IBM Watson ve Genesys’ten işbirliği

0
Anlaşma kapsamında IBM Watson ve Genesys, yeni bir öğrenme sistemi geliştirmeyi planlıyor. Watson Engagement Advisor ve Genesys Müşteri Deneyimi Platformu’nu birleştiren yeni sistem, kurumların dünya çapında müşterileriyle temas noktalarında ve iletişim kanallarında kurduğu ilişkiyi dönüştürmeyi hedefliyor. Bu ortak çözüm sayesinde şirketler, müşterilerine self-servis uygulamaları ve iletişim merkezlerinde çok daha iyi hizmet verebilecek. Watson destekli doğal dil çözümü, kurumsal ve pazara ait verilerini hızla öğrenip, uyum sağlar ve anlayabilirken, kullanıldıkça, sonuçlara ve yeni bilgi girişine bağlı olarak da daha akıllı olacak. IBM Watson-Genesys ortak çözümü markanın müşteri hizmet ajanlarına hızlı ve veri-kaynaklı cevaplar vermede yol gösterip yardım ederken; mobil cihazlar, çevrimiçi canlı destek seansları veya çevrimiçi etkileşim aracılığıyla son kullanıcının hizmetinde olacak. Çözümün “Watson’a Sor” özelliği sadece tek tıklamayla müşterilerin sorularına hızlı cevaplar verebilecek, satın alma kararlarına rehberlik etmek için yorumlar sunabilecek ve sorunlarına çözümler önerebilecek. Genesys müşterileri ise düşünen, öğrenen ve uzman görüşleri sunabilen bulut tabanlı bir Watson danışmanına kavuşacak; bu danışman son kullanıcılar ve onlara hizmet sunan iletişim merkezi müşteri temsilcileri için milyonlarca sayfalık veriyi bir kaç saniyede tarama kapasitesine sahip olacak. Sonuç olarak Genesys müşterileri Watson’ın anlayıp işleyebildiği veri yığınından faydalanırken, bu bilgiyi self servis uygulamalarında ve iletişim merkezlerinde son kullanıcı sorgularına daha kullanışlı ve tatmin edici yanıtlar üretmek için kullanabilecek. Genesys Başkanı ve CEO’su Paul Segre’ye göre “Bu ortak çözümün sunduğu, karmaşık ama yönetimi kolay yetenekler, self-servis sistemleri ve insan etkileşimlerini olumlu marka algısına dönüştürme kapasitesine sahip.” Segre, “Watson sayesinde, yeni ürettiğimiz çözüm, self-servis’ten müşteri temsilcisi desteğine doğal ve bilgiye dayalı bir geçiş sağlayacak ve daha iyi iş sonuçları elde etmeyi sağlayan dönüştürücü bir müşteri deneyimi sunuyor” diye de ekliyor. IBM Watson Group Başkan Yardımcısı Mike Rhodin, yeni geliştirilen çözüm hakkındaki görüşlerini şöyle özetliyor: “IBM Watson’un kavramsal zekâsından yararlanan Genesys, her bir müşteri etkileşimine kişisel bir yardımcı katıyor. Müşteri ilişkileri ve markaları veri-kaynaklı yaklaşımlar sağlayarak güçlendirmek, tam Watson’a uygun bir görev. Bu çözüm, yeni girdiğimiz akıllı bilgi işlem uygulamaları çağının endüstriyi ve meslekleri nasıl dönüştüreceğine, karar vermede nasıl bir devrim yaratacağına ideal bir örnek.”

Diğer ödeme sistemlerini unutun: Amazon geldi!

0
Dünyanın en büyük e-ticaret sitesi, dünyanın en büyük bulut servis sağlayıcısı, dünyanı en büyük ve öncü pek çok teknolojisinin arkasında olup bunun pek farkında olmadığımız bir marka: AMAZON. Amazon şimdi POS sistemlerine el atıyor. Amazon Local Register Secure Card Reader adındaki ürün Amazon.com’dan 10 dolara satılıyor. Gayet basit bir şekilde iPhone, iPad, Amazon Kindle Fire veya seçilmiş bazı Android cihazların kulaklık girişine bağlanıyor ve uygulaması ile kredi kartlarından para çekmenizi sağlıyor. Üstelik bunu sadece yüzde 1,75 komisyon ile yapıyor. Bu ne anlama geliyor? Square ve PayPal‘ın yüzde 2,7 üzerinde komisyon aldığını ve Amazon’un müşteri memnuniyetine değer veren dünyanın en iyi şirketi olduğunu düşünürseniz anlamı gayet açık. Amazon’un bu ürünü POS ihtiyacı olanlar için mucize gibi bir çözüm: sabit ücret yok, sözleşme yok, iadeler için ücret yok, hatalı işlemler için ücret yok, uluslararası işlemler için ek ücret yok. Sadece çekilen ücretin yüzde 1,75’ini komisyon olarak ödüyorsunuz. Ancak bu komisyon sadece 31 Ekim 2014’e kadar sisteme kaydolan kişi ve işletmeler için geçerli olacak ve 1 Ocak 2016’ya kadar geçerli olacak. Sonrasında Amazon komisyon oranını yüzde 2,5’a yükseltecek. Bu gelişme pek çok açıdan yeni soruları beraberinde getirecek. Öncelikle devletlerin işletme ve şahısları nasıl vergilendireceği büyük bir soru olarak karşımıza çıkacak. Amerika Birleşik Devletlerinde (şimdilik) bir banka hesabı açabilen ve para transferi yapabilen herkes için internette bağımsız bir dükkan açmak kolaylaşacak. Üstelik bu gelişmenin Amazon’un mevcut pazar yeri hizmetlerinin nasıl şekillendireceğini dair şimdilik bilgimiz yok. Günün sonunda bu gelişme için Amazon yöneticilerinin şu sözü söylediğini duyar gibiyiz: Artık onlar düşünsün!

Netaş’tan Simit Sarayı’na “Felaket Kurtarma Merkezi”

0
Simit Sarayı’nın Bilgi ve İletişim Teknolojileri sistemlerinin çalışamaz hale gelmesi durumunda, kısa bir sürede tekrar çalışmasını ve uzaktan erişilmesini sağlayan FKM, Netaş tarafından oluşturuldu. Böylece felaket anlarında teknolojik yapıya ve veriye erişim kolaylaşırken, veri akışının kesinti riski neredeyse sıfıra indirildi. Simit Sarayı, Netaş’ın kurduğu FKM sayesinde yıllık BİT maliyetlerini yüzde 30-40 oranında azaltırken, güvenilir, sürekli gelişen ve ölçeklenebilen bir altyapıya sahip oldu. Felaket Kurtarma Merkezi, kurumların BT sistemlerinden hayati olanların çalışır halde tutulmasını veya kısa sürede çalışır hale getirilmesini amaçlıyor. Şirketlerin ana veri merkezlerinin kısmen veya tamamen işlevini yitirmesi durumunda, sistemlerin çalışma sürekliliğinin sağlanması, farklı bir noktada konumlandırılmış olan, yedekli çalışan ikincil bir veri merkezi, yani Felaket Kurtarma Merkezi ile sağlanıyor. Netaş Genel Sektör Satış Direktörü Tansu Tüyel, “Microsoft Azure çözümüyle Simit Sarayı’na esnek bir yapı ve düşük maliyet sağlamayı amaçlayarak, Felekat Kurtarma Merkezi’ni kurduk. Böylece test ortamları için sunucu oluşturmayı, yaklaşık 1 günden 10 dakikaya indirerek, zamandan önemli oranda tasarruf elde edilmesini sağladık. Proje sayesinde yıllık 20 bin dolar tutarında bir maliyet avantajı da sunuldu” dedi. Tüm Türkiye’de ve dünyada toplam 280 mağaza ve 5.500 çalışanla, günde 450 binden fazla müşteriye hizmet veren Simit Sarayı’nın Bilgi Teknolojileri Direktörü Kadir Tophan ise “Türkiye’de Netaş’ın Microsoft Azure projelerinde elde ettiği başarılar, tecrübeler ve projelere profesyonelce yaklaşımları, iş ortağı seçimimizde etkili oldu. Bu projeyle; BT altyapımıza esneklik sağlarken, dosya sunucuları ve yedeklerin saklanması için daha güvenilir bir ortama da sahip oluyoruz. Ayrıca test ve geliştirme ortamları için maliyetlerimiz önemli ölçüde azaldı” dedi.

Kitlesel kaynak siteleri olgunlaşamadı mı?

0
İnternetin gelişim süreci içinde yenilikçi fikirlerin ortaya çıkış ile birlikte hayata geçirilmesi de kolaylaştı. Ancak bazı fikirlerin hayata geçirilebilmesi için gerekli finansal kaynakları bulmak en gelişmiş girişim ekonomilerinde bile kolay olmayabiliyor. Bunun nedenlerinin başında ise yatırımcıların iş fikirlerine inanmaması gösterilebilir. Bu noktada girişimcilere alternatif bir çözüm yine internetin kendisinden geliyor; Kitlesel Kaynak Servisleri (crowdsource). Indiegogo ve KickStarter şu anda dünyada en çok bilinen iki kitlesel kaynak servisi sitenin başında geliyor. Benzer yapılar Avrupa ve Asya‘da görülüyor. Gartner Research başkan yardımcılarından Anthony J. Bradley yaptığı bir araştırma ile bu tarz yapıların ABD’de binlerce, Avrupa ve Asya’da ise yüzlerce benzerinin olduğunu tespit etmiş ve genel olarak durumu şöyle özetliyor; “Maalesef pek çoğu aktif değil.” Bradley’e göre bu sitelerin tamamı bu güne kadar 100 milyar dolar civarında kaynak temini için aracı oldular. “Bu kulağınıza yüksek bir rakam gibi gelebilir ama tüm dünyadaki ticari ölçeğin 200 Trilyon dolar olduğunu düşünürseniz daha yolun çok başındayız.” diyor Bradley. Bradley’in analizi içinde dikkat çektiği bir diğer nokta ise bu tarz kitlesel kaynak sitelerinin iş dünyası ve tüketiciler için henüz yeterince bilinir olmadığı ve beklentilerin medyanın yönetiminde olduğu. Öte yandan Bradley şöyle diyor; “Kitlesel kaynak sitelerine yatırım yapanların bir kısmı eğlence bir kısmı da ürün için bunu yapıyor. Henüz finansal anlamda geri dönüş sağlayacak bir risk sermayesi yapısı henüz oluşmadı.” Bradley’in daha geniş kapsamlı ancak henüz tamamladığını söylediği araştırmasına buradan ulaşabilirsiniz.

Genesys Türkiye’ye yeni ülke müdürü

0
İş hayatına 1997 senesinde, NCR’da satış uzman yardımcısı olarak başlayan Murat Tipi, sırasıyla 2000 senesinde Satış Yöneticisi, 2007 senesinde Satış Müdürü görevlerini üstlendi. 2010 yılına kadar telekomünikasyon, alt yapı, çağrı merkezi çözümlerinden sorumlu olarak NCR’ın Türkiye’deki stratejik önemi olan ve en büyük müşterilerine hizmet verdi. 2010 yılında EMC’de finans sektöründen sorumlu Satış Müdürü olarak görev aldı. 2012 senesinde Genesys Telecommunication Labarotories’de Ülke Satış Direktörü olarak göreve başlayan Tipi, 2014 Ağustos ayında Ülke Müdür’ü pozisyonuna atandı. Murat Tipi Lisans eğitimini 1993 yılında ODTÜ Fizik Bölümü, yüksek lisans eğitimini 1995 yılında New Jersey State Üniversitesi Fizik Bölümü’nde tamamlayan Tipi, İngilizce ve Almanca biliyor.

İnnova, e-Arşiv Özel Entegratörü olarak yetkilendirildi

0
e-Faturadan sonra, kâğıt fatura kullanımını neredeyse tamamen ortadan kaldıracak olan e‑Arşiv uygulaması hayata geçiyor. Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan (GİB) “e-Arşiv Özel Entegratörü” iznini alan İnnova, elektronik arşiv hizmetini kendi geliştirdiği elektronik fatura platformu PayFlex e-Arşiv ürünü üzerinden sunmaya başlıyor. e-Arşiv uygulaması, bireysel müşterilere gönderilen milyonlarca kâğıt faturanın artık elektronik ortamda saklanmasını sağlayarak her yıl yüzbinlerce ağacı da kurtaracak… Milyonlarca kâğıt fatura elektronik ortamda iletilecek e-Arşiv uygulaması, şirketlerin nihai tüketiciye ve henüz e-Faturaya geçmemiş diğer şirketlere kesecekleri faturaların elektronik ortamda saklanmasını sağlayacak. Gerçek kişilerin mal ve hizmet alımlarında, artık müşterinin isteği doğrultusunda fatura elektronik ortamda iletilecek. Böylelikle e‑Arşiv uygulamasına geçen şirketler zaman, işgücü ve kaynak tasarrufu sağlayacak. Milyonlarca kâğıt fatura, artık elektronik ortamda saklanacağı için, şirketler klasörlerce alan kaplayan fatura ve ilgili belgeleri fiziki olarak arşivlemekten tasarruf ederken, aynı zamanda her yıl yüzbinlerce ağaç da kurtulacak. e‑Fatura Özel Entegratörü ve e‑Fatura Saklama Hizmeti izinleri bulunan İnnova, ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından e‑Arşiv Özel Entegratörü olarak da yetkilendirildi. İnnova birçok şirket tarafından kullanılmakta olan ve kendisini ispat etmiş bulut tabanlı bir elektronik fatura platformu olan PayFlex e-Arşiv ürünü üzerinden en uygun ve güvenli şartlarda bu hizmeti kurumlara en kolay şekilde sunuyor olacak. Hızlı, kolay ve güvenilir e-Arşiv için özel entegratörlük e-Arşiv’e geçerek tasarruf sağlamak isteyen şirketler, İnnova güvencesiyle sunulan e-Arşiv hizmeti ile hiçbir yatırım maliyeti olmaksızın İnnova’nın PayFlex platformunda elektronik arşivlerini oluşturabilecekler.

Bilge Adam’da değişim zamanı

0
Bilge Adam’daki bu değişimi şirketin Pazarlama Müdürü Tuğrul Kapucuoğlu ile konuştuk.

Google’ın yeni oyun alanı: Chromebook

3
Gartner‘ın yayınladığı bir araştırmaya göre Google Chromebook satışları bu yıl sonunda yıllık bazda 5,2 milyon adede ve 2017 sonunda 14,4 milyon adede ulaşmış olacak. Gartner analistlerinden Isabelle Durand bu gelişmeyi şöyle açıklıyor; “Kişisel bilgisayar pazarında eskisi gibi hızlı bir büyüme görmüyoruz. Üreticiler pazarda yeni alanların arayışı içindeler ve 300 doların altındaki fiyatları ile Chromebook oldukça cazip bir büyüme vaadediyor.” Gartner’ın analizine göre şu anda Chromebook’u en çok eğitim sektöründeki çalışanlar satın alıyor. Öte yandan Durand’a göre önümüzdeki yıllarda finans ve bankacılık sektörü gibi alanlar da Chromebook satışları artabilir. Bunan arkasında yatan neden ise Chromebook’un kendi içinde veriyi depolamak yerine bulut tabanlı çözümler ile entegre olması. Bu şekilde işletmelerin kritik bilgilerinin güvenliği için donanıma bağlı olarak aldığı riskler ortadan kaldırılmış oluyor. Şu anda Chromebook üreticilerinin pazar payı dağılımı şu şekilde; chromebook_vendors_shares2013 Durand’a göre pazarın büyümesinde önemli rolü donanımın nitelikleri değil sunulan bulut servisleri belirleyecek. Şüphesiz ki hem bulut servisleri, hem ucuz maliyeti hem de güvenlik açısından sunulan avantaj ile Chromebok ailesi ürünler işletmelerin giderek fazla ilgi alanına girecek. Bu noktada Google’ın oyun alanı aslında hiç değişmeden devam edecek; Internet üzerindeki tüm veri ve servislerin efendisi olmak.

Türkiye’yi Anlama Kılavuzu

0
Bir insanı daha ötesi bir ülkeyi tanımadan onunla sağlıklı bir iletişim kurmak mümkün değil. Bu çerçevede IPSOS KMG her iki senede bir Türkiye’yi Anlama Kılavuzu adı altında bir rapor yayınlıyor. Toplumsal alışkanlıklarımızı, davranışlarımızı analiz eden bu raporun Medya, Reklam ve Teknoloji verileri bizim ilgi alanımıza giriyor. medya-point-parmak-media Rapora göre Türkiye‘deki nüfusun yüzde 84‘ü her gün TV seyrederken yüzde 28‘i hiç bir şekilde gazete okumuyor. Halkın yüzde 65’i TV’de en çok haber programlarını seyrederken, kadınlar özelinde en çok seyredilen programlar yüzde 65 ile diziler. Reklam başlığında ise erkeklerin sadece yüzde 23‘ü TV reklamlarına ilgi gösterirken kadınlarda bu oran yüzde 28 olarak karşımıza çıkıyor. Teknoloji başlığında ise Türk halkının sadece yüzde 25‘i teknoloji geliştikçe kendini güvende hissediyor ama buna rağmen yüzde 72‘si teknolojik gelişmelerin hayatı kolaylaştırdığını düşünüyor. Halkın yüzde 23‘ü ise teknolojiye güvenmiyor. İnternet kullanıcılarının yüzde 58‘i her gün internete bağlanırken internet en çok bilgi edinmek ve en sık Facebook’a bağlanmak için kullanılıyor. Raporun belki de en ilgi çeken yönü ise erkeklerin sadece yüzde  79′u cep telefonu sahibi iken kadınların yüzde 89‘u cep telefonu kullanıyor. İşletmeler açısından bu verilerin ülkemizde büyümeye müsait alanları açık ve net şekilde göstermesi önem taşıyor. Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Turkcell, İngilizce eğitmeni oldu

0
Turkcell’in 6 ay önce “bilgiyi milyonların erişimine açmak” amacıyla dijitalleştirdiği kurumsal üniversitesi Turkcell Akademi, 7’den 70’e kendini geliştirmek isteyen herkesin başvurduğu önemli bir kaynak haline geldi. Profesyoneller, gençler ve bilgiye ulaşmak isteyenlerin eğitimlere zaman ve mekândan bağımsız olarak, her an her yerden kolaylıkla ulaşabildiği platformda içerik her geçen gün ziyaretçilerin ihtiyaçlarına göre daha da zenginleşiyor. 6 ayda 143 ülkeden 1 milyon 300 binden fazla ziyaret sayısını aşan site, İngilizce, sınavlara hazırlık, profesyonel gelişim gibi kategorilerde yüzbinleri eğitmeye devam ediyor. İşçi Sezen: “Gerçek bir ihtiyacı en iyi şekilde karşıladık” Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Banu İşçi Sezen, “Kısa süre önce, bilgiyi milyonlara açma hedefiyle 2006’dan bu yana ortaya koyduğumuz bilgi birikimini diğer deyişle Turkcell Akademi’yi dijitalleştirdik. Gördüğümüz yoğun ilgi, gerçek bir ihtiyacı en iyi şekilde karşıladığımızın bir göstergesi. 6 aylık bu süreçte insanlara “Nasıl bir eğitim hayal ediyorsunuz, hangi içeriklere ihtiyaç duyuyorsunuz?” sorularını yönelterek, işbirliklerimizi genişletmeyi, içeriğimizi her geçen gün daha da zenginleştirmeyi başardık. Sitemizi ziyaret edip aldıkları eğitimlerle iş bulduklarını ileten gençlerimiz, mutluluğumuzu daha da artırıyor. Bu müthiş eğitim fırsatının kapısı başta 35 milyon Turkcell’li olmak üzere herkese açık. Turkcell Dijital Akademi ile insanımız için değer yaratmaya devam edeceğiz” dedi.
0akademi-son6ay-final
İnfografiği büyütmek için üzerine tıklayabilirsiniz.
Akademi’yle İngilizce seferberliği başladı Tüm Turkcell abonelerinin ücretsiz biçimde erişebildiği Turkcell Akademi’nin sitesinde en çok ilgi gören kategoriler İngilizce, Teknoloji, Kişisel Gelişim ve üniversite sınavları için Tercih Robotu oldu. En çok tıklanan video içerikleri ise İngilizce Akıllı cihaz tanıtımları, MS Office eğitimleri ve Android kurulumu oldu. Dünyanın en önemli İngilizce eğitim platformlarından biri olan Papagaei ile iş birliğine giden Turkcell Akademi’de 100 binden fazla kişi başlangıç, 25 bini aşkın kişi orta, 15 binin üzerinde kişi ise ileri seviyede dil eğitimlerini tamamladı. Bir başka işbirliği de dünyanın en iyi üniversiteleri ve eğitimcileri tarafından sunulan 600’ün üzerinde dersle 190 ülkeden öğrenciye ulaşan çevrimiçi eğitim platformu Coursera ile gerçekleştirildi. Turkcell Akademi’den Türkçe verilen dersler sayesinde, dünyada 7.4 milyon öğrencisi bulunan Coursera’ya, Türkiye’den katılımlar 6 ayda yüzde 25 oranında arttı.

Vodafone’a uluslararası ödül

1
Vodafone İş Ortağım, uluslararası Colloquy Dergisi tarafından düzenlenen “Colloquy Recognizes” programı kapsamında ödüle layık görüldü. Vodafone’un ödülü, 29 Eylül-1 Ekim tarihlerinde düzenlenecek Colloquy Sadakat Zirvesi’ndeki törende takdim edilecek. Ödül alan firmalar, Colloquy Dergisi editörlerinin sadakat çalışmalarıyla dikkat çeken firmaları seçmesiyle belirleniyor. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, ödül hakkında şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye’nin dijital dönüşümüne liderlik etme hedefimizle, kurumsal müşterilerimize mobil teknolojilerle verimlilik artışı sağlayan ve onların hayatlarını kolaylaştıran ürün ve hizmetler sunuyoruz. Vodafone İş Ortağım çatısı altında, kurumsal müşteri memnuniyetini sürekli kılan ve müşteri sadakatine hizmet eden servis ve çözümler geliştiriyoruz. Kurumsal işletmelerin iletişim ihtiyaçlarına göre tarife optimizasyonu ve fatura kontrol özgürlüğü gibi maliyet avantajı sağlayan uygulamalarımızın yanında, müşteri sadakati için Alışveriş Ortağım gibi platformlarla kurumsal müşterilerimize katma değer sağlamayı hedefliyoruz. Vodafone olarak bugüne kadar ulusal ve uluslararası alanda kazandığımız 130’un üzerinde ödüle Colloquy Recognizes ile yeni bir müşteri bağlılığı ödülü eklemenin heyecanını yaşıyoruz. Kurumsal müşteri segmentinde koşulsuz memnuniyet ve sürekli bağlılık yaratma vizyonuyla hayata geçirdiğimiz hizmetlerin, uluslararası platformda da takdir kazanması bir kez daha doğru yolda olduğumuzu gösterdi. Vodafone İş Ortağım çatısı altında her ölçekten şirkete verimlilik artışı sağlayan ürün ve servisler geliştirmeyi sürdüreceğiz.” En yeni girişimlerin platformu ‘Colloquy Recognizes Ödülleri’ Colloquy, 1990 yılından bu yana müşteri memnuniyeti adına en önemli girişimleri açıklıyor ve uluslararası bir referans kaynağı görevi görüyor. Dergi, “Colloquy Recognizes” programı kapsamında geçen Mart ayından itibaren ‘Farkındalık’ sağlanması için tüm sektörlerde müşteri memnuniyeti ve bağlılığına yönelik en yenilikçi girişimleri ödüllendiriyor.

Avea’da Nazım Efe’ye yeni görev

0
Meslek hayatına 1998 yılında Etibank’ta sistem programcısı olarak başlayan Nazım Efe, 2001 yılında telekomünikasyon sektörüne geçiş yaparak AriaAycell birleşmesinde teknoloji tarafında önemli roller üstlendi.
Avea Teknoloji Operasyon Grup Direktörü Nazım Efe
Avea Teknoloji Operasyon Grup Direktörü Nazım Efe
Efe; Avea’da IT Governance ekibinde Program Yöneticisi olarak önemli altyapı transformasyon projelerinde çalıştıktan sonra, 2011 yılında Faturalama Ücretlendirme ve İş Zekâsı Çözümleri Direktörü olarak atandı. Nazım Efe, Avea Teknoloji Operasyon Grup Direktörlüğü görevine atanmadan önce Avea’da IT Geliştirme Direktörü olarak görev yapmaktaydı.

Turla’nın sırları açığa çıktı

0
Snake veya Uroburos olarak da bilinen Turla, devam etmekte olan en sofistike siber casusluk kampanyalarından biri. Yapılan en son Kaspersky Lab araştırmasında Epic’in Turla virüs bulaştırma mekanizmasının ilk aşaması olduğu görülüyor. En azından 2012 yılından beri kullanılmakta olan “Epic” projesinin en yüksek hacimli etkinliğe Ocak-Şubat 2014‘te ulaştığı gözlemlenmiş. 5 Ağustos 2014 tarihinde, yani çok kısa süre önce Kaspersky Lab, kullanıcılarından birine bu saldırının gerçekleştirildiğini tespit etti. “Epic” zararlı yazılımının kurbanları şu kategorilere ayrılır: Resmi kurumlar (İçişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, istihbarat teşkilatları), elçilikler, ordu, araştırma ve eğitim kurumları ve ilaç şirketleri. Kurbanların çoğu Orta Doğu ve Avrupa’dan olmakla birlikte araştırmacılar, ABD dahil farklı bölgelerde de virüse rastlandığını açıklıyor. Kaspersky Lab uzmanları, Fransa‘nın başını çektiği toplamda 45’ten fazla ülkede yüzlerce kurban IP‘nin etkilendiğini gözlemlemiştir. inf_snake5 Kaspersky Lab’ın araştırmacıları Epic Turla’nın kurbanlarına virüs bulaştırmak için sıfır günlük açıklardan yararlanan yazılımlar, sosyal mühendislik ve sulama kanalı tekniklerinden (kurbanların ilgilendiği konuları içeren, saldırganlar tarafından ele geçirilmiş ve zararlı kodlar yaymak üzere yerleştirilmiş web siteleri) faydalandığını keşfetti. Örneğin Kaspersky Lab, toplamda 100 adetten fazla yerleştirilmiş web sitesi (sulama kanalı) gözlemlemiş. Web sitesi seçimi saldırganların özel ilgi alanlarını yansıtıyor. Örneğin virüs taşıyan İspanyolca web sitelerinin çoğu yerel resmi kurumlara ait. Kuşkulanmayan bir kullanıcı, güvenlik açıkları bulunan bir sistemde zararlı kod içeren bir PDF dosyasını açtığında makine otomatik olarak virüs kapıyor ve saldırganın hedef sistem üzerinde anında ve tam kontrol sağlamasına olanak tanıyor. kaspersky chart Kaspersky Lab Global Araştırma ve Analiz Ekibi Başkanı Costin Raiu şu yorumlarda bulunuyor: “Carbon sistemi zararlı yazılımının yapılandırma güncellemeleri çok ilginç. Çünkü bu, Turla’nın bir diğer projesidir. Bu, Epic Turla ile başlayan çok aşamalı bir virüs ile uğraştığımız anlamına gelir. Epic Turla bir tutunma noktası elde etmek ve kurbanın profilini doğrulamak için kullanılıyor. Eğer kurban ilginç biriyse, tam Turla Carbon sistemine yükseltiliyor.”

Tatilde bilgisayar nasıl kullanılır?

1
Tatile çıkıyor ve bilgisayarınızı yanınıza alıyorsanız, kullandığınız ister notebook, tablet veya smartphone olsun korunmaya ihtiyacınız var demektir. Antivirüs yazılım kuruluşu Eset, siber dünyada güvenli kalabilmek için evden çıkmadan önce, tatilde ve tatilden döndükten sonra yapılması gerekenleri şu şekilde özetledi. Yaz aylarında tatil yörelerinde de dijital hayatın tüm hızıyla devam ettiğini, kullanıcıların dizüstü bilgisayarları, tabletleri ve akıllı telefonlarıyla iletişim, bilgi alma, çevrimiçi alışveriş ve bankacılık işlemlerini sürdürdüğünü belirten Eset, bu dönemde hazırlıklı olmanın önemine dikkat çekiyor. Eset, bu nedenle tatile çıkmadan önce, tatilde ve tatilden döndükten sonra yapılması gerekenleri, hazırladığı bir metin ile tüm kullanıcılara iletiyor. Tatile çıkmadan önce:
  • Altın kural –  Güvenlik yazılımı kullanın. Dizüstü bilgisayar ya da mobil cihazınızda her zaman güncel ve lisanslı bir antivirüs programı ya da internet güvenliği yazılımı kullanın. Günde ortaya çıkan 200 bin yeni virüsle başka türlü mücadele etmek mümkün değil.
  • Sistem yamalarını ihmal emeyin. Seyahate çıkmadan önce Windows, Adope, ITunes gibi sisteminizde kullandığınız yazılımların güncellemelerini  takip edin ve mutlaka yükleyin, böylece korunmanın öncelikli adımlarından birini yerine gitirmiş olursunuz.
  • Çok sık söylüyoruz yine tekrar ediyoruz. Verilerinizi mutlaka yedekleyin: Datalarınızı güvenli bir ortamda saklayın. Böylece bilgisayarınız ya da tabletiniz çalındığı veya kaybolduğu zaman verilerinizi de kaybetmemiş olursunuz.
  • Karmaşık şifreler kullanın: Veriler ve veri depolama cihazları her zaman şifre korumalı olsun. Şifreler “123456“ gibi basit değil, harfli-rakamlı karmaşık şekilde oluşturulsun. Hatta en iyisi özel bir şekilde şifrelenmiş (encrypt) olursa yanlış ellere geçtiğinde işe yaramaz hale gelsin.
  • Taşınabilir diskleri ve USB aygıtları virüse karşı kontrol edin: Taşınabilir aygıtlar, virüslerin yayılmasını sağlayan en yaygın taşıyıcı durumundalar. Taile çıkmadan ya da işten çıkmadan önce taşınabilir diskinizi antivirüs yazılımınız veya güncel bir virüs tarayıcı ile tarayın.
Tatil_Gorsel Tatil sırasında:
  • Tozdan ve kumdan uzak tutun: Taşınabilir bilgisayarları soğutmak için kullanılan aktif fanlar toz ve kum gibi cisimlere karşı oldukça hassasdırlar. Taşınabilir bilgisayarların plaj gibi ortamlarda kullanılması durumunda, bilgisayarın içine kaçabilecek toz ve kum parçacıkları fanı kısa sürede kullanılmaz hale getirerek bilgisayarın aşırı ısınmasına ve sıcaktan zarar görmesine sebep olabilir.
  • Bilgisayarınızı serin tutun: Yüksek sıcaklıklar her zaman elektronik cihazların düşmanıdır. Normal bir dizüstü bilgisayarın çalışma ortamı sıcaklığı 25-30 derece arasında olmalı. Bu nedenle doğrudan güneşin sıcaklık etkisine maruz kalan bir cihazın, çalışma ortam sıcaklığı pek çok tatil yöresinde dışarıda 50 dereceyi bulabiliyor. Bu sıcaklıklar da özellikle işlemcinin çok fazla ısınmasına, pilin ömrünün azalmasına ve bilgisayarın düzgün çalışmasını engelleyebiliyor. Uzun şekilde bu ortamda kullanım kalıcı hasarlara da sebep olabilir.
  • Suyla temastan kaçının: Taşınabilir bilgisayarlar, tüm elektronik cihazlar gibi hatta daha fazla sıvı temasına karşı hassastırlar. Bilgisayar çalışırken meydana gelen sıvı temasları bilgisayara kalıcı hasarlar verebilir. Özelikle tuzlu teması, elektronik cihazın geri dönülemeyecek şekilde hasar görmesine sebep olabilir. Sıvı temaslarında yapılacak en iyi şey, hemen bilgisayarın gücünü kesip, pilini çıkarmak ve olabildiğince yakın bir zamanda yetkili bir servise ulaştırmaktır.
  • Kaliteli bir taşıma çantası kullanın: Seyahat ederken, taşınabilir bilgisyarlar ve tabletler için özel tasarlanmış; toza, sıcağa, darbelere dayanıklı bir taşıma kılıfı ve çantası kullanılmalı. Bu çantalar yolculuk sırasında ayrı bagaja verilmemeli, el bagajı olarak kabinde taşınmalı.
  • Hırsızlara karşı dikkatli olun: Taşınabilir bilgisayarın, tabletin veya cep telefonunun çalınması gününüzü berbat edebilir. Riski minimize etmek için cihazlar güvenli yerde tutulmalı ve mümkünse güvenlik kilidi kullanılmalı.
  • Kablosuz ağlar: Herkese açık kablosuz ağları kullanırken, temkinli olun.  Bankacılık işlemleri ya da online alışveriş gibi işlemlerden mümkünse uzak durun. İnternete erişmek için kendi taşınabilir modeminizi ya da telefonunuzu kullanmak, açık ve güvensiz kablosuz bağlantıları kullanmaktan daha güvenlidir.
  • Veri hırsızlarına karşı dikkatli olun: İnternet kafelerde bilgisayar kullanırken internet bankacılığı, e-posta şifreleriniz, sosyal medya siteleri giriş bilgileriniz gibi önemli bilgileri girmekten kaçınmaya dikkat edin. Bu makinelerde keylogger olabilir. Ayrıca USB belleklerinizi kullanırken de zararlı yazılım bulaştırabilme olasılığı bulunduğunu da unutmayın.
  • Yeni bir e-posta hesabı açın: Normal mailinize gelen mesajların yönlendirilmek üzere ayarlandığı bir tatil hesabı açarak, tatilde bu e-posta hesabınız ele geçirilse bile uğrayacağınız zararın sadece tatil süresi içinde kalmasını sağlayabilirsiniz. Tatil sonrası yönlendirmeyi kaldırarak normal hesabınıza dönerek minimum zararla atlatabilirsiniz.
Eve döndüğünüzde:
  • Bilgisayarınız ve telefonunuzu virüslere karşı tarayın: Döndüğünüzde bilgisayarınızı, telefonunuzu, hafıza kartlarınızı, USB belleğinizi olası virüs bulaşmalarına karşı tarayın. Bu taramalar için bir online tarayıcı da kullanabilirsiniz.
  • Normal e-posta adresinize geçiş yapın: E-posta mesajlarınızı, tatil için açtığınız e-posta hesabına yönlendirmeyi iptal edin ve normal mailinize geri dönün.
Eset’in konu hakkında hazırladığı videoya buradan ulaşabilirsiniz.

İnsan kaynakları alanına inovatif yaklaşım: Yuzyuzeyiz.biz

0
Günümüzün rekabetçi ortamında başarılı olmak ve doğru insan kaynağına erişmek isteyen kurumlar için, işe alımı kolaylaştıran, video tabanlı dijital İK çözümleri geliştiren Elba Bilgi Teknolojileri, Yuzyuzeyiz.biz çözümleriyle insan kaynakları sektörüne yenilikçi yaklaşımlar sunuyor. Bu uygulama, insan kaynakları işe alım süreçlerinde birçok farklı kaynaktan gelen adayı konsolide ederek, değerlendirmeyi tek bir araçla daha hızlı yapabilme olanağı sağlıyor. TÜBİTAK desteği ile Elba ODTÜ Teknokent Ar-Ge ofisinde hayata geçirilen çözümler, kurumsal şirketlere adaylarla yüz yüze görüşmeden önce, inovatif yaklaşımlar öneriyor. Denetimli online sınav çözümleriyle, geleneksel gözlemci eşliğinde yapılan sınavları simüle edecek şekilde; güvenli ve hızlı online sınavlar uygulanabiliyor. İşe alım ekibi, yüz yüze görüşme öncesinde, seçtikleri adaylara sormak istedikleri soruların cevaplarını video kaydı ile izleyerek alabiliyor. Böylece adayların diksiyon, görünüş, vücut dili, yabancı dil konuşma kabiliyetleri ve sorulara verdikleri cevap hakkında birkaç dakika içinde bilgi sahibi olunabiliyor. Ayrıca, uzaktaki adaylarla canlı video mülakat yapma imkânı da sağlanıyor. Bu inovatif çözümler sayesinde kurumlar insan kaynağı alımında kısa sürede doğru adaya ulaşarak hem zamandan hem de maliyetlerden tasarruf ediyor. Güçlü Özenci: “İnsan kaynakları alanında inovatif çözümler üretiyoruz.” BIC’nin melek yatırımcılarından biri olan Güçlü Özenci, ortak olarak katıldığı Elba ile Yuzyuzeyiz.biz markasının insan kaynakları alanına inovatif bir yaklaşım getirdiğine değinirken, çözümle ilgili olarak “Bu çözüm sayesinde kurumsal şirketlerin maliyetleri düşerken verimlilikleri artıyor, tüm adaylara şeffaf bir şekilde değerlendirilme imkanı sunuluyor” dedi.

Seçimden sonra bir değerlendirme

0
Ülkemiz çok önemli bir seçimi daha atlattı ve cumhuriyet tarihimizde ilk defa cumhurbaşkanını halk seçti. Seçim günü bazı arkadaşlarım sosyal medyada seçimde yaşanan yolsuzlukların önüne ancak e-seçim yoluyla geçilebileceğini belirten mesajlar paylaştı. Peki, ülkemizde e-seçim teknolojileri kullanmak ne kadar olası? Gelin bu sorunun cevabını birlikte bulmaya çalışalım. Avrupa’da ilk e-seçim Estonya’da Avrupa’da gerçek anlamda ilk e-seçim uygulaması 6 Mart 2011’de Estonya’da gerçekleştirildi. Estonya halkı oylamaları evlerinden internet üzerinden katılırken sadece siyasiler sandık başına giderek medyaya poz verdi. Tabii ki Estonya gibi 1,3 milyonluk sayıca düşük ancak hem eğitim hem de bilgisayar okuryazarlığısahipliği çok üst seviyede olan bir ülkede bunu denemek ve sonucunda başarılı olmak çok normal. Ancak ülkemizde hala okuma-yazma sorunun çözmemişken, bilgisayar sahipliği ve okur-yazarlığı oranları bu kadar düşükken internet üzerinden seçim bizim için biraz zor gibi duruyor.
timthumb
Referandumda kullanılan bir e-sandık örneği.
Klasik sandık yerine e-sandık İnternet üzerinde seçim için başarılı olamadık. O zaman ülkemizde çeşitli hilelerin yapıldığı iddia edilen klasik sandıklar yerine e-sandık uygulaması başarılı olabilir mi? Yine son seçim rakamlarıyla hareket edelim. Son seçimde kurulan sandık sayısı 166.657 adet. Bunların yerine e-sandık kurulması durumunda iyi durumda aynı sayıda bilgisayara, elektrik trafolarına girecek kedilerden kaynaklanacak olası elektrik kesintileri için kesintisiz güç kaynağına, bilgisayarlar için internet erişimine, internet üzerinden gidecek verinin güvenliği için bir altyapıya ve bilgisayarlarda teknik bir sorun çıkması durumunda buna müdahale edecek personele ihtiyaç olacak. Bugünkü klasik seçim maliyetlerini ben bilemem tabii ki. Ama yetkililerin elinde bu rakamlar mutlaka vardır. Eseçim için gerekli maliyetleri de yukarıda saydığım kalemleri detaylandırarak bulmak kolay. Asıl zor olan bunu hayata geçirmek. Umarım ömrümüz yeter de bir gün biz de e-seçimde oy kullanırız.

Yapmanız gereken tek şey tetiği çekmek

1
Amerika Birleşik Devletleri merkezli Tracking-Point isimli bir firma silah meraklıları için olduğu kadar silahlı kuvvetler için de muhteşem sayılabilecek bir ürün geliştiriyor. Yaptıkları şeyin basit bir mantığı var; Linux tabanlı bir nişan dürbünü ile tüfekleri birleştirmek. Kullanıcının yapması gereken şey ise daha basit, hedefi belirlemek, dürbünün gösterdiği şekilde silahı hizalamak ve tetiğe basmak.

Amerikalı fotoğrafçı Steve Michael daha önce hayatında eline hiç silah almamış olmasına rağmen bu teknoloji sayesinde bir kilometreye yakın bir mesafeden hedefi tam 12’den vurmayı başarmış. Track-Point’in ürettiği silahların fiyatı ise 10 bin dolardan başlayarak 50 bin dolara kadar gidiyor. Bu teknoloji işletmeler için ne anlama geliyor? Artık işine son verdiğiniz personelinize bu durumu yüz yüze söylemek zorunda değilsiniz. :) Şakayı bir kenara bırakacak olursak açık kaynak koduna sahip bir işletim sisteminin parlak bir fikir ve yetenekli bir mühendislik ile birleştirilmesi sonucunda ortaya bu tarz bir ürün çıkabiliyor. Tracking-Point şu anda üretim kapasitesinin tümünü dolduracak kadar uzun dönemli sipariş almış durumda. Benzer teknolojilerin geliştirilmesi için hem kamu hem de özel yatırım fonları çok ciddi arayış içinde. Günün sonunda insanların öldürülmesi için kullanılacak hiç bir yöntemi tasvip etmiyoruz ancak milli güvenliğin sağlanması için bu tarz teknolojilere ihtiyaç duyulduğu da inkar edilemez bir gerçek ve teknolojik gelişmelerin büyük yüzdesi askeri alanlardaki araştırmalar ile sağlanıyor.

Ruslardan internetin en büyük veri hırsızlığı

0
Büyük ses getiren siber saldırıyla ilgili konuşan Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü Yakup Börekcioğlu, siber korsanların çaldığı verilerin hangi amaçlarla kullanıldığına dair bilgiler verdi. Börekcioğlu, Rus siber korsanların çaldığı 1,2 milyar kişisel verinin, Deep Web adı verilen internetin normal yollarla görüntülenemeyen gizli köşelerinde paylaşıma açıldığını, Rus siber suçluların, bu bilgileri kurdukları ekosistem içinde birbirlerine sattıklarını söyledi. Saldırının arkasındaki Rus yeraltı siber suç örgütlenmesine dikkat çeken Börekcioğlu, çalınan bu kullanıcı adı ve şifreler kişilerin haberdar olup önlem almalarına fırsat kalmadan kötü niyetli kişilerin eline geçebildiğini anlattı.
Siber suçluların amaçları batılı ülkelerden Rusya’ya para transferi yapmak.
Rus yeraltı siber suç örgütlenmesi diğerlerine kıyasla en büyük ve eylemleri en fazla tehlike oluşturan grup olarak nitelendiriliyor. Bu grubun asıl amacı, Batı ülkelerinden siber saldırılarla olabildiğince para çalarak kendi ülkelerine taşımak. Oluşturduğu bu büyük tehlikeden dolayı Rus yeraltı siber suç pazarı uzun zamandır Trend Micro’nun takibi altında. Trend Micro yayınladığı “Rus Yeraltı Siber Suç Pazarı” raporunda, siber suç faaliyetlerinin hangi ücretlerle yapıldığını gözler önüne seriyor. Raporun sonuçlarına göre siber suç pazarı gittikçe büyüyor. Dünyanın her yerinde kullanıcılar, Rus siber suçluların maddi çıkarlarına hedef oluyor.
Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü Yakup Börekcioğlu
Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü Yakup Börekcioğlu
Siber saldırıda maliyetler düştü saldırıların boyutları genişledi Rus siber suçlular çaldıkları verileri belirli fiyatlar üzerinden kendi yeraltı örgütlenmelerinde satıyorlar. Ayrıca çeşitli siber suç faaliyetlerini de taşeron olarak gerçekleştiriyorlar. Örneğin twitter hesap bilgileri ve e-posta adresleri genellikle spam posta yollayan kişilere satılıyor. Bu hizmet ve bilgilerin fiyatlarında yıldan yıla düşüş gerçekleşiyor. Örneğin her 10 bin mesaj için 2011’de 13 dolar olan ücret, 2012’de 8 dolara, 2013’te ise 4 ile 5 dolara düştü. Bu nedenle aynı kazancı elde edebilmek için siber suçluların daha fazla veri çalmaları gerekiyor. Saldırıların bu kadar yoğun ve büyük çapta olması da bundan kaynaklanıyor. Günümüzde ekonomik sistemlerde dolaşan paranın yüzde 90’ı çevrimiçi ortamda olduğundan, siber suçlular bu parayı ele geçirmek için sürekli yeni saldırılar geliştiriyorlar. Rus siber suçluların gerçekleştirdiği bu saldırı, dikkat edilmemesi durumunda internet kullanıcılarının siber suça karşı korumasız olduğunu bir kez daha net biçimde ortaya koyuyor. Özellikle web siteleri üzerinden yapılan saldırılarla site ziyaretçilerinin hedef alınması katlanarak artan bir eğilim. Mevcut saldırıda çalınan verilerin 420 bini aşkın web sitesinden 540 milyon e-posta adresine bağlı olması ise bu duruma oldukça uygun bir örnek.

Kime güveneceğiz?

0
Business Insider’ın Reuters kaynaklı olarak verdiği bir habere göre Çinli akıllı telefon üreticisi Xiaomi ürettiği cep telefonlarında müşteri bilgilerini gizlice topluyordu. Xiaomi resmi bir açıklama yaparak bu durumun ücretsiz mesaj göndermeyi sağlayan bulut servisinden kaynaklandığını ve giderdiğini açıkladı. Her geçen gün bu tarz haberleri pek çok farklı kaynaktan okuyoruz. Geçtiğimiz yıl içinde Edward Snowden‘ın sızdırdığı NSA belgeleri ile ABD hükümetinin dünyadaki en büyük dijital casusluğa imza attığına dair iddialar ortaya atılmıştı. Şimdi sorulması gereken sorular şunlar;
  • Her geçen gün bu skandallara yenisi eklenirken tüketiciler kime nasıl güvenecek?
  • İşletmeler pazara sürdükleri ürünler için müşterilere nasıl güvence verecek?
İşin doğrusu bu sorulara kesin ve net bir şekilde cevap vermek mümkün değil. Dijital dünyada bıraktığınız her bir iz, siz ne kadar güvenli olduğunu düşünürseniz düşünün bir başkasının eline geçebilir. İşletmeler açısından kendi ürettikleri ürünün yüzde yüz güvenli olduğunu asla garantilemek mümkün olmayacaktır. Peki gerçekler böyle ise çözüm nerede? Elbette risk yönetiminde. İşletmelerin ve son tüketicilerin dijital dünyada risk yönetimi yapmaktan başka çaresi yok. Bunun için işletmeler profesyonel danışmanlık hizmetleri alabilirler ancak önümüzdeki günlerde son kullanıcılar ve hatta işletmeler için bulut tabanlı risk yönetim hizmeti sağlayan servisler ile tanışabiliriz.