Dünyanın ilk güneş otoyolu açıldı
Asfalt üzerine yerleştirilen güneş enerjisi panelleriyle, ihtiyacı olan enerjisi kendisi üreten güneş otoyalları bugüne kadar teoriden öteye gidememişti.
Ancak Fransa, dünyanın ilk güneş otoyolunu bugün açtı.
Beş yılda geliştirilen özel güneş panelleri ile kaplanan 1 km’lik otoyol, akşamları ihtiyaç duyulan otoyol aydınlatmasını, gündüz topladığı güneş enerjisi ile sağlıyor.
Dünya ekonomisinde bu hafta dikkat çeken 10 şey
Amerikan Dow Jones endeksi 20,000’e yaklaşıyor. Dow Jones endeksi, salı günü %0.5 değer kazanarak günü 19,974.62’yle tamamladı.
Tam petrol varil fiyatları, temmuz 2015’ten beri en yüksek fiyata doğru tırmanıyor. WTI(West Texas Intermediate) ham petrol varil fiyatı, ham petrol stoklarının Doğu Zaman Dilimiyle 10.30’da açıklanmasından önce %0.6 yükselerek 53.63 dolardan işlem görüyor.
Dünyanın en eski bankasının nakit rezervleri tükeniyor. İtalyan bankası Monte Paschi, yatırımcıların tahmin ettiğinden 11 ay önce nakit rezervlerinin tükeneceği konusunda kamuoyunu uyardı.
Blackstone grubu, büyük miktarlarda yatırım yapılan hedge fonu (olası riskler ve zararları en aza indirmek için yapılan yatırım) Senfina’yı devre dışı bırakıyor. Senfina, içlerinde yöneticilerin en iyi fikirlerinin de bulunduğu ana yatırım kaynağında, %24 değer kaybederek tarihindeki en büyük kaybı gördü.
Tesla kredi limitini arttırdı
Elektrikli otomobil üreticisi Tesla, Bloomberg’e göre kredi limitini 500 milyon dolar arttırdı. Tesla’nın kredi limiti arttırımından sonra kullanabileceği kredi miktarı, 1.8 milyar dolara ulaştı.
Nike hisseleri artışta
Spor ayakkabısı devinin satışları, döviz kurunun etkisinin bağımsız olarak %8 yükselerek 8.2 milyar dolara çıktı. Nike, hisse başına 50 cent kazanarak, analistlerin öngördüğü 43 centi geçti.
FedEx hisseleri düşüşte
Wall Street, küresel lojistik şirketinin hisse başına kazancının 2.91 doların oldukça aşağısında olmasını bekliyordu, çünkü şirketin yan kuruluşu FedEx Ground’un büyümesi masraflarda artışa yol açmıştı. Sonuç olarak FedEx hisse başına 2.80 dolar kazandı.
Dünya borsalarının durumu oldukça karışık. Çin’in SSE endeksi, Asya’da %1.1 değer kazanırken, Fransız CAC endeksi, Avrupa’da %0.5 değer kaybetti.
Kazanç raporları ortaya çıkıyor. Bed Bath & Beyond ve Micron Technology finansal raporları borsa kapandıktan sonra bildiren şirketlerden.
Amerikan ekonomisinde, çok büyük bir değişiklik yok. Mevcut ev satışları Doğu Saat Dilimiyle saat 10’da açıklanacak. Amerikan 10 yıllık devlet tahvilleri, %2.55 ile az değişti.
Dünya ekonomisini takip etmek için techinside.com’u takip etmeye devam edin.
Yurtdışı alışverişlere 30 Euro gümrük vergisi sınırı geldi
İnternet üzerinden yurt dışı sitelerden alışverişe dair, önemli bir düzenleme geldi.
Daha önceden 75 Euro bedellere kadar yapılan alışverişler gümrüksüz vergisi ödenmeksizin doğrudan ülkeye girebiliyordu. Şimdi bu limit 30 Euro olarak değiştirildi!
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türk Ekonomi Bankası (TEB) iş birliğinde Türkiye E-Ticaret Meclisi ve EticaretSEM, tarafından gerçekleştirilen Türkiye Teknoloji Buluşmaları etkinliğinde, Bakan Tüfenkci, elektronik ticaret konusunda fikirlerini aktardı.
Elektronik ticarette 30 Euro’ya kadar gümrük vergisi yok
Elektronik ticaret konusunun Türkiye’nin önünün çok açık olduğunu ancak bu konuda henüz yolun başında olduklarını açıklayan Tüfenkci, yurtdışından gümrüksüz alışveriş limitinin haksız rekabete yol açabilecek düzeyde olduğunu ifade etti. Bu bağlamda, haksız rekabeti ortadan kaldırmak adına 75 Euro değerindeki alışverişlere kadar vergiden muafiyetin 30 Euro seviyesine indirilmesi yönünde karar alındığını ve Bakanlar Kurulu tarafından da onaylandığın ifade etti. Resmi Gazete’de bu kararın yayınlanmasının ardından yurtdışı alışverişlerinde 30 Euro üzerinde bedellere sahip alışverişlerden gümrük vergisi alınacak. Hükumetin bu kararı, Türkiye’ye Amazon.de üzerinden satış yapma kararı alan Amazon’un yaratabileceği büyük talebe karşı önlem olarak aldığı düşünülüyor. Kaynak: Shiftdelete.NetMelek yatırım almanın 5 koşulu
Son yıllarda adını sıklıkla duyduğumuz kavramlardan biri melek yatırım ve melek yatırımcılık oldu. “Melek” isminden de anlaşılacağı üzere, bu yatırım türü, büyüme potansiyeli olan girişim ve girişimlere, maddi ve akıllı sermaye ile ortak ve destek yatırımı yapılması anlamına geliyor.
İnovasyon şirketi Alfanorm’un Kurucu Ortağı ve Melek Yatırımcı Muzaffer Öztan’a göre, girişimcilerin melek yatırım alabilmesi için gerekli olan 5 koşulu şöyle:
1. Yenilikçi misiniz?
Girişimin faaliyet noktasının yenilikçi özellikte olması önemlidir. Girişim ya yeni özellikler taşımalı ya da var olan bir duruma farklı bakış açışıyla yaklaşıyor olmalıdır.
2. Kişisel özelliklerinize güveniyor musunuz?
Girişimcinin kişisel özellikleri melek yatırım sürecinde oldukça öne çıkan noktalardan biridir. Girişimcinin uygulama becerileri, liderlik potansiyeli ve açık fikirliliği melek yatırımcılar tarafından aranan en önemli kriterlerden bazılarıdır.
3. Detaylı iş planınız var mı?
Yeni iş fikrinin iş planının tüm aşamaları kapsayacak şekilde eksiksiz olarak tamamlanmış ve girişimin iş hedeflerinin belirlenmiş olması gereklidir. Müşteriler, iş ortakları gibi sürece dahil olan tüm bileşenlerle detaylı görüşmelerin yapılması ve iş birliklerinin oluşturulması önemlidir.
4. Fikrilerinizi, ürüne/hizmete dönüştürebiliyor musunuz?
Melek yatırım sürecinde girişimcinin iş fikri, çekirdek sermaye ya da sosyal sermaye ile ürüne/hizmete dönüşmüş olmalıdır.
5. Girişimiz büyüme potansiyeli taşıyor mu?
Girişimin mali planı net bir şekilde yapılmış ve büyüme potansiyeli belirlenmiş olmalıdır. Büyüme ve yaygınlaşma potansiyeli olmayan girişimlerin melek yatırımcı desteği alması mümkün değildir.
Kaspersky Lab, CryptXXX fidye yazılımına bir çözüm buldu
CryptXXX, en aktif şekilde yayılmış olan ve en tehlikeli fidye yazılımı ailelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Kaspersky Lab, Nisan 2016’dan bu yana CryptXXX aracılığıyla dünyanın dört bir yanından en az 80.000 kullanıcıya karşı saldırı gerçekleştirildiğini kaydetti. Bunların yarısından fazlası sadece ABD, Rusya, Almanya, Japonya, Hindistan ve Kanada’da bulunuyor. Ancak bunlar sadece Kaspersky Lab’ın tehdit tespit teknolojileri tarafından korunan kullanıcıları içeriyor. Maalesef saldırıya uğramış olan kullanıcıların toplam sayısı bundan çok daha yüksek. Gerçek rakam bilinmiyor ancak Kaspersky Lab uzmanları zararlı yazılımın bulaştığı yüzbinlerce kullanıcı olabileceğini tahmin ediyor.
Kaspersky Lab Güvenlik Uzmanı Anton Ivanov, “Dosyalarınızı şifreleyen kötü amaçlı yazılımların mevcut sürümleri için halihazırda bir şifre çözme aracı yoksa bile suçlulara fidye ödemeyin. Bozuk dosyalarınızı bir kenara kaydedin ve sabırlı olun, çünkü bir süre sonra bir şifre çözme aracının ortaya çıkma ihtimali yüksektir. Bunun bir kanıtı olarak CryptXXX v.3 örneğini göz önünde bulundurabiliriz. Dünya çapında çok sayıda güvenlik uzmanı, fidye yazılımı kurbanlarına yardımcı olabilmek için sürekli çalışıyor. Eninde sonunda, zararlı yazılımların büyük çoğunluğunun çözümü bulunacak.” diyor.
No More Ransom
Söz konusu şifre çözme aracı Kaspersky Lab’ın websitesinden ve Nomoreransom.org’dan indirilebiliyor. Kar hedefi gütmeyen No More Ransom girişimi, fidye yazılımı kurbanlarına suçlulara herhangi bir ödeme yapmak zorunda kalmadan şifreli verilerini geri almalarını sağlamak amacıyla, Hollanda polisinin Ulusal Yüksek Teknoloji Suç Birimi, Europol’un Avrupa Siber Suç Merkezi, Kaspersky Lab ve Intel Security tarafından hayata geçirildi. Fidye yazılımına karşı verilen küresel mücadele, No More Ransom projesine hem kamu hem de özel sektörden katılan 30’dan fazla yeni ortak ile hızla devam ediyor. Kaspersky Lab Global Araştırma ve Analiz Ekibi’nden Güvenlik Araştırmacısı Jornt van der Wiel, “Verilerimiz, geçtiğimiz yıl içerisinde işletmelere yönelik saldırıların üç kat arttığını gösteriyor ki bu, her 2 dakikada bir saldırıdan her 40 saniyede bir saldırıya geçiş olduğuna işaret ediyor. Bireysel kullanıcılar için artış oranı ise her 20 saniyede birden her 10 saniyede bire geçiş olarak değişiklik gösterdi. Buna paralel olarak birçok yeni fidye yazılımı da ortaya çıktı. Fidye ödeyen birçok kişi dosyalarını asla geri alamamış olmasına rağmen hala çok fazla insan ödeme yapmaktan başka seçeneğinin olmadığını düşünüyor. Bu proje, fidye ödemeden dosyalarınızın kilidini açabilmek için bir alternatif sunuyor.” diyor.Obama yapay zeka konusunda uyardı
Beyaz Saray’ın yayınladığı yeni bir rapor, yapay zeka konusundaki endişeleri ve tartışmaları yeniden gündeme taşıyacak gibi görünüyor.
“Artificial Intelligence, Automation, and the Economy” adını taşıyan rapor, yapay zekanın yakın gelecekte çok sayıda ABD’li vatandaşı işinden edeceğini ve ülkede önemli bir işsizlik sorunu yaşanacağını vurguluyor.
Rapor, yapay zeka sayesinde ulaşılacak otomasyonun üretim etkinliğinde önemli bir gelişim sağlayacağını ama taksici, garson, kasiyer, temizlikçi, şoför, kurye gibi düşük eğitimli çalışanların giderek daha zor iş bulmasına neden olacağını ve işsizlik oranının artacağını da tespit ediyor.
Beyaz Saray’ın hesaplarına göre, sadece ABD’de 2,2 milyon ile 3,1 milyon kişi ilk aşamada, yapay zeka yüzünden işlerini kaybedecek.
Kısa süre önce dev Japon yatırım şirketi SoftBank ABD’de 50 milyar dolarlık teknoloji yatırımı yapacağını açıklamıştı ki, bu gelişme de medyada, pek çok sektörde insan gücüne ihtiyacı ortadan kaldıracak teknolojik gelişmeleri beraberinde getireceği endişesiyle yoğun olarak tartışılmıştı.
Bir diğer deyişle ABD şu anda, yapay zeka ve teknolojik gelişimler nedeniyle ağır bir işsizlik tehlikesi ile yüzleştiğini resmen kabul etmiş bulunuyor. Çözüm için yapılacakları ise Obama yönetimi değil, birkaç hafta sonra koltuğa oturacak Trump tartışacak.
Crytek kapanıyor mu?
Türk asıllı oyun yapımcısı zor günler geçiriyor. Crysis ve FarCry serisi ile 10 yıl önce adını duyurmaya başlayan ve endüstrisinin önemli oyucularından biri haline gelen Crytek’in bir süredir maaşları ödeyemediği ve nakit krizi içinde düştüğü dile getiriliyordu.
Crytek şimdi, bazı ofislerini kapatmaya ve işten çıkarmalara başladı. Kalan çalışanlar için de maaş çeklerinin ödenmesinin son derece yavaş gerçekleştiği vurgulanıyor.
Şirket krizden kurtulamadı
Şirket iki yıl önce de benzer bir krizle karşılaşmış ve iki ofis dışında tüm stüdyolarını kapamak zorunda kalmıştı. Şirketin kurucusu Avni Yerli yaptığı basın açıklamasında, işten çıkarmaların ve stüdyo kapatmalarının, Crytek’in sağlıklı bir şekilde ayakta kalmaya devam edebilmesi için bir zorunluluk haline geldiğinin altını çizdi. Avni Yerli’nin açıklamasına göre, şirket beş stüdyoyu kapatacak ve yeniden ana uğraş konusu olarak, Crysis oyununa ve CryEngine’a odaklanacak. Şirket bu şekilde nakit krizini çözerek, hayatta kalmayı başaracak. Şirketin İstanbul ofisi ise kapatılacak ofisler arasında değil. Crytek, İngiltere ve ABD yerleşimli stüdyolarını kapatacak. Ayrıca Avrupa ve Uzak Doğu’daki ofisler de faaliyetlerine devam edecek. İngilter ve ABD ofisleriyle beraber Homefront: Revoluiton oyun serisinin hakları da başka bir yapımcıya satılacak. Crytek daha önce de ona ait olan Far Cry serisinin haklarını satarak önemli bir gelir elde etmişti. Far Cry daha sonra Crytek’ten bağımsız olarak farklı bir yapımcıyla yoluna devam etti. Crytek’in geliştirdiği oyun motoru CryEngine ise piyasada çok önemli oyunlar için temel taşı oluştururken bu oyunların toplamda milyarlarca dolara varan cirolar elde ettiği biliniyor. Crytek, endüstride çok nadir görülen başarılı oyun motorlarında birini geliştirmenin yanında aynı zamanda inovatif bir oyun stüdyosu olarak, adından söz ettiren, kült haline gelen oyunlara da imza atmasıyla tanınıyor. Bu kadar başarılı bir şirketin ise nakit sıkıntısına düşerek sorun yaşaması, piyasadaki tüm aktörleri şaşırtıyor.LimonHost’ta Dedicated Server’lar için kampanya
LimonHost’un Dedicated Server kampanyası, web yayıncıları için önemli avantajlar sunuyor.
Dedicates Server kiralarının yıllık ödemelerinde %25 indirim sağlayan LimonHost’un kampanyası yıl sonuna kadar geçerli olacak.
LimonHost’un SSD diskli sunucuları yüksek I/O performansı sağlıyor ve sunucunun tüm kaynaklarına tam kontrol sağlayabiliyorsunuz. SQL gibi yüksek hız gerektiren uygulamalarınızı rahatlıkla da barındırabilirsiniz.
LimonHost’un tüm Dedicated (Kiralık Sunucu) Sunucuları en güncel ve hızlı Intel Xeon işlemcilere sahip.Tüm network altyapısı Juniper ve Brocade Datacenter switchler sayesinde kullanıcıya en hızlı network iletişimini sağlıyor.
Hızlı ve güvenilir destek
Ayrıca, Windows ya da Linux sunucular için ihtiyacınız olan destek LimonHost Mühendisleri tarafından veriliyor. Sunucu yönetimi ve sunucu izleme gibi ek hizmetlerle iş sürekliliğinizi güvence altına alıyorsunuz. Uygulama veya kullanıcı hataları veri bozulmalarının nedenlerindendir. Bunları önlemek için alacağınız LimonHost Sunucu Yedekleme hizmetiyle verilerinizi korursunuz. Yedekleriniz gecelik veya istediğiniz periyotlarda otomatik alınır ve tarafınıza bilgilendirme yapılır. LimonHost’un kampanyası hakkında daha fazla bilgi almak için bu linki kullanabilirsiniz.Uber’in rakibi, Asya’da son sürat ilerliyor
İlk bakışta bu durum, büyük bir olay gibi gözükmeyebilir, aslında oldukça önemli.
Singapur merkezli şirket, Temmuz ayında rakipleri arasından sıyrılmak için ve kullanıcılarını uygula-mayı kullanmaya teşvik etmek için mobil ödeme platformu olan GrabPay’i geliştireceğini duyurdu.
Bunu daha önce Hindistan’da, Grab’ın müttefiki olan Ola’nın, Ola Money hizmetini yeni bir uygula-ma haline getirmesiyle görmüştük. Ana fikir şu; günlük ödemeler için parayı uygulama içinde saklamak, uygulamayı popüler hale getiriyor. Gelişen marketlerde milyonlarca kişinin banka hesabının olmaması, girişimciler için büyük bir fırsat oluşturuyor.
Bu sistemin önemli kısmı, paranın GrabPay içerisinde saklanmasına izin vermek. Grab, bu imkanı Endonezya ve Singapur’daki kullanıcılarına tanıyor. İçinde bulunduğu diğer dört ülkeye de (Tayland, Malezya, Vietnam ve Filipinler) yakın gelecekte açmayı planlıyor.
Kredi ve banka kartları, GrabPay cüzdanına para yüklemek için kolaylıkla kullanılabilir. Bu adım, uygulama üzerinden online bankacılığı, bankamatikleri ve diğer yerel cüzdan uygulamalarını da des-tekliyor. İsteyenler, seçkin mağazalarda da bu yüklemeyi yapabilecek.
Taksi ücretinden market ödemelerine
Grab’in uzun vadeli amacı; GrabPay’i sadece ulaşım ihtiyaçlarını karşılamaktan ziyade, insanların paralarını saklamaya değer hale getirmek için birçok ortak edinmek. Böylece firma, müşterilerine GrabPay’i kullandırtarak, su faturalarını veya yerel marketten yaptığı alışverişi ödeyebileceği duruma getirmeyi planlıyor. Grab’in kurucularından Tan Hooi Ling şöyle söylüyor; “İnsanların refahını arttırmak ve nakitsiz alışveriş yapan bir topluma geçişi hızlandırmak için nakitsiz ödemelerde uzmanlaşmak, Güneydoğu Asya’yı ileri taşıma misyonumuzda önemli bir yere sahip.” Bu yılın başına kadar Grab, kredi kartı bile kabul etmiyordu, sadece nakiti tercih ediyordu. Ardından, 2016 yılında, dijital ödemelere geçiş yapama kendisini çetin bir rekabetin içinde buldu. Hindistan’daki Ola’nın dışında, Endonezya’daki milyar dolarlık motosikletle ulaşım servisi GoJek de aynı bölgede dijital ödemeye geçiyor. 24 milyondan fazla indirmeye ve 500.000’den fazla sürücüye sahip olduğunu iddia eden Grab, ulaş-tırma servisinden çok dijital ödemeler konusuna odaklanırken, birinciliği hedefliyor. Firmanın, bu serüveninde nelerle karşılaşacağını TechInside.com olarak, yakından izleyip, sizlere aktaracağız.Twitter’da sürpriz istifalar
Twitter zor günler yaşıyor ve bu zor günler onu batışa sürüklüyor olabilir mi?
Şirketin iki tepe yöneticisi, bugün istifa ettiklerini duyurdular.
CTO Adam Messinger ile ürün yöneticisi Josh McFarland, Twitter’dan duyurdukları istifaları için gerekçe de sundular. Messinger dinlenmeye çekileceğini, McFarland ise bir yatırım firmasında göreve başlayacağını duyurdu.
Peki tepe yöneticileri neden Twitter’dan kaçıyorlar?
Piyasa değerini hızla kaybeden, olası müşterilerle masada pazarlık yaparken, müşterilerin Twitter’ı satın alarak prestij kaybetmemek için masadan çekildiği, Trump’ın “küçük şirket” diyerek alaya aldığı ve toplantıya çağırmadığı Twitter, Teknoloji profesyonelleri için de artık bulunmak istemedikleri bir şirkete dönüşüyor olabilir. 2016’nın ilk günlerinde de üç tepe yöneticisi aynı anda istifa edip ertesi gün Facebook’ta işe başlamışlardı. Şimdi 2016 sona ererken, Twitter yöneticilerinin şirkete olan inançlarının tamamen söndüğü düşünülüyor ve Aralık ayı sonunda, daha da fazla yöneticinin istifa etme ihtimalinin bulunduğu vurgulanıyor.Facebook, AB’yi aldattı mı?
Facebook’un 2014’te WhatsApp’ı 22 milyar dolara satın alması büyük sansasyon yaratmıştı.
Ancak Avrupa Birliği, anti-tröst yasaları gereği, bu alışverişi mercek altına almış, Facebook kullanıcılarının ID’leri ile WhatsApp kullanıcılarının ID’lerinin birleştirilmemesi, iki servisin organik olarak birbirinden ayrı tutulması şart koşulmuştu. Böylece Facebook’un reklam sektöründe tekel oluşturmasının önüne geçilecekti.
Ancak Facebook’un bu konu hakkında Brüksel’in Anti-tröst müfettişlerine yanlış bilgi verdiği şüphesi şimdi AB tarafından suçlamaya dönüştü.
Facebook AB’ye yalan mı söyledi?
Müfettişlerin raporlarına göre, Facebook’un, WhatsApp ile birleşimi sırasında kullanıcı ID’lerini de birleştirerek, reklam alanında kendine avantaj sağladığı vurgulanıyor. Olayın, Facebook’un Avrupa pazarında reklam satışı konusunda tekel oluşturmaya teşebbüs etmesi kadar, Avrupa Komisyonu’na yalan/yanlış bilgi vermesi gibi ciddi bir sonucu da var. Müfettişler, WhatsApp’ın henüz Facebook yönetimine geçmeden önce AB Komisyonuna verdiği ifadede, kullanıcı bilgilerini Facebook sistemi ile senkronize etmeyi planladıklarını vurguladığının altını çiziyorlar. Facebook’un ise, böyle bir planları olmadığını dile getirerek şüphe uyandırdığı belirtiliyor. Facebook şimdi suçlamalara cevap verecek ancak bu suçlamlar, AB’nin yeniden Facebook ile uğraşmaya başladığının işareti kabul ediliyor. Sahte haberler nedeniyle seçimleri etkileyebildiği fark edilen Facebook Avrupalı siyasetçiler arasında büyük bir endişe yaratmış durumda. Almanya da Facebook’a 24 saatten uzun yayında kalan her sahte haber için 550 bin Euro ceza kesmeye hazırlanıyor.Webrazzi konferans takvimi belli oldu
Bu yıl sekizinci kez yapılacak Webrazzi Summit 2017, Ekim 2017’de gerçekleşecek. Ayrıca Webrazzi’nin ilk kez düzenleyeceği Webrazzi İnovasyon 2017 ise Mayıs ayında yapılacak.
Yine Webrazzi’de bir ilk olacak yazılım konusundaki büyük çaplı bir etkinlik de Webrazzi Developer 2017 ile Kasım ayında gerçekleşecek.
Webrazzi E-Ticaret 2017 Şubat’ta, Webrazzi Dijital 2017 Mart’ta, Webrazzi Mobil 2017 Nisan’da ve Webrazzi Fintech 2017 ise Aralık’ta katılımcılarla buluşacak.
Webrazzi 2017 Konferansları liste halinde şöyle:
Şubat: Webrazzi E-Ticaret 2017 Mart: Webrazzi Dijital 2017 Nisan: Webrazzi Mobil 2017 Mayıs: Webrazzi İnovasyon 2017 Ekim: Webrazzi Summit 2017 Kasım: Webrazzi Developer 2017 Aralık: Webrazzi Fintech 2017 ‘Türkiye’nin en etkili internet konferansı’ olarak anılan Webrazzi Summit, bu sene de Webrazzi Arena ve Startup Lounge gibi farklı bölümlere sahip olacak ve önemli konuşmacılar Webrazzi Summit sırasında sahnede yer alacak. Bu sene ilk kez düzenlenecek Webrazzi İnovasyon 2017 ise geleceğin teknolojilerine ev sahipliği yapacak. AI, VR, IoT, akıllı (yoksa ‘sürücüsüz’ mü demeliydik) otomobiller ve yapay zeka gibi çok sayıda konu başlığı ele alınacak. Yine ilk kez düzenlenecek Webrazzi Developer 2017’de ise tüm yazılım sektörünü bir araya gelecek. Bu önemli etkinlikte, web ve mobil platformlarda yazılım, yazılım metodolojileri, kurumsal yazılımlar, bulut servisleri ve yazılım testi gibi konuları, Türkiye ve yakın coğrafyanın söz sahibi isimleri bir araya gelerek konuşacak. Diğer yandan Webrazzi E-Ticaret 2017, Webrazzi Dijital 2017, Webrazzi Mobil 2017 ve Webrazzi Fintech 2017 de (eski adıyla Finansal Servisler) yine tüm ekosistemi bir araya getirecek.4.5G kullanıcıları 16 milyonu aştı
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan, 2016 üçüncü çeyreği Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında sektörde yer alan 615 işletmecinin net satış gelirleri toplamının 11,6 milyar TL’ye ulaşarak bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,25 milyar TL bir artış olduğunu kaydetti.
BTK Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan, 2016 yılının üçüncü çeyreğinin, 15 Temmuz’da yaşanan hain saldırının ardından ülkemizin tüm kurumlarının ve özel sektörün yeniden yapılandığı ve bu tür bir hadisenin tekrar yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alındığı bir dönem olduğunu anımsatarak, “Bu dönemde de elektronik haberleşme sektörümüz büyümesini ve gelişimini sürdürdü” dedi.
Mobil abone sayısı 74 milyon
1 Nisan 2016’da başlayan 4.5G hizmetlerinin artık hayatımızın olağan bir parçası haline geldiğini, 46 milyon vatandaşımız 4.5G aboneliğine geçiş yaptığını belirten Sayan şöyle konuştu: “Aktif olarak 4.5G hizmetini kullanabilen abonelerin sayısı bir önceki döneme göre 3,1 milyonluk artışla Eylül 2016 itibarı ile 16,4 milyona ulaştı. Toplam mobil abone sayısı ise 74,46 milyon oldu. Böylece mobil penetrasyon %95’e yaklaştı. Makineler arası iletişim (M2M) abone sayısı da 3,8 milyona ulaştı. Mobil numara taşınabilirliği halen popülerliğini koruyor. Bu dönem taşınan 2,34 milyon numara ile uygulamanın başlangıcından itibaren taşınan toplam mobil numara sayısı 98,44 milyon oldu. Geçen yılın aynı döneminde %47 olan faturalı mobil abone oranı, bu dönem itibarı ile %50,8’e çıkmıştır.”Mobil genişbant abonesi 49 milyon kişi
Ülkemizde genişbant internet hizmetlerine talebin her geçen gün arttığını belirten Sayan sözlerine şöyle devam etti: “Bir önceki döneme göre 3,8 milyon artan genişbant abone sayısı 59,1 milyon oldu. Bu abonelerin 10,1 milyonu sabit abone iken mobil genişbant abone sayısı 49 milyona ulaştı. Genişbant abone sayısındaki artışta mobil genişbantın etkisinin daha büyük olduğu görülüyor. İnternet abone sayısı bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %26,5 artarken, en yüksek artışın %32,9’luk bir oranla mobil cepten internette, müteakiben yaklaşık %18,6’lık bir oranla da Eve Kadar Fiberde (FTTH) gerçekleşti. 2016 yılı üçüncü çeyrekte sabit genişbant internet abonelerinin aylık ortalama kullanımı 67,8 GB seviyesinde, mobil genişbant internet abonelerinin aylık ortalama kullanımı ise 2,2 GB seviyesinde gerçekleşti.” Sayan, ayrıca fiber altyapı yatırımlarının bir önceki yılın aynı döneminde 261.337 km olan fiber uzunluğunun, 2016 yılı üçüncü çeyreğinde 284.044 km’ye ulaşarak %9’a yakın bir artış gerçekleştirdiğini bildirdi. Yayınlanan rapora göre vatandaşların, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında Türk Telekom hatlarından en sık 112 Sıhhi İmdat’ı aradığını ifade eden Sayan, bu hatta ortalama konuşma süresinin 26 saniye olduğunu belirtti. Aynı dönemde 182 Hastane Randevu, 186 Elektrik Arıza, 155 Polis İmdat ve 153 Alo Zabıta en sık aranan diğer numaralar arasında yer aldı.182 Hastane Randevu en uzun süre konuşulan hat olarak kayıtlara geçerken, söz konusu hatta ortalama konuşma süresi 162,3 saniye olarak hesaplandı.Tim Cook, çalışanlarına açıklama yapmak zorunda kaldı
ABD Başkanlık seçimleri sırasında Donald Trump özellikle teknoloji şirketlerinin çalışanları tarafından büyük tepki aldı.
Göçmenlere yönelik ağır sözler sarf eden ve yabancı düşmanlığı yapan Trump’a karşı nefret beslemeye başlayan teknoloji şirketlerinin çalışanları, Trump başkan seçildiğinde de büyük şok yaşadılar.
Genç teknoloji çalışanları rahatsız
Trump’ın geçen hafta bütün teknoloji patronlarını masasında toplaması ve patronların da bu toplantıya gitmesi çalışanları tam anlamıyla çileden çıkarttı. Daha önce şirkette çıkan Trump kavgaları yüzünden insanların istifa ettiğine şahit olan Zuckerberg, yeni bir infiale neden olmamak için Trump’ın davetine katılmaya cesaret edemezken, seçim döneminde Trump ile şahsen kavga eden Amazon CEO’su Jeff Bezos’un bile gülümseye gülümseye davete katılması herkesi şaşırtmıştı. Toplantıya ilk tepkiler ise Apple çalışanlarından geldi. Seçim döneminde, Hillary Clinton hükumetinde bakanlık görevine geleceği bile konuşulan Tim Cook’un, Trump’ın toplantısında hazır olması, Apple çalışanlarını fazlasıyla rahatsız etti. Apple da dahil olmak üzere, teknoloji şirketlerinde çok fazla sayıda göçmenin çalıştığını da unutmamak gerekiyor. Trump’ın başkanlık koltuğuna oturduktan son insanların çoğunu ülkelerine geri göndermek gibi bir planı var. Şirket içinde tartışmalar yoğunlaşınca Apple’ın patronu Tim Cook, şirketin iç haber bülteni Apple Web’de bir açıklama yapmak zorunda kaldı. “Bağırarak sorunların çözülemeyeceğinin” altını çizen Tim Cook, dünyanın her yerindeki ülke yönetimleri ile iyi ilişkiler kurmak zorunda olduklarını vurguladı ve farklı dünya görüşlerine sahip olsalar da ABD yönetimiyle de kavgalı olamayacaklarını hatırlattı. Bu açıklama Apple çalışanlarını sakinleştirdi mi, henüz bilinmiyor.LinkedIn hesaplarını yine çaldılar!
Microsoft’un rekor fiyata satın aldığı kariyer sosyal ağı LinkedIn, saldırılara hedef olmaktan kurtulamıyor.
Kısa süre önce önemli bir saldırı atlatan ve çok sayıda kullanıcı hesabının verilerini hacker’lara kaptıran LinkedIn’de şimdi de Lynda.com krizi çıktı.
LinkedIn üzerinde online eğitimler vermesi için satın alınan Lynda.com’daki bir açığı kullanan hacker’ların, 550 bin kişinin verilerine ulaştığı açıklandı.
Şifreleriniz çalındı ama hesaplarınız güvende
Microsoft, kullanıcıların gerekli önlemi alması için Lynda.com üyelerine bir uyarı mesajı göndererek, şifrelerini güvene almalarının doğru olacağını hatırlattı. Tüm şifrelerin ve kişisel verilerin, şifrelenmiş halde saklandığının altını çizen Microsoft, hacker’ların bu verileri kullanmasının imkansız olduğunu düşünüyor ancak yine de kullanıcılarının ihtiyatlı davranarak şifrelerini değiştirmelerini istiyor. 9,5 milyon kullanıcısı olan Lynda.com güvenlik önlemlerini yeniden gözden geçirirken, 2012’de meydana gelen ve 117 milyon LinkedIn kullanıcısının verilerinin hacker’ların eline geçtiği saldırı da yeniden hatırlanmış oldu. LinkedIn’i kendi sistemlerine adapte etmek için henüz yeni çalışmaya başlamış olan Microsoft’un ise bu açıkları bir anda bulması ve kapatması beklenmiyor. Yani, yeni Linkedin veya Lynda saldırıları da gündeme gelebilir.Veri merkezi güvenliği için NetBotz 250
Schneider Electric, veri merkezlerinin fiziksel güvenliklerinin daha yalın bir şekilde sağlanması için NetBotz 250’yi geliştirdiğini duyurdu. Bu düşük maliyetli, ölçeklenebilir yeni kabin erişim denetimi ve çevresel izleme cihazı, kritik IT varlıklarını gerçek zamanlı ve proaktif olarak izliyor. Böylece IT operasyonlarını aksatabilecek ve güvenilirliği azaltabilecek fiziksel tehditlere, çevresel risklere veya insan hatalarına karşı koruma sağlıyor. NetBotz 250, yalnızca çevre izleme, yalnızca kabin erişimi veya ikisinin bir birleşimi olmak üzere değişen uygulamaların IT dağıtımları için kullanılabiliyor.
Veri merkezleri kurumlar için stratejik bir varlık
NetBotz 250’yi işin devamlılığı açısından kritik önem taşıyan veri merkezlerini kapsamlı bir koruma altına almak için geliştirdiklerini belirten Schneider Electric Orta Doğu Bölgesi BT İş Birimi Genel Müdür Yardımcısı Filiz Gökler; “Veri merkezleri kurumlar için stratejik bir varlıktır ve iş sürekliliğinin sağlanması açısından büyük bir önem taşırlar. Bu nedenle reaktif izleme yerine, proaktif izleme yaparak tehditleri durdurmak, bugünün kritik öncelikleri arasında yer alıyor. NetBotz 250, şirketlerin tehditlere karşı proaktif bir koruma sağlayabilmeleri ve kesinti süresi maliyetlerini ortadan kaldırmak için geliştirildi. Böylece veri merkezi sistemlerinin daha güvenilir ve kapsamlı bir şekilde korunması için ölçeklenebilir, ekonomik, yalın ve verimli bir yöntem sunuyoruz” dedi.
İş risklerini en aza indirmek için geliştirildi
NetBotz 250’nin gelişmiş özellikleri NetBotz’a bağlı kablosuz sıcaklık ve nem sensörleri için hızlı ve esnek dağıtıma yardımcı yerel destek sunuyor. Aynı zamanda spot sıvı, titreşim ve duman algılama gibi ilave kablolu sensörleri de destekliyor. Bu özellikler, çevresel tehlikeleri anında tespit etmek, kesintileri önlemek ve kesinti sürelerini en aza indirmek için hızlı müdahale yapılabilmesini sağlıyor. NetBotz 250, APC kabinleri ve StruxureWare Data Center Expert ile uyumlu, bu sayede mevcut bir kurulum tabanına sorunsuz bir şekilde entegre olarak kolay ve verimli dağıtım, yapılandırma ve yönetim imkanı sağlıyor ve IT ekipmanını korumaya birkaç dakika içinde başlıyor. Kabin erişim kontrolü işlevselliği, 125 kHz ve 13,56 MHz okuyucu frekanslarında olmak üzere iki kol kitinde mevcut ve kabin erişimini yalnızca kimliği onaylanmış olan kullanıcılarla kısıtlıyor. Bir güvenlik ihlali durumunda IT personelini bilgilendirmek üzere uyarılar ve sinyal alarmları gibi çıktılar yapılandırılabiliyor. NetBotz 250’nin StruxureWare Data Center Expert ile entegrasyonu, veri merkezinin her düzeyinde etkinlik ve bağlanabilirlik sağlıyor. Enerji tüketimini azaltmak, sistemin çalışma süresini korumak ve planlama ve operasyonel performansı artırmak için fiziksel altyapı ve ağa bağlı cihazların merkezi olarak izlenmesine ve yönetilmesine olanak tanıyor.Türkiye’de dijital dönüşüm nasıl işliyor?
Dijital dönüşüm, artık dünyanın önemli bir gerçeği. Bilişim teknolojileri sektörü bu günleri çok önceden öngörmüştü. Önceleri yalnızca teknik bir konu olarak algılanan dijital dönüşüm ilk olarak felsefi bir yaklaşıma daha sonra da elle tutulur ve gözle görülebilir seviyede, yaşamsal bir pratiğe dönüştü. VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler, Türkiye’de dijital dönüşümün son durumunu değerlendirdi. Murat Mediçeler’e göre dijital dönüşümü kabaca üç alanda inceleyebiliriz.
BT politikasında merkezden yerele dağılım artıyor
Sekiz ülkede BT alanında 1.200 karar alıcı ve iş kolu yöneticilerinin görüşlerine yer veren araştırmaya göre şirket liderlerinin neredeyse üçte ikisi (%61) teknoloji yönetiminin BT’den diğer departmanlara kaydırıldığına inanıyor. Araştırma, EMEA bölgesindeki kurumlarda iş kollarının teknoloji önderliğindeki inovasyonun kontrolünü aldığını ortaya koyuyor.
BT yetki dağılımında merkezden yerele doğru kayışın faydaları arasında yeni ürün ve hizmetlerin piyasaya daha hızlı sunulma becerisi (%59), kurumda inovasyon için daha fazla özgürlük sağlanması (%58) ve pazar koşullarına karşı daha hızlı çözüm üretebilme becerisi (%56) gibi unsurlar öne çıkıyor. Araştırmada dönüşümün beceri bakış açısıyla da olumlu yönlerine dikkat çekiliyor. Teknolojinin BT departmanlarından daha geniş kitlelerce sahiplenilmesinin, çalışan mutluluğunu artırdığı (%55) ve daha iyi yeteneklerin kuruma çekilmesine yardımcı olduğu (%54) göze çarpıyor.
Olumlu görüşlere rağmen bu dönüşümün zorluklar getirdiği de görülüyor. Şirketteki liderler, teknoloji yönetimindeki yetki dağılımının BT hizmeti harcamalarında yinelemelere neden olduğuna inanırken (%55), BT konusunda sınırları net olarak çizilmiş bir sahiplenme ve sorumluluk eksikliği (%53) de bir endişe olarak görülüyor. Güvenli olmayan çözümlerin satın alınma ihtimali de (%49) bir diğer endişe kaynağı olarak öne çıkıyor. Merkezin teknoloji yönetim yetkilerini dağıtmaya odaklanan bu yaklaşımın BT ekiplerinin isteklerine aykırı olduğu da görülüyor. %59’luk çoğunluk, BT politikasının daha merkezi olmasını istiyor. BT liderleri, ağ güvenliği ve uyumluluk (%56), depolama (%34) ve özel bulut tabanlı servisler (%33) gibi kilit öneme sahip işlevlerin kendi kontrollerinde kalmasından yana.
Bu değişimi yönetmek, şirketlerin günümüzde karşılaştığı organizasyonel zorlukların başında geliyor. Bulutun yükselişi, BT’yi demokratikleştirdi. Erişim kolaylığı ve çekici maliyet modelleri ışığında Özetle, EMEA’daki kurumlar bu dönüşüm nedeniyle maliyetlerini yükseltip güvenlikten feragat edebiliyor ve bir yandan büyümeye çalışırken diğer yandan hangi yetkinin kimde olduğu karmaşasını yaşayabiliyorlar. Yetkinin merkezden yerele dağıtılması hareketi halihazırda gerçekleşiyor ve günümüzün iş dünyasının hız ihtiyacından kaynaklanıyor. BT, bu değişimin yaşandığını kabul edip ona uyum sağlanması suretiyle bu değişimin yönetiminde yine de çok önemli bir paya sahip olabilir. En yeni teknolojiler ya da uygulamalar dijital dönüşümü gerçek anlamda ancak her türlü bulut ortamı arasında sunulmalarıyla, hız ve kolaylık sağlamalarıyla ve güvenli bir ortamda bulunmalarıyla sağlayabilirler.
Kurumlarda BT dönüşümü
İlk olarak dijital dönüşümün iş yapış şekillerini nasıl değiştirdiğine eğilirsek, dönüşümün boyutlarını daha somut bir şekilde kavrayabiliriz. Dijital dönüşüm sayesinde genelde katı ve fiziksel yapılanmalara bağlı olan iş süreçleri dijital, mobil ve bulut tabanlı bir yapılanmaya kavuştu. Üretim ve geliştirme süreçleri tamamen bu yapılanmaya göre dizayn edilirken, kurumlarda merkez ve saha çalışanları arasındaki iletişim, etkileşim ve verimlilik artışı sağlandı. Bunun bir yansıması da iş dünyasının 7 gün 24 saat fonksiyonel hale gelmesi oldu. Akıllı telefonlar ve tabletler sahada üretkenliği sağlarken, güçlü bilişim altyapıları da merkezden tüm iş süreçlerinin anlık olarak takip edilebilmesini sağladı. Fiziksel donanımlara olan yatırımlar azalırken, yazılım tabanlı çözümlere yönelik ilgi ve yatırımlar arttı. Enerji harcayan, yer kaplayan donanımların yerini bu iki boyutta da daha avantajlı yazılım tabanlı çözümlerin almasıyla birlikte kurumsal BT anlayışı da etraflıca “planlanması” ve “yönetilmesi” gereken bir politika halini aldı. 2016, bu alandaki trendlere ışık tutan bir yıl oldu. VMware olarak yaptırdığımız kapsamlı bir araştırma da bunun sonuçlarını gösteriyor. Ortaya çıkan en önemli sonuç, BT’de yetki dağılımının merkezden yerele doğru kaydırılmasının somut iş faydaları yaratması ancak bununla birlikte başta güvenlik olmak üzere birçok kaygıyı da beraberinde getirmesi.
Hizmet sunma şekli değişti
Dijital dönüşüm, kurumların iş yapış şekillerinin yanı sıra hizmet sunma yaklaşımlarını da kökten değiştirdi. Artık geleneksel alışveriş anlayışında olduğu gibi tüketicilerle kurumlar, “hizmeti al, parayı ver” ekseninde değil, çok daha karmaşık düzlemlerde bir araya geliyorlar. Artık istediği an, istediği yerde iletişim kurma, hizmet ve ürün araştırma ve bu ürün ve hizmetleri satın alma kudretine sahip bir tüketici ile karşı karşıyayız. Artık, bir satın alma kararı, bir mağaza ya da ofise gelmeden çok daha önce veriliyor. Almayı düşündüğümüz ürün ya da hizmet hakkındaki tüm bilgilere, daha o ürüne doğrudan dokunmadan erişebiliyor, o ürünü kullanmış olan başka tüketicilerin yorumlarını görebiliyoruz. Kurumlar da, tüketiciyi yüksek hız ve geniş seçeneklerle donatan bu dönüşüme “çeviklikle” karşılık vererek rekabet güçlerini koruma yoluna gidiyorlar. Bunun için BT altyapılarını, ihtiyaçlarına en uygun şekilde dizayn etmeleri ve yönetmeleri gerekiyor. İçinde bulunduğumuz “Yazlım Tabanlı Gelecek” yaklaşımı içerisinde işletmeler, kendilerine sunulan yazılım odaklı teknolojilerle hitap ettikleri kitleleri etkileyip, onları satışa yönlendirebiliyor. İşletmeler, aynı konseptle müşterilerinin sorunlarını da kolayca çözebiliyor. Gelecekte ağır işleyen ve değişime açık olmayan donanımlar yerine, iş süreçlerinin merkezine yerleşen yenilikçi sistemler hayatımızın ve iş dünyasının odağında olacak. Kurumsal mobilite ve bulut altyapılarından ayrı düşünülemeyen bu teknolojiler, donanımın tamamıyla metalaştığı, her şeyin yazılım üzerinden yürütüldüğü ve farklı ölçeklerdeki şirketlerin kolaylıkla uygulayabildiği bir sistem olarak iş yapma biçimlerimizi şekillendirmeye ve bizi değişime zorlamaya devam edecek. Bir BT altyapısı ya da bir veri merkezi kurmak, şirketler için çok zahmetli ve maliyetli olabilir. Yazılım Tanımlı Gelecek Yaklaşımı ise bunu kolay ve uygun maliyetli hale getiriyor. Hiper bütünleşik altyapı larak tanımladığımız bu yaklaşımda sunucu, depolama, ağ yapısı, yönetim yazılımları, yedekleme ve uygulamalar tek ve merkezi bir noktadan kurulup yönetilebiliyor. VMware olarak sunduğumuz Cross-Cloud mimarisiyle bu yaklaşımın çıtasını bir hayli yükselttik. Yazılım tanımlı veri merkezinin temelinde yer alan hiper bütünleşik altyapıların, 2017’de daha da merkezi bir konumda yer alacağını düşünüyoruz. Bu alanda önem verdiğimiz bir diğer alan da sanallaştırma ve “bulut yerlisi” uygulamalar. Bulut yerlisi uygulama teknolojilerimiz, geliştiricilere ve operasyon mühendislerine yeni nesil uygulamaları hızla inşa edip yönetme imkânı veriyor. VMware Photon Platformu, BT ekiplerinin modern uygulamalar çalıştırılırken veri merkezinin güvenlik, kontrol ve performansının hep üst seviyede tutulmasına yönelik araç ve servislerin sunulduğu bir platform. Sektörün lider arakatmanı, ağ sanallaştırması ve hiper bütünleşik çözümlerini temel alıyor ve müşterilerimize yazılım çözümlerini piyasaya daha hızlı sunmaya yönelik benzersiz bir kurumsal hız ve çeviklik kazandırıyor. VMware Photon platformu, artık Kubernetes gibi modern uygulamaların oluşturulması ve kullanımına yönelik servislere erişimi müşterilerin veri merkezlerinde talep üzerine bir servis olarak sunacak. Photon platformu, BT altyapı konfigürasyonunu otomatikleştirerek kurumların özgün bir çözüm oluşturmaya yönelik tasarım, işletim ve destek süreçlerinin aksine geliştirme çabalarına odaklanmalarına da imkân tanıyacak.Güvenlik
2016’da farklı sektörlerde çok büyük ölçekli siber saldırıların yaşandığına tanık oldu. Siber savaş artık sektörler ya da kurumlardan bağımsız olarak ülkeler arasında yürütülür hale geldi. Ülkemizde de bu saldırılar nedeniyle interneti uzun süre kullanamadığımız günler yaşadık. Güvenlik, gerek BT sektörü gerekse şirketimiz açısından her zaman için en önemli konuydu fakat 2016’da, diğer konularda olduğu gibi önceleri teknik olarak değerlendirilen güvenlik konusu da tüm dünyanın gündemine oturdu. Önümüzdeki yıl bu alanda göreceğimiz beş trendi şöyle sıralayabilirim: 1- Uygulamanın krallığı 2- Bulutu güvence altına almaya karşı güvenlik için bulutu kullanmak 3- Sadelik ve otomasyonun güvenlik inovasyonunun yeni boyutları haline gelmesi 4- Basit saldırganlardan karmaşık saldırılar gelmeye başlaması 5- Mobil güvenlik ve kimlik kontrolünün çakışması Uygulamanın krallığı, hibrit bulut çağında uygulamaların ve verilerin en çok korunması gereken unsurlar olmasından yola çıkan bir kavram. Güvenlik ekipleri önceleri, veri merkezi altyapısını korumaya odaklanıyorlardı. 2017’de uygulamaların, güvenlik ekiplerinin odağındaki yeni birimler olacağını düşünüyoruz. Bugüne kadar gerek genel gerekse özel bulut hakkındaki güvenlik tartışmaları, bulut ortamının nasıl güvence altına alınacağına ilişkindi. 2017 yılında, geleneksel veri merkezleri dünyasında mümkün olmayan bir yaklaşımın devreye alınabileceğini ve güvenlikte buluta başvurulabilineceğini düşünüyoruz. Güvenlik ciddi oranda karmaşık hale gelirken, genelde bu alandaki nitelikli insan kaynağı eksikliğinin birçok kurum için zorluk oluşturduğunu görüyoruz. Bu alandaki nitelikli insan kaynağının bir gecede yetiştirilemeyeceği malum. Dolayısıyla kısa vadede kritik öneme sahip altyapı ve uygulamaların güvenliğini hem basitleştiren hem de otomatikleştiren güvenlik teknolojilerinin yükselişine tanık olabiliriz. Bu basitlik ve otomasyonun bir de olumsuz tarafı var. Otomatikleştirmeyi kolaylaştıran araçlar, basit nitelikteki siber suçluların çok ciddi sonuçlara yol açacak saldırılar gerçekleştirmelerine aracılık edebilirler. Siyasi ya da farklı amaçlar için daha gelişmiş bir saldırı ve saldırgan topluluğuyla karşı karşıya kalabiliriz. Mobil güvenlik ve kimlik yönetimi bugüne kadar birbirlerinden ayrı iki pazardı. Mobile yönelik eğilimdeki artışla birlikte kimlik de risk tabanlı bir davranış modeline geçmeye başladı. Bu iki bileşeni aynı çatı altında toplayacak birleşik güvenlik çözümlerinin örneklerini görmeye başladık. 2017’de de bunların sayısının artacağını düşünüyorum.Boğaziçi’nden Vaka Analizi Yarışması
Boğaziçi Üniversitesi’nin kişisel gelişim ve kariyer kulüplerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi Yöneylem Araştırma Kulübü (BÜYAK), öğrenci kulüpleri arasında bir vaka analizi yarışması düzenliyor.
Yarışmaya katılım iki kişilik takımlar şeklinde olacak. Ön eleme sonrasında 40 takım toplamda 80 kişi yarışmaya katılmaya hak kazanacak.
Marketing ve Strategy roundlarında katılımcılar rastgele oluşturulmuş dörder kişilik takımlar halinde, Negotiation roundunda ise katılımcılar yarışmaya beraber katıldıkları takım arkadaşlarıyla iki kişilik takım halinde çalışacaklar.
3 round sonunda takım arkadaşıyla beraber en çok puan toplayan takım Türkiye’nin AllRounder’ı sıfatını alacak ve büyük ödülü kazanacak.

Son başvuru 3 Ocak’ta
2017 için birinci olan takım 5000 TL, ikinci olan takım ise 2500 TL ödül alacak. Eğitim açısından önemli bir yarışma olan Vaka Analizi yarışmasının sonunda yarışmacılar 3 farklı tarzda vaka çözme tecrübesi edinmiş ve çeşitli ödüller kazanmış olacak. Hemen başvurmak için bu linki kullanabilirsiniz. Daha detaylı bilgi için bu adresi ziyaret edebilirsiniz: http://all-rounder.orgTeknokentlerimiz girişimcileri bekliyor – 3.bölüm
Türkiye için stratejik öneme sahip teknokent konusunu incelediğimiz araştırmamızın üçüncü bölümünü yayınlıyoruz.
Bu özel dosya çalışmamızda, üç gün boyunca üç ayrı video ile teknokent konusunu masaya yatıracağız ve okurlarımıza teknokentler hakkında bilmek istediklerini ulaştıracağız.
Teknokentlerin özellikleri ve kapasiteleri nedir, teknokent’ten faydalanmak isteyen girişimler hangi yolu takip etmeliler? Bilmek isteyeceğiniz tüm detaylar dosya konumuzda yer alacak.
(Dosya konumuzun ilk bölümüne bu linkten ulaşabilirsiniz. İkinci bölümüne ise bu linkten ulaşabilirsiniz.)
https://www.youtube.com/watch?v=pNhFJ06h1fk