Deutsche Telekom’dan Roambee için 4.1 milyon dolar yatırım

Nesnelerin interneti, 2016 yılında bizlere çok farklı gelişmeler sunarken, 2017 ve ileri yıllar için beklentiler çok daha fazla. Bu alanda faaliyet gösteren en önemli markalardan birisi olan Roambee de yaşanan bu gelişim sayesinde iyi bir yatırım almayı başardı. Nesnelerin interneti alanında faaliyet gösteren firma, bugüne kadar önemli başarılara imza atarken, ortaya çıkardığı projelerle de Deutsche Telekom’un dikkatini çekti. Yapılan resmi açıklamalarda Deutsche Telekom tarafından 4.1 milyon dolarlık bir yatırımın yapıldığı belirtilirken yatırım sonrasında resmi açıklamalar yapılarak geleceğe yönelik planlar aktarıldı.

Yatırımlar Artacak!

Deutsche Telekom yatırımı sonrasında açıklama yapan Roambee CEO’su ve kurucusu Sanjay Sharma, yatırımın çok önemli olduğunu söylerken, elde edilen ek kaynak sayesinde yeni bölgelere giriş yapılacağını ve daha farklı ülkelerde Roambee’nin var olmaya başlayacağını söyledi. Açıklamaya göre Roambee, bu yeni fonu; küresel satış, pazarlama ve IoT teknolojisinde gelişmeler için kullanacak.

Roambee Logosu

Roambee Projeleri Neler?

Orta ve yüksek ölçeli kurumsal firmalara yönelik hizmet sunan Roambee, donanım, yazılım ve sensör bağlantılarını kullanarak firmaların ürünlerini izlemesini sağlıyor. Detaylı analitik, raporlama ve açık uygulama programı arabirimleri ile sağlanan bu destek sayesinde pek çok farklı iş platformuna uyum sağlamasıyla en uygun iş çözümünü sunan firma, şirketin varlıklarının anlık olarak nerede olduğunu, malların bir yere gönderilip gönderilmediğini ya da bir depoda olup olmadığının öğrenilmesini sağlıyor. Ayrıca geliştirilen bu sistemler sayesinde pek çok farklı ürün ve malzemeye yönelik de nesnelerin interneti entegrasyonu yapılabiliyor.

Deutsche Telekom Neden Yatırım Yaptı?

Deutsche Telekom bugüne kadar farklı teknolojilere yaptığı yatırımlar ile adından sıkça söz ettirmeyi başardı. Teknoloji, medya ve telekomünikasyon endüstrilerindeki en büyük kurumsal girişim fonlarından birisi olarak görülen Deutsche Telekom şu anda 200’den fazla yatırım yaparak yaklaşık 70 şirketten oluşan bir portföy yönetimine de sahip.

ElliQ: yaşlılara özel robot tanıtıldı

0

Intuition Robotics yaptığı son tanıtımlarda özellikle yalnız yaşayan yaşlı insanlara yardımcı olacak robotu tanıttı. Yapay zeka ile desteklenen ürün, öğrenebilir yapısı ile kullanıcıya yönelik daha iyi bir destek verme imkanına sahip. Masaüstünde duran bir abajur gibi görünen ElliQ, yetenekleri ile ön planda. Tasarımında Yves Béhar’ın imzası olan robot, iletişim konusunda oldukça başarılı. Robot iletişim kurmada sesin yanı sıra ışığı da kullanıyor. Böylece yaşlıların görme ya da işitme konusundaki sorunlarda da farklı duyu organlarına yönelik bildirimler, sinyaller göndererek iletişim problemlerini ortadan kaldırıyor.

Özel Ekran Ve Robotik Bölüm

Robot tasarımında iki farklı bölüm hazırlanmış. Hareket edebilen ışıklı bir bölüm ve bildirimlerin görüntülendiği ekran. Bu iki bölüm arasında yakalanan uyum sayesinde robot ile sağlanan destek, ekrandaki görüntüler ile birleştiriliyor.

ElliQ Robot

Robot Ne Yapacak?

Oyunlar, sosyal medya takibi, görüntülü sohbetler başta olmak üzere internet ve uygulamalar ile yapılabilen tüm işlemlerde ElliQ destek verebilecek. Böylece evde tek başına kalan yaşlı kişiler, teknoloji kullanımındaki temel sorunları ortadan kaldırarak, komutlarla ihtiyaçlarını giderebilecek.  Üstelik ElliQ öneri sunma ve alternatif etkinlikler hakkında bilgi verme yeteneğine de sahip. Uzun süre evde duran kullanıcı için yürüyüş ya da spor önerileri, yakınlardaki sinemalar için film alternatifleri robot sayesinde kullanıcılara sunulacak.

CEO ve Intuition Robotics’in kurucusu Skuler, yeni sistem hakkında yaptığı açıklamada robot çalışmasının sezgisel olduğunu söylerken, robotun sahibini anlama noktasında hiçbir handikaba sahip olmadığını ve iletişimin sorunsuz bir şekilde kurulabileceğini belirtti. Yaşlıları yalnız yaşarken sağlıklı ve aktif tutmada önemli bir motivasyon sağlaması düşünülen ElliQ bu açıdan gelecek robot ve yapay zeka teknolojileri içni de önemli bir örnek.

ElliQ için yapılan resmi tanıtım ise şöyle;

Apple orjinal TV şovları için yatırım planlıyor

0

Şu anda yatırımcılar Apple’ın geleceği konusunda iyimser bir tavır sergiliyor gibi görünse de son satış rakamları Apple adına çok umut verici değil. Ayrıca piyasalarda yaşanan Çin etkisi de mobil sektörü giderek daha da etkiliyor. Böyle bir durumda farklı bir strateji oluşturan Apple, orjinal TV şovlarına yönelik önemli bir adım atmaya hazırlanıyor.

Apple Music gibi servisleri ile iyi sayılacak bir başarı yakalayan markanın bundan sonraki süreçte hedefinin filmler ve özel TV içerikleri olacağı noktasında önemli verilere sahibiz. Öyle ki geçtiğimiz günlerde Wall Street Journal’da yayınlanan bir haberde Apple ile ilgili detaylı yeni bilgiler paylaşıldı.

Apple Görüşmelere Başladı!

Haberde Apple’ın televizyon programlarının haklarının satın alma noktasında görüşmelere başladığı belirtildi. Üstelik bu konuda sektördeki tecrübeli pazarlama yöneticileriyle de görüşmelerin yapıldığı açıklandı.

Apple Orjinal TV Şovları  İle Rekabete Dahil Olacak!

Apple orjinal TV şovlarına yönelik yapacağı yatırım sonrasında sektördeki Netflix, Amazon Prime ve HBO gibi şirketlerle rakip olacak. Özelikle HBO ve Netflix tarafından son dönemlerde Apple orjinal TV şovları gibi benzer bir strateji yürütülürken, pek çok özel film sadece platformlarda üyelere yayınlanıyor. Bu açıdan TV’den bağımsız olarak servislerin ön plana çıktığı sektörde Apple Orijinal TV ile birlikte Apple’ın da giriş yapması oldukça makul.

Apple Kaynakları Daha Büyük

Mevcut firmalar göre Apple oldukça güçlü bir rakip olabilecek düzeyde. Üstelik maddi kaynaklara bakıldığında ciddi yatırımlar ile sektöre girilmesi, pazarın önemli bir payının Apple’a ayrılmasına sebebiyet verebilir. Bu açıdan gündeme gelen iddialar şu anda biraz huzursuzluk da yaratmış durumda. Apple orjinal TV şovları için yapılacak çalışmalar hali hazırda kullanımda olan Apple TV için önemli destek verecek.

İddialar çok kısa süre içerisinde pek çok farklı ülke basın ve internet sitelerinde yayınlanırken, şimdi gözler Apple’dan gelecek cevaba çevrildi. Bakalım, Apple stratejilerini ve yeni yatırımlarını ne zaman açıklayacak.

Google sesli konuşma analizinde hata oranı yüzde 30 düşürüldü

0

Google tarafından sunulan Google sesli konuşma tanılama, artık pek çok farklı serviste kullanılıyor. Bu konuda uzun zamandan beri çeşitli geliştirmeler yaparak yazılımı destekleyen Google, 2017 yılı itibari ile yüzde 30’luk bir gelişme kaydederek, daha az hatalı çeviriler yapmayı başardı.

Özel Konferansta Konuşuldu

Kaliforniya’daki Mountain View’de düzenlenen 2016 Google I / O geliştirici konferansında Google için genel bir değerlendirme yapılırken, servislere ve uygulamalara yönelik de bilgiler verildi. Özellikle Google’ın Kıdemli Araştırmacısı Jeff Dean tarafından yapılan açıklamalarda konuşma tanıma konusunda iyi bir gelişme yaşandığı belirtilirken, doğruluk konusunda sistemin artık daha başarılı olduğu ifade edildi.

Google Sesli Konuşma’da Yanlış Kelime Yazımı Azaldı

Sesin anlaşılarak metne aktarıldığı sistemde, özelikle başlangıçta kelimelerin yanlış algılanması ve yazıya aktarılması en çok sorun yaratan bölümdü. Fakat özel bir öğrenme sisteminin yer aldığı uygulama, giderek daha da başarılı bir hale gelerek bu konuda kendini geliştirdi.

Google Sesli Konuşma, Yazmayı Sevmeyenler İçin Alternatif

Google servisi sağladığı bu başarı ile artık yazmayı sevmeyen kişiler için de önemli bir alternatif oluşturdu. Öyle ki yazılmak istenen tüm içerikler için artık sesli bir şekilde konuşarak Google servisi ile metinleri hazırlamak mümkün.

Uygulama Nerelerde Kullanılıyor?

Google’ın ses tanıma sistemi özelikle son olarak piyasaya sunulan Google Home akıllı hoparlöründe kullanıldı. Bunun yanı sıra hem Android hem de iOS için geliştirilen Gboard sanal klavyesinde bile Google mikrofon simgesini görmek mümkün.

Google Konuşma Tanıma Yazılımı Ne?

Google tarafından sesli konuşmaların ve komutların yazılı bir şekilde aktarılabilmesi adına kullanılan konuşma tanıma yazılımı, Google klavyede dahi bulunuyor. Özellikle Google Dokümanlar gibi alanlarda kişilerin konuşarak içerik yazmasına imkan sağlayan özellik, son dönemlerde kullanıcılar tarafından daha çok benimseniyor. Türkiye’de daha çok sesli yazma özelliği olarak da bilinen yenilik için buradaki resmi Google sayfasından bilgi alabilirsiniz.

Xiaomi 2017’de 14,5 milyar dolar satış hedefliyor

0

Çin’in en değerli start-up’ı olarak tanınan elektronik üreticisi Xiaomi, 2016’da büyümek ve şirketi makyajlamakla geçirdiği dönemden sonra 2017’yi kasasını doldurmaya adayacağını açıkladı.

Çin’in Apple’ı olarak da ün yapan, 7 yaşındaki firma, dikkat çekici ürünleriyle bir anda hem Çin’de hem de dünyada ilgi toplamayı başarmıştı. 

İkincilikten liste dışına

Ancak 2015’de Çin’in en çok satış yapan telefon üreticileri arasında ikinci olduktan sonra 2016’daki büyüme ve değişim çabaları sırasında ilk beşin dışına düştü. 

Global akıllı telefon pazarında Çin’li rakipleri Huawei, Oppo ve Vivo ile rekabet etmek durumunda kalan Xiaomi bu yıl Çin’deki 54 mağazasına 200 yeni mağaza daha eklemeyi planlıyor. Üç yıllık süreçte ise toplam 1000 mağazaya ulaşmayı hedefleyen Xiaomi, bu perakende mağazaların sağladığı güçle, kısa sürede Çin’in en büyük markası haline gelmeyi umut ediyor.

Çin’in akıllı telefon pazarında internet satışları sadece %20 oranında ağırlık kapladığı için satış kanalını fiziksel mağazalar üzerine kurmayı tercih eden Xiaomi, planlarını gerçekleştirmeyi başarırsa, birkaç sene içinde, sadece Çin’in değil, dünyanın da en önemli telefon üreticileri arasına katılabilir.

 

 

İnterpol’ün kullandığı Threat Lookup büyük işletmelerin hizmetinde

0

Kaspersky Lab, büyük kurumların siber güvenlik olaylarına doğru müdahale etmelerini ve genel olarak siber güvenlik alanındaki adli yetenekleri geliştirmeyi amaçlayan bir güvenlik istihbarat servisi olan Kaspersky Threat Lookup’ın küresel olarak kullanıma açıldığını duyurdu.

Kaspersky Threat Lookup, neredeyse gerçek zamanlı olarak güncellenen petabaytlarca küresel güvenlik istihbaratı verisine erişim sağlıyor. Sürekli açık olan web servisi, işletmelerin bir güvenlik olayı ışığında dijital delilleri gerektiği şekilde analiz etmelerine, tespit etme ve iyileştirme süreçlerini hızlandırmak için gereken bilgileri sağlamalarına yardımcı oluyor.

Geç tespit, 1 milyon doların üzerinde maliyete sebep olabiliyor

2016 yılında Kaspersky Lab ve B2B International tarafından yürütülen, Türkiye dâhil, dünya genelinde 4000’den fazla iş dünyası temsilcisiyle yapılan ankete göre, olay tespiti ve müdahalesinde, zaman en önemli faktör olarak karşımıza çıkıyor. Araştırma bulguları, güvenlik ihlalleri kısa bir sürede tespit edilmediği takdirde işletmelerin kurtarma maliyetlerinin %100’den fazla arttığını gösteriyor. Bir hafta veya daha uzun bir süre içerisinde tespit edilemeyen bir ihlalin ortalama kurtarma maliyeti 1 milyon doların üstünde bir seviyede iken, anında tespit edilen olaylarda ise bu miktar sektör ortalamasının neredeyse yarısı olan 400 bin dolara kadar indirilebiliyor. Tespit etmek ve yanıt vermek, tüm kuruluşlardaki güvenlik operasyonu merkezlerinin (Security Operation Centers – SOCs) gündemindeki en kritik faaliyetlerindendir ve her ikisi de güvenilir güvenlik istihbaratı gerektirir.

Kaspersky Threat Lookup, kurumsal BT güvenlik ekiplerinin siber güvenlik olaylarına müdahale ve adli yeteneklerini hızlandırmak için tercih edecekleri bir çözüm. Bir BT güvenlik sorumlusu tarafından IP, URL veya benzeri şüpheli göstergeler belirlendiğinde, bunlar servisin web arayüzüne girilebiliyor. Buna karşılık servis, kullanıcılara potansiyel bir tehdit hakkında anlamlı ve yapılandırılmış bilgiler veriyor ve sürmekte olan hedefli bir saldırıyı tanımlamaya yardımcı olacak, küresel çapta bilgiler sunuyor.

Kaspersky Lab’ın güvenlik istihbaratı, Kaspersky Lab’ın bulut güvenlik ağı, spam tuzakları, botnet izleme girişimleri ve ağ gezginleri (crawler) gibi çeşitli kaynaklardan toplanıyor. Daha da önemlisi, bu verilerin Kaspersky Lab’ın araştırma ekibi tarafından sürekli olarak sağlaması yapılıyor ve otomatik olarak ilişkilendiriliyorlar. Çözüm, kurumsal güvenlik görevlilerine bağlamsal istihbarat olanakları sunarken; sorunun kaynağını hızla araştırmalarını, potansiyel olarak kötü amaçlı ve iyi huylu eylemleri ayrıştırabilmelerini, hızlı ve etkili olay araştırması için veri elde etmelerini sağlıyor. Kaspersky Threat Lookup genel olarak, SOC operatörlerinin her gün alınan yüzlerce ve binlerce tipik uyarı senaryosunu önceliklendirmesine ve etkin bir şekilde hareket etmesine izin veriyor.


Kaspersky Threat Lookup şirketlere, Kaspersky Lab uzmanlarının en sofistike tehditleri analiz etmek için kullandıkları istihbaratla aynı seviyede istihbarat sağlıyor ve yeni saldırılar için tehdit göstergelerini de içeriyor. Kötü niyetli nesneler hakkında geniş çaplı bilgiye sahip olunduğundan, çözüm, bir araştırma sırasında elde edilen verilerin eşleştirilmesini mümkün kılarken, aynı zamanda, Kaspersky Whitelist hizmetinin bir parçası olan ve zararsız, yani temiz nesnelerin bulunduğu veritabanına erişilmesine de olanak sağlıyor.

INTERPOL de kullanıyor…

Kaspersky Threat Lookup hizmetinin ilk kullanıcılarından biri INTERPOL’dur. Kaspersky Lab, siber suçların araştırılmasına yardımcı olmak adına, uzmanlık paylaşımı anlaşmasına göre kuruluşun tehdit istihbaratına erken erişim sunuyor.

Kaspersky Lab 1000+ Kullanıcılı İşletmeler Bölüm Başkan Yardımcısı Veniamin Levtsov, konuyla ilgili olarak: “2016 yılında Tehdit Verisi Beslemeleri dâhil olmak üzere, Güvenlik İstihbaratı Hizmetleri yelpazemizi hızla genişlettik ve saldırıların daha hızlı tespiti için gerekli olan eyleme geçirilebilir istihbaratı almalarını sağladık. Ancak kurtarma maliyetlerini önemli ölçüde düşürmek için işletmelerin yanıt verme ve adli becerilerinin yanı sıra, tespit etme yeteneklerini de geliştirmeleri gerekir. Yani, sorunun kapsamını anlamalı, güvenlik olayının kaynağını belirlemeli ve tehdidi hafifletmek için gerekli istihbarat toplanmalıdır. Kaspersky Threat Lookup portalı, bu zorlukları doğrudan hedefleyen Güvenlik İstihbaratı Hizmetleri ailesine önemli bir katkıdır. Portal, Kaspersky Lab’ın tehdit istihbaratına bulut kaynaklarından doğrudan ve anında erişmenizi sağlar ve istenen dosya karması, URL veya IP hakkında kapsamlı bilgi içerir” diyor.

2017’de akıllı otomobiller fidye mi isteyecek?

Soğuk bir sabah telefonunuzdaki uygulama ile kapınızın önünde duran internet bağlantılı akıllı arabanızı uzaktan, konforlu mutfağınızdan çalıştırmak istiyorsunuz, ancak araç çalışmıyor. Bunun yerine telefonunuzda, aracınızı yeniden etkinleştirmek için X miktar dijital para birimi ödemeniz gerektiğini söyleyen bir metin ile karşılaşıyorsunuz. ESET Güvenlik Araştırmacısı Stephen Cobb, yeni dönemde olabilecekleri böyle özetliyor.

Bu tespitler, global antivirüs yazılım kuruluşu ESET’in dijital güvenlik konusunda hangi konuların ön plana çıkacağını irdeleyen “2017 Trendleri: Güvenlik ve fidye“ başlıklı raporunda yer alıyor.

RoT (Ransomware of Things): Nesnelerin Fidye Yazılımı

Cihazların internet bağlantılı olarak akıllanmasını ifade eden Nesnelerin İnterneti’den (Internet of Things – IoT) sonra şimdi de Nesnelerin Fidye Yazılımlarının (Ransomware of Things – RoT) ortaya çıkması bekleniyor. Taktik ve tekniklerini sürekli geliştiren siber suçlular; bilgisayarlar, telefon ve tabletlerden sonra bu kez internet bağlantılı akıllı cihazları siber suç nesnesi olarak kullanmayı hedefleyecek.

Saldırı yüzeyi genişliyor

ESET Güvenlik Araştırmacısı Stephen Cobb, bu konudaki endişelerini şöyle aktarıyor: “2016 yılı fidye yazılımlarının doruk noktasına ulaştığı bir yıl oldu. 2017’de bunların artık daha farklı biçimlerini göreceğiz. Nesnelerin interneti insanlık adına pek çok kolaylık sunarken, ne yazık ki siber suçlular için de daha geniş bir saldırı yüzeyi oluşmasına yardımcı oluyor. Aslında bu anlattıklarımıza ilişkin örnekler de var. Geçtiğimiz yıllarda Wi-Fi bağlantılı çeşitli önde gelen Alman ve Japon otomobil üreticilerinin radyo sistemleri hacklenmiş ve kontrol edilemez hale getirilmişti. Bu örnek masum olmakla birlikte, gelecekte olabileceklere ilişkin güçlü bir ipucu vermektedir.“

Çapraz etkileşimler

2017’de çapraz etkileşim olasılığının da artacağına dikkat çeken Stehen Cobb, siber saldırganların, virüs bulaştırılmış IoT cihazlarını kilitleyerek çalışamaz duruma getirip fidye talep edebileceği gibi yine bu cihazlar yoluyla bir DDoS saldırısı düzenleyebileceğini ve bu yolla web siteleri ele geçirebileceklerini belirtiyor.

Bağlantılı hayat gelişiyor

2020 yılında 50 milyar cihazın internete ve birbirine bağlantılı hale gelmesi bekleniyor. Yine aynı dönemde otomobillerin de yüzde 90’ının internet bağlantılı hale dönüşeceği öngörülüyor. Ödeme işlemleri ise artan miktarda online ve mobil alanda geliştirilen finansal teknolojiler (fintech) üzerinden yapılacak.

Diğer tehditler

ESET raporunda yer alan diğer bilgilere göre, mobil cihazlara ilişkin koruma refleksinin henüz PC’ler düzeyinde olmaması nedeniyle 2017’de mobil cihazlara ilişkin tehditlerin artarak devam etmesi bekleniyor. Önemli bir başka saldırı noktası ise kritik altyapılar. Enerji santralleri, ulaşım ve sağlık sistemleri olağan hedeflere dönüşmüş durumda ve bu tür tehditler geniş kitlesel etkiye sahip olmaları nedeniyle büyük önem taşıyor.

Oyun konsolları da cazip hedef haline geldi

Yeni nesil video oyun konsolları artık nesnelerin interneti (IoT) kategorisine dahil ediliyor. Bu alan, büyük işlem kapasiteli cihazlarla birlikte, siber suçlular için geniş kullanıcı yelpazesine sahip çekici bir hedef haline geliyor. Oyun konsollarının masaüstü cihazlarla entegrasyonu da hesaba katılırsa, güvenlik hakkında yeni saldırı türlerinin ortaya çıkacağı öngörülüyor.

İnsan faktörü belirleyici

Tüm güvenlik tehdit ve önlemlerine karşın, siber güvenlik konusunda ‘insan faktörü‘ belirleyici olma özelliğini koruyor. Bu faktör, siber suçlular tarafından tehditleri yaygınlaştırmak amacıyla aktif olarak kullanılıyor ve kullanılmaya da devam edecek. Bu gerçekler doğrultusunda kullanıcıların ve işletmelerin güvenlik tehditlerine ilişkin mevcut bilgi ve bilinçlilik seviyesinin yükseltilmesi, 2017’de sıkça gündeme gelecek konulardan biri olacak.

IBM 8 bin yeni patent aldı

0

IBM, 2016 yılında mucitlerine verilen 8.088 patentle ABD patent rekorunu kırdığını duyurdu.

IBM’in 2016 yılında aldığı patentler, yapay zekâ ve kognitif bilişim, kognitif sağlık, bulut, siber güvenlik ve şirket için diğer stratejik büyüme alanlarında çok geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

IBM mucitleri 2016 yılında günde 22 adetten fazla patent alarak IBM’in bir yılda 8 bin patenti aşan ilk şirket olmasını sağladı. IBM araştırmacıları, mühendisleri ve tasarımcıları; yapay zekâ, kognitif bilişim ve bulut bilişim alanlarındaki icatları için 2 bin 700’ü aşkın patent aldı.

Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu Ortadoğu ve Afrika bölgesinde ise IBM mucitleri 42 patent ile bu rekora katkıda bulundular.

IBM’in 2016 yılındaki patent rekoru, 47 eyalet ve bölge ile 47 ülkedeki 8500’ü aşkın IBM araştırmacısının çalışmaları sonucu elde edildi.

2016 yılında ABD’de en fazla patent alan ilk on şirket

1.IBM – 8.088

2.Samsung Electronics – 5.518

3.Canon – 3.665

4.Qualcomm – 2.897

5.Google – 2.835

6.Intel – 2.784

7.LG Electronics – 2.428

8.Microsoft – 2.398

9.Taiwan Semiconductor Manufacturing Co. – 2.288

10.Sony – 2.181

IBM mucitleri, kognitif bilişim ve yapay zekâ alanlarında makinelerin öğrenmesine, mantık yürütmesine ve farklı veri türlerini verimli bir biçimde işlerken aynı zamanda insanlarla doğal ve tanıdık biçimlerde etkileşim kurmasına yardımcı olacak 1.100’den fazla icadın patentini aldı.

 

Türk Telekom’dan ödeme hizmeti

Türk Telekom’un aldığı lisans; 6 Ocak tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan karar ile resmi olarak da duyuruldu.

Aldıkları lisans ile Türk Telekom olarak teknolojinin gücüyle müşterilerinin hayatlarını kolaylaştırmaya devam edeceklerini vurgulayan Türk Telekom Dijital Ödeme Sistemleri Direktörü Zeynep Bosna, konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Dijital ödeme hizmetlerinin yaygınlaşması ve mobil ödeme yöntemlerinin artması, hem kayıt içi ekonominin gelişmesi hem de güvenlik açısından önemli gördüğümüz bir gelişme. 2013 yılında yürürlüğe giren ve fatura ödeme, ödeme hizmeti ve elektronik para hizmeti sunan operatörler de dâhil olmak üzere birçok finansal kuruluşun faaliyetleri düzenleyen 6493 sayılı kanuna istinaden Türk Telekom olarak ödeme hizmeti faaliyetlerimizi sürdürebilmek adına Nisan 2013 tarihinde Türk Telekom Ödeme Hizmetleri şirketini kurduk.”

Zeynep Bosna sözlerine şöyle devam etti: “Faaliyette bulunan tahsilata aracılık ettiğimiz mobil ödeme, netten ödeme ve evden ödeme gibi ürün ve hizmetlerimiz için idari, süreçsel, finansal ve teknik uyumluluk çalışmalarını gerçekleştirerek, BDDK’ya lisans başvurumuzu Haziran 2015’de gerçekleştirdik. Bütün bu çalışmalarımızın sonucu olarak, faaliyetlerimize devam edebilmemiz ve müşterilerimize yeni ürün ve hizmetler sunabilmemiz açısından gerekli olan lisansı 6 Ocak 2017 tarihi itibariyle almış bulunmaktayız”

Yürürlüğe giren bu mevzuatı, ülkemizde yeni gelişen bir dikey olan finansal teknolojiler (FinTech) alanında sağlıklı bir sektör yapılanmasını sağlayacak olması ve rekabetçi ürünler geliştirebilmesi adına olumlu bir gelişme olarak değerlendiren Bosna: “Ödeme hizmetleri lisansına sahip bir kuruluş olarak bundan sonraki dönemde ödeme alanındaki mevcut ürün ve hizmet portföyümüzü geliştirerek, müşterilerimize yeni nesil ödeme hizmetleri sunmayı ve üye işyeri ağımızı genişleterek finansal teknolojiler alanında öncü kuruluşlardan biri olmayı hedefliyoruz.’’ dedi.

Resmi Gazete’de yayınlandı

6 Ocak tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 7163 sayılı karara göre;

“TT Ödeme Hizmetleri A.Ş’ye 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymetler Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunun 14üncü maddesinin birinci fıkrası ile 15. maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde ödeme kuruluşu olarak faaliyette bulunmasına izin verilmesine karar verilmiştir” açıklaması yapıldı.

Vestel, iki Keban barajı kadar enerji tasarrufu vadediyor

0

11-17 Ocak Enerji Tasarrufu Haftası’nda Vestel’in enerji verimliliğine yönelik çalışmalarını paylaşan Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, enerji ve su kaynaklarını verimli şekilde kullanmayı en önemli sorumluluklarından biri olarak gördüklerini belirtti.

Yılda 2 Keban Barajı’nın ürettiği kadar elektrik tasarrufu

Turan Erdoğan, konuyla ilgili olarak “Hem geliştirdiğimiz ürünlerde hem de üretim süreçlerimizde enerji ve su tasarrufuna büyük önem veriyoruz. Enerjide dünya rekortmeni Vestel beyaz eşyalar, kendi sınıfındaki rakip ürünler karşısında enerji ve su tasarrufunda öne geçiyor. Ürünlerimizdeki enerji tüketimi 10 yıl öncesine göre ortalama yüzde 60 oranında azaldı.” dedi. Türkiye’deki tüm hanelerdeki beyaz eşyaların A enerji sınıfında olduğu referans alındığında bu ürünlerin Vestel’in enerji rekortmeni ürünleri ile değiştirilmesi halinde tüm Türkiye’de enerji ve su tüketiminde toplam 4.2 milyar TL’lik tasarruf sağlanabileceğini belirten Erdoğan, “Sadece elektrik enerjisinde 2.8 milyar TL değerinde tasarruf elde edebiliriz ve bu tasarruf, 2 Keban Barajı’nın bir senede ürettiği elektrik enerjisi miktarına eşit. Bir başka deyişle bir yılda sağlanabilecek elektrik tasarrufu ile 52,4 milyon ton CO2 salınımını engelleyip, 70 milyon ağacın görevini biz yapabiliriz.” diye konuştu.

Vestel üretim yaparken de tasarruf ediyor

Vestel, son 10 yılda üretim adetlerinin artmasına karşın, üretim tesisinin su tüketimi yüzde 14 düştü. 2016 yılında Vestel, gerçekleştirdiği enerji verimliliği çalışmaları sonucunda 10 milyon kwh elektrik ve 2 milyon m3 doğalgaz olmak üzere toplam 113 bin GJ enerji tasarrufu sağladı. ISO50001 Enerji Yönetim Sistemi Sertifikası sahibi olan ve Endüstri 4.0 dönüşümüne hızla devam eden Vestel, mükemmelliğini Avrupa’da da tescil ettirerek Endüstriyel Mükemmellik Ödülleri’nde (Industrial Excellence Award) Avrupa Şampiyonu oldu.

Vestel enerji tasarrufunda dünya şampiyonu

Beyaz eşya sektöründe Avrupa pazarının ilk 5 üreticisinden biri olan Vestel, Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını aralıksız sürdürerek çevre dostu ve yüksek tasarruflu ürünler üretiyor. Vestel’in enerji verimliliği alanında Alman bağımsız test kuruluşu VDE tarafından onaylı dünya rekortmeni ürünleri arasında dünyanın en verimli çamaşır makinesi, en verimli bulaşık makinesi, A+++ ürünlerden bile yüzde 30 daha az enerji harcayan buzdolabı gibi ürünler yer alıyor.

Atlassian, proje yönetim servisi Trello’yu satın aldı

0

Atlassian ve Trello, teknolojik gündemde her gün karşımıza çıkan isimler olmayabilirler ama iki isim de iş dünyasında önemli ürünlere ve yüksek kullanıcı sayısına sahip.

Trello bir proje yönetim sistemi sunuyor, Atlassian için yazılım geliştirme konusunda önemli servislere ve yazılımlara sahip.

Atlassian’ın eli güçleniyor

Atlassian’ın ürünleri arasında BitBucket ve destek programı Jira gibi markalar yer alıyor. Ancak Atlassian’ın portfolyosunda, proje yönetimi konusunda önemli bir eksik bulunuyordu. Firma şimdi 425 milyon dolar ödeyerek, popüler proje yönetim servisi Trello’yu satın alıp kendi ürünleri arasına katıyor.

Aslında Atlassian’ın ürünleri arasında yer alan Jira da benzer şekilde kullanılabiliyor ancak bu ürün daha çok yazılım geliştirme projelerine odaklanmış bir yapıya sahip. Trello ise, her türlü iş alanında proje geliştirmeye ve yönetmeye uygun. Dolayısıyla Atlassian, Trello sayesinde iş dünyasında artık önemli bir avantaja sahip olacak.

Satın almanın 360 milyon doları nakit olarak gerçekleşecek. Geri kalanı ise hisse senedi olarak ödenecek.

Trump, Alibaba ile ne konuştu?

Çin’in Amazon’u olarak bilinen Alibaba’nın kurucusu ve CEO’su Jack Ma, bizzat ABD’ye giderek, kısa süre sonra başkanlık koltuğuna oturacak yeni Başkan Donald Trump ile görüştü.

Teknoloji şirketleri ile özel olarak ilgilenmeye başlayan Donald Trump’ın, ABD’li teknoloji patronlarını bir araya getirip toplantı yapmasından sonra Çin’in en büyük teknoloji patronlarından biriyle de görüşmesi bütün dikkatleri üzerine çekti.

1 milyon ABD’liye iş imkanı yaratacak bir girişim

Amazon’un en büyük rakibi olma yolunda ilerleyen Çinli Alibaba’nın CEO’su Jack Ma ile görüşmesinden sonra bir açıklama yapan Donald Trump, Alibaba’nın ABD’de yapmak istediği yatırımlar hakkında görüştüklerini açıkladı.

Buna göre, Alibaba’nın patronu ABD’ye yapacağı yatırımla 1 milyon ABD’liye iş imkanı yaratacak bir planla Donald Trump’ın karşısına çıkmış durumda.

Jack Ma’nın planı, ABD’deki tarım ve gıda ürünlerini Alibaba servisi üzerinden Çin’e satmak için ABD’de bir girişimde bulunmak. Böylece ABD’deki küçük işletmeler ve çiftçiler, ürünlerini Çin pazarına sokmuş olacak ve Çin’deki işletmeler ve tüketiciler de ihtiyaç duydukları gıda ve tarım ürünlerine kavuşmuş olacak. Elbette Alibaba da bu ticarete yaptığı aracılıktan dolayı komisyonunu alıp banka kasasını dolduracak.

Bu girişim aynı zamanda Alibaba’nın ABD’ye açılma planının da bir parçası olarak görülüyor. Jack Ma’nın girişimin ikinci adımında Çin ürünlerini ABD’ye ulaştıracak veya kendi servislerini ABD şirketlerine sunmak için harekete geçmesi bekleniyor.

Digital Money Forum’u Ahmet Usta ile konuştuk

CES 2017 sırasında, dünyada yaygınlaşmakta olan dijital ödeme sistemleri hakkında düzenlenen Digital Money Forum da önemli paneller gerçekleşti.

Digital Money Forum’u takip eden gazeteci Ahmet Usta ile, bu önemi etkinliği konuştuk.

Forumda neler konuşuldu, hangi tespitler yapıldı, dijital para ve dijital ödeme sistemleri konusunda teknolojinin neresindeyiz, dünya bu teknolojilere nasıl tepki veriyor? Röportajımızı aşağıda izleyebilirsiniz.

Yahoo’nun adı değişiyor

1

Verizon tarafından satın alınacak olan Yahoo’da önemli değişimler yaşanacağı ortaya çıktı. Yahoo’nun hem adı hem de yöneticileri değişiyor. 

Verizon, satın alma kararını finale ulaştırmak için işlemlere devam ederken, Yahoo’nun CEO’su Marrisa Mayer, yönetim kurulundaki görevinden ayrıldı. Mayer ile beraber, beş üst düzey yönetici daha yönetim kurulundan ayrıldı.

Verizon’dan yapılan açıklamaya göre bu görev değişimleri, anlaşmazlık sonucu değil, Yahoo’nun Verizon tarafından satın alma sürecindeki teknik işlemlerin bir parçası olarak gerçekleşti.

Yatırım şirketi olarak Yahoo

Yahoo’nun internet varlıkları Verizon’a geçtikten sonra Yahoo tek başına bir yatırım şirketi olarak varlığını sürdürmeye devam edecek ve yeni ismi de Altaba olacak. Bu yatırım şirketi aynı zamanda Alibaba’nın hisselerine de sahip olacak.

Mayer’ın yatırım şirketinde göreve devam edip etmesi beklenmiyor. Verizon tarafından satın alınan Yahoo varlıklarını yönetip yönetmeyeceği de kesin değil ancak görevine devam edecek olsa bile Yahoo’nun CEO’su olduğu dönemdeki gibi, her sözü kanun yerine geçmeyecek ve Verizon yönetiminden onay almadan hareket edemeyecek.

Varlıklı ve yoksul gençlerin Web’e bakışı farklı

0

OECD’nin, dünya çapında yaptığı bir araştırma, gençlerin internet kullanma alışkanlıkları hakkında önemli verileri ortaya koydu.

OECD, internete erişimin, genç insanlar için fırsat eşitliği yaratacak önemli bir gelişme olduğunu düşünüyor. Araştırma ise, hayatın başında fırsatları daha az olan yoksul gençler için internetin bir kişisel gelişim fırsatı olarak kullanılıp kullanılmadığını tespit etmek için tasarlandı.

Geniş çaplı araştırmada öne çıkan önemli sonuçlardan biri de, varlıklı gençlerin interneti bilgi araştırmak ve haber okumak için kullanıyor olduklarının anlaşılması.

İnternet yoksul gençlerin değerli zamanını çalıyor

Öte yandan, yoksul gençlerin, varlıklı gençlerle aralarındaki farkı kapamak için interneti kişisel gelişimleri adına kullanmak yerine, daha ağırlıklı olarak chat yapmak ve video oyunları oynamak için kullandıkları anlaşılıyor.

Kuzey Avrupa ülkelerinde ve Hong Kong’da, yoksul gençlerin %98’inin evlerinde internete erişim olduğu tespit edilirken bu oran Türkiye’de %50, Meksika’da %45, Ürdün’de %40, Şili’de %38 olarak vurgulanıyor. Evlerinde internet bağlantısı olmayan yoksul gençler, okuldan veya internet kafelerden sanal dünyaya bağlanabiliyorlar.

Ancak tüm ülkelerde gençlerin sosyo ekonomik durumlarının, interneti kullanma biçimlerine doğrudan etki ettiği de göze çarpıyor.

Buna göre, maddi imkanları daha kısıtlı olan yoksul gençlerin chat uygulamalarına ve video oyunlarına daha fazla zaman harcadığı dikkat çekiyor.

OECD’nin bu rapor ışığında, üye ülkelerden, yoksul gençlerin internette daha faydalı zaman geçirmelerini sağlayacak programları hayata geçirmelerini isteyeceği tahmin ediliyor.

Samsung rekor kar bekliyor

0

2016 Samsung için pek iyi geçmedi. Şirket önce Galaxy Note 7’nin infilak edip yangın çıkartan pilleri nedeniyle büyük prestij kaybetti. Telefonlar her yerde yasaklandı ve sonunda geri toplatıldı.

Şirket sadece Note 7 fiyaskosu nedeniyle 2,1 milyar dolar kaybetti.

Ardından Güney Kore’de yaşanan siyasi skandala adı karışan Samsung, ülke çapında ağır eleştirilere hedef oldu. Ancak tüm bu sorunlar Samsung’un 2016’yı zaferle bitirmesine engel olamayacak gibi görünüyor.

3 yıl sonra yeniden zirve

İşlemci satışları zirve yapan ve Galaxy serisindeki satış başarısıyla öne çıkan Samsung’un 4. çeyrek kar beklentisi 7.8 milyar dolar olarak açıklandı. Bu rakam 2013’ten beri elde edilen en büyük kar anlamına geliyor.

Öyle görünüyor ki, 2016’da yaşadığı sorunlara rağmen Samsung çok güçlü bir alt yapıya sahip olduğunu ispatlayacak ve hissedarlarına yeniden güven aşılayacak.

Çin’den Bitcoin’e ağır tokat

0

Bitcoin birkaç aydır hızlı bir yükseliş içindeydi. Trump’ın başkan seçilmesinin ardından ABD’de devletin Bitcoin’e ve diğer dijital para birimlerine daha yumuşak yaklaşacağını düşünenler, Bitcoin’e yatırım yapmaya başlayınca, dijital para biriminin değeri 1000 doları geçti ve tarihi zirve değerlerine yaklaştı.

Ancak bu hızlı yükseliş, Çin’den gelen bir haberle tersine döndü.

Çin Halk Cumhuriyeti yetkilileri, 2017’de ülkenin resmi dijital para birimini kullanıma açacağını duyurdu. Böylece, büyük ihtimalle Bitcoin gibi dijital para birimlerinin ülkede kullanımı yasaklanacağı ve Çin’in Merkez Bankası tarafından geliştirilen resmi dijital para biriminin kullanıma gireceği beklentisiyle Bitcoin hızla değer kaybetmeye başladı.

Çinliler Bitcoin kullanımını bırakacak mı?

Çin pazarı online alışverişin çok güçlü olduğu ve dijital para biriminin çok yoğun olduğu bir pazar. Dolayısıyla bu pazarda Bitcoin’in kullanımdan çıkması, çok ağır bir değer kaybı anlamına geliyor.

Çin ise 2017’de test edeceği milli dijital parasını, ülkedenin resmi parası Yuan’ın dijital formu olarak kullanacak ve dijital paranın kağıt para olarak bir karşılığı olacak. Zamanla, kağıt paranın yerini tamamen dijital paraya bırakacağı düşünülüyor.

Çin Merkez Bankası ise, ülkenin resmi dijital para birimini geliştirmeleri için, alanında uzman altı akademisyenle çalışıyor ve bu uzmanlar, güvenli, taklit edilemez, kırılamaz bir blockchain para birimi üretmek için çalışıyor.

Dijital Yuan, Bitcoin’in aksine, takip edilebilir bir para birimi olacak. Kim ne kadar paraya sahip, kim kime ne kadar para göndermiş, ne kadar almış gibi veriler kolayca takip edilebilecek.

Gigafactory Tesla’yı ve dünyayı nasıl değiştirecek?

0

Artık bir yatırımcı veya işadamından ötede, dünyayı değiştiren önemli bir vizyoner olarak kabul edilen Elon Musk’ın son yatırımı Gigafactory nihayet üretime başladı.

Fabrikanın inşaatı tam olarak bitmiş olmasa da, dev fabrikada bazı bölümler artık üretim için hazır ve Tesla da bu dev yatırımın bir an önce nakit para üretmeye başlaması için, hazır olan bölümlerde üretimi başlattı.

Gigafactory, büyük sayıda elektrikli otomobil üretmek için dünyada yeterince Lithium-ion pil üretimi bulunmadığını fark eden Tesla için mecburi bir yatırımdı. Tesla, büyüyebilmek ve daha fazla otomobil üretebilmek için kendi pil fabrikasını kurmak zorunda olduğunu fark ederek Gigafactory’nin inşasına başlamıştı. Kaldı ki, sadece Tesla değil, rakip otomobil üreticileri de elektrikli otomobil üretmeye başladığında, dünyadaki pil arzına bu firmalar da talep gösterecek ve pil fiyatları hızla artarken, elektrikli otomobil üretmek giderek zor hale gelecektir. Diğer bir deyişle, elektrikli otomobil üretiminin önündeki şişe ağzı, dünyadaki Li-ion pil üretim kapasitesiydi ve Elon Musk, Panasonic ile ortak giriştiği Gigafactory yatırımıyla, bu şişe ağzını genişletmeyi başardı.

Tek başına dünya üretimini ikiye katlayacak

Gigafactory, tam kapasiteyle üretime başladığında, dünyadaki Li-ion pil üretim kapasitesi iki katına çıkmış olacak. Üretimdeki iyileştirmelerle gelecek yıllarda bu kapasiteyi daha da büyütmek mümkün olacak.

Bu kadar büyük üretim sayesinde pil fiyatları düşecek ve dolayısıyla hem yüksek menzilli hem de düşük fiyatlı elektrikli otomobiller üretimi gerçekleşebilecek. Üstelik bu fabrika sayesinde, li-ion pillerin üretiminde dünyayı domine eden Çin, Güney Kore ve Japonya’nın da tekeline son verilmiş olacak. ABD tek başına, diğer ülkelerin ürettiği pil kapasitesini geçeceği için de, dijital çağda petrolden daha önemli olacak pil konusunda dünyanın lideri konumuna yükselecek.

Fabrikada halihazırda 2900 kişi iş başı yapmış durumda. Tam kapasiteyle iş başı yapıldığında 3500-4000 işçi daha üretime katılacak. Toplamda 7000 dolayında çalışan bu fabrikanın düzenli işlemesi için her gün iş başı yapacak. Şu anda üçte biri tamamlanmış olan fabrika tam kapasiteyle çalışmaya 2017’de başlayacak.

Her yıl 500 bin yeni Tesla otomobili

Gigafactory’nin yardımıyla Tesla 2018’e kadar 500 bin Model 3 otomobili bitirip teslim etmiş olacak. Bu da ABD ve dünya yollarındaki elektrikli otomobil sayısını katlayarak çoğaltacak ve üstelik 2018’ten itibaren neredeyse her yıl 500 bin yeni Tesla elektrikli otomobil üretilecek. Diğer bir deyişle Gigafactory ile beraber, Tesla ve rakipleri, dünya otoyollarına her yıl milyonlarca yeni elektrikli otomobil gönderecek. Bugün benzinli/dizel motor, sıfır model bir otomobil sahibi olan bir kullanıcının, 4-5 sene içinde sıfır veya ikinci el bir elektrikli otomobil sahibi olması çok sıradan bir durum haline gelecek.

Ayrıca Gigafactory’de üretilecek piller sadece otomobillerde değil, evleri güneş/rüzgar enerjisiyle çalıştıracak Powerwall gibi ürünlerde de kullanılacak. Bu da öncelikle ABD’de sonra da diğer gelişmiş ülkelerde, güneş/rüzgar enerjisi kullanımını zirveye taşıyacak ve klasik enerji kaynaklarına olan ihtiyaç azalarak yok olacak. Diğer bir deyişle, hane halkı elektrik faturalarına veda edecek. Elektrik üretimi ise fosil yakıtlardan temiz enerjiye dönüşecek. 

Tüm bunların en önemli sonucu ise, petrol ekonomisinin bitmesi anlamına geliyor. Otomobillerimiz çalışmak için petrole ihtiyaç duymayacak, evlerimizin enerji ihtiyacı petrol/kömür yakan santrallerden karşılanmayacak. Sanayi kuruluşları elektrik ihtiyaçlarını daha fazla oranda temiz enerjiden karşılayacak ve dolayısıyla dünyaya petrol satarak zengin olan ülkeler için, altın çağın sonu gelmiş olacak. Petrol türevleri, sadece endüstriyel ürünlerin geliştirilmesinde, pilastik, otomobil lastiği gibi maddelerin üretiminde kullanılacak. 

Ayrıca unutmamak gerekiyor ki, Gigafactory dünyada tek olmayacak. Pil üretiminin stratejik değerini fark eden diğer büyük devletler de kendi Gigafactory’lerini kuracaklar ve petrol ekonomisinden temiz elektrik enerjisi üretimine geçiş hızlanarak gerçekleşecek.

CES 2017’nin yıldızı Alexa

Las Vegas’ta devam eden dünyanın en önemli tüketici elektroniği fuarı CES’te bu yıl öne çıkan en önemli teknoloji Amazon’un yapay zekası Alexa oldu.

Alexa’yı 2015 ve 2016 boyunca, Amazon’un ABD’de pazarladığı akıllı ev asistanı Echo’ya gücünü veren yapay zeka olarak tanıdık.

Amazon’un yapay zekası Alexa sayesinde, ev sahipleri Echo üzerinden farklı imkanlara kavuştular. Sesli komutla internette arama yapabilen, akıllı ev hizmetlerini yönetebilen, sabah işe gitmeden önce trafik raporlarını alabilen ve hatta eve sipariş verebilen Echo sahipleri cihazdan o kadar memnun kaldılar ki, Google da Echo’yu taklit eden Home ürününü çıkardı. Apple ve Microsoft’un da benzer bir ürün üzerinde çalıştığını biliyoruz.

Alexa rakiplerinin önünde 

Ancak rakipleri Echo’ya yetişmeye çalışırken Amazon Alexa’yı çok daha ileri taşıyor. CES 2017 sırasında gördüğümüz üzere, Alexa şimdiden LG’nin buzdolaplarına ve televizyonlarına, Ford’un ve Volkwagen’in otomobillerine ve Huawei’nin cep telefonlarına girmiş durumda. Başka şirketlerle işbirliklerinin de yakında duyurulması sürpriz olmayacak.

Şimdilik sadece ABD ve kısıtlı olarak Kanada, İngiltere ve Almanya üzerinde hizmet veren Alexa hızla gelişen bir yapay zeka olarak, yakın gelecekte yapay zekalı dünyanın nasıl işleyeceğine dair iyi bir örnek oluşturuyor.

Aşağıda, Ford’un CES 2017 sırasında duyurduğu Alexa’lı yeni otomobillerine dair yayınladığı tanıtım videosunu izleyebilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=cHWvpa8Ge58