Lenovo’nun Accelerate etkinliğindeki kurumsal çözümler

0

Lenovo, AR platformundan IoT’ye değişen çözümlerini dün tanıttı

Lenovo’nun dün düzenlediği Accelerate etkinliği ele alan ilk yazımızda şirketin tanıttığı donanımları anlatmıştık. İkinci yazımızda ise ağırlığı yazılım tarafındaki çözümlerini değerlendireceğiz.

Lenovo’nun AR uygulamaları için yeni platformu: ThinkReality

 Burada karşımıza önce ThinkReality çıkıyor. Lenovo’nun akıllı işletme girişiminin bir parçası olarak oluşturulan ThinkReality,  kurumlara hem yazılım hem de donanımdan oluşan çözüm tabanlı bir yaklaşım getiren yeni kurulan bir alt marka. ThinkReality şirket çalışanlarının yardım almak, onarım sürelerini azaltmak, hataları ortadan kaldırmak, karmaşık iş akışlarını kolaylaştırmak, eğitim kalitesini artırmak, işbirliği yapmak ve paradan tasarruf etmek için AR uygulamalarını kullanmalarına yardımcı olmak için tasarlandı. ThinkReality platformu, kullanıcıların gerçek dünyadaki 3D dijital bilgileri birleştirmelerini, etkileşimlerini ve ortak çalışmalarını sağlayarak bağlamsal farkındalıklarını ve etkinliklerini geliştirmelerini sağlıyor. Platform, aygıt ve buluttan bağımsız ve kurumsal müşterilerin AR ve VR yazılım uygulamalarını birden fazla işletim sistemi, bulut hizmeti ve ThinkReality A6 gibi aygıtlarda benimsemelerini ve yönetmelerini kolaylaştırıyor.  ThinkReality çözümleri portföyündeki ilk cihaz olan ThinkReality A6, çalışanlarının verimliliğini artırmak isteyen kurumlar için hem basit hem de karmaşık AR çözümlerini dağıtmak için kullanılabilecek, hafif, başa takılan, eller serbest mobil bir cihaz. Ağırlığı 380g ve göz başına 1080p çözünürlükte 40 derecelik diyagonal görüş alanına sahip olan A6, sınıfındaki en hafif ve tam donanımlı AR kulaklıklardan biri. 

Lenovo’nun IoT tarafındaki çalışmaları

Donanım ve PC’ler ile tanınan Lenovo, ThinkIoT  ile işletmeleri daha akıllı hale getirmeye devam ediyor. Bir IoT cihazının, bir ortamdaki çeşitli tekrarlanan eylemlerden bilgi toplar ve ardından işyeri verimliliğine ve optimize edilmiş performansa ilham vermek için verileri analiz ettiğini belirtelim. Şirketin ThinkIoT portföyünde, ThinkCentre Tiny veya tamamen yeni ThinkCentre Nano IoT ve EPC300 gibi güçlü bilgi işlem aygıtları ve yüksek güçlü akıllı kameralar ve yüz tanıma gibi bir dizi sensör tanıma cihazları bulunuyor.  Perakende işletmeler için aynı derecede değerli olan otomatik bilgisayar görüntülemeli kasiyer prototipi şu anda Lenovo’nun Pekin kampusunda  test ediliyor.  Uzun kuyrukları bitirmek ve fiyat hatalarından kaçınmak isteyen geleneksel işletme sahipleri, kısa sürede kendini kontrol etmede nesne tanıma teknolojisini kullanacaklar. Entegre kamera, işlemci ve sensörlerle geleceğin bu akıllı perakende çözümü, müşterilerin satın aldığı ürünlerinaynı anda taramasını sağlıyor ve barkodları algılama ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Ayrıca sanal cüzdanla ödemeye müsaade etmesi de diğer bir özellik.

Lenovo kurumlara yönelik yeni akıllı cihaz ve çözümlerini tanıttı

0

Lenovo bugünkü etkinlikte kurumsal kullanıcılar için cihazlarını tanıttı

Lenovo kurumsal kullanıcılara hitap eden PC’lerini bugün tanıttı. ABD’ni Florida eyaletindeki Orlando şehrinde düzenlenen Transform 3.0 Accelerate etkinlikte kurumsal şirket yöneticileri, KOBİ satın alma yetkilileri ve teknoloji meraklıları bir araya geldi. Transform 3.0 Accelerate  etkinliğini Türkiye’den sadece Shifdelete.net ve Techinside.com takip etti.

Lenovo Transform 3.0 Accelerate toplantısında PC’lerden artırılmış gerçekliğe, nesnelerin internetinden (Io) güvenlik çözümlerine değişen noktalar öne çıktı. Lenovo etkinlikte ayrıca yeni dizüstü serisini de kullanıcılarına sundu. Bu serideki cihazlar arasında ThinkCentre Nano, ThinkBook ve the ThinkPad X1 Extreme Generation 2 yer alıyor. Ultra-taşınabilir boyutta güçlü performans sunmak üzere tasarlanan ThinkCentre M90n,  en kompakt ticari masaüstü serisi olarak tanıtılıyor. Geleneksel masaüstlerine göre üçte bir daha küçük boyuttaki ThinkCentre Tiny ise yüzde 30 enerji tasarrufu sağlamasıyla dikkat çekiyor. Bu özelliğiyle de bilhassa çağrı merkezi gibi çalışma alanların yerden tasarrufa vurgu yapıyor.  

ThinkCentre M90n-1 ile yerden tasarruf 

Piyasadaki en küçük form faktörü ile ThinkCentre M90n-1 Nano, cihazı dikey olarak kullanan kullanıcıya yerden tasarruf sağlayan bir kolaylık ve yönetilebilirlik vadediyor.  . ThinkCentre Nano, uyumlu bir USB Tip-C monitör veya Tip-C yuvası ile kolayca çalıştırılabiliyor.  Sessiz çalışan enerji tasarruflu olarak tasarlanan ThinkCentre M90n-1 Nano IoT daha geniş bir termal aralığa (0-50 ° C) sahip ve üretim gibi ısının yüksek olduğu ortamlarda da kullanılabiliyor. Güvenli bir IoT Ağ Geçidi olarak ThinkCentre Nano IoT, çevresindeki gerçek zamanlı yanıt vermeyi gerektiren IoT cihazları için işleme ve güvenlik sağlamak üzere kullanım alanı buluyor.  Nano IoT ayrıca daha zorlu ticari ortamlarda bile, bağlı IoT çevre birimleri, sensörler ve cihazlar arasında hızlı bilgi aktarımını sağlayarak duyarlılığı ve güvenilirliği artırıyor.  

KOBİ’ler için yeni alt marka: ThinkBook 

Lenovo ayrıca modern tüketici odaklı cihazların taşınabilirliğini ve kullanım kolaylığını kucaklayan yeni ve ultra ince dizüstü bilgisayar serisiyle başlayan ThinkBook özel yeni bir alt marka tanıttı. Bu seri KOBİ’lere hitap ediyor. 13 inç ve 14 inçlik bir modelde bulunan ultra ince ThinkBook S serisi, güvenlik, güvenilirlik ve destek hizmetleri gibi temel şartlardan taviz vermek istemeyen iş alıcıları için tasarlandı.  Etkinlikte tanıtılan diğer bir cihaz da ThinkPad X1 Gen 2 oldu.  Gelişmiş iş kullanıcıları için üretilmiş olan ThinkPad X1 Extreme Gen 2, yüksek performanslı bilgi işlem ihtiyaçlarının yanı sıra mobil yaşam tarzlarına uygun mükemmel ince ve hafif Windows 10 dizüstü bilgisayar olarak dikkat çekiyor. Dolby Vision ve Dolby Atmos hoparlör sistemine sahip daha parlak, isteğe bağlı 4K OLED dokunmatik ekran içeren artırılmış eğlence özellikleriyle ThinkPad X1 Extreme Gen 2, video ve fotoğraf düzenlemeden grafik işlemeye kadar yoğun veri yükü için tasarlanmış 15 inçlik bir güç dizüstü bilgisayar.   

Ürün

Başlangıç fiyatı (KDV hariç)

Çıkış tarihi

ThinkBook 13s (EMEA’da 14s)

€699

Haziran 2019

ThinkPad X1 Extreme

€1499

Ağustos 2019

ThinkCentre M90n Nano

€799 

Ağustos 2019

ThinkCentre M90n Nano IoT

 €649

Ağustos  2019

 

Kuveyt Türk, Architecht ile teknolojik yatırıma ve dönüşüme hız veriyor

0

Katılım bankasının  teknolojik yatırımları devam ediyor

Kuveyt Türk’ün inovatif ürün ve hizmetleri, yüzde 100 Kuveyt Türk sermayesiyle kurulan Architecht Bilişim Sistemleri  tarafından 2015 yılından bu yana ulusal ve uluslararası arenada pazarlanıyor. Bankacılık sektöründe yeni teknolojilerin adresi haline gelen Architecht şirketinin ana uzmanlık alanları arasında finansal teknolojiler, güvenlik teknolojileri, alternatif kanal çözümleri, yazılım geliştirme, destek ve danışmanlık hizmetleri yer alıyor.

Architecht’e üst düzey atama

Bankacılık ve finans alanında 15 yılı aşkın tecrübesi bulunan Dr. Mücahit Gündebahar, Architecht’e Genel Müdür olarak atandı. 10 yıldır çatısı altında bulunduğu Kuveyt Türk’te önemli başarılara imza atan Gündebahar, son olarak Bilgi Teknolojileri Grup Müdürü olarak çalışmalarını sürdürüyordu.

İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden 1997 yılında mezun olan Mücahit Gündebahar, yüksek lisansını Bilgi Üniversitesi’nde işletme üzerine, doktorasını ise Haliç Üniversitesi’nde tamamladı. Mayıs 2019 itibarıyla yeni görevine başlayan Mücahit Gündebahar ile süreçlerin dijitalleştirilmesi, teknolojik ürünlerin geliştirilmesi, inovatif ürün ve hizmetlerin global dünyaya pazarlanması gibi alanlarda daha aktif olunması hedefleniyor.

 

Kurumsal e-posta dolandırıcılarına karşı koymanın altı yolu

0

BEC saldırıları 12,5 milyar dolar zarara yol açtı

Dikkatli ve araştırmacı siber saldırganların uyguladığı ve tespit etmesinin oltalama saldırılarına göre daha zor olduğu kurumsal mail dolandırıcılığı saldırıları (BEC), çalışanları onlara tanıdık gelen bir kimlik üzerinden kandırarak ekiplerine bu konuda yeterli eğitim vermeyen şirketlere büyük sorun yaratıyor. 2018 sonu itibariyle yarattığı toplam global zararın 12,5 milyon doları aştığı BEC saldırılarına karşı kullanıcı eğitimlerinin, düzenli test ile raporlamaların ve yapay zeka tabanlı tespit teknolojilerinin uygulanması gerektiğini belirten Komtera Teknoloji güvenlik uzmanları, şirketlerin BEC’den etkilenmemesi için 6 önemli tavsiye paylaşıyor.

 

  1. Herkesin e-posta dolandırıcılığının (BEC) ve telefon dolandırıcılığının (vishing) farkında olduğunu sanmayın. Güvenlik uzmanlarının çoğu e-posta dolandırıcılığının kullanıcılar arasında bilindiğini düşünse de, durum aslında hiç de öyle gözükmüyor. Oltalama ve hedefli oltalama saldırılarını birbirinden ayırt edemeyen çalışanlar, BEC’in telefon versiyonu olan vhishing’in de genelde farkında olmuyor. Ayrıca, bu iki saldırının kombinasyonları da siber saldırganlar tarafından uygulanıyor. Siber saldırganlar, dolandırıcılık amacıyla yolladıkları bir e-postanın ardından hedefledikleri kişiyi telefonla da arayarak çalışanın üzerinde baskı yaratmaya çalışabiliyor. Bu nedenle şirketlerin kullanıcıları eğiterek onların tehlikenin farkında olmalarını ve birbirine benzeyen ama farklı olan bu saldırıları ayırt etmelerini sağlaması gerekiyor.
  2. Çalışanların güvende hissedeceği bir ortam yaratarak vakaları anlatmalarını sağlayın.  E-posta dolandırıcılığına kurban giden çalışanlar, genelde işlerini kaybetmekten ya da yasal süreçlerle başlarının belaya girmesinden korktuklarından dolayı durumu anlatmaktan çekiniyor. Şirketlerin öncelikle çalışanlara problem anında kime ve nereye vakayı raporlayabileceklerini öğretmesi ilk adımı oluşturuyor.
  1. Eğitimleri uzun dönemlere yayın. Şirketlerin BEC ve vishing saldırılarına karşı çalışanlarına uzun dönemli bir eğitim programı uygulaması, onların kurbana dönüşmesini büyük oranda engelliyor. Yıl boyunca aylık ya da birkaç ayda bir video ya da diğer materyaller ile sunumlar, oltalama, BEC ve vishing simulasyon testleri ile eğitim ve alıştırma sağlanması bu anlamda önlem taşırken, çalışanların bu testlerde nasıl performans gösterdiğine dair verilerin saklanması da yararlı oluyor. Testler aracılığıyla her bir kişinin gelişmesinin takip edilmesi de hangi konularda daha yüksek bir risk profili bulunduğunu belirleyerek eğitimlerde o alana daha fazla odaklanılmasına imkan veriyor.

 

  1. Açık kurallar ve prosedürler yaratın. Kurumsal e-posta veya telefon dolandırıcılığı gibi sosyal mühendislik tehditlerine karşı ne yapılması istenildiğinin net bir şekilde belirlenerek anlatıldığı ve özellikle yeni çalışanlara kısa sürede öğretildiği bir sistem, BEC saldırılarına karşı soru işaretlerini engelliyor. Bu kuralların, nasıl ve ne zaman bir fon transferinin belli bir çalışandan istenebileceğine dair bir kılavuz içermesi, kurbanların kendilerine para gönderilmesini sağlamaya çalışan siber saldırganlara karşı koruyor.
  2. Teknolojinin nerede yardımcı olabileceğini bilin. BEC’i anında önleyecek bir saldırı bulunmasa da, teknolojiden alınabilecek yardımlar neyse ki bulunuyor. Davranışsal analiz araçları gibi araçlar, maillere yerleştirilerek kullanıcı bilgilerini çalmayı amaçlayan zararlı ek ile bağlantılarını kontrol ediyor. E-posta adresi ve içeriği üzerinde gerçeklik analizi yapan makine öğrenme teknolojileri büyük fark yaratırken, eğitim videoları, oltalama testleri ve takip raporları alanlarında da teknolojik araçlar destek sağlayabiliyor.
  3. Siber güvenlik sigortanızın BEC’i kapsadığından emin olun. Güvenlik sigortası şirketlerinden bazılarının hizmetleri, BEC ve vishing sonrası oluşan kayıpları karşılamayı kapsamıyor. Bazıları ise sadece bilgisayar üzerinden yapılan dolandırıcılıkların zararını karşılamayı kabul ederek telefon dolandırıcılıklarını kapsamları dışında tutuyor. Şirketlerin sigorta firmalarıyla anlaşma yaparken bu hususa da dikkat etmesi ve gerekirse bir avukat yardımıyla anlaşmaya böyle bir madde ekletmeye çalışması, ileriki kayıplardan oluşan zararları önlüyor.

Türkiye’de en temiz hava Ardahan, en kirli hava Kahramanmaraş’ta

0

Kirli hava 52 bin kişinin erken ölümüne neden oldu. Bu, Türkiye’de trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin yedi katı

Sağlık ve çevre alanında faaliyet gösteren 17 kurumun oluşturduğu Temiz Hava Hakkı Platformu, 2016 – 2018 yılları arasında Türkiye’deki hava kirliliğini ve bunun sağlık üzerindeki etkilerini değerlendirdiği çalışmasını paylaştı. 7 Mayıs Dünya Astım Günü’nde yayınlanan ‘Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri: Kara Rapor’, Türkiye’de hava kirliliğinin Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerdiği seviyelere indirilmesiyle önlenebilecek can kayıplarına odaklanıyor. Çalışma, bu yönüyle Türkiye’de bir ilk.

Araştırmaya göre, 2017’de yaşanan 30 yaş üstü toplam 399 bin 25 ölümün (kazalar/dışsal yaralanmalar hariç) 51 bin 574’ü hava kirliliğinden kaynaklandı. Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Buket Atlı “Türkiye’de 2017’de hava kirliliği, trafik kazalarının yedi katı can aldı. Rapor, hava kirliliğinin DSÖ’nün kılavuz değerlere indirilmesi durumunda, ölümlerin yüzde 12,9’unun önlenebileceğini gösteriyor” dedi.

En fazla ölüm İstanbul’da 
Hava kirliliği nedeniyle en fazla ölümün yaşandığı ilk üç il İstanbul (5.851), Bursa (3.098) ve Ankara (2.139) oldu. Bunları sırasıyla İzmir (2.518), Konya (2.082), Manisa (1.957), Mersin (1.628), Balıkesir (1.452), Adana (1.417) ve Antalya (1.226) takip etti.

Platform bileşenlerinden Halk Sağlığı Uzmanları Derneği temsilcisi Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, 2017’de hava kirliliği kaynaklı ölümlerin tüm ölümlere oranla en fazla olduğu illerin Iğdır (yüzde 25,5), Kahramanmaraş (yüzde 25,1) ve Afyon (yüzde 23,7) olduğunu belirtti. Raporda, bu illerdeki sanayi tesisleri, kömürlü termik santraller ve evsel ısınma amaçlı kömür kullanımının, özellikle coğrafi koşullar dikkate alındığına kirliliğin ana sebebi olduğu vurgulandı.

En kötü Kahramanmaraş, en iyi Ardahan
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan ölçümlerdeki veriler yetersiz olduğu için, 2018’de sekiz ildeki (Bolu, Eskişehir, Kastamonu, Kırıkkale, Kütahya, Muş, Şırnak, Uşak) hava kalitesine dair hesaplama yapılamadı. 73 ildeki hava kalitesi, ulusal mevzuattaki sınır değerlere göre değerlendirildiğinde ise 44 ilde kirli hava solunduğu ortaya kondu.

Platform bileşenlerinden TEMA Vakfı Çevre Politikaları Bölüm Başkan Yardımcısı Özlem Katısöz, “Havası kirli olan Kahramanmaraş, Manisa ve Muğla’da kömürlü termik santraller işletiliyor. 2018 yılında havası en kirli şehir olan Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde, halihazırda faal durumdaki iki kömürlü termik santralin çok yakınına altı yeni santralin daha inşa edilmesi planlanıyor. Planlanan santraller yapılırsa şehirdeki hava kalitesini daha da düşürecek” diye konuştu.

2018 yılında DSÖ’nün önerdiği hava kirliliği limit değerlerini karşılayan tek il ise Ardahan. Son üç yılda hava kalitesi iyi düzeyde olan, yani DSÖ sınır değerlerine çok yakın olup ulusal sınır değerleri karşılayan iller ise Artvin, Rize, Kırşehir ve Tunceli.

KOAH ve kısırlık üst sıralarda
Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri: Kara Rapor’da hava kirliliğinin neden olduğu sağlık sorunlarına da dikkat çekildi. Çocukların hava kirliliğinden yetişkinlere göre daha fazla etkilendiğini söyleyen Platform bileşenlerinden Türk Tabipler Birliği temsilcisi Doç. Dr. Gamze Varol, hava kirliliğinin bebeklerde düşük doğum ağırlığı, otizm, diyabet (Tip 1), ani bebek ölümü sendromu, astım, KOAH, bronşiolit ve bronşit, zatürre ve zeka geriliği görülme riskini artırdığının altını çizdi.

Hava kirliliğinden kaynaklanan hastalıklar arasında en sık görülenleri alt solunum yolu enfeksiyonları ve KOAH. Tüm alt solunum yolu enfeksiyonları ölümlerinin yüzde 27,5’ini ve tüm KOAH ölümlerinin yüzde 26,8’ine hava kirliliğine bağlı. Ayrıca doğurganlığı etkiliyor, düşük, kısırlık ve sperm kalitesinin düşmesi gibi sorunlara sebep olabiliyor.

BtcTurk’te kripto para ile alım satım başladı

0

BtcTurk | PRO’ya BTC ve USDT pariteleri eklendi

BtcTurk, kullanıcılarının farklılaşan ihtiyaçlarına yönelik ürün ve hizmetler sunma yaklaşımıyla profesyonel kripto para yatırımcıları için hayata geçirdiği BtcTurk | PRO’ya USDT ve BTC paritelerini de ekledi.

Sadece BtcTurk | PRO üzerinden erişilebilecek bu yeni pariteler şu şekilde:

  • USDT Pariteleri: ETH/USDT, LTC/USDT, XRP/USDT, XLM/USDT
  • BTC Pariteleri: ETH/BTC, LTC/BTC, XRP/BTC, XLM/BTC

Bu paritelerin BtcTurk | PRO’ya eklenmesi ile birlikte, kullanıcılar BTC/USDT’ye ek olarak BtcTurk’te bulunan tüm kripto paralarda Türk Lirası kullanmadan da alım satım yapabilecek. BtcTurk | PRO’da detaylı bilgi içeren ekranlar, araçlar, raporlar ve kullanıcılara sunulan yeni güvenlik uygulamaları yer alıyor. 

BtcTurk | PRO aşağıdaki özellikleri ile ön plana çıkıyor:

  • Fiyat grafiklerinde, Tradingview tarafından sağlanan halka açık indikatörler ve çizim araçlarının kullanımı
  • İstenilen aralıklarla çok sayıda göstergeyi barındıran raporlara ulaşım
  • İşlem yapılmak istenen kripto paraların fiyat grafikleri ve derinlik tablosunun aynı sayfada takibi
  • API ile gerçek zamanlı ve geçmiş verilere anında erişim
  • OAuth2 ile hesabı 3. parti uygulamalara (örn. Matriks Trader) bağlanabilme

 

TürkTraktör, yeni akıllı tarım uygulaması Tarlam Cepte ile çiftçilerin yanında

0

Şirket, çiftçilere tarımsal konularda tavsiyeler vererek destek sağlayan yeni mobil uygulaması Tarlam Cepte’yi piyasaya sunuyor

TürkTraktör, tarımda teknoloji kullanımı ile karar desteği sağlayacak kullanıcı dostu bir dijital uygulama olan “Tarlam Cepte” hizmetini sunuyor.  Şirket, tasarladığı yeni uygulama ile çiftçilere tarımda girdi maliyetlerini azaltacak ve operasyonel verimliliği artıracak tavsiyelerde bulunarak onlara katma değer sağlamayı hedefliyor.

Çiftçilerin ihtiyaç duyacağı tüm bilgiler Tarlam Cepte uygulamasında

Tarlam Cepte uygulamasını akıllı cep telefonu veya tabletlerine indiren kullanıcılar; ücretsiz olarak bulundukları bölgenin hava durumundan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın verdiği tarımsal hibe/desteklere ilişkin duyurularına, hal/borsa fiyatlarından mazot, gübre ve ilaç fiyatlarına kadar pek çok güncel bilgiyi  edinebiliyor.

Her bölgeye ve araziye özel tasarrufu artıracak ipuçları

Tarlam Cepte’nin kullanıcılarına ücretli olarak sunduğu hizmetler ile de çiftçiler, tarım yaptıkları arazi parçalarının harita üzerinde tanımlanarak izlenmesine imkân tanıyan “kişiye özel” takip sistemine sahip oluyor. Çiftçiler kendi arazilerini uydu haritası üzerinde işaretledikten sonra bu bölgeye ve araziye özel meteorolojik risk uyarılarını alıyor, mahsul sağlığını düzenli olarak takip edebiliyorlar. Çiftçinin ihtiyaçlarını bugünden öngörerek tarımın geleceği için yatırımlarına devam ettiklerini belirten TürkTraktör Genel Müdürü Aykut Özüner “Ülkemizin dört bir yanında tarım yapılıyor ve yaklaşık 5 milyon kişi tarım sektöründe istihdam ediliyor. Bu gerçekten hareketle, Tarlam Cepte uygulamamızda 81 ilin ve bu illere bağlı ilçeler ile köyler bazında 33 bin lokasyonun verilerinin alındığı bir sistem kullanıyoruz. Belli parametreler ile saatlik güncellenen hava durumu değişimleri ve kuraklık ölçüm raporlarını uygulamada görebiliyoruz. Bunun yanı sıra kullanıcılara sağlanan en önemli faydalardan biri de erken uyarı sistemi. Anlık bildirimler ile çiftçilerin tarlalarına yaklaşan aşırı yağış, dolu, fırtına gibi hava olaylarının oluşturabileceği tehditlere karşı önlem alabilmelerine olanak veriliyor” dedi.

 Lokasyon temelli uydu desteği ile geriye dönük veri kontrolü

Kullanıcılar, lokasyon temelli uydu destekli bitki sağlığı takibi hizmeti sayesinde kontrol edilmesi gereken alanları görerek potansiyel kayıpların önüne geçebilirken, ürünün büyüme dönemlerine göre toprak işleme, sulama, gübreleme, ilaçlama gibi yetiştiricilik aktivite önerilerini de tarla konumuna özel olarak alabiliyor. TürkTraktör Genel Müdürü Aykut Özüner, uygulamanın geçmiş 30 yıllık verileri değerlendirerek tarla konumuna özel geleceğe yönelik kuraklık öngörüsü sunabilmesinin önemini vurguluyor. Bu sayede çiftçiler, seçili tarlaları için kuraklık bilgisini sezon başında tahmini olarak alabiliyor. Aynı zamanda bu veriler ile tarlanın geçmiş kuraklık durumu kıyaslanarak, satın alma veya yatırım kararı verilmesinde kullanıcıya yol gösteriliyor.

Uygulama http://www.tarlamcepte.com internet sitesinden ve  Google Play ile App Store üzerinden indirilerek kullanılabiliyor.

Elektrikli ve otonom araçlar için paylaşımlı şarja büyük ödül

0

OİB’den otomotivin geleceğini tasarlayan yerli projelere 250 bin TL ödül

Türkiye’nin otomotiv sektöründe sadece üretim değil, aynı zamanda Ar-Ge, Yenilik ve Tasarım Merkezi olması vizyonu ile hayata geçirilen “Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışması”nda ödüller sahiplerini buldu. Türk otomotiv endüstrisinin ihracattaki tek temsilcisi olan Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) tarafından 2012 yılından bu yana Ticaret Bakanlığı desteği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) koordinatörlüğünde gerçekleştirilen yarışmada, birinciliğe Oğuzhan Sarıtaş liderliğindeki ekibin hazırladığı Car4Future Technologies girişim projesi ile layık görüldü. Dereceye girenlere toplam 250 bin TL ödülün dağıtıldığı yarışmada Car4Future Technologies girişim projesi, dünya otomotiv endüstrisinin geleceğini oluşturan ve ağırlığını her geçen gün hissettiren elektrikli ve otonom araçlara yönelik blok zinciri ile geliştirdiği şarj enerji paylaşım ağıyla 70 bin TL’lik büyük ödüle hak kazandı.

Yarışmada ilk beşe giren projeler

1.Car4Future Technologies (70 bin TL ödül)

Elektrikli ve otonom araçlar için blok zinciri ile şarj enerji paylaşım ağı geliştirdi.

2.Sensemore (60 bin TL ödül)

Sensemore, kestirimci bakım, kalite kontrol ve Ar-Ge alanında kullanılmak üzere sensörler ile donatılmış bir donanım, mobil aplikasyon ve bulut yazılım çözümü geliştirdi.

3.Parxlab (50 bin TL ödül)

Park noktalarına yerleştirilen kablosuz, uzun ömürlü, yüksek teknolojili sensörler ve bu sensörlerden gelen verileri işleyen yapay zeka teknolojisi ile sürücülere boş park noktalarını ve işletmeye park noktasında oluşan veriyi göstererek hem sürücü hem de işletme tarafında yüzde 50-60 oranında verim artışı sağlıyor.

  1. ENLIL-Dikey Eksenli Rüzgar Türbini (40 bin TL ödül)

Metrobüs ve Karayollarında araçların ürettiği rüzgarı kullanarak yenilenebilir enerji üreten ve üzerinde bulunan sensörler ile şehir hakkında verileri elde eden akıllı rüzgar türbini geliştirdi.

  1. AR Flip (30 bin TL)

Otomobil ve ticari araçların ön camlarına Augmented Reality (Artırılmış Gerçeklik) entegrasyonu, aerodinamiğin iyileştirilmesi, kör nokta faktörünü ortadan kaldırma, sanal sürücü asistanlığı, akıllı sürüş, güvenlik ve konfor iyileştirmeleri geliştirdi.

eSIM teknolojisi eCall ile hayatımıza giriyor

0

1 Nisan 2018 yılında itibaren tüm yeni otomobiller için eCall sistemi zorunlu hale getirildi. AB üyesi 28 ülkeyle birlikte ülkemizde de bu zorunluluk uygulanmaya başlıyor. Otomobillerde yer alan eCall sistemi sayesinde, kaza ya da yoldan çıkma gibi durumlarda otomobil 112’yi kendi başına arayabiliyor. Tabii bu aşamada eSIM teknolojisi ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bu teknolojisi eCall ile hayatımıza girecek. 

Emergency Call’un kısaltması olan eCall’un Türkçesi acil arama. Otomobillerde bulunan bu sistem sayesinde otomobil, kaza ya da yoldan çıkma gibi durumlarda acil arama yapabiliyor. Artık bu sisteme sahip olmayan otomobillerin ithalatı da yapılamayacak. Sistem için ihtiyaç olan tek bir şey var; eSIM teknolojisi.

Yerli operatör zorunluluğu var 

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ülkemize ithal edilecek eSIM teknolojisine sahip otomobillerin güvenlik nedeniyle, kullanılan operatör profillerinin Türkiye’den yönetilmesini zorunlu hale getirdi. Karara göre, eSIM uzaktan yönetimi ile ilgili yapı Türkiye’de tesis edilecek ve bu sayede hayati önem taşıyan, güvenlik zafiyeti oluşturabilecek hassas veriler de Türkiye sınırları içerisinde kalmış olacak.

BTK, yerli eSIM uzaktan yönetim sistemini zorunlu kıldı ve yerli malı belgesi şartı getirdi. Kararın gerekçesinde bilgi ve haberleşme teknolojilerinde etkin rekabetin sağlanması, abone değişimi sürecinde yaşanabilecek olası sorunların en aza indirilebilmesi, tüketici haklarının ve kişisel verilerin yurtdışına çıkarılmasına engel olunarak korunması yer alıyor.

Yurt dışından gelen SIM kartlar numara taşıma işleminde tekrar kullanılamıyor. Yenisiyle değiştirilmesi gerektiği için de ülke olarak ciddi bir maliyete katlanmak zorunda. 50 milyon SIM kart değişikliği olması durumunda, bunun ülkemize maliyeti yaklaşık 75 milyon TL. Türkiye, eSIM teknolojisi ile birlikte 75 milyon TL’lik SIM kart maliyeti de ortadan kalkacak.

Yeni nesil otomobillerle ilgili Gartner, Machina gibi önemli araştırma şirketlerinin yaptığı araştırmalar 2020 yılında her beş araçtan birinin mobil ağ bağlantısı sayesinde global ağa bağlanacağına işaret ediyor.

Instagram’dan Ramazan’a özel kamera efekti

0

Instagram, Ramazan’a özel kamera efekti tasarladı

Instagram bu hafta ilk Ramazan kampanyasını duyurdu. #MonthofGood (#İyilikAyı) kampanyası, insanları iyiliği kutlamaya ve paylaşmaya davet eden Instagram,  insanları kutlamalarını ve iyi niyetlerini eğlenceli ve yaratıcı bir şekilde paylaşmaya teşvik etmek adına Instagram, kampanya kapsamında yeni bir kamera efektini kullanıma sundu.

İyilik büyük bir jest olmak zorunda değil

Kampanya ve kamera efektiyle ilgili Instagram MENA ve Türkiye Stratejik Ortak Yöneticisi Samer Jamal, “Instagram, içinde farklı kültürleri barındıran küresel bir topluluk ve Ramazan ayı platformda kutlanan en büyük kültürel anlardan biri. Verilerimiz, Ramazan ayının insanların iyi niyetlerini paylaşmak için Instagram’a yöneldiği ve iyilik ve yardımla ilgili kelimelerin önemli oranda arttığı bir dönem olduğunu gösteriyor. İyilik büyük bir jest olmak zorunda değil. Hatta, küçük ve beklenmedik şeylerin birinin gününe etkisi çok büyük olabilir. Bu yüzden, Instagram’da insanların iyi niyetlerini ve kutlamalarını eğlenceli ve yaratıcı bir şekilde paylaşmalarını sağlayacak #MonthofGood (#İyilikAyı) kampanyamızı ve ilk Ramazan kamera efektimizi duyurmaktan mutluluk duyuyoruz.” dedi.

INTER by MNGkargo, Çin’in online alışveriş devi DHgate’le işbirliği yaptı

INTER by MNGkargo markasıyla hizmet veren MNG Kargo, Çin’in online alışveriş devi DHgate ile işbirliğine imza attı

MNG Kargo’nun yurtdışı taşımacılık alanında hizmet veren markası INTER by MNGkargo erişim ağını genişletmeye devam ediyor. Çin’in online alışveriş devi DHgate ile anlaşan INTER by MNGkargo, DHgate’in Türkiye ayağındaki tüm operasyonları yürütecek. 2015 yılından beri Türkiye pazarında olan DHgate, dünyanın en büyük 5. cirosuna sahip e-ticaret sitesi. Çin Halk Cumhuriyeti’nde B2B e-ticaret pazarının ilk ve en etkin aktörlerinden biri olan DHgate’in 2019 yılı itibariyle 22 milyon kayıtlı alıcısı bulunuyor.

40 milyondan fazla ürün satılıyor

40 milyondan fazla ürünün satışının yapıldığı DHgate ile imzalanan bu anlaşma Türk KOBİ’lerinin hem Çin pazarına girmelerini hem de global e- ticarette etkili olmasını sağlayacak. KOBİ’ler, DHgate bünyesinde online mağaza açarak tüm dünyaya satış yapabilecek. Ürünleri ise MNG Kargo güvencesiyle ulaştırılacak. KOBİ’lere büyük önem veren MNG Kargo e-ticaretin büyümesiyle erişim ihtiyacı artan KOBİlere destek vermek için ürün ve hizmetlerini onların ihtiyaçları doğrultusunda geliştiriyor. 2019 ve 2020 yıllarında KOBİ’lere yönelik çalışmalarla e-ticaret pazarındaki kargo payını artırmayı hedefleyen MNG Kargo bu amaçla teknolojik yatırımlar yapıyor. Bu işbirliğiyle 2020 yılında 100 milyon dolarlık bir e-ihracat yapılması planlanıyor. 2018 yılının sektörel verilerine göre e-ihracat yüzde 200 üzerinde artış göstererek 1 milyar dolara ulaşmıştı. MNG Kargo, bu anlaşma ile toplam e-ihracatın yüzde 10’una hükmetmeyi amaçlıyor. 

KOBİ’lerimiz yurtdışında da müşteri bulacak

MNG Kargo Yurtdışı Hizmetlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ali Gürdal imza töreninde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “DHgate ile yaptığımız bu işbirliğiyle küresel pazarda payımızı artıracağız ve MNG Kargo kalitesini tüm dünyaya taşıyacağız. Bu işbirliği, ülkemizdeki 3 milyon 500 bin civarındaki KOBİ’mizin yurtdışında da müşteri bulmasını sağlayacak. E-ihracat kapısı daha da açılacak. Bu işbirliği ile, e-ihracat için büyük bir fırsat doğdu.”

DHgate’in kurucusu ve CEO’su Diane Wang Shutong, “MNG Kargo’nun 81 ildeki yerel gücüne güveniyoruz. Çin çok büyük bir pazar, global piyasalara satış yapmak isteyen KOBİ’ler için önemli bir kapı olacağız. İnternet üzerinden ticaret yapan KOBİ’lerin dış pazarlara açılmasını, dünyanın her yerine ürün satabilmesine imkan yaratacağız. Türk KOBİler platformumuz üzerinden 22 milyon kayıtlı müşterimize satış yapma şansı elde edecekler” dedi.

Volkswagen elektrikli model ailesi ID’nin ilk üyesinin adı belli oldu: ID.3

0

Volkswagen’in tamamen elektrikli model ailesi ID’nin ilk üyesi ID.3’a ait teknik detaylar açıklandı

Volkswagen, marka tarihinde yeni bir dönüm noktası olan ID elektrikli otomobil ailesinin ilk üyesi olan model ile ilgili bilgileri ve teknik detayları Eylül ayında gerçekleştirilecek Frankfurt Otomobil Fuarı öncesi Berlin’de düzenlenen bir etkinlik ile açıkladı. Kompakt elektrikli modelin adı ID. 3 olarak paylaşıldı. Volkswagen’in bu modele ID. 3 adını vermesinin iki nedeni bulunuyor: İlki, markanın ve genel olarak otomotiv sektörünün sınıflandırma sisteminde kompakt otomobillerin segmenti 3 olarak adlandırılıyor. İkincisi ise, ID. 3 model lansmanının, marka tarihinde Beetle ve Golf’un ardından stratejik öneme sahip üçüncü bölümü açtığı kabul ediliyor.  Volkswagen’in Avrupa genelinde ön sipariş almaya başladığı model, 330 ila 550 kilometre menzile sahip 3 farklı batarya seçeneği ile satışa sunulacak.

İlk teslimat 2020 yılında

Volkswagen, Berlin’de düzenlenen bir etkinlikte, ilk teslimatına 2020 yılında başlayacağı ve ID. 3’ün 30 bin adet ile sınırlı ilk seri üretim versiyonu ID.3 1  ile ilgili teknik detayları paylaştı. 420 km’lik (WLTP) bir menzile sahip olacak olan ID.3 1 özel modeli, dört renk ve üç versiyon ile satışa sunulacak. Tüm versiyonlar ses kontrolü ve navigasyon sistemi dahil olmak üzere kapsamlı konfor özelliklerine sahip olacakken, ID.3 1 Plus, ek olarak IQ Light ve çift renkli iç ve dış tasarıma öğelerine sahip olacak. ID.3 1ST Max ise panoramik cam tavan ve artrılmış gerçekliğe sahip ön cama yansıyan bilgilendirme sistemi “Augmented reality head-up display” gibi yenilikler barındıracak.

Volkswagen, ön rezervasyon yapan müşterilerine, ID.3 1 otomobilleri için ilk sene boyunca 2200 KW’a kadar ücretsiz elektrik enerjisi alma olanağı sunuyor. Kullanıcılar araçlarını, “We Charge” adlı Volkswagen şarj uygulamasına bağlı tüm halka açık şarj noktalarında, Volkswagen’in de yer aldığı Avrupa çapındaki IONITY’yi kullanarak da şarj edebilecekler. ID.3 1 üretimi planlanan şekilde 2019 sonunda başlayacak ve ilk otomobiller 2020 yılı ortasında müşterilere teslim edilecek.

Elektromobilty’e 9 milyar Euro yatırım

Volkswagen 2025 yılına kadar 20 farklı elektrikli modeli piyasaya sürmeyi hedefliyor. Ulaşılabilir fiyatlı elektrikli modeller piyasaya sürmeyi amaçlayan marka bu süreçte 10 milyon adet elektrikli otomobil satmayı hedefliyor. ID.3’ü Volkswagen’in diğer elektrikli modelleri SUV ID. CROZZ1, ID. BUZZ1 ve sedan VIZZION1 takip edecek.

 

Netflix’in Türkiye yapımları Pelin Diştaş’a emanet

0

Netfix’in Türkiye yapımlarından sektörün deneyimli ismi sorumlu olacak

 Netflix Türkiye yapımlarının başına Pelin Diştaş getirildi.  En son Ay Yapım’da proje ortağı olarak çalışan Netflix’in Türkiye’deki projelerinden sorumlu olacak. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinden mezun olan Diştaş,  kariyerine ATV’de yapım asistanı olarak başladı. ANS Productions’da dramalar direktörü olarak görev yapan Diştaş, 2006 yılında Kanal D’de yerli diziler direktörü olarak göreve başladı. 2010 yılında Genel Yayın Yönetmenliği’ne yükseldi. 2016 yılında görevinden ayrılıp AY Yapım bünyesinde yurt içi ve yurt dışı pazarlar için yapımcı ortak olarak çalışmaya başladı. Diştaş, 1977 doğumlu.

Diştaş’ın proje örnekleri

Pelin Diştaş’ın yapımını üstlendiği diziler arasında Kuzgun (TV dizisi), Çarpışma (TV dizisi),  Şahin Tepesi (TV dizisi), Şahsiyet (İnternet dizisi), 8. Gün (TV dizisi), Çukur (TV dizisi), Ufak Tefek Cinayetler (TV dizisi), Fi (İnternet dizisi), İçerde (TV dizisi) ve Cesur ve Güzel (TV dizisi)  yer alıyor.  

İranlı hacker’lar üniversitelere saldırıyor

0

Üniversiteler, siber saldırganlar tarafından kıymetli bir maden olarak görülüyor. Yüksek öğretim kurumlarını hedef alan çeşitli siber saldırılar hız kesmezken İranlı bir hacker grubunun, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 14 ülkedeki 76 üniversiteye büyük bir kimlik avı saldırısı yaptığı iddiası bugünlerde oldukça ses getiriyor. Komtera Teknoloji güvenlik uzmanları, üniversitelerin yaklaşan yeni okul döneminde siber saldırılardan nasıl uzak kalabileceğine dair önerilerde bulunuyor.

76 üniversite hedefte

Yapılan yeni bir araştırma Türkiye, Avustralya, Kanada, Çin, İsrail, Japonya, İsviçre, İngiltere ve Amerika başta olmak üzere 14 ülkedeki 76 üniversiteye ait toplam 300 sahte web sitesini ve giriş sayfasını kapsayan bir kimlik avı saldırısının düzenlendiğini gözler önüne seriyor.

Bulgulara göre bu saldırılar, İran ile bağlantılı Cobalt Dickens hacker grubunun 2013 ile 2017 arasında düzenlediği ve Amerika’nın 9 İranlı vatandaşı suçlamasına yol açan bir atakla benzer özellikler taşıyor. Dolayısıyla, hacker grubundan bazı üyelerin karşı iddiasına rağmen bu saldırıyı da onların planladığı düşünülüyor.

Siber saldırganların tehdit alanları her geçen gün genişleyerek daha karmaşık ve tehlikeli hale geliyor. Mobil cihazların yaygınlığı, kampüs ağına bağlanmak isteyen kullanıcı sayısının fazlalığı ve fikri mülkiyet kaynaklarının ilgi çekiciliği üniversiteleri de bir siber saldırı alanına dönüştürüyor. Üniversitelerin saldırılarda oluşabilecek potansiyel zararı sorun yaşanmadan önce en aza indirgemeye odaklanması gerektiğini belirten Komtera Teknoloji güvenlik uzmanları, eğitim sezonunun tekrar açılmasıyla daha çok hedef haline gelecek üniversiteler için öneriler paylaşıyor.


76 Üniversiteden 31 Terabyte Veri Çalındı

Üniversiteleri global düzeyde etkisi altına alan son saldırıda siber korsanlar, kullanıcıları kandırmak için sahte web siteleri veya giriş sayfaları kullanıyor ve kurbanlar, okullarının çevrimiçi kütüphane sistemine yönlendiriliyor. Sahte giriş sayfasına kullanıcı bilgilerini giren öğrenciler veya öğretim üyeleri, daha sonra ya üniversitenin geçerli bir giriş oturumuna yönlendiriliyor ya da giriş bilgileri tekrar soruluyor.

Yapılan araştırmada bütün alan adları tespit edilemese de bulunanların çoğu Mayıs ile Ağustos 2018arasında kurulmuş gözüküyor. Tanımlanmış alanların büyük bir kısmı tek bir IP adresini ve DNS isim sunucusunu işaret ederken en yeni saldırının 19 Ağustos’ta gerçekleştiği biliniyor.

Amerika Adalet Bakanlığı’nın konuyla ilgili yaptığı açıklamaya göre, hackerler bu operasyonlarıyla dünya genelinde 100.000 üniversite profesörünün hesabını hedef aldı ve yaklaşık 8.000 tanesinin hesabına erişmeyi başardı. Açıklamada hackerlerin toplam 31 Terabyte’lık akademik veriyi çaldığı söylendi.

“Üniversiteler, Tehdit Altında Oldukları Gerçeğine Karşı Kafalarını Kuma Gömmemeli”

Tek bir öğrencinin dahi kampüse en az birkaç tane farklı cihaz getirdiği düşünüldüğünde, üniversitelerin güvenliği yönetilmeyen sayısız kişisel cihazla karşı karşıya olduğunu hatırlatan Komtera Teknoloji güvenlik uzmanları, kampüs ağı güvenliğinin oluşturulmasında IT uzmanlarının, öğretim üyelerinin ve öğrencilerin tümünün sorumlu olduğunu belirtiyor. Bu nedenle üniversitelerin, öğretim üyelerini ve öğrencileri bilgilendirici bir siber güvenlik eğitimini zorunlu tutması ve en azından şüpheli mailleri açmamaları, ele geçirilmesi kolay şifreler kullanmamaları gibi basit kuralları öğretmesi gerekiyor.

IT uzmanlarının ise bir ağ kontrol merkezi kurarak sunucu adminleri ile beraber çalışıp hangi cihazların ağ gerekliliğine uyum sağlamadığını belirlemesini öneren Komtera, sorunlu cihazların yenileriyle kısa zamanda değiştirilmesini hedef alan bir planın hazırlanmasının yararlı olacağını savunuyor. Ayrıca üniversitelerin potansiyel zararı siber saldırılar gerçekleşmeden en aza indirmeyi hedeflemesi ve bu amaçla ağ erişim kontrolü, uç nokta koruması, iki faktörlü koruma ve yönetim/raporlama mekanizmaları gibi yollarla savunmalarını geliştirmeleri gerekiyor.

Elon Musk o davadan kaçamadı

0

Geçtiğimiz yıllarda, Tayland’da bir mağarayı gezdikleri sırada su basması sonucu mağarada günlerce mahsur kalan ilkokul çocukları konusunda girdiği bir tartışma nedeniyle Elon Musk davalık oldu.

Eşi çocuk yaşta mı?

Mağarada çocukları kurtarmaya giden dalgıç Vernon Unsworth için Twitter’da pedofili ifadesini kullanan Musk, daha sonra bu yorumunu silip özür dilese de davadan kaçamadı.

Unsworth’un çocuk yaşta bir gelinle evlendiğini iddia eden ancak bu konuda delil de sunamayan Musk şimdi Unsworth’un açtığı davada hakaret suçlamasıyla kendini savunmak zorunda.

Musk’ın 6 Ekim’de görülecek davanın ilk duruşmasını beklemeden dalgıçla mahkeme dışında anlaşması ve belli bir miktar tazminat ödemeyi kabul etmesi de bekleniyor.

Lyft araç kiralamaya mı başlıyor?

0

Araç paylaşım uygulaması Lyft, yeni bir alana el atıyor: Araç kiralama.

Ulaşımda büyük rekabet

Araç paylaşımından sonra e-scooter kiralama işini de sahiplenen Lyft şimdi de otomobil kiralamaya başlıyor. San Francisco’da uygulamanın denemesine başlayan şirket, günlük kiralamalara değil de, uzun vadeli kiralamalara odaklanmış durumda.

Otomobili olmayan herkes için ulaştırma imkanları sunmayı hedefleyen şirket araç kiraları için de Sedan’larda günlük 60 dolar, SUV’larda ise günlük 100 dolar ücret istiyor.

Lyft kullanıcıları ayrıca ekstra ücret ödeyerek otomobillere bisiklet taşıyıcı gibi aksesuarlar da taktırabilecek.

Uber de daha önce araç kiralama işine girmek istemiş ancak başarılı olamamış ve denemeyi sonlandırmıştı.

Uber halka açıldı

0

Geçen ay başvurusunu tamamlayan şirket, bugün borsada işlem görmeye başladı

Uber bugün 45 dolar hisse fiyatıyla halka açıldı. Şirketin  halka açılmak üzere başvurduğunu bir ay önceki haberimizde paylaşmıştık. Bugün 45 dolar fiyatla işlem New York Borsası’nda işlem görmeye başlayan Uber’in, piyasa değeri 82,2 milyar dolar olarak açıklandı. Şirketin hisseleri “UBER” koduyla el değiştiriyor.

Facebook’tan sonra en büyük halka açılma

Financial Times’da yayımlanan habere göre, Uber 180 milyon hisse sattı ve 8,1 milyar dolar gelir elde etti. Fiyatla ilgili CNBC’ye konuşan Uber CEO’su Dara Hüsrevşahi, fiyatın bekledikleri seviyede olduğunu söyledi. Uber’in halka açılmasıyla ilgili dikkat çeken nokta, Facebook’tan sonra bugüne kadar gerçekleştirilen işlem olması oldu. Facebook 2012’de halka açılmıştı.

11 milyar dolar gelire karşı 1,85 milyar dolar zarar

Uber’in paylaştığı verilere göre, şirket 2018’de 11,27 milyar dolar gelir elde etti ve net geliri 997 milyon dolar oldu. Şirketin zararı ise 1,85 milyar dolar olarak açıklandı.  Öte yandan, Uber’in rakibi olan Lyft de 29 Mart’ta halka açılmıştı. “LYFT” koduyla işlem görmeye başlayan şirketin hisse fiyatı 72 dolar olarak belirlenmişti. Lyft’in 32 milyon 500 bin hissesi halka açıldı ve şirketin değeri 20,5 milyar dolar olarak aktarıldı.

Facebook Türkiye’ye “Fotoğraf API” skandalı nedeniyle para cezası

0

Türkiye’den de kullanıcılar etkilendi

Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK), Facebook Türkiye’ye 1,65 milyon TL para cezası verildiğini açıkladı. Cezanın geçtiğimiz yıl ortaya çıkan “Fotoğraf API” skandalı nedeniyle verildiği bildirildi.

12 gün boyunca fotoğraflara erişildi

“Fotoğraf API” skandalı 13 Eylül – 25 Eylül 2018 tarihleri arasında bazı üçüncü taraf uygulamaların 12 gün boyunca yetkisini aşan düzeyde fotoğraflara erişmiş olabileceği iddiasına dayanıyordu. Facebook bu hatayı 14 Aralık 2018’de yayımladığı bir açıklamayla bu iddiayı doğrulamıştı. Facebook sorunun çözüldüğünü ancak  12 gün boyunca üçüncü parti bir uygulamaya Facebook platformu üzerinden Facebook kullanıcısı tarafından fotoğraflarına erişim izni verildiğinde sadece zaman çizelgesinde paylaştığı fotoğraflara erişim sağlaması gerekirken, açıklanan kusurdan kaynaklı Marketplace veya Facebook Stories’de paylaşılan diğer fotoğraflara da üçüncü parti uygulamaların erişim sağladığı ortaya çıkmıştı. Yani, yazılımcılar kullanıcıların Facebook’a yüklediği ancak paylaşmadığı fotoğraflara da erişebildi.

Türkiye’den 300 bin kullanıcı etkilendi

“Fotoğraf API” 6,8 milyon kullanıcıyı ve 876 geliştirici tarafından oluşturulan bin 500 uygulamayı etkiledi. KVKK’nın açıklamasında Türkiye’ye özel veriler de bulunuyor. Buna göre, skandal sonucunda ülkemizdeki 300 bin Facebook kullanıcısının fotoğraflarına erişim sağlandı. KVKK’nın açıklamasında 1,65 milyon TL’lik cezanın 1,1 milyon TL’lik bölümünün gerekli teknik ve idari tedbirleri alınmaması ve 550 bin TL’lik kısmı ise  en kısa sürede bildirim yapılması gerektiği hükmüne aykırı hareket edilmesi olarak aktarılıyor.

KVKK’nın açıklamasına şuradan ulaşabilirsiniz.