Citrix, 2015’te bilişim teknolojilerinin iş yapma şekillerinde büyük çaplı değişimlerin yaşanmasına yine önayak olacağını öngörüyor. Cihaz, lokasyon ve uygulamalardan bağımsız olarak her şey yazılım tabanlı olmaya başlayacak. Bu eğilim, çalışanların iş yapış şekillerini adeta yeniden keşfetmesine zemin hazırlıyor ve özellikle mobil çalışma stillerinde önemli değişiklikler bekleniyor.
Mobilite 2014 yılında da iş ve teknoloji dünyasının en önemli kavramlarından biri oldu. 2014 yılında her zamankinden daha çok insan ofislerinden çıkıp daha fazla mobil çalışmayı tercih etti. Bu mobil çalışma eğilimi beraberinde yeni ihtiyaçları da getirdi. Bu ihtiyaçları adreslemek ve bunları mümkün olan en güvenli şekilde gerçekleştirmek için yepyeni servis ve uygulamalar geliştirildi. 2014’te BT endüstrisi önemli şeyler başardı ama bu 2015’te durma lüksü var anlamına gelmiyor. İş dünyası hızla gelişmeye ve dönüşmeye devam ederken, 2015’te beklentiler yine büyük. 2015, iş dünyasında mobilite ve yazılım alanındaki yenilikler sayesinde önemli dönüşümlere gebe.
Çalışanların mobil olması artık bir ‘olmazsa olmaz’ olacak
Yenilikçi firmalar için ‘uzaktan çalışma’ yeni bir konu değil. Analistlerce yapılan bir araştırmaya göre, beyaz yakalıların yüzde 61’i ofis dışında çalışmakta. Yine diğer bir araştırmaya göre ise önümüzdeki 5 yıl içinde evden çalışanların sayısının yüzde 63’e yükseleceği öngörülüyor. İnsanlar artık işlerini en iyi şekilde yapmalarına imkân sağlayacak yerlerde çalışmayı talep ediyor. Bu sayede hem çalışan memnuniyeti artıyor hem de firmalar daha esnek olabiliyor. Böylece iş dünyasındaki hızlı değişiklere adapte olabilme imkânı yakalıyorlar.
Cihaz yönetimi yerini çalışma alanına bırakacak
Günümüz çalışanlarının işlerini halletmek için kişisel veya kurumsal en az 3 cihaz kullanmaları gerekiyor. Tüm bu cihazlar farklı donanımlar tarafından yönetiliyor. Farklı donanımlar kullanan çok sayıda cihazla başa çıkmak ise gittikçe zorlaşıyor. 2015’te, bilişim teknolojileri cihazdan bağımsız olarak akla gelebilecek herhangi bir cihaza hizmet götürebilmek üzerine yoğunlaşacak. Bilişim teknolojileri sayesinde, çalışanlara güvenli bir biçimde uygulama ve verilerin diledikleri cihazdan ve mekândan erişilebilir kılındığı yeni çalışma alanı konseptleri firmalara büyük katma değerler katacak.
Telefon içine gömülecek iş uygulamaları çalışanların bağlantı oranlarını artıracak
Her geçen gün artan mobil veri kullanımıyla, şirketler farklı coğrafyalardan gelen çalışanlarını nasıl bir arada ve uyumlu bir şekilde tutacak? Bu çok temel bir soru. Mobil uygulamalara eklenecek “sosyalleşme” özelliği 2015 yılının en önemli konularından biri olacak. Örneğin Evernote geçtiğimiz ayda uygulamaya “chat” özelliği eklediğini duyurdu. Bir e-posta uygulaması tek bir tuşla anında video araması başlatıyor veya bir toplantıda görüşlerinizi iş arkadaşlarınızla paylaşmanız için tek tuşla onlara canlı bağlanıp fikirlerinizi paylaşmanızı sağlıyor. 2015 yılında çalışanlar ve müşterilerle anında iletişime geçmek için kullanılacak araçlar ön planda olacak ve bu araçlar her gün kullandığımız uygulamaların içine gömülecek.
Nexus 5 ve diğer Android telefonlarda olan, herhangi bir ekranda ‘Ok Google’ diyerek Google araması yapmaya olanak sağlayan özellik artık Chromebook’lara da geliyor.
Google’dan François Beaufort, bir Google+ gönderisinde özelliği birkaç farklı stilde çalıştığını ve şimdilik sadece geliştirici kanalında olmasına karşın Google son ayarlamaları da yaptıktan sonra özelliğin beta kanalına verileceğini söyledi. Yeni özellikte şimdilik sadece ‘OK Google Open Gmail’ veya ‘OK Google chat with Josh’ gibi basit komutlar çalışıyor.
Özelliği erkenden denemek isteyen Chromebook sahiplerinin geliştirici kanalına geçmesi gerekiyor.
Uluslararası Uzay İstasyonu’nundaki (ISS) astronotlar geçtiğimiz Eylül ayından beri kullanabilecekleri özel bir 3 boyutlu yazıcıya sahiplerdi. SpaceXDragon kapsülü ile istasyona ulaştırılan yazıcıda bugüne kadar test objeleri bastırılmıştı. NASA geçtiğimiz günlerde ISS’ye ilk defa gerçek manada kullanışlı bir obje yolladı: bir İngiliz anahtarı. Kulağa çok önemli bir şeymiş gibi gelmese de astronotların uzayda İngiliz anahtarı satın alabileceği bir yer olmadığı düşünüldüğünde oldukça faydalı bir teknoloji olduğu anlaşılabilir.
Bir İngiliz anahtarı bile olsa uzaya herhangi bir obje çıkarmak oldukça pahalı bir işlem. Görev planlayıcıları mürettebatın ihtiyacı olması muhtemel her şeyi hesaplamak zorundalar. Yörüngeye yeni bir destek paketinin iletilmesi aylar sürebilir ancak eğer bir 3 boyutlu yazıcı ve biraz da plastik hammadde gönderilirse ihtiyaç olan her şey basılabilir. Mesela bir İngiliz anahtarı gibi.
ISS komutanı Barry Wilmore özel bir İngiliz anahtarına ihtiyaç duyduğunu belirtti ve NASA da California merkezli Made in Space’e bir tane tasarlattı. Bu şirket aynı zamanda ISS’deki 3 boyutlu yazıcının üretilmesinden sorumlu. Mühendisler bir CAD yazılımında (Autodesk Inventor) ihtiyaç duyulan İngiliz anahtarını oluşturduktan sonra bunu yazıcı tarafından okunabilecek G-code dosyasına dönüştürdüler.
Dosya gönderilmeye hazır hale getirildiğinde NASA’nın Huntsville Operasyon Destek Merkezi’ne gönderildi. Burada veri dünyadan istasyona iletildi. Yazıcı NASA tarafından uzaktan kontrol edilecek şekilde tasarlandığından G-code dosyası direkt olarak yazıcıya yüklendi ve obje plastik yapı maddesi kullanılarak katman katman basıldı. Tamamlandığında bir astronot objeyi yazıcıdan çıkartıp temizleyerek kullanıma hazır hale getirdi.
Elbette plastik bir İngiliz anahtarı metal olana tercih edilmeyebilir ancak komutan Wilmore yeni teknoloji sayesinde bir İngiliz anahtarı için aylarca beklemek zorunda kalmayıp anında istediği özelliklerde bir tanesini elde edebildi. Teknolojinin henüz erken aşamasında olunsa da tesis içi yapılan üretimler gelecekteki uzun vadeli uzay görevlerinin bir parçası olacak gibi gözüküyor.
Taksicilerle yolcuları buluşturarak hızlı, kolay ve güvenli seyahat ortamı sunan BiTaksi, Ankara’da yılsonuna kadar sürecek bir kampanyaya imza atıyor, günlük limit uygulanmadan tüm taksimetre açılışlarını BiTaksi ödüyor.
Daha önce Ankaralılara pek çok kampanya sunan BiTaksi, 23 Aralık Salı günü başlayıp yılsonuna kadar sürecek bir kampanya başlatıyor. Kredi kartlı ödemelerde geçerli olacak kampanyada, taksi açılış ücreti olan 3.10 TL yolculardan alınmayacak, BiTaksi ödeme ekranında otomatik olarak düşülecek. Örneğin 8.10 TL tutan bir taksi yolculuğunda kredi kartı ile taksi çağıran BiTaksi yolcusu 5 TL ödeyecek.
Kampanya 23 Aralık Salı günü saat 00:01’de başlayacak 31 Aralık Çarşamba günü 23.59’da son bulacak.
İstanbul’da toplu ulaşımın tek adresi olan İETT tarafından bu yıl 7’inci kez düzenlenen “Transist 2014, Uluslararası Ulaşım Sempozyumu ve Fuarı”, 19-20 Aralık tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlendi. Türkiye’nin en büyük kurumsal yazılım şirketlerinden Etiya’nın da yer aldığı bu fuarda, değişen dünyada ulaşım teknolojileri trendleri masaya yatırıldı.
Gelişen teknolojiyle birlikte toplu ulaşımda akıllı, güvenli, kolay ve sürdürülebilir uygulamaların tartışıldığı fuarda Etiya da, bu konudaki en yeni çözümlerini ziyaretçilere tanıtma fırsatı yakaladı. Rekabet avantajı sağlayan yeni ve inovatif ürünlerin ulaşım sektörüne ilk kez tanıtıldığı bu fuarda, Etiya’nın ulaşım sektöründe 2015 hedefleri de ortaya konuldu.
Etiya Kurucu Ortağı ve Genel Müdür Yardımcısı Aslan Doğan, fuarla ilgili yaptığı açıklamada, şöyle konuştu: “2015 yılı için hem yurt içi hem de yurtdışında büyüme hedeflerimiz bulunuyor. Telekom, ulaşım ve enerji odak sektörlerimizin başında geliyor. Bu sektörlerde CRM, kampanya yönetimi ve sipariş yönetimi çözümleri sunan bir şirket olarak yola devam edeceğiz. Aynı zamanda önümüzdeki yıl kobilere uygun maliyette bulut üzerinden de bu hizmetleri sunuyor olacağız.”
Fuarda öne çıkan Etiya ürün ve çözümleri:Somemto; iş süreçlerini sosyal medyaya bütünleştirmeye ve sosyal medyanın dönüştürücü gücünü rekabet avantajına çevirmeye olanak sağlayan bir sosyal medya yönetim uygulamasıdır.
Telaura CCM: Telaura Müşteri Şikâyet Yönetimi geniş müşteri kitlesine hitap eden ve müşteri memnuniyetini önemseyen kurumlar için bir şikâyet yönetimi aracıdır.
Telaura CRM: Şirketlere müşterilerini 360 dereceden görme imkânı sağlayan “Müşteri İlişkileri Yönetimi” sistemidir.
Big Data: Firmaların CRM sistemleri, sosyal medya kanalları ve diğer kanallardan elde ettiği büyük veriyi işleyerek anlamlı raporlar sunan ve analizler yapan Etiya çözümüdür.
Son on yılda katlamalı büyüyen ve güçlü finans yapısıyla dikkat çeken Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz’e göre başarısının arkasında yatan “yerel yapılanma modeli” Türkiye genelinde beş Bölge Müdürlüğü ve bayii ağı ile hizmet veren Lidya Grup, bölgelerinin bulunduğu Ticaret Odaları’na kayıtlı olma ve yatırımını o bölgeye yapma prensibiyle hareket ediyor.
2014 yılı son çeyreğinin geçmiş dört yılın en başarılı çeyreği olduğunun altını çizen Öz “Hedef ciromuzun yüzde 35’ini son çeyrekte yaptık. Başarımızı Anadolu’ya yaptığımız yatırıma borçluyuz. İstanbul’dan sonra 2014 yılının en başarılı şehri ise cirodaki payını yüzde 19’lara çıkaran İzmir oldu” dedi.
“Biz küresel kurallara göre strateji belirleyen yerele uygun taktiklerle iş geliştiren finansal yapısı güçlü yüzde 100 Türk sermayeli bir firmayız” diyerek Anadolu genelinde kurduğu satış ve servis ağına dikkat çeken Bekir Öz “Gücümüzü sahip olduğumuz güçlü markalar kadar, başarılı organizasyon yapımız ve yetişmiş insan kaynağımızdan alıyoruz” dedi.
Türkiye’de yatırım yapmak isteyen ya da geçmişte iş yapmış global firmalara seslenen BekirÖz,“Markanın güçlü olması kadar arkasındaki servis ağı da bir o kadar güçlü olmalı. Yeni nesil girişimciler iki şeye dikkat ediyor: Kullanım maliyeti ve servis gücü. Kendisine doğru çözümü sunacak ve yanında yürüyecek hizmet firmasını bulduğunda korkmadan her türlü yatırıma imza atıyor” dedi.
Türkiye genelinde hizmet veren LidyaGrup, bölge merkezlerinin bulunduğu illerin Ticaret Odası’na kayıt olma ve yatırımını o bölgeye yapma prensibiyle hareket ediyor. Hangi ürünü satarsanız satın o bölge insanını tanımanın önemine vurgu yapan Öz “Değil Avrupa’da bir şehirden İstanbul’dan bile Anadolu’yu yönetemezsiniz. O bölgenin içinde faaliyette bulunarak, ticaretine katkı sağlamalı, insanına yatırım yapmalısınız. Bizim misyonumuz, sektörün geleceğine katkı sağlayan ve uzun soluklu bir iş sürecinin etkin yöneteni olmak. Bunu da başardığımıza inanıyorum” dedi.
Avrupa’da yaşanan krizlere, Türkiye içindeki seçim sürecinin yarattığı dönemsel durgunluğa rağmen 2014 yılını %20 büyüme ile kapatacak olan Lidya Grup 2015 yıl sonu hedefini ise yüzde 35 büyüme olarak açıkladı.
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile E-Faturaya geçmek zorunda olan mükelleflere 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren elektronik defter tutma zorunluluğu getirildi. E-Deftere geçmek zorunda olan mükellefler, 1 Ocak 2015 tarihine kadar E-Defter başvurusu yapmalı ve 31 Mart 2015 tarihine kadar da ilk E-Defterlerini oluşturmalılar.
E-Defter uygulaması, maliyetlerinin azaltılması, iş süreçlerinin hızlandırılması, verimliliğin artırılması, vergi denetimlerinin etkinleştirilmesi, kayıtlı ekonominin ve yeşil bilişimin desteklenmesi gibi ciddi katkılar sunuyor. GİB tarafından yetkilendirilen TÜRKKEP , tüm muhasebe ve ERP yazılımlarıyla uyumlu platform bağımsız E-Defter çözümü sağlıyor. E-dönüşümün öncü kurumu olarak kağıda dayalı işlemlerden kaynaklanan yüksek maliyetler ile çevresel zararları en aza indiren TÜRKKEP, doğayı koruyarak iş süreçlerinde verimlilik, hız ve kolaylık sunuyor.
E-Defter düzenlemesinin, Vergi Usul ve Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereğince tutulması zorunlu olan yevmiye defteri ile büyük defterin, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan mevzuatta belirlenen format ve standartlara uygun biçimde elektronik dosya biçiminde hazırlanması, bastırılmaksızın kaydedilmesi, değişmezliğinin, bütünlüğünün, kaynağının doğruluğunun garanti altına alınması ve ilgililer nezdinde ispat aracı olarak kullanılabilmesine imkân tanıyan, hukuki-teknik düzenlemeler bütünü olduğunu söyleyen TÜRKKEP Genel Müdürü Yüksel Samast, “Türkiye’de yeni bir dönemin kapıları aralanıyor” dedi.
Yaklaşık 20 bin şirketi zorunlu olarak kapsayan E-Defter uygulaması, aynı zamanda isteyen defter mükelleflerin geçebileceği önemli bir e-dönüşüm uygulamasıdır. E-Deftere geçmek zorunda olan mükellefler, 1 Ocak 2015 tarihine kadar E-Defter başvurusu yapmalı 31 Mart 2015 tarihine kadar da ilk E-Defterlerini oluşturmalılar. E-Defter ile mükellefler artık kâğıt üzerinde defter tutmayacak, notere tasdik ettirmeyecek, muhafaza ve ibraz yükümlülüklerini elektronik ortamda gerçekleştirebilecek. Bu uygulamayla Türkiye ekonomisine 500 milyon TL’lik tasarruf sağlanacağı öngörülüyor. E-Defter kullanan şirketler, kâğıda dayalı baskı, noter onayı ve saklama masrafı olmamasından dolayı yüzde 50 ila yüzde 90 arası tasarruf sağlayabilecek.” dedi.
TÜRKKEP’in hızlı, kaliteli, güvenilir, katma değerli hizmetler sağlayıp kayıtlı e-posta, E-Fatura, E-Defter, E-Fatura, E-İmza, E-Mutabakat, E-Tebligat ve E-Saklama gibi yasal geçerli hizmetlerin hepsini bir arada, tek elden sunan ülkemizin ilk ve tek güven kurumu olduğuna dikkat çeken Samast, “TÜRKKEP E-Defter çözümü, muhasebe veya ticari paket yazılımları ile uyumlu çalışabilmektedir.
Müşterilerimiz defter verisini oluşturduğu muhasebe veya ERP programı ne olursa olsun, yevmiye defteri ile büyük defteri TÜRKKEP E-Defter çözümü veya hizmetimizden yararlanarak kullanabilmektedirler. TÜRKKEP yetkili kurum olarak, E-Defter oluşturma çözümü sağlamanın yanında, oluşturulan E-Defterlerin hem Vergi Usul hem de Ticaret Kanunu’na uyumlu şekilde mükellefin muhafaza ve ibraz yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ve geleceğe dönük ihtiyaçlara kolay uyum sağlayabilmesi için, yasal geçerli ve güvenli şekilde elektronik ortamda saklama hizmeti de sağlamaktadır.” açıklamasında bulundu.
Engelli vatandaşların istihdamı ve sosyal, ekonomik ve kültürel yaşama dahil olmaları gibi konularda yenilikçi ve sürdürülebilir çalışmalara imza atan Avea, bu yıl 6.sı düzenlenen, Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) Pazaryeri etkinliğinden, Yılın Kurumsal Sosyal Sorumluluk Çözümü “Fırsat Eşitliği Ödülü” ile döndü.
Bu yıl “İşletme 2023: Akıllı, Sürdürülebilir ve Kapsayıcı Çözümler” temasıyla düzenlenen Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) Pazaryeri’nde; “Kurumsal Hesap Verebilirlik, Çevre, İnsan Hakları, Toplum, İş Uygulamaları, İstihdam Uygulamaları, Tüketici” başlıkları altında, uluslararası alanda örnek teşkil eden projeler ödüllendirildi.
Avea’nın Fiziksel Engelliler Vakfı (FEV) işbirliği ve İŞKUR desteği ile gerçekleştirdiği Türkiye’nin en büyük engelli kariyer planlaması unvanını taşıyan “Özümüzle Üretiyoruz” projesi kapsamında, bugüne dek, engellilerin toplum ile iş hayatına daha çok katılımını sağlayan pek çok çalışma hayata geçirildi. Avea, Özümüzle Üretiyoruz projesi sayesinde 9 yılda 3 bin 402 engellinin iş sahibi olmasına katkıda bulundu.
Avea’nın ödüle layık görülen diğer projesi ise görme engellilerin sosyal hayatlarını kolaylaştırmak üzere ECE Türkiye ile birlikte hayata geçirdiği “Sesli Adımlar Uygulaması” oldu. Görme engelli bireyleri özgürleştirmeyi amaçlayan Sesli Adımlar uygulaması, operatör bağımsız olarak tüm görme engellilere akıllı telefonlar üzerinden ücretsiz sesli konum belirtme ve mağaza/konum sorgulama hizmeti veriyor. Şu anda Türkiye’de altı alışveriş merkezinde hizmete sunulan Sesli Adımlar’ın hastane, havaalanı, otel ve devlet binaları gibi kompleks yapılarda da kullanılarak yaygınlaşması hedefleniyor.
Pano üreticileri gittikçe artan global bir müşteri kitlesine sahip ve bu da uyulması gereken çok fazla standart ile sonuçlanıyor. Rockwell Automation ise tasarım karmaşıklığını azaltmak için yeni universal devre kesici şalteri duyuruyor.
Rockwell Automation, tasarım karmaşıklığını minimuma indiren ve UL, CSA, CE ve CCC global derecelendirmelerine sahip devre kesici şalterini çıkardı. 1494U serisi şalterler şu an 30, 60, 100 Amperlik uygulamaları karşılarken önümüzdeki sene 600 ampere kadar yükselerek serisini tamamlamış olacak.
1494U serisinin devre kesici şalter görünür bıçaklarıyla besleme devresinden motoru, motor kontrol birimlerini ve diğer yükleri birbirinden ayırarak şalterin “açık” veya “kapalı” pozisyonda olduğu bilgisinin gözle görülmesine olanak sağlıyor. Şalter, stok sayısını azaltacak bütün uygulamaları kapsıyor. Kullanıcılar kısa devreye karşı koruma sağlayan sigortalı ya da sigortasız versiyonlar da dahil olmak üzere birkaç model ve seçenek arasından ihtiyaçlarını karşılayanı seçebilirler. Şalter aynı zamanda kol veya kablo ile de bağlanabilir özellikte. Kablolu seçenekte, kullanıcılar, kol konumuna bakılmaksızın şalteri panelin herhangi bir noktasına monte etme esnekliğine sahip.
Devre kesici şalter NFPA 70 uyumlu
Pano üreticileri, müşteriler için kontrol sisteminin durum bilgisini paylaşan yardımcı kontakların yanı sıra hat ve yük tarafları için isteğe bağlı sunulan koruyucu kapaklar ile gelişmiş güvenlik sağlayabilirler. Panel kapısı açık ya da kapalı olsa da şalter, işletme mekanizması ve kol sürekli bağlı olduğundan devre kesici şalter NFPA70 uyumludur. 1494U şalter, önceki serilere oranla kullanıcı panel alanını yüzde 30 küçültmektedir.
Elektrik elektronik sektöründen 82 Türk firması, ihracatlarını artırmak için 2014 yılında yollara düştü, Filipinler’den Ekvador’a 10 ülke dolaştı. TET tarafından düzenlenen ticaret heyetlerine katılan firmaların yıl boyunca yaptığı kilometre 52 bine ulaştı.
Türkiye’nin teknolojideki gücünü temsil eden Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET), Ekonomi Bakanlığı tarafından uygulanan Hedef Ülkeler ile Ticari ve Ekonomik İlişkileri Geliştirme Stratejisi çerçevesinde 2014 yılında dünyayı turladı. Elektrik elektronik sektör temsilcileri, TET öncülüğünde yapılan ticaret heyetleri kapsamında Tayvan-Filipinler, Meksika, Kamerun, Paraguay-Uruguay, Kazakistan-Azerbaycan pazarları ile buluştu. Sektörün son durağı ise Ekvador ve Kolombiya pazarı oldu. 19 Türk firmasının Ekvador ve Kolombiyalı 88 firmayla görüştüğü heyete ilgi yoğundu.
Yıl genelinde gerçekleştirilen heyetlere elektrik, elektronik, kablo ve bilgi teknolojileri, elektrik üretim ve dağıtım ekipmanları ve beyaz eşya alanında faaliyet gösteren 82 firma katıldı. Gerek yatırımcılar, gerekse elektrik elektronik sektörü için önemli fırsatlar barındıran bu pazarlar sektörün yakın takibinde yer alıyor.
Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, elektrik elektronik sektörünün 2014 yılında ticaret hacmini yukarıya taşıyacak pazar araştırmalarına ağırlık verdiklerini ifade ederek şunları söyledi: “Elektrik elektronik sektörü açısından Güney Amerika, Afrika ve Türki Cumhuriyetler önemli ihracat potansiyeli taşıyor. Türk elektrik-elektronik firmalarımızın bu coğrafyalarda şansı oldukça yüksek. Pazarı tanımak ve kendimizi tanıtmak adına firmalarımız yıl içinde bu ülkelerin en önemli sektör firmalarıyla verimli görüşmeler gerçekleştiler. 2015 yılında ise Etiyopya – Sudan, Kamboçya – Laos – Myanmar, Venezuela – Panama ve İsveç – Norveç’e ticaret heyetleri düzenleyeceğiz. Attığımız adımların önümüzdeki yıl ve sonrasında ihracatımıza etkilerini göreceğiz.
2013 yılının yaz ayında SpaceX’in CEO’su Elon Musk hem mükemmel hem de çılgın bir taşıma sistemi olan Hyperloop’u sunmuştu. Yerden yüksek bir vakum tüpü şeklinde tasarlanan sistem San Fracisco ve Los Angeles arasını 30 dakikanın altında kat edebilme potansiyeline sahipti. Fakat Musk maalesef planlarını 57 sayfalık bir tanıtım yazısı olarak sunmuş ve işi orada bırakarak dünyaya adeta ‘hadi gidip bunu yapın’ mesajı vermişti. Görünen o ki 100 kişilik bir grup bu mesajı alıp Hyperloop üzerinde ciddi ciddi çalışmaya başlamışlar – üstelik ilerleme de kaydetmişler.
Musk’ın Hyperloop yazısının ardından Eylül ayında Hyperloop Transportation Technologies Inc. adında bir şirket kurulmuş. Normal şirketlerden farklı olarak işleyen şirket, JumpStartFund adında bir model üzerinde işliyor: her çalışan sadece şirket kar ederse ücretlerini alabilecek. Sonuç olarak çalışanların tümü bir yandan Boeing, NASA ve SpaceX gibi firmalarda çalışırken bir yandan da gelecekte büyük bir getirisi olacağını umdukları bu ileri teknoloji sistemi hayata geçirmek için çaba sarf ediyorlar. Haberlere göre projede tam 100 mühendis çalışıyor ve herkesin girebileceği tarzda bir yapısı yok, zira 100’den fazla başvuru da geri çevrilmiş. Biraz daha seçici bir kitle kaynaklı çalışma denilebilir.
Geçtiğimiz sene boyunca sessizliğini sürdüren Hyperloop Transportation Technologies (HTT) artık şimdiye kadar kat ettiği ilerlemeyi genele açabilecek hale gelmiş.
Elbette projede daha yapılacak çok iş bulunuyor. Görünen o ki şimdiye kadar yapılan çalışmaların çoğu UCLA’dan 25 kişilik tasarım ve mimarlık öğrencileri grubu tarafından yapılmış. Kendi işlerinde çalışan mühendis grubu ise teknik yapılabilirlik çalışmalarını sürdürüyorlar ve bu çalışmaların 2015 yılının ortasında sonlanacağını öngörüyorlar.
HTT mühendisleri teknik yapılabilirliğin yanı sıra neredeyse ses hızında ilerleyebilen yer üstü tüpünün (1220 km/sa) hangi noktalar arasında çalışabileceğinin üzerine de kafa yoruyorlar. Musk makalesinde San Francisco ve Los Angeles’ı arasını işaret etmişti ancak politik ve coğrafi sorunlar sebebiyle bu biraz zor gözüküyor, dolayısıyla HTT bunun yanı sıra Los Angeles – Las Vegas güzergahını da değerlendiriyor. Uzun vadede tüm Amerika Hyperloop ağlarıyla sarılabilir. Tabii ilk etapta hedef böyle bir teknolojinin üretilebildiğini göstermek için sadece bir adet de olsa üretebilmek.
Mühendisler Musk’ın orijinal kapsül tasarımını da geliştirmişler: kapsülün yukarı doğru açılan kapıları yerine yeni versiyonda iç kısımda bir adet ‘baloncuk’ ve dış kısımda bu baloncuğun oturduğu daha sert bir kabuk bulunacak. Bu dış kabuk vakum tüpüyle birlikte hareket edebilmesi için hava kompresörü, piller ve diğer gerekli parçalar ile donatılacak.
Şirket şu an çalışan bir prototip üretme aşamasında. CEO’su Dirk Ahlborn’un yaptığı açıklamaya göre vakum tüpünün üretilmesi ve sütunlara yerleştirilmesi yönündeki problemler giderilmiş durumda. Ahlborn ayrıca Musk’ın 650 kilometrelik Hyperloop sistemi için öngördüğü 6-10 milyar dolarlık fiyat tahmininin yaptıkları araştırmalarla uyuşuğunu söylüyor. ‘‘Bu prototip bittikten, nasıl yapabileceğimizi kavradıktan ve ekonomik olarak da karlı olduğu ortaya çıktıktan sonra eminim ki yatırım alacağız’’ diye ekliyor.
Projenin teknik yapılabilirlik raporu muhtemelen 2015 yılının ortasında tamamlanacak ve sonra ilk kısa mesafeye sahip sistem için çalışmalara başlanacak. Teknoloji eğer başarıya ulaşırsa yüksek hızlı trenler ve hava ulaşımının yerini ucuz bir şekilde alabilir.
Yılbaşı hediyeleri için online alışverişin giderek daha fazla kullanılıyor olması, kredi kartı ya da hesap bilgileri peşindeki siber suçluların iştahını kabartıyor. ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Alev Akkoyunlu, online alışverişte sanal kart kullanılmasını tavsiye etti. Akkoyunlu, güvenli online yılbaşı alışverişi için 9 ipucu paylaştı.
Alışverişe başlamadan önce bilgisayarınıza bakım yapın: Bilgisayarınızın korumasını güçlendirin. Alışverişten önce tarayıcınızı güncelleyin, işletim sisteminizi ve antivürüs programınızı gözden geçirin. Bu güncellemeler zararlı yazılımlara ve dolandırıcılıklara karşı sizi koruyacaktır. Ayrıca sisteminizi alışveriş öncesinde virüslere karşı taratabilirsiniz.
Bildiğiniz yerden alışveriş yapın: Ürünler hakkında doğru açıklamalar sağlayan, ürünleri sağlam ve zamanında teslim eden ve iyi bir üne sahip olan internet sitelerinden alışveriş yapın (kullanıcı yorumları bunun için yol gösterici olur). Eğer alışveriş sitesini tanımıyorsanız, temkinli olun!
Güvenli transferler yapın! İnternetten sipariş verirken, internet sayfasının SSL kullandığına emin olun. Genel olarak tarayıcınızda küçük bir kilit sembolü olarak gözükür. Eğer bu sembolü göremiyorsanız, URL (adres çubuğunu) kontrol edin. İnternet sitenizin önünde http yerine https ya da shttp görmeniz gereklidir.
Sanal kart kullanın! Bankanızdan kendinize, limiti çok yüksek olmayan ve/veya zaman kısıtı olan bir sanal kart tanımlayın. Bunu online bankacılık kanallarından yapabilirsiniz. Alışverişinizi bu kart üzerinden yapın. Böylece herhangi biçimde bu kart bilgileri ele geçirilmiş olsa bile, sadece o düşük limit kadar kayba uğrarsınız.
Ürünlerin fiyatları mantıksız ise uzak durun! Size inanılmaz derecede ucuz hatta imkansız fiyata ürün, servis ya da hediye kartı sunan linklerden kaçının. Bu linkler son derece risklidir. “Yarın bitiyor“, “Acil fırsatlara dikkat“ şeklinde gelen e-postalara ya da sosyal ağlarda arkadaşlarınızdan gelen tekliflere dikkat edin. Bunlar, sizin bilgilerinizi toplamak amacıyla düzenlenmiş sahte internet sitesine yönlendiren dolandırıcılık linkleri olabilir.
Halka açık Wi-Fi noktalarında alışverişten kaçının! Genel Wİ-Fİ bağlantısı olan yerlerdeyken alışveriş yapmayın. Bu tür ücretsiz bağlantılar üzerinden kredi kartı bilgileriniz çok kolay görüntülenir ve bu da başınıza gelmesini hiç istemeyeceğiniz bir hırsızlığa dönüşebilir.
Çok fazla bilgi vermekten korkun! Bazı kötü amaçlı yazılımlar soru formları hazırlayabilirler. Basit bir çiçek siparişi için gereğinden fazla tüm kişisel bilgileriniz isteniyorsa hemen işlemi durdurun ve antivirüs programınız ile tarama başlatın.
Alışveriş sonrası kredi kartı ekstrelerinizi ve hesap hareketlerinizi kontrol edin! Dolandırıldıysanız ilk olarak ekstreden fark edebilirsiniz. Size yabancı gelen harcamalara dikkat edin. İlgisiz bir harcama görürseniz, bankanız ile hemen irtibata geçin.
Başkasının eline geçmeden verilerinizi yedekleyin! Bilgisayarınızın virüs saldırısı sonucu çökmesi ya da verilerinizin kötü amaçlı olarak şifrelenmesi gibi tehlikelere karşı bilgilerinizi düzenli olarak yedekleyin!
Anadolu Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nazmi Kozak tarafından hazırlanan Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı bir kitap yayınlandı. Detay Yayıncılık tarafından basılan kitapta ülkemizde halen yayınlanmakta olan 1679 bilimsel/akademik derginin bilgileri yer alıyor.
Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı kitabı hazırlayan Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nazmi KOZAK, bu alandaki ilk kitabını 1997 yılında Başkent Üniversitesi’nde görev yaparken yayınladığını, daha sonra her beş yılda aynı araştırmayı yeniden gerçekleştirdiğini söyledi. Prof. Dr. Kozak, bu çalışma ile Türkiye’de yayımlanan bütün bilimsel/akademik dergilerin eksiksiz bir envanterini ortaya çıkarmanın yanı sıra, dergiler ve dolayısıyla ülkemizdeki bilimsel gelişmeyi de incelemeyi amaçladığını vurguladı. Hazırladığı kitabın üniversitelerdeki öğretim üyelerinin bilimsel/akademik dergilerle ilgili ihtiyaç duydukları bilgileri sağlamasını umduğunu söyleyen Prof. Dr. Kozak, dünyada benzeri olmayan bu araştırma dizisinin ileride Türk bilim tarihini yazacaklar için de katkı sağlayacağını düşündüğünü belirtti.
Bilimsel dergilerin yarısı sosyal alanlarda yayınlanıyor
Prof. Dr. Nazmi KOZAK tarafından hazırlanan Türkiye Akademik Dergiler Rehberi-2014 başlıklı kitapta yer alan bilgilere göre bilimsel/akademik dergilerin yüzde 50,8’i (861 dergi) sosyal bilimler alanlarında yayınlanıyor. Sağlık bilimleri yüzde 25,4 (430 dergi), teknik bilimler yüzde 7,9 (154 dergi) ve matematik ve fen alanlarında yayınlanan dergilerin oranı ise yüzde 4,7 (79 dergi).
Bilimsel/akademik dergilerin yüzde 43,4’ü (736 dergi) Türkçe-İngilizce olmak üzere iki dilli yayınlanıyor. Türkçe yayınlanan dergilerin oranı yüzde 30,5 (517 dergi), dergilerin yüzde 14,7 (249 dergi) ise İngilizce yayınlanıyor (249 dergi).
Araştırma sonuçlarına göre bilimsel/akademik dergilerin yalnızca yüzde 22,8’i (387 dergi) kağıda basılı olarak yayınlanıyor. Öte yandan, bilimsel dergilerin yüzde 49,3’ü (835 dergi) hem kağıda basılı ve hem de online ortamda yayınlanırken, dergilerin yüzde 19,2’si (325 dergi) tümüyle online ortamda yayınlanıyor.
En fazla dergi Ankara’da
Araştırma bulgularına göre en fazla bilimsel/akademik dergi Ankara’da (511 dergi) yayınlanırken, Ankara’yı 459 dergi ile İstanbul izliyor. En çok bilimsel/akademik derginin yayınlandığı diğer iller şu şekilde sıralanıyor: İzmir (75 dergi), Konya (43 dergi), Elazığ (27 dergi), Bursa yüzde (26 dergi), Isparta (25 dergi), Eskişehir (25 dergi), Erzurum (22 dergi), Sakarya (20 dergi), Malatya (16 dergi), Diyarbakır 17, Mersin (16 dergi) ve Antalya (15 dergi) dergi. Bu arada 62 derginin ise yayımladığı yer belirlenemedi.
İstanbul Üniversitesi 56 dergi ile önde
Bilimsel/akademik dergilerin yüzde 43,5’i üniversitelerce yayınlanırken, yayınevleri tarafından yayınlanan dergilerin oranı yüzde 15,5, derneklerin oranı yüzde 19,4 ve özel kişilerin oranı ise yüzde 4,2 şeklinde sıralanıyor. En çok dergi 56 dergi ile İstanbul Üniversitesi tarafından yayınlanırken, bu üniversiteyi sırasıyla 44 dergi ile Ankara Üniversitesi, 30 dergi ile Hacettepe izliyor. En çok bilimsel dergi yayınlayan diğer üniversiteler ise şu şekilde sıralanıyor: Gazi Üniversitesi (29 dergi), Süleyman Demirel Üniversitesi (24 dergi), Selçuk Üniversitesi (20 dergi), Dokuz Eylül Üniversitesi (19 dergi), Marmara Üniversitesi (18 dergi), Atatürk Üniversitesi (17 dergi), İnönü Üniversitesi (13 dergi), Cumhuriyet Üniversitesi (12 dergi), Ege Üniversitesi (12 dergi), Fırat Üniversitesi (11 dergi) ve Düzce Üniversitesi (10 dergi).
Bilimsel dergi alanı bütünüyle denetimsiz
1997 yılından bu yana bilimsel/akademik dergiler konusunda beşer yıllık aralıklarla dört ayrı araştırma gerçekleştirilen Prof. Dr. Nazmi Kozak, bilimsel dergi yayımcılığının dergi sayısının artmasıyla denetimi zor bir alan haline geldiğini açıkladı. Bilimsel dergi yayını ile ilgili uygulamaların Türkiye ve dünyada akademik çevrelerin iç denetimine bırakıldığı açıklayan Prof. Dr. Kozak, 2002 yılından sonra bilimsel makalelere akademik yükseltmelerde yüklenen işlevin bu alandaki keyfiyetin inanılmaz boyutlara ulaşmasına yol açtığını söyledi. Bilimsel süreli yayıncılık alanında ULAKBİM tarafından 1990’ların başından itibaren Türk Tıp Dizini ile başlayan önemli birtakım çalışmaların yapıldığını, ancak bu çalışmaların dergiler üzerindeki yaptırım gücünün kapsadıkları dergilerle sınırlı kaldığını açıklayan Prof. Dr. Kozak, bilimsel dergilerin nitelikleri ilgili olarak akademik yükseltmelerde görev alan jüri üyelerine önemli bir sorumluluk düştüğünü belirtti.
Teknoloji dünyasında son günlerin en önemli gündem maddelerinden biri Sony’in yapımcılığını üstlendiği ve konusu Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’a suikast olan “The Interview” adlı film oldu. Filmin galası, devam eden sibersaldırı ve tehditler üzerine iptal edildi. Sony’nin e-posta hesapları 24 Kasım’da haklandığında bunun K. Kore ile bağlantılı olduğu kesin değildi fakat daha sonraki aşamada bu yönde açıklamalar da geldi. Ancak geçtiğimiz hafta Sony çalışanlarının ekranlarına düşen bir mesajda “The Interview” filminin gösterime girmesi halinde filmi göstermeyi planlayan salonlara 11 Eylül saldırıları anımsatılıyordu.
Kaspersky CEO’su Eugene Kaspersky
Sony’nin haklanmasının küresel etkilerinin büyüklüğü açısından bir ilk olduğunu vurgulayan Kaspersky, şunları söyledi: “Bu noktada en endişe verici konu, hacker grubunun terör saldırılarına yaptığı vurgular. Bu hacker grup ile terör odakları arasında gerçekten bir bağlantı olup olmadığı henüz bilinmiyor. Ama bu tehditler gösteriyor ki, bu hackerlar teröristlerin metodlarından yararlanma konusuna kararlı. Hacktivist dediğimiz insanlar ile geleneksel terör organizasyonları benzeşiyor ve neden oldukları tehdit büyüyor. Tabii ki eğlence sektörüne yönelik böyle bir saldırı zarar verici ve maliyeti yüksek bir saldırı. Ama kritik altyapılara yapılan saldırılar kadar tehlikeli değil. En büyük teknoloji firmalarının bile hacker saldırılarına karşı halen tam anlamıyla hazır olmadığından hareketle; gelecekte kendimizi çok ciddi ve zarar verici saldırılara hazırlıklı olmalıyız. Şu anda bir sonraki hedefin hangi şirket veya endüstri olduğunu söylemek ise ne yazık ki çok kolay değil.”
ODC İş Çözümleri sektördeki başarısını aldığı ödüllerle taçlandırıyor. Microsoft Türkiye’nin ekosisteminde yer alan başarılı iş ortaklarını ödüllendirmek amacıyla her yıl düzenlediği Microsoft İş Ortakları Ödül Töreni’nde, bu yıl farklı kategorilerde ödüller sahiplerine ulaşırken, “Yılın Özel Çözümler Geliştiren İş Ortağı – Kurumsal” kategorisinde ipi göğüsleyen şirket ODC oldu.
Microsoft İş Ortakları Ödül Töreni’nde Microsoft Türkiye’nin başarısının mimarları olarak görülen iş ortakları bir araya geldi. İş ortaklarının satış, büyüme, çözüm geliştirme, bulut bilişim ve müşteri memnuniyeti performanslarına göre değerlendirilerek verilen ödüller, MicrosoftTürkiye Genel Müdür Tamer Özmen tarafından sahiplerine verildi.
Ödül töreninde konuşma yapan Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen, Microsoft’un bulut yatırımları hakkında bilgi verirken, bulut teknolojisinin özellikle düşük maliyetleri nedeniyle şirketler açısından önemine işaret etti.
ODC İş Çözümleri CEO’su Oğuz Küçükbarak ise “Yılın Özel Çözümler Geliştiren İş Ortağı- Kurumsal” kategorisinde ödül aldıktan sonra şunları söyledi:
“Microsoft ile uzun zamandır iş ortağıyız ve vizyonumuz çok örtüşüyor. Birlikte bilgi alışverişi yaparak iş fırsatları yaratıyoruz. Bu sene bulut için birlikte farklı projeler gerçekleştirdik. Sürdürülebilir büyüme vizyonumuz doğrultusunda iş hacmimizi önümüzdeki dönemde daha da geliştirerek birlikte yeni projeler planlıyoruz.”
ODC, en hızlı büyüyen teknoloji şirketleri arasında
E-posta ve SMS pazarlama, sosyal medya pazarlama, mobil pazarlama ve online anketler gibi dijital pazarlamanın her kanalında müşterilerine 360 derece çözümler sunan ODC, hem Türkiye’nin hem de EMEA Bölgesi’nin de en hızlı büyüyen teknoloji şirketleri arasında bulunuyor.
ODC, Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilk 50 şirketinin belirlendiği Deloitte Technology Fast50 Türkiye’de üç kez üst üste yer almasının ardından, Avrupa, Orta Doğu, Afrika bölgesinin en hızlı büyüyen 500 teknoloji şirketinin sıralandığı, Deloitte Technology Fast500 EMEA listesinde 153’üncü sıraya yükseldi.
Türkiye’nin en çok istihdam sağlayan şirketi Türk Telekom, Türkiye’nin ilk mobil kurumsal kariyer uygulaması ‘TT Kariyer’i hayata geçirdi. Uygulama ile Türk Telekom’un iş ilanlarına mobil yoldan da başvurulabiliyor. Ayrıca uygulamada yer alan iş başvuru ipuçları, mülakat hazırlık önerileri ve ‘ilk mülakatım’ simülasyonu, tecrübesiz adaylara büyük kolaylık sağlıyor.
‘İlk Mülakatım’ sadece ‘TT Kariyer’de
Türkiye’de bir ilk olan ‘ilk mülakatım’ simülasyonu, adayların görüşme esnasında niteliklerini ve potansiyellerini en üst seviyede sergileyebilmeleri için bu süreci deneyimlemelerini sağlıyor. ‘İlk Mülakatım’ işe alım simülasyonu ile iş mülakatına gireceklere ‘Kişilik Envanteri’ ve ‘Yetkinlik Bazlı Mülakat’ uygulanıyor, ayrıca ‘Kişilik Testi Geribildirimi’, ‘Mülakat Geri Bildirimi’, ‘Meslek Seçimi’ ve ‘Kariyer Önerileri’ gibi konularda yönlendirmeler de yapılıyor. Simülasyona katılmak için uygulamada yer alan başvuru formunun eksiksiz doldurulması yeterli.
Uygulama gençlere deneyim kazandırıyor
Uygulamayı akıllı telefonlarına indiren herkesin kullanabileceği ‘TT Kariyer’in simülasyon kısmı daha çok gençleri hedefliyor. ‘TT Kariyer ’ uygulaması yeni mezun lisans öğrencileri, yeni mezun olacak son sınıf lisans öğrencileri, yüksek lisans ve doktora öğrencileri dahil olmak üzere, iş hayatına yeni adım atacak gençler için önemli bir deneyim sağlıyor. ‘TT Kariyer’ ile adaylar, mülakat esnasında niteliklerine göre potansiyellerini en verimli şekilde kullanabilecekleri pozisyonlar için, kendilerini daha iyi bir şekilde ifade etme imkanı bulabilecekler. Doğru adayın doğru pozisyonda çalışmasını amaçlayan uygulama sayesinde adaylar, işe alım alanındaki süreçlerin nasıl işlediğini, meslek seçimindeki önemli noktaları, analiz ve eleştiri süreçlerini, mülakat deneyimini ve geri bildirim raporlarını tecrübe ederek işin uzmanlarından bilgi edinebilecekler.
Kaspersky Lab ve B2B International tarafından gerçekleştirilen ortak bir çalışma, her dört Mac masaüstü kullanıcısından birinin geçtiğimiz yıl bir zararlı programla karşılaştığını ortaya koyuyor. Çalışmada ayrıca bu siber saldırıların yüzde 21’inin, sistemi kurtarmak için satın alınan yazılımlar ve makineyi temizlemesi için kiralanan BT uzmanlarının maliyetlerini de içeren finansal kayıplara neden olduğu da görüldü.
Yeni tespit edilen bir Trojan olan Wirelurker, özellikle Apple kullanıcılarını hedeflemek için tasarlanmış zararlı yazılımların canlı bir örneği. Tespit edilmesinden önceki 6 ay içinde bir alternatif uygulama mağazasından 356 binden fazla indirilmiş ve oldukça yüksek sayıda bilgisayara virüs bulaştırmış. Wirelurker, virüslü bir bilgisayara bağlı herhangi bir Apple iOS cihaza bulaşmak için şimdiye dek bilinmeyen bir güvenlik açığından faydalanıyor olması açısından eşsiz. Trojan, daha önce ‘geçit vermemiş’ olarak bilinen cihazları üçüncü şahıs kaynaklarından uygulama indirmek açarak, bu cihazlara virüs bulaştırmayı başarıyor. Sonuç olarak zararlı yazılımlara karşı güvenli olarak bilinen bir işletim sistemi olan OS X’in kullanıcıları, güvenli olduğu bilinen bir diğer sistem olan iOS altında çalışan cihazlara yanlışlıkla virüs bulaştırıyor.
Ancak virüsler ve diğer zararlı yazılım tipleri Mac cihazı kullanıcıları için yegâne tehdit değil. Örneğin ağ saldırıları ve çevrimiçi dolandırıcılık, kurbanın cihazına zararlı yazılım yüklemeye gerek duymaz. Kimlik avcılığı bu tehditlerden biridir. İlginç bir şekilde finansal tehditlerle karşılaşan OS X kullanıcılarının oranı, genel kullanıcı ortalamasının üzerinde. OSX bilgisayar kullanıcılarının yüzde 51’i geçtiğimiz yıl içinde finansal tehditlerle karşılaştıklarını söyledi; genel olarak kullanıcılar arasında bu oran yüzde 43. Bu istatistikler Kaspersky Security Network verileriyle destekleniyor: Kaspersky Lab tarafından Kasım 2013-Ekim 2014 dönemi içinde tespit edilen tüm OS X kimlik avcılığı saldırılarının yüzde 44’ü finansal verileri çalmaya yönelik. Diğer ortamlarda finansal kimlik avcılığının payı ise yüzde 26.
OS X kullanıcıları ayrıca, cihazlarına yüklü yazılımın güvenlik açıkları gibi diğer platformlar arası tehditlere karşı da dikkatli olmalı. Örneğin, Eylül 2014’te yayınlanan ShellShock güvenlik açığı potansiyel olarak bir siber suçlunun bir bilgisayar üzerinde zararlı bir kod içeren herhangi bir kodu yürütmesine olanak tanıyor. Siber suçlular bu güvenlik açıklarını herkesten önce keşfederse, işletim sisteminin üreticisi sorunu gidermeden önce bu güvenlik açığından kötü niyetle faydalanmak için bir pencereye sahip olacak.
Bir başka ifadeyle hiçbir sistem için siber tehditlere karşı tamamen güvenli denemez; bu nedenle çevrimiçi güvenliği sağlamak için ekstra araçlar kullanılması gereklidir. Kaspersky Internet Security-çoklu cihaz 2015’e entegre Kaspersky Internet Security for Mac zararlı yazılımlara karşı etkili koruma sağlıyor, ağ ve kimlik avcılığı saldırılarını engelliyor.
Avaya İş Ortağı Ödüllerinde; “En İyi İşbirliği Çözüm Ortağı”, “En Çok Büyüyen İş Ortağı” ve “En İyi Veri İletişim İş Ortağı” kategorilerinde İsnet, “En İyi Çağrı Merkezi Uygulamaları İş Ortağı” kategorisinde KoçSistem, “En İyi Toplam Çözüm Sağlayan İş Ortağı” ve “En İyi KOBİ İş Ortağı” kategorilerinde Empatel, “En İyi İşbirliği İş Ortağı” kategorisinde Netser, “En İyi Video İş Ortağı” kategorisinde Balkan, “En İyi Dağıtıcı” kategorisinde TopTel ve “En İyi E-devlet İş Ortağı” kategorisinde Net İletişim ödüle layık görüldü.
Ayrıca, 2014 yılında yaptıkları başarılı çalışmalarla İsnet firmasından Eyüp Kara ve Empatel firmasından Ömer Özkul, “En Yüksek Katkı Sağlayan” ödülünün sahipleri oldular.
Ödül töreniyle ilgili görüşlerini açıklayan Avaya Doğu Akdeniz Bölgesi Genel Müdürü Sinan Dumlu şunları söyledi:
“Sektöre yeni ve yaratıcı çözümlerin yüksek hizmet kalitesi ile sunulması için iş ortaklarımızın yürüttüğü çalışmalar çok önemli. Avaya İş Ortağı Ödülleri ile bu çalışmalarına verdiğimiz değeri göstermek istiyoruz. Hedefimiz, iş ortaklarımızın sanallaştırma ortamlarına uygun veri merkezleri kurmasına, sofistike çağrı merkezi çözümleri ve bulut tabanlı uygulamalar önermelerine, gelişmiş tümleşik iletişim ve işbirliği uygulamaları sunmalarına yardımcı olmaktır.”
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı toplantı salonunda, Sabahattin Zaim Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi ve Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) arasında “Bilişim Dersleri ile Revizyonu” imza töreni gerçekleştirildi. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, üniversite-bilişim sektörü işbirliği kapsamında çalışmaların başlatıldığını ifade etti. Elvan söz konusu protokolün üniversite ile sanayinin işbirliğinin geliştirilmesi, sanayinin bilgi ve iletişim sektörünün ihtiyaçları doğrultusunda öğrenci yetiştirilmesi, öğrencilerin istihdamının sağlanması amacıyla Yazılım Sanayicileri Derneği ile iki üniversite arasında imzalandığını söyledi.
Bilgi ve iletişim sektöründe dünyada baş döndürücü gelişme yaşandığını dile getiren Elvan, dünyadaki hızlı değişim ve dönüşümün en önemli öncüsünün, bilgi ve iletişim sektörü olduğunu söyledi. Dünyada bilişim sektördeki büyüme hızının, dünyada ortalama büyüme hızının 3-4 katı olduğuna işaret eden Elvan, “Türkiye’de de yıllık ortalama büyüme hızı yüzde 3-4 bandında beklenirken, bilgi ve iletişim sektöründeki büyüme hızı yüzde 10’un üzerinde oldu” dedi.
Dünyada nüfusun 7.2 milyar, mobil abone sayısının 7 milyar, internet kullanıcı sayısının 3 milyar olduğunu belirten Elvan, her bir dakikada 5 milyon video izlendiğini, 433 bin tweet atıldığını, 2,7 milyon arama yapıldığını söyledi. Bilgi ve iletişim sektörünün tüm sektörlerin lokomotifi olduğunu bildiren Elvan, Bakanlık olarak önümüzdeki günlerde bilgi ve iletişim sektöründe faaliyet gösteren yazılımcı firmalara Ar-Ge desteği vermeye başlayacaklarını ifade etti. Bakan Elvan, “2014 yılı Ekim ayı sonu itibariyle ülkemizde; Geniş bant İnternet abone sayısı 40,5 milyona, Mobil internet kullanan abone sayısı 31,8 milyona, Mobil abone sayısı 72 milyona, M2M abone sayısı 2.5 milyona ulaştı.
Makineler arası iletişime 2015 sonu itibariyle abone sayısının 7 milyonu aşacağını düşünüyoruz” dedi. Geçen ay yaklaşık 40 milyon olan genişbant abone sayısı, bu ay 40 milyon 500 bine yükseldi. Sadece bir ayda 500 bin abone sayısı arttı” dedi. Bu kadar hızlı gelişen sektörün, güçlü bir alt yapısının olması gerektiğine dikkati çeken Elvan, yılda 5 milyar dolarlık alt yapı yatırımı gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Nitelikli insan kaynağı konusunda ciddi sıkıntı yaşandığına dikkati çeken Elvan, “Bu protokolle, üniversitelerimiz bilgi ve iletişim sektörünün talep ettiği müfredat programı çerçevesinde öğrencilerini bir programdan geçirecekler. Üniversiteden mezun olur olmaz bu öğrencilerimiz Yazılım Sanayicileri Derneği Bakanlığımız tarafından işlerine yerleştirilecekler. Yani istihdam garantili sistemi yürürlüğe koyuyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin her bir yerleşim yerine internet ve mobil telefon iletişimini ulaştırmak istediklerini bildiren Elvan, 1 yıl içinde ulaşılamayan hiçbir yerleşim yerinin kalmayacağını söyledi. Elvan, “Nüfusu 1-500 arasında olan ve halen hiç kapsama bulunmayan 1799 yerleşim yerinin Evrensel Hizmet Fonu içinde GSM Kapsama Alanına alınması kapsamında hali hazırda altyapı kurulumlarının yaklaşık yüzde 86’sı tamamlanmıştır. Hedefe 2015 ortalarında ulaşılacağına inanıyorum” diye konuştu.
2015 sonunda 4G’yi devreye sokarak, Türkiye’nin ulaşım ve iletişim alt yapısının, dünyada rekabet edilebilir konuma ulaşmasını sağlayacaklarını anlatan Elvan, Türkiye’de Veri İletim Merkezleri ile İnternet Değişim Noktaları kurulması amacıyla çalışmaları başlattıklarını kaydetti. Sayısal arşiv, oyun, bilgisayar pazarı, yazılım ürünleri gibi alanlarda yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Elvan, bu konudaki çalışmaların da başladığını, bu alanları içeren yasal düzenlemenin önümüzdeki yıl yapılmasının planlandığını ifade etti.
Acil durumlarda kullanılan mobil baz istasyonlarının kurulması konusunda bu yıl yoğun bir çalışma yaptıklarını ifade eden Elvan, her iki ile bir mobil istasyon olacak şekilde planlama yaptıklarını bildirdi. Elvan, “Acil durumlarda kullanılan Mobil Baz İstasyonlarının faydasını bu güne kadar birçok olayda gördük. Acil durumlarda haberleşmenin aksamadan devam etmesi için ülke genelinde 25 bölgede bulunan Uydu Transmisyonlu Mobil Baz istasyonlarının sayısı 40’a çıkarıldı ve her iki ile bir mobil istasyon olacak şekilde gerekli planlama yapılmıştır” dedi.
Ortak hedeflerin konmasının ortak akılla olacağını belirten Elvan, burada sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve ilgili tüm taraflarla işbirliğine devam edeceklerini, ülkenin ihtiyacı olan orta ve uzun vadeli bakış açısı çerçevesinde yapılması gereken çalışmaları birlikte yapacaklarını kaydetti.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer de söz konusu çalışmaların çok ciddi bir ihtiyacı gidermek için yapıldığını söyledi. Bu konuda sadece Türkiye’de değil Avrupa Birliği’nde de (AB) ciddi bir ihtiyaç olduğunu dile getiren Acarer, “Önümüzdeki 5 yıl içinde 860 bin yeni yazılım elemanı ihtiyacı var Avrupa’da. Türkiye’de her yıl en az 10 bin yeni yazılım elemanına ihtiyaç var” dedi.
Yayımlanan sektör raporlarına göre, sektörün en önemli ihtiyacının yüzde 59 ile nitelikli eleman ihtiyacı olduğunun belirtildiğini anlatan Acarer, bu tür işbirlikleriyle yeni elemanların sektöre katılacağını ve yazılım sektörünün daha da ileriye gideceğini ümit ettiklerini söyledi.
YASAD Başkanı Doğan Ufuk Güneş de sektör olarak en önemli sorunlarının nitelikli eleman olduğunu dile getirerek, sektörün her yıl 50 bin civarında yeni personel ihtiyacı olduğunu, üniversitelerden mezun olan öğrenci sayısının ise 12 bin olduğunu söyledi. Güneş, 10 yılda 1 milyon istihdam, 10 yılda 10 milyar dolar ihracat hedeflerinin olduğunu ifade ederek, “Bugün yaptığımız protokolle bu hedefe bir adım daha yaklaşmış olacağız. İnşallah hükümetimizin desteğiyle doğru adamlar atmaya devam edersek Türkiye’nin petrolü önümüzdeki yıllarda yazılım olacaktır” diye konuştu.
Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Aydın ise üniversitelerinin kurulduğu günden bu yana uygulamalı eğitim yaptıklarını ifade ederek, üniversite-sanayi işbirliği atılımının kendilerini heyecanlandırdığını belirtti.
Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Mehmet Bulut da Türkiye’de üniversitelerin son yıllarda nicelik olarak arttığını kaydederek, Türkiye’nin bu nicelik artışıyla beraber üniversitelerin yüksek öğretim sistemindeki niteliğinde artışına tanıklık ettiklerini bildirdi.
Konuşmaların ardından Bakan Elvan, BTK Başkanı Acarer, YASED Başkanı Güneş, SabahattinZaimÜniversitesi Rektörü Bulut ve Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Aydın tarafından protokoller imzalandı.