Techinside Google News
Ana Sayfa Blog Sayfa 1668

İnternet üzerinden dolandırılanlar paralarını kurtaramıyor

0

Pek çok finans kuruluşu siber suçlar sonucu kaybedilen paraları telafi edeceklerini açıklasa da araştırmalar bunun doğru olmadığı yönünde işaretler taşıyor.

Son olarak Kaspersky Lab ve B2B International tarafından yapılan bir ankette katılımcıların sadece yüzde 68’i parasının tamamını alabildiğini açıklamış.

Buna karşın yüzde 26 bir kısmını geri alabilirken, yüzde 6’sı ise parasının küçük bir kısmını dâhi kurtaramamış.

Anket, aynı zamanda kullanıcı başına kaybın miktarını da ortaya koyuyor. Buna göre siber suçlular tarafından çalınan para ortalama 345 dolar seviyesinde. Anket katılımcılarının yüzde 17’si ise 1000 doların üzerinde bir kayıp yaşadığını belirtmiş.

Dolandırıcılıkta kadercilik

Anket sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 27’si para kaybıyla sonuçlanan çevrimiçi suçların nadir olduğuna ve kendi başlarına gelmeyeceğine inanıyor. Bununla birlikte yüzde 28’lik bir kesim ise siber saldırı hedefi olmaktan korktuğunu açıklamış. Belki de daha önemlisi, istatistiklerin kullanıcıların yüzde 33’ünün geçtiğimiz yıl en az bir kez siber tehditle karşılaştığını göstermesi.

Drone’lar nükleer santral güvenliğini tehdit ediyor

0

Geçtiğimiz haftasonu, birer drone olması muhtemel iki küçük hava aracı Fransız nükleer santrali çevresinde dolanırken görüntülendi. Üstelik bu saha ihlali bir ilk değil. Fransa son dönemde sık sık benzeri ihlaller ile gündeme geliyor.

Nogent-sur-Seine‘deki nükleer santralde gerçekleşen olayda, akşam saat 18.40 sularında güvenlik yetkilileri iki adet uçan nesnenin saha üzerinde dolaştığını fark etti. Fransız jandarması alarma geçerken, bahsi edilen objelerin ise bir kez daha birer drone olduğuna kanaat getiriliyor.

Fransız yetkililerden gelen bilgilere göre 2014 yılı içerisinde 19 ayrı nükleer santral çevresinde 13’ten fazla drone havada gezinirken yakalanmış. Bin metre yükseklik sınırında uçan mini hava araçları kolaylıkla bulunamamış, zira radar ekipmanları bu kadar küçük nesneleri yakalayabilecek donanıma sahip değilmiş.

Güvenlik uzmanları bu gibi ihlallerin aslında tehlikeli bir duruma yol açmayacağını, ancak son üç ayda artan benzeri tecrübeler sonrasında Fransız Ulusal Araştırma Ajansı‘nın çok daha güçlü radarlar üzerinde çalışmasına sebep olduğunu rapor ediyor.

e-Posta ölmedi, ölmeyecek

0

Son dönemde e-postanın yerine geçmeye çalışan birden fazla platform ortaya çıktı, ancak görünüşe göre iş dünyası bu sistemden vazgeçmeye pek de niyetli değil. Sohbet odası fikri ile Slack, Snapchat, Cotap ya da TigerText gibi kurumsal mesajlaşma uygulamaları ve mobil tabanlı Quip gibi uygulamalar ne yaparlarsa yapsınlar e-posta ile yarışamıyorlar.

Pew Center Internet Project‘in yaptığı bir araştırmaya göre Amerikalı çalışanların yüzde 61’i e-posta’nın kendileri için hayati önem taşıdığını düşünüyor. Bu değer ise yaklaşık olarak 13 yıldır değişmiş değil. Pew Research Internet araştırmaları 2002’de aynı oranı verirken, 2008’de bu değer yüzde 62’ye yükselmiş. Katılımcıların büyük kısmı ise network’ler üzerinden çalışan kitleden.

Peki e-posta neden bu kadar vazgeçilemez? Araştırmadan çıkan belli başlı sonuçlar şu şekilde sıralanıyor;

  • Her şeyden önce yeni bir uygulama indirmeye, onu öğrenmeye ihtiyaç yok.
  • Telefonda yaşanabilecek anlık karmaşalar ile karşılaşma olasılığı düşük.
  • İstediğiniz her türlü içeriği rahatça karşı tarafa ulaştırilirsiniz.
  • Sadece iletişim yöntemi değil, iş hayatının artık kemikleşmiş “olmazsa olmazı”.

Bu başlıklara ayrıca e-postanın görevler vb. diğer uygulamalarla birlikte kullanılmasını da eklemek gerekiyor. Özetlemek gerekirse e-posta sadece bir iletişim yöntemi değil, aynı zamanda çalışanların hayatlarını organize etmelerini sağlayan önemli bir araç olduğu için bu kadar uzun süre ayakta kalmayı başardı. Yakın gelecekte de bu durum değişeceğe benzemiyor.

Dijital pazarlamaya verilen önem artacak

0

eMarketer‘ın tahminlerine göre İngiliz reklamcılar bu yıl toplamda 16.14 milyar Sterlin yatırımda bulunacak. Dijital tabandaki reklamlar için ise yaklaşık olarak 8.06 milyar Sterlin kenara ayrılmış durumda. Censuswide (Marin Software) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada ise İngiltere’deki geniş dijital reklam ağı düşünüldüğünde, reklamcıların halen online ve offline reklam entegrasyonuna geçmediği görülüyor. 2015’te durumun çok farklı olması bekleniyor.

Katılımcıların yaklaşık üçte biri, online reklam çalışmalarının diğer tüm alanlarla entegrasyonunu sağladığını söylüyor. Yüzde 54’lük kesim ise online pazarlamadaki birleşimi bir bakıma tamamladıklarını dile getirmiş. İşin daha dikkat çeken tarafı ise yüzde 13’lük kesim de bu birlikteliği sağlayacak herhangi bir çalışmaya imza atmadığını belirtmiş.

Katılım gösteren İngiliz dijital pazarlama yetkililerinin yüzde 46’lık kısmı 2015 yılı içerisinde online ve offline pazarlama birleşimini sağlayacaklarını söylüyor. Hitap edilen müşteri kesimini takip etmek ve onlarla ilgili veri toplamak için hem fiziksel hem de sanal olarak çalışmalarını yürütecek.

Bu arada dijital dünyada ise pazarlama yetkililerinin yüzde 37’si, sanal pazardaki çabalarını en tepeye taşımaya niyetli.

Görünen o ki, pazarlamacılar gelişen ve yenilenen dijital yapı ile birlikte alternatif kanallar üzerinden müşterilerine ulaşmaya gayret ediyor.

Türkiye, 2015’te teknoloji adına neler yapacak?

1

Yeni yıl sadece kişiler için değil, kurumlar ve devletler için de yeniyi temsil eder. Peki Türkiye’nin 2015 planlarında teknoloji adına nasıl bir yol haritası var?

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, 2014’ün son gününde bakanlığı ile ilgili 2015 hedeflerini açıklamıştı. Aynı şekilde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık da…

Bakanlıkların sorumluluk alanları fazla olunca haliyle hedefler de oldukça çeşitliydi. Sizin için, bu hedefler arasında teknoloji ve bilim adına nelerden bahsedildiğini derledik.

TechInside Analizi:
Bakanlık değil de daha alt seviyede bir değerlendirme, daha somut hedeflerle karşılaşmamızı sağlayabilir. Ancak üst düzey kamu yöneticilerinin açıklamaları, “sadece bu kadar mı?” sorusu uyandırmıyor değil…

Türkiye’nin uzaydaki yeri

Bakan Elvan’ın açıklamalarında havacılık ve uzay ayrı bir başlık altında ele alınmıştı. Bu alanda 2014’te 1,1 milyar lira yatırım yapıldığı belirtilirken, 2015’te de aynı düzeyde bir bütçe ayrıldığı açıklandı. Bu bütçenin tamamı uzay araştırmalarını kapsamıyor. İçinde, medyada sıkça gündeme gelen İstanbul’un 3. havalimanı da var.

Bu projeyi bir kenara bırakırksak, yapılacaklar arasında Türksat 4B uydusunun 2015’in ilk yarısında fırlatılması dikkat çekiyor. Bununla birlikte yüzde 25 yerli katkıyla üretilecek Türksat 5A uydusunun ihale hazırlıklarının başlaması ve Türksat 6A uydusunun yapımına başlanması da planlar arasında bulunuyor.

Fiber ağı genişliyor

Türkiye’nin fiber optik altyapısında yavaş da olsa bir gelişim olduğu açık. Bakan Elvan, bunu “2014’te 240 bin kilometreye ulaştık.” sözleriyle açıklıyor. 2015 hedefini fiber altyapı yatırımlarını iki katına çıkarmak olarak açıklayan Elvan’ın bu açıklamasının yerini bulup bulamayacağını görmek için 1 yıl beklemek gerek.

4G için son üç ay

Uzun zamandır Türkiye’de ihalesinin ne zaman yapılacağı tartışma konusu olan 4G şebekesi de 2015 planları arasındaki yerini almış durumda. Bakan Elvan’ın açıklaması 2015’in ilk çeyreğinde ihaleyi gerçekleştirecekleri yönünde. Ancak 2015’in aynı zamanda seçim yılı olması ve 4G için en önemli ihtiyaç kalemi olan fiberoptik altyapının yeterince yaygınlaşmamış olması nedeniyle bu tarihin tutturulma ihtimali çok güçlü görünmüyor.

300 sabit telekom operatöründen 48’i aktif

Kısa bir süre önce gündeme gelen ve sabit telekom operatörlerinin yetkilerininin iptal edilip yeniden düzenleneceği açıklaması da 2015’e taşınan gündem maddelerinden biri oldu.

Bakan Elvan’la birlikte açıklama yapan BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer, 300’ün üzerinde yetkilendirilmiş sabit telekom operatörü olduğunu, ancak bunların 48’inin abonesi bulunduğunu açıkladı. Acarer, yapılan düzenlemenin yoğun bir şekilde çalışan 12 işletmeci için yapıldığını da sözlerine ekledi. 2015’in bu şirketleri nasıl etkilediğini yıl içinde sizlere aktaracağız.

Ar-Ge hedefleri

Ar-Ge ve yerli üretim teşviki, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın 2015 hedefleri açıklamasında ön plandaydı. Sayısal hedefler noktasında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı kadar olmasa da niyetin belirtildiği bu açıklamalardan öne çıkanlar şu şekilde;

Bakan Işık’ın “destekliyoruz” dediği nokta yerli ürün kullanımı. Kamu ihalelerinde yerli ürünlere yönelik yüzde 15’lik desteğin sürdüğünü belirten Işık, kamu ihalelerine girme kriterlerine uygun olmayan firmalara da “teknolojik ürün deneyim” belgesi vermeye başladıklarını belirtti.

Bakan Fikri Işık, ayrıca 2015’te 2014’teki desteklerin sürdürüleceğine değinmiş. Ar-Ge Merkezi destekleriyle ilgili bir düzenlemeyi hayata geçireceklerini belirten Bakan Işık, Ar-Ge yapan üniversite hocalarının elde ettikleri gelirdeki döner sermaye payını düşürerek, araştırmacıların eline geçecek payı yüzde 85 seviyesine çıkaracaklarını kaydetti.

Fujitsu’dan veri güvenliği odaklı monitör

0

Günümüzde donanım ürünleri salt tek bir işi yapmak yerine farklı ihtiyaçları tek elden karşılayan bir yapıyla geliyor.

Bu noktadan hareket eden Fujitsu, veri güvenliği ve enerji tasarrufu için özel sensörler barındıran P24T-7 LED monitörünü tanıttı.

P24T model monitör, sunduğu özellikler arasında tümleşik iletişim uygulamalarıyla entegre olması dikkat çekiyor. Bu kapsamda Microsoft Lync’in desteğini de barındıran ürün, geniş açılı ve kişiye özel ayarlanabilir ekran tasarımıyla geliyor.

P24T, tümleşik iletişim uygulamaları ile yerel entegrasyon sağlarken, arama ve durum göstergesi ile çalışanlara karşılarındaki kullanıcıların görüşmede veya online toplantıda olduklarını görme olanağı da sunuyor.

P24T ile birlikte, ön büro ve satış noktaları ile dijital panolar için de E22 Touch isimli bir modeli duyuran Fujitsu, 21.5 inç’lik yansımasız ekrana sahip bu modeliyle mağaza içi demo noktaları, danışma merkezleri gibi alanlarda ideal kullanım sunuyor.

3D yazıcıların otomotiv sektöründeki rolü artıyor

0

Gün geçtikçe sayıları ve kullanım alanı artan 3D yazıcılar, otomobil üretiminin vazgeçilmezi haline gelebilir. Pazar büyüklüğü tahminleri göz kamaştırıcı.

Şimdilik fazla yaygın değiller, yakınımızda bulunan fotokopici ya da ozalitçi kadar sık görünmüyorlar. Ancak kullanım alanları sınır tanımıyor. Uzaya çıktılar, hatta Mars’taki evleri de onlar inşaa edecek…

3D yazıcılardan bahsediyoruz. Dünya üzerinde, protez üretiminden oyuncaklara kadar çok sayıda yerde karşımıza çıktılar. Kısa bir süre önce Uluslararası Uzay İstasyonu‘ndaki bir model, astronotlar için ingiliz anahtarı çıktısı almıştı. Endüstride, dev makinelerin yedek parça ihtiyacını gidermeye ise çoktan başladılar.

Özellikle ürün geliştirme süreçlerini hızlandıran bu cihazlar bir başka alanda, otomobillerde de payını artırmaya hazırlanıyor. Halen otomotiv endüstrisi, bu cihazları kullanarak 267 milyon dolarlık bir ekonomi oluşturmuş durumda.

3 boyutlu yazıcı pazarını odak alan ve SmarTech tarafından gerçekleştirilen bir araştırma ise henüz sektörün bu alanda yolun başında olduğunu gösteriyor. 2019’daki durumu karşımıza çıkaran araştırmaya göre pazar, 2019 sonunda bugüne oranla yaklaşık 5 kat büyüyerek 1.1 milyar doları aşacak.

Bu denli hızlı artışta ise birkaç farklı sebep var. Birincisi, otomobiller için ayları, hatta yılları bulan ürün geliştirme sürecini kısaltması. Ayrıca şu an büyük endüstriyel tesislerde örneklerini görmeye başladığımız, “yedek parçayı stokta tutmaktansa bu yazıcılarla üreterek bekleme süresini kısaltma” da yakında otomotive yansıyacak.

SmarTech, otomotiv endüstrisinin bu işten elde edeceği gelirin ise 586 milyon dolara yükseleceğini belirtiyor. Kullanılacak malzemelere bakıldığında termoplastik ve fotopolimer öne çıkıyor.

Elbette yüksek mühendislik isteyen her bir parçanın doğrudan bu yazıcılardan alınması şimdilik pek mümkün değil, ancak trafiğe çıkış izni olmamakla birlikte, gösteri amaçlı olarak bir otomobilin motor hariç tüm parçalarının neredeyse 1 günde üretilebildiğini düşünürsek gelecek çok da uzak olmayabilir.

İnternet özgürlüğü bazılarını korkutuyor

0

Geçtiğimiz dönemde Twitter, YouTube ve hatta Facebook üzerinden paylaşılan bir takım hükümet karşıtı içerikler sebebiyle gerçekleştirilen sansür sonrasında gözler ülkemize döndürülmüş, Türkiye’nin web özgürlüğü tartışmaya açılmıştı. Şimdi ise benzeri bir çalkantı Rusya’da yaşanıyor. Rusya devlet başkanı Vladimir Putin, her bir Rus internet kullanıcısını takip etmek istiyor.

Putin geçtiğimiz günlerde imzaladığı bir yasa teklifi ile birlikte ülkesinde de hizmet veren yabancı web bazlı şirketlerin, Rusya’daki internet kullanıcılarını kayıt almasını kararlaştırdı. Yasaya göre Facebook ve Twitter gibi mecralar, Rus internet kullanıcılarının her türlü işlemini kayıt altına alacak ve bu verileri Rus hükümetinin talebi ihtimaline karşın saklayacak!

Rusya’da, aynen ülkemizde olduğu gibi yozlaşma ve yolsuzluğa karşı çıkan seslerin internet üzerinden kısılması çalışmaları güçlendikçe, halk daha çok sanal karşı çıkışlar yapıyor. Halkın sesi olarak görülen bir Facebook grubuna yapılan engellemeler sonrasında, kısa süre içinde onlarca hatta yüzlerce benzeri sayfa açılıyor.

Benzeri bir çalışma ise Pakistan’da gerçekleşiyor. Pakistan geçtiğimiz yılda binlerce farklı içeriğin Twitter üzerinden kaldırılması için defalarca başvuruda bulunmuş. Sansürün bir diğer adresi de pek çok ABD’li markayı otomatikman bloklayan Çin!

NetApp dev satınalmayı duyurdu

0

80 milyon dolarlık yatırımla Riverbed Technology’nin SteelStore ürün grubunu satın aldığını duyuran NetApp, 2015’in üçüncü çeyreğinden itibaren bulut hizmet sağlayıcılarını ve önde gelen yedekleme uygulamalarını destekleyen hibrid bulut çözümlerini piyasaya çıkaracak.

NetApp Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Kurumsal Bulut Genel Müdürü Jonathan Kissane’in de belirttiği üzere “Bulut, yedekleme ve sistem kurtarma pazarındaki en yıkıcı teknolojilerden biri haline geldi. Müşteriler artık her geçen gün veri koruma ve veri yönetimini operasyonlarını nasıl daha iyi çözümler ile birleştirebileceklerini hesap etmeye çalışıyorlar. Ürün portföyümüzü zenginleştiren SteelStore ürün grubu, bu anlamda müşterilerimizin hibrid bulut girişimlerini destekleyecek ve kurumsal verilerini yedekleme ve arşivleme seçeneği olarak onlara bulut depolama entegrasyonu sunacak. Kapsamlı uygulama ve hizmet sağlayıcı ekosistemimizle bütünleşerek işletmelere heterojen bir yedekleme sunacak olan bu ürün grubu, müşterilerimizin yedekleme ve sistem kurtarma ihtiyaçları doğrultusunda bulut teknolojilerinin esnekliğini ve maliyet avantajını önemli ölçüde artıracak.”

Bulutla entegre yedekleme: Şeffaf, verimli ve güvenli 
SteelStore ürün grubu hem NetApp hem de üçüncü parti depolama altyapılarıyla uyumlu çalışıyor. Aynı zamanda sektörün lider yedekleme yazılımları ve hizmet sağlayıcılarını destekliyor. Bu da kullanıcıların mevcut altyapılarını buluta taşımasını kolaylaştırırken, diskten buluta aktarma süreçlerini ve bant temelli teknolojileri sadeleştiriyor. Ayrıca programın temel yapısındaki veri tekilleştirme ve sıkıştırma özellikleri ile depolama masraflarını yüzde 80 oranında azaltıyor. SteelStore ürün grubunun önemli bir özelliği de, bulut ortamlarında sabit ve hareket halindeki veri korumasına yönelik NetApp’ın müşterilerine sunduğu şifreleme ve yüksek güvenlik standartlarını karşılaması. Bu nedenle bulutta şeffaflığını, iş verimliliğini ve veri güvenliğini artırmak için ideal çözümlerden biri olarak ön plana çıkıyor.

Riverbed Technology CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Jerry M. Kennelly, SteelStore ürünlerinin NetApp’a devredilmesiyle ilgili olarak şunları söyledi: “Bugün hibrid bulut ile şekillenen işletmeler için temel yetkinliklerimizi artırmaya ve uygulama performansı altyapısı pazarına yönelik SteelStore ürün grubu gibi etkin çözümler geliştirmeye devam edeceğiz. Veri yönetimi ve depolama alanında lider olan NetApp da bu avantajlı satınalma ile müşterilerinin mevcut yedekleme, arşivleme ve felaket kurtarma sistemlerini buluta taşımalarına imkân tanıyacak.

Dijital vergi artışı Avrupa’yı vuracak

0

Yeni yılın gelişi ile birlikte Avrupa Birliği vergi konusunda da farklı çözümlere yelken açtı. E-Kitap ve akıllı cihaz uygulamaları gibi dijital ürünlerden alınan vergilerin oranlarında ciddi yükselişe gidilebilinir.

Daha önce, 2008 yılında alınan kararlara göre dijital hizmetlerden alınacak olan vergiler, servisi alan müşterinin bulunduğu lokasyona göre belirlenmekteydi. Yeni yasalar ile bu başlıkta değişime gidilebilinir ve Avrupalı hükümetlere yaklaşık olarak ekstra 1 milyar dolarlık yıllık gelir vergisi sağlanımı gerçekleşebilir. 28 ülkeden hangilerinin daha çok vergi alacağı ise henüz belli değil.

Amazon ve Apple gibi ABD devleri, uygun vergi kuralları sebebiyle Avrupa’nın belli ülkelerinde hizmet ve dağıtım binalarını kuruyor ve buradan desteğe devam ediyordu. Bunun farkında olan Avrupa Birliği üyesi devletler de gelirlerini arttırabilmek için farklı bir yola adım atmaya karar verdiler. İrlanda ve Lüksenburg gibi lokasyonlarda bulunan merkezler sebebiyle büyük isimler yakında çok daha fazla vergi ödeyecek.

Son olarak Google ve Apple gibi dünyanın en büyük iki uygulama pazarı sahibi ismi ise dijital satışlardan elde ettikleri gelir için vergi indirimine gitmeyecek, geliştiricilerden yeni ekstra vergileri talep edecekler. Geliştiriciler ise bu bedelleri son kullanıcıdan talep edebilecekler ancak bu uzun süreçte ciddi sıkıntılara sebep olabilir.

CIO’lar, tedarikçi yönetiminde sınıfta kaldı

0

Wall Street CIO’ları son günlerde yaşanana yazılımsal problemlerden dolayı oldukça sıkıntılı. Borsa işlemleri esnasında yaşanan program ve uygulama çöküşleri hem maddi olarak büyük zararlar yaratıyor, hem de bazı markalara karşı olan imajı zedeliyor. Bu sıkıntıları geride bırakmanın çaresi ise pek kolay değil.

Lev Lesokhin‘in paylaştığı bilgilere göre pek çok Wall Street CIO‘su, yazılım ve uygulama konusunda desteği üçüncü parti şirketler ve yazılımcılardan alıyor. Anlık problemlerde talep edilen destek ise her daim yeterli olmuyor. Buradaki en mühim sorun, bir programın düzeltilmesi ya da yamalanması sürecinde yaşanıyor.

Mekanik bir ürünü tamir etmek için belli bir süre biçilebilinirken, bir yazılım ürünü için aynı şey geçerli olmuyor. Yazılımcılar ve çözüm odaklı firmalar her ne kadar iyi performans yakalasalar da, Wall Street gibi anlık kararların çok şeyi değiştirdiği yerlerde bu yeterli olamayabiliyor.

Burada yapılması gereken ise bahsi geçen CIO gruplarının, ortak çalıştıkları yazılımcılarla ürün hizmete girmeden önce çok daha detaylı kriz planlaması yapmaları, üçüncü parti şirketlere anlık destek adına daha yüksek oranda maddi destek sağlanması ve programın teslimi için acele edilmemesi olarak tavsiye ediliyor.

Şirketinizi yeniden yapılandırın

0

Neredeyse her bir endüstriye ait markanın son günlerde düşündüğü dijital dünyada lider nasıl olunur sorusu genellikle yeni iş modelleri, kullanıcı deneyimleri ve farklı kanallar üzerinden yürütülecek tanıtım çalışmaları ile yanıtlanmaya çalışılıyor. Bu konuda yapılan muazzam yatırımlar ile her daim beklenen geri dönüş ise yakalanamayabiliyor.

Her şeyin merkezinde ise markanızı yeniden yapılandırmak yatıyor. Birey merkezli iş modeli sayesinde, müşteri, hitap edilen kitle ya da pazar kanalının ucunda kim varsa ortaya çok daha güçlü bir iş değeri çıkartılıyor. Peki bu yeniden yapılanma nasıl gerçek olur?

1) Bireyi merkeze oturtun
Müşteri kitleniz ya da hizmet sağladığınız şahışların gözünden kendi sektörünüze bakış atın. Onların ihtiyaçlarını, arzu ve beklentilerini gerçekçi olarak detaylandırın. Anketler gibi yöntemler ile kitlenizin alışkanlık ve beğenilerini iyice benimseyin, her şeyin başına onların isteklerini yerleştirin.

2) Marka değerinizi bir bütün olarak şekillendirin
Markanızı ve ifade ettiklerini anlatırken, paylaşırken ya da bunları yenilerken sadece sıradan “güncelleme” çalışmaları yapmayın. Logo ve ürün gruplarının görünümü dışında müşterinin size erişebileceği her türlü kanalı mutlaka yenileyin, değişimi fark edilir kılın.

3) Üç yıllık planlamalar
İleriye yönelik stratejilerinizi üç yıllık süreçler ile değerlendirin. Üç yıl içerisinde sektörünüzde olabileceği kadar, hitap ettiğiniz kimseler için de ne tür değişikliklerin gelebileceğini hesaplayın. İşinizin hangi kollarını güçlendirmeniz elzem ya da hangi kanallar ile daha çok kişiye hitap edebilirsiniz, tek tek hesaplayın.

4) Yeni çözüm ekipleri kurun
Dijitalleşmek sadece işi dijital platforma taşımak değil, ekibinizin de her şekli ile entegrasyona uyum sağlaması demektir. Yeni gruplar oluşturun, farklı planlar yapın, her bir çözüm grubuna değişik çözüm alternatifleri bulmalarını salık verin.

5) Sahip olduğunuz dijital birikimi kullanın
Dijital dünyanın liderliğine soyunmak için her şeyi baştan keşfetmekten öte, bu evrenin kurallarına dair bildikleriniz üzerinden gidin, bilgilerinizi güncelleyin, her şeye tam anlamıyla sıfırdan başlamak zorunda olmadığınızı bilin.

Siber saldırılar hızla artıyor

0

Türkiye’de profesyonel hizmetler alanında 28’nci yılını dolduran Deloitte Türkiye, günümüzde artan siber saldırılara yönelik “Global Siber Güvenlik Yönetici Bilgilendirme Raporunu” hazırladı. Rapor,   geleneksel güvenlik sınırlarının bulanıklaştığı hatta artık tamamen yok olmaya başladığı bir ortama işaret ediyor. Önce cep telefonlarının daha sonra sosyal medyanın ve bulut teknolojilerinin hayatımıza girişi ile işletmelerin geleneksel sınırlarının her geçen gün genişleyerek, “sınırsız” hale geldiğini vurgulayan rapor, artık her ölçekte ve her sektörden kurumların siber güvenlik tehditleri ile karşı karşıya olduğunun altını çiziyor.

Deloitte Türkiye Siber Güvenlik Hizmetleri Lideri Cüneyt Kırlar, “Küçük ve orta seviyeli şirketlere yapılan saldırılarda son bir sene içerisinde yüzde 42 oranında artış olduğu görülmektedir. Bütün şirketler artık risk altında. Günümüzde siber risk sadece bilgi teknolojileri konusu olmaktan çıkmış ve genel bir iş riski haline dönüşmüştür. Bu sebeple de, siber güvenlik konusunun yönetim kurulu seviyesinde masaya yatırılma zamanı çoktan gelmiştir” dedi.

Siber saldırlar en çok web sitelerine yönelik
Örnek vaka analizleriyle farklı sektörlerdeki siber saldırıları inceleyen rapor,  bilgi güvenliği olaylarının yüzde 35’inin web saldırıları, yüzde 22’sinin siber casusluk ve yüzde 14’ünün satış noktası ihlallerinden (POS) oluştuğunu gösteriyor. Siber saldırılar en çok rekabet avantajı, müşteri güveni, kurum itibarı ve marka gibi kolay telafi edilemeyen varlıklara zarar veriyor. Rapor, siber saldırılara karşı duyarlı yedi sektörü inceleyerek bu sektörlerdeki örnek vakalara da yer veriyor.

Bilişim uzmanları da risk altında

0

ESET ve İngiltere’nin önde gelen bilişim oganizasyon kuruluşlarından IPEXPO tarafından yürütülen anket, Londra’da 500 bilişim uzmanının katılımıyla gerçekleştirildi. Katılımcıların yüzde 46’sı iş bilgilerinin de yer aldığı cep telefonlarını kaybettiklerinde ya da kötü amaçlı insanların eline geçtiğinde firmalarının istismara uğrayacağını ya da tehlikeye atmış olacaklarını belirtti. Bilişim uzmanlarının yüzde 39’u, mobil cihazlarını kaybettiklerinde kendilerini zor durumda bırakabilecek fotoğraf ve bilgilerin cihazlarında bulunduğunu aktarırken, yüzde 15’i de telefonlarından çektikleri fotoğrafların güvenliğinden ve gizliliğinden emin olmadıklarını açık yüreklilikle dile getirdi.

Kendinizi Jennifer Lawrence’ın yerine koyun
Çalışma bulgularını değerlendiren ESET Güvenlik Uzmanı Graham Cluley, “Son dönemde sıkça karşılaştığımız ‘ünlülerin telefonlarının ele geçirilmesi ve fotoğraflarının çalınarak internete sızdırılması haberleri’ bir uyarı olarak algılanmalıdır. Çok fazla bilgi içeren cep telefonları, siber suçlular için çok çekici hedeflerdir. Kendinizi Jennifer Lawrence’ın yerine koyun. Çoğu insanın aşağılanmış olacağını düşünüyorum. Cihazlarınızda ne tür bilgiler depoladığınıza dikkat edin. Eğer telefonunuzda yanlış ellere geçtiğinde sizi ya da şirketinizi istismara uğratacak bilgiler varsa silin ve cihazınızın güvenliği birinci önceliğiniz olsun” açıklamasını yaptı.

Verilerinizi uzaktan silin
Graham Cluley, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Uzaktan içerik silme özelliği, telefonunuzu kaybettiğinizde en güçlü silahınız olacaktır. Bir çok insanın bu özelliğe sahip olmaması beni oldukça şaşırtıyor. Bu özellik tam olarak şu demek: Eğer telefonunuzu kaybederseniz, bilgisayarınızdan giriş yapacaksınız ve cihazınızın içindeki bütün verileri silebileceksiniz. Yani cihazınızı bulan kişi, her hangi bir şekilde hiçbir kişisel bilginize ulaşamayacaktır. Eğer yanlış ellere geçtiğinde cihazlarınızda size zarar verebilecek bilgileri saklamayı tercih ediyorsanız, kesinlik uzaktan silme özelliği bulunan güvenlik çözümlerini seçmenizi öneririm” dedi.

Lenovo 2015’e büyüyerek giriyor

0

Lenovo, IBM’in x86 sunucu iş birimini satın almasının ardından entegrasyonun sonlandığını duyurdu. 1 Ocak itibariyle şirket birleşmesinin dünyanın pek çok ülkesinde iş operasyonları ve çalışanlar nezdinde sorunsuz tamamlandığını açıklayan Lenovo, IBM’den 2005 yılında Think markasını satın aldıktan sonra ikinci önemli satın almayı da IBM x86 sunucu iş birimi ile gerçekleştirmiş oldu.

Lenovo’nun kurumsal donanım çözümleri alanında da büyümesini sağlayan bu satın alma, şirketin farklı alanlardaki teknoloji liderliği iddiasını, kurumsal iş çözümleri alanında da sürdürmesini sağladı. Yepyeni bir devrin başlayacağı X86 entegrasyonu ile Lenovo, sunucu pazarında bir üst oyuncu olarak konumlanırken kurumsal donanım ve hizmet yelpazesini de genişletti. IBM’in efsanevi kalite, yenilik ve hizmetleri Lenovo’nun küresel ulaşım ağı, verimliliği ve operasyonel mükemmellik ile birleşerek şirketi sunucu pazarında da çok önemli bir aktör haline getirdi.

Birleşmenin tamamlanmasını yorumlayan Lenovo Türkiye Genel Müdürü Gülfem Çakmakçı şunları söyledi:

“Lenovo Türkiye ailesi olarak IBM x86 takımının aramıza katılmasından büyük mutluluk duyuyoruz. Birleşmenin açıklandığı 1 Ekim’den bu yana önceliğimiz, sunucu sistemlerini geliştirmeyi sürdürürken bir yandan da müşteriler ve iş ortaklarımız için kesintisiz bir geçiş sürecini yönetmekti. Bu birleşme ile kurumsal pazar için de büyük planlarımız olduğunu ortaya koyuyor, PC pazarında gösterdiğimiz başarıyı tekrarlamayı hedefliyoruz.”

Lenovo IBM’in x86 sunucu sistemini ve takibindeki Flex ve x86 altyapılı PureFlex entegre sistemlerini devralarak, bu ürünler üzerindeki yenilikleri sürdürmeye devam edecek. Bir sonraki aşamada, belirli aralıklarla IBM, Lenovo’nun bakım hizmetlerine devam edecek.

Lenovo ve IBM stratejik bir ortaklığa da imza attı. Ortaklık çerçevesinde Lenovo,  IBM’e bir Orijinal Ekipman Üreticisi (OEM) olarak hizmet verecek ve IBM’in endüstri lideri olan depolama ve yazılım portföyünden seçili ürünleri satacak. Bu ortaklık, Lenovo’nun veri merkezlerinde müşteri ihtiyaçlarına daha geniş bir yelpazede destek olmasına imkân verirken daha kapsamlı bir kurumsal bilişim teknolojileri çözümünün de parçası olmasını sağlayacak.

Palm geri dönebilir

0

Bir dönemin PDA’leri ve akıllı telefonlarını üreten ve dünya üzerinde güçlü bir bilinirliğe sahip olan Palm markası geri dönebilir. Uzun yıllar boyunca saygı görmüş olan Palm, webOSNation’ın haberine göre farklı bir isim tarafından satın alınmış.

İddiaya göre Palm’ı bünyesine katan isim Çinli teknoloji şirketi TLC markası olan Alcatel Onetouch! Önemli bir başka bilgi ise Palm.com adresine eriştiğinizde Palm logosunun yanında görüşen Coming Soon ibaresi.

TLC’nin Palm’ı nasıl tekrar hayata döndüreceği şimdilik bir sır olsa da yaklaşmakta olan CES etkinliğinde önemli duyuruların geleceği tahmin ediliyor.

Nasa, Mars gezginini hackleyecek

0

Yaklaşık 10 senedir Kızıl Gezegen Mars‘ta keşif yapan Opportunity adlı keşif aracı yapılan açıklamalara göre hafıza ve bellek problemleri yaşıyor. Nasa’nın araç ile sorumlu olan ekibi ise sebebin flash bellek ünitesinin eskimiş olduğu açıklamasını yapıyor.

Konu hakkında konuşan proje yöneticisi John Callas ise değişken olan ve olmayan iki bellek tipinin bulunduğunu, bunlardan değişken olmayan hafıza modülünün sorun çıkarttığından bahsediyor.

Kısacası keşif aracı veriyi flash belleğe kaydetmek istediğinde başarısız oluyor ve bu sefer değişken olmayan belleğe veriyi aktarıyor. Ancak aracın gücü kesildiğinde enerji ile birlikte verinin tamamı da uçup gidiyor.

Aracın bu ciddi sıkıntısını ortadan kaldırmak içinse yazılımsal bir “saldırı” gerçekleştirilecek, Opportunity‘nin hatalı olan belleği yok sayması sağlanacak.

Teknoloji, çalışan kesim için evrildi

0

Cep telefonları ve internet geçtiğimiz yıllarda iş dünyasında gücünü muazzam seviyeye ulaştırdı ve dünya çapındaki şirketler teknolojinin gücünü fark etti. Dijital teknoloji sayesinde artık sadece iş merkezleri değil, uzaktan erişim sayesinde hem işverenler hem de çalışanlar farklı lokasyonlardan işini görür hale geldi.

Pew Researh’ün online gerçekleştirdiği ankete göre yetişkin internet kullanıcıları, dijital teknoloji sayesinde iş hayatlarını baştan şekillendirmiş. Bunlar hem yarı hem de tam zamanlı çalışanları kapsamakta. Geçtiğimiz yılın sonlarından gelen veriler ise teknoloji firmaları, serbest piyasa şirketleri ve her tür yapının internet ve akıllı telefonların kontrolü altına girmiş olduğu gözlenmişti.

Sosyal medya çalışanlar açısından “işleri” için çok gerekli görülmezken, akıllı telefonlar her şeyin merkezine oturmuş. Öte yandan en önemli veriler dahi e-posta’lar üzerinden paylaşılır hale gelmiş, önceki neslin yaşadığı bilgi hırsızlıkları, spam postalar gibi sorunlar arka planda kalmış.

Araştırmaya katılanların yüzde sadece yüzde 7‘si internetin iş hayatı performansını düşürdüğünü söylerken, yüzde 46‘sı ise aksi yönde görüş bildirmiş.

İşverenler de artık dijital dünyanın nimetlerini kabullenirken, çalışanlar da dahil olmak üzere iş hayatına ait her bir birey, internetin performanslarını yükselttikleri kanaatinde.

Avrupalı girişimci atılımlar için dikkatli

0

Londra’dan Berlin’e kadar çok sayıdaki Avrupalı şirket bilindiği gibi Amerikalı isimlerle rekabet edecek gücü kendilerinde buluyor. Bunların başında ise teknoloji markaları geliyor. Yine de iki şehirdeki Avrupa’nın en hızlı yükselen girişimcileri yatırım için zorluk çekmeye devam ediyor.

ABD’nin teknoloji merkezi Silikon Vadisi geçtiğimiz yıla oranla yatırım akışını sağlayan tutarı iki katına çıkarttı ve 2014’te 22 milyar doları garanti altına aldı. Araştırma şirketi CB’e göre New York merkezli şirketler geçen yıla oranla yatırım miktarını yüzde 44 arttırarak 4.5 milyar dolara ulaşmışlar. Londra’da bu değer sadece 1.4 milyar dolara denk gelmiş.

Öte yandan Alman SoundCloud ve Wooga, hem mühendislerine ödediği maaşlar hem de ödediği kiralar konusunda New York merkezli isimlerin yanına yaklaşamıyor. Berlin’deki teknoloji bazlı girişimler için toplanan yatırımlar 2013’e oranla yüzde 140 artarak 1.1 milyon dolara ulaşıyor.

Bu gibi sebeplerde ötürü de hem şirket sahipleri, hem de yatırımcılar oldukça dikkatli adımlar atmaya gayret ediyor.

BT dünyası 2015’te hangi trendleri izleyecek?

0

Henüz adım attığımız yeni yıl BT şirketleri ve toplulukları için beraberinde hem eski hem de yeni çözümleri getiriyor. Çok sayıda isim halihazırda tercih edilen çözümleri farklı şekillerde kullanmaya devam edecek iken, bazıları da yeni yollara adımını atacak.

1) Bulut teknolojisi
Yeni yılda BT organizasyonları, BT hizmetlerini üçüncü parti bulut hizmetleri sunan şirketlere yönlendirmeye devam edecek, güvenlik endişeleri devam etse de hibrit bulut çözümlerine adım atılacak. Bu sayede masraf ve performans dengesi iyice yükselecek.

2) Otomasyon yükseliyor
İş gücü için yapılan harcamalar doğal olarak aynı seviyede ve hatta belki de daha yüksek bedellere ulaşacak olsa da, otomasyonun yükselişi yeni bir denge getirecek. Bireylerin oluşturduğu çözümler otomasyon sayesinde daha hızlı hale getirilecek, daha hızlı ve hatasız işler hayata geçirilecek. Puppet ve Chef gibi otomasyon araçları ise 20015’te BT grupları üzerindeki baskıyı azaltacak ve masrafların düşününü sağlayacak.

3) Aydınlanma
BT organizasyonları Shadow BT  ve BYOD (Bring Your Own Device) gibi içeriklerin tüketici IT ve bulut hizmet sağlayıcıları tarafından değil, kendi yatırımcılarının beklentileri ile kullanıcı tecrübesi, ulaşılabilirlik ve hizmet konularındaki başarıları tarafından kontrol edildiklerini fark edecek.

Sadece daha iyi hizmet, güçlü uygulama çözümleri, servis hızı ile BYOD konusundaki akılcı yaklaşımların değil, mobil güvenliğin öneminin de farkına vararak, veri güvenliği için güçlenecekler.

4) Daha geniş BT çözüm alanları yaratmak
Şirketler kendilerini yüzüstü bırakan ve zarara sebep olan dışkaynak çözümlerinden uzaklaşacak, hizmet yönetimi ve entegrasyonu ya da çoklu dışkaynak destekleri yönetimi ile yollarına devam edecek. Bu seçim sadece büyük isimlerin önceki dışkaynak çözümlerini değiştirmeleri değil, küçük organizasyonların üçüncü parti çözüm ortaklarını gözdem geçirmeleri ile hayat bulacak. Bu da daha çok çalışan ve yeteneklerine yapılan yatırımlar, yeni ya da elden geçirilmiş ücüncü parti hizmet sağlayıcıları yönetim şemalarını beraberinde getirecek.

5) Büyük veri çözümlerinde yenilenme
Big Data (Büyük Veri) işleme süreci değil, bu işlemleri yürüten kişilerin revizyonu önemli olacak. Büyük Veri teknolojilerinden çok, bu verileri işleyen çalışanların yetenek ve motivasyonları gelişmeyi sağlayacak.

6) Önemli isimler için hayaller
Pekçok marka yöneticisi, Amazon, Google ve Facebook gibi isimlerin başarılı konusunda düşünecek, kendi şirketlerinin nasıl bu seviyeye evrilebileceklerinin planlarını yapacak.