Microsoft ve Inveon firmalarının birlikte düzenlediği Perakende Teknoloji Zirvesi etkinliğine Türkiye’nin en büyük perakende zincirleri katılarak sektördeki gelişmeleri ve dönüşümü paylaştılar. Zirveyi düzenleyen taraflardan Inveon’un Kurucusu ve CEO’su Yomi Kastro’ya değişimi ve neler yapılması gerektiğini sorduk.
Cimri Patron!
Patronluk zor iş. Büyük bir şirketin patronuysan bir sürü eleman talebi, birimlerin talepleri, bütçeler, planlar derken kaybolup gidiyorsun. 10 elemanın geliyor ise belki 8 inin talebini geri çeviriyorsun. Hele ki mevcut ekonomik konumda şirket çalışanlarının ortak bir ağızdan dile getirdiği tek konu belki de bütçe… Her elemanınız farklı bir konuda bütçe talebinde bulunuyor,
Ne cimrisin be patron!
Özellikle branşım üzerinden gidersem gördüğüm sonuçlar hep bu şekilde. Genel bir şikayet var; “Reklam için patrondan yeterli bütçe alamıyoruz!”, “Şirketin parası yok”, “Elektriklerimiz kesik”, “Sular kesik”, “Patron tatilde!”…
Bütçeyi siz mi alamıyorsunuz yoksa patronunuz mu vermiyor?
Burada düşünülmesi gereken iki nokta var, bütçeyi siz mi alamıyorsunuz yoksa patronunuz mu vermiyor? Sanki aynı cümleyi tekrar ettim gibi değil mi? Aslında değil…
TechInside daha çok bilişim personeline yönelik bir girişim oluyor bende bu yüzden biraz bilişim personelini çekiştirmek istiyorum. İyi veya kötü, herkesin bir empati yapacağını düşünüyorum. Sürekli de kötü şeyler yazmayacağım tabi…
Bütçe konuları her zaman bir handikaptır şirketler için. Ürün alınacaktır bütçe satın almaya takılır, satın alma personeli ürün satıcısına ulaşır zaten yapılmış bir pazarlığın ardından tekrar pazarlık yapılmaya çalışılır sonunda satıcı delirtilir belki de konu askıya alınır. Hizmette elle tutulur bir ürün olmadığı için genel olarak şirketler burada pazarlığı daha fazla yapma yoluna giderler. Özellikle reklamcılıkta müşteriler yapacakları yatırımın geri dönüşü konusunda hep şüphecidirler. Şüphe ile yaklaştıkları içinde minimum masraf ve maliyet ile bu projelere dahil olmak isterler. Bugün örneğin 1 lira yatırılan bir dijital reklamcılık faaliyetinin geri dönüşünü genelde patronlar 2-3 gün içerisinde görmek isterler. Çünkü patronlar bu işi tamamen projeyi kendisine götüren personelden öğrenirler ve fikir açısından bu personelin ilettiği bilgilere göre eğitilirler.
Personel Eğitimi mi? Patron Eğitimi mi?
Yürüttüğünüz reklamcılık projesi için bütçe telaşındasınız. Sunumlar hazırlıyorsunuz, fikirler alıyorsunuz, bu işi yapmalısınız ve kendinizi ispatlamalısınız. Ancak yapacağınız işten sizin haberiniz var mı?
Yok mu? Nasıl yani?
Evet, bir çok şirkete eğitime gittiğimde anlıyorum ki patrona proje fikri ile gidecek personel öncelikle kendi projesi konusunda ikna olmamış, kendini eğitmemiş, ajanslar aracılığı ile aldığı bilgileri elçi misali patrona iletmeyi düşünüyor. Olur mu hiç? Siz projenize hakim değilseniz, yüzeysel bilgilere sahipseniz ömrü hayatında belki de sadece çimentonun fiyatı ile ilgilenen patronunuzu nasıl ikna edebilirsiniz ki? Konuyu çimentoya getirerek mi? Yok artık!…
10 lira olması gereken bütçeler patron tarafından 1 liralara indiriliyor
Dijital reklamcılık sabır, süreç gerektiren ve bazı durumlarda biraz maliyetli olan bir konu. Yavaş yavaş mobil reklamcılığında ön plana çıkması ile birlikte patronların ilgisini çekse bile ikna olmaları konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. 10 lira olması gereken bütçeler patron tarafından 1 liralara indiriliyor dolayısı ile yapılacak çalışmaların büyük ölçüde geri dönüşü olmadığı için sanki başarısız bir proje yönetmiş gibi görünüyorsunuz. Halbuki patronlarınızın önüne tamamen rakamsal verilerle giderseniz durum çok daha farklı olacaktır. Örneğin bir inşaat firması iseniz, patronunuza bugün harcayacağımız 10 lira ile 12 aylık dönemdeki hedefimiz 5 daire satışı olacaktır gibi. Patronlar bu şekilde ki verileri severler ve önemserler. Çünkü rakamlar ortaya döküldüğünde yine en hesaplı mecra dijital reklamcılık mecraları olacaktır.
Hedefiniz hep rakamsal veriler olsun.
Hedefiniz hep rakamsal veriler olsun. Dijital reklamcılıkta elle tutulur tek veri rakamlardır. Ortaya rakamları döktüğünüzde ve bu rakamlara hakim olduğunuzda patronunuzu ikna etmeniz daha kolaylaşacaktır.
O kadar kolay değil diyenleri duyar gibiyim… Evet kolay değil ancak amacımızda işi kolaylaştırmak değil sonuca varmak zaten…
Teradata 5’te 5 yaptı
Günümüzde büyük veri, teknoloji ve analitik alanlarında yeni seçenekleri de beraberinde getirirken, Teradata’nın sunduğu çözümler, iş dünyasının en güvenilir kurumları tarafından “mükemmel” olarak nitelendirilmeye devam ediyor. Son olarak, Teradata’nın kurumsal analitik teknolojileri ve hizmetlerinde lider konumda bulunduğu, dünyanın önde gelen dört farklı araştırma şirketi tarafından da doğrulandı. Teradata böylece, 2013’ün son çeyreği ile 2014 yılının ilk çeyreğinde yayınlanan beş bağımsız analist raporunda da lider olarak konumda yer aldı.
Teradata’nın son dönemde lider olarak konumlandırıldığı raporların ilki, 2013’ün son çeyreğinde araştırma şirketi The Information Difference’dan geldi. Raporda, Teradata’nın önemli rakipleri ile kıyaslandığında, güçlü müşteri referansları ile teknoloji inovasyonunda küresel lider konumunda olduğu belirtildi.
Aynı dönemde Forrester tarafından hazırlanan “The Forrester Wave: Kurumsal Veri Ambarı” raporunda ise Teradata’nın en kapsamlı ve ölçeklenebilir kurumsal veri ambarı platformunu sunduğuna dikkat çekildi. Raporda, şirketin güçlü işbirlikleri sayesinde pazardaki en geniş kurumsal veri ambarı setlerinden birine sahip olduğu da kaydedildi.
Teknoloji alanında dünyanın önde gelen analiz firmaları arasında yer alan İngiltere merkezli Ovum ise Teradata Aster Discovery Platformu’nu analitik veritabanı platformları arasında teknoloji ve uygulama kategorilerinde pazar lideri olarak tanımladı. “Ovum Karar Verme Matriksi: Analitik Veritabanı Seçimi 2013-14” başlıklı raporda, “Yüksek performanslı analitik ve dağıtım grubunda en yüksek skoru elde eden Teradata Aster Discovery Platformu’nun pazardaki en yenilikçi çözümlerden biri olduğuna inanıyoruz. Teradata farklı veri işleme motorlarının birleştirilmesine olan odağının yanı sıra analitiğin yönetimi, koordinasyonu ve doğru motora iletimi konularındaki başarısıyla da dikkat çekiyor” ifadeleri kullanıldı.
Gartner’da 15’nci kez lider
2014’ün ilk çeyreğinde gelen raporlardan biri ise Gartner tarafından hazırlandı. Teradata, Gartner Veri Ambarı Veritabanı Yönetim Sistemleri Magic Quadrant’ında art arda onbeşinci kez lider olarak konumlandırıldı. İlişkisel olmayan veri yönetim sistemlerinin ilk kez değerlendirmeye alındığı Gartner raporunda büyük veri kullanımının yaygınlaştığına dikkat çekilerek, “Artık lider şirketler de oyunun içindeler. Genellikle sosyal ve makine verilerine odaklansalar da kendilerini belli bir kaynaktan elde edilen verilerle sınırlandırmıyorlar” denildi.
Teradata, yine yılın ilk çeyreğinde Forrester analistleri tarafından hazırlanan “The Forrester Wave: Büyük Veri Hadoop Çözümleri, Q1 2014” raporunda da lider olarak konumlandırıldı. Büyük verinin önemli bir teknoloji yatırımı olduğuna vurgu yapılan Forrester raporunda yer alan tedarikçilerin, bağımsız çalışan genel amaçlı Hadoop çözümü sunuyor olmaları belirleyici kriter olarak değerlendirildi. Raporda Teradata’nın büyük veri Hadoop çözümü ile ilgili olarak, “Teradata en iyi Hadoop çözümünü sunmayı hedefliyor. Kurumsal veri ambarındaki uzmanlığını Hortonworks işbirliği ile birleştiren Teradata, Hadoop çözümlerini cihaz olarak sunma konusunda son derece girişken hareket etti. Şirketin sunduğu Hadoop dağıtımı, Teradata’nın yönetim aracı ve SQL-H’in yanı sıra müşterilerin veri ambarından ve Hadoop’tan veri sorgulamalarını sağlayan birleşmiş bir SQL motoru da içeriyor” ifadelerine yer verildi.
İnternet trafiğinde büyük patlama devam ediyor
Teknoloji dünyası her 3-4 yılda yeni bir kavram ile tanışır ve takip eden yıllar tüm söylemler bu kavram etrafında gerçekleşir. Yeşil enerji, sanallaştırma, bulut, yakınsama, mobil ve sıradaki kavramlardan birisi Nesnelerin İnterneti (IoT – Internet of Things).
CISCO’nun yaptığı araştırmaya göre 2018 yılında internet tradiği 2013 yılına göre yüzde 300 büyüyerek yıllık 1,6 Zettabyte seviyesini geçecek. Bu verinin büyüklüğü aynı zamanda 1983 ila 2013 yılları arasında üretilen toplam 1,3 Zettabyte veriden bile daha fazla. 1,6 Zettabyte’ın nasıl bir büyüklük olduğunu belki şöyle ifade etmeliyiz; 1,5 trilyon Gigabyte‘dan daha büyük.
İnternet trafiğinin her geçen yıl katalanarak büyümesi, bu büyüklüğün geçmiş tüm zamanların toplamından fazla olması artık bizleri şaşırtan bir unsur olmaktan çıkmış olmalı. Ancak CISCO’nun raporunda dikkat çekici başka noktalar bulunuyor;
CISCO’ya göre 2018 makineler arası iletişim M2M bağlantısı yapan cihaz sayısı 7,3 milyarın üstünde olacak ki bu aynı yıl dünya nüfusunun 7,6 milyar olması beklendiğinde daha fazla anlam taşıyan bir rakam olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan aynı yıl tüm dünyada internete bağlı cihaz sayısı 21 milyarı geçmiş olacak. Bir başka deyiş ile 2013 yılında dünyadaki her bir kişi başına düşen 1,7 cihaz rakamı 2,7’ye çıkacak.
Bu çılgın rakamların ürettiği verinin büyük kısmı insanlar tarafından değil M2M (IoT) tarafından oluşturulacak. Bir diğer göze çarpan tespit ise 2018 yılında gerçekleşecek veri trafiğinin yüzde 49’nun WiFi ağları ve yüzde 12’sinin GSM şebekeleri tarafından oluşturulacağı yönünde. Kısacası 2018 yılında kablosuz veri iletişimi yüzde 61’lik bir paya sahip olacak.
Bu gelişme karşısında işletmelerin kablosuz iletişim teknolojileri konusunda yatırımlarına güç vermeleri gerekirken BT yöneticileri ve uzmanlarının bu alandaki altyapı ve yönetim kabiliyetlerini geliştirmesi gerekiyor.
CISCO’nun raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
“Bilgi Toplumu Enstitüsü” kuruldu
Turkcell ve Türkiye Bilişim Vakfı el ele vererek ülkemizi bilgi toplumuna dönüştürme yolunda önemli bir adım olan Bilgi Toplumu Enstitüsü’nü hayata geçirdi. Merkez binası Karaköy’de yer alan Bilgi Toplumu Enstitüsü’nün açılışı Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv ve TBV Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı tarafından yapıldı. Klasik bir düşünce kuruluşunun (think tank) ötesine geçmesi hedeflenen TBV-Turkcell Bilgi Toplumu Enstitüsü aracılığıyla, prestijli yurtiçi ve yurtdışı işbirlikleri gerçekleştirilmesi, dünyanın önde gelen kanaat önderleri ve sektör temsilcilerinin katılımıyla sektörün geleceğine yön veren bir platform haline gelmesi, üniversite-sanayi işbirliklerinin desteklenmesi ve teknoloji konusunda eğitim alan gençlerin Enstitü olanaklarından faydalanmaları planlanıyor.
İnovasyon ve üretimin teşvik edildiği bir buluşma noktası
Bilgi Toplumu Enstitüsü’nün açılışında konuşma yapan Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, “Dünya bir bilgi çağı yaşıyor, özellikle mobil iletişim teknolojilerinin her geçen gün hayatımızı iş yapış biçimlerimizi derinden dönüştürmesine tanık oluyoruz. Hepimiz Türkiye’nin gerçek bir bilgi toplumuna dönüşmesini, inovasyonda, teknolojide dünyayla yarışan, söz sahibi bir ülkeye dönüşmesini istiyoruz” dedi.
TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı ise şöyle konuştu: “Bilgi ve iletişim teknolojileri alanında donanımlı, uluslararası alanda tanınacak bir bilgi üretim ve paylaşım merkezi oluşturmak istiyoruz. Enstitü, üniversite-sanayi-kamu-özel sektör-sivil toplum birlikteliği ile katılımcı bir şekilde çalışacak ve bilgi üretecek”.
Etkinlikler tüm yıla yayılacak
Bilgi toplumunun gereği olarak toplumun bütün kesimlerine bilişim kültürünün yayılması için hayata geçirilen Enstitü’de tüm yıla yayılan Ar-Ge ve girişimcilik odaklı etkinlik ve eğitimler gerçekleşecek. Turkcell’in kısa sürede 20 bin kişiye ulaşan mobil yazılım seferberliği Geleceği Yazanlar’ın etkinliklerinin bir kısmı da Enstitü bünyesinde düzenlenecek. Bilgi Toplumu Enstitüsü, tüm mobil uygulama ekosisteminin faydalanacağı atölye çalışmaları ve yazılım maratonlarına ev sahipliği yapacak. Ayrıca, her yaştan ve her kesimden mobil uygulama geliştiricinin, mentorlar ve ekosistemdeki firmalarla bir araya gelerek yenilikçi mobil uygulama üretecekleri bir buluşma noktası olacak.
Ülkemizde inovasyonu teşvik etmek üzere düzenlenecek seminerler dizisi TBV-Turkcell Trend Talks etkinliklerinde dünyaca ünlü kanaat önderleri konuşmacı olarak ağırlanacak. Ekosisteme ilham vermesi amaçlanan bu vizyon toplantılarında “Yaşamı İyileştiren Teknolojiler”, “Smart City”, “Bulut Bilişim”, “Giyilebilir Teknoloji” gibi başlıklar ele alınacak.
Enstitü’nün odak alanlarından biri de üniversite-sanayi işbirliklerini desteklemek. Ekosistemin üniversite bağlantıları kullanılarak, Eylül ayından itibaren belli dönemlerde üniversitelerde “Gelecekte Teknoloji ve İnsan” temalı buluşmalar gerçekleşecek.
Bilgi Toplumu Enstitüsü, sektöre katkıda bulunan yenilikçi işleri ödüllendirmek üzere geleneksel hale gelecek “Teknoloji Ödülleri”ni de organize edecek. Bu hedeflerin yanı sıra Enstitü periyodik olarak sektöre ayna tutacak, kaynak olacak ya da yön verecek araştırma ve raporlara da imza atacak.
4G’de eller aya biz yaya
Kurum, bu rakamları sektörde faaliyet gösteren ve rakamlarını kendisiyle paylaşan şirketlerin bilgileri aracılığıyla topluyor ve sonrasında da çeyrek bazında yayınlıyor. Sektörümüz, açıklanan rakamlara göre 2014 yılının ilk üç ayını herhangi bir sürprizle karşılamadı. Genel verilere baktığımızda dört büyük operatörün gelirleri 6.6 milyar TL civarında olurken diğer işletmelerin gelirleri ise 1.8 milyar TL seviyesinde şekillendi.
Bu rakamlar sektörümüzün bazı sivil toplum kuruluşlarının iddia ettiği gibi ciddi bir tekel yapısına gidildiğinin açık göstergesi.
Özelleştirilen ama tekel yapısından kurtulamayan Türk Telekom’un fiziki olmasa da bazı süreçlerinde Avea ile ortak hareket etmesi de bu iddiaları güçlendirirken diğer operatörleri de benzer oluşumlara gitmeye yönlendiriyor.
Yatırım olmadan asla
Bu arada 6.6 milyar TL gelir kaydeden büyük operatörlerin çıkıp biz Ar-Ge yapıyoruz, yatırımda en birinci biziz söylemlerini de adeta yine BTK yalanladı. Zira muhteşem dörtlünün gelirlerinin yaklaşık yüzde 10’u kadar yatırım yaptığını görüyoruz ki net rakam sadece 668 milyon TL. Şimdi sıkı durun. Tekelci yapı altında ezilen ve buna rağmen sektörde faaliyet gösteren ve BTK raporunda da “diğer işletmeciler” olarak işaret edilen şirketler, ilk çeyrekteki 1.8 milyar liralık gelirlerine rağmen 367 milyon liralık yatırıma imza atarak yatırım olmadan gelişme olmaz gerçeğini dört büyük kuruma hatırlatmış oldu.
BTK raporuna göre 2008 yılında 6 milyon genişbant internet abonesi bulunmaktayken altı yıllık bir sürede beş kata yakın artışla 2014 yılı birinci çeyrek sonunda bu rakam 35 milyona yaklaşmış. 2014 yılının birinci çeyreğinde toplam internet aboneliğinde bir önceki üç aylık döneme göre yüzde 7,3 artış gerçekleşmiş olup, mobil ve özellikle fiber internet abonelerinin artmasıyla birlikte internet abone sayısındaki genel artış eğilimi devam etmiş. Buraya kadar internet tarafında haberler sevindirici. Peki ya mobil?
Mobil ağlıyor, 4G treni kaçıyor
BTK rakamlarına göre 2014 yılı birinci çeyrekte toplam mobil trafik miktarı 47,2 milyar dakika olurken sabit trafik miktarı ise 3,8 milyar dakika olarak gerçekleşmiş. Aslında ülkemizin içler acısı ekonomik göstergelerine baktığımızda iyi sayılabilecek rakamlar bunlar. Demek ki işsiz kalan, siyasi baskı altında ezilen ve her türlü söz söyleme hakkı elinden çeşitli baskılarla alınan vatandaş; çareyi telefona sarılmakta, eşiyle dostuyla dertlerini paylaşmakta bulmuş.
Veri tarafında ise bir önceki üç aylık döneme göre mobil trafik miktarı yaklaşık binde 2 oranında artarken sabit trafik miktarı yaklaşık yüzde 5,3 oranında azalmış. Trafiğin büyük bir kısmını yani yüzde yüzde 87,6’sı mobilden mobile giden trafikten oluşturuyor. Sabit pazar, BTK rakamlarına göre yüzde 17,34 seviyesine düşmüşken mobilde bir hareketlenme var mı, 4G ile ilgili neler olacak sorularının yanıtlarını da yine raporda bulmaya çalışalım.
2014 yılı birinci çeyrekte 3G abone sayısı 51 milyona ulaşmış.
Ancak bunların neredeyse yarısı 3G’den faydalanmayan kullanıcılar. BTK rakamlarına göre söyleyecek olursak da 3G hizmetiyle birlikte mobil bilgisayardan ve cepten internet hizmeti alan mobil genişbant abone sayısı yaklaşık 26.5 milyon. 2014 yılı birinci çeyrekte toplam mobil internet kullanım miktarı ise 52.359 terabayt olarak gerçekleşmiş.
Bu rapora ilgili kurumun sitesinden ulaşmak mümkün tabii. Ama son olarak şuna dikkat çekmek istiyorum. “Biz 3G için çok fazla yatırım yaptık ama bakın 51 milyon abonenin sadece yarısı bu hizmetlerden yararlanıyor. O yüzden Türkiye’de 4G için çok erken” açıklaması yapmak son derece vahim. KKTC gibi küçücük ülkelerin 4G’ye yatırım yaptığı şu günlerde ilgililer umarım bu minvalde açıklamalar yapmayı keserler ve komik duruma düşmekten kurtulurlar.
BTK güncel iletişim raporunu yayınladı
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) uzun yıllardır düzenli olarak sektör verilerine dair her yılın çeyrek dönemlerini ele alan raporlar yayınlamakta. Bu raporlara buradan ulaşabilirsiniz.
Türkiye iletişim sektörü hakkında sürekli ve sağlıklı bu tarz bir bilgiye ulaşmak gerçekten oldukça büyük değer ifade ediyor. Öte yandan tecrübelerimiz gösteriyor ki uzun yıllara yayılan bu düzenli raporlarda bu güne kadar bizleri çok şaşırtan bir şeye rastlamadık. İşin özeti; ses iletişiminde sabit hatlar daralıyor, mobil ses iletişiminde pazar genişliyor ama büyüme yavaşlıyor, internet erişiminde sektör büyüyor, mobil veride her geçen dönem rakamlar giderek artıyor.
Öte yandan elbette BTK’nın bu kadar detaylı verinin bir araya toplaması, derlemesi, özetlemesi ve yorumlaması takdire şayan bir çalışma. 2014 yılının ilk çeyreğine ait raporun detay başlıklarından gözümüze çarpanlar ise şu şekilde;
Genel Pazar Verileri
- Sektörde faaliyet gösteren işletmecilerinin net satış gelirleri yaklaşık 8,4 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.
- Sektörde faaliyet gösteren işletmecilerin toplam yatırımı 1 milyar TL‘yi geçmiştir.
- Toplam mobil trafik miktarı 47,2 milyar dakika olurken sabit trafik miktarı ise 3,8 milyar dakika olarak gerçekleşmiştir.
- Bir önceki üç aylık döneme göre mobil trafik miktarı yaklaşık %0,2 oranında artarken sabit trafik miktarı ise yaklaşık %5,3 oranında azalmıştır
Sabit Pazar Verileri
- 2014 yılı birinci çeyrek sonu itibarıyla 13.293.288 sabit telefon abonesi bulunan Türkiye’de penetrasyon oranı bir önceki çeyreğe göre %1,1 azalarak yaklaşık %17,34 seviyesine düşmüştür.
- Sabit telefon gelirleri yaklaşık 916 milyon TL olarak gerçekleşmiş olup bir önceki senenin aynı dönemine göre %16,9 oranında azalmıştır.
- Türk Telekom şebekesinden en çok aranan kısa numara 112 (Sıhhi İmdat) olmuştur.
İnternet ve Genişbant
- Genişbant abone sayısı 35 milyona yaklaşmıştır.
- Toplam internet abone sayısının yıllık artış oranı ise %12 olarak gerçekleşmiştir.
- Fiber internet abonelerinin sayısı hızla artmaktadır.
Mobil Pazar
- Mart 2014 itibarıyla Türkiye’de yaklaşık %91,5 penetrasyon oranına karşılık gelen toplam 70.115.287 mobil abone bulunmaktadır. 0-9 yaş nüfus hariç olmak üzere mobil penetrasyon oranı %100’ün üzerine çıkmaktadır.
- 3G abone sayısı 51 milyona ulaşmıştır.
- M2M abone sayısı 2,2 milyon civarındadır. (Bu rakam gelecek üç yıl içinde 10 kat artabilir. Bu trendi kaçırmayın!)
Yayınlanan raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Röportaj: Tarık Tüzünsü – Microsoft
Tarık Tüzünsü ile görevi, Microsoft ürünleri ve gelecek üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Röportaj: Önder Sönmez – EMC
Türkiye, Doğu Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’nun BT liderleri EMC tarafından düzenlenen CIO 2014 Zirvesi’nde İstanbul’da buluştu. 04-05 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen zirve EMC üst düzey yönetimiyle finans, Telekom ve kamu sektörü BT liderlerini bir araya getirdi. Zirve’nin temel konusu BT ve iş modelleri arasında yakın işbirlikleri ve karma çözümlerin, işletmelerin değerlerine nasıl katkılarda bulunacağı oldu.
EMC uzun süredir işletmelerde daha yüksek verimlilik ve performansa odaklanarak BT model ve uygulamalarında bir vizyon tazelemesi gerekliliğine dikkat çekiyor. Şirket bu söylemini, BT dönüşümü, büyük veri ve BT güvenlik üçlemesi ile destekliyor.
EMC Türkiye Genel Müdürü Önder Sönmez, etkinlik sırasında sorularımızı yanıtladı.
Apple neden iş dünyasını umursadı?
Yaşınızı, dilinizi, teknolojik bilginizi tümüyle bir kenara koyun. Eğer bir Apple ürünü kullanmaya başlarsanız sezgileriniz ile yardım almadan o ürünü kullanmaya devam edebilirsiniz. Eğer yardım alırsanız pek çok şeyin ne kadar kolaylıkla yapıldığına şahit olup, hayret edersiniz. Ancak bu güne kadar bunu profesyonel iş dünyası açısından söylemek aynı derecede kolay değildi. Bir şirketin BT yöneticisi iseniz Apple ürünlerini uzun yıllar boyunca Blackberry telefonları gibi yönetemediğiniz, her yeni iPad’e kurumsal yazılımları kurmak için saatlerinizi harcadığınız sıkıntılı durumlar yaşamış olabilirsiniz. Kesinlikle çok yorulmuş veya sonunda pes etmiş olmanız dışında üçüncü bir seçenek yoktu.
Apple her yıl düzenlediği WWDC (Worldwide Developer Conference – Küresel Geliştiriciler Konferansı) etkinliğinde geçen yıl adetlerini bozmamış ve son kullanıcılara odaklanmaya devam ettiği yenilikleri açıklayarak geçirmişti. Ancak bu sene ilginç bir değişiklik yaşandı, konferansın odak noktasında iş dünyası vardı. Apple yöneticilerinden pek duymaya alışkın olmadığımız bir sözcük olan “enterprise” (kurumsal) kelimesini bir kaç kez duyma şansını yakaladık. Görünen o ki Apple sonunda Fortune 500 şirketlerinin yüzde 98‘ini işgal eden ürünleri için artık iş dünyasına bir şeyler yapma vaktinin geldiğine karar vermiş durumda.
Apple iş dünyası için ne sunacak?
Teknik detaylara girmeye gerek yok bunları zaten işi olanlar kolaylıkla öğrenecekler ancak kurumsal BT yöneticileri artık iOS cihazları çok daha kolay yönetebilecek ve kontrol edebilecek. Her bir cihaza teker teker uygulama yükleme derdi ortadan kalkarken üçüncü parti uygulama ve servislerin iOS cihazlar ile entegre edilmesi kolaylaşacak.
Yeni sistemde sadece yönetim kolaylaşmayacak aynı zamanda kurumsal uygulamaların mesajlarının kullanıcıya iletilmesi, Exchange uyumluluğu, rehber ve takvim gibi entegrasyonlar da basitleşecek.
Artık uygulamaların sağladığı özellikler farklı uygulamalar için birer servis olarak sunulabilecek. Örneğin Microsoft CRM servislerine erişen bir uygulama sunduğu hizmetleri diğer uygulamaların kullanabilmesi için doğrudan servis hizmeti verebilecek. Peki, bu ne anlama geliyor? Cevap çok basit, bu güne kadar iOS dünyasına mesafeli durmak zorunda üçüncü parti uygulama geliştiricilerin adım atmakta zorlandığı kurumsal çözümler bir anda Apple Store içinde cirit atmaya başlayacak.
Apple’ın başına taş mı düştü? Yoksa neden bu adımı atıyor?
Aslında bu sorunun cevabı hem evet hem hayır. Düşen taşın adını Microsoft olarak koyarsak nedenini anlamış olacaksınız. Microsoft’un bulut dünyasındaki usul ama güçlü gelişmesi, Surface Pro 3 duyurusu ve kurumsal dünyadaki gücü günün sonunda Apple’ın tehdit olarak görmeye başladığı bir noktaya ulaştı. Apple iOS sistemlerinde sağladığı yeni teknik imkanlar sayesinde, hep içine sızdığı ama isimlendirmediği bir alana resmen adım atıyor.
Yakın bir gelecekte Apple Store içinde En Çok Satılan, İndirilen ve Ciro yapan uygulamalar sekmelerinin yanında En Popüler Kurumsal Çözümler diye bir sütun hatta belki müstakil Kurumsal Çözümler Mağazası görmemiz mümkün olacak.
Tüm bu gelişmeler için kime teşekkür etmek lazım? Eğer cevabı hemen veremiyorsanız son üç paragrafı tekrar okumalısınız. Ama hikâyenin burada bitmediğine emin olabilirsiniz. İş dünyası açısından macera şimdi başlıyor.
Citrix müşterileriyle buluştu
Citrix IT Inspirations etkinliği için ülkemize gelen Citrix Doğu Avrupa, Rusya ve CIS Ülkelerin Başkan Yardımcısı Guenther Brand ile etkinlik, sektör ve Türkiye hakkında mini bir görüşme yaptık.
ERP Komitesi üçüncü kez buluştu
Toplantının moderatörlüğünü ilk iki toplantıda olduğu gibi ShiftDelete.Net ve TechInside Yayın Koordinatörü Fatih Sarı yaptı. Bu seneki toplantı, Admin Yazılım, Akdatasoft, Atineva, Bilişim, Çözümevi, CPMSOFT, Datatraining, Dengenet, Detaysoft, Devre, Editör, ETG, IAS, IBM Türkiye, İletişim Yazılım, Inspark, Link Bilgisayar, Login, Logo, Microsoft Türkiye, Nebim, Netsis, Oracle Türkiye, Planet Yazılım, SAP Türkiye, Teknosol, Verimsoft ve Workcube firmalarının üst düzey yöneticilerinden oluşan 41 kişinin katılımıyla gerçekleşti.
Toplantının açılışında bir konuşma yapan Türkiye Bilişim Derneği Kurucusu Prof. Dr. Aydın Köksal, özellikle bilişimin, ekonomik ve toplumsal kalkınmamızda en etkin araç olarak kullanılabileceğine tekrar tekrar vurgu yaptı. Köksal, ayrıca bağımsız bir oluşum olan ERP üreticileri ve hizmet sağlayıcıları toplantısında bulunmaktan dolayı büyük heyecan duyduğunu ve kurumsal yazılım endüstrisinin gelişmesinde katkıda bulunacak her türlü rekabet için öncelikle birlik beraberlik içinde olmamız gerektiği yönünde çağrısını yaptı.
Aydın Köksal’ın konuşmasından sonra sektörel bilgi alışverişi ile devam eden kurul toplantısında 3 bin üye sayısını geçen ERP komitesinin 2 yıllık faaliyetleri enine boyuna tartışıldı. Birçok katılımcının heyecanla buluştuğu toplantıda gelecek yıllar için umut vadeden ERP Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformunun önümüzdeki dönemde faaliyetlerini genişleterek büyütmesi ve sektöre teşvik edici eylemler planlaması yönünde fikri alış verişi yapıldı.
Röportaj: Eren Serçe – Huawei
Türkiye’de Fatih Projesinde ağ alt yapısının sağlanması, Osmanlı Arşivlerinde 96 milyon belgenin dijitalleştirilmesi, Yıldız Teknik Üniversitesinde bir süper bilgisayarın kurulması gibi projelere imza atan Huawei Türkiye Kurumsal İş Çözümleri Türkiye’de kurulduğu 2011 yılından bu yana her yıl yüzde 70 büyümeyi başarmış durumda ve 2014 yılında yüzde 100 büyüme hedefliyor.
Türkiye’de fiber altyapı çok mu pahalı?
9. Uluslararası Elektronik Haberleşme Düzenleyiciler Konferansı’nda İşletmeciler Toplantısı’nda konuşmacı olarak söz alan Telkoder Başkanı Yusuf Ata Arıak, telekomünikasyon sektörünü değerlendirerek, sektörün gelişmesini engelleyen problemleri ve çözüm yollarını işaret etti. Arıak, “Yeni Teknolojiler ve Yenilikçiliğin Düzenlemelere Etkisi” konulu konuşmasında şunları söyledi:
“Son birkaç yıla bakacak olursak Telekom sektörünün beklendiği gibi büyümediğini ve sektörün yapısının değişmediğini görüyoruz. Sektörün 2008-2013 cirosu sırasıyla 16.7, 15.8, 16.3, 16.7, 16.6 ve 16.8 milyar dolardır. Yani ABD Doları cinsinden 16-17 milyar arasında kendini tekrar eden bir ciro söz konusu. 14 yıl önce de var olan Türk Telekom ve üç GSM işletmecisinden oluşan ana yapı devam ediyor. Bağımsız Alternatif işletmecilerin (TTNET hariç) ciro payı on yılda sadece yüzde 8 seviyesine ulaştı. Yeni yabancı yatırımcılar ülkeye gelmiyor, yerli büyük guruplar pazardan çıktılar. Bu noktada hepimizin bu durumun nedenlerini ve pazarın büyümesi için neler yapılabileceğini kendimize sormamız gerekiyor. Ülkemiz telekomünikasyon sektörü için en önemli risk ve tehdit sektörde serbestleşme sürecinin tamamlanmamış olmasıdır. Yeni nesil işletmecilik alanına yabancı yatırımın gelmemesinin en önemli nedeni, piyasada tam ve adil rekabet ortamının henüz sağlanmamış olmasıdır. Serbestleşme başladığında bu alana giren Türkiye’nin birçok büyük gurubu bile (Koç, Sabancı, Borusan, Ülker, vb.), bütün ısrarlarına rağmen devam edememiş ve bu alandan çekilmiştir”.
Türk Telekom ve Turkcell yönetimindeki devlet etkisi doğal değildir
Sektörde mevcut gelinen noktada yapının doğal ve dengeli olmadığını belirten Arıak, “Türk Telekom gurubunda devletin doğrudan mevcudiyeti sürmektedir; Turkcell Yönetim Kurulu’na giren yeni üyelerle sektörün bünyesine yeni bir devlet mevcudiyeti eklenmiştir. Sonuçta, mevcut yapının yüzde 77’sini oluşturan bu iki gurubun yönetiminde hükümet doğrudan etkin duruma gelmiştir. Nedeni ne olursa olsun bu durum ‘’doğal’’ ve dengeli değildir. Temennimiz kısa sürede doğal duruma dönülmesidir” dedi.
Türk Telekom, TTNET ve Avea fiili olarak birleşti
Son günlerde Türk Telekom, TTNET, Avea organizasyon yapısında yapılan değişikliğin son derece kritik olduğuna dikkat çeken Arıak, “Firma isimleri korunsa da yapılan iş fiili bir birleşmedir. Bu değişikliklere BTK ve RK ses çıkarmazsa benzer organizasyon değişiklikleri Turkcell/Superonline ve Vodafone/Vodafone Net’te de yaşanabilir. Tüm bu gelişmeler, Türkiye telekomünikasyon sektörünün triopol/düopol yapısına dönüşmesine zemin hazırlıyor. Henüz rekabetin yeterince gelişmediği ülkemizde yaşanan bu durum serbestleşmeye çok büyük zarar verecektir. Bu durumdan yakın ve orta vadede, gerek vatandaşlar gerekse de sektörde faaliyet gösteren firmalar zarar görecektir” şeklinde konuştu.
Fiber şebekelerin kurulmasının önündeki engeller kaldırılmalı
Telekomünikasyon alanında son yıllarda gerçekleşen teknolojik gelişmeler sonucunda, ses, veri ve görüntü hizmetlerine olan talepte büyük artışlar yaşandığına vurgu yapan Arıak, “Günlük hayatımız giderek daha fazla bilgiye ulaşmayı gerektiriyor. Bütün dünyada da son zamanların en önde gelen konularından birisi, evlere kadar hızlı haberleşme hatlarının, yani fiber optik hatların çekilmesi konusudur. Avrupa Birliği’nde, 2020 yılına kadar evlerin yarısına 100 MB hızındaki fiber hatlarla ulaşmayı, diğer yarısına da 30 MB hızın sağlanması planlanmış durumda. Her eve, her işyerine hızlı haberleşme altyapısı kurulması Türkiye’nin uluslararası düzeyde rekabet gücünün arttırılması ve Türkiye ekonomisinin sayılı ekonomiler arasına girebilmesi için olmazsa olmaz bir öneme sahiptir. Bu alandaki gecikme veya hatalı bir politika, telafisi çok zor bir geri kalışa yol açabilir. Bu açıdan bakıldığında, sektördeki büyümeyi artıracak en önemli ve güncel gelişme, fiber kablolardan oluşan yeni nesil şebekelerin kurulması yönünde atılmakta olan adımlardır. Yeni fiber şebekelerin kurulması önündeki engellerin kaldırılması ile birlikte yerli ve yabancıların telekomünikasyon alanına ilgilerinin artacağını düşünüyoruz” dedi.
Fiber şebekeler yaygınlaşmazsa 4G’ye geçilemez
Yeni teknolojilerin ve yenilikçiliğin, uygun iklimlerde yaratılıp uygulanıdığını belirten Yusuf Ata Arıak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Facebook, Twitter, Youtube, Skype, WhatsApp, ön ödemeli mobil kartlar ve benzerleri… Hepsi rekabetçi ortama en erken geçilen, uygun altyapıya en önce sahip olan yerde ABD’de ortaya çıktı. Hepsi de çok küçükten başlayıp büyüdüler. 8-10 sene geriden gelen ülkeler, hala arayı kapatıp benzeri teknolojileri ve yenilikçiliği yapamadılar. O nedenle, vakit kaybetmeden, yaygın, rekabetçi, hızlı genişbant şebekelerini gerçekleştirmeliyiz. Yeni fiber şebekeleri yapamazsak, Yaygın alternatif fiber şebekeler olmazsa, “yeni teknolojiler ve yenilikçilik” dar yollarda vakit kaybeder.”
“Hızlı haberleşme altyapısı olan Fiber şebekeler sadece sabit internet için kullanılmamakta, aynı zamanda cep telefonu şebekeleri de fiber optik şebekeleri kullanıyor. Fiber şebekeler yaygınlaşmazsa cep telefonunda 3G’den 4G’ye geçemeyiz. Fiber şebekeler yaygınlaşmazsa artan veri iletimi karşısında ulusal haberleşme şebekemizde yavaşlamalar hatta çökmeler yaşanabilir. Mevcut ulusal yeraltı kablo kanallarını herkesin bedeli karşılığı kullanabilmesi hem İnternet kullanıcıları hem de Türkiye’nin geleceği için kritik öneme sahip. Yeraltı kablo kanallarını, fiberlerini tüm işletmecilerin uygun kiralama fiyatlarıyla kullanabilmesi için bu fiyatların maliyet temelli olarak belirlenmesi gerekiyor”.
Yeraltı kablo kanallarının kirası AB’ye göre 30-40 kat pahalı
“Türk Telekom’un açıkladığı yeraltı kablo kanallarının kullanım kirasının AB’ye göre neredeyse 30-40 kat daha pahalıdır. Ülkemizde rekabetin artması ile İnternet kullanıcılarının işletmecisini, tarifesini, kalitesini seçebilmesi için bu fiyatların AB fiyatları seviyesinde belirlenmesi gerekiyor. Bu durumu düzeltmek için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, (BTK) alacağı kararla yeraltı kablo kanallarının diğer işletmeciler tarafından kiralanması ücretlerini ve şartlarını en doğru biçimde belirleyeceğine inanıyoruz. Zira yeri kazmak suretiyle sıfırdan hat çekme maliyetleri bile şu anki kablo kanalları kirasından daha uygun bir maliyet sunuyor.”
Virtual Instruments CEO’su ülkemizi ziyaret etti
Gerçek zamanlı alt yapı performans yönetimi çözümleri sağlayan Virtual Instruments CEO’su John W. Thompson dünya turu kapsamında İstanbul’da müşterileri ve iş ortağı Data Market ile bir araya geldi. John W. Thompson, “Türkiye pazarının gelişmekte olan ve takip edilmesi gereken bir pazar olduğunu aynı zaman da burada yer almalarının kendileri için stratejik bir önem taşıdığını belirterek şunları söyledi:
“Türkiye’de tüketici teknolojilerine odaklanıyoruz. Tüketici odaklı teknolojininen büyük kullanıcısı ve aynı zamanda en büyük özel bankası müşterilerimizden birkaç tanesi. Müşterilerinize sürekli iyi hizmet verebilmek için sistemlerinizi iyi durumda tutmanız gerekiyor. Çalışma yöntemimiz Amerika ve Asya-Pasifik’te işimize yaradı ve Türkiye’de de kesinlikle işimize yarayacak.”
Türkiye’de fırsatlarının büyük olduğunu düşünmesek burada olmazdık
Bölge modelinin teknolojiyi en iyi şekilde temsil edebilecek sistem entegrasyonunu sağlamak olduğunu belirten John W. Thompson, Türkiye’deki iş ortağı Data Market ile en iyi şekilde çalışarak, VI’ın Türkiye pazarında yeni müşteri deneyimleri sağlamaları ve var olan müşteriler için en iyi çözümü sağlayan firma olduğunu belirtti. Bunun için “Virtual Instruments teknolojisini, Data Market çalışanlarına entegre ederek kullanıcılarımızın en iyi teknoloji ve hizmeti almalarını sağlamaları için özen gösterdiklerini” söyledi.
Müşteri memnuniyetinden bir adım ötesi için çalışıyoruz
Data Market Genel Müdürü Murat Boyla: “Sistem entegrasyonu sağlayan şirketlerin sadece donanıma odaklanarak sektörde ilerleyebilmesi mümkün değil. Tabii ki işimizin bir parçası, vazgeçemeyiz ama ek olarak hem müşterilerimizin, hem bizim, hem ortaklarımızın özetle tüm paydaşların mutlu olabileceği modeller ve çözümler üretmek gerekiyor. İşte bu nedenle Virtual Instruments ile birlikte çalışıyoruz. Biz müşterilerimize katma değerli çözümler sunarak, işleri için faydalar sağlıyoruz. Müşteri memnuniyeti kavramını bir adım öteye götürüp müşterilerimizde coşku yaratmak istiyoruz. Sistem entegrasyonu alanında gelir büyüklüğü sıralamasında ilk dörtte yer alan firmalardan biriyiz. VI bizim için önemli stratejik iş ortağımızdır. VI’ın Türkiye’deki ilk ve tek yetkili iş ortağı olarak amacımız müşterilerimize sunmuş olduğumuz yenilikçi iş çözümleri ile hedeflenen verimliliğin artırılmasıdır.
KOBİ’lerin aklına ilk gelen marka Samsung
Samsung bu alandaki çözümlerini, GfK tarafından yapılan “KOBİ Kurumsal İş Çözümleri Algı ve Kullanım Anlama Araştırması” bulguları eşliğinde, 28 Mayıs’ta gerçekleştirilen “Samsung Kurumsal Forum 2014” organizasyonunda medya ile paylaştı.
Yeni nesil kurumsal iş çözümleri, günümüz iş dünyasını da farklı bir konuma getiriyor. Kurumsal pazarda yenilikçi bilgi sistemleri yönetimi ve stratejilerinin önemi her geçen gün daha da artıyor. Samsung, iş yaşamına; güvenli iletişimden akıllı baskı sistemlerine, perakende sektöründen KOBİ’lerin BT alanındaki ihtiyaçlarına kadar, birçok alanda getirdiği yenilikçi çözümlerle, bu alanda da adından söz ettirmeye hazırlanıyor.
KOBİ’lerle detaylı sektör analizi
Samsung Electronics, bu çerçevede gerçekleştirdiği KOBİ’ler özelindeki kapsamlı araştırmanın sonuçlarını da Samsung Kurumsal Forum 2014’te medya ve iş ortaklarıyla paylaştı. Samsung Electronics Türkiye Kurumsal Çözümler Direktörü Tansu Yeğen, Samsung tarafından mikro işletmeler ve KOBİ’ler kapsamında yapılan araştırmanın sonuçlarını ve içeriğini şu şekilde değerlendirdi; “Samsung Türkiye olarak bu araştırmayı, kurumsal pazardaki hedeflerimiz doğrultusunda Türkiye demografisini de gözeterek hayata geçirdik. Toptan, perakende, imalat, inşaat ve ulaştırma sektörleri bu araştırmada öne çıkan sektörler oldu. Araştırmamızda; çalışma ortamları, iş modelleri, liderlik algısı, teknoloji kullanımı, internet ve sosyal medya iletişimi gibi konular, yoğun olarak ölçüldü.”
KOBİ’lerin teknoloji firmalarına bakışını da bu araştırma ile daha net değerlendirdiklerinin altını çizen Tansu Yeğen; “Araştırma çerçevesinde teknoloji denildiğinde ilk akla gelen firmanın Samsung olduğu sonucu net bir biçimde karşımıza çıkıyor. KOBİ’ler teknoloji yatırımları için, yüzde 83 oranında teknoloji marketlerini tercih ediyor. Tablet kullanımında önemli oranda bir artış da gözlemlediğimiz çalışma çerçevesinde, akıllı telefon kullanımına baktığımızda ise KOBİ’lerde her 5 cep telefonundan 3’ünün akıllı telefon kategorisinde olduğunu gözlemliyoruz” dedi.
Samsung, 2020 ciro hedefi olan 400 milyar doların, yüzde 23’ünün kurumsal alandan gelmesini hedefliyor.
Samsung olarak, teknolojideki hızlı değişime uyabilmeleri için kurumların vazgeçilmez iş ortağı olmayı hedeflediklerinin altını çizen Samsung Electronics Türkiye Kurumsal Çözümler Direktörü Tansu Yeğen ise “Samsung, hem telekomünikasyon hem de bilişim ürünleriyle alanında dünyanın en büyük şirketlerinden biri. Tüketicilerin en yüksek teknolojiyi kullandığı bu dönemde, Samsung kurumların tüketicilere doğru ve istedikleri teknolojileri sunabilmeleri için bütün çözümleri sağlıyor.’
“Kurumsal Çözümlerimizin yakın gelecekte Samsung’un gelirinde ciddi oranda pay sahibi olması beklenmektedir, şöyle ki Samsung’un 2020 ciro hedefi olan 400 milyar doların, yüzde 23’ünün kurumsal alandan gelmesi hedeflenmektedir. Türkiye’de ise şu anda kurumsal satış, işlerimizin yüzde 3’ünü oluşturuyor. Yılsonunda bu oran yüzde 10’a, gelecek yıl ise yüzde 20’ye çıkacak. Türkiye’de kurumsal çözümlerimize her ay 10-15 yeni çözüm ekliyor, kurumsal ekibimizi büyütüyoruz. Önümüzdeki yıl, toplam ciromuzun önemli bir kısmının kurumsal iş çözümlerinden geleceğini öngörüyoruz. Özellikle eğitim gibi dinamik sektörlerde dikey ürün ve çözümlerimiz hazır. Otel yönetimi, sağlık, telekomünikasyon altyapıları ve mağaza sistemleri gibi alanlar da yine rekabete hazır olduğumuz noktalar” dedi.
KNOX 2.0’la kurumsal mobilitede üst düzey güvenlik
KNOX’un pazara sunulduğu Ekim 2013’ten itibaren Samsung, 25 milyon adet KNOX platformunu destekleyen cihaz satışı gerçekleştirdi ve şu anda 1 milyonun üzerinde aktif KNOX kullanıcısı bulunuyor. Ortalama olarak her ay 210 bin KNOX lisansı etkinleştiriliyor, bu da yaklaşık olarak günde 7 bin kullanıcı anlamına geliyor.
Geçen her yeni dakikada 5 kullanıcı KNOX uygulamasını aktif hale getiriyor. KNOX 2.0, daha güvenli ve uçtan uca bir mobil deneyim için donanım seviyesinden mobil uygulamalara kadar daha iyi koruma sağlamak adına çok sayıda güvenlik iyileştirmeleri sunuyor. KNOX 2.0 Google Play Store‘da yer alan çok sayıda Android uygulaması için de gelişmiş güvenlik sağlıyor ve indirilen tüm uygulamaları, KNOX ile aynı seviyede donanım tabanlı olarak koruyor. KNOX’un gelişimi, “Kendi Cihazını Getir” (BYOD) stratejileri için daha esnek bir yaklaşıma izin veren farklı uygulama türlerinin seçilebilmesini sağlıyor.
Paraşüt yolculuğuna başladı
Şubat ayında Beta sürümünü kullanıcılarla buluşturarak çalışmalarına başlayan Paraşüt, abone almaya başladı. Dört ayda 1000’i aşkın kullanıcının beta sürümünden yararlandığı Paraşüt, her işletme için kritik olan temel finansal hizmet ve bilgileri gerçek zamanlı ve kolay anlaşılır şekilde sunuyor. İşletmeler için bir finansal kontrol paneli niteliği taşıyan sistem fatura ve ödeme planı oluşturma, vadesi geçen ve gerçekleşen tahsilat ve ödeme bilgisi, ödenmesi gereken KDV, nakit akışı, şirket harcamaları, satış ve alışlardaki büyüme eğilimi gibi bilgi ve gereksinimleri tek elden yanıtlıyor.
Mayıs ayı itibariyle ücretli sürüme geçen Paraşüt aylık abonelik ücretini KDV dahil 35 lira olarak belirledi.
Tanışma kampanyası kapsamında 2014 yılı içinde gerçekleşen tüm aboneliklerde 2 yıl geçerli olmak üzere aynı bedel uygulanacak. Kullanımı kolay ve özel eğitim gerektirmeyen bir finansal yönetim sistemi ile girişimcileri operasyonel yükten kurtararak işlerinin kahramanı olmalarının önünü açmayı hedeflediklerini vurgulayan Paraşüt CEO’su Sean Yu, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Girişimciler Paraşüt sayesinde işlerinin gidişatını gerçek zamanlı takip edebilecek. Bu sayede onların gücüne güç katmayı, dinamizmlerini daha da artırmayı hedefliyoruz. Paraşüt ismini alırken de bu çağrışımlardan yararlanmak istedik. Bulut tabanlı bir sistem olarak girişimcilerin göğün engin yüksekliklerinde güvenle uçmalarını sağlıyor, adrenalin dolu heyecanlı uçuşların keyfini çıkarmalarının önünü açıyoruz.”
Yatırım gerektirmiyor
İşletmeleri destekleme vizyonu ile yola çıkarak Türkiye’de ilk defa girişimcilerin ihtiyaçlarına göre tasarlanmış yeni nesil finans yönetim sistemini müşterilerinin hizmetine sunan Paraşüt’ü kullanmak için yazılım, donanım yatırımı gerekmiyor. İnternet bağlantısı olan herhangi bir yerden Paraşüt’e kullanıcı bilgileri ile giriş yapılarak, istenilen bilgilere anında erişiliyor.
Paraşüt, resmi düzenlemeler ile birlikte önümüzdeki yıllarda e-fatura’ya geçiş yapması gereken pek çok işletmenin gereksinimlerini karşılamaya yönelik hizmetler de sunacak. Henüz e-faturaya geçiş yapmayan kullanıcılarına fatura basım, gönderim ve takip hizmeti sunarak işletmelerin operasyonel yük ve maliyetini azaltmayı da hedefliyor. Ayrıca, tahsilatları hızlandırmak için kredi kartı ile çevrimiçi tahsilat ve banka entegrasyonu da önümüzdeki dönem sunulacak hizmetler arasında yer alıyor.
Yeni özellikler, Paraşüt’ün kurumsal web sitesi www.parasut.com adresinden, @parasutcom Twitter hesabı ya da facebook.com/parasutcom adresinden takip edilebilir.
Dünyada ilk kez girişimcik vakfı kuruldu
Girişimcilik Vakfı‘nın amacı, röportajımızda Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra‘nın da açıkça belirttiği gibi üniversitelerdeki gençlere girişimciliği anlatmak ve gençlerin girişimci olmasını desteklemek. Bu amaç kesinlikle Türkiye girişimcilik ekosistemi açısından doğru belirlenmiş bir strateji zira uzun yıllardır gerçekleşen pek çok girişimcilik etkinliğinde girişimcilerin sayısının azlığından sıkça bahsedilmekteydi.
Umuyoruz ki girişimciliğin özendirilmesi sadece bir vakfın veya belirli lider kimliği kazanmış kişilerin yükü omuzlamaları ile sınırlı kalmaz ve ülkemizde bir devlet politikası haline gelerek 12-13 yaşındaki çocukların bile eğitimini aldığı bir kültür haline dönüşebilir.
Intel Türkiye’de Ar-Ge merkezi açtı
Intel açısından Türkiye stratejik öneme sahip ülkeler arasında yer alıyor. Bunun en büyük nedenlerinden birisi genç nüfusu, bu nüfusa bağlı teknolojik potansiyeli ve elbette Türkiye’de eğitim açısından Fatih gibi projelerin hayata geçirilmesi. Dünyanın en büyük silikon işlemci ve teknoloji üreticisi olan Intel, mobil devrimi takip edeceğine inandığı Internet of Things (Nesnelerin Interneti) için büyük yatırım yapıyor ve gelecek 5-10 yıllık olanlarını bu alana odaklıyor. Bu çerçevede Türkiye’de kurulan Ar-Ge merkezi sadece Intel için değil gelecek 5-10 yıllık dönemde Türkiye’den milyar dolarlık küresel bir şirketin çıkması için de fırsat sağlayabilir.