta servisi Royal Mail, kırsal bölgelere teslimatlar için 500 insansız hava aracı filosu kullanmayı planlıyor.
Pandemiyle birlikte birçok kırsal topluluğun, konumları nedeniyle genellikle hafife aldığımız hizmetlere erişmekte zorlandığını gördük. Royal Mail bunu değiştirmek istiyor ve önümüzdeki üç yıl içinde insansız hava araçları kullanarak oluşturmak istediği 50’den fazla posta yolu belirledi.
Şirket, çaba konusunda lojistik drone firması Windracers ile ortaklık kuruyor ve hizmet için belirlenen ilk rotalar arasında Scilly Adaları, Shetland Adaları, Orkney Adaları ve Hebrides yer alıyor.
Windracers Başkanı Stephen Wright: “Özellikle uzak konumlara yönelik tedarik ve lojistikte orta mil, endüstri tarafından uzun süredir göz ardı edildi ve yenilik için olgunlaştı. Son beş yılı ticari olarak en uygun temel lojistik dronları geliştirmeye odaklanarak geçirdik, bu nedenle Royal Mail ile bu iddialı ve öncü otonom uçak konuşlandırmasında çalışmaktan gerçekten memnunuz. İngiltere’yi bu heyecan verici sektörün ön saflarına sağlam bir şekilde yerleştiriyor” diyor.
Royal Mail CEO’su Simon Thompson: “Müşterimizin konumundan veya hava durumundan bağımsız olarak – çevremizi korurken – zamanında teslimat hedefimizdir” diyor.
IoT saldırı simülasyon platformu piyasaya çıktı
IoT siber güvenlik girişimi Sternum, gerçek dünyadaki ilk saldırı simülasyonu ve değerlendirme platformunu yayınladı.
Geçen yıl Fortune Business Insights tarafından hazırlanan bir rapor, işletmelerin yüzde 67’sinin bir IoT güvenlik olayı yaşadığını tespit etti. Ayrıca, güvenlik uzmanlarının yüzde 84’ü, IoT cihazlarının bilgisayarlardan daha savunmasız olduğuna inanıyor. İşletmelerin yüzde 69’unun ağlarında bilgisayarlardan daha fazla IoT cihazı olduğu düşünüldüğünde, endişe verici bir istatistik olarak karşımıza çıkıyor.
Sternum, platformunu oluştururken son birkaç yıldaki en kritik 20 saldırıyı belirledi. Platform, IoT cihaz üreticilerinin mevcut tehditlere karşı korumalarını değerlendirmelerine ve bunları yeterince güvence altına almamanın olası sonuçlarını anlamalarına yardımcı olur.
Kurumsal bir perspektiften bakıldığında, platform aynı zamanda bu saldırıları simüle ederek ve ürün yazılımı zayıflıklarını, istismar yöntemlerini ve koruma seçeneklerini göstererek işletmelerin ağlarını ve çalışanlarını korumak için en iyi kararları almalarına yardımcı olur.
Grand View Research’e göre, küresel IoT güvenlik pazarının 2025 yılına kadar 9.88 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Yapay zeka kırılma noktasında
IBM CEO’su Arvind Krishna, Boston’daki yıllık IBM Think konferansı öncesinde verdiği demeçte, küresel pazarın büyük üretkenlik kazanımlarının kilidini açacak kritik bir yapay zeka dönüşüm noktasına ulaşma eşiğinde olduğunu söyledi.
Bu iddiayı destekleyen IBM, 7.502 üst düzey iş karar vericisini araştıran Küresel Yapay Zeka Benimseme Endeksi 2022’yi yayınladı. Şu anda şirketlerin yüzde 35’inin işlerinde yapay zeka kullandığını, yani 2021’den dört puana kadar çıktığını gösteriyor. Ek olarak, yüzde 30’u kuruluşlarındaki çalışanların yeni yapay zeka ve otomasyon yazılımı ve araçlarıyla şimdiden zamandan tasarruf ettiğini söylüyor. Krishna, “Yüzde 50 civarında bir kırılma noktasına ulaşana kadar bu sayıların istikrarlı bir şekilde artacağına inandığını söyledi. Sonra çok hızlı bir şekilde yüzde 90’a iniyor. Bu, bu kırılma noktasından hemen önce olduğumuz anlamına geliyor ve tüm bunların kilidini açan şey bu; üretkenlik” diyor.
Krishna, bir PWC raporuna atıfta bulunarak, yapay zekanın benimsenme seviyesinin 2030 yılına kadar ekonomiye yaklaşık 16 trilyon dolar ekleyebileceğini söyledi.
Krishna, müşterilere, iş ortaklarına ve yatırımcılara, IBM’in yapay zekayı geliştirmedeki rolüyle ilgili soruları gündeme getiren yıllarca süren yanlış adımlardan sonra bile, IBM’in gelişen yapay zeka pazarında nasıl alakalı kalacağını göstermeyi amaçlıyor.
IoT nakliye ve lojistiği yeniden şekillendiriyor
Ericsson tedarik zinciri kesintilerini azaltmada kritik bir öneme sahip olan lojistik sektörü için yeni bir rapor yayınladı. Rapor, IoT çözümlerinin faydalarını belirlemek için ZF’nin Filo Yönetim Çözümlerini kullanan iki kullanım örneğini içeriyordu. Örnek uygulama olarak orta ölçekli bir Avrupa kamyon şirketi kullanılmıştır. Grupların hesaplamalarına göre, bu büyüklükteki kamyon şirketinde IoT çözümlerinin kullanılması, potansiyel maliyet tasarrufunda yüzde 6’dan fazla görebilir. Bu rakamın üçte biri sürücü yardımından gelirken, diğer üçte ikisi kamyon ve treyler izlemesinden oluşuyor.
Ericsson IoT Genel Müdürü Kyle Okamoto: “Hücresel IoT bağlantısı tarafından sağlanan filo telematiğinin uygulanması, işletmelerin IoT işlerini daha önce mümkün olmayan yollarla, satın alma işleminden elden çıkarmaya kadar dağıtmalarına, yönetmelerine ve ölçeklendirmelerine olanak tanıyo. Bu endüstriler, işleri IoT bağlantısı aracılığıyla dönüştüğü ve önemli ölçüde tasarruf ettiği için anında bir etki görecek” diyor.
Şu anda nakliye ve lojistik sektörü, çevresel kaygılar, müşteri beklentileri ve rekabet ortamından kaynaklanan artan bir baskı görüyor ve rapor, işletmelerin Amazon’un lojistik yeteneklerini eşleştirmek için yarıştığı “Amazon Etkisi” olarak adlandırdığı şeyin altını da çiziyor. Sonuç olarak, endüstri üyeleri verimliliği artırmak ve operasyonları kolaylaştırmak için IoT çözümlerine yöneliyor.
Yiyecek ve içecek sektöründe IoT’nin gücü
Global Industry Analysts’e göre IoT analitik pazarı 2024 yılına kadar 40.6 milyar dolara ulaşacak. Ek olarak Statista, küresel pazarın 2025 yılına kadar 1.6 milyon dolara ulaşacağını ve 75 milyar bağlı cihazın kullanımda olacağını tahmin ediyor. Gerçekten de IoT dağıtımı, otonom araçlar, sigorta ve telesağlık gibi çeşitli sektörlerde önemli bir çekiş kazandı.
IoT teknolojisinin meyvelerini toplamaya başlayan ana sektörler arasında yiyecek ve içecek endüstrisi yer alıyor. Fazla mesai, IoT, gıda üreticilerinin işgücü eksikliklerini ele almasına, proaktif olarak bakımı ele almasına ve daha da önemlisi üretkenliği artırmasına yardımcı olmak için hesaplama ve ağ oluşturmanın fiziksel süreçlerle entegrasyonunu sağladı. Bununla birlikte, yiyecek ve içecek sektöründe otomasyon için ortaya çıkarılacak çok daha fazla kullanım örneği var. İşte IoT teknolojisinin yiyecek ve içecek endüstrisindeki sorunları ele aldığı üç yol:
Önleyici Bakım: Uzaktan izleme yoluyla yeni tür kestirimci bakım, makine sağlığını ve ömrünü uzatabilecek gelecekteki sorunların erken tespit edilmesini sağlar.
Artan güvenlik: Arıza yakınsa, servis ekiplerine doğrudan uyarı gönderebilen ve eyleme dönüştürülebilir veriler aracılığıyla bu makinelere daha yüksek düzeyde genel görünürlük sağlayabilen sağlam bir izleme sistemine sahip olmak çok önemlidir.
Daha fazla gelir: Eyleme dönüştürülebilir veriler, IoT verilerine gereksiz gürültü ile uğraşmak isteyen yiyecek ve içecek üreticilerine önemli bir değer katıyor.
Hibrit güvenlik sistemlerinde yapay zekadan nasıl yararlanılır?
Yapay zeka, ticari güvenlik sistemlerine entegre oluyor ve teknolojide devrim yaratmaya başlıyor. Yapay zeka teknolojisine sahip modern güvenlik sistemleri, güvenlik ekiplerinin tehditleri daha iyi tespit etmesine ve işinizi daha etkili bir şekilde korumak için daha hızlı yanıtlar vermesine yardımcı olabilir.
Kuruluşlar, güvenlik operatörlerinin verileri daha verimli bir şekilde analiz etmelerini ve operasyonları düzene sokmalarını sağlamak için yapay zekadan yararlanabilir ve ekiplerin odaklarını daha kritik konulara ayarlamasına ve anormallikleri meydana geldikçe daha iyi tespit etmesine olanak tanır.
Genel olarak, yapay zeka güvenlik ekiplerinizin tehditlere daha iyi ve daha hızlı yanıt vermesini sağlayarak kuruluşunuzun güvenliği için güvenlik sistemlerinizi güçlendirir.,
Yapay zeka, fiziksel ve siber güvenlik sistemlerini birleştirirken, birleştirilmiş veri akışlarını analiz etmek için büyük kolaylık sağlıyor. Öğrenilmiş davranışlar, bir kurumsal sistem ağından gelen milyonlarca veri noktasının yönetimini daha akıcı hale getirebilir, güvenlik ekiplerinin otomatik uyarılarla ilgili alanları belirlemesine yardımcı olur ve zaman içindeki güvenlik eğilimleri için verimli denetimleri kolaylaştırır. Örneğin, güvenlik ekibiniz video güvenlik sistemlerinde belirli bir uyarıyı tekrar tekrar reddederse , zamanla yapay zeka teknolojisinin tanıyacağı bir kalıp oluşacaktır. Bu uyarıyı kapatmak için otomatik bir yanıtı tetikleyerek gereksiz uyarıların sayısını azaltır.
Veri bilimcilere yapılan yatırım artıyor
Birleşik Krallık Dijital, Kültür, Medya ve Spor Dairesi (DCMS) tarafından veri bilimcilere yapılan yatırımlar hızla artmaya devam ediyor.
Parlamento Caddesi düşünce kuruluşu tarafından alınan veriler, DCMS’nin 2017 ve 2021 yılları arasında veri bilimcisi ve veri analisti rollerine tahmini olarak 20.606.100 Sterlin harcadığını gösteriyor.
AG Grid CEO’su Niall Crosby: “Günümüzün dijital dünyası çok fazla veri yaratıyor ve bu verilere dayalı olarak işleme, anlama ve karar verme yeteneği çok önemli. Veri analitiğine yatırım yapmak Kültür, Medya ve Spor Bakanlığı’nın daha verimli çalışmasını sağlayacaktır. Hükümetin bu alanda yaptığı yatırımı görmek beni mutlu ediyor” diyor. Geçen yıl veri bilimcisi/analist rollerine rekor yatırım yapıldı. DCMS tarafından 2021’de yeteneğini desteklemek için yaklaşık 7.383.000 Sterlin harcandı.
2021 itibariyle DCMS, veri bilimi ile ilgili yaklaşık 150 tam zamanlı personel istihdam etmektedir.
Sürücüsüz araçlar etiketlenmeli mi?
UCL araştırmacıları tarafından yürütülen büyük çaplı yeni bir ankete göre, Birleşik Krallık’taki her 10 kişiden yaklaşık dokuzu (yüzde 86) sürücüsüz araçların insan güdümlü araçlardan açıkça ayırt edilebilmesi için etiketlenmesini istiyor.
Araştırma ekibi, 2021 yılının sonlarında İngiliz halkının 4.860 üyesiyle sürücüsüz araçlara karşı tutumları hakkında bir anket yaptı . Sorular, teknolojinin geliştirilmesinde yer alan 50 uzmanla yapılan görüşmelerin ardından oluşturuldu.
Araştırmacılar, uzmanların sürücüsüz araçlarla ilgili endişeleri küçümseme eğilimindeyken, halkın daha şüpheci olduğunu buldu. Araştırmacılar, bu şüpheciliğin, halkın teknolojiyi daha iyi anlamasıyla çözülmeyeceğini, ancak geliştiricilerin ele alması gereken gerçek belirsizlikleri yansıttığını söyledi.
Ankete katılanların çoğu , kendi kendine giden araçları kullanma (%58) veya yolu onlarla paylaşma (%55) fikrinden rahatsızdı; bu, beş yıllık kamu anketlerinde tutarlılığını koruyan bir eğilim.
Projeyi yöneten Profesör Jack Stilgoe: “Kendi kendini süren araçlar genellikle yeni bir ulaşım devriminin habercisi olarak abartılıyor, ancak kullanışlı bir teknoloji olacaklarsa, dünyanın buna uyum sağlaması gerekecek. Yeni yol kuralları ve yeni altyapı ile kullanımlarını destekleyin. Ayrıca yeni riskler de olacak” diyor.
Yapay zeka trafik sıkışıklığını çözebilir
Aston Üniversitesi araştırmacıları tarafından geliştirilen yeni bir yapay zeka sistemi sayesinde trafik ışıklarında uzun kuyruklar geçmişte kaldı.
Türünün ilk örneği olan sistem, canlı kamera görüntülerini okur ve ışıkları telafi edecek şekilde uyarlayarak trafiğin akmasını sağlar ve tıkanıklığı azaltır.
Sistem, bir programın iyi gitmediğini anladığı ve farklı bir eylem planı denediği veya ilerleme kaydettiğinde gelişmeye devam ettiği derin pekiştirmeli öğrenmeyi kullanır. Testte sistem, tipik olarak manuel olarak tasarlanmış faz geçişlerine dayanan diğer tüm yöntemlerden önemli ölçüde daha iyi performans gösterdi.
2019’da, Birleşik Krallık’ın kentsel bölgelerindeki sıkışıklığın, ortalama bir Birleşik Krallık sakininin her yıl yaklaşık 115 saat zaman kaybetmesine – ve yakıt israfında 894 sterlin gelir kaybına – yol açtığı tahmin ediliyordu. Tıkanıklığın önemli bir nedeni, yetersiz trafik sinyali zamanlamalarıdır. Araştırmacılar, programlarını eğitmek ve ona farklı trafik ve hava durumu senaryolarını ele almayı öğretmek için son teknoloji bir foto-gerçekçi trafik simülatörü olan Traffic 3D’yi oluşturdular. Sistem gerçek bir kavşakta test edildiğinde, tamamen simülasyonlarla eğitilmiş olmasına rağmen, daha sonra gerçek trafik kavşaklarına uyarlandı.
Aston Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri bölümünden Dr. Maria Chli, “bunu bir trafik kontrol oyunu olarak kurduklarını” açıkladı. Program, bir kavşaktan bir araba geçtiğinde bir “ödül” alır. Bir arabanın her beklemesi gerektiğinde ya da bir tıkanıklık var, olumsuz bir ödül var.
Türkiye’nin yazılım alanındaki ilk unicorn’u INSIDER’a CPCO ataması
Son aldığı yatırımla Türkiye’nin yazılım alanındaki ilk Unicorn’u olma başarısını elde eden ve 26 ülkede global olarak da faaliyetlerini sürdüren Insider’da CPCO (Chief People & Culture Officer) rolüne Sevil Kayaş Yılmaz atandı.
İstanbul Üniversitesi Endüstri Mühendisliğinden mezun olan Kayaş Yılmaz; Marmara Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları Yönetimi ve Gelişimi üzerine master yaptı. Vodafone Türkiye’de dijitalleşme vizyonu ile birlikte gerçekleştirilen Agile Dönüşüme öncülük etti.
Şirket stratejisi doğrultusunda yeteneklerin organizasyona kazandırılması, ihtiyaç duyulan becerilerin geliştirilmesi, yetenek yönetimi stratejisinin hayata geçirilmesi ve yeni çalışma modellerinin güçlü bir çalışan deneyimi odağında tekrar tasarlanması konularına liderlik etti. Ayrıca şirketin Çeşitlilik ve Kapsayıcılık ajandasını da yürüttü.
Sevil Kayaş Yılmaz, Insider ailesine katıldı
İş Yaşamına Akkök Holding’de başlayan, PepsiCo’da devam eden ve son olarak Vodafone Türkiye’de Yetenek Stratejisi ve Gelişimi Direktörü olarak rol alan Sevil Kayaş Yılmaz, 9 Mayıs 2022 tarihi itibariyle Insider ailesine katıldı.
Türkiye’de iki vakıf öncülüğündeki ilk etki yatırım fonu Founder One kuruldu
Dünyayı daha yaşanabilir kılmak için çözümler üreten erken aşama teknoloji odaklı etki girişimcilerini destekleyen girişim sermayesi yatırım fonu Founder One kuruldu. Türkiye Girişimcilik Vakfı, Türkiye Bilişim Vakfı ve Maxis Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi AŞ işbirliğiyle kurulan, Yatırım Komitesi üyeleri arasında Faruk Eczacıbaşı ve Sina Afra’nın da olduğu Founder One, yaklaşık 100 girişime 300 milyon TL’lik fon büyüklüğüyle yatırım yapmayı hedefliyor.
Toplum veya çevre üzerinde sürdürülebilir olumlu etki yaratacak ve ölçülebilir etki hedefleri olan girişimlere fikir ve tohum aşamasında yatırımlar yapan Founder One, Türkiye Girişimcilik Vakfı ve Türkiye Bilişim Vakfı öncülüğünde Türkiye’de tamamen etki yatırımları özelinde kurulan ilk girişim sermayesi yatırım fonlarından biri olma özelliğini taşıyor. Erken aşamaya odaklanan, hızlı ve uçtan uca dijital bir yatırım sürecine sahip olan fonun getirisi ise yine vakıfları destekleyecek. Founder One, etki vizyonu çerçevesinde iyilik için teknolojiye yatırım yaparak finansal getiri sağlamanın yanı sıra aynı zamanda Türkiye’ye ve dünyaya faydalı olma amacını taşıyor.
Hem yüksek getiri hem de toplumsal ve çevresel pozitif etki yaratmayı hedefleyen Founder One’ın Yatırım Komitesi’nde; Faruk Eczacıbaşı, Sina Afra, Ali Özkan Şahin, Galya Fani Molinas, Mehru Aygül, Cem Leon Menase, Riza İhsan Kutlusoy, Alim Murat Özgen, Selami Düz ve İbrahim Erkan Yağcıoğlu yer alıyor.
Bir girişim sermayesi yatırım fonu olarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Founder One, topluma geri verme ilkesiyle, performans gelirini kurucu vakıflar olan Girişimcilik Vakfı ve Türkiye Bilişim Vakfı’na aktararak girişimciliği ve teknolojiyi desteklemeye devam ediyor. Böylece ekosistemdeki diğer fonları besleyen bir konumda bulunarak etki yatırımlarını bir sonraki aşamaya taşıyor.
“Girişimciliği ve teknolojiyi destekliyoruz”
Bir girişim sermayesi yatırım fonu olarak Türkiye’de bir ilke imza attıklarını belirten Founder One Yatırım Komitesi Üyesi ve Türkiye Girişimcilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra, “Topluma geri verme ilkesiyle, performans gelirini kurucu vakıflara aktararak girişimciliği ve teknolojiyi desteklemeye devam ediyoruz. Böylece ekosistemdeki diğer fonları besleyen bir konumda bulunarak etki yatırımlarını bir sonraki aşamaya taşıyoruz. Fon kurucularının girişimcilere ve girişimlere olan yüksek erişimi sayesinde çok geniş bir kitleye ulaşıyoruz. Yıllık binin üzerinde girişim başvurusu ve yüzlerce mezun girişimci ile girişim fikirleri noktasında güçlü bir akış yaratıyoruz” dedi.
“Amacımız Türkiye ve gezegenimize ölçülebilir pozitif katkı sağlamak”
Founder One Yatırım Komitesi Üyesi ve Türkiye Bilişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı, “Kurduğumuz fon ile etki yatırımlarını hemen başlatmak ve sorunları ölçülebilir şekilde çözmek istiyoruz. Amacımız süratle toplumsal ve çevresel sorunları çözecek yatırımlar yaparak Türkiye ve gezegenimize ölçülebilir pozitif katkı sağlamak. Ülkemiz, maalesef Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma programını kabul etmiş ülkeler arasında 70. sırada. Yenilenebilir Enerji ve Alternatif Enerji, Eğitim, Sağlık Hizmetleri, Finans gibi alanlardaki ihtiyaca yönelik yatırımlar da yapacağız. Bizi daha iyi bir geleceğe taşıyacak olumlu etki barındıran hızlı ölçeklenebilir, erken aşamadaki girişimleri arıyoruz” ifadelerini kullandı.
Maxis Genel Müdürü Murat Özgen, ülkemizin iktisadi kalkınmasında katma değerli birçok alana destek olmuş Türkiye İş Bankası grubu olarak örnek bir işbirliğiyle kurulan Founder One’ın etki girişimlerine yapacağı yatırımlarla ülkemizin erken aşama girişim sermayesi ekosisteminde geniş bir alana dokunmasını beklediklerini ve Founder One ile Maxis’in girişim sermayesi yatırım fonu ailesinin müstesna bir üye kazanmasından memnuniyet duyduklarını belirtti.
Ekosisteme geri veren yatırım döngüsü
Erken aşama etki girişimlerine yatırım yapan yeni nesil girişim sermayesi yatırım fonu Founder One, büyüme vadeden erken aşama girişimleri ile yatırımcıları buluşturuyor. Girişimlere standart bir “paya dönüştürülebilir borç finansman karması sözleşmesi” (FİKS) ile hızlı finansman sağlayacak Founder One, 300 milyon TL’lik fon gücüyle 100 kadar girişime ilk yatırım ve çıkış potansiyeli yüksek girişimlere devam yatırımı yapmayı hedefliyor.
Intel yeni buluttan uca teknolojilerini duyurdu
Intel dün gerçekleştirdiği Intel Vision açılış etkinliğinde; silikon, yazılım ve hizmetlerdeki ilerlemeleri duyurdu ve günümüzde ve gelecekte müşteriler için işletme değerini ortaya çıkarmak amacıyla teknolojileri ve ekosistemi nasıl bir araya getirdiğini gösterdi.
Daha iyi iş sonuçları ve içgörüleri, daha düşük toplam mülkiyet maliyeti, daha kısa piyasaya sürüm ve değer elde etme süresi ve pozitif küresel etki, gerçek dünyadaki örnekler arasında öne çıkan faydalar arasında yer alıyor.
Intel CEO’su Pat Gelsinger “Hayatımız boyunca gördüğümüz en dinamik küresel piyasa ile karşı karşıyayız. Bugün işletmeler, karmaşık ve birbiriyle bağlantılı zorluklarla karşılaşıyor ve başarıları, en son teknolojileri ve altyapıları hızla benimseyebilmelerine ve azami seviyede kullanabilmelerine bağlı” diye belirtti ve şöyle devam etti;
“Bugün müşterilerimiz ve ortaklarımızın bu karmaşık ortamda dijital dönüşümü hızlandırmalarına yardımcı olmak için ölçeğimizi, kaynaklarımızı ve silikonun sihrini, yazılımlarımız ve hizmetlerimizi nasıl kullandığımızı paylaşmaktan heyecan duyuyoruz.”
Intel’den Yeni Silikon, Yazılımlar ve Hizmetler
- Habana Gaudi2 sayesinde derin öğrenme işlemede büyük bir sıçrama: Gaudi işlemcileri, en yüksek ve derin öğrenme yapay zekâ eğitimi için kullanılıyor ve müşterilerin daha az parayla daha fazla eğitmesine olanak sağlamalarıyla tanınıyor. Bugün piyasaya sürülen Habana Gaudi2 ve Greco yapay zekâ hızlandırıcıları, farklı mimarileri kolaylıkla destekleyerek son kullanıcıların işlemcilerin performansı ve verimliliğinden yararlanmasını sağlayan tek bir yazılım yığını olan Synapse AI’yı kullanıyor. Ayrıca Gaudi2, kilit vizyon ve NLP iş yükleri için şu anda piyasada mevcut olan A100 tabanlı ürünlere kıyasla iki kat daha iyi yapay zekâ eğitimi performansı sunuyor
- 4. Nesil Intel Xeon Ölçeklenebilir, modern performans için yeni bir standart belirliyor: Intel, bugün 4. Nesil Intel Xeon Ölçeklenebilir işlemcilerin (kod adı Sapphire Rapids) ilk SKU’larını gönderiyor. Bunlar, şimdilik birçok SKU’nun ilki ve dolandırıcılık sebebiyle daha fazlası yılın geri kalanında mevcut olacak. AI iş yükleri için yazılım ve donanım optimizasyonları aracılığıyla önceki nesle göre 30 kata kadar performans sağlayan yeni entegre hızlandırıcılarla donatılan 4. Nesil Intel Xeon Ölçeklenebilir işlemciler olağanüstü bir genel performans sunuyor.
- Project Apollo, yapay zekâyı işletmeler için daha erişilebilir hale getirdi: Accenture ile işbirliği yapan Intel, yapay zekâyı şirket içinde, bulut ve uç ortamlarında müşteriler için daha erişilebilir hale getirmek için optimum şekilde tasarlanan 30’dan fazla açık kaynaklı yapay zekâ çözümü kitini işletmelere sunacak bir program olan Project Apollo’yu başlattı. Project Apollo kitlerinin ilki, önümüzdeki aylarda piyasaya sürülecek.
- IPU’larla geleceğin veri merkezi için hazırlık: Intel, 2026 yılına kadar uzanan ve yeni FPGA+ Intel mimarisi platformları (kod adı: Hot Springs Canyon) ve Mount Morgan (MMG) ASIC ile yeni nesil 800GB ürünlerini içeren IPU yol haritasını açıkladı. IPU’lar, işletmelerin görevleri daha hızlı tamamlamasına ve sorunları daha hızlı çözmesine olanak tanıyan ve altyapı bilgi işlem ihtiyaçları için daha güçlü hızlandırma sunan özel ürünlerdir.
- Bulutta medya kod dönüştürme, görsel grafikler ve çıkarım için tek GPU çözümü: Intel’in Arctic Sound (ATS-M) kod adlı veri merkezi GPU’su, endüstrinin AV1 donanım kodlayıcısına sahip ilk ayrık GPU. ATS-M, saniyede 150 trilyon işlemi (TOPS) hedefleyen üstün kod dönüştürme kalitesi ve performansına sahip çok yönlü bir GPU. Geliştiriciler, oneAPI sayesinde açık bir yazılım yığınını kullanarak ATS-M için kolaylıkla tasarım yapabilecekler. ATS-M, iki form faktöründe ve Dell, Supermicro, Cisco, Inspur, H3C ve HPE gibi ortakların 15’ten fazla sistem tasarımında bulunacak. 2022 yılının üçüncü çeyreğinde piyasaya sürülecek.
- Hibrit çalışma için yeni 12. Nesil Intel Core HX işlemciler: Şirket, yeni 12. Nesil Intel Core HX işlemcileri piyasaya sürülmesiyle 12. Nesil ailesini tamamladı. Hibrit bir ortamda azami performans ve esnekliğe ihtiyaç duyan profesyoneller için geliştirilen Intel Core i9-12900HX, 16’ya kadar çekirdek ve 5 GHz’e kadar saat hızlarıyla dünyanın en iyi mobil iş istasyonu platformudur.
Wellbees, 2,2 milyon dolar yatırım aldı
Türkiye dahil 17 ülkede faaliyet gösteren 40’ın üzerinde şirketteki 100 bin çalışana kişiselleştirilmiş hizmet sunan yeni nesil çalışan esenliği platformu Wellbees, tohum yatırım turunda 2,2 milyon dolar yatırım aldı. 212 liderliğinde gerçekleşen yatırım turuna, MENA ve İngiltere merkezli girişim sermayesi şirketleri Mindshift Capital, Doha Tech Angels, Assist Ventures ve Sarus Select Capital de katıldı.
İnsan kaynakları teknolojileri alanındaki yatırımların pandemi ile birlikte hız kazandığını söyleyen Wellbees Kurucu Ortağı Melis Abacıoğlu;
“2021 yılında insan kaynakları teknolojilerine dünya genelinde 14 milyar dolar yatırım yapıldı. Bu oran 2019’da yapılan yatırımların tam üç katı. Bu yatırımların ikinci sırasında da yan hak ve esenlik platformları var. Deloitte Insights 2021 raporuna göre esenlik harcamaları 2040 yılında toplam sağlık harcamalarının 3’te 2’sini oluşturacak.
Bu doğrultuda aldığımız yatırımı da yurt dışındaki pazarlarda büyümek ve ürünümüzü derin teknolojiye evirmek için kullanacağız. Özellikle şirketleşmeye gittiğimiz MENA bölgesinde ve geçen yıl ilk yurt dışı ofisimizi açtığımız İngiltere’de büyümeye devam edeceğiz.
Diğer taraftan bir Veri Bilimi Takımı kurarak, ürünümüzün çalışanlar üzerindeki pozitif etkisini iyileştirecek, bunu bilimsel olarak kanıtlamak için oluşturduğumuz Ar-Ge takımımızla etkimizi düzenli olarak ölçecek ve neticede bireylere ‘mutluluğun formülü’nü sunacağız.
Şu anda halihazırda ürünümüzü kullanan çalışanların işten ayrılma oranlarının uygulamayı kullanmayan çalışanlara göre yüzde 50 daha düşük olduğunu ve uygulamaya başladıktan itibaren bireylerin mutluluk oranlarının da yaklaşık olarak yüzde 10 oranında iyileştiğini gözlemliyoruz. Bu yatırım turuyla bir diğer hedefimiz de bu noktaya gelmemizi sağlayan ekibimiz ve tüm müşterilerimize bu geliştirmelerle daha da iyi bir deneyim sunmak” dedi.
“Dünya için değer yaratan bir ‘zebra’ olmak istiyoruz”
Bir sonraki yatırım turuna da 12 ay içinde çıkmayı planladıklarını açıklayan Abacıoğlu, “Türkiye’de son zamanlarda unicorn şirketlerin sayısı hızla artıyor. Biz ise tüm bu yatırımların neticesinde unicorn değil zebra olmak istiyoruz. Yani dünyaya değer yaratan, kar ile amaç arasında denge gözeten, gücü ve kaynakları paylaşmaya davet eden bir platform olmak için ortaklarım Kerem Gönülkırmaz ve Seçil Gürcüoğlu Mercan liderliğinde tüm ekibimizle çalışıyoruz” diye konuştu.
“Kadın girişimcilerin, girişim sermayesinden aldığı pay düşük’
Dünya genelinde kadınların kurduğu girişimlerin tüm girişimlere oranı yüzde 20 iken yapılan girişim sermayesi yatırımlarının tüm havuzdaki oranının yüzde 2,3 olduğuna dikkat çeken Abacıoğlu şunları söyledi; “Wellbees’in yüzde 63’ü, teknoloji takımı da dahil kadınlardan oluşuyor. Dengeli bir iş gücüne sahip olmaktan ve girişim sermayesindeki kadın payını büyütmekten gurur duyuyoruz.”
Dr. Maher Hakim: “Wellbees’in küresel ölçekte büyümesini desteklemek için yatırım yaptık”
İnsan kaynakları teknolojileri pazarının büyümeye devam edeceğine inandıklarını ifade eden 212 Ortağı Dr. Maher Hakim ise “Bu büyümede ve işin geleceğinde kurumsal wellbeing çözümlerinin önemli rol oynadığını düşünüyoruz.
Bu yatırımı halihazırda 17 ülkede ve 8 dilde 40’tan fazla şirkete hizmet veren Wellbees’in küresel ölçekte büyümesini hızlandırmak için yaptık. Melis Abacıoğlu ve Wellbees ekibine inancımız tam. Büyüme yolculuğunda Wellbees’e destek vermekten heyecan duyuyoruz” diye konuştu.

Bilgi teknolojilerinden ihtiyaç duyulan yetenekler neler?
İş ve işyeri dijitalleştikçe, teknik bilgiye sahip çalışanlar, hangi sektörde çalışırlarsa çalışsınlar, kariyerlerini ilerletme konusunda kendilerini belirgin bir avantaja sahip buluyorlar.
Burada çok sayıda faktör rol oynuyor: örneğin otomasyonun büyümesi, makinelerin ve yazılımın artık fabrika zeminlerinde ve arka ofiste rutin, düşük vasıflı görevlerin yerini alabildiği anlamına geliyor. Hibrit ve uzaktan çalışmanın normalleşmesi, çalışanların günlük olarak etkileşimde bulunduğu araçlar ve yazılımlar gibi çalışma kurallarının da değiştiği anlamına geliyor. Meslektaşlarıyla uzaktan veya eş zamansız olarak çalışırken üretken kalabilmek için, çalışanların iyi problem çözme, organizasyon ve zaman yönetimi becerileri bir yana, belirli bir düzeyde teknoloji bilgisine ihtiyaçları vardır.
Peki, yeni iş dünyasında başarının bileşenleri nelerdir ve hangi beceriler üzerinde çalışmalısınız?
Udacity ve Ipsos tarafından 2.000’den fazla yönetici ve 4.000 çalışandan oluşan Avrupa merkezli bir ankete göre, işverenlerin yüzde 59’u işe hazır dijital yetenek eksikliği bildiriyor. Benzer şekilde, Birleşik Krallık hükümeti tarafından yapılan 2021 anketi, işletmelerin yüzde 46’sının veri becerileri gerektiren roller için işe alım yapmakta zorlandığını ortaya koydu. İş piyasasının şu anda yeni, verilerle ilgili rollerin akışını gördüğü bir ortamda, hızla gelişen iş ekonomisinde başarılı olanlar teknik açıdan yetenekli çalışanlar olacaktır.
Robert Half’ın 2022 Maaş Kılavuzuna göre, CIO’lar tarafından en çok talep edilen yumuşak beceriler, dayanıklılık, iletişim, uyum, proje yönetimi ve iş zekasıdır.
Uzaktan çalışmada maaş politikası nasıl olmalı?
Çoğu şirket, çalışanlarının ofiste daha az zaman harcama isteğine olumlu yanıt verdi ve çalışanlarının değerinin, işlerini yapmayı seçtikleri yerle pek ilgisi olmadığını kabul etti. Aslında, şirketler ihtiyaç duydukları geliştiricileri işe almak için esnekliğin bir ön koşul olması gerektiğini anlayarak, en yüksek ücretli teknoloji işlerinden bazıları artık uzak roller olarak sunuluyor.
Örneğin Airbnb, kısa süre önce yeni ‘her yerden çalışma’ (veya WFA) politikasını duyurdu. Şirket çalışanları, ücretlerinde herhangi bir değişiklik olmaksızın evden veya ofisten çalışmakta özgür hale geldi.
Şirket, yeni WFA politikasını “dünyadaki en esnek çalışma politikalarından biri” olarak tanımlıyor. Burada önemli bir pazarlama aracı olduğu kesin ancak bu, ileriye dönük tek yolun esnek çalışmayı yeni standart model olarak benimsemek olduğunu kabul eden ileri görüşlü bir şirketin sağlam bir örneğidir.
Tüm işverenler böyle bir yaklaşım benimsemez. Facebook ve Google dahil olmak üzere bir dizi teknoloji şirketi, personelin hareket etmesine izin veriyor.
Anketler, düzgün bir şekilde yapılan uzaktan çalışmanın üretkenliği ve katılımı artırabileceğini ve daha iyi bir iş-yaşam dengesi sayesinde önemli refah faydaları getirebileceğini defalarca ileri sürüyor. Yine de dezavantajları var: uzaktan çalışmak sizi daha üretken yapabilir, ancak en azından sizi daha az yenilikçi yapacağına dair bir öneri de var.
Çalışanlara, işlerini yapmayı seçtikleri yerde değil, iş üzerindeki etkileri için ödeme yapılmalıdır.
Veri bilimcisi ve veri mühendisi rollerine talep artıyor
Araştırmalar, birçok şirketin geniş veri kaynaklarını kullanılabilir bilgilere dönüştürmek için mücadele ettikleri için ihtiyaç duydukları yeteneği bulamadıklarını gösteriyor.
Teknoloji analisti Forrester, beş yıl önce, şirketlerin veri bilimi yeteneklerini çekmek için büyük kaynakları yönlendirmekle meşgulken, bilim insanlarının verilerden değer yaratmasına yardımcı olacak mühendislik yeteneğine yatırım yapmayı unutma riski olduğu konusunda uyardı. Şimdi, bazı şirketler bu dengesizliği gidermeye başlıyor gibi görünüyor.
Yaşam bilimleri devi Novartis’in küresel dijital platform ve ürün teslimatı başkanı Loïc Giraud, yetenek mücadelesinin kısa süre önce çok büyük bir sorun olduğunun farkında. Novartis’in yaklaşık 2.000 veri bilimcisi var ve Giraud, yetenek mücadelesinin artık veri mühendisliği yeteneğini tuzağa düşürmek ve iş analisti yeteneğini geliştirmek de dahil olmak üzere diğer alanlara odaklandığını ve diğer şirketlerin de benzer sonuçlara varmasını beklediğini söylüyor. Giraud: “Veri bilimcilerine olan talebin artacağını düşünmüyorum. Tüketilmesi daha kolay ve iş analistlerinin bilimi yapması için daha fazla teknoloji bulacağınızı düşünüyorum. Aslında, kuruluşumuzda bile daha fazla veri bilimci aramaya çalışmıyoruz. Daha fazla insan tarafından kullanılabilecek yazılım çözümleri oluşturmaya ve veri bilimini iş analistleriyle demokratikleştirmeye çalışıyoruz ” diyor.
Ofis kavramı bitiyor mu?
Apple, Google, Microsoft ve diğer büyük firmalar ofiste haftada üç gün çalışma gibi farklı varyasyonlara doğru ilerlerken, Airbnb’nin başkanı Brian Chesky, bu modelin uzun vadede gerçekçi olmadığını düşünüyor.
Airbnb geçen ay tatil evi kiralama platformundaki 6.000 çalışanın geleceğine ilişkin vizyonunu özetledi. Bu özete göre personel uzaktan veya ofiste çalışmayı seçebilir, konuma dayalı maaşlara tabi olmayacak ve düzenli maaşlara sahip olacaklar.
Chesky, Time’a verdiği bir röportajda “bildiğimiz kadarıyla ofisin bittiğini” söyledi. Ofis, işi bir dizüstü bilgisayarda yürütülen herkes için dijital öncesi bir kalıntıydı, diyor ki bu da ofisin “bir evin yapamayacağı bir şeyi yapması gerektiği” anlamına geliyor.
Chesky: “Yani belki de özel ofisler, insanların evden çalışamayacakları ve bir alana ihtiyaç duydukları ve şirketin boş bir alana sahip olacağı bir modaya geri dönecek. Ama diğer iş arkadaşlarıyla birlikte çalışmaları gerekecek mi? Bence gidiyorsunuz. Aynı bölgede bile yaşamayan birçok insanı görmek için, çoğunlukla olmanız gereken tek yer internettir” dedi.
Genele açık LoRaWAN ağları üç yılda yüzde 66 büyüdü
LoRa Alliance, halka açık LoRaWAN ağlarının son üç yılda yüzde 66 büyüdüğünü duyurdu.
LoRa Alliance; IBM, Cisco, HP, Foxconn, Semtech, Bosch ve Schneider gibi 500’den fazla üyeye sahiptir ve 2015’ten beri LoRaWAN ekosisteminin genişlemesini teşvik etmektedir.
LPWAN ağlarının dağıtımları geleneksel olarak mobil ağ operatörleri tarafından yürütülmektedir. Bununla birlikte, LoRa Alliance, son büyümenin çoğunun “LPWAN IoT’nin artan ihtiyaçlarını desteklemek için kritik özel altyapı inşa eden MNO olmayanlar tarafından büyük ölçüde sağlandığını” belirtiyor.
Uydu ve topluluk LoRaWAN ağ sağlayıcıları tarafından yapılan son yatırımlar kapsama alanını daha da artırdı.
LoRa Alliance CEO’su ve Başkanı Donna Moore: “LoRaWAN ağ operatörleri, gelecekteki IoT ağ gereksinimlerini karşılamak için yeni altyapı türleri inşa ediyor. Ağların ve ağ sağlayıcılarının türlerindeki bu evrim beklenmektedir – ve sağlıklı ve canlı bir pazarın işaretidir. Bu yeni ağ oyuncuları çevik, çevik ve önceden var olan ağ altyapısının kısıtlamalarının ötesine geçebiliyor. LoRaWAN ağlarının değerini en üst düzeye çıkarmak ve LPWAN IoT dağıtımlarının gelişen ihtiyaçlarını karşılamak için başarılı bir şekilde karlı iş modelleri oluşturuyorlar. LoRaWAN, LoRaWAN ağ kapasitesinde güçlü bir büyüme sağlamaya devam edecek ağlar arasında birlikte çalışabilirlik ve dolaşım ile birlikte çeşitli ağ türleri seçeneği sunan tek LPWAN’dır” dedi.